PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : evrim düşüncesinin öncüleri


eLanuR
12 December 2008, 16:27
18. yüzyıla bilimsel devrimin kimya ve biyolojide kendini duyurduğu dönem diye bakılabilir. Biyolojide ilk önemli girişimi Fransız doğa bilgini Buffon'a (1707-1788) borçluyuz. Yaşamını doğa tarihi incelemelerine adayan Buffon canlıların sınıflanmasına ilişkin Aristoteles sistemini düzeltme ve geliştirme amacındaydı. İlgilendiği konuların başında evrim geliyordu. fosil (http://javascript%3cb%3e%3c/b%3E:void(0)) ve diğer kalıntılara dayanarak canlı ve cansız dünyada hemen her şeyin evrim sürecinde oluştuğu görüşündeydi. Tahmin edileceği gibi bu görüşün dile getirilmesiyle kilise ayağa kalkar; Buffon sonundahttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif "Dünyanın oluşumuna ilişkin söylediğim her şeyihttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif özellikle kutsal kitapta yazılanlara ters düşen sözlerimihttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif geri alıyorumhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif" demek zorunda kalır.
.
Ancak evrimin başka çevrelerde de ilgi konusu olduğunu görüyoruz. Condorcethttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif Lord Monboddohttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif Cuvier gibi düşünürlerinhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif insanın ilkel yaşamdan ileri uygarlık düzeyine geçiş sürecini bir ilerleme olarak işlemeleri evrim düşüncesinin yaygınlık kazanmasını kolaylaştıran bir gelişmedir. İnsanın sosyal ve kültürel yaşamında ilerleme varsahttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif biyolojik yaşamında niçin olmasın? Evrim kilisenin tutumuna karşın çağın ilgi odaklarından biridirhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif artık!

Ünlü İsveç botanik (http://javascript%3cb%3e%3c/b%3E:void(0))çisi Linnaeus'un (1707-1778) modern sınıflama yönteminin temelini oluşturan çalışması biyolojide evrim düşüncesine güç kazandıran başka bir çalışmadır. Buffon ile Linnaeushttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif belki de kilisenin baskısı nedeniylehttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif evrimin yalnızca tür içinde olabileceğihttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif dolayısıyla bir türün başka bir türe dönüşemeyeceği görüşünde birleşmişlerdi. 19. yüzyıla gelindiğinde dinsel bağnazlık eski etkisini büyük ölçüde yitirmiş ya da yitirmeye yüz tutmuştur. Darwin'in dedesi Erasmus Darwin (1731-1802) de Buffon gibi canlıların yaşam dönemlerinde uğradıkları değişikliklerin yeni kuşaklara geçmesiyle evrimleştiği görüşündeydi. Bu düşünceyi daha belirgenleştiren Fransız doğa bilgini Lamarck (1744-1829) evrim konusunda kapsamlı ve tutarlı ilk kuramı oluşturan kişidir.


Lamarck'ın evrim kuramını ana çizgileriyle şöyle belirtebiliriz:

(1) Uzun çağlar alan evrim sürecinde karmaşık organizmalar basit canlılardan türemiştir.
(2) Evrim sürecinde canlılar yaşam çevreleriyle uyum kurmuşhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif değişen çevre koşullarına göre yeni biçimler almışlardır. Aynı türden değişik formların ortaya çıkmasına olanak vardır; türler sanıldığının tersine sabit değildir.
(3) Türlerin evcilleştirme ve yapay üretme yoluyla kısa zamanda yapısal değişim geçirmesi olanaklıdır. Bunufı sayısız örneklerini çiftliklerdeki başarılı ıslah çalışmaların da görmekteyiz.
(4) Evrim sürecinin devamı için karmaşık organizmalara dönüşen basit canlıların yerini yeni basit canlıların doldurması gerekir. Lamarck bu yenilenmenin sürekli spontane üremeyle sağlandığı görüşündeydi.
(5) Böyle bir evrim sürecinin kaçınılmaz sonucu canlı dünyanın en basitten en karmaşık organizmalara ulaşan bir gelişmeler dizisi oluşturmasıdır. Bunun böyle olmadığını farkeden Lamarck dizideki boşluklarla düzensizliğihttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif canlıların değişen çevre koşullarına ayak uydurma çabalarıyla açıklama yoluna gider.
(6) Bireylerin kendi yaşamlarında edindikleri avantajlı özelliklerin kalıtsal yoldan yeni kuşaklara geçtiği tezi. Kuramına işlerlik kazandırması bakımından bu tezi özellikle işleyen Lamarckhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif kalıtımda kullanışın (ya da kullanışsızlığın) etkisini vurgulamıştır. Örneğinhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif sürünme alışkanlıgına kendini bırakan yılanın yürüme organlarını yitirmesihttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif ya da yüksek ağaç dallarına uzanarak beslenen zürafaların sonunda uzun boyunlu olması.

Buffonhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif kalıtsal değişmeleri çevresel koşullardaki değişikliklerle açıklıyordu. Çevresel modifikasyonların kalıtsallığını kabul eden Lamarck ise özellikle kullanış ya da kullanışsızlık etkisini önemsiyordu.

Lamarck kuramı bilim (http://javascript%3cb%3e%3c/b%3E:void(0)) çevrelerinde baştan beri doyurucu bulunmamıştır. Kurama yöneltilen eleştirileri kısaca gözden geçirelim.


Lamarck Kuramının Yetersizliği

Lamarck organizmanın yaşam döneminde edindiği özelliklerin ya da uğradığı modifikasyonların (bunlara çevresel koşullardaki değişiklikler yol açabileceği gibi kullanış ya da kullanışsızlık da neden olabilir) kalıtsal yoldan yeni kuşaklara geçtiği; uzun süre alan bir birikimle evrimsel değişikliğe dönüştüğü görüşündedir. (Buffon evrimi çevre koşullarındaki değişikliklehttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif Lamarck ise organizmanın duyduğu ihtiyaca göre organların kullanılışı veya kullanışsızlığıyla açıklıyordu. Lamarck'a görehttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif değişen çevre koşullarına uyum sağlama çabasında yararlı olmayan organlar kullanılmadığı için giderek körelir; yararlı olan organlar kullanıldığı için gelişme olanağı bulur. Dahasıhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif olağanüstü durumlarda ihtiyaca göre oluşan yeni organlar sonraki kuşaklardaki birikimle yeni form ve türlerin oluşmasına yol açar.)

İlk bakışta akla yakın gelen Lamarck kuramının bilim (http://javascript%3cb%3e%3c/b%3E:void(0)) çevrelerinde ilgi bulmamasının başlıca nedenlerinden biri kuramın olgusal içerikten yoksun olmasıhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif gereğince kanıtlanmamasıdır. Hatta yakından bakıldığında kuramın birtakım gözlemsel olgulara ters düştüğü bile söylenebilir. Bu olgulardan birkaçına değinelim. Örnek olarakhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif sosyal böceklerden işçi karınca ve işçi arıları alalım. Bunlar üreme bakımından kısırdır; döl vermedikleri için yaşam dönemlerinde edindikleri özellikleri ya da uğradıkları modifikasyonları yeni kuşaklara geçirmelerine olanak yoktur. Oysahttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif bu işçilerin çevreye ve yaşam biçimlerine uyumları son derece ileri bir düzeydedir.

Kuramı yanlışlayan ikinci örnek daha ileri düzeydeki böceklere ilişkindir. Bunlar kısa süren tırtılımsı bir yaşam döneminden sonra yetkin kanatlı biçimleriyle ortaya çıkarlar; sonra bir daha ne büyürler ne de tüylerini dökerler. Üstelikhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif bunların yapıları ve çoğunlukla hayret verici uyumları katı boynuzumsu maddeden oluşan dış iskeletle belirlenmiştir; öyle kihttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gifhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif çevresel etkenler altında ya da egzersizle herhangi bir modifikasyona uğramaz. Krizalit döneminden sonra herhangi bir modifikasyon (http://javascript%3cb%3e%3c/b%3E:void(0)) olmadığına göre sonraki kuşaklarda evrime dönüşecek bir birikim de söz konusu olamaz elbet.