HaZzAn
31 December 2008, 10:44
Maddenin temelinde atom adı verilen çok küçük parçacıklardan oluştuğu kavramı eski yunanlılara kadar uzanır.Milattan önce 5. yüzyılda Leucippus ve Democritus maddenin sonsuz küçük parçacıklara ayrılamayacağını öne sürdüler.Onlar[Only Registered Users Can See Links] madde daha küçük parçalara bölünmeye devam edilirse en sonunda atomun bölünmeyeceğini iddia ediyorlardı.Atom sözcüğü Yunanca’da bölünmez anlamına gelen atomos sözcüğünden türetilmiştir.
Eski yunan atom kuralları planlı deneylere dayanmıyordu.Bunun için yaklaşık 2000 yıllık bir zaman süresince atom kuramı sadece tartışılmaktan öteye gidilmedi.Atomların varlığı Robert Boyle tarafından THE SCEPTİCAL CHYMİST (1661)[Only Registered Users Can See Links] Newton tarafından da Principia (1687) ve Opticks(1704) kitaplarında kabul edilmişti . Fakat John Dalton’ un 1803-1808 yılları arasında geliştirip önerdiği atom modeli kimya tarihinde en önemli aşamalardan biri olmuştur.
Atomun alt konuları:
a) ATOM MODELİ TASARLAMA ([Only Registered Users Can See Links])
Sınıfta gördüğümüz sıra[Only Registered Users Can See Links] kara tahta[Only Registered Users Can See Links] sınıfın duvarları[Only Registered Users Can See Links] sınıfı dolduran hava bir bütün olarak değerlendirilir. Gözlemciye[Only Registered Users Can See Links] sanki maddede bir süreklilik varmış gibi gelir. Duvarın yüzündeki sıvayı kaldırdığımızda duvarın yan yana ve üst üste konulmuş tuğlalardan oluştuğunu görürüz. Tuğlaların birbirine tutunmasını aralarına konan kum ve çimentodan yapılmış harç sağlar. Demek ki bütün olarak gözüken duvar[Only Registered Users Can See Links] çok çeşitli ve küçük parçacıklardan oluşmuştur.Tuğlayı parçalasak görebildiğimiz en küçük parça gene tuğladır. Çok küçük tuğla parçasını 20 katili bir bina kadar büyütsek[Only Registered Users Can See Links] tuğlanın da daha küçük taneciklerin yan yana gelmesiyle oluştuğunu anlardık.Bir flit tulumbasına su doldurup 2 metre uzaktan duvara sıksak sıvanın da küçük parça*cıklarından[Only Registered Users Can See Links] taneciklerden oluştuğunu görürüz. Gözle sudaki bu parçacıkları göremeyiz. Ancak dolaylı olarak flit tulumbasını duvara sıkınca görmekteyiz.Kapalı iki kutu alıp bunların içinde ne olduğunu[Only Registered Users Can See Links] kapağını açmadan anlamak için kutuları aşağı yukarı[Only Registered Users Can See Links] sağa[Only Registered Users Can See Links] sola çevirerek içinden çıkan sesleri dinlemeye çalışırız.Birinci kutuda çalkalanma sesi[Only Registered Users Can See Links] ikinci kutuda ise bir tıkırtı duyuluyorsa birinci kutuda sıvı bir madde[Only Registered Users Can See Links] ikinci kutuda ise katı bir madde vardır yargısına varabiliriz.Böylece birinci kutu için bir sıvı modeli[Only Registered Users Can See Links] ikinci kutudaki madde içinde bir katı modeli kurmuş oluruz.
Bilim adamlarının yaptıkları da bir bakıma yukarıdaki kutu denemesine benzer.
b) ATOM MODELLERİ VE YAPISI ([Only Registered Users Can See Links])
Democritus ve Leucippos[Only Registered Users Can See Links] maddenin bölünmeyecek taneciklerden oluştuğunu çok eski çağlarda ileri sürmüşlerdi. Platon ve Aristotoles bu görüşe karşı çıkmış ve maddenin daha küçük parçalara bölünebileceğini savunmuşlardır. Bu görüşün ortaya atılmasından yaklaşık 2000 yıl sonra 1803 yılında John Dalton tarafından bilimsel gerçeklere dayanan bir atom kuramı açıklanmıştır.Atomun varlığını kanıtlayan delillerden kütlenin korunumu ve sabit oranlar gibi kanunlar Dalton atom modeline temel oluşturur.
-
c) ATOMDAKİ TEMEL TANECİKLER ([Only Registered Users Can See Links])
En basit madde türü olan element[Only Registered Users Can See Links] "atom" denilen temel birimlerden oluşmuştur. Atom[Only Registered Users Can See Links] bir elementin[Only Registered Users Can See Links] kendine ait kimyasal özelliklerini taşıyan en küçük parçasıdır. Atom[Only Registered Users Can See Links] çekirdek ve elektronlardan oluşmuştur. Çekirdek[Only Registered Users Can See Links] atomun kütlesini meydana getiren bölüm olup proton ve nötron adı veri*len tanecikleri içermektedir. Atomdaki temel taneciklerin yük ve kütle özellikleri[Only Registered Users Can See Links] aşağıdaki tabloda gösterilmektedir:
Tanecik
Sembol
Yük (*)
Kütle (**)
Proton
p
+1
1[Only Registered Users Can See Links]
Elektron
e
-1
1/836 = 0
Nötron
n
0 1[Only Registered Users Can See Links] = 1
Yük birimi olarak "elektron yükü" veya "elemanter yük" şek*linde verilen 1[Only Registered Users Can See Links] x 10T19 kulon birimi kullanılmaktadır. Ancak buradaki uygulamalarda yükün birimi ile ilgilenilmeyecektir.
Kütle birimi olarak "atomik kütle birimi" kullanılmıştır. 1 ato*mik kütle birimi (akb)[Only Registered Users Can See Links] bir 12C atomunun kütlesinin 1/12'sidir. Bu konu[Only Registered Users Can See Links] ayrıntılı olarak ileride ele alınacaktır.
Tabloda görüldüğü üzere bir elektronun kütlesi[Only Registered Users Can See Links] bir protonun küt*lesinin 1/1836'sı kadardır. Bu[Only Registered Users Can See Links] çok küçük bir sayı olduğundan[Only Registered Users Can See Links] elektronların[Only Registered Users Can See Links] atomun toplam kütlesine katkısı ihmal edilebilir. Çekirdekte bulunan taneciklere (yani proton ve nötronlara) nükleonlar denir.
ATOM NUMARASI (A.N)
Bir elementin atom numarası[Only Registered Users Can See Links] çekirdeğindeki proton sayısıdır. Elementi tanımlayan en önemli özelliktir. Her elementin kendine özgü bir atom numarası vardır. Aynı atom numarasına sahip iki element olamaz.
KÜTLE NUMARASI (K.N)
Bir atomun çekirdeğindeki proton ve nötron sayılarının toplamı*dır. (Başka bir ifadeyle[Only Registered Users Can See Links] kütle numarası nükleon sayısına eşittir) Sembolü X olan bir element;
K.N
X şeklinde ifade edilir.
A.N.
ÇEKİRDEK YÜKÜ (Ç.Y)
Çekirdekte sadece protonlar yük taşımaktadır. O halde çekirdek yükü[Only Registered Users Can See Links] proton sayısına eşittir. d) ORBİTALLER ([Only Registered Users Can See Links])
Modern atom teorisindeki en önemli noktalardan biri[Only Registered Users Can See Links] elektronların Bohr atom modelinde öngörüldüğü gibi dairesel bir yörüngede değil[Only Registered Users Can See Links] adeta bir bulut gibi[Only Registered Users Can See Links] belirli bir bölgeye dağılmış olarak bulunmasıdır. Elektronun bulunma olasılığının en fazla olduğu hacimsel bölgelere orbital denir. Orbital şekilleri[Only Registered Users Can See Links] elektronun ait olduğu enerji alt düzeyine göre belirlenir. Buna göre s[Only Registered Users Can See Links] p[Only Registered Users Can See Links] d ve f alt düzeylerindeki orbitallere ait şekiller birbirinden farklıdır. Bir orbitalde en fazla 2 elektron bulunabilir. Bir temel enerji düzeyinde n2 tane orbital bulunur (n= Temel enerji düzeyinin numarası).
s Ortitalleri
(s) alt düzeyinin elketron kapasitesi 2’dir. Bir orbitalde de en fazla 2 elektron bulunabileceğinden[Only Registered Users Can See Links] bir (s) alt düzeyinde 1 tane orbital vardır. (s) orbitalinin şekli[Only Registered Users Can See Links] x – y – z koordinat sisteminde küreseldir.
p Orbitalleri
(p) alt düzeyinin elektron kapasitesi 6 ve bir orbitalin elektron kapasitesi 2 olduğundan[Only Registered Users Can See Links] bir (p) alt düzeyinde 3 tane orbital vardır. bunlar[Only Registered Users Can See Links] sırasıyla x[Only Registered Users Can See Links] y ve z eksenlerine göre simetrik birer çift şişkinlik şeklindedir. Bunların şekilleri aşağıda verilmektedir
Eski yunan atom kuralları planlı deneylere dayanmıyordu.Bunun için yaklaşık 2000 yıllık bir zaman süresince atom kuramı sadece tartışılmaktan öteye gidilmedi.Atomların varlığı Robert Boyle tarafından THE SCEPTİCAL CHYMİST (1661)[Only Registered Users Can See Links] Newton tarafından da Principia (1687) ve Opticks(1704) kitaplarında kabul edilmişti . Fakat John Dalton’ un 1803-1808 yılları arasında geliştirip önerdiği atom modeli kimya tarihinde en önemli aşamalardan biri olmuştur.
Atomun alt konuları:
a) ATOM MODELİ TASARLAMA ([Only Registered Users Can See Links])
Sınıfta gördüğümüz sıra[Only Registered Users Can See Links] kara tahta[Only Registered Users Can See Links] sınıfın duvarları[Only Registered Users Can See Links] sınıfı dolduran hava bir bütün olarak değerlendirilir. Gözlemciye[Only Registered Users Can See Links] sanki maddede bir süreklilik varmış gibi gelir. Duvarın yüzündeki sıvayı kaldırdığımızda duvarın yan yana ve üst üste konulmuş tuğlalardan oluştuğunu görürüz. Tuğlaların birbirine tutunmasını aralarına konan kum ve çimentodan yapılmış harç sağlar. Demek ki bütün olarak gözüken duvar[Only Registered Users Can See Links] çok çeşitli ve küçük parçacıklardan oluşmuştur.Tuğlayı parçalasak görebildiğimiz en küçük parça gene tuğladır. Çok küçük tuğla parçasını 20 katili bir bina kadar büyütsek[Only Registered Users Can See Links] tuğlanın da daha küçük taneciklerin yan yana gelmesiyle oluştuğunu anlardık.Bir flit tulumbasına su doldurup 2 metre uzaktan duvara sıksak sıvanın da küçük parça*cıklarından[Only Registered Users Can See Links] taneciklerden oluştuğunu görürüz. Gözle sudaki bu parçacıkları göremeyiz. Ancak dolaylı olarak flit tulumbasını duvara sıkınca görmekteyiz.Kapalı iki kutu alıp bunların içinde ne olduğunu[Only Registered Users Can See Links] kapağını açmadan anlamak için kutuları aşağı yukarı[Only Registered Users Can See Links] sağa[Only Registered Users Can See Links] sola çevirerek içinden çıkan sesleri dinlemeye çalışırız.Birinci kutuda çalkalanma sesi[Only Registered Users Can See Links] ikinci kutuda ise bir tıkırtı duyuluyorsa birinci kutuda sıvı bir madde[Only Registered Users Can See Links] ikinci kutuda ise katı bir madde vardır yargısına varabiliriz.Böylece birinci kutu için bir sıvı modeli[Only Registered Users Can See Links] ikinci kutudaki madde içinde bir katı modeli kurmuş oluruz.
Bilim adamlarının yaptıkları da bir bakıma yukarıdaki kutu denemesine benzer.
b) ATOM MODELLERİ VE YAPISI ([Only Registered Users Can See Links])
Democritus ve Leucippos[Only Registered Users Can See Links] maddenin bölünmeyecek taneciklerden oluştuğunu çok eski çağlarda ileri sürmüşlerdi. Platon ve Aristotoles bu görüşe karşı çıkmış ve maddenin daha küçük parçalara bölünebileceğini savunmuşlardır. Bu görüşün ortaya atılmasından yaklaşık 2000 yıl sonra 1803 yılında John Dalton tarafından bilimsel gerçeklere dayanan bir atom kuramı açıklanmıştır.Atomun varlığını kanıtlayan delillerden kütlenin korunumu ve sabit oranlar gibi kanunlar Dalton atom modeline temel oluşturur.
-
c) ATOMDAKİ TEMEL TANECİKLER ([Only Registered Users Can See Links])
En basit madde türü olan element[Only Registered Users Can See Links] "atom" denilen temel birimlerden oluşmuştur. Atom[Only Registered Users Can See Links] bir elementin[Only Registered Users Can See Links] kendine ait kimyasal özelliklerini taşıyan en küçük parçasıdır. Atom[Only Registered Users Can See Links] çekirdek ve elektronlardan oluşmuştur. Çekirdek[Only Registered Users Can See Links] atomun kütlesini meydana getiren bölüm olup proton ve nötron adı veri*len tanecikleri içermektedir. Atomdaki temel taneciklerin yük ve kütle özellikleri[Only Registered Users Can See Links] aşağıdaki tabloda gösterilmektedir:
Tanecik
Sembol
Yük (*)
Kütle (**)
Proton
p
+1
1[Only Registered Users Can See Links]
Elektron
e
-1
1/836 = 0
Nötron
n
0 1[Only Registered Users Can See Links] = 1
Yük birimi olarak "elektron yükü" veya "elemanter yük" şek*linde verilen 1[Only Registered Users Can See Links] x 10T19 kulon birimi kullanılmaktadır. Ancak buradaki uygulamalarda yükün birimi ile ilgilenilmeyecektir.
Kütle birimi olarak "atomik kütle birimi" kullanılmıştır. 1 ato*mik kütle birimi (akb)[Only Registered Users Can See Links] bir 12C atomunun kütlesinin 1/12'sidir. Bu konu[Only Registered Users Can See Links] ayrıntılı olarak ileride ele alınacaktır.
Tabloda görüldüğü üzere bir elektronun kütlesi[Only Registered Users Can See Links] bir protonun küt*lesinin 1/1836'sı kadardır. Bu[Only Registered Users Can See Links] çok küçük bir sayı olduğundan[Only Registered Users Can See Links] elektronların[Only Registered Users Can See Links] atomun toplam kütlesine katkısı ihmal edilebilir. Çekirdekte bulunan taneciklere (yani proton ve nötronlara) nükleonlar denir.
ATOM NUMARASI (A.N)
Bir elementin atom numarası[Only Registered Users Can See Links] çekirdeğindeki proton sayısıdır. Elementi tanımlayan en önemli özelliktir. Her elementin kendine özgü bir atom numarası vardır. Aynı atom numarasına sahip iki element olamaz.
KÜTLE NUMARASI (K.N)
Bir atomun çekirdeğindeki proton ve nötron sayılarının toplamı*dır. (Başka bir ifadeyle[Only Registered Users Can See Links] kütle numarası nükleon sayısına eşittir) Sembolü X olan bir element;
K.N
X şeklinde ifade edilir.
A.N.
ÇEKİRDEK YÜKÜ (Ç.Y)
Çekirdekte sadece protonlar yük taşımaktadır. O halde çekirdek yükü[Only Registered Users Can See Links] proton sayısına eşittir. d) ORBİTALLER ([Only Registered Users Can See Links])
Modern atom teorisindeki en önemli noktalardan biri[Only Registered Users Can See Links] elektronların Bohr atom modelinde öngörüldüğü gibi dairesel bir yörüngede değil[Only Registered Users Can See Links] adeta bir bulut gibi[Only Registered Users Can See Links] belirli bir bölgeye dağılmış olarak bulunmasıdır. Elektronun bulunma olasılığının en fazla olduğu hacimsel bölgelere orbital denir. Orbital şekilleri[Only Registered Users Can See Links] elektronun ait olduğu enerji alt düzeyine göre belirlenir. Buna göre s[Only Registered Users Can See Links] p[Only Registered Users Can See Links] d ve f alt düzeylerindeki orbitallere ait şekiller birbirinden farklıdır. Bir orbitalde en fazla 2 elektron bulunabilir. Bir temel enerji düzeyinde n2 tane orbital bulunur (n= Temel enerji düzeyinin numarası).
s Ortitalleri
(s) alt düzeyinin elketron kapasitesi 2’dir. Bir orbitalde de en fazla 2 elektron bulunabileceğinden[Only Registered Users Can See Links] bir (s) alt düzeyinde 1 tane orbital vardır. (s) orbitalinin şekli[Only Registered Users Can See Links] x – y – z koordinat sisteminde küreseldir.
p Orbitalleri
(p) alt düzeyinin elektron kapasitesi 6 ve bir orbitalin elektron kapasitesi 2 olduğundan[Only Registered Users Can See Links] bir (p) alt düzeyinde 3 tane orbital vardır. bunlar[Only Registered Users Can See Links] sırasıyla x[Only Registered Users Can See Links] y ve z eksenlerine göre simetrik birer çift şişkinlik şeklindedir. Bunların şekilleri aşağıda verilmektedir