ceyLin
13 December 2008, 23:24
HABERCİ RÜYALAR
İşte önceden görme meselesi de varlıkların kendi liyakatlerine[Only Registered Users Can See Links] gelişimlerine uygun olarak rehber varlıkların o kişilere bazı bilgileri rüya tarzında sunmalarıdır. Bazılarının trans[Only Registered Users Can See Links] bazılarının içinin saflığından yararlanarak vizyonlar[Only Registered Users Can See Links] kelimeler[Only Registered Users Can See Links] düşünceler[Only Registered Users Can See Links] hisler tarzında bilgiler aktarılmaktadır.
Haberci rüyaların en büyük niteliklerinden bir tanesi de çok ısrarlı oluşudur. Hiç farkında olmayız ama üzerimizde adamakıllı bir tesiri olur[Only Registered Users Can See Links] hep hatırımıza gelir. Onu unutamayız[Only Registered Users Can See Links] kendisini bize hatırlatır durur. Hatta üzerinde durdukça da[Only Registered Users Can See Links] eğer sembolik bölümler varsa bunlar sembollerinden çıkar ve işin aslı görünür; bize anlatmak istediğini anlarız.
İslamın peygamberi Muhammed de asıl büyük peygamberliğini önce rüyalarla almaya başlamıştır. Kendisini kendisine tanıtmak ve vazifesine ikna etmek için sürekli rüya gösterilmiştir. Her seferinde rüyaları çıkmıştır. Rüyasında bir taşın yerden kalkıp camın üstüne düşerek camı kırdığını görmüşse[Only Registered Users Can See Links] bu aynen gerçekleşmiştir. Bu tür sarih denilen[Only Registered Users Can See Links] doğru rüyalarla işe başlamıştır[Only Registered Users Can See Links] ki bu üzerinde çok düşünülmesi gereken bir konudur.
Rüyalara çok değer vermek gerekir. Onlar bizim kendi kendimizle[Only Registered Users Can See Links] yücelerle[Only Registered Users Can See Links] hamilerle[Only Registered Users Can See Links] ölmüş yakınlarımızla[Only Registered Users Can See Links] kozmosla olan diyaloglarımızdır.
Eski çağlardan beri rüyaları ikiye ayırmaya çalışmışlardır. Örneğin Homeros onları yalancı ve uyarıcı rüyalar diye ikiye ayırmaktadır.
Şöyle diyor:
"Rüyalar insana iki kapıdan gelir. Biri siyah boynuzdan[Only Registered Users Can See Links] diğeri de beyaz fildişinden yapılmıştır. Siz beyaz fildişinden gelenlere bakacaksınız. Siyahtan gelenler sizin işinize yaramaz. Onlar yalancı rüyalardır."
Homeros[Only Registered Users Can See Links] yalancı rüyalarla şuuraltı tarafından bozulan veya başka varlıklardan telepatik yolla alınıp dejenere olmuş sembolleri ifade etmek istiyor. İslamda bunlara "şeytani rüyalar"[Only Registered Users Can See Links] diğer türe de "rahmani rüyalar" denir.
Rüyaları böyle şeytani veya rahmani şeklinde ayırmanın bir anlamı yok. Aslında psikoanalitik tedavide rüyalar aracılığıyla insanların ruhsal dünyalarına girmek isteniyorsa[Only Registered Users Can See Links] şeytani denilen rüyalar daha ilginçtir. Varlığın şuuraltındaki bozukluklar[Only Registered Users Can See Links] dejenerasyonlar[Only Registered Users Can See Links] oturmamış halleri[Only Registered Users Can See Links] peşinde olduğu şeyler o rüyalarda harita gibi karşımıza çıkar.
Bütün mesele rüyaların bize anlatmak istediğini en doğru şekilde kendimizin tasvir ve tahlil etmesidir. Bir hekimin bile tahlil etmesi mümkün değildir[Only Registered Users Can See Links] çünkü önüne belli kalıplar verilmiştir Freud tarafından; "şu böyledir[Only Registered Users Can See Links] bu böyledir[Only Registered Users Can See Links] buna sığdı[Only Registered Users Can See Links] şuna sığmadı at dışarıya" şeklinde. Bu yüzden psikoanalistlerin rüyalarla yaptığı tedaviler yerine oturmamıştır. Nitekim buradaki yanlışlığı Jung büyük bir mücadeleyle ifade etmiştir. Arşetipik olarak[Only Registered Users Can See Links] kolektif şuur anlayışındaki ortak sembollerin önemini anlatmış. Çünki bütün insanlığın kendi geçmişinden getirmiş olduğu belirli ifade şekilleri vardır ve bunları her toplum veya insan hep aynı şekilde ifade edebilmektedir. Bunlar üzerinde durularak gelecekte daha yeni şeyler yapılacaktır.
İşte önceden görme meselesi de varlıkların kendi liyakatlerine[Only Registered Users Can See Links] gelişimlerine uygun olarak rehber varlıkların o kişilere bazı bilgileri rüya tarzında sunmalarıdır. Bazılarının trans[Only Registered Users Can See Links] bazılarının içinin saflığından yararlanarak vizyonlar[Only Registered Users Can See Links] kelimeler[Only Registered Users Can See Links] düşünceler[Only Registered Users Can See Links] hisler tarzında bilgiler aktarılmaktadır.
Haberci rüyaların en büyük niteliklerinden bir tanesi de çok ısrarlı oluşudur. Hiç farkında olmayız ama üzerimizde adamakıllı bir tesiri olur[Only Registered Users Can See Links] hep hatırımıza gelir. Onu unutamayız[Only Registered Users Can See Links] kendisini bize hatırlatır durur. Hatta üzerinde durdukça da[Only Registered Users Can See Links] eğer sembolik bölümler varsa bunlar sembollerinden çıkar ve işin aslı görünür; bize anlatmak istediğini anlarız.
İslamın peygamberi Muhammed de asıl büyük peygamberliğini önce rüyalarla almaya başlamıştır. Kendisini kendisine tanıtmak ve vazifesine ikna etmek için sürekli rüya gösterilmiştir. Her seferinde rüyaları çıkmıştır. Rüyasında bir taşın yerden kalkıp camın üstüne düşerek camı kırdığını görmüşse[Only Registered Users Can See Links] bu aynen gerçekleşmiştir. Bu tür sarih denilen[Only Registered Users Can See Links] doğru rüyalarla işe başlamıştır[Only Registered Users Can See Links] ki bu üzerinde çok düşünülmesi gereken bir konudur.
Rüyalara çok değer vermek gerekir. Onlar bizim kendi kendimizle[Only Registered Users Can See Links] yücelerle[Only Registered Users Can See Links] hamilerle[Only Registered Users Can See Links] ölmüş yakınlarımızla[Only Registered Users Can See Links] kozmosla olan diyaloglarımızdır.
Eski çağlardan beri rüyaları ikiye ayırmaya çalışmışlardır. Örneğin Homeros onları yalancı ve uyarıcı rüyalar diye ikiye ayırmaktadır.
Şöyle diyor:
"Rüyalar insana iki kapıdan gelir. Biri siyah boynuzdan[Only Registered Users Can See Links] diğeri de beyaz fildişinden yapılmıştır. Siz beyaz fildişinden gelenlere bakacaksınız. Siyahtan gelenler sizin işinize yaramaz. Onlar yalancı rüyalardır."
Homeros[Only Registered Users Can See Links] yalancı rüyalarla şuuraltı tarafından bozulan veya başka varlıklardan telepatik yolla alınıp dejenere olmuş sembolleri ifade etmek istiyor. İslamda bunlara "şeytani rüyalar"[Only Registered Users Can See Links] diğer türe de "rahmani rüyalar" denir.
Rüyaları böyle şeytani veya rahmani şeklinde ayırmanın bir anlamı yok. Aslında psikoanalitik tedavide rüyalar aracılığıyla insanların ruhsal dünyalarına girmek isteniyorsa[Only Registered Users Can See Links] şeytani denilen rüyalar daha ilginçtir. Varlığın şuuraltındaki bozukluklar[Only Registered Users Can See Links] dejenerasyonlar[Only Registered Users Can See Links] oturmamış halleri[Only Registered Users Can See Links] peşinde olduğu şeyler o rüyalarda harita gibi karşımıza çıkar.
Bütün mesele rüyaların bize anlatmak istediğini en doğru şekilde kendimizin tasvir ve tahlil etmesidir. Bir hekimin bile tahlil etmesi mümkün değildir[Only Registered Users Can See Links] çünkü önüne belli kalıplar verilmiştir Freud tarafından; "şu böyledir[Only Registered Users Can See Links] bu böyledir[Only Registered Users Can See Links] buna sığdı[Only Registered Users Can See Links] şuna sığmadı at dışarıya" şeklinde. Bu yüzden psikoanalistlerin rüyalarla yaptığı tedaviler yerine oturmamıştır. Nitekim buradaki yanlışlığı Jung büyük bir mücadeleyle ifade etmiştir. Arşetipik olarak[Only Registered Users Can See Links] kolektif şuur anlayışındaki ortak sembollerin önemini anlatmış. Çünki bütün insanlığın kendi geçmişinden getirmiş olduğu belirli ifade şekilleri vardır ve bunları her toplum veya insan hep aynı şekilde ifade edebilmektedir. Bunlar üzerinde durularak gelecekte daha yeni şeyler yapılacaktır.