HaZzAn
31 December 2008, 11:39
KARADELİKLER :.
Gökyüzü binlerce yıldır tutkunu olduğu muz ve anlayabilmek uğrunu büyük gayretler sarf ettiğimiz meraklarımızın basında gelirhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif insanoğluhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif başının üstündeki o sonsuz ve bir o kadar da gizemli uzayı tanıyabilmek için elinden gelen tüm imkanları seferber etmişhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif geliştirdiği dürbünlerlehttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif teleskoplarlahttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif uydularla uzayın derinliklerinde ne olup bittiğinden haberdar olmayısa çalışmıştır. Araştırmaları süresincehttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif evrendeki konumunun ne olduğu konusunda bir karara varabilmişhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif bunun yanında gittikçe artan yeni sorunlarla karşı karsıya kalmıştır.
Bugünhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif artık devasa bir evrende herhangi birinden pek farklı olmayısan bir galakside ve küçük sayılabilecek bir yıldızın çevresinde hayatımızı devam ettirmeye çalıştığımızı biliyoruz. Yine sunun da farkındayız kihttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif en gelişmiş aletlerimizle ancak uzayın çok küçük bir bölümünü izleyebiliyoruz. Fakat buna rağmenhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif evrende bulunan maddenin yoğunluğuhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif kainatın ve dünyamızın yaşıhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif big-bang'le evrenin nasıl oluştuğu gibi birçok kozmolojik sorunu açıklayabilecek derecede fikir sahibiyiz.
Evrendeki olaylarıhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif zaman zaman gözlemlerimizden hareketle bazen de ortaya attığımız kuramlarla açıklamayısa çalışırız. Bu durumdahttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif evrende olup olmadığını bilmediğimiz bir takım sonuçlara da varabiliriz. İşte karadelikler de varlığı konusunda hiçbir şey bilinmedenhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif bütün matematiksel açıklamaları ve teorileri elde edilmiş nadir konulardan biridir.
İlk defa 1969'da Amerikalı J. Wheeler tarafından adlandırılan karadelikler sonsuz yoğunlukta madde taşıyabilen gök cisimleridir. Güneş'ten yüzlerce kere daha büyük olan yıldızlarhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif yaşamlarının sonunda o kadar küçülürler ki bir nokta kadar boyutsuzhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif hacimsiz bir yapıya bürünebilirler. Öyle kihttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif bu yapıdan bir çay kaşığı kadar almayısa kalksanız: tonlarca maddeyi taşımanız gerekir. Bu yoğun ve kavranılması güç oluşumlarhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif karadeliklere çok yoğun ve etkili bir çekim alanı kazandırır. Nitekimhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif A.Einstein'ın özel relativite teorisinde belirttiği "evrendeki en yüksek hıza sahip ışık" bile karadeliklerin yeterince yakınına geldiğinde bu güçlü kütle çekimine yenilerekhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif karadelikler tarafından yutulur. VVheelerhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif hiç şüphe yok kihttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif üzerine gelen ışığı yutabildi-ğinden dolayı karadeliklere bu ismi vermişti.
Karadeliklerin gözlemlenmesi
Karadeliklerhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif üzerlerine gelen her maddeyi ve ışığı kolayca emebildiklerinden dolayı hiçbir zaman doğrudan gözlenemezler. Çünkühttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif bir cismi görebilmemiz İçinhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif ancak ondan bize ışık ışınlarının gelmesi gerekir. Bir karadelik isehttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif uzaydaki gaz ve tozları toplarken çevresindeki uzayda bir takım değişiklikler yapar. İste. onları bu etkilerinden yararlanarakhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif dolaylı yoldan gözleyebiliriz.
Karadeliklerin gözlemlenebilirle yöntemlerinden birihttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif çevresinde yarattığı çok güçlü çekimsel alandan geçen ışığınhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif sapmasının Ölçülmesidir. Kuvvetli çekim alanlarından gecen ışık ısınlarıhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif bildiğimiz doğrusal yolundan sapar. Bu ilke. gerçekte yıldızhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif gezegenhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif nebula gibi uzayda bulunan büyük kütlelerinhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif bulundukları yerlerde kütlelerinin büyüklüğüne göre. göremediğimiz ancak teorik ve deneysel olarak bilinen eğriliklerhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif çukurluklar oluşturmasından ileri gelirhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif Sözgelimi. Güneş'in çevresinde bu eğrilik çok az olduğundanhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif ışık 1.64 sn'lik bir acı farkıyla eğilir. Ama bunu karadelikler için düşündüğümüzdehttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif saptırıcı etkinin çok daha büyük olduğunu görürüz. Bir karadeliğin arkasında bulunan bir yıldızdan çıkan ışının bize ulaşabilmesi için O en az iki yolu vardır. İşık ısınlarının her biri. karadeliğin bir yai nından gelmek üzere ayrılarak bize ulaşırlar. Dolayısıyla biz. bir yıldızı ikiymiş gibi görürüz. Bu olaya "çekimsel mercek" etkisi denir.
Karadeliklerin araştırılmasında en verimli yöntemhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif uzaydaki gaz ve toz zerrelerinin karadelik tarafından emiliminin saptanmasıdır. Bir karadeliğin çekimine kapılan gazlarhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif çok kuvvetli x -ışını ışıması yapar. Bu ışının çok uzaktan algılanabilmesi İçin de. karadeliklerin ancak yıldızlararası gaz ve tozların bol olduğu bölgelerde aranması gerekir. Böylecehttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif bir karadeliğin gözlenebilmesi için en ideal konumunhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif yıldızların hemen yanı olduğu anlaşılır.
1970'de Amerika'nın uzaya gönderdiği bir x-ısını uydusu olan "Uhuru" uzaydan ilginç bir takım veriler elde etti. Daha bir yılını doldurmamıştı ki Uhuruhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif Kuğu takımyıldızının en parlak yıldızı olan Cygnus x-l'de çok yoğun x-ışını yayılımı buldu. Cygnus x -l saniyede bin kereden fazla titreşiyordu. Bu da sözü edilen ışık kaynağının boyutlarınınhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif beklenenden çok daha küçük olduğunu gösteriyordu. Dikkatle yapılan gözlemlerin sonunda: bu yıldızın HD226868 tarafından beslenen bir karadelikti. Teorilerinhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif yıllar önce öngördüğü sonuçlarhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif gerçekleşmişti.
İzleyen yıllardahttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif uzaya bir çok x-ışını uydusu gönderildi. Bu uydular da 339 ayrı x-ısını kaynağı hakkında bilgi toplayan Uhuru'nün izinden giderekhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif bize evrenin x-ısmı haritasını çıkardılar. Bu haritada özellikle Circu-nus x-l. GK339-4 ve V861 Scorpii karadelik olarak kabul edilen ilk gök cisimleridir.
Eğri uzay zamanın anlamı
Einstein 1905 ve 1915 yıllarında ortaya attığı özel ve genel görelilik kuramlarıyla doğayahttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif maddeyehttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif uzaya ve zamana farklı bir bakış açısı getirdi. Onun bu buluşlarıyla; belki de fizikhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif felsefe dalında en Önemli sınavını veriyordu. Birbiriyle İlintili olan bu kuramlara göre; hareket eden saatler yavaşlayabiliyorhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif cetvellerin boyları kısalıyor cisimlerin kütlelerihttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif hızları dolayısıyla artabiliyordu. Einstein'ın yeni denklemleri Newton'un koyduğu klasik anlayışahttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif ancak ışık hızından çok küçük hızlarda uygunluk göstermekteydi.
Einstein. hep saatlerehttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif cetvellere ve gözlemcilere bağlı olmayısan evrensel bir çekim kuramı hayal ederdi ve Tanrı'nınhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif kendine bir keçi inadı ile İyi koku alan bir burun verdiğini söylerdi. Gerçek şu ki; O'nun bu özellikleri amacına ulaştırmıştı.
Genel görelilik kuramıhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif kütle çekiminin nasıl islediğini anlatır. Ama bunu yaparken; hiçbir zaman çekimi bir kuvvet olarak düşünmez. Bunun yerinehttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif cisimlerin çevresindeki çekim alanlarınınhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif uzay ve zamanın bükülmesi sonucu oluştuğunu söyler. Cisimlerhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif içerdikleri kütlelerine oranla uzayda çukurluklar oluşturur. Ve zamanın akışını yavaşlatır. Ancak uzayın derinliklerindehttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif tüm çekim kaynaklarından uzaktahttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif uzay ve zaman tam anlamıyla düzdür. Çekim alanının gücü arttıkça uzay-zaman eğriliği de artış gösterir. Bütün bunlardan çıkan sonuç şudur: Madde uzay-zamanın nasıl eğileceğinihttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif uzay-zaman da maddenin nasıl davranacağını belirler.
Uzay-zaman düşüncesine somut bir örnek olarak sunu verebiliriz: Ilık bir yaz gecesi uzaya baktığınızı düşünün. Binlerce yıldızhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif gözlerinizin önüne serilmiştir. Bize en yakın yıldızlardan olan Sirius'a gözlerimizi kaydırdığımızı haya! edelim. Sirius. güneş sistemine yaklaşık 8http://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif5 ışık yılı uzaklıktadır. Bu ise; o yıldızdan çıkan bir ışık ışınının gözümüze ancak 8http://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif5 yıl sonra ulaşabildiğini bize anlatır. Yani yıldıza bakmakla onun 8http://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif5 yıl önceki halini görmekteyiz. Ya 250 milyon ışık yılı uzaklıktaki bir galaksiyi gözlemlediğimizi düşünsek? Tahmin edersiniz ki; galaksinin yeryüzünde dinazorların hüküm sürdüğü devirlerdeki görüntüsünü algılarız.
Sonuç olarakhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif yıldızlara bakmakla uzayın zamandan ayrı düşünülemeyeceğini kavrarız. Çünkühttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif gökyüzünü incelerkenhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif aslında evrenin geçmişine bakmaktayız. İşte. birbirinden ayrı olarak düşünmediğimiz bu dört boyutlu anlayışa (en. boy. yükseklikhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif zaman) uzay-zaman denir. Nasılhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif bir cetvel uzunluğu ölçüyorsa . kolumuzdaki saat de zaman yönünde uzaklığı ölçer.
Görelilik kuramıhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif uzayın eğriliğine bağlı olarak zamanın da akışının yavaşlayacağını belirtir. Uzaydahttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif eğim ne kadar fazlaysa o bölgede aynı oranda. zaman yavaş işler. Eğimin en fazla olduğu yerler de gök cisimlerinin merkezleridir. Merkezden uzaklık arttıkça zamanın büzülmesi de azalır. Çok katlı bir binanın zemin katı ile en üst katı arasındaki zaman farkı ilk defa 1960'da ölçülebildi. Günümüzde isghttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif en hassas saatler olan atom saatleriyle yapılan çeşitli deneyler de bu ilkeyi destekledi.
Gökyüzü binlerce yıldır tutkunu olduğu muz ve anlayabilmek uğrunu büyük gayretler sarf ettiğimiz meraklarımızın basında gelirhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif insanoğluhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif başının üstündeki o sonsuz ve bir o kadar da gizemli uzayı tanıyabilmek için elinden gelen tüm imkanları seferber etmişhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif geliştirdiği dürbünlerlehttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif teleskoplarlahttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif uydularla uzayın derinliklerinde ne olup bittiğinden haberdar olmayısa çalışmıştır. Araştırmaları süresincehttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif evrendeki konumunun ne olduğu konusunda bir karara varabilmişhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif bunun yanında gittikçe artan yeni sorunlarla karşı karsıya kalmıştır.
Bugünhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif artık devasa bir evrende herhangi birinden pek farklı olmayısan bir galakside ve küçük sayılabilecek bir yıldızın çevresinde hayatımızı devam ettirmeye çalıştığımızı biliyoruz. Yine sunun da farkındayız kihttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif en gelişmiş aletlerimizle ancak uzayın çok küçük bir bölümünü izleyebiliyoruz. Fakat buna rağmenhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif evrende bulunan maddenin yoğunluğuhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif kainatın ve dünyamızın yaşıhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif big-bang'le evrenin nasıl oluştuğu gibi birçok kozmolojik sorunu açıklayabilecek derecede fikir sahibiyiz.
Evrendeki olaylarıhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif zaman zaman gözlemlerimizden hareketle bazen de ortaya attığımız kuramlarla açıklamayısa çalışırız. Bu durumdahttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif evrende olup olmadığını bilmediğimiz bir takım sonuçlara da varabiliriz. İşte karadelikler de varlığı konusunda hiçbir şey bilinmedenhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif bütün matematiksel açıklamaları ve teorileri elde edilmiş nadir konulardan biridir.
İlk defa 1969'da Amerikalı J. Wheeler tarafından adlandırılan karadelikler sonsuz yoğunlukta madde taşıyabilen gök cisimleridir. Güneş'ten yüzlerce kere daha büyük olan yıldızlarhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif yaşamlarının sonunda o kadar küçülürler ki bir nokta kadar boyutsuzhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif hacimsiz bir yapıya bürünebilirler. Öyle kihttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif bu yapıdan bir çay kaşığı kadar almayısa kalksanız: tonlarca maddeyi taşımanız gerekir. Bu yoğun ve kavranılması güç oluşumlarhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif karadeliklere çok yoğun ve etkili bir çekim alanı kazandırır. Nitekimhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif A.Einstein'ın özel relativite teorisinde belirttiği "evrendeki en yüksek hıza sahip ışık" bile karadeliklerin yeterince yakınına geldiğinde bu güçlü kütle çekimine yenilerekhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif karadelikler tarafından yutulur. VVheelerhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif hiç şüphe yok kihttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif üzerine gelen ışığı yutabildi-ğinden dolayı karadeliklere bu ismi vermişti.
Karadeliklerin gözlemlenmesi
Karadeliklerhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif üzerlerine gelen her maddeyi ve ışığı kolayca emebildiklerinden dolayı hiçbir zaman doğrudan gözlenemezler. Çünkühttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif bir cismi görebilmemiz İçinhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif ancak ondan bize ışık ışınlarının gelmesi gerekir. Bir karadelik isehttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif uzaydaki gaz ve tozları toplarken çevresindeki uzayda bir takım değişiklikler yapar. İste. onları bu etkilerinden yararlanarakhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif dolaylı yoldan gözleyebiliriz.
Karadeliklerin gözlemlenebilirle yöntemlerinden birihttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif çevresinde yarattığı çok güçlü çekimsel alandan geçen ışığınhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif sapmasının Ölçülmesidir. Kuvvetli çekim alanlarından gecen ışık ısınlarıhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif bildiğimiz doğrusal yolundan sapar. Bu ilke. gerçekte yıldızhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif gezegenhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif nebula gibi uzayda bulunan büyük kütlelerinhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif bulundukları yerlerde kütlelerinin büyüklüğüne göre. göremediğimiz ancak teorik ve deneysel olarak bilinen eğriliklerhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif çukurluklar oluşturmasından ileri gelirhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif Sözgelimi. Güneş'in çevresinde bu eğrilik çok az olduğundanhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif ışık 1.64 sn'lik bir acı farkıyla eğilir. Ama bunu karadelikler için düşündüğümüzdehttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif saptırıcı etkinin çok daha büyük olduğunu görürüz. Bir karadeliğin arkasında bulunan bir yıldızdan çıkan ışının bize ulaşabilmesi için O en az iki yolu vardır. İşık ısınlarının her biri. karadeliğin bir yai nından gelmek üzere ayrılarak bize ulaşırlar. Dolayısıyla biz. bir yıldızı ikiymiş gibi görürüz. Bu olaya "çekimsel mercek" etkisi denir.
Karadeliklerin araştırılmasında en verimli yöntemhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif uzaydaki gaz ve toz zerrelerinin karadelik tarafından emiliminin saptanmasıdır. Bir karadeliğin çekimine kapılan gazlarhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif çok kuvvetli x -ışını ışıması yapar. Bu ışının çok uzaktan algılanabilmesi İçin de. karadeliklerin ancak yıldızlararası gaz ve tozların bol olduğu bölgelerde aranması gerekir. Böylecehttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif bir karadeliğin gözlenebilmesi için en ideal konumunhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif yıldızların hemen yanı olduğu anlaşılır.
1970'de Amerika'nın uzaya gönderdiği bir x-ısını uydusu olan "Uhuru" uzaydan ilginç bir takım veriler elde etti. Daha bir yılını doldurmamıştı ki Uhuruhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif Kuğu takımyıldızının en parlak yıldızı olan Cygnus x-l'de çok yoğun x-ışını yayılımı buldu. Cygnus x -l saniyede bin kereden fazla titreşiyordu. Bu da sözü edilen ışık kaynağının boyutlarınınhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif beklenenden çok daha küçük olduğunu gösteriyordu. Dikkatle yapılan gözlemlerin sonunda: bu yıldızın HD226868 tarafından beslenen bir karadelikti. Teorilerinhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif yıllar önce öngördüğü sonuçlarhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif gerçekleşmişti.
İzleyen yıllardahttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif uzaya bir çok x-ışını uydusu gönderildi. Bu uydular da 339 ayrı x-ısını kaynağı hakkında bilgi toplayan Uhuru'nün izinden giderekhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif bize evrenin x-ısmı haritasını çıkardılar. Bu haritada özellikle Circu-nus x-l. GK339-4 ve V861 Scorpii karadelik olarak kabul edilen ilk gök cisimleridir.
Eğri uzay zamanın anlamı
Einstein 1905 ve 1915 yıllarında ortaya attığı özel ve genel görelilik kuramlarıyla doğayahttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif maddeyehttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif uzaya ve zamana farklı bir bakış açısı getirdi. Onun bu buluşlarıyla; belki de fizikhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif felsefe dalında en Önemli sınavını veriyordu. Birbiriyle İlintili olan bu kuramlara göre; hareket eden saatler yavaşlayabiliyorhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif cetvellerin boyları kısalıyor cisimlerin kütlelerihttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif hızları dolayısıyla artabiliyordu. Einstein'ın yeni denklemleri Newton'un koyduğu klasik anlayışahttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif ancak ışık hızından çok küçük hızlarda uygunluk göstermekteydi.
Einstein. hep saatlerehttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif cetvellere ve gözlemcilere bağlı olmayısan evrensel bir çekim kuramı hayal ederdi ve Tanrı'nınhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif kendine bir keçi inadı ile İyi koku alan bir burun verdiğini söylerdi. Gerçek şu ki; O'nun bu özellikleri amacına ulaştırmıştı.
Genel görelilik kuramıhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif kütle çekiminin nasıl islediğini anlatır. Ama bunu yaparken; hiçbir zaman çekimi bir kuvvet olarak düşünmez. Bunun yerinehttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif cisimlerin çevresindeki çekim alanlarınınhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif uzay ve zamanın bükülmesi sonucu oluştuğunu söyler. Cisimlerhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif içerdikleri kütlelerine oranla uzayda çukurluklar oluşturur. Ve zamanın akışını yavaşlatır. Ancak uzayın derinliklerindehttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif tüm çekim kaynaklarından uzaktahttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif uzay ve zaman tam anlamıyla düzdür. Çekim alanının gücü arttıkça uzay-zaman eğriliği de artış gösterir. Bütün bunlardan çıkan sonuç şudur: Madde uzay-zamanın nasıl eğileceğinihttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif uzay-zaman da maddenin nasıl davranacağını belirler.
Uzay-zaman düşüncesine somut bir örnek olarak sunu verebiliriz: Ilık bir yaz gecesi uzaya baktığınızı düşünün. Binlerce yıldızhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif gözlerinizin önüne serilmiştir. Bize en yakın yıldızlardan olan Sirius'a gözlerimizi kaydırdığımızı haya! edelim. Sirius. güneş sistemine yaklaşık 8http://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif5 ışık yılı uzaklıktadır. Bu ise; o yıldızdan çıkan bir ışık ışınının gözümüze ancak 8http://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif5 yıl sonra ulaşabildiğini bize anlatır. Yani yıldıza bakmakla onun 8http://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif5 yıl önceki halini görmekteyiz. Ya 250 milyon ışık yılı uzaklıktaki bir galaksiyi gözlemlediğimizi düşünsek? Tahmin edersiniz ki; galaksinin yeryüzünde dinazorların hüküm sürdüğü devirlerdeki görüntüsünü algılarız.
Sonuç olarakhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif yıldızlara bakmakla uzayın zamandan ayrı düşünülemeyeceğini kavrarız. Çünkühttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif gökyüzünü incelerkenhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif aslında evrenin geçmişine bakmaktayız. İşte. birbirinden ayrı olarak düşünmediğimiz bu dört boyutlu anlayışa (en. boy. yükseklikhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif zaman) uzay-zaman denir. Nasılhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif bir cetvel uzunluğu ölçüyorsa . kolumuzdaki saat de zaman yönünde uzaklığı ölçer.
Görelilik kuramıhttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif uzayın eğriliğine bağlı olarak zamanın da akışının yavaşlayacağını belirtir. Uzaydahttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif eğim ne kadar fazlaysa o bölgede aynı oranda. zaman yavaş işler. Eğimin en fazla olduğu yerler de gök cisimlerinin merkezleridir. Merkezden uzaklık arttıkça zamanın büzülmesi de azalır. Çok katlı bir binanın zemin katı ile en üst katı arasındaki zaman farkı ilk defa 1960'da ölçülebildi. Günümüzde isghttp://www.1forum.net/images/smilies/smilev.gif en hassas saatler olan atom saatleriyle yapılan çeşitli deneyler de bu ilkeyi destekledi.