HaZzAn
30 December 2008, 13:09
Coldplay
Coldplay üyeleri[Only Registered Users Can See Links] meslek yaşamlarının hiç bir döneminde en beğenilen rock’n’roll topluluklarından biri olma niyetini taşımamış olsalar da ortaya koydukları çalışmalar sayesinde dinleyicileri tarafından böyle bir sıfatla onurlandırıldılar. İlk rock ezgileri 2000 yılı boyunca listeleri sallarken[Only Registered Users Can See Links] onlar için bu durum gerçeğe dönüşen bir hayal[Only Registered Users Can See Links] bir beklenti değildi. Hedefleri sadece iyi müzik yapıyor olmaktı.
Mikrofonda ve piyanoda Chris Martin[Only Registered Users Can See Links] gitarda Jon Buckland[Only Registered Users Can See Links] davulda Will Champion ve bas gitarda Guy Berryman’den oluşan kadrosuyla bu genç dörtlü Londra Ünversitesi’ndeyken biraz eğlenmek için zaman zaman bir araya gelip müzik yapıyorlardı. Hepsi de ilk gençlik yıllarından beri bir çalgı çalıyordu ve Bob Dylan[Only Registered Users Can See Links] The Stone Roses[Only Registered Users Can See Links] Neil Young ve My Bloody Valentine gibi isimlerin eserlerinden etkilenmişlerdi.
Ülkelerinin değişen rock müzik sahnesinde etkin bir rol oynayacakları[Only Registered Users Can See Links] hatta önderlerinden biri olacakları akıllarının ucundan bile geçmemişti. Dörtlünün üyelerinin hepsi de müzikle uğraşmalarını teşvik eden[Only Registered Users Can See Links] onları bu konuda destekleyen[Only Registered Users Can See Links] işçi ebeveynlerin çocukları olarak orta halli[Only Registered Users Can See Links] sıradan mahallelerden gelmişlerdi. Beş kardeşin en büyüğü olan Martin küçük bir çocuktu piyanoyla tanıştığında. 15 yaşlarında yakın çevredeki topluluklarla birlikte çalmaya ve Tom Waits’in dizelerinde teselli bulmaya başlamıştı. Buckland ise Jimi Hendrix ve Eric Clapton gibi gitarın ustalarının yaptıklarına merak salmıştı[Only Registered Users Can See Links] 11 yaşına geldiğinde gitar çalabiliyordu. İskoçya’nın yerlilerinden gelen Berryman da rock müzikten ziyade funk’a hevesliydi[Only Registered Users Can See Links] o da bas gitarı eline almıştı. Çok sayıda çalgı çalabilen Champion ise Coldplay’a gelene kadar davulcu olmayı kafasına koymamıştı. Arkadaşlarına gitarı[Only Registered Users Can See Links] bas gitarı[Only Registered Users Can See Links] flütüyle eşlik etti bir süre[Only Registered Users Can See Links] ancak topluluk resmiyet kazandığında vurmalıları tercih etti.
Travis gibi dokunaklı[Only Registered Users Can See Links] Jeff Buckley gibi duygusal[Only Registered Users Can See Links] ve ilk çıktıkları zamanki Oasis kadar taze idi Coldplay[Only Registered Users Can See Links] bu özellikleriyle basın ve müzikseverlerin uğruna methiyeler düzmesi için son derece uygundu. İlk kez Manchester’da[Only Registered Users Can See Links] sözleşmesiz toplulukların sahne aldığı bir festivalde boy gösterdiler. Çok geçmeden "The Safety" geldi[Only Registered Users Can See Links] bir sene sonra Fierce Panda etiketiyle "The Brothers and Sisters" çalışması müzikseverlerle buluştu. İki çalışma da sadece 500 adet basıldı. Tatlı ezgileri ve baygın sözleri onlara bir sözleşme sağladı; 1999 Nisan’ında Parlophone ile anlaştılar[Only Registered Users Can See Links] sınırlı sayıda basılan "Blue Room" aynı yılın güzünde piyasaya çıktı.
Basit müzikleri[Only Registered Users Can See Links] cana yakın kişilikleri sayesinde[Only Registered Users Can See Links] basın-yayın organlarının sevecen tasdikleriyle bu dörtlü ikinci Travis diye de nitelendirilebilecek bir konuma sahip oldu. 2000 yılının baharında iki çalışma daha[Only Registered Users Can See Links] "Shiver" ve "Yellow" geldi. 2000 yılının Kasım ayında çıkan ve topluluğa Mercury Müzik Ödülü adaylığı da kazandıran ilk uzun kayıtları "Parachutes" ABD’de de piyasaya sürüldü; bir ay sonra ABC televizyon kanalının tüm tanıtımlarında müzik olarak "Yellow" kullanılır olmuştu. Topluluğun etrafındaki bu destek ve iyimser hava 2001 yılnda da sürdü[Only Registered Users Can See Links] Brit Ödülleri’ne üç dalda aday gösterildiler[Only Registered Users Can See Links] Şubat ayında ABD’de çıkacakları on günlük turnenin biletleri de yok sattı.
Turne esnasında dağılacakları yönünde söylentilerin yanı sıra Martin’in üşütüp rahatsızlanması[Only Registered Users Can See Links] sesinin kısılması gibi keyiflerini kaçıran bazı gelişmeler de yaşandı. Turnenin kimi ayaklarını ve bir Avrupa turnesini iptal etmek durumunda kaldılar. Söylentiler bir yana[Only Registered Users Can See Links] Coldplay müzisyenleri 2001 yazında da çalmaya devam ettiler ve ikinci 45’likleri "Trouble" ile yeniden müzikseverlerin karşısına çıktılar.
Sonbahara doğru yeniden stüdyonun yolunu tuttular[Only Registered Users Can See Links] ikinci albümleri "A Rush of Blood to the Head" 2002’nin Ağustos’unda son albümleri olacağına dair söylentilerle beraber çıktı. Kısa zamanda büyük beğeni toplayan ve önemli başarılara imza atan Coldplay üyelerinin bir daha aynı parlak günleri yaşayamayacaklarını düşünmeleri nedeniyle daha fazla beraber müzik yapmama kararı alabilecekleri de kulaktan kulağa yayılan söylentiler arasında.
Coldplay üyeleri[Only Registered Users Can See Links] meslek yaşamlarının hiç bir döneminde en beğenilen rock’n’roll topluluklarından biri olma niyetini taşımamış olsalar da ortaya koydukları çalışmalar sayesinde dinleyicileri tarafından böyle bir sıfatla onurlandırıldılar. İlk rock ezgileri 2000 yılı boyunca listeleri sallarken[Only Registered Users Can See Links] onlar için bu durum gerçeğe dönüşen bir hayal[Only Registered Users Can See Links] bir beklenti değildi. Hedefleri sadece iyi müzik yapıyor olmaktı.
Mikrofonda ve piyanoda Chris Martin[Only Registered Users Can See Links] gitarda Jon Buckland[Only Registered Users Can See Links] davulda Will Champion ve bas gitarda Guy Berryman’den oluşan kadrosuyla bu genç dörtlü Londra Ünversitesi’ndeyken biraz eğlenmek için zaman zaman bir araya gelip müzik yapıyorlardı. Hepsi de ilk gençlik yıllarından beri bir çalgı çalıyordu ve Bob Dylan[Only Registered Users Can See Links] The Stone Roses[Only Registered Users Can See Links] Neil Young ve My Bloody Valentine gibi isimlerin eserlerinden etkilenmişlerdi.
Ülkelerinin değişen rock müzik sahnesinde etkin bir rol oynayacakları[Only Registered Users Can See Links] hatta önderlerinden biri olacakları akıllarının ucundan bile geçmemişti. Dörtlünün üyelerinin hepsi de müzikle uğraşmalarını teşvik eden[Only Registered Users Can See Links] onları bu konuda destekleyen[Only Registered Users Can See Links] işçi ebeveynlerin çocukları olarak orta halli[Only Registered Users Can See Links] sıradan mahallelerden gelmişlerdi. Beş kardeşin en büyüğü olan Martin küçük bir çocuktu piyanoyla tanıştığında. 15 yaşlarında yakın çevredeki topluluklarla birlikte çalmaya ve Tom Waits’in dizelerinde teselli bulmaya başlamıştı. Buckland ise Jimi Hendrix ve Eric Clapton gibi gitarın ustalarının yaptıklarına merak salmıştı[Only Registered Users Can See Links] 11 yaşına geldiğinde gitar çalabiliyordu. İskoçya’nın yerlilerinden gelen Berryman da rock müzikten ziyade funk’a hevesliydi[Only Registered Users Can See Links] o da bas gitarı eline almıştı. Çok sayıda çalgı çalabilen Champion ise Coldplay’a gelene kadar davulcu olmayı kafasına koymamıştı. Arkadaşlarına gitarı[Only Registered Users Can See Links] bas gitarı[Only Registered Users Can See Links] flütüyle eşlik etti bir süre[Only Registered Users Can See Links] ancak topluluk resmiyet kazandığında vurmalıları tercih etti.
Travis gibi dokunaklı[Only Registered Users Can See Links] Jeff Buckley gibi duygusal[Only Registered Users Can See Links] ve ilk çıktıkları zamanki Oasis kadar taze idi Coldplay[Only Registered Users Can See Links] bu özellikleriyle basın ve müzikseverlerin uğruna methiyeler düzmesi için son derece uygundu. İlk kez Manchester’da[Only Registered Users Can See Links] sözleşmesiz toplulukların sahne aldığı bir festivalde boy gösterdiler. Çok geçmeden "The Safety" geldi[Only Registered Users Can See Links] bir sene sonra Fierce Panda etiketiyle "The Brothers and Sisters" çalışması müzikseverlerle buluştu. İki çalışma da sadece 500 adet basıldı. Tatlı ezgileri ve baygın sözleri onlara bir sözleşme sağladı; 1999 Nisan’ında Parlophone ile anlaştılar[Only Registered Users Can See Links] sınırlı sayıda basılan "Blue Room" aynı yılın güzünde piyasaya çıktı.
Basit müzikleri[Only Registered Users Can See Links] cana yakın kişilikleri sayesinde[Only Registered Users Can See Links] basın-yayın organlarının sevecen tasdikleriyle bu dörtlü ikinci Travis diye de nitelendirilebilecek bir konuma sahip oldu. 2000 yılının baharında iki çalışma daha[Only Registered Users Can See Links] "Shiver" ve "Yellow" geldi. 2000 yılının Kasım ayında çıkan ve topluluğa Mercury Müzik Ödülü adaylığı da kazandıran ilk uzun kayıtları "Parachutes" ABD’de de piyasaya sürüldü; bir ay sonra ABC televizyon kanalının tüm tanıtımlarında müzik olarak "Yellow" kullanılır olmuştu. Topluluğun etrafındaki bu destek ve iyimser hava 2001 yılnda da sürdü[Only Registered Users Can See Links] Brit Ödülleri’ne üç dalda aday gösterildiler[Only Registered Users Can See Links] Şubat ayında ABD’de çıkacakları on günlük turnenin biletleri de yok sattı.
Turne esnasında dağılacakları yönünde söylentilerin yanı sıra Martin’in üşütüp rahatsızlanması[Only Registered Users Can See Links] sesinin kısılması gibi keyiflerini kaçıran bazı gelişmeler de yaşandı. Turnenin kimi ayaklarını ve bir Avrupa turnesini iptal etmek durumunda kaldılar. Söylentiler bir yana[Only Registered Users Can See Links] Coldplay müzisyenleri 2001 yazında da çalmaya devam ettiler ve ikinci 45’likleri "Trouble" ile yeniden müzikseverlerin karşısına çıktılar.
Sonbahara doğru yeniden stüdyonun yolunu tuttular[Only Registered Users Can See Links] ikinci albümleri "A Rush of Blood to the Head" 2002’nin Ağustos’unda son albümleri olacağına dair söylentilerle beraber çıktı. Kısa zamanda büyük beğeni toplayan ve önemli başarılara imza atan Coldplay üyelerinin bir daha aynı parlak günleri yaşayamayacaklarını düşünmeleri nedeniyle daha fazla beraber müzik yapmama kararı alabilecekleri de kulaktan kulağa yayılan söylentiler arasında.