PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : AŞk TadıNDa(Arşiv)


Sayfa : 1 [2]

ceyLin
5 January 2009, 15:18
Daha düne kadar yakındın
Bugün ise göremediğim kadar uzaksın
Ama ben yine kafam estiğinde o yola düşüyorum
Gittiğin adresindeyim köşe başında bekliyorum.
[Only Registered Users Can See Links]
Yine aynı dolmuşa bindim ve sessizce yürüdüm
O sokak başında durum yolunu gözledim
Bekledim bekledim belki gelirsin diye
Hani o gittiğin adresindeyim.


Yine günlerden cumartesiydi
Güneşli ve sıcak istanbul
Ama içim titriyorudu üşüyordum
Garip bir heyecandı ilk adresinde oluşum.


Yine



burdayım


Saatim dünü gösteriyor
Ve akşam sis gibi çöküyor günüme
Ama sen hala yoksun gittiğin adresinde..



&


Ben yine







!!!SusTum !!!

ceyLin
5 January 2009, 15:19
Dilin başkasına konuşurmuş artık
Başkasınaymış sevgin[Only Registered Users Can See Links] hasretin
Başkasının elleri varmış ellerinde
Başkasının gözlerindeymiş gözlerin


O da kumralmış benim gibi





Gözleri açık kahve


Ve bir gamzesi varmış tıpkı benim gibi


Bakma ona bana baktığın gibi
Dokunma! bana dokunduğun gibi


[Only Registered Users Can See Links]
Sen benimdin
Benim canımdın
Söyleme başkasına
Bizim cümlelerimizi


Sözlerin bana verdiklerinle aynı olmasın
Dokunmasın bana dokunan ellerin
Bakmasın gözlerin
Öpmesin dudağın onu beni öptüğün gibi


Akmasın bana akan yaşların
Süzülmesin gamzenden kimse için


Sen benim canımdın
Söyleme başkasına
Bizim hayallerimizi


Ah! Salak kafam çekerim işte böyle
Seversen bir vefasızı
Olacağı bu işte


Söyle o yanındaki kıza

Bakmasın benim olan gözlerine
Fısıldamasın kulağına sevgi sözlerini
Ne derse desin
Demesin benim canıma canım diye
Çıkmasın benim karşıma sakın
Uzak dursun senden
Bilemez seni benim kadar kimse
Sevdiğin yemeği[Only Registered Users Can See Links] ekmeği
Dinlediğin müziği[Only Registered Users Can See Links] izlediğin filmi


Söyle o kıza dokunmasın gamzelerine



Öpmesin seni benim öptüğüm gibi



Ve unutmasın ki
Ona kurduğun cümlelerin hepsini
Bana da kurduğunu
Seni seviyorum diyen diline koymadan




Elveda diyebileceğini
Ona benden gittiğini
Bir gün ondanda başkasına gidebileceğini…!


Uzak dursun senden !!!



...!!!Gitmiş olsanda benden!!!...

ceyLin
5 January 2009, 15:19
[Only Registered Users Can See Links]


...İyiki varsın[Only Registered Users Can See Links] iyiki doqdun...
...Doqum Günün KutLu oLsun...



iyiki dogdun herseyim!!! ...
nice qüzeL seneLere birLikte !!!...

ceyLin
5 January 2009, 15:20
[Only Registered Users Can See Links]



İçimde kaLbimi unuttum
İçince düşüyor akLıma yaşamak
İnansam düşerdim peşine
Ama yaLanLar


Bana baktığın qibi aynaya bak
Yaqmuru sapLadın içime tam kurumuş öLüyorken
Ansızın qeLecek qibisin



GözLerinde çocuk kayqıLar
Tam beni sevecek qibisin
Ani bir yaqmur
Mevsim iLkbahar



Feridun Düzagaç

ceyLin
5 January 2009, 15:20
[Only Registered Users Can See Links]

Çocukluğumun oyunuydu büyümek

Hiç bilemezdim ki hayata oyuncak
olacağım...

Çocukluğumun hayaliydi çocuk kalmak

Hiç bilemezdim ki âşık olacağım...

ceyLin
5 January 2009, 15:21
[Only Registered Users Can See Links]

Vur hadi bir Hamleyle cek Tetigi...
Yok olan Kalp agri duyarmi hic kanar mi?

Sensizlik Ölümden bile zor...
Hergün hergün ölmek gibi...
Acisi cok Devasi yok...
Sensin Devasi Ilac gibi...

Gittiginde Kalbimide aldin...
Bak bende bir hic biraktin...
Sen bensiz olursun...
Ben sensiz yarim kaldim...


NazLı

ceyLin
5 January 2009, 15:21
[Only Registered Users Can See Links]

Yangın Yangın bakışların
Saçların rüzgar rüzgar
Savur alevini yansın
Gözlerime konan turnalar

Sen hiç mi Bahar görmedin
Yüreği aşka boyun eğmedin
Beni kovsan gitmem derdin
Yavan; kokusuz yalancı !
Şehirde ezgimiz yandı gittin
Deva bulmam[Only Registered Users Can See Links] gözlerime değdin
Şimdi kupkuru bir çöl gibi sözlerin
Yaban Kokusuz yalancı!

Sana geldim Sona
Sen de yeryüzüdür gökte bulan
Ey Suların sonsuzluğu
Bakışlarım demir atsın gözlerinin limanına
Fırtınalara yorgun yüreğim ; Sana
Bütün Sabahlarım sesinde ağarsin
Keder tırmanmasın yüzüme bir daha;Sarmaşık gibi;
Öpüşlerin damlasın çöl dudaklarıma
Biliyorum; Yüreğim durgun sudur; dindiğim
Korku kıyılarımı sildiğim
Sana geldim
Sustum ve yumdum
İki damla ateş düşürdün gözlerime
Al uslandır korsan bedenimi
Gece kanat çırpsın parmaklarımda
Birbirimizden kaçıracak yerimiz kalmasın
Birleşsin yağmur soylu ellerimiz
Bırak öpüşlerim ağzını kapatsın
Uzun uzadıya susarak kalalım birbirimizde
Sabaha söyleceyek Söz bırakmayalım
Köpekler gibi havlayan acılarımız sussun
Sevda çözmesin kendini bizden
Sularca gülüşelim
Yüreğim alıkoysun gitmelerimi
Sona geldim Sana !!


En Kaynar su bile olsan
Ateşimi söndürürdün
Yüreğine bir sorabilseydin
Bu zulümü bitirirdin!

Yangına el olalın
Umutları od olur
Bir ömür yangınsız sevda
Yanar yanar kül olur

Sen hiç mi Bahar görmedin
Yüreği aşka boyun eğmedin
Beni kovsan gitmem derdin
Yaban kokusuz yalancı!!!


Müqe Sarıkurt

ceyLin
5 January 2009, 15:21
NAZIM HİKMET'İN EŞSİZ ŞİİRLERİ


[Only Registered Users Can See Links]


21-1-924

Lambayı yakma[Only Registered Users Can See Links] bırak[Only Registered Users Can See Links]
sarı bir insan başı
düşmesin pencereden kara.
Kar yağıyor
karanlıklara.
Kar yağıyor
ve ben hatırlıyorum.
Kar...
Üflenen bir mum gibi söndü
koskocaman ışıklar..
Ve şehir
kör bir insan gibi kaldı
altında yağan karın.
Lambayı yakma[Only Registered Users Can See Links] bırak!
Kalbe bir bıçak gibi giren hatıraların
dilsiz olduklarını anlıyorum.
Kar yağıyor
ve ben hatırlıyorum.

ceyLin
5 January 2009, 15:22
AŞK MÖNÜSÜ

Sen sabahlar ve şafaklar kadar güzelsin
sen ülkemin yaz geceleri gibisin
saadetten haber getiren atlı kapını çaldığında
beni unutma
ah! saklı gülüm
sen hem zor hem güzelsin
şiirlerimin ılıklığında açılmalısın
sana burada veriyorum hayata ayrılan buseyi
sen memleketim kadar güzelsin
ve güzel kal.

ceyLin
5 January 2009, 15:22
BELKİ BEN

Belki ben
o günden
çok daha evvel[Only Registered Users Can See Links]
köprü başında sallanarak
bir sabah vakti gölgemi asfalta salacağım.
Belki ben
o günden
çok daha sonra [Only Registered Users Can See Links]
matruş çenemde ak bir sakalın izi
sağ kalacağım...
Ve ben
o günden
çok daha sonra:
sağ kalırsam eğer[Only Registered Users Can See Links]
şehrin meydan kenarlarında yaslanıp
duvarlara
son kavgadan benim gibi sağ kalan
ihtiyarlara[Only Registered Users Can See Links]
bayram akşamlarında keman
çalacağım...
Etrafta mükemmel bir gecenin
ışıklı kaldırımları
Ve yeni şarkılar söyleyen
yeni insanların
adımları...

ceyLin
5 January 2009, 15:22
BEN SEN OO[Only Registered Users Can See Links] yalnız ağaran tanyerini görüyor
ben[Only Registered Users Can See Links] geceyi de
Sen[Only Registered Users Can See Links] yalnız geceyi görüyorsun[Only Registered Users Can See Links]
ben ağaran tanyerinide.

ceyLin
5 January 2009, 15:23
BEN SENDEN ÖNCE ÖLMEK İSTERİM

Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
İyisi mi[Only Registered Users Can See Links] yaktırırsın[Only Registered Users Can See Links]
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun[Only Registered Users Can See Links]
şeffaf[Only Registered Users Can See Links] beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin
Fedakarlığımı anlıyorsun
vazgeçtim toprak olmaktan[Only Registered Users Can See Links]
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra[Only Registered Users Can See Links] sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orada beraber yaşarız
külümün içinde külün
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize[Only Registered Users Can See Links]
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak :
biri sen
biri de ben.
Ben
daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım[Only Registered Users Can See Links] ama [Only Registered Users Can See Links]çok[Only Registered Users Can See Links] pek çok[Only Registered Users Can See Links]
ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum
bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da
Bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde?
İçimden bir şey :
belki diyor.

ceyLin
5 January 2009, 15:23
BEŞ SATIRLA

Annelerin ninnilerinden
spikerin okuduğu habere kadar[Only Registered Users Can See Links]
yürekte[Only Registered Users Can See Links] kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı[Only Registered Users Can See Links]
anlamak[Only Registered Users Can See Links] sevgilim[Only Registered Users Can See Links] o[Only Registered Users Can See Links] bir müthiş bahtiyarlık[Only Registered Users Can See Links]
anlamak gideni ve gelmekte olanı.

ceyLin
5 January 2009, 15:23
BİR ACAYİP DUYGUMürdüm eriği
çiçek açmıştır.
— ilkönce zerdali çiçek açar
mürdüm en sonra —
Sevgilim[Only Registered Users Can See Links]
çimenin üzerine
diz üstü oturalım
karşı-be-karşı.
Hava lezzetli ve aydınlık
— fakat iyice ısınmadı daha —
çağlanın kabuğu
yemyeşil tüylüdür
henüz yumuşacık...
Bahtiyarız
yaşayabildiğimiz için.
Herhalde çoktan öldürülmüştük
sen Londra'da olsaydın
ben Tobruk'ta olsaydım[Only Registered Users Can See Links] bir İngiliz şilebinde yahut...
Sevgilim[Only Registered Users Can See Links]
ellerini koy dizlerine
— bileklerin kalın ve beyaz —
sol avucunu çevir :
gün ışığı avucunun içindedir
kayısı gibi...
Dünkü hava akınında ölenlerin
yüz kadarı beş yaşından aşağı[Only Registered Users Can See Links]
yirmi dördü emzikte...
Sevgilim[Only Registered Users Can See Links]
nar tanesinin rengine bayılırım
— nar tanesi[Only Registered Users Can See Links] nur tanesi —
kavunda ıtrı severim
mayhoşluğu erikte ..........»

........ yağmurlu bir gün
yemişlerden ve senden uzak
— daha bir tek ağaç bahar açmadı
kar yağması ihtimali bile var —
Bursa cezaevinde
acayip bir duyguya kapılarak
ve kahredici bir öfke içinde
inadıma yazıyorum bunları[Only Registered Users Can See Links]
kendime ve sevgili insanlarıma inat.

ceyLin
5 January 2009, 15:23
BİR AYRILIŞ HİKAYESİ

Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum[Only Registered Users Can See Links]
ama nasıl[Only Registered Users Can See Links]
avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya
çıldırasıya...
Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum[Only Registered Users Can See Links]
ama nasıl[Only Registered Users Can See Links]
kilometrelerle derin[Only Registered Users Can See Links] kilometrelerle dümdüz[Only Registered Users Can See Links]
yüzde yüz[Only Registered Users Can See Links] yüzde bin beş yüz[Only Registered Users Can See Links]
yüzde hudutsuz kere yüz...
Kadın erkeğe dedi ki:
-Baktım
dudağımla[Only Registered Users Can See Links] yüreğimle[Only Registered Users Can See Links] kafamla;
severek[Only Registered Users Can See Links] korkarak[Only Registered Users Can See Links] eğilerek[Only Registered Users Can See Links]
dudağına[Only Registered Users Can See Links] yüreğine[Only Registered Users Can See Links] kafana.
Şimdi ne söylüyorsam
karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana..
Ve ben artık
biliyorum:
Toprağın -
yüzü güneşli bir ana gibi -
en son en güzel çocuğunu emzirdiğini..
Fakat neyleyim
saçlarım dolanmış
ölmekte olan parmaklarına
başımı kurtarmam kabil
değil!
Sen
yürümelisin[Only Registered Users Can See Links]
yeni doğan çocuğun
gözlerine bakarak..
Sen
yürümelisin[Only Registered Users Can See Links]
beni bırakarak...
Kadın sustu.
SARILDILAR
Bir kitap düştü yere...
Kapandı bir pencere...
AYRILDILAR...

ceyLin
5 January 2009, 15:24
BİR CEZAEVİNDE TECRİTTEKİ ADAMIN MEKTUPLARI

I

Senin adını
kol saatimin kayışına tırnağımla kazıdım.
Malum ya[Only Registered Users Can See Links] bulunduğum yerde
ne sapı sedefli bir çakı var[Only Registered Users Can See Links]
(bizlere âlâtı-katıa verilmez)[Only Registered Users Can See Links]
ne de başı bulutlarda bir çınar.
Belki avluda bir ağaç bulunur ama
gökyüzünü başımın üstünde görmek
bana yasak...
Burası benden başka kaç insanın evidir?
Bilmiyorum.
Ben bir başıma onlardan uzağım[Only Registered Users Can See Links]
hep birlikte onlar benden uzak.
Bana kendimden başkasıyla konuşmak
yasak.
Ben de kendi kendimle konuşuyorum.
Fakat çok can sıkıcı bulduğumdan sohbetimi
şarkı söylüyorum karıcığım.
Hem[Only Registered Users Can See Links] ne dersin[Only Registered Users Can See Links]
o berbat[Only Registered Users Can See Links] ayarsız sesim
öyle bir dokunuyor ki içime
yüreğim parçalanıyor.
Ve tıpkı o eski
acıklı hikâyelerdeki
yalnayak[Only Registered Users Can See Links] karlı yollara düşmüş[Only Registered Users Can See Links] yetim bir çocuk gibi bu yürek[Only Registered Users Can See Links]
mavi gözleri ıslak
kırmızı[Only Registered Users Can See Links] küçücük burnunu çekerek
senin bağrına sokulmak istiyor.
Yüzümü kızartmıyor benim
onun bu an
böyle zayıf
böyle hodbin
böyle sadece insan
oluşu.
Belki bu hâlin
fizyolojik[Only Registered Users Can See Links] psikolojik filân izahı vardır.
Belki de sebep buna
bana aylardır
kendi sesimden başka insan sesi duyurmayan
bu demirli pencere
bu toprak testi
bu dört duvardır...

Saat beş[Only Registered Users Can See Links] karıcığım.
Dışarda susuzluğu
acayip fısıltısı
toprak damı
ve sonsuzluğun ortasında kımıldanmadan duran
bir sakat ve sıska atıyla[Only Registered Users Can See Links]
yani[Only Registered Users Can See Links] kederden çıldırtmak için içerdeki adamı
dışarda bütün ustalığı[Only Registered Users Can See Links] bütün takım taklavatıyla
ağaçsız boşluğa kıpkızıl inmekte bir bozkır akşamı.

Bugün de apansız gece olacaktır.
Bir ışık dolaşacak yanında sakat[Only Registered Users Can See Links] sıska atın.
Ve şimdi karşımda haşin bir erkek ölüsü gibi yatan
bu ümitsiz tabiatın
ağaçsız boşluğuna bir anda yıldızlar dolacaktır.
Yine o malum sonuna erdik demektir işin[Only Registered Users Can See Links]
yani bugün de mükellef bir daüssıla için
yine her şey yerli yerinde işte[Only Registered Users Can See Links] her şey tamam.
Ben[Only Registered Users Can See Links]
ben içerdeki adam
yine mutad hünerimi göstereceğim
ve çocukluk günlerimin ince sazıyla
suzinâk makamından bir şarkı ağzıyla
yine billâhi kahredecek dil-i nâşâdımı
seni böyle uzak[Only Registered Users Can See Links]
seni dumanlı[Only Registered Users Can See Links] eğri bir aynadan seyreder gibi
kafamın içinde duymak...

II

Dışarda bahar geldi karıcığım[Only Registered Users Can See Links] bahar.
Dışarda[Only Registered Users Can See Links] bozkırın üstünde birdenbire
taze toprak kokusu[Only Registered Users Can See Links] kuş sesleri ve saire...
Dışarda bahar geldi karıcığım[Only Registered Users Can See Links] bahar[Only Registered Users Can See Links]
dışarda bozkırın üstünde pırıltılar...
Ve içerde artık böcekleriyle canlanan kerevet[Only Registered Users Can See Links]
suyu donmayan testi
ve sabahları çimentonun üstünde güneş...
Güneş[Only Registered Users Can See Links]
artık o her gün öğle vaktine kadar[Only Registered Users Can See Links]
bana yakın[Only Registered Users Can See Links] benden uzak[Only Registered Users Can See Links]
sönerek[Only Registered Users Can See Links] ışıldayarak
yürür...
Ve gün ikindiye döner[Only Registered Users Can See Links] gölgeler düşer duvarlara[Only Registered Users Can See Links]
başlar tutuşmaya demirli pencerenin camı :
dışarda akşam olur[Only Registered Users Can See Links]
bulutsuz bir bahar akşamı...
İşte içerde baharın en kötü saati budur asıl.
Velhasıl
o pul pul ışıltılı derisi[Only Registered Users Can See Links] ateşten gözleriyle
bilhassa baharda ram eder kendine içerdeki adamı
hürriyet denen ifrit...
Bu bittecrübe sabit[Only Registered Users Can See Links] karıcığım[Only Registered Users Can See Links]
bittecrübe sabit...

III

Bugün pazar.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldanmadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum[Only Registered Users Can See Links]
dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara[Only Registered Users Can See Links]
bu anda ne kavga[Only Registered Users Can See Links] ne hürriyet[Only Registered Users Can See Links] ne karım.
Toprak[Only Registered Users Can See Links] güneş ve ben...
Bahtiyarım...

ceyLin
5 January 2009, 15:24
BİR FOTOĞRAFA

Karşımdasın işte...
Bana bakmasan da oradasın[Only Registered Users Can See Links] görüyorum seni.
Ah benim sevdasında bencil[Only Registered Users Can See Links] yüreğinde sağlam sevdiğim.
Kalbime gömdüm sözlerimi[Only Registered Users Can See Links] ceset torbası oldu yüreğim.
Tıkandığım o an[Only Registered Users Can See Links]
Elimi nereye koyacağımı şaşırdığım o an işte[Only Registered Users Can See Links]
Aklımdan o kadar çok şey geçti ki takip edemedim.
Ellerim boşlukta[Only Registered Users Can See Links] ben darda kaldım.
Ellerim buz gibi[Only Registered Users Can See Links] ben harda kaldım.
Bir senfoni vardı kulağımda çalınan[Only Registered Users Can See Links]
bitti artık hepsi...

Köşeme çekildim[Only Registered Users Can See Links] hani hep kaldığım köşeme.
Bakış açım belli oldu yine.
Geride kalan[Only Registered Users Can See Links] ardından bakar gidenlerin.
Bir meltem olacak rüzgarım dahi kalmadı benim.
Dağlara çarptım her esişimde.
Yollara küfrettim her gidişinde.

Demiştim sana hatırlarsan:
“Önemli olan ‘zamana bırakmak’ değil[Only Registered Users Can See Links]
‘zamanla bırakmamak’tir..”
Şimdi bana[Only Registered Users Can See Links] geçen o zamanın
Unutulmaz sancısı kalır

Gittiğim eğer bensem[Only Registered Users Can See Links] söyle bana kimden gittim?
Sende yoktum zaten ben[Only Registered Users Can See Links] ben yine bende bittim...

ceyLin
5 January 2009, 15:24
BİR GEMİCİ TÜRKÜSÜ


Rüzgâr[Only Registered Users Can See Links]
yıldızlar
ve su.
Bir Afrika rüyasının uykusu
düşmüş dalgalara.
Işıltılı[Only Registered Users Can See Links] kara
bir yelken gibi ince
direğinde geminin.
Geçmekteyiz içinden
bir sayısız
bir uçsuz bucaksız yıldızlar âleminin.


Yıldızlar
rüzgâr
ve su.
Başüstünde bir gemici korosu
su gibi[Only Registered Users Can See Links] rüzgâr gibi[Only Registered Users Can See Links] yıldızlar gibi bir türkü söylüyor[Only Registered Users Can See Links]
yıldızlar gibi
rüzgâr gibi
su gibi bir türkü.
Bu türkü diyor ki[Only Registered Users Can See Links] «Korkumuz yok!
İnmedi bir gün bile gözlerimize
bir kış akşamı gibi karanlığı korkunun.»
Bu türkü
diyor ki[Only Registered Users Can See Links]
«Bir gülüşün ateşiyle yakmasını biliriz
ölümün önünde sigaramızı.»
Bu türkü
diyor ki[Only Registered Users Can See Links]
«Çizmişiz rotamızı
dostların alkışlarıyla değil
gıcırtısıyla düşmanın
dişlerinin.»
Bu türkü diyor ki[Only Registered Users Can See Links] «Dövüşmek..»
Bu türkü diyor ki[Only Registered Users Can See Links] «Işıklı büyük
ışıklı geniş ve sınırsız bir limana
dümen suyumuzda sürüklemek denizi..»
Bu türkü diyor ki[Only Registered Users Can See Links]
«Yıldızlar rüzgâr ve su...»


Başüstünde bir gemici korosu
bir türkü söylüyor;
yıldızlar gibi
rüzgâr gibi[Only Registered Users Can See Links]
su gibi bir türkü..

ceyLin
5 January 2009, 15:25
BİR KÜVET HİKAYESİSüleyman'a karısı telefon etti :
— Konuşan ben[Only Registered Users Can See Links]
ben[Only Registered Users Can See Links] Fahire.
Tanımadın mı sesimden?
Demek çok bağırdım birdenbire.
Çığlık mı?
Belki...
Hayır[Only Registered Users Can See Links]
çocuklar hasta değil.
Dinle beni :
işini bırak da gel[Only Registered Users Can See Links]
çabuk ol ama.
Telefonda anlatamam[Only Registered Users Can See Links]
olmaz.
Daha kıyamet kadar vakit var akşama.
Saatlar[Only Registered Users Can See Links] saatlar[Only Registered Users Can See Links]
kıyamet kadar.
Sorma.
Dinle beni...
Hemen vapur bulamazsan
Üsküdar'a kayıkla geç.
Bir taksiye atla.
Paran yoksa
patrondan avans al.
Yolda hiçbir şey düşünme[Only Registered Users Can See Links]
mümkün mertebe yalansız gelmeye çalış.
Yalan kuvvetliye söylenir
ben kuvvetsizim.
Alay etme kuzum.
Evet kar yağacak[Only Registered Users Can See Links]
evet
hava güzel.
Koynuna girdiğim adam gibi
kocam gibi değil[Only Registered Users Can See Links]
büyüğüm[Only Registered Users Can See Links] akıllım[Only Registered Users Can See Links]
babam gibi gel...

Geldi Süleyman[Only Registered Users Can See Links]
Fahire[Only Registered Users Can See Links] kocası Süleyman'a sordu :
— Doğru mu?
— Evet.
— Teşekkür ederim Süleyman.
Bak işte rahatladım.
Bak işte ağlamıyorum artık.
Nerde buluşuyordunuz?
- Bir otelde.
— Beyoğlu tarafında mı?
— Evet.
— Kaç defa?
— Ya üç[Only Registered Users Can See Links] ya dört.
— Üç mü[Only Registered Users Can See Links] dört mü?
— Bilmiyorum.
— Bunu hatırlamak bu kadar mı güç Süleyman?
— Bilmiyorum.
— Demek ki bir otel odasında.
Kim bilir çarşaflar nasıl kirliydi.
Bir İngiliz romanında okudum[Only Registered Users Can See Links]
bu işlere yarayan otellerde
kırık küvetler varmış.
Sizinkinde de var mıydı Süleyman?
— Bilmiyorum.
— Hele düşün[Only Registered Users Can See Links]
toz pembe çiçekli[Only Registered Users Can See Links] kırık bir küvet?
— Evet.
— Hiç hediye verdin mi?
— Hayır.
— Çukulata[Only Registered Users Can See Links] filân?
— Bir defa.
— Çok mu seviyordun?
— Sevmek mi?
Hayır...
— Başkaları da var mı Süleyman?
— Yok.
— Olmadı mı?
— Hayır.
— Bunu sevdin demek...
Başkaları da olsaydı
daha rahat ederdim...
Çok mu güzel yatıyordu?
— Hayır.
— Doğru söyle[Only Registered Users Can See Links] bak ne kadar cesurum...
— Doğru söylüyorum...
— Zaten gösterdiler bana.
İnek gibi karı.
Belimden kalın bacakları...
Fakat zevk meselesi bu...
Bir sual daha[Only Registered Users Can See Links] Süleyman :
Niçin?
— Bilmiyorum...
Karanlıkta pencerenin hizasında
karlı[Only Registered Users Can See Links] ağır bir çam dalı.
Bir hayli zaman oldu
sofada asma saat on ikiyi çalalı.

Süleyman'ın karısı Fahire
şunları anlattı kocasına ertesi gün :
— ... Dayanılmaz bir acı halindeydi
kendime karşı duyduğum merhamet[Only Registered Users Can See Links]
ölmeye karar verdimdi[Only Registered Users Can See Links] Süleyman...
Annem[Only Registered Users Can See Links] çocuklarım ve en önde sen
bulacaktınız karda ayak izlerimi.
Bekçi[Only Registered Users Can See Links] polisler[Only Registered Users Can See Links] bir tahta merdiven
ve bir kadın ölüsü çıkaracaktınız
arka arsada bostan kuyusundan.
Kolay mı?
Gece bostan kuyusuna doğru yürümek[Only Registered Users Can See Links]
sonra kenarına çıkıp durarak
baş aşağı atlamak karanlığına?
Fakat bulmadınızsa eğer
karda ayak izlerimi
sade korktuğumdan değil.
Bekçi[Only Registered Users Can See Links] merdiven[Only Registered Users Can See Links] polisler[Only Registered Users Can See Links]
dedikodu[Only Registered Users Can See Links] kepazelik[Only Registered Users Can See Links]
aldatılmış bir zevcenin intiharı :
komik.
Niçin öldüğümü anlatmak müşkül.
Kime? Herkese[Only Registered Users Can See Links] sana meselâ.
İnsan[Only Registered Users Can See Links] ölmeye karar verirken bile
insanları düşünüyor...
Sen yatakta uyuyordun
yüzün rahat[Only Registered Users Can See Links]
her zaman nasıl uyursan
ondan evvel ve o varken.
Dışarda kar yağmaya başladı.
Bir tek gecelikle çıkmak balkona :
Zatürree ertesi gün[Only Registered Users Can See Links]
nümayişsiz ölüvermek.
Hayır[Only Registered Users Can See Links]
hiç aklıma gelmedi nezle olmak ihtimali.
Yaktım sobamızı.
İyice ısınmak lâzım ilkönce.
Ciğer bir çay bardağı gibi çatlarmış.
Pencereye[Only Registered Users Can See Links] kara bakıyorum :
«Eşini gaip eyleyen bir kuş
gibi kar
geçen eyyamı nev baharı arar...»
Babam bu şiiri çok severdi.
Sen beğenmezsin.
«Sağdan sola[Only Registered Users Can See Links] soldan sağa lerzânı girizan...»
Lambayı söndürmeden balkona çıktım.
« ... gibi kar
düşer düşer ağlar...»
Oturdum balkonda iskemleye.
Havada çıt yok.
Karanlık bembeyaz.
Uykudayım sanki.
Sanki çok sevdiğim bir insan
korkarak beni uyandırmaktan
yumuşacık dolaşıyor etrafımda.
Üşümüyordum.
Kederim duruluyor
berraklaşıyor.
Odanın camlı kapısından balkona vuran ışık
sıcak bir kumaş gibiydi üstünde dizlerimin.
Ben rehavetli bir mahzunluk içinde
acayip şeyler düşünüyordum :
Feneryolu'ndaki çınar
150 yaşındaymış.
Ömrü bir gün süren böcekler.
Gün gelecek
insanlar çok uzun
çok bahtiyar yaşayacaklar.
İnsanın yüreği ve kafası var...
İnsanın elleri...
İnsan?
Ne zamanki[Only Registered Users Can See Links]
nerdeki[Only Registered Users Can See Links]
hangi sınıftan?
Onların insanları[Only Registered Users Can See Links]
bizim insanlarımız.
Ve her şeye rağmen
yeni bir dünya için yapılan kavga.
Sonra sen
ben
bir kırık küvet
ve benim
kendime karşı duyduğum merhamet...

Kar durdu.
Sökmek üzre şafak.
Utanarak
odaya döndüm.
O anda uyansaydın
sarılıp boynuna...
Uyanmadın.
Evet[Only Registered Users Can See Links]
çok şükür nezle bile değilim.
Şimdi?
Zaman zaman hatırlayıp
zaman zaman unutacağım.
Yine yan yana yaşayacağız
beni sevdiğine emin olarak.

Altı ay kadar geçti aradan.
Bir gece karı koca denizden dönüyorlardı.
Gökte yıldızlar[Only Registered Users Can See Links] ağaçlarda yaz meyveleri vardı.
Fahire birdenbire durdu
baktı muhabbetle kocasının gözlerine
ve suratına tükürür gibi bir tokat vurdu.

ceyLin
5 January 2009, 15:25
BULUT MU OLSAM

Denizin üstünde ala bulut
yüzünde gümüş gemi
içinde sarı balık
dibinde mavi yosun
kıyıda bir çıplak adam
durmuş düşünür.

Bulut mu olsam[Only Registered Users Can See Links]
gemi mi yoksa?
Balık mı olsam[Only Registered Users Can See Links]
yosun mu yoksa? ..
Ne o[Only Registered Users Can See Links] ne o[Only Registered Users Can See Links] ne o.
Deniz olunmalı[Only Registered Users Can See Links] oğlum[Only Registered Users Can See Links]
bulutuyla[Only Registered Users Can See Links] gemisiyle[Only Registered Users Can See Links] balığıyla[Only Registered Users Can See Links] yosunuyla.

ceyLin
5 January 2009, 15:25
BULUTLAR ADAM ÖLDÜRMESİN

Analardır adam eden adamı
aydınlıklardır önümüzde gider.
Sizi de bir ana doğurmadı mı?
Analara kıymayın efendiler.
Bulutlar adam öldürmesin.

Koşuyor altı yaşında bir oğlan[Only Registered Users Can See Links]
uçurtması geçiyor ağaçlardan[Only Registered Users Can See Links]
siz de böyle koşmuştunuz bir zaman.
Çocuklara kıymayın efendiler.
Bulutlar adam öldürmesin.

Gelinler aynada saçını tarar[Only Registered Users Can See Links]
aynanın içinde birini arar.
Elbet böyle sizi de aradılar.
Gelinlere kıymayın efendiler.
Bulutlar adam öldürmesin.

İhtiyarlıkta aklına insanın[Only Registered Users Can See Links]
tatlı anıları gelmeli yalnız.
Yazıktır[Only Registered Users Can See Links] ihtiyarlara kıymayın[Only Registered Users Can See Links]
efendiler[Only Registered Users Can See Links] siz de ihtiyarsınız.
Bulutlar adam öldürmesin

ceyLin
5 January 2009, 15:25
CEVAP NO:2

İki serseri var:
Birinci serseri
köprü altında yatar[Only Registered Users Can See Links]
sularda yıldızları sayar geceleri..
İki serseri var:
İkinci serseri
atlas yakalı sarhoş sofralarında
Bağdatlı bir dilencinin çaldığı sazdır.
Fransız emperyalizminin
idare meclisinde ayvazdır.

Ben:
Ne köprü altında yatan[Only Registered Users Can See Links]
ne de atlas yakalı sarhoş sofralarında
saz çalıp Arabistan fıstığı satan-
-ların
şairiyim;

topraktan[Only Registered Users Can See Links] ateşten ve demirden
hayatı yaratan-
-ların
şairiyim
ben.

İki serseri var:
İkinci serseri
yolumun üstünde duruyor
ve soruyor
bana:
"PROLETER
dediğimin
ne biçim kuş
olduğunu?"

Anlaşılan
Bağdadî şaklaban
unutmuş
Mösyö kimle beraber
Adana-Mersin hattında o kuşu yolduğunu...

İki serseri var:
İkinci serseri
pencerelerden bir gölge gibi girer
geceleri..
İki serseri var:
İkinci serseri
halkın alınterinden altın yapanlara
kendi kafatasında hurma rakısı sunar.

Ben hızımı asırlardan almışım[Only Registered Users Can See Links]
Bende her mısra bir yanardağ hatırlatır.
Ben ki halkın ne alınterinden on para çalmışım
ne de bir şairin cebinden bir satır...

İki serseri var:
İkinci serseri
meydana dört topaç gibi saldığım dört eseri
sanmış ki yazmışım kendileri
için.
Halbuki benim
bir serseriye hitap eden
ikinci yazım işte budur:
Atlas yakalı sarhoş sofralarının sazı
Fransız sermayesinin hacı ayvazı
bu yazdığım yazı
örse balyoz salanların şimşekli yumruğudur
katmerli yağ yağ ensende
Ve sen o kemik yaladığın
sofranın altına girsen de
-dostun KARAMAÇABEY gibi-
kaldırıp kaldırıp yere çaaal-
mak için
canını burnundan aaal-
mak için[Only Registered Users Can See Links]
bulacağım seni..
Koca göbeklerin Russel kuşağı sen[Only Registered Users Can See Links]
sen uşşşak murabbaı[Only Registered Users Can See Links]
sen uşşşak mik'abı
satılmış uşşakların uşşşağı sen!!!

ceyLin
5 January 2009, 15:26
CEVİZ AĞACI

Başım köpük köpük bulut[Only Registered Users Can See Links]
içim dışım deniz[Only Registered Users Can See Links]
ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında[Only Registered Users Can See Links]
budak budak[Only Registered Users Can See Links] serham serham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın[Only Registered Users Can See Links] ne polis farkında.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında[Only Registered Users Can See Links]
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril.
Koparıver[Only Registered Users Can See Links] gözlerinin[Only Registered Users Can See Links] gülüm[Only Registered Users Can See Links] yaşını sil
Yapraklarım ellerimdir tam yüz bin elim var[Only Registered Users Can See Links]
Yüz bin elle dokunurum sana[Only Registered Users Can See Links] Istanbul'a.
Yapraklarım gözlerimdir.Şaşarak bakarım.
Yüz bin gözle seyrederim seni[Only Registered Users Can See Links] Istanbul'u.
Yüz bin yürek gibi çarpar[Only Registered Users Can See Links] çarpar yapraklarım.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında[Only Registered Users Can See Links]
Ne sen bunun farkındasın[Only Registered Users Can See Links] ne polis farkında

ceyLin
5 January 2009, 15:26
ÇEKİLMEZ BİR ADAMÇekilmez bir adam oldum yine
Uykusuz[Only Registered Users Can See Links] aksi[Only Registered Users Can See Links] lanet
Bir bakıyorsun ki ana avrat söver gibi
Azgın bir hayvan döver gibi
O gün çalışıyorum
Sonra birde bakıyorsun ki
Ağzımda sönük bir cigara gibi tembel bir türkü
Sabahtan akşama kadar sırt üstü yatıyorum ertesi gün
Ve beni çileden çıkarıyor büsbütün
Kendime karşı duyduğum nefret ve merhamet
Çekilmez bir adam oldum yine
Uykusuz[Only Registered Users Can See Links] aksi[Only Registered Users Can See Links] lanet
Yine her seferki gibi haksızım
Sebep yok olması da imkansız
Bu yaptığım iş ayıp rezalet
Fakat elimde değil
Seni kıskanıyorum.

ceyLin
5 January 2009, 15:26
DAVET...

Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket bizim!
Bilekler kan içinde[Only Registered Users Can See Links] dişler kenetli
ayaklar çıplak
Ve ipek bir halıya benzeyen toprak
Bu cehennem[Only Registered Users Can See Links] bu cennet bizim!
Kapansın el kapıları bir daha açılmasın
yok edin insanın insana kulluğunu
Bu davet bizim!
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine
Bu hasret bizim!

ceyLin
5 January 2009, 15:27
DOSTLUK

Biz haber etmeden haberimizi alırsın[Only Registered Users Can See Links]
yedi yıllık yoldan kuş kanadıyla gelirsin.

Gözümüzün dilinden anlar[Only Registered Users Can See Links]
elimizin sırrını bilirsin.

Namuslu bir kitap gibi güler[Only Registered Users Can See Links]
alnımızın terini silersin.

O gider[Only Registered Users Can See Links] bu gider[Only Registered Users Can See Links] şu gider[Only Registered Users Can See Links]
dostluk[Only Registered Users Can See Links] sen yanı başımızda kalırsın

ceyLin
5 January 2009, 15:27
DURUP DURURKEN

Durup dururken içimde bir şeyler kopup tıkıyor boğazımı[Only Registered Users Can See Links]
Durup dururken sıçrayıp kalkıyorum yarıda bırakıp yazımı[Only Registered Users Can See Links]
Durup dururken rüya görüyorum bir otelde[Only Registered Users Can See Links] holde[Only Registered Users Can See Links] ayakta[Only Registered Users Can See Links]
Durup dururken çarpıyor alnıma kaldırımdaki ağaç[Only Registered Users Can See Links]
Durup dururken bir kurt uluyor aya karşı bahtsız[Only Registered Users Can See Links] öfkeli[Only Registered Users Can See Links] aç[Only Registered Users Can See Links]
Durup dururken yıldızlar inip sallanıyor bir bahçede[Only Registered Users Can See Links] salıncakta[Only Registered Users Can See Links]
Durup dururken mezardaki halim geçiyor aklımdan[Only Registered Users Can See Links]
Durup dururken kafamda bir güneşli duman[Only Registered Users Can See Links]
Durup dururken hiç bitmeyecekmiş gibi bağlanıyorum başladığım güne[Only Registered Users Can See Links]
Ve her seferinde sen çıkıyorsun suyun yüzüne.

ceyLin
5 January 2009, 15:27
DÜNYAYI VERELİM ÇOCUKLARA


Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne
allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar
oynasınlar türküler söyliyerek yıldızların arasında
dünyayı çocuklara verelim
kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi
hiç değilse bir günlüğüne doysunlar
bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı
çocuklar dünyayı alacak elimizden
ölümsüz ağaçlar dikecekler

ceyLin
5 January 2009, 15:27
GİDERAYAK İŞLERİM VAR

Giderayak işlerim var bitirilecek[Only Registered Users Can See Links]
giderayak.
Ceylanı kurtardım avcının elinden
ama daha baygın yatar ayılamadı.
Kopardım portakalı dalından
ama kabuğu soyulamadı.
Oldum yıldızlarla haşır neşir
ama sayısı bir tamam sayılamadı.
Kuyudan çektim suyu
ama bardaklara konulamadı.
Güller dizildi tepsiye
ama taştan fincan oyulamadı.
Sevdalara doyulamadı.
Giderayak işlerim var bitirilecek[Only Registered Users Can See Links]
giderayak.

ceyLin
5 January 2009, 15:27
GÖZLERİ SİYAH KADIN

Gözleri siyah kadın o kadar güzelsin ki
Çok sevdiğim başına yemin ediyorum ben
Koyu bir çiçek gibi gözlerin kapanırken
Bir dakika göğsünün üstünde olsa yerim
Ömrümü bir yudumda ellerinden içerim
Gözleri siyah kadın o kadar güzelsin ki.

ceyLin
5 January 2009, 15:28
GÖZLERİN

Gözlerin gözlerin gözlerin[Only Registered Users Can See Links]
ister hapisaneme[Only Registered Users Can See Links] ister hastaneme gel[Only Registered Users Can See Links]
gözlerin gözlerin gözlerin hep güneşte[Only Registered Users Can See Links]
şu Mayıs ayı sonlarında öyledir işte
Antalya tarafında ekinler seher vakti.

Gözlerin gözlerin gözlerin[Only Registered Users Can See Links]
kaç defa karşımda ağladılar
çırılçıplak kaldı gözlerin
altı aylık çocuk gözleri gibi kocaman ve çırılçıplak[Only Registered Users Can See Links]
fakat bir gün bile güneşsiz kalmadılar.

Gözlerin gözlerin gözlerin[Only Registered Users Can See Links]
gözlerin bir mahmurlaşmayagörsün
sevinçli bahtiyar
alabildiğine akıllı ve mükemmel
dillere destan bir şeyler olur dünyaya sevdası insanın.

Gözlerin gözlerin gözlerin[Only Registered Users Can See Links]
sonbaharda öyledir işte kestanelikleri Bursa'nın
ve yaz yağmurundan sonra yapraklar
ve her mevsim ve her saat İstanbul.

Gözlerin gözlerin gözlerin[Only Registered Users Can See Links]
gün gelecek gülüm[Only Registered Users Can See Links] gün gelecek[Only Registered Users Can See Links]
kardeş insanlar birbirine
senin gözlerinle bakacaklar gülüm[Only Registered Users Can See Links]
senin gözlerinle bakacaklar.

ceyLin
5 January 2009, 15:28
GÖZLERİNE BAKARKEN

Gözlerine bakarken
güneşli bir toprak kokusu vuruyor başıma[Only Registered Users Can See Links]
bir buğday tarlasında[Only Registered Users Can See Links] ekinlerin içinde
kayboluyorum...
Yeşil pırıltılarla uçsuz bucaksız bir uçurum[Only Registered Users Can See Links]
durup dinlenmeden değişen ebedi madde gibi gözlerin:

sırrını her gün bir parça veren
fakat hiç bir zaman
büsbütün teslim olmayacak olan...

ceyLin
5 January 2009, 15:28
GÜNEŞİ İÇENLERİN TÜRKÜSÜ

Bu bir türkü:-
toprak çanaklarda
güneşi içenlerin türküsü!
Bu bir örgü:-
alev bir saç örgüsü!
kıvranıyor;
kanlı; kızıl bir meş'ale gibi yanıyor
esmer alınlarında
bakır ayakları çıplak kahramanların!
Ben de gördüm o kahramanları[Only Registered Users Can See Links]
ben de sardım o örgüyü[Only Registered Users Can See Links]
ben de onlarla
güneşe giden
köprüden
geçtim!
Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi.
Ben de söyledim o türküyü!

Yüreğimiz topraktan aldı hızını;
altın yeleli aslanların ağzını
yırtarak
gerindik!
Sıçradık;
şimşekli rüzgâra bindik!.
Kayalardan
kayalarla kopan kartallar
çırpıyor ışıkta yaldızlanan kanatlarını.
Alev bilekli süvariler kamçılıyor
şaha kalkan atlarını!


Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!


Düşmesin bizimle yola:
evinde ağlayanların
göz yaşlarını
boynunda ağır bir
zincir
gibi taşıyanlar!
Bıraksın peşimizi
kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar!

İşte:
şu güneşten
düşen
ateşte
milyonlarla kırmızı yürek yanıyor!

Sen de çıkar
göğsünün kafesinden yüreğini;
şu güneşten
düşen
ateşe fırlat;
yüreğini yüreklerimizin yanına at!


Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!


Biz topraktan[Only Registered Users Can See Links] ateşten[Only Registered Users Can See Links] sudan[Only Registered Users Can See Links] demirden doğduk!
Güneşi emziriyor çocuklarımıza karımız[Only Registered Users Can See Links]
toprak kokuyor bakır sakallarımız!
Neş'emiz sıcak!
kan kadar sıcak[Only Registered Users Can See Links]
delikanlıların rüyalarında yanan
o «an»
kadar sıcak!
Merdivenlerimizin çengelini yıldızlara asarak[Only Registered Users Can See Links]
ölülerimizin başlarına basarak
yükseliyoruz
güneşe doğru!

Ölenler
döğüşerek öldüler;
güneşe gömüldüler.
Vaktimiz yok onların matemini tutmaya!


Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaaaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!


Üzümleri kan damlalı kırmızı bağlar tütüyor!
Kalın tuğla bacalar
kıvranarak
ötüyor!
Haykırdı en önde giden[Only Registered Users Can See Links]
emreden!
Bu ses!
Bu sesin kuvveti[Only Registered Users Can See Links]
bu kuvvet
yaralı aç kurtların gözlerine perde
vuran[Only Registered Users Can See Links]
onları oldukları yerde
durduran
kuvvet!
Emret ki ölelim
emret!
Güneşi içiyoruz sesinde!
Coşuyoruz[Only Registered Users Can See Links]
coşuyor!..
Yangınlı ufukların dumanlı perdesinde
mızrakları göğü yırtan atlılar koşuyor!


Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaaaaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!



Toprak bakır
gök bakır.
Haykır güneşi içenlerin türküsünü[Only Registered Users Can See Links]
Hay-kır
Haykıralım!

ceyLin
5 January 2009, 15:28
GÜNLER

Geçip gitmiş günler gelin
rakı için sarhoş olun
ıslıkla bir şeyler çalın
geberiyorum kederden.

İlerdeki güzel günler
beni görmeyecek onlar
bari selam yollasınlar
geberiyorum kederden.

Başladığım bugünkü gün
yarıda kalabilirsin[Only Registered Users Can See Links]
geceye varmadan yahut
çok büyük olabilirsin

ceyLin
5 January 2009, 15:29
GÜZ

Günler gitgide kısalıyor[Only Registered Users Can See Links]
yağmurlar başlamak üzre.
Kapım ardına kadar açık bekledi seni.
Niye böyle geç kaldın?

Soframda yeşil biber[Only Registered Users Can See Links] tuz[Only Registered Users Can See Links] ekmek.
Testimde sana sakladığım şarabı
içtim yarıya kadar bir başıma
seni bekleyerek.
Niye böyle geç kaldın?

Fakat işte ballı meyveler
dallarında olgun[Only Registered Users Can See Links] diri duruyor.
Koparılmadan düşeceklerdi toprağa
biraz daha gecikseydin eğer...

ceyLin
5 January 2009, 15:29
HAPİSTE YATACAK OLANA BAZI ÖĞÜTLER

Dünyadan[Only Registered Users Can See Links] memleketinden[Only Registered Users Can See Links] insandan
umudum kesik değil diye
İpe çekilmeyip de
Atılırsan içeriye[Only Registered Users Can See Links]
Yatarsan on yıl[Only Registered Users Can See Links] on beş yıl
Daha da yatacağından başka[Only Registered Users Can See Links]
'Sallansaydım ipin ucunda
Bir bayrak gibi keşke''
Demiyeceksin[Only Registered Users Can See Links]
Yaşamakta ayak direyeceksin.
Belki bahtiyarlık değildir artık[Only Registered Users Can See Links]
Boynunun borcudur fakat[Only Registered Users Can See Links]
Düşmana inat
Bir gün fazla yaşamak.

İçerde bir tarafınla yapayalnız kalabilirsin[Only Registered Users Can See Links]
Kuyunun dibindeki taş gibi.
Fakat öbür tarafın
Dünyanın kalabalığına
Öylesine karışmalı ki[Only Registered Users Can See Links]
Sen ürpermelisin içerde[Only Registered Users Can See Links]
Dışarda kırk günlük yerde yaprak kımıldasa.
İçerde mektup beklemek[Only Registered Users Can See Links]
Yanık türküler söylemek bir de[Only Registered Users Can See Links]
Bir de gözünü tavena dikip sabahlamak
Tatlıdır ama tehlikelidir.

Tıraştan tıraşa yüzüne bak[Only Registered Users Can See Links]
Unut yaşını
Koru kendini bitten[Only Registered Users Can See Links]
Bir de bahar akşamlarından;
Bir de ekmeği
Son lokmasına dek yemeği[Only Registered Users Can See Links]
Bir de ağız dolusu gülmeyi unutma hiçbir zaman.
Bir de kimbilir[Only Registered Users Can See Links]
Sevdiğin kadın sevmez olur[Only Registered Users Can See Links]
Ufak bir iş deme[Only Registered Users Can See Links]
Yemyeşil bir dal kırılmış gibi gelir[Only Registered Users Can See Links]
İçerdeki adama.
İçerde gülü[Only Registered Users Can See Links] bahçeyi düşünmek fena[Only Registered Users Can See Links]
Dağları[Only Registered Users Can See Links] deryaları düşünmek iyi.
Durup dinlenmeden yazmayı[Only Registered Users Can See Links]
Bir de dokumacılığı tavsiye ederim sana[Only Registered Users Can See Links]
Bir de ayna dökmeyi.
Yani içerde onyıl[Only Registered Users Can See Links] on beş yıl[Only Registered Users Can See Links]
Daha da fazla hatta
Geçirilmez değil[Only Registered Users Can See Links]
Geçirilir[Only Registered Users Can See Links]
Kararmasın yeter ki
Sol memenin altındaki cevahir!

ceyLin
5 January 2009, 15:29
HASRET -01

Yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli[Only Registered Users Can See Links]
belini sarmayalı[Only Registered Users Can See Links]
gözünün içinde durmayalı[Only Registered Users Can See Links]
aklının aydınlığına sorular sormayalı[Only Registered Users Can See Links]
dokunmayalı sıcaklığına karnının.

Yüz yıldır bekliyor beni
bir şehirde bir kadın.

Aynı daldaydık[Only Registered Users Can See Links] aynı daldaydık.
Aynı daldan düşüp ayrıldık.
Aramızda yüz yıllık zaman[Only Registered Users Can See Links]
yol yüz yıllık.

Yüz yıldır alacakaranlıkta
koşuyorum ardından.

ceyLin
5 January 2009, 15:29
HASRET -02

Denize dönmek istiyorum!
Mavi aynasında suların:
boy verip görünmek istiyorum!
Denize dönmek istiyorum!

Gemiler gider aydın ufuklara gemiler gider!
Gergin beyaz yelkenleri doldurmaz keder.
Elbet ömrüm gemilerde bir gün olsun nöbete yeter.
Ve madem ki bir gün ölüm mukadder;
Ben sularda batan bir ışık gibi
sularda sönmek istiyorum!
Denize dönmek istiyorum!
Denize dönmek istiyorum!

ceyLin
5 January 2009, 15:30
HAYDİ GÜLE GÜLE GÜLÜM

Haydi güle gülü gülüm
haydi güle güle
Hani ağlamak yoktu?
Ağlama kızım[Only Registered Users Can See Links]
gözüne batacak sürmelerin.
Taksiye bindin işte[Only Registered Users Can See Links]
işte hapishanesinde yattığım şehrin
geçiyorsun içinden.
Şöför belki ben yaşta bir adam
dikiz aynasından bakıyor sana
anlıyor bu güzel kadının ağlamasını.
Belki onunda içerde yatanı vardır[Only Registered Users Can See Links]
belki tanır beni[Only Registered Users Can See Links] belki kendiside bizdendir.
Biliyorum:
Demirlerden seyrettiğim bu şehir
kaplıcalar
türbeler
ipek fabrikaları ve kocaman bir çınardır.
Ve sahici insanları
benim insanlarım
nasılda perişan...
Fakat yüzlerine güneş vurmuş gibi olmuştur
sen gözyaşları arasından
onlara baktığın zaman.
Sen bu şehre bundan öncede geldin demek?
Sen bu şehre gelesinde beni aramayasın!
Öylemi? AĞLA GÜLÜM!
Hemde hüngür hüngür ağlamalısın.
Hayır ağlama[Only Registered Users Can See Links] Allah belamı versin benim ağlama!
Etrafına bak:
Ben ve şehir çoktan arkada kaldık

ceyLin
5 January 2009, 15:30
HENÜZ VAKİT VARKEN GÜLÜM

Henüz vakit varken[Only Registered Users Can See Links] gülüm
Paris yanıp yıkılmadan[Only Registered Users Can See Links]
henüz vakit varken[Only Registered Users Can See Links] gülüm[Only Registered Users Can See Links]
yüreğim dalındayken henüz[Only Registered Users Can See Links]
ben bir gece[Only Registered Users Can See Links] şu Mayıs gecelerinden biri
Volter rıhtımında dayayıp seni duvara
öpmeliyim ağzından
sonra dönüp yüzümüzü Notrdam'a
çiçeğini seyretmeliyiz onun[Only Registered Users Can See Links]
birden bana sarılmalısın[Only Registered Users Can See Links] gülüm[Only Registered Users Can See Links]
korkudan[Only Registered Users Can See Links] hayretten[Only Registered Users Can See Links] sevinçten
ve de sessiz sessiz ağlamalısın[Only Registered Users Can See Links]
yıldızlar da çiselemeli[Only Registered Users Can See Links]
incecikten bir yağmurla karışarak.
Henüz vakit varken[Only Registered Users Can See Links] gülüm[Only Registered Users Can See Links]
Paris yanıp yıkılmadan[Only Registered Users Can See Links]
henüz vakit varken[Only Registered Users Can See Links] gülüm[Only Registered Users Can See Links]
yüreğim dalındayken henüz[Only Registered Users Can See Links]
şu Mayıs gecesi rıhtımdan geçmeliyiz
söğütlerin altından[Only Registered Users Can See Links] gülüm[Only Registered Users Can See Links]
ıslak salkım söğütlerin.
Paris'in en güzel bir çift sözünü söylemeliyim sana[Only Registered Users Can See Links]
en güzel[Only Registered Users Can See Links] en yalansız[Only Registered Users Can See Links]
sonra da ıslıkla bir şey çalarak
gebermeliyim bahtiyarlıktan
ve insanlara inanmalıyız.
Yukarda taştan evler[Only Registered Users Can See Links]
girintisiz[Only Registered Users Can See Links] çıkıntısız[Only Registered Users Can See Links]
birbirine bitişik
ve duvarları ayışığından
ve dimdik pencereleri ayakta uyukluyor
ve karşı yakada Luvur
aydınlanmış ışıklarla
aydınlanmış bizim için
billur sarayımız...

Henüz vakit varken[Only Registered Users Can See Links] gülüm[Only Registered Users Can See Links]
Paris yanıp yıkılmadan[Only Registered Users Can See Links]
henüz vakit varken[Only Registered Users Can See Links] gülüm[Only Registered Users Can See Links]
yüreğim dalındayken henüz[Only Registered Users Can See Links]
şu Mayıs gecesi rıhtımda[Only Registered Users Can See Links] depolarda
kırmızı varillere oturmalıyız.
Karşıda karanlığa giren kanal.
Bir şat geçiyor[Only Registered Users Can See Links]
selamlıyalım gülüm[Only Registered Users Can See Links]
geçen sarı kamaralı şatı selamlıyalım.
Belçika'ya mı yolu[Only Registered Users Can See Links] Hollanda'ya mı?
Kamaranın kapısında ak önlüklü bir kadın
tatlı tatlı gülümsüyor.

Henüz vakit varken[Only Registered Users Can See Links] gülüm[Only Registered Users Can See Links]
Paris yanıp yıkılmadan[Only Registered Users Can See Links]
henüz vakit varken[Only Registered Users Can See Links] gülüm...
Parisliler[Only Registered Users Can See Links] Parisliler[Only Registered Users Can See Links]
Paris yanıp yıkılmasın...

ceyLin
5 January 2009, 15:30
HOŞGELDİN KADINIM

Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
yorulmuşsundur;
nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını
ne gül suyum ne gümüş leğenim var[Only Registered Users Can See Links]
susamışsındır;
buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
acıkmışsındır;
beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
memleket gibi yoksuldur odam.

Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
ayağını basdın odama
kırk yıllık beton[Only Registered Users Can See Links] çayır çimen şimdi
güldün[Only Registered Users Can See Links]
güller açıldı penceremin demirlerinde
ağladın[Only Registered Users Can See Links]
avuçlarıma döküldü inciler
gönlüm gibi zengin
hürriyet gibi aydınlık oldu odam...

Hoş geldin kadınım benim hoş geldin.

ceyLin
5 January 2009, 15:30
HOŞGELDİN...

Hoş geldin!
Kesilmiş bir kol gibi
omuz başımızdaydı boşluğun...
Hoş geldin!
Ayrılık uzun sürdü.
Özledik.
Gözledik...
Hoş geldin!
Biz
bıraktığın gibiyiz.
Ustalaştık biraz daha
taşı kırmakta[Only Registered Users Can See Links]
dostu düşmandan ayırmakta...
Hoş geldin.
Yerin hazır.
Hoş geldin.
Dinleyip diyecek çok.
Fakat uzun söze vaktimiz yok.
YÜRÜYELİM.....

ceyLin
5 January 2009, 15:31
KADINLARIMIZ

Toprak öyle bitip tükenmez[Only Registered Users Can See Links] /dağlar öyle uzakta[Only Registered Users Can See Links]
sanki gidenler hiçbir zaman
hiçbir menzile erişemeyecekti.
Kağnılar yürüyordu yekpare meşaleden tekerlekleriyle
Ve onlar
ayın altında dönen ilk tekerlekti.
Ayın altında öküzler
başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi
ufacık kısacıktılar
ve pırıltılar vardı hasta kırık boynuzlarında
ve ayakları altından akan
toprak[Only Registered Users Can See Links]
toprak[Only Registered Users Can See Links]
ve topraktı.
Gece aydınlık ve sıcak
ve kağnılarda tahta yataklarında
oyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.
Ve kadınlar
birbirlerinden gizleyerek
bakıyorlardı ayın altında
geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.
Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince[Only Registered Users Can See Links] küçük çeneleri[Only Registered Users Can See Links] kocaman gözleriyle
anamız[Only Registered Users Can See Links] avradımız[Only Registered Users Can See Links] yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde[Only Registered Users Can See Links] tütünde[Only Registered Users Can See Links] odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak[Only Registered Users Can See Links] ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar[Only Registered Users Can See Links]
bizim kadınlarımız
şimdi ayın altında
kağnıların ve hartuçların peşinde
harman yerine kehriban başlı sap çeker gibi
aynı yürek ferahlığı[Only Registered Users Can See Links]
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
Ve onbeşlik şaraplenin çeliğinde
ince boyunlu çocuklar uyuyordu.
Ve ayın altında kağnılar
yürüyordu Akşehir üzerinden Afyon`a doğru.

ceyLin
5 January 2009, 15:31
KAR YAĞIYOR

Lambayı yakma[Only Registered Users Can See Links] bırak[Only Registered Users Can See Links]
sarı bir insan başı
düşmesin pencereden kara.
Kar yağıyor karanlıklara.
Kar yağıyor ve ben hatırlıyorum.
Kar...
Üflenen bir mum gibi söndü koskocaman ışıklar...
Ve şehir kör bir insan gibi kaldı
altında yağan karın.

Lambayı yakma[Only Registered Users Can See Links] bırak!
Kalbe bir bıçak gibi giren hatıraların
dilsiz olduklarını anlıyorum.
Kar yağıyor
ve ben hatırlıyorum.

ceyLin
6 January 2009, 15:08
KARLI KAYIN ORMANINDA

Karlı kayın ormanında
yürüyorum geceleyin.
Efkârlıyım[Only Registered Users Can See Links] efkârlıyım[Only Registered Users Can See Links]
elini ver[Only Registered Users Can See Links] nerde elin?

Ayışığı renginde kar[Only Registered Users Can See Links]
keçe çizmelerim ağır.
İçimde çalınan ıslık
beni nereye çağırır?

Memleket mi[Only Registered Users Can See Links] yıldızlar mı[Only Registered Users Can See Links]
gençliğim mi daha uzak?
Kayınların arasında
bir pencere[Only Registered Users Can See Links] sarı sıcak.

Ben ordan geçerken biri:
'Amca[Only Registered Users Can See Links] dese[Only Registered Users Can See Links] gir içeri.'
Girip yerden selâmlasam
hane içindekileri.

Eski takvim hesabıyle
bu sabah başadı bahar.
Geri geldi Memed'ime
yolladığım oyuncaklar.

Kurulmamış zembereği
küskün duruyor kamyonet[Only Registered Users Can See Links]
yüzdüremedi leğende
beyaz kotrasını Memet.

Kar tertemiz[Only Registered Users Can See Links] kar kabarık[Only Registered Users Can See Links]
yürüyorum yumuşacık.
Dün gece on bir buçukta
ölmüş Berut[Only Registered Users Can See Links] tanışırdık.

Bende boz bir halısı var
bir de kitabı[Only Registered Users Can See Links] imzalı.
Elden ele geçer kitap[Only Registered Users Can See Links]
daha yüz yıl yaşar halı.

Yedi tepeli şehrimde
bıraktım gonca gülümü.
Ne ölümden korkmak ayıp[Only Registered Users Can See Links]
ne de düşünmek ölümü.

En acayip gücümüzdür[Only Registered Users Can See Links]
kahramanlıktır yaşamak:
Öleceğimizi bilip[Only Registered Users Can See Links]
öleceğimizi mutlak.

Memleket mi[Only Registered Users Can See Links] daha uzak[Only Registered Users Can See Links]
gençliğim mi[Only Registered Users Can See Links] yıldızlar mı?
Bayramoğlu[Only Registered Users Can See Links] Bayramoğlu[Only Registered Users Can See Links]
ölümden öte köy var mı?

Geceleyin[Only Registered Users Can See Links] karlı kayın
ormanında yürüyorum.
Karanlıkta etrafımı
gündüz gibi görüyorum.

Şimdi şurdan saptım mıydı[Only Registered Users Can See Links]
şose[Only Registered Users Can See Links] tirenyolu[Only Registered Users Can See Links] ova.
Yirmi beş kilometreden

ceyLin
6 January 2009, 15:08
KIZIL SAÇLISINA
Pembe yanaklı al dudaklı bir karım olursa eğer..
Olursa 24 ayar ahlaklı..
Anama bakar gibi bakar..
İlaha tapar gibi taparım..!

Ama...!
Kalleş çıkarsa karım..
Anam avradım olsun bir teneke benzin döker yakarım...!

Kimine göre kadın..!
Soğuk kış gecelerinde sarılıp yatmak içindir..

Kimine göre kadın..!
Sıcak harman gecelerinde zil takıp oynatmak içindir..

Kimine göre kadın..!
Ömür boyunca omuzumuzda taşıdığımız..
En büyük sevabımız ve en büyük vebalimizdir..

Ama sen KADINIM..!
Benim için sen..
Ne o..
Ne bu..
Şusun sen..!
Benim can yoldaşım kavga arkadaşımsın...

ceyLin
6 January 2009, 15:08
KOCALMAYA ALIŞIYORUM

Kocalmaya alışıyorum dünyanın en zor zanaatına[Only Registered Users Can See Links]
kapıları çalmaya son kere[Only Registered Users Can See Links]
durup durmadan ayrılığa.
Saatler[Only Registered Users Can See Links] akarsınız[Only Registered Users Can See Links] akarsınız[Only Registered Users Can See Links] akarsınız...
Anlamaya çalışıyorum inanmayı yitirmenin pahasına.
Bir söz söyleyecektim sana söyleyemedim.
Dünyamda sabahleyin aç karına içilen cıgaramın tadı.
Ölüm kendinden önce bana yalnızlığını yolladı.
Kıskanıyorum öylelerini kocaldıklarının farkında bile değiller[Only Registered Users Can See Links]
öylesine başlarından aşkın işleri

ceyLin
6 January 2009, 15:09
KOSMOSUN KARDEŞLİĞİ ADINA

Kosmosda bizden başka düşünen var mı
var
bize benzer mi
bilmiyorum
belki bizden güzeldir
bizona benzer mesela ama çayırdan nazik
belki de akarsuyun şankına benzer
belki çirkindir bizden
karıncaya benzer mesala ama tıraktörden iri
belki de kapı gıcırtısına benzer
belki ne güzeldir bizden ne de çirkin
belki tıpatıp bize benzer
ve yıldızlardan birinde
hangisinde bilmiyorum
yıldızlardan birinde konuşacak elçimiz
hangi dilde bilmiyorum
yıldızlardan birinde konuşacak elçimiz onunla
Tovariş diyecek
söze bu sözle başlayacak biliyorum
Tovariş diyecek
ne üs kurmaya geldim yıldızına
ne petrol ne yemiş imtiyazı istemeğe
Kola-kola satacak da değilim
selamlamaya geldim seni yeryüzü umutları adına[Only Registered Users Can See Links]
bedava ekmek ve bedava karanfil adına
mutlu emeklerde mutlu dinlenmeler adına
"Yarin yanağından gayrı her yerde her şeyde hep beraber"
diyebilmek adına
evlerin
yurtların
dünyaların
ve kosmosun kardeşliği adına

ceyLin
6 January 2009, 15:09
MASALLARIN MASALI

Su basında durmuşuz[Only Registered Users Can See Links]
çınarla ben.
Suda suretimiz çıkıyor[Only Registered Users Can See Links]
çınarla benim.
Suyun şavkı vuruyor bize[Only Registered Users Can See Links]
çınarla bana.

Su basında durmuşuz[Only Registered Users Can See Links]
çınarla ben[Only Registered Users Can See Links] bir de kedi.
Suda suretimiz çıkıyor[Only Registered Users Can See Links]
çınarla benim[Only Registered Users Can See Links] bir de kedinin.
Suyun şavkı vuruyor bize[Only Registered Users Can See Links]
çınarla bana[Only Registered Users Can See Links] bir de kediye.

Su basında durmuşuz[Only Registered Users Can See Links]
çınar[Only Registered Users Can See Links] ben[Only Registered Users Can See Links] kedi[Only Registered Users Can See Links] bir de güneş.
Suda suretimiz çıkıyor[Only Registered Users Can See Links]
çınarın[Only Registered Users Can See Links] benim[Only Registered Users Can See Links] kedinin[Only Registered Users Can See Links] bir de günesin.
Suyun şavkı vuruyor bize[Only Registered Users Can See Links]
çınara[Only Registered Users Can See Links] bana[Only Registered Users Can See Links] kediye[Only Registered Users Can See Links] bir de güneşe.

Su basında durmuşuz[Only Registered Users Can See Links]
çınar[Only Registered Users Can See Links] ben[Only Registered Users Can See Links] kedi[Only Registered Users Can See Links] güneş[Only Registered Users Can See Links] bir de ömrümüz.
Suda suretimiz çıkıyor[Only Registered Users Can See Links]
çınarın[Only Registered Users Can See Links] benim[Only Registered Users Can See Links] kedinin[Only Registered Users Can See Links] günesin[Only Registered Users Can See Links] bir de ömrümüzün.
Suyun şavkı vuruyor bize[Only Registered Users Can See Links]
çınara[Only Registered Users Can See Links] bana[Only Registered Users Can See Links] kediye[Only Registered Users Can See Links] güneşe[Only Registered Users Can See Links] bir de ömrümüze.

Su basında durmuşuz.
Önce kedi gidecek[Only Registered Users Can See Links]
kaybolacak suda sureti.
Sonra ben gideceğim[Only Registered Users Can See Links]
kaybolacak suda suretim.
Sonra çınar gidecek[Only Registered Users Can See Links]
kaybolacak suda sureti.
Sonra su gidecek
güneş kalacak;
sonra o da gidecek...

Su basında durmuşuz.
Su serin[Only Registered Users Can See Links]
Çınar ulu[Only Registered Users Can See Links]
Ben şiir yazıyorum.
Kedi uyukluyor
Güneş sıcak.
Çok şükür yaşıyoruz.
Suyun şavkı vuruyor bize
Çınara bana[Only Registered Users Can See Links] kediye[Only Registered Users Can See Links] güneşe[Only Registered Users Can See Links] bir de ömrümüze

ceyLin
6 January 2009, 15:09
MAVİ LİMAN

Çok yorgunum[Only Registered Users Can See Links] beni bekleme kaptan.
Seyir defterini başkası yazsın.
Çınarlı[Only Registered Users Can See Links] kubbeli[Only Registered Users Can See Links] mavi bir liman.
Beni o limana çıkaramazsın...

ceyLin
6 January 2009, 15:09
MAZİ

Kalbimde maziden bugün izler var
Her siyah saatım bu izle erir
Ruhumu geçmişin hicranı sarar
Doğanlar ölür ölen dirilir

Anladım hayatmış mazinin adı
Yıllara karışan her şey ses verir
Hasretle doludur geçmişin yadı
Mazinin elemi bile tatlıdır.

ceyLin
6 January 2009, 15:10
MEKTUPLAR-01

Saat dört
yoksun
Saat beş
yok
Altı[Only Registered Users Can See Links] yedi[Only Registered Users Can See Links]
ertesi gün[Only Registered Users Can See Links] daha ertesi
ve belki
kim bilir...
Hapisane avlusunda
bir bahçemiz vardı.
Sıcak bir duvar dibinde on beş adım kadardı.
Gelirdin[Only Registered Users Can See Links]
yan yana otururduk[Only Registered Users Can See Links]
kırmızı ve kocaman
muşamba torban dizlerinde...
Kelleci Memedi hatırlıyor musun?
Sübyan koğuşundan.
Başı dört köşe[Only Registered Users Can See Links]
bacakları kısa
ve kalın
ve elleri ayaklarından büyük.
kovanından bal çaldığı adamın
taşla ezmiş kafasını.
'hanım abla' derdi sana.
Bizim bahçemizden küçük bir bahçesi vardı[Only Registered Users Can See Links]
tepemizde[Only Registered Users Can See Links]
yukarda[Only Registered Users Can See Links]
güneşe yakın[Only Registered Users Can See Links]
bir konserve kutusunun içinde...
Bir cumartesi gününü[Only Registered Users Can See Links]
hapisane çeşmesiyle ıslanan
bir ikindi vaktini hatırlıyor musun?
Bir türkü söylediydi kalaycı Şaban Usta[Only Registered Users Can See Links]
aklında mı:
'Beypazarı meskenimiz[Only Registered Users Can See Links] ilimiz[Only Registered Users Can See Links]
kim bilir nerede kalır ölümüz....? '
O kadar resmini yaptım senin
bana birini bırakmadın.
Bende yalnız bir fotoğrafın var:
bir başka bahçede
çok rahat
çok bahtiyar
yem verip tavuklara gülüyorsun.
Hapisane bahçesinde tavuklar yoktu[Only Registered Users Can See Links]
fakat pek ala gülebildik
ve bahtiyar olmadık değil.
Nasıl haber aldık
en güzel hürriyete dair[Only Registered Users Can See Links]
nasıl dinledik ayak seslerini
yaklaşan müjdelerin[Only Registered Users Can See Links]
ne güzel şeyler konuştuk
hapisane bahçesinde...

ceyLin
6 January 2009, 15:10
MEKTUPLAR-02

Bir akşamüstü
oturup
hapisane kapısında
rubailer okuduk Gazalî'den:
'Gece:
büyük lâciverdî bahçe.
Altın pırıltılarla devranı rakkaselerin.
Ve tahta kutularda upuzun yatan ölüler.

Bir gün eğer[Only Registered Users Can See Links]
benden uzak[Only Registered Users Can See Links]
karanlık bir yağmur gibi[Only Registered Users Can See Links]
canını sıkarsa yaşamak
tekrar Gazalî'yi oku.
Ve Pîrâyende'm benim[Only Registered Users Can See Links]
ben eminim
sen sadece merhamet duyacaksın
ölümün karşısında onun
ümitsiz yalnızlığı
ve muhteşem korkusuna.

Bir akar su getirsin Gazalî'yi sana:
'- Toprak bir kâsedir
çömlekçinin rafında tâcidar[Only Registered Users Can See Links]
ve zafer yazıları
yıkılmış duvarlarında Keyhüsrevin...'

Birikip sıçramalar.
Soğuk
sıcak
serin.

Ve büyük lâciverdi bahçede
başsız ve sonsuz
ve durup dinlenmeden
devranı rakkaselerin...

Bilmiyorum[Only Registered Users Can See Links] neden
aklımda hep
ilkönce senden duyduğum
Çankırılı bir cümle var:
'Pamukladı mıydı kavaklar
kiraz gelir ardından.'
Kavaklar pamukluyor Gazalî'de[Only Registered Users Can See Links]
fakat
görmüyor[Only Registered Users Can See Links] üstat[Only Registered Users Can See Links]
kirazın geldiğini.
Ölüme ibadeti bundandır.

Şeker Ali yukarda[Only Registered Users Can See Links] koğuşta bağlama çalıyor.
Akşam.
Dışarda çocuklar bağrışıyorlar.
Çeşmeden akıyor su.
Ve jandarma karakolunun ışığında
akasyalara bağlı üç kurt yavrusu.
Açıldı demirlerin dışında
büyük[Only Registered Users Can See Links] lâciverdî bahçem.
A s l o l a n h a y a t t ı r...

Beni unutma Hatçem...

ceyLin
6 January 2009, 15:10
MEKTUPLAR- 03

Bugün çarşamba:
- biliyorsun -
Çankırı'nın pazarı.
Demir kapımızdan geçip
kamış sepetimizde bize kadar gelecek
yumurtası[Only Registered Users Can See Links] bulguru[Only Registered Users Can See Links]
yaldızlı[Only Registered Users Can See Links] mor patlıcanları...

Dün köylerden inenleri seyrettim:
yorgundular[Only Registered Users Can See Links]
kurnaz
ve şüpheli[Only Registered Users Can See Links]
ve kaşlarının altında keder.
Erkekler eşeklerde[Only Registered Users Can See Links]
kadınlar çıplak ayaklarının üstünde geçtiler.
Herhalde içlerinde senin bildiklerin vardır.
Herhalde iki çarşambadır pazarda:
kırmızı başörtülü
'kibirsiz' İstanbulluyu aramışlardır...

ceyLin
6 January 2009, 15:11
MEKTUPLAR - 04

Sıcaklar bildiğin gibi değil
ve ben ki yalı uşağıyım[Only Registered Users Can See Links]
deniz ne kadar uzak...

İkiyle beş arası
cibinliğin altına uzanarak
ter içinde
kımıldanmadan
gözlerim açık
dinliyorum sineklerin uğultusunu.
Biliyorum:
şimdi avluda
duvarlara çarpıyorlardır suyu[Only Registered Users Can See Links]
kızgın[Only Registered Users Can See Links] kırmızı taşlar tütüyordur.
Ve dışarda[Only Registered Users Can See Links] otları yanmış kalenin eteğinde
bir kezzap aydınlığı içindedir
simsiyah kiremitleriyle şehir...

Geceleri birdenbire rüzgâr çıkıyor.
sonra kayboluyor birdenbire.
Ve karanlıkta canlı bir mahluk gibi soluyup[Only Registered Users Can See Links]
yumuşak[Only Registered Users Can See Links] tüylü ayaklarıyla dolaşarak
bizi bir şeylerle tehdit ediyor sıcak.
Ve zaman zaman
ürpermelerle duyuyoruz derimizin üstünde
bir korku halinde tabiatı...

Bir zelzele olabilir.
Zaten üç günlük yere geldi[Only Registered Users Can See Links]
salladı çapanoğlu Yozgad'ı.
Ve yerlilerin kavlince:
altı tekmil tuz madeni olduğundan
yıkılacak Çankırı şehri
kıyametten kırk gün önce.
Yatıp bir gece
başın bir kalasla ezilmiş[Only Registered Users Can See Links]
çıkmamak sabaha...
Ölümün bu kadar körü ve mendeburu...
Ben yaşamak istiyorum biraz daha[Only Registered Users Can See Links]
daha bir hayli yaşamak.
Bunu birçok şey için istiyorum[Only Registered Users Can See Links]
birçok
çok mühim şeyler.

ceyLin
6 January 2009, 15:11
MEKTUPLAR - 05

Saat beşte akşam oluyor:
insanın üstüne doğru yürüyen bulutlarla.
Yağmur taşıdıkları belli.
Birçoğu
elle tutulacak kadar alçaktan geçiyorlar...
Bizim odanın yüz mumluğu[Only Registered Users Can See Links]
terzilerin gaz lambası yandı.
Terziler ıhlamur içiyorlar...
Kış geldi demektir...
Üşüyorum.
Fakat kederli değilim.
Yalnız bize mahsus bir imtiyazdır:
kış günleri hapisanede[Only Registered Users Can See Links]
sade hapisanede değil[Only Registered Users Can See Links]
bu kocaman
bu ısınası
bu ısınacak dünyada
üşüyüp
kederli olmamak...

ceyLin
6 January 2009, 15:12
MEKTUPLAR -06

Hint Okyanusu'nu seyrettim bu sabah.
Okyanuslar üstüne bir çift sözüm var sana:
Kıyısından seyredilen okyanus
farksızdır Marmara açıklarından.
Yani demek istediğim:
Okyanuslar büyük sevdalar gibidir Tulyakova
seyredilmeğe gelmez[Only Registered Users Can See Links]
Okyanus yaşanılır.

ceyLin
6 January 2009, 15:12
MEKTUPLAR -07

Çarşı pazar dolaştım karıcığım[Only Registered Users Can See Links]
not ettim fiyatları.
Tanganika dehşetli ucuzluk.
Mesela[Only Registered Users Can See Links] güneş[Only Registered Users Can See Links]
hem de en olgunu[Only Registered Users Can See Links] en kırmızısı[Only Registered Users Can See Links]
yağmur mesela[Only Registered Users Can See Links]
hem de aylarca şakırdayanı artsız arasız[Only Registered Users Can See Links]
yahut da boy boyu[Only Registered Users Can See Links] çeşit çeşidi sıtmaların[Only Registered Users Can See Links]
yahu da kopkoyu esmer eller[Only Registered Users Can See Links]
turfandası da[Only Registered Users Can See Links] olgunu da[Only Registered Users Can See Links]
hem de hepsinin tırnaklarıyla avuçları pembe[Only Registered Users Can See Links]
hatta muz[Only Registered Users Can See Links]
beş kiloluk hevenkleri[Only Registered Users Can See Links]
bir şişe Pepsi Kola'dan ucuz.
Sana bunları yazdım[Only Registered Users Can See Links] iki gözüm[Only Registered Users Can See Links] düşünüyorum[Only Registered Users Can See Links]
Tanganika'dan pahalı mı benim Anadolu?
Kimi yerlerinde yağmur çok daha pahalı[Only Registered Users Can See Links]
kimi mevsimlerinde güneş[Only Registered Users Can See Links]
ama sıtmaların fiyatı[Only Registered Users Can See Links]
yahut da ellerin[Only Registered Users Can See Links]
hele parmakalrı kınalı olanların[Only Registered Users Can See Links]
hiç de bundan pahalı değil.
Muza gelince[Only Registered Users Can See Links]
bizde yetişmez[Only Registered Users Can See Links]
ama soğanla tuz[Only Registered Users Can See Links]
beş kilosu değil[Only Registered Users Can See Links] birer kilosu[Only Registered Users Can See Links]
burdaki muz fiyatına.

ceyLin
6 January 2009, 15:13
MEKTUPLAR-08

Nasılsın Tulyakova[Only Registered Users Can See Links] ne alemlerdesin?
Saman sarısı saçlar nasılsınız?
Ne alemlerdesiniz mavi kirpikler?
Mavi kirpikler yol verin[Only Registered Users Can See Links]
gözlerinizin içini görmek istiyorum[Only Registered Users Can See Links]
dolaşmak içinde gözlerinizin ve rastlamak kendime[Only Registered Users Can See Links]
belki satırları arasında bir kitabın[Only Registered Users Can See Links]
belki ikinci Pesçannaya'da otobüs durağında[Only Registered Users Can See Links]
rastlamak kendime içinde gözlerinizin
ve 'Merhaba Nazım! ' demek[Only Registered Users Can See Links] 'Nicesin[Only Registered Users Can See Links] mutlu musun? '
Moskova Irmağı'na selam ederim.
Kızıl Meydan'a fabrika bacalarına[Only Registered Users Can See Links] tiyatroların tümüne selam ederim[Only Registered Users Can See Links]
evimizin[Only Registered Users Can See Links] kapısına selam ederim[Only Registered Users Can See Links]
İstanbul'un duvarda asılı resmine selam!

Beni sorarsanız[Only Registered Users Can See Links] ben burda Kuzeydeyim iki gündür[Only Registered Users Can See Links]
Aruşa'da[Only Registered Users Can See Links] Moşi'de[Only Registered Users Can See Links]
karlı Klimancora dağının dolaylarında.
Turistik bir dağ.
Otellerde konforu İsviçre turistlerinin.
Cagga kabilesi yaşıyor Moşi'de.
Otellerde[Only Registered Users Can See Links] kahveliklerde ve sizalllıklarda çalışıyorlar.
Sizallıklar İngilizlerin[Only Registered Users Can See Links] Hintlilerin[Only Registered Users Can See Links] rumların.
Cagga halkı güler yüzlü[Only Registered Users Can See Links] akıllı[Only Registered Users Can See Links] yumuşak.
Erkekleri gömlekli[Only Registered Users Can See Links] şortlu[Only Registered Users Can See Links] ama yalyanak çoğu
ve bisiklete meraklıo.
Kadınları salınarak yürüyor alaca entarileri içinde ve başlarında kendilerinden büyük yükler taşıyorlar bütün Afrika kadınları gibi.
Genç kızlar gördüm.
kara biberim[Only Registered Users Can See Links] badem şekerim
ve naylon eteklikleri kabarık[Only Registered Users Can See Links]
ve okur yazarlık Anadolu'dan yüksek.

Ngorongoro kıraterine gittim.
Volkanın ağzı çayırlar ve ağaçlarla kaplanmış.
İki yüz kilometre kare[Only Registered Users Can See Links] dediler.
Turistik gergedanları gördüm[Only Registered Users Can See Links]
turistik zürafaları[Only Registered Users Can See Links] filleri.
Sürülerle gezip tozuyorlar.
Aralarından geçiyor jipimiz[Only Registered Users Can See Links] burunlarının dibinden[Only Registered Users Can See Links]
başlarını kaldırıp şöyle bir bakıyorlar[Only Registered Users Can See Links]
tanıyorlar markasını otomobilin:
Landrover
ve kederle çeviriyorlar başlarını öte yana[Only Registered Users Can See Links]
bıkkınlık.
Bir antiloplar alışamamış Landrover'e[Only Registered Users Can See Links]
sıçraya sıçraya kaçtılar.
Bir de bir akşam bir Amerikan turisti sızmış çayırlıkta[Only Registered Users Can See Links]
arslanlar beklemiş başında sabaha kadar.
Bakmışlar ayılmıyor[Only Registered Users Can See Links]
yemişler.
Mezarını gördüm.
Taşında yazılı hikayesi.

Dolaylarda Masailer yaşıyor çırılçıplak
bir avrat mahalleri örtülü.
İri yarı insanlar.
Kahverengine düşkün.
Kahverengine boyanıyorlar.
Kadınlarının kulak memeleri omuzlarına sarkıyor.
bir ağırlıkla filan uzatıyorlar.
Masailer göçebe.
Davarcı.
Sığırlarının etini yiyor[Only Registered Users Can See Links] sütünü ve kanını içiyorlar sıcak sıcak.
Ve sürüye saldıran arslanı mızraklıyorlar kulaklarından tutup.

Otelde bir kaat verdiler bize:
Kıraterde en çok neyi beğendiniz?
Filleri mi?
Gergedanları mı?
Antilopları mı?

ceyLin
6 January 2009, 15:13
MEKTUPLAR- 09

Hapisten çıktığım günleri hatırlıyorum[Only Registered Users Can See Links]
hapisten çıkarıldığım günleri değil[Only Registered Users Can See Links] çıktığım[Only Registered Users Can See Links]
içerde kendimin dışarda dostların ve zamanların zorlamasıyla çıktığım günleri hapisten.[Only Registered Users Can See Links]
Sevinç.
Düğün[Only Registered Users Can See Links] bayram.
Sevinç[Only Registered Users Can See Links]
kibirli biraz[Only Registered Users Can See Links]
biraz şaşkın.
Sevinç.
dallarında hayallerin ve umutların parıltısı[Only Registered Users Can See Links]
yemişleri değil[Only Registered Users Can See Links] parıltısı.
Ve yüksek sesle anlatmak hapisaneyi herkese ve kendine.
Hapisane hala düşlerine girer[Only Registered Users Can See Links]
uyanırsın sıçrayarak.
Yakanı bırakmaz alışkanlıklarıyla yasakları hapisane yıllarının.
Kapatamazsın mektuplarının zarflarını[Only Registered Users Can See Links]
karavana vakitlerini[Only Registered Users Can See Links] beklersin[Only Registered Users Can See Links]
ve akşamlar kararınca kapının dışardan kilitlenmesini[Only Registered Users Can See Links]
yanmasını ampullerin kendiliğinden.
Sevinç.
Düğün[Only Registered Users Can See Links] bayram.
Ama bayram günlerinin de sonu var bütün günler gibi.
Bakarsın[Only Registered Users Can See Links] evinin damı akıyor[Only Registered Users Can See Links]
pencereler[Only Registered Users Can See Links] kapılar onarılmak ister[Only Registered Users Can See Links]
su getirtmek[Only Registered Users Can See Links] açtırmak gazı[Only Registered Users Can See Links] elektriği[Only Registered Users Can See Links]
yatak çarşafı almak[Only Registered Users Can See Links] tabak[Only Registered Users Can See Links] çanak[Only Registered Users Can See Links] kitap.
Kolların hazır çalışmağa[Only Registered Users Can See Links]
onlar içerde de çalıştırıldılar[Only Registered Users Can See Links]
ama bilgi'n uyutuldu.
Paran da yok.
Borca batmak da tehlikeli.
Nerden[Only Registered Users Can See Links] neresinden[Only Registered Users Can See Links] nasıl kurmağa başlamalı evini hürriyetinin?
hapisten çıkanın haline benziyor hali Tanganika'nın.

ceyLin
6 January 2009, 15:13
MEMEDE SON MEKTUBUMDUR

Bir yandan cellatlar girdi araya[Only Registered Users Can See Links]
Bir yandan[Only Registered Users Can See Links] oyun etti bana
bu mendebur yürek[Only Registered Users Can See Links]

Nasip olmayacak Memed'im yavrum[Only Registered Users Can See Links]
seni bir daha görmek.

Biliyorum[Only Registered Users Can See Links]

buğday başağı gibi delikanlı olacaksın[Only Registered Users Can See Links]
ben de öyleydim gençliğimde[Only Registered Users Can See Links]
kumral[Only Registered Users Can See Links] ince[Only Registered Users Can See Links] uzun;

gözlerin ananınkiler gibi kocaman[Only Registered Users Can See Links]
bazen de bir parça bir tuhaf mahzun;
alnın alabildiğine aydınlık;
herhalde sesin de olacak
- berbattı benimkisi -

türküler döktüreceksin yanık mi yanık...
Konuşmasını mı bileceksin
- ben de becerirdim o işi
sinirlenmediğim zamanlar -

bal damlayacak dilinden.
Vay[Only Registered Users Can See Links] Memet[Only Registered Users Can See Links] kızların çekeceği var
senin elinden.

Müşküldür
babasız büyütmek erkek evladı.

Ananı üzme oğlum[Only Registered Users Can See Links]
ben güldürmedim yüzünü[Only Registered Users Can See Links]
sen güldür.

Anan[Only Registered Users Can See Links]
ipek gibi kuvvetli[Only Registered Users Can See Links] ipek gibi yumuşak;
anan[Only Registered Users Can See Links]
nineliğinde bile güzel olacak
onu ilk gördüğüm günkü gibi[Only Registered Users Can See Links]
Boğaziçi’nde[Only Registered Users Can See Links]
on yedisinde
ay ışığı[Only Registered Users Can See Links] gün ışığı[Only Registered Users Can See Links] can eriği[Only Registered Users Can See Links]
dünya güzeli.

Anan[Only Registered Users Can See Links]
ayrıldık bir sabah[Only Registered Users Can See Links]
buluşmak üzre[Only Registered Users Can See Links]
buluşamadık.

Anan[Only Registered Users Can See Links]
anaların en iyisi en akıllısı[Only Registered Users Can See Links]
yüz yıl yaşar inşallah...

Ölmekten[Only Registered Users Can See Links] oğlum korkmuyorum[Only Registered Users Can See Links]
ama ne de olsa
iş arasında bazen
irkilip ansızın[Only Registered Users Can See Links]

yahut yalnızlığında uyku öncesinin
günleri saymak biraz zor.

Dünyada doymak olmuyor[Only Registered Users Can See Links] Medet[Only Registered Users Can See Links]
doymak olmuyor...

Dünyada kiracı gibi değil[Only Registered Users Can See Links]
yazlığa gelmiş gibi de değil[Only Registered Users Can See Links]
yaşa dünyada babanın eviymiş gibi...
Tohuma[Only Registered Users Can See Links] toprağa[Only Registered Users Can See Links] denize inan.
İnsana hepsinden önce.

Bulutu[Only Registered Users Can See Links] makineyi[Only Registered Users Can See Links] kitabi sev[Only Registered Users Can See Links]
insani hepsinden önce.

Kuruyan dalın
sönen yıldızın
sakat hayvanın
duy kederini[Only Registered Users Can See Links]
hepsinden önce de insanın.

Sevindirsin seni cümlesi nimetlerin
sevindirsin seni karanlık ve aydınlık[Only Registered Users Can See Links]
sevindirsin seni dört mevsim.
ama hepsinden önce insan sevindirsin seni.
Memet[Only Registered Users Can See Links]
memleketler içinde bir şirin memlekettir
Türkiye[Only Registered Users Can See Links]
bizim memleket[Only Registered Users Can See Links]
insanı da[Only Registered Users Can See Links]
su katılmamışı[Only Registered Users Can See Links]
çalışkandır[Only Registered Users Can See Links] ağırbaşlı[Only Registered Users Can See Links] yiğittir[Only Registered Users Can See Links]
ama dehşetli fakir.

.............
...............

Memet[Only Registered Users Can See Links]
ben dilimden[Only Registered Users Can See Links] türkülerimden[Only Registered Users Can See Links]
tuzumdan[Only Registered Users Can See Links] ekmeğimden uzakta[Only Registered Users Can See Links]
anana hasret[Only Registered Users Can See Links] sana hasret[Only Registered Users Can See Links]
yoldaşlarıma[Only Registered Users Can See Links] halkıma hasret öleceğim[Only Registered Users Can See Links]
ama sürgünde değil[Only Registered Users Can See Links]
gurbet ellerde değil[Only Registered Users Can See Links]

öleceğim rüyalarımın memleketinde[Only Registered Users Can See Links]
beyaz şehrinde en güzel günlerimin.

ceyLin
6 January 2009, 15:14
NASILSIN

İyi günlerimde çok eller uzanır ellerime[Only Registered Users Can See Links]
Resmimi[Only Registered Users Can See Links] suratımı baş köşeye asarlar...
Fakat demir kapıların her kapanışında üzerime[Only Registered Users Can See Links]
Ardında taş duvarların her kaldığım zaman[Only Registered Users Can See Links]
Ne arayan beni[Only Registered Users Can See Links] ne soran...

Eeeehh[Only Registered Users Can See Links] daha iyi be[Only Registered Users Can See Links] bunun böyle olduğu...
Minnetim ve borçluluğum yalnız sana kalsın.
İyi günlerimde benim unuttuğum insan eli
Nasılsın?...

ceyLin
6 January 2009, 15:14
NE GÜZEL ŞEY HATIRLAMAK SENİ

Ne güzel şey hatırlamak seni:
ölüm ve zafer haberleri içinden[Only Registered Users Can See Links]
hapiste
ve yaşım kırkı geçmiş iken...

Ne güzel şey hatırlamak seni:
bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin
ve saçlarında
vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının...
İçimde ikinci bir insan gibidir
seni sevmek saadeti...
Parmakların ucunda kalan kokusu sarduya yaprağının[Only Registered Users Can See Links]
güneşli bir rahatlık
ve etin daveti:
kıpkızıl çizgilerle bölünmüş
sıcak koyu bir karanlık...

Ne güzel şey hatırlamak seni[Only Registered Users Can See Links]
yazamak sana dair[Only Registered Users Can See Links]
hapiste sırt üstü yatıp seni düşünmek:
filanca gün[Only Registered Users Can See Links] falanca yerde söylediğin söz[Only Registered Users Can See Links]
kendisi değil
edasındaki dünya...

Ne güzel şey hatırlamak seni.
Sana tahtadan birşeyler oymalıyım yine:
bir çekmece
bir yüzük[Only Registered Users Can See Links]
ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım.
Ve hemen
fırlayarak yerimden
penceremde demirlere yapışarak
hürriyetin sütbeyaz maviliğine
sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım...

Ne güzel şey hatırlamak seni:
ölüm ve zafer haberleri içinde[Only Registered Users Can See Links]
hapiste
ve yaşım kırkı geçmiş iken...

ceyLin
6 January 2009, 15:14
O MAVİ GÖZLÜ BİR DEVDİ

O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Kadının hayali minnacık bir evdi[Only Registered Users Can See Links]
bahçesinde ebruliii
hanımeli
açan bir ev.
Bir dev gibi seviyordu dev.
Ve elleri öyle büyük işler için
hazırlanmıştı ki devin[Only Registered Users Can See Links]
yapamazdı yapısını[Only Registered Users Can See Links]
çalamazdı kapısını
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan evin.

O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Mini minnacıktı kadın.
Rahata acıktı kadın
yoruldu devin büyük yolunda.
Ve elveda! deyip mavi gözlü deve[Only Registered Users Can See Links]
girdi zengin bir cücenin kolunda
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan eve.

Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev[Only Registered Users Can See Links]
dev gibi sevgilere mezar bile olamaz:
bahçesinde ebruliiiii
hanımeli
açan ev..

ceyLin
6 January 2009, 15:15
OTOBİYOGRAFİ..

1902'de doğdum
doğduğum şehre dönmedim bir daha
geriye dönmeyi sevmem
üç yaşımda Halep'te paşa torunluğu ettim
on dokuzumda Moskova'da komünist Üniversite öğrenciliği
kırk dokuzumda yine Moskova'da Tseka-Parti konukluğu
ve on dördümden beri şairlik ederim

kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir
ben ayrılıkların
kimi insan ezbere sayar yıldızların adını
ben hasretlerin

hapislerde de yattım büyük otellerde de
açlık çektim açlık gırevi de içinde ve tatmadığım yemek yok gibidir

otuzumda asılmamı istediler
kırk sekizimde Barış madalyasının bana verilmesini
verdiler de
otuz altımda yarım yılda geçtim dört metre kare betonu
elli dokuzumda on sekiz saatta uçtum Pırağ'dan Havana'ya

Lenin'i görmedim nöbet tuttum tabutunun başında 924'de
961'de ziyaret ettiğim anıtkabri kitaplarıdır

partimden koparmağa yeltendiler beni
sökmedi
yıkılan putların altında da ezilmedim

951'de bir denizde genç bir arkadaşla yürüdüm üstüne ölümün
52'de çatlak bir yürekle dört ay sırtüstü bekledim ölümü

sevdiğim kadınları deli gibi kıskandım
şu kadarcık haset etmedim Şarlo'ya bile
aldattım kadınlarımı
konuşmadım arkasından dostlarımın

içtim ama akşamcı olmadım
hep alnımın teriyle çıkardım ekmek paramı ne mutlu bana

başkasının hesabına utandım yalan söyledim
yalan söyledim başkasını üzmemek için
ama durup dururken de yalan söyledim

bindim tirene uçağa otomobile
çoğunluk binemiyor
operaya gittim
çoğunluk gidemiyor adını bile duymamış operanın
çoğunluğun gittiği kimi yerlere de ben gitmedim 21'den beri
camiye kiliseye tapınağa havraya büyücüye
ama kahve falıma baktırdığım oldu

yazılarım otuz kırk dilde basılır
Türkiye'mde Türkçemle yasak

kansere yakalanmadım daha
yakalanmam da şart değil
başbakan filân olacağım yok
meraklısı da değilim bu işin
bir de harbe girmedim
sığınaklara da inmedim gece yarıları
yollara da düşmedim pike yapan uçakların altında
ama sevdalandım altmışıma yakın
sözün kısası yoldaşlar
bugün Berlin'de kederden gebermekte olsam da
insanca yaşadım diyebilirim
ve daha ne kadar yaşarım
başımdan neler geçer daha
kim bilir.

Siyah
6 January 2009, 15:16
ŞiirKolik :)

ceyLin
6 January 2009, 15:20
:):):):):):):)....

ceyLin
6 January 2009, 15:20
ÖLÜME DAİR

Buyrun[Only Registered Users Can See Links] oturun dostlar[Only Registered Users Can See Links]
hoş gelip sefalar getirdiniz.
Biliyorum[Only Registered Users Can See Links] ben uyurken
hücreme pencereden girdiniz.
Ne ince boyunlu ilâç şişesini
ne kırmızı kutuyu devirdiniz.
Yüzünüzde yıldızların aydınlığı
başucumda durup el ele verdiniz.
Buyrun[Only Registered Users Can See Links] oturun dostlar
hoş gelip sefalar getirdiniz.

Neden öyle yüzüme bir tuhaf bakılıyor?
Osman oğlu Hâşim.
Ne tuhaf şey[Only Registered Users Can See Links]
hani siz ölmüştünüz kardeşim.
İstanbul limanında
kömür yüklerken bir İngiliz şilebine[Only Registered Users Can See Links]
kömür küfesiyle beraber
ambarın dibine...

Şilebin vinci çıkartmıştı nâşınızı
ve paydostan önce yıkamıştı kıpkırmızı kanınız
simsiyah başınızı.
Kim bilir nasıl yanmıştır canınız...
Ayakta durmayın[Only Registered Users Can See Links] oturun[Only Registered Users Can See Links]
ben sizi ölmüş zannediyordum[Only Registered Users Can See Links]
hücreme pencereden girdiniz.
Yüzünüzde yıldızların aydınlığı
hoş gelip sefalar getirdiniz...

Yayalar-köylü Yakup[Only Registered Users Can See Links]
iki gözüm[Only Registered Users Can See Links] merhaba.

Siz de ölmediniz miydi?
Çocuklara sıtmayı ve açlığı bırakıp
çok sıcak bir yaz günü
yapraksız kabristana gömülmediniz miydi?
Demek ölmemişsiniz?

Ya siz?
Muharrir Ahmet Cemil?
Gözümle gördüm
tabutunuzun toprağa indiğini.

Hem galiba
tabut biraz kısaydı boyunuzdan.
Onu bırakın Ahmet Cemil[Only Registered Users Can See Links]
vazgeçmemişsiniz eski huyunuzdan[Only Registered Users Can See Links]
o ilâç şişesidir
rakı şişesi değil.
Günde elli kuruşu tutabilmek için[Only Registered Users Can See Links]
yapyalnız
dünyayı unutabilmek için
ne kadar çok içerdiniz...
Ben sizi ölmüş zannediyordum.
Başucumda durup el ele verdiniz[Only Registered Users Can See Links]
buyrun[Only Registered Users Can See Links] oturun dostlar[Only Registered Users Can See Links]
hoş gelip sefalar getirdiniz...

Bir eski Acem şairi:
«Ölüm âdildir» — diyor[Only Registered Users Can See Links] —
«aynı haşmetle vurur şahı fakiri.»

Hâşim[Only Registered Users Can See Links]
neden şaşıyorsunuz?
Hiç duymadınız mıydı kardeşim[Only Registered Users Can See Links]
herhangi bir şahın bir gemi ambarında
bir kömür küfesiyle öldüğünü? ...

Bir eski Acem şairi:
«Ölüm âdildir» — diyor.
Yakup[Only Registered Users Can See Links]
ne güzel güldünüz[Only Registered Users Can See Links] iki gözüm.
Yaşarken bir kerre olsun böyle gülmemişsinizdir...
Fakat bekleyin[Only Registered Users Can See Links] bitsin sözüm.
Bir eski Acem şairi:
«Ölüm âdil...»
Şişeyi bırakın Ahmet Cemil.
Boşuna hiddet ediyorsunuz.
Biliyorum[Only Registered Users Can See Links]
ölümün âdil olması için
hayatın âdil olması lâzım[Only Registered Users Can See Links] diyorsunuz...

Bir eski Acem şairi...
Dostlar beni bırakıp[Only Registered Users Can See Links]
dostlar[Only Registered Users Can See Links] böyle hışımla
nereye gidiyorsunuz?

ceyLin
6 January 2009, 15:21
PENCERELER

Sabaha karşı mıydı bilmiyorum
yoksa akşamüstü müydü
belkide gece yarısı
bilmiyorum
girdi odama pencereler
perdeli perdesiz
ben basma perdeleri severim
ama tül perdeler de vardı
kara ustorlar da
ustorları çekip çekip bırakıyordum
bir daha inmez oldu kimisi
kimisi bir daha çıkamadı yukarı
ve camları kırık pencereler
elimi kestim
kimi camsızdı büsbütün
camsız pencereler içime dokunur
camsız gözlükler gibi

Pencereler
yağmur yağıyordu camlarınıza
kızıl saçları kederli uzun
ben alt dudağımda cıgaram
türkü söylüyordum içimden
yağmur sesini kendi sesimden çok severim

Pencereler
beşinci katta güneşli boşluğunuzda bir deniz
bir deniz mavi yüzük taşından
serçe parmağıma geçirdim usulcacık
üç kere öptüm ağlayarak
öpüp alnıma koydum üç kere

Pencereler
çıktım kırmızı velenseli yataktan
çocuk burnumu dayadım terli camına pencerenin
oda sıcaktı ve genç anamın kokusu vardı odada
dışarda kar yağıyordu
ben kızamık çıkarıyordum

Pencereler
sabaha karşı mıydı bilmiyorum
belki de gece yarısı
bilmiyorum
odamın içindeydi yıldızlar
ve gece kelebekleri gibi
çırpınıyorlardı camlarınızda
ben onlara dokunmaktan çekinerek
açtım sizi pencereler
salıverdim yıldızları geceye
aydınlık sınırsız hür geceye
yapma ayların geçtiği geceye

kurtlar duruyor ayın altında
hasta aç kurtlar
kurtlar duruyor önünde pencerenin
kadife perdeleri kapasam da sımsıkı
ordadırlar bilirim
gözetliyorlar beni

Pencereler
düştüm bir pencereden
bir güzele bakarken
dünya halime güldü
güzel dönüp bakmadı
belki farkında değildi

Pencereler
pencereler
kırk evin penceresi odama girdi
ben oturdum birinin içine
sarkıttım ayaklarımı bulutlara
bahtiyarım
diyebilirdim belki

ceyLin
6 January 2009, 15:21
PİRAYE İÇİN YAZILMIŞ 21-22 ŞİİRLERİ22 Eylül 1945

Kitap okurum:
içinde sen varsın[Only Registered Users Can See Links]
şarkı dinlerim:
içinde sen.
Oturdum ekmeğimi yerim:
karşımda sen oturursun[Only Registered Users Can See Links]
çalışırım:
karşımda sen.
Sen ki[Only Registered Users Can See Links] her yerde "hâzırı nâzır"ımsın[Only Registered Users Can See Links]
konuşamayız seninle[Only Registered Users Can See Links]
duyamayız sesini birbirimizin:
sen benim sekiz yıldır dul karımsın...


23 Eylül 1945

O şimdi ne yapıyor
şu anda[Only Registered Users Can See Links] şimdi[Only Registered Users Can See Links] şimdi?
Evde mi[Only Registered Users Can See Links] sokakta mı[Only Registered Users Can See Links]
çalışıyor mu[Only Registered Users Can See Links] uzanmış mı[Only Registered Users Can See Links] ayakta mı?
Kolunu kaldırmış olabilir[Only Registered Users Can See Links]
- hey gülüm[Only Registered Users Can See Links]
beyaz[Only Registered Users Can See Links] kalın bileğini nasıl da çırçıplak eder bu hareketi...

O şimdi ne yapıyor[Only Registered Users Can See Links]
şu anda[Only Registered Users Can See Links] şimdi[Only Registered Users Can See Links] şimdi?
Belki dizinde bir kedi yavrusu var[Only Registered Users Can See Links]
okşuyor.
Belki de yürüyordur[Only Registered Users Can See Links] adımını atmak üzredir[Only Registered Users Can See Links]
- her kara günümde onu bana tıpış tıpış getiren
sevgili[Only Registered Users Can See Links] canımın içi ayaklar!..
Ve ne düşünüyor
beni mi?
Yoksa
ne bileyim
fasulyanın neden bir türlü pişmediğini mi?
Yahut[Only Registered Users Can See Links] insanların çoğunun
neden böyle bedbaht olduğunu mu?

O şimdi ne düşünüyor[Only Registered Users Can See Links]
şu anda[Only Registered Users Can See Links] şimdi[Only Registered Users Can See Links] şimdi?..


24 Eylül 1945

En güzel deniz:
henüz gidilmemiş olandır.
En güzel çocuk:
henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz:
henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz:
henüz söylememiş olduğum sözdür...


30 Eylül 1945

Seni düşünmek güzel şey
ümitli şey
dünyanın en güzel sesinden en güzel
şarkıyı dinlemek gibi bir şey.
Fakat artık ümit yetmiyor bana[Only Registered Users Can See Links]
ben artık şarkı dinlemek değil
şarkı söylemek istiyorum...


1 Ekim 1945

Dağın üstünde:
akşam güneşiyle yüklü olan bir bulut var
dağın üstünde.
Bugün de:
sensiz[Only Registered Users Can See Links] yani yarı yarıya dünyasız geçti
bugün de.
Birazdan açar
kırmızı kırmızı:
gecesefeları birazdan açar kırmızı kırmızı.
Taşır havamızda sessiz[Only Registered Users Can See Links] cesur kanatlar
vatandan ayrılığa benzeyen ayrılığımızı...


6 Ekim 1945

Bulutlar geçiyor: haberlerle yüklü[Only Registered Users Can See Links] ağır.
Buruşuyor hâlâ gelmeyen mektup avucumda.
Yürek kirpiklerin ucunda uzayıp giden toprak uğurlanır.
Benim bağırasım gelir: -"Pîrâye[Only Registered Users Can See Links] Pîrâye!.." diye

ceyLin
6 January 2009, 15:22
PİRAYE İÇİN

Ne güzel şey hatırlamak seni;
ölüm ve zafer haberleri içinden[Only Registered Users Can See Links]
hapiste
ve yaşım kırkı geçmiş iken...

Ne güzel şey hatırlamak seni:
bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin
ve saçlarında
vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının...
İçimde ikinci bir insan gibidir
seni sevmek saadeti...
Parmaklarının ucunda kalan kokusu sardunya yaprağının[Only Registered Users Can See Links]
güneşli bir rahatlık
ve etin daveti:
kıpkızıl çizgilerle bölünmüş
sıcak
koyu bir karanlık...

Ne güzel şey hatırlamak seni[Only Registered Users Can See Links]
yazmak sana dair
hapiste sırtüstü yatıp seni düşünmek:
filanca gün[Only Registered Users Can See Links] falanca yerde söylediğin söz[Only Registered Users Can See Links]
kendisi değil
edasındaki dünya...

Ne güzel şey hatırlamak seni.
Sana tahtadan bir şeyler oymalıyım yine:
bir çekmece
bir yüzük[Only Registered Users Can See Links]
ve üç metre kadar ince ipek dokumalıyım.
Ve hemen
fırlayarak yerimden
penceremde demirlere yapışarak
hürriyetin sütbeyaz maviliğine
sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım...

Ne güzel şey hatırlamak seni:
ölüm ve zafer haberleri içinden[Only Registered Users Can See Links]
hapiste
ve yaşım kırkı geçmiş iken...

ceyLin
6 January 2009, 15:22
SALKIM SÖĞÜT

Akıyordu su
gösterip aynasında söğüt ağaçlarını.
Salkımsöğütler yıkıyordu suda saçlarını!
Yanan yalın kılıçları çarparak söğütlere
koşuyordu kızıl atlılar güneşin battığı yere!
Birden
bire kuş gibi
vurulmuş gibi
kanadından
yaralı bir atlı yuvarlandı atından!
Bağırmadı[Only Registered Users Can See Links]
gidenleri geri çağırmadı[Only Registered Users Can See Links]
baktı yalnız dolu gözlerle
uzaklaşan atlıların parıldayan nallarına!

Ah ne yazık!
Ne yazık ki ona
dörtnal giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak[Only Registered Users Can See Links]
beyaz orduların ardında kılıç oynatmayacak!

Nal sesleri sönüyor perde perde[Only Registered Users Can See Links]
atlılar kayboluyor güneşin battığı yerde!

Atlılar atlılar kızıl atlılar[Only Registered Users Can See Links]
atları rüzgâr kanatlılar!
Atları rüzgâr kanat...
Atları rüzgâr...
Atları...
At...

Rüzgâr kanatlı atlılar gibi geçti hayat!

Akar suyun sesi dindi.
Gölgeler gölgelendi
renkler silindi.
Siyah örtüler indi
mavi gözlerine[Only Registered Users Can See Links]
sarktı salkımsöğütler
sarı saçlarının
üzerine!

Ağlama salkımsöğüt
ağlama[Only Registered Users Can See Links]
Kara suyun aynasında el bağlama!
el bağlama!
ağlama!

ceyLin
6 January 2009, 15:22
SAMAN SARISI

Seher vakti habersizce girdi gara ekspres
kar içindeydi
ben paltomun yakasını kaldırmış perondaydım
peronda benden başka da kimseler yoktu
durdu önümde yataklı vagonun pencerelerinden biri
perdesi aralıktı
genç bir kadın uyuyordu alacakaranlıkta alt ranzada
saçları saman sarısı kirpikleri mavi
kırmızı dolgun dudaklarıysa şımarık ve somurtkandı
üst ranzada uyuyanı göremedim
habersizce usulcacık çıktı gardan ekspres
bilmiyorum nerden gelip nereye gittiğini
baktım arkasından
üst ranzada ben uyuyorum
Varşova'da Biristol Oteli'nde
yıllardır böyle derin uykulara dalmışlığım yoktu
oysa karyolam tahtaydı dardı
genç bir kadın uyuyor başka bir karyolada
saçları saman sarısı kirpikleri mavi
ak boynu uzundu yuvarlaktı
yıllardır böyle derin uykulara dalmışlığı yoktu
oysa karyolası tahtaydı dardı
vakit hızla ilerliyordu yaklaşıyorduk gece yarılarına
yıllardır böyle derin uykulara dalmışlığımız yoktu
oysa karyolalar tahtaydı dardı
iniyorum merdivenleri dördüncü kattan
asansör bozulmuş yine
aynaların içinde iniyorum merdivenleri
belki yirmi yaşımdayım belki yüz yaşımdayım
vakit hızla ilerliyordu yaklaşıyorduk gece yarılarına
üçüncü katta bir kapının ötesinde bir kadın gülüyor sağ elimde kederli bir
gül açıldı ağır ağır
Kübalı bir balerinle karşılaştım ikinci katta karlı pencerelerde
taze esmer bir yalaza gibi geçti alnımın üzerinden
şair Nikolas Gilyen Havana'ya döndü çoktan
yıllarca Avrupa ve Asya otellerinin hollerinde oturup içtikti yudum
yudum şehirlerimizin hasretini
iki şey var ancak ölümle unutulur
anamızın yüzüyle şehrimizin yüzü
kapıcı uğurladı beni gocuğu geceye batık
yürüdüm buz gibi esen yelin ve neonların içinde yürüdüm
vakit hızla ilerliyordu yaklaşıyordum gece yarılarına
çıktılar önüme ansızın
oraları gündüz gibi aydınlıktı ama onları benden başka gören olmadı
bir mangaydılar
kısa konçlu çizmeleri pantolonları ceketleri
kolları kollarında gamalı haç işaretleri
elleri ellerinde otomatikleri vardı
omuzları miğferleri vardı ama başları yoktu
omuzlarıyla miğferlerinin arası boşluktu
hattâ yakaları boyunları vardı ama başları yoktu
ölümlerine ağlanmayan askerlerdendiler
yürüdük
korktukları hem de hayvanca korktukları belli
gözlerinden belli diyemem
başları yok ki gözleri olsun
korktukları hem de hayvanca korktukları belli
belli çizmelerinden
korku belli mi olur çizmelerden
oluyordu onlarınki
korkularından ateş etmeğe de başladılar artsız arasız
bütün yapılara bütün taşıt araçlarına bütün canlılara
her sese her kımıltıya ateş ediyorlar
hattâ Şopen Sokağı'nda mavi balıklı bir afişe ateş ettiler
ama ne bir sıva parçası düşüyor ne bir cam kırılıyor
ve kurşun seslerini benden başka duyan yok
ölüler bir SS mangası da olsa ölüler öldüremez
ölüler dirilerek öldürür kurt olup elmanın içine girerek
ama korktukları hem de hayvanca korktukları belli
bu şehir öldürülmemiş miydi kendileri öldürülmeden önce
bu şehrin kemikleri birer birer kırılıp derisi yüzülmemiş miydi
derisinden kitap kabı yapılmamış mıydı yağından sabun saçlarından sicim
ama işte duruyordu karşılarında gecenin ve buz gibi esen yelin içinde sıcak
bir fırancala gibi
vakit hızla ilerliyordu yaklaşıyordum gece yarılarına
Belveder yolunda düşündüm Lehlileri
kahraman bir mazurka oynuyorlar tarihleri boyunca
Belveder yolunda düşündüm Lehlileri
bana ilk ve belki de son nişanımı bu sarayda verdiler
tören memuru açtı yaldızlı ak kapıyı
girdim büyük salona genç bir kadınla
saçları saman sarısı kirpikleri mavi
ortalıkta da ikimizden başka kimseler yoktu
bir de akvareller bir de incecik koltuklar kanapeler bebekevlerindeki gibi
ve sen bundan dolayı
bir resimdin açık maviyle çizilmiş belki de bir taş bebektin
belki bir pırıltıydın düşümden damlamış sol mememin üstüne
uyuyordun alacakaranlıkta alt ranzada
ak boynun uzundu yuvarlaktı
yıllardır böyle derin uykulara dalmışlığın yoktu
ve işte Kırakof şehrinde Kapris Barı
vakit hızla ilerliyor gece yarılarına yaklaşıyoruz
ayrılık masanın üstündeydi kahve bardağınla limonatamın arasında
onu oraya sen koydun
bir taş kuyunun dibindeki suydu
bakıyorum eğilip
bir koca kişi gülümsüyor bir buluta belli belirsiz
sesleniyorum
seni yitirmiş geri dönüyor sesimin yankıları
ayrılık masanın üstündeydi cıgara paketinde
gözlüklü garson getirdi onu ama sen ısmarladın
kıvrılan bir dumandı gözlerinin içinde senin
cıgaranın ucunda senin
ve hoşça kal demeğe hazır olan avucunda
ayrılık masanın üstünde dirseğini dayadığın yerdeydi
aklından geçenlerdeydi ayrılık
benden gizlediklerinde gizlemediklerinde
ayrılık rahatlığındaydı senin
senin güvenindeydi bana
büyük korkundaydı ayrılık
birdenbire kapın açılır gibi sevdalanmak birilerine ansızın
oysa beni seviyorsun ama bunun farkında değilsin
ayrılık bunu farketmeyişindeydi senin
ayrılık kurtulmuştu yerçekiminden ağırlığı yoktu tüy gibiydi diyemem
tüyün de ağırlığı var ayrılığın ağırlığı yoktu ama kendisi vardı
vakit hızla ilerliyor gece yarıları yaklaşıyor bize
yürüdük yıldızlara değen Ortaçağ duvarlarının karanlığında
vakit hızla akıyordu geriye doğru
ayak seslerimizin yankıları sarı sıska köpekler gibi geliyordu
ardımızdan koşuyordu önümüze
Yegelon Üniversitesi'nde şeytan taşlara tırnaklarını batıra batıra dolaşıyor
bozmağa çalışıyor Kopernik'in Araplardan kalma usturlabını
ve pazar yerinde bezzazlar çarşısının kemerleri altında rok end rol oynuyor Katolik öğrencilerle
vakit hızla ilerliyor gece yarılarına yaklaşıyoruz
vuruyor bulutlara kızıltısı Nova Huta'nın
orda köylerden gelen genç işçiler madenle birlikte
ruhlarını da alev alev döküyor yeni kalıplara
ve ruhların dökümü madenin dökümünden bin kere zordur
Meryem Ana kilisesinde çan kulesinde saat başlarını çalan borozan gece
yarısını çaldı
Ortaçağdan gelen çığlığı yükseldi
şehre yaklaşan düşmanı verdi haber
ve sustu gırtlağına saplanan okla ansızın
borazan iç rahatlığıyla öldü
ve ben yaklaşan düşmanı görüp de haber veremeden öldürülmenin acısını
düşündüm
vakit hızla ilerliyor gece yarıları ışıklarını yeni söndürmüş bir vapur
iskelesi gibi arkada kaldı
seher vakti habersizce girdi gara ekspres
yağmurlar içindeydi Prag
bir gölün dibinde gümüş kakma bir sandıktı
kapağını açtım
içinde genç bir kadın uyuyor camdan kuşların arasında
saçları saman sarısı kirpikleri mavi
yıllardır böyle derin uykulara dalmışlığı yoktu
kapadım kapağı yükledim sandığı yük vagonuna
habersizce usulcacık çıktı gardan ekspres
baktım arkasından kollarım iki yanıma sarkık
yağmurlar içindeydi Prag
sen yoksun
uyuyorsun alacakaranlıkta alt ranzada
üst ranza bomboş
sen yoksun
yeryüzünün en güzel şehirlerinden biri boşaldı
içinden elini çektiğin bir eldiven gibi boşaldı
söndü artık seni görmeyen aynalar nasıl sönerse
yitirilmiş akşamlar gibi Vıltava suyu akıyor köprülerin altından
sokaklar bomboş
bütün pencerelerde perdeler inik
tıramvaylar bomboş geçiyor
biletçileri vatmanları bile yok
kahveler bomboş
lokantalar barlar da öyle
vitrinler bomboş
ne kumaş ne kristal ne et ne şarap
ne bir kitap ne bir şekerleme kutusu
ne bir karanfil
şehri duman gibi saran bu yalnızlığın içinde bir koca kişi yalnızlıkta on kat
artan ihtiyarlığın kederinden silkinmek için Lejyonerler Köprü-
sü'nden martılara ekmek atıyor
gereğinden genç yüreğinin kanına batırıp
her lokmayı
vakitleri yakalamak istiyorum
parmaklarımda kalıyor altın tozları hızlarının
yataklı vagonda bir kadın uyuyor alt ranzada
yıllardır böyle derin uykulara dalmışlığı yoktu
saçları saman sarısı kirpikleri mavi
elleriyse gümüş şamdanlarda mumlardı
üst ranzada uyuyanı göremedim
ben değilim bir uyuyan varsa orda
belki de üst ranza boş
Moskova'ydı üst ranzadaki belki
duman basmış Leh toprağını
irest'i de basmış
iki gündür uçaklar kalkıp inemiyor
ama tirenler gelip gidiyor bebekleri akmış gözlerin içinden geçiyorlar
Berlin'den beri kompartımanda bir başımayım
karlı ovaların güneşiyle uyandım ertesi sabah
yemekli vagonda kefir denen bir çeşit ayran içtim
garson kız tanıdı beni
iki piyesimi seyretmiş Moskova'da
garda genç bir kadın beni karşıladı
beli karınca belinden ince
saçları saman sarısı kirpikleri mavi
tuttum elinden yürüdük
yürüdük güneşin altında karları çıtırdata çıtırdata
o yıl erken gelmişti bahar
o günler Çobanyıldızına haber uçurulan günlerdi
Moskova bahtiyardı bahtiyardım bahtiyardık
yitirdim seni ansızın Mayakovski Alanı'nda yitirdim ansızın seni oysa
ansızın değil çünkü önce yitirdim avucumda elinin sıcaklığını senin
sonra elinin yumuşak ağırlığını yitirdim avucumda sonra elini
ve ayrılık parmaklarımızın birbirine ilk değişinde başlamıştı çoktan
ama yine de ansızın yitirdim seni
asfalt denizlerinde otomobilleri durdurup baktım içlerine yoksun
bulvarlar karlı
seninkiler yok ayak izleri arasında
botlu iskarpinli çoraplı çıplak senin ayak izlerini birde tanırım
milisyonerlere sordum
görmediniz mi
eldivenlerini çıkarmışsa ellerini görmemek olmaz
elleri gümüş şamdanlarda mumlardır
milisyonerler büyük bir nezaketle karşılık veriyor
görmedik
İstanbul'da Sarayburnu akıntısını çıkıyor bir romorkör ardında üç
mavna
gak gak ediyor da vak vak ediyor da martı kuşları
seslendim mavnalara Kızıl Meydan'dan romorkörün kaptanına seslenemedim çünkü makinası öyle gümbürdüyordu ki sesimi duyamazdı
yorgundu da kaptan ceketinin düğmeleri de kopuktu
seslendim mavnalara Kızıl Meydan'dan
görmedik
girdim giriyorum Moskova'nın bütün sokaklarında bütün kuyruklara
ve yalnız kadınlara soruyorum
yün başörtülü güler yüzlü sabırlı sessiz kocakarılar
al yanaklı kopça burunlu tazeler şapkaları yeşil kadife
ve genç kızlar tertemiz sımsıkı gayetle de şık
belki korkunç kocakarılar bezgin tazeler şapşal kızlar da var ama onlardan
bana ne
güzeli kadın milleti erkeklerden önce görür ve unutmaz
görmediniz mi
saçları saman sarısı kirpikleri mavi
kara paltosunun yakası ak ve sedef düğmeleri kocaman
Prag'da aldı
görmedik
vakitlerle yarışıyorum bir onlar öne geçiyor bir ben
onlar öne geçince ufalan kırmızı ışıklarını görmez olacağım diye ödüm
kopuyor
ben öne geçtim mi ışıldakları gölgemi düşürüyor yola gölgem koşuyor
önümde gölgemi yitireceğim diye de bir telâştır alıyor beni
tiyatrolara konserlere sinemalara giriyorum
Bolşoy'a girmedim bu gece oynanan operayı sevmezsin
Kalamış'ta Balıkçının Meyhanesine girdim ve Sait Faik'le tatlı tatlı
konuşuyorduk ben hapisten çıkalı bir ay olmuştu onun karaciğeri
sancılar içindeydi ve dünya güzeldi
lokantalara giriyorum estırat orkestraları yani cazları ünlülerin
sırmalı kapıcılara bahşiş sever dalgın garsonlara
gardroptakilere ve bizim mahalle bekçisine soruyorum
görmedik
çaldı geceyarısını Stırasnoy Manastırı'nın saat kulesi
oysa manastır da kule de yıkıldı çoktan
yapılıyor şehrin en büyük sineması oralarda
oralarda on dokuz yaşıma rastladım
birbirimizi birden tanıdık
oysa birbirimizin yüzünü görmüşlüğümüz yoktu fotoğraflarımızı bile
ama yine de birbirimizi birden tanıdık şaşmadık el sıkışmak istedik
ama ellerimiz birbirine dokunamıyor aramızda kırk yıllık zaman duruyor
uçsuz bucaksız donmuş duruyor bir kuzey denizidir
ve Stırasnoy Alanı'na şimdi Puşkin Alanı kar yağmaya başladı
üşüyorum hele ellerim ayaklarım
oysa yün çoraplıyım da kunduralarımla eldivenlerim kürklü
çorapsız olan oydu bezle sarmış postallarında ayaklarını elleri çıplak
ağzında ham bir elmanın tadı dünya
on dördünde bir kız memesi sertliği avuçlarındaki
gözünde türkülerin boyu kilometre kilometre ölümün boyu bir karış
ve haberi yok başına geleceklerin hiçbirinden
onun başına gelecekleri bir ben biliyorum
çünkü inandım onun bütün inandıklarına
sevdim seveceği bütün kadınları
yazdım yazacağı bütün şiirleri
yattım yatacağı bütün hapislerde
geçtim geçeceği bütün şehirlerden
hastalandım bütün hastalıklarıyla
bütün uykularını uyudum gördüm göreceği bütün düşleri
bütün yitireceklerini yitirdim
saçları saman sarısı kirpikleri mavi
kara paltosunun yakası ak ve sedef düğmeleri koskocaman
görmedim

On dokuz yaşım Beyazıt Meydanı'ndan geçiyor çıkıyor Kızıl Meydan'a
Konkord'a iniyor Abidin'e rastlıyorum da meydanlardan konuşuyoruz
evveli gün Gagarin en büyük meydanı dolaşıp döndü Titof da dolaşıp
dönecek hem de on yedi buçuk kere dolanacak ama daha bundan
haberim yok
meydanlarla yapılardan konuşuyoruz Abidin'le tavan arasındaki otel
odamda
Sen ırmağı da akıyor Notr Dam'ın iki yanından
ben geceleyin penceremden bir ay dilimiymiş gibi görüyorum Sen
ırmağını rıhtımında yıldızların
bir de genç bir kadın uyuyor tavan arasındaki odamda Paris damlarının
bacalarına karışmış
yıllardır böyle derin uykulara dalmışlığı yoktu
saman sarısı saçları bigudili mavi kirpikleriyse yüzünde bulut
çekirdekteki meydanla çekirdekteki yapıdan konuşuyoruz Abidin'le
meydanda fırdönen Celâlettin'den konuşuyoruz
Abidin uçsuz bucaksız hızın renklerini döktürüyor
ben renkleri yemiş gibi yerim
ve Matis bir manavdır kosmos yemişleri satar
bizim Abidin de öyle Avni de Levni de
mikroskobun ve füze lumbuzlarının gördüğü yapılar meydanlar renkler
ve şairleri ressamları çalgıcıları onların
hamlenin resmini yapıyor Abidin yüz elliye altmışın meydanlığında
suda balıkları nasıl görüp suda balıkları nasıl avlayabilirsem öyle görüp
öyle avlayabilirim kıvıl kıvıl akan vakitleri tuvalinde Abidin'in
Sen ırmağı da bir ay dilimi gibi
genç bir kadın uyuyor ay diliminin üstünde
onu kaç kere yitirip kaç kere buldum daha kaç kere yitirip kaç kere
bulacağım
işte böyle işte böyle kızım düşürdüm ömrümün bir parçasını Sen ırmağına
Sen Mişel Köprüsü'nden
ömrümün bir parçası Mösyö Düpon'un oltasına takılacak bir sabah çiselerken aydınlık
Mösyö Düpon çekip çıkaracak onu sudan Paris'in mavi suretiyle birlikte
ve hiçbir şeye benzetemiyecek ömrümün bir parçasını ne balığa ne
pabuç eskisine
atacak onu Mösyö Düpon gerisin geriye Paris'in suretiyle birlikte suret
eski yerinde kalacak.
Sen ırmağıyla akacak ömrümün bir parçası büyük mezarlığına ırmakların
damarlarımda akan kanın hışırtısıyla uyandım
parmaklarımın ağırlığı yok
parmaklarım ellerimle ayaklarımdan kopup havalanacaklar salına salına
dönecekler başımın üstünde
sağım yok solum yok yukarım aşağım yok
Abidin'e söylemeli de resmini yapsın Beyazıt Meydanı'nda şehit düşenin
ve Gagarin Yoldaşın ve daha adını sanını kaşını gözünü bilmediğimiz Titof Yoldaşın ve ondan sonrakilerin ve tavan arasında yatan
genç kadının
Küba'dan döndüm bu sabah
Küba meydanında altı milyon kişi akı karası sarısı melezi ışıklı bir
çekirdek dikiyor çekirdeklerin çekirdeğini güle oynaya
sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin
işin kolayına kaçmadan ama
gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil
ne de ak örtüde elmaların
ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkini
sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin
1961 yazı ortalarında Küba'nın resmini yapabilir misin
çok şükür çok şükür bugünü de gördüm ölsem de gam yemem gayrının
resmini yapabilir misin üstat
yazık yazık Havana'da bu sabah doğmak varmışın resmini yapabilir misin
bir el gördüm Havana'nın 150 kilometre doğusunda deniz kıyısına yakın
bir duvarın üstünde bir el gördüm
ferah bir türküydü duvar
el okşuyordu duvarı
el altı aylıktı okşuyordu boynunu anasının
on yedi yaşındaydı el ve Mariya'nın memelerini okşuyordu avucu nasır
nasırdı ve Karayip denizi kokuyordu
yirmi yaşındaydı el ve okşuyordu boynunu altı aylık oğlunun
yirmi beş yaşındaydı el ve okşamayı unutmuştu çoktan
otuz yaşındaydı el ve Havana'nın 150 kilometre doğusunda deniz
kıyısında bir duvarın üstünde gördüm onu
okşuyordu duvarı
sen el resimleri yaparsın Abidin bizim ırgatların demircilerin ellerini
Kübalı balıkçı Nikolas'ın da elini yap karakalem
kooperatiften aldığı pırıl pırıl evinin duvarında okşamaya kavuşan ve
okşamayı bir daha yitirmeyecek Kübalı balıkçı Nikolas'ın elini
kocaman bir el
deniz kaplumbağası bir el
ferah bir duvarı okşayabildiğine inanamayan bir el
artık bütün sevinçlere inanan bir el
güneşli denizli kutsal bir el
Fidel'in sözleri gibi bereketli topraklarda şekerkamışı hızıyla fışkırıp
yeşerip ballanan umutların eli
1961'de Küba'da çok renkli çok serin ağaçlar gibi evler ve çok rahat evler
gibi ağaçlar diken ellerden biri
çelik dökmeğe hazırlanan ellerden biri
mitralyözü türküleştiren türküleri mitralyözleştiren el
yalansız hürriyetin eli
Fidel'in sıktığı el
ömrünün ilk kurşunkalemiyle ömrünün ilk kâadına hürriyet sözcüğünü
yazan el
hürriyet sözcüğünü söylerken sulanıyor ağızları Kübalıların balkutusu bir
karpuzu kesiyorlarmış gibi
ve gözleri parlıyor erkeklerinin
ve kızlarının eziliyor içi dokununca dudakları hürriyet sözcüğüne
ve koca kişileri en tatlı anılarını çekip kuyudan yudum yudum içiyor
mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin
hürriyet sözcüğünün resmini ama yalansızının
akşam oluyor Paris'te
Notr Dam turuncu bir lamba gibi yanıp söndü ve Paris'in bütün eski
yeni taşları turuncu bir lamba gibi yanıp söndü
bizim zanaatları düşünüyorum şiirciliği resimciliği çalgıcılığı filan düşünüyorum ve anlıyorum ki
bir ulu ırmak akıyor insan eli ilk mağaraya ilk bizonu çizdiğinden beri
sonra bütün çaylar yeni balıkları yeni su otları yeni tatlarıyla dökülüyor
onun içine ve kurumayan uçsuz bucaksız akan bir odur.
Paris'te bir kestane ağacı olacak
Paris'in ilk kestanesi Paris kestanelerinin atası
İstanbul'dan gelip yerleşmiş Paris'e Boğaz sırtlarından
hâlâ sağ mıdır bilmem sağsa iki yüz yaşında filân olmalı
gidip elini öpmek isterdim
varıp gölgesinde yatsak isterdim bu kitabın kâadını yapanlar yazısını
dizenler nakışını basanlar bu kitabı dükkânında satanlar para verip
alanlar alıp da seyredenler bir de Abidin bir de ben bir de bir saman
sarısı[Only Registered Users Can See Links] belâsı başımın.

KaRdeLeN
6 January 2009, 15:22
[Only Registered Users Can See Links]

Dogan günes, yildizlar...
Geceler boyu yürüdügüm yollar...
Caddeler, sokaklar...
Sirilsiklam islandigim yagmurlar...
Gözyasimla islattigim kagitlar... hoscakalin...
Hoscakalin...
Sehirler, istanbul... Ankara... Yozgat...
Ege... Akdeniz...Anadolu
Hoscakal gözümün nuru

Vatanimin pusatsiz kahramanlari...
Memleketim, topragim...
Topragimin güzel insanlari... hoscakalin...
Hoscakalin sevda türküleri...
Sezenimin en icli sarkilari...
Günün en sevdigim saatleri...
Dostlarimin demli, sicak cay sohbetleri...
Devrim türkülerinin baskaldirmayısi ögreten dudaklari
Kitaplarim, siirlerim, sazim, sarkılarim...

Hoscakalin
Hoscakal anne, Hoscakal baba,
Kardesim, Kardeslerim,dostlarim..
Ve kadinim
Hoscakalin

iste geldik yolun sonuna..
Derin bir nefes aldim...
Uzak diyarlardan gelen esintileri dinliyorum
Dinle Sevdigim...

Sana son sarkimi soyluyorum...
Son kez Dizelerim sana yoneliyor...
Kapat gözlerini cicekler Kizi...
Bir adam hayatini Ayaklarina döküyor

Derin bir nefes daha cektim sevginden...
Sessizce baktim yildizlara...
Son kez kalemi elime aldim,
Seni yazmak icin Kagitlara...

Dinle sevdigim ...
Seni yazmayısa calismaktayim yasak sarkilarla bir...
Yani en zorunu vermekteyim Sinavlarin ...
Olümlerden ölüm begenmekteyim...
Her yanimda sevda cicekleri...

Ne vakit bu kalem elimden duser,
Anlaki cok uzaklarda türküler söylemekte dudaklarim...
Anlaki sesim solugum kesildi...
Anlaki icimden koca bir sehir gitti...

Ne vakit bu kalem elimden düser,
Anlaki kapamisim gözlerimi...
Son nefesimi vermekteyim...
Yada icime cekmekteyim,
Son nefeste diye seni...

Bu siiri gurbetinsesine degil DAGLARA,
Sana degil yokluguna,
Kalemle degil kanimla...
Kursunlarla yüregime yazmaktayim...
Seni gördügüm ilk andan beri...
Ellerimle mezarini kazmaktayim...

Kapat gözlerini cicekler kizi...
Ben gittigimde...
Yani anlimi dayadigimda o soguk mermer tasa...
Yani dort yani civili tahtanin arasindan,
Dostlara helal ettigimde hakkimi...

Beyazlar icinde...
Yani bu siir bittiginde...
Okyanusun bilmem hangi issiz dalgasina dusmus...
Bir kibrit alevi olacak gozlerim...
Siirim isimsiz kalacak belkide...
Ruhum bedensiz...
Sevdam sahipsiz kalacak...
Yozgat bensiz kalacak ...
Saatler ayriligi vuranda,
Toprak alacak bedenimi...
Her yanimda sevda cicekleri...
Aci bir tebessum olacaksin dudaklarimda...
Nedenini kimselerin bilmedigi...

Kapat gözlerini cicekler kizi...
Siirim sahipsiz kaldigi vakit,
Kul olsun yalnizlar...
Bir yildiz kaysin bas ucundan
Terkedilmis ruhumun tutsakligindan...
Koparip gulusleri,
Göklerde bir yildizi eksik saysinlar...
Beni bir nülifere sarsinlar...
Nefesini nefesine katsinlar...
Kucuk bir mezar tasi diksinler bas ucuma...
Adini, Adimin yanina yazsinlar...

Kapat gözlerini Cicekler kizi...
Kapatki görmeyeyim,
Beni yeniden hayata vede aska cagiran...
Bal rengi gözlerini...
Kapatki üsüsün ellerim...
Dogmasin gunes ne yazar...
Varsin karanliga hapis olsun gündüzlerim...
Kapat gözlerini sevdigim...
Kapatki görmesin gözlerin agladigimi...
Görme devrildigini bir dagin...
VE yandigini koca bir hayatin...

Kapat gözlerini cicekler kizi ...
Hayal kur benimle bir ...
Düsünki saclarina dokunmakta ellerim...
Usulca mum isinginda,
Ac gözlerini sevdigim...
Ve düsünki gözlerine deymekte Deymekte gözlerim...

Saatler durmus...
Hüzün kaybolmus...
icime sicaligin dolmus...
Bütün türküler bizim olmus...
Her yanimda sevda cicekleri...
En iclisini yasamaktayiz sevdalarin...
Ve dudaklarinda dokunmakta parmaklarim...

Hayir...
Kapat gözlerini...
DAHA SIKI KAPAT...
Herdem hayalin icime dolar...
Dolarda sigmaz tenime sevgin...
Ruhum Benimden, Sevdan gözlerimden tasar...
Bilirim; düslerle Gercekler Ayri ayri yasar...

Seni ektim yüregimin her bir kosesine,
Simdi gozyasi dokmekteyim...
Garip hasta bir yürek benimkisi...
Senden baska mahsul vermeyen aci toprak...
Ne eksem sen bitmektesin...
Birkez olsun söyleyemedim...
Gözlerinin icine baka baka...
Kana kana söyleyemedim,söyle yana yana...
iste simdi söylüyorum;
Seni seviyorum...

Kapat gözlerini cicekler Kizi...
Birak tadina varayim iki elimenin...
Seviyorum seni..
Basi sonu olmayısan koca bir siir gibi...
Seviyorum seni...
Dogmak gibi, ölmek gibi...
Yasamak gibi...

KaRdeLeN
6 January 2009, 15:25
[Only Registered Users Can See Links]

Ben arkandan sadece baktim...
Oysa,Oysa söylenecek o kadar çok seyim vardi ki
Gidersen, iyiye dair ne varsa içimde, yitirecegim hepsini.
Gidersen, sönecek içimdeki ates ve bir daha hiç kimse yakamayısacak.
Gidersen, karanliga mahkum edeceksin gözlerimi, o karanlikta yolumu
kaybedecegim.
...diyecektim sana...
KONUSAMADIM...

Gittin...
Gidisini görmemek için gözlerimi kapadim.
Öylesine acidi ki içim;
tutup koparsalardi kolumu, bacagimi bu kadar aci duymazdim.
tutup koparsalardi kolumu, bacagimi bu kadar aci
AGLAYAMADIM...

Gittin...
Seni delicesine bir tutkuyla seviyordum oysa...
Tutkum seninle olmakti, tutkum teninde erimek,
tutkum hayati sadece seninle paylasmakti.
ANLATAMADIM...

Gittin...
Gidisini önlemek için tutmak vardi ellerinden.
Ellerim degil miydi her dokunusumda seni ürperten?
Ürperirdin yine, biliyorum.
Bir kez dokunsam, bir kez tutsam ellerini,
gitmek için biriktirdigin bütün cesaretin kaybolurdu.
TUTAMADIM...

TUTAMADIM...
Bir yikim gibiydi gidisin.
Sen adim adim uzaklasirken benden
çöküp kaldi bedenim oldugu yere.
Nice terk edilislere dayanan bu yürek,bu kez yenilmisti.
Bu kadar zayif degildim ben kalkmaliydim.
KALKAMADIM...

Gittin...
Oysa geldigin gün gidecegini biliyordum.
Hazirdim gidisine. Kaçak zamanlari yasiyorduk.
Zaman bitecek ve sen gidecektin.
Bense gidisinin ertesi günü hayatima kaldigim yerden devam edecektim.
DEVAM EDEMEDIM...

Gittin...
Bir sey söyledin mi giderken?..
"Kal" dememi istedin mi?
Son bir kez "Seni Seviyorum" dedin mi?...
"Bekle beni, dönecegim..." diye umut verdin mi?..
Beynim öylesine ugulduyordu ki.
DUYAMADIM...

Gittin...
Nereye gittigin önemli degildi.
Binlerce km. uzakta da olsan, iki metre ötemde de fark etmiyordu
Artik yoktun ve asil bu düsünce beni felç ediyordu.
Kurtulmaliydim senden,
bu yokluk duygusundan kurtulmaliydim.
KURTULAMADIM...

Gittin...
Unutulanlarin arasina katilmaliydin.
Anilari sandiga koyup hayati yeniden yakalamaliydim.
Bu ask noktalanmaliyd, bu sevdadan vazgeçmeliydim.
YAPAMADIM...

Gittin...
Bir okyanusun ortasinda,
tek küregi kaybolmus sandalda dev dalgalarla
bogusan bir denizciyim simdi.
BIL KI SEVMEKTEN VAZGEÇMEDIM SENI,
BIL KI SENINLE BIRLIKTE, SEVDANI DA TASIYACAGIM YÜREGIMDE,
BIL KI;
SENI ASLA UNUTmayısACAGIM

Biliyorum aslinda sen hiç bir zaman gelmedin bana.
Duymuyorsun !
Gitme diyorum sana,gitme !
Çigliklarim boguluyor gecenin karanliginda.
Gece korkunç, gece sessiz, gece yalniz...
Sesim kisiliyor
Gidisin bitisi olacak yüregimdeki heyecanin,
Gidisin sönüsü olacak gözlerimdeki atesin.
Beni,yüregimdeki sevgiyi,
Gözlerimdeki bitmek bilmeyen umudu unuttun!
Ama ne olur bunu unutma.
Gidisin dinderemez bu firtinayi.
Bir firtinanin ugultusuyla sesleniyorum sana;
GITME....

KaRdeLeN
6 January 2009, 15:28
[Only Registered Users Can See Links] Dönen Sevgiliye

Bir sabah uyanirken sen
Bir çiglik kopacak
Bu çiglik seni ve herkesi uyandiracak
Kalkip nereden geliyor diye bakacaksin
Baktiginda bizim evden geldigini anlayacaksin
Sen daha saskinligini üzerinden atmadan
Bir sela çinlayacak kulaklarinda
Bu sehrin yorgun sokaklarinda
Tüm insanlar toplanacak bir araya
Benim öldügümü söylecekler sana
Inanmak istemiyeceksin duyduklarina
Ama ya gördüklerin
Sarmislar beni beyaz bir çarsava
Bir araba gelip duracak kapiya
Hoca dua edecek bas ucumda
Derken tabuta koymak isteyecekler beni
Vermemek için tutacaksin kefeni
Yaslar süzülecek yanaklarindan
Yalvaran gözlerle bakacaksin bana
Dokunmayin diyeceksin ne olur ona
Ben koyayim onu tabuta
Ellerin ve kalbin varmayacak tabuta
Mecbur oldugunu anlayacaksin birden
Koyacaklar beni o uzun sandiga
Ve dönüp bana......
<< SENI SEVIYORUM &#246;lemezsin >> diyeceksin
Sonra d&#246;n&#252;p s&#246;z&#252;m yalan degil Inan bana diyeceksin....
Benim yilardir &#231;ektigimi
Sen bir anda &#231;ekeceksin
Sonunda yaptigin hatayi anlayip
Bir an uzun uzun yasli g&#246;zlerle bakacaksin
Bak bana d&#246;nd&#252;m diye yalvaracaksin Ama nafile...
Ge&#231; kaldigini sende anliyacaksin
Mecburen seni seveni kefenin i&#231;inde birakip
Ondan sonra t&#252;m insanlara d&#246;n&#252;p
<< GE&#199; D&#214;NEN SEVGILIYE >> Diye haykiracaksin...

KaRdeLeN
6 January 2009, 15:31
SEVECEGiM SENi
Nasil seviyordun beni, hatirliyor musun? [Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links];3Cb%3E%3C/b%3E:hidebutterfly%28%29)
Bana "senden asla vazgecmem" diyordun
Biliyorum simdi gidiyorsun
Gidiyorsun, ama sonum olursun!

Sana yalvarmayacagim "kal" diye
Diz c&#246;k&#252;p &#246;n&#252;nde aglamayacagim "gitme" diye
Duramam artik sensiz bu sehirde
Senin izin var, senin kokun var heryerde!

Masamda resmin, var kulagimda sesin
Su d&#252;nyada sevilecek adam bir tek sen misin?
Hic acimadan herseyi bitirdin
Demekki sen adam degilmissin!

Git hadi durma, bakma ardina
At beni hadi k&#246;r karanligi
S&#246;yle ne neden oldu bu ayriliga
Bimiyorum dayanirmiyim yalnizliga!

Hasret sancisi simdiden yakiyor icimi
Biliyorum &#246;zleyecegim seni sevmeyi
S&#246;yle, benden vazgectin mi?
Git, ama sunu bilki, &#246;lenedek sevecegim seni!!!!! [Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links])

ceyLin
6 January 2009, 15:32
SEBASTIAN BACH

Güz sabahı üzüm bağında
Sıra sıra büklüm büklüm
Kütüklerin tekrarı.
Kütüklerde salkımların[Only Registered Users Can See Links]
Salkımlarda tanelerin[Only Registered Users Can See Links]
Tanelerde aydınlığın.

Geceleyin çok büyük çok beyaz evde[Only Registered Users Can See Links]
Herbirinde ayrı ışık[Only Registered Users Can See Links]
Pencerelerin tekrarı.

Yağan bütün yağmurların tekrarı
Toprağa[Only Registered Users Can See Links] ağaca[Only Registered Users Can See Links] denize[Only Registered Users Can See Links]
Elime[Only Registered Users Can See Links] yüzüme[Only Registered Users Can See Links] gözüme
Ve camda ezilen damlalar.

Günlerimin tekrarı
Birbirine benzeyen[Only Registered Users Can See Links]
Benzemeyen günlerimin.

Örülen örgüdeki tekrar[Only Registered Users Can See Links]
Yıldızlı gökyüzündeki tekrar
Ve bütün dillerde 'seviyorum'un tekrarı
Ve yapraklarda ağacın tekrarı.
Ve her ölüm döşeğinde acısı tez biten yaşamanın.

Yağan kardaki tekrar[Only Registered Users Can See Links]
İncecikten yağan karda[Only Registered Users Can See Links]
Lapa lapa yağan karda[Only Registered Users Can See Links]
Buram buram yağan karda
Esen tipide savrularak
Ve yolumu kesen kardaki tekrar.


Çocuklar koşuyor avluda.
Avluda koşuyor çocuklar.
İhtiyar bir kadın geçiyor sokaktan.
Sokaktan ihtiyar bir kadın geçiyor.
Geçiyor sokaktan ihtiyar bir kadın.

Geceleyin çok büyük[Only Registered Users Can See Links] çok beyaz evde
Herbirinde ayrı ışık[Only Registered Users Can See Links]
Pencerelerin tekrarı.

Salkımlarda tanelerin[Only Registered Users Can See Links]
Tanelerde aydınlığın.

Yürümek iyiye[Only Registered Users Can See Links] haklıya[Only Registered Users Can See Links] doğruya
Dövüşmek yolunda iyinin[Only Registered Users Can See Links] haklının[Only Registered Users Can See Links] doğrunun
Zaptetmek iyiyi[Only Registered Users Can See Links] haklıyı[Only Registered Users Can See Links] doğruyu.

Sessiz gözyaşın ve gülümsemen gülüm[Only Registered Users Can See Links]
Hıçkırıkların ve kahkahan gülüm.
Pırıl pırıl bembeyaz dişli kahkahanın tekrarı.

Güz sabahı üzüm bağında
Sıra sıra[Only Registered Users Can See Links] büklüm büklüm
Kütüklerin tekrarı.
Kütüklerde salkımların[Only Registered Users Can See Links]
Salkımlarda tanelerin[Only Registered Users Can See Links]
Tanelerde aydınlığın[Only Registered Users Can See Links]
Aydınlıkta yüreğimin.

Tekrardaki mucize gülüm[Only Registered Users Can See Links]
Tekrarın tekrarsızlığı!

ceyLin
6 January 2009, 15:32
SEN BENİM SARHOŞLUĞUMSUN

Sen benim sarhoşluğumsun
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
üstüm başım çamur içinde
yanıp sönen ışığına düşe kalka giderim.

ceyLin
6 January 2009, 15:33
SEN...

En güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
Ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye
en güzel günlerimin bu üç mel'un adamını
yer yer tırnaklarımla kazıdım
hatıralarımın camını..
En güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
Biri sensin[Only Registered Users Can See Links]
biri o[Only Registered Users Can See Links]
biri ötekisi..
Düşmanımdır ikisi..
Sana gelince...
Yazıyorsun..
Okuyorum..
Kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa[Only Registered Users Can See Links]
insanın
bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum..
Ne yazık!..
Ne kadar
beraber geçmiş günlerimiz var;
senin
ve benim
en güzel günlerimiz..
Kalbimin kanıyla götüreceğim
ebediyete
ben o günleri..
Sana gelince[Only Registered Users Can See Links] sen o günleri -
kendi oğluyla yatan[Only Registered Users Can See Links]
kızlarının körpe etini satan
bir ana gibi satıyorsun!.
Satıyorsun:
günde on kaat[Only Registered Users Can See Links]
bir çift rugan pabuç[Only Registered Users Can See Links]
sıcak bir döşek
ve üç yüz papellik rahat
için...
En güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
Biri sensin[Only Registered Users Can See Links]
Biri o[Only Registered Users Can See Links]
biri ötekisi...
Kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi...
Sana gelince...
Ne ben Sezarım[Only Registered Users Can See Links]
Ne de sen Brütüssün...
Ne ben sana kızarım
ne de zatın zahmet edip bana küssün..
Artık seninle biz[Only Registered Users Can See Links]
düşman bile değiliz..

ceyLin
6 January 2009, 15:33
SENİ DÜŞÜNMEK

Seni düşünmek güzel şey[Only Registered Users Can See Links] ümitli şey[Only Registered Users Can See Links]
Dünyanın en güzel sesinden
En güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey...
Fakat artık ümit yetmiyor bana[Only Registered Users Can See Links]
Ben artık şarkı dinlemek değil[Only Registered Users Can See Links]
Şarkı söylemek istiyorum.

ceyLin
6 January 2009, 15:34
SENİ DÜŞÜNÜRÜMSeni düşünürüm
Anamın kokusu gelir burnuma
Dünya güzeli anamın

Binmişsin atlıkarıncasına içimdeki bayramın
Fırdönersin eteklerinle saçların uçuşur
Bir yitirip bir bulurum al al olmuş yüzünü

Sebebi ne
Seni bir bıçak yarası gibi hatırlamamın
Sen böyle uzakken senin sesini duyup
Yerimden fırlamamın sebebi ne?

Diz çöküp bakarım ellerine
Ellerine dokunmak isterim
Dokunamam
Arkasından camın
Ben bir şaşkın seyircisiyim gülüm
Alaca karanlığımda oynadığım dramın

ceyLin
6 January 2009, 15:34
SENİN RESMİNİ BEN YAPACAĞIM

Kimseler yapamaz senin resmini
Kıyıdan açılanın tanyerinden esenin
Aramasınlar seni renklerin atlıkarıncasında
Dayanmış tahta parmaklığa bir bağ taraçasında iklimler

Bizden en uzak gezegenin kederi
Aramasınlar seni uyaklarında ışıkla gölgenin
Sen oyunun dışındasın oylumların da yüzeylerinde
Bir yerlerde bir sevinç günün birinde fışkırır

Kimseler yapamaz senin resmini
Kıyıdan açılanın tan yerinden esenin
Sen kendi resmini kendin de yapamazsın
Gümüş kanatlı bir balık sıçrıyor enginde

Aynaların içine girip ötelere gitme boşu boşuna geceleri
Yitirilmiş erkekler gelir kadınlar koğuşuna geceleri
Sen kendi resmini kendin de yapamazsın
Bir açılıp bir kapanır kapılar yüreğinde

Senin resmini ben yapacağım...

ceyLin
6 January 2009, 15:34
SESİMİZ

Çeneni avuçlarının içine alıp[Only Registered Users Can See Links]
duvara dalıp
kalma! .
Çeneni avuçlarının içine alma! .
Kalk!
Pencereye gel!
Bak!
Dışarda gece bir cenup denizi gibi güzel[Only Registered Users Can See Links]
çarpıyor pencerene dalgaları..
Gel!
Dinle havaları:
havalar seslerin yoludur[Only Registered Users Can See Links]
havalar seslerle doludur:
toprağın[Only Registered Users Can See Links] suyun[Only Registered Users Can See Links] yıldızların
ve bizim seslerimizle...
Pencereye gel!
Havaları dinle bir:
Sesimiz yanındadır[Only Registered Users Can See Links]
sesimiz seninledir...

ceyLin
6 January 2009, 15:34
SEVGİLİM YALAN SÖYLERSEM
Sevgilim yalan söylersem sana
Kopsun ve mahrum kalsın dilim
Seni seviyorum demek bahtiyarlığından

Sevgilim yalan yazarsam sana
Kurusun ve mahrum kalsın elim
Okşayabilmek saadetinden seni

Sevgilim yalan söylerse sana gözlerim
İki nadim gözyaşı gibi avuçlarıma aksınlar
Ve göremesinler seni bir daha

ceyLin
6 January 2009, 15:35
SEVİYORUM SENİ

Seviyorum seni
ekmeği tuza banıp yer gibi
Geceleyin ateşler içinde uyanarak
ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi
Ağır posta paketini
neyin nesi belirsiz
telaşlı[Only Registered Users Can See Links] sevinçli[Only Registered Users Can See Links] kuşkulu açar gibi
Seviyorum seni
denizi ilk defa uçakla geçer gibi
İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık
içimde kımıldayan birşeyler gibi
Seviyorum seni
Yaşıyoruz çok şükür der gibi.

ceyLin
6 January 2009, 15:35
SICAKLARDA

Bu sıcaklarda seni düşünüyorum
çıplaklığını
boynunu bileklerini
minderde ak bir kuş gibi yatan ayağını
senin söylediklerini.

Bu sıcaklarda seni düşünüyorum
bilmiyorum aklımda en çok kalan ne
gözümün önüne gelen
boynun mu bileklerin mi
çıplak ayağın mı
bana benim olurken söylediklerin mi?

Bu sarı sıcaklarda seni düşünüyorum
bu sarı sıcaklarda bir otel odasında seni düşünüp
yalnızlığımı soyunuyorum
biraz da ölüme benzeyen yalnızlığımı.

ceyLin
6 January 2009, 15:35
SOFRA

Şu Varna deli etti beni[Only Registered Users Can See Links]
divâne etti.
Sofrada domates[Only Registered Users Can See Links] yeşil biber[Only Registered Users Can See Links] kalkan tavası[Only Registered Users Can See Links]
radyoda "Ha uşaklar!" Karadeniz havası[Only Registered Users Can See Links]
rakı kadehte aslan sütü[Only Registered Users Can See Links] anason[Only Registered Users Can See Links]
uy anason kokusu!
Ahbapça[Only Registered Users Can See Links] kardeşçe konuşulan dilim...
A be islâh be[Only Registered Users Can See Links] islâh be hâlim...
Şu Varna deli etti beni
divâne etti...

ceyLin
6 January 2009, 15:35
Sevebilirim[Only Registered Users Can See Links]
hem de nasıl[Only Registered Users Can See Links]
dile benden ne dilersen[Only Registered Users Can See Links]
canımı[Only Registered Users Can See Links] gözlerimi

Kızabilirim[Only Registered Users Can See Links]
ağzım köpürmez[Only Registered Users Can See Links]
ama devenin öfkesi haltetmiş benimkinin yanında[Only Registered Users Can See Links]
devenin öfkesi[Only Registered Users Can See Links] kinciliği değil.

Anlayabilirim
çoğu kere burnumla[Only Registered Users Can See Links]
yani en karanlığın[Only Registered Users Can See Links] en uzaktakinin bile kokusunu alarak
ve döğüşebilirim[Only Registered Users Can See Links]
doğru bulduğum[Only Registered Users Can See Links] haklı bulduğum[Only Registered Users Can See Links] güzel bulduğum herşey için[Only Registered Users Can See Links] herkes için[Only Registered Users Can See Links]
yaşım başım buna engel değil[Only Registered Users Can See Links]
ama gel gör ki çoktan unuttum şaşıp kalmayı.
Şaşkınlık[Only Registered Users Can See Links] alabildiğine yuvarlak açık ve alabildiğine genç gözleriyle bırakıp gitti beni.
Yazık.

ceyLin
6 January 2009, 15:36
VATAN HAİNİ"Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz[Only Registered Users Can See Links] dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar[Only Registered Users Can See Links] üç sütun üstüne[Only Registered Users Can See Links] kapkara haykıran puntolarla[Only Registered Users Can See Links]
bir Ankara gazetesinde[Only Registered Users Can See Links] fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
66 santimetre karede gülüyor[Only Registered Users Can See Links] ağzı kulaklarında[Only Registered Users Can See Links] Amerikan amirali
Amerika[Only Registered Users Can See Links] bütçemize 120 milyon lira hibe etti[Only Registered Users Can See Links] 120 milyon lira.
"Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz[Only Registered Users Can See Links] dedi Hikmet
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."

Evet[Only Registered Users Can See Links] vatan hainiyim[Only Registered Users Can See Links] siz vatanperverseniz[Only Registered Users Can See Links] siz yurtseverseniz[Only Registered Users Can See Links] ben yurt
hainiyim[Only Registered Users Can See Links] ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse[Only Registered Users Can See Links]
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan[Only Registered Users Can See Links]
vatan[Only Registered Users Can See Links] şose boylarında gebermekse açlıktan[Only Registered Users Can See Links]
vatan[Only Registered Users Can See Links] soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın[Only Registered Users Can See Links]
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan[Only Registered Users Can See Links]
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın[Only Registered Users Can See Links]
vatan[Only Registered Users Can See Links] mızraklı ilmühalse[Only Registered Users Can See Links] vatan[Only Registered Users Can See Links] polis copuysa[Only Registered Users Can See Links]
ödeneklerinizse[Only Registered Users Can See Links] maaşlarınızsa vatan[Only Registered Users Can See Links]
vatan[Only Registered Users Can See Links] Amerikan üsleri[Only Registered Users Can See Links] Amerikan bombası[Only Registered Users Can See Links] Amerikan donanması topuysa[Only Registered Users Can See Links]
vatan[Only Registered Users Can See Links] kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan[Only Registered Users Can See Links]
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.

ceyLin
6 January 2009, 15:36
VERA İÇİN

Bir ağaç var içimde
fidesini getirmişim güneşten.
Salınır yaprakları ateş balıkları gibi
yemişleri kuşlar gibi ötüşür.

Yolcular füzelerden
çoktan indi içimdeki yıldıza.
Düşümde işittiğim dille konuşuyorlar[Only Registered Users Can See Links]
komuta[Only Registered Users Can See Links] böbürlenme[Only Registered Users Can See Links] yalvarıp yakarma yok.

İçimde ak bir yol var.
Karıncalar buğday taneleriyle
bayram çığlıklarıyla kamyonlar gelir geçer
ama yasak[Only Registered Users Can See Links] geçemez cenaze arabası

İçimde mis kokulu
kızıl bir gül gibi duruyor zaman.
Ama bugün cumaymış[Only Registered Users Can See Links] yarın cumartesiymiş[Only Registered Users Can See Links]
çoğum gitmiş de azım kalmış[Only Registered Users Can See Links] umurumda değil

ceyLin
6 January 2009, 15:36
YAŞAMAYA DAİR (1-2-3)

1

Yaşamak şakaya gelmez[Only Registered Users Can See Links]
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela[Only Registered Users Can See Links]
yani[Only Registered Users Can See Links] yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden[Only Registered Users Can See Links]
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

Yaşamayı ciddiye alacaksın[Only Registered Users Can See Links]
yani o derecede[Only Registered Users Can See Links] öylesine ki[Only Registered Users Can See Links]
mesela[Only Registered Users Can See Links] kolların bağlı arkadan[Only Registered Users Can See Links] sırtın duvarda[Only Registered Users Can See Links]
yahut kocaman gözlüklerin[Only Registered Users Can See Links]
beyaz gömleğinle bir laboratuarda
insanlar için ölebileceksin[Only Registered Users Can See Links]
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için[Only Registered Users Can See Links]
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken[Only Registered Users Can See Links]
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.

Yani[Only Registered Users Can See Links] öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı[Only Registered Users Can See Links]
yetmişinde bile[Only Registered Users Can See Links] mesela[Only Registered Users Can See Links] zeytin dikeceksin[Only Registered Users Can See Links]
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil[Only Registered Users Can See Links]
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için[Only Registered Users Can See Links]
yaşamak yanı ağır bastığından.

1947

2

Diyelim ki[Only Registered Users Can See Links] ağır ameliyatlık hastayız[Only Registered Users Can See Links]
yani[Only Registered Users Can See Links] beyaz masadan[Only Registered Users Can See Links]
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına[Only Registered Users Can See Links]
hava yağmurlu mu[Only Registered Users Can See Links] diye bakacağız pencereden[Only Registered Users Can See Links]
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.

Diyelim ki[Only Registered Users Can See Links] dövüşülmeye değer bir şeyler için[Only Registered Users Can See Links]
diyelim ki[Only Registered Users Can See Links] cephedeyiz.
Daha orda ilk hücumda[Only Registered Users Can See Links] daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu[Only Registered Users Can See Links]
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.

Diyelim ki hapisteyiz[Only Registered Users Can See Links]
yaşımız da elliye yakın[Only Registered Users Can See Links]
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız[Only Registered Users Can See Links]
insanları[Only Registered Users Can See Links] hayvanları[Only Registered Users Can See Links] kavgası ve rüzgarıyla
yani[Only Registered Users Can See Links] duvarın ardındaki dışarıyla.

Yani[Only Registered Users Can See Links] nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...

1948

3

Bu dünya soğuyacak[Only Registered Users Can See Links]
yıldızların arasında bir yıldız[Only Registered Users Can See Links]
hem de en ufacıklarından[Only Registered Users Can See Links]
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani[Only Registered Users Can See Links]
yani bu koskocaman dünyamız.

Bu dünya soğuyacak günün birinde[Only Registered Users Can See Links]
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil[Only Registered Users Can See Links]
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.

Şimdiden çekilecek acısı bunun[Only Registered Users Can See Links]
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
Böylesine sevilecek bu dünya
'Yaşadım' diyebilmen için...

1948

ceyLin
6 January 2009, 15:36
YİNE SANA DAİR

Sende; ben[Only Registered Users Can See Links] kutba giden bir geminin sergüzeştini[Only Registered Users Can See Links]
Sende; ben[Only Registered Users Can See Links] kumarbaz macerasını keşiflerin[Only Registered Users Can See Links]
Sende uzaklığı[Only Registered Users Can See Links]
Sende; ben[Only Registered Users Can See Links] imkansızlığı seviyorum.

Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine
Ve kan ter içinde[Only Registered Users Can See Links] aç ve öfkeli[Only Registered Users Can See Links]
Ve bir avcı iştahıyla etini dişlemek senin.

Sende[Only Registered Users Can See Links] ben[Only Registered Users Can See Links] imkansızlığı seviyorum[Only Registered Users Can See Links]
Fakat asla ümitsizliği değil..

ceyLin
6 January 2009, 15:36
YİNE MEMLEKETİMİN ÜSTÜNE SÖYLENMİŞTİR

Memleketim[Only Registered Users Can See Links] memleketim[Only Registered Users Can See Links] memleketim[Only Registered Users Can See Links]
ne kasketim kaldı senin ora işi
ne yollarını taşımış ayakkabım[Only Registered Users Can See Links]
son mintanım da sırtımda paralandı çoktan[Only Registered Users Can See Links]
şile bezindendi.
Sen şimdi yalnız saçımın akında[Only Registered Users Can See Links]
enfarktinda yüreğimin[Only Registered Users Can See Links]
alnımın çizgilerindesin memleketim[Only Registered Users Can See Links]
memleketim[Only Registered Users Can See Links]
memleketim...

ceyLin
6 January 2009, 15:37
YUMDUM GÖZLERİMİ

Yumdum gözlerimi
Karanlıkta sen varsın
Karanlıkta sırtüstü yatıyorsun
Karanlıkta bir altın üçgendir alnın ve bileklerin

Yumulu göz kapaklarımın içindesin sevdiceğim
Yumulu göz kapaklarımın içinde şarkılar
Şimdi orda herşey seninle başlıyor
Şimdi orda hiçbir şey yok senden önceme ait
Ve sana ait olmayan

KaRdeLeN
6 January 2009, 15:57
BU SEHiRDE
Bu Sehirde kimse sevmeyi bilmiyor
Harciyor sevgilerini ücbes saatlik eglencelere
Ve ayiriyor sevdigini kendinden,kopariyor
Sevmeyi ve seveni ayiramiyor
Aski,sevgiyi vede mutlulugubirbirine esliyor
Yaptiklarini övüyor,hatalarini görmüyor

Bu sehirde kimse yürümeyi sevmiyor
Söyle yalpalayarak vede gülerek ictenlikle
icki icmeden sarhos olamiyor artık insanlar
Güzeli görmeden asik olamiyor
Göremiyor güzellikleri,sezemiyor

Bu Sehirde kimse bakmayısi bilmiyor
Söyle rasgele,görmeden
Dokunmadan sevemiyor,
Bedenine yapisik kalbi insanlarin

Bu Sehirde kimse aglamayısi bilmiyor
Söyle sebebsizce ictenlikle
Dökülmüyor gözyaslari tana tane
insanlar acaba sevgiyimi unuttu yoksa
Askimi insanlari
Bilmiyor insanlar,Bilmiyor hasreti
Akitmiyor ne yanaklarina nede kalplerine gözyasi
Söndürmüyor kimse yanginlarini Gözyaslariyla
insanlarda atesmi bitti yoksa odunmu?

Bu sehirde kimse anlamiyi bilmiyor insanlari
Söyle susarak,sesizce dinleyerek
Bütün insanlar konusuyor,saygisizca,düsünmeden
insanların kelime haznesimi bitti yoksa anlayislarimi...

Bu sehirde kimse bilmiyor cicek koklamayısi
Kopariyor cicekleri dalindan birakiyor bir köseye solmayısa
Gülü hasretten kurutuyor papatyayi yolarak bitiriyor
Fal bakiyor zalimler seviyor sevmiyor diye
Sanki papatyalar yaralarina merhem oluyor
Cekmiyor artik insanlar misk kokularini cigerlerine
Dindirmiyor insanlar piskokulari ciceklerle...

Bu sehirde kimse görmüyor zulumleri
Söyle haykirarak,aglayarak,isyan ederek
Bütün herkes saygisizca susuyor zulumlere
Yazarlar almiyor artık kalemlerine zulümleri
Susuyor sehvetlerini kusuyor kagit parcalarina
Cahilliklerini anlatiyor kasilarak biz insanlara
insanlar artik saygisizca susmayısida bilmiyormu ne
insanlarin insaflarıdami kurudu yoksa

Bu sehirde kimse yasamayısi bilmiyor söyle doya doya
Yasiyanlarlada dalga geciyor insanciklar bunuda cekemiyor
insanlarin deger yargilarimi yozlasti yoksa
Deger yargilarimi kalmadi

Bu sehirde kimse tarihini bilmiyor
Söyle dogru dürüst
Bilenler susturuluyor anlatilmiyor gercekler,hakikatler
insanlar tarihmi yazmiyor yoksa
Yazacak tarihlerimi kalmadi

Bu sehirde kimse özünü bilmiyor
Söyle kütügüyle,atasiyla
Bilenleri yalanliyor
insanciklar özünü mü unuttu yoksa özünümü inkar ediyor(hasa)
Busehirde kimse öldürmeyi bilmiyor;
Söyle Layikiyla...
öldürüyor yasayacaklari,yasatiyor kani bespara etmezleri
insanlar öldürmeyi mi unuttu yoksa yasatmayısimi

Bu Sehirde kimse tapmasini bilmiyor
inandigi yaraticiya mabetlerini sadece yanliz birakiyor
insanlar tapmayısi mi unnuttu yoksa
Yaraticisinimi...(HASA)

Bu Sehirde kimse ölmesini bilmiyor
Söyle layikiyla delikanlica
insanlar mezarlarini unuttu yoksa ölümün gercekligini mi_?

BU SEHiRDE KiMSE BiLMiYOR NE BiLDiGiNi

BU SEHiRDE ...

BU SEHiRDE ...

BU SEHiRDE

KaRdeLeN
6 January 2009, 16:18
[Only Registered Users Can See Links] (javascript:hidebutterfly())
iSYaNKaR

Evrensellik masali SATANLARA.
Hayal üstü hayal olan yolda yürüyenlere
Sevda ucurumunun gülünü tadanlara
Tadilmamis nefse, hüküm kesenlere
Ve eklenen belirsizliklere..
Noktalarla bezedigim hayatimda
Seytanin fisiltisini duyarken
Gel de yasa! Gel de yasat!

Ömür üc bucuk atiyor yüreklerde
Sonu gelmeyen tümcelerde
Hadi gel yasa! Ve yasat!
Birkac misra üzerine, kahveni yudumla ve SUS
Bekle..demlenecek yürekler var simdilerde
Mektuplar...kan damlasi halinde akitilacak gözyaslari var

Hadi yasa! Ve yasat...
Kanimsi gözyaslari, damlarken kaldirimlara
Yadigari ,pelesenkte olacaktir dudaklarda
Ve yeserecek yapraklarinda
Yürek, sevdaya adayip kendini
Kesik taraflarinin kurbani olacaktir
Gün batimlarina inatla!

Ve sonralardan sonra ,sorular kalacaktir cevapsiz
Terkedilmis suretler olacaktir
Ardina küfür ,belki de sitem
Nasilsa adim SiTEMKAR...soyadim iSYANKAR
Hadi yasa...hadi yasat...
Kos alabildigine..
Ve git zamansiz bir günümde

Sevdami suslarla doldurma!
Tek mi kalacagim yarinlarimda
Kanayan yanlarimda
Adimlarimin sesi vurmayacak midir yüreklere
Birak...defol hatta!!
Daha demlenecek cok yürek var..
Ve dahalarla eklenen yarinlara

Nasilsa adim SiTEMKAR...soyadim iSYANKAR
Hadi yasa...hadi yasat...
Kos alabildigine..
Ve git zamansiz bir günümde

ceyLin
7 January 2009, 15:08
YÜRÜMEK...

yürümek;
yürümeyenleri arkasında boş sokaklar gibi bırakarak[Only Registered Users Can See Links]
havaları boydan boya yarıp ikiye
karanlığın gözüne bakarak yürümek..
yürümek;
dost omuzbaşlarını omuzlarının yanında duyup[Only Registered Users Can See Links]
kelleni orta yere
yüreğini yumruklarının içine koyup yürümek ..
yürümek;

yolunda pusuya yattıklarını[Only Registered Users Can See Links]
arkadan çelme attıklarını bilerek yürümek ..
yürümek;
yürekten gülerekten yürümek ...

ceyLin
13 January 2009, 09:17
senin en güzel yerin sensizliğin
başka birine hazır oluşun aynalarda
bir gün başka uyanırsam yanında
ya sen gitmişsin ya ben kaldım
işte o zaman beni otuz yıl öldür
otuz yerimden sürgüne gönder
elbet ben nesiyim bu hayatın

ben bu aşkın Semud kavmiyim
ne zaman sana üşüsem
ateşin icadı geri alınır
kim kalır içimizdeki saat dursa
içimdeki saat başka bir gidişin olsa
seni yaşamak beni öldürür
beni öldürdü kendi aklım
benim aklım kimin aklı
sen neyimsin benim hiç bitmeyen

seni bana kalp diye koymuşlar
beni sana gidiş hazırlığı
gittin ışıklar yandı içimde
ışıklar söndü içimde gittin
seni gittim ben aynalara bakarken
aynalar seni sürdü ben seni öldüm

ceyLin
13 January 2009, 09:17
sensizlikle flört etmeyi sen değil
sensizlik bilir
sesi ses/sensizliği sensizlik bilir

korkma[Only Registered Users Can See Links] sana aşkı öğretmeyen kendinin
ellerinden tuk!
çok ağrımış kendinin[Only Registered Users Can See Links] siyah
ve ayaz kendinin
hep avuttuğum düşler için bana bir gül ver...
*
bak[Only Registered Users Can See Links] palandöken dağlarında karlar erimiş
teknelerde kol kola bahar sulara inmiş
dağlar için[Only Registered Users Can See Links] sular için bana bir gül ver
bir gül ver söküldüğüm günler için

-ve önce kendinin ellerinden tut!-
*
kendimin ellerinden tutunca
içimden nehirler gibi akmak geliyor
yollara çıkmak[Only Registered Users Can See Links] yolculuklara bakmak geliyor
geberesiye içip salaş meyhanelerde
buralardan böyle ceketsiz kaçmak geliyor

tutunca kendimin ellerinden
pusulasız gemilerde yatmak
yaşlı ve şefkatli bir azizenin koynunda
sabaha dek kıpırtısız susmak geliyor

sevgilim[Only Registered Users Can See Links] iyi insan[Only Registered Users Can See Links] tutunca ellerimden
ömrümün içinden akmak geliyor...
*
sessizlik sensizliği ezbere bilir
sensizlik her şeyi bilir...

korkma[Only Registered Users Can See Links] sana aşkı öğretmeyen kendinin
ellerinden tut!
sonra bana aşkı öğretmeyen kendimin
ellerinden;

bak[Only Registered Users Can See Links] yıllarım sırılsıklam yağmurlar giymiş
günlerin avlusuna yeni yeni çocuklar inmiş
dağlar için[Only Registered Users Can See Links] sular için bana bir gül ver
avuttuğum düşler için bana bir gül ver
bir
gül
pusulasız gemiler[Only Registered Users Can See Links] sökülmüş günler için...
*
ben bütün yeşillerimi inatçı ayazlara çaldırdım
sen kendinin ellerinden tut
ve kendine benim


Yılmaz Odabaşı

ceyLin
13 January 2009, 09:18
Seni Özlemenin Kitabını Yazabilirim




Seni özlemenin
Ne demek olduğunu sor bana[Only Registered Users Can See Links]
Yetmiş iki dilde anlatabilirim
Kitabını yazabilirim sayfalarca.
Yalnızlığın rezilliğini
Kokuşmuşluğunu
Ve çıplaklığını da.
Ama hiç kimse
Kavuşmanın güzelliğini
Sormasın bana / anlatamam.
Ben sana hiç kavuşmadım ki!

Bilmiyorum
Dudakların nasıldır.
Sıcak mı ateş topu kadar[Only Registered Users Can See Links]
Yoksa soğuk mu
Buza kesmiş bir bardak su gibi?
Kıvrımlarına[Only Registered Users Can See Links]
Kırmızı karanfiller mi tutunmuş[Only Registered Users Can See Links]
Küle gizlenmiş kor mu var?
Tenime değdiğinde dudakların
Cemre mi düşer bedenime[Only Registered Users Can See Links]
Mızrap değen bir saz teli gibi
Titrer mi yüreğim bilmiyorum.
Ben hiç dudaklarına dokunmadım ki!

Bir kadını sardığında kolların[Only Registered Users Can See Links]
Ürkek ceylânlar
Nasıl kurtulur tuzağından?
Dolu yemiş yaprak gibi
Nasıl titrer bir yürek?
Ellerin nasıl okşar bir bedeni[Only Registered Users Can See Links]
Goncalar
Nasıl güle döner sıcaklığınla / bilmiyorum.
Hiç sana sarılıp yatmadım ki!

Kısacası:
Tatmadım kavuşmayı / anlatamam.
Ama[Only Registered Users Can See Links]
Seni özlemenin kitabını yazabilirim.
Anlatabilirim daldaki kuşa / topraktaki solucana.
Yokluğunda yıllardır
Özlemine dayanmayı öğrendim
Yokluğuna katlanmayı
Aşağılık avunmayı öğrendim nasılsa
Ustası oldum beklemenin
Tükenmek pahasına.

Ama hiç kimse / kavuşmayı[Only Registered Users Can See Links]
İki derenin birbirine karışıp
Sarmaş dolaş aktığı yatağın yorgunluğunu
Sormasın bana [Only Registered Users Can See Links]
Çünkü seninle ben[Only Registered Users Can See Links]
Ayrı kaynaktan doğmuş
Sularında hasretleri taşıyan
Başka denizlere koşan iki ırmağız.
Birbirimize uzak topraklarda tüketirken yılları
Aynamızda ayrı gökleri yansıtırız.
İşte onun için
İki dere nasıl karışır birbirine
Nasıl sığar iki nehir bir yatağa /bilmiyorum.
Seninle
Hiç aynı yatakta coşmadım ki!

Sen bana /yalnızca
Ve sadece
Kahpe sensizliği sor
Rezil beklemeyi [Only Registered Users Can See Links] özlemeyi sor.
Tanrı şahidimdir
Kurda kuşa
Dağa taşa bile anlatabilirim.
Demem o ki uzaktaki yakınım:
Vuslatlara yabancıyım[Only Registered Users Can See Links]
Ama[Only Registered Users Can See Links]
Seni özlemenin kitabını yazabilirim.


Kâmuran Esen

ceyLin
13 January 2009, 09:18
Yiğit harmanları[Only Registered Users Can See Links] yığınaklar[Only Registered Users Can See Links]
Kurulmuş çetin dağlarında vatanların.
Dize getirilmiş haydutlar[Only Registered Users Can See Links]
Hayınlar[Only Registered Users Can See Links] amana gelmiş[Only Registered Users Can See Links]
Yetim hakkı sorulmuş[Only Registered Users Can See Links]
Hesap görülmüş.
Demdir bu...

Demdir[Only Registered Users Can See Links]
Derya dibinde yangınlar[Only Registered Users Can See Links]
Kan kesmiş ovalar üstünde Mayıs...
Uçmuş[Only Registered Users Can See Links] bir kuştüyü hafifliğinde[Only Registered Users Can See Links]
Çelik kadavrası korugan'ların.
Ölünmüş[Only Registered Users Can See Links] canım[Only Registered Users Can See Links]ölünmüş
Murad alınmış...

Gelgelelim[Only Registered Users Can See Links]
Beter[Only Registered Users Can See Links] bize kısmetmiş.
Ölüm[Only Registered Users Can See Links] böyle altı okka koymaz adama[Only Registered Users Can See Links]
Susmak ve beklemek[Only Registered Users Can See Links] müthiş
Genciz[Only Registered Users Can See Links] namlu gibi[Only Registered Users Can See Links]
Ve çatal yürek[Only Registered Users Can See Links]
Barışa[Only Registered Users Can See Links] bayrama hasret
Uykulara[Only Registered Users Can See Links] derin[Only Registered Users Can See Links] kaygısız[Only Registered Users Can See Links] rahat[Only Registered Users Can See Links]
Otuziki dişimizle gülmeğe[Only Registered Users Can See Links]
Doyasıya sevişmeğe[Only Registered Users Can See Links]ğe...
Kaç yol[Only Registered Users Can See Links] ağlamaklı olmuşum geceleri[Only Registered Users Can See Links]
Asıl[Only Registered Users Can See Links] bizim aramızda güzeldir hasret
Ve asıl biz biliriz kederi.

İçim[Only Registered Users Can See Links] bir suskunsa tekin mi ola?
O Malta bıçağı[Only Registered Users Can See Links]ınsız[Only Registered Users Can See Links]ık[Only Registered Users Can See Links]
Ve genç bir mısradır
Filinta endam...
Neden[Only Registered Users Can See Links] neden alnındaki yıkkınlık[Only Registered Users Can See Links]
Bakışlarındaki öldüren buğu?
Kaç yol ağlamaklı oluyorum geceleri...
Nasıl da almış aklımı[Only Registered Users Can See Links]
Sürmüş[Only Registered Users Can See Links] filiz vermiş içimde sevdan[Only Registered Users Can See Links]
Dost[Only Registered Users Can See Links] düşman söz eder kendi kavlince[Only Registered Users Can See Links]
Kınanmak[Only Registered Users Can See Links] yiğit başına.
Bu[Only Registered Users Can See Links] ne ayıp[Only Registered Users Can See Links] ne de yasak[Only Registered Users Can See Links]
Öylece bir gerçek[Only Registered Users Can See Links] kendi halinde[Only Registered Users Can See Links]
Belki[Only Registered Users Can See Links] yaşamama sebep...

Evet[Only Registered Users Can See Links] ağlamaklı oluyorum[Only Registered Users Can See Links] demdir bu.
Hani[Only Registered Users Can See Links] kurşun sıksan geçmez geceden[Only Registered Users Can See Links]
Anlatamam[Only Registered Users Can See Links] nasıl ıssız[Only Registered Users Can See Links] nasıl karanlık...
Ve zehir - zıkkım cıgaram.
Gene bir cehennem var yastığımda[Only Registered Users Can See Links]
Gel artık...

Ahmet Arif

ceyLin
13 January 2009, 09:18
Aşk pazara düştü gülüm
Tezgahlara düştü aşk
Ucuz şarkılara düştü
Kötü şiirlere düştü aşk

Bir gece yarısı
Bir kadının elinde gül oldu sokağa düştü
Bir damla gözyaşıyla yere düştü
Aşk tezgahlara düştü gülüm

Hesaplara düştü aşk
Kanayan bir kalbin içinden ortaya düştü
Aşk haberlere düştü gülüm
Manşetlere düştü aşk
Aşk pazara düştü gülüm
Tezgahlara düştü aşk

İbrahim SADRİ

ceyLin
13 January 2009, 09:19
göğe baktım gözü yaşlı
yer baktım yer yaşlı
sular bugun kan tanıdında
eski yani küçük büyük kara kızıl
tüm dertlerim burdalar
sen neredesin?

sen ve kuşlar
göz yaşının göz yaşına
benzediği kadar benziyorsunuz
vurulan bir ceylanın yavrusuna söylediği
şarkıyı söylüyor onlar
bu sabah yine tel örgüye kondular
beni acımla başbaşa bırakmadılar
sen neredesin?

hava soğuk dışarıda kar yağıyor
her zaman ellerim üşürdü
bugun içim üşüyor
hasretin geldi hayalin geldi
bak kokunda geliyor
bu gun yakup oldum bre hey
ey acıların kadını
sen neredesin?


Mustafa İslamoğlu

ceyLin
13 January 2009, 09:19
Gözlerimin önünde ıslak dağların kabaran yalnızlığı
Ne varsa uçurumlar eşiğinde
Hüzünlerle yalpalayan ne varsa
Gözlerimin önünde

Ve hayat gül kokulu bir sağanak yine
Bir şeyler anlatmak istiyor hayat
Ve alıp götürmek bir şeyleri kurt sofralarına
Gün batıyor
gün batıyor bukağısı paslı bir sevinç oluyor yalnızlığım

Unutuyorum sevgilim suretini
Durgunluğun "niçin"di unutuyorum

Gün batıyor ürkek yıldızlar dolanıyor yalnızlığıma
Umurumda değil ne yağmur ne ayaz
Ne de kerpıç kokusu havada
Unutuyorum/sabaha/kadar/ gün batıyor
Sonra bir akasyayı okşuyor gözlerim
Geciken sabahlara koşuyor kuşlar
Gözlerimin önünde
Ve hayat gül kokulu bir sağanak yine

Yılmaz Odabaşı

ceyLin
13 January 2009, 09:20
Sen Bilmezsinnnn





Nerelerdeyim sen bilmezsin.
Beni rüzgarına doğru sürükler bırakır gidersin.
Gerçek mutluluk zor olandadır[Only Registered Users Can See Links]
Biliyorum umrunda değil;
Çünkü sen kolay aşklar peşindesin.

Çöllerdeyim...
Dudaklarım kuru gözlerim seni arar.
Kum taneleri yüzümde çaresizliğimi anlatır.
Rüzgara doğru yürürüm umarsızca
ve hasretler ekerim çorak topraklara...

Yangınlardayım...
Kendimi kaybettim kendi içimde.
Ama gözümde hala bir umut var.
Sana rağmen[Only Registered Users Can See Links]
Bedenimi yakan yangına rağmen...

Ben sendeyim senin içindeyim aslında.
Ama sen beni içinde öldürdün.
Neden yolların sonu benim başlangıcım oldu?
Sen bilmezsin[Only Registered Users Can See Links]
Çünkü sen yalan aşklar peşindesin...

ceyLin
13 January 2009, 09:20
galiba seni

sana kötü bir haberim var benim için iyi
hani hep derdin ya ben senin beynine kazınmışım
kalbine kurşun gibi saplanmışım beni unutamazsın
evet yaptım sonunda başardım galiba seni unuttum

nasıl yaptın dersen bana yaptıklarını kazıdım beynime
kalbime kızdım sana aşıkoldu diye hesap sordum
şimdi uğrunda harcadığım yıllarıma acıyorum yanıyorum
ve en sonunda nasıl yaptıysam galiba seni
unutuyorum

ceyLin
13 January 2009, 09:20
SÖZÜN OLMALI



O siyah saçlarda beyaz ararsan
Aynaya bakacak yüzün olmalı!
Azrail kapını çaldığı saat
Son defa diyecek sözün olmalı!
Anlarsın o zaman gerçek olanı
Gerçek unutturur yalan dolanı
Hayatın renginde renk bulacaksan
Kıbleye dönecek özün olmalı!
Gönlünde her zaman mutluluk varken
Yine de bir yanın hüzün olmalı
Mevkiyle makamın dara düşmeden
Gerçeği görecek gözün olmalı!
Aldıysan hayatın gerçek tadını
Yoksulun[Only Registered Users Can See Links] duy feryadını
Mahşer'de hesabı vermeye gelsen
Melekler yolunda izin olmalı!
Gönüller hakikat[Only Registered Users Can See Links] yalan
Şöyle etrafına bak zaman zaman
Ahrete yolculuk başladığı an
Peşinden gelecek erin olmalı!
Umutlar yarının bu günler senin
Ne olur yarını kimbilir kimin
Tertemiz olsa da beyaz kefenin
Kıymetin bilecek yerin olmalı!
Cennete açılan yolun olmalı..!