PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Hadis-i Şerifler


Sayfa : [1] 2

KaRdeLeN
10 January 2009, 00:49
1 - Ubade Ibnu's-Samit el-Ensari (radiyallahu anh) hazretleri demistir ki: "Hz. Peygamber aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Kim Allah'tan baska ilah olmadigina Allah'in bir ve seriksiz olduguna ve Muhammed'in onun kulu ve Resulu (elcisi) olduguna, keza Hz. Isa'nin da Allah'in kulu ve elcisi olup, Hz. Meryem'e attigi bir kelimesi ve kendinden bir ruh olduguna, keza cennet ve cehennemin hak olduguna sehadet ederse, her ne amel uzere olursa olsun Allah onu cennetine koyacaktir."
Buhari, Enbiya 47; Muslim, Iman 46, ; Tirmizi, Iman 17, (2640).
Muslim'in bir baska rivayetinde soyle buyrulmustur: "Kim Allah'tan baska ilah olmadigina ve Muhammed'in Allah'in elcisi olduguna sehadet ederse Allah ona atesi haram kilacaktir."

2 - Ebu Sa'id Ibnu Malik Ibni Sinan el-Hudri (radiyallahu anh) hazretleri demistir ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Kalbinde zerre miktari iman bulunan kimse atesten cikacaktir."
Ebu Sa'id der ki: "Kim (bu ihbarin ifade ettigi hakikatten) supheye duserse su ayeti okusun: "Allah suphesiz zerre kadar haksizlik yapmaz..." (Nisa, 40).
Tirmizi Sifatu Cehennem 10, (2601).Tirmizi hadis icin "sahihtir" demistir.

3 - Yine Ebu Sa'id (radiyallahu anh) hazretleri der ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Kim: 'Rab olarak Allah'i, din olarak Islam'i, Resul olarak Hz. Muhammed'i sectim (ve onlardan memnun kaldim)' derse cennet ona vacip olur".
Ebu Davud, Salat 361, (1529).

4 - Yine Ebu Sa'id (radiyallahu anh) hazretleri der ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Bir kul Islam'a girer ve bunda samimi olursa, daha once yaptigi butun hayirlari Allah, lehine yazar, islemis oldugu butun serleri de affeder. Musluman olduktan sonra yaptiklari da su sekilde muamele gorur: Yaptigi her hayir icin en az on misli olmak uzere yediyuz misline kadar sevap yazilir. Isledigi her bir ser icin de, -Allah affetmedigi takdirde- bir gunah yazilir."
Buhari hadisi talik olarak kaydeder (Iman 31), Nesai, Iman 10, (8, 105).

5 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) hazretleri anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden biri iciyle disiyla Musluman olursa, yaptigi herbir hayir en az on mislinden, yedi yuz misline kadar sevabiyla yazilir. Isledigi her bir gunah da sadece misliyle yazilir. Bu hal, Allah'a kavusuncaya kadar boyle devam eder."
Buhari, Iman 31; Muslim, Iman 205, (129).

6 - Muaz Ibnu Cebel el-Ensari (radiyallahu anh) hazretleri anlatiyor. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kimin (hayatta soyledigi) en son sozu La ilahe illallah olursa cennete gider"
Ebu Davud, Cenaiz 20, (3116).

7 - Ebu Zerr (Cundeb Ibnu Cunade el-Gifari) (radiyallahu anh) hazretleri anlatiyor:Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bana Cebrail aleyhisselam gelerek "Ummetinden kim Allah'a herhangi bir seyi ortak kilmadan (sirk kosmadan) olurse cennete girer" mujdesini verdi" dedi. Ben (hayretle) "zina ve hirsizlik yapsa da mi?" diye sordum. "Hirsizlik da etse, zina da yapsa" cevabini verdi. Ben tekrar: "Yani hirsizlik ve zina yapsa da ha!" dedim. "Evet, dedi, hirsizlik da etse, zina da yapsa!"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) dorduncu keresinde ilave etti: "Ebu Zerr patlasa da cennete girecektir".
Buhari, Tevhid 33; Muslim, Iman 153, (94); Tirmizi, Iman 18, (2646).

8 - Cabir Ibnu Abdillah el-Ensari (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Iki sey vardir gerekli kilicidir" Bir zat: -Ey Allah'in Rasulu! gerekli kilan bu iki seyden maksad nedir? diye sordu: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Kim Allah'a herhangi bir seyi ortak kilmis olarak olurse bu kimse atese girecektir. Kim de Allah'a hicbir seyi ortak kilmadan olurse o da cennete girecektir" cevabini verdi."
Muslim, Iman 151, (93).

9 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) hazretleri anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e "Ey Allah'in Resulu, kiyamet gunu senin sefaatinle en ziyade saadete erecek olan kimdir?" diye sormustum. Bana: "Hadis'e karsi sende olan aski gorunce, bu hususta senden once bana bir baskasinin sualde bulunmayacagini tahmin etmistim" aciklamasini yaptiktan sonra su cevabi verdi: "Kiyamet gunu benim sefaatimle en ziyade saadete erecek olan kimse, samimi olarak ve icinden gelerek 'La ilahe illallah' diyen kimsedir"
Buhari, Ilm 34, Rikak 50.

10 - Suheyb Ibnu Sinan (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Mu'min kisinin durumu ne kadar sasirticidir! Zira her isi onun icin bir hayirdir. Bu durum, sadece mu'mine hastir, baskasina degil: Ona memnun olacagi birsey gelse sukreder, bu ise hayirdir; bir zarar gelse sabreder bu da hayirdir".
Muslim, Zuhd 64, (2999).

KaRdeLeN
10 January 2009, 00:50
11 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Muhammed'in nefsini kudret eliyle tutan zata yemin ederim ki, bu ummetten her kim -Yahudi olsun, Hristiyan olsun- beni isitir, sonra da bana gonderilenlere inanmadan olecek olursa mutlaka cehennem ehlinden olacaktir".
Muslim, Iman 240, (153).

12 - Vehb Ibnu Munebbih'in anlattigina gore kendisine: "Lailahe illallah cennetin anahtari degil mi? dendi de: "Evet, oyledir ama dissiz anahtar olur mu? Disleri olan anahtarin varsa kapin acilir, yoksa kapali kalir, acilmaz" cevabini verdi.
Buhari, Cenaiz 1.

13 - Abdullah Ibnu Mes'ud el-Huzeli (radiyallahu anh)'nin anlattigina gore, bir adam kendisine "Sirat-i mustakim (dogru yol) nedir?" diye sordu. Ona su cevabi verdi:"Muhammed (aleyhissalatu vesselam), bizi sirat-i mustakimin bir basinda birakti. Bunun obur ucu ise cennete ulasmaktir. Bu ana yolun saginda ve solunda baska tali yollar da var. Bunlardan her birinin basinda bir kisim insanlar durmus oradan gecenleri kendilerine cagiriyorlar. Kim bu dis yollardan birine suluk ederse yol onu atese goturecektir. Kim de sirat-i mustakime suluk ederse o da cennet'e ulasacaktir." Ibnu Mes'ud bu aciklamayi yaptiktan sonra su ayeti okudu: "Iste bu benim sirat-i mustakimimdir, buna uyun. Baska yollara sapmayin, sonra onlar sizi Allah'in yolundan ayirirlar...." (En'am 152)
(Rezin Ibnu Muaviye'nin ilavesidir).

IMANIN HAKIKATI

14 - Abdullah Ibnu Omer Ibni'l-Hattab (radiyallahu anh)'in anlattigina gore, bir adam kendisine: Gazveye cikmiyor musun?" diye sorar. Abdullah su cevabi verir: "Ben Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'i isittim, soyle buyurmustu: "Islam bes esas uzerine bina edilmistir: Allah'tan baska ilah olmadigina ve Muhammed'in O'nun kulu ve elcisi olduguna sehadet etmek, namaz kilmak, oruc tutmak, Kabe'ye haccetmek, Ramazan orucu tutmak".
Buhari, Iman 1; Muslim, Iman 22 (....); Nesai, Iman 13, (9, 107-108); Tirmizi, Iman 3, (2612).

15 - Yahya Ibnu Ya'mur haber veriyor: "Basra'da kader uzerine ilk soz eden kimse Ma'bed el-Cuheni idi. Ben ve Humeyd Ibnu Abdirrahman el-Himyeri, hac veya umra vesilesiyle beraberce yola ciktik. Aramizda konusarak, Ashab'tan biriyle karsilasmayi temenni ettik. Maksadimiz, ondan kader hakkinda su heriflerin ettikleri laflar hususunda soru sormakti. Cenab-i Hakk, bizzat Mescid-i Nebevi'nin icinde Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anh)'la karsilasmayi nasib etti. Birimiz sag, oburumuz sol tarafindan olmak uzere ikimiz de Abdullah (radiyallahu anh)'a sokuldu. Arkadasimin sozu bana biraktigini tahmin ederek, konusmaya basladim: "Ey Ebu Abdirrahman, bizim taraflarda bazi kimseler zuhur etti. Bunlar Kur'an-i Kerim'i okuyorlar. Ve cok ince meseleler bulup cikarmaya calisiyorlar." Onlarin durumlarini beyan sadedinde sunu da ilave ettim: "Bunlar, "kader yoktur, hersey hadistir ve Allah onceden bunlari bilmez" iddiasindalar." Abdullah (radiyallahu anh): "Onlarla tekrar karsilasirsan, haber ver ki ben onlardan beriyim, onlar da benden beridirler." Abdullah Ibnu Omer sozunu yeminle de te'kid ederek soyle tamamladi: "Allah'a kasem olsun, onlardan birinin Uhud dagi kadar altini olsave hepsini de hayir yolunda harcasa kadere inanmadikca, Allah onun hayrini kabul etmez."
Sonra Abdullah dedi ki: Babam Omer Ibnu'l-Hattab (radiyallahu anh) bana sunu anlatti:
"Ben Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in yaninda oturuyordum. Derken elbisesi bembeyaz, saclari simsiyah bir adam yanimiza cikageldi. Uzerinde, yolculuga delalet eder hicbir belirti yoktu. Ustelik icimizden kimse onu tanimiyordu da. Gelip Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in onune oturup dizlerini dizlerine dayadi. Ellerini bacaklarinin ustune hurmetle koyduktan sonra sormaya basladi: Ey Muhammed! Bana Islam hakkinda bilgi ver! Haz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) acikladi: "Islam, Allah'tan baska ilah olmadigina, Muhammed'in O'nun kulu ve elcisi olduguna sehadet etmen, namaz kilman, zekat vermen, Ramazan orucu tutman, gucun yettigi takdirde Beytullah'a haccetmendir." Yabanci: "-Dogru soyledin" diye tasdik etti. Biz hem sorup hem de soyleneni tasdik etmesine hayret ettik.
Sonra tekrar sordu: "Bana iman hakkinda bilgi ver?"

Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) acikladi: "Allah'a, meleklerine, kitablarina, peygamberlerine, ahiret gunune inanmandir. Kadere yani hayir ve serrin Allah'tan olduguna da inanmandir." Yabanci yine: "Dogru soyledin!" diye tasdik etti. Sonra tekrar sordu: "Bana ihsan hakkinda bilgi ver?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) acikladi: "Ihsan Allah'i sanki gozlerinle goruyormussun gibi Allah'a ibadet etmendir. Sen O'nu gormesen de O seni goruyor."
Adam tekrar sordu: "Bana kiyamet(in ne zaman kopacagi) hakkinda bilgi ver?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bu sefer: "Kiyamet hakkinda kendisinden sorulan, sorandan daha fazla birsey bilmiyor!" karsiligini verdi.
Yabanci: "Oyleyse kiyametin alametinden haber ver!" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) su aciklamayi yapti:
"Kole kadinlarin efendilerini dogurmalari, yalin ayak, ustu ciplak, fakir -Muslim'in rivayetinde fakir kelimesi yoktur- davar cobanlarinin yuksek binalar yapmada yaristiklarini gormendir."
Bu soz uzerine yabanci cikti gitti. Ben epeyce bir muddet kaldim. -Bu ifade Muslim'deki rivayete uygundur. Diger kitaplarda "Ben uc gece sonra Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'la karsilastim" seklindedir- Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) Ey Omer, sual soran bu zatin kim oldugunu biliyor musun? dedi. Ben: "Allah ve Resulu daha iyi bilir" deyince su aciklamayi yapti: "Bu Cebrail aleyhisselamdi. Size dininizi ogretmeye geldi."
Muslim, Iman 1, (; Nesai, Iman 6, (8, 101); Ebu Davud, Sunnet 17, (4695); Tirmizi, Iman 4, (2613).

Ebu Davud, bir baska rivayette "Ramazan orucu"ndan sonra "cunublukten yikanmak" maddesini de ilave eder.
Yine Ebu Davud'un bir baska rivayetinde su ziyade vardir: "Muzeyne veya Cuheyne kabilesinden bir adam sordu: "Ey Allah'in Resulu, hangi isi yapiyoruz, olup bitmis (levh-i mahfuza kaydi gecmis) bir isi mi, yoksa (henuz levh-i mahfuza gecmemis) su anda yeni baslanacak olan bir isi mi?" Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Olup bitan bir isi" dedi.
Adamcagiz -veya cemaatten biri- yine sordu: Oyleyse niye calisilsin ki? Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) su aciklamada bulundu: "Cennet ehli olanlara cennetliklerin ameli muyesser kilinir, ates ehli olanlara da cehennemliklerin ameli muyesser kilinir."

Benzer bir hadisi, Buhari (rahimehullah) Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'den kaydeder.
Bu hadise Tirmizi haric digerlerinde de rastlanir. Mevzubahis rivayette, "sehadette bulunman" yerine "Allah'a ibadet edip hicbir seyi ortak kosmaman" ifadesi de yer alir.
Bu hadiste ayrica "Yalin ayak, ustu ciplak kimseler halkin reisleri oldugu zaman" ziyadesi de mevcuttur.

Su ziyade de mevcuttur: (Kiyametin ne zaman kopacagi), Allah'tan baska hickimse tarafindan bilinmeyen bes gayiptan (mugayyebat-i hamse) biridir buyurdu ve su ayeti okudu: "Kiyamet saatini bilmek ancak Allah'a mahsustur. Yagmuru O indirir. Rahimlerde bulunani o bilir. Kimse yarin ne kazanacagini bilmez. Ve hic kimse nerede olecegini bilmez..." (Lokman, 34),
Buhari, Iman 37.

Bir baska rivayette "ustu ciplaklar" tabirinden sonra "sagir ve dilsizler arzin melikleri (krallari) olduklari zaman" ziyadesi vardir.
Nesai'nin Sunen'inde su ziyade mevcuttur: "Dedi ki: Hayir, Muhammed'i hakikatle birlikte irsad ve hidayet edici olarak gonderen zat'a yemin olsun, ben o hususta (kiyametin ne zaman kopacagi hususunda) sizden birinden daha bilgili degilim. O gelen de Cibril aleyhisselamdi. Dihyetu'l-Kelbi suretinde inmistir."

16 - Enes Ibnu Malik (radiyallahu anh) anlatiyor: Biz mescidde Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le birlikte otururken, devesine binmis olarak bir adam girdi ve mescidin avlusuna devesini ihip bagladiktan sonra: "Muhammed hanginizdir?" diye sordu. Biz: "Dayanmakta olan su beyaz kimse" diye gosterdik. -Nesai'deki Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'in rivayetinde: "Su dayanmakta olan hafif kirmiziya calan renkteki kimse" diye tasvir mevcuttur.-
Adam: "Ey Abdulmuttalib'in oglu! diye seslendi.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Buyur seni dinliyorum" dedi.
Adam: "Sana birseyler soracagim. Sorularimda asiri gidebilirim, sakin bana darilmayasin" dedi.
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Haydi istedigini sor!"
Adam: "Rabbin ve senden oncekilerin Rabbi adina soruyorum: Seni butun insanlara peygamber olarak Allah mi gonderdi?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Kasem olsun evet!"
Adam: "Allahu Teala adina soruyorum: Gece ve gunduz bes vakit namaz kilmani sana Allah mi emretti?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Allah'a kasem olsun evet!"
Adam: "Allah adina soruyorum, senenin su ayinda oruc tutmani sana Allah mi emretti?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Allah'a kasem olsun evet!"
Adam: "Allahu Teala adina soruyorum: Bu sadakayi zenginlerimizden alip fakirlerimize dagitmani Allah mi sana emretti?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Allah'a kasem olsun evet!"
Bu soru-cevaptan sonra adam sunu soyledi: "Getirdiklerine inandim. Ben geride kalan kabilemin elcisiyim. Adim: Dimam Ibnu Sa'lebe'dir. Benu Sa'd Ibni Bekr'in kardesiyim." (Bunu bes kitap rivayet etmistir. Metin Buhari'den alinmistir).
Muslim'in rivayetinde soyle denir: "Bir adam geldi ve soyle dedi:
"Bize senin gonderdigin elci geldi ve iddia etti ki sen Allah tarafindan gonderildigine inanmaktasin."
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Dogru soylemis" dedi.
Adam tekrar: "Oyleyse semayi kim yaratti?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Allah!" dedi.
Adam: "Peki bu daglari kim dikti ve icindekileri kim koydu?" dedi.
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Allah!" dedi.
Adam: Peki semayi yaratan, arzi yaratan ve daglari diken Zat adina soyler misin, seni peygamber olarak gonderen Allah midir?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Evet!" dedi.
Adam: "Elcin iddia ediyor ki biz gece ve gunduz bes vakit namaz kilmaliyiz, bu dogru mudur?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Dogru soylemistir!"
Adam: "Seni gonderen adina dogru soyle. Bunu sana Allah mi emretti?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Evet!" dedi.
Adam sonra zekati, arkasindan orucu, daha sonra da hacci zikretti ve bu sekilde sordu.
Ravi der ki: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) de her sualde "Dogru soylemis" diye cevap veriyordu. Adam (son olarak) sordu: "Seni gonderen adina dogru soyle. Bunu sana Allah mi emretti?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Evet!"
Adam sonra geri dondu ve ayrilirken sunu soyledi: "Seni hakla gonderen Zat'a kasem olsun, bunlar uzerine hic bir sey ilave etmem, bunlari eksiltmem de."
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Bu kimse sozunde durursa cennetliktir!" buyurdu.
Buhari, Ilm 6; Muslim, Iman 10, (12); Tirmizi, Zekat 2, (619); Nesai, Siyam 1, (4, 120); Ebu Davud, Salat 23, (486).

KaRdeLeN
10 January 2009, 00:50
17 - Talha Ibnu Ubeydillah haber veriyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e Necid ahalisinden bir adam geldi. Saclari karisikti. Kulagimiza sesinin miriltisi geliyordu, ancak ne dedigini anlayamiyorduk. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e iyice yaklasinca gorduk ki, Islam'dan soruyormus.
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Gece ve gunduzde bes vakit namaz" demisti ki adam tekrar sordu:
"Bu bes disinda bir borcum var mi?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Ramazan orucu da var" deyince adam: Bunun disinda oruc var mi? diye sordu. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Hayir!" Ancak dilersen nafile tutarsin" dedi.
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) ona zekati hatirlatti. Adam: "Zekat disinda borcum var mi?" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Hayir, ama nafile verirsen o baska!" dedi.
Adam geri dondu ve gider ayak: "Bunlara ilave yapmayacagim gibi noksan da tutmayacagim" dedi.
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) da: "Sozunde durursa kurtulusa ermistir" buyurdu. Veya "Sozunde durursa cennetliktir" buyurdu.
Ebu Davud'da "Kasem olsun kurtulusa erer, yeter ki sozunde dursun" seklinde te'kidli olarak gelmistir.
Buhari, Iman 34; Muslim, Iman 8, (11); Nesai, Siyam, 1, (4, 120); Ebu Davud, Salat 1, (391); Muvatta, Kasru's-Salat fi's-Sefer 94, (1, 175).

18 - Abdullah Ibnu Abbas'in rivayetine gore, bir kadin, kendisine kupte yapilan sira (nebiz) hakkinda sordu. Kadina su cevabi verdi: "Abdulkays kabilesinin heyeti Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e geldigi vakit: "Bu gelenler kimdir?" diye sordu. "Rebialilar" diye kendilerini tanittilar. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Merhaba, hos geldiniz. Insaallah bu ziyaretten memnun kalir, pisman olmazsiniz" buyurdu.
Misafirler: "Biz uzak bir yerden geliyoruz. Sizinle bizim aramizda su kafir Mudarlilar var. Bu sebeple, size ancak haram ayinda ugrayabiliyoruz. Oyle ise, bize kesin, acik bir amel emret, onu geride biraktiklarimiza da ogretelim. Ve bizi cennete gotursun" dediler.
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) de onlara dort emir ve dort yasakta bulundu: Once tek olan Allah Teala'ya imani emretti ve sordu:
"Iman nedir biliyor musunuz?"
"Allah ve Resulu daha iyi bilir!" dediler. Acikladi: Allah'tan baska ilah olmadigina, Muhammed'in Allah'in kulu ve elcisi olduguna sehadet etmek, namaz kilmak, zekat vermek, Ramazan orucu tutmak, harpte elde edilen ganimetten beste birini odemenizdir."
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara su kaplari (sira yapmada) kullanmalarini yasakladi: Hantem (topraktan mamul kup), dubba (su kabagindan yapilmis testiler), nakir hurma kokunden ayrilan canak, muzeffet -veya mukayyer- (ici ziftle -katranla- cilalanmis kap).
Buhari, Iman 40, Ilm 25, Mevakitu's-Salat 2, Zekat 1, Farzu'l-Hums 2, Mevakib 4, Megazi 69, Edeb 98, Haberi'l-Vahid 5, Tevhid 56, Muslim, Iman 23, 24, 25 (17); Ebu Davud, Esribe 7, (3692); Tirmizi, Iman 5, (2614); Nesai, Iman, 25, (8, 120).

19 - Hz. Ali (kerremallahu vechehu) diyor ki: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdu: "Kisi dort seye inanmadikca mu'min olmus sayilmaz: Allah'tan baska ilah olmadigina ve benim Allah'in kulu ve elcisi Muhammed olduguma, beni (butun insanlara) hakla gondermis bulunduguna sehadet etmek, olume inanmak, tekrar dirilmeye inanmak, kadere inanmak"
Tirmizi, Kader 10, (2146).

20 - es-Serrid Ibnu's-Suveyd es-Sakafi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu, dedim, annem bana kendisi adina mu'mine bir cariye azad etmemi vasiyet etti. Benim yanimda, Sudanli (nubi) siyah bir cariye var, onu azad edeyim mi?" Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Cagir, onu (goreyim)" dedi. Cagirdim ve geldi. Cariyeye sordu: "Rabbin kim?" Cariye: "Allah!" dedi, tekrar sordu: "Ben kimim?" Cariye: "Allah'in elcisisin!" cevabini verince Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Bunu azad et, zira mu'minedir" buyurdu.
Ebu Davud, Eyman 19 (3283); Nesai, Vesaya 8, (6, 251).

KaRdeLeN
10 January 2009, 00:51
21 - Muaviye Ibnu'l-Hakem es-Sulemi anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelip: "Bir cariyem var, coban olarak calistiriyor, koyunlarimi otlatiyordum. Yakinlarda bir koyunumu yitirdi. Ne oldu? diye sorunca, kurt kapti dedi. Koyunun kaybolmasina uzuldum. Insanligim icabi cariyenin suratina bir tokat vurdum. Bu davranisimin kefareti olarak bir kole azad etmeyi adadim. Onu azad edebilir miyim?" diye sordum. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) cariyeye: "Allah nerede?" diye sordu O:
"Goktedir" deyince, "Pekala ben kimim? dedi. Cariye: "Sen Allah'in Resulusun" cevabini verince, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bana yonelerek: "Bunu azad et, zira mu'minedir" buyurdu.
Muslim, Mesacid 33, (537); Muvatta, Itk 8, (2, 776); Nesai, Sehv 20 (3, 1; Ebu Davud, Eyman 19 (3282).

22 - Abbas Ibnu Abdilmuttalib (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim: "Imanin tadini, Rabb olarak Allah'i, din olarak Islam'i, peygamber olarak Muhammed'i secip razi olanlar duyar."
Muslim, Iman 56, (34); Tirmizi, Iman 10, (2625).

23 - Abdullah Ibnu Muaviye el-Gaziri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdu: "Uc sey vardir.Kim onlari yaparsa imanin tadini alir: Sadece Allah'a kulluk eden, Allah'tan baska ilah olmadigini bilen, her yil gonul hosluguyla zekatini veren! Zekatini da yasli, uyuzlu, hasta, degersiz, kucuk hayvanlardan vermez, aksine mallarinin orta hallilerinden verir. Zira Cenab-i Hakk ne en iyisinden vermenizi emretmistir, ne de en adisinden olana razi olmustur."
Ebu Davud, Zekat 4, (1582).

24 - Behz Ibnu Hakim Ibni Mu'aviye Ibni Hayde el-Kuseyri babasi tarikiyle dedesinden sunu rivayet ediyor: "Dedim ki: Ey Allah'in Resulu, ben sana gelirken, seni ve dinini benimsemiyecegim diye sunlarin (ellerinin parmaklarini gostererek) adedinden fazla yemin ettim. Megerse, Allah ve Resulunun ogrettigi disinda hicbir sey anlamayan bir kimseymisim. Simdi Allah rizasi icin senden soruyorum. Allah seninle bizlere ne gonderdi?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Islam"i dedi. "Pekala, dedim, Islam'in alametleri nedir?" Su cevabi verdi: "Kendimi Allah'a teslim ettim, baska seyleri terkettim" demen, namaz kilman, zekat vermendir. Her Musluman bir baska Muslumana haramdir. Iki Musluman birbiriyle kardestir ve birbirlerine yardimcidirlar. Bir kimse Musluman olduktan sonra musrikleri terkedip, Muslumanlara karismadikca hicbir ameli (Allah katinda) makbul degildir."
Nesai, Zekat 72, (5, 82).

25 - Sufyan Ibnu Abdillah es-Sakafi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu, bana Islam hakkinda oyle bir bilgi ver ki, bana yetsin ve sizden baska kimseye Islam'dan sormaya hacet birakmasin" dedim. Su cevabi verdi: "Allah'a inandim de, sonra da dogru ol" buyurdu.
Muslim, Iman 62, (3.

26 - Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Kim bizim namazimizi kilar, bizim kiblemize yonelir, bizim kestigimizi yerse iste o, Muslumandir".
Nesai, Iman 9, (8, 105). Buhari, Salat 28.
Hadisi Nesai tahric etmistir. Ancak, Buhari, Ebu Davud ve Tirmizi tarafindan da rivayet edilmis olan uzunca bir hadisin bir parcasidir. Bak:
Tirmizi, Iman 2, (2611); Ebu Davud, Cihad 104, (2641).

MECAZ HAKKINDA

27 - Ebu Hureyre anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Iman, yetmis kusur -bir rivayette de altmis kusur- subedir. Haya imandan bir subedir."
Buhari, Iman 3; Muslim, Iman 57-38, (35-36); Ebu Davud, Sunnet 15, (4676); Tirmizi, Iman 6, (2617); Nesai, Iman 16, (8, 110); Ibnu Mace, Mukaddime 9, (57).
Bir rivayette su ziyade vardir: "Bu subelerden en ustunu "Lailahe illallah" sozudur, en asagi mertebede olani da yolda bulunan rahatsiz edici bir seyi kenara cikarmaktir."

28 - Hz. Enes, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle buyurdugunu anlatiyor:
"Uc haslet vardir. Bunlar kimde varsa imanin tadini duyar: Allah ve Resulunu bu ikisi disinda kalan herseyden ve herkesten daha cok sevmek, bir kulu sirf Allah rizasi icin sevmek, Allah, imansizliktan kurtarip Islam'i nasib ettikten sonra tekrar kufre, inancsizliga dusmekten, atese atilmaktan korktugu gibi korkmak."
Buhari, Iman 9, 14, Ikrah 1; Muslim, Iman 67, (43); Tirmizi, Iman 10, (2626); Nesai, Iman 3, (8, 96); Ibnu Mace, Fiten 23, (4033).
Nesai'nin kaydettigi bir diger rivayette "bu ikisi disinda kalan" tabirinden sonra su ziyade vardir. "Allah icin sevmek, Allah icin bugzetmek."

29 - Yine Hz. Enes (radiyallahu anh) bildiriyor; Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustur: "Sizden biri, beni, babasindan, evladindan ve butun insanlardan daha cok sevmedikce iman etmis sayilmaz"
Buhari, Iman 8; Muslim, Iman 70, (44); Nesai, Iman 19,(8,114, 115).
Nesai'nin bir rivayetinde "...malindan ve ailesinden daha sevgili..." denmektedir.

30 - Yine Hz. Enes (radiyallahu anh)'in rivayetine gore Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustur: "Sizden biri, kendi icin sevdigini kardesi icin de sevmedikce gercek imana eremez."
Nesai'nin rivayetinde "...hayir seylerden" ziyadesi mevcuttur.
Buhari, Iman 6; Muslim, Iman 71, (45); Nesai, Iman 19, (3, 115); Tirmizi, Sifatu'l-Kiyamet 60, (3517); Ibnu Mace, Mukaddime 9, (66).

KaRdeLeN
10 January 2009, 00:51
31 - Ebu Umame (radiyallahu anh), Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in soyle dedigini rivayet ediyor: "Kim Allah icin sever, Allah icin bugzeder, Allah icin verir, Allah icin vermezse imanini kemale erdirmistir".
Ebu Davud, Sunnet 16, (4681).

32 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) hazretleri Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in soyle dedigini rivayet etmistir:
"Musluman, diger Muslumanlarin elinden ve dilinden zarar gormedigi kimsedir. Mu'min de, halkin, can ve mallarini kendisine karsi emniyette bildikleri kimsedir."
Tirmizi, Iman 12, (2629); Nesai, Iman 8, (8, 104, 105).

33 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anh) hazretleri, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle dedigini rivayet etmistir:
"Musluman, diger Muslumanlarin elinden ve dilinden zarar gormedikleri kimsedir. Muhacir de Allah'in yasakladigi seyi terkedendir."
Buhari, Iman 4; Muslim, Iman 64, (40); Ebu Davud, Cihad 2, (2481); Nesai, Iman 9, (8, 105). (Metin Buhari'ye aittir).
Sahiheyn ve Nesai'de gelen bir baska hadiste soyle denir: "Bir adam sordu: "Ey Allah'in Resulu, Islam'da hangi amel daha hayirlidir?" Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Yemek yedirmen, tanidik tanimadik herkese selam vermen" dedi.

34 - Ebu Saidi'l-Hudri (radiyallahu anh) Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in soyle dedigini rivayet etti:
"Bir kimsenin mescide alakasini gorurseniz, onun mu'min olduguna sehadet edin, zira Cenab-i Hakk soyle buyuruyor: "Allah'in mescidlerini ancak Allah'a ve ahiret gunune inananlar imar ederler" (Tevbe 1,
Tirmizi, Tefsir, Sure 2, (3092).

35 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) dedi ki: "Uc sey vardir ki imanin aslindandir:
1. Lailahe illallah diyene saldirmamak: Isledigi herhangi bir gunahi sebebiyle bu kimseyi tekfir etme, herhangi bir ameli sebebiyle de Islam'dan disari atma.
2. Cihad, bu Allah'in beni peygamber olarak gonderdigi gunden, bu ummetin Deccal'e karsi savasacak en son ferdine kadar cereyan edecektir, onu, ne imamin zalim olmasi, ne de adil olmasi ortadan kaldiramayacaktir.
3. "Kadere iman".
Ebu Davud, Cihad 35, (2532).

36 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in ashabindan bir kismi ona sordular: "Bazilarimizin aklindan bir kisim vesveseler geciyor, normalde bunu soylemenin gunah olacagina kaniyiz." Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Gercekten boyle bir korku duyuyor musunuz?" diye sordu. Oradakiler Evet! deyince: "Iste bu (korku) imandan gelir (vesvese zarar vermez) dedi.
Muslim, Iman 209 (132); Ebu Davud, Edeb 118 (5110).
Diger bir rivayette: "(Seytanin) hilesini vesveseye donusturen Allah'a hamdolsun" demistir.
Muslim'in Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh)'dan kaydettigi bir rivayet soyledir: "Dediler ki: "Ey Allah'in Resulu, bazilarimiz icinden oyle sesler isitiyor ki, onu (bilerek) soylemektense komur kesilinceye kadar yanmayi veya gokten yere atilmayi tercih eder. (Bu vesveseler bize zarar verir mi?)" Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Hayir bu (korkunuz) gercek imanin ifadesidir" cevabini verdi."

KELIME-I SEHADET VE ONUN DIL ILE IKRARININ HUKMU

37 - Ibn-i Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Ben insanlar Allah'tan baska ilahin olmadigina, Muhammed'in de Allah'in elcisi olduguna sehadet edinceye, namaz kilincaya, zekat verinceye kadar onlarla savas etmekle emrolundum. Bunlari yaptilar mi, kanlarini, mallarini bana karsi korumus (emniyet altina almis) olurlar. Islam'in hakki haric. Artik (samimi olup olmadiklarina dair) durumlari Allah'a kalmistir".
Buhari, Iman 17; Muslim, Iman 36, (22);
Muslim'deki rivayette "Islam'in hakki haric" ibaresi mevcut degildir.

38 - Ubeydullah Ibnr Adiy Ibnu'l-Hiyar (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) ashabiyla otururken bir adam gelerek gizlice bir seyler fisildadi. Ne gibi bir sir tevdi etmisti bilmiyorduk. Nihayet Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) onu acikladi. Megerse o zat, munafiklardan birini oldurmek icin izin istiyormus. Adama: "Peki o Allah'tan baska ilah olmadigina ve Muhammed'in Allah'in elcisi bulunduguna sehadet etmiyor mu?" diye sordu. Adam: "Hayir o sehadeti ikrar etmiyor" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Namaz kiliyor mu?" diye sordu. Adam: "Hayir namaz da kilmiyor" deyince, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam); "Allah'in oldurmekten beni men ettigi kimseler iste boyleleri" buyurdu"
Muvatta, Kasru's-Salat 84, (1, 171).

39 - Tarik el-Esca'i (radiyallahu anh) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini haber verdi:
"Kim Lailahe illallah der ve Allah'tan baska mabudlari reddederse, Allah onun malini ve kanini haram kilar. (Samimi olup olmadigi meselesi Allah'a aittir.)
Muslim, Iman, 37, (23).
Yine Muslim'in bir baska rivayeti "Kim Allah'i birlerse" diye baslar ve yukaridaki sekilde devam eder (38. hadis).

BIAT AHKAMI

40 - Ubadetu'bnu's-Samit (radiyallahu anh) anlatiyor: Biz, bir seferinde Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le ayni cemaatte beraber oturuyorduk ki: "Allah'a hicbir sey ortak kosmamak, hirsizlik yapmamak, zina fazihasini islememek, Allah'in haram ettigi cana mesru bir sebep olmaksizin kiymamak sartlari uzerine bana biat edin" buyurdu.
Bir diger rivayette "...Cocuklarinizi oldurmemek, halde ve istikbalde iftirada bulunmamak, mesru dairedeki emirlerde -ne bana ne de vazifelilere- isyan etmemek uzere biat edin. Kim verecegi bu sozlere sadik kalir, ahdine vefa gosterirse karsiligini Allah'tan alacaktir. Kim de bu yasaklardan birini isleyecek olursa artik isi Allah'a kalmistir, dilerse affeder, dilerse azab verir, cezalandirir" buyurdu. Biz de bu sartlarla biat ettik."
Buhari, Iman 11; Muslim, Hudud 41, (1709); Nesai, Bey'a 17, (7, 148); Tirmizi, Hudud 12, (1439).

Nesai, bir baska rivayette "...karsiligini Allah'tan alacaktir" ifadesinden sonra su ziyadeyi kaydeder: "Kim bunlardan birini isler, sonra da dunyada cezalandirilirsa, cektigi bu ceza onun icin kefaret ve o gunahtan temizlenme olur."
Buhari, Muslim, Muvatta ve Nesai'de gelen bir diger rivayette su ifade mevcuttur: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e zor durumlarda olsun, kolay durumlarda olsun, hos sartlarda olsun nahos sartlarda olsun, aleyhimize kayirmalarin yapilip, hakkimizin cignendigi hallerde olsun itaat etmek, idareyi elinde tutanlara karsi iktidar kavgasi yapmamak, nerede olursak olalim hakki soylemek, Allah'in emrini yerine getirmede kinayanlarin kinamalarindan korkmamak uzere biat ettim."

Bir baska rivayette su ifadeye rastlanmaktadir: "...Iktidar sahibine karsi onda, Allah'in kitabinda gelmis bulunan bir delil sebebiyle te'vil goturmeyen acik bir kufur gorulmedikce iktidar kavgasi yapmamak..."

KaRdeLeN
10 January 2009, 00:51
41 - Avf Ibnu Malik el-Esca'i (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in huzurunda yedi veya sekiz veyahut dokuz kisiydik. "Allah Resulu'ne biat etmiyor musunuz?" dedi. Ellerimizi uzatarak: "Hangi sarlara uymak uzere biat edecegiz ey Allah'in Resulu?" dedik. Su cevabi verdi:
"Allah'a ibadet etmek ve O'na hicbir seyi ortak kosmamak, bes vakit namazi kilmak (verilen emirlere) kulak verip itaat etmek -ve bu sirada gizli bir kelime fisildayarak devamla- "Halktan hicbir sey istemeyin" buyurdu. Avf Ibnu Malik Ilaveten der ki, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'i benimle dinleyen o cemaatten oylelerini biliyorum ki, bineginin uzerinde iken kazara kamcisi dusse kimseye "Sunu bana verir misin?" diye talebde bulunmaz (iner kendisi alir)di."
Muslim, Zekat 108, (1043); Ebu Davud, Zekat 27, (1642); Nesai, Salat, 5, (1, 229); Ibnu Mace, Cihad 41, (2867).

42 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e kulak vermek ve itaat etmek sartiyla biat ederken "Gucunuzun yettigi seylerde" diyordu.
Buhari, Ahkam 42; Muslim, Imaret 90, (1867); Nesai, Bey'at 18, (7, 148); Tirmizi, Siyer 37, (1597); Muvatta, Bey'at 1, (2, 982); Ibnu Mace, Cihad 43, (2874).

43 - Umeyme bintu Rukayka (radiyallahu anh) dedi ki: "Ensar'dan bir grup kadinla Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelip kendisine: "Allah'a hicbir seyi ortak kosmamak, calmamak, zina etmemek, cocuklarimizi oldurmemek, halde ve istikbalde iftira atmamak, sana mesru emirlerinde isyan etmemek sartlari uzerine biat ediyoruz" dedik. Hemen ilave etti: "Gucunuzun yettigi ve takatinizin kafi geldigi seylerde". Biz: "Allah ve Resulu bize karsi bizden daha merhametlidir, haydi biat edelim" dedik.
Sufyan merhum der ki: Kadinlar, biati (erkekler gibi) musafaha ederek yapmayi kastedmislerdir. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Ben kadinlarla musafaha etmem, benim yuz kadina toptan soyledigim soz her kadin icin ayri ayri soylenmis yerine gecer" buyurdu.
Muvatta, Bey'a 2, (2, 982); Tirmizi, Siyer 37, (1597).

MUHTELIF AHKAMLAR

44 - Amr Ibnu Ebi'l-Ahvas (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le birlikte Veda hacci'nda bulundum. Orada Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) irad ettigi hutbede once Allah Teala'ya hamd u sena, hatirlatma ve tavsiyelerden sonra soyle devam etti: "Hangi gun (bu gunden) daha (mukaddes ve) haramdir? Bu soruyu uc kere tekrarladi. Cemaat: "el-Haccu'l-Ekber gunu" diye cevap verdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) devam etti: "Oyle ise bilin ki, kanlariniz, mallariniz, irzlariniz, birbirinize, bu ayinizda, bu beldenizde su gununuz nasil haramsa oylece haramdir, mukaddestir. Bilin ki herkesin cinayetinden kendisi sorumludur. Hicbir babanin cinayetinden oglu sorumlu tutulmaz. Haberiniz olsun ki, Musluman, Muslumanin kardesidir. Bu sebeple, bir Muslumana, bizzat kendisi helal kilmadikca kardesinin hicbir seyi helal degildir. Bilin ki cahiliye devrinden kalan butun faizler mulgadir, terkedilecek ve alinmayacak. Faize verilen paranin sadece sermaye kismini yani aslini alacaksiniz, -boylece ne zulum ve haksizlik etmis ne de zulme ve haksizliga ugramis olacaksiniz- Abbas Ibnu Abdi'l-Muttalib'in faizi haric. Zira onun tamami mulgadir, terkedilmistir. Haberiniz olsun ki, cahiliye devrinden kalan butun kanlar da terkedilmistir. (intikam pesine dusulmeyecek). Ilga ettigim ilk cahiliye kani da el-Haris Ibnu Abdu'l-Muttalib'in kanidir. Haris, Benu Leys'ten tuttugu bir sut anneye bebegini emzirtiyordu. Cocugu Huzeyl adinda birisi (bir kavga sirasinda attigi bir tasla kazaen) oldurmustu. Sakin ha, kadinlara da iyi muamele yapin. Cunku onlar yaninizda esir durumundadir. Onlara iyi muamelenin disinda (terketmek dovmek gibi) bir baska sey yapmak hakkina sahip degilsiniz. Ancak acik bir cirkinlikte bulunulursa o haric. Cirkin is yapmalari halinde, once yataklarini ayirin, (yine de devam edecek olurlarsa) yaralamiyacak sekilde dovun. Bundan sonra itaat ederlerse, (onlarin yaptigina ayirma-dovme gibi muamelelere) zulmen devam etmek icin bir yol (bir bahane) aramayin. Bilin ki, sizin kadinlariniz uzerinde bazi haklariniz var. Kadinlarinizin da sizler uzerinde bazi haklari vardir. Kadinlariniz uzerindeki haklariniz istemediginiz kimselere yataginizi cignetmemeleri, evlerinize hoslanmadiklarinizin girmesine izin vermemeleridir. (Onlarin sizdeki haklari ise) yiyecek ve giyeceklerinde iyi davranmanizdir.
Haberiniz olsun, seytan su beldenizde kendisine ebediyen tapilmayacagini idrak etmistir. Fakat, sizin onemsemediginiz seylerde ona itaat devam edecek, bunlar da onu memnun kilacak (menfi neticeler hasil edecek)tir.
Tirmizi, Fiten 2, (2610); Tefsir 2, (3087); Muslim, Hacc, 194, (1218).

45 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) Veda Hacci'nda sunu soylediler: " (Ey ahali) hangi ayin hurmetce daha ileri oldugunu biliyor musunuz?" Halk: "Su icinde bulundugumuz ay degil mi?" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Peki, hangi bolgenin hurmetce daha onde oldugunu biliyor musunuz?" diye sordu. Halk: "Su yerler degil mi?" cevabini verdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) tekrar: "Pekala hangi gunun hurmetce daha ustun oldugunu biliyor musunuz?" dedi. Halk: "Su icinde bulundugumuz gun degil mi?" diye cevap verdi. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sozlerine soyle devam etti: "Oyleyse bilin ki Allah Teala, sizlere, mesru sebep disinda kanlarinizi, mallarinizi, irzlarinizi haram kilmistir, tipki su beldede, su ayda, su gunumuzu haram kildigi gibi." Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bundan sonra uc sefer tekrar ederek sordu: "Duydunuz mu, teblig ettim mi?" Halk her defasinda "Evet" cevabini verdi.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sozlerini soyle tamamladi: "Sakin ha! Benden sonra tekrar kufre donup birbirinizin boyunlarini vurmaya kalkmayin!"
Buhari, Hudud 9, Riyat 2, Hacc 132, Megazi 77, Fiten 8, Edeb 43; Muslim, Iman 120 (66); Ebu Davud, Sunne 16, (4686). Metin Buhari'ye aittir.

46 - Ebu Bekre Nufey'u'bnu'l-Haris es-Sakafi (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdu: "Zaman, done done Allah'in arz ve semavati yarattigi gundeki duzenini tekrar buldu. Sene on iki aydir. Bunlardan dordu haram aydir. Haram aylar da uc tanesi pes pese gelir: "Zul-kade, Zu'l-hicce ve Muharrem. Bir de Cumadi ve Saban aylari arasinda yer alan Mudarlilar'in Receb'i." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sordu:
"-Bu ay hangi aydir?" Biz: "Allah ve Resulu daha iyi bilir" dedik. Bir muddet sustu. Biz ayin ismini degistirecek zannettik. Ancak sunu soylediler:
"-Bu zi'l-hicce degil mi?"
"-Evet!" karsiligini verdik. Devam etti: "-Peki burasi neresidir?" Biz: "-Allah ve Resulu daha iyi bilir" cevabini verdik. Yine sustu ve biz bolgenin ismini degistirecek vehmine kapildik.
"-Burasi haram bolge degil mi?" dedi. "-Evet" dedik.
"-Icinde bulundugunuz gun nedir?" diye tekrar sordu, biz yine: "-Allah ve Resulu daha iyi bilir" dedik. Tekrar sustu ve biz yine gunun ismini degistirecek zannina dusmustuk ki: "-Kurban gunu degil mi?" dedi.
"-Evet" cevabimiz uzerine sozune devam etti: "-Bilin ki, kanlariniz, mallariniz ve irzlariniz birbirinize kesinlikle haramdir, tipki bu yerde, bu ayda su gununuzun haram olmasi gibi. Rabbinize kavustugunuz zaman sizi yaptiklarinizdan hesaba cekecek. Sakin benden sonra birbirinizin boyunlarini vuran kafirler olmayin. Bu soylediklerimi duyanlar, duymayanlara ulastirsinlar. Bazan soz kendisine ulastirilan kimse, ulastirilan sozu, bizzat dinleyenden daha iyi beller." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sonra sunu ekledi: " Teblig ettim mi, teblig ettim mi?" uc defa tekrarladi.
"-Evet" cevabimiz uzerine:
"-Ya Rabbi sahid ol!" dedi. Buhari, Hacc 132, Edahi 5; Tefsir, Berae 8, Bed'i'l-Halk 2, Fiten 8, Ilm 9; Muslim, Kasame 29, (1679); Ebu Davud, Hac 63, (1947).
Muslim'in rivayetinde su ziyade var: "Sonra Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) beyazi galebe calan alaca iki koyuna yoneldi ve onlari kesti. Sonra da koyunun bir parcasini alip aramizda taksim etti."
Rezin, rivayetin arasina sunu ilave eder: "Uc sey vardir, bir mu'minin kalbi onlara karsi ebediyen ihanet etmez; ameli sirf Allah icin yapmak, idareyi elinde tutana karsi hayirhah olmak, Muslumanlarin cemaatine katilmak, cunku onlarin dualari cemaate dahil olanlarin hepsini icine alir." Ibnu'l-Esir: "Bu ziyadeyi ana kitaplarda (Kutub-i Sitte) gormedim" der.
Bu ziyadenin manasi sudur: Bu uc seyde kalbler huzura kavusur. Kim bunlara yapisir, riayet ederse, kalbi hiyanet, hile ve ser gibi manevi kirlerden temiz kalir.

47 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor; Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Her cocuk fitrat uzerine dogar" buyurdu ve sonra da "Su ayeti okuyun" dedi: "Allah'in yaratilista verdigi fitrat..." (Rum; 30). Sonra Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sozunu soyle tamamladi: "Cocugu anne ve babasi Yahudilestirir veya Hiristiyanlastirir veya Mecusilestirir. Tipki hayvanin dogurunca, azalari tam olarak yavru dogurmasi gibi. Siz kesmezden once, kulagi kesik olarak dogmus hayvana rastlar misiniz?" Dinleyenler: "Ey Allah'in Resulu, kucukken olenler hakkinda ne dersiniz (cennetlik mi, cehennemlik mi?) diye sordular. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) su cevabi verdi: "(Yasasalardi) nasil bir amel isleyeceklerdi Allah daha iyi bilir."
Buhari, Cenaiz 80, 93; Muslim, Kader 22, (2658); Muvatta, Cenaiz. 52, (1, 241); Tirmizi, Kader 5, (2139); Ebu Davud, Sunnet 18, (4714).
Bir baska rivayette: "Dogan hicbir cocuk yoktur ki, konusmaya baslayincaya kadar su din uzere olmasin" buyurulmustur.

IMAN VE ISLAM'A GIREN MUTEFERRIK HADISLER

48 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Mu'min, mutemadiyen ruzgarin egici tesirine maruz bir bitkiye benzer. Mu'min, devamli belalarla basbasadir. Munafigin misali de cam agacidir. Kesilip kaldirilincaya kadar hic irgalanmaz."
Buhari, Marda 1; Tirmizi, Emsal 4, (2870); Muslim, Sifatu'l-Munafikun 58, (2809).


49 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustu: "Mu'min, yapragini hic dokmeyen yesil bir agaca benzer." Halk falanca agac, fismekanca agac diye tahminde bulundular, (fakat isabet ettiremediler). Ben, "Bu, hurma agacidir" demek istedim, ancak (yasim kucuk oldugu icin) utandim. Sonra Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): Bu hurma agacidir" diyerek acikladi."
Buhari, Ilm 4, Edeb 79; Muslim, Sifatu'l-Munafikun 64, (2811).

50 - Nevvas Ibnu Sem'an (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah, bize iki tarafinda iki ev bulunan bir dogru yolu misal veriyor. -Bir rivayette iki ev degil "Iki sur" denmistir- Bu evlerin acik olan kapilari vardir. Kapilarin uzerine de perdeler cekilmistir. Biri yolun basinda, biri de onun yukarisinda durmus iki davetci (gelip gecenlere) su daveti okuyorlar: "Allah cennete cagirir, diledigini dogru yola eristirir" (Yunus, 25).
Yolun iki yakasindaki kapilar ise Allah'in hududu (yani yasaklari)dur. Hic kimse perdeyi acmadan bu yasaklara dusmez. Kisinin yukarisindaki davetci, Rabbisinin vaiz'idir"
Tirmizi, Emsal 1 (2863).
Rezin, bu temsili, Ibnu Mes'ud tarafindan rivayet edilen bir hadisle aciklar: Dogru yol; "Islam'dir, kapilar; Allah'in haramlaridir, perdeler; Allah'in hudududur (yasaklar); yolun basindaki davetci; Kur'an-i Kerim'dir. Bunun yukarisindaki davetci; her mu'minin kalbinde yerlestirilmis olan (bazan vicdan, bazan sag duyu diye ifade edilen) hakkaniyet duygusu -ki, buna bazi hadislerde lumme-i melekiye de denmistir- vaizullah'tir."

KaRdeLeN
10 January 2009, 00:52
51 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdu: "Islam garib olarak basladi, tekrar basladigi gibi garib hale donecektir. Gariblere ne mutlu!"
Muslim, Imam 232, (145) Tirmizi, Iman 13 (2631).

KUR'AN VE HADISE UYMAYA DAIR

52 - Imam Malik'e ulastigina gore, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) sunu soylemistir: "Size iki sey birakiyorum. Bunlara uydugunuz muddetce asla sapitmayacaksiniz: Allah'in Kitab'i ve Resulunun sunneti".
Muvatta, Kader 3, (2, 899).

53 - Yezid Ibnu Erkam (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: " Size, uydugunuz takdirde benden sonra asla sapitmayacaginiz iki sey birakiyorum. Bunlardan biri digerinden daha buyuktur. Bu, Allah'in Kitabi'dir. Semadan arza uzatilmis bir ip durumundadir. (Digeri de) kendi neslim, Ehl-i Beytim'dir. Bu iki sey, cennette Kevser havuzunun basinda bana gelip (hakkinizda bilgi verinceye kadar) birbirlerinden ayrilmayacaklardir. Oyleyse bunlar hakkinda, ardimdan bana nasil bir halef olacaginizi siz dusunun"
Tirmizi, Menakib 77, (3790).

54 - Irbaz Ibnu Sariye (radiyallahu anh) dedi ki: "Bir gun Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize namaz kildirdi. Sonra yuzunu cemaate cevirerek cok belig, cok manidar bir vaazda bulundu. Oyle ki dinleyenlerin gozleri yasla, kalpleri de heyecanla doldu. Cemaatten biri: "Ey Allah'in Resulu, sanki bu, bir veda konusmasidir, bize ne tavsiye ediyorsunuz?" dedi. "Size, buyurdu, Allah'a karsi takvada bulunmanizi, basinizda Habesli bir kole olsa bile emirlerini dinleyip itaat etmenizi tavsiye ederim. Zira, sizden hayatta kalanlar benden sonra nice ihtilaflar gorecek. Oyle ise size sunnetimi ve hidayet uzere olan Hulefa-i Rasidin'in sunnetini hatirlatirim, bunlara uyun ve dort elle sarilin. Sonradan cikarilan seylere karsi da son derece dikkatli ve uyanik olun. Zira (sunnette bulunana zit olarak) her yeni cikarilan sey bir bid'attir, her bid'at de dalalettir, sapikliktir."
Tirmizi, Ilim 16, (2678); Ebu Davud, Sunne 6, (4607).

55 - Mikdam Ibnu Ma'dikerib (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Haberiniz olsun, rahat koltugunda otururken kendisine benim bir hadisim ulastigi zaman kisinin: "Bizimle sizin aranizda Allah'in kitabi vardir. Onda nelere helal denmisse onlari helal biliriz. Nelere de haram denmisse onlari haram addederiz" diyecegi zaman yakindir. Bilin ki, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in haram kildiklari da tipki Allah'in haram ettikleri gibidir"
Ebu Davud, Sunne, 6, (4604); Tirmizi, Ilm 60, (2666); Ibnu Mace, Mukaddime 2, (12).
Ebu Davud'un rivayetinin bas kisminda su ziyade vardir: "Haberiniz olsun, bana Kitap ve bir o kadar da (sunnet) verildi." Rivayetin gerisi yukaridaki manada devam eder.
Ebu Davud'un rivayetinin sonunda su ziyade de mevcuttur: "Haberiniz olsun (Kur'an'da zikri gecmiyen) ehli esegin eti de size helal degildir, vahsi hayvanlardan parcalayici disi (kopek disi) olanlar, keza muahedeli olanlarin yitikleri de haramdir. Ancak esya sahibi, ihtiyaci olmadigi icin, kasden terketmisse o mustesna. Bir kimse bir kavme ugradigi zaman, ona ikram etmek, o kavme vazife olur. Sayet ikram etmezlerse, o kimse, hak ettigi ikramin mislince onlari cezalandirir."

56 - Ebu Musa Abdullah Ibnu Kays el-Es'ari (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Allah'in benimle gonderdigi ilim ve hidayetin misali, bir araziye dusen yagmur gibidir. (Bilindigi uzere), bazi araziler var, tabiati guzeldir, suyu kabul eder, bol bitki ve ot yetistirir. Bir kisim arazi var, munbit degildir, ot bitirmez, ama suyu tutar. Onun tuttugu su ile Cenab-i Hakk insanlari yararlandirir: Bu sudan kendileri icerler, hayvanlarini sularlar ve ziraat yaparlar. Diger bir araziye daha isabet eder ki, bu ne su tutar ne ot bitirir.
Bu temsilin biri Allah'in dininde ilim sahibi kilinana delalet eder, boylesini Allah benimle gondermis oldugu hidayetten yararlandirir; yani hem ogrenir, hem ogretir. Temsilden biri de, buna iltifat etmeyen Allah'in benimle gonderdigi hidayeti hic kabul etmeyen kimseye delalet eder".
Buhari, Ilm 20; Muslim, Fedail 15 (2282).

57 - Yine ayni sahabe (Ebu Musa) (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Benim misalimle Cenab-i Hakk'in benimle gondermis bulundugu seyin misali su adamin misali gibidir: "Bir adam kendi kavmine gelip: "Ben gozlerimle dusman ordusunu gordum, tehlikeyi haber veriyorum, tedbir alin!" der. Kavminden bir kismi tavsiyesine uyup, geceleyin, telasa dusmeden oradan uzaklasir. Bir kismi da bu haberciyi yalanlar ve yerinden ayrilmaz. Ancak sabahleyin ordu onlari yakalar ve imha eder. Iste bu temsil bana itaat edip getirdiklerime uyanlarla, bana isyan edip Cenab-i Hakk'tan getirdiklerimi tekzip edip yalanlayanlari gostermektedir."
Buhari, Rikak 26; Muslim, Fezail 15, (2283).

58 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: " Benim misalimle sizin misaliniz, su temsile benzer: Bir adam var ates yakmis. Ates etrafi aydinlatinca, pervaneler (gece kelebekleri) ve aydinligi seven bir kisim hayvanlar bu atese kendilerini atmaya baslarlar. Adamcagiz onlari kurtarmaya (mani olmaya) calisir. Ancak hayvanlar galebe calarak coklukla atese atilirlar. Ben (tipki o adam gibi) atese dusmemeniz icin belinizden yakaliyorum, ancak siz atese atese kosuyorsunuz"
Buhari, Rikak 26, Enbiya 40; Muslim, Fezail 17, (2284); Tirmizi, Emsal 7, (2877).

59 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh)'un soyle buyurdugu rivayet edilmistir: "Muhakkak ki, en guzel soz Allah'in kitabidir. En guzel yol da Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'in yoludur. Islerin en kotusu de dine aykiri olarak sonradan cikarilanidir. Size vadedilen mutlaka yerine gelecektir. Siz Allah'i aciz birakamazsiniz."
Buhari, I'tisam 2, Edeb 70.

60 - Hz. Aise (radiyallahu anha) validemiz anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Kim su dine uymayan bir sey uyduracak olursa, bu merduddur kabul edilmez"
Buhari, I'tisam 5, Buyu 60, Sulh 5; Muslim, Akdiye 18 (1718); Ebu Davud, Sunnet 6, (4606).
Bir rivayette de soyle denmektedir: "Bizim sunnetimize uymayan bir amel isleyenin yaptigi amel de merduddur."

KaRdeLeN
10 January 2009, 00:52
61 - Ebu Zerr (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Kim cemaat'(imiz)den bir karis uzaklasirsa (kendini dine baglayan) Islam bagini boynundan cikarip atmis olur"
Ebu Davud, Sunne 30, (4758); Tirmizi, Emsal 3, (2867).

62 - Hz. Ali (radiyallahu anh) soyle demistir: "Daha once hukmettiginiz sekilde hukmedin. Zira ben (kargasaya, nizaya goturecek) muhalefeti sevmem, ta ki halk tek bir cemaat teskil etsinler veya arkadaslarimin oldugu gibi ben de oleyim."Ibnu Sirin merhum, Hz. Ali (radiyallahu anh)'den yapilan rivayetlerin cogunun uydurma ve yalan oldugu gorusunde idi.
Buhari, Fedailu'l-Ashab 9.

63 - Enes (radiyallahu anh) soyle der: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) devrinde mevcut olan seylerden (kelime-i sehadet disinda) hicbirini artik goremiyorum." Kendisine "namazi da mi?" diye itiraz edilince: "Namaza da ne yaptiginizi bilmiyor musunuz, (ogleyi aksama yakin kilmadiniz mi)?" cevabini verir.
Buhari, Mevakit 7; Tirmizi, Kiyamet 17, (2449).

64 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'den rivayet edildigine gore bir gun kendisi carsiya ugrar ve: "Mescidde Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in mirasi taksim edilirken ben sizleri burada goruyorum (Bu ne bicim is, siz de kosun) buyurur. Herkes mescide kosusur, bir sey goremeyince: "Taksim edilen bir sey goremedik, sadece bazilari Kur'an okuyordu" derler. O cevabi yapistirir. "Iyi ya, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in mirasi zaten bu degil mi?"
Heysemi, Mecma'u'z-Zevaid'de, Taberani'nin el-Mu'ce'mu'l-Evsat'indan nakleder (1, 123, 124).

65 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh)'dan rivayet edildigine gore, soyle buyurmustur. "Bir yol takip etmek isteyen, bu yolu, olmus olanlarin yolundan secsin. Zira hayatta olanlarin fitnesinden emin olunamaz. Olmus olanlar ise Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in Ashabidirlar. Onlar bu ummetin en efdalidir. Kalpce en temizleri, ilimce en derinleri, amelce en ihlaslilari yine onlardir. Allah, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in sohbeti ve dininin yerlesmesi icin onlari secmistir. Oyleyse sizler onlarin ustunlugunu idrak edin, onlarin yolundan gidin, elinizden geldikce onlarin ahlakini ve yasayis tarzlarini kendinize ornek kilin. Zira onlar en dogru yolda idiler."
Ibnu Abdilberr, Cami'ul-Beyani'l-Ilm ve Fadlihi'de kaydetmistir 2,9.

66 - Ibnu Abbas (radiyallahu anh)'dan rivayet edildigine gore soyle buyurmustur: "Kim Allah'in Kitabini ogrenir ve sonra da onda bulunanlara uyarsa, Allah onu, dunyada dalaletten cikarip dogru yola sevkeder, ahirette de kotu hesabtan korur."

67 - Omer Ibnu'l-Hattab (radiyallahu anh)'dan rivayet edilir ki, soyle buyurmustur; "Gecesi gunduz gibi olan cok aydinlik bir seriat uzere terkedildiniz. Coldeki bedevilerin ve mahalle mekteplerindeki cocuklarin dini uzere olun. (Ayet ve hadisten ogretilenleri oldugu gibi takib edin, kendinizden katip karistirmadan taklid edin.)
Bunun benzeri merfu olarak Ahmed Ibnu Hanbel (Musned 4, 126) ve Ibnu Mace (Sunen, Mukaddime 6, (43) ) rivayet etmislerdir.

68 - Hz. Ali (radiyallahu anh) soyle buyurmustur: "Sizler genis bir caddeye birakildiniz. Bu, uzerinde Ummu'l-Kitap olan (yani Allah'in kesin hukumlu ayetleriyle istikameti tesbit edilmis) bir yoldur."
(Ashab'in buyuklerine ait son bes rivayeti Rezin merhum tahric etmistir).

AMELDE ITIDAL

69 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in zevce-i paklerinin hane-i saadetlerine bir gurub erkek gelerek Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in (evdeki) ibadetinden sordular. Kendilerine sorduklari husus aciklaninca sanki bunu az bularak: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kim, biz kimiz? Allah O'nun gecmis ve gelecek butun gunahlarini affetmistir (bu sebeple O'na az ibadet de yeter) dediler. Iclerinden biri: "Ben artik hayatim boyunca her gece namaz kilacagim" dedi. Ikincisi: "Ben de hayatimca hep oruc tutacagim, hic bir gun terketmeyecegim" dedi. Ucuncusu de: "Kadinlari ebediyen terkedip, onlara hic temas etmeyecegim" dedi. (Bilahere durumdan haberdar olan) Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) onlari bularak: "Sizler boyle boyle soylemissiniz. Halbuki Allah'a yemin olsun Allah'tan en cok korkaniniz ve yasaklarindan en ziyade kacinaniniz benim. Fakat buna ragmen, bazan oruc tutar, bazan yerim: namaz kilarim, uyurum da; kadinlarla beraber de olurum. (Benim sunnetim budur), kim sunnetimi begenmezse benden degildir" buyurdu.
Buhari, Nikah 1; Muslim, Nikah 5, (1401); Nesai, Nikah 4, (6,60).

70 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), ruhsat ifade eden bir amelde bulunmustu. Bazilarinin bundan kacindiklarini isitti. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir hutbe okudu: Adeti vechile Cenab-i Hakk'a hamd ve senada bulunduktan sonra soyle buyurdu: "Allah icin soyleyin, bazilari benim yaptigim seyi begenmeyip, kaciniyorlarmis, dogru mudur bu? Allah'a yeminle soyluyorum, ben Allah'i onlardan cok daha iyi biliyorum. Allah'tan duydugum korku da onlarin duyduklarindan cok daha fazladir."
Buhari, I'tisam 5, Edeb 72; Muslim, Fedail 127, (2356).

KaRdeLeN
10 January 2009, 00:52
71 - Yine Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunun uzerine soyle buyurdu: "Bil ki, ben, hem uyurum, hem namaz kilarim; oruc da tutarim, kadinlarla evlenirim de, Ey Osman, Allah'tan kork, zira ehlinin senin uzerinde hakki var, misafirin senin uzerinde hakki var, nefsinin senin uzerinde hakki var. Oyle ise bazan oruc tut, bazan ye. Namaz da kil, uykunu da al"
Ebu Davud, Salat 317 (1369).
Rezin merhum, sunu ilave ediyor: Osman (radiyallahu anh) butun gece namaz kilmak, gunduzleri de hep oruc tutmak, kadinlarla da hic nikah yapmamak uzere yemin etmisti. Osman Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a yemininden sordu. Bunun uzerine meali su olan ayet nazil oldu: "Allah sizi rastgele yeminlerinizden (lagv) dolayi degil, fakat kalplerinizin kasdettigi yeminden dolayi sorumlu tutar" (Bakara, 225).

72 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anh) anlatiyor. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e benim "Hayatta kaldigim muddetce vallahi gunduzleri oruc tutacagim geceleri de namaz kilacagim" dedigim haber verilmis. Beni cagirtarak: "Sen boyle boyle soylemissin dogru mu?" dedi. "Annem babam sana feda olsun, evet boyle soyledim ey Allah'in Resulu" dedim. "Iyi ama, dedi, sen buna guc yetiremezsin, bazan oruc tut, bazan ye; gece kalk, uyu da. Ayda uc gun tut (bu yeter), zira hayirli isleri Allah on misliyle kabul ederek ucret veriyor. Bu uc gun, aynen yil orucu yerine gecer" buyurdu. Ben: "Soylediginizden daha fazlasina guc yetiririm" dedim. "Oyleyse, dedi, bir gun oruc tut, iki gun ye" Ben tekrar "Bundan baskasina da guc yetiririm" dedim. "Oyleyse, dedi, bir gun tut, bir gun ye. Bu Hz. Davud aleyhisselam'in orucudur. Bu en kiymetli oructur -veya en efdal oructur.-" Ben yine: "Ben bundan daha fazlasina guc yetiririm" dedim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Bundan efdali yoktur" buyurdu.
Buhari, Savm 54, 55, 56, 57, 58,59, Teheccuk 7, 19, Enbiya 37, Fedailu'l-kur'an 34, Nikah 89, Edeb 84, Isti'zan 38; Muslim, Siyam 181-194, (1159); Ebu Davud, Siyam 53, (2425); Nesai, Siyam 76, (4, 209-210); Tirmizi, Savm 57, (770).
Bir baska rivayette soyle gelmistir: "Bana haber verildigine gore sen yil orucu tutuyor, her gece de "Kur'an'i (hatmen) okuyormussun, dogru mu?" dedi. Ben: "Evet ey Allah'in Resulu, dogrudur, ancak bunda maksadim sadece hayirdir" dedim." Rivayette konusma soyle devam eder: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana:
"-Kur'an'i ayda bir kere oku" dedi. Ben: "-Daha fazlasina da guc getirebilirim" dedim. "-Oyleyse her gun gunde bir kere oku" dedi. Ben tekrar: "-Bundan fazlasina da guc getirebilirim" dedim.
"-Oyleyse, buyurdu, her yedi gecede bir kere oku, daha asagi dusme" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana sunu da soyledi:
"-Bilmezsin, belki uzun bir omrun olur (yasliliginda ahdi yerine getiremezsin)". Abdullah der ki: Ben nefsime siddetli davrandikca, (bundan vazgecmem icin) bana da siddet gosterildi. Ihtiyarladigim zaman, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in tanidigi ruhsati kabul etmis olmayi temenni ettim."
Bir baska rivayet de buna benzer, ancak su ziyade var: "Bunu yaparsan gozun (uykusuzluktan) ferini kaybeder, nefsin de yorulur. Devamli tutulan oruc, oruc sayilmaz."
Rivayette: "Davud aleyhisselamin orucunu tut: O, bir gun tutar bir gun yerdi. Dusmanla karsilasinca da gucu kuvveti yerinde oldugu icin kacmazdi" ziyadesi de var.
Bir baska rivayette: "Allah'a en hos gelen oruc, Hz. Davud (aleyhisselam)'un namazidir. O, gecenin yarisini uyur, ucte birini kalkar, altida birini uyurdu. Bir gun oruc tutar, bir gun yerdi" buyrulmustur.

73 - Hz. Aise (radiyallahu anha) sunu anlatir: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in bir hasiri vardi, geceleri perde yapip gerisinde namaz kilardi, gunduzleri de yayip uzerine otururdu. Halk da Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yanina donep (gelip) aynen onun gibi namaz kilmaya basladilar. Sayi gittikce artti. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara yonelerek sunu soyledi: "Ey insanlar, takat getireceginiz isleri yapin. Zira siz (dua etmekten) usanmadikca Allah da sevap yazmaktan usanmaz. Allah'a en hos gelen amel, az da olsa devamli olanidir." Ravi der ki: Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'in ailesi bir is yapinca onu sabit kilardi (artik terketmez devamli yapardi).
Buhari, Iman 16, Ezan 81, Rikak 18; Muslim, Salat 283, (782); Muvatta, Salatu'l-Leyl 4, (1, 118); Nesai, Kiyamu'l-Leyl 1 (3, 218); Ebu Davud, Salat 317, (1368).
Buhari'nin Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'den yaptigi bir rivayette: "Orta yolu tutun, guzele yakin olani arayin, sabah vaktinde, aksam vaktinde, bir miktar da gecenin son kisminda yuruyun (ibadet edin), agir agir hedefe varabilirsiniz. Unutmayin ki sizden hic kimseye, yaptigi amel, cenneti kazandirmayacaktir" buyurdu. "Sen de mi (amelinle cennete gidemiyeceksin) ey Allah'in Resulu?" dediler. "Evet, ben de, dedi, Allah affi ve rahmeti ile muamele etmezse ben de!"
(Buhari, Rikak 1
Buhari ve Nesai'de gelen bir baska rivayette: "Bu din kolayliktir. Kimse (asiri gayretle) dini gecmeye calismasin, (basa cikamaz, yine de yapamadigi eksiklikleri kalir ve) galebiyet dinde kalir" buyrulmustur.
(Buhari, Iman 29).

74 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdu: "Kolaylastirin, zorlastirmayin ve mujdeleyin." Bir rivayette de: "...Isindirin, nefret ettirmeyin..." buyrulmustur.
Buhari, Ilm 12, Edeb 80; Muslim, Cihad 6, 7,(1732-1733).

75 - Sehl Ibnu Ebi Umame (radiyallahu anh)'nin anlattigina gore, Sehl ve babasi beraberce Hz. Enes (radiyallahu anh)'in yanina girerler. Enes'i yolcu namazi kiliyormuscasina cok hafif bir namaz kiliyor bulurlar. Selam verip namazdan cikinca: "Allah sana magfiret buyursun bu kildigin namaz farz mi yoksa nafile miydi? dedik. "Farz namazdi. Bu (eksiksiz). Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in namaz tarzidir. Bilerek hic bir degisiklik de yapmadim" dedi ve ilave etti: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki:
"(Yil orucu, her gece teheccut, kadinlari terk gibi kararlarla) kendinize zorluk cikarmayin, zorluga ugrarsiniz. Zira (gecmiste) bir kavim (bir kisim zahmetli islere azmederek) kendisini zora atti. Allah Da zorluklarini artirdi. Manastir ve kiliselerdekiler bunlarin bekayasidir. "Onlar, uzerlerine, bizim farz kilmadigimiz, fakat, guya Allah'in rizasini kazanmak icin kendilerinin koyduklari ruhbaniyete bile geregi gibi riayet etmediler" (Hadid, 27).
Ebu Davud, Edeb 52, (4904)

76 - Enes (radiyallahu anh) buyurdu ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) mescide girmisti ki, iki direk arasina gerilmis bir ip gordu. "Bu da ne?" diye sordu. Bu, Zeyneb (radiyallahu anh)'in ipidir, namaz kilarken uykusu gelince buna takiliyor (ip onun dusmesini onluyor)" dediler. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):"Hayir (olmaz oyle sey) cozun ipi. Sevkiniz varken namaz kilin, uykunuz gelince de yatin" emretti.
Buhari, Teheccud 18; Muslim, Musafirin 219, (784); Ebu Davud, Salat, 308, (1312); Nesai, Kiyamu'l-Leyl 17, (3, 218).

77 - Hz. Aise (radiyallahu anha) diyor ki: "Yanimda BeniEsed kabilesinden bir kadin vardi. Bu sirada Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) iceri girdi ve: "Bu kimdir?" buyurdu. "Falancadir, geceleri hic uyumaz, (ibadet yapar)" dedim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Sus, yeter! Size, takat getirebileceginiz amel yarasir. Siz (ibadet yapmaktan) usanmadikca, Allah da (sevab vermekten) usanmaz. Allah'a en hos gelen dini amel, kisinin devamli olarak yaptigi ameldir" buyurdu.
Buhari, Iman 32, Teheccud 18; Muslim, Salatu'l-Musafirin 2220-221 (785); Muvatta, Salatu'l-Leyl 4, (1, 118); Nesai, Salatu'l-Leyl 17 (3, 218).

78 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Her seyin bir sevki vardir. Her sevkin de bittigi bir zaman vardir. (Yapacagi ise karsi bu sevki) duyan kisi isini yaparken mutedil hareket eder ve bu itidali devam ettirirse, muvaffak olacagini umid edin, (cunku bu sekilde takibine devam edebilir). Sayet (asiriliga duserek dikkat cekmis ve) parmakla gosterilecek hale gelmisse ona itibar edip (salihlerden) saymayin"
Tirmizi, Kiyamet 21, (2455).

79 - Ebu Cuheyfe (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Selman'la Ebu'd-Derda (radiyallahu anhuma)'yi kardeslemisti. Selman bir defasinda Ebu'd-Derda'yi ziyaret etti. Evde, Ebu'd-Derda'nin hanimini dusuk bir kiyafet icinde buldu. "Bu halin ne?" diye sordu, kadin: "Kardesiniz, Ebu'd-Derda'nin dunya ile alakasi kalmadi" diye acikladi.
Ebu'd-Derda geldi ve Selman (radiyallahu anh)'a yemek getirerek: "Buyur, ye!" dedi ve ilave etti: "Ben orucum!". Selman: "Hayir sen yemezsen ben de yemem" dedi. Beraber yediler. Aksam olunca Ebu'd-Derda (Selman'dan gece namazi icin musaade istediyse de, Selman: "Uyu" dedi. Beraber uyudular. Bir muddet sonra Ebu'd-Derda namaza kalkmak istedi. Selman tekrar: "Uyu!" dedi. Uyudular. Gecenin sonuna dogru Selman "Simdi kalk!" dedi. Kalkip beraber namaz kildilar. Sonra Selman su nasihatta bulundu: "Senin uzerinde Rabbinin hakki var, nefsinin hakki var, ehlinin de hakki var. Her hak sahibine hakkini ver." Ertesi gun Ebu'd-Derda, durumu Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e anlatti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) "Selman dogru soylemis" buyurdu.
Buhari, Edeb 86, Savm 51, Teheccud 15; Tirmizi, Zuhd 64 (2415).

80 - Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in katibi Hanzala Ibnu'r-Rebi el-Esedi (radiyallahu anh) anlatiyor:
Birgun Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'la karsilastik. Bana:
"-Nasilsin?" diye sordu.
"-Hanzala munafik oldu"dedim.
"-Subhanallah, sen neler soyluyorsun?" diye sasirdi. Ben acikladim.
"-Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in huzurunda oldugumuz sirada bize cennet ve cehennemden soz edilir, sanki gozlerimizle gormus gibi oluruz. Oradan ayrilip coluk cocugumuza, bag bahcemize karisinca coklukla unutup gidiyoruz". Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) de:
"-Allah'a yemin olsun ben de ayni seyi hissediyorum" dedi. Beraberce Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gittik ve bu durumu actik. Bize:
"-Nefsimi kudret elinde tutan Zat-i Zulcelal'e kasem olsun siz, benim yanimdaki hali disarda da devam etirip (cennet ve cehennemi) hatirlama isini koruyabilseniz melekler sizinle yataklarinizda, yollarda musafaha ederdi. Fakat ey Hanzala, bazan oyle bazan boyle olmasi normaldir (munafiklik degildir)" dedi ve (son cumleyi uc kere tekrarladi."
Muslim, Tevbe 12, (2750); Tirmizi, Kiyamet 60, (2516).

KaRdeLeN
10 January 2009, 00:53
81 - Imam Malik'in kaydettigine gore Hz. Aise (radiyallahu anha) yatsidan sonra ailesine birini yollayarak: "(Bos sozleri keserek) yazici melekleri rahatlatmak istemez misiniz?" diye haber gonderdi."
Muvatta, Kelam 9, (2, 987).

82 - Ibnu Abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e azadli bir cariyenin geceleri namaz, gunduzleri de orucla gecirdigi haber verilince soyle buyurur: "Her calisanda bir sevk mevcuttur, her sevkin de bir sonu vardir. Kimin sevkinin sonu sunnetimde kalirsa dogru yoldadir. Kim de hata eder (sunnetimin haricinde kalir) ise o da sapitmistir."

83 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdu: "Islerin en hayirlisi orta ve itidal uzere olanidir". (Bu son iki hadisi Rezin tahric etti).
el-Makasidu'l-Hasene bu rivayeti Ibnu's-Sem'ani'nin Zeylu Tarihi'l-Bagdad'da kaydettigini, senedinde mechul ravinin yer aldigini belirtir.

KITABU'L-EMANET

84 - Huzeyfetu'bnu'l-Yeman (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), bize iki hadis irad buyurmustu. Ben bunlardan birini gordum, digerini de bekliyorum. Buyurmustu ki: Emanet (din, adalet duygulari) insanlarin kalplerinin derinliklerine (yaratilislarinda, fitri meyiller olarak) konmustur. Sonradan Kur'an-i Kerim indi. (Insanlar kalplerine konmus olan bu fitri temayullerin) Kur'an ve hadiste te'yidini buldular. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize bu emanetin kalplerden kalkmasindan da bahsetti ve buyurdu ki: "Kisi uykuda imis gibi farkinda olmadan kalbinden emanet alinir. Geride, benek izi gibi bir iz kalir. Sonra ikinci sefer, yine uykuda imiscesine, kisi farkinda olmadan kalbindeki emanet duygusundan bir miktar daha alinir. Bunun da, kalpte bir kabarcik izi gibi bir izi kalir, yani soyle ki, ayagin uzerinden bir kor parcasini yuvarlayacak olsan degdigi yerleri kabarmis gorursun. Ne var ki, icinde ise yarar bir sey yoktur. Sonra Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bir cakil tanesi aldi, onu ayaginin uzerinde yuvarladi. (Ve sozune devam etti[Only Registered Users Can See Links]
"Emanet bu sekilde peyder pey azalmaya devam eder, o hale gelinir ki artik) alis verise giden insanlarda (itimad, guven, dogruluk ve) emanet tamamen kaybolur. Hatta durustler "falanca kabilede durust insanlar varmis" diye parmakla gosterilirler. Bazan da, kalbinde zerre miktar iman olmayan bir kimsenin "ne civanmerd, ne kibar, ne akilli kisi" diye ovuldugu olur." (Huzeyfe devam etti[Only Registered Users Can See Links]
-Ben oyle gunler gordum ki, hanginizle alis veris yaptigima aldirmazdim. Muhatabim Musluman idiyse, bana karsi hile yapmasina dindarligi mani olurdu. Muhatabim Yahudi veya Hiristiyan idiyse, onu da, amiri(nden validen gelen korku ve disiplin) bana hile yapmaktan alikoyardi. Fakat bugun sizden sadece falanca falanca ile (gonul huzuruyla) alis veris yapabilirim."
Buhari, Rikak 35, Fiten 13; Muslim, Iman 230, (143); Tirmizi, Fiten 17, (2180); Ibnu Mace, Fiten 27, (4053).

85 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki:
"Emanet kaybedilince kiyameti bekleyin." "Emanet nasil kaybolur?" diye sordular. "Isler ehil olmayanlara teslim edilince" diye cevapladi."
Buhari, Rikak 35, Ilm 2.

86 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in su sozunu rivayet etmistir: "Sana emanet birakanin emanetini geri ver. Sana ihanet edene ihanet etme"
Ebu Davud, Buyu 81 (3534); Tirmizi, Buyu 38, (1264).

87 - Ebu Musa (radiyallahu anh)'nin rivayetine gore Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustur: "Emin bir Musluman mal muhafizi olsa ve vazifesini durustlukle yapsa, soyle ki, kendisine (sadaka vs. nevinden) emredileni gonul hosluguyla eksiksiz ve tam olarak yerine verse, sadakayi veren iki kisiden biri olur."
Buhari, Zekat 25, Vekalet 16, Icare 1; Muslim, Zekat 79 (1023); Ebu Davud, Zekat 43, (1684); Nesai, Zekat 66, (5, 79-80).
Nesai, hadisin basinda su ziyadeyi kaydetti: "Mu'min kisi, diger mumine karsi duvar gibidir, birbirlerini takviye ederler."

EMR-I BI'L-MA'RUF VE NEHY-I ANI'L-MUNKER

88 - Tarik Ibnu Sihab anlatiyor: "Bayram hutbesini okuma isini namazdan one alanin ilki Mervan'dir. O, bu ise tevessul edince cemaatten birisi ayaga kalkarak: "Yanlis is yapiyorsun, namazin hutbeden once kilinmasi gerekir" dedi. Mervan: "Artik o usul terkedildi" diyerek devam etmek istedi. Ebu Saidu'l-Hudri ortaya atilarak: "Bu adam, uzerine dusen vazifesini yapti. Zira ben Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim: "Sizden kim (sunnetimize uymayan) bir munker gorurse (seyirci kalmayip) onu eliyle duzeltsin. Buna gucu yetmezse lisaniyla duzeltsin. Buna da gucu yetmezse kalbiyle bugzetsin. Bu kadari imanin en zayif mertebesidir."
Melahim 17, (4340); Muslim, Iman 78 (49); Ebu Davud; Salatu'l-Iydeyn 248 (1140); Tirmizi, Fiten 11 (2173); Nesai, 17 (8, 111); Ibnu Mace, Fiten 20, (4013);
Tirmizi'nin rivayetinde soyle denir: "Bir adam kalkarak ey Mervan sunnete muhalefet ettin..." dedi.
Ebu Davud su ziyadeyi kaydeder: Sen bayram gununde minberi (musallaya) cikardin. Halbuki daha once bayramda minber cikarilmazdi. Bir de hutbeyi namazda one aldin."
Nevevi rivayetinde bu aciklamalar yok, sadece Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in sozleri var.

89 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdu: "Benden once Allah'in gonderdigi her peygamberin mutlaka ummetinden havarileri ve arkadaslari olmustur. Bunlar onun sunnetiyle amel ederler emirlerini de yerine getirirlerdi. Sonra, bu peygamberlerin ardindan oylesi kotulukler zuhur etmisti ki, yapmadiklarini soyleyip, kendilerine emredilmeyeni de yapmislardir. Kim bu guruhla eliyle mucahede ederse mu'mindir. Kim onunla diliyle mucahede ederse o da mu'mindir. Kim de onlarla kalbiyle mucahede ederse o da mu'mindir. Bunun gerisine, artik zerre miktar iman yoktur.
Muslim, Iman 80, (50).

90 - Yine Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Israilogullari bir kisim gunahlar islemeye baslayinca alimleri onlari bu islerden menettiler. Ancak onlar dinlemediler, vazgecmediler. Zamanla alimler de onlarla oturmaya, dayanismaya ve beraber icmeye basladilar. Allah da bunun uzerine, berikinin dalaletini oburune katarak, biriyle digerinin kufrunu artirdi. "Davud'un ve Meryem oglu Isa'nin diliyle onlari lanetledi..." (Maide, 7.
Sonra, ayakta bulunan Resulullah (aleyhissalatu vesselam) oturarak sozunu tamamladi: "Hayir, nefsimi kudret elinde tutan Zat'a yemin ederim, onlari hak adina kotuluklerden men etmezseniz (siz de rizaya eremezsiniz).
Ebu Davud, Melahim 17, (4336); Tirmizi, Tefsir, Maide (3050), Ibnu Mace, Fiten 20, (4006);

KaRdeLeN
10 January 2009, 00:53
91 - Kays Ibnu Ebi Hazim anlatiyor: "Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) Cenab-i Hakk'a hamd ve senadan sonra buyurdu ki: "Ey insanlar! Sizler su ayeti okuyor ve fakat yanlis anliyorsunuz: "Ey iman edenler, siz kendinize bakin. Dogru yolda iseniz sapitan kimse size zarar veremez" (Maide, 105). Biz Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in: "Insanlar, zalimi gorup elinden tutmazlarsa, Allah'in, hepsine ulasacak umumi bir bela gondermesi yakindir" dedigini isittik." Keza ben, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in: "Iclerinde kotulukler islenen bir cemiyet, bu kotulukleri bertaraf edecek gucte oldugu halde, seyirci kalir, mudahale etmezse, Allah'in hepsini saran umumi bir bela gondermesi yakindir" dedigini isittim.
Ebu Davud, Melahim 17, (4338); Tirmizi, Tefsir, Maide (3059), Fiten 8 (2169); Ibnu Mace, Fiten 20 (4005).

92 - Huzeyfe (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Nefsimi kudret elinde tutan Zat'a kasem olsun, ya ma'rufu emreder ve munkerden de yasaklarsiniz veya Allah'in katindan umumi bir bela gondermesi yakindir. O zaman yalvar yakar olursunuz da duaniz kabul edilmez."
Tirmizi, Fiten 9, (2170).

93 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizler yardim gorecek, ganimetler elde edecek ve bircok memleketleri fethedeceksiniz. Sizden kim bu vakte ererse, Allah'tan cekinsin, ma'rufu emredip, munkerden de nehyetsin. Kim de bile bile bana yalan nisbet ederse, atesteki yerini hazirlasin."
Tirmizi, Fiten 70, (2258).

94 - Urs Ibnu Amire el-Kindi (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Yeryuzunde bir kotuluk islendigi vakit, ona sahid olan bunu takbih ederse (kotu oldugunu te'yid ederse), o kotulugu gormemis gibi zararindan kurtulur. O kotuluge sahid olmadigi halde, isittigi zaman memnun kalan kimse, sanki sahid olmus gibi manen zarar gorur."
Ebu Davud, Melahim 17, (4345).

95 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Zalim sultanin yaninda gercegi soylemek en buyuk cihaddandir."
Ebu Davud, Melahim 17, (4344); Tirmizi 13, (2175); Ibnu Mace, Fiten 20, (4011).

I'TIKAFLA ILGILI BOLUM

96 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) vefat edinceye kadar Ramazan'in son on gununde itikafa girer ve derdi ki: "Kadir gecesini Ramazan'in son on gununde arayin". Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan sonra, zevceleri de itikafa girdiler."
Buhari, Fadlu Leyletu'l-Kadr 3, Itikaf 1,14; Muslim, Itikaf 5, (1172); Muvatta, Itikaf 7, (1, 316); Tirmizi, Savm 71, (790); Nesai, Mesacid 18, (2, 44); Ebu Davud, Siyam 77, (2462, 2464); Ibnu Mace, Siyam 59; (1771).
Bir baska rivayette soyle denir: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) her Ramazan'da itikafa girerdi. Aksam namazini kilar kilmaz itikaf mahaline gelirdi. Ravi der ki: Bir gun Hz. Aise de itikaf icin izin istedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) izin verdi. Mescidin icinde itikaf icin bir cadir kuruldu. Bunu Hafsa validemiz (radiyallahu anha) isitti, O'nun icin de bir cadir kuruldu. Arkadan Zeyneb (radiyallahu anha) validemiz icin de bir cadir kuruldu. Sabah olup da Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hucresinden cikinca dort cadir kuruldugunu gorur ve "Bunlar da ne?" diye sorar. Durum haber verilince: "Onlari bu ise sevkeden sey nedir, Allah'in rizasini kazandiracak bir amel dusuncesi mi? Hayir! Derhal kaldirin, gozum gormesin!" emretti. Cadirlar kaldirildi. O Ramazan Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'da itikafi terketti. Sevval'in son onunda itikafa girdi."
Bir diger rivayette soyle denir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cadirlarin kaldirilmasini emretti. Derhal yikildilar. O yil itikafa girmeyi Ramazan'da terketti, Sevval ayinin ilk onunda yerine getirdi."

97 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le birlikte Ramazan'in orta on gununde i'tikafa girdik, yirminci gunun sabahi olunca esyalarimizi (evlerimize) tasidik. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (bir hutbe irad etti ve) sonra sunu soyledi: "Itikafa girmis olanlar, itikaf mahallerine donsunler. Zira bu gece bana Kadir gecesinin hangi gece oldugu gosterilmisti, sonra unutturuldu. Siz, son onda ve tek gecelerde arayin. Ayrica bu gece kendimi su ve camur icinde secde eder gordum." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) itikaf mahalline donunce, o gunun sonuna dogru hava bozdu. Mescid o siralarda (uzeri dallarla ortulmus) cardak seklindeydi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in burnu ve burun yumusagi uzerinde su ve camur bulasigini gordum. Bu gece 21. gece idi."
Buhari, Fadlu Leylet'l-Kadr 2, 3, Itikaf 1, 9, 13; Muslim, Siyam 213, (1167);

98 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) her Ramazanda on gun i'tikafa girerdi. Vefat ettigi yilda ise yirmi gun i'tikafa girdi."
Buhari, I'tikaf 17; Ebu Davud, Savm 78, (2466). Ibnu Mace, Siyam 58, (1769).

99 - Enes ve Ubey Ibnu Ka'b (radiyallahu anh) anlatiyorlar. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) Ramazan'in son on gununde itikafa girerlerdi. Fakat bir sene (seferde oldugu icin) itikafa girmedi, muteakip yil yirmi gun itikaf yapti."
Hadisi Ebu Davud, Ubeyy hazretlerinden (Savm 77, (2463)); Tirmizi de Enes hazretlerinden (Savm 79, (803)) rivayet etmistir. Ibnu Mace, Siyam 58, (1770).

100 - Hz. Aise (radiyallahu anha)'nin anlattigina gore, "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) mescitte itikafda oldugu sirada, kendisi de hayizken, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in saclarini taramistir. Bu hizmeti yaparken kendisi odasindan ayrilmamis; Resulullah (aleyhissalatu vesselam) basini ona uzatmistir. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) itikafta iken, (buyuk veya kucuk abdest bozmak gibi) zaruri bir ihtiyac olmadikca odaya girmezdi."
Buhari, Hayz 2, Itikaf 2, 3, 4, 19, Libas 76; Muslim, Hayz 6-7 (297); Muvatta, I'tikaf 1 (1, 312); Tirmizi, Savm 80, (804); Ebu Davud, Siyam 79 (2467, 2468, 2469); Nesai, Hayz 20, (1, 193).
Ebu Davud'da su ziyade var: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) itikafda iken hastaya ugrar, oyalanmadan halini sorar gecerdi. Hz. Aise buyurdu ki: "Aslinda, mutekif icin sunnet olani, hasta ziyaretine gitmemesi, cenaze merasimine katilmamasi, kadina temas etmemesi, kadinin tenine tenini degedirmemesi, zaruri ihtiyac disinda da itikaf yoktur."
(Ebu Davud, Savm 80, 2473).

101-Hz. Peygamber (sav) mescitte i`tikafda olduğu sırada, kendisi de hayızken, Resulullah (sav)`ın saçlarını taramıştır. Bu hizmeti yaparken kendisi odasında ayrılmamış; Resulullah (sav) başını ona uzatmıştır. Hz. Peygamber (sav) i`tikafda iken, (büyük veya küçük abdest bozmak gibi) zaruri bir ihtiyaç olmadıkça odaya girmezdi. Ebu Davud`da şu ziyade var: Resulullah (sav) itikafda iken hastaya uğrar, oyalanmadan halini sorar geçerdi. Hz. Aişe buyurdu ki: "Aslında, mütekif için sünnet olanı, hasta ziyaretine gitmemesi, cenaze merasimine katılmaması, kadına temas etmemesi, kadının tenine tenini değdirmemesi, zaruri ihtiyaç dışında çıkmamasıdır. Oruçsuz itikaf yoktur. Keza cuma kılınan mescid dışında da itikaf yoktur.

102-Hz. Peygamber (sav)`ın zevcelerinden biri, müstehaza (hayzlı olmadığı halde hastalık sebebiyle kanı akan kadının durumu) haliyle Resulullah (sav)`la birlikte itikafa girdi. Öyle ki, kadın, kanı ve elbisesinde sarı lekeyi de görüyor bu halde de namaz kılıyordu. Kanın şiddetli akması halinde (kirletmeyi önlemek için) altına leğen koyduğu oluyordu."


103-Safiyye (ra) buyurdu ki: "Hz. Peygamber (sav) i`tikafta iken ziyaret maksadıyla geceleyin yanına uğradım. Bir müddet konuştuk. Sonra geri dönmek üzere kalktım. Uğurlamak üzere de o kalktı. Kapıya kadar gelmişti ki, Ensar`dan iki kişi oradan geçiyordu. Hz. Peygamber (sav)`i görünce hızlandılar. Resulullah (sav): "Ağır olun dedi, şu yanımdaki Huyey`in kızı Safiyye`dir." Onlar "Subhanallah, dediler bu da ne demek ey Allah`ın Resulü" Hz. Peygamber (sav): "Şeytan, insana, damarlardaki kan gibi nüfuz eder. Ben, onun kalplerinize bir kötülük atmasından korkarım" buyurdu."

104-Babam Ömer (ra) cahiliye devrinde iken geceleyin i`tikafa girmek üzere nezretmişti (adamıştı). (Hatta Mescid-i Haram`da bir gün i`tikaf yapmayı adamıştı diye de rivayet edilir). Durumu Hz. Peygamber (sav)`den sordu. Resulullah (sav) "Nezrini yerine getir" buyurdu."


105-Resulullah (sav) buyurdular ki; "Sahibi olmayan bir araziyi kim ihya ederse, bu araziyi herkesten ziyade o hak kazanır." Urvetu`bnu Zübeyr "Hz. Ömer (ra) halife iken bu hadisin hükmünü tatbik etti" dedi.


106-Hz. Peygamber (sav) buyurdular ki: "Kim ölü bir araziyi ihya ederse, burası onun olur. Başkasının arazisine izinsiz ağaç dikene hiçbir hak tanınmaz. Ebu Davud`da şu ziyade var: Urve (ra) dedi ki: "Şehadet ederim ki, Hz. Peygamber (sav) şuna hükmetti; Arz, Allah`ın arzıdır, insanlar da Allah`ın kullarıdır. Kim bir ölü araziyi (mevat) ihya ederse, bu yere, o, herkesten ziyade hak sahibi olur. Bu hükmü Resulullah (sav)`dan bize, ondan namazı getirenler getirdi."


107-Bana bu hadisi rivayet eden kimse şunu da anlattı: İki kişi Hz. Peygamber (sav)`a müracaat ederek aralarındaki ihtilafı arzettiler: Bunlardan biri, diğerinin arazisine hurma ağacı dikmişti. Resulullah (sav): "Tarla, eski sahibine aittir, ağaç diken de diktiklerini tarlada söksun" diye hükmetti. Ben ağaçların köklerine baltalarla vurulduğunu gördüm. Ağaçlar boylu boslu tam haldeydiler, hepsi de tarladan söküldüler.


108-Resulullah (sav) dedi ki: "Mevat (ölü) bir araziyi kim bir duvarla çevrelerse, burası onun olur." Rezin, Said İbnu Zeyd (ra)`den şu ziyadeyi kaydetti: Resulullah (sav) dedi ki: "Sahibi bir arazinin bakımından aciz kalarak helak olmaya terkedince biri gelip bu araziyi ihya öderse, arazi kendinin olur."


109-Hz. Peygamber (sav)`i bir at yere atmıştı. Resulullah (sav)`ın (sağ) tarafı veya (sağ) omuzu ezildi. Bu O`na ayakta duramayacak kadar izdırab verdi. O sıralarda hanımlarını da bir ay müddetle terketti. Bu esnada, hurma kütüğünden yapılmış bir merdivenle çıkılan tenezzüh odasına (meşrübe) çekildi. Ashab (ra) kendisine "geçmiş olsun" ziyaretine geliyorlardı. Resulullah (sav) oturarak namaz kılardı, onlar ise ayakta durarak namaza uymuşlardı. Selamı verince şöyle dedi: "İmam, kendisine uyulmak için vardır, öyle ise ayakta namaz kıldırıyorsa siz de ayakta kılın, şayet oturarak kıldırıyorsa siz de oturarak kılın, imam rükuya varmadan rükuya gitmeyin, o başını kaldırmadan siz de kaldırmayın." Ravi der ki: "Hz. Peygamber (sav) ayın 29`unda meşrübeden indi. Ashab: "Ey Allah`ın Resulü, sen bir aylık bir müddet için ila`ya (ayrı kalmaya) karar vermiştin" dediler. Onlara: "Bu ay yirmi dokuz gündür" cevabını verdi." (Buhari ve Müslim`de Ümmü Seleme`den gelen bir rivayette: "Bu ay yirmi dokuz çekiyor" buyurmuştur. Müslim`de Cabir (ra)`den kaydedilen bir rivayette: "Sonra iki elini üç sefer uzattı, ikisinde her iki elinin bütün parmaklarıyla, sonuncu kerede sadece dokuz parmağıyla işaret etmişti" diye yirmi dokuzu gösterdiği açıklanır. (Sıyam 24))

110-Kadınlarına yaklaşmamaya yemin edenler için dört ay beklemek vardır. Eğer erkekler (o müddet içinde kefaret yaparak zevcelerine) dönerlerse şüphe yok ki Allah cidden gafur ve rahimdir..." (Bakara, 226) ayetinin açıklaması ile alakalı olarak) şöyle demiştir: " Ayette zikretilen dört ay geçtikten sonra ya rücu etmek veya boşamak üzere zevç tevkif olunur, ila yapan fiilen boşamayınca (bu müddetin dolmasıyla) boşanma husule gelmez." (Bu görüş, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Ebu`d-Derda ve Hz. Aişe (ra)`den ve Ashab`tan on iki kişiden de rivayet edilmiştir. Buhari`nin bir başka rivayetinde İbnu Ömer demiştir ki: "Cenab-ı Hakk`ın ayette zikrettiği ila, dört aylık müddet dışında hiç kimseye helal olmaz. Bu müdded dolunca ya tatlılıkla hanımını tutar veya, Allah`ın emrettiği şekilde boşamaya karar verir, (ila müddetini uzatarak kocanın ayrıca birde boşanmasını beklemek gibi üçüncü bir yola sülük edilemez.)")

KaRdeLeN
10 January 2009, 00:54
101-Hz. Peygamber (sav) mescitte i`tikafda olduğu sırada, kendisi de hayızken, Resulullah (sav)`ın saçlarını taramıştır. Bu hizmeti yaparken kendisi odasında ayrılmamış; Resulullah (sav) başını ona uzatmıştır. Hz. Peygamber (sav) i`tikafda iken, (büyük veya küçük abdest bozmak gibi) zaruri bir ihtiyaç olmadıkça odaya girmezdi. Ebu Davud`da şu ziyade var: Resulullah (sav) itikafda iken hastaya uğrar, oyalanmadan halini sorar geçerdi. Hz. Aişe buyurdu ki: "Aslında, mütekif için sünnet olanı, hasta ziyaretine gitmemesi, cenaze merasimine katılmaması, kadına temas etmemesi, kadının tenine tenini değdirmemesi, zaruri ihtiyaç dışında çıkmamasıdır. Oruçsuz itikaf yoktur. Keza cuma kılınan mescid dışında da itikaf yoktur.

102-Hz. Peygamber (sav)`ın zevcelerinden biri, müstehaza (hayzlı olmadığı halde hastalık sebebiyle kanı akan kadının durumu) haliyle Resulullah (sav)`la birlikte itikafa girdi. Öyle ki, kadın, kanı ve elbisesinde sarı lekeyi de görüyor bu halde de namaz kılıyordu. Kanın şiddetli akması halinde (kirletmeyi önlemek için) altına leğen koyduğu oluyordu."

103-Safiyye (ra) buyurdu ki: "Hz. Peygamber (sav) i`tikafta iken ziyaret maksadıyla geceleyin yanına uğradım. Bir müddet konuştuk. Sonra geri dönmek üzere kalktım. Uğurlamak üzere de o kalktı. Kapıya kadar gelmişti ki, Ensar`dan iki kişi oradan geçiyordu. Hz. Peygamber (sav)`i görünce hızlandılar. Resulullah (sav): "Ağır olun dedi, şu yanımdaki Huyey`in kızı Safiyye`dir." Onlar "Subhanallah, dediler bu da ne demek ey Allah`ın Resulü" Hz. Peygamber (sav): "Şeytan, insana, damarlardaki kan gibi nüfuz eder. Ben, onun kalplerinize bir kötülük atmasından korkarım" buyurdu."

104-Babam Ömer (ra) cahiliye devrinde iken geceleyin i`tikafa girmek üzere nezretmişti (adamıştı). (Hatta Mescid-i Haram`da bir gün i`tikaf yapmayı adamıştı diye de rivayet edilir). Durumu Hz. Peygamber (sav)`den sordu. Resulullah (sav) "Nezrini yerine getir" buyurdu."

105-Resulullah (sav) buyurdular ki; "Sahibi olmayan bir araziyi kim ihya ederse, bu araziyi herkesten ziyade o hak kazanır." Urvetu`bnu Zübeyr "Hz. Ömer (ra) halife iken bu hadisin hükmünü tatbik etti" dedi.

106-Hz. Peygamber (sav) buyurdular ki: "Kim ölü bir araziyi ihya ederse, burası onun olur. Başkasının arazisine izinsiz ağaç dikene hiçbir hak tanınmaz. Ebu Davud`da şu ziyade var: Urve (ra) dedi ki: "Şehadet ederim ki, Hz. Peygamber (sav) şuna hükmetti; Arz, Allah`ın arzıdır, insanlar da Allah`ın kullarıdır. Kim bir ölü araziyi (mevat) ihya ederse, bu yere, o, herkesten ziyade hak sahibi olur. Bu hükmü Resulullah (sav)`dan bize, ondan namazı getirenler getirdi."

107-Bana bu hadisi rivayet eden kimse şunu da anlattı: İki kişi Hz. Peygamber (sav)`a müracaat ederek aralarındaki ihtilafı arzettiler: Bunlardan biri, diğerinin arazisine hurma ağacı dikmişti. Resulullah (sav): "Tarla, eski sahibine aittir, ağaç diken de diktiklerini tarlada söksun" diye hükmetti. Ben ağaçların köklerine baltalarla vurulduğunu gördüm. Ağaçlar boylu boslu tam haldeydiler, hepsi de tarladan söküldüler.

108-Resulullah (sav) dedi ki: "Mevat (ölü) bir araziyi kim bir duvarla çevrelerse, burası onun olur." Rezin, Said İbnu Zeyd (ra)`den şu ziyadeyi kaydetti: Resulullah (sav) dedi ki: "Sahibi bir arazinin bakımından aciz kalarak helak olmaya terkedince biri gelip bu araziyi ihya öderse, arazi kendinin olur."

109-Hz. Peygamber (sav)`i bir at yere atmıştı. Resulullah (sav)`ın (sağ) tarafı veya (sağ) omuzu ezildi. Bu O`na ayakta duramayacak kadar izdırab verdi. O sıralarda hanımlarını da bir ay müddetle terketti. Bu esnada, hurma kütüğünden yapılmış bir merdivenle çıkılan tenezzüh odasına (meşrübe) çekildi. Ashab (ra) kendisine "geçmiş olsun" ziyaretine geliyorlardı. Resulullah (sav) oturarak namaz kılardı, onlar ise ayakta durarak namaza uymuşlardı. Selamı verince şöyle dedi: "İmam, kendisine uyulmak için vardır, öyle ise ayakta namaz kıldırıyorsa siz de ayakta kılın, şayet oturarak kıldırıyorsa siz de oturarak kılın, imam rükuya varmadan rükuya gitmeyin, o başını kaldırmadan siz de kaldırmayın." Ravi der ki: "Hz. Peygamber (sav) ayın 29`unda meşrübeden indi. Ashab: "Ey Allah`ın Resulü, sen bir aylık bir müddet için ila`ya (ayrı kalmaya) karar vermiştin" dediler. Onlara: "Bu ay yirmi dokuz gündür" cevabını verdi." (Buhari ve Müslim`de Ümmü Seleme`den gelen bir rivayette: "Bu ay yirmi dokuz çekiyor" buyurmuştur. Müslim`de Cabir (ra)`den kaydedilen bir rivayette: "Sonra iki elini üç sefer uzattı, ikisinde her iki elinin bütün parmaklarıyla, sonuncu kerede sadece dokuz parmağıyla işaret etmişti" diye yirmi dokuzu gösterdiği açıklanır. (Sıyam 24))

110-Kadınlarına yaklaşmamaya yemin edenler için dört ay beklemek vardır. Eğer erkekler (o müddet içinde kefaret yaparak zevcelerine) dönerlerse şüphe yok ki Allah cidden gafur ve rahimdir..." (Bakara, 226) ayetinin açıklaması ile alakalı olarak) şöyle demiştir: " Ayette zikretilen dört ay geçtikten sonra ya rücu etmek veya boşamak üzere zevç tevkif olunur, ila yapan fiilen boşamayınca (bu müddetin dolmasıyla) boşanma husule gelmez." (Bu görüş, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Ebu`d-Derda ve Hz. Aişe (ra)`den ve Ashab`tan on iki kişiden de rivayet edilmiştir. Buhari`nin bir başka rivayetinde İbnu Ömer demiştir ki: "Cenab-ı Hakk`ın ayette zikrettiği ila, dört aylık müddet dışında hiç kimseye helal olmaz. Bu müdded dolunca ya tatlılıkla hanımını tutar veya, Allah`ın emrettiği şekilde boşamaya karar verir, (ila müddetini uzatarak kocanın ayrıca birde boşanmasını beklemek gibi üçüncü bir yola sülük edilemez.)")


111 - Hz. Aise (radiyallahu anha) der ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) hanimlarina yaklasmamaya yemin etti (ila karari verdi) ve (bal yemeyi de kendi kendine) haram etti. Boylece helal olan bir seyi kendisine haram kilmisti. Sonra kefaret karsiliginda yeminini bozdu"
Tirmizi, Talak 21, (1201).

MAKBUL VE MEKRUH ISIMLER

112 - Ebu'd-Derda (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Sizler kiyamet gunu isimlerinizle ve babalarinizin isimleriyle cagirilacaksiniz oyleyse isimlerinizi guzel yapin"
Ebu Davud, Edeb 69, (4948).

113 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah'in en ziyade sevdigi isimler Amdullah ve Abdurrahman'dir."
Muslim, Adab, 2, (2132); Ebu Davud Edeb 69, (4949); Tirmizi, Edeb 64, (2835).

114 - Ebu Vehb el-Cusemi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Peygamberlerin isimleriyle isimlenin. Allah'in cok sevdigi isimler Abdullah, Abdurrahman'dir. En sadik olanlari da Haris ve Hemmam isimleridir. En cirkinleri de Harb ve Murre isimleridir"
Ebu Davud, Edeb 69, (4950). Metin Ebu Davud'a aittir, Nesai'de muhtasar olarak kaydedilmistir (Hayl 3 (6, 218, 219)).

115 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah katinda en dusuk (ahna') isim Meliku'l-emlak (mulklerin maliki) ismidir. Allah'tan baska Malik yoktur."
Sufyan merhum dedi ki: Sahan Sah bunun ornegidir.
Ahmed Ibnu Hanbel merhum dedi ki: "Ebu Amr merhum'a, ahna'ne demek diye sordum, bana "en dusuk" diye cevap verdi.
Buhari, Edeb 114; Muslim, Edeb 20, (2143); Ebu Davud, Edeb 70, (4961); Tirmizi Edeb 65, (2839).

116 - Muslim'in bir diger rivayetinde soyle buyrulmustur: "Kiyamet gunu, Allah'in en ziyade kizacagi en kotu kimse, adi Meliku'l-emlak (Sehinsah) olan kimsedir. Allah'tan baska Malik yoktur."
(Adab 21)

117 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) Ya'la, Bereket, Eflah, Yesar, Nafi ve benzeri isimlerin kullanilmasini yasaklamayi arzu etmisti. Sonra onun bu mevzuda sukut ettigini gordum. Sonra da yasaklamadan vefat etti."
Bu hadisi Muslim, Adab 13, (2138); ve Ebu Davud, Edeb, 70, (4960) rivayet ettiler. Hadisin metni Muslim'e aittir.
Ebu Davud'un rivayetinde su ziyade mevcuttur: "...Zira kisi "Bereket burada mi?" diye sorar da "hayir yok!" diye cevap verirler."

118 - Hz. Omer (radiyallahu anh)'in azadli kolesi Eslem anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh), bir oglunu Ebu Isa kunyesini kullandigi icin dovdu. Ote yandan Mugire Ibnu Su'be (radiyallahu anh), Ebu Isa kunyesini kullaniyordu. Hz. Omer (radiyallahu anh) ona "Ebu Abdillah kunyesini kullanman sana yetmez mi?" dedi. Mugire: "Bana Ebu Isa kunyesini takan Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'dir" cevabini verince, Hz. Omer: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in gecmis gelecek butun gunahlari affedilmistir. Biz ise bundan boyle sikintidayiz" dedi. Olunceye kadar Mugire'yi "Ebu Abdillah" diye kunyeledi.
Ebu Davud, Edeb 72, (4963).

119 - Yahya Ibnu Sa'id (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bol sutlu bir deve hakkinda: "Bunu kim sagacak?" diye sordu. Bir adam ayaga kalkmisti ki Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) "Ismin ne?" dedi. Adam: "Murre (aci)!" deyince, ona: "Otur!" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) tekrar "Bunu kim sagiverecek?" diye sordu. Bir baskasi ayaga kalkti, ben sagacagim diyecekti. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) ona da: "ismin nedir?" diye sordu. Adam: "Harb!" diye cevap verdi. Ona da "Otur" dedi.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Bu deveyi kim bize sagiverecek?" diye sormaya devam etti. Bir adam daha kalkti. Ona da ismini sordu. "Ya'is (yasiyor!)" cevabini alinca ona: "Sen sag" diyerek musaade etti."
Muvatta, Isti'zan 24 (2, 973).

HZ. PEYGAMBER (S.A.S.)'IN ISIM KOYDUGU KIMSELER

120 - Sehl Ibnu Sa'd es-Saidi (radiyallahu anh) buyurdu ki: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) Fatima (radiyallahu anha) annemizin evine ugramisti. Hz. Ali (radiyallahu anh)'yi evde bulamayinca: "Amca oglun nerede?" diye sordu. Fatima (radiyallahu anha): "Aramizda bir sekerlenme oldu. Bunun uzerine bana kizdi ve cekip gitti" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) birine: "Hele bir arayiver nereye gitmis" diye emretti. "Mescidde yatiyor!" diye haber verince, Resulullah (aleyhissalatu vesselam), 'Kalk ey Ebu Turab, kalk ey Ebu Turab (yani Toprak babasi) diye seslendi.
Sehl der ki: Hz. Ali (radiyallahu anh)'nin en cok sevdigi ismi bu isimdi.
Buhari, Salat 58, Fedaili'l, Ashab 9, Edeb 113, Isti'zan 40; Muslim, Fedailu's-Sahabe 38, (2409).

KaRdeLeN
10 January 2009, 00:54
121 - Esma Bintu Ebi Bekr (radiyallahu anhuma) anlatiyor. "Mekke'de Abdullah Ibnu Zubeyr (radiyallahu anh)'e hamile kalmistim. Dogum yaklasmisti ki, Mekke'yi terkettim ve Medine'ye geldim, Kuba'ya indim. Abdullah'i orada dunyaya getirdim. Dogunca, bebegi alip Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a goturdum, kucagina biraktim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir hurma istedi, agzinda cigneyerek ezdikten sonra, tukrugunden cocugun agzina birakti. Abdullah'in midesine ilk inen sey Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in mubarek tukrukleri idi. Sonra (yumusattigi o) hurma ile cocugun damagini ogdu, hakkinda bereketle dua etti ve Abdullah ismini verdi. Musluman aileden ilk dogan cocuk bu idi. (Medine'de butun Muslumanlar) onun dogumuna cok sevindiler. Cunku "Yahudiler size sihir yaptilar, asla dogum yapamayacaksiniz" diye bir sayia cikarilmisti."
Buhari, Menakibu'l-Ensar 45, Akika 1, Muslim, Adab 26, (2146).

122 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir oglum dogmustu. Hemen Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a getirdim. Ibrahim ismini verip bir hurma ile tahnikde bulundu. Sonra da "Mubarek olsun" diye dua buyurdu ve cocugu bana geri verdi. Bu cocuk, Ebu Musa'nin en buyuk evladi idi."
Buhari, Akika 1; Muslim, Adab 24, (2145).

123 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Abdullah Ibnu Ebi Talha'yi dogdugu zaman Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a goturdum. Bebek bir bez icerisinde idi. Vardigimizda Resulullah (aleyhissalatu vesselam) devesine katran suruyordu. "Beraberinde hurma da getirdin mi?" diye sordu. "Evet" dedim ve birkac tane hurma verdim. Onlari agzinda cignedi, sonra cocugun agzini acti. Agzina tukrugu puskurttu. Bebek, yalamaya basladi. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam) "Ensar'in hurma sevgisine bakin (dogar dogmaz basliyor)" diye latife etti ve cocugu Abdullah diye isimledi."
Buhari, Cenaiz 42, Akika 1; Muslim, Adab 22, (2144); Ebu Davud, Edeb 69, (4951) Hadisin metni; Muslim'deki metindir.

124 - Hz. Aise (radiyallahu anha): "Ey Allah'in Rasulu, dedim, arkadaslarimdan her birisinin bir kunyesi var, (benim yok)". Dedi ki: "Oglum Abdullah Ibnu Zubeyr ile kunyelen." Aise, "Ummu Abdillah (Abdullah'in annesi)" diye kunye almisti"
Ebu Davud, Edeb 78, (4970).
Rezin merhum: "Teyze anne gibidir" ilavesini kaydetmistir.

HZ. PEYGAMBER (S.A.S.)'IN DEGISTIRDIGI ISIMLER

125 - Hz. Aise (radiyallahu anha): "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cirkin isimleri degistirirdi" buyurmustur.
Tirmizi, Edeb 66, (2841).

126 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Zeyneb Bintu Ebi Seleme'nin ismi Berre idi. "Nefsini tezkiye ediyor" denildi. Bunun uzerine Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) onu Zeyneb diye isimlendirdi.
Buhari Edeb 108; Muslim, Edeb 17, (2141).

127 - Ibnu Abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Cuveyriye Bintu'l-Haris'in ismi Berre idi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onun ismini Cuveyriye diye degistirdi. Zira, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) "Berre'nin yanindan cikti" denmesini sevmiyordu.
Muslim, Edeb 16, (2140).

128 - Sureyh Ibnu Hani, (radiyallahu anh) babasindan naklediyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), kavmimin beni Ebu'l-Hakem diye kunyelediklerini isitmisti. Beni cagirtarak: "Hakem olan Allah'tir, hukum de O'nadir, oyle ise, sen nasil Ebu'l-Hakem kunyesini tasirsin?" dedi. Ben acikladim: "Kavmim bir meselede anlasmazliga dusunce bana gelirler, ben hukme baglarim. Her iki taraf da verdigim hukme razi olurlar." Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Bu ne guzel sey?" buyurdu ve "Cocuklarindan neler var?" diye sordu. Ben: "Sureyh, Muslim, Abdullah var" dedim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "En buyugu hangisi?" dedi. "Sureyh" dedim. "Oyleyse, buyurdu, sen Ebu Sureyh'sin"
Ebu Davud, Edeb 70, (4955); Nesai, Kada 7, (8, 226-227).

129 - Besir Ibnu Meymun, amcasi Usame Ibnu Ahdari'den rivayet ediyor: Ahdari diyor ki: "Ismi Asram olan bir adam vardi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona: "Ismin nedir?" diye sordu. Adam Asram diye cevap verdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Hayir sen Zur'a'sin" buyurdu.
Ebu Davud, Edeb 70, (4954).

130 - Said Ibnu'l-Museyyeb babasi vasitasiyla dedesinden naklediyor: "Dedem, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ugramisti. Ismin ne? diye sordu. "Hazn (sert yer)" diye cevap verdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Hayir sen Sehl'sin" dedi. Museyyeb: "Olamaz, babanin verdigi bir ismi degistiremem" dedi. Ibnu'l-Museyyeb ilave ediyor: "O gunden sonra aramizda kabalik devam etti gitti."
Buhari, Edeb 107-108; Ebu Davud, Edeb 70, (4956).
Ebu Davud'un rivayetinde soyle demistir: "... Hayir sehl ezilir ve hakir tutulur."
Ebu Davud merhum der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Asi, Aziz, Atele (siddet, sertlik), Seytan, Hakem, Gurab (karga) Habbab, Sihab isimlerini degistirdi. Sihab'i Hisam, Harb'i Silm (sulh), Muzdaci'i (yatan) Munbais (kalkan) yapti. Afire (corak) adini tasiyan bir araziyi de Hadire (yesillik) diye, Si'bu'd Dalalet'i (sapiklik gecidi) Si'bu'l-Huda diye isimledi. Benu'z-Zinye'yi Benu'r-Rusd olarak degistirdi."

KaRdeLeN
10 January 2009, 00:54
131 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) diyor ki: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) Asiye (isyankar, itaatsiz kadin) ismini degistirip Cemile (guzel kadin) yapti.
Muslim, Edeb 14, (2139); Tirmizi, Edeb 66, (2840); Ebu Davud, Edeb 70, (4952).

132 - Mesruk anlatiyor: "Hz. Omer'le karsilastim. Bana "Sen kimsin?" diye sordu. "Mesruk Ibnu'l-Ecda" dedim. Dedi ki: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ecda seytandir" dedigini isittim."
Ebu Davud, Edeb 70, (4957).

133 - Sehl Ibnu Sa'd (radiyallahu anh) anlatiyor: "el-Munzir Ibnu Ebi Useyd dogdugu zaman Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a getirilmisti. Cocugu kucagina aldi ve: "Ismi nedir?" diye sordu. "Ismi falandir" diye ne konmussa soylendi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Hayir! bunun ismi Munzir olacak" dedi ve o gun cocuga Munzir ismini koydu.
Buhari, Edeb 108; Muslim, Edeb 29, (2149).

HZ. PEYGAMBER (S.A.S.)'IN ISIM VE KUNYESINI ALMA HAKKINDA GELEN RIVAYETLER

134 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir gun Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Baki'de idi. Kulagina bir ses geldi: "Ey Ebu'l-Kasim!" diyordu. Basini sese dogru cevirdi. Seslenen adam: "Ey Allah'in Resulu seni kastedmedim, ben falancayi cagirdim" dedi. Bunun uzerine Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Ismimi isim olarak koyun, fakat kunyemi kendinize kunye yapmayin!" buyurdu.
Buhari, Menakib 20, Edeb 106; Muslim, Adab 1 (2131); Tirmizi, Edeb 68, (2844).

135 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bizden birinin bir oglu oldu. Ismini Kasim koydu. Kendisine: "Sana Ebu'l-Kasim kunyesini vermeyiz. Bu kunye ile seni sereflendirip memnun etmeyiz" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelerek durumu arzetti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunun uzerine: "Oglunun adi Abdurrahmandir" dedi.
Buhari, Edeb 105, 106, 109, Menakib 20; Muslim, Adab 2, (2133); Ebu Davud, Edeb 74, (4965); Tirmizi, Edeb 68, (2845).
Bir rivayette su ziyade var: "Ismimi isim olarak koyun, fakat kunyemi kunye yapmayin. Zira ben Kasim (taksim edici) kilindim. Aranizda taksim ederim."
Ebu Davud'un bir rivayetinde soyle buyrulmustur: "Kim benim ismimi almissa, kunyem ile kunyelenmesin. Kim de kunyem ile kunyelenmisse, ismimle isimlenmesin."

136 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Bir kadin gelerek: "Ey Allah'in Resulu, ben bir oglan dunyaya getirdim. Muhammed diye isim, Ebu'l-Kasim diye de kunye verdim. Bana, sizin bu durumdan hoslanmadiginiz soylendi, dogru mu?" diye sordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Ismimi helal, kunyemi haram kilan sey de ne?" veya "Kunyemi haram kilip ismimi helal kilan sey de ne?" diyerek reddetti.
Ebu Davud Edeb 76, (4968).

137 - Muhammed Ibnu'l-Hanife, babasindan (Allah her ikisinden de razi olsun) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e sordum: "Ey Allah'in Resulu, sizden sonra bir oglum oldugu takdirde, sizin isminizle isimlendirebilir, kunyenizle de kunyelendirebilir miyim, ne dersiniz?" Bana "Evet" buyurdular.
Ebu Davud, Edeb, 76, (4967); Tirmizi, Edeb 68, (2846).
Yuharidaki metin Ebu Davud'undur. Tirmizi, hadise, "sahih" demistir, ayrica: "Burada bizim icin ruhsat var" diye kaydetmistir.

ISIM VE KUNYE UZERINE MUTEFERRIK HADISLER

138 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) cocuga, dogumunun yedinci gununde isim konmasini, yikanarak pisliklerin temizlenmesini ve akika kurbani kesilmesini emir buyurdu."
Ebu Davud, Edahi, 21, (2837); Tirmizi, Edahi 23, (1522), Edeb 63,(2834), (Tirmizi'de hadis Ibnu Omer'den degil, Amr Ibnu Su'ayb an ebihi an ceddihi tarikindendir. Burada bir sehiv soz konusu -Nesai, Akika 5, (7, 166); Ibnu Mace, Zebaih 1, (3165)-dur.).

139 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Yeni dogan cocuklar Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e getirilirdi. O da bunlara mubarek olmalari icin dua eder, tahnikde bulunurdu."
Muslim, Edeb, 27 (2147); Ebu Davud, Edeb 116, (5106).

140 - Ebu Rafi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Fatima (radiyallahu anha) oglu Hasan (radiyallahu anh)'i dogurdugu zaman, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i kulagina ezan okurken gordum."
Ebu Davud, Edeb 116, (5105); Tirmizi, Edahi 17, (1514).
Tirmizi hadisin sahih oldugunu soylemistir. Rezin su ziyadeyi kaydeder: "Kulagina Ihlas suresini okudu, hurma ile tahnik etti ve ismini koydu."

KaRdeLeN
10 January 2009, 00:54
141 - Yahya Ibnu Said anlatiyor: "Hz. Omer bir adama: "Ismin nedir?" diye sordu. Adam "Cemre (kor)" dedi. "Kimin oglusun?" diye tekrar sordu. Adam: "Ibnu Sihab (alev) deyince "Kimlerden?" dedi. Adam: "Hurakalardan." "Eviniz nerede? diye sordu. "Harretu'n-Nar'da" cevabini alinca, "hangisinde?" dedi. "Zati Leza'da" cevabini alinca; Hz. Omer (radiyallahu anh) "Ailene yetis, yaniyorlar!" dedi. Gercekten durum aynen Hz. Omer'in dedigi gibiydi"
Muvatta, Isti'zan 25 (2, 973).

KAPLARLA ILGILI BOLUM

142 - Huzeyfe (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle dedigini isittim: "Ipek ve Ibrisim elbise giymeyin. Altin ve gumus kaplardan su icmeyin, onlarda yemek yemeyin. Zira bu iki sey dunyada onlar (kafirler), ahirette de sizin icindir."
Buhari, Et'ime 28; Muslim, Libas 4; Ebu Davud, Nesai, Buhari, Et'ime 28, Esribe 28, Libas 25; Muslim, Libas 4, (2067); Tirmizi, Esribe 10 (1879); Ebu Davud, Esribe 17 (3723); Nesai, Zinet 87, (8, 198, 199); Ibnu Mace, Esribe 17, (3414).

143 - Ummu Seleme (radiyallahu anha) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Gumus kaptan su icen, karnina cehennem atesi dolduruyor demektir"
Buhari, Esribe 28; Muslim, Libas 1, (2065); Muvatta, Sifatu'n-Nebi 11 (2, 924-925); Ibnu Mace, Esribe 17(3413).
Muslim'in bir diger rivayetinde soyle denir: "Kim altin veya gumus bir kaptan icerse..."

144 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le birlikte gazveye cikmistik. Savas sonunda elde ettigimiz ganimetler arasinda musriklerin kap-kacak ve su kaplari da vardi. Biz bunlari kullaniyorduk. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hic bir zaman niye kullaniyorsunuz diye ayiplamadi."
Ebu Davud, Et'ime 46, (3838).

145 - Ebu Sa'lebe el-Huseni (radiyallahu anh) diyor ki: "Ben Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e ey Allah'in Resulu, biz Ehli Kitab'in yasadigi bir yerdeyiz. Onlarin kap-kacaklarindan yiyip icebilir miyiz? diye sordum. Dedi ki: "Onlarinkinden baska kap-kacak bulabilirseniz onlarinkinden yemeyin. Baska birsey bulamazsaniz onlari yikadiktan sonra kullanin."
Ebu Davud, Et'ime 46 (3839); Tirmizi, Siyer 11, (1560); Tirmizi hadisin sahih oldugunu soyledi. Metin Tirmizi'deki metindir.

146 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh) sicak su ile ve bir Hiristiyan kadinin evinde onun su kabiyla abdest aldi." Bu rivayeti Rezin tahric etti. Derim ki: Bunu Buhari bab basligi olarak kaydetmistir. Dogrusunu Allah bilir.
Buhari, Vudu 43.

ECEL VE EMEL BOLUMU

147 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) birgun yere cubukla, kare biciminde bir sekil cizdi. Sonra, bunun ortasina bir hat cekti, onun disinda da bir hat cizdi. Sonra bu hattin ortasindan itibaren bu ortadaki hatta istinad eden bir kisim kucuk cizgiler atti.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu cizdiklerini soyle acikladi: Su cizgi insandir. Su onu saran kare cizgisi de eceldir. Su disari uzanan cizgi de onun emelidir. (Bu emel cizgisini kesen) su kucuk cizgiler de musibetlerdir. Bu musibet oku yolunu sasirarak insana degemese bile, diger biri deger. Bu da degmezse ecel oku deger.
Buhari, Rikak 3; Tirmizi, Kiyamet 23, (2456); Ibnu Mace, Zuhd 27, (4231).

148 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yere bir cizgi cizdi ve: "Bu insani temsil eder" buyurdu. Sonra bunun yanina ikinci bir cizgi daha cizerek: "Bu da ecelini temsil eder" buyurdu. Ondan daha uzaga bir cizgi daha cizdikten sonra: "Bu da emeldir" dedi ve ilave etti: "Iste insan daha boyle iken (yani emeline kavusmadan) ona daha yakin olan (eceli) ansizin geliverir."
Buhari, Rikak 4; Tirmizi, Zuhd 25, (2335); Ibnu Mace, Zuhd 27, (4232).

149 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) omuzumdan tuttu ve: "Sen dunyada bir garib veya bir yolcu gibi ol" buyurdu.
Ibnu Omer (radiyallahu anh) hazretleri soyle diyordu: "Aksama erdinmi, sabahi bekleme, sabaha erdinmi aksami bekleme. Saglikli oldugun sirada hastalik halin icin hazirlik yap. Hayatta iken de olum icin hazirlik yap."
Buhari, Rikak 2; Tirmizi, Zuhd 25, (2334).
Tirmizi'nin rivayetinde, "yolcu gibi ol" sozunden sonra su ziyade var: "Kendini kabir ehlinden added."

150 - Bureyde (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) elindeki iki cakil(dan birini yakina, digerini uzaga) atarak: "Su ve su neye delalet ediyor biliyor musunuz?" dedi. Cemaat: "Allah ve Resulu daha iyi bilir" dediler. Buyurdu ki: "Su (uzaga dusen) emeldir, bu (yakina dusen) de eceldir. (Kisi emeline ulasmak icin gayret ederken ulasmadan oluverir)".
Tirmizi, Emsal 7, (2874).

KaRdeLeN
10 January 2009, 00:55
151 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ecelini altmis yasina kadar uzattigi kimselerden Cenab-i Hakk, her cesit ozur ve bahaneyi kaldirmistir."
Buhari Rikak 4; Tirmizi, Da'vat 113, (3545), Zuhd 23 (2332); Ibnu Mace, Zuhd 27, (4236), Metin Buhari'den alinmistir.
Tirmizi'nin metni su sekildedir: "Ummetimin vasati omru 60-70 yas arasidir. Allah, kime omrunde 40'ina kadar muhlet verdi ise, ondan ozru kaldirmistir."

EBEVEYNE IYILIK

152 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Bir adam gelerek: "Ey Allah'in Resulu iyi davranip hos sohbette bulunmama en ziyaade kim hak sahibidir?" diye sordu. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Annen!" diye cevap verdi. Adam: "Sonra kim?" dedi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) "Annen!" diye cevap verdi. Adam tekrar: "Sonra kim?" dedi Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yine: "Annen!" diye cevap verdi. Adam tekrar sordu: "Sonra kim?" Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu dorduncuyu: "Baban!" diye cevapladi."
Buhari, Edeb 2; Muslim, Birr 1, (2548).

153 - Kuleyb Ibnu Menfa'a ceddi bulunan Kuleyb el-Hanefi (radiyallahu anh)'den anlattigina gore, kendisi Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek sormustur: "Ey Allah'in Resulu kime karsi iyilik yapayim?" Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)su cevabi vermistir: "Annene, babana, kizkardesine, oglan kardesine, bunu takip eden azadlina. Bu iyiligi de, uzerine vacib olan bir hakkin odenmesi, yani, sila-i rahmin yerine getirilmesi olarak yapacaksin. (Nafile, ihtiyari, hasbi bir davranis tatavvu grubuna giren bir amel olarak degil)".
Ebu Davud, Edeb 129, (5140).

154 - Behz Ibnu Hakim babasi tarikiyle dedesi Mu'aviye Ibnu Hayde el-Kuseyri (radiyallahu anh)'den naklediyor. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e: "Ey Allah'in Resulu, kime iyilik yapayim? diye sordum. Bana: "Annene" dedi. "Sonra kime?" diye tekrar ettim. "Annene" dedi. "Sonra kime?" dedim. "Annene" dedi. "Sonra kime?" dedim, bu dorduncude "Babana, sonra da tedrici yakinlarina" diye cevap verdi."
Ebu Davud, Edeb 129, (5141); Tirmizi Birr 1, (1898).
Ebu Davud bir rivayette su ziyadeyi kaydeder: "Haberiniz olsun, kisi azatlisindan bir fazlasini istese, azadli (mevla) bu (ihtiyac fazlasi)na sahib oldugu halde yerine getirmese kiyamet gunu vermemis oldugu bu fazlalik bir engerek yilani olarak kendisine getirilir."

155 - Abdullah Ibnu Amr Ibnu'l-As (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam: "Ey Allah'in Resulu benim malim ve bir de cocugum var. Babam malimi almak istiyor" (ne yapayim?) diye sordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Sen ve malin babana aitsiniz. Sunu bilin ki, evladlariniz kazanclarinizin en temizlerindendir. Oyle ise evladlarinizin kazanclarindan yiyin" buyurdu."
Ebu Davud, Buyu 79, (3530); Ibnu Mace, Ticarat 64, (2291)-2292).

156 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bir gun: "Burnu surtulsun, burnu surtulsun, burnu surtulsun" dedi. "Kimin burnu surtulsun ey Allah'in Resulu?" diye sorulunca su aciklamada bulundu: "Ebeveyninden her ikisinin veya sadece birinin yasliligina ulastigi halde cennete giremeyenin."
Muslim, Birr 9, (251); Tirmizi, Daavat 110 (3539). Rivayetin yukaridaki metni, Muslim'deki metindir.

157 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Hicbir evlad, babasinin hakkini, bir istisna durumu disinda odeyemez. O durum da sudur: Babasini kole olarak bulur, satin alir ve azad eder."
Muslim, Itk 25, (1510); Ebu Davud, Edeb 129, (5137); Tirmizi, Birr 8, (1907); Ibnu Mace, Edeb 1, (3659).

158 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdu: "Allah'in rizasi babanin rizasindan gecer. Allah'in memnuniyetsizligi de babanin memnuniyetsizliginden gecer."
Tirmizi, Birr 3 (1900).
Tirmizi bu hadisi hem Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in sozu (merfu) olarak, hem de sahabi sozu (mevkuf) olarak rivayet eder. Ayrica mevkuf olarak rivayet eden tarikin sahih oldugunu soyler.

159 - Ibnu Amr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam, cihada istirak etmek icin Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'den izin istedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Annen baban saglar mi?" diye sordu. Adam: "Evet" deyince: "Onlara (hizmet de cihad sayilir), sen onlara hizmet ederek cihad yap" buyurdu.
Buhari, Cihad 138, Edeb 3; Muslim, Birr 5, (2539); Ebu Davud, Cihad, 33, (2529); Nesai, Cihad 5; Tirmizi, Cihad 2, (1671).
Muslim'in bir diger rivayetinde adam: "...Sana, hicret ve cihad etmek ecrini de Allah'tan istemek sarti uzerine biat ediyorum" der. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Anne ve babandan sag olan var mi?" diye sorar. Adam: "Evet, her ikisi de sag" deyince: "Yani sen Allah'tan ecir istiyorsun?" der. Adamin "evet"i uzerine: "Oyleyse valideyn'in yanina don. Onlara iyi bak, (Allah'in rizasi ondadir)" emreder.
Ebu Davud ve Nesai'de gelen bir diger rivayette adam: "Aglamakta olan ebeveynimi de geride biraktim" der. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona "Yemen'de bir kimsen var mi?" diye sordu. Adam: "Ebeveynim var" deyince "Peki, onlar sana izin verdiler mi? diye tekrar sordu. "Hayir" cevabi uzerine: "Oyleyse onlara geri don, onlardan izin iste. Sayet izin verirlerse cihada katil, vermezlerse onlara hizmet et!" emretti."

160 - Muaviye Ibnu Cahime'nin anlattigina gore; Cahime (radiyallahu anh) Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelir ve: "Ey Allah'in Resulu, ben gazveye (cihad) katilmak istiyorum, bu konuda sizinle istisare etmeye geldim" der. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Annen var mi?" diye sorar. "Evet" deyince, "Oyleyse ondan ayrilma zira cennet onun ayaginin altindadir" buyurur.
Nesai, Cihad 6, (6, 11).

KaRdeLeN
10 January 2009, 00:55
161 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Nikahim altinda bir kadin vardi ve onu seviyordum da. Babam Omer ise, onu sevmiyordu. Bana: "Bosa onu" dedi. Ben itiraz ettim ve bosamadim. Babam Omer (radiyallahu anh) Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelerek durumu arzetti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana: "Bosa onu" dedi.
Ebu Davud, edeb 129, (5138); Tirmizi, Talak 13, (1189). Tirmizi hadisin sahih oldugunu da belirtti.

162 - Ebu'd-Derda (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Baba cennetin orta kapisidir. Dilersen bu kapiyi terket dilersen muhafaza et" dedigini isittim.
Tirmizi, Birr, 3, (1901). Tirmizi, hadise "sahih" dedi.

163 - Bureyde (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir kadin: "Ey Allah'in Resulu, ben anneme bir cariye tasadduk etmistim. Simdi annem oldu" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Sadaka yapmis olmanin) ecrini mutlaka alacaksin. Miras yoluyla cariye sana geri gelecek (tekrar senin olacak)" buyurdu. Kadin: "Ey Allah'in Resulu annemin bir aylik oruc borcu vardi, onun yerine tutabilir miyim?" diye sordu. "Annene bedel tut!" dedi. Kadin: "Ey Allah'in Resulu, annem hic haccetmedi, onun yerine hac yapabilir miyim?" diye sordu Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Evet, ona bedel haccet" buyurdu."
Muslim, Siyam 157, (1149); Tirmizi, Zekat 31 (667); Ebu Davud, Vesaya 12, (2877), Zekat 31, (1656).

164 - Esma Bintu Ebi Bekr (radiyallahu anha) anlatiyor: Henuz musrik olan annem yanima geldi. (Nasil davranmam gerekecegi hususunda) Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'den sorarak: "Annem yanima geldi, benimle (gorusup konusmak) arzu ediyor, anneme iyi davranayim mi?" dedim. "Evet" dedi, ona gereken hurmeti goster."
Buhari, Hibe 28, Edeb 8; Zekat 50 (1003); Ebu Davud, Zekat, 34, (1668);

165 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek: "Ben buyuk bir gunah isledim, buna tevbe imkanim var mi?" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Annen var mi?" diye sordu. Adam: "Hayir yok" dedi.
"Peki teyzen de mi yok?" dedi. Adam: "Hayir, var" deyince Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Oyle ise ona iyilik yap!" diye emretti."
Tirmizi, Birr 6, (1905).
Tirmizi el-Bera'dan kaydettigi diger bir hadiste su ziyadeye yer verir: "Teyze anne makamindadir."

166 - Ebu Useyd Malik Ibnu Rebi'a es-Saidi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam: "Ey Allah'in Resulu, anne ve babamin vefatlarindan sonra da onlara iyilik yapma imkani var mi, ne ile onlara iyilik yapabilirim?" diye sordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Evet vardir" dedi ve acikladi: "Onlara dua, onlar icin Allah'tan istigfar (gunahlarinin affedilmesini) taleb etmek, onlardan sonra vasiyetlerini yerine getirmek, anne ve babasinin akrabalarina karsi da sila-i rahmi ifa etmek, anne ve babanin dostlarina ikramda bulunmak."
Ebu Davud, Edeb 129, (5142); Ibnu Mace, Edeb 2, (3664).

167 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i isittim, soyle diyordu: "Kisinin yapacagi en ustun iyiliklerden biri, olumunden sonra babasinin dostlarina sila-i rahimde bulunmasidir."
Muslim, Birr,11-13 (2552); Tirmizi, Birr, 5 (1904); Ebu Davud, Edeb 129, (5143).

168 - Omer Ibnu's-Saib'den rivayet edildigine gore, su haber kendisine ulasmistir: "Peygamberimiz (aleyhissalatu vesselam) bir gun otururken sut babasi cikagelir. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hurmeten, onun icin, giydigi seylerden birini serer ve uzerine oturtur. Az sonra sut annesi gelir. Peygamberimiz (aleyhissalatu vesselam) bunun icin de elbisenin diger tarafini serer, kadin uzerine oturur. Biraz sonra sut-oglan kardesi gelir. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kalkarak onu da onune oturtur."
Ebu Davud, Edeb 129, (5145).

169 - Zeyd Ibnu Erkam (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Kim ebeveyninden birine bedel haccederse, bu haccla onun borcunu odemis olur. Bu durum semadaki ruhuna mujdelenir. Kisi, anne ve babasina karsi isyankar (akk) bile olsa (bu iyiligi sebebiyle) Allah'in nezdinde (iyi kullar meyaninda) yazilir."
Diger bir rivayette ise: "Babasi icin bir hacc, kendisi icin yedi hacc yazilir" denmistir.
Bu rivayeti Rezin tahric etti. Bu rivayet Heysemi'nin Mecmau'z-Zevaid'inde, Taberani'nin Mu'cemu'l-Kebir'inden kaydedilmistir (3, 282).

EVLAD VE AKRABALARA IYILIK

170 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Yanima bir kadin girdi. Beraberinde iki kiz cocugu da vardi. Bir seyler istedi. Aksi gibi yanimda bir hurmadan baska bir sey yoktu. Onu verdim. Kadin aldi ve ikiye bolerek kizlarina taksim etti. Kendine pay ayirmadi. Cikip gittiler. Arkadan Resulullah (aleyhissalatu vesselam) girdi. Durumu ona anlattim. Dedi ki: "Kim bu sekilde kizlarla imtihan edilir o da onlara iyi davranirsa, kizlar, onun icin, atese karsi perde olurlar."
Buhari, Zekat 10, Edeb 19; Muslim, Birr 147, (2629); Tirmizi, Birr 13, (1916).

KaRdeLeN
10 January 2009, 00:55
171 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Buluga erinceye kadar kim iki kiz evladi yetistirirse -parmaklarini birlestirerek- kiyamet gunu o ve ben soyle beraber oluruz."
Muslim, Birr 149, (2631); Tirmizi, Birr 13, (1917).
Tirmizi'de: "O ve ben cennete su iki sey gibi beraber gireriz" dedi ve iki parmagiyla isaret etti" seklinde gelmistir.

172 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Kim "uc kiz" veya "uc kizkardes" veya "iki kiz kardes" veya "iki kiz" yetistirir, terbiye ve te'diblerini eksik etmez, onlara iyi davranir ve evlendirirse cenneti hak etmistir."
Ebu Davud, Edeb 130, (5147); Tirmizi, Birr, 13 (1913).
Ebu Davud'da Ibnu Abbas (radiyallahu anh)'dan su rivayet de kaydedilmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Kimin iki kizi olur da bunlari oldurmez, alcaltmaz, oglan cocuklarini bunlara tercih etmezse Allah onu cennete koyar." (5147. H).

173 - Avf Ibnu Malik el-Esca'i (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Ben ve yanaklari kararmis kadin kiyamet gunu su iki sey gibi yan yanayiz. -Hadisi rivayet eden Yezid Ibnu Zurey, bas ve orta parmaklariyla isaret yapti.- O kadin ki, mevkii, makami bulunan kocasindan dul kalmistir, (maddi imkanlarindan baska) neseb ve guzelligi yerindedir. Butun bunlara ragmen (evlenmez) ve yetimler buyuyunceye veya olunceye kadar kendini onlara hasreder."
Hadiste gecen "yanaklari kararmis kadin" tabiriyle Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) yetimlerini buyutmek gayesiyle suslenmeyi ve rahat yasamayi terkeden, cektigi sikintilar sebebiyle cildi kararan dul kadini ifade buyurmustur.
Ebu Davud, Edeb 130, (5149).

174 - Havle bintu Hakim (radiyallahu anha) anlatiyor: Bir gun, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kizi Fatima (radiyallahu anha)'nin iki oglundan birini kucaklamis oldugu halde evden cikti ve soyle diyordu: "Siz var ya, sizin yuzunuzden (ebeveyniniz) cimrilige, korkakliga ve cehalete dusuyorlar. Ve siz Allah'in reyhanindansiniz."
Tirmizi, Birr, 11 (1911); Ibnu Mace, Edeb 3, (3666).

175 - Bera (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) Hz. Aise (radiyallahu anha)'ye ugradi. Aise hummaya yakalanmis, hasta idi. "Kizim, nasilsin?" diye hatirini sordu ve yanagindan optu."
Ebu Davud, Edeb 158 (5222); Buhari, Menakibu'l-Ensar 45.

176 - Said Ibnu'l-As (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Bir baba cocuguna guzel ahlaktan daha ustun bir miras birakamaz"
Tirmizi, Birr 33, (1953).
Yine Tirmizi'de, Cabir Ibnu Semure'den gelen bir baska rivayette, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurur: "Kisinin cocugunu bir kerecik terbiye etmesi, onun icin bir Sa' miktarinda yiyecek tasadduk etmesinden daha hayirlidir."

177 - Hz. Aise anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizin en hayirliniz, ailesine karsi hayirli olandir. Ben aileme karsi hepinizden daha hayirliyim. Arkadasiniz oldugu zaman (kusurlarini zikretmeyi) terkedin."
Tirmizi, Menakib 85, (3892).

YETIMLERE IYILIK

178 - Sehl Ibnu Sa'd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Ben ve yetime bakan kimse cennette soyleyiz" Orta parmagi ile bas parmagini yan yana getirip aralarini acip kapayarak isaret etti."
Buhari, Talak 14, Edeb 24; Tirmizi, Birr 14, (1919); Ebu Davud, Edeb 131, (5150).

179 - Ibnu Abbas anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Kim Muslumanlar arasindan bir yetim alarak yiyecek ve icecegine dahil ederse, affedilmez bir gunah (sirk) islememisse, Allah onu mutlaka cennete koyacaktir."
Tirmizi, Birr 14, (1918).

YOLDAN RAHATSIZ EDICI SEY TEMIZLEMEYE DAIR

180 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Bir adam yolda yururken, yol uzerinde bir diken dalina rastladi. Onu alip disari atti. Cenab-i Hakk bu davranisindan memnun kalarak, ona magfiret etti".
Buhari, Mezalim 28, Cemaat 32; Muslim, Birr 128, (1914), Imaret 163, (1914); Muvatta, Salatu'l-Cemaat 6, (1, 131); Tirmizi, Birr 38 (1958); Ebu davud, Edeb 172, (5245).
Yukaridaki metin, Ebu Davud haric bes kitabin besinde aynen mevcuttur. Ebu Davud (az bir farklilikla) soyle kaydeder: "Hicbir hayir yapmamis olan bir adam, yoldan bir diken dalini kaldirdi. Bu ya (yola uzanmis) bir agac daliydi kesip atti ya da yola birakilmis bir seyi kaldirip atti..." gerisi yukaridaki gibi.

KaRdeLeN
10 January 2009, 00:56
181 - Muslim'de Ebu Zerr (radiyallahu anh) hazretlerinden kaydedildigine gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurmustur ki: "Bana ummetimin, hayir ve ser, butun amelleri arzedildi. Iyi amelleri arasinda, rahatsizlik veren bir seyin yoldan atilmasi da vardi. Kotu amelleri arasinda yere gomulmeden mescide birakilmis tukruk de vardi."
Muslim, Mesacid 58, (553).

182 - Yine Muslim'de Ebu Berze (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu, bana faydali olacak birsey ogret, dedim de su tavsiyede bulundu: "Muslumanlarin yolundan rahatsizlik veren seyleri kaldir"
Muslim, Birr 131, (2618).

IYILIK UZERINE MUTEFERRIK HADISLER

183 - Safvan Ibnu Suleym (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Dul ve kimsesizler icin calisan, Allah yolunda cihad eden veya gunduzleri oruc tutup geceleri de ibadet eden kimse gibidir"
Buhari, Nafakat 1, Edeb 25, 26; Nesai, Zekat 78, (5, 86, 87); Muslim, Zud 41, (2982); Tirmizi, Birr 44, (1970).

184 - Amr Ibnu'l-As (radiyallahu anh) anlatiyor. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Kirk iyilik vardir. En ustunu sagmal keci bagislamaktir. Bu iyiliklerden birini, sevab umid ederek ve vadedilen mukafati tasdik ederek yapan kimseyi Allah mutlaka, bu ameli sebebiyle, cennete koyar." Ravilerden biri (Hassan) diyor ki: "Keci bagisi disindaki amellerisaydik: Verilen selami almak, hapsirana yerhamukallah demek, yoldan rahatsizlik veren seyi temizlemek vs. gibi, fakat on bese bile ulasamadik".
Buhari, Hibe 35; Ebu Davud, Zekat 42, (1683).

185 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Her Muslumanin sadaka vermesi gerekir" buyurdu. Kendisine: "Ya bulamayan olursa?" diye soruldu. "Eliyle, calisir, hem sahsi icin harcar, hem de tasadduk eder" cevabini verdi. "Ya calisacak gucu yoksa?" diye soruldu. "Bu durumda, sikismis bir ihtiyac sahibine yardim eder" dedi. "Buna da gucu yetmezse?" dendi. "Ma'rufu veya hayri emreder" dedi. "Bunu da yapmazsa?" diye tekrar sorulunca: "Kendini baskasina kotuluk yapmaktan alikor. Zira bu da bir sadakadir" buyurdu.
Buhari, Zekat 30, Edeb 33; Muslim, Zekat 55, (1008).

186 - Yine Buhari ve Muslim, Ebu Hureyre'den (r. a.) kaydettiklerine gore, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustur: "Gunesin dogdugu her yeni gunde kisiye, her bir mafsali icin bir sadaka vermesi gerekir. Iki kisi arasinda adalet yapman bir sadakadir. Kisiye hayvanini yuklerken yardim etmen bir sadakadir. Guzel soz sadakadir, namaza gitmek uzere attigin her adim sadakadir. Yoldan rahatsiz edici bir seyi kaldirip atman sadakadir."
Buhari, Cihad 72, 128, Sulh 33; Muslim, Musafirin 84, (720), zekat 56, (1009).

187 - Hakim Ibnu Hizam (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu, dedim, cahiliye devrinde yaptigim hayirlar var: Dua, kole azad etme, sadaka vermek gibi, bana bunlardan bir sevab gelecek mi?" "Sen dedi, zaten, daha once yaptigin bu iyiliklerin hayrina Musluman olmussun."
Buhari, Zekat 24, Buyu 100, Itk 12, Edeb 16; Muslim, Iman 194-196, (123).
Bir diger rivayette der ki: Dedim ki: "Allah'a kasem olsun, Islam'da yaptiklarimdan hicbirini eksik birakmadan, cahiliye devrinde hepsini yapmistim."
Diger bir rivayette Hakim'in cahiliye devrinde yuz kole azad ettigi, yuz deve yuku mal tasadduk ettigi, Musluman olunca da ayni miktarda hayir yaptigini belirtir.

188 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Dedim ki Ey Allah'in Resulu, Ibnu Cud'an cahiliye devrinde sila-i rahimde bulunur, fakirlere yedirirdi. O bundan fayda gorecek mi? Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su cevabi verdi: "(Hayir) iyiliklerin ona bir faydasi olmayacaktir. Cunku o bir gun bile "Ya Rabbi kiyamet gunu gunahlarimi bagisla" dememistir."
Muslim, Iman 365, (214).

189 - Ebu Zerr (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Yapilan hayirdan (ma'ruf) hicbir seyi kucuk bulup hakir gorme, kardesini guler yuzle karsilaman bile olsa (bunu ehemmiyetsiz gorup ihmal etme)"
Muslim, Birr 144, (2626).

190 - Huzeyfe (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Her bir ma'ruf sadakadir"
Buhari, Edeb 33; Muslim, Zekat 52, (1005); Ebu Davud, Edeb 68, (4947); Tirmizi, Birr 45, (1971).
Bu hadisi Tirmizi, Hz. Cabir (radiyallahu anh)'den su ziyade ile rivayet etti: "Kardesini guler yuzle karsilaman, kendi kovandan kardesinin kabina su vermen de birer "ma'ruf"dur".

KaRdeLeN
10 January 2009, 00:56
191 - Adiy Ibnu Hatim (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden herkese Rabbi, aralarinda bir tercuman olmaksizi, dogrudan dogruya hitab edecektir. Kisi o zaman (atese karsi bir kurtulus yolu bulmak uzere sagina bakar, hayatta iken gonderdigi (hayir) amellerden baska birsey goremez. Soluna bakar, orada da hayatta iken isledigi (kotu) amellerden baska birsey goremez. On cihetine bakar. Karsisinda (kendini beklemekte olan) atesi gorur. (Ey bu dehsetli gune inanan mu'minler!) yarim hurma ile de olsa kendinizi atesten koruyun. Bunu da bulamazsaniz guzel bir sozle koruyun"
Buhari, Rikak 49, 51, Tevhid 36, 24, Zekat 9, Menakib 25, Edeb 34; Muslim, Zekat 67, (1016); Timizi, Kiyamet 1, (2427).

192 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bilin ki, bir ev halkina, sutunden ve yununden istifade etmeleri icin, aksam ve sabah bol sut veren devesini, gecici olarak bagislayan kimsenin ecri cidden buyuktur."
Muslim, Zekat 73, (1019).

SIDK VE EMANET (GUVEN)

193 - Ebu Sa'id el-Hudri (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdu: "Emin ve dogruluktan ayrilmayan ticaret ehli (ayette sirat-i mustakim ashabi olarak zikredilen) peygamberler, siddikler, sehidler ve salihlerle beraberdir."
Tirmizi, Buyu 4, (1209); Ibnu Mace, Ticarat 1, (2139).

194 - Tirmizi'nin, Rifa'a Ibnu Rafi'den yaptigi diger bir rivayetinde soyle buyrulmustur: "Kiyamat gunu tuccarlar facirler (gunahkarlar) olarak diriltilecekler. Ancak Allah'tan korkanlar, iyilik yapanlar ve dogruluktan ayrilmayanlar mustesna"
Tirmizi, Buyu 4 (1210); Ibnu Mace, Ticarat3, (2146).

195 - Kays Ibnu Ebi Gareze el-Gifari (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz hicret etmezden once simsarlar olarak isimlendiriliyorduk. Bir gun, Medine'de, bize Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) ugradi. Bize ondan daha iyi bir isim verdi. Buyurdu ki: "Ey tuccarlar, satis isine, yemin ve bos soz karisir..."
Bir baska rivayette soyle denmistir: "Satis isine yemin ve yalan bulasmaktadir, siz (Rabbin gadabini sonduren) sadaka karistirin"
Ebu Davud, Buyu 1, (3326,3327); Tirmizi, Buyu 4, (1208); Nesai, Eyman 7, (7, 15).

196 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'i isittim, diyordu ki: "(Ticarette yalan) yemin, (tuccarin zanninca) mala ragbeti artirir. (Halbuki gercekte) kazanci giderir."
Buhari, Buyu 26; Muslim, Musakat 13 (1607); Ebu Davud, Buyu 6, (3335); Nesai, Buyu 5, (7, 246).
Hadis'in metni Buhari ve Muslim'deki metindir. Ebu Davud'da "Bereketi giderir" seklindedir.

197 - Hakim Ibnu Hizam (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Alip-satanlar" birbirlerinden ayrilmadikca (vazgecmekte) muhayyerdirler. Alip-satanlar alis-verisi sidk ve dogruluk uzere yapar (kusuru) beyan ederlerse alis-verisleri her ikisi hakkinda da mubarek kilinir. Yalan soylerler (kusurlari) gozlerlerse, belli bir kar saglasalar bile, alis-verislerinin bereketini kaybederler."
Bir rivayet soyledir: "Alis-verislerinin bereketi yok edilir: Yalan yemin mali ragbetli, kazanci bereketsiz kilar."
Buhari, Buyu 19, 22, 44, 46; Muslim, Buyu, 47, (532); Ebu Davud, Buyu 53, (3459); Tirmizi, Buyu 26, (1246); Nesai, Buyu 3, (7, 244-245).

ALIS-VERISTE VE IKALE'DE (AKDI BOZMA) KOLAYLIK

198 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Satisinda, satin alisinda, borcunu odeyisinde comert ve kolaylastirici davranan kimseye Allah rahmetini bol kilsin".
Buhari, Buyu 16; Tirmizi Buyu 75, (1320).

199 - Tirmizi'nin rivayeti soyledir: "Allah, sizden once yasamis olan bir kimseye rahmetiyle muamele etti. Cunku bu adam satinca kolaylik gosterir, satin alinca kolaylik gosterir, alacagini isteyince (kabalik ve sertlik degil, anlayis ve) kolaylik gosterirdi."
Tirmizi, Buyu 75. (1320).

200 - Tirmizi'nin Ebu Hureyre'den kaydettigi bir rivayette Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurur: "Allah, satistaki musamahayi, satin alistaki musamahayi, odemedeki musamahayi sever"
Tirmizi, Buyu 75 (1319).

KaRdeLeN
10 January 2009, 00:56
201 - Huzeyfe ve Ebu Mes'ud el-Bedri (radiyallahu anh) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittiklerini anlatir: "Sizden once yasamis olan birisine, ruhunu kabzetmek uzere melek gelmis idi, sordu:
"-Bir hayir isledin mi?" Adam:
"-Bilmiyorum" diye cevapladi. Kendisine tekrar:
"-Hele bir dusun (belki hatirlarsin) dendi. Adam:
"-Bir sey hatirlamiyorum, ancak dunyada iken, insanlarla alis-veris yapardim. Bu muamelelerimde zengine odeme muddetini uzatir, fakire de (odeme islerinde musamaha ve bazi eksikliklerini bagislamak suretiyle) kolaylik gosterirdim" dedi.
Allah onu (bu kadarcik iyiligi sebebiyle affedip) cennetine koydu."
Buhari, Buyu 17-18, Enbiya 50, Istikraz 5; Muslim, Musakat 26-31, (1560).

202 - Amra Bintu Abdirrahman (radiyallahu anha) anlatiyor: "Bir adam bir meyve bahcesinin meyvelerini toptan satin aldi. Meyveyi toplayip miktarini tayin edince, tahmin edilenden noksan buldu. Bahce sahibini gorerek eksik cikan kismi hesaptan dusmesini veya alim-satim akdinden donmesini talebetti. Fakat adam teklif edilenleri kabul etmemeye yemin etti. Bunun uzerine musterinin annesi, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e muracaat ederek durumu arzetti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "O adam, hayir yapmamaya yemin etmistir" buyurdu. Bu sozu isiten bahce sahibi Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelerek: "Ey Allah'in Resulu, talebini kabul ettim" dedi.
Muvatta, Buyu 15, (2, 621); Buhari, Sulh 10; Muslim, Musakat 19, (1557).

203 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatuvesselam) buyurdu ki:
"Kim bir Muslumanin ikalesini (yani alim-satim akdini feshetmesini) kabul ederse, Allah da onu dusmekten kurtarir"
Ebu Davud, Buyu 54, (3460); Ibnu Mace, Ticarat 26, (2199).

OLCULER VE TARTILAR HAKKINDA

204 - Ibnu Omer anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "(Ser'i hukuku odemek icin) vezin'de Mekke halkinin vezn'i esastir, keyl'de de Medine halkinin keyl'i esastir."
Ebu Davud, Buyu 8, (3340); Nesai, Buyu 54, (7, 284).

205 - Mikdam Ibnu Ma'dikerb (radiyallahu anh) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in su sozunu nakletti: "Yiyeceklerinizi kile ile olcun, sizin icin mubarek kilinsin."
Buhari, Buyu 52.

206 - Ibnu Abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) mikyal (olcek) ve mizan (terazi) kullananlara soyle hitab etti: "Sizler bizden once gelip gecen kavimleri helak eden iki isi uzerinize almis bulunmaktasiniz"
Tirmizi, Buyu' 9, (1217).

207 - Ibnu Harmele (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ummu Habib Bintu Zueyb Ibnu Kays el-Muzenniyye, bize (olcum islerinde kullanilan) bir sa' bagisladi. Ummu Habib bize rivayet etti ki, kendisine, Ibnu Ahi Safiyye'den geldigine gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in zevce-i pakleri Safiyye validemiz (radiyallahu anha) bagislanan bu sa'in, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in kullandigi sa' oldugunu soylemistir. Ravilerden Enes Ibnu Iyaz der ki: "Ben bu sa'i denedim, (kontrol ettim) gordum ki bu sa', Emevi Halifesi Hisam Ibnu Abdi'l-Melik'in kullandigi mudd'le iki bucuk mudd miktarinda idi".
Ebu Davud, Eyman 18, (3279).

208 - es-Saib Ibnu Yezid (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) devrinde bir sa', bugun sizlerin kullanmakta oldugunuz mudd'le, bir mudden ucte bir mudd miktarinda fazla idi. Ancak bu miktara Omer Ibnu Abdilaziz merhum zamaninda ilave bulunuldu.
Buhari,, I'tisam 16, Kefarat 5; Nesai, Zekat 44, (5, 54).

209 - Hz. Osman (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sattigin zaman tart, satin alinca tarttir."
Buhari, Buyu' 51.

ALIM-SATIMIN ADABINA DAIR MUTEFERRIK HADISLER

210 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular: "Allah'in en cok sevdigi yerler mescidlerdir. Allah'in en ziyade nefret ettigi yerler de carsi ve pazarlardir."
Muslim, Mesacid 288, (671).

KaRdeLeN
10 January 2009, 00:57
211 - Selman (radiyallahu anh) diyor ki: "Elinden geliyorsa, carsiya ilk giren olma. Oradan son cikan da olma. Cunku carsi, seytanin, (insanlari sasirtmak icin kiyasiya) savas verdigi yerdir, bayragi da orada dalgalanir."
Muslim, Fedailu's-Sahabe 100,(2451).

212 - Hz. Omer (radiyallahu anh): "Bizim carsimizda dini bilen kimseler saticilik yapsin" buyurmustur.
Tirmizi, Vitr 21, (487).

213 - Ebu'd-Derda (radiyallahu anh) buyurmustur ki: "Ben, Sam'daki Umeyye Camii'nin merdivenlerinde bir dukkan sahibi olup, her gun elli dinar kazanip Allah yolunda harcamak ve bu esnada namazlarimi da hep cemaatle kilmak, Allah'in helal kildiklarini da haram etmemek sartlarini arzulamaktan ziyade, Allahu Teala'nin, haklarinda: "...o kimseler ki ne bir ticaret ne de bir alis veris onlari Allah'i zikretmekten alikoymaz" (Nur, 36) ovgusunu kullandigi kimselerden olmamaktan korkarim."
Bu rivayet Rezin'in ilavesidir.

NECASETLER

214 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: Mekke'nin fethedildigi sene Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'i Mekke'de isittim, soyle buyuruyordu: "Cenab-i Allah icki, olmus hayvan, domuz ve putun alim-satimini yasakladi." Bunun uzerine: "Ey Allah'in Resulu "olmus hayvanlarin ic yagi hakkinda ne buyurursunuz, zira onunla gemiler yaglarin, derilere surulur, kandiller aydinlatilir" dendi. Cevaben: "O (nun satisi) haramdir" buyurdu ve ilave etti: "Allah Yahudilerin canini alsin. Allah onlara olmus hayvanlarin ic yagini haram kildigi vakit bu yagi erittiler, sonra satip parasini yediler."
Buhari, Buyu 112, Megazi 50; Muslim, Musakat 71 (1581); Ebu Davud, Buyu 66 (3486); Tirmizi, Buyu 93, (7, 309-310); Ibnu Mace, Ticarat 11, (2167).

215 - Abdurrahman Ibnu Va'le'nin anlattigina gore, Ibnu Abbas (radiyallahu anh)'dan uzum sirasi hakkinda sorunca ondan su cevabi almistir: "Adamin biri Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir sarap dagarcigi hediye etmisti, kendisine "Allah'in bunu haram kildigini bilmiyor musun?" dedi. Adam: "Hayir bilmiyorum" cevabini verdi ve yaninda bulunan birisine birseyler fisildadi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) adama "Ona ne fisildadin?" diye sorunca adam: "Onu satmasini emrettim" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Icilmesi haram olanin satilmasi da haramdir" buyurdu ve iki sarap dagarciginin agizlarini acarak iclerini bosaltti."
Muslim, Musakat 68, (1579); Muvatta, Esribe 12, (2, 846), Nesai, Buyu 90, (7, 307-308).

216 - Ibnu Abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'i Kabe'nin yaninda otururken gordum. Bir ara basini semaya kaldirarak guldu ve sunusoyledi: "-Allah Yahudilere Lanet etsin, Allah Yahudilere lanet etsin, Allah Yahudilere lanet etsin! Allah onlara (olmus hayvanlarin) ic yagini yasaklamisti tutup bunu sattilar ve parasini yediler. Halbuki Allah bir millete bir seyin yenmesini haram etti mi, onun parasini da haram etti demektir."
Ebu Davud, Buyu 66 (3488).

217 - el-Mugire (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Kim icki satarsa, hinzir kasapligi da yapsin"
Ebu Davud, Buyu 66, (3489).

218 - Ebu Talha (radiyallahu anh) anlattigina gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan "Ickiye varis olan yetimler" hakkinda sormustur. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Dok onu!" emretmistir. Ebu Talha: "Sirke yapsam olmaz mi?" deyince de "Hayir!" diye cevap vermistir."
Ebu Davud, Esribe 3 (3675); Tirmizi, Buyu 58, (1293).
Tirmizi'nin rivayetinde: "Sarabi dok, kuplerini de kir" buyurmustur.

KABZEDILMEYEN SATISA DAIR

219 - Ibnu Omer (radiyallahu anh)'den rivayet edildigine gore Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle demistir: "Bir yiyecek satin alan kimse, onu kabzetmeden once satamaz"
Buhari, Buyu 49, 51, 54, 55, Hudud 42; Muslim, Buyu 29, 35, 40, 41, (1525-1526-1528-1529); Nesai, Buyu 55, (7, 286-287); Ebu Davud, Buyu 67 (3492); Tirmizi, Buyu 56 (1291); Muvatta, Buyu 40, (2, 640-641); Ibnu Mace, Ticarat 37, (2226).

220 - Bir diger rivayette: "...mali kabzedinceye kadar" ziyadesi vardir. Ibnu Omer der ki: "Biz hayvanla gelenlerden tartmadan goz karariyla yiyecek satin alirdik. Sonra Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) satin aldigimiz bu seyleri baska yere naklederek yerini degistirmeden satmamizi yasakladi"
Muslim, (1527).

KaRdeLeN
10 January 2009, 00:57
221 - Hakim Ibnu Hizam (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu dedim, bana gelip, birseyler almak isteyenler oluyor. Halbuki istenen sey bende yoktur. Bu durumda bilahere carsidan satin alarak teslim etmek uzere istenen seyi satayim mi?""Hayir dedi, yaninda mevcut olmayan seyi satma."
Nesai, Buyu 60, (7, 289), Ebu Davud, Buyu 70 (3503); Tirmizi, Buyu 19, (1232); Ibnu Mace, Ticarat 20, (2187).

222 - Ibnu Abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir kimsenin, yiyecek maddesini tam olarak kabzetmis olmadan satmasini yasakladi. Tavus derki: "Ibnu Abbas'a "Bu nasil olur?" diye sordum da bana su cevabi verdi: "Bu dirhemlerin dirhemlerle alinip satilmasidir, yiyecek maddesi ise tehir edilmistir."
Bes kitap'ta da tahric edilmistir.

223 - Suleyman Ibnu Yesar (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ebu Hureyre (radiyallahu anh) Mervan Ibnu'l-Hakem'e: -Sen faiz ticaretini helal kildin dedi. Mervan: -Ne yapmisim? diye sordu. Ebu Hureyre tekrar:
-Sen sened satisini helal addetmissin. Halbuki Resulullah (aleyhissalatu vesselam), tam olarak kabzedilmezden once yiyecek satisini yasakladi, dedi. Ravi der ki: "Bu konusma uzerine Mervan halka hitap ederek sened satisini yasakladi." Suleyman ilave etti: "Ben muhafizlarin bu senedleri, halkin elinden topladiklarini gordum."
Muslim, Buyu 40 (1528).

224 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir sefer sirasinda Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le beraber bulunuyorduk. Ben Hz. Omer'e ait, yuke yeni alistirilan henuz zabti zor bir devenin uzerindeydim. Deve dik baslilik edip cemaatin onune onune giderdi. Babam Omer (radiyallahu anh) devenin bu davranisindan uzulur, onu tekrar geriye atardi. Bana da: "Devene sahib ol, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in onune gecmesin" derdi. Sonunda Resulullah (aleyhissalatu vesselam): -Ey Omer, onu bana sat dedi.
-Pekala o senin olsun ey Allah'in Resulu!" dedi. Boylece deveyi Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) ondan satin almis oldu. Sonra da Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana donerek: "Ey Abdullah, deveyi sana bagisladim, artik o senindir, onu istedigin gibi kullan" dedi.
Buhari, Buyu 47, Hibe 25.

MEYVELERIN VE EKINLERIN SATISINA DAIR

225 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle emretti: "Agaclarin uzerinde o yilin meyveleri (olgunlasmaya) salih oldugu (kizarmak, sararmak suretiyle) zahir olana kadar, meyveleri satmayin. Yas hurmayi kuru hurma karsiliginda da satmayin."
Yine Abdullah Ibnu Omer, Zeyd Ibnu Sabit'in soyle dedigini rivayet etmistir: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yas hurmayi kurusu ile degistirmeyi yasakladiktan sonra, ariyyenin (muayyen bir agacin basindaki yas hurmayi) yerdeki yas veya kuru hurma ile tebdiline musaade buyurdu. Bu cesit bir degis tokusa baska alim-satimlarda musaade buyurmadi." Ibnu Omer'e meyvenin salih olarak ortaya cikmasi nedir? diye sorulunca su cevabi verirdi: "Meyvenin afete ugrayarak zarar gorme tehlikesini atlatmasidir."
Buhari, Buyu 82-87, Musakat 17, Selem 4; Muslim, Buyu 51, 59, 79, (1534, 1535, 1539); Ebu Davud, Buyu 20, (3361); Nesai, Buyu 28 (7, 262-263), 40 (7, 270-271), Eyman 45 (7, 33); Ibnu Mace, Ticarat 32, (2214-2215); Muvatta, Buyu 10, (2, 618).

226 - Buhari'nin disindaki muelliflerin kaydettigi bir diger rivayette soyle denir: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) meyvesi olgunlasincaya kadar hurmayi, danesi beyazlasip afetten emin oluncaya kadar basagi satmaktan men etti. Bu muameleden satici da alici da yasaklanmistir.
Muslim, Buyu 50, (1535); Ebu Davud, Buyu 23, (3368); Tirmizi, Buyu 15, (1226-1227); Nesai, Buyu 40, (7, 270, 271); Ibnu Mace, Ticarat 32, (2214-2215).

227 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) olgunlasmazdan once meyvenin agacin basinda iken satilmasini yasakladi. Kendisine (aleyhissalatu vesselam) meyvenin olgunlasmasi ile ne kastediliyor? diye sorulunca: "Onun kizarmasi ve sararmasidir"diye acikladi ve ilave etti: "Cenab-i Hakk bir afet vererek meyveye mani olacak olsa, kardesinden aldigin parayi nasil helal addedeceksin?"
Buhari, Buyu' 83, Selem 4; Muslim, Musakat 15-17 (1555), Buyu 49, 50 (1534-1554); Muvatta, Buyu 11 (2, 618); Ebu Davud, Buyu 23, (3367); Ibnu Mace, Ticarat 61, (2284).

228 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) alacalanmazdan once meyvenin satilmasini yasakladi. "Meyvenin alacalanmasi nedir?" diye sorulunca: "Kizarmasi, sararmasi ve yenir hale gelmesidir" diye acikladi.
Buhari, Buyu 83, Zekat 58; Muslim, Buyu 53 (1536); Ebu Davud Buyu' 23, (3370-3373); Nesai, Buyu 28, (7, 264).

229 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) siyahlanmazdan once uzumun, sertlesmezden once hububatin satilmasini yasakladi."
Ebu Davud, Buyu 23, (3371); Tirmizi, Buyu 15 (1228); Ibnu Mace, Ticarat 32, (2217).

230 - Harice Ibnu Zeyd (radiyallahu anh)'in anlattigina gore, babasi, sureyya yildizi dogmadikca meyve satmazdi.
Muvatta, Buyu 13, (2, 619).

KaRdeLeN
10 January 2009, 00:57
231 - Sehl Ibnu Ebi Hasme (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) yas hurmayi kuru hurma ile degistirmeyi yasakladi ve "Bu riba'dir, buna muzabene denir" buyurdu. Ancak ariyye satisini bundan istisna etti. Ariyye bahce sahibinin ayirdigi bir veya iki hurma agacidir. Onlarin basindaki meyvenin kuruyunca ne kadar olacagini goz karariyla tahmin eder. Bunun bedelince yas hurma (satin alip) yer".
Buhari, Buyu 83, Surb 17; Muslim, Buyu 64, (1540); Ebu Davud, Buyu 20, (3363); Tirmizi, Buyu 64, (1303); Nesai, Buyu 35, (7, 268).
Tirmizi bir baska rivayette su ilaveyi kaydeder: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yas uzumu kuru uzumle her meyveyi, meyve cinsinden tahmini karsiligiyla satmayi yasakladi." Yahya Ibnu Said ariyye'yi soyle acikladi: "Kisinin ailesine yedirmek maksadiyla birkac hurma agacinin yas meyvesini, -miktarini tahmin yoluyla takdir edip- kuru hurma karsiliginda satin almasidir."

232 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) dedi ki: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), kuru hurma vererek, tahmin yoluyla ariyyelerin satin alinmasina, bes vask veya bes vasktan az miktar icin izin verdi." Ravilerden biri, "bes vask" mi dedi, yoksa "bes vasktan az" mi dedi diye suphe etmistir.
Buhari, Buyu, 83 (Surb 17); Muslim, Buyu 71, (1541); Ebu Davud, Buyu 21, (3364); Nesai, Buyu 35, (7, 268); Tirmizi, Buyu 63, (1301); Muvatta, Buyu 14, (2, 620).

233 - Ebu Sa'id (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) muzabene ve muhakala'yi yasakladi. Muzabene, yeni meyvenin daha hurma, agacinin basinda iken satin alinmasidir. Imam Malik "...kuru hurma vererek" ziyadesini kaydetti.
Muhakale de bugday karsiliginda tarlanin kiralanmasidir.
Buhari, Buyu 82; Muslim, Buyu 105, (1546); Muvatta, Buyu 23-25 (2, 625); Nesai, Muzara'a 45, (7,39).

234 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) muzabene'yi yasakladi. Muzabene, yas hurmayi, olcege vurarak kuru hurma mukabili satmaktir, keza taze uzumu olcege vurarak kuru uzum karsiliginda satmaktir."
Buhari, Buyu 75, 82; Muslim, Buyu 74 (1542); Ebu Davud, Buyu 18 (3361); Nesai, Buyu 33, (7, 266); Tirmizi, Buyu 63, (1300); Muvatta, Buyu 23, (2, 624).

235 - Ebu Davud'un bir diger rivayetinde: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ekini, olcekli olarak bugdayla satmaktan yasakladi."
Ebu Davud, Buyu 19, (3361).

236 - Sahiheyn'in Hz. Cabir'den kaydettikleri bir rivayet de soyle: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Muhabere ve Muhakale'yi yasakladi. Ata der ki: "Cabir bize su aciklamayi yapti: Mahabere: Bos araziyi, sahibi bir baskasina verir. Alan adam butun masraflari karsilayarak tarlayi eker. Tarla sahibi mahsulden hisse alir. Muzabene'ye gelince, bunun "daha agacta iken yas hurmayi, kuru harma ile olcekle satmak" oldugunu soyledi. Muhakale ise, ekinden cari bir alis-veris, muzabene'ye benzer, ekinin olcekle bugday mukabili satilmasidir.
Buhari, Surb 17, Muslim, Buyu 53, (1536); Tirmizi, Buyu' 55, (1290), 72, (1313); Ebu Davud, Buyu 24, (3374-3375); Nesai, Buyu 39, (7, 270).

237 - Muslim'in bir diger rivayetinde soyle denir: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) muhakale, muzabene, muaveme ve muharebe suretiyle yapilan alis-verisleri yasakladi. -Ravi der ki: Muaveme, bir kac yili icine alan bir satistir.- Keza, sunya'yi da yasakladi" Sunen muellifleri su ziyadeyi kaydederler. "...bilinme durumu haric"
Muslim, Buyu, 85 (1536).

238 - Nesai'nin diger bir rivayetinde: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)... muhadara ve muhabere satislarini yasakladi" der. Ravi su aciklamayi yapti: Muhadara, hurmanin alaca dusmezden once satilmasidir, muhabere de, yiginin, (miktarini goz karariyla tahmin edip) su kadar bu kadar sa'ya satmaktir.
Buhari, Enes'ten su ziyadeyi kaydetti: "...mulamese ve munabeze'yi de... yasakladi."

ALIM-SATIMI CAIZ OLMAYAN ESYALAR HAKKINDA

239 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh) buyurdu ki: "Efendisinden cocuk doguran cariyeyi efendisi artik satamaz, hibe edemez, miras olarak da birakamaz. Hayatta kaldigi muddetce ondan istifade eder. Olecek olursa cariye hur olur."
Muvatta, Itk 6, (2, 776).

240 - Rezin, Hz. Cabir (radiyallahu anh)'in su sozunu kaydeder: "Biz Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) ve Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) zamaninda ummu veled'i satardik. Hz. Omer bu alis-veristen bizi yasaklayinca terk ettik." Ibnu'l-Esir: "Bu rivayeti ana kaynaklarda (Usul) goremedim" der.
Ebu Davud, Itk 8, (3953); Ibnu Mace, Itk 2, (2517).

KaRdeLeN
10 January 2009, 00:57
241 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) diyor ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) vela'nin alim-satimini ve hibe edilmesini yasakladi."
Buhari, Itk 10, Feraiz 21; Muslim, Itk 16, (1506); Ebu Davud, Feraiz 14, (2919); Tirmizi, Buyu' 20 (1236); Muvatta, Itk, 10 (2, 782); Ibnu Mace, Feraiz 15, (2747); Nesai, Buyu 87, (7, 306).
Bazi alimler, hadisteki "...hibe edilmesini..." kisminin, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in sozu olamiyacagini iddia etmistir.

242 - Iyas Ibnu Abdillah (radiyallahu anh) "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in suyun satilmasini yasakladigini" rivayet etmistir.
Ebu Davud, Buyu 63, (3478); Tirmizi, Buyu 44, (1271); Nesai, Buyu 88, (7, 307); Ibnu Mace, Ruhun 18, (2477).

243 - Hz. Cabir' (radiyallahu anh)'den rivayet edildigine gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) "Suyun fazlasini satmayi yasaklamistir."
Muslim, Musakat, 34 (1565); Nesai, Buyu 89, (307); Ibnu Mace, Ruhun 18, (2477).

244 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in: "Ot satmak maksadiyla suyun fazlasi satilmaz" dedigini rivayet etmistir.
Buhari, Surb 2, Hiyel 5; Muslim, Musakat 38, (1566); Ibnu Mace, Ruhun 19, (2478).

245 - Nesai disindaki bes kitapta geldigine gore, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle emretmistir: "Ota mani olmak maksadiyla suyun fazlasina mani olmayin."
Buhari, Musakat 2, Hiyel 5; Muslim, Musakat 37, (1566); Muvatta, Akdiye 29, (2, 744); Ebu Davud, Buyu 62, (3473); Tirmizi, Buyu 24 (1272); Ibnu Mace, Ruhun, 19, (2478).

246 - Amra Bintu Abdirrahman'in naklettigine gore Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustur: "Kuyu suyunun fazlasi yasaklanamaz"
Muvatta, Akdiye 30, (2, 745); Ibnu Mace, Ruhun 19, (2479).

247 - Muhacirlerden bir kisi sunu anlatmistir: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le birlikte uc defa gazveye katildim. Onun soyle soyledigini isittim: "Muslumanlar uc seyde ortaktirlar: Suda, otda ve ateste."
Ebu Davud, Buyu 62, (3477); Ibnu Mace, Ruhun 16, (2473).

248 - Buheysetu'l-Fezariyye (radiyallahu anh) anlatiyor: "Babam, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan izin isteyerek kendisi ile kamisi arasina girdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i opuyor ve kucakliyordu. Sonra: "Ey Allah'in Rasulu yasaklanmasi yasak olan sey nedir? bana soyle" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Tuz!" dedi. Babam tekrar sordu: "Baska ne var?" Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Ates!" dedi. Sonra tekrar sordu: "Ey Allah'in Resulu yasaklanmasi helal olmayan sey nedir?" Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Hayir yapman kendine hayirdir" cevabini verdi"
Ebu Davud, Buyu 62, (3476).

249 - Ebu Umame (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sarkici cariyeleri satmayin, satin da almayin. Onlara (musiki) de ogretmeyin. Onlari alip satmak sartiyla yaptiginiz ticarette hayir yoktur, onlar icin odenen para haramdir." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ilave etti: "Su ayet bu gibiler hakkinda nazil olmustur: "Insanlardan bazilari, bir bilgisi olmadigi halde, Allah yolundan saptirmak icin bos sozlere musteri cikarlar. Allah yolunu alaya alirlar. Iste bunlara alcaltici bir azab vardir" (Lokman 6),
Tirmizi, Buyu 51, (1282), Tefsiru'l-Kur'an, Lokman, (3193); Ibnu Mace, Ticarat 11, (2168).

250 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) taksimden once ganimetin satilmasini yasakladi."
Tirmizi, Siyer 14, (1563).

KaRdeLeN
10 January 2009, 00:57
251 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Cahiliye insanlari, devenin etini, karnindakinin hamileligi vaktine satarlardi. "Karnindakinin hamileligi" devenin karnindakini dogurmasi, doganin da buyuyup hamile kalmasidir. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu alis-verisi yasakladi." Buhari'nin bir rivayetinde "...sonra karnindaki de dogar" denir.
Buhari, Buyu 61, Menakibu'l-Ensar 26, Selem 8; Muslim, Buyu 5-6, (1514); Tirmizi, Buyu 16, (1229); Ebu Davud, Buyu 24, (3370); Nesai, Buyu' 67, 68 (7, 293-294); Ibnu Mace, Ticarat 24, (2197); Muvatta, Buyu 62, (2, 653-654).

252 - Ibnu Abbas (radiyallahu anh)'in naklettigine gore Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustur: "Odemenin, karnindakinin dogumuna tehiri riba (faiz)dir."
Nesai, Buyu 67, (7, 293).

253 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) erkek deveye (parayla) cekmeyi yasakladi."
Muslim, Musakat 35, (1565); Nesai, Buyu 94, (7, 310).

254 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hassan (radiyallahu anh), Ebu Talha (radiyallahu anh)'nin tasadduk ettigi Beyruha adli bahceden hissesine dusen kismi (Hz. Muaviye'ye yuzbin dirheme) satmisti. Kendisine: "Ebu Talha'nin sadakasini satiyor musun?" dediler. Su cevabi verdi: "Yani bir sa' hurmayi, bir sa' para mukabilinde satmayayim mi?"
Buhari, Vesaya 17.

255 - Ibnu'l-Museyyeb anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hayvanin et mukabilinde satilmasini yasakladi."
Muvatta, Buyu 64, 66.

ALDATMAYA DAIR

256 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek alis-veriste aldatildigini soyledi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kendisine: "Alis-veris yaptigin kimseye: Aldatmaca yok! de" buyurdu.
Buhari, Buyu 48, Istikraz 19, Husumat 3, Hiyel 7; Muslim, Buyu 48, (1533); Ebu Davud, Buyu 68, (3500); Tirmizi, Buyu 28 (1250); Nesai, Buyu 51; Muvatta, Buyu 98.

257 - Abdulmecid Ibnu Vehb anlatiyor: "Bana, el-Adda' Ibnu Halid (radiyallahu anh): "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in bana yazdigi bir mektubu sana okuyayim mi?" dedi. Ben: "Memnuniyetle!" deyince bir mektup cikardi. Mektupta sunlar yazili idi: "Bu, el-Adda Ibnu Halid Ibni Zehve'nin Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'den satin aldigi seyi tevsik eder. el-Adda ondan bir kole veya cariye satin aldi. Kolede, ne herhangi bir hastalik, ne (zina, hirsizlik, kacma gibi) bir duskunluk ne de (satisini gayr-i mesru kilan hurr asilli bulunmak, emanet ve rehin olarak verilmis olmak gibi) haramlik yoktur. Bu Muslumanin Muslumana satisidir."
Tirmizi, Buyu 8, (1216); Buhari, senetsiz olarak kaydetmistir. (Buyu, 19); Ibnu Mace, Ticarat 47, (2251).

258 - Ibnu Ebi Evfa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam carsiya satmak uzere mal koydu. Muslumanlardan biri alici cikinca, onu ikna icin, "senin vermedigin parayi odedim" diye Allah'a kasem etmisti. Bunun uzerine su ayet nazil oldu: "Allah'in ahdini ve yeminlerini az bir degere degisenler var ya, iste onlarin ahirette bir paylari yoktur. Allah, kiyamet gunu, onlara hitab etmeyecek, onlara bakmayacak, onlari temize cikarmayacaktir. Elem verici azab onlar icindir" (Al-i Imran, 77),
Buhari, Buyu 27, Tefsir 33.

259 - Amr Ibnu Dinar anlatiyor: "Nevvas adinda biri vardi. Yaninda su icme hastasi bir deve vardi. Ibnu Omer (radiyallahu anh) bu deveyi ortagindan satin aldi. Ortagi kendisine ugrayinca: "Su devemiz var ya onu sattik" dedi: Ortagi "kime" deyince "su su evsafta bir yasliya" diye tarif etti. Ortagi: "Oylemi, amma da yaptin, vallahi o zat Ibnu Omer'dir" dedi: "Sonra Ibnu Omer (radiyallahu anh)'e gelerek: "Ortagim sana su icme hastasi bir deve satmis, durumunu da sana soylememis" dedi. Ibnu Omer: "Oyleyse gotur onu" dedi. Adam goturmek uzere tutunca: "Birak deveyi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in hukmune raziyiz, sirayet yoktur" buyurdu."
Buhari, Buyu 36.

260 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) carsida bir yiyecek yiginina rastlayinca elini yigina daldirip cikardi. Parmaklarina rutubet bulasti. Adama: "Ey satici nedir bu?" diye cikisti. Adam: "Ey Allah'in Resulu, yagmur islatti, deyince: "Bu yasligi uste getirip, herkesin gormesini sagliyamaz miydin? Kim bizi aldatirsa o bizden degildir" buyurdu.
Muslim, Iman 164, (102); Tirmizi, Buyu 74, (1315); Ebu Davud, Buyu, 52, (3452); Ibnu Mace, Ticarat, 36, (2224). Metin, Muslim'inkidir.

KaRdeLeN
10 January 2009, 00:58
261 - Ebu Davud ve Tirmizi'nin rivayetlerinde (yukaridaki hadiste) su ziyade mevcuttur: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a "elini yigina daldir" diye vahyedildi, o da elini daldirdi. Yigin islakti. "Aldatan bizden degildir" buyurdu."

262 - Ukbe Ibnu Amir (radiyallahu anh) buyurmustur ki: "Musluman bir kimsenin, bir malda kusur oldugunu bildigi halde, musteriye haber vermeden satmasi haramdir."
Buhari, bunu bir babin basliginda kaydetmistir. (Buyu19).

SUTU HAYVANIN MEMESINDE BEKLETMEYE DAIR

263 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Deve ve koyunun memelerinde sut bekletmeyin. Kim boyle sutu bekletilmis bir sagmal hayvan satin almissa sagdiktan sonra muhayyerdir, dilerse kabul eder, dilerse bir sa' miktarinda kuru hurma da vererek iade eder."
Buhari, Buyu 64; Muslim, Buyu 11, (1524); Ebu Davud, Buyu 48, (3443, 3444, 3446); Nesai, Buyu 14, (7, 253-254); Muvatta, Buyu 96, (2, 683); Tirmizi, 29, (1251-1252).

264 - Buhari'nin bir baska rivayetinde "...Memun kalirsa hayvani tutar, memnun kalazsa iade eder. Iade ettigi takdirde sagdigi sut icin bir sa' kuru hurma verir" denmektedir.
Buyu 69.

265 - Muslim'in bir rivayetinde "Musteri satin aldigi sutu bekletilmis sagmal hayvan hakkinda uc gun muhayyerdir. Iade edecek olursa beraberinde bir sa' miktarinda yiyecek verir, bugday degil" denmektedir.
Buyu, 25.
Muslim'in bir baska rivayetinde: "...bir sa' kuru hurma verir, bugday degil" denir.
Buhari ve Muslim'in rivayetlerinde: "Deve ve koyunun sutu (satis sirasinda) memede bekletilmez" buyurulur.

266 - Nesai'nin bir rivayetinde: "Kim sutu bekletilmis bir deve veya davar satin alirsa..." denir.

267 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim sutu memesinde bekletilmis bir deve satin alirsa o uc gun muhayyerdir. Sayed iade edecek olursa, hayvanla birlikte, sutu mislince veya sutunun iki mislince bugday da verir."
Ebu Davud 48, (3446); Ibnu Mace, 42, (2240).

FIYAT KIZISTIRMAYA DAIR

268 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz buyurdular ki: "(Alici olmadiginiz halde, fiyatlari kizistirmak icin) musteri ile saticinin aralarina girmeyin."
Buhari, Buyu 58; Muslim, Buyu 11, (1515), Nikah 52 (1413); Ebu Davud, Buyu 46, (3438); Tirmizi, Buyu 65, (1304); Nesai, Buyu 21 (7, 1259); Ibnu Mace, Ticarat 14, (2174).

269 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) diyor ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) musteri kizistirmayi yasakladi".
Buhari, Buyu 60; Muslim, Buyu 13, (1216); Muvatta, Buyu 97, (2, 684); Ibnu Mace, Ticarat 14 (2173); Nesai, Buyu 16, 17, 21. (7, 258).
Imam Malik su ilavede bulunur: "Kizistirma (necs): Aslinda alici olmadigin halde, (araya girerek) mala degerinden fazla fiyat vermendir. Boylece (gercekten almak isteyen) bir baskasi, seni takiben mala daha fazla fiyat vererek aldanir."

270 - Ibnu Ebi Evfa (radiyallahu anh) buyurmustur ki: "Musteri kizistiran, riba yemis haindir. Bu is, batil bir aldatmadir, helal degildir."
Buhari bunu senetsiz olarak ve sahabe sozu seklinde rivayet etmistir. Buyu 60.

KaRdeLeN
10 January 2009, 00:58
SARTLAR VE ISTISNA HAKKINDA

271 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh)'un anlattigina gore: "Kendisi, hanimindan bir cariye satin alir. Ancak karisi bir sart kosarak der ki: "Sayet cariyeyi satacak olursan, satin aldigin fiyatla ben alacagim." Bu hususta Hz. Omer (radiyallahu anh)'e sordum. Bana: "Cariyeye yaklasma. Onda baska birisi icin sart var" dedi.
Muvatta, Buyu5, (2, 616).

272 - Amr Ibnu Suayb Ibni Muhammed Ibni Abdillah Ibni Amr Ibni'l-As babasi tarikiyle ceddi Abdullah'tan rivayet ettigine gore, "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), bey'u'l-urban'i yasaklamistir."
Ebu Davud, Buyu 69, (3502); Muvatta, Buyu 1, (2, 609); Ibnu Mace, Ticarat 22, (2192).
Imam Malik bey'ul-urban'i soyle tarif eder: "Kisinin bir kole veya cariyeyi satin alip veya bir hayvani kiralayip, sonra satan veya kiralayan kimseye: "Sana su kadar dirhem veya dinar veriyorum, su sartla ki, ben bu mali satin alir veya senden kiraladigim hayvana binersem sana vermis oldugum para, malin bedelinden veya hayvanin kirasindan sayilacaktir. Sayet mali almaktan, veya hayvani kiralamaktan vazgecersem, sana onceden vermis oldugum para senin olsun" der.

273 - Abdullah Ibnu Ebi Bekr'in anlattigina gore: "Dedesi Muhammed Ibnu Amr, el-Efrak adindaki baginin meyvesini dort bin dirheme satti. Bundan sekiz yuz dirheme (tekabul eden) hurmayi mustesna kildi."
Muvatta, Buyu 18, (2, 622).

274 - Imam Malik (radiyallahu anh)'e ulastigina gore, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) satisi ve selefi yasaklamistir.
Imam Malik bunu soyle aciklar: "Bu, bir kimsenin digerine soyle demesidir: "Senin malini su su fiyata aliyorum ancak bir sartla sen de benden sunu ve sunu selef suretiyle satin alacaksin". Bu cesit bir muamele caiz degildir."
Muvatta, Buyu 69, (2, 657).

275 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le birlikte gazveye katildim. Ben su tasimada kullandigimiz devemizin uzerinde giderken Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana kavustu. Devem yorgundu ve bu yuzden gerilerden yuruyordu. Durumu gorunce Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) de geride kalarak deveyi surdu ve ona dua buyurdu. Bunun uzerine butun develerin onunden gitmeye basladi. Bana: "Deveni nasil goruyorsun?" diye sordu. "Cok iyi goruyorum, bereketiniz degdi" dedim. "Onu bana satar misin?" buyurdu. Ben utandim, bundan baska su tasiyan devemiz yoktu. Yine de "evet" dedim ve Medine'ye varincaya kadar sirti benim olmak sartiyla deveyi kendilerine sattim. Ona: "Ey Allah'in Rasulu yeni evliyim" diyerek izin istedim. Bana izin verdiler. Bunun uzerine, Medine'ye gelince beni dayim karsiladi. Deveden sordu. Deve ile ilgili yaptiklarimi anlatinca beni ayipladi. Izin istedigim sirada Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Bakire ile mi, dulla mi evlendin?" diye sormustu. Ben "dul biriyle" dedim. "Niye bakire ile degil, o seninle sen de onunla sakalasirdiniz" buyurdu. Ben: "Ey Allah'in Resulu, babam vefat etti. Bir cok kiz kardesim var, hepsi de kucuk. Onlarla ayni yasta, onlarin terbiyeleriyle mesgul olamayacak, onlara bakamiyacak cok genc biriyle evlenmeyi uygun bulmadim. Bu sebeple onlara bakip terbiyelerini yapacak birdulla evlendim" dedim."
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Medine'ye gelince deveyi vermek uzere yanlarina gittim. Bana parasini verdi ve deveyi de iade etti."
Buhari, Cihad 49, 113, Vekalet 8, Mesacid 59, Buyu 34, Istikraz 1, 7, Mezalim 26, Hibe 23, Surut 4, Nikah 10, 121, Nafakat 12, Daavat 53; Muslim, Musakat 109, (710), Salatu'l-Musafirin 69, (710), Rida 54, (710); Tirmizi, Nikah 13, (1100), Buyu 30, (1253); Nesai, Buyu 77, (7, 297-300); Ebu Davud, Ticarat 71, (3505); Ibnu Mace, Ticarat 29, (2205).

276 - Bir diger rivayette soyle gelmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Deveyi bana bir okiyye'ye sat" dedi. Ben: "Hayir" dedim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) israr ederek: "Onu bana bir okiyye'ye sat" dedi ben de sattim fakat evime kavusuncaya kadar binme sartini kostum. Medine'ye gelince, teslim etmek uzere deveyi Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a getirdim. Bana parasini hemen odedi. Ben oradan ayrildim. Arkamdan birini gondererek: "Esasen senin devene musteri degilim, sen deveni geri al artik, o yine senin olsun" dedi.
Bir diger rivayette: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hayvanin sirtini Medine'ye kadar bana iade etti" denir.
Bir diger rivayette: "Medine'ye kadar sirti senin" denir.
Bir diger rivayette: "...Medine'ye kadar sirtini sart kildi" ifadesi vardir. Buhari der ki: "Sart kilma ifadesi rivayetlerin cogunda yer alir. Sahih olan da budur."
Bir diger rivayette: "Deveyi, dort dinara (sattim)" denir. Bu, dinarin on dirhem hesabindan bir okiyye yapar. Diger bir rivayette "Bir okiyye altin'a" denir. Diger bir rivayette "ikiyuz dirheme" denir. Bir diger rivayette "dort okiyye'ye" denir. Bir diger rivayette "Yirmi dinara" denir.
Bir diger rivayette: "Medine'ye geldigim zaman dikkatli ol hanimin hayizli olabilir"buyurdu. Bu rivayette "Aksam vakti Medine'ye geldim. Mescide ugradim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i orada mescidin kapisinda buldum. Bana "Simdi mi geldin?" diye sordu. "Evet!" dedim. Bana: "Deveni birak, iceri gir, iki rek'at namaz kil!" buyurdu. Ben hemen girdim, namaz kildim ve dondum. Hz. Bilal'e emrederek bana bir okiyye tartmasini soyledi. Bilal derhal tartti ve biraz da fazla koydu" denir.
Bir diger rivayette Cabir (radiyallahu anh) der ki: "(Evimize) girmek icin gittigim zaman, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle uyardi: "Biraz agir olun, evlere geceleyin girelim. Boylece, saci basi daginikolanlar taranir, gurbette kocasi olanlar etek trasi olurlar."

277 - Muslim'in bir diger rivayetinde soyle gelmistir: Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"-Bana su deveyi sat" buyurdu. Ben:
"-Hayir satmam, size bagisliyorum, deve sizin olsun ey Allah'in Resulu" dedim.
"-Olmaz, bagis kabul etmem, sat onu bana" buyurdu. Ben:
"-Oyleyse, dedim, bir adama bir okiyye miktarinda altin borcum var, ona mukabil deveyi size sattim" dedim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"-Aldim onu, ancak sen yukunu Medine'ye kadar onun uzerinde gotur" dedi.
Medine'ye gelince, Hz. Bilal (radiyallahu anh)'e:
"-Cabir'e bir okiyye altin ver, biraz da fazla olsun" emretti. Bilal bu soz uzerine bir kirat fazla tartti. Kendi kendime: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in bana verdigi fazla miktari yanimdan hic ayirmayacagim" dedim. Harra harbinde, Samlilar tarafindan yagma edilinceye kadar, kesemin dibinde duruyordu."

278 - Yine Muslim'den gelen bir baska rivayet soyledir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Bana, deveyi su, su bedele sat, Allah da seni magfiret buyursun, olmaz mi?" dedi. Ben cevaben: "elbette, o sizin olsun" dedim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir taraftan miktari artirmaya devam ediyor bir taraftan da: "Allah Teala sana magfiret buyursun" diyordu. Bu sozu uc kere tekrar etti."

279 - Bir diger rivayette soyle denir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana: "Allah'in adiyla bin" dedi. Medine'ye geldigimiz zaman Resulullah (aleyhissalatu vesselam), ashabindan bazi gruplarla birlikte mescide girdi. Ben de mescide girip, devemi kapinin yanindaki tas doseli kisma bagladim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a "iste deveniz" diye haber verdim. Mescidden cikti. Deveye yaklasti ve "Deve, devemizdir" buyurdu. Sonra birkac okiyye altin gonderip: "Bunu Cabir'e verin" dedi. Sonra bana: "Parayi aldin mi?" diye sordu. "Evet" dedim. Bunun uzerine: "Para da, deve de senindir" buyurdu (ve deveyi de geri verdi.)"

280 - Hz. Aise (radiyallahu anha)'nin anlattigina gore: "Berire, mukatebe borcunu odeme hususunda yardimci olmasi icin kendisine (Hz. Aise'ye) ugramisti. O ana kadar borcundan herhangi bir sey odememis bulunuyordu. Hz. Aise, Berire'ye "Ailene don, senin mukatebe borcunu odememi istiyorlarsa bir sartla yaparim: Senin uzerindeki vela hakki bana gecmeli" dedi.
Berire donup, ailesine durumu anlatti. Onlar kabul etmediler ve: "Sana bir iyilik yapmak isterse yapsin, karismayiz, ancak vela'n bize aittir" dediler.
Hz. Aise (radiyallahu anha) bunun uzerine, durumu Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e arzetti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona: "Sen satin al, sonra da azad et. Vela hakki, azad edene aittir" buyurdu.
Bunu soyledikten sonra Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ayaga kalkarak su hitabede bulundu: "Insanlara ne oluyor ki, alis-verislerinde Kitabullah'ta bulunmayan sartlari kosuyorlar? Kitabullah'ta olmayan bir sart kosana bu helal olmaz. Boyle biri yuz sart da kosacak olsa, Allah'in sarti daha dogru, daha saglamdir."
Buhari, Mesacid 70, Zekat 61, Buyu 67, 73, Itk 10, Mekatib 2, 3, 4, 5, Hibe 7, Surut 3, 10, 13, 17, Talak 16, Kefaratu'l-Iman 8, Feraiz 19, 20, 22, 23; Muslim, Itk 5, (1504); Muvatta, Itk 17, (2, 780); Ebu Davud, Itk 2, (3929-3930); Nesai, 85, 86 (7, 300); Tirmizi, Buyu 33, (1256), Vevaya 7, (2125); Ibnu Mace, Itk 3, (2521).

KaRdeLeN
10 January 2009, 00:59
281 - Diger bir rivayette, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hz. Aise (radiyallahu anha)'ye soyle soylemistir: "(Berire'yi) once satin al sonra da azad et. (Onu satan efendilerini de birak, bir ise yaramiyacak olan) istedikleri sarti kossunlar." Aise Berire'yi satin alip, azad etti. Berire'nin ailesi, vela hakkinin kendilerine ait olmasi sartini kostu. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam); su aciklamayi yapti:
"(Olmaz oyle sey!) Vela hakki azad edene aittir. Satanlar yuz sartta kossalar (batildir!)".
Buhari, Surut 10.

MULAMESE VE MUNAZEBE'YE DAIR

282 - Ebu Said el-Hudri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) iki giyim ve iki de alis-veris tarzini yasakladi. Yasaklanan satis tarzlari: Mulamese ve munabezedir. Mulamese, digerinin elbisesine gunduz veya gece, eliyle sadece degmesi, elbiseyi altust ederek iyice gormemesi (ve bu kadarla satis akdinin tamamlanmasidir).
Munabeze ise, kisinin elbisesini oburune atmasi, oburunun de kendi elbisesini ona atmasi ve bu atismanin da, elbiseye bakip razi olmadan satis sayilmasidir.
Yasaklanan iki giyinmeden biri, istimalu's-samma'dir; bu da kisinin elbisesini omuzlarindan biri uzerine koyup, sarinmasi, diger giyinme omuzunu acikta elbisesiz birakmasidir. Yasaklanan diger giyinme tarzi ihtiba'dir. Bu da oturmakta olan bir kimsenin elbisesine sarinmasi, bu esnada fercini orten baska bir sey olmamasidir."
Buhari, Libas 20, 21, Salat 10, Savm 66, Buyu 62, 63, Isti'zan 42; Muslim, Buyu 3, (1512); Ebu Davud, Buyu 25, (3377-3378); Nesai, Buyu25, (7, 260-261); Ibnu Mace, Ticarat 12, (2170).

283 - Nesai'nin bir rivayetinde su aciklama yapilir: "Munabeze: saticinin; "Bu elbiseyi sana atarsam satis tamam olmustur" demesidir. Mulamese de elbiseyi acip, evirip cevirmeden elini degmesi ve degince de satis muamelesinin tamam olmasidir."
Nesai'de Ibnu Omer (radiyallahu anh)'den: "Bu, cahiliye ehlinin, alis-veriste basvurduklari bir tarzdi" aciklamasi yer alir.

BEY'U'L-GARAR VE DIGERLERI HAKKINDA

284 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bey'u'l-garar ve bey'u'l-hasati yasakladi."
Muslim, Buyu 4, (513); Ebu Davud, Buyu 25, (3376); Tirmizi, Buyu 17, (1230); Nesai, Buyu 27 (7, 262); Ibnu Mace, Ticarat 23, (2194).

285 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Halk oyle cetin devirler yasayacak ki, o zaman zenginler, kendilerine emredilmedigi halde, cimriliklerinden, ellerindekileri cok siki tutacaklar. Cenab-i Hakk: "Aranizdaki fazileti unutmayin" buyurmaktadir (Bakara 237). Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da sunlari yasaklamistir: Bey'u'l-muzdar'i, bey'u'l-garar'i, (mechulun satisi) ve salahi ortaya cikmadan meyve satisini."
Ebu Davud, Buyu 26 (3382).

286 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Koylu adina sehirli satis yapmasin" dedi ve ilave etti: "Birakin insanlari, Allah birinin sebebiyle digerini riziklandirsin" buyurdu."
Buhari, Buyu 58, 64, 67, 69, 70, 71, Icare 14, Suru 8; Muslim, Buyu 11, 12, 18-21, (1515, 1520-1523); Nesai, Buyu 17, (7, 256); Ibnu Mace, Ticarat 15, (2176); Muvatta, Buyu 96, (2, 683).

287 - Hz. Enes (radiyallahu anh)'ten gelen bir baska rivayette su sekilde ifade edilmistir: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ana baba bir kardes bile olsa sehirlinin koylu adina satis yapmasini menetti."
Buhari, buyu 68, Muslim, Buyu 19, (1521); Nesai, Buyu 18, (7, 256); Ibnu Mace, Ticarat 15, (2177).

288 - Ebu Davud ve Nesai'den gelen bir baska rivayette soyle buyurulur: "Sehirlinin koylu adina satis yapmasi yasaktir, sehirli koylunun kardesi veya babasi bile olsa." Ebu Davud'un Hz. Enes (radiyallahu anh)'ten yaptigi bir baska rivayet su ziyadeyi ihtiva eder: "Sehirli koylu icin hicbir sey satmasin, koylu adina satin da almasin" demektir.

289 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle emrettiler: "Saticilar mallarini carsiya indirmezden once yolda karsilayip alis-veris yapmayin."
Tirmizi ve Muvatta disindakilerde tahric edilmistir.
Ebu Davud hadisin bas kisminda su ziyadeye yer verir: "Birbirinizin alis-verisine karsi alis-veris yapmayin. (Pazara giden) mali yolda karsilamayin."
Nesai'de "ticaret mali (es-Sila')" yerine "Celeb mali" tabiri kullanilmistir. (Celeb: Satmak icin celbedilen mala denir.).

290 - Ibnu Omer'den gelen bir baska rivayette: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) saticinin malini ovmesini ve daha pazara varmadan malin yolda satin alinmasini veya sehirlinin koylu adina satis yapmasini yasakladi" buyrulur.
Bir baska rivayette de sadece "malin daha pazara varmadan satin alinmasini yasakladi" denmektedir.
Buhari, Buyu 71; Muslim, Buyu 15, (1518); Ebu Davud, Icare 45 (3436); Nesai, Buyu 18, (7, 257); Ibnu Mace, Ticarat 16, (2179).

KaRdeLeN
10 January 2009, 00:59
291 - Ayni kaynaklarin Ibnu Abbas (radiyallahu anh)'dan yaptiklari bir rivayette soyle denir: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Pazara binerek (uzaktan) gelenleri yolda karsilamayin. Sehirli, koylu adina alim-satim yapmasin."
Tavus, Ibnu Abbas (radiyallahu anh)'tan sordu: "Sehirli koylu adina alim-satim yapmasin" sozunden maksat nedir?" Ibnu Abbas: "Onun adina simsarlik yapmasin (yani ucret mukabili alim-satim islemini yapmasin)."
Ebu Davud, Icare 47, (3439).

292 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam), celeb malin pazara gelmeden once karsilanmasini yasakladi. Kim onu yolda karsilar ve satin alirsa, malin sahibi pazara gelince muhayyerdir (satistan vazgecebilir).
Buhari, Buyu 71; Muslim, Buyu 17, (1519); Tirmizi, Buyu 12, (1221); Nesai, Buyu 18, (7, 257); Ebu Davud, Buyu 45, (3437).
Yukarida kaydedilen metin Muslim, Tirmizi ve Ebu Davud'daki metinlerin aynisidir.

293 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) soyle haber verdi: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir satista iki satisi yasakladi."

294 - Ebu Davud'da gelen rivayet soyledir: "Bir satista iki satis yapan kimseye en dusuk olani (helal)dir. Aksi halde ribadir."
Ebu Davud, Icare 55, (3461), Muvatta, Buyu 72, (2, 663); Nesai, Buyu 73 (7, 395-396); Tirmizi, Buyu 18, (1231).

295 - Imam Malik (radiyallahu anh)'ten anlatildigina gore ona su durum ulasmistir: "Adamin biri diger birisine: "Bana su deveyi pesin parayla sat, ben de sana vade ile satayim" der. Adam bu tarz alis-veris hakkinda Ibnu Omer'e sorar. Ibnu Omer hoslanmaz ve adami bu isten nehyeder."
Muvatta, Buyu 73, (2, 663).

296 - Ibnu Omer (radiyallahu anh)'in anlattigi uzere Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustur: "Birinizin satisi uzerine baskaniz satis yapmasin."
Buhari, Buyu 58, 64, 70, 71, Surut 8, Nikah 45; Muslim, Nikah 49, (1412), Buyu 7, 8, 11, (1412), Birr 29, (2563), 32 (2564); Ebu Davud, Nikah 17, (2080), Buyu 45, (3436), 48 (3443); Tirmizi, Nikah 38 (1134), Buyu 57, (1292); Nesai, Nikah 20, 21 (6, 72, 73, 74), Buyu 17, 20, 21, (7, 258); Ibnu Mace, Ticarat 13, (2171); Muvatta, Buyu 95, 96, (2, 683).

297 - Nesai'den gelen bir diger rivayette soyle buyrulmustur: "Kisi, kardesi, satin alma isini kesinlige kavusturuncaya veya tamamen vazgecinceye kadar araya girip alis-veriste bulunmasin."

298 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sehirlinin koylu adina alis-veris yapmasini, alici olmadigi halde alici imis gibi gorunup yuksek fiyat vererek fiyat artirmayi, iki kimsenin baslattigi alis-veris muamelesi kesinlik kazanip tamamlanmadan bir baskasinin ayni mal uzerinde alis-verise girismesini, bir kiz istetilmis iken ona talib olmayi, bir kadinin, -kiz kardesinin kabindakini almak icin- kocasina onu bosamasini taleb etmesini yasakladi."
Buhari, Buyu 58, 70, 71, Surut 8, 11; Muslim, Nikah 38, 39, 51, 52, (1408-1413), Buyu 12, (1515); Tirmizi, Talak 14, (1190); Nesai, Nikah 20, (6, 71), Buyu 19, 21, (7, 258-259); Ebu Davud, Nikah 2, (2176), 18, (2080); Muvatta, Buyu 45, (2, 683).
Bir baska rivayette: "...Kardesinin satisi (kesinlesmeden araya girip fiyatini) artirmasin" seklindedir.
Bir baska rivayette: "...Kisi kardesinin pazarligi uzerine pazarlik yapmasin."
(Muslim, Buyu 9).

299 - Ebu Davud'dan gelen bir baska rivayette soyle denmistir: "Deve ve davarin sutunu memesinde bekletmeyin. Kim boyle (memede sutu bekletilmis) bir hayvani satin alirsa, sagdiktan sonra muhayyerdir: Memnun kalirsa hayvani alikor, memnun kalmazsa hayvani iade eder ve (sagdigi sute karsilik olmak uzere) bir sa' hurma verir."
Ebu Davud, Buyu 48 (3493).

300 - Ibnu Abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Pazara gitmekte olan mali onceden karsilamayin. Hayvanlarin sutunu memelerinde (gunlerce bekleterek) biriktirmeyin. Bir birinize karsi (musteriyi kizistirmak icin alici olmadiginiz halde, yuksek fiyat vererek) malin degerini artirmayin."
Tirmizi, Buyu 41 (1268). Tirmizi hadisin sahih oldugunu belirtti.

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:00
301 - Abdullah Ibnu Amri'bni'l-As (radiyallahu anh) hazretleri anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Hem veresiye hem satis helal olmaz. Bir satista iki sart da helal degildir. Zimmette olmayanin kari yoktur. Yaninda bulunmayan malin satisi yoktur."
Ebu Davud, Buyu 70, (3503); Tirmizi, Buyu 19, (1234); Nesai, Buyu 60, 71, 72 (7, 288, 295); Ibnu Mace, Ticarat 20, (2188). Tirmizi, hadisin sahih oldugunu soyledi.

302 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) miktari bilinmeyen kuru hurma yiginini, miktari belli kuru hurma ile satmayi yasakladi.
Muslim, Buyu 42, (1530); Nesai, Buyu 37, 38, (2, 269, 270).

303 - Nesai'nin bir diger rivayetinde soyle denmistir: "Yiyecek yigini, yiyecek yigini mukabilinde satilmaz. Yiyecek yigini, miktari belli yiyecek mukabilinde satilmaz."

304 - Ebu Eyyub (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim, diyordu ki: "Kim cocuguyla annesi arasini ayirirsa kiyamet gunu Allah (celle celaluhu) sevdikleriyle onun arasini ayirir."
Tirmizi, Buyu 52, (1283), Siyer 17, (1566).

305 - Hz. Ali (radiyallahu anh)'nin anlattigina gore, "(Satis sebebiyle cariye bir) anne ile cocugunun arasini ayirmisti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunu yasakladi ve satisi bozdu."
Ebu Davud, Buyu, Cihad 133, (2696); Ibnu Mace, Ticarat 46, (2249).

306 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bana, kardes iki kole hediye etti. Bunlardan birini sattim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir ara sordu: "Koleler ne yapiyorlar?" Ben durumu soyledim. Bunun uzerine bana: "Satisi boz, satisi boz" buyurdu."
Tirmizi, Buyu 52, (1284); Ibnu Mace 46, (2249).

RIBA (FAIZ) 'NIN ZEMMINE DAIR

307 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ribayi (faizi) yiyene de, yedirene de lanet etti."
Muslim, Musakat 25, (1579); Ebu Davud, Buyu 4, (3333); Tirmizi, Buyu 2, (1206); Ibnu Mace, Ticarat 58, (2277).
Ebu Davud ve Tirmizi'nin rivayetlerinde su ziyade vardir: "(Faiz muamelesine) sahitlik edenlere de bu muameleyi yazana da..."

308 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Insanlar oyle bir devre ulasacak ki, o zamanda riba yemeyen kalmayacak. Oyle ki, (dogrudan) yemeyene buhari ulasacak."
Bir rivayette "...tozu ulasacak" denir.
Ebu Davud, Buyu 3, (3331); Nesai, Buyu 2, (7, 243); Ibnu Mace, Ticarat 58, (2278).

309 - Amr Ibnu'l-Ahvas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'i Veda Hacci sirasinda dinledim, soyle diyordu: "Haberiniz olsun, cahiliye devrindeki butun ribalar kaldirilmistir, odenmeyecektir. Sadece verdiginiz ana parayi alacaksiniz. Boylece ne zulmetmis olacaksiniz ne de zulme ugramis olacaksiniz. Haberiniz olsu cahiliye devrindeki butun kan davalari kaldirilmistir. Kaldirdigim ilk kan davasi da el-Haris Ibnu Abdilmuttalib'in kan davasidir. Bu kimse, Benu Leys'te sut anadaydi. Huzeyl onu oldurmustu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): Yarabbi teblig ettim mi? dedi. Cemaat: Evet teblig ettin dediler ve uc kere tekrarladilar. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): Yarabbi Sahid ol! dedi ve uc kere tekrar etti."
Ebu Davud, Buyu 5, (3334).
Hattabi der ki: "Ebu Davud, hadisi su sekilde, yani "Haris Ibnu Abdilmuttalib'in kan davasi..." diye rivayet etmistir. Halbuki diger kitaplarda: Rebi'a Ibnu'l-Haris Ibni Abdilmuttalib'in kan davasi seklinde rivayet edilmistir.

RIBA ILE ILGILI HUKUMLER

310 - Omer Ibnu'l-Hattab (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Altin altinla pesin olmazsa ribadir. Bugday bugdayla pesin satilmazsa ribadir. Arpa arpayla pesin satilmazsa ribadir. Kuru hurma kuru hurmayla pesin satilmazsa ribadir."
Buhari, Buyu 54, 74, 76; Muslim, Musakat 79, (1586); Ebu Davud, Buyu 12, (3348); Ibnu Mace, Ticarat 50, (2160), (2259); Muvatta, Buyu 38, (2, 636-637); Tirmizi, Buyu 24 (1243); Nesai, Buyu 41, (7, 273).
Yukaridaki metin Sahiheyn'in metnidir. Buhari'nin bir rivayetinde, "verik (yani basilmis dirhem) verikle, altin altinla..." seklinde gelmistir.

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:00
311 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda bize bayagi hurma veriliyordu. Bu muhtelif cins kuru hurmanin bir karisimi idi. Bu bayagi hurmanin iki olcegini bir olcek iyi hurma mukabilinde satiyorduk. Bu tarz Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in kulagina ulasinca soyle buyurdu: "Iki olcek hurmaya bir olcek hurma, iki olcek bugdaya bir olcek bugday iki dirheme bir dirhem olmaz."
Buhari, Buyu 21; Muslim, Musakat 98, (1594, 1595, 1596); Tirmizi, Buyu 23, (1241); Nesai, Buyu 41, 50, (17, 271, 272, 273); Muvatta, 32, (2, 632).

312 - Bir rivayette de soyle gelmistir: "Hz. Bilal (radiyallahu anh), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a (iyi cins bir hurma olan) berni hurmasi getirmisti. "Bu nereden?" diye sordu. Bilal (radiyallahu anh): Bizde adi hurma vardi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yemisi icin ondan iki olcek vererek bundan bir olcek satin aldik, dedi. Bunun uzerine Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Eyvah! Bu ribanin ta kendisi, eyvah bu ribanin ta kendisi, sakin oyle yapma. Sayet iyi hurma satin almak istersen elindekini ayrica sat. Sonra onun parasiyla iyi hurmayi satin al" dedi.
Buhari, Vekalet 11; Muslim, Musakat 96, (1594); Nesai, Buyu 41, (7, 271-272).

313 - Sahiheyn'de yer alan bir rivayette soyle gelmistir. "Dinar dinarla, dirhem dirhemle basa bas misliyle degistirilmelidir. Kim fazla verir veya fazla alirsa ribaya girmis olur."
Hadisi rivayet eden ravi der ki: "Ben dedim ki; "Ibnu Abbas (radiyallahu anh) bunu soylemez. Ebu Said der ki: "Ibnu Abbas (radiyallahu anh)'a sordum: Sen bunu Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan mi isittin, Kitabullah'ta mi gordun? Bana su cevabi verdi: "Bunun ikisini de soylemiyorum. Siz, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i benden daha iyi tanirsiniz. Ancak bana Usame Ibnu Zeyd (radiyallahu anh) haber verdi ki, Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Sadece veresiye satista riba vardir" buyurmustur."
Muslim, Musakat 101, (1596).

314 - Muslim'in bir diger rivayeti soyledir: "Altin altinla, gumus gumusle, bugday bugdayla, arpa arpayla, hurma hurma ile, tuz tuzla basbasa misliyle, pesin olarak satilir. Kim artirir veya artirilmasini taleb ederse ribaya girmistir. Bu iste alan da veren de birdir."
(Muslim, Musakat 82).
Yine Muslim'de Ebu Hureyre'nin bir rivayetinde "...cinsleri farkli ise mustesna" denir.
Muslim, Musakat 82, (1584).

315 - Ubadetu'bnu Samit (radiyallahu anh)'ten gelen bir baska rivayette (su ziyade) ifade edilmistir: "...Bu cesitler farkli oldugu takdirde pesin ise dilediginiz gibi satin." Bu hadisi, Buhari haric , Bes Kitap rivayet etmistir.
Muslim, Musakat 81, (1587); Ebu Davud, Buyu 12, (3349-3350); Tirmizi, Buyu 23, (1240); Nesai, Buyu 43, 44, (7, 274, 275, 276, 277, 278); Ibnu Mace, Ticarat 48, (2254).

316 - Ebu'l-Minhal anlatiyor: "Zeyd Ibnu Erkam ve el-Bera Ibnu Azib (radiyallahu anh)'e sarf'tan (yani altinla gumusu cinsi cinsine satmaktan) sordum. Ikisi de su cevabi verdi: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) altinin gumus mukabilinde veresiye satilmasini yasakladi."
Buhari, Buyu 80, 8, Sirket 10, Menakibu'l-Ensar 50; Muslim, Musakat 87, (1589); Nesai, Buyu 49, (7, 280).

317 - Fadale Ibnu Ubeyd (radiyallahu anh) buyuruyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a Hayber'de bulundugu sirada altin ve boncuklarla yapilmis bir gerdanlik getirildi. Bu satilik ganimet mallarindandi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) altinlarin boncuklardan ayrilmasini emretti. Derhal gerdanligin altin kismi ile boncuk kismi birbirinden ayrildi. Sonra Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Altin, altina mukabil, tartisi tartisina satilsin" buyurdular.
Buhari haric Bes Kitap tahric etti. Muslim, Musakat 89, (1591); Tirmizi, Buyu 32, (1255); Ebu Davud, Buyu 13, (3351-3353); Nesai, Buyu 48, (7-279).

318 - Muslim'de gelen diger bir rivayette Hanes es-San'ani der ki: "Biz Fadale ile bir gazvede beraberdik. Derken bana ve arkadaslarima ganimetten bir gerdanlik isabet etti. Gerdanlik altin, gumus ve kiymetli taslardan yapilmisti. Ben bunu satin almak isteyerek, Fadale'ye sordum. Bana soyle cevap verdi: Bunun altinini ayir, bir kafeye koy. Kendi altinini da bir kefeye koy. Sonra sakin misli mislinden fazla birsey alma! Zira ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle buyurdugunu isittim: "Kim Allah'a ve ahiret gunune iman ederse sakin misli mislinden fazla bir sey almasin."
Muslim, Buyu 91, (1591).

319 - Ebu Bekre (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam), gumusun gumuse basa bas olmayan satisini yasakladi. Bize altin mukabilinde diledigimiz sekilde gumus ve gumus mukabilinde diledigimiz sekilde altin satin almayi emretti." Muslim'in ziyadesinde "...Bir adam "pesin mi?" diye sordu. Ebu Bekre: "Ben boyle isittim" cevabini verdi. Sahiheyn ve Nesai rivayet etmistir.
Buhari, Buyu 81, 77; Muslim, Musakat, 88, (1590); Nesai, Buyu, 50 (7, 280-281).

320 - Yahya Ibnu Sa'id (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hayber'in fethi sirasinda iki Sa'd'a (Sa'd Ibnu Ebi Vakkas ve Sa'd Ibnu Ubade), ganimet malindan altin veya gumus bir kabi satmalarini emretti. Onlar, her uc (birim)'i ayni dort (birim) mukabilinde, veya her dort (birim)'i uc (birim) ayin mukabilinde sattilar. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara: "Siz riba yaptiniz, geri verin" emretti."
Muvatta, Buyu 28, (2, 632).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:00
321 - Mucahid anlatiyor: "Ben Ibnu Omer (radiyallahu anh)'le beraberdim. Ona bir kuyumcu gelerek: "Ey Ebu Abdirrahman! Ben altin isliyor ve bunu kendi agirligindan fazla altinla satiyorum. Boylece ona harcadigim el emegi miktarinda fiyatini artiriyorum" dedi. Ibnu Omer (radiyallahu anh) onu bu isten yasakladi. Kuyumcu ayni meseleyi tekrar tekrar soyledi. Her seferinde Ibnu Omer (radiyallahu anh) onu bu isten yasakladi ve son olarak da sunu soyledi: "Dinar dinarla, dirhem dirhemle satilir. Aralarinda fazlalik olamaz. Bu, Peygamberimizin bize vasiyetidir, biz de size vasiyet ediyoruz (teblig edip duruyoruz)." Bu rivayet Muvatta'da tam olarak gelmistir. Nesai ise sadece Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in sozunu kaydeder.
Muvatta, Buyu 31, (2, 633); Nesai, Buyu 46, (7, 278).

322 - Ata Ibnu Yesar anlatiyor: "Hz. Muaviye (radiyallahu anh) altin veya gumusten mamul bir su kabini, agirligindan daha fazla bir fiyatla satmisti. Kendisine Ebu'd-Derda (radiyallahu anh): "Ben Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in bu cesit alis-verisi yasakladigini isittim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunlarin satisi misline misil olmali diye emretti" diye itiraz etti. Hz. Muaviye (radiyallahu anh): "Ben bunda bir beis gormuyorum" diye cevap verdi. Ebu'd-Derda (radiyallahu anh) ofkelendi ve: "Muaviye'yi kinamada bana yardim edecek biri yok mu? Ben ona Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'den haber veriyorum o bana sahsi reyinden soz ediyor. Senin bulundugun diyarda yasamak bana haram olsun!" diye soylendi.
Ebu'd-Derda bunun uzerine orayi terkederek Hz. Obek (radiyallahu anh)'in yanina geldi. Durumu oldugu gibi ona anlatti. Hz. Omer (radiyallahu anh) Hz. Muaviye (radiyallahu anh)'ye bir mektup yazarak bu cesit satisi (altinin altinla satilmasi), misli misline ve agirligina denk olarak yapmasini emretti."
Muvatta, Buyu 33 (2, 634); Nesai, Buyu 47, (7, 279).

323 - Usame Ibnu Zeyd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Riba veresiyededir" buyurdu.
Buhari, Buyu 40; Muslim, Buyu 102, (1596); Nesai, Buyu 50, (7, 281).
Diger bir rivayette: "Pesin alis-verislerde (cinsler farkli ise fazlalik sebebiyle) riba olmaz" buyurulmustur.

324 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ben dinarla deve satiyor, dinar yerine gumus aliyordum. Bazanda gumusle satiyor, onun yerine dinar aliyordum. Bu durumu Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a arzederek hukmunu sordum. "O andaki (ayni meclisteki) kiymetiyle olunca bunda bir beis yok" buyurdu."
Tirmizi, Buyu 24, (1242); Ebu Davud, Buy u 14, (3354-3355); Nesai, Buyu 50, (7, 281-282); Ibnu Mace, Ticarat 51, (2262).

325 - Ebu Davud'un bir rivayetinde soyle gelmistir: "...O gunun fiyatiyla almanda bir beis yoktur, yeter ki aranizda (henuz odenmeyen) bir miktar oldugu halde birbirinizden ayrilmis olmayasiniz."
Ebu Davud, Buyu 14, (3354, 3355).

326 - Ma'mer Ibnu Abdillah Ibni Nafi (radiyallahu anh)'nin anlattigina gore, kolesine, bir sa' bugday vererek pazara yollar ve: "Bunu sat, parasiyla arpa satinal" der. Kole gider. Onu vererek bir Sa'dan bir miktar fazla arpa satin alir. Kole donunce, Ma'mer (radiyallahu anh) ona "Niye boyle yaptin? Cabuk git ve geri ver. Misli misline denk al. Zira ben, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i isittim, soyle diyordu: "Yiyecek, yiyecekle misli misline denk olmalidir." O zaman yiyecegimiz arpa idi. Kendisine: "Ama bu arpa onun misli degildir" dendi ise de: "Ben arpanin bugdaya benzemesinden korkarim" cevabini verdi. "
Muslim, Musakat 93, (1592).

327 - Imam Malik'e ulastigina gore, Suleyman Ibnu Yesar demistir ki: "Sa'd Ibnu Ebi Vakkas'in merkebinin yemi bitmisti. Kolesine: "Ailene ait bugdaydan bir miktar gotur, ona mukabil arpa satin al, sakin mislinden fazla almayasin" dedi.
Muvatta, Buyu 50, 52, (2, 645).

328 - Ebu Ayyas'in -ki ismi Zeyd'dir- anlattigina gore: "Sa'd Ibnu Ebi Vakkas (radiyallahu anh)'a, beyaz bugday mukabilinde kabuksuz arpa satin almanin hukmunu sorar. Sa'd (radiyallahu anh) kendisine "Hangisi daha kiymetli? diye sorar. Zeyd: "Beyaz bugday" der. Sa'd onu bu isten men eder ve der ki: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a kuru hurmayi taze hurma mukabilinde satin alma hakkinda soruldugu zaman isitmistim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunu sorana: "Taze hurma kuruyunca agirligini kaybeder mi?" dedi. Adam "evet" cevabini verince, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onu bu isten men etmisti."
Tirmizi, Buyu 14, (1225); Ebu Davud, Buyu 18, (3359); Muvatta, Buyu 22, (2, 624); Nesai, Buyu 36, (7, 269); Ibnu Mace, Ticarat 53, (2264).

329 - Ebu Davud'un diger bir rivayetinde: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), taze hurmayi kuru hurma ile veresiye satmayi yasakladi" denir."
Ebu Davud, Buyu 18, (3360).

HAYVAN VS. ILE ILGILI TEFERRUAT

330 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir kole gelerek Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e hicret etmek uzere biat etti, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onun kole oldugunu sezemedi. Arkadan efendisi onu aramaya geldi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona: "Onu bana sat" buyurdu ve koleyi iki siyah kole mukabilinde satin aldi."
Muslim, Musakat 123, (1602); Tirmizi, Siyer 36, (1596); Ebu Davud, Buyu 17, (3358); Nesai Bey'a 66, (7, 292-293); Ibnu Mace, Cihad 41.

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:01
331 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anh)'in anlattigina gore, "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) kendisine bir ordu hazirlamasini emretmistir. Mevcut develer (askerlere) yetmedi. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (devesi olamayanlar icin, bilahere) hazine develerinden odenmek uzere deve te'min etmesini emretti. (Boylece Abdullah) zekat yoluyla hazineye gelecek develerden iki adedi karsiliginda bir deve temin ediyordu."
Ebu Davud, Buyu 16, (3357).

332 - Ali Ibnu Ebi Talib (radiyallahu anh)'in anlattigina gore, "Devesini yirmi kucuk dev mukabilinde veresiye olarak satmistir"
Muvatta, Buyu 59, (2, 652).

333 - Ibnu Omer (radiyallahu anh)'in anlattigina gore, "Kendisi, saticinin zimmetinde bulunan bir binek devesini, Rebeze'de bulunan dort kucuk deve mukabilinde satin almistir."
Buhari, bu hadisi bab basliginda (senetsiz olarak) kaydetmistir. (Buyu 108); Muvatta, Buyu 60, (2, 652).

334 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Iki hayvan, veresiye olarak bir hayvana mukabil satilamaz. Pesin satilirsa bunda bir beis yok."
Tirmizi, Buyu 21, (1238); Ibnu Mace, Ticarat 56.

335 - Semure Ibnu Cundeb (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) hayvanin hayvanla veresiye satisini yasaklamistir."
Tirmizi, Buyu 21, (1237); Ebu Davud, Buyu 15; Nesai, Buyu, 65, (7, 292); Ibnu Mace, Ticarat 56, (2271). Tirmizi, hadisin sahih oldugunu belirtmistir.

336 - Ibnu Sihab anlatiyor: "Said Ibnu'l-Museyyeb derdi ki: "Hayvanda riba yoktur. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) hayvan satisini uc hususta yasakladi: el-Mezamin, el-Melakih ve Habelu'l-habele.
Mezamin: Disi devenin karnindaki yavru demektir.
Melakih: Erkek devenin belinde bulunan (ve disiyi dolleyen) sey demektir.
Habelu'l-habele: "Hamile develerin hamile kalmasi yani, disi develerin karnindaki ceninin doguracagi yavrunun satimi.
Muvatta, Buyu 63, (2, 654).
Imam Malik, bu tabirleri, yukaridaki gibi aciklamistir. Ancak garib kelimeleri aciklayan lugatci vefakihler nezdinde, mezamin ve melakih kelimeleri aksi manalari ifade etmektedir.

337 - Imam Malik'e ulastigina gore, bir adam Ibnu Omer (radiyallahu anh)'e gelerek: "Ben birisine bir borc verdim. Bana, bunu daha ustun bir sekilde iadesini sart kostum" dedi ve hukmunu sordu. Ibnu Omer (radiyallahu anh): "Bu ribadir" diye cevap verdi ve su aciklamada bulundu: "Borc verme isi uc sekilde cereyan eder.
1. Borc vardir, bunu vermekle sadece Allah'in rizasini dusunursun. Karsiliginda sana riza-yi ilahi vardir.
2. Borc vardir, bununla arkadasini memnun etmek istersin.
3. Borc vardir, temiz bir malla pis bir sey almak icin bu borcu verirsin. Iste bu ribadir."
Adam: Oyleyse bana ne emredersiniz, ey Abu Abdirrahman? diye sordu. Ibnu Omer su aciklamada bulundu: "Akdi yirtmani tavsiye ederim. Borclu, verdigin miktari aynen iade ederse alirsin. Verdiginden daha az iade eder, sen de alirsan sevap kazanirsin. Eger sana, daha iyi birseyi gonul hoslugu ile verirse, bu sana bir tesekkurdur, boylece tesekkurunu ifade ediyor demektir. Sana ayrica, ona vade tanidigin icin sevap vardir."
Muvatta, Buyu 92, (2, 681-682).

338 - Mucahid'in anlattigina gore, "Ibnu Omer (radiyallahu anh) bir miktar borc para aldi. Bunu sahibine daha iyi bir sekilde odedi. Borc veren adam: "Bu verdigimden efdaldir (fazladir) diyerek almak istemedi. Ibnu Omer adama: "Biliyorum, ancak icin bu sekilde rahat edecek" dedi.
Muvatta, Buyu 90, (2, 681).

339 - Salim (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anh)'e belli bir vade ile bir baskasinda alacagi bulunan adam, parasini daha cabuk alabilmek icin bir kismindan vaz gececek olsa? diye sordular. Ibnu Omer bunu hos gormedi ve bu davranisi yasakladi."
Muvatta, Buyu 82, (2, 672).

340 - Ubeyd Ibnu Ebi Salih anlatiyor: "Ben, bilahere odenmek uzere Dar-i Nahle ehline bez sattim. Bir muddet sonra Kufe'ye gitmek istedim. Borclular bana gelerek fiyattan biraz inmem halinde pesin odeyeceklerini soylediler. Bunu Zeyd Ibnu Sabit'e sordum. Bana: "Hayir, bu isi yapmana cevaz veremem, bunu (ribayi) ne senin yemeni, ne de (satin alanlara) yedirmeni emredemem" dedi.
Muvatta, Buyu 81, (2, 671).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:01
341 - Ummu Yunus (radiyallahu anh) anlatiyor: "Zeyd Ibnu Erkam (radiyallahu anh)'in Ummu Velet'i (cocuk dogurmus cariyesi), Hz. Aise (radiyallahu anha)'ya ugradi ve dedi ki: "Zeyd'in bir cariyesini el-Ata'ya sekiz yuz dirheme sattim. Sonra ayni cariyeyi ondan, odeme zamani dolmazdan once alti yuz dirheme satin aldim. Ayrica ben kendisine, bunu satacak olursan senden ben satin alacagim diye sart kosmustum." Hz. Aise (radiyallahu anha): "Sart kosman da uygunsuz, satin alman da uygunsuz olmus. Zeyd Ibnu Erkam'a soyle ki, bu is sebebiyle tevbe etmezse, Resulullah aleyhissalatu vesselam'la birlikte yaptigi cihadi iptal etmistir" dedi.
Kadin: "Zeyd na yapti ki (boyle hukmediyorsun?)" diye sorunca Hz. Aise cevap olarak su ayeti okudu: "Kime Rabb'inden bir ogut gelir de faizcilikten geri durursa, gecmisi kendisinedir, onun isi Allah'a aittir..." (Bakara, 275). Ashab'tan pek cogu hayatta oldugu halde, kimse bu hukumden dolayi Hz. Aise'yi reddetmedi."

342 - Zeyd Ibnu Eslem anlatiyor: "Cenab-i Hakk'in terketmeyenler icin harb etmeye izin verdigi riba, cahiliye devrinde iki sekilde cereyan ederdi:
1. Bir kimsenin diger bir kimsede, vadeli bir alacagi bulunurdu. Vade dolunca alacakli: "Odeyecek misin yoksa faizlesin mi?" derdi. Borclu oderse oburu alirdi. Odemezse, olceklenen, tartilan, ekilen veya sayilan cesitten ise alacak katlanirdi.
2. Yasla olculen bir mal ise, daha ust mertebeye kaydirilir, vade de uzatilirdi. Islam gelince Cenab-i Hakk su ayeti indirdi: "Ey iman edenler! Allah'tan sakinin, inanmissaniz faizden arta kalan hesaptan vazgecin. Boyle yapmazsaniz, bunun Allah'a ve Peygamberine karsi acilmis bir savas oldugunu bilin. Eger tevbe ederseniz sermayeniz sizindir. Boylece haksizlik etmemis ve haksizliga ugramamis olursunuz" (Bakara 278-279).
Bu rivayeti Rezin tahric etti.

MUHAYYERLIK HAKKINDA

343 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Alis-veris yapanlar, birbirlerinden ayrilmadikca (akdi bozmakta) muhayyerdirler. Veya alis-veris yapanlardan biri digerine "muhayyersin" demisse yine muhayyerdir." Ravi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in belki de "Alis-veris yapanlardan biri "muhayyerlik sarti uzere olsun demisse" seklinde buyurmus olacaginda suphe etmektedir."
Buhari, Buyu 42, 43, 44, 46; Muslim, Buyu 45, 47, (1531); Tirmizi, Buyu 26, (1246); Ebu Davud, Buyu 53, (3454); Nesai, Buyu 9, (7, 248); Muvatta, Buyu 79, (2, 671); Ibnu Mace, Ticarat 17, (2181).

344 - Sahiheyn'de gelen bir rivayette soyle buyurulmustur: "Iki kisi alis-veriste bulununca, onlar ayrilmadikca, veya biri digerini muhayyer birakmadikca her ikisi de muhayyerdir. Biri digerini muhayyer birakir da bu sartla alis-veris yaparlarsa artik akit kesinlesmistir. Alis-verisi yaptiktan sonra ayrilirlaer da ikisinden biri satistan vazgecmezse yine satis kesinlesmistir."
Buhari, Buyu 45; Muslim, Buyu 44, (1531).

345 - Muslim'in bir diger rivayetinde soyle buyurulmustur: "Alis-veris yapan herhangi iki kisi arasinda , birbirlerinden ayrilmadikca akit kesinlesmis olmaz. Ancak muhayyerlik sartiyla yapilan satis mustesna!"
Muslim, Buyu 46, (1531).

346 - Muslim'in bir diger rivayetinde Nafi der ki: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) bir kimse ile alis-veris yapinca bu satisin bozulmasini istemedi mi kalkar biraz yurur, sonra geri donerdi."
Muslim, Buyu 45, (1531).

347 - Tirmizi'nin bir rivayetinde soyle gelmistir: "Ibnu Omer, bir alis-verisi oturarak yapmis ise, akdin kesinlesmesi iciin ayaga kalkardi."
Tirmizi, Buyu 26, (1245).

348 - Hakim Ibnu Hizam (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Alis-veris yapanlar birbirlerinden ayrilincaya kadar muhayyerdirler. Eger dogru soyler ve (her seyi) beyan ederlerse bu alis-verisleri her ikisi hakkinda da mubarek kilinir. Gercegi gizlerler ve yalan soylerlerse, alis-verislerinin bereketi kalmaz."
Buhari, Buyu 19, 22, 42, 44, 46; Muslim, Buyu 47, (1532); Ebu Davud, Buyu 53, (3459); Tirmizi, Buyu 26, (1246); Nesai, Buyu 8, 57, 244).

349 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Alis-veris yapan iki taraf, birbirlerinden ayrilmadikca muhayyerdirler. Ancak, aralarinda muhayyerlik anlasmasi varsa bu mustesna. Bu durumda, "karsi taraf pisman olur da akdi bozar" korkusuyla birinin oradan ayrilmasi helal olmaz.
Tirmizi, Buyu 26, (1247); Ebu Davud, Buyu 53, (3954); Nesai, Buyu 11, (7, 251-252).

350 - Ebu Davud'un Ebu Hureyre (radiyallahu anh) hazretlerinden kaydettigi bir rivayette soyle denir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Alis veris yapan her iki taraf da akitden memnun kalmadikca ayrilmasinlar."
Ebu Davud, Buyu 53, (3458); Tirmizi, Buyu 27, (1248).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:02
351 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir bedeviyi, satistan sonra muhayyer kildi."
Tirmizi, Buyu 27, (1249). Tirmizi bu hadisin sahih oldugunu soylemistir.

352 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Alis-veris yapanlar ihtilafa duserlerse satanin sozu esas alinir. Musteri muhayyer birakilir."
Muvatta, Buyu 80, (2, 671); Tirmizi, Buyu 43, (1270); Metin Tirmizi'ye aittir.

353 - Ebu'l Vadi' anlatiyor: "Bir gazvede bulunduk. Bir yere indik. Bir arkadasimiz, bir kole karsiliginda bir at satti. O gunun geri kalan kisminda ve geceleyin beraber kaldilar. Sabah olunca goc hazirligi yapildi. Adam kalkarak atini egerlemeye gitti. Bu satistan pisman olmustu. Oburune gidip akdi bozmak istedi. Fakat digeri kabul etmedi, ati vermeyi reddetti ve "Aramizda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabindan Ebu Berze hakem olsun" dedi. Ona gelip, durumu anlattilar. Ebu Berze: "Aranizda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in hukmuyle hukmetmeme razi misiniz? Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurmustu ki: "Alim-satim yapanlar, birbirlerinden ayrilmadikca muhayyerdirler." Ben sizi ayrilmis goremiyorum."
Ebu Davud, Buyu 53, (3457).

SUF'A'YA DAIR HADISLER

354 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) taksim edilmedikce her (akar) malda suf'a hakki bulunduguna hukmetti. Araya sinirlar konup, yollar tayin edilince suf'a hakki kalkar." Bu hadisi Bes Kitap da tahric etmistir.
Buhari, Suf'a 1, Buyu 96, 97, Hiyel 14, Sirket 8-9; Muslim, Musakat 134 (1608); Nesai, Buyu 108, 109 (7, 301); Ebu Davud, Buyu 73, (3513, 3514); Tirmizi, Ahkam 33, (1370).
Muslim'deki metin soyledir: "Henuz taksim edilmemis arazi, mesken, bahce gibi (akar nevinden) her ortaklikta suf'a hakki vardir. (Ortaklarindan birinin) ortagina haber vermeden satmasi helal olmaz. Satmadan once haber verir, ortagi satin alir veya terkeder. Ortagina haber vermeden satarsa, ortagi bu mala (ayni fiyat karsiliginda) hak sahibi olur."

355 - Ebu Davud ve Tirmizi'de gelen bir diger rivayet soyledir: "Komsu, komsusuna karsi suf'a hakkina sahiptir. Ayni yoldan isliyorlarsa, komsu bulunmadigi takdirde, giyabinda satis yapmaz, bekler."
Ebu Davud, Buyu 75, (3518); Tirmizi, Ahkam 33, (1369); Ibnu Mace, Suf'a 2, (2494); Nesai, Buyu 80, (7, 301).

356 - Tirmizi'nin bir diger rivayetinde: "Evin komsusu eve bir baskasindan daha cok hak sahibidir" buyrulmustur.
Tirmizi, Ahkam 31, (1368), 33, (1370).

357 - Tirmizi'nin ve Ebu Davud'un Semure'den yaptiklari bir rivayete gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustur: "Evin komsusu komsunun evine veya tarlaya daha ziyade hak sahibidir."
Tirmizi, Ahkam 31, (1368); Ebu Davud, Buyu 75, (3518).

358 - Amr Ibnu's-Serid'den anlattigina gore, Ebu Rafi (radiyallahu anh)'nin soyle soyledigini isitmistir: "Komsu, yakin komsusuna karsi daha cok hak sahibidir."
Buhari, Suf'a 2, Hiyel 14, 15; Ebu Davud, Buyu 75, (3516); Nesai, Buyu 109, (7, 320).

359 - Serid (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e: "Ey Allah'in Resulu tarlam var, kimsenin bunda ne ortakligi ne de hissesi var, ancak komsum var" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Komsu, yakin olan eve daha ziyade hak sahibidir" buyurdu.
Nesai, Buyu 109, (7, 320).

360 - Hz. Osman (radiyallahu anh) buyurdular ki: "Bir araziye sinirlar konacak olursa artik onda suf'a hakki kalmaz, ne kuyunun suyunda suf'a hakki ne de hurma agaclarini telkih de (dollemede) suf'a hakki kalmaz."
Muvatta, Suf'a 4, (7, 320).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:02
SELEM (ONCEDEN SATMA) HAKKINDA

361 - Ibnu Abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) Medine'ye geldiginde Medineliler, bir yillik, iki yillik hurma mahsulunu pesinen satarlardi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara: "Hurmayi kim onceden satarsa olcusunu, tartisini belirterek, vadesini tayin ederek satsin" buyurdu.
Bunu Bes Kitap tahric etmistir.
Buhari ve Ebu Davud'da gelen diger rivayetlerde aynisi ifade edilmis ve soyle bir farkliliga yer verilmistir: "...iki ve uc yillik..."
Buhari, Selem 1, 2, 7; Muslim, Musakat 127, 128, (1604); Ebu Davud, Buyu 57, (3463); Tirmizi, Buyu 68, (1311); Nesai, Buyu 6, 3 (7, 290); Ibnu Mace, Ticarat 59, (2280).

362 - Muhammed Ibnu Ebi'l-Mucalid anlatiyor: "Abdullah Ibnu Seddad Ibni'l-Had ve Ebu Burde selef mevzuunda ihtilafa dustuler. Beni, Ibnu Ebi Evfa (radiyallahu anh)'ya gonderdiler. Ben kendisine bu hususta sordum. Su cevabi verdi: "Biz Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Hz. Ebu Bekir ve Hz. Omer (radiyallahu anhuma) devirlerinde bugday, arpa , kuru uzum ve kuru hurma hususlarinda selef'te bulunurduk. Ben, ibnu Ebza'ya da sordum. O da buna benzer bir cevap verdi."
Buhari, Selem 2, 3, 7; Ebu Davud, Buyu 57, (3464); Nesai, Buyu 62, (7, 290) .

363 - Bir diger rivayette soyle gelmistir: "...Dedim ki: (siz selem akdini) yaninda alacaginiz malin aslini bulunduran kimse ile mi yapardiniz?" Su cevabi verdi: Biz selem yaptigimiz kimseye o hususu sormazdik."
Buhari, Selem 3.
Ebu Davud'un rivayetinde su ziyade var: "(Selem akdini) alacagimiz mal elinde bulunmayan kimselerle yapardik."
Ebu Davud, Buyu 57, (3464).

364 - Ebu Said el-Hudri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) dedi ki: "Kim bir yiyecek veya bir baska seyde selem akdi yapmissa, bu mali fiilen kabzetmedikce bir baskasina satmasin."
Ebu Davud, Buyu 59, (3468).

365 - Ebu'l-Bahteri anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'e hurmada selem yapilir mi? diye sordum. Bana: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), meyvesi (yenmeye) salih oluncaya kadar hurmanin satilmasini yasakladi" cevabini verdi.
Buhari, Selem 3, 4.

366 - Ibnu Abbas'dan da boyle bir rivayet yapilmistir. Rivayetinde der ki: "...Ondan yeninceye, tartilincaya kadar. Ben "Tartilmasi da nedir?" diye sordum. Yaninda bulunan bir zat: "Miktari goz karari ile kabaca takdir edilebilinceye kadar" diye acikladi."
Buhari, Selem 3, 4; Muslim, Buyu 55, (1537).

367 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam selem yoluyla (yani parasini pesin alarak, cikacak mahsulden verilmek uzere) bir agacin hurmasini satti. Fakat o yil o agac hic mahsul vermedi. Satici ile musteri ihtilafa duserek davalarini Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e getirdiler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) saticiya: "Onun parasini nasil helal addedersin, parayi geri ver" dedi. Sonra sunu soyledi: "Hurma (yenmeye) salih oluncaya kadar onu selem yoluyla satmayin."
Ebu Davud, Buyu 58, (3467); Ibnu Mace, Ticarat 61, (2284); Muvatta, Buyu 21, (2, 644); Buhari, Selem 2.

368 - Imam Malik, Ibnu Omer'in sozu olarak sunu tahric etmistir: "Kisinin, bir baskasina selem yoluyla yiyecek satmasinda bir beis yoktur, yeter ki, yiyecek maddesinin fiyati belirlenmis, odemenin zamani tayin edilmisolsun. Ancak (hasada) salahi ortaya cikmayan ekinde veya (yenmeye) salahi ortaya cikmayan hurmada selem olmaz."
Muvatta, Buyu 94, (2, 682); Ibnu Omer'in bu sozunu Buhari, bab basliginda senedsiz olarak kaydetmistir. (Selem, 7).

369 - Imam Malik'e ulastigina gore, "Bir adam, Hz. Omer (radiyallahu anh)'a gelip baska bir memlekette odemek sartiyla kendisiyle selem akdi yapan bir adamdan haber vererek bu akid hakkinda sormustur da Hz. Omer (radiyallahu anh) hosnutsuzluk izhar etmis ve: "Pekala, devenin kirasi nerede?" demistir."
Muvatta, Buyu 91, (2, 681).

370 - Yine Imam Malik'e ulastigina gore, Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) soyle demistir: "Kim selem akdi yaparsa, sakin fazla alma sarti kosmasin. Bir avuc saman bile olsa bu fazlalik ribadir."
Muvatta, Buyu 94, (2, 682).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:02
IHTIKAR VE PAHALANDIRMAYA DAIR HADISLER

371 - Ibnu'l-Museyyeb anlatiyor: "Ma'mer Ibnu Ebi Ma'mer -ki Ibnu Abdillah da denir ve Benu Adiyy Ibnu Ka'b'dan biridir- dedi ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Ihtikar yapan hatakar olmustur."
Said Ibnu'l-Museyyeb'e: "Ama sen de ihtikar yapiyorsun" dendi de: "Bu hadisi rivayet eden Ma'mer de ihtikar yapiyordu" diye cevap verdi."
Muslim, Musakat 129, (1605); Ebu Davud, Buyu 49, (3447); Tirmizi, Buyu 40 (1267).

372 - Imam Malik diyor ki: "Bana ulastigina gore Hz. Omer (radiyallahu anh) soyle demistir: "Bizim carsimizda ihtikar olamaz. Yanlarinda fazla yiyecek maddesi bulunan bir kisim insanlar, bizim sahamiza Allah'in rizkindan inmis olan bir rizka yonelip, onu bize karsi saklayamazlar. Ancak kim, yaz, kis demeden zahmetlere katlanarak mal getirmis ise o Omer'in misafiridir. Allah'in istedigi sekilde malini satsin, istedigi sekilde de saklasin."
Muvatta, Buyu 56, (2, 651).

373 - Imam Malik'e ulastigina gore, "Hz. Osman da ihtikar yapmayi yasaklamistir.
Muvatta, Buyu 58, (2, 651).

374 - Ibnu'l-Museyyeb anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh), pazara ugramisti. Orada Hatib Ibnu Ebi Belte'a'ya ugradi. Hatib'in (ucuz fiyatla) kuru uzum sattigini gorunce: "Ya fiyati (digerlerinin seviyesine yukseltirsin yahut pazarimizdan ceker gidersin" diye ihtar etti."
Muvatta, Buyu 57, (2, 651).

375 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam gelerek: "Ey Allah'in Resulu, bizler icin esyalara fiyat tesbit ediver" diye muracaatta bulundu. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Hayir fiyat koymayayim (rizka bolluk vermesi icin) Allah'a dua edeyim" cevabini verdi. Arkadan bir baskasi gelerek: (Ortalik pahalandi, esyalarin) fiyatini bize siz tesbit ediverin" diye talebde bulununca, bu sefer: "Hayir rizki bollastirip, darlastiran Allah'tir. Ben hicbir kimseye zulmetmemis olarak Allah'a kavusmak istiyorum" cevabini verdi.
Ebu Davud, Buyu 51, (3450).

376 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Halk Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e muracaatla: "Ey Allah'in Resulu, fiyatlar yukseldi, bizim icin fiyatlari siz tesbit edin" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara su cevabi verdi: "Fiyatlari koyan Allah'tir. Rizki veren, artirip eksilten de O'dur. Ben ise, hic kimse benden ne kan ne de mal hususunda hak talebinde bulunmaz oldugu halde Allah'a kavusmami diliyorum."
Ebu Davud, Buyu 51, (3451); Tirmizi, Buyu 73, (1314). Tirmizi hadisin sahih oldugunu soylemistir.

377 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Pahalanmasi icin, kim bir yiyecek maddesini kirk gun saklarsa, o, Allah'tan yuz cevirmistir, Allah da ondan yuz cevirmistir." Bu hadisi Ahmed Ibnu Hanbel Musned'inde (2, 33) zikretmistir. Mecmau'z-Zevaid'de bunun ayrica Ebu Ya'la el-Mevsili'nin ve Bezzar'in Musned'lerinde, Taberani'nin el-Mu'cemu'l-Evsat'inda tahric edildikleri belirtilir.

378 - Hz. Muaz (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim: "Ihtikar yapan kisi ne kotudur. Allah fiyatlari ucuzlatsa uzulur, pahalandirirsasevinir."
Bu rivayet miskatu'l-Mesabih'de 2897 numarada Rezin'den olarak kaydedilmis, Beyhaki'nin Su'abu'l-Iman'indan alindigi belirtilmistir.

379 - Ebu Umame (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdu: "Sehirlerde yasayanlar, Allah yolunda hapsedilmis kimselerdir. Gidalarinda onlara ihtikar yapmayin, onlara fiyatlari yukseltmeyin, zira kim onlara bir gida maddesini kirk gun hapsetse, sonra da tamamini tasadduk etse yine de isledigi gunahi affettiremez."
Rezin'in ilavesidir. Munziri'nin et-Tergib ve't-Terhib'inde kaydedilmistir. (3, 27).

380 - Hz. Ebu Hureyre ve Hz. Ma'kil Ibnu Yesar (radiyallahu anhuma)'in anlattiklarina gore, Hz. Peygamber soyle buyurmuslardir: "Muhtekirler ve cana kiyanlar ayni derecede hasrolacaklar. Kim Muslumanlarin herhangi bir seydeki fiyatina mudahale ederek pahalandirirsa, kiyamet gununde atesin buyugunde cezalandirilmasi Allah'a vacib olmustur."
Rezin'in ilavesidir. Munziri'nin et-Tergib ve't-Terhib'inde kaydedilmistir. (3, 27).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:03
381 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) buyurdu ki: "Pazara mal celbeden riziklanir, muhtekir mahrum birakilir. Kim mu'minlerin bir gidasini onlara karsi saklar, ihtikar yaparsa, Allah onu iflasa ve cuzzam hastaligina ducar eder."
Ibnu Mace, Ticarat 6, (2153). Bu son bes rivayeti Rezin merhum tahric etmistir.

AYIP SEBEBIYLE MALI GERI VERMEYE DAIR

382 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Bir adam bir kole satin aldi. Kole, Allah'in diledigi kadar (bir muddet) adamin yaninda ikamet etti. Sonra adam kolede bir kusur tesbit etti. Bunun uzerine Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelerek sikayette bulundu ve eski sahibine iade etti. Eski sahibi: "Ey Allah'in Resulu, (yaninda kaldigi muddetce) kolemi kullandi, ondan istifade etti" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Harac (menfaat), zamin (kefil) olana aittir" buyurdu.
Ebu Davud, Buyu 71, (3508, 3509, 3510); Tirmizi, Buyu 53 (1285); Nesai, Buyu 15, (8, 254, 255); Ibnu Mace, Ticarat 43, (2242-2243).

383 - Nesai'nin bir rivayeti soyledir: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) menfaatin, zamin olana aid olduguna hukmetti ve zamin olmayan kimsenin menfaat talebini yasakladi.
Tirmizi hazretleri, "Menfaat, zamin olana aittir" sozunu soyle acikladi: "Burada zamin o kimsedir ki, bir kole satin alir, bir muddet onu hizmetlenir, sonra onda bir kusur tesbit eder ve bu sebeple koleyi saticisina iade eder. Bu durumda, koleden hasil olan menfaat musteriye aittir. Zira kole, sayet helak olsaydi, musterinin mali olarak helak olacakti. Buna benzeyen butun meselelerde menfaat, zamin olana aittir."

384 - Ukbe Ibnu Amir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Kolenin muddeti uc gundur. Sayet musteri, bir hastaliga rastlarsa, herhangi bir delil ibraz etmeden koleyi satana geri verir. Uc gunden sonra hastaliga rastlarsa, bu hastaligin, satin aldigi zamana ait oldugu hususunda delil ibraz etmesi gerekir."
Ebu Davud, Buyu 72, 3506.

385 - Ebu Seleme Ibnu Abdirrahman Ibni Avf anlatiyor: "Abdurrahman Ibnu Avf (radiyallahu anh), Asim Ibnu Adiy'den bir cariye almisti. Cariyenin evli oldugunu anladi ve derhal geri verdi."
Muvatta, Buyu 8 (2, 617).

386 - Ibnu Omer (radiyallahu anh)'in anlattigina gore, "Kendisi, sekizyuz dirheme bir kole satar ve satarken "kusursuz" oldugunu soyler. Ancak, satin alan kimse bilahere: "Kolede bir hastalikvar bana soylemedin" der. Ihtilaf Hz. Osman (radiyallahu anh)'a goturulur. Adam: "Kolede hastalik oldugu halde, haber vermeksizin bana satti" der. Abdullah (radiyallahu anh): "Ben onu 'kusursuz' olarak sattim" der. Hz. Osman (radiyallahu anh) sattigi zaman kolede kusur oldugunu bilmedigine dair yemin etmesine hukmetti. Abdullah yemin etmekten imtina ederek, koleyi geri aldi. Kole yaninda sihhate kavustu. Sonra onu yeniden satti ve bu sefer bin bes yuz dirhem aldi."
Muvatta, Buyu 4, (2, 613).

AGACI VE MEYVEYI SATMAK, SATILAN KOLENIN MALI VE MALA GELEN MUSIBETE DAIR

387 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim: "Kim dollemesi yapilmis bir hurmalik satarsa (bir baska rivayette satin alirsa) bunun meyvesi satana aittir. Satin alan kendisinin olacak diye sart kosmussa o haric (bu durumda meyve musterinindir). Kim de bir kole satarsa, kolenin mali satanindir, burda da satin alan "benim olacak" diye sart kosmussa o haric, bu takdirde kolenin mali varsa musterinin olur."
Buhari, Buyu 90, 92, Surb 17, Surut 2; Muslim, Buyu 77, (1543); Muvatta, Buyu 9 (2, 617); Tirmizi, Buyu 25, (1244); Ebu Davud, Icare 44, (3433, 4434); Nesai, Buyu 75, (7, 296).

388 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir din kardesine yemis satsan sonra da buna bir afet gelse, ondan bir sey alman sana helal olmaz. Kardesinin malini hakkin olmadigi halde nasil alirsin?"
Muslim, Musakat 14, (1554); Ebu Davud, Icare 24, (3574), 60, (3470).
Bir baska rivayette: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) afetle gelen zararin hesaptan dusulmesini emretti" demistir.
(Muslim, Musakat 17).

CIMRILIKLE ILGILI BOLUM

389 - Ahnef Ibnu Kays anlatiyor: "Ben Kureys'ten bir grubla oturuyordum. Oradan Ebu Zerr (radiyallahu anh) gecti. Soyle diyordu:
"-Mal biriktirenleri, cehennem atesinde kizdirilan taslarla mujdele. Bu kizgin taslar onlarin her birinin memelerinin uclarina konacak, ta kurek kemiklerinden cikacak; kurek kemiklerine konacak, ta meme uclarindan cikacak. (Boylece) calkalanip duracaklar" dedi. Bu konusmayi dinleyenler baslarini indirdiler. Onlardan hicbirinin bu adama cevap verdigini gormedim. Bunun uzerine adam donup gitti. Ben de pesinden onu takip ettim. Nihayet bir diregin dibine oturdu.
-Bu adamlarin, senin kendisine soylediklerinden hoslanmadiklarini goruyorum, dedim. Su cevabi verdi:
-Bunlarin hakikaten hicbir seye akli ermiyor. Dostum Ebu'l-Kasim (aleyhissalatu vesselam) bir keresinde beni cagirdi. Yanina varinca bana:
-Uhud'u goruyormusun? dedi.
-Evet goruyorum dedim. Bunun uzerine:
-Bunun kadar altinim olmasini istemem, (olsaydi) uc dinar mustesna hepsini infak ederdim, buyurdu. Ebu Zerr (radiyallahu anh) onceki sozunu te'kiden:
-Bu (Kureysliler var ya) dunyayi topluyorlar hicbir seye akillari ermiyor, dedi.
Ben:
-Seninle bu Kureysli kardeslerinin arasinda ne var ki, onlarin yanina ugramiyor, onlardan birsey almiyorsun? dedim.
Ebu Zerr:
-Hayir! Rabbine yemin ederim, taa Allah ve Resulune kavusuncaya kadar ben onlardanne dunyalik isterim ne de kendilerine din namina bir sey sorarim, dedi. Ben tekrar:
-Su ihsan meselesi hakkinda ne dersin? dedim.
-Sen onu al. Cunku, bugun onda bir nafaka var. Ancak, bu ihsan dinin karsiliginda yapilirsa, birak alma, dedi.
Buhari, Zekat 4; Muslim, Zekat 34. (992).

390 - Bir baska rivayette soyle denmistir:
"Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la beraber yuruyordum. O, Uhud dagina bakiyordu. Bir ara: "Evimde uc gece kalacak altinim olsun istemem. Ancak uzerimdeki bir borc sebebiyle tek dinari koruyabilir, geri kalanin da Allah'in kullarina soyle soyle dagitilmasini emrederdim" dedi ve elleriyle onune, sagina soluna dagitma isareti yapti".
Buhari, Zekat 4; Istikraz 3, Bed'u'l-Halk 6; Isti'zan 30, Rikak 13, 14; Muslim, Zekat 34 (992).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:03
391 - Ebu Zerr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) Kabe'nin golgesinde otururken yanina geldim. Beni gorunce: "Kabe'nin Rabbine kasem olsun onlar zararda" buyurdu. Ben:
-Ey Allah'in Resulu, annem babam sana feda olsun, onlar kimlerdir? dedim. Buyurdu ki:
-"Onlar malca cok olanlardir. Ancak -eliyle on, arka, sag ve sol taraflarini gostererek- soyle soyle bol bol vermelerini emredenler mustesna" dedi ve hemen ilave etti:
-"Boyleleri ne kadar az! Sunu bilin ki, devesi, sigiri, davari olup da zekatini vermeyen her insan kiyamet gunu, o mallari, mumkun olan en iri ve en semiz sekilde karsisina cikip, sirayla boynuzlariyla toslayacak, ayaklariyla cigneyecek. Sonuncusu da bu muameleyi yapinca birinci tekrar baslayacak. Bu hal, insanlar arasindaki hukum bitinceye kadar devam edecek."
Muslim, Zekat, 301, (590); Buhari, Eyman 3, Zekat 43; Tirmizi, Zekat 1, (617); Nesai, Zekat 2, (5, 10-11).

392 - Ibnu Omer anlatiyor: "Bir gun Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize hitab ederek soyle buyurdular: "Sikilik huyundan kacinin. Zira sizden once gelip gecenler bu huy yuzunden helak oldular. Soyle ki: Bu huy onlara cimrilik emretti, onlar hemen cimrilesiverdiler, sila-i rahmi kesmelerini emretti, hemen sila-i rahmi kestiler, dogru yoldan cikmayi (fucur) emretti, hemen dogru yoldan ciktilar."
Ebu Davud, Zekat 46, (1698).H.

393 - Ebu Said el-Hudri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Iki haslet vardir ki bir mu'minde asla beraber bulunmazlar: Cimrilik ve kotu ahlak."
Tirmizi, Bir 41, (1963).H.

394 - Ka'b Ibnu Iyaz (radiyallahu anh) anlatiyor; "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i soyle derken isittim: "Her ummet icin bir fitne vardir, benim ummetimin fitnesi de maldir."
Tirmizi, Zuhd 26, (2337).

395 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Ciftlik edinmeyin, dunyaya baglanir kalirsiniz."
Tirmizi, Zuhd 20, (2329).

396 - Abdullah Ibnu's-Sihhir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Elhahumu't-tekasur suresini okurken yanina geldim. Bana: "Insanoglu malim malim der. Halbuki ademoglunun yiyip tukettigi, giyip eskittigi ve sagliginda tasadduk edip gonderdiginden baska kendisinin olan neyi var? (Gerisini olumle terkeder ve insanlara birakir."
Muslim, Zuhd 3, 4, (2958); Nesai, Vesaya 1 (6, 238); Tirmizi, Tefsir, Tekasur, (3351).

397 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle soyledi: "Altina tapanlar mel'undur, gumuse tapanlar mal'undur."
Tirmizi, Zuhd 42, (2376).

398 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir keresinde, "Hanginiz, varisinin malini kendi malindan daha cok sever?" diye sordu. Cemaat: "Ey Allah'in Resulu icimizde, herkes kendi malini varisinin malindan daha cok sever" dediler. Bunun uzerine: "Oyleyse sunu bilin: Kisinin gercek mali hayatinda gonderdigidir. Geriye koydugu da varislerinin malidir."
Buhari, Rikak 12; Nesai, Vesaya 1, (6, 237-238).

399 - Ebu Vail anlatiyor: "Hz. Muaviye (radiyallahu anh) bir gun Ebu Hasim Ibnu Utbe'ye ugradi. Maksadi gecmis olsun ziyaretinde bulunmakti, cunku Ebu Hasim hastaydi. Yanina varinca aglar buldu. "Ey dayicigim niye agliyorsun? Dayanamadigin bir agri veya dunyaya karsi bir hirs mi seni boyle aglatiyor?" diye sordu. Ebu Vail:
-Hayir, asla bu sebeplerle aglamiyorum. Ne var ki, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bizden bir soz almisti, onu tutamadim (bu sebeple agliyorum) dedi. Hz. Muaviye:
-Neydi o? diye sordu.
-Ben, dedi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i soyle soylerken dinlemistim: "Sizden birine, dunyalik olarak bir hizmetci ve Allah yolunda cihadda kullanacagi bir binek edinecek kadar mal toplamasi yeterlidir." Halbuki bugun ben kendimi bundan daha cok mal toplamis goruyorum.
Tirmizi, Zuhd 19, (2328); Nesai, Zinet 119, (8, 218-219); Ibnu Mace, Zuhd 1, (4103).
Rezin merhum su ilavede bulundu: "Ebu Hasim rahmet-i Rahman'a kavustugu zaman, geride biraktigi serveti hesapladi, hepsi otuz dirhem kadardi." (Bu ziyadenin kaynagi bulunamamistir.)

BINA BOLUMU

400 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la beraber iken kendi elimle bir ev yapmistim. Bu ev beni yagmura karsi korumaya, gunese karsi da golgelemeye yetiyordu. Bunun insasinda Cenab-i Hakk'in mahlukatindan hicbirinin yardimini da gormemistim."

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:04
401 - Bir baska rivayette: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in vefatindan beri tugla uzerine tugla da koymus degilim" der.
Buhari, Istizan, 53; Ibnu Mace, Zuhd 13, (4162).

402 - Kays Ibnu Ebi Hazim (radiyallahu anh) anlatiyor: "Habbab Ibnu'l-Eret (radiyallahu anh)'e gecmis olsun ziyaretine geldik. Karnina tam yedi yerden dag vurmustu.
Bize: "Bizden once gelip gecen arkadaslarimiz varya, dunya onlarin sevaplarindan hicbir sey noksanlastirmadi. Biz ise onlardan sonra oyle dunyaliga erdik ki, koruyacak yer bulamayarak topraga (bina insaatina) yatirdik. Halbuki sikintili donemde, (oyle anlar oldu ki) eger Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yasaklamasaydi, olmeyi temenni edecektik" dedi. Bir baska gelislerimizde, Habbab'i kendine ait bir duvari insa ederken gormustuk de soyle buyurmustu: "Musluman harcadigi her sey icin sevaba erer, ancak su insaat isi haric."
Buhari, Marda 19, Da'avat 30, Rikak 7, Temenni 6; Muslim, zikr 12, (2681); Nesai, Cenaiz 2, (4, 3-4).

403 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Nafaka icin harcananin hepsi Allah yolunda harcanmis gibidir, bina icin harcanan mustesna, bunda hayir yoktur."
Tirmizi, Kiyamet 41, (2484).

404 - Yine, Hz. enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir gun Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yaninda biz oldugumuz halde (gezintiye) cikti. Derken, etrafindaki binalara ragmen (daha yuksek oldugu icin) sivrilen bir kubbe gormustu: "Bu da ne?" diye sordu. "Ensardan falancaya ait" dendi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sukut buyurdu, ancak binaya karsi icinden hosnutsuz olmustu. Bir muddet sonra, sahibi geldi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e cemaatin icinde selam verdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yuzunu cevirdi ve selamini almadi. Tekrar tekrar selam verdi ise de ayni sekilde davranarak selamini almadi.Adam anladi ki Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kendisine kizgindir ve yuz cevirmektedir. Durumu arkadaslarina acarak: "Allah'a kasem olsun, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in bakisini iyi bulmuyorum. Hakkimda ne olup bitti, bilemiyorum da dedi. Kendisine: "Gezinirken kubbeni gordu. "Bu kimin?" dedi. Sana ait oldugunu haber verdik" dediler.
Adam hemen donup, kubbesini yikti, oyle ki yerle bir etti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir baska gun yine gezintiye cikti. Kubbeyi goremeyince: "Kubbeye ne oldu?" diye sordu.
Kubbe sahibiyle olup biten gelismeler haber verildi. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam) "Bilin ki, zaruri olmayan her bina, sahibine bir vebaldir" buyurdu.
Ebu Davud, Edeb 169, (5237).

405 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ben, ahsab evimi tamir icin camurlamakla mesguldum. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana ugradi ve: "Bu da ne Ey Abdullah?" buyurdu. Ben: " Evin tamiriyle mesgulum" dedim. "Olum(un gelmesi) ve bu ev(in yikilmasin)dan daha cabuktur" buyurdu.
Bir rivayette: "Ben emr-i Hakk'in gelmesini bun(un yikilmasin)dan daha cabuk goruyorum" buyurmustur.
Ebu Davud, Edeb 169, (5235), (5236); Tirmizi, Zuhd, 25, (2336); Ibnu Mace, Zuhd 13 (4160).

406 - Dukeyn Ibnu Said el-Muzeni (radiyallahu anh) anlatiyor; "Yiyecek istemek uzere Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ugradik. Hz. Omer (radiyallahu anh)'e seslenerek: "Ey Omer git, istediklerini ver" emretti. Hz. Omer bizi bir odaya cikardi. Hucresinden anahtari cikardi ve kapiyi acti."
Ebu Davud, Edeb 170, (5238).

407 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Yol hususunda ihtilaf ederseniz genisligini yedi zira' yapin."
Buhari, Mezalim 29; Muslim, musakat 243, (1613); Tirmizi, Ahkam 20, (1355); Ebu Davud, Akdiye 31, (3633), Ibnu Mace, Ahkam 16, (2338).

TEFSIRDEN SAKINMAYA DAIR

408 - Cundeb (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:"Kim Kitabullah hakkinda sehsi re'yi ile soz ederse, isabet bile etse hatadadir.
Ebu Davud, Ilm, 5 (3652);Tirmizi, Tefsir 1, (2953).
Rezin su ilavede bulunmustur: "Kim re'yi ile soz eder de hata ederse kufre duser."

409 - Ibnu Abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim Kur'an hakkinda ilme dayanmadan soz ederse atesteki yerini hazirlasin."
Tirmizi, Tefsir 1, (2951).

410 - Yine Tirmizi'nin bir rivayetinde soyle buyrulmustur: "Benim hakkimda da bildiginiz disinda sozden kacinin. Kim bana bile bile yalan nisbet ederse atesteki yerini hazirlasin. Kim de Kur'an hakkinda re'yi ile soz ederse atesteki yerini hazirlasin."
Tirmizi, Tefsir 1, (2952).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:04
KUR'AN'IN FAZILETINE DAIR

411 - Haris el-A'ver anlatiyor: "Mescide ugramistim, gordum ki halk, zikri terkedip malayani konulara dalmis, konusuyor. Hz. Ali (radiyallahu anh)'ye cikip durumdan haberdar ettim. Bana:
-"Dogru mu soyluyorsun, oyle mi yapiyorlar?" dedi, Ben:
-"Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim:
-"Haberiniz olsun bir fitne cikacak!" Ben hemen sordum:
-"Bundan kurtulus yolu nedir Ey Allah'in Resulu?" Buyurdu ki:
-"Allah'in Kitabi (na uymak)dir. O'nda sizden onceki (milletlerin ahvaliyle ilgili) haber, sizden sonra (kiyamete kadar) gelecek fitneler ve kiyamet ahvali ile ilgili haberler mevcut. Ayrica sizin aranizda (iman-kufur, taat-isyan, haram-helal vs. nevinden) cereyan edecek ahvalin de hukmu var. O, hak ile batili ayirdeden olcudur. O'nda hersey ciddidir, gayesiz bir kelam yoktur. Kim akilsizlik edip, O'na inanmaz ve O'nunla amel etmezse, Allah onu helak eder. Kim O'nun disinda hidayet ararsa Allah onu saptirir. O Allah'in saglam ipidir. O, hikmetli olan zikirdir, O dosdogru yoldur. O, kendine uyan hevalari koymaktan, kendisini (kiraat eden) delilleri iltibastan korur. Alimler ona doyamazlar. Onun cokca tekrari usanc vermez, tadini eksiltmez. Insani hayretlere dusuren mumtaz yonleri son bulmaz, tukenmez, O oyle bir kitaptir ki, cinler isittikleri zaman soyle demekten kendilerini alamadilar: "Biz, hic duyulmadik bir tilavet dinledik. Bu dogruya goturmektedir, biz onun (Allah kelami olduguna) inandik" (Cin 1). Kim ondan haber getirirse dogru soyler. Kim onunla amel ederse ucrete mazhar olur. Kim onunla hukum verirse adaletle hukmeder. Kim ona cagrilirsa, dogru yola cagrilmis olur. Ey A'ver, bu guzel kelimeleri ogren."
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 14, 2908.

412 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir grup, Kitabullah'i okuyup ondan ders almak uzere Allah'in evlerinden birinde bir araya gelecek olsalar, mutlaka uzerlerine sekinet iner ve onlari Allah'in rahmeti burur. Melekler de kanatlariyla sararlar. Allah, onlari, yaninda bulunan yuce cemaatte anar"
Ebu Davud, Salat 349, 1455. H; Tirmizi, Kira'at 3, 2946 H.; Muslim, Zikir 38, 2699 H; Ibnu Mace, Mukkaddime 17, 225. H.

413 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Sizden kim evine dondugu zaman uc adet gebe, iri, semiz deve bulmayi istemez?" diye sordu. "Hepimiz isteriz" diye cevap verdik. "Oyle ise, buyurdu, kim namazda uc ayet okusa bu ona, uc iri ve semiz deveden daha hayirlidir"
Muslim, Salatu'l-Musafirin, 250 (802).

414 - Ukbetu'bnu Amir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz Suffa'da iken Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (disari) cikarak: "Hanginiz hergun hic gunah islemeden ve akrabalik baglarini da bozmadan Buthan'a veya Akik'e gidip oradan (zahmete ve masrafa girmeden) iki adet iri horguclu disi deve tutup getirmeyi ister?" diye sordu. Biz: "Ey Allah'in Resulu bunu hepimiz isteriz" dedik. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "-O halde birinizin mescide gidip orada Allah'in kitabindan iki ayeti ogrenmesi veya okumasi, kendisi icin iki deveden daha hayirlidir. Uc ayet onun icin uc deveden, dort ayet onun icin dort deveden ve okunacak ayetler kendi sayilarinca deveden daha hayirlidir" buyurdular."
Muslim, Salatu'l-Musafirin 251; Ebu Davud, Salat 349, 1456 H.

415 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim, soyle diyordu: "Kur'an-i Kerim'den tek harf okuyana bile bir sevab vardir. Her hasene on misliyle (kayde gecer). Elif-Lam-Mim bir harftir demiyorum. Aksine elif bir harf, lam bir harf ve mim de bir harftir."
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 16, 2912. H.

416 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Cenab-i Hakk, Kur'an-i Kerim'i (guzel bir sesle aciktan okuyan bir peygambere kulak ver(ip sevabi bol kil)digi kadar hicbir seye kulak ver(ip mukafaat ihsan et)memistir."
Buhari, Tevhid 32, 52, Fedailu'l-Kur'an 19; Muslim, Musafirin 232, 233, 234, Ebu Davud, Vitr 20; Tirmizi, Sevabu'l Kur'an 17; Nesai, Iftitah 83; Ibnu Mace, Ikamet 176, (1340).

417 - Buhari'nin bir rivayetinde Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmaktadir: "Kur'an'i teganni etmeyen bizden degildir." (Sahabeden biri, bununla) aciktan okumayi kastediyor demistir."
Buhari, Tevhid, 32, 44.
Teganni: "kiraatin huzunlu ve dokunakli kilinmasidir."

418 - Ebu Umame (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim: "Allah, geceleyin Kur'an okuyan bir kula kulak verdigi kadar hicbir seye kulak verip dinlemez. Allah'in rahmeti namazda oldugu muddetce kulun basi ustune sacilir. Kullar, ondan ciktigi andaki kadar hicbir zaman Allah'a yaklasmis olmaz."
Ebu'n Nadr der ki: "Ondan" tabiriyle "Kur'an'dan" denmek istenmistir."
Tirmizi, Sevabu'l- Kur'an, 17, 2913 (13).

419 - Ukbe Ibnu Amir (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim soyle diyordu: "Kur'an'i cehren (aciktan) okuyan, sadakayi aciktan veren gibidir. Kur'an'i gizlice okuyan, sadakayi gizlice veren gibidir."
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 20, 2920; Ebu Davud, Salat 315, 1333; Nesai, Zekat 68.

420 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Bir adam: "Ey Allah'in Resulu, Allah'a hangi amel daha sevimlidir?" diye sordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Yolculugu bitirince tekrar yola basliyan" cevabini verdi. "Yolculugu bitirip tekrar baslamak nedir?" diye ikinci sefer sorunca: "Kur'an'i basindan sonuna okur, bitirdikce yeniden baslar" cevabini verdi."
Tirmizi, Kiraat 4, 2949. H.

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:04
421 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Aziz ve celil olan Allah diyor ki: "Kim, Kur'an-i Kerim'i okuma mesguliyeti sebebiyle benden istemekten geri kalirsa, ben ona, isteyenlere verdigimden fazlasini veririm."
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 25, 2927.H.

422 - Sehl Ibnu Muaz el-Cuheni (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim Kur'an'i okur ve onunla amel ederse, kiyamet gunu babasina bir tac giydirilir. Bu tacin isigi, gunes dunyadaki herhangi bir evde bulundugu takdirde onun verecegi isiktan daha guzeldir. Oyleyse, Kur'an'la bizzat amel edenin isigi nasil olacak, dusunebiliyor musunuz?"
Ebu Davud, Salat, 349, 1453.H.

423 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim Kur'an'i okur, ezberler, helal kildigi seyi helal kabul eder, haram kildigi seyi de haram kabul ederse Allah, o kimseyi cennete koyar. Ayrica hepsine cehennem sart olmus bulunan ailesinden on kisiye sefaatci kilinir."
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 13, 2907 H.

424 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kur'an'i okuyup ona sahip cikan kimseye (ahirette): "Oku ve (cennetin derecelerine) yuksel, dunyada nasil agir agir okuyor idiysen oyle oku. Zira senin makamin, okudugun en son ayetin seviyesindedir" denir."
Ebu Davud, Vitr, 20, 1464; Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 18, 2915, H; Ibnu Mace, Edeb 52, 3780 H.

425 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdu: "Kur'an'da mahir olan (hifzini ve okuyusunu guzel yapan), Sefere denilen kerim ve muti meleklerle beraber olacaktir. Kur'an'i kekeleyerek zorlukla okuyana iki sevap vardir."
Buhari, Tevhid 52; Muslim, Musafirin 244; Ebu Davud, Vitr 14, (1454); Tirmizi, Sevabu'l-Kuran 13 (2906); Ibnu Mace, Edeb 52, (2779).

426 - Useyd Ibnu Hudayr (radiyallahu anh)'in anlattigina gore: "Geceleyin, (hurma harmaninda iken) Kur'an'dan Bakara suresini okuyordu. Hemen yakininda da ati bagli idi. Birden bire ati sahlandi. Bunun uzerine sukut ederek okumayi birakti. At da sukunete geldi. Useyd tekrar okumaya baslayinca at yine sahlandi. Useyd yine sukut edince at da sukunete erdi. Az sonra yine okumaya baslayinca at da sahlanmaya basladi. Oglu Yahya, ata yakindi. Ona bir zarar vermesin diye attan uzaklastirmak icin yanina gitti. Bir ara basini goge kaldirinca bir de ne gorsun! Gokte semsiye gibi bir sey ve icerisinde kandilimsi nesneler var.
Sabah olunca kosup gorduklerini Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a anlatti. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) kendisine: "O gorduklerin neydi bilir misin?" diye sordu. "Hayir!" cevabi uzerine acikladi: "Onlar melaike idi. Senin sesine gelmislerdi. Oyle ki, sabahleyin herkes onlari seyredebilecekti, cunku halktan gizlenmiyeceklerdi."
Buhari, Fedailu'l-Kur'an 15; Muslim, Musafirin 242, (796).

427 - el-Bera (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir zat Kehf suresini okuyordu. Yaninda da iki uzun iple bagli olan ati duruyordu. Derken etrafini bir bulut kapladi. Ve bu bulut ona yaklasmaya basladi. At da bu durumdan huysuzlanmaya, urkmeye koyuldu. Sabah olunca adam Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelip vak'ayi anlatti. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) ona su aciklamada bulundu: "Bu sekinet idi, Kur'an icin inmisti."
Buhari, Fedailu'l-Kur'an 11; Muslim, Musafirin 240, 241, (795); Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 6, 2887.H.

428 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kur'an okuyan mu'minin misali portakal gibidir. Kokusu guzel tadi hostur. Kur'an okumayan mu'minin misali hurma gibidir. Tadi hostur fakat kokusu yoktur. Kur'an-i okuyan facir misali reyhan otu gibidir. Kokusu guzeldir, tadi acidir. Kur'an okumayan facirin misali Ebu Cehil karpuzu gibidir, tadi acidir, kokusu da yoktur."
Buhari, Et'ime 30, Fedailu'l-Kur'an 17, 36, Tevhid 57; Muslim, Musafirin 243; Ebu Davud, Edeb 19, 4329; Tirmizi, Edeb 79; Nesai, Iman 32; Ibnu Mace, Mukaddime 16, 214 H.

429 - Hz. Osman (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizin en hayirliniz Kur'an'i Kerim'i ogrenen ve ogretendir."
Buhari, Fedailu'l-Kur'an 21; Tirmizi, Fedailu'l-Kur'an 15, 2909; Ebu Davud, Salat 349, 1452 H.; Ibnu Mace, Mukaddime 16, 211.H.

430 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hafizasinda Kur'an'dan hic bir ezber bulunmayan kisi harab olmus bir ev gibidir."
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 18, 2914. H. Tirmizi bu hadisin sahih oldugunu soylemistir.

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:05
431 - Sa'd Ibnu Ubade (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Buyurdular ki: "Kur'an-i Kerim'i okuyan bir kimse sonradan (terkeder ve okumayi) unutursa kiyamet gunu cuzzamli olarak Allah'a kavusur."
Ebu Davud, Vitr 21, 1474. H.

432 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ummetime verilen ucretler bana arzedildi. Bunlar arasinda bir kimsenin mescidden kaldirip attigi bir cop icin verilmis olani da vardi. Keza ummetimin isledigi gunahlar da bana arzedildi. Bunlar arasinda, bir kimsenin lutf-i Ilahi olarak ogrenip de sonradan unuttugu bir sure veya ayet sebebiyle kazandigindan daha buyugunu gormedim."
Ebu Davud, Salat 16, 461. H; Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 19, 2917.H.

433 - Imran Ibnu Husayn (radiyallahu anhuma)'in anlattigina gore, Imran, Kur'an okuyan, arkasindan da buna mukabil halktan dunyalik taleb eden birisine rastlamisti. "Inna lillahi ve inna ileyhi raci'un, deyip arkasindan su aciklamayi yapti: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim: "Kim Kur'an okursa (isteyecegini) Allah'tan istesin. Zira bir takim insanlar zuhur edecek, onlar Kur'an okuyup, okuduklari mukabilinde halktan (dunyalik) isteyecekler."
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 20, 2918.

434 - Suheyb (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kur'an'in haram kildigi seyleri helal addeden kimse Kur'an'a inanmamistir."
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 20, 2919. H.

435 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) dusman arazisine Kur'an-i Kerim'le birlikte askeri seferi yasakladi."
Buhari, Cihad 129; Muslim, Imamet 92, 93, 94, (1869); Ebu Davud, Cihad 88, (2610); Ibnu Mace, Cihad 45, (2879); Muvatta, Cihad 7, (2, 446).

FATIHA SURESI

436 - Ebu Said Ibnu'l-Mualla (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ben Mescid-i Nebevi'de namaz kiliyordum. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) beni cagirdi. Fakat (namazda oldugum icin) icabet edemedim. Sonra yanina gelerek: Ey Allah'in Resulu namaz kiliyordum (bu sebeple cevap veremedim diye ozur beyan ettim). Bana: "Allahu Teala Kitab'inda "Ey iman edenler, Allah ve Resulu sizi cagirdiklari zaman hemen icabet edin" buyurmuyor mu?"(Enfal, 24) dedi ve arkasindan ilave etti: "Sen mescidden cikmazdan once , sana Kur'an-i Kerim'in (sevapca) en buyuk suresini ogreteyim mi?" dedi ve elimden tuttu. Mescidden cikacagi sirada ben: "Sana en buyuk sureyi ogretecegim" dememis miydiniz? dedim. Bana: "O sure Elhamdu lillahi Rabbi'l alemin dir ki(namazlarda tekrar tekrar okunan) yedi ayet (es-Seb'u'l-Mesani) ve bana verilen yuce Kur'an'dir" buyurdu.
Buhari, Tefsir 1; Nesai, Iftitah 26; Ebu Davud, Vitr 15.

437 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), Ubey Ibnu Ka'b (radiyallahu anh)'a ugradi. O namaz kiliyordu... devamini yukaridaki gibi aynen kaydetti. Ancak su ziyade var: "Nefsimi kudret elinde tutan Zat-i Zu'l-Celal'e yemin ederim ki, Allah, Fatiha'inin bir mislini ne Tevrat'ta, ne Incil'de ne Zebur'da, ne de Furkan'da indirmemistir. O (namazlarda) tekrarla okunan yedi ayet ve bana ihsan edilen yuce Kur'an'dir."
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 1, (2878).
Tirmizi hadisin sahih oldugunu soylemistir. Nesai'nin yine Ebu Hureyre'den yaptigi bir rivayette: "O (Fatiha suresi) benimle kulum arasinda taksim edilmistir. Kuluma istedigi verilmistir" ziyadesi vardir.

438 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Cibril (aleyhisselam), Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in yaninda otururken yukarida kapi sesine benzer bir ses isitti. Basini goge dogru kaldirdi. Cibril (aleyhisselam) dedi ki: "Iste gokten bir kapi acildi, bugune kadar boyle bir kapi asla acilmamisti." Derken oradan bir melek indi. Cibril (aleyhissalam) tekrar konustu: "Iste arza bir melek indi, simdiye kadar bu melek hic inmemisti." Melek selam verdi ve Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e : "Sana verilen iki nuru mujdeliyorum. Bunlar, senden once baska hicbir peygambere verilmemislerdi: Onlarin biri Fatiha Suresi, digeri de Bakara Suresi'nin son kismi. Onlardan okudugun her harfe mukabil sana mutlaka buyuk sevap verilecektir. dedi.
Muslim, Musafirin 254; Nesai, Iiftihah 25.

439 - Adiyy Ibnu Hatim (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "(Fatiha'da gecen) el-magdub aleyhim (Allah'in gazabina ugrayanlar) Yahudilerdir, ed-dallin (sapitanlar) da Hiristiyanlar'dir".
Tirmizi, Tefsir 2, (2957).

BAKARA SURESI

440 - Ebu Umame (radiyallahu anh) buyurdu ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'i isittim, diyordu ki: "Kur'an-i Kerim'i okuyun. Zira Kur'an, kendini okuyanlara kiyamet gunu sefaatci olarak gelecektir. Zehraveyn'i yani Bakara ve Al-i Imran surelerini okuyun! Cunku onlar kiyamet gunu, iki bulut veya iki golge veya saf tutmus iki grup kus gibi gelecek, okuyucularini mudafaa edeceklerdir. Bakara suresini okuyun! Zira onu okumak berekettir. Terki ise pismanliktir. Onu tahsil etmeye sihirbazlar muktedir olamazlar."
Muslim, Musafirin, 252, (804).
Bir rivayette su ziyade mevcuttur: Bir rekatta, secdeden once, bir kul onu okur, sonra da Allah'tan birsey isterse Allah istedigini mutlaka verir."

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:05
441 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kalabalik bir askerin katildigi orduyu sefere cikardi. Askerlere Kur'an okumalarini tenbihledi. Ayrica teker teker gorerek herbirine Kur'an'dan bildikleri yerleri okumalarini tenbihliyordu. Derken sira yasca en genc birisine gelmisti. Ona: "Kur'an'dan sen ne biliyorsun ey falanca? diye sordu. Genc: "Ben , dedi, falan falan sureleri ve bir de Bakara suresini biliyorum." Resulullah(aleyhissalatu vesselam): "Yani sen Bakara'yi biliyor musun?" diye sordu. "Evet!" cevabi uzerine: "Haydi yuru, seni askerlere komutan tayin ettim" dedi. Askerlerin ileri gelenlerinden biri atilip: "Yemin olsun, Bakara'yi ezberlememe mani olan sey, hukumleriyle amel edememek korkusundan baska birsey degildir? dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su tenbihte bulundu: "Kur'an'i ogrenin ve onu okuyun. Kur'an-i Kerim'in onu ogrenip okuyan ve onunla amel eden kimse icin durumunu, ici agzina kadar misk dolu bir kutuya benzetebiliriz. Bu her tarafa koku nesreder. Kur'an'i ogrendigi halde, ezberinde olmasina ragmen okumayip yatan kimse de agzi sikica baglanmis, hic koku nesretmeyen misk kabi gibidir."
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 2, 2879.H.


442 - Nevvas Ibnu Sem'an anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim: "Kiyamet gunu Kur'an-i Kerim ve ona dunyada iken sahip cikip onunla amel edenler getirilirler. Bu geliste, Bakara ve Al-i Imran sureleri Kur'an-i Kerim'in onunde yer alirlar." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu iki sure icin uc tesbihte bulundu ki, bir daha onlari unutmadim. Soyle demisti: "Onlar sanki iki bulut veya aralarinda nur ve aydinlik olan iki siyah golgelik veya sahiplerini mudafaa vaziyeti almis saflar halinde iki kus surusu gibidirler."
Muslim, Musafirin 253, (305); Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 5, (2886).

443 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Evlerinizi kabirlere cevirmeyin, icerisinde Bakara suresi okunan evden seytan kacar."
Muslim, Musafirin, 212, (780); Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 2, (2780).

444 - Muslim'in bir rivayetinde yukaridaki hadise su ziyade yapilmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Sizden biri mescidde namazi bitirdi mi, namazindan evine de bir pay ayirsin. Zira Cenab-i Hakk, namazlarindan evine de hayir yaratacaktir"
Muslim, Misafirin 210, (778).

445 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Bakara Suresi'nin sonundaki iki ayeti geceleyin kim okursa o iki ayet ona kafi gelir."
Buhari, Megazi 12, Fedailu'l-Kur'an 10, 17, 37; Muslim, Musafirin 255, 256, (807-808); Ebu Davud, Salat 326, (1397); Ibnu Mace 183, (1369); Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 4, (2884).

446 - Nu'man Ibnu Besir (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah, arz ve semavati yaratmazdan iki bin yil once bir kitap yazdi. O kitaptan iki ayet indirip onlarla Bakara suresini sona erdirdi. Bu iki ayet bir evde uc gece okundu mu artik seytan ona yaklasamaz."
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 4, 2885.

447 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Beni Israil'e: "Kapidan secde ederek girin ve (dilegimiz gunahlarimizin) dokulmesidir deyin, ta ki hatalariniz bagislansin" (Bakara 5 denildi. Ama onlar (emri degistirdiler de kapidan kiclari uzerine surunerek girdiler ve "kilin icinde bir tane" dediler."
Muslim, Tefsir 1, (3015); Buhari, Enbiya 28, Tefsir, Sure 2, 5, 4, 7; Tirmizi, Tefsir Bakara (2959).

448 - Amir Ibnu Rebi'a (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz karanlik bir gecede Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte bir seferde idik. Kible istikametini bilemedik. Herkes kendi istikametine yonelerek namazini kildi. Sabah olunca durumu Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a actik. Bunun uzerine su ayet indi. "...Nereye yonelirseniz Allah'in yonu orasidir (Bakara, 115)."
Tirmizi, Tefsir, Bakara (2960), Salat 354, (345).

449 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: Omer Ibnu'l-Hattab (radiyallahu anh) Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e hitab ederek: "Ey Allah'in Resulu (tavaftan sonra kilinan iki rek'ati) Makam'in gerisinde kilsak (daha iyi olmaz mi?)" diye bir temennide bulunmustu, hemen su ayet nazil oldu: "Ibrahim'in makamini namazgah yapin..." (Bakara, 125).
Buhari, Tefsir, Bakara 9. Ahzab 8; Muslim, Fezailu's Sahabe 2, (2339); Tirmizi, Tefsir, Bakara (2963).

450 - el-Bera Ibnu'l-Azib (radiyallahu anh) buyurdular ki: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Medine'ye gelince, once Ensar'dan olan ecdadinin -veya dayilarinin- yanina indi: O zaman namazlarini onalti veya onyedi ay boyunca Beytu'l-Makdis'e dogru kildi. Ancak kiblenin Kabe'ye dogru olmasini arzuluyordu. (Kabe'ye dogru) kildigi ilk namaz da ikindi namazi idi. Bu namazi Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la birlikte ashabtan bir grup kimse kilmisti. Bu namazi kilanlardan biri, oradan ayrilinca bir mescide rastladi. Cemaati namaz kiliyordu ve tam ruku halinde idiler. Adam onlara: "Sehadet ederim ki Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le Kabe'ye dogru namaz kildik" dedi. Cemaat olduklari yerde Kabe'ye yoneldiler.
Muslumanlarin Beytu'l-Makdis'e dogru namaz kilmalari Yahudiler'i memnun ediyordu. Yuzler Kabe'ye dogru yonelince Yahudiler bundan hic memnun kalmadilar. Arkadan hemen su mealdeki ayet nazil oldu: "Yuzunu goge cevirip durdugunu goruyoruz..." (Bakara, 144). Beyinsiz Yahudiler dedikoduya basladilar: "Uyageldikleri kibleyi niye degistirdiler? De ki: "Dogu da bati da Allah'indir. Allah diledigini dogru yola hidayet eder" (Bakara, 144).
Buhari, Iman 30, Tefsir, Bakara 12, 18, Salat 31; Muslim, Mesacid 11, (525); Tirmizi, Bakara (2966), Salat 252, 339; Nesai, Kible 1 (2, 60) Salat 22, (1, 242).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:05
451 - Muslim ve Ebu Davud'un Enes' (radiyallahu anh)'ten rivayet ettikleri bir diger hadis soyledir: "Onlar Beytu'l-Makdis'e dogru yonelmis halde, sabah namazinin rukuunda iken, Beni Seleme'den bir adam kendilerine ugradi ve: "Kible istikameti Kabe'ye cevrildi" dedi. Bu sozunu iki kere tekrar ettil. Cemaat rukuda iken Kabe'ye yoneldiler."
Muslim, Mesacid 15, (527); Ebu Davud, Salat 206, (1045).

452 - Ibnu Abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ayet-i kerimenin emriyle Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) kibleyi Kabe'ye yoneltince Muslumanlar sordular: "Ey Allah'in Resulu, Beytu'l-Makdis'e yonelerek namaz kilmis ve simdi olmus olan kardeslerimizin namazlari ne olacak?" Bunun uzerine Cenab-i Hakk su ayeti indirdi: "Senin yoneldigin istikameti, peygambere uyanlari, cayanlardan ayird etmek icin kible yaptik. Dogrusu Allah'in yola koydugu kimselerden baskasina bu agir bir seydir. Allah imanlarinizi (ibadetlerinizi) bosa cikaracak degildir" (Bakara, 143).
Ebu Davud, Salat 16 (4680); Tirmizi, Tefsir, Bakara (2968).

453 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "(Kiyamet gunu) Hz. Nuh (aleyhisselam) ve ummeti gelir. Cenab-i Hakk ona:
-"Teblig ettin, dinimi duyurdun mu? diye sorar. Nuh (aleyhisselam):
-"Evet, ey Rabbim" diye cevap verir. Rabb Teala bu sefer ummetine sorar:
-"Nuh (aleyhissalatu vesselam) size teblig etmis miydi?"
-"Hayir!" bize peygamber gelmedi" derler. Rabb Teala Hz. Nuh (aleyhissalatu vesselam)'a yonelerek:
-"Soyledigin sey hususunda sana kim sahidlik edecek?" diye sorar. Nuh (aleyhisselam):
-" Muhammed (aleyhissalatu vesselam) ve ummeti!" der ve Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'in ummeti:
-"Nuh tebligatta bulundu" diye sehadette bulunur. Bu duruma su ayet isaret eder: "Biz boylece sizleri vasat bir ummet kildik, ta ki insanlara karsi sahidler olasiniz" (Bakara, 143).
Buhari, Tefsir, Bakara 13, Enbiya 3, I'tisam 19; Tirmizi, Tefsir Bakara (2965). Ibnu Mace, Zuhd 34, (4284).

454 - Tirmizi'nin rivayetinde su ziyade vardir: "(...Nuh kavmi): "Bize ne bir korkutucu, ne de baska biri, hic kimse gelmedi" derler."
Tefsir 2965.

455 - Urve Ibnu'z-Zubeyr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Aise (radiyallahu anha)'ye su (mealdeki) ayet hakkinda sordum: "Suphesiz ki Safa ile Merve Allah'in seairlerindendir. Kim Kabe'yi hacceder veya umre yaparsa, bu ikisini de tavaf etmesinde bir beis yoktur." (Bakara, 158). Dedim ki: "Kasem olsun (ayetten) Safa ve Merve'yi tavaf etmeyenlere de bir gunah yoktur (manasi cikmaktadir)." Bana dedi ki: Ey kizkardesimoglu soyledigin ne kadar cirkin! Ayetin, senin te'vil ettigin manada olmasi icin, "onlari tavaf etmeyene herhangi bir gunah terettup etmez" seklinde olmaliydi. Halbuki ayet Ensar hakkinda inmistir. Bunlar Musluman olmazdan once, Musellel'deki azgin Menat'a tapiniyorlar, ona telbiye getiriyorlardi. Menat'a telbiye getirenler, Safa ile Merve arasinda tavaf etmekten cekiniyorlardi. Bunun uzerine Cenab-i Hakk: "Safa ve Merve Allah'in seairindendir..." ayetini indirdi.
Aise (radiyallahu anha) sunu da soyledi: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Safa ile Merve arasinda tavafta bulunmayi sunnet kildi. Bunu terketmek kimseye caiz olmaz."
Zuhri der ki: Ebu Bekr Ibnu Abdi'r-Rahman'a bu hadisi haber verdim. Bana sunu soyledi: "Ben bu bilgiyi (hadisi) duymamistim. Ben alimlerden bazilarini dinledim soyle diyorlardi: "Hz. Aise'nin Menat icin telbiye getirenlerden haber verdikleri disinda kalan halkin tamami Safa ve Merve'yi tavaf ediyorlardi. Ne zaman ki Cenab-i Hakk Kur'an-i Kerim'de tavafindan bahsedip Safa ve Merve'den soz etmeyince: "Ey Allah'in Resulu! Biz Safa ve Merve'yi tavaf ediyorduk. Halbuki Cenab-i Hakk Kabe'nin tavafini emrediyor, Safa ve Merve'den bahsetmiyor, Safa ve Merve'yi tavaf etmemizde bize bir mahzur var mi?" dediler. Bunun uzerine Cenab-i Hakk: "Safa ve Merve Allah'in seairindendir. Oyle ise kim Beytullah'a hacyapar veya umre ziyaretinde bulunursa Safa ve Merve'yi de tavaf etmesinde bir gunah yoktur" ayetini indirdi.
Ebu Bekr Ibnu Abdirrahman der ki: "Ben bu ayetin, (yukarda zikredilen) her iki grub hakkinda da inmis oldugunu goruyorum. Yani, hem cahiliye devrinde Safa ve Merve'yi tavaftan cekinenler hakkinda inmistir, hem de oncekileri tavaf ettikleri halde, Islam'dan sonra -Allah'in Kabe'yi tavaf etmeyi emretmis olmasina ragmen Safa ve Merve'yi zikretmemis olmasi sebebiyle- bunlari tavaftan cekinenler hakkinda inmistir. Safa ve Merve'nin de (Kur'an'da) zikri Kabe'yi tavaf emrinden sonra gelmistir.
Buhari, Hacc 79, Umre 10, Tefsir, Bakara 21; Muslim, Hac 260-263 (1277); Ebu Davud, Menasik 56, (3901); Tirmizi, Tefsir, Bakara (2969); Nesai, Menasik 168, (5, 238-239); Muvatta, Hacc 129, (1, 373).

456 - Buhari ve Muslim'den gelen bir rivayette soyle denir: "Ancak, Musluman olmazdan once Ensar ve bunlarla birlikte Gassan, Menat icin telbiyede bulunurlar, Safa ile Merve arasinda tavaftan cekinirlerdi. Bu davranis onlara ecdad yadigari bir adet idi. Menat icin ihrama giren Safa ile Merve arasinda tafaf yapmazdi. Musluman olunca bu hususta Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e sordular. Bunun uzerine Cenab-i Hakk "Safa ve Merve Allah'in seairindendir..." ayetini indirdi.

457 - Mucahid, Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'tan rivayet ettigine gore sunu anlatmistir: "Beni Israil'de kisas vardi, fakat diyet yoktu. Cenab-i Hakk Muhammed ummetine soyle buyurdu: "Oldurulenler hususunda size kisas farz kilinmistir. Hur hur ile, kole kole ile, kadin kadin ile kisas edilir. Olduren, olenin kardesi tarafindan affedilmisse, kendisine orfe uymak ve affedene guzellikle (diyet) odemek gerekir" (bakara, 178). Buradaki "afv"dan maksad, amden oldurmelerde kisinin diyet almayi kabul etmesidir. "Orfe uymak ve affedene guzellikle odemek" e gelince, bundan maksad (magdur tarafin) orfe uygun miktarda bir diyet istemesi, oburunun de bunu guzellikle odemesidir. Ayetin devamindaki: "Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve birrahmettir" ibaresi de, "sizden oncekilere farz kilinanlarda olmayan bir hafifletme" demektir, (cunku onlara diyet imkani taninmamisti). Ayetin son kismi olan "Bundan sonra tecavuzde bulunana elim azab vardir" ibaresinden diyet almayi kabul etmesine ragmen (kan davasi guderek) katili olduren kimse kastedilmektedir."
Buhari, Tefsir, Bakara 2, 23; Diyat 8; Nesai, Kasame 27, (8, 36, 37).

458 - Ata'nin anlattigina gore, Ibnu Abbas (radiyallahu anh) su ayeti okurken dinlemistir: "Oruca dayanamayanlar, bir duskunu doyuracak kadar fidye verir" (Bakara, 184). Ibnu Abbas (radiyallahu anh) ayeti okuduktan sonra ilave etti: "Bu ayet, oruc tutmaya tahammul edemeyen yasli erkek ve yasli kadin hakkinda mensuh degildir. Onlar da her bir gunun orucu yerine bir fakir doyururlar."
Buhari, Tefsir, Bakara 25; Nesai, Siyam 63 (4, 190-191); Ebu Davud, Savm 3, (2318), Siyam 2, (2316).

459 - Ebu Davud merhumun bir rivayetinde su ziyade var: "Ibnu Abbas dedi ki: "Oruca dayanamayanlar, bir duskunu doyuracak kadar fidye verir" (Bakara 184) ayeti su demektir: "Onlardan kim orucuna mukabil bir fakiri doyuracak kadar fidye vermek isterse fidye verir ve boylece orucunu tutmus sayilir." Cenab-i Hakk buyurmustur: "Kim (vacib miktardan) daha fazla fidye verirse bu kendisi icin daha hayirli olur. Orucu (yiyip de fidye vermek yerine) bizzat tutmaniz daha hayirlidir" (Bakara 184). Sonra Cenab-i Hakk soyle buyurdu: "Sizden kim Ramazan ayina ulasirsa orucu tutsun. Kim de hasta olur veya yolcu bulunursa yedigi miktarda baska gunlerde oruc tutar."
Ebu Davud, Savm 2(2316).

460 - Yine Ebu Davud'un bir baska rivayetinde soyle denmektedir: "(Ramazan'da orucu yiyip, fidye odemeye ruhsat veren ayet) hamile ve emzikli kadinlar icin sabittir, mensuh degildir."
Nesai'de rivayet soyledir: "Orucu tutmaya dayanamayanlar orucu kendilerine (tahammul edilmez) bir mesakkat addedenler icin bir yoksula yetecek kadar fidye gerekir. Ayetin "Kim de hayir dusunerek (bir fakire yetecek miktardan fazlasini) verirse" hukmu mensuh degildir, bu onun icin daha hayirlidir. (Fidye vermektense) oruc tutmaniz daha hayirlidir. Ayetteki ruhsat, oruca takat getiremeyen veya sifasiz hastaliga yakalananlar icindir."
Nesai, Siyam 63, (4, 190-191).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:06
461 - Selemetu'bnu'l-Ekva (radiyallahu anh) anlatiyor: "Oruca takat getiremeyenler, bir fakire yetecek kadar fidye vermesi gerekir" ayeti indigi zaman orucu yiyip fidye verenler vardi. Bu hal muteakip ayetin inmesine kadar devam etti. Bu ayet oncekini neshetti. Yani asil hukum sudur: "Kim Ramazan ayinda hazir bulunursa orucunu tutsun."
Buhari, Tefsir, Bakara 2,26; Muslim, Siyam 149 (1145); Ebu Davud, Savm 2 (2315); Tirmizi, Savm 75, (798); Nesai, Siyam 63, (4, 190).

462 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'den, rivayete gore oruca gucu yetmeyenin fidye vermesi geregini beyan eden ayeti "fidyetun taamu mesakine" seklinde (yani fakirlerin yiyecegi kadar fidye) okudu ve bu ayetin mensuh oldugunu soyledi."
Buhari, Tefsir, Bakara 2, 26.

463 - Nu'man Ibnu Besir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Dua, ibadettir", sonra su ayeti okudu: "Rabbiniz: Bana dua edin ki size icabet edeyim. Bana ibadet etmeyi buyukluklerine yediremeyenler varya, alcalmis ve hakir olarak cehenneme gireceklerdir" buyurmuslardir" (Mu'min, 69).
Ebu Davud, Salat 358, (1479); Tirmizi, Tefsir 2, (2973, 3244), Daavat 2, (3369); Ibnu Mace, Dua 1, (3828).

464 - Rezin su ilave rivayeti kaydetti: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in Ashabi (radiyallahu anhum ecmain) sordular: Rabbimiz yakin midir, biz ona hafif sesle hitab edelim, uzaksa yuksek sesle taleblerimizi soyleyelim?" Bunun uzerine su ayet indi: "Kullarim sana benden sorarlarsa, (soyle ki) ben yakinim. Dua edenin duasina, bana dua ettigi takdirde icabet ederim" (Bakara, 186).
(Cami'u'l-Usul'de bu rivayet oncekinin devamidir).

465 - Bera Ibnu Azib (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ramazan orucu farz kilindigi vakit, Muslumanlar ay boyu kadinlara temas etmezlerdi. Bazi kimseler bu meselede nefislerine itimad edemiyorlardi. Bunun uzerine su mealdeki ayet nazil oldu: "...Allah nefsinize guvenmiyeceginizi biliyordu. Bu sebeple tevbenizi kabul edip sizi affetti." (Bakara, 187).
Buhari, Tefsir, Bakara 2, 27.

466 - Buhari, Ebu Davud ve Tirmizi'nin bir rivayetinde de soyle gelmistir: "Ashab-i Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'in (baslangicta) durumu soyleydi: Bir kimse oruclu iken, iftar vakti gelince, iftarini acmadan uyuyacak olsa, artik o gece yemedigi gibi ertesi gunu de yiyemez, o gunun aksamina kadar beklerdi. Kays Ibnu Sirma el-Ensari (radiyallahu anh) oruclu oldugu bir gunde iftar vakti girince hanimina gelerek yiyecek birsey olup olmadigini sordu. Kadin: "Hayir, yok!" ancak bekle, sana yiyecek ariyayim" dedi. Kays, gun boyu calisan birisiydi, beklerken uyuyakaldi. Hanimi gelince bakti ki uyuyor: "Eyvah mahrum kaldin, yiyemiyeceksin" diye eseflendi.
Ertesi gun, ogleye dogru Kays (radiyallahu anh) acliktan baygin dustu. Durumu Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a anlattilar. Bunun uzerine su ayet nazil oldu: "Oruc tuttugunuz gunlerin gecesi kadinlariniza yaklasmaniz size helal kilindi..." (Bakara, 187). Buna Muslumanlar fevkalede sevindiler. Arkadan, "Tanyerinde beyaz iplik, siyah iplikten sizce ayird edilinceye kadar yiyin, icin." Ravi der ki: "Bu ayet, Kays Ibnu Amr hakkinda nazil olmustur."
Buhari, Savm 15; Tirmizi, Tefsir 2, (2972); Ebu Davud, Savm 1, (2314); Nesai, Siyam 29, (4, 147-148).

467 - Sehl Ibnu Sa'd (radiyallahu anh) anlatiyore: "Beyaz iplik siyah iplikten, sizce ayrilincaya kadar yiyin icin" ayeti indigi zaman "tan yerinde" kelimeleri henuz nazil olmamisti. Bir kisim insanlar oruc tutacaklari zaman ayaklarina siyah ve beyaz (iplik) baglar, bunlar gorulunceye kadar yiyip icmeye devam ederlerdi. Bunun uzerine Cenab-i Hakk: "Tan yerinde" kelimelerini inzal buyurdu. O zaman herkes anladi ki burada beyaz ve siyah ipliklerden maksad gunduz ve gece imis."
Buhari, Savm 16, Tefsir, Bakara 2, 28; Muslim, Siyam 35, (1091).

468 - Bes kitapta da gelen bir baska rivayet soyle: "Adiy Ibnu Hatim (radiyallahu anh) biri siyah, biri beyaz iki kostek bagi aldi. Bir gece bunlara bakti fakat biri digerinden ayrilmiyordu. Sabah olunca durumu Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a soyle bildirdi: "Yastigimin altina biri siyah biri beyaz iki iplik koydum." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona takildi: "Beyaz iplikle siyah iplik senin yastiginin altinda iseler yastigin cok genis olmali."
Buhari, Tefsir, Bakara 2, 28, Savm 16; Muslim, Siyam 33, (1090); Ebu Davud, Savm 17, (2349); Tirmizi, Tefsir, 2 (2974-2975); Nesai, Siyam 29, (4, 148).

469 - Adiy'in bir baska rivayeti soyledir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a: "Ey Allah'in Resulu! Ayette gecen "beyaz ipligin siyah iplikten ayrilmasi"nedir, bunlar iki iplik degil mi?" diye sordum da bana: "Iki iplige bakti isen sen gercekten kalin enselisin" dedi ve su aciklamayi yapti: "Hayir iki iplik degil, onun biri gecenin karanligi, digeri de gunduzun beyazligidir."
Buhari, Tefsir, Bakara 2, 28.

470 - Bera (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ensar hac yapip da dondukleri zaman evlerine kapilarindan girmezlerdi. Onlardan biri hac donusu kapidan evine girdi. Fakat hemsehrileri onu bu davranisi sebebiyle kinadilar. Bunun uzerine su ayet nazil oldu: "Iyilik, evlere arkasindan girmeniz degildir. Kotulukten sakinan kimse (nin ameli) iyidir. Evlere kapilarindan girin" (Bakara, 189).
Buhari, Tefsir, Bakara 2, 29, Umre 18; Muslim, Tefsir, Nisa, (3026)

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:06
471 - Huzeyfe (radiyallahu anh), "Allah yolunda infak edin, kendinizi ellerinizle tehlikeye atmayin. Ihsanda bulunun. Allah ihsan edenleri sever" (Bakara, 195) mealindeki ayetle ilgili olarak demistir ki: "Bu ayet infak ile alakali olarak nazil oldu."
Buhari, Tefsir, Bakara 2,31.

472 - Eslem Ibnu Imran anlatiyor: Medine'den gazve icin yola ciktik. Niyetimiz Istanbul'du. Cemaatin basinda Abdurrahman Ibnu Halid Ibni'l-Velid vardi. Rum askerleri sirtlarini sehrin surlarina yaslamis mudafaada idiler. Bizden biri tek basina dusmana saldiriya gecti. Halk: "Dur, dur! Lailahe illallah, eliyle kenidini tehlikeye atiyor!" diye bagristilar. Ebu Eyyub el-Ensari hazretleri (radiyallahu anh) atilarak: "Ey ensar toplulugu, bu ayet bizim hakkimizda indi. Cenab-i Hakk, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a yardim edip, Islam galebe calinca biz: "Artik islerimizin basinda kalip, onlari yoluna koyalim" dedik. Bunun uzerine Allah'u Teala bu ayeti indirdi. Yani "Ellerimizle kendimizi tehlikeye atmak" demek malin-mulkun basinda kalip onlari duzene koymak icin cihadi terketmektir."
Tirmizi, Tefsir, Bakara 2, (2976); Ebu Davud, Cihad 23, (2512).

473 - Abdullah Ibnu Ma'kil (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ka'b Ibnu Ucre (radiyallahu anh)'ye "Oructan yahut sadakadan yahut kurbandan bir fidye lazimdir" (Bkara, 196) mealindeki ayetten sordum. Dedi ki: "Basimda bitler kaynastigi halde Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a goturuldum. Beni gorunce: "Mesakkatin, bu gordugum dereceye ulasacagini zannetmezdim. Bir koyun bulabilecek misin?" dedi. "Hayir" cevabini verdi. (Bunun uzerine su ayet nazil oldu: "...Icinizde hasta olan veya basindan rahatsiz varsa fidye olarak ya oruc tutmasi, ya sadaka vermesi ya da kurban kesmesi gerekir..." (Bakara, 196) Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Uc gun oruc tut veya her fakire yarim sa' yiyecek vermek suretiyle alti fakiri doyur, basini tras et" dedi. Bu ayet hassaten benim hakkimda nazil oldu, ancak umumen hapimize samildir."
Buhari, Tefsir, Bakara 2,32, Megazi 35, Tibb 16; Muslim, Hacc 80, 85 (1201); Tirmizi, Tefsir, Bakara 2, (2977); Ebu Davud, Menasik, 43, (1856); Ibnu Mace, Menasik 8, 6, (3079); Muvatta, Hacc, 239 (1-117); Nesai, Menasik 96, (5, 194-195).

474 - Ebu Umame et-Temimi anlatiyor: "Ben hac sirasinda, ucret mukabili hizmet veren birisi idim. Bana: "Senin haccin hac sayilmaz" dediler. Bilahere Ibnu Omer (radiyallahu anh)'e rastladim. O'na: "Ben hacc sirasinda, ucretle hizmet veren birisiyim, halk bana: "senin haccin hacc sayilmaz diyorlar" dedim. Ibnu Omer (radiyallahu anhuma): "Ihrama girmiyor, telbiye okumuyor, tavafta bulunmuyor musun?" dedi: "Hepsini yapiyorum" diye cevap verdim. Cevabim uzerine su aciklamayi yapti: "Senin haccin hacc sayilir. Nitekim Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir adam gelmis, senin bana sorduguna yakin seyler sormustu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sukut buyurdu ve adama cevap vermedi. Derken su ayet nazil oldu: "(Hacc mevsiminde, ticaret yaparak) Rabbinizden rizik istemenizde bir gunah yoktur..." (Bakara, 198). Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam) o adami cagirtarak, ayeti okudu ve: "Haccin hacc sayilir" buyurdu."
Ebu Davud, Menasik 7, (1733).

475 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Ukaz, Mecenne ve Zulmecaz cahiliye devrinin panayirlari idi. Islam geldigi zaman halk, hac mevsiminde ticaret yapmayi gunah addeder oldular. Bunun uzerine su ayet nazil oldu: "Hac mevsiminde Rabbinizden rizik taleb etmenizde sizin icin bir gunah yoktur." Ayeti Ibnu Abbas su sekilde okudu."
Buhari, Tefsir, Bakara 2,34, Hacc 150, Buyu 1; Ebu Davud, Menasik 5, (1732), 7, (1734).

476 - Yine Ibnu Abbas anlatiyor: "Yemen ahalisi, hacca geliyorlar fakat beraberlerinde azik almiyorlardi. "Biz mutevekkil kimseleriz" diyorlardi. Meke'ye gelince bu davranislarini halka sordular. Bunun uzerine Cenab-i Hakk su ayeti inzal buyurdu: "Aziklanin, ancak bilin ki, en hayirli azik takvadir" (Bakara, 197).
Buhari, Hacc 6; Ebu Davud, Menasik 4, (1730).

477 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Kisi ihramsiz olarak (yani Mekke'de ikamet edenler veya umre icin gelip, umreden sonra ihrami cikaranlar) Beytullah'i ziyaret eder. Bu imkan, hacc niyetiyle ihram giymeye kadar devam eder. Arafat'a cikinca, kime deve, sigir veya davardan kurban muyesser olmussa, diledigini kurban eder. Bunlardan biri olmazsa, ona hactaki, uc gunun orucu terettup eder. Bu gunler, arefe gununden evvele ait olmalidir. Bu uc gunun sonuncu gunu arefe gunune tesaduf ederse, bunda bir gunah yoktur. Sonra Arafat'da vakfe'ye gider ikindi namazindan aksam karanliginin gelmesine kadar vakfede kalir.
Ibnu Abbas anlatmaya uslubu biraz degistirerek devam ediyor.
"Sonra Arafat'tan insanlar sokun edince, orayi terketsinler. Topluca geceyi gecirecekleri yere (Muzdelife'ye) gelsinler. Orada Allah'i cokca zikretsinler, sabah vakti girmezden once bilhassa tekbir ve tehlili cok yapsinlar sonra buradan da topluca hareket etsinler. Cunku (eskiden beri) herkes buradan hareket ederdi. Cenab-i Hakk: "Insanlarin toplu olarak sokun ettigi yerden siz de sokun edin, (eski yaptiklarinizdan) Allah'a af dileyin. Allah bagislar ve merhamet eder" (Bakara, 199). Seytan taslayincaya kadar akmaya (ve cok zikretmeye) devam edin" buyurmustur.
Buhari, Tefsir, Bakara 2, 35.

478 - Ibnu Museyyeb anlatiyor: "Suheyb (radiyallahu anh) muhacir olarak Mekke'den yola cikti. Kureys'ten bazilari onu takibe basladilar. Bunun uzerine o da devesinden inerek sadaginda ne kadar ok varsa hepsini cikardi. Takipcilere: "Allah'a kasem olsun oklarimin hepsini atincaya kadar bana yetisemezsiniz. Sonra elimde durdukca kilicimi kullanacagim. Eger dilerseniz, size Mekke'de topraga gomdugum malin yerini soyleyeyim, mukabilinde siz de beni serbest birakin, yoluma devam edeyim" dedi. Takipciler teklifini kabul ettiler. (O da sag salim yoluna devam etti). Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yanina varinca su ayet nazil oldu: "Insanlardan oyle kimse de vardir ki, Allah'in rizasini isteyerek nefsini satin alir..." (Bakara, 207). Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Ebu Yahya'nin alis-verisi karli oldu" der ve ayeti tilavet buyurur", (Rezin'in ilavesidir. Bagavi ve Ibnu Kesir tefsirlerinde senedsiz olarak kaydederler).

479 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Cenab-i Hakk'in su sozleri nazil oldugu zaman: "Yetim rusdune erinceye kadar, onun malina o en guzel olanindan baska bir suretle yaklasmayin"; keza "Yetimlerin mallarini haksiz (ve haram) olarak yiyenler karinlarina ancak bir ates yemis olurlar. Onlar cilgin bir atese gireceklerdir" (Nisa 10) yaninda yetim bulunanlar hemen gidip yetimlerin yiyecegini ve icecegini kendilerinin yiyip iceceklerinden ayirdilar. Yetime ait yiyecek ve iceceklerden bir sey artsa ona dokunulmuyor, yiyinceye veya kokusup bozuluncaya kadar saklaniyordu. Bu hal, bir kisim muskilatlara sebep oldu. Durum Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a arzedildi. Bunun uzerine su ayet nazil oldu: "Sana yetimleri sorarlar. De ki: Onlari faydali ve iyi bir hale getirmek hayirlidir. Sayet kendileriyle bir arada yasarsaniz onlar sizin kardeslerinizdir" (Bakara 220). Bu ayet uzerine yetimlerin yiyeceklerini ve iceceklerini kendi yiyecek ve iceceklerine karistirdilar."
Ebu Davud, Vesaya 7, (2871); Nesai, Vesaya 11, (6, 256-257).

480 - Nafi anlatiyor: Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) Kur'an okudugu zaman, okuma isinden cikincaya kadar hic konusmazdi. Bir gun ben (Mushaf'i, yuzunden takip ediverdim, o da ezberden) Bakara suresini okudu. Bir ayete gelince bana: "Bu ayet ne hakkinda indi biliyor musun?" diye sordu. Ben "Hayir!" deyince: "Su, su mesele icin" diye acikladi, sonra (okumaya) devam etti.
Buhari, Tefsir, Bakara 2, 39.

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:06
481 - Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Yahudiler: "Kadina arka istikametinden temas edilirse cocuk sasi dogar" derlerdi. Bunun uzerine: "Kadinlariniz sizin (evlad yetistiren) tarlanizdir. O halde tarlaniza dilediginiz gibi gelin" ayeti nazil oldu" (Bakara 223).
Buhari, Tefsir, Bakara2, 39; Muslim, Nikah 117 (1435); Ebu Davud, Nikah 46, (2163); Tirmizi, Tefsir, Bakara 2, (2982).

482 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek: "Ey Allah'in Resulu mahvoldum" buyurdu. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Niye mahvoldun ne var?" diye sorunca acikladi: "Bu gece binegimi ters cevirdim (arka canibinden yanastim). "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hicbir cevap vermedi. Cenab-i Hakk peygamberine su ayeti vahyetti: "Kadinlariniz sizin tarlalarinizdir. Tarlaniza istediginiz gibi gelin." Duburunden ve hayiz halinde temastan kacinmak sartiyla onden, arkadan, nasil istersen oyle gel."
Tirmizi, Tefsir, Bakara 2, (2984).

483 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Allah, Ibnu Omer (radiyallahu anh)'i magfiret buyursun, bir hususta yanilmisti. Su Ensariler putperestti ve ehl-i kitaptan Yahudilerle birlikte idiler. Ensar (Islam'dan once) ilim yonuyle Yahudilerin kendilerinden ustun olduklarina inanirlardi. Bu sebeple onlarin bircok davranislarini aynen taklid ediyorlardi. Ehh-i kitaba has adetlerden biri de kadinlarina tek istikametten (yani on cihetten) yanasirlardi. Bu, kadin icin de en uygun tarzdi. Ensar toplulugu, bu adeti de Yahudilerden aynen almisti. Kureysliler ise, kadinlari hos olmayan sekilde acarlar, onlara arka cihetlerinden, on cihetlerinden, sirt ustu yatmis vaziyette yenesirlardi. Medine'ye muhacir olarak Mekkeliler gelince onlardan bir erkek Medineli bir kizla evlendi. Erkek, kadina Kureys usulunce temas etmek istedi. Kadin buna musaade etmedi. "Bizde kadina tek istikametten temas edilir, sen de oyle yap, aksi halde bana dokunma" dedi.
Onlarin bu ihtilafi buyudu ve herkes duydu. Oyle ki Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a da intikal etti. Bunun uzerine Cenab-i Hakk su ayeti inzal buyurdu: "Kadinlariniz (cocuk yetistirdiginiz) tarlanizdir. Tarlaya dilediginiz gibi gelin" (Bakara 223). "Diledigi gibi" den maksad (istikamet olarak) onlerinden, arkalarindan, sirt ustu yatmis olarak. Ancak bu gelis cocuk mahalline olacak."
Ebu Davud, Nikah 46, (2164).

484 - Ummu Seleme (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Kadinlariniz (cocuk yetistirdiginiz) tarlalarinizdir, tarlaniza dilediginiz gibi gelin" ayetiyle ilgili olarak soyle buyurdu: "Tek yoldan (ki o da cocuk yoludur) olmak kaydiyla dilediginiz sekilde temas kurun"
Tirmizi, Tefsir, Bakara, (2983).

485 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Kur'an'daki: "Allah sizi (dil aliskanligi olarak maksadsiz yapilan) lagv yeminleriniz icin muaheze etmez"ayeti kisinin sozunde sikca kullandigi, "vallahi evet", "billahi hayir" gibi yeminleri icin nazil oldu."
Buhari, Eyman 14, Tefsir, Maide 8; Ebu Davud, Eyman 7, (3254); Muvatta, Eyman 9, (2, 477).
Yukaridaki metin Buhari'den alinmadir. Hadisi, Ebu Davud hem Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in sozu olarak hem de Hz. Aise (radiyallahu anha)'nin sozu olarak iki sekilde rivayet etmistir.
Imam Malik Muvatta'da bu hadisle ilgili olarak sunu soyler: "Bu mevzuda isittigimin en guzeli sudur: "Ayette gecen "Lagv", bir kimsenin oyle bildigi icin bir sey hakkinda yaptigi yemindir, ancak sonradan, o seyin, bildigi gibi olmadigini anlar. Bu durumda yaptigi yemin icin kefaret gerekmez. Ancak bir kimse de cikip, gunahkar ve yalanci oldugunu bile bile, birilerini memnun etmek veya bir mali elde etmek icin yemin ederse bu oylesine buyuk bir gunahtir ki, bunun kefareti yoktur."

486 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Kur'an-i Kerim'deki: "Kocalari, bekleme muddeti icinde barismak isterlerse onlari geri almaya (herkesten) cok layiktirlar..." (Bakara 228) ayeti hakkinda sunu soyledi: "Erkek hanimini uc talakla da bosasa hanimini geri almaya herkesten daha cok hak sahibi idi. Ancak bu hukum, Cenab-i Hakk'in su sozu ile neshedildi: "Bosanma iki defadir. Ya iyilikle tutma ya da iyilik yaparak birakmadir..." (Bakara 229).
Ebu Davud, Talak 10, (2195); Nesai, Talak 74, (6, 212).

487 - Urvetu'bnu'z-Zubeyr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Cahiliye devrinde kisi hanimini bosar, iddeti sona ermeden geri almak isterse, alma hakkina sahipti. Bu sekilde bin kere bosayip geri donebilirdi. (Bu hal bir adamin su hadisesine kadar devam etti.) Bir gun adam hanimini bosadi ve iddeti dolmak uzere iken hanimini geri aldi, sonra tekrar bosadi ve hanimina: "Allah'a kasem olsun seni evime almiyorum ve ebediyen baskasina da helal olmayacaksin" dedi. Kadin: "Bu nasil olur?" deyince, adam: "Seni bosuyorum, iddetin dolmadan tekrar geri alacagim ve bu boylece devam edip gidecek" dedi. Kadin Hz. Aise (radiyallahu anha)'ye gitti, durumu anlatti. Hz. Aise cevap vermedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i bekledi. Gelince vak'ayi anlatti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da cevap vermedi (vahiy bekledi). Cenab-i Hakk su ayeti inzal buyurdu: "Bosama iki defadir ya iyilikle tutma ya da iyilik yaparak birakmadir" (Bakara 229). O gunden itibaren insanlar bu yeni talaka yoneldiler, bosayan da bosamayan da. "
Tirmizi, Talak 16, (1192); Muvatta, Talak 80, (2, 588). (Parantez icindeki aciklayici kisimlar Tirmizi'deki ziyadeden alinmistir.

488 - Ma'kil Ibnu Yesar (radiyallahu anh) anlatiyor: Benim bir kizkardesim vardi. Evlenmek icin buna muracaat edenler oldu. Fakat kimseye musbet cevap vermiyordum. Derken amcamin oglu istedi. Kiz kardesimi ona nikahladim. Allah'in diledigi kadar bir muddet beraber yasadilar. Sonra amcam oglu onu talak-i ric'i ile bosadi. Ancak tekrar almadan terketti. Iddeti tamamlandi. Kiz kardesimle evlenmek isteyenler bana muracaat edince amcam oglu da, muracaat ederek tekrar almak istedi. Kendisine: "Daha once de cok isteyenler oldu, kimseye vermedim, seni hepsine tercih ederek sana verdim, seninle evlendirdim. Sen onu talak-i ric'i ile bosadin. (Geri alma hakkin oldugu halde terkettin ve iddeti doldu. Baskalari istemeye gelince, sen de talib oldun, taleble almak istiyorsun. Allah'a kasem olsun onu asla sana vermeyecegim" dedim. Ma'kil der ki: Bunun uzerine benim hakkimda su ayet nazil oldu: "Kadinlari bosadiginiz zaman iddetlerini bitirdiler mi, aralarinda mesru bir surette anlastiklari takdirde, artik kendilerini kocalarina nikah etmelerin engel olmayin" (Bakara 232). Yine Ma'kil ilave ediyor: "Ayet uzerine, yeminim icin kefarette bulundum ve kiz kardesimi, eski kocasina nikahladim"
Buhari, Tefsir, Bakara 2, 40, Talak 44; Ebu Davud, Nikah 21,(2087); Tirmizi, Tefsir, Bakara 2, (298).
Buhari'nin bir rivayetinde soyle denir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ma'kil'i cagirdi, ayeti kendisine tilavet buyurdu. Bunun uzerine o, muskulpesendligi birakti ve Allah'in emrine boyun egdi"
Buhari, Talak 44.

489 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) Kur'an'in: "(Vefat iddeti bekleyen) kadinlari nikahla isteyeceginizi citlatmanizda.... uzerinize bir vebal yoktur" (Bakara 235) ayetinden maksadi, "Evlenmeyi arzu eden kisinin: "Ben nikahlanmak istiyorum, kadina ihtiyacim var, saliha bir kadina kavusmak istiyorum" demesidir" diye aciklamistir.
Buhari, Nikah, 34.

490 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hendek Savasi sirasinda "Allah onlarin evlerini ve kabirlerini atesle doldursun, bizim orta namazimizamani oldular, gunas batincaya kadar kilamadik" buyurdu.
Bir rivayette: "Bizi, salat-i vusta olan ikindi namazindan alikoydular" denir. Bir diger rivayette: "Sonra ikindiyi aksamla yatsi arasinda kildik" denir.
Buharí, Tefsir, Bakara 2, 42, Cihad 98, Megazi 29, Daavat 58; Muslim, Mesacid 202-206, (627); Ebu Davud 5, (409); Tirmizi, Tefsir, Bakara 2, (2987); Nesai, Salat 14 (1, 236); Ibnu Mace, Salat 6, (684).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:07
491 - Hz. Aise'nin azadlisi Ebu Yunus anlatiyor: "Hz. Aise (radiyallahu anha), kendisine bir mushaf yazmami emretti ve dedi ki: "Su ayete gelince bana haber ver: "Namazlara ve bilhassa orta namazina devam edin" (Bakara, 238). Yazarken bu ayete gelince ona haber verdim. Bana sunu imla ettirdi: "Namazlara ve orta namazina ve ikindi namazina devam edin ve Allah icin yalvaranlar olarak eda edin" (Bakara, 238). Hz. Aise (radiyallahu anha): "Ben bunu Resulullah'dan isittim" dedi.
Muslim, Mesacid 207. (629); Ebu Davud, Salat 5, (410); Tirmizi, Tefsir, Bakara 2, (2986); Nesai, Salat 6, (1, 236); Muvatta, Salat 25, (1, 138-139).

492 - Amr Ibnu Rafi (radiyallahu anh)'nin anlattigina gore, "Hz. Hafsa (radiyallahu anha)'ya bir mushaf yaziyormus. Hz. Hafsa (radiyallahu anha) kendisinden,onceki hadiste -(Ebu Yunus'tan) Hz. Aise'nin- taleb ettigi hususu aynen taleb ettigini anlatmistir."
Muvatta, Cma'a 25, (1, 139).

493 - Sakik Ibnu Utbe, Bera Ibnu'l-Azib (radiyallahu anhuma)'ten naklettigine gore, demistir ki: "Once su ayet nazil oldu: "Namazlara ve bilhassa ikindi namazina devam edin." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunu bize Allah'in diledigi muddetce okudu. Sonra Allah bunu nashetti ve su ayeti indirdi: "Namazlara ve bilhassa orta namazina devam edin." Sakik'in yaninda oturmakta olan bir zat kendisine: "Oyle ise bu ikindi namazidir." Bera dedi ki: "Ben bu ayetin nasil nazil oldugunu Allah'in nasil neshettigini sana haber verdim."
Muslim, Mesacid 208, (630).

494 - Imam Malik (rahimehumullah)'e ulastiginagore, Ali Ibnu Ebi Talib (radiyallahu anh)'e Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), Kur'an'da zikri gecen "orta namaz"a (salatu'l-vusta) sabah namazi demislerdir.
Muvatta, Cema'a 28, (1, 137). Tirmizi, bu hadisi Ibnu Abbas ve Ibnu Omer'den muallak (senetsiz) olarak zikretmistir. Tirmizi, Salat 133, (182).

495 - Zeyd Ibnu Sabit ve Hz. Aise (radiyallahu anhuma) "Orta namazi, oglen namazidir" derlerdi.
Muvatta, Cema'a 27, (1, 139); Tirmizi, Salat 133, (182); Ebu Davud, Salat 5, (411).

496 - Ebu Davud'un Zeyd (radiyallahu anh)'den kaydettigine gore, Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ogle namazini zevalden sonra sicagin en siddetli oldugu saatte kilardi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in kildigi namazlar icinde ashabina en zor geleni bu namaz idi. Bunun uzerine su ayet nazil oldu: "Namazlara ve orta namazina devam edin." Zeyd devamla dedi ki: "(Orta namazi, oglen namazidir, zira) bundan once iki namaz var (birisi geceden -yatsi-, digeri gunduzden -sabah-), ondan sonra da iki namaz var (biri gunduzden -ikindi- digeri geceden -aksam-)".
Ebu Davud, Salat 5, (411).

497 - Abdullah Ibnu'z-Zubeyr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Osman (radiyallahu anh)'a, Bakara suresinde gecen: "Sizden zevceler (ini geride) birakip olecek olanlar eslerinin (kendi evlerinden) cikarilmayarak yilina kadar faidelenmesini (bakilmasini) vasiyyet etsinler" (Bakara 240), ayeti diger bir ayetle (Bakara, 234) neshedildigi halde nicin bu mensuh ayeti de Kur'an-i Kerim'e yaziyorsunuz?" diye sordum. Bana su cevabi verdi: "Ey kardesim oglu bu ayeti terk mi edelim, (bunu mu soyluyorsun)? Hayir, ben hicbir seyi yerinden oynatmam."
Buhari, Tefsir, Bakara, 2, 45.

498 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Her seyin bir serefi var. Kur'an-i Kerim'in serefesi de Bakara suresidir. Bu surede bir ayet vardir ki, Kur'an ayetlerinin efendisidir: "Ayetu'l-Kursi".
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 2, (2881).

499 - Ubey Ibnu Ka'b (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana: "Ey Ebu'l-Munzir, Allah'in Kitabindan ezberinde bulunan hangi ayetin daha buyuk oldugunu biliyor musun?" diye sordu. Ben: "O Allah ki, O'ndan baska ilah yoktur, O, Hayy'dir, Kayyum'dur (yani diridir her seyekiyam saglayandir" (Bakara, 225) -ki buna Ayet'u'l-Kursi denir- dedim. Gogsume vurdu ve: "Ilim sana mubarek olsun ey Ebu'l-Munzir!" dedi."
Muslim, Musafirin 258, (810); Ebu Davud, Vitr, 17, (Salat 325, (1460).

500 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) beni Ramazan zekatini muhafazaya tayin etmisti. Derken kara bir adam gelerek zahireden avuc avuc almaya basladi. Ben derhal kendisini yakaladim ve: "Seni Resulullah(aleyhissalatu vesselam)'a cikaracagim" dedim. Bana: "Ben fakir ve muhtac bir kimseyim, ustelik uzerimde bakmak zorunda oldugum coluk-cocuk var, ihtiyaclarim cidden coktur, siddetlidir" dedi. Ben de onu saliverdim. Sabah olunca Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
-Ey Ebu Hureyre! Dun aksamki esirini ne yaptin? diye sordu. Ben:
-Ey Allah'in Resulu: Bana siddetli ihtiyacindan ve coluk-cocuktan dert yandi. Bunun uzerine ona aciyarak saliverdim, dedim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
-Ama o sana muhakkak yalan soyledi. Haberin olsun, o tekrar gelecek! buyurdu. Bu sozunden anladim ki, herif tekrar gelecek. Binaenaleyh onu beklemeye basladim. Derken yine geldi ve zahireden avuclamaya basladi. Ben de derhal yakaladim ve: "Seni mutlaka Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a cikaracagim" dedim. Yine yalvararak: "Beni birak, gercekten cok muhtacim, uzerimde coluk-cocuk var, bir daha yapmam" dedi. Ben yine acidim ve saliverdim.
Ertesi gun Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
-Ey Ebu Hureyre, dun geceki esirini ne yaptin? diye sordu. Ben:
-Ey Allah'in Resulu, bana ihtiyacindan coluk-cocugundan dert yandi. Ben de acidim ve saliverdim, dedim. "Ama" dedi, Resulullah: "O yalan soyledi fakat yine gelecek."
Ucuncu sefer yine gozetledim. Yine geldi ve zahireden avuc avuc almaya basladi. Onu yine yakalayip:
-Seni mutlaka Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e goturecegim. Bu ucuncu gelisin, ustelik sikilmadan baska gelmeyecegim deyip yine de geliyorsun, dedim. Yine bana rica ederek soyle soyledi: "Birak beni, sana birkac kelime ogreteyim de Allah onlarla sana fayda ulastirsin". Ben:
-Nedir bu kelimeler soyle! dedim. Bana dedi ki:
-Yataga girdin mi Ayetu'l-Kursi'yi sonuna kadar oku. Bunu yaparsan Allah senin uzerine muhafiz bir melek diker, sabah oluncaya kadar sana seytan yaklasamaz dedi. Ben yine acidim ve serbest biraktim.
Sabah oldu, Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Dun aksamki esirini ne yaptin?" diye sordu. Ben:
-Ey Allah'in Resulu, bana birkac kelime ogretecegini, bunlarla Allah'in bana faide ihsan buyuracagini soyledi, ben de kendisini yine serbest biraktim, dedim. Resul-i Ekrem (aleyhissalatu vesselam):
-Neymis onlar? dedi. Ben:
-Efendim, dosegine uzandigin vakit Ayetu'l-Kursi'yi basindan sonuna kadar oku. (Bunu okursan) Allah'in koyacagi bir muhafiz uzerinden eksik olmaz ve ta sabaha kadar seytan sana yaklasmaz! dedi, cevabini verdim.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunun uzerine: "(Bak hele!) o koyu bir yalanci oldugu halde, bu sefer dogru soylemis. Ey Ebu Hureyre! Uc gecedir kiminle konustugunu biliyor musun?" dedi. Ben:
-Hayir! cevabini verdim.
-O bir seytandi buyurdular.
Buhari, Vekale 10.

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:07
501 - Ebu Eyyub (radiyallahu anh) anlatmistir ki: "Kendisinin bir hucresi vardi ve icinde hurma bulunuyordu. Buraya bir gulyabani (cin) dadanmis gelip hurmadan aliyordu. Bu durumu Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a acti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kendisine "Git, tekrar gorecek olursan "Allah'in adiyla, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a icabet et" dersin" buyurdu.
Ebu Eyyub der ki: (Bekledim, tekrar gelince) yakaladim. Ancak, bir daha gelmeyecegine dair yemin etti, ben de saliverdim. Sonra Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la karsilastigimda Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Esirin ne oldu?" diye sordu. Ben: "Bir daha gelmeyecegine dair yemin etti (ben de biraktim)" dedim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "O yalan soylemis, o yalana aliskindir" buyurdu.
Ebu Eyyub, bir baska sefer yine geldigini, yakalayinca gelmeyecegine dair yine yemin ettigini, yemini uzerine saliverdigini anlatir. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) tekrar: "Esirin ne oldu?" diye sorar. "Gelmeyecegine dair yemin edince biraktim" der. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Yalan soylemis, o zaten yalana aliskindir" buyurur.
Ebu eyyub (radiyallahu anh) ucuncu sefer yine yakalar ve: "Bu sefer seni birakmayacagim, mutlaka Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a kadar goturecegim" der. Bunun uzerine cin: "(Dinle beni) sana muhim bir sey hatirlatacagim: Ayet'u'l-Kursi varya onu evinde oku. O takdirde sana hic ne seytan ne baskasi yaklasamaz" der. (Ebu Eyyub yine salar) ve Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelir. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Esirin ne oldu?" diye sorar. Olup biteni haber verince: "(Hayret), yalanci oldugu halde bu sefer dogruyu soylemis" buyurur."
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 3, (2883).

502 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Dinde zorlama yoktur" (Bakara 256) ayeti Ensar hakkinda inmistir. Soyle ki: Medine'de cocugu yasamayip olen kadinlar, "cocugum yasarsa Yahudi dini uzerine yetistirecegim" diye adakta bulunurdu. Benu Nadir Yahudileri Medine'den suruldukleri vakit, bunlar arasinda Yahudilestirilmis cok sayida Ensar cocugu vardi. Ensariler: "Cocuklarimizi onlara terketmeyiz" dediler. Bunun uzerine Cenab-i Hakk: "Dinde zorlama yoktur, artik iman ile kufur apacik meydana cikmistir..." (Bakara) ayetini inzal buyurdu."
Ebu Davud, Cihad 126, (2682).

503 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hz. Ibrahim (aleyhisselam)'in su sozleriyle ifade ettigi supheyi yasamaya biz ondan daha layikiz: "Ey Rabbim oluleri nasil diriltecegini bana goster" demis, (Allah: "Buna) inanmadin mi yoksa" demis, o da: "Inandim, fakat kalbimin, (gozumle gorerek) yatismasi icin (istedim, diye) soylemisti." (Bakara, 260).
Allah, Lut (aleyhisselam)'a rahmetini bol kilsin, aslinda o cok muhkem bir kaleye siginmisti.
Eger, Hz. Yusuf (aleyhisselam)'un kaldigi muddetce hapiste ben kalsaydim, davete icabet ederdim."
Buhari, Enbiya 11, 15, 19, Tefsir, Yusuf 5, Ta'bir 9; Muslim, Iman 238, (151), Fedail 152, (151); Tirmizi, Tefsir, Yusuf 12, (3115).

504 - Tirmizi'nin bir rivayetinde Hz. Yusuf'la ilgili olarak Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustur: "Kerim oglu Kerim oglu Kerim oglu Kerim; Ibrahimoglu Ishakoglu Yakuboglu Yusuf'tur.
Ve ilave etti: "Sayet, hapiste onun yerine ben yatmis olsaydim da, sonunda bana elci gelseydi, cikma hususunda hemen cevap verirdim." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) arkadan su ayeti okudu: "Kendisine elci gelince, "Efendine don de ellerini kesen o kadinlarin zoru neydi kendisine sor" dedi.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) devamla sunu soyledi: "Allah Teala'nin rahmeti Lut'a olsun, o aslinda cok saglam bir kaleye siginmisti. Allah ondan sonra, her peygamberi kavminden kalabalik bir ceaat icinde gonderdi."
Tirmizi, Tefsir, Yusuf, (3115).

505 - Ubeyd Ibnu Umayr anlatiyor: "Omer Ibnu'l-Hattab (radiyallahu anh) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabina sordu. "Su ayet kimin hakkinda nazil olmustur?
"Sizden herhangi biri arzu edermi ki, hurmalardan, uzumlerden kendisinin bir bahcesi olsun, altindan irmaklar aksin, orada kendisinin her cesit meyveleri bulunsun. Fakat ona ihtiyarlik coksun, acizve kucuk cocuklari da olsun, derken o bahceye icinde bir ates bulunan bir bora isabet etsin de o, yaniversin? (Bakara, 266).
Cemaat: "Allah ve Resulu daha iyi bilir" cevabini verdi. Hz. Omer (radiyallahu anh) bu cevaba kizdi ve: "Biliyoruz veya bilmiyoruz" deyin dedi.
Bunun uzerine Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Bu hususta icimden bir seyler geciyor ey muminlerin emiri" dedi. Hz. Omer (radiyallahu anh) ona: "Ey kardesimin oglu soyle onu, kendini kucuk gorme" dedi. Ibnu Abbas: "Bu, bir is icin misal olarak verilmistir" deyince Hz. Omer: "Hangi is icin?" diye tekrar etti. Ibnu Abbas da: "Zengin bir kimsenin isi icin, oyle ki bu zengin Allah'a kulluk ve itaatini yerine getiriyordu. Sonra Allah ona seytani gonderdi. (Zengin onun igvasina kapilarak gunahlar esledi ve sonunda butun (salih) amellerini batirdi."
Buhari, Tefsir, Bakara 47.

506 - Bera (radiyallahu anh): "Igrenmeden alamayacaginiz pis seyleri vermeye kalkmayin..." (Bakara, 267) mealindeki ayet biz ensarlar hakkinda indi" dedi ve anlatti: "Biz hurma yetistiren kimselerdik. Herkes, hurmasindan az veya cok olusuna gore tasadduk ederdi. Bu cumleden olarak, kisi bir iki hurma salkimi getirir onu mescide asardi. Mescidde kalan Ehl-i Suffa'nin yiyecegi yoktu. Bunlardan biri aciktigi zaman, salkima gelir, sopasiyla vurur, ondan bir miktar hurma dusurur ve yerdi. Hayri dusunmeyenlerden bazilari, icerisinde kalitesiz hurmalarin cokca bulundugu salkimlardan, bazilari kirik adi salkimlardan getirip asiyordu. Bunun uzerine Cenab-i Hakk su ayeti indirdi: "Ey iman edenler: Kazandiklarinizin temizlerinden ve size yerden cikardiklarimizdan sarfedin; igrenmeden alamiyacaginiz pis seyleri vermeye kalkmayin. Allah'in mustagni ve ovulmeye layik oldugunu bilin." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ayeti soyle aciklar: "Sizden biri, sadaka olarak verdigi seyin benzeri, kendisine verildigi takdirde onu istemeye istemeye, utanarak alacagi seyden almamasina dikkat etsin." Ibnu Abbas der ki: "Bundan sonra hepimiz, sahib oldugumuz seylerin iyilerinden verir olduk."
Hadisi, Tirmizi rivayet eder ve sahih oldugunu belirtir. (Tefsir, (2990). Hadisi Ibnu Mace, Zekat'in 19, (1822) babinda kaydeder.

507 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Seytan da, melek de insanogluna sokularak onun kalbine birtakim seyler atarlar. Seytanin isi kotuluge cagirmak, sonu fena ve zararli olan seylere tesvik etmek ve hakki yalanlamak, haktan uzaklastirmaktir. Melegin isi hak ve hayra, iyilige cagirmak ve kotulukten uzaklastirmaktir. Kim icinde hakka, hayira, iyilige cagiran bir ses duyarsa bilsin ki bu Allah'tandir ve hemen Allahu Teala'ya hamdetsin. Kim de icinde serr ve inkara cagiran bir fisilti duyarsa ondan uzaklassin ve hemen seytandan Allah'a siginsin." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu sozlerine su mealdeki ayeti ekledi: "Seytan sizi fakir olacaksiniz diye korkutur, size cimriligi emreder.." (Bakara 268).
Tirmizi, Tefsir, (2991).

508 - Mervan el-Esfar'in anlattigina gore, Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma): "..Icinizdekini aciklasaniz da gizleseniz de Allah sizi onunla hesaba ceker ve diledigini bagislar, diledigine azab eder, Allah her seye kadirdir." (Bakara 284) ayetinin muteakip ayet tarafindan neshedildigini soylemistir."
Buhari, Tefsir, Bakara 54, 55.

509 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Cenab-i Hakk'in su mealdeki sozu nazil olunca: "Icinizdekini aciklasaniz da gizleseniz de Allah sizi onunla hesaba ceker ve diledigini bagislar, diledigine azab eder..." (Bakar, 284) bu ihbar Sahabe (radiyallahu anhuma)'ye cok agir geldi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a geldiler, diz cokup oturdular ve dediler ki: "Ey Allah'in elcisi, bize yapabilecegimiz isler emredildi: Namaz, oruc, cihad ve sadaka, bunlari yapiyoruz. Ama Cenab-i Hakk sana su ayeti inzal buyurdu. Onu yerine getirmemiz mumkun degil." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara: "Yani sizler de sizden onceki Yahudi ve Hiristiyanlar gibi "dinledik ama itaat etmiyoruz" mu demek istiyorsunuz? Hayir oyle degil soyle deyin: "Isittik itaat ettik. Ey Rabbimiz affini dileriz, donus Sana'dir." Cemaat bunu okuyup, dilleri ona alisinca, bir muddet sonra Cenab-i Hakk su vahyi inzal buyurdu: "Peygamber ve inananlar O'na Rabbi'nden indirilene inandi. Hepsi Allah'a, meleklerine, kitaplarina, peygamberlerine inandi. "Peygamberleri arasinda hicbirini ayirdetmeyiz, isittik, itaat ettik, Rabbimiz! Affini dileriz, donus sanadir" dediler" (Bakara 285).
Ashab bunu yapinca Allah, onceki ayeti neshetti ve su ayeti inzal buyurdu: "Allah kisiye ancak gucunun yetecegi kadar yukler; kazandigi iyilik lehine, ettigi kotuluk de aleyhinedir. Rabbimiz! Eger unutacak veya yanilacak olursak bizi sorumlu tutma. (Resulullah bu duayi yapinca Allah Teala hazretleri: Pekala, yaptim buyurmustur). Rabbimiz bizden oncekilere yukledigin gibi bize de agir yuk yukleme! (Allah Teala hazretleri: Pekiyi buyurmustur). Rabbimiz! Bize gucumuzun yetmiyecegi seyi tasitma (Rabb Teala hazretleri: Pekiyi dedi). Bizi affet, bizi bagisla, bize aci. Sen Mevlamizsin, kafirlere karsi bize yardim et (Rabb Teala buna da Pekiyi demistir).
Muslim, Iman 199, (125).

510 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah Teala, ummetim, icinden gecen fena seylerle amel etmedikce veya onu konusmadikca o sey yuzunden ummetimi hesaba cekmeyecektir."
Buhari, Eyman Ve'n-Nuzur 15, Itk 6, Talak 11; Muslim, Iman 201, (127); Ebu Davud, Talak 15, (2209); Nesai, Talak 22 (6, 156); Tirmizi, Talak 8, (1183); Ibnu Mace, Talak 14, (2540).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:07
AL-I IMRAN SURESI

511 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su mealdeki ayeti okudu: "(Habibim) Sana Kitab'i indiren O'dur. Ondan bir kisim ayetler muhkemdir ki bunlar Kitab'in anasi (temeli)dir. Diger bir kismi da mutesabihlerdir. Iste kalblerinde egrilik bulunanlar sirf fitne aramak (otekini berikini saptirmak) ve (kendi arzularina gore) onun te'viline yeltenmek icin onun mutesabih olanina tabi olurlar. Halbuki onun te'viliniAllah'dan baskasi bilmez, ilimde yuksek gayeye erenler ise; "Biz ona inandik, hepsi Rabbimiz katindadir" derler. (Bunlari) salim akillilardan baskasi iyice dusunmez."
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ayetin okunmasini tamamlayinca bana sunu soyledi: "Kur'an'in mutesabih ayetlerine tabi olanlari gordugunuz vakit bilin ki onlar Allah'in ayette haber verdigi kimselerdir, onlardan sakinin."
Buhari, Tefsir, Al-i Imran 1; Muslim, Ilim 1, (2665); Tirmizi, Tefsir, Al-i Imran (2996);Ebu Davud, Sunne 2, (4598).

512 - Said Ibnu Cubeyr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam gelerek, Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a "Ben Kur'an'da bazi ayetler goruyorum onlar bana aralarinda ihtilafli geliyor" dedi. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Nelermis onlar?" diye sorunca adam su ayetleri okudu: "Sur'a uflendigi zaman, aralarinda o gun (boburlenecekleri) soylari soplari olmadigi gibi, (birbirlerinin halini) de soramazlar" (mu'minun, 101). Halbuki su ayet de var: "Birbirlerine donup sorusurlar" (Saffat 27).
Bir ayette soyle denir: "O gun inkar edip peygambere bas kaldirmis olanlar, yerle bir olmayi ne kadar isterler ve Allah'tan bir soz gizleyemezler" (Nisa 42). Halbuki su ayet var: "Sonra, Rabbimiz Allah'a and olsun ki bizler puta tapanlar degildik, demekten baska care bulamazlar" (En'am, 23).
Nazi'at suresinde: "Ey inkarcilar! Sizi yaratmak mi daha zordur, yoksa gogu yaratmak mi? Ki onu Allah bina edip yukseltmis ve ona sekil vermistir. Gecesini karanlik yapmis, gunduzunu aydinlatmistir. Ardindan yeri duzenlemistir" (27-30) buyuruyor.
Burada gogun yaratilisi yerin yaratilisindan oncedir: "Ey Muhammed onlara de ki: "Siz yeri iki gunde yaratani mi inkar ediyor ve O'na esler kosuyorsunuz! O alemlerin Rabbi'dir. O yeryuzune sabit daglar yerlestirdi, onu bereketli kildi. Arayanlar icin yeryuzunde gidalarini normal olarak dort gun (dort mevsim) icinde yetistirmesi kanununu koydu. Sonra duman halinde bulunan goge yoneldi. Ona ve yeryuzune "Isteyerek veya istemeyerek buyruguma gelin" dedi, ikisi de: "Isteyerek geldik" dediler (Fussilet, 9-11).
Kur'an'da: "Allah affedici, merhametli oldu", "Allah aziz ve hakim oldu", "Allah isitici ve gorucu oldu" denmektedir. Sanki, Allah eskiden boyle olmus bitmis gibi ifade edilmektedir."
Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) su cevabi verdi: "Sur'a ilk uflemede onlarin aralarinda hicbir bag olamaz, Allah'in diledikleri disinda herkes gokte olsun yerde olsun bu ilk uflemede baygin duser. Iste bu bayginlik aninda bag da yok, hal hatir sorma da yok. Sonra ikinci uflemede birbirlerine gelip sorusurlar."
Ibnu Abbas devam etti: "...Rabbimiz Allah'a and olsun ki biz puta tapanlar degildik" ayeti ile;
"...Allah'tan bir sey gizleyemezler" ayetine gelince: "Allah Teala ihlas sahiplerinin gunahlarini affeder. Bunun uzerine musrikler: "Gelin bir de "Musrik degildik" diyelim" derler. Allah da onlarin agizlarini muhurler. Vucudlarindaki her bir uzuv yaptigi isleri soyler. O sirada, Allah'in hicbir sozu gizlemedigi bilinir. O'nun yaninda: "Inkar edenler: "Keske Musluman olsaydik" temennisinde bulunacaklardir" (Hicr, 2).
Diger soruna gelince: Allah yeri iki gunde yaratti. Sonra goge yoneldi, baska iki gunde de onu yedi kat olarak tanzim etti, sonra diger iki gunde arzi duzenledi yani yaydi, arzdan su ve otlak cikardi. Arzda daglar, agaclar, tepeler ve arzla sema arasinda bulunan seyleri yaratti. Bunu Cenab-i Hakk: "Ardindan yeri duzenlemistir" (Naziat, 30) kelam-i serifleriyle ifade buyurmaktadir. Boylece arz ve icindekiler dort gunde yaratilmis olmaktadir. Semavat da iki gunde yaratilmis olmaktadir.
"Allah affedici, merhametli oldu" kelamina gelince, Allah kendisini bu sekilde isimlemistir, yani O hep boyle olmustur ve boyle olacaktir, Allah her ne irade buyurdu ise irade buyurdugu sey mutlaka olmustur.
Yazik sana, Kur'an (ayetleri) sana ihtilafli gelmemeli. Cunku onun tamami Aziz ve Celil olan Allah'tandir."
Buhari, Tefsir, Ha-Mim, Secde (Fissilet) 1.

513 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Bedir savasinda Kureys'i yendikten sonra Medine'ye dondugu zaman Yahudileri toplayarak onlara: "Kureys'in basina gelen musibet size de gelmeden Musluman olun" dedi. Onlar cevaben: "Ey Muhammed, Kureys'ten savasmasini bilmeyen top bir grubu maglub etmen sakin seni aldatmasin. Sayet bizimle savasacak olursan bizim kimler oldugumuzu ogrenecek ve bizim gibisiyle hic karsilasmadigini anlayacaksin!" dediler. Bunun uzerine Cenab-i Hakk su ayeti indirdi: "(Habibim), "O (Yahudi) kafirlerine de ki: Yakinda maglub olacaksiniz ve (toptan) cehenneme suruleceksiniz. O, ne kotu yataktir, (Bedir muharebesinde) karsilasan iki grub hakkinda sizin icin muhakkak bir ibret vardi. (Onlardan) bir grub Allah yolunda dovusuyordu, digeri ise kafirdi" (Al-i Imran, 12-13).
Ebu Davud, Harac 22 (3001).

514 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Her peygamberin peygamberlerden dostlari vardir. Benim dostum, ceddimve Rabbimin halili olan Ibrahim'dir." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sonra su ayeti tilavet buyurdular: "Gercekten, insanlardan Ibrahim'e en yakin olani her halde (zamaninda) ona tabi olanlarla su peygamber ve (su) iman edenlerdir. Allah da o iman edenlerin yaridir" (Al-i Imran, 6b
Tirmizi, Tefsir, Al-i Imran (2998).

515 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "...Ibrahim'in ailesi ve Imran ailesi..." (Al-i Imran, 33) ayeti hakkinda: "Onlar, Ibrahim'in neslinden, Imran'in neslinden, Yasin'in neslinden ve Muhammed'in neslinden iman eden kimselerdir." Allah Teala hazretleri soyle buyuruyor: "Gercekten, insanlardan Ibrahim'e en yakin olani her halde (zamaninda) ona tabi olanlarla su peygamber ve (su) iman edenlerdir. Allah da o iman edenlerin yaridir" (Al-i Imran, 6 demistir.
Bu hadisi Buhari, muallak (senetsiz) olarak tahric etmistir (Enbiya, 44).

516 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), saliha kadinin: "Rabbim, karnimdakini azadli bir kul olarak sana adadim" (Al-i Imran, 35) sozunu tefsir sadedinde soyle der: "Yani sirf mescide hizmet etmesi icin."
Buhari, bu rivayeti bab basligi olarak tahric etmistir (Salat, 74).

517 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular: "Yeni dogan her insan yavrusuna, dogdugu anda seytan mutlaka bir durter. Yavru, onun durtmesi (nin verdigi rahatsizlik) sebebiyle bagirarak aglar. Hazret-i Meryem ve onun oglu Isa bundan harictir." Ebu Hureyre sozune devamla: "Isterseniz su ayeti de okuyun dedi: "Meryem: "...Ben onu da soyunu da kovulmus seytandan sana sigindiririm" dedi". (Al-i Imran, 36).
Buhari, Tefsir, Al-i Imran 2; Muslim, Fedail, 146, 2366. H.

518 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Meryem'i hangisi himayesine alacak diye (kura cekmek uzere) kalemlerini atarken sen yanlarinda degildin" (Al-i Imran, 44) ayetiyle ilgili olarak buyurdu ki: "Kur'a cekmek uzere kalemlerini (suya) attilar. Kalemler akintiyla beraber gitti. Sadece Zekeriya'nin kalemi suyun ustune cikti."
Hadisi Buhari, bab basliginda tahric etti. (sehadet, 30).

519 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Ey Isa, suphesiz ki seni vefat ettirecek olan (onlar degil) benim" ayetindeki (Al-i Imran 55) seni vefat ettirecek olan (muteveffike) ibaresini "seni oldurecek olan" diye aciklanmistir.
Bu rivayeti Buhari, bab basliginda kaydetmistir. (Tefsir, Suretu'l-Maide 13).

520 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Ensar'dan bir zat Musluman olmustu, sonratekrar irtidat edip musriklerin yanina gitti. Bilahere yaptigindan pisman olup, kabilesine: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a sorun, benim icin tevbe imkani var mi?" diye haber saldi. Kavmi de Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek: "Onun icin tevbe etme sansi var mi?" diye sordular. Bunun uzerine su ayet indi: "Inandiktan, Peygamberin hak olduguna sehadet ettikten, kendilerine belgeler geldikten sonra inkar eden bir milleti Allah nasil dogru yola eristirir? Allah zalimleri dogru yola eristirmez. Iste bunlarin cezasi, Allah'in meleklerin, insanlarin hepsinin lanetine ugramalaridir. Orada temellidirler; onlardan azab hafifletilmez; onlarin azabi geciktirilmez. Ancak bunun ardindan tevbe edip duzelenler mustesnadir. Dogrusu Allah bagislar ve merhamet eder" (Al-i Imran,86-89). Ayeti ona gonderdi. O da Musluman oldu."
Nesai, Tahrimu'd-Dem 15, (7, 107).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:08
521 - Behz Ibnu Hakim babasi ve ceddi tarikiyle anlattigina gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in "Siz insanlar icin cikarilmis en hayirli bir ummetsiniz" (Al-i Imran, 110) ayeti hakkinda sunu soyledigini isitti: "Siz yetmis ummeti yetmise tamamlayan sonuncu ummetsiniz. Siz onlarin en hayirlisi ve Allah yaninda en degerli olanisiniz."
Tirmizi, Tefsir, Al-i Imran (3004); Ibnu Mace, Zuhd 34, (4288).

522 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Rabb'e kul olun (kunu Rabbaniyyin)" (Al-i Imran, 79) ayetiyle "Hakimler, fakihler olun" denmek istenmistir" buyurmustur.
Buhari, bu hadisi bab basliginda kaydetmistir (ilm 10).

523 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: Su ayet bizim hakkimizda indi: "O zaman icinizden iki zumre za'f goster(mek iste)misdi. Halbuki onlarin yardimcisi Allah'ti. Mu'minler ancak Allah'a guvenip dayanmalilar." (Al-i Imran, 122) Hz. Cabir devamla su aciklamayi yapti: "Biz iki zumreydik: Bir zumre Benu Harise, digeri Benu Seleme. Ayette: "Allah onlarin yardimcisidir" dendigi icin bu ayet hakkimizda inmemis olsaydi sevinmezdim."
Buhari, Megazi 18, Tefsir, Al-i Imran 8; Muslim, Fedailu's-Sahabe 171, (2505).

524 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Safvan Ibnu Umeyye, Suheyl Ibnu Amr ve el-Haris Ibnu Hisam'a beddua ediyordu. Bunun uzerine su ayet indi: "Allah'in, onlarin tevbelerini kabul veya onlara azab etmesi isiyle senin bir ilisigin yoktur; cunku onlar zalimlerdir" (Al-i Imran, 128).
Buhari, Megazi 21, Tefsir, Al-i Imran 9; Tirmizi, Tefsir, Al-i Imran (3007, 3008); Nesai, Salat 121, (2, 203).

525 - Tirmizi'de geldigi uzere Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Uhud gunu soyle demistir: "Ey Allahim, Ebu Sufyan'a lanet et! Ey Allah'im, el-Haris Ibnu Hisam'a ln Ibnu Umeyye'ye lanet et!" Bunun uzerine: "Allah'in onlarin tevbelerini kabul veya onlara azab etmesi isiyle senin bir ilisigin yoktur. Cunku onlar zalimlerdir" (Al-i Imran, 128) mealindeki ayet indi.
Tirmizi, Tefsir, Al-i Imran (3007).

526 - Nesai'de geldigine gore, Ibnu Omer, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in sabah namazinda basini sonuncu rekatta kaldirdigi sirada "Ey Rabbim... lanet" diye aynen yukaridaki hadiste muhtevayi isittigini soylemistir.
Nesai, Salat 121, (2, 203).

527 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Hicbir peygamber ganimete ve millet malina hiyanet yarasmaz" (Al-i Imran, 161) ayeti, Bedir savasi sirasinda kaybolan kirmizi renkli bir kadife parcasi hakkinda nazil olmustu. Cemaatten bazisi "Belki de Hz. Peygamber almistir" demisti ki bunun uzerine yukaridaki ayet nazil oldu."
Ebu Davud, el-Huruf ve'l-Kiraat 1,(3971); Tirmizi, Tefsir, Al-i Imran (3012).

528 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ashabina soyle dedi: "Uhud'da sehid olan kardesleriniz var ya! allah, onlarin ruhlarini yesil kuslarin icine koydu. Bunlar cennetin nehirlerine giden, cennet meyvelerinden yiyen ve Arsin golgesine asilmis altindan kandillere girip istirahat eden kuslardir. Sehidler boylece guzel guzel yiyip icip dinlenince soyle dediler: Kardeslerimize bizden kim haber goturecek ve bildirecek ki bizler cennette dirileriz, riziklaniyoruz? Bu haber gitmeli ki onlar cennete karsi isteksiz olmasinlar ve harpte korkak davranmasinlar!"
Allah Teala onlara cevaben:
"Sizin haberinizi ben duyuracagim" buyurdu ve su ayeti indirdi: "Allah yolunda oldurulenleri olu saymayin bilakis onlar Rableri katinda diridirler. Allah'in bol nimetinden onlara verdigi seylerle sevinc icinde riziklanirlar. Arkalarindan kenidlerine ulasmayan kimselere, kendilerine korku olmadigini ve kendilerinin uzulmeyeceklerini mujde etmek isterler" (Al-i Imran, 169).
Ebu Davud, Cihad 27, (2520).

529 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anluma): "Halk onlara "Dusmaniniz olan insanlar size karsi bir ordu topladilar, onlardan korkun" dediler. Bu, onlarin imanini artirdi da: "Allah bize yeter, o ne guzel vekildir" dediler" (Al-i Imran 173). ayeti hakkinda su aciklamayi yapti: "Bunu Ibrahim (aleyhisselam) atese atildigi esnada soyledi, keza ayni seyi Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), halk kendisine: "Insanlar size karsi toplandilar" dedigi zaman soyledi.
Buhari, Tefsir, Al-i Imran, 13.

530 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) zamaninda bir kisim munafiklar, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gazveye ciktigi vakit ondan ayrilip geri kalirlar ve Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a muhalefet edip kaldiklari icin rahatlarlar, sevinirlerdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Medine'ye donunce de gelip andlar, yeminler icerek ozurler beyan ederlerdi. Bir de isterlerdi ki, yapmadiklari seylere ovguye, madh'u senaya mazhar olsunlar. Onlarin bu hali ile ilgili olarak su ayet nazil oldu: "Ettiklerine sevinen ve yapmadiklariyla ovulmekten hoslananlarin, sakin sakin onlarin azabtan kurtulacaklarini sanma, elem verici azab onlaradir" (Al-i Imran, 188). Buhari, Tefsir, Al-i Imran 16, (6, 51); Muslim, Sifatu'l-Munafikin 7, (2777).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:08
531 - Humeyd Ibnu Abdirrahman Ibni Avf anlatiyor: Emevi halifesi Mervan kapicisina: "Ey Rafi! Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a git ve de ki: "Eger bizden herkes, ettigi ile sevinmesinden ve yapmadigi seyle de ovulmekten hoslanmasindan dolayi azab gorecekse, toptan hep azaba maruz kalacagiz demektir."
Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) kendisine bu soylenince soyle dedi: "O ayetten size ne? O ayet, Ehl-i Kitap hakkinda inmistir." Sonra su ayeti okudu: "Allah kitap verilenlerden, onu insanlara aciklayacaksiniz ve gizlemeyeceksiniz diye ahid almisti. Onlar ise, onu arkalarina atip, az bir degere degistiler. Alis-verisleri ne kotudur. Ettiklerine sevinen ve yapmadiklariyla ovulmekten hoslananlarin, sakin sakin onlarin azaptan kurtulacaklarini sanma, elem verici azab onlaradir." (Al-i Imran, 187-188).
Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) sozune devam ederek su aciklamayi yapti: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara bir husus sordu, gercegi gizleyip, degisik sekilde yanlis cevap verdiler. Ustelik kendilerine sordugu hususa verdikleri cevap sebebiyle medhedilmeyi beklediklerini de is'ar ettiler. Ayrica sorulan seyi ona gizlemis olmalarina da sevindiler."
Buhari, Tefsir, Al-i imran 16 (6, 51); Muslim, Sifatu'l-Munafikin 8, (2778); Tirmizi, Tefsir, Al-i Imran (3018).

532 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Ister, amelce iyi, muttaki, isterse amelce kotu, facir kisi olsun, olum herkes hakkinda hayirlidir" buyurduktan sonra su ayeti okudu: "Inkar edenler, kendilerine vermis oldugumuz muhletin sakin kendileri icin hayirli oldugunu sanmasinlar. Biz onlara ancak, gunahlari cogalsin diye muhlet veriyoruz. Alcaltici azab onlaradir, (Al-i Imran, 178). Sonra da su ayeti okudu: "Fakat Rablerinden sakinanlara, Allah katindan ziyafetler bulunan, iclerinden irmaklar akan, icinde temelli kalacaklari cennetler vardir. Allah katindaki seyler iyi olanlar icin daha hayirlidir" (Al-i Imran, 198).
Rezin kaydetmis fakat, kaynak vermemistir. Ancak bunu Hakim, el-Mustedrek'te (2, 298) tahric eder.

533 - Ummu Seleme (radiyallahu anha) anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu, Allahu Teala'nin kadinlari hicretle ilgili olarak zikrettigini hic isitmiyorum, nicin? diye sordum.
Bu sorum uzerine su ayet indi: "Rableri dualarini kabul etti: Bir birinizden meydana gelen sizlerden, erkek olsun, kadin olsun is yapanin isini bosa cikarmam. Hicret edenlerin, memleketlerinden cikanlarin, yolumda ezaya ugratilanlarin, savasan ve oldurulenlerin gunahlarini elbette ortecegim. And olsun ki, Allah katinda bir nimet olarak, onlari iclerinden irmaklar akan cennetlere koyacagim. Nimetin guzeli Allah katindadir." (Al-i Imran, 195).
Tirmizi, Nisa, (3026).

NISA SURESI

534 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Bir adamin yaninda yetime bir kiz vardi. Onu kendisine nikahladi. Kizin meyve veren bir hurma agaci vardi. Kiz, o hurma agacinda olsun, adamin baska malinda olsun ona artakti. Adam kizi kendisi icin tutuyor, kiza kendisinden (mehir olarak) bir sey vermiyordu. Bunun uzerine su ayet indi: "Eger velisi oldugunuz mal sahibi yetim kizlarla evlenmekle onlara haksizlik yapmaktan korkarsaniz, onlarla degil, hosunuza giden baska kadinlarla iki, uc ve dorde kadar evlenebilirsiniz..." (Nisa, 3),
Buhari, Vesaya 21, Tefsir, Nisa 1, 23, Nikah 1, 16, 19, 37; Hiyel 8; Muslim, Tefsir 6, 3018; Ebu Davud, Nikah 13, 2068; Nesai, Nikah 66 (6, 115, 116).

535 - Bir rivayette hadis soyledir: "Yetime kiz velisinin terbiyesindedir. Velisi, kizin guzelligine ve malina tamah etmekte (evlenmek istemekte)dir. Ancak mehrini tam degil, eksik vermeyi dusunmektedir. Boyle veliler, yetimlere, mehri hususunda adaletli davranmadikca, yetimle evlenmeleri yasaklanmis, baska kadinlarla evlenmeleri emredilmistir."

536 - Bir diger rivayette, Hz. Aise (radiyallahu anha) soyle demektedir: "Cenab-i Hakk'in su ayette: "Ey Muhammed! Kadinlar hakkinda senden fetva isterler, de ki: "Onlar hakkinda fetvayi size Allah veriyor: Bu fetva kendilerine yazilan seyi vermediginiz ve kendileriyle evlenmeyi arzuladiginiz yetim kadinlara ve bir de zavalli cocuklara ve yetimlere dogrulukla bakmaniz hususunda Kitab'ta size okunandir.." (Nisa 127) ayetinde atifta bulunan bahis, onceki ayettir ki orada soyle denmektedir: "Eger velisi oldugunuz mal sahibi yetim kizlarla evlenmekle onlara haksizlik yapmaktan korkarsaniz, onlarla degil, hosunuza giden baska kadinlarla iki, ic ve dorde kadar evlenebilirsiniz."
Hz. Aise (radiyallahu anha) devamla sunu soyledi: "Sonraki ayette yani, "...kendileriyle evlenmeyi arzuladiginiz yetim kadinlara..." (Nisa, 127) ifadesinin gectigi ayette, Cenab-i Hakk'in mevzubahis ettigi arzu, kisinin terbiyesi altinda bulunan yetimenin mali ve guzelligi az olmasi halindeki arzudur. Bu durumda onunla evlenmek istememektedir.

537 - Bir baska rivayette "Ey Muhammed! Kadinlar hakkinda senden fetva isterler..." (Nisa 127) ayeti ile ilgili Hz. Aise su aciklamayi yapar: "Burada sozkonusu edilen, kisinin terbiyesi altinda bulunan vemalindan kendisine ortak olan yetime kizdir. Adam bu yetime ile evlenmeyi dusunmedigi gibi, baskasiyla evlendirip, yabanciyi malina ortak kilmak da istememekte, yetimeyi ortada tutmaktadir. Cenab-i Hakk, mezkur ayetle bu durumu yasaklamaktadir."
Ebu Davud merhum su ilavede bulunur: Rebi'a, Cenab-i Hakk'in "Eger velisi oldugunuz mal sahibi yetim kizlarla evlenmekte onlara haksizlik yapmaktan korkarsaniz..." sozu hakkinda su aciklamayi yapti: "Burada Allah Teala sunu soyluyor: "Korkuyorsaniz bu yetimeleri serbest birakin, (arada tutmayin), ben size dort tanesini helal kildim."

538 - Yine Hz. Aise (radiyallahu anha) "Yetimleri, evlenme cagina gelene kadar deneyin, onlarda olgunlasma gorurseniz mallarini kendilerine verin, buyuyecekler de geri alacaklar diye onlari israf ederek ve tez elden yemeyin. Zengin olan iffetli olmaga calissin, yoksul olan uygun bir sekilde yesin..." (Nisa, 6), ayeti hakkinda su aciklamayi yapti: "Bu ayet, yetime bakan velinin fakir olmasi halinde, bakim hizmetine mukabil, yetimin malindan uygun sekilde yiyebilecegini beyan icin nazil olmustur."
Bir baska rivayette soyle denir: "Veli, muhtacsa, cocugun malindan, malin miktarina gore uygun sekilde alir."
Buhari, Buyu 95, Vesaya 23, Tefsir, Nisa 2; Muslim, Tefsir 10, 3019.

539 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Taksimde yakinlar yetimler ve duskunler bulunursa, ondan onlara da verin, guzel sozler soyleyin" (Nisa, ayeti hakkinda su aciklamayi yapti: "Bu ayet muhkemdir ve mensuh da degildir. Bazilari bunun mensuh oldugunu zanneder. Hayir, Allah'a kasem olsun mensuh degildir. Ancak, bu ayet halkin hukmuyle amel etmemek suretiyle kadrini idrak edemedigi ayetlerdendir. Terekede tavarrufta bulunan ve tereke ile ilgili isleri uzerine alan veli iki kisimdir:
1. Mala varis olan mutavarrif veli, (mesela asabe gibi). Iste bu veli (taksim sirasinda hazir bulunan yakinlara, yetimlere ve duskunlere onlarin gonullerini hos edecek birseyler) verir.
2. Mala varis olmayan veli (yetimin velisi gibi ki taksimde hayir bulunanlara maldan bagista bulunmak gibi tasarrufta bulunamaz. Onlara bazi) tatli sozu bu veli soyler. Mesela soyle de: Benim, sizlere birseyler verme yetkim yok."
Buhari, Vesaya 18, Tefsir, Nisa 3.

540 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hastalanmistim. Gecmis olsun demek uzere, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ve Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) yaya olarak bana ugradilar. Bize geldikleri sirada bayginmisim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) abdest aldilar ve abdest suyundan uzerime serptiler. Bunun uzerine ayildim. Karsimda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i gormez miyim! Hemen sordum: "Ya Resulullah (goruyorsunuz olmek uzereyim) malimi ne yapayim?"
Bana cevap vermede acele etmedi. Derken miras ayeti geldi: "(Ey Muhammed!) Senden fetva isterler, de ki: "Allah size ikinci dereceden mirascilar hakkinda fetva veriyor: Sayet cocugu olmayip bir kiz kardesi bulunan kimse olurse, biraktiginin yarisi kiz kardese kalir. Fakat kiz kardesinin cocugu yoksa, kendisi ona tamamen varis olur. Eger kiz kardesi kalmissa, biraktiginin ucte ikisi onlaradir. Eger mirascilar erkek ve kadin kardeslerse, erkege, iki kadinin hissesi kadar vardir. Dogru yoldan saparsiniz diye Allah size acikliyor. Allah her seyi bilir" (Nisa, 176).
Bir rivayette soyle denmektedir: "...(Sorum uzerine) feraiz ayeti indi." Bir baska rivayette de: "Allah cocuklariniz hakkinda erkege, iki kizin hissesi kadar tavsiye eder..." (Nisa11) ayeti indi" denir.
Tirmizi'nin rivayetinde Cabir hazretleri (radiyallahu anh) soyle der: "Benim yedi tane kizkardesim vardi..."
Ebu Davud'un rivayetinde su ayetin nazil oldugu belirtilir: " Senden fetva isterler, de ki: Allah size ikinci derece mirascilar hakkinda fetva veriyor..." ikinci derece mirascilar: Kendisinin cocugu olmayip kiz kardesleri olan kimse.
Buhari, Vudu 44, Tefsir Nisa 4, Marda5, 15, 21, Feraiz, giris kismi, 13, I'tisam 8, Muslim, Feraiz 5, 1616; Tirmizi, Feraiz 7, 2098; Tefsir, Nisa 3019 H; Ebu Davud, Feraiz 2, 2886; 3, 2887

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:08
541 - Yukaridaki Cabir (radiyallahu anh) hadisi, bir rivayette soyle gelmistir: "Rahatsizlanmistim. Tam o sirada yedi kizkardesim vardi, benim yanimda idiler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanima girdiler. Girince ilk is yuzume (okuyup) ufledi. Hemen ayildim. Ayilir ayilmaz: "Ey Allah'in Resulu, kizkardeslerim icin malimin ucte ikisini vasiyet edeyim mi?" dedim. Bana: "Ihsanda bulun!" dedi. Ben: Oyleyse yarisini? dedim. Resulullah "Ihsanda bulun" dedi. Sonra beni birakti ve cikarken soyle dedi: "Bu agridan olmeyeceksin. Allah Teala kizkardeslerine vermen gereken miktar hususunda aciklayici ayet indirdi. Onlarin hissesini ucte iki kildi."
Cabir (radiyallahu anh) su ayet benim hakkimda indi derdi: "Senden fetva isterler, de ki Allah size ikinci dereceden mirascilar hakkinda fetva veriyor..." (Nisa 176).

542 - Yine Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir kadin iki kiziyla gelerek: "Ey Allah'in Resulu, bu iki kiz Sabit Ibnu Kays'in kizlaridir. Babalari Uhud'da seninle beraber cihad ederken sihid oldu. Kizlarin amcasi, babalarindan kalan mallarin ve miraslarinin tamamini aldi ve kizlara hicbir sey birakmadi. Bu hususta ne dersiniz ey Allah'in Resulu. Allah'a yemin ederim bunlar mallari olmadikca asla evlenemezler de!" dedi.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Bunlar hakkinda Allah hukmeder" cevabini verdi. Arkadan Nisa suresi nazil oldu: "Allah cocuklariniz hakkinda erkege, iki kizin hissesi kadar tavsiye eder..." (Nisa 11).
Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Bana kadini ve sahibini cagirin!" emretti. Cocuklarin amcasina: "Babalarindan kalan malin ucte ikisini kizlara, sekizde birini kizlarin annesine ver, geriye kalan da senindir" dedi.
Ebu Davud, Feraiz 4, 2891. Metin Ebu Davud'a aittir. Tirmizi, Feraiz 3, (2093).

543 - Ubadetu'bnu's-Samit (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir vahiy geldigi zaman, vahiy sebebiyle onu bir gam ve keder alir, yuzunun rengi ucardi. Bir gun Cenab-i Hakk yine vahiy indirmisti ki ayni han onu sardi. Keder hali acilinca: "(Zina haddiyle ilgili hukmu) benden alin. Allah onlar hakkinda yol kildi (yani cok acik sekilde had beyan etti): Bekar bekarla zina yapmissa cezasi yuz sopa ve bir yil surgundur. Dul dilla zina yaparsa yuz sopa ve recm'dir."
Muslim, Hudud 13, 1690. H. Ebu Davud, Hudud 23, 4415; Tirmizi, Hudud 8, 1434.

544 - Ibnu Abbas: "Ey iman edenler! kadinlara zorla mirasci olmaya kalkmaniz size helal degildir. Apacik hayasizlik etmedikce onlara verdiginizin bir kismini alip goturmeniz icin onlari sikistirmayin..." (Nisa 19) ayeti hakkinda su aciklamayi yapti: "Cahiliye devrinde bir erkek olunce, karisi uzerinden en ziyade onun yakinlari hak sahibi idiler: Onlardan biri dilerse onunla evlenir, dilerse kadini bir baskasiyla evlendirirlerdi, dilemedikleri takdirde de evlenmesine mani olurlardi. Erkegin yakinlari bu hususta, kadini akrabalarindan da cok hak sahibi idiler. Yukaridaki ayet bu durumla ilgili olarak indi."
Buhari, Tefsir, Nisa 6, Ikrah 5; Ebu Davud, Nikah 23, 2089 H.

545 - Ebu Davud'da gelen bir diger rivayette soyle denir: "Erkek, akrabasinin hanimina varis olur, kadin olunceye veya mehrini kendisine iade edinceye kadar muskulat cikarirdi. Cenab-i Hakk buna mani oldu ve kadina uygulanan engeli yasakladi."
Ebu Davud, Nikah 23 (2090).

546 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Ey iman edenler, birbirinizin mallarini haram sebeplerle yemeyin. Meger ki, (o mallar) sizden karsilikli bir rizadan (dogan) bir ticaret (mali) ola..." (Nisa 29) ayetiyle ilgili olarak su aciklamayi yapti: "Bu ayet indigi zaman kisi, bir baskasinin yaninda yemeyi nefsine haram etti. Sonra Cenab-i Hakk bu ayeti Nur suresinde yer alan su ayetle neshetti: "...Evlerinizde veya babalarinizin evlerinde veya annelerinizin evlerinde veya erkek kardeslerinizin evlerinde veya kizkardeslerinizin evlerinde veya amcalarinizin evlerinde veya halalarinizin evlerinde veya dayilarinizin evlerinde, veya teyzelerinizin evlerinde veya kahyasi olup anahtarlar elinde olan evlerde, ya da dostlarinizin evlerinde izinsiz yemek yemenizde bir sorumluluk yoktur. Bir ara veya ayri ayri yemenizde bir sorumluluk yoktur" (Nur 61). Bundan once zengin kisi, ehlinden olan kimseyi yemege davet ederdi de cagrilan kimse:
-(Nisa suresindeki ayeti gozonune alarak): Benim bundan yemem gunahtir, zira fakirin bundan yeme hakki benden fazladir" derdi. (Nur suresindeki) bu ayetle, Muslumanlara (ayette sayilan kimselere ait olmak uzere) uzerine Allah'in ismi zikredilen yemeklerinden yemeleri helal kilindigi gibi, ehl-i kitabin yiyecekleri de helal kilindi."
Ebu Davud, Et'ime 6, (3753).

547 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bes ayet vardir ki onlari butun dunya ve icindekilerle degismem. Bunlar sunlardir:
1. "Size yasak edilen buyuk gunahlardan kacinirsaniz, kusurlarinizi orter ve sizi serefli bir yere yerlestiririz" (Nisa 31)
2. "Allah suphesiz zerre kadar haksizlik yapmaz, zerre kadar iyilik olsa onu kat kat artirir ve yapana buyuk ecir verir" (Nisa 4).
3. "Biz her peygamberi ancak, Allah'in izniyle, itaat olunmasi icin gonderdik. Onlar, kendilerine yazik ettiklerinde, sana gelip Allah'tan magfiret dileseler ve Peygamber de onlara magfiret dileseydi, Allah'in tevbeleri daima kabul ve merhamet eden oldugunu gorurlerdi" (Nisa 64).
4. "Allah kendisine ortak kosmayi elbette bagislamaz, bundan baskasini diledigine bagislar. Allah'a ortak kosan kimse, suphesiz buyuk bir gunahla iftira etmis olur" (Nisa 1.
5. "Kim kotuluk isler veya kendine yazik eder de, sonra Allah'tan bagislanma dilerse, Allah'i magfiret ve merhamet sahibi olarak bulur" (Nisa 110).
Rezin tahric etmistir.

548 - Ummu Seleme (radiyallahu anha) validemiz anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu, dedim, erkekler cihada cikiyorlar, kadinlar cihad yapmiyor, biz kadinlara mirasdan da yarim veriliyor." Bunun uzerine Rabb Teala su ayeti inzal buyurdu: "Allah'in sizi birbirinizden ustun kildigi seyleri ozlemeyin. Erkeklere kazandiklarindan bir pay, kadinlara da kazandiklarindan bir pay vardir. Allah'tan bol nimet isteyin. Dogrusu Allah herseyi bilir" (Nisa 32).
Mucahid der ki: "Cenab-i Hakk su ayeti de Ummu Seleme hakkinda inzal buyurdu: "Dogrusu erkek ve kadin Muslumanlar, erkek ve kadin mu'minler, boyun egen erkekler ve kadinlar; dogru sozlu erkekler ve kadinlar, sadaka veren erkekler ve kadinlar, oruc tutan erkekler ve kadinlar, iffetlerini koruyan erkekler ve kadinlar, Allah'i cok anan erkekler ve kadinlar, iste Allah bunlarin hepsine magfiret ve buyuk ecir hazirlamistir" ( Ahzab 35). Ummu Seleme Medine'ye hicretle gelen ilk kadindir."
Tirmizi, Tefsir, Nisa (3025).

549 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Ana-babanin ve yakinlarin biraktiklarindan herbirini mevaliye kildik..." (Nisa, 33) ayetindeki mevaliye tabirini varisler olarak tefsir etmistir. Keza ayetin devaminda gecen "yeminlerinizin bagladigi kimselere haklarini verin" ibaresindeki "yeminlerinizin bagladigi kimseler" tabiriyle ilgili olarak da su aciklamayi yapmistir: "Mekkeli muhacirler Medine'ye geldikleri vakit, muhacir bir kimse Medineli bir ensari'ye -Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in aralarinda tesis ettigi kardeslik sebebiyle- kendi kan yakinlarindan once varis olurdu. Ancak: "Ana babanin ve yakinlarin biraktiklarindan, her birine varisler kildik..." (Nisa 33) ayetiyle bu muamele neshedildi. Kelam-i ilahi'de gecen "yeminlerinizin bagladigi" tabiriyle ifade edilen "muahattan gelen kardeslik hukuku" birbirinize yardim, rifade (hacilara toplanan yardim, destek), bir de nasihat ve hayirhahliga munhasirdir. Artik hukuki olan tevarus kalkmistir. Ancak kisi ihtiyari olarak vasiyette bulunabilir."
Buhari, Tefsir, Nisa 7, Kefalet 2, Feraiz 16; Ebu Davud, Feraiz 16, (2921, 2922).

550 - Ebu Davud'un bir baska rivayetinde su aciklama vardir: "Yeminlerinizin bagladigi kimseler" (tabirine gelince bununla su kastediyor: Islam'in bidayetinde) kisi, aralarinda hicbir neseb bagi bulunmayan bir baskasi ile anlasma yoluyla hukuki bir bag kurup biri digerine varis olabiliyordu. Bu muessese, Enfal suresinde gelen su ayetle neshedildi: "...Ve zevil erham (birbirine mirasci olan akraba), Allah'in Kitabi'na gore birbirine daha yakindir..." (Enfal 75).
Ebu Davud, Feraiz 16 (2921).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:08
551 - Davud Ibnu'l-Husayn anlatiyor: Ummu Sa'd Binti Rebi'ye Kur'an'dan okuyordum. Bu kadin Hz. Ebu Bekir es-Siddik (radiyallahu anh)'in terbiyesinde yetisen bir yetime idi. Ben Nisa suresinin 33. ayetini "vellezine akadet eymanukum" diye okuyunca mudahele edereke: "Oyle okuma fakat "vellezine akadet eymanukum" diye oku. Bu ayet Hz. Ebu Bekir ve oglu Abdurrahman hakkinda nazil oldu. Oglu, Islam'i kabul etmeyince Hz. Ebu Bekir, ona miras birakmayacagim diye yemin etmisti. Bilahare Abdurrahman Musluman olunca, Cenab-i Hakk, mirasdan nasibini ayirmasi icin Hz. Ebu Bekir'e bu ayetle emir buyurdu" dedi.
Bir rivayette su ilave aciklama yapilmistir: "Abdurrahman'in Islam'a girisi Muslumanlarin maddi galebesine kadar gecikti."
Ebu Davud, Feraiz 16. (2923).

552 - Hz. Enes (radiyallahu anh) "Allah, suphesiz zerre kadar haksizlik etmez, zerre kadar iyilik olsa onu kat kat artirir ve yapana buyuk ecir verir" ayeti ile ilgili olarak Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle dedigini rivayet etti: "Allah hicbir mu'mine, yaptigi tek hayrin bile karsiligini ihmal etmek suretiyle zulumde bulunmaz. Yaptigi her hasenenin karsiligi hem dunyada hem de ahirette kendisine verilir. Kafir ise, yaptigi hayir sebebiyle dunyada oylesine yedirilir ki, ahirete varinca, karsiligi verilecek tek hayri kalmaz."
Muslim, Sifatu'l-Munafikin 56, (2808).

553 - Imam Malik'e ulastigina gore, Hz. Ali (radiyallahu anh): "Kari-kocanin arasinin acilmasindan endiselenirseniz, erkegin ailesinden bir hakem ve kadinin ailesinden bir hakem gonderin, bunlar duzeltmek isterlerse, Allah onlarin aralarini buldurur" (Nisa 35) ayetinde temas edilen iki hakem hakkinda "kari-kocanin ayrilma veya birlesme kararlari bu iki hakemin verecegi hukme kalmistir" diye beyanda bulunmustur.
Muvatta, Talak 72 (2, 584).

554 - Ebu Hurre er-Rakkasi, amcasindan (radiyalluhu anh) naklen Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Serlerinden, serkesliklerinden yildiginiz kadinlara gelince: Onlara (evvela) ogut verin, (vazgecmezlerse) kendilerini yataklarinda yalniz birakin..." (Nisa, 34) ayeti hakkinda sunu soylemistir: "Kadinlarin serkeslik etmelerinden yilarsaniz yatakta onlari yalniz birakin."
Hammad merhum, yatakta yalniz birakmayi "cinsi temasi terketmek" olarak anlamistir.
Ebu Davud, Nikah 43 (2145).

555 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ibnu Avf (radiyallahu anh) bizim icin yemek hazirlayarak bizi davet etti, gittik, yemegi yedik. Arkadan sarap ikram etti, ictik. Bu ziyafet sarabin haram edilmesinden once idi. Sarab beni sarhos etmisti. Namaz vakti gelince imam olmami istediler. Namazda Kafirun suresini okudum. Ancak "sizin taptiginiza ben tapmam" diyecek yerde "biz, sizin taptiginiza tapariz" seklinde yanlis okudum. Bunun uzerine: "Ey iman edenler! Sarhosken, ne dediginizi bilene kadar, cunubken -yolcu olan mustesna- gusledene kadar namaza yaklasmayin..." ayeti nazil oldu."
Ebu Davud, Esribe 1, (3671); Tirmizi, Tefsir, Nisa (3029). Tirmizi hadisin sahih oldugunu belirtir.

556 - Ebu Davud'dasu rivayet de var: Ensardan bir zat kendisine (Hz. Ali'yi) ve Abdurrahman Ibnu Avf'i yemege cagirdi. "Rivayet, Hz. Ali'nin icabet ettigini, aksam namazinda cemaate imamlik yaptigini belirtir ve hadisi(n devamini yukaridaki gibi) zikreder.
Ebu Davud, Esribe 1, (3671).

557 - Yine Hz. Ali (radiyallahu anh) buyuruyor: "Kur'an-i Kerim'de en cok sevdigim ayet sudur: "Allah, kendisine ortak kosmayi elbette bagislamaz, bundan baskasini diledigine bagislar..." (Nisa, 4.
Tirmizi, Tefsir, Nisa, (3040).

558 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Ey iman edenler, Allah'a itaat edin, Peygambere ve sizden buyruk sahibi olanlara itaat edin" (Nisa 59) ayeti, Abdullah Ibnu Huzafe Ibni Kays Ibni Adiy es-Sehmi hakkinda, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onu bir seriyyeye gonderdigi esnada nazil oldu."
Buhari, Tefsir, Nisa 11; Muslim, Imaret 31, (1834); Ebu Davud, Cihad 96, (2624); Tirmizi, CIhad 3, (1672); Nesai, Bey'at 28 (7, 154, 155).

559 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anh): "Size ne oluyor da: "Rabbimiz! Bizi halki zalim olan bu sehirden cikar, katindan bize bir sahip cikan gonder, katindan bize bir yardimci lutfet" diyen zavalli cocuklar, erkekler ve kadinlar ugrunda ve Allah yolunda savasmiyorsunuz?" (Nisa 75) ayetiyle ilgili olarak sunu soyledi: "Annem ve ben burada ifade edilen "zavallilar" arasinda idik."
Buhari, Tefsir, Nisa 14, 20; Cenaiz 80.

560 - Buhari'nin bir rivayetinde soyle denmistir: Ibnu Abbas (radiyallahu anh): "Caresiz kalan, yol bulamayan zavalli erkek, kadin ve cocuklar mustesna" (Nisa 9, ayetini tilavet buyurduktan sonra: "Ben ve annem Allahu Teala'nin mazur addettiklerindendik, ben cocuklardan, annem kadinlardan mazurdu" dedi.
Buhari, Tefsir Nisa 14, 20.

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:09
561 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Abdurrahman Ibnu Avf ve bir kisim arkadaslari, Mekke'de Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelerek soyle dediler: "Biz musrik iken izzet ve itibari olan kimselerdik. Musluman olduktan sonra zelil duruma dustuk. (Musaade edin musriklere karsi koyalim). Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) onlara: "Ben affetmekle emrolundum. Sakin musriklerle mucadeleye kalkmayin" dedi. Ancak, Medine'ye hicretten sonra Cenab-i Hakk cihad emretti. Bu sefer onlar durakladilar. Bunun uzerine su ayet nazil oldu: "Kendilerine: "Elinizi savastan cekin, namaz kilin, zekat verin" denenleri gormedin mi? Onlara savas farz kilindiginda, iclerinden bir takimi hemen, insanlardan, Allah'tan korkar gibi hatta daha cok korkarlar ve "Rabbimiz! bize savasi nicin farz kildin, bizi yakin bir zamana kadar te'hir edemez miydin?" derler. Ey Muhammed de ki: "Dunya gecimligi azdir, ahiret, allah'a karsi gelmekten sakinan icin hayirlidir, size zerre kadar zulmedilmez" (Nisa, 77).
Nesai, Cihad 1, (6, 3).

562 - Harice Ibnu Zeyd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Zeyd Ibnu Sabit (radiyallahu anh)'i soyle derken dinledim: "Kim bir mu'mini kasden oldururse cezasi, icinde temelli kalacagi cehennemdir. Allah ona gazab etmis, lanetlemis ve buyuk azab hazirlamistir" (Nisa, 93) ayeti, Furkan suresindeki "Onlar, allah'in yaninda baska tanri tutup ona yalvarmazlar. Allah'in haram kildigi cana haksiz yere kiymazlar..." (Furkan 6 ayetinden alti ay kadar sonra nazil oldu."
Nesai merhumun bir rivayetinde su ziyade mevcuttur: "Kim bir mu'mini kasden oldururse cezasi, icinde ebedi kalacagi cehennemdir" ayeti indigi zaman (ayette ifade edilen siddet sebebiyle) cok korktuk. Bunun uzerine (bize rahatlik getiren) Furkan suresindeki "Onlar, Allah'in yaninda baska tanri tutup ona yalvarmazlar, Allah'in haram kildigi cana haksiz yere kiymazlar..." ayeti nazil oldu."
Ebu Davud, Fiten 6, (4272); Nesai, Tahrimu'd-Dem 2, (7, 87, 8.

563 - Sa'id Ibnu Cubeyr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a: "Bir mu'mini kasden oldurenin tevbesi makbul olur mu?" diye sordum da bana "Hayir!" diye cevap verdi. Ben de kendisine, Furkan suresindeki: "Onlar ki Allah'in yaninda baska tanri tutup ona yalvarmazlar, Allah'in haram kildigi cana kiymazlar... Ancak tevbe eden, inanip, yararli is isleyenlerin, iste Allah onlarin kotuluklerini iyiliklere cevirir. Allah bagislar ve merhamet eder" (Furkan, 68-70) ayetini okudum. Bana su cevabi verdi. "Senin okudugun ayet Mekke'de nazil olmustur. Onu Medine'de nazil olan: "Kim bir mu'mini kasden oldururse, cezasi, icinde ebedi kalacagi cehennemdir..." (Nisa, 93) ayeti neshetmistir."
Buhari, Menakibu'l-Ensar 29, Tefsir, Nisa 16, Tefsir, Furkan 2, 3, 4; Muslim, Tefsir 16, (3023); Ebu Davud, Fiten 6, (4273, 4274, 4275); Nesai, Tahrimu'd-Dem 2, (7, 85, 86).

564 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Su ayet: "Onlar Allah'in yaninda baska tanri tutup ona yalvarmazlar, Allah'in haram kildigi cana haksiz yere kiymazlar, zina etmezler. Bunlari yapan, gunaha girmis olur. Kiyamet gunu azabi kat kat olur, orada alcaltilarak ebedi kalir" (Furkan 68-69) ayeti Mekke'de nazil oldugu zaman musrikler soyle dediler: "Islamiyet bize ne bahsediyor? (Hep azab vaad etmekte. Zira) biz Allah'a sirk gunahini isledik. Allah'in haram ettigi cana kiydik, diger bir cok kotuluklere bulastik." Bunun uzerine Cenab-i Hakk su ayeti indirdi: "Ancak tevbe eden, inanip yararli is isleyenler var ya, iste Allah onlarin kotuluklerini iyiliklere cevirir. Allah bagislar ve merhameteder" (Furkan 70).
Bir rivayette su ziyade var. "Kim Islam'a girer ve onu idrak eder, sonra da katil olursa onun tevbesi kabul olmaz."

565 - Ebu Davud'dan gelen bir rivayette de soyle denmektedir. "Kim kasitli olarak bir mu'mini oldururse, onun gunahini hicbir sey ortadan kaldirmaz."
Fiten 6, 4275.

566 - Nesai ve Tirmizi'den gelen bir rivayette soyle denir: "Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a bir mu'mini kasitli olarak oldurup sonra tevbe edip, imana giren, guzel ameller isleyen ve hidayete eren bir kimse hakkinda soruldu. Su cevabi verdi: "Buna nasil tevbe olur? Ben Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'i soyle soylerken isittim: "Maktul, avurtlari kana bulanmis olan katile asili olarak getirilir. Katili soyle sikayet eder: "Ey Rabbim, buna sor bakalim beni nicin oldurdu, sucum ne idi?"
Ibnu Abbas (radiyallahu anh) ilave etti: "Allah'a kasem olsun, Allah bu hukmu indirdi, fakat neshetmedi."
Bu Nesai'nin rivayetidir. Nesai, Tahrimu'd-Dem 2, (85-87).

567 - Ebu Miclez merhum, "Kim bir mu'mini kasden oldururse cezasi icinde ebedi kalacagi cehennemdir" ayeti hakkinda soyle soylemistir: "Evet, bu curmun cezasi budur. Ancak, Allah dilerse onun bu cezasini affeder."
Ebu Davud, Fiten 6, (4276).

568 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: Muslumanlardan bir grup, (gazve sirasinda) surusunu otlatan bir kimseye rastladilar. Adam, onlara es-selamu aleykum diyerek (Islami adaba uygun) selam verdi. Ama onlar adami yakalayip oldurduler ve surusune elkoydular. Bunun uzerine su ayet indi: "Ey iman edenler: Allah yolunda cihada ciktiginiz zaman (meselelerin) tam bir aciklanmasini bekleyin. Size (Muslumanca) selam verene, dunya hayatinin (gecici) menfaatini arayarak, "sen mu'min degilsin" demeyin. Iste Allah'in katinda bircok ganimetler vardir. Evvelce siz de boyle iken Allah size lutfetti..." (Nisa, 94).
Ibnu Abbas ayeti okudu ve ayette gecen ve Nafi kiraatina gore esselem olan kelimeyi es-selam olarak kiraat buyurdu.
Buhari, Tefsir Nisa 17; Muslim, Tefsir 22, (3025); Ebu Davud, Huruf ve'l-Kiraat 1 (3974). Yukaridaki metin Sahiheyn'e aittir.

569 - Tirmizi'den gelen rivayette soyle denir: "Benu Suleym'den bir kimse, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabindan bir gruba ugradi. Adamin beraberinde surusu vardi. Gruba selam verdi. Ancak onlar: "Bu adam kendisini size karsi emniyete almak icin boyle (Islamca) selam verdi. (Bu Musluman degildir) dediler ve kalkip adami oldurup surusune el koydular. Suruyle birlikte Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a geldiler. Ancak haklarinda Cenab-i Hakk vahiy inzal buyurdu."

570 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hz. Mikdad (radiyallahu anh)'a: "Bir kimse icinde yasadigi kafirlere karsi imanini gizler, (sen karsilastigin zaman) imanini aciga vurursa (sakin oldurme. Bu hayatini kurtarmak icin mu'minim dedi, diyerek onu) oldurecek olursan (cinayet islemis olursun). Nitekim, Mekke'de iken, bir zamanlar sen de imanini gizlemistin"
Buhari, Diyat 1.

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:09
571 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Mu'minlerden ozur sahibi olmaksizin (evlerinde) oturanlarla Allah yolunda mallariyla canlariyla savasanlar bir olmaz" (Nisa, 95) ayetini Bedir savasina katilanlara uygulayarak soyle demistir: "Bedir savasina gitmeyip (evlarinde) oturanlarla ona katilanlar bir olmaz" (Bu rivayet Buhari'ye aittir).
Tirmizi'nin rivayetinde su ziyade var:
Bedir Gazvesi oldugu zaman Abdullah Ibnu Cahs ve Ibnu Ummi Mektum: "Ey Allah'in Resulu, biz amayiz, bize bir ruhsat var mi?" dediler. Bunun uzerine su ayet indi: "Insanlardan ozursuz olarak yerlerinde oturanlar ile, mal ve canlariyla Allah yolunda cihad edenler birbirine esit degildir. Allah, mal ve canlariyla cihad edenleri, mertebece, oturanlardan ustun kilmistir. Allah hepsine de cenneti vaadetmistir, ama Allah, cihad edenleri oturanlara, buyuk ecirler, dereceler, magfiret ve rahmetle ustun kilmistir. Allah bagislar ve merhamet eder." (Nisa, 95-96).
Buhari, Megazi 4; Tefsir, Nisa 18; Tirmizi, Tefsir, Nisa, (3035).

572 - el-Bera (radiyallahu anh) anlatiyor: "Mu'minlerden oturanlarla Allah yolunda mallariyla canlariyla savasanlar bir olmaz" (Nisa, 95) ayeti nazil oldugu zaman Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) Zeyd (radiyallahu anh)'i cagirdi. Zeyd bir kurek kemigi ile, ayeti yazmaya geldi. Bu sirada Ibnu Mektum gozlerinin ama olusundan yakiniyordu. Bunun uzerine ayetin devaminda ozur sahipleri istisna edildi: "Mu'minlerden, ozur sahibi olmaksizin (evlerinde) oturanlarla Allah yolunda mallariyla canlariyla savasanlar bir olmaz.."
Buhari, Cihad 31, Tefsir, Nisa 18, Fezailu'l-Kur'an 4; Tirmizi, Cihad 1 (1670), Tefsir, Nisa (3034); Nesai, Cihad 4, (6, 10).

573 - Etbauttabiin'den Muhammed Ibnu Abdirrahman anlatiyor: (Abdullah Ibnu Zubeyr'in hilafeti sirasinda Samlilara karsi gonderilmek uzere) Medine halkindan askeri bir birlik teskili kararlastirildi. Birlige de yazildim. Bu esnada Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'in azadlisi Ikrime ile karsilastim, durumu ona anlatmistim. Bu sefere katilmayi bana siddetle yasakladi. Sonra da sunu anlatti: "Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) bana haber verdi ki: "Muslumanlardan bir grup (Resulullah (aleyhissalatu vesselam) devrinde) musriklerle beraberdi ve onlarin sayilarini artiriyorlardi. Musriklere atilan ok, bazan gelip onlardan birine isabet etip oldurdugu oluyordu. Kilic darbeleriyle hayatlarini kaybedenler de vardi. Bunun uzerine Cenab-i Hak su ayeti indirdi: "Kendilerine yazik edenlerin canlarini melekler aldiklari zaman onlara: "Ne yaptiniz bakalim? deyince, "Biz yeryuzunde zavalli kimselerdik" diyecekler, melekler de: "Allah'in arzi genis degil miydi? Hicret etseydiniz ya!" cevabini verecekler, onlarin varacaklari yer cehennemdir. Orasi ne kotu donulecek yerdir" (Nisa, 97).
Buhari, Tefsir, Nisa 19; Fiten 12.

574 - Ibnu Abbas (radiyallahu anh) "...Yagmurdan zarar gorecekseniz veya hasta olursaniz, silahlarinizi birakmaniza engel yoktur. Fakat butun ihtiyat tedbirlerini alin..." (Nisa 102) ayeti Abdurrahman Ibnu Avf (radiyallahu anh) hakkinda, o yarali iken nazil oldu" demistir.
Buhari, Tefsir, Nisa 22.

575 - Ya'la Ibnu Umeyye anlatiyor: "Omer Ibnu'l-Hattab (radiyallahu anh)'a: "Ayet-i kerime'de: "Yerzuzunde sefere ciktiginiz zaman, kafirlerin size fenalik yapacagindan endise ederseniz, namazdan kisaltmanizda uzerinize bir vebal yoktur" (Nisa, 101) buyuruluyor. Simdi ise halk emniyet icerisinde, buna ragmen, sefer halinde niye namaz kasrediliyor (kisaltiliyor)" diye sordum. Bana su cevabi verdi:
"Senin gibi, ben de ayni sekilde merak ederek, bu meselede Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a sormustum. Bana su aciklamayi yapmisti: "Namazin kisaltilmasi, Allah'in sizlere yaptigi bir sadakadir. Rabbinizin sadakasini kabul edin."
Muslim, Salatu'l-Musafirin 4, (686); Tirmizi, Tefsir, Nisa (3037); Ebu Davud, Salat 270, (199); Nesai, Taksiru's-Salat 1 (3, 116).

576 - Umeyye Ibnu Abdillah Ibnu Halid merhumun anlattigina gore Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'e soyle demistir:
"-Cenab-i Hakk ayeti kerimede: "Kafirlerin size fenalik yapacagindan endise ederseniz, namazdan kisaltmanizda uzerinize bir vebal yoktur" (Nisa, 101) diyerek (savas ve korku halinde) kisaltmaya izin verdigi halde, seferde namaz neye dayanilarak kisaltilir?"
Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) su cevabi verdi:
"- Ey kardesimoglu! Bizler hep dalalette iken Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize geldi ve dinimizi ogretti. Bize ogrettikleri arasinda namazi sefer sirasinda iki rekat kilmak da var."
Nesai'de yer alan rivayet (Taksiru's-Salat Fi's-Sefer 1 (3, 117)) bu manadadir. Hadisin lafzen bu sekli Nesai'nin es-Sunenu'l-Kubra'da yer almis olabilir.

577 - Katade Ibnu'n-Nu'man (radiyallahu anh) anlatiyor: "Kendilerine Benu Ubeyrik denen bizden bir aile halki vardi. Ferdlerinin isimleri Bisr, Buseyr ve Mubessir idi.
Buseyr munafik bir kimseydi. Siir duzer, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabini (radiyallahu anh) hicveder, sonra da bu siiri bir Arab'a nisbet edip: Falanca soyle dedi, fismakanca boyle dedi (diye onlardan naklederek kendi yazdigi hicviyeleri okurdu). Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabi bu siirleri duyunca tanirlar ve: "Allah'a kasem olsun bu siiri su habis heriften baskasi soylemez -ravi suphe ediyor: "su habis herifi" mi derlerdi, yoksa "su herif" mi derlerdi diye- "onu mutlaka Ibnu'l- Ubeyrik soyledi" derlerdi.
Bu aile, cahiliye devrinde de Islam doneminde de hep fakir ve ihtiyac icinde kaldi. O zaman Medine'de halkin gidasini hurma ve arpa teskil ediyordu. Kisi zenginse, beyaz un tuccari geldigi vakit, o undan satin alir, boylece zenginligini izhar ederdi. Fakirlerin yiyecekleri ise hurma ve arpa idi.
Bir seferinde Sam'dan bir tuccar geldi. Amcam Rifa'a Ibnu Zeyd bir yuk beyaz un aldi. Onu mesrube denen tenezzuh odasina koydu. Mesrubesinde silah, zirh ve kilinc vardi. Bir gece evine giren hirsizlar mesrubeyi yarip yiyecek, silah orada ne varsa alip goturduler. Sabah olunca amcam Rifa'a bana ugradi ve: "Ey yegenim, geceleyin evime hirsiz girmis, mesrubemizi yardilar, silah, yiyecek ne varsa goturduler" dedi. Biz de mahallede bir arastirma yaptik, sorusturduk. Bize: "Bu gece Benu Ubeyrik'leri gorduk, ates yakiyorlardi. Gorduklerimizin bir kismi mutlaka sizin yiyecekleriniz idi" dediler.
Biz mahallede sorusturma yaparken, Benu Ubeyrik de: "Allah'a kasem olsun, biz (bu isin faili olarak) dostunuz Lebid Ibnu Sehl'i goruyoruz" dediler.
Lebid Ibnu Sehl bizden birisiydi, salih ve Musluman bir kimseydi. Lebid onlarin sozunu isitince kilincini cekti: "Yani ben mi caldim? Allah'a yemin olsun ya bu hirsizligi aciklayacaksiniz ya da bu kilincla sizi deseliyecegim" dedi.
Onlar: "Be adam senden bize ne, sen kim, hirsizlik kim" diye lafi cevirdiler.
Mahallede iyice sorusturuyorduk. Sonunda hirsizligi bunlarin yaptigi hususunda suphemez kalmadi. Amcambana: "Ey yegenim, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a kadar gidip, durumu anlatmaz misin?" dedi. Ben de O'na gelip: "Bizden bir aile zalimlik yapti, amcam Rifa'a'yi hedef kilip mesrubesini yardilar. Icinde silah, yiyecek ne varsa asirdilar. Hic olmazsa silahimizi iade etsinler, yiyecege ihtiyacimiz yok, onu istemiyoruz" dedim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Ben bunu emredecegim" dedi.
Benu Ubeyrik bunu duyunca, Esir Ibnu Urve adindaki adamlarina gelip bu hususta kendisiyle konustular.
Mahalle halkindan bir grup bu meselede ittifak edip: "Ey Allah'in Resulu, Katade ve amcasi bizden salih ve Musluman bir aile halkini hedef alip hicbir delil ve huccete dayanmadan iftira atip hirsiz diyor" dediler.
Katade: "Ben de Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gidip kendisiyle konustum. Bana: "Musluman ve salih olduklari soylenen bir aileyi hedef yapip delil ve huccet olmadan hirsizlikla mi itham ediyorsun?" dedi. Ben de oradan ayrilip eve dondum. "Keske bir cok malim gitseydi de bu hususta Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a soylememis olsaydim" diye icten temenni ettim. Derken amcam geldi ve "Yegenim ne yaptin?" diye sordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in bana soylediklerini anlattim. Amcam bana: "Allah yardimcimizdir" dedi. Aradan cok gecmeden su ayet indi: "(Ey Muhammed!) Dogrusu insanlar arasinda Allah'in sana gosterdigi gibi hukmedesin diye Kitab'i sana hak olarak indirdik; hakki gozet, hainlerden taraf (yani Benu Ubeyrik tarafinda) olma. (Katade'ye soyledigin soz icin) Allah'tan magfiret dile. Allah bagislar ve magfiret eder. Kendilerine hainlik edenlerden yana ugrasmaya kalkma. Allah hainlikte direnen sucluyu sevmet. Allah'in razi olmadigi sozu gece kurarlarken onu insanlardan gizliyorlar da kendileriyle beraber olan Allah'tan gizlemiyorlar. Allah islediklerinin hepsini bilmektedir. Iste siz, dunya hayatinda onlari mudafaa ediyorsunuz, ama kiyamet gunu onlari Allah'a karsi kim mudafaa edecek? Veya onlarin vekaletini kim uzerine alacak? Kim kotuluk isler, kendine yazik eder de sonra da Allah'tan bagislanma dilerse Allah'i magfiret ve merhametsahibi olarak bulur" (yani "Eger onlar tevbe ederse Allah onlari bagislayacaktir"). "Kim gunah islerse bunu ancak kendi aleyhine yapmis olur. Allah bilendir, Hakimdir. Kim yanilir veya suc islerde sonra onu bir sucsuzun uzerine atarsa, suphesiz iftira etmis, apacik bir gunah yuklenmis olur" (Lebid'e soyledikleri soz). "Ey Muhammed! (Eger sana Allah'in bol nimeti ve rahmeti olmasaydi onlardan birtakimi seni sapitmaya calisirdi. Halbuki onlar kendilerinden baskasini saptiramazlar. Sana da bir zarar veremezler. Allah sana Kitap ve hikmet indirmis, sana bilmedigini ogretmistir. Allah'in sana olan nimeti ne buyuktur. Ancak sadaka vermeyi yahut iyilik yapmayi ve insanlarin arasini duzeltmeyi gozeten kimseler mustesna, onlarin gizli toplantilarinin cogunda hayir yoktur. Bunlari Allah'in rizasini kazanmak icin yapana buyuk ecir verecegiz" (Nisa 104-114).
Bu ayetler nazil olunca Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a silahlar getirildi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlari Rifaa'ya geri verdi.
Katade devamla dedi ki: "Ben silahi amcama getirip verdim. Amcam cahiliye devrinde yaslanmis veya (ravilerden Ebu Isa'nin tereddudune gore) gozleri cok zayif goren bir ihtiyardi. Bu sebeple ben onun Muslumanligini biraz karisik goruyordum. Ne var ki silahi kendisine teslim ettigim zaman bana: "Ey yegenim, bunu Allah icin bagisladim" dedi. O zaman anladim ki, imani saglammis.
Yukaridaki ayetler inince Buseyr, musriklere iltihak etti. Gidip Sulafe Bintu Sa'd Ibni Sumeyye'ye misafir oldu. Bunun uzerine Cenab-i Hakk su ayeti indirdi: "Dogru yol kendisine apacik belli olduktan sonra, Peygamberden ayrilip, inananlarin yolundan baskasina uyan kimseyi, dondugu yone dondurur ve onu cehenneme sokariz. Orasi ne kotu bir donus yeridir. Allah kendisine ortak kosulmasini elbette bagislamaz, bundan baskasini diledigine bagislar. Allah'a ortak kosan derin bir sapikliga sapmis olur." (Nisa, 115-116).
Buseyr, Sulafe'nin yanina misafir olarak inince, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sairi Hassan Ibnu Sabit (radiyallahu anh) kadini taslayici siirler yazdi. Bunlar kulagina gelince, Sulafe, Buseyr'in havidini basinin uzerine koyup goturdu ve sel yatagina firlatti. Sonra kendisine sunu soyledi: "Defol! Bana Hassan'in siirini hediyeden baska bir hayir getirmedin"
Tirmizi, Tefsir, Nisa (3039).

578 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Kim fenalik yaparsa cezasini gorur. Kendisine Allah'tan baska ne dost ne de yardimci bulur" (Nisa 123) mealindeki ayet nazil oldugu zaman, Muslumanlari cok ciddi bir kedere sevketti. Bunun uzerine Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle tavsiye etti: "Amellerinizde orta yolu ve dogruyu bulmaya calisin. Mu'mine musibet nevinden her ne ulasir ise gunahlarina bir kefaret olur. Musibet, beklenmedik bir hadise olmus, ayagina batan bir diken olmus farketmez."
Muslim, Birr (2574). Bu metin Muslim'in metnidir. Tirmizi, Tefsir, Nisa (3041).
Tirmizi'nin rivayetinde su ziyade var: "Ayet(in hukmu) Muslumanlari cok uzdu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a sikayet ettiler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sunu soyledi..."

579 - Ebu Bekir es-Siddik (radiyallahu anh) buyurdu ki: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yaninda oturuyor idim. O'na su ayet indirildi: "Kim fenalik yaparsa cezasini gorur. Kendisine Allah'tan baska ne dost ne de yardimci bulur" (Nisa, 123). Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Bana inen bir ayeti sana okutayim mi?" dedi. Ben: "Pek tabii" dedim. Bana onu okuttu. Sanki belimin ayrildigini hissettim ve o yuzden gerindim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Neyin var, ne oldu Ey Ebu Bekr?" diye sordu. "Annem babam sana feda olsun Ey Allah'in Resulu, dedim, hangimiz kotu amelde bulunmaz ki, demek hepimiz islediklerimiz yuzunden cezalandirilacagiz ha?" diye uzuntumu ifade ettim.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su aciklamayi yapti: "Ey Ebu Bekr, sen ve mu'minler, bunlar sebebiyle dunyada cezalandiriliyorsunuz. Oyle ki Allah'a kavustugunuz zaman sizde gunah kalmaz. Digerlerine gelince onlarinkiler biriktirilir, kiyamet gunu cezalari toptan verilir.
Tirmizi, Tefsir, Nisa (3042).

580 - Ali Ibnu Zeyd annesinden anlatiyor: Annesi Hz. Aise (radiyallahu anha)'ye Cenab-i Hakk'in su ayetinden: "...Icinizdekini aciklasaniz da gizleseniz de Allah sizi onunla hesaba ceker ve diledigini bagislar" (Bakara, 284) ve keza: "Kim fenalik yaparsa cezasini gorur" (Nisa 123) ayetinden sordu. Hz. Aise su cevabi verdi: "Benim Resullullah (aleyhissalatu vesselam)'tan bu hususta sordugum gunden bu yana kimse meseleyi bana sormadi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle cevap vermisti: "Bu, Allah'in hastalik ve kazadan tut, cebine koydugu basit bir esyanin kaybiyla duydugu uzuntuye varincaya kadar maruz kaldigi musibetlerle kulunu (dunyada) cezalandirmasidir. Boylece kul, peyderpey gunahlarindan arinmis olarak cikar, tipki ham altinin korukten saf kizil ciktigi gibi."
Tirmizi, Tefsir, Bakara (2993).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:09
581 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Sevde validemiz (radiyallahu anha) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in kendisini bosayacagindan korkarak: "Beni bosama, nikahin altinda tut, benim sirami Aise alsin" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da oyle yapti. Bunun uzerine su ayet nazil oldu: "Eger kadin, kocasinin serkesliginden veya aldirissizligindan endise ederse, aralarinda anlasmaya calismalarinda kendilerine bir engel yoktur. Anlasmak daha hayirlidir..." (Nisa, 128). "Her ne uzerine anlasilirsa o caizdir."
Tirmizi, Tefsir, Nisa, (3043).

MAIDE SURESI

582 - Tarik Ibnu Sihab anlatiyor: "Yahudiler, Hz. Omer (radiyallahu anh)'e soyle dediler: "Siz bir ayet okuyorsunuz ki o, sayet bize inseydi o gunu bayram ittihaz eder (her yil kutlardik)."
Hz. Omer (radiyallahu anh) diyor ki: Ben onun indigi ani ve yeri, indigi sirada Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in bulundugu noktayi biliyorum: Arafe gunu inmisti. O zaman ben de Arafat'ta idim ve bir cuma gunuydu. Kasteddikleri ayet de: "Size bugun dininizi tamamladik" (Maide 3) ayeti idi."
Buhari, Iman 33; Megazi 77; Tefsir, Maide 2; I'tisam giris; Muslim, Tefsir 3, (3017); Tirmizi, Tefsir Maide (3046); Nesai, Iman 18, (8, 114); Hac 194, (5, 251).

583 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) dedi ki: "Allah ve Peygamberiyle savasanlarin ve yeryuzunde bozgunculuga ugrasanlarin cezasi oldurulmek veya asilmak yahut carpraz olarak el ve ayaklari kesilmek ya da yerlerinden surulmektir. Onlara ahirette buyuk azab vardir. Su kadar ki, siz kendileri uzerine kadir olmazdan (kendilerini ele gecirmezden evvel) tevbe eden (muhariblerle yol kesen)ler mustesnadirlar. Bilin ki Allah, cok affedici ve cok merhamet sahibidir" (Maide 33-34) ayeti musrikler hakkinda indi. Kendileri maglub edilmezden once, kim gelip teslim olursa bu, ona isledigi suc sebebiyle had cezasi uygulamaya mani degildir."
Ebu Davud, Hudud 3, (4372); Nesai, Tahrimu'd-Dem 9, (7, 101).

584 - Hz. Bera (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in yanina yurur komurle karartilmis ve dayak atilmis bir Yahudi getirdiler. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Yahudileri cagirarak: "Kitabinizda zina haddini (cezasini) boyle mi buluyorsunuz? diye sordu.
"Evet" dediler. Sonra Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) onlarin alilerinden birini cagirdi ve "Musa'ya, Tevrat'i indiren Allah askina soruyorum, zina edenin haddini kitabinizdaboyle mi buluyorsunuz?" dedi. Alim:
-Hayir! Eger bana boyle yemin vererek sormasa idin sana haber vermezdim. Kitapta recm buluyoruz. Fakat, zina vak'alari esrafimiz arasinda cogaldi. Artik serefli birini bu sucla yakalarsak onu birakir olduk. Ancak bicare birisini yakalarsak ona haddi tatbik ediyoruz. Kendi aramizda soyle dedik: "Gelin aramizda oyle bir ceza seklinde anlasalim ki o, esraftan olsun, halktan olsun herkese tatbik edilsin. Sonunda recm yerine suratin komurle boyanip dayak atilmasinda ittifak ettik."
Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Allahim, onlarin oldurdugu emr-i serifini ilk ihya edip dirilten ben olayim" dedi ve had cezasinin tatbikini emretti, zani hemen recmedildi. Bunun uzerine su ayet indi: "Ey Peygamber! Kalbleri inanmamisken agizlariyla "inandik diyenler, Yahudilerden yalana kulak verenler ve baska bir topluluk hesabina casusluk edenlerden inkara kosanlar seni uzmesin. Sozleri asil yerlerinden degistirirler de "Boyle bir (fetva) size verilirse alin, verilmezse kacinin" derler..." (Maide 41). Az sonra Allah Teala su ayeti indirdi: "Allah'in indirdigi ile hukmetmeyenler, iste onlar kafirlerdir..." "Allah'in indirdigi ile hukmetmeyenler iste onlar zalimlerdir..." "...Allah'in indirdigi ile hukmetmeyenler, iste onlar fasiklardir!" (Maide 44, 45, 47).
Bu ayetlerin hepsi kafirler hakkinda nazil olmustur."
Muslim, Hudud 28, (1700); Ebu Davud, Hudud, 26 (4448).

585 - Ebu Davud'un Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'dan kaydettigi bir baska rivayette soyle demistir: "Bu uc ayet hassaten Kureyza ve en-Nadir Yahudileri hakkinda nazil oldu."
Ebu Davud, Diyat 2, (356).

586 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: Kureyza ve en-Nadir, Medine'de yasayan Yahudilerden iki kabile idi. Bunlardan en-Nadir kabilesi Kureyza kabilesinden daha serefli kabul ediliyordu. Sozgelimi, Kureyza kabilesine mensup birisi, en-Nadir'den birini oldurecek olsa kisas olarak katil oldurulurdu, ama en-Nadir'den bir kimse Kureyza'dan birisini oldurecek olsa, yuz vask hurma ile fidye odenirdi (katil oldurulmezdi). Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in peygamberliginden sonra en-Nadir'den birisi Kureyza'dan bir adam oldurdu. Kureyzalilar: "Katili bize teslim edin, onu oldurecegiz" dediler. Obur taraf "Sizinle bizim aramizda Muhammed hakem olsun" dediler ve Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a geldiler. Bunun uzerine su ayet indi: "...Eger hukmedersen, aralarinda adaletle hukum ver. Allah adil olanlari sever" (Maide 43). Adaletle hukumden maksat "cana mukabil can"di. Daha sonra su ayet indi: "Cahiliye devri hukmunu mu istiyorlar? Yakinen bilen bir millet icin Allah'tan daha iyi hukum veren kim vardir?" (Maide, 50).
Ebu Davud, Diyat 1, (4494), Akdiye 10, (3591); Nesai, Kasame 7, (8, 1.

587 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) Ebu Davud'un kaydettigi bir diger rivayette su aciklamayi yapar: "Eger sana gelirlerse aralarinda hukmet, yahut onlardan yuz cevir, yuz cevirirsen sana bir zarar vermezler" (Maide 42) ayeti neshedildi ve su emir geldi: "...Allah'in indirdigi ile aralarinda hukmet!..." (Maide 4.
Ebu Davud, Akdiye 10, (3590).
Yine Ebu Davud ve Nesai'de gelmis olan bir diger rivayette soyle denir: "Benu'n-Nadirliler Kureyza'dan birini oldurecek olsalar diyet olarak normal bedelin yarisini oderlerdi. Buna mukabil Benu Kureyzalilar Benu'n-Nadirliler Kureyza'dan birini oldurecek olsalar diyet olarak normal bedelin yarisini oderlerdi. Buna mukabil Benu Kureyzalilar Benu'n-Nadir'den birisini oldurecek olsalar kan bedeli olarak tam diyet oderlerdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu farkliligi kaldirdi ve aralarini esitledi."
Ebu Davud, Diyat 1, (4494), Akdiye 10, (3591); Nesai, Kasame 7, (8, 1.

588 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) geceleyin beklenerek korunuyordu. Ancak: "...Allah seni insanlardan korur" (Maide67), ayeti inince Resulullah (aleyhissalatu vesselam) basini cadirdan cikarip: "Ey insanlar dagilin, artik beni Allah koruyor" diye seslendi.
Tirmizi, Tefsir, Maide, (3049).

589 - Ibnu Abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek: "Ben et yedigim zaman kadinlara karsi zaafim artiyor ve bende sehvet galebe caliyor. Bu sebeple et yemeyi nefsime haram ettim" dedi. Bunun uzerine su ayet indi: "Ey iman edenler! Allah'in size helal ettigi temiz seyleri haram kilmayin, hududu da asmayin. Dogrusu Allah, asiri gidenleri sevmez. Allah'in size verdigi riziktan temiz ve helal olarak yiyin. Inandiginiz Allah'tan sakinin" (Maide 87-8.
Tirmizi, Tefsir, Maide, (3052).

590 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Inananlara ve faydali is isleyenlere, -sakinirlar, inanirlar, faydali isler islerler, sonra haramdan sakinip inanirlar ve sonra isyandan sakinip iyilik yaparlarsa- daha onceleri tatmis olduklarindan dolayi bir sorumluluk yoktur..." (Maide 93) ayeti indigi zaman Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bana dedi ki: "Bana senin onlardan oldugun soylendi."
Muslim, Fedailu's-Sahabe 109, (2459). Tirmizi, Tefsir, Maide, (3056

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:10
591 - Yine Muslim'in bir baska rivayetinde Bera (radiyallahu anh) sunu anlatiyor: "Sarap haram edilmezden once, Ashab (radiyallahu anhum)'tan bazilari vefat etmisti. Sarap haram edilince bircok kimse: "Arkadaslarimiz sarap icerek olduler, onlarin hali ne olacak?" dediler. Bunun uzerine ayet indi: "Inananlara, ve faydali is yapanlara... daha onceleri tatmis olduklarindan dolayi bir sorumluluk yoktur" (Maide 93) ayeti indi."
Tirmizi, Tefsir Maide, (3054). Tirmizi bu hadisin sahih oldugunu soyledi.

592 - Omer Ibnu'l-Hattab (radiyallahu anh) anlatiyor: Omer: "Allah'im, sarap hakkinda bize tatminkar bir aciklamada bulun" diye dua etmisti ki Bakara suresinde bulunan su ayet indi: "Sana icki ve kumari sorarlar de ki: "Ikisinde hem buyuk gunah ve hem insanlara bazi faydalar vardir. Gunahlari faydasindan daha buyuktur." (Bakara 219).
Bunun uzerine Omer (radiyallahu anh) cagirildi ve ayet kendisine okundu. Omer yine: "Allah'im sarap hakkinda bize tatminkar bir aciklamada bulun" dedi. Bir muddet sonra Nisa suresindeki: "Ey iman edenler! Sarhosken ne dediginizi bilene kadar, cunubken, -yolcu olan mustesna- gusledene kadar namaza yaklasmayin..." (Nisa, 43) ayeti nazil oldu. Omer (radiyallahu anh) cagirildi ve ayet kendine okundu. Omer yine: "Allah'im sarap hakkinda bize tatminkar bir aciklamada bulun" dedi.
Bir muddet sonra, Maide suresindeki ayet indi: "Ey iman edenler! Icki, kumar, putlar ve fal oklari suphesiz seytan isi pisliklerdir. Bunlardan kacinin ki saadete eresiniz. Seytan suphesiz icki ve kumar yuzunden araniza dusmanlik ve kin sokmak ve sizi Allah'i anmaktan alikoymak ister. Artik bunlardan vazgecersiniz degil mi?" (Maide 90-91). Omer yine cagirilip ayet kendisine okundu. Bu sefer "Evet Rabbimiz vazgectik, vazgectik" dedi.
Tirmizi, Tefsir, Maide (3053); Ebu Davud, Esribe 1, (3670); Nesai, Esribe 1, (8, 286, 287). Tirmizi hadisin sahih oldugunu soyledi.

593 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e sorular sordular. Soruda oylesine asiri gittiler ki, birgun minbere cikip (ofkeyle): "Sorun, her sorunuza cevap verecegim" dedi. Cemaat bu sozu isitince, korkuyla baslarini one egdiler. Baslarina muhim bir hadise gelmekte olmasindan korktular.
Enes (radiyallahu anh) devamla dedi ki: "Ben sagima soluma bakmaya basladim. Bir de ne goreyim, herkes elbisesini basina sarmis agliyordu. (Kimseden ses cikmiyordu). Derken, munakaya falan ettigi zaman, babasindan baska birisine nisbet edilen bir kimse ilk konusan oldu: "Ey allah'in Resulu! Babam kimdir?" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Baban Huzafedir" buyurdu. Hz. Omer (radiyallahu anh) de: "Rabb olarak Allah'tan, din olarak Islam'dan, peygamber olarak da Muhammed'den raziyiz. Fitnelerden Allah'a siginiriz" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) de: "Hayir ve ser her ikisinin de bugunku kadar bol indigini hic mi hic gormedim. Bana cennet ve cehennem gozle gorulecek hale getirildi ve onlari su duvarin onunde gordum." dedi.
Buhari, Tefsir, Maide 12; Rikak 27; I'tisam 3; Muslim, Fedail 134- 138, (2359); Tirmizi, Tefsir, Maide (3058).
Bir rivayette su ziyade var: "...Bunun uzerine su ayet indi: "Ey iman edenler! Size aciklaninca hosunuza gitmeyecek seyleri sormayin. Kur'an indirilirken onlari sorarsaniz size aciklanir, (ama uzulursunuz). Allah sordugunuz seyleri affetmistir. Allah bagislayandir, halimdir. Sizden once bir millet onlari sormustu. Sonra da onlari inkar etmislerdi" (Maide 101-102).

594 - Tabiin'den Ibnu'l-Museyyeb anlatiyor: "el-Bahira, cahiliye Araplarinca, sutu putlara bagislanan, bu sebeple hic kimse tarafindan sagilmayan deveye denirdi. Es-Saibe; ilahlari icin saliverilen, uzerine hicbir yuk vurulmayan deveye denir. El-Vasile; Ilk dogumunu disi yapip sonra ikinci dogumunu da disi yapan ve araya erkek dogum girmeyen devedir, bu da putlar icin saliverilir, hicbir sekilde istifade edilmezdi. El-Ham; dolunden muayyen batin yavruya ulasilan erkek devedir, bu da putlara adanir, yukte kullanilmazdi."
Ibnu'l-museyyib, Ebu Hureyre'den su sozu nakleder: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Amr IbnuAmir el-Huza'iyi, cehennemde barsaklarini sururken gordum. Bu adam, hayvanlari putlara adak olsun diye ilk saliveren (saibe birakan) kimse idi."
Buhari, Menakib 9, Tefsir, Maide 13; Muslim, Cennet 51, (2856).

595 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: Benu Sehm'den bir kisi, Tecimud'-Dari ve Adiy Ibnu Bedda ile birlikte yola cikti. Es-Sehmi, hic Musluman bulunmayan bir yerde vefat etti. Terikesini Temin ve Adiyy getirdiler. Ancak (Sehmi'nin yakinlari vasiyette adi gecen) gumus islemeli bir kabi (teslim edilen mallar arasinda) bulamadilar. (Sikayet uzerine) Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu hususta ikisine (Temim ve Adiyy'e) yemin ettirdi. Sonra kap Mekke'de bulundu. Kabin yanlarinda bulundugu kisiler: "Biz bunu Temin ve Adiyy'den aldik" diye yemin ettiler. Sehmi'nin yakinlarindan iki kisi de kalkip Allah'a yemin ederek: "Bizim sahitligimiz o ikisinin sehadetinden daha dogrudur, kap da arkadasimiza aittir" dediler.
Ibnu Abbas der ki su ayet bunlar hakkinda nazil oldu: "Ey iman edenler! Olum birinize geldigi zaman vasiyet ederken icinizden iki adil kimseyi, sayet yoklukta olup basiniza da olum musibeti gelmisse, namazdan sonra alikoyacaginiz, -supheleniyorsaniz, "Akraba bile olsa yeminle hicbir degeri degistirmeyecegiz, Allah'in sahidligini gizlemiyecegiz, yoksa suphesiz gunahkarlardan oluruz" diye yemin eden- sizden olmayan iki kisiyi sahid tutun. Eger bu sahidlerin gunah islemis olduklari ortaya cikarsa olene kadar yakin hak sahibi diger kisi bunlarin yerine gecer ve "bizim sahidligimiz ikisininkinden de daha dogrudur, biz asiri gitmedik, yoksa suphesiz zulmedenlerden oluruz" diye Allah'a yemin ederler. Bu, sahitligi gerektigi gibi yapmalarini veya yeminlerinden sonra yeminlerin kabul edilmesinden korkmalarini daha iyi saglar. Allah'tan sakinin, dinleyin, Allah fasik kimselere yol gostermez" (Maide, 106-108);
Buhari, Vesaya 35; Tirmizi, Tefsir, Maide (3062); Ebu Davud, Akdiye 19, (3606).

596 - Ammar Ibnu Yasir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: (Kur'an-i Kerim'de zikri gecen) sofra gokten ekmek ve et olarak indirildi. Bu mucizeye mazhar olanlara, ihanet etmemeleri ve ertesi gun icin, o yiyeceklerden ayirmamalari emredildi. Ancak onlar bunu dinlemediler, hem ihanet ettiler hem de yemeklerinden ayirip ertesi gun icin sakladilar. Bunun uzerine ceza olarak maymun ve hinzir suretine cevrildiler."
Tirmizi, Tefsir, Maide (3063).

EN'AM SURESI

597 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: Ebu Cehil mel'un, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e: "Biz seni yalanlamiyoruz, biz senin getirdigin seriati tekzib ediyoruz" dedi. Bunun uzerine Cenab-i Hakk su ayeti inzal buyurdu: "(Ey Muhammed!) Onlarin soylediklerinin seni uzecegini elbette biliyoruz, dogrusu onlar, seni yalanci saymiyorlar, fakat zalimler Allah'in ayetlerini bile bile inkar ediyorlar. Senden once nice peygamberler yalanlandi ve kendilerine yardimcimiz gelene kadar yalanlamalarina ve sikistirilmalarina katlandilar..." (En'am 32-34).
Tirmizi, Tefsir, En'am (3066).

598 - Sa'd Ibnu Ebi Vakkas anlatiyor: "Biz alti kisi Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte oturuyorduk. Musrikler ona: "Sunlari huzurundan kov, bizimle sohbete cur'et etmesinler" dediler.
Sa'd devamla diyor ki, orada ben vardim, Ibnu Mes'ud, Huzeyl kabilesinden bir kisi, Bilal ve ismini hatirlayamadigim iki kisi daha varlardi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in icine Allah'in diledigi birseyler dusmustu. Kendi kendine icinden mirildandi. Bunun uzerine Cenab-i Hakk su ayeti inzal buyurdu: "Sabah aksam Rabblerinin rizasini isteyerek O'na yalvaranlari kovma. Onlarin hesabindan sana bir sorumluluk yoktur, senin hesabindan da onlara bir sorumluluk yoktur ki onlari kovarak zulmedenlerden olasin" (En'am 52);
Muslim, Fedailu's-Sahabe, 45 (2413); Ibnu Mace, Zuhd 7, (4128).

599 - Yine Sa'd Ibnu Ebi Vakkas (radiyallahu anh) "(Ey Muhammed! De ki: "Ustunuzden ve altinizdan size azab gondermeye, sizi firka firka yapip kiminize kiminizin hincini tattirmaya kadir olan O'dur. Anlasinlar diye ayetleri nasil yerli yerince acikladigimiza bak" (En'am 65) ayeti hakkinda Resuulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle dedigini rivayet etmistir: "Haber verilen bu durum ilerde olacaktir, henuz olmus degildir."
Tirmizi, Tefsir, En'am (3068).

600 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "(Ey Muhammed!) De ki: Ustunuzden ve altinizdan size azab gondermeye kadir olan O'dur..." ayeti indigi esnada Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "...ustunuzden" ibaresinden sonra: "Ya Rabbi sana siginirim" dedi. Ne zaman ayetin devami olan: "...Sizi firka firka yapip kiminize kiminizin hincini tattirmaya kadir olan O'dur" kismi nazil olunca: "Bu iki azab daha hafif, (telafisi) daha kolay" buyurdu."
Buhari, Tefsir, En'am 2; I'tisam 11, Tevhid 16; Tirmizi, Tefsir, En'am (3067).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:10
601 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Iman edenler, bununla beraber imanlarina zulum bulastirmayanlar var ya, iste (ancak) onlardir ki korkudan emin olmak hakki kendilerinindir. Onlar dogru yolu bulmus kimselerdir" (En'am, 82) ayeti indigi zaman, bu ayet Muslumanlara cok agir geldi ve: "Hengimiz nefsine zulmetmiyor? (mahvolduk)" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Hayir, burada kastedilen o degil, sirktir. Lokman'in ogluna olan su sozunu isitmediniz mi?: "Ogulcugum, Allah'a sirk kosma, zira sirk buyuk zulumdur" (Lokman, 13).
Buhari, Iman 23; Enbiya 8, 41; Tefsir, En'am 3; Tefsir, Lokman 1; Istitabe 1,9; Muslim, Iman 197, (124); Tirmizi, Tefsir, En'am, (3029).

602 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Bir grup insan Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek: "Ey Allah'in Resulu biz kendi oldurdugumuzu yiyor, fakat Allah'in oldurdugunu yemiyoruz (bu nasil is?)" dediler. Bunun uzerine Cenab-i Hakk su ayeti indirdi: "Allah'in ayetlerine inaniyorsaniz, uzerine Allah'in adi anilmis olan seyden yiyin. Size ne oluyor ki, Allah size darda kalmanizin disinda, haram olanlari genisce anlatmisken adinin uzerine anildigi seyden yemiyorsunuz? Dogrusu cogunluk, heva ve heveslerine uyarak, bilmeden sapitiyorlar. Asiri gidenleri en iyi bilen Rabbindir. Gunahin acigini da gizlisini de birakin. Gunah kazananlar, kazandiklarina karsilik suphesiz ceza goreceklerdir. Uzerine Allah'in adinin anilmadigi kesilmis hayvanlari yemeyin. Bunu yapmak Allah'in yolundan cikmaktir. Dogrusu seytanlar sizinle tartismalari icin dostlarina fisildarlar. Eger onlara itaat ederseniz, suphesiz siz musrik olursunuz" (En'am, 118-122).
Tirmizi, Tefsir, En'am, (3071); Ebu Davud, Edahi, 13, (2817, 2818, 2819); Nesai, Edahi 40, (7, 237).

603 - Ebu Davud'un bir rivayetinde: "...Dogrusu seytanlar, sizinle tartismalari icin dostlarina fisildarlar..." (En'am, 121) ayetiyle ilgili olarak, Ibnu Abbas su aciklamayi yapar: Yani "Allah'in oldurdugu" diyerek meyteyi (kesilmeksizin, kendiliginden olen hayvani) kastederek: "Onu niye yemiyorsunuz? derler." iste bunun uzerine Cenab-i Hakk: "Eger onlara itaat ederseniz, suphesiz siz musrik olursunuz" ayetini indirdi. Bundan sonra da: "Uzerine Allah'in adinin anilmadigi kesilmis hayvanlari yemeyin..." ayeti indi."
Ebu Davud, Edahi 13, (2818).

604 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'in bir diger rivayetinde soyle buyrulur: "Uzerine Allah'in ismi zikredilen (hayvan etinden) yiyin" (En'am, 118). "Uzerine Allah'in ismi zikredilmeyenden yemeyin" (En'am 121) emri neshedilip, ehl-i kitabin kestigi, yasaktan istisna edilerek soyle dendi: "... Kitap verilenlerin yemegi size helal, sizin yemeginiz de onlara helaldir..." (Maide, 5),
Ebu Davud, edahi, 13, (2817).

605 - Nesai'den gelen rivayette Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) Cenab-i Hakk'in "Uzerine Allah'in isminin zikredilmedigi (kesilmis hayvan eti)nden yemeyin" ayeti ile ilgili olarak su aciklamayi yapmaktadir: "Musrikler, bu meselede muminlerle ihtilaf ederek (alayvari) soyle dediler: "Allah'in kestigini yemiyorsunuz, fakat kendi kestiginizi yiyorsunuz."
Nesai, Zebaih 40, (7, 237).

606 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Arab'in (cahiliye devrindeki) cehaletini ogrenmek seni memnun ederse En'am suresinin 130'lu ayetten sonra gelen su ayetini oku: "Beyinsizlikleri yuzunden, koru korune cocuklarini oldurenler ve Allah'in kendilerine verdigi nimetleri -Allah'a iftira ederek- haram sayanlar mahvolmuslardir; onlar sapitmislardir, zaten dogru yolda da degillerdi" (En'am 140).
Buhari, Menakib 11.

607 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) buyurmuslardir: "Kim uzerinde Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'in muhru bulunan sahifeyi gormek isterse su ayetleri okusun:
"De ki: "Gelin size Rabbinizin haram kildigi seyleri soyleyeyim. O'na hicbir seyi ortak kosmayin, anaya babaya iyilik yapin. Yoksulluk korkusuyla cocuklarinizi oldurmeyin" -sizin ve onlarin rizkini veren biziz- "Gizli ve acik kotuluklere yaklasmayin, Allah'in haram kildigi cana haksiz yere kiymayin. Allah bunlari size dusunesiniz diye buyurmaktadir. Yetim malina, ergenlik cagina erisene kadar en iyi seklin disinda yaklasmayin; olcuyu ve tartiyi dogru yapin. Biz kimseye ancak gucunun yetecegi kadar yukleriz. Konustugunuz vakit -akraba bile olsa sozunuzde adil olun. Allah'in ahdini yerine getirin. Allah size bunlari ogut almaniz icin buyurmaktadir" (En'am 151-153);
Tirmizi, Tefsir, en'am, (3072).

608 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kiyametin uc alameti vardir, onlar zuhur edince, "daha once inanmamis olanlarin artik inanmalari da onlara fayda vermez" (En'am, 158), Gunesin battigi yerden dogmasi, Deccal, Dabbetu'l-arz."
Muslim, Iman 249, (158); Tirmizi, Tefsir, En'am (3074).

609 - Ebu Sa'id (radiyallahu anh) "Onlar kendilerine... Rablerinden birtakim delillerin gelmesini mi bekliyorlar. Rabbinin birtakim mucizeleri geldigi gun, bir kimse daha once inanmamissa veya imaniyla bir iyilik kazanmamissa imani ona fayda vermez..." (En'am 158) ayetinde gecen "Rabblerinden birtakim deliller" ile "gunesin battigi yerden dogmasi kastedilmistir demistir.
Tirmizi, Tefsir, En'am (3073).

A'RAF SURESI

610 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "(Cahiliye devrinde) kadin, Kabe-i Muazzama'yi ciplak olarak tavaf eder ve soyle derdi: "Bana kim odunc bir tavaf elbisesi verecek?"
Elbiseyi fercinin uzerine kor:
"Bugun bir kismi veya tamami gorulur ama, ondan acilani helal etmem" derdi. Bu tatbikatla ilgili olarak su ayet indi:
"Ey Ademogullari! Her mescide guzel elbiselerinizi giyerek gidin, yiyin, icin fakat israf etmeyin. Cunku Allah musrifleri sevmez" (A'raf, 31).
Muslim, Tefsir 25, (3028); Nesai, Hacc 131, (5,233, 234).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:11
611 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su ayeti okudu: "Rabbi daga tecelli edince onu yerle bir etti" (A'raf 143) -hadisi rivayet eden Hammad soyle der: Hammad'dan rivayeti yapan Suleyman b. Harb merhum- (tecellinin hafifligini gostermek icin) bas parmaginin yaniyla sag parmaginin ucuna degdirerek gosterir. (Ve ayetin kiraati bitince Resulullah) ilave eder: "Dag, ciglik atti ve Musa baygin dustu"
Tirmizi, Tefsir, A'raf (3076).

612 - Muslim Ibnu Yesar el-Cuheni anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh)'den: "Rabbim Beni Adem'den, bellerinden zurriyetlerini alip da onlari nefislerine karsi sahid tutarak: "Rabbiniz degil miyim?" diye ishad ettigi vakit bela (evet) dediler: Sahidiz. "Kiyamet gunu bizim bundan haberimiz yoktu" demeyesiniz. Yahud: "Ancak onceden atalarimiz sirk kostular, biz ise onlardan sonra bir zurriyet idik, simdi o batili te'sis edenlerin yaptiklariyla bizi helak mi edeceksin?" demeyesiniz" (A'raf 172-173) ayetinden soruldu Hz. Omer (radiyallahu anh) su cevabi verdi: "Bu ayetten Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a da sorulmustu. O soyle acikladi: "Allah Teala hazretleri, Hz. Adem'i yaratti sonra sag eliyle meshedip ondan bir zurriyet cikardi ve: "Bunlar cennet icindir, bunlar cennet ehlinin ameliyle amel ederler" dedi. Rabb Teala, ikinci defa sirtini oksadi, ondan bir nesil daha cikardi ve: "Bunlari da cehennem icin yarattim, bunlar da cehennem ehlinin amelini isleyecekler" dedi.
Cemaatten bir adam: "Ey Allah'in Resulu! (kaderimiz ezelden yazilmis ise) niye amel ediyoruz? diye sordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su aciklamayi yapti: "Allah bir kisiyi cennet ehli olarak yaratmissa onu cennet ehlinin amelinde calistirir. Oyle ki cennetliklerin bir ameli uzere olur ve Allah da onu cennetine kor. Aksine bir kulu da cehennem ehli olarak yaratmissa, onu da cehennemliklerin amelinde istimal eder. Oyle ki bu da cehennemliklerin bir ameli uzere olur, Allah da onu cehenneme koyar."
Muvatta, Kader 2, (2, 898, 899); Tirmizi, Tefsir, A'raf, (3077); Ebu Davud, Sunnet 17, (4703).

613 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allahu Zu'l-Celal hazretleri Adem (aleyhissalatu vesselam)'i yarattigi zaman sirtini meshetti. Bunun uzerine kiyamete kadar onun neslinden yaratacagi insanlardan herbirinin iki gozu arasina nurdan bir parlaklik koydu. Sonra hepsini Adem (aleyhisselam)'e arzetti. Adem (aleyhisselam):
"-Ey Rabbim bunlar da kim?" diye sordu.
"-Bunlar senin zurriyetindir" dedi.
Onlardan bir tanesi dikkatini cekti, gozlerinin arasindaki parlaklik cok hosuna gitmisti.
"-Ey Rabbim su da kim?" diye sordu.
"-Davud!" deyince.
"-Pekala ne kadar omur verdin?" diye sordu.
"-Altmis yil!" dedi.
Adem:
"-Ey Rabbim, ona benim omrumden kirk yil ilave et!" dedi.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: Hz. Adem'in yasi kirk yil eksik olarak kesinlesince hemen olum melegi geldi. Adem (aleyhisselam) ona:
"-Yani benim omrumden kirk yil daha geride kalmadi mi?" dedi. Melek:
"-Iyi ama, dedi, sen onu oglun Davud'a vermedin mi?"
Adem inkar etti, zurriyeti de inkar etti, Adem unuttu ve meyveden yedi. Zirriyeti de unuttu. Adem hata isledi, zurriyeti de hata isledi."
Tirmizi, Tefsir, A'raf, (3078). Tirmizi hadisin sahih oldugunu soyledi.

614 - Semure Ibnu Cundeb (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Havva (aleyhisselam) hamile kaldigi zaman iblis Havva'nin yanina geldi. (Bu sirada) Havva'nin cocugu yasamiyor hep oluyordu. Iblis: "Cocuga Abdu'l-Haris adini ver, cunku o yasiyor" dedi. Havva bu ismi verdi, cocuk da yasadi. Ancak bu durum seytanin bir telkini ve emri idi."
Tirmizi, Tefsir, A'raf, (3079).

615 - Ibnu'z-Zubeyr (radiyallahu anhuma) diyor ki: "Sen af yolunu tut, bagisla, uygun olani emret, bilgisizlere aldiris etme" (A'raf, 199) ayeti, ancak ve ancak halkin ahlaki hususunda nazil oldu."
Buhari, Tefsir, A'raf 5; Ebu Davud, edeb 5, (4787).

616 - Buhari ve Ebu Davud'un diger bir rivayetinde soyle denir: "Allah, Peygamberine (aleyhissalatu vesselam) halkin ahlakindan, affetmeyi, benimseyip almasini emretti."
Buhari, Tefsir, A'raf 5; Ebu Davud, Edep 5, (4787).

ENFAL SURESI

617 - Ibnu Cubeyr anlatiyor: "Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a: "Enfal suresi (ne hususta indi?) diye sordum, bana: "Bedir Savasi uzerine indi" cevabini verdi."
Buhari, Tefsir, Enfal 1; Muslim, Tefsir, 31, (3031).

618 - Mus'ab Ibnu Sa'd babasindan (radiyallahu anh) naklettiginegore, babasi soyle demistir: "Bedir Savasi sirasinda bir kilicla geldim ve: "Ey Allah'in Resulu, Allah kalbimi musriklerden kurtardi, bu kilici bana bagisla" dedim. Bana: "Bu mal ne senin, ne de benim" diye cevap verdi.
Ben (icimden): "Bu kilic, savas sirasinda benim kadar ciddi hizmette bulunmayan birine verilebilir" diyerek ayrildim.
Sonra Resulullah (aleyhissalatu vesselam) benim yanima geldi ve: "Sen, kilic benim degilken onu benden istemistin. Simdi ise artik benim oldu, al, bu senin olsun!" dedi." Su ayet inmisti:
"Ey Muhammed! Sana ganimetlere dair soru sorarlar, de ki: "Ganimetler Allah'in ve Peygamberindir. Inaniyorsaniz Allah'tan sakinin..." (Enfal, 1).
Muslim, Cihad 33, (1748); Tirmizi, Tefsir, Enfal (3080); Ebu Davud, Cihad 156, (2740).

619 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Tekrar savasmak icin bir tarafa cekilmek veya bir baska topluluga katilmak maksadi disinda, savas gunu arkasini dusmana donen kimse Allah'tan bir gazaba ugramis olur. Onun varacagi yer cehennemdir. Ne kotu bir donustur!" (Enfal, 16) ayeti Bedir gunu indi."
Ebu Davud, Cihad 106, (2648).

620 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) "Allah katinda yeryuzundeki canlilarin en kotusu gercegi akletmeyen sagirlar ve dilsizlerdir" (Enfal, 22) ayetinde kastedilmis olanlar Abdu'd-Darogullarindan bir gruptur" denmistir."
Buhari, Tefsir, Enfal 1.

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:11
621 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ebu Cehl (birgun) soyle dedi: "Allahimiz, eger bu Kitap, gercekten senin senin katindan ise, bize gokten tas yagdir veya can yakici bir azab ver" (Enfal, 32) diye dua etmisti. Su ayet indi: "Sen iclerinde iken Allah onlara azab etmez. Onlar bagislanma dilerken de elbette Allah azab edecek degildir" (Enfal, 33).
Musrikler mu'minleri Mekke'den cikardiklari zaman da su ayet indi: "Yoksa Mescid-i Haram'a girmekten men ederlerken Allah onlara nicin azab etmesin?..." (Enfal, 34).
Buhari, Tefsir, Enfal 3, 4; Muslim, Sifatu'l-Munafikin 37, (2796).

622 - Ukbe Ibni Amir (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i minberde iken dinledim, su ayeti okudu: "Ey iman edenler! Onlara karsi gucunuzun yettigi kadar -Allah'in dusmani ve sizin dusmanlarinizi ve bunlarin disinda Allah'in bilip sizin bilmediklerinizi yildirmak uzere kuvvet ve savas atlari hazirlayin..." (Enfal, 60). Ayette gecen "kuvvet"i "Bilesiniz, kuvvet "atmak"tir" diye acikladi ve bunu uc kere tekrar etti."
Muslim, Imare 167, (1917); Tirmizi, Tefsir, Enfal (3083); Ebu Davud, Cihad 24, (2514).

623 - Muslim ve Tirmizi'de su ziyade vardir: "...Haberiniz olsun! Allah, arzi fethetmenizi muyesser kilacak. Ihtiyaclariniz (Allah tarafindan) karsilanacaktir. Sizden kimse oklariyla oynamaktan sakin geri kalmasin."
Muslim, Imaret 168, (1918).

624 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Ey peygamber! Mu'minleri savasa tesvik et. Sizin sabirli yirmi kisiniz onlardan iki yuz kisiyi yener. Sizin yuz kisiniz, inkar edenlerden bin kisiyi yener; cunku onlar anlayissiz bir guruhtur" (Enfal, 65) ayeti inince bir kisinin on kisinin onunden kacmamasi, yirmi kisinin de iki yuz kisinin onunden kacmamasi farz kilindi. Sonra da su ayet indi: "Simdi Allah yukunuzu hafifletti, zira icinizde zaaf bulundugunu biliyordu. Sizin sabirli yuz kisiniz, onlardan iki yuz kisiyi yener. Sizin bin kisiniz, Allah'in izniyle, iki bin kisiyi yener. Allah sabredenlerle beraberdir. (Enfal, 66). Boylece yuz kisinin, iki yuz kisinin onunden kacmamasi farz kilindi."
Buhari, Tefsir, Enfal 6, 7; EbuDavud, Cihad 106, (2646).

625 - Bir rivayette de soyle denir: "...Sizin sabirli yirmi kisiniz, onlardan iki bin kisiyi yener" ayeti nazil olunca bu, Muslumanlara agir geldi ve su ayet indi: "Simdi Allah yukunuzu hafifletti. Zira icinizde zaaf bulundugunu biliyordu. Sizin sabirli yuz kisiniz onlardan iki yuz kisiyi yener. Sizin bin kisiniz, Allah'in izniyle onlardan iki bin kisiyi yener..." (Enfal, 66) Allah onlardan miktari hafiflettikce, Muslumanlarin sabri da -azaltilan miktar nisbetinde- eksildi."
Ebu Davud, Cihad 106, (2646).

626 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ganimetler sizden once hicbir basi siyaha (yani ademogluna) helal kilinmadi. Ganimet alindigi zaman gokten inen bir ates onu yakardi." -Ravi Suleyman el-A'mes der ki: "(Basi siyah tabirini) simdilerde Ebu Hureyre'den baska kullanan birini goremiyorum- Bedir savasi sirasinda henuz helal edilmezden once, Muslumanlar ganimetleri aldilar. Bunun uzerine Cenab-i Hakk su ayeti indirdi: "Daha onceden Allah'tan verilmis bir hukum olmasaydi, aldiklarinizdan oturu size buyuk bir azab erisirdi..." (Enfal, 6.
Tirmizi, Tefsir, Enfal, (3084).

627 - Hz. Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: Bedir savasinda Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) (esirlerin serbest birakilmalari mukabilinde) fidye-i necat alinca Cenab-i Hakk su ayeti indirdi: "Yeryuzunde savasirken, dusmani yere sermeden esir almak hicbir peygambere yarasmaz. Gecici dunya malini istiyorsunuz. Oysa Allah ahireti kazanmanizi ister. Allah gucludur, hakimdir. Daha onceden Allah'tan verilmis bir hukum olmasaydi, aldiklarinizdan oturu size buyuk bir azab erisirdi. Elde ettiginiz ganimetleri temiz ve helal olarak yiyin..." (Enfal 67-69). Ganimetler sonradan helal kilindi."
Ebu Davud, Cihad (2690); Muslim, Cihad 58, (1763).

628 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) su iki ayet hakkinda asagidaki aciklamayi yapmistir: "Dogrusu inanip hicret edenler, Allah yolunda mallariyla canlariyla cihad edenler ve Muhacirleri barindirip onlara yardim edenler, iste bunlar birbirlerinin dostudurlar" ve "Inanip hicret etmeyenlerle, -hicret edene kadar- sizin dostlugunuz yoktur. Fakat din ugrunda yardim isterlerse, aranizda anlasma olmayan topluluktan baskasina karsi onlara yardim etmeniz gerekir. Allah islediklerinizi gorur. Inkar edenler birbirlerinin dostlaridir. Eger siz aranizda dost olmazsaniz yeryuzunde kargasalik, fitne ve buyuk bozgun cikar. Inanip hicret eden, Allah yolunda savasanlar ve Muhacirler'i barindirip, onlara yardim edenler, iste onlar gercekten inanmis olanlardir. Onlara magfiret ve comertce verilmis riziklar vardir. Sonra inanip hicret eden ve sizinle birlikte savasanlar, iste onlar sizdendir." Bedeviler muhacire varis olmazdi, muhacir de ona varis olmazdi. Bu durum nesh edildi. Ayet soyle buyurdu: "Birbirinin mirascisi olan akraba Allah'in kitabina gore birbirine daha yakindir. Dogrusu Allah her seyi bilir" (Enfal, 22-25).
Ebu Davud, Feraiz 16, (2924).

BERAET SURESI

629 - Ibnu Abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Osman (radiyallahu anh)'a dedim ki: "Siz nicin, mesani grubuna giren Enfal suresini miun grubuna giren Beraet suresine yaklastirdiniz ve aralarina da besmeleyi yazmadiniz?" Hz. Osman (radiyallahu anh) su cevabi verdi: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a vahiy sirasinda, bir cok sure birlikte gelirdi. Bu durumda herhangi bir vahiy geldi mi, vahiy katiblerini cagirir, onlara: "Su ayetleri, su su meselelerin zikredildigi sureye koyun" diye irsad ederdi. Bir ayet geldigi zaman da "Bu ayeti icinde su su seylerin zikredildigi sureye koyun" derdi. Enfal suresi, Medine'de ilk nazil olanlardandi. Beraet suresi ise, inis itibariyle Kur'an'in sonuncusu idi. Bunun kissasi da Enfal'in kissasina benzemekte idi. Bu sebeple Beraet'i oburunden zannettim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu surenin oncekinden oldugunu belirtmeden vefat etti. Bu sebeple ben bunlarin arasini yakin tuttum ve ikisinin arasina bismillahirrahmanirrahim satirini koymadim. Boylece onu yedi uzunlar'in (Seb'ut-Tival) arasina koydum."
Ebu Davud, Salat 125, (786); Tirmizi, Tefsir, Tevbe, (3086), Ebu Davud'un rivayetinde "Beraet'i oburunden zannettim" cumlesi yoktur.

630 - Ibnu Cubeyr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a sordum:
-Tevbe suresi nedir? Su cevabi verdi:
-Tevbe mi? Bilakis o fazihadir (Islam dusmanlarini rezil etmektedir).
"Onlardan bir kismi soyledir..." "Onlardan bir kismi soyledir..." diyerek o kadar cok saymistir ki, halk "Bizden kimseyi birakmiyacak, herkesi zikredecek" zannina kapildilar.
Ben tekrar sordum:
-Ya Enfal suresi?
-Bu, dedi, Bedir Savasi hakkinda nazil oldu.
Ben tekrar sordum:
-Pekala Hasr suresi?
-O da, dedi, Benu'n-Nadir Yahudileri hakkinda nazil oldu."
Buhari, Tefsir, Hasr 1, Enfal 1, Megazi 14; Muslim, Tefsir 31, (3031).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:12
631 - Bir diger rivayette Said Ibnu Cubeyr'in: "Ya Suretu'l-Hasr (nicin inmistir?)" sorusuna Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'in: (Hasr suresi mi? hayir! O), Benun-Nadir suresidir" cevabini verdigi kaydedilmistir.
Buhari, Tefsir, Hasr 1, Enfal 1, Megazi 14; Muslim, Tefsir 31, (3031).

632 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh), Resulullah (aleyhissalatu vesselam) tarafindan Veda haccindan onceki hacc emiri olarak tayin edildigi hacda, "Bu yildan sonra musriklere haccetmek yasaktir", "Ciplak olarak Beytullah tavaf edilemez" diye ilan etmek uzere vazifelendirdigi bir hrubla beni de gonderdi. Ancak, bilahare Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), Hz. ebu bekir (radiyallahu anh)'in arkasindan Hz. Ali'yi gonderdi ve Beraet suresini halka ilan etmeyi ona emretti. Hz. Ali (radiyallahu anh) bizimle birlikte Mina'da halka, Beraet'i ilan etti: "Bu yildan sonra hicbir musrik hacc yapamiyacak ve ciplak olarak Beytullah tavaf edilmeyecek."
Buhari, Salat 10, Hacc 67, Cizye 16, Megazi 66, Tefsir, Tevbe 2, 3, 4; Muslim, Hacc 435, (1347); Ebu Davud, Hacc 67, (1946); Nesai, Hacc 161, (5, 234).

633 - Bir baska rivayette, ayni hadise soyle gelmistir:
"Haccu'-ekber gunu, kurban bayrami gunudur. el-Haccu'l-ekber de haccdir. Hacca "el-Haccu'l-Ekber" denilmesi, halkin umreye "el-Haccu'l-Asgar" demesinden ileri gelmistir.
Ebu Hureyre devamla diyor ki: "O yil, Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) bu tebligi halka duyurdu. Bunun uzerine ertesi yil yani Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in bizzat katilarak Veda haccini yaptigi zaman, tek musrik hacca katilmadi.
Hz. Ebu Bekir'in musriklere ilanda bulundugusene Cenab-i Hakk su ayeti indirdi: "Ey iman edenler! Dogrusu puta tapanlar pistirler, bu sebeple, bu yildan sonra Mescid-i Haram'a yaklasmasinlar. Eger fakirlikten korkarsaniz, bilin ki, Allah dilerse sizi bol nimetiyle zenginlestirecektir. Allah suphesiz bilendir, hakimdir" (Tevbe 2.
Musrikler ticaret yapiyorlar, Muslumanlar da bundan faydalaniyorlardi. Allahu Teala musriklerin Mescid-i Haram'a yaklasmalarini yasaklayinca, Muslumanlar musriklerin yaptiklari ticaretin kesilmesiyle ondan elde ettikleri menfaatin kesilecegi endisesine dustuler. Bunun uzerine Cenab-i Hakk su vahyi indirdi: "Eger fakirlikten korkarsaniz, bilin ki, Allah dilerse sizi bol nimetiyle zenginlestirecektir."
Sonra bunu takip eden ayette Cenab-i Hakk cizyeyi helal kildi. Bu daha once alinmiyordu. Bunu, musriklerin ticaretiyle elde edilen menfaate bir karsilik (ivaz) yapti. Cenab-i Hakk soyle buyurdu: "Kitap verilenlerden, Allah'a, ahiret gunune inanmayan, Allah'in ve Peygamberinin haram kildigini haram saymayan, hak dinini din edinmeyenlerle, boyunlarini bukup kendi elleriyle cizye verene kadar savasin" (Tevbe 29).
Allah Muslumanlara bunu helal kilinca, anladilar ki, Allah kendilerine, musriklerle olan ticaretin kesilmesi sebebiyle kaybindan korkup uzuldukleri menfaatten daha fazlasini vermektedir"
Buhari, Salat 10, Hacc 67, Cizye 16, Megazi 66, Tefsir, Tevbe 2, 3, 4; Muslim, Hacc 435, (1347); Ebu Davud, Hacc 67, (1946); Nesai, Hacc 161, (5, 234).

634 - Nesai'den gelen bir rivayet soyledir:
Ebu Hureyre (radiyallahu anh) dedi ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ali Ibnu Ebi Talib (radiyallahu anh)'i Beraet suresiyle birlikte Mekke ahalisine gonderdigi zaman onunla beraber ben de geldim. Kendisine "Ne ilan ediyordunuz?" diye soruldu. Su cevabi verdi: "Biz sunlari ilan ediyorduk:
1. Kabe'ye ancak mu'minler girer.
2. Beytullah ciplak tavaf edilemez.
3. Kimin Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la bir anlasmasi varsa bunun muddeti dort ayin hitamidir. Dort ay gectikten sonra Allah ve Resulu musriklerden beridir.
4. Bu seneden sonra hicbir musrik haccetmeyecek.
Ben bunlari boyle (yuksek sesle ve tekrarla) bagirarak soyluyorum ki o gun sesim kisildi."
Nesai, Hacc 161, (5y, 234).

635 - Hz. Ali Ibni Ebi Talib (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ben Hacc-i Ekber gunu hangi gundur? diye sordum, bana: "Kurban gunu" diye cevap verdi."
Tirmizi, Tefsir, Beraet (3088), Hacc 110 (958).

636 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) haccettigi hacc sirasinda, cemreler arasinda, kurban gunu durarak sordu: "Bu gun hangi gundur?" Halk:
-Kurban gunudur, dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
-"Bugun Hacc-i Ekber gunudur" buyurdu.
Ebu Davud, Hacc 67, (1945); Ibnu Mace, Menasik 76, (2058).

637 - Ibnu Ebi Evfa (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle diyordu: "Kurban gunu buyuk hacc (el-Haccu'l-Ekber) gunudur. O gun kanlar akitilir, baslar tras edilir, kirler, paslar giderilir, haramlar helal olur."

638 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ci'rane umresinden donunce Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'i haccin basinda emir olarak yolladi. Onunla birlikte biz de vardik, el-Arc mevkiinde iken (es-salatu hayrun minen nevm) diye cagrida bulundu. Bir muddet sonra da tekbir getirmek uzere dogruldugu sirada arka tarafindan kulagina bir deve sesi geldi. Bunun uzerine tekbiri birakti ve "Bu ses, dedi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in devesi Ced'a'nin sesi, muhakkak ki hacc konusunda Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yeni bir karara varmistir, belki de bu, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in kendisidir, bu durumda namazi birlikte kilariz." dedi.
Devenin sirtindaki Ali (radiyallahu anh) idi. Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) ona: "Hacc emiri olarak mi geldin, elci olarak mi?" diye sordu. Hz. Ali (radiyallahu anh): "Elci olarak geldim, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) beni Berae suretiyle gonderdi. Onu hacc mahallerinde halka okuyup teblig edecegim" dedi.
Sonra kurban gunu geldi. Arafat'i terketti. Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) donunce, tekrar halka hitabetti. Onlara Arafat'i terketme (adabin)dan kesimlerinden (vesair) menasiklerinden sozetti. Sozu bitince, yine Hz. Ali (kerremallah vechehu) ayaga kalkti, halka, Berae suresini sonuna kadar okudu.
Nefru'l-evvel gunu (Mina'dan Mekke'ye hareket gunu) Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) kalkti ve halka bir hitabede daha bulundu. Mina'yi nasil terkedeceklerini, nasil taslama yapacaklarini tarif etti, haccin menasikini ogretti. Konusmasini bitirince fecirden Hz. Ali (radiyallahu anh) kalkti. Halka Berae suresini sonuna kadar (bir kere daha) okudu."
Nesai Hacc 186, 187, (5, 247-248).

639 - Tabiin'den Zeyd Ibnu Vehb anlatiyor: "Biz Huzeyfe (radiyallahu anh)'nin yaninda idik. Bize dedi ki: Su ayetin kasteddiklerinden hayatta sadece uc kisi kaldi: "Eger andlasmalarindan sonra yeminlerini bozarlar, dinimize dil uzatirlarsa, inkarda onde gidenlerle savasin -cunku onlarin yeminleri sayilmaz- belki vazgecerler" (Tevbe 12), munafiklardan da sadece dort kisi kaldi."
Bu soz uzerine bir bedevi kalkarak: "Siz Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'in arkadaslarisiniz, bize bir kisim haberlerde bulunuyorsunuz, ama bunlarin mahiyeti nedir, ne degildir biz anlamiyoruz. Soz gelimi sadece dort tane munafik kaldigini soylediniz. Pekala su evlerimizi yarip ise yarayan seylerimizi calanlara ne demeli?" dedi.
Huzeyfe (radiyallahu anh): "Onlar fasiklardir. Ben tekrar ediyorum munafiklardan sadece dort tanesi kalmistir: Bunlardan biri yasli bir ihtiyardir, oyle ki soguk suyu icse soguklugunu hissedecek halde degildir."
Buhari, Tefsir, Berae 5.

640 - en-Nu'man Ibnu Besir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in minberinin yaninda idim. Bir adam:
-"Ben Musluman olduktan sonra baska bir amelde bulunmamis olmama kiymet vermem, ancak hacilara su dagitmam haric" dedi. Bir digeri:
-"Ben de Musluman olduktan sonra baska bir is yapmamis olmama ehemmiyet vermem, ancak Mescid-i Haram'i imar edip bakimini yapmam haric" dedi. Bir ucuncusu de:
-"Allah yolunda cihad, soylediklerinizden daha ustun bir ameldir" dedi.
Hz. Omer (radiyallahu anh) onlara mudahale ederek konusmalarini menetti ve: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in minberinin yaninda sesinizi yukseltmeyin, bugun cumadir. Namazi kilinca ben huzura girer, ihtilaf ettiginiz hususu sorarim" dedi. Arkadan Cenab-i Hakk su ayeti indirdi:
"Hacca gelenlere su vermeyi, Mescid-i Haram'i onarmayi Allah'a ve ahiret gunune inananla, Allah yolunda cihad edenle bir mi tuttunuz? Allah katinda bir olmazlar, Allah zulmeden milleti dogru yola eristirmez. Inanan, hicret eden ve Allah yolunda mallariyla, canlariyla cihad eden kimselere Allah katinda en buyuk dereceler vardir. iste kurtulanlar onlardir" (Tevbe, 19-20).
Muslim, Imare 111, (1879).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:12
641 - Adiy Ibnu Hatim (radiyallahu anh) anlatiyor: "Boynumda altundan yapilmis bir hac oldugu halde Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a geldim. Bana: "Ey Adiy boynundan su putu cikar, at!" dedi ve arkadan su ayeti okudugunu hissettim:
"Onlar Allah'i birakip hahamlarini, papazlarini ve Meryem oglu Mesih'i rableri olarak kabul ettiler. Oysa tek ilahtan baskasina kulluk etmemekle emrolunmuslardi. Ondan baska ilah yoktur. Allah, kostuklari eslerden munezzehtir." (Tevbe, 31).
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) devamla: "Aslinda onlar, bunlara (ruhbanlarina) tapinmadilar, ancak bunlar (Allah'in haram ettigi bir seyi) kendileri icin helal kilinca hemen helal addediverdiler, (Allah'in helal kildigi bir seyi de) kendilerine haram edince hemen haram addediverdiler."
Tirmizi, Tefsir, Berae, (3094).

642 - Tabiinden Zeyd Ibnu Vehb anlatiyor: "Rebeze'ye ugramistim. Orada Ebu Zerr (radiyallahu anh)'i gordum. Kendisine: "Seni buraya getiren sebep nedir?" diye sordum. Soyle acikladi: "Sam'daydim. Bir ayet hakkinda Muaviye (radiyallahu anh) ile ihtilafa dustuk. Ayet su: "Ey iman edenler! Hahamlar ve rahiplerin cogu, insanlarin mallarini haksizlikla yerler. Allah yolundan alikoyarlar. Altin ve gumusu biriktirip Allah yolunda sarfetmeyenlere can yakici bir azabi mujdele. Bunlar cehennem atesinde kizdirildigi gun, alinlari, bogurleri ve sirtlari onlarla daglanacak. "Bu, kendiniz icin biriktirdiginizdir, biriktirdiginizi tadin" denecek" (Tevbe, 34-35). Muaviye (radiyallahu anh): "Bu ayet ehli kitap hakkinda inmistir" dedi. Ben ise: "Hem bizim, hem de onlar hakkinda indi" dedim. Bu mesele uzerinde aramizda ihtilaf cikti. Halife Hz. Osman (radiyallahu anh)'a yazarak beni sikayet etti. Hz. Osman bana yazarak Medine'ye gelmemi emretti. Bunun uzerine Medine'ye geldim. Halk, sanki daha once beni hic gormemis gibi, coklukla etrafimi sardi. Durumu Osman (radiyallahu anh)'a actim. Bana: "Istersen buraya yakin bir yere git" dedi. Iste beni buraya getiren gercek sebep budur. Benim uzerime Habesli siyahi bir koleyi amir tayin etseler mutlaka dinler, itaat ederim."
Buhari, Zekat 4, Tefsir, Berae 6.

643 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Bir bedevi kendisine: "Bana su ayet hakkinda acilamada bulun, dedi ve ayeti okudu: "Altin ve gumusu biriktirip Allah yolunda sarfetmeyenlere can yakici bir azabi mujdele" (Tevbe 35). Ibnu Omer su cevabi verdi:
-"Kim onu biriktirir ve zekatini vermezse vay haline! Bu ayet zekat emri gelmezden onceye aittir. Zekat emri gelince, Allah zekati mallar icin bir temizlik kildi."
Buhari, Zekat 4, Tefsir, Berae 6; Muvatta, Zekat 1, (1, 256).

644 - Muvatta'da soyle denmistir: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'e "(Azaba sebep olacak) hazine nedir?" diye sorulunca: "Zekati verilmeyen maldir" diye cevap verdi."
Muvatta, Zekat 1, (1, 256).

645 - Sevban (radiyallahu anh) anlatiyor: "Altin ve gumusu biriktirip Allah yolunda sarfetmeyenlere can yakici bir azabi mujdele" ayeti nazil oldugu zaman biz, Hz. Peygamber'le bir seferde bulunuyorduk. Ashabindan bazisi: "Ayet altin ve gumus hakkinda indi, hangi malin daha hayirli oldugunu keske bilseydik?" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su cevabi verdi: "(Sahip olunan seylerin en efdali: Zikreden bir dil, sukreden bir kalb, kocasinin imanina yardimci olan saliha bir zevcedir."
Tirmizi, Tefsir, Berae (3093).

646 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Altin ve gumusu biriktirip Allah yolunda sarfetmeyenlere can yakici bir azabi mujdele" ayeti nazil oldugu zaman, Muslumanlar bundan fazlaca kaygulandilar. Hz. Omer (radiyallahu anh): "Ben sizin uzuntunuzu giderecegim, haydi gelin" dedi ve gidip Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e muracaat ederek: "Ey Allah'in Resulu, dedi bu ayet ashabini cok kaygilandirdi." Hz. Peygamber: "Allah zekati, malinizda baki kalan kirliligi temizlemek icin farz kildi. Nitekim, sizden sonrakilere kalmasi icin de mirasi farz kildi" buyurdu.
Ibnu Abbas devam etti: (Resulullah'in bu aciklamasi uzerine) Hz. Omer (radiyallahu anh) sevincinden (Allahu ekber) dedi. Peygamberimiz (aleyhissalatu vesselam) aciklamasina devamla, Hz. Omer (radiyallahu anh)'e: "Kisinin kendi lehine biriktirdigi seyin ne oldugunu sana haber vereyim mi? Bu, saliha bir kadindir. Yani nazar ettigi zaman kendini hosnud kilacak, emrettigi zaman itaat edecek, evinden uzaklastigi zaman (malini ve namusunu) koruyacak olan kadin."
Ebu Davud, Zekat 32, (1664).

647 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Allah'a ve ahiret gunune inananlar mallariyla, canlariyla savasmak istediklerinden oturu geri kalmak icin senden izin istemezler.." (Tevbe, 44) ayeti, Nur suresindeki su ayetle neshedilmistir: "Dogrusu Allah'a ve Peygamberine inanan mu'minler, Peygamberle beraber bir ise karar vermek icin toplandiklarinda ondan izin almaksizin gitmezler. Ey Muhammed! Senden izin isteyenler, iste onlar, Allah'a ve Peygamberine inananlardir. Bazi isleri icin senden izin isterlerse, iclerinden diledigine izin ver, Allah'tan, onlarin bagislanmalarini dile. Allah suphesiz bagislar, merhamet eder" (Nur, 62).
Ebu Davud, Cihad 171, (2771).

648 - Ebu Mes'ud el-Bedri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Sadaka vermeyi emreden ayet (Tevbe, 103) nazil oldugu zaman biz (ucret mukabilinde) sirtlarimizda yuk tasiyor (bu yolla bir seyler kazanip ondan sadaka veriyor)duk. Bir adam (Abdurrahman Ibnu Avf) gelerek cok miktarda bagista bulundu. (Munafiklar dedikodu yaparak onun hakkinda, gosteris yapiyor), muradi dediler. Hemen su ayet nazil oldu:
"Sadaka vermekle gonulden davranan mu'minlere dil uzatan ve ancak ellerinden geldigi kadar verebilenlerle alay eden kimselere bu davranislarinin cezasini Allah verir. Onlara can yakici azab vardir" (Tevbe 79).
Buhari, Zekat 10, Icare 13, Tefsir, Berae 11; Muslim, Zekat 72, (1018); Nesai, Zekat 48, (5, 59).

649 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: Abdullah Ibnu Ubey Ibni Selul oldugu zaman oglu (radiyallahu nah) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in huzur-i alilerine cikip, mubarek gomleklerini babasina kefen olarak vermesini talep etti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) talebi kabul edip verdi. Bunun uzerine, babasinin cenaze namazini kildirivermesini talep etti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu talebi de kabul etti ve namaz kildirmak uzere kalkti. Ancak, Hz. Omer (radiyallahu anh) kalkarak Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in elbisesinden tuttu ve: "Ey Allah'in Resulu, Rabbin seni, ona namaz kilmaktan men etmisken, sen nasil ona namaz kilarsin?" diye mudahale etti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Allah beni muhayyer birakmistir, zira: "Onlarin ister bagislanmasini dile, ister dileme, birdir. Onlara yetmis defa bagislanma dilesen de Allah onlari bagislamayacaktir" (Tevbe, 80) buyurmaktadir. ben yetmisden de fazla bagislama talebinde bulunacagim" dedi. Hz. Omer (radiyallahu anh): "Ama, o munafiktir!" dedi.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buna ragmen onun ardindan namaz kildi. Bunun uzerine Cenab-i Hakk su ayeti inzal buyurdu: "Onlardan olen hic kimse icin ebediyyen namaz kilmayacaksin, mezari basinda da durmayacaksin. Cunku onlar Allah ve Resulune inanmadilar, fasik olarak olduler" (Tevbe, 84)
Hz. Omer (radiyallahu anh) der ki: "Sonra o gun Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a karsi izhar ettigim cur'ete hayret ettim. Allah ve Resulu daha iyi bilirler." (Bu son cumlenin Ibnu Abbas'in sozu olma ihtimali de mevcuttur).
Buhari, Cenaiz 85, Tefsir, Berae 12; Muslim, Fedailu's-Sahabe 25, (2400), Sifatu'l-Munafikin 3, (2744); Tirmizi, Tefsir 3096 H.; Nesai, Cenaiz 69, (4, 6.
Tirmizi'nin rivayetinde su ziyade var: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu ayetten sonra munafiklarin cenaze namazini kilmadi."

650 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Su ayet Kuba halki hakkinda nazil olmustur: (Mealen): "Orada, arinmak isteyen insanlar vardir. Allah arinmak isteyenleri sever" (Tevbe 108).
Tirmizi, Tefsir, Berae (3099); Ebu Davud, Taharet 23 (44); Ibnu Mace, Taharet, (357).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:12
651 - Ali Ibnu Ebi Talib (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ben, musrik olan anne babasi icin, Allah'tan af ve magfiret dileyen birini gordum. Kendisine: "Sen musrik olan anne baban icin istigfarda mi bulunuyorsun, (olur mu bu?)" dedim. Adam bana: "(Niye olmasin, Kur'an-i Kerim'de) Hz. Ibrahim (aleyhisselam) musrik olan babasi icin istigfar etmektedir" diye cevap verdi.
Ben durumu Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a anlattim. Bunun uzerine su mealdeki ayet indi: "Cehennemlik olduklari anlasildiktan sonra, akraba bile olsalar, puta tapanlar icin magfiret dilemek Peygambere ve muminlere yarasmaz. Ibrahim'in, babasi icin magfiret dilemesi, sadece ona verdigi bir sozden oturu idi. Allah'in dusmani oldugunu anlayinca ondan uzaklasti..." (Tevbe, 113-114).
Tirmizi, Tefsir, Berae (3100); Nesai, Cenaiz 102, (4, 91).

652 - Muhammed Ibnu Sihab ez-Zuhri anlatiyor: "Bana Abdurrahmen Ibnu Abidllah Ibni Ka'b Ibni Malik nakletti: Abdullah Ibnu Ka'b -ki babasi Ka'b gozlerini kaybettigi zaman kardesleri degil, kendisi babasina rehberlik etmisti- kavmi icinde Resulullah (aleyhissalatu vesselam)' in ashabinin hadislerini en iyi bilen ve en iyi ogrenmis olaniydi. Abdullah dedi ki: "Babam Ka'b Ibnu Malik'in, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Tebuk seferine ciktigi zaman, sefere katilmayisi ile ilgili hikayeyi kendisinden dinledi. Soyle anlatmisti: "Ben Tebuk gazvesi haric Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in cikardigi gazvelerden hicbirine katilmamazlik etmemistim. Gerci Bedir gazvesine istirak etmedim. Ancak buna katilmayanlardan kimseyi Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kinamadi. O seferde Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ve Muslumanlar savasi degil, Kureys'in kervanini ele gecirmeyi dusunuyorlardi. Ne var ki Cenab-i Hakk bunlarla dusmani beklenmedik anda karsi karsiya getirdi.
Ben Akabe gecesinde Islam'la muserref olup ilk andlasmayi yaptigimiz esnada Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la beraberdim. Ben Akabe'de hazir bulunmayi Bedir'de hazir bulunmaya degismem, halk Bedir gazasini Akabe biatindan daha cok ansa da.
Benim Tebuk seferinden geri kalisimla ilgili habere gelince, gercekten ben hicbir zaman, o siradaki kadar guclu ve zengin olmamistim. Allah'a kasemle soyluyorum, daha once hicbir zaman iki devem olmamisti. Ama o gazve sirasinda iki tane binmeye mahsus devem vardi. Bir de Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gazaya niyet etti mi mubhem ifadeler kullanarak asil hedefi belli etmezdi. Fakat bu gazvede oyle yapmadi. Cunku Tebuk seferi cok sicak bir mevsimde oluyordu. Uzak bir seferi ve tehlikeleri goze almis, buyuk bir dusmani hedef edinmisti. Muslumanlar gazve hazirliklarini tam yapsinlar diye durumu butun ciddiyetle aciklamis, gidecekleri istikameti gizlemeksizin bildirmisti.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la sefere katilacak Muslumanlar pek coktu. Askerlerin kunyelerini kayit defteri almiyordu. Kayit defterinden maksat kunyelerin yazildigi divandi." Ka'b (rivayetine devamla) der ki: "Pek az kimse gozden kaybolmayi(katilmamayi) arzu ediyordu. Bunlar da vahiy gelmedikce, gizlendikleri, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) tarafindan bilinilemiyecegini zanneden kimselerdi.
Bu gazve, tam meyvelerin erdigi, golgelerin iyice tatlilastigi bir zamana rastlamisti. Ben de meyve ve golgeye duskun bir kimseydim.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ve Muslumanlar yol hazirligi yaptilar. Ben de onlarla yol hazirligi yapmak uzere sabahleyin evden cikar (kararsizlik icinde) hicbir sey yapmadan geri donerdim. Kendi kendime: "Bu da bir sey mi, dilersem hazirligi cabucak yapabilirim" diye teselli olur, avunurdum. Bu hal boylece devam etti. Oyle ki, baskalari ciddi ciddi hazirligini tamamlamisti.
Derken Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ve Muslumanlar yola ciktilar. Ben hala hicbir hazirlik yapmamistim. Yine hazirlik icin gittim geldim ama bir sey yapmaya bir turlu elim varmiyordu. Bu hal de surdu gitti. Askerler sur'atle yol aldilar. Gazve elimden kacti. Yine de yola cikip onlara kavusmayi dusundum. Keske bunu yapsaydim. Bana bu da nasib olmadi.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Medine'den ayrildiktan sonra halkin arasina cikinca gordugum bir husus beni uzmeye basladi: Carsi-pazarda benim gibi kalanlar meyaninda gorduklerim ya munafiklik damgasini yemis olanlardi veya zayifliklari sebebiyle Cenab-i Hakk'in mazur addettigi kimselerdi.
Ote yandan Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da beni Tebuk'e varincaya kadar hic anmamis. Orada kalabaligin arasinda otururken: "Ka'b Ibnu Malik ne yapti, (ondan ne haber var?)" diye sormus. Benu Seleme'den birisi: "Ey Allah'in Resulu, onu, yakisikli iki elbisesi ve calimla iki tarafina bakmasi (Medine'de) hapsetti" demis. Muaz da ona su cevabi vermis: "Ne kotu konusuyorsun. Ey Allah'in Resulu Allah'a kasem olsun Malik hakkinda hayirdan baska bir sey bilmiyoruz" demis.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sukut buyurmuslar. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu durumda iken, uzaktan beyazlara burunmus bir adamin siluetini gorur ve: "Bu gelen Ebu Heyseme olmasin!" der. Gercektende o Ebu Heyseme el-Sari'dir. Yani, sefer hazirligi sirasinda bir sa'lik hurma verdi diye munafiklarin birbirlerine kas-goz ederek istihza ettikleri zat".
Ka'b (sozlerine devamla) der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in Tebuk'ten ayrilip yola ciktigi haberi bana ulasinca keder ve uzuntum tekrar artti. Bir yalan hazirlamaya basladim. "Yarin, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ofkesinden, ne soyleyerek kurtulabilirim?" diyordum. Bu hususta ailemde akli basinda herkesin fikrine muracat ediyordum.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in gelmesi yaklasti dendigi zaman benden yanlis dusunceler zail oldu. Iyice anladim ki, hicbir yalan asla beni kurtaramaz. Dogruyu soylemeye karar verdim. Derken Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir sabah Medine'ye geldiler. O, bir seferden donunce ilk is olarak mescide ugrar, iki rek'at namaz kilar, ondan sonra halka gorunurdu. Bu gelisinde de namazini kilip halki kabul etmeye baslayinca sefere katilmayip geride kalanlar gelip ozur dilemeye, ozurleri hususunda inandirici olmak icin yeminler etmeye basladilar. Bunlar seksen kadar erkekti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlarin ozurlerini kabul ediyor, onlardan beyat aliyor, onlara istigfarda bulunuyor, islerini Allah'a havale ediyordu.
Ben de geldim. Selam verdim. Selamimi isitince ofkeli ofkeli tebessum etti ve "Gel" dedi. Yaklastim ve onune oturdum.
-"Niyegeride kaldin, sen (Akabe'de) biat edip itaati sirtina almis degil miydin?" dedi. Ben su cevabi verdim:
-"Evet ey Allah'in Resulu! Ben senin degil de dunya ehlinden bir baskasinin yaninda oturmus olsaydim, inandirici bir ozur soyleyip, mutlaka ofkesini gidererek yanindan ayrilirdim. Cunku, Allah bana yeterli bir ifade gucu vermis bulunmaktadir. Ancak, Allah'a kasem olsun kesinlikle inaniyorum ki, bugun sizi, benden razi kilacak bir yalan soylesem cok gecmeden Allah sizi bana ofkelendirecektir. Size dogruyu soylesem bana kizacaksiniz. Ama ben de o hususta Allah'tan af dilerim. Gercegi soyluyorum, kasem olsun hic bir ozrum yoktu. Vallahi baska hic bir vakit, sizden geri kaldigim zamanki kadar guclu ve zengin degildim."
Benim bu itirafim uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Iste bu dogru konustu" dedi ve bana da: "Kalk, Allah senin hakkinda hukmedinceye kadar bekle!" buyurdu. Ben de kalktim. Benu Seleme'den bir kisim insanlar da kosarak beni takip ettiler ve bana:
-"Allah'a kasem olsun bundan once herhangi bir gunah isledigini bilmiyoruz. Savastan geri kalan digerlerinin yaptigi gibi Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in senin icin yapacagi istigfar bu gunahini affettirmeye yeterdi" dediler."
Malik (devamla) sunlari anlatti: "Sonra: Benim vaziyetime dusen baska biri var mi? diye sordum. "Evet iki kisi daha tipki senin gibi itirafta bulundular. Onlara da sana soylenen soylendi" dediler.
-"Murare Ibnu'r-Rebi el-Amiri ile Hilal Ibnu Umeyye el-Vakifi (radiyallahu anhuma)" dediler. Bana cok salih iki kisi zikretmis oldular. Bunlar Bedir gazvesinde bulunmus, numune-i imtisal kisilerdi. Bunlarin ismini duyunca, geri gidip ozur beyan etme fikrinden vazgectim.
Derken Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Muslumanlara gazveye katilmayanlardan sadece ucumuzle konusmayi yasakladi. Bunun uzerine halk bizden cekindi ve yuz cevirdi. Oyle ki yeryuzu bana yabancilasti. Dunya, onceden bilip tanidigim dunya olmaktan cikti.
Bu minval uzere elli gece gecirdik. Diger iki arkadasim, halktan uzaklasip evlerinde oturup aglayarak vakit gecirdiler. Onlardan daha genc, daha guclu olan ben disari cikiyor, namazlara katiliyor, carsi pazar dolasiyordum. Ama kimse benimle konusmuyordu. Bazan namazdan sonra, ashabiyla oturmakta olan Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ugrayip selam veriyordum. Icimden, "Acaba, benim selamimi alarak dudaklarini kipirdatir mi?" diye kendi kendime sorardim. Sonra yakinina durup namaz kilar, goz ucuyla da ona bakardim. Namaza durunca bana baktigini da gorurdum. Ama ben ona yonelecek olsam derhal benden yuzunu cevirirdi.
Muslumanlarin cefasindan cektigim bu izdirapli hal uzayinca bir gun dayanamayip gittim. Ebu Katade'nin bahce duvarini astim. O amcamin oglu idi ve herkesten cok severdim. Yanina varinca selam verdim. Hayret! Vallahi selamimi almadi. Kendisine: Ey Ebu Katade Allah askina soyle. Allah ve Resulu'nu sevdigimi bilmiyor musun? dedim. Sustu, cevap vermedi. Tekrar Allah askina diye yemin verdim, yine konusmadi. Ucuncu sefer Allah adina yemin verdim. Bu defa:
"-Allah ve Resulu daha iyi bilir!" dedi. Bunun uzerine gozlerimden yas bosandi. Geri dondum, duvari astim."
Ka'b hikayesine devamla der ki: "(Bir gun) Medine carsisinda yururken Medine'ye bugday satmaya gelmis, Sam ahalisinden Nabati bir fellah: "Ka'b Ibnu Malik'i bana kim gosterecek?" diyordu. Halk beni ona gosterdi. Adam bana yaklasti. Gassan Krali'ndan bir mektup getirdi. Ben okuma-yazma bilirdim, hemen okudum. Mektupta soyle diyordu: "Bana gelen habere gore arkadasin sana sikinti veriyormus. Allah seni hakaret gormek, sikinti cekmek icin yaratmadi. Bize gel, sana iyi davranalim."mektubu okur okumaz: "Bu da bir baska bela" dedim. Tandira goturup attim ve yaktim.
Nihayet bu (bogucu) elli gunden kirki gecmis, (hakkimizda) vahiy de gecikmisti. Aniden Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in elcisi geldi. Bana: "Resulullah, hanimini terketmeni emrediyor" dedi. ben: "Bosayacak miyim, yoksa baska sekilde bir terk mi?" diye sordum. "Hayir, bosamiyacaksin, ondan ayril, sakin yaklasma!" dedi.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ayni haberi diger iki arkadasima da gondermisti. Hanimima: "Ailene don, onlarin yaninda kal, Allah bu meselede bir hukum bildirinceye kadar da orada bekle" dedim.
Hilal Ibnu Umeyye'nin hanimi Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a muracaat ederek: "Ey Allah'in Resulu, Umeyye Ibnu Hilal kendini kaybetmis bir ihtiyardir, hizmetcisi de yoktur. Ona hizmetini yapiversem bir mahzuru var mi?" diye izin istemis. Ve: "Hayir, hizmet edebilirsin, ancak sakin yakinlasmada bulunma" cevabini almis. Kadin da: "Hayir ya Resulullah! Vallahi, zaten onda kimildayacak mecal kalmadi. Vallahi cezalandigi gunden su ana kadar hic ara vermeden habire agliyor" dedi.
Ailemden bazisi bana: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gidip hanimin, hizmetlerini yapivermesi icin izin istesen iyi olur. Nitekim o, Hilal'in hanimina hizmet etmesi icin musaade etti" diye tavsiyede bulundu. "Hayir, dedim, boyle bir talepte bulunmayacagim. Bana ne diyecegini nasil bilebilirim, ben genc bir kimseyim."
Boylece sikintisi daha da artan on gece daha gecirdim. Konusmaktan yasaklandigimizin uzerinden tam elli gece gecti. Ellinci gecenin sabah namazini evlerimizden birinin daminda kilmistim. Ben Allahu Teala'nin hakkimizda belirttigi o dehsetli hal icinde oturmus duruyordum. Ruhum sikilmis, butun genisligine ragmen dunya daralmisti. Sanki bir cendere icerisindeydim. Bir ses isittim. Bu, Sel dagi uzerine cikmis yuksek sesle bagiran birinin sesiydi. (Dikkat kesildim: Bana sesleniyor ve):
"Ey Ka'b Ibnu Malik mujde!" diyordu. Hemen secdeye kapandim. Hakkimizda bir kurtulusun geldigini anlamistim.
Meger Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Cenab-i Hakk'in bizi affettigine dair mujdeli haberi o gun sabah namazinda halka duyurmus, halk da bize mujdelemek uzere kosusmus, bazilari da diger iki arkadasima gitmismis. Bir zat bana at kosmustu, Eslemli biri de yaya olarak segirtip daga cikmis... Tabii ki ses, attan daha hizli yol aldi.
Mujdeci sesini duydugum kimse bir muddet sonra bizzat yanima gelince, derhal iki parca elbisemi cikarip mujde bedeli olarak kendisine giydirdim. Yemin olsun o gun icin baska bir seyim yoktu. Emanet iki giyecek te'min ettim, onlari giyip, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i gormek arzusuyla disari firladim. Yolda halk grup grup beni karsiliyor. Cenab-i Hakk'in affi sebebiyle tebrik ediyordu.
Bu minval uzere Mescid'e geldim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) etrafini saran ashabinin ortasinda oturuyordu.
Beni gorunce Talha Ibnu Ubeydillah (radiyallahu anh) kalkti, bana dogru kosup musafaha yapti ve beni tebrik etti. Yemin olsun, onun disinda muhacirlerden baska kalkan olmadi."
Ka'b onun bu samimi davranisini omru boyu unutmayacaktir.
Ka'b, (sozlerine devam ederek) sunlari soyledi: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a selam verince memnuniyetten isil isil, mutebessim bir yuzle: "Mujdeler olsun! Annenden dogalidan beri yasadigin en hayirli gununu tebrik ederim" dedi. Ben hemen sordum:
"Ey Allah'in Resulu, bu sizin bagisladiginiz bir lutuf mu, Cenab-i Hak'tan gelen bir lutuf mu?"
"Hayir, Allah'tan gelen bir lutuf!" dedi.
Ka'b, ilaveten dedi ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in vech-i mubarekleri, sururlu anlarinda, bir ay parcasi gibi nurlanir ve parlardi. Biz, bunu derhal anlardik.
Ben onune oturunca: "Ey Allah'in Resulu! Mazhar oldugum bu af sebebiyle ne var ne yok butun malimi Allah ve Resulu'ne bagisliyorum" dedim.
"Hayir, dedi. Hepsi olmaz, bir kismini kendine ayir, bu senin icin daha hayirli."
"Ey Allah'in Resulu, biliyorum ki, Allah beni sidkimdan, dogru sozlulugumden dolayi kurtardi. Benim tevbemden biri de artik, yasadigim muddetce hep dogru soylemek olacaktir."
Allah'a yemin olsun, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bunu soyledigim gunden beri, dogru soz hususunda, Allah'in bana lutfettigi ihsandan daha guzeline mazhar olan birisini bilmiyorum. Yine Allah'a kasem ederek soyluyorum, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a soz verdigim gunden beri bir kerecik olsun yalan soylemeyi dusunmedim. Geri kalan omrumde de Allah'in beni yalandan korumasini diliyorum."
Ka'b sunu da soyledi: "Bizimle ilgili olarak Allahu Teala su ayeti indirmisti:
"And olsun ki, Allah, sikintili bir zamanda bir kisminin kalpleri kaymak uzere iken Peygambere uyan Muhacirler'le Ensar'in ve Peygamber'in tevbelerini kabul etti. Tevbelerini, onlara karsi sefkatli ve merhametli oldugu icin kabul etmistir. butun genisligine ragmen dunya onlara dar gelerek nefisleri kendilerini sikistirip Allah'tan baska siginacak kimse olmadigini anlayan, (savastan) geri kalmis uc kisinin tevbesini de kabul etti. Allah, tevbe ettikleri icin onlarin tevbesini kabul etmistir. Cunku O, tevbeleri kabul eden, merhametli olandir. Ey iman edenler! Allah'tan sakinin ve dogrularla beraber olun!" (Tevbe, 117-119).
Ka'b sunu da dermis: "Allah'a yeminle soyluyorum, Allah beni Islam'la sereflendirdikten sonra, bana gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a soyledigim dogru sozden daha buyuk bir nimet vermemistir. (Allah'in bana lutfettigi birinci buyuk nimeti Islam'la muserref olmam, ikinci buyuk nimeti de Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a dogru soz soylememi nasib etmis olmasidir). Aksi takdirde, diger yalan soyleyenler gibi ben de helak olacaktim. Nitekim Cenab-i Hak, vahiy indirdigi zaman, yalan soyleyenler hakkinda, bir kimse icin soylenebilecek en kotu seyi soylemistir. Allahu Teala soyle buyurmustur: "Dondugunuzde, kendilerin cikismamaniz icin, Allah'a yemin edeceklerdir. Siz onlardan yuz cevirin. Cunku onlar pistirler. Yaptiklarinin karsiligi olarak varacaklari yer cehennemdir. Kendilerinden hosnud olasiniz diye, size yemin verirler. Siz onlardan razi olsaniz bile, Allah yoldan cikmis fasik kimselerden razi olmaz" (Tevbe, 95-96).
Ka'b sunu soyledi: "(Resulullah Tebuk seferinden dondugu zaman, sefere katilmayanlar gidip ozur diledikleri, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in da, yemin etmeleri uzerine ozurlerini kabul buyurup kendileriyle bey'atlasip, haklarinda istigfarda bulundugu kimselerden, biz uc kisi ayri tutulmus, (onlarin mazhar oldugu aftan istifade edememistik.) Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bizim isimizi, Allah hakkimizda hukmedinceye kadar tehir etmisti. Hakkimizda gelen ayette, Cenab-i Hakk'in: "..geri kalmis uc kisi.." sozunden kasid, savastan geri kalmamiz degildir, bu geri kalis Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in hakkimizdaki hukmu geri birakmasi, yemin ederek ozur dileyenlerin ozrunu kabul ettigi kimselerden ayri tutmasidir."
Buhari, Vesaya 16, Cihad 103, Menakib 23, Menakibu'l-Ensar 43, Megazi 3, 78, Tefsir, Berae, 17, 18, 19, Isti'zan 21, Eyman 24, Ahkam 53; Muslim, Tevbe 53, (2769); Tirmizi, Tefsir, Berae, (3101); Ebu Davud, Talak 11, (2202), Cihad 173, (2773), Nuzur 29, (3317); Nesai, Talak 18, (6, 152), Nuzur 37, (7, 22).).

653 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "(Allah yolunda savasa) cikmazsaniz Allah size can yakici azabla azab eder..." (Tevbe, 39) ayeti ile, "Medinelilere ve cevrelerinde bulunan bedevileri, savasta Allah'in Peygamberinden geri kalmak, kendilerini ona tercih etmek yarasmaz" (Tevbe, 120) ayetini su ayet neshetmistir: "Muminler toptan savasa cikmamalidir. Her topluluktan bir taifenin, dini iyi ogrenmek ve milletlerini geri donduklerinde uyarmak uzere geri kalmalari gerekli olmaz mi?..." (Tevbe, 122).
(Ebu Davud, Cihad 19. (2503).)

654 - Necdet Ibnu Naki' diyor ki: "Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a su ayet hakkinda sordum: "(Allah yolunda cihada) cikmazsaniz, Allah size can yakici azabla azab eder..." (Tevbe, 39). Su aciklamayi yapti: "Allah onlardan yagmuru kesti. Boylece (kuraklik Allah'in onlara takdir ettigi) azablari oldu."
Ebu Davud, Cihad 19. (2506)H.

YUNUS (ALEYHISSELAM) SURESI

655 - Ubade tu'bnu's-Samit (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a Cenab-i Hakk'in su ayeti hakkinda sordum: "Dunya hayatinda da, ahirette de mujde onlaradir.." (Yunus, 64). Su cevabi verdi: "Burada kastedilen mujde salih ruyadir. Mu'min kul onu gorur veya kendisine gosterilir."
Tirmizi, Ru'ya 3, (2276).

656 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Cenab-i Hakk Firavun'u suda bogdugu zaman: "Beni Israil'in inandigindan baska ilah olmadigina inandim" dedi. (Yunus, 90). Cebrail buyurdu ki: "Ey Muhammed, sen beni denizin camurundan alip, (Allah'in) rahmeti ona ulasiverir korkusuyla agzini tikarken gorseydin."
Tirmizi, Tefsir, Yunus, (3106).

HUD (ALEYHISSELAM) SURESI

657 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh): "Ey Allah'in Resulu, saclarin agardi, yaslandin" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Beni, Hud, Vaki'a, Murselat, Amme yetesaelun ve Iza's-Semsu Kuvviret sureleri ihtiyarlatti" cevabini verdi."
Tirmizi, Tefsir, Vaki'a, (3293).

658 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'in anlattigina gore, kendisine Cenab-i Hakk'in su mealdeki kelamindan sual sorulmustur: "Bilin ki, onlar, Kur'an okunurken gizlenmek icin iki buklum olurlar. Bilin ki elbiselerine burunduklerinde bile Allah onlarin gizlediklerini ve aciga vurduklarini bilir. Cunku o, Kalplerde olani bilendir (Hud, 5).
Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) su aciklamayi yapmistir: "Bunlar helada soyununca avret mahallerinin acilip, o manzaralarinin semaya ulasmasindan, keza hanimlariyla cinsi mukarenet sirasinda soyununca ciplak hallerinin semaya ulasmasindan korkup haya duyan, (bu yuzden kendilerine sikinti veren) kimseler hakkinda nazil olmustur."
Buhari, Tefsir, Hud 1.

659 - Ebu Musa el-Es'ari (radiyallahu anh) anlatiyor: Resul-i Ekrem (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allahu Teala, zalime biraz firsat tanir, amma bir de yakaladi mi artik pacayi kurtaramaz." Sonra da su ayeti okudular: "Allah kasabalarin zalim halkini yakalayinca boyle yakalar, yakalamasi da siddetli ve elimdir" (Hid, 102).
Tirmizi, rivayetinde: "Firsat tanir (yumli) degil, "muhlet tanir" (yumhil) olmasi muhtemeldir" demistir.
Buhari, Tefsir, Hud 5; Muslim, Birr 61, (2583); Tirmizi, Tefsir, Hud, (3109); Ibnu Mace, Fiten 22, (4018).

660 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam gelerek: "Ey Allah'in Resulu! Ben sehrin obur tarafinda bir kadina elledim, cima yapmaksizin onunla nefsimi tatmin ettim. Ve iste ben buradayim, istedigin cezayi ver" dedi.
Hz. Omer atilarak: "Allah seni ortmus, keske sen de kendini ortup aciklamasaydin" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hicbir cevap vermedi. Adam kalkip gitti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) pesine bir adam gondererek onu cagirtip su ayeti okudu: "Gunduzun iki ucunda ve gecenin gunduze yakin zamanlarinda namaz kil. Dogrusu iyilikler kotulukleri giderir... Bu, ogut kabul edenlere bir oguttur" (Hud, 114). Bunun uzerine bir adam: "Ey Allah'in Resulu bu hukum sadece soru sahibi icin mi (baskasina da samil mi)?" diye sordu. Resululah (aleyhissalatu vesselam): "Herkes icin" cevabini verdi.
Buhari, Mevakitu's-Salat 4, Tefsir, Hud 6; Muslim, Tevbe 39, (2763); Tirmizi, Tefsir, Hud, (3111); Ebu Davud, Hudud 32, (4468).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:13
YUSUF (ALEYHISSELAM) SURESI 661 - Urve tu'bnu Zubeyr (rahimehullah) anlatiyor: "Ben, diyor, Hz. Aise (radiyallahu anha)'ye su ayetten sordum: "Oyle ki, peygamberler umidsizlige dusup, yalanlandiklarini sandiklari bir sirada onlara yardimimiz gelmistir" (Yusuf 110).
-Bu ayette gecen bir kelime kuzzibu seklinde seddeli mi okunmali, kuzibu seklinde seddesiz mi okumali? dedim. Bana: "Onlari kavimleri yalanladi" diye cevap verdi.
Urve der ki: "Oyle ise, yemin olsun, onlar kesinlikle bildiler ki, kavimleri kendilerini tekzib etmistir, (boyle okununca) "tekzib edildikleri zannina dustuler" diye bir mana verme ihtimali kalmaz" dedim. Hz. Aise: "Ey Urvecik, oyledir. Peygamberler bu hususta kesin kanaate vardilar!" dedi. Ben tekrar: "Ama ayet belki de "kuzibu" diye okunmali" dedim. Cevaben: "Allah korusun, peygamberler, Rableri hakkinda boyle bir zanna dusmezler" dedi.
Ben tekrar: "Bu ayet nedir? (kimlerden bahsediyor?)" diye sordum.
Cevaben: "Onlar peygamberlerin kendilerine tabi olan adamlaridir, bu kimseler Rablerine inanmis, peygamberlerini de tasdik etmislerdir. Ancak maruz kaldiklari bela uzamis, Allah'tan onlara gelecek yardim da gecikmistir. O kadar ki, kavimlerinden kendilerini tekzib edenler sebebiyle peygamberler umidlerini kestikleri ve artik etbalarinin kendilerini tekzib ettigi zannina dustukleri bir anda Allah'in yardimi onlara ulasmistir. (Iste ayet-i kerimede bu durumdaki peygamberler ve onlarin etbalari kastedilmektedir.)"
Buhari, Enbiya 19, Tefsir, Bakara 38, Yusuf 6.

662 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) su ayet hakkinda: "Onlarin cogu, ortak kosmadan Allah'a inanmazlar" (Yusuf, 106) su aciklamayi yapmistir: "Yani, "Onlara kendilerini kim yaratti, semavat ve arzi kim yaratti diye sorarsiniz, "Allah" diye cevap verirler, iste bu onlarin imanidir. Ibadet etmeye gelince Allah'tan baskasina taparlar, bu da onlarin ortak kosmalari, sirkleridir."
Rezin'in ilavesidir. (Taberi 13, 51).

RA'D SURESI

663 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Cenab-i Hakk'in: "Arzda birbirine komsu kit'alar vardir, uzum baglari, ekinler, catalli ve catalsiz hurmaliklar vardir ki hepsi bir su ile sulaniyor. (Boyle iken) biz onlardan bazisini yemislerinde (ve tadlarinda), bazisindan ustun kiliyoruz. Iste bunlarda da aklini kullanacak zumreler icin elbette ayetler vardir" (Ra'd, 4). Kelam-i Ilahisinde gecen "ustunluk"u soyle acikladilar: "Bu onlarin, kalitesiz, farisi cesitten tatli ve eksi oluslaridir."
Tirmizi, Tefsir, Ra'd, (3117).

IBRAHIM (ALEYHISSELAM) SURESI

664 - Ebu Umame (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Ardinda cehennem vardir, orada kendisine irinli su icirilecektir" (Ibrahim 14, 16) ayeti hakkinda su aciklamayi yapti: "Irin agzina yaklastirilir, ondan ikrah eder, igrenir. Biraz daha yaklastirilinca surati yanar ve basinin derisi dokulur. Irini icince kicindan cikincaya kadar, (gectigi yerleri ve bu meyanda) bagirsaklarini param parca eder."
Resulullah bu aciklama uzerine su ayetleri okudu: "...Ateste ebedi kalan ve bagirsaklarini parca parca edecek kaynar su icirilen kimseler..." (Muhammed, 15).
"...Onlar yardim istediklerinde erimis maden gibi, yuzleri kavuran bir su kendilerine sunulur" (Kehf, 29).
Tirmizi, Cehennem, 4, (2586).

665 - Enes Ibnu Malik (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Allah'in hos bir sozu; koku saglam, dallari goge dogru olan -Rabbinin izniyle her zaman meyve veren- hos bir agaca benzeterek nasil misal verdigini gormuyor musun?" (Ibrahim, 24-25) ayetinde zikredilen agac hakkinda: "O hurma agacidir" buyurdu. Ve muteakip ayette ifade edilen kotu agaci da hanzale'ye (zakkum, Ebu Cehil karpuzu da denir, mercimek agacidir) benzetti. Ayet soyle: "Cirkin bir soz de yerden koparilmis, hic bir sebati olmayan kotu bir agaca benzer" (Ibrahim, 26).
Tirmizi, Tefsir, Ibrahim (3118).

666 - el-Bera Ibnu'l-Azib (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Musluman, kabirde suale maruz kalinca: "Allah'tan baska ilah bulunmadigive Muhammed'in O'nun kulu olduguna sehadet eder". Bunun delili su ayettir: "Allah inananlari dunya hayatinda ve ahirette saglam bir soz uzerine tutar; zalimleri de saptirir..." (Ibrahim, 27).
Buhari, Cenaiz 87, Tefsir, Ibrahim 2; Muslim, Sifatu'l-Cenne, 13, (2871); Tirmizi, Tefsir, Ibrahim (3119); Ebu Davud, Sunne 27, (4750); Nesai, Cenaiz 114, (4, 101); Ibnu Mace, Zuhd 32, (4269).

667 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Allah'in verdigi nimetleri nankorlukle karsilayanlari ve milletlerini helak yurduna, yaslanacaklari cehenneme goturenleri gormuyor musun?" (Ibrahim, 27-2 ayetini aciklama sadedinde: "Onlar vallahi Kureys kafirleridir. Nankorlukle karsilanan nimet de Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'dir. "Helak yurduna... goturduler"in manasi, "Bedir gunu atese ... goturduler" demektir.
Buhari, Megazi 7, Tefsir, Ibrahim 3.

668 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e su ayetten sordum: "Yerin baska bir yerle, goklerin de baska goklerle degistirildigi, her seye ustun gelen tek Allah'in huzuruna ciktiklari gunde sakin, Allah'in peygamberlerine verdigi sozden cayacagini sanma..." (Ibrahim, 47-4. Ve dedim ki: "Ey Allah'in Resulu, o gun insanlar nerede olacaklar?"
-"Sirat uzerinde" cevabini verdi.
Muslim, Munafikun 29, (2791); Tirmizi, Tefsir, Ibrahim, (3120).

HICR SURESI

669 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in arkasinda cok guzel bir kadin namaz kiliyordu. Cemaatten bazilari onu gormemek icin on safa kaciyor, (munafik ve cahil takimindan) bazilari da en arka safa geliyor, rukuya vardigi zaman koltugunun altindan ona bakiyordu. Bu durum uzerine Cenab-i Hakk su ayeti indirdi: "Andolsun, sizden one gecenleri de biz biliriz, geri kalanlari da biz biliriz" (Hicr, 24).
Nesai, Imamet (2, 118); Tirmizi Tefsir, Hicr, (3122).

670 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Mu'minin ferasetinden kacinin, cunku o Allahu Teala'nin nuruyla bakar" buyurup sonra su ayeti okudular: "Elbette bunda fikr u firaseti olanlar icin ibretler vardir" (Hicr, 75)
Tirmizi, Tefsir, Hicr, (3125).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:13
671 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Andolsun ki sana Seb'u'l-Mesani'yi ve Kur'an-i Azim'i verdik" (Hicr 87) ayetinde gecen es-Seb'u'l-Mesani, uzun sureler (tivel)dir."
Nesai, Salat 26, (2, 139).

672 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Kur'an'i parcalayanlara da..." (Hicr, 91) ayetini aciklamak uzere: "Onlar Ehl-i Kitap'tir, yani Yahidi ve Hiristiyanlar. Bunlar onu parcalara bolerek bazi kisimlarina inandilar, bazi kisimlarina inanmadilar" buyurmustur.
Buhari, Tefsir, Hicr 4, Menakibu'l-Ensar 52.

673 - Hz. Enes (radiyallahu anh), "Rablerine andolsun ki hepsini yaptiklarindan sorumlu tutacagiz" (Hicr, 92-93) ayeti ile ilgili olarak: "Onlar 'Lailahe illallah' demekten sorumlu olacaklar" demistir.
Tirmizi, Tefsir, Hicr, (3126); Buhari, hadisi bab basligi olarak kaydetmistir.

NAHL SURESI

674 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Gonlu imanla dolu oldugu halde, zor altinda olan kimse mustesna, inandiktan sonra Allah'i inkar edip, gonlunu kafirlige acanlara Allah katindan bir gazap vardir, buyuk azab da onlar icindir" (Nalh, 106) ayetindeki umumi hukumden soyle bir istisna yapti: "Rabbin, turlu eziyete ugratildiktan sonra hicret eden, Allah ugrunda savasan ve sabreden kimselerden yanadir. Rabbin suphesiz bundan sonra da bagislar ve merhamet eder." (Nahl, 110).
Burada kastedilen Abdullah Ibnu Ebi Sarh'tir. Bu zat, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in vahiy katibi idi. Seytan onu sasirtti. Kafirlere katilmasina sebep oldu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Fetih gunu, onun oldurulmesini emretti. Araya Hz. Osman girerek affini diledi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da onu affetti."
Nesai, Tahrimu'd-Dem 15, (7, 107).

675 - Ubey Ibnu Ka'b (radiyallahu anh) anlatiyor: "Uhud savasinda Ensar'dan altmis dort, Muhacirler'den de alti kisi sehid dustu (radiyallahu anhum ecmain). Bu sehidlerden biri de Hz. Hamza (radiyallahu anh) idi. Bunlarin cesedlerinden bazi uzuvlarini kopararak hakaretlerde bulundular. Bunun uzerine Ensar: "Bir gun beze de boyle bir firsat duserse, bu hakaretin daha fazlasini yapacagiz" dediler.
Mekke'nin fethi gunu olunca su ayet indi: "Eger ceza vermek isterseniz size yapilanin ayniyle mukabele edin. Sabrederseniz andolsun ki bu sabredenler icin daha iyidir." (Nahl, 126).
Bir adam: Bugunden sonra Kureys yok! dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Dort kisiden baska kimseye dokunmayin" diye emretti."
Tirmizi, Tefsir, Nahl (3128).

BENU ISRAIL SURESI

676 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "...Sana gosterdigimiz ruya ile ve Kur'an'da lanetlenmis agacla sadece insanlari denedik..." (Isra, 60) mealindeki ayette gecen "ruya" icin su aciklamayi yapti: "Bu, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mirac gecesinde Beytu'l-Makdis'e goturuldugu zaman gozuyle gormesidir. "Kur'an'da lanetlenmis agac" da zakkum agacidir."
Buhari, Menakibu'l-Ensar 42, Tefsir, Benu Israil 9, Kader 10; Tirmizi, Tefsir, Benu Israil, (3133).

677 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh), "Bir sehri yok etmek istedigimiz zaman onun nimet ve refahtan simarmis elebasilarina (yola gelmelerini) emrederiz. Ama onlar orada iyice yoldan cikarlar. Artik o sehir yok olmayi hakeder. Biz de onu yerle bir ederiz" (Isra, 16) ayetindeki "Simarmis elebasilarina emrederiz" ifadesiyle ilgili olarak sunu soylemistir: "Biz cahiliye devrinde, sayica artan bir kabile icin: "falanca kabile artti" derdik."

678 - Yine Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh), "Onlarin taptiklari da Rablerine daha yakin olmak icin vesile ararlar" (Isra, 57) ayeti hakkinda su aciklamayi yapti: "Insanlardan bir grup, cinlerden bir gruba tapiyorlardi. Bu cinniler Musluman oldular. Insanlar hala bunlara tapmayadevam ettiler. Bunun uzerine ayet nazil oldu."
Buhari, Tefsir, Benu Israil 7, 8; Muslim, Tefsir 28, (3030).

679 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), "Bir gun butun insanlari onderleriyle beraber cagiririz" (Isra, 71) mealindeki ayetle ilgili olarak sunu soyledi: "Onlardan biri cagirilir. (Amellerinin yazildigi) kitap sag eline verilir. Vucudu altmis zira' genisletilir, yuzu beyazlastirilir. Basina piril piril yanan inciden bir tac gecirilir. Bu haliyle arkadaslarinin yanina doner. Arkadaslari onu uzaktan gorunce: "Ey Rabbimiz bunu bize de ver ve onu hakkimizda mubarek kil" derler. O, yanlarina gelir ve onlara: "Mujde sizlere! Herbirinize bunun bir misli var" der.
Kafire gelince, onun surati kararir. Onun da vucudu, altmis zira' genisletilir. Ona da bir tac giydirilir. Arkadaslari onu gorunce: "Bunun serrinden Allah'a siginiriz, Ey Rabbimiz onu bize verme" derler. Bu da arkadaslarinin yanina gelir. Onlar: "Ey Rabbimiz, onu zelil et" derler. O da: "Allah sizi rahmetinden uzak tuttu, sizden herkese bunun bir misli verilmistir" der."
Tirmizi, Tefsir, Benu Israil, (3135).

680 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma), "Gunesin kaymasi (duluku's-sems) anindan gecenin kararmasina kadar guzelce namaz kil" (Isra, 7 ayetinde gecen duluku's-sems'ten maksad, "gunesin meyli" derdi.
Muvatta, Vukutu's-Salat 19, (1, 11).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:13
681 - Yine Muvatta'da Ibnu Abbas (radiyallahu anh)'tan geldigine gore, Ibnu Abbas, duluku's-sems tabirini: "Iza fae'l-fey'u" diye aciklardi. (Bu da golgenin bati cihetinden cekilip doguya meyletmesidir. Bu da tam zeval dedigimiz ogle vaktini ifade eder. Gunes gokte tam tepededir ve artik bati cihetine meyletmektedir.)
Ayetin devaminda gelen "gasaku'l-leyl" tabirini de, "gece ile gece karanliginin birlesmesi" diye aciklardi.
Muvatta, Vukutu's-Salat 20, (1, 11).

682 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'nin rivayetine gore, "...Sabah namazi sahidlidir" (Isra, 7 ayeti hakkinda Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su aciklamayi yapmistir:
"Onda gece melekleri de gunduz melekleri de, hazir bulunurlar"
Tirmizi, Tefsir, Benu Israil, (3136). Tirmizi hadisin sahih oldugunu soylemistir.

683 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a: "...Umid edebilirsin, Rabbin seni bir Makam-i Mahmud'a gonderecektir." (Isra 79) ayetinde zikredilen "Makam-i Mahmud"dan sual edildi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Bu sefaat'tir" diye cevap verdi."
Tirmizi, Tefsir, Isra, (3136).

684 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Insanlar kiyamet gunu cemaatler halinde olacaklar. Her ummet kendi peygamberini takip edip: "Ey falan! bize sefaat et, ey falan bize sefaat et! diyecekler. Sonunda sefaat etme isi bana kalacak. Iste Makam-i Mahmud budur."
Buhari, Tefsir, Benu Israil, 11, Zekat 52.

685 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hicretle emredildigi zaman kendisine su ayet indi: "De ki: "Rabbim, beni dahil edecegin yere (Medine'ye) hosnudluk ve esenlikle dahil et; cikaracagin yerden de (Mekke'den) hosnudluk ve esenlikle cikar. Katindan beni destekleyecek bir kuvvet ver" (Isra, 80).
Tirmizi, Tefsir, Benu Israil, (3138).

686 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Yahudilerden bir gruba ugradi. Onlardan bazisi: "Muhammed'e ruh hakkinda sorun" dedi; bazisi da: "Sakin sormayin, hosunuza gitmeyecek seyler isitirsiniz" diye aralarinda konustular. Sonunda kalkip: "Ey Ebu'l-Kasim bize ruh'tan anlat, (ruh nedir?)" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir muddet sessiz durdu. Ben anladim ki kendisine vahiy inmektedir. Sonra okudu: "Sana ruhtan sorarlar; de ki, ruh Allah'in emrinden ibarettir. Size onun hakkinda az bir ilim verilmistir" (Isra, 85)
Bir rivayette: "Onun hakkinda az bir ilim verilmistir" denmektedir. A'mes: "Bizim kiraatimizda boyledir" demistir.
Buhari, Ilm 47, Tefsir, Benu Israil 13, I'tisam 3, Tevhid 28, 29; Muslim, Munafikun 32, (2794); Tirmizi, Tefsir (3140).

687 - Hz. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'tan gelen, Tirmizi'nin bir diger rivayeti soyledir:
"...Yahudiler: "Bize cok ilim verildi, bize Tevrat verildi. Kime Tevrat verilmisse ona cok ilim verilmis demektir" dediler. Bunun uzerine su ayet indi: "De ki Rabbimin sozlerini yazmak icin denizler murekkep olsa ve bir o kadarini da katsak, Rabbimin sozleri tukenmeden denizler tukenirdi" (Kehf, 109).
Tirmizi, Tefsir, Benu Israil, (3139).

688 - Saffan Ibnu Assal (radiyallahu anh) anlatiyor: "Iki Yahudi konusuyorlardi, biri arkadasina: "Gel seninle su Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gidelim ve birseyler soralim" dedi. Arkadasi: "Ona peygamber deme" diye mudahale edip ekledi: "Sayet o, kendisinden "peygamber" diye bahsettigini duyacak olursa sevincinden gozleri dort olur."
Beraberce gidip Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a imtihan niyetiyle dokuz acik ayetten soru sordular. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara "Allah'a hic bir seyi ortak kilmayin, hirsizlik yapmayin, zina fazihasini islemeyin. Allah7in haram kildigi cana kiymayin, masum kisiyi oldurtmek icinsultana gammazlamayin, sihir yapmayin, faiz yemeyin, gunahsiz kadina zina iftirasi atmayin, savas sirasinda cepheyi koyup kacmayin, ey Yahudiler, bilhassa sizin icin soyluyorum, cumartesi gunu yasagini ihlal etmeyin" dedi.
Saffan der ki: "Bu cevap uzerine Yahudiler, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in el ve ayaklarini optuler ve: "Sehadet ederiz ki, sen peygambersin" dediler.
Saffan diyor ki: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara: "Oyleyse niye bana uymuyorsunuz?" diye sordu. Onlar:
"Davud (aleyhisselam), neslinden peygamber kesilmesin diye dua etti. Biz, sana uydugumuz takdirde Yahudilerin bizi oldurmesinden korkuyoruz" cevabini verdiler."
Tirmizi, Isti'zan 33, (2734), Tefsir, Benu Israil (3143); Nesai, Tahrim 18, (7, 111); Ibnu Mace, Edeb 16, (3705).

689 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "... Ey Muhammed namaz kilarken sesini yukseltme, gizli de okuma, ikisi ortasinda bir yol tut" (Isra, 110) ayeti hakkinda su aciklamayi yapti:
"Bu ayet, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in gizli (tebligatta) bulundugu sirada nazil olmustur. O zaman sesini yukseltince musrikler isitiyor ve Kur'an'a onu indirene, onu getirene kufrediyorlardi. Allah Teala Hazretleri, "Namazini aciktan yapma." yani "aciktan, yuksek sesle okuma, ta ki musrikler duymasin, ashabin isitmeyecek kadar da kisma" buyurarak ikisi arasi, yani seslilikle sessizlik ortasi bir yol tutmasini emretti."
Buhari, Tefsir, Benu Israil 14, Tevhid 34, 44, 52; Muslim, Salat 145, (446); Tirmizi, Tefsir, Benu Israil, (3144); Nesai, Salat 80, (2, 177).

690 - Hz. Aise (radiyallahu anha) diyor ki: "Su ayet dua hakkinda nazil olmustur: "(Ey Muhammed) namaz kilarken sesini yukseltme, gizli de okuma..." (Isra, 110).
Buhari, Tefsir, Benu Israil 14, Da'avat 17, Tevhid 44; Muslim, Salat 146, (447); Muvatta, Kur'an 39, (1, 218).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:14
KEHF SURESI

691 - Ebu'd-Derda (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Kim Kehf suresinin basindan -bir rivayette; sonundan- on ayet ezberlerse Mesih Deccal'in serrinden emin olur."
Muslim, Salatu'l-Musafirin 257, (809); Ebu Davud, Melahim 14, (4323); Tirmizi, Fedailu'l-Kur'an 6, (2888).

692 - Ibnu'l-Museyyeb diyorki: "Mal ve ogullar dunya hayatinin susudur. Ama baki kalacak faydali isler, sevap olarak da, emel olarak da Rabbinin katinda daha hayirlidir" (Kehf, 46) ayetinde gecen "baki kalacak faydali isler", kulun sarfedecegi "Allahu ekber", "Subhanallah", "Elhamdulillah", "Lailahe illallah", "La-havle ve-la kuvvete illa billah" sozlerdir."
Muvatta, Kur'an 22, (1, 210).

693 - Said Ibnu Cubeyr anlatiyor:
"Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a dedim ki: "Nevf el-Bekkali, Israilogullarinin peygamberi olan Hz. Musa (aleyhisselam), Hizir'in arkadasi olan Musa olmadigini zannediyor."
Bana su cevabi verdi: "Allah'in dusmani yalan soyluyor. Ben Ubeyy Ibnu Ka'b (radiyallahu anh)'i dinledim. Demisti ki: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'tan isittim, sunu anlatti:
"Musa (aleyhisselam) Beni Israil'e hutbe irad etmek uzere ayaga kalkti. Kendisine, "insanlarin en bilgini kimdir?" diye soruldu: I: "Benim" diye cevap verdi. Cenab-i Hak, "Allahu a'lem (yani en iyi bilen Allah'tir)" demedigi icin Musa'yi azarladi. Ve: "Iki denizin birlestigi yerde bulunan bir kulum senden daha alimdir" diye ona vahyetti.
Hz. Musa (aleyhisselam):
-"Ey Rabbim ben onu nasil bulabilirim? diye sordu. Kendisine:
-"Bir zenbile bir balik koy, onu sirtina al. Baligi nerede yitirirsen o zat oradadir" dendi.
Dendigi gibi yaparak yola cikti. Kendisiyle beraber, hizmetcisi olan Yusa Ibnu Nun da yola cikti. Beraberce yuruyerek bir kayanin yanina geldiler. Hz. Musa ve hizmetcisi dinlenmek uzere orada yattilar. Balik kimildayarak zenbilden cikip denize kaydi. Allah ondan suyun akintisini tuttu. Oyle ki su kemer gibi oldu. Balik icin bir kanal meydana gelmisti. Hz. Musa (aleyhisselam) ve hizmetcisi (balik icin oldugunu bilmeksizin) bu manzaraya sasirdilar. Gunlerinin geri kalan kismi ile o gece boyu da yuruduler. Musa'nin arkadasi ona, baligin gitmesini haber vermeyi unutmustu. Sabah olunca Hz. Musa (aleyhisselam) hizmetcisine: "Hele sabah kahvaltimizi getir. Biz bu yolculukta yorulduk" dedi. Ama emrolundugu yere gelinceye kadar yorulmamisti. Hizmetci:
-"Hani bir kayanin yanina gelmis yatmistik ya! Ben baligi orada unuttum. Onu hatirlatmayi, bana mutlaka seytan unutturdu. Balik denize sasilacak sekilde sivisip gitmisti" dedi.
Musa (aleyhisselam): "Bizim aradigimiz orasiydi" dedi ve hemen izlerinin uzerine geri donduler.
Izlerini takiben yuruyerek kayaya kadar geldiler. Musa (aleyhisselam) orada ortusune burunmus bir adam gordu ve ona selam verdi. Hizir aleyhisselam ona:
-"Senin bu yerinde selam ne gezer!"
-"Ben Musa'yim."
-"Benu Israil'in Musa'si mi?"
-"Evet."
-"Sen, Allah'in sana ogrettigi bir ilmi bilmektesin ki ben onu bilmem. Ben de Allah'in bana ogrettigi bir ilmi bilmekteyim ki, onu da sen bilemezsin."
-"Allah'in sana ogrettigi hakki bana ogretmen sartiyla sana uymami kabul eder misin?"
-"Sen benimle beraber olmak sabrini gosteremezsin. Mahiyet ve hikmetini bilmedigin seye nasil sabredeceksin ki?"
-"Insallah sen beni cok sabirli bulacaksin. Hem ben senin hic bir emrine karsi gelmeyecegim."
-"Oyleyse gel. Ancak, madem bana tabi olacaksin, ben sana haber vermedikce bana hic bir sey sormayacaksin!" dedi. Hz. Musa (aleyhisselam):
-"Tamam!" dedi.
Hz. Musa ve Hz. Hizir (aleyhisselam) beraberce gittiler. Deniz kiyisinda yuruyorlardi. Bir gemiye rastladilar. Kendilerin gemiye almalarini soylediler. Gemi sahipleri Hizir (aleyhisselam)'i tanidilar. Ve ucret istemeksizin onlari gemiye aldilar.
Hizir (aleyhisselam), gidip, geminin tahtalarindan birini deldi. Hz. Musa (aleyhisselam) ona:
-"Bak, bunlar bizi bedava gemilerine aldilar, sen gidip gemilerini deldin, adamlari bogacaksin. Hic de yakisik almayan bir is yaptin!" dedi.
Hizir: -"Ben sana, "benimle bulunmaya sabredemezsin" demedim mi?" dedi.
Hz. Musa: -"Unuttugum sey sebebiyle beni sigaya cekme. Bu is sebebiyle bana zorluk cikarma!" ricasinda bulundu.
Sonra bunlar gemiden indiler. Sahil boyu yururken, cocuklarla oynayan bir yavrucak gorduler. Hizir (aleyhisselam) yavrucagi yakaladigi gibi eliyle basini kopararak cocugu oldurdu. Musa (aleyhisselam):
-"Masum bir cocugu kisas hakkin olmaksizin niye oldurdun. Bu cok yadirganacak bir is!" dedi.
-"Ben sana demedim mi, sen benim beraberligime sabredemezsin!" diye Hizir (aleyhisselam), Musa'ya cikisti. Hz. Musa:
-"Ama bu birinciden de siddetli idi" dedi ve ilave etti: "Bundan sonra sana bir sey sorarsam, beni arkadas etme, nazarimda bu hususta hakli sayilacaksin" dedi.
Yola devam ettiler. Bir koye geldiler. Halktan yiyecek birseyler istediler. Ama kimse onlari agirlamadi. Koyde yikilmak uzere olan bir duvara rastladilar. Hizir (aleyhisselam) eliyle soyle gostererek: "Egilmis" diyordu. Onu dogrulttu. Hz. Musa (aleyhisselam) ona:
-"Bir cemaat ki, kendilerine geliyoruz, bize ilgi gosterip, agirlamiyorlar, yiyecek vermiyorlar. Sen onlara bedava is yapiyorsun, dilesen ucret alabilirdin!" dedi.

Hizir (aleyhisselam), Hz. Musa'ya: -"Artik birbirimizden ayrilma zamani geldi. Simdi sana sabredemedigin seylerin te'vilini haber verecegim" dedi.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu ara ilave etti: -"Allah Musa'ya rahmet buyursun. Keske, Hz. Hizir'la beraberlige sabretseydi de maceralarini bize nakletseydi, bunu ne kadar isterdim!"
Ravi devam ediyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Birinci (soru)su Musa'nin bir unutmasi idi. Bir serce gelerek geminin kenarina kondu. Sonra denizden gagasiyla su aldi. Hz. Hizir bunu gostererek Hz. Musa'ya, "Bak, dedi. Benim ve senin ilmin ve diger mahlukatin ilmi, Allah'in ilminden, su kusun denizden eksilttigi kadar eksiltir."
Buhari, Tefsir, Kehf 2, 3, 4, Ilm 16, 19, 44, Icare 7, Surut 12, Bed'u'l-Halk 11, Enbiya 27, Tevhid 31; Muslim, Fedail 170, (2380); Tirmizi, Tefsir, Kehf, (3148); Ebu Davud, Sunnet 17, (4705, 4706, 4707).

694 - Ebu'd-Derda (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), "duvarin altinda onlarin bir hazinesi vardi" (Kehf, 82) ayetini acikladi ve: "O hazine altin ve gumustendi" buyurdu.
Tirmizi, Tefsir, (3153).

695 - Zeyneb Bintu Cahs (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun korkulu bir vaziyette odaya girdi. Soyle diyordu: "La ilahe illallah, yaklasan bir beladan Arabin vay haline. Bugun, Ye'cuc ve Me'cuc'un seddinden soyle bir gedikacildi." bas parmagi ile sehadet parmagini halka yaparak gosterdi. Ben:
-"Ey Allah'in Resulu, yani icimizde salih kimseler oldugu halde toptan helak mi olacagiz?" dedim.
-"Evet, dedi, fenaliklar artarsa oyle olur."
Buhari, Enbiya 7, Menakib 20, Fiten 4, 28; Muslim, Fiten 1, (2880); Tirmizi, Fiten 23, (2188).

696 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), (Zulkarneyn'in insa ettigi) sed hakkinda buyurdular ki:"(Ye'cuc ve Me'cuc) onu hergun oyuyorlar. Tam delecekleri sirada baslarinda bulunan reis: "Birakin artik, delme isini yarin yaparsiniz" der. (Onlar birakip gidince) Allah, seddi, daha saglam olacaksekilde eski haline iade eder. Boylece gunler gecer, kendilerine takdir edilen muddet dolar ve onlarin insanlara musallat olmalarini Allah'in arzu ettigi vakit gelir. O zamanbaslarindaki reis: "Haydi donun, yarin insaallah bunu deleceksiniz" der -ve ilk defainsaallah tabirini kullanir-."
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) devamla der ki: "Donup giderler. Ertesi gun geldikleri vakit seddi ne halde birakmislarsa oyle bulurlar ve (o gunku calisma sonunda) derler. Acilan delikten insanlarin uzerine bosanirlar. (Onlerine cikan) sulari icip kuruturlar. Insanlar onlardan korkup kacar.
Ye'cuc veMecuc goge bir ok atar. Bu ok kana bulanmis olarak kendilerine geri doner. Soyle derler: "Arzda olanlari ezim ezim ezdik, semada olanlari da alcaltip alt ettik."
Allah onlari enselerinden yakalayacak bir kurt gonderir. Bu kurt onlari toptan helak edip, herbirini parcalanmis halde yere serer."
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sozunu soyle tamamladi: "Muhammed'in nefsini elinde tutan Zat'a kasemolsun, yeryuzundeki butun hayvanlar, onlarin etinden yiyerek canlanir, sutlenir ve semirir."
Tirmizi, Tefsir, Kehf, (3151); Ibnu Mace, Fiten 33, (4080).

697 - Mus'ab Ibnu Sa'd anlatiyor: "Babama su ayet hakkinda sordum: "Ey Muhammed! "Size amelce en cok zararli olanlari haber verelim mi?" de..." (Kehf, 103) ve dedim ki: "Burada kastedilenler Haruriler midir?" Bana:
-"Hayir, onlar Yahudiler ve Hiristiyanlar'dir. Cunku Yahudiler, Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'i tekzib ettiler. Hiristiyanlar ise cenneti tekzib ettiler ve: "Cennette ne yiyecek ne de icecek vardir" dediler."
Buhari, Tefsir, Kehf 5.

698 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) haber veriyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kiyamet gunu, sisman, iri bir adam mizana getirilip tartilir da, Allah indinde sinek kanadi kadar agirligi olmadigi gorulur." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ilave etti: "Dilerseniz su ayeti okuyun: "Bunlar, Rablerinin ayetlerini ve O'na kavusmayi inkar edenlerdir. Bu yuzden isleri bosa gitmistir. Kiyamet gunu biz onlar icin hicbir tartida bulunmayacagiz" (Kehf, 105).
Buhari, Tefsir, Kehf 6; Muslim, Kiyame 18, (2785).

699 - Ebu Sa'd Ibnu Fadale (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i isittim soyle demistir: "Allah gelecegi kesin olan mahser gununde insanlari topladigizaman bir kimse siyle bir duyuruda bulunur: "Kim isledigi bir amelde Allah'a birini ortak kosmus ise sevabini ondan istesin. Zira Allah, sirkin her cesidine en mustagni olan Zat'tir."
Tirmizi, Tefsir, Kehf, (3152).

MERYEM (ALEYHA'S-SELAM) SURESI

700 - Mugire Ibnu Su'be (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ben, Necran'a gelince bana sordular: "Sizler su ayeti okuyordunuz: "Ey Harun'un kizkardesi: Baban kotu bir kimse degildi..." (Meryem 2. Halbuki, Hz. Musa, Hz. Isa (aleyhima's-selam)'dan yuzlerce yil once yasamistir. (Nasil olur da Hz. Isa'nin annesi olan Hz. Meryem, Hz. Musa'nin erkek kardesi olan Hz. Harun'un kizkardesi olur?)" Ben Merdine'ye Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yanina gelince, bu meseleyi ona sordum, su cevapta bulundular: "Onlar, kendilerinden once yasamis olan peygamberlerinin ve salih kisilerin isimleriyle isimleniyorlardi."
Muslim, Adab 9, (2135); Tirmizi, Tefsir, Meryem, (3154

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:14
701 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah(aleyhissalatu vesselam) okudu: "Ey Muhammed! Hala gaflet icinde bulunanlari ve hala inanmayanlari, onlari isin bitmis olacagio hasret gunu ile uyar" (Meryem 39). Sonra dedi ki: "(Kiyamet gunu) olum alaca bir koc suretinde getirilir. Cennetle cehennem arasinda yer alan sur uzerinde durdurulur. Once:
-"Ey cennet ahalisi!" diye bagirilir, onlar baslarini kaldirirlar. Sonra:
-"Ey cehennem ahalisi!" diye bagirilir, onlar da baslarini kaldirirlar. Sonra sorulur:
-"Bunu tanidiniz mi, nedirbu?Hepsi birden:
-"Evet tanidik, derler. Bu olumdur"
Koc yatirilir ve kesilir. Eger, Allah cennet ahalisi icin hayata hukmetmemis olsaydi, neseyle olurlerdi. Cehennem ahalisi icin de Allah hayata, bekaya hukmetmemis olsaydi onlar da uzulerek olurlerdi."
Tirmizi, Tefsir, Meryem (3155), Tirmizi hadisin sahih oldugunu soylemistir. Bu hadis biraz farkli sekilde de rivayet edilmistir. Buhari, Tefsir, Meryem 2; Muslim, Sifatu'n-Nar; Tirmizi, Cennet 20, (2561).

702 - Katade (merhum), su ayet hakkinda: "Onu yuce bir yere yukselttik" (Meryem 57). Hz. Enes (radiyallahu anh) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'an su rivayeti yaptigini belirtir: "Ben Mirac'ta iken dorduncu kat semada Hz. Idris (aleyhi's-selam)'i gordum."
Tirmizi, Tefsir, Meryem, (3156).

703 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hz. Cibril (aleyhisselam)'e: "Bana, niye halen yapmakta oldugundan daha fazla ziyarette bulunmuyorsun?" diye sormustu, su ayet indi: "Cebrail Muhammed'e soyle dedi: "Biz ancak Rabbinin buyruguyla ineriz, gecmisimizi, gelecegimizi ve ikisinin arasindakileri bilmek O'na mahsustur. Rabbin unutkan degildir" (Meryem 64).
Buhari, Tefsir, Meryem 2, Bed'u'l-Halk 6, Tevhid 28; Tirmizi, Tefsir, Meryem, (3157).

704 - Ummu Mubessir el-Ensariyye (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim soyle buyurmustur:
"(Hudeybiye biatina katilan) ashabu's-secere'den hic kimse insaallah cehenneme girmeyecektir."
Bunun uzerine Hafsa (radiyallahu anha) validemiz: "Hayir ey Allah'in Resulu!" dediyse de Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onu azarladi.
Bunun uzerine Hz. Hafsa (radiyallahu anha) su ayeti okudu: "Sizden cehenneme ugramayacak yoktur. Bu, Rabbinin, yapmayi uzerine aldigi kesinlesmis bir hukumdur" (Meryem 71).
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona su cevabi verdi: "Allah soyle de buyurmaktadir: "Sonra biz, Allah'a karsi gelmekten sakinmis olanlari kurtarir, zalimleri de orada diz ustu cokmus olarak birakiriz" (Meryem 72).
Muslim, Fedailu's-Sahabe 163, (2496).

705 - Suddi anlatiyor: "Murre el-Hemedani'ye, "Sizden cehenneme ugramayacak yoktur" (Meryem 71) ayetinden sordum. Bunun uzerine bana Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'in Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'den rivayet ettigi su hadisi rivayet etti: "Insanlar atese girerler, sonra amellerine gore ondan cikarlar: Onlarin ilk grubu simsek hiziyla cikar, ikinci grub ruzgar gibi cikar. Sonra at sur'atiyle, at binicisi suratiyle, sonra yaya kosusuyla, en sonra da yaya yuruyusuyle cikar."
Tirmizi, Tefsir, Meryem (3158).

706 - Habbab Ibnu'l-Eret anlatiyor: "Cahiliye devrinde demirci idim. As Ibnu Vail es-Sehmi'ye bir kilic yaptim. Ucretimi almaya gelmistim.
-"Hayir, Muhammed'i inkar etmedikce vermeyecegim" dedi. Kendisine:
-"Asla" Sen olup, Allah seni yeniden diriltinceye kadar ebediyyen onu inkar etmeyecegim" dedim.
-"Yani ben, oldukten sonra tekrar dirilecegim ha!" diye alaya aldi. Ben:
-"Bundan ne suphe!" deyince:
-"Oyleyse birak beni, oleyim de yeniden dirileyim. Bana bol mal ve evlat verilecek. O zaman sana olan borcumu eda ederim" dedi.
Bunun uzerine su ayet indi: "Ey Muhammed! Ayetlerimizi inkar eden ve: "Bana elbette mal ve cocuk verilecektir" diyeni gordun mu? O gorulmeyeni mi biliyor, yoksa Rahman katindan bir soz mu almistir? Hayir soyledigini yazacagiz ve onun azabini uzattikca uzatacagiz. Bahsettikleri seyler bize kalacaktir. Kendisi bize tek basina gelecektir" (Meryem 80).
Buhari, Tefsir, Meryem 3, 4, 6, Icare 15, Husumat 10, Buyu 29; Muslim, Munafikun 35, (2795); Tirmizi,Tefsir, (3161).

707 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Allah bir kulu sevdi mi, Cebrail (aleyhisselam)'e soyle seslenir: "Ben falanca kisiyi seviyorum, sen de sev!" Bunun uzerine semada ayni sekilde nida edilir. Sonra, arz ehli arasina onun sevgisi indirilir. Bunu su ayet ifade etmektedir: "Inanip hayirli is isleyenleri Rahman sevgili kilacaktir" (Meryem 96). "Allah bir kula bugzettimi, Cibril (aleyhisselam)'e seslenir: Ben falancaya bugz ediyorum. Bu sekilde semada nida edilir. Sonra, yeryuzune onun hakkinda bugz indirilir."
Tirmizi, Tefsir, Meryem, (3160).

HACC SURESI

708 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Insanlardan bazisi vardir, Allah'a (dininin) yalniz bir taraf(in)dan(tutup, sekk ve tereddud icinde) ibadet eder. Eger kendisine bir hayir dokunursa ona yapisir. Eger bir fitne isabet ederse yuzu ustu doner. Dunyada da, ahirette de husrana ugramistir o. Bu ise, apacik ziyaninta kendisidir." (Hac, 11) ayetinin inis sebebini aciklamak maksadiyla soyle buyurdu: "Bazilari vardi, Medine'ye gelir, bakardi; bu gelisiyle hanimi oglan dogurur, ati da yavrularsa, "Bu din, derdi, salih iyi bir dindir." Sayet hanim oglan dogurmaz, ati da yavrulamazsa: "Bu din kotudur" derdi."
Buhari, Tefsir, Hacc 2.

709 - Ali Ibnu Ebi Talib (radiyallahu anh) buyurdular ki: "Kiyamet gunu, Rahman'in onune, dava acmak uzere ilk diz cokecek olan benim."
Kays Ibnu Ubad der ki: "Onlar hakkinda su ayet indi: "Iste Rabbleri hakkinda tartismaya giren iki taraf; O'nu inkar edenlere atesten elbiseler bicilmistir. Baslarina da kaynar su dokulur de bununla karinlarindakiler ve deriler eritilir. Demir topuzlar da onlar icindir" (Hacc19-21). Kays devamla der ki: "Onlar Bedir savasindakarsilikli mubareze eden kimselerdir. Bir tarafta, Hz. Ali, Hz. Hamza ve Ubayde Ibnu'l-Haris (radiyallahu anhum), karsi tarafta da Seybe Ibnu Rebia, Utbe Rebi'a ve el-Velid Ibnu Utbe varlardi."
Buhari, Tefsir, Hacc 3, Megazi 3, 7.

710 - Ibnu'z-Zubeyr (radiyallahu anhuma) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "(Kabe'ye) Kur'an-i Kerim'de, Beytu'l-Atik denmis olmasi (Hacc 29, 33) ona hic bir cebbarin galebe calmamis olmasindandir."
Tirmizi, Tefsir, Hacc (3169).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:15
711 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mekke'den cikarildigi zaman Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) soyle soyledi: "Peygamberlerine eziyet ettiler, o da (dayanamayip) oradan cikti. Mutlaka helak olacaklar." Bunun uzerine su ayet indi: "Haksizliga ugratilarak kendilerine savas acilan kimselerin karsi kosup savasmasina izin verilmistir. Allah onlara yardim etmeye elbette kadirdir" (Hacc 39). Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) der ki: "Bu ayet uzerine anladim ki, (musriklerle) savas olacak."
Tirmizi, Tefsir, Hacc, (3170); Nesai, Cihad 1, (6, 2).

KAD EFLAHA (MU'MINUN) SURESI

712 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a sorarak: "Ey Allah'in Resulu, "Rablerine donecekleri icin kalpleri urpererek vermeleri gerekeni verenler, iste onlar iyi islerde yaris ederler. O ugurda ileri gecerler" (Mu'minun 60) ayetinde kastedilenler, sarap icenler, hirsizlik yapanlar mi? dedim. Bana "Hayir ey Siddik'in kizi. Aksine onlar, oruc tutup, sadaka verip, yaptiklari bu hayirlarin kendilerinden kabul edilmemesinden korkanlardir. (Baksana ayet ne buyuruyor): "Iste onlar iyi islerde yaris ederler" cevabini verdi."
Tirmizi, Tefsir, Mu'minun (3174).

713 - Ebu Said el-Hudri (radiyallahu anh), "Ates onlarin yuzlerini yalar, disleri siritip kalir" (Mu'minun 104) ayeti hakkinda su aciklamayi yapar: "Ates yuzu kizartir ve ust dudak buzulur, oyle ki, basinin ortasina kadar cekilir, alt dudak da asagiya sallanir ve gobege kadar duser."
Tirmizi, Tefsir, Mu'minun, (3175)

NUR SURESI

714 - Amr Ibnu Su'ayb, babasi, dedesi tarikiyle rivayet ediyor: "Kendisine Mersed Ibnu Ebi Mersed denen bir zat (radiyallahu anh) vardi. Mekke'den Medine'ye esir tasirdi. Mekke'de Anak adinda fahise bir kadin bu adamin dostu idi. Mekkeli esirlerden birine, kendisini goturmeyi vaadetmisti. (Simdi hikayesini kendisinden dinleyelim):
-"Mersed'sin degil mi?" dedi. Ben:
-"Evet Mersed'im" dedim.
-"Merhaba, hos geldin, gel yanimizda geceyi gecir!" dedi. Ben:
-"Hayir, ey Anak, Allah zinayi haram etti" dedim. Kadin:
-"Ey cadir ahalisi, bu adam esirlerinizi goturuyor!" diye bagirdi. Kactim.
Beni sekiz kisi takip etti. Handeme Dagi'nin yolunu tuttum, bir magaraya girdim. Takipciler arkamdan gelip magaranin agzini tuttular. Tepemden uzerime bevlettiler. Sidikleri basima isabet etti. Ancak Allah, onlarin beni gormelerine mani oldu. Sonra donup gittiler.
Ben de arkadasimin yanina dondum. Onu sirtladim. Agir birisiydi. Mekke'nin disindaki Izhir denen mevkiye geldim. Orada demir bukagilarini cozdum. Onu sirtimda tasiyordum. Beni cok yormustu. Nihayet Medine'ye geldim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in huzuruna ciktim:
-"Ey Allah'in Resulu, Anak'la evleneyim mi?" dedim.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cevap vermedi. Sonra su ayet indi: "Zina eden erkek, ancak zina eden veya putperest bir kadinla evlenebilir. Zina eden kadinla da, ancak zina eden veya putperest olan bir erkekevlenebilir..." (Nur, 3).
Bu vahiy uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana:
-"EyMersed, zina eden erkek ancak zina eden veya putperestbir kadinla evlenebilir. Zina eden kadinla da ancak zina eden veya putperest olan bir erkek evlenebilir, onunla evlenme!" dedi.
Tirmizi, Tefsir, Nur (3176); Ebu Davud, Nikah 5, (2051); Nesai,Nikah 12, (6, 66).

715 - Ibnu Abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hilal Ibnu Umeyye (radiyallahu anh) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yaninda, haniminin Serik Ibnu Sahma ile zina yaptigini soyledi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Ya delil getirirsin ya da sirtina hadd tatbik edilir" dedi.
Hilal: "Ey Allah'in Resulu! Birimiz, hanimi uzerinde bir adam gorse, kosup delil mi arayacak?" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onceki sozunu tekrar ediyordu: "Ya delil getirirsin ya da sirtina had uygulanir." Bunun uzerine Hilal:
"Seni hak uzerine gonderen Zat'a kasem olsun dogru soyluyorum. Mutlaka Allah sirtimi hadden kurtaracak bir vahiy gonderecektir" dedi. Cibril (aleyhisselam) indi ve su vahyi indirdi: "Karilarina zina isnad edip de kendilerinden baska sahidleri olmayanlarin sahidligi, kendisinin dogru sozlulerden olduguna Allah'i dort defa sahid tutmasiyla olur. Besincisinde eger yalancilardan ise Allah'in lanetinin kendisine olmasini diler" (Nur 6-7).
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) oradan ayrildi. Onlarra adam gonderdi. Hilal geldi (lanet okuyarak) sehadette bulundu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Allah biliyor ki, ikinizden biriniz yalancisiniz, tevbekar olaniniz var mi?" dedi.
Sonra kadin kalkti, a da sehadette bulundu. Kadin besinci sehadette iken kidini durdurdular ve: "Besinci sehadet, (yalanci oldugun takdirde) siddetli azab gerektirir" dediler.
Ibnu Abbas der ki: Bunun uzerine kadin durakladi ve sukut etti. Oyle ki, yeminden rucu edecegini sandik.
Sonra: "Hayir, vallahi kavmimi bundan boyle mahcup hale dusurmeyecegim" dedi ve yeminini tamamladi.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Iyi bakin, eger bu kadin gozleri surmeli, kabalari iri, bacaklari kalin bir cocuk dogurursa bilin ki bu cocuuk Serik Ibnu Sahma'dandir" buyurdu. Gercekten de bu evsafta bir cocuk dogurdu. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle soylediler:
"Eger, Allah'in Kitabi'nda kadinin yemini ile haddini dusecegi hususunda hukum gelmemis olsaydi, (cocuktaki bu benzerlikten hareketle kadinin zaniligine hukmederdim ve) onun benden gorecegi vardi."
Buhari, Tefsir, Nur 3, Sehadet 21, Talak 28; Ebu Davud, Talak 27, (2254); Tirmizi, Tefsir, Nur, (3178),

716 - Zuhri merhum, Urve ve baskalarindan almis olarak Hz. Aise'nin su rivayetini nakleder:
"Hz. Aise (radiyallahu anha) buyurmustur ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir sefere cikacagi zaman kadinlari arasinda kur'a ceker, kur'a kime cikarsa onu beraberinde sefere gotururdu.
Bir sefer sirasinda da benim okum cikti ve yolculuguna ben refakat ettim. Bu sefer, ortunme emri geldikten sonra idi. Ben yol sirasinda deve sirtinda giden bir mahmil icinde tasiniyordum. Konak yerlerinde de onun icinde iken iniyordum. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in o gazvesi sona erinceye kadar hep boyle yol aldik. Nihayet geri dondu ve Medine'ye yakin bir yerde konakladik. Geceleyin bir muddet kaldiktan sonra donus emri verildi. Donus emri ciktigi sirada ben kalkip (kaza-yi hacet icin tek basima) sordudan ayrilip gittim. Ihtiyacimi gordukten sonra binegime geri geldim. O sirada gogsumu yokladim. Yemen'in goz boncugundan yapilmis gerdanligimkopmustu. Aramak uzere geri dondum. Onu aramak beni epeyce oyaladi. Benim binegimle mesgul olan askerler gelip mahmilimi deveme yuklemisler. Zannetmisler ki ben mahmilin icindeyim. O zamanlar kadinlar cok hafifti. Az yedikleri icin sisman degillerdi. Askerler mahmilini kaldirirken hafifligine sasirmayip yuklemisler. Ben zaten kucuk yasta bir kadindim: Hulasa devemi surup gitmisler.
Ordu gittikten sonra gerdanligimi buldum. Ordugaha geri dondugum zaman kimseyi bulamadim. Herkes gitmisti. Once bulundugum yere geldim. Beni bir muddet sonra kaybetmis olduklarini farkederek aramaya geleceklerini dusundum. Bu halde iken uyku bastirmis ve uyuyup kalmisim.
Safvan Ibnu Muattal es-Sulemi -ki bilahere (Zekvan'da ikamet ederek) Zekvani unvanini da almistir- (geri gozculugu vazifesiyle) ordugahin gerilerinde geceyi gecirmisti. Sabah olunca benim menzilden gecerken uyuyan bir insan karaltisi gorerek yanima geldi. Gorur gormez beni tanidi. Zira ortunme emri gelmezden once beni gormustu.
Ben onun istirca sesiyle "Inna lillah ve inna ileyhi raci'un =Biz Allah'in kullariyiz ve Allah'a donup varacagiz" uyandim. Derhal basortumle yuzumu orttum. Allah'a kasem olsun bana tek kelime konusmadi, istircaindan baska bir tek sozunu de isitmedim. Indi ve devesini ihtirdi. Binmem icin devenin on ayaklarina ayagiyla basti. Ben de bindim. Devemi onden cekti, boylece yol aldik. Ordu bir yerde konakladigi sirada onlara yetistik.
(Gecikme hadisesini iftira vesilesi yaparak) benim yuzumden helak olanlar oldu. Bu iste en buyuk vebal de Abdullah Ibnu Ubey Ibni Selul'e dusmustu.
Medine'ye geldigimiz zaman bir ay kadar hasta yattim. Meger bu esnada iftira edenlerin dedikodulari herkesi mesgul ediyormus. Benim ise hicbir seyden haberim olmadi. Ancak bir husus bende kusku uyandirmisti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'da, baska zaman hastalaninca gordugum iltifat ve alakayi goremiyordum. Yanima girip selam veriyor, sonra da: "Su sizinki nasil?" deyip cikiyordu. Bu davranisindan biraz iskilleniyordum ama yine de (ortaligi saran) fitneden bihaberdim. Bu halde nekalet devresine girdim.
Bir gece, ben ve Ummu Mistah o zaman icin hela olarak kullandigimiz menasi (denen cukurlarin bulundugu semte) dogru gitmistik. Biz buraya, geceden geceye cikardik. (Hicab ayetinden sonra) evlerde helalar insa edilince cikmaz olduk. Bundan once biz de, eski Araplarin def-i hacetteki usulune uyuyorduk. Ben ve Ummu Mistah -ki bu kadin Ebu Ruhm Ibnu Muttalib Ibni Abdi Menaf'in kizidir- boylece yuruduk. Onun annesi Ebu Bekri's-Siddik'in teyzesi olan Sahr Ibnu Amir'in kizidir. Oglu da Mistah Ibnu Usase Ibnu Ubad Ibni'l-Muttalib'dir.
Isimiz bittikten sonra yuruyorduk. Ummu Mistah, ayagi ortusune takilarak dustu. Kadin (boyle can yakici durumlarda soylenmesi adet olan "dusmanin helak olsun demedi): "Mistah helak olsun!" diye (ogluna) beddua etti. Ben kadina:
-"Amma da yaptin!" Bedir gazvesine katilan bir kimseye beddua ediyorsun ha!" dedim.
-"Anacigim! onun ne soyledigini isitmedin mi?" dedi.
-"Ne soylemis ki?" dedim.
Bunun uzerine iftiracilarin soylediklerini bir bir anlatti. Hastaligima yeni hastalik katildi.
Eve donunce, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanima girdi ve:
(Ismimi soylemeden) "Adaminiz nasil." dedi. Ben:
-"Ebeveyniminyanina gitmeye izin ver" dedim. Ben, haberin aslini annemle babamdan isitmek istiyordum. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) izin verdi, ben de ebeveynimin yanina geldim. Anneme:
-"Ey annecigim, halk arasinda soylenen bu sozler nedir?" dedim.
-"Ey kizim! Sen bu meseleyi buyutme. Allah'a kasem olsun guzel ve kocasinin yaninda sevgili olan, bircok kumalari (ortak) bulunan bir kadin hakkinda her zaman cok dedikodu ederler" dedi. Ben:
-"Subhanallah, demek halk boyle soyluyor ha!" dedim.
O gece sabaha kadar hic durmadan agladim. Ne gozumun yasi dindi, ne de gozume uyku girdi.
Sabah oldu, ben hala agliyordum. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) o gun Ali Ibnu Ebi Talib'i ve Usame Ibnu Zeyd (radiyallahu anhuma)'i cagirmisti. Benimle ilgili vahyin gecikmesi uzerine ailesiyle ayrilma hususunda onlarla istisare ediyordu.
Usame (radiyallahu anh), ehlinin sucsuzlugu hususunda onlara karsi icinde besledigi sevgiye dayanarak, bildigi hususu soyle dile getirmisti:
-"Ey Allah'in Resulu! Onlar zevcelerinizdir. Allah'a kasem olsun, onlar hakkinda hayirdan baska bir sey bilmiyoruz."
Ali Ibnu Ebi Talib de soyle demisti:
-"Ey Allah'in Resulu, Allah sana darlik vermez. Ondan baska kadin coktur. Sen cariyene sor, (onun halinni o daha iyi bilir), sana gercegi haber verir."
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu tavsiye uzerine cariyemiz Berire'yi cagirdi ve:
-"Ey Berire, soyle! Aise'de sana suphe verici bir husus gordun mu?" diye sordu. Berire:
-"Hayir! Seni hak uzerine peygamber olarak gonderen Zat-i Zulcelal'e yemin olsun, ben onda fena buldugum bir sey gormedim. Ayiplanabilecek tek gordugum sey sudur: "Yasi genc oldugu icin, ailesi icin yogurdugu hamurun uzerine uyur, bu sirada gelen keci, hamurdan yerdi."
(Bu sorusturma sonunda) Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kalkip mescidde bir hutbe okur. Bu iftirayi ilk defa cikaran Abdullah Ibni Ubey Ibni Selul hakkinda soz etmekten ozur dileyerek, minberde sunlari soyler:
-"Ehlim hakkinda bana sikinti veren adami cezalandirmada, intikamimi almada bana kim yardim edecek? Allah'a yemin olsun ehlim hakkinda hayirdan baska bir sey bilmiyorum. Adi iftiraya karistirilan bir adamdan soz ettiler. Onun hakkinda da hayirdan baska bir sey bilmiyorum. O ailemin yanina ben olmayinca hic girmemistir."
Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in bu sozleri uzerine (Evs kabilesinin reisi) Sa'd Ibnu Muaz (radiyallahu anh) kalkti ve:
-"Ey Allah'in Resulu! Allah'a yemin olsun biz ondan senin intikamini aliriz! Eger Evs kabilesindense boynunu vururuz. Hazrecli kardeslerimizden ise, bize sen emredersin, biz emrini aynen yerine getiririz!" dedi.
Hazrec kabilesinin reisi olan Sa'd Ibnu Ubade ayaga kalkti. Sa'd aslinda salih bir kimseydi. Ancak (Sa'd Ibnu Muaz'in konusmasindan alinarak) kabile hamiyet ve gayretine kapilmisti. Sa'd Ibnu Muaz'a donerek su sert cevabi verdi:
-"Vallahi sen yalan soyluyorsun! Sen onu (Abdullah Ibnu Ubey Ibnu Selul'u) olduremezsin. Oldurtmeye gucun de yetmez."
(Ensar'in ileri gelenlerinden) Useyd Ibnu Hudayr (radiyallahu anh) -ki bu zat da Sa'd Ibnu Muaz'in amcaogludur- kalkarak Sa'd Ibnu Ubade'ye cikisti:
-"Allah'a yemin olsun yalan soyleyen sensin. Onu mutlaka oldururuz. (Abdullah Ibnu Ubey'e arka cikiyorsan) sen de munafiksin, munafiklar hesabina kavga ediyorsun!"
Derken (Ensar'in iki kabilesi) Evs ve Hazrec ayaga kalkmislar ve Resulullah (aleyhissalatu vesselam) daha minberde iken, birbirlerine girmeye ramak kalmisti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sukuneti saglayincaya kadar gayret sarfetmis ve minberden inmisti.
Ben o gun de agladim. Ne gozumun yasi dindi, ne de gozume uyku girdi. Muteakip gece de hep agladim: Ne gozumun yasi dindi ne de bir parca olsun uykum geldi. Sabahleyin annem ve babam yanima geldiler. Boylece ben, iki gece bir gunduz araliksiz aglamistim. Oyle ki artik aglamaktan cigerlerim parcalanacak diye dusunuyordum.
Onlar yanimda oturuyorlar, ben de aglamaya devam ediyordum. Derken Ensar'dan bir kadin izin istedi. Ona, gir dedim. Yanima oturup o da benimle aglamaya basladi. Biz bu halde iken Resulullah (aleyhissalatu vesselam) girdi. Sonra oturdu. Hakkimda soylenen seyler soylenileden beri yanimda hic oturmamisti. Bu arada bir ay gecmis ve meselemle ilgili herhangi bir vahy gelmemisti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) otururken sehadet kelimesini de getirmisti. Sonra bana sunlari soyledi:
-"Ey Aise, senin hakkinda bana soyle soyle sozler ulasti. Eger bu dedikodulardan beri isen Allah seni vahiyle tebrie edecektir. Sayet bir gunah isledi isen Allah Teala'ya tevbe et. Zira kul bir gunah isler, sonra da gunahini itirafla tevbe ederse, Allah Teala tevbesini kabul ve affeder."
Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sozlerini tamamlayinca (izdirabimin siddetinden) gozlerimin yasi kurudu, artik tek bir damla bile yas hissetmiyordum. Babama:
-"Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sozlerine sen cevap ver" dedim.
Babam: -"Vallahi Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ne diyecegimi bilemiyorum" dedi. Anneme yonelerek:
-"Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soylediklerine sen bari cevap ver" dedim. Annem de:
-"Vallahi Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ne soyleyecegimi ben de bilemiyorum" dedi.
Hz. Aise devamla der ki: "Ben yasi henuz kucuk bir kadindim. Kur'an'dan da fazla okumuyordum. Dedim ki:
-"Vallahi ben biliyorum ki halkin soylestigi seyleri isittiniz. Onlar icinize yer etti ve hep inandiniz. Size: "Gunahsizim" dedim, inanmiyorsunuz. Yapmadigim bir seyi size itiraf etsem, -Allah biliyor ki ben ondan beriyim- beni tasdik edeceksiniz. Allah'a kasem olsun, sizinle benim durumumu anlatacak en iyi ornek Hz. Yusuf'un babasi ve onun su sozudur: "Bana guzelce sabir gerekir. Anlattiklariniza ancak Allah'tan yardim istenir" (Yusuf, 1. Sonra yuzumu cevirip yatagima sokuldum. Kasem olsun ben o zaman sucsuz oldugumu biliyordum ve Allah'in benim sucsuzlugumu te'yid edecegine inaniyordum. Ancak, kesinlikle, Allah'in benim hakkimda bir vahiy indirecegini, bunun (kiyamete kadar) okunacagini hic aklimdan gecirmedim. Ben, kendimi, Allah'in herhangi bir sekilde tekellum buyurarak okunacak bir vahiy konusu edilmeye deger bulmuyordum. Ancak, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in gorecegi bir ruya yoluyla Allah'in beni tebrie edecegini umid ediyordum.
Allah'a kasem olsun, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) daha oturmus oldugu yerden kalkmamis ve ev halkindan kimse disari cikmamisti ki Allah, Resulune vahiy indirdi: Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i vahiy sirasinda her zaman gelen halet istila etti. Sonra da o hal zail oldu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) tebessum icindeydiler. Konustugu ilk kelime bana sunu soylemek oldu:
-"Ey Aise Allah'a hamdet. Zira, seni tebrie buyurdu."
Annem de bana: -"Kalk Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a tesekkur et!" dedi. Ben ise:
-"Vallahi hayir, ona tesekkur etmeyecegim, sadece Allahima hamdediyorum. Benim sucsuzlugumu Rabbim vahiy buyurdu" dedim. Allah'in indirdigi vahiy soyleydi:
-"Muhammed'in esine o yalani uyduranlar icinizden bir guruhtur. Bunu kendiniz icin kotu sanmayin, o sizin icin hayirli olmustur. O kimselerden herbirine kazandigi gunah karsiligi ceza vardir. Iclerinden elebasilik yapana ise buyuk azab vardir. Onu isittiginiz zaman, erkek-kadin mu'minlerin, kendiliklerinden husnuzanda bulunup da: "Bu apacik bir iftiradir" demeleri gerekmez miydi? Dort sahid getirmeleri gerekmez miydi? Iste bunlar sahid getirmedikce, Allah katinda yalanci olanlardir. Allah'in dunya ve ahirette size lutuf ve merhameti olmasaydi, o kotu sozu yaymanizdan oturu buyuk bir azaba ugrardiniz..." (Nur 20).
(Bir sayfa tutan) on ayeti, Cenab-i Hakk benim sucsuzlugumla ilgili bu ayetleri indirince, Ebu Bekri's-Siddik (radiyallahu anh) -ki Mistah Ibnu Usase'ye akrabaligi ve fakirligi sebebiyle maddi yardimda bulunuyordu- sunu soyledi:
-"Aise (radiyallahu anha)'ye bu iftirayi yaptiktan sonra, ona artik bir daha yardim yapmayacagim."
Bunun uzerine su vahiy indi: "Icinizde lutuf ve servet sahibi olanlar, yakinlarina, duskunlere ve Allah yolunda hicret edenlere, vermemek icin yemin etmesinler, affetsinler gecsinler. Allah'in sizi bagislamasindan hoslanmaz misiniz? Allah bagislayandir, merhametli olandir" (Nur, 22).
Bunun uzerine Ebu Bekri's-Siddik (radiyallahu anh): "Evet evet, Allah'a kasem olsun, Allah'in beni affetmesini cok severim" dedi ve Mistah'a yapmakta oldugu yardimi yapmaya devam etti ve: "Ebediyyen yardimi ondan kesmeyecegim" dedi.
Hz. Aiese (radiyallahu anha) sozlerine devamla dedi ki:
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) tahkik sirasinda Zeyneb Bintu Cahs'a da hakkimda sormus ve:
-"Ey Zeyneb, bu hususta ne biliyorsun, ne gordun?" demisti. O da:
-"Ey Allah'in Resulu, ben kulagimi, gozumu isitmedigim, gormedigim seyden muhafaza ederim. Ben Aise hakkinda hayirdan baska bir sey bilmiyorum!" demisti. Zeyneb (radiyallahu anha), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in zevce-i tahireleri arasinda (bazi faziletleri sebebiyle) benimle boy olcusen birisiydi. Allah vera ve dindarligi sebebiyle onu (bu meselede mufteriler tarafinda yer almaktan) korudu. Onun kiz kardesi Hamna ise, onunla mucadeleye koyuldu ve helak olan mufteriler arasinda helak oldu.
Mufteriler arasinda (Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in sairi) Hassan Ibnu Sabit (radiyallahu anh) de vardi. Urve der ki: "Hz. Aise (radiyallahu anha) yaninda Hassan'a kotu soz soylenmesinden hoslanmazdi ve derdi ki: "O su beyti soyleyen kimsedir: "Babam, babanin babasi, irzim, size karsi Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'in irzina bekcidir."
Mesruk Ibnu'l-Ecda der ki: -"Ben Hz. Aise (radiyallahu anha)'nin huzuruna girmistim. Yaninda Hassan Ibnu Sabit (radiyallahu anh)'i gordum. Hz. Aise'ye siir okuyor, bazi beyitleri kendisiyle tezyin ediyordu. Sunu okudu:
"Afifdir, agirdir, iffetinden suphe ne mumkun!
Kotu dusunceden uzak olanlarin etleri bile onu ac birakir."
Hz. Aise'ye dedi ki: "Sen nasil olur da Hassan'in yanina girmesine izin verirsin, o ki, hakkinda Allah soyle buyurmustur: "Iclerinden elebasilik yapana ise buyuk azab vardir." Hz. Aise (radiyallahu anha) su cevabi verdi: "Korlukten daha siddetli bir azab var mi!" Hz. Aise sonra sunu da soyledi "O, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i mudafaa ediyordu."
Buhari, Sehadat, 15, 30, Hibe 15, Cihad 64, Megazi 11, 34, Tefsir, Yusuf 3, Nur 6, 11, Eyman 18, I'tisan 28, Tevhid 35, 52; Muslim, Tevbe 56, (2770); Tirmizi, Tefsir, (3179); Nesai, Taharet 1194, (1, 163-164).

717 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Benim ozrumle ilgili ayet indigi zaman Resulullah (aleyhissalatu vesselam) minbere cikti, gunahsiz oldugumu belirtti, arkasindan ilgili ayetleri okudu ve iki kadin ve bir erkegin cezalandirilmalarini emretti. Ucu de had cezasi olan celde'ye (degneklenmeye) tabi tutuldular.
Tirmizi, Tefsir, Nur (3180).

718 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Allah ilk muhacir kadinlara rahmetini bol kilsin; "Kadinlar bas ortulerini yakalarinin uzerini (ortecek sekilde) koysunlar" (Nur 31) ayeti indigi zaman ortulerini (kenardan) yirtarak onunla (yuzlerini de) orttuler."
Buhari, Tefsir, Nur 12; Ebu Davud, Libas 33, (4102).

719 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "(Ey Muhamed)! Mu'min kadinlara da soyle! Gozlerini bakilmasi yasak olandan cevirsinler iffetlerini korusunlar..." diye baslayip kadinlara ortunmeyi emreden ayeti (Nur 31) daha sonra gelen su ayet neshetti ve istisna getirdi:
"Evlenme umidi kalmayan ihtiyarlayip oturmus kadinlara, suslerini aciga vurmamak sartiyla dis esvablarini cikarmaktan oturu sorumluluk yoktur. Ama sakinmalari kendileri icin daha hayirli olur" (Nur 60).
Ebu Davud, Libas 37 (4111).

720 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Abdullah Ibnu Ubey Ibni Selul cariyesine: "Git biraz fahiselik yap (da para kazan)" diye emretti. Bunun uzerine Cenab-i Hakk: "Dunya hayatinin gecici menfaa tini elde etmek cin, iffetli olmak isteyen cariyelerinizi fuhsa zorlamayin..." (Nur 33) mealindeki ayeti inzal buyurdu."
Muslim, Tefsir 26, (3029); Ebu Davud, Talak 50, (2311).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:15
721 - Ikrime (radiyallahu anh) anlatiyor: "Irak ahalisinden bir grub Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a dediler ki:
- Su ayet hakkinda ne dersiniz? "Ey iman edenler! Ellerinizin altinda olan kole ve cariyeler ve sizden henuz erginlige ermemis olanlar sabah namazindan once, ogle sicagindan soyundugunuzda ve yatsi namazindan sonra yaniniza gireceklerinde uc defa izin istesinler. Bunlar sizin icin acik bulunabileceginiz uc vakittir. Bu vakitlerin disinda birbirinizin yanina girip cikmakta, size de, onlara da bir sorumluluk yoktur. Allah size ayetlerini boyle aciklar. Allah bilendir. Hakim'dir" (Nur 5. Cenab-i Hakk burada kesin emirde bulundugu halde biz bunlari tatbik etmiyoruz, dediler.
Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Allah mu'minlere karsi halim ve rahimdir. Onlari ortmeyi sever. Insanlar o zaman evlerinde ne ortu ne de perde kullanmiyorlardi. Bazan hizmetcisi veya evladi veya yetimesi, kisi ehlinin uzerinde iken cikagelirdi. Cenab-i Hakk bunun uzerine, mezkur avret vakitlerinde izin istemeyi emretti. Boylece Allahu Teala onlara ortu ve hayir getirdi. Ne var ki, hala bu emirle amel eden tek kisi gormedim."
Ebu Davud, Edeb 141 (5191, 5192).

FURKAN SURESI

722 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "O gun zalim kimse ellerini isirip: "Keske Peygamberlerle beraber bir yol tutsaydim, vay basima gelene, keske falancayi dost edinmeseydim. And olsun ki beni, bana gelen Kur'an'dan o saptirdi. Seytan insani yalniz ve yardimcisiz birakiyor" der" (Furkan 27-30) mealindeki ayet hakkinda su aciklamayi yapti: "Ayette zikri gecen zalim Ukbe Ibnu Ebi Muayt'tir. Zikri gecen dost (halil) da Umeyye Ibnu Halef'tir. Dostum Ubeyy oldugu da soylenmistir.
(Ayetin inisi bunlarla ilgilidir). Soyle ki: Ukbe bir yemek hazirlayarak Kureys'in esrafini davet eder. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da onlarin arasindadir. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), "Ukbe kelime-i tevhidi soylemedikce, yemekten almayacagini" soyledi. Ukbe bu istegi yerine getirdi. Bunun uzerine dostu olan Umeyye Ibnu Halef veya Ubeyy ona gelerek:
"- Sabii mi oldun?" dedi. Ukbe:
"- Hayir, ancak yemek yemeden evimden ayrilmasindan utandim" diye cevap verdi.
Ubeyy: "- Oyleyse, gidip onun yuzune tukurmezsen ben de senden razi olmayacagim!" dedi. Ukbe, bu talebe musbet cevap vererek, isteneni yapti. Ceza olarak Bedir gunu yakalanip idam edildi.
Bu rivayetin kaynagi asilda gosterilmemistir. Ancak rivayeti mana olarak, Taberi Tefsir'inde (18, 6), Ibnu Abbas rivayeti olarak kaydeder. Ayrica, El-Vahidi, Esb bu'n-Nuzul'da (s. 191); Suyuti, ed-Durru'l-Mensur da(5, 6 kaydetmistir.

723 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e:
"- Hangi gunah daha buyuk?" diye sordum. Su cevabi verdi:
" Seni yaratmis oldugu halde Allah'a ortak kosmandir!"
"- Sonra hangisi gelir?" dedim.
" Seninle beraber yiyecek korkusuyla cocugunu oldurmendir!" dedi.
Ben tekrar: "- Sonra ne gelir?" dedim.
" Komsunun helalligi ile zina etmen!"dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in bu sozlerine te'yiden su mealdeki ayet nazil oldu:
"Onlar ki, Allah'in yanina baska bir Tanri daha (katip) tapmazlar, Allah'in haram kildigi cana haksiz yere kiymazlar, zina etmezler. Kim bunlardan birini yaparsa cezaya carpar" (Furkan 6.
Buhari, Tesfir, Furkan 2, Bakara 3, Edeb 20, Muharib'in 20, 46; Muslim,Iman 141, (86); Ebu Davud, Talak 50, (2310); Tirmizi, Tefsir, Furkan (3181).

SUARA SURESI

724 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Su "Sen ilkin en yakin hisimlarini inzar et" (Suara 214) mealindeki ayet indigi zaman, Resulullah (aleyhissalatu vesselam Safa tepesi uzerine cikti ve soyle bagirmaya basladi: "Ey Beni Fihr!, Ey Beni Adiyy!" Bunlar Kureys kabilesine mensup boylardi. Toplandilar.
Onlara Soyle hitab etti: " Ben size, "su vadide atlilar var, sizlere saldirmak istiyor"desem, beni tasdik eder misiniz?"
Hep beraber su cevabi verdiler: "- Evet, tasdik ederiz, simdiye kadar hic yalanina rastlamadik, hep dogru soyledin."
" Oyleyse dinleyin!" dedi. "Onunuzde bekleyen siddetli bir azabi sizehaber veriyorum."
Ebu Leheb atilip: "- Ey Muhammed, ey kuruyasica! bizi bunun icin mi cagirdin?" dedi.
Bunun uzerine: "Ebbu Leheb'in iki eli kurusun. Kendisi de kurudu..." diye baslayan Ebu Leheb suresi nazil oldu."
Buhari Tefsir, Suara 2, Cenaiz 98, Menakib 13; Muslim, Iman 355, (208); Tirmizi,Tefsir, Tebbet (3360).

725 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Sairlere gelince, onlara da sapiklar uyar" (Suara 224) mealindekiayet hakkinda sunlari soyledi: "Cenab-i Hakk, (kendilerine sapiklar uyar diye zemmettigi) sairlerden, "Iman edip de iyi amel (ve hareket)de bulunanlar, Allah'i cok zikredenler ve zulme ugratildiklarindan sonra oclerini alanlar..." (Su'ara 227) istisna edildiler."
Ebu Davud, Edeb 95, (5016).

NEML SURESI

726 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) buyurdu ki: "Dabbetu'l-arz, beraberinde Hz. Musa'nin asasi ve Hz. Suleyman (aleyhima's-selam)'in muhuru oldugu halde cikar. Asa ile mu'minlerin yuzunu cilalar, muhru de kafirlerin burnuna basar. Oyle ki, sofra ehli toplaninca biri digerine (yuzundeki parlakliktan dolayi) "Ey mu'min!" der, digeri de (oburune, burnundaki muhur damgasi sebebiyle): "Ey kafir!"der. (Yani mu'min de kafir de yuzunden taninir).
Tirmizi, Tefsir, Neml (3186).

KASAS SURESI

727 - Said Ibnu Cubeyr anlatiyor: Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a: "Hz. Musa iki muddetten hangisini odedi`?" diye sordum da, bana su cevabi verdi:
"O en cok, en guzel olani odedi (tamamladi). Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyledi mi yapardi."
Buhari, Sehadat 28.

728 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh), "(Ey Muhammed) Sen sevdigini hidayete erdiremezsin, ama Allah diledigine hidayet verir" (Kasas 56) ayeti hakkinda sunu soylemistir: "Bu ayet Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in, amcasi Ebu Talib'in Islam'a girmesini israrla istemesi uzerine nazil oldu."
Muslim, Iman 41 42, (25); Tirmizi, Tefsir, Kasas (3187).

729 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Herhalde o Kur'an'i (tilavetini, tebligini ve mucibince amel etmeni) senin uzerine farz kilan (Allah), seni (yine) donulecek yere dondurecektir..." (Kasas 85) mealindeki ayette ifade edilen dondurulecek yerden maksadin Mekke oldugunu soylerdi."
Buhari, Tefsir, Kasas 2.

ANKEBUT SURESI

730 - Ummu Hani (radiyallahu anha) anlatiyor: "Erkeklere yaklasiyor, yol kesiyor ve toplantilarinizda fena seyler yapmiyor musunuz?" (Ankebut 29) mealindeki ayette zikredilen toplantilarindaki fena seyler'den maksad nedir? diye Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a sordum. Bana soyle cevap verdi:
"Onlar orda sesli sesli yelleniyorlar, oradan gecen kimselere de cakil vs. firlatip onlarla egleniyorlardi

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:16
731 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Allah'i zikretmek elbet en buyuktur" (Ankebut, 45) mealindeki ayet hakkinda sunu soyledi: "Kulun Allahu Teala'yi diliyle zikretmesi buyuk (bir ibadet)tir. Onu zikretmesi, herhangi bir gunaha yaklasinca O'ndan korkarak terketmesi, gunah isler oldugu halde diliyle zikretmesinden, daha buyuktur.
Rezin tahric etmistir, kaynagi bulunamamistir.

RUM SURESI

732 - Ebu Sa'id (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bedir gunu Rumlar, Iranlilara galebe caldi. Bu zaferden mu'minler de sevindi. Bunun uzerine su mealdeki ayet nazil oldu (okundu): "Elif Lam-Mim, Rumlar maglub oldu, yakin bir yerde. Halbuki onlar bu yenilmelerinin ardindan galib olacaklar birkac yil icinde. Onunde de sonunda da emir Allah'indir. O gun mu'minler Allah'in nusretiyle ferahlayacak" (Rum 1-4).
Tirmizi, Tefsir, Rum (3190).

LOKMAN SURESI

733 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Gayb'in anahtari bestir" dedi ve su mealdeki ayeti okudu: "O saatin (kiyametin) ilmi suphesiz ki Allah'in nezdindedir. Yagmuru O indirir. Rahimlerde olani O bilir. Hicbir kimse yarin ne kazanacagini bilmez. Hicbir kimse hangi yerde olecegini bilmez. Suphesiz ki Allah (her seyi) bilendir. Her seyden haberdardir" (Lokman 34).
Buhari, Tefsir, Lokman 2, En'am l,Istiska 29.

SECDE SURESI

734 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor:
"Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) Elif-Lam-Mim Tenzil ve Tebareke'llezi bi-Yedihi'l-Mulk surelerini okumadan uyumazdi."
Tavus (rahimehullah), bu iki surenin faziletce Kur'an'daki diger surelerden herbirine yetmis kat ustun oldugunu soylerdi.
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 9, (2894), Da'avat 22, (4001).

735 - Hz. Enes (radiyallahu anh), "Yanlari yataklarindan uzaklasir, korku ve umid ile Rablerine dua ederler.." (Secde 16) mealindeki ayetin, Atame denen yatsi namazini bekleyenler hakkinda indigini soylemistir."
Tirmizi, Tefsir, Secde (3194); Ebu Davud'daki vechi muteakip rivayette goruldugu uzere biraz farklidir. Tirmizi hadisin sahih oldugunu soylemistir.

736 - Hz. Enesin rivayeti Ebu Davud'da su sekilde gelmistir: Muslumanlar, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda) aksamla yatsi arasinda nafile namaz kiliyorlardi. Bunun uzerine "Yanlari yataklarindan uzaklasir, korku ve umid ile Rablerine dua ederler..:' ayeti nazil oldu."
Hasan Basri merhum: "Ayet-i kerime kiyamu'l-leyl yani gece namazi ile ilgilidir, o kastedilmektedir" demistir.
Ebu Davud, Salat 312, (1321).

737 - Ubey Ibnu Ka'b (radiyallahu anh), "Biz, o en buyuk azabtan once de onlara mutlaka yakin azabtan tattiracagiz, ta ki, ric'at etsinler" (Secde 21. ) mealindeki ayet hakkinda sunu soylemistir: (Yakin azab) dunya musibetleri, Rum ve Batsa veya Duhan'dir. -Hadisin ravisi, Batsa mi derdi duhan mi derdi tereddut eden kimsenin Su'be oldugunu belirtir.
Muslim, Munafikun 42 (2799).

AHZAB SURESI

738 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Biz, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in azadlisi olan Zeyd Ibnu Harise'ye sadece Zeyd Ibnu Muhammed diye sesleniyorduk. Bu davranisimiz, "Onlari babalarina nisbet ederek cagirin.:' (Ahzab, 5) mealindeki ayet ininceye kadar devam etti."
Buhari, Tefsir, Ahzab 2; Muslim, Fedailu's-Sahabe 62, (2425); Tirmizi, Tefsir, Ahzab (3207).

739 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Ben her mu'mine, mutlaka, dunya ve ahirette insanlarin en yakiniyimdir. Dilerseniz (bu hususla ilgili olan) su ayeti okuyun: "O peygamber, mu'minlere oz nefislerinden evladir. Zevceleri, mu'minlerin analaridir..." (Ahzab 6). Hangi mu'min (vefatinda) bir mal birakirsa varisleri (asabi) ona varis olsunlar. Borc veya bakima muhtac birini birakmissa o da bana gelsin, ben onun mevlasiyim."
Buhari, Tefsir, Ahzab 1, Kefalet 5,Istikraz 11, Nafakat 15, Feraiz 4, 15, 25; Muslim, Feraiz 14, (1619).

740 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Allah bir adamin icinde iki kalp yaratmadi..." (Ahzab, 4) mealindeki ayet hakkinda sunu soylerdi: "Bir gun, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) namaz kilmak icin kalkmisti, namazda bir hata yapti. Cemaatte onunla namaz kilan munafiklar derhal: "Bakin, bunun iki kalbi var, bunlardan biri sizinle, biri onlarla (Ashabiyla)" dediler. Iste onlarin bu sozu uzerine bu ayet nazil oldu."
Tirmizi, Tefsir, Ahzab, (3197).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:16
741 - Hz. Aise (radiyallahu anha), "O vakit onlar hem ustunuzden, hem altinizdan size gelmislerdi. O zaman gozler yilmis, yurekler girtlaklara dayanmisti ve siz Allah'a karsi turlu zanlarda bulunuyordunuz. Iste orada mu'minler imtihana ugratilmisti. Siddetli bir sarsinti ile sarsilmislardi..." (Ahzab, 10-11) mealindeki ayet hakkinda: "Bu, Hendek Savasi ile ilgilidir" demistir.
Buhari, Megazi 29, Muslim'deki yeri bulunamamistir.

742 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz su ayeti amcam Enes Ibnu'n-Nadr hakkinda indi biliyorduk. (mealen): "Mu'minler icinde Allah'a verdikleri sozde sadakat gosteren nice erler var. Iste onlarin kimi adagini odedi, kimi de (bunu) bekliyor.
Onlar hicbir suretle (ahidlerini) degistirmediler." (Ahzab 23).
Buhari, Tefsir, Ahzab 3; Muslim, Imaret 148 (1903); Tirmizi, Tefsir, Ahzab (3198-3199).

743 - Ummu Umare (radiyallahu anha) anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu, dedim, her seyi erkekler icin goruyorum. Hicbir sekilde kadinlarin zikredildigini gormuyorum." Bunun uzerine su ayet indi. (mealen): "Dogrusu, erkek ve kadin Muslumanlar, erkek ve kadin mu'minler, boyun egen erkekler ve kadinlar, dogru sozlu erkekler ve kadinlar, sabirli erkekler ve kadinlar, gonulden baglanan erkekler ve kadinlar, oruc tutan erkekler ve kadinlar, iffetlerini koruyan erkekler ve kadinlar, iste Allah bunlarin hepsine magfiret ve buyuk ecir hazirlamistir" (Ahzab,35).
Tirmizi, Tefsir,Ahzab (3209).

744 - Hz. Aise (radiyallahu anha) demistir ki: "Eger Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) kendisine inen vahiyden bir sey gizleseydi su ayeti gizlerdi: "(Habibim) hatirla o zamani ki; Allah'in kendisine -Islam'la- nimet verdigi ve senin de yine kendisine lutufta bulundugun zata sen: "Zevceni uhdende tut. Allah'tan kork" diyordun da Allah'in aciga cikaricisi oldugu seyi icinde gizliyor, insanlarin (dedikodusundan) korkuyordun. Halbuki Allah kendisinden korkmana daha layikti. Simedi madem ki Zeyd o kadindan ilisigini kesti, biz onu sana zevce yaptik. Ta ki ogulluklarin, kendilerinden iliskilerini kestikleri zevceler(ini almakta) mu'minler uzerine gunah olmasin. Allah'in emri yerine getirilmistir" (Ahzab, 37).
Nitekim Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), Zeyneb'le evlenince: "Oglunun helalligiyla evlendi" dediler. Bunun uzerine Cenab-i Hakk su mealdeki ayeti indirdi: "Muhammed adamlarinizdan hicbirinin babasi degildir. Fakat Allah'in Resulu ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah herseyi hakkiyle bilendir'' (Ahzab, 40).
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Zeyd'i kucukken evlat edinmisti. Buyuyup delikanli oluncaya kadar yaninda kaldi. Herkes onu Zeyd Ibnu Muhammed diye cagiriyordu. Bu sebeple Cenab-i Hakk su mealdeki ayeti inzal buyurdu: "Onlari babalarina nisbet ederek cagirin. Bu, Allah indinde daha dogrudur. Eger babalarinin (kim oldugunu) bilmiyorsaniz o halde (esasen) dinde kardesleriniz (olmakla beraber) dostlarinizdir da" (Ahzab, 5).
Tirmizi, Tefsir, Ahzab (3206); Muslim, Iman 287, (177); Buhari, Tevhid 22.

745 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) Zeyneb (radiyallahu anha)'le evlenmislerdi ki, annem Ummu Suleym bana: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir hediyede bulunsak" dedi. Ben kendisine:
- Bir seyler yap! dedim. Bunun uzerine hurma ve yag ve kes getirdi, bir tencereye koyarak bunlarla yemek yapti ve benimle gonderdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a goturdum.
Yemegi birak!" dedi. Sonra bana emredip: "Bana falancalari cagir" dedi ve teker teker isimlerini soyledi. Ayrica:
"- Kime rastlarsan cagir" diye emretti. Enes der ki: Emri yerine getirdim, sonra dondum. Ev insanlarla dolmustu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) elini mezkur yemegin uzerine koydu ve Allah'tan baska kimsenin bilmedigi bir seyler soyledi. Sonra cemaati onar onar cagirdi. Herkes o yemekten yiyordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yiyenlere:
" Yemege Allah'in ismini zikrederek baslayin! Herkes onunden yesin!" dedi.
Bu hal herkesin yemekten yeyip dagilmasina kadar devam etti. Sonunda cikanlar cikti. Bazilari da kalip sohbete devam ettiler. Bir muddet sonra Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da cikip hucrelere dogru yurudu. Pesisira ben de ciktim ve:
"- Davetliler gitti artik!" dedim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) evine geri dondu (ve derhal vahiy alameti olan) ortuyu uzerine cekti. Bu sirada ben hucrede idim. (Vahiy hali gecince) o (aleyhissalatu vesselam) su vahyi okuyordu:
"Ey iman edenler, (bundan sonra) Peygamber'in evlerine yemege davet olunmaksizin, vaktine de bakmaksizin- girmeyin. Fakat davet olundugunuz zaman girin. Yemegi yiyince dagilin. Soz dinlemek veya sohbet etmek icin de (izinsiz) girmeyin. Cunku bu Peygamber'e eza vermekte, o sizden utanmaktadir. Allah ise, hak(ki aciklamak)tan cekinmez..." (Ahzab 53).
Buhari, Tefsir,Ahzab 8, Nikah 67, 64,Et'ime 59, Isti'zan 10, 33, Tevhid 22; Muslim, Nikah 8, (1428);Tirmizi, Tefsir, Ahzab, (3215, 3216, 3217).

746 - Hz. Urve, Hz. Aise (radiyallahu anha)'den naklediyor: Hz. Aise byurmustur ki: "Havle Bintu Hakim (radiyallahu anha), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a kendisi gelip evlenme teklif edenlerdendir." Aise (radiyallahu anha) devamla dedi ki: "Ben (kiskancligin sevkiyle): "Kadin kismi bir erkege evlenme teklifi yapmaktan sikilmaz mi?" (diyerek bu sekilde Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e teklifte bulunanlari kinardim). Ne zaman ki: "Onlardan kimi dilersen (nevbetinden) geri birakir, kimi de dilersen yanina alabilirsin. (Nevbetinden) geri biraktiklarindan kimi istersen (nezdine almak)da da sana gucluk yoktur..." (Ahzab, 51) mealindeki ayet nazil oldu, (kendimi tutamayarak): "Ey Allah'in Resulu, goruyorum ki, Rabbin seni memnun kilmada gecikmiyor" dedim.
Buhari, Tefsir, Ahzab 7, Nikah 29; Muslim, Rida' 49, (1464); Ebu Davud, Nikah 39, (2136); Nesai, Nikah 1, (6, 54).

747 - Ummu Hani (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) beni istemisti. Kendisine ozur beyan ettim, ozrumu kabul etti. Sonra Cenab-i Hakk su ayeti indirdi.
"Ey Peygamber! Mehirlerini verdigin zevcelerini ve Allah'in sana ganimet (olarak nasib) ettiklerinden sag elinin malik oldugu kadiinlari, seninle beraber (Medine'ye) hicret eden amcanin kizlarini, halanin kizlarini, dayinin kizlarini, teyzenin kizlarini, bir de eger mu'min bir kadin kendisini Peygamber'e bagislayip da eger Peygamber de nikahla almak isterse onu (fakat bu sonuncusunu) diger mu'minlere degil, yaliniz sana has olmak uzere senin icin helal kildik..." (Ahzab, 50). Ummu Hani (radiyallahu anha) devamla der ki:
Bu ayet uzerine (kendi kendime): "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a helal kilinmadim, cunku hicret etmedim, ben Fetih gunu ********i bagislananlardanim" dedim."
Tirmizi, Tefsir, Ahzab (3211).

748 - Ibnu Abbas, (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) muhacir olan mu'min kadinlar disinda kalanlarla evlenmekten men edildi. Ayet soyle buyurur:
"Bundan sonra kadinlar(i alman) ve bunlari herhangi zevcelerle degistirmen, guzellikleri hosuna gitse de, sana helal olmaz. Sag elinin malik oldugu (cariyeler) mustesna. Allah her seye nigahbandir" (Ahzab 52). Keza Allah, "Mu'min cariyelerinizi.."
(Nisa, 25); "Nefsini peygambere bagislayan mu'min kadin"i (Ahzab, 50) helal kildi. Islam'dan baska bir dinde olanlarin hepsini haram kilip sonra da soyle buyurdu. (Mealen):
"... Kim imani tanimayip kafir olursa her halde butun yaptigi bosuna gitmistir ve o, ahirette en cok ziyana ugrayanlardandir" (Maide, 5).
Yine ayet-i kerime soyle buyurur:
"Ey Peygamber! Mehirlerini verdigin zevceleri ve Allah'in sana ganimet (olarak nasib) ettiklerinden sag elinin malik oldugu kadinlari, seninle beraber (Medine'ye) hicret eden amcanin kizlarini, halanin kizlarini, dayinin kizlarini, teyzenin kizlarini, bir de eger mu'min bir kadin kendisini Peygamber'e bagislayip da eger Peygamber de nikahla almak isterse onu -(fakat bu sonuncusunu) diger mu'minlere degil, yalniz sana has olmak uzere- senin icin helal kildik..." (Ahzab, 50) Iste bunlar disinda kalan butun kadinlar Hz. Peygamber'e haram edilmistir.
Tirmizi, Tefsir, Ahzab (3213).

749 - Hz. Aise (radiyallahu anha) diyor ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) olmezden once butun kadinlarla nikah kendisine helal kilindi."
Tirmizi, Tefsir, Ahzab, (3214); Nesai, Nikah 2 (6, 56).

750 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hz. Musa (aleyhi's-selam) son derece haya sahibi ve siki ortunen birisi idi. Istihyasi (haya duygusunun fazlaligi) sebebiyle bedeninden hicbir yer gorulmezdi. Beni Israil'den bazilari ona eziyette bulundu. (Soyle ki: Bir gun aralarinda): "Onun bu sekilde siki giyinmesine bedenindeki bir kusur sebep olmasin? Muhakkak ki o, ya abrastir, ya da debbelidir (hayasinda sisme vardir) veya bir baska afete maruzdur" diye dedi-kodu yaptilar. Cenab-i Hakk Hz. Musayi bu dedikodularindan tebrie etmek diledi.
Yine bir gun Hz. Musa (aleyhi's-selam) bir tenhada, elbiselerini bir tas uzerine birakip tek basina suya girmis yikaniyordu. Yikanmasi tamam olunca, giyinmek. uzere camasirlarina dogru yurudu. Tam bu sirada, uzerinde giyecekler oldugu halde tas yuvarlanmaya basladi. Hz. Musa (aleyhi's-selam) degnegini eline alip tasi yakalamaya calisti. Bu sirada "Elbisem ey kaya ! Elbisem ey kaya !" diye de bagiriyordu. (Tasin pesinden kosarken) Beni Israil'den bir cemaatin yanina kadar vardi. Hz. Musayi ciplak vaziyette gorduler, yaratilisca herkesten guzel (ve kusursuz) ve de dikodulardan beri idi. Kaya durdu. Hz. Musa (aleyhi 's-selam) camasirini alip giydi. Sopasiyla tasa vurmaya basladi. (Ebu Hureyre der ki): "Allah'a kasem olsun, o tasta sopa darbeleri sebebiyle uc veya dort tane bere izi var." Su ayet bu hadiseye isaret etmektedir: "Ey iman edenler, siz de Musa'yi incitenler gibi olmayin. Nihayet Allah onu dedikleri seyden temize cikardi. O, Allah indinde yuzu (itibarli bir zat) idi" (Ahzab, 69).
Buhari, Gusl 20, Enbiya 27, Tefsir, Ahzab 11, Muslim, Hayz 75 (339), zail, 55 (339); Tirmizi, Tefsir, Ahzab (3219).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:17
SEBE SURESI

751 - Ferve Ibnu Museyrk (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e bir gun:
"- Ey Allah'in Resulu, kavminden yuz cevirenlere karsi, Islam'i benimseyenlerle bir olup mucadele edeyim mi?" diye sordum. Onlarla savasma hususunda bana izin verdi ve beni emir tayin etti. Ben (Medine'den) ayrilinca:
" Gutayfi ne yapti.?" diye benden sormus. Kendisine, gittigim soylenince hemen pesimden birisini gondererek beni geri cagirdi ve su talimati verdi:
" Kavmini Islam'a davet et. Onlardan Islam gelenlerin Muslumanligini kabul et. Kabul etmeyenler icin savasmakta acele etme, ben sana yeni bir emir gonderinceye kadar bekle."
Der ki: Sebe kavmi hakkindaki ayetler nazil olmustu. Bir adam sordu:
"- Ey Allah'in Resulu, Sebe de ne? Bir yer veya bir kadin midir?"
" Ne bir yer, ne de bir kadin degildir. Bilakis bir erkektir. On cocuklu bir Arap. Bu cocuklardan altisi Yemen cihetine gidip yerlesti, dordu de Sam cihetine gidip yerlesti. Sam tarafina gidenler Lahm, Cuzam, Gassan ve Amile kabilelerini ortaya cikardilar. Yemen tarafina gidenler ise Ezd, Es'ariyyun, Himyer, Kinde, Muzhic ve Enmar halkini meydana getirdiler. "
Bir adam: " Enmar da ne?" diye sordu.
" Enmar, dedi, Has'am ve Becile kabilelerinin mensup oldugu cemaattir."
Ebu Davud, Hurufve'l-Kira'at 1, (3978); Tirmizi, Tefsir, Sebe, (3220).

752 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki:
"Allahu Teala Hazretleri semada bir isin yapilmasina hukmetti mi, Rabb-i Teala'nin sozune ihtiramla, melaike (aleyhimusselam) korku ile kanatlarini birbirine vururlar. Rabb Teala nin isitilen sozu duz bir kaya uzerinde (hareket eden) zincirin sesi gibidir. Meleklerin kalplerinden korku acilinca (Cebrail ve Mikail gibi mukarreb meleklere):
" Rabbiniz ne buyurdu?" diye sorarlar. Onlar da: "Allah Teala hazretleri hakki soylemistir. Zaten O, yuce ve uludur" derler. O'nun sozunu, kulak kabartan (seytanlar gizlice) isitir. Kulak hirsizi seytanlar (yerden goge kadar) birbirlerinin ustunde (zincirleme) dizilmis ve kulak hirsizligina hazirlanmis bulunur. - Sufyan (Ibnu Uyeyne) eliyle tarif etti: Parmaklarini once (ust uste) dizdi, sonra acti-(En ustteki, ilahi kelami isitir ve alttakine verir, o da kendi altindakine verir.
Boylece gele gele sihirbaz ve kahinlerin diline kadar ulasir. Bazan kelimeyi asagidakine vermeden once bir sahap, seytana ulasir. Bazan sahap kendisine isabet etmezden once kelimeyi asagisindakine vermis olur. (Sihirbaz ve kahinler kendilerine bu sekilde ulasan hirsizlama habere) yuz kadar da kendileri ilave ederek yalanlar duzerler.
Emr-i Ilahi yeryuzunde tahakkuk edince halk kendi arasinda: "Bu isin olacagi bize daha once falan falan gunlerde haber verilmemis miydi?" derler. Boylece, semada (kulak hirsiz1igi yoluyla) isitilmis olan haber boylece tasdik edilir."
Buhari, Tefsir, Sebe 1, Hicr 1; Tirmizi, Tefsir, Sebe, (3221).

753 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Allahu Zulcelal hazretleri vahiy suretiyle konustugu zaman sema ehli bir ses isitir ki bu, demir bir zincirin duz bir kaya uzerinde hareket etmesiyle cikan cingirak sesine benzer. Sema ehli bu sesi duyunca korku ve hasyetten bayilirlar. Cibril (aleyhi's-selam) kendilerine gelinceye kadar bu halde devam ederler. O gelince korku, kalplerinden acilir. Hemen: "Ey Cibril, Rabbiniz ne buyurdu?" diye sorarlar. O: "Hakki soyledi" der. Sema ehli hep bir agizdan: "el-Hak, el-Hak" diye soylesirler.
Ebu Davud, Sunnet 22, (4738).

FATIR SURESI

754 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), "Sonra biz o kitabi kullarimizdan (begenip) sectiklerimize miras biraktik. Iste onlardan kimi nefsine zulmedendir. Onlarin bazisi mutedildir, onlardan bir kismi da Allah'in izniyle hayrat (ve hasenat yarislarin)da oncu ol(up kazan)andir...!" (Fatir, 32) ayeti hakkinda sunu soyledi: "Bunlarin hepsi ayni makamdadir, hepsi de cennettedir."
Tirmizi, Tefsir, Melaike (Fatir), (3223).

755 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Onlar orada soyle bagrisirlar: "Rabbimiz, bizi cikar, yapmis oldugumuzdan bambaska iyi amel (ve hareketler)de bulunacagiz." Size, iyice dusunecek kimsenin dusunebileceg'i, ogut kabul edilebilecegi kadar omur vermedik mi? Size (azab ile) korkutan da gelmisti. Simdi tadin (o azabi)! Artik zalimler icin hicbir yardimci yoktur" (Fatir 37) ayetinde gecen "korkutan da gelmisti" ibaresinde kastedilen seyin Kur'an'la gelmis olan Muhammed (aleyhissalatu vesselam) oldugunu soyledi."
(Rezin ilavesidir, kaynagi bulunamamistir.)

YA-SÍN SURESI

756 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Her seyin bir kalbi vardir. Kur'an'in kalbi de Ya-Sin'dir. Kim bu sureyi okursa, Cenab-i Hakk, bu okumasi sebebiyle kendisine, Kur'an-i Kerim'i -Ya-Sin haric- on kere okumus sevabini verir. "
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 7, (2889).

757 - Ebu Saidi'l-Hudri (radiyallahu anh) anlatiyor: Beni Seleme Medine'nin uzakca bir kenarinda meskun idi. Mescid-i Nebevi'nin yakinlarina tasinmak istediler. Bunun uzerine su mealdeki ayet indi:
"Suphesiz oluleri dirilten, islediklerini ve eserlerini yazan biziz. Herseyi apacik bir kitapta saymisizdir" (Ya-Sin, 11). Resulullah (aleyhissàlatu vesselam): "Ayak izleriniz (sevap olarak) yaziliyor" dedi.Yerlerinde kaldilar."
Tirmizi, Tefsir, Ya-Sin, (3224).

758 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Antakya sehrinde firavunlardan bir firavun vardi. Allahu Teala Hazretleri ora halkina elciler gonderdi. Bunlar uc kisiydiler. Ikisi once geldi, bunlari yalanladilar. Allah bunlari bir ucuncuyle takviye etti. Elciler, onlari hakka cagirip, emredilen seyleri aciklayip, dinlerinin batil oldugunu soyledikleri vakit; peygamberlere: "Biz sizin yuzunuzden ugursuzluga ugradik, vazgecmezseniz sizi mutlaka taslariz. Bizden size muhakkak acikli bir iskence de dokunur" dediler. Peygamberler de: "Sizin ugursuzlugunuz (musibetleriniz), dediler, kendi beraberinizdedir. Size nasihat edilirse mi? Hayir, siz haddi asip tasanlar guruhusunuz.." (Ya-Sin 18-19).
Rezin ilavesidir. Bu manada bir rivayet Taberi Tefsiri'nde gelmistir (22,101).

759 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "O sehrin en uc, (kenar)indan kosarak bir adam geldi: "Ey kavmim, dedi, uyun o gonderilmis olanlara; uyun sizden hicbir ucret istemeyen o kimselere. Onlar hidayete ermis (zatlar)dir. Ben beni yaratana neden kulluk etmiyecekmisim? Siz (hepiniz) ancak ona donduru(lup goturu)leceksiniz. Ben O'ndan baska tanrilar edinir miyim? Eger O cok esirgeyici (Allah), bana bir zarar (yapmak) isterse onlarin (iddia ettiginiz) sefaati bana hicbir faide vermez. Onlar beni asla kurtaramazlar. Suphesiz ben o takdirde mutlak apacik bir sapiklik icindeyim (demek)dir. Gercek, ben Rabbinize iman ettim. Iste bunu benden duyun. (Ona): Gir cennete, denildi. (O da): Ne olurdu dedi, kavmim bilselerdi, Rabbimin beni bagisladigini, beni (cennetle ikram) edilenlerden kildigini"(Ya-Sin, 20-27) mealindeki ayetler hakkinda su aciklamada bulundu: "Bu zat hayatinda da, olumunde de kavmine nasihatta bulundu."
Rezin ilavesidir, kaynagi bulunamamistir.

760 - Ebu Zerr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte, mescidde idim, o sirada gunes batiyordu. Bana:
" Ey Ebu Zerr, biliyor musun gunes nereye gidiyor?" diye sordu.
"- Allah ve Resulu, daha iyi bilir" dedim.
"- Arsin altinda secde etmeye gidiyor. (Secde icin once) izin ister. Kendisine izin verilir. Secde ettigi halde kendisinden bunun kabul edilmeyecegi zaman yakindir. O zaman izin ister fakat verilmez, kendisine: "Geldigin yere don ve battigin yerden dog" denir. iste bunu su ayet ifade etmektedir: "Gunes de (ilahi bir ayettir ki) mustekarrina (duracagi zamana) kadar cereyan etmektedir..." (Ya-Sin, 3. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ilave etti:
" Bu (durma hadisesi) ne zamandir, bilir misin? Bu, kisiye imaninin fayda vermeyecegi, artik inancsiz hale geldigi zamandir."
Buhari, Tefsir,Yasin 1, Bed'u'l-halk 4, Tevhid 22, 23; Muslim, Iman 250 (159); Tirmizi, Tefsir, Yasin,(3225).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:18
SAFFAT SURESI

761 - Semure Ibnu Cundeb (radiyallahu anh), "(Nuh'un) zurriyetini (yeryuzunde) devamli kalanlarin ta kendileri kildik" (Saffat, 77) mealindeki ayetle ilgili su aciklamayi rivayet etti: "Bunlar Ham, Sam ve Rum'un atasi Yafes'dir."
Tirmizi, Tefsir, Saffat, (3228-3229).

762 - Ibnu Abbas ve Ibnu Mes'ud (radiyallahu anhum)'dan rivayet edildigine gore, bunlar, "Ilyas'in Idris (aleyhi's-selam) oldugunu" soyluyorlardi. Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh), ayeti seklinde okumustur (Saffat, 130).
Rezin'in ilavesidir. Ibnu Kesir bunu, Ibnu Ebi Hatim'in rivayeti olarak kaydetmistir (6, 33).

763 - Ubey Ibnu Ka'b (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e su ayetten sordum: "Onu (Yunus'u) yuz bin veya daha cok kisiye peygamber gonderdik" (Saffat,147). Bana: "Onlar yirmi bin fazlaydilar" diye cevap verdi."
Tirmizi, Tefsir, Saffat, (3227).

764 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Biziz o saf saf dizilenler, mutlak biz" (Saffat,165) mealindeki ayetle ilgili olarak demistir ki:
"Melaike, Rablerinin yaninda, tesbih ederken saf saf olurlar."
Rezin ilavesidir. Bu manada bir rivayet Taberi Tefsiri'nde gelmistir. (23, 67). Muslim'in bir rivayeti de bu manayi te'yid eder (Mesacid 4, (522).

SAD SURESI

765 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Ebu Talib hastalaninca Kureys de Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da yanina geldiler.Ebu Talib'in yaninda bir kisilik yer vardi. Ebu Cehil oraya Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in oturmasini onlemek icin hemen kalkti. Kureysliler Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i Ebu Talib'e sikayet ettiler. Ebu Talib:
"- Ey kardesimin oglu! Kavminden ne istiyorsun?" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
" Kendilerinden bir kelime istiyorum. Eger soylerlerse, butun Araplar o kelime sayesinde kendilerine uyacak butun Acem o kelime sayesinde cizye odeyecek" dedi. Ebu Talib atilarak:
"- Yani tek bir kelime mi?" diye sordu. Resullullah (aleyhissalatu vesselam):
" Evet amcacigim tek bir kelime! Lailahe Illallah (Allah'tan baska ilah yoktur!) diyecekler."
"- Tek Allah mi? Biz son dinde bunu isitmedik, bu bir uydurmadir!" dediler. Bunun uzerine su ayetler indi:
"Sad. O sanli, serefli Kur'an'a yemin ederim ki, (gercek), inkar edenler(in iddia ettikleri gibi degildir). Bilakis (onlarin disi bos) bir onur, (ici ise tam) bir tefrika icindedir. Biz kendilerinden evvel nice ummetleri helak ettik. O zaman ne cigliklar kopardilar. Halbuki (o vakit, azabtaii kacip) kurtulma vakti degildi. O kafirler iclerinden (kendilerinin basina cokecek) tehlikeleri bildiren (bir peygamber) geldig'ine sastilar. "Bu, dediler, bir buyucu, bir yalancidir. O butun tanrilari bir tek Tanri mi yapmis. Bu cidden acayip bir sey!" Onlarin elebaslarindan bir guruh (birbirine): "Yuruyun, mabudlariniza (ibadette) sebat edin. Suphesiz ki, arzu edilecek olan budur" diyerek kalkip gitmisti. Biz bunu diger dinde isitmedik. Bu, uydurmadan baska bir sey degildir. O Kur'an aranizdan ona mi indirilmis? dedi." (Sad,1-.
Tirmizi, Tefsir, Sa'd, (3230).

ZUMER SURESI

766 - Abdullah Ibnu-z Zubeyr (radiyallahu anhuma) babasindan naklediyor: "Sonra (ey insanlar), hic suphesiz, hepiniz Rabbinizin huzurunda muhakemeye durusacaksiniz" (Zumer 31 ) ayeti nazil oldugu zaman:
"- Ey Allah'in Resulu, dedim, dunyada iken mahkeme huzurundaki durusmamiz kafi gelmeyecek, ayni durusmayi ahirette bir kere daha mi yapacagiz?"
"- Evet!" dedi. Ben (Zubeyr):
"- Oyleyse, dedim, isimiz cok fena!"
Tirmizi, Tefsir, Zumer, (3234).

767 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Bir kavim cinayete bulasti ve cokca adam oldurdu, zinaya bulasti ve bunda ileri gitti. Sirke duserek tevhid'i ihlal etti ve bunda ileri gitti. Sonunda Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e muracat ederek:
Ey Muhammed! Bizi davet ettigin seyler gercekten guzel. Ancak, onceden isledigimiz gunahlarin bir kefareti var mi; bize once bundan haber versen!" dediler. Bunun uzerine su ayet indi:
"Onlar ki Allah'in yanina baska bir Tanri daha (katip) tapmazlar, Allah'in haram kildigi cana haksiz yere kiymazlar, zina etmezler. Kim bunlar(dan birini) yaparsa cezaya carpar. Kiyamet gunu de azabi katmerlesir ve o (azabin) icinde hor ve hakir ebedi
birakilir. Meger ki (sirkten) tevbe edip iyi amel (ve hareket)de bulunan kimseler ola. Iste Allah bunlarin kotuluklerini iyiliklere cevirir. Allah cok magfiret edici, cok esirgeyicidir" (Furkan, 68-70).
Ibnu Abbas su aciklamayi yapti: "Allah sirklerini imana, zinalarini ihsana (muhsanlik = namusluluk) cevirir (demektir" (Su ayet de bu mesele uzerine) indi:
"De ki: "Ey kendilerinin aleyhinde (gunahda) haddi asanlar, Allah'in rahmetinden umidinizi kesmeyin. Cunku Allah butun gunahlari affeder. suphesiz ki O, cok affedicidir, cok esirgeyicidir."(Zumer, 53).
Nesai, Tahrimu'd-Dem 2 (7, 86); Buhari, Tefsir, Zumer 1; Muslim, Iman 193, (122); Ebu Davud, Fiten 6 (4273).

768 - Esma Bintu Yezid (radiyallahu anha) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'i isittim, su ayeti okuyordu: "De ki: "Ey Kendilerinin aleyhinde (gunahda) haddi asanlar, Allah'in rahmetinden umidinizi kesmeyin. Cunku Allah butun gunahlari affeder..." (Zumer, 53). Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ayetin sonuna, yani "(kim ne islemis olursa olsun) aldirmadan" lafzini ekledi.
Tirmizi, Tefsir, Zumer,(3235).

769 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Cebrail (aleyhi's-selam) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek:
"Ey Muhammed, Allah semayi bir parmak uzerine, arzlari bir parmak uzerine, daglari bir parmak uzerine, nehirleri bir parmak uzerine, diger mahlukati bir parmak uzerine koydu, sonra Soyle buyurdu: "Ben (kainat mulkunun) Melikiyim."Resulullah (aleyhissalatu vesselam) guldu ve: "Allah'i hak (ve layik) oldugu vech ile takdir etmediler. Halbuki kiyamet gunu arz toptan ancak O'nun bir kabzasidir. Gokler de onun sag eliyle (toplanip) durulmuslerdir..."(Zumer, 67) mealindeki ayeti okudu."
Buhari, Tefsir, Zumer 2, Tevhid 19, 26, 36; Muslim, Sifatu'1-Kiyamet 19, (2786); Tirmizi, Tefsir, Zumer (3236).

770 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allahu Zulcelal Hazretleri, semavati kiyamet gunu durer, sonra onlari sag eliyle alir, sonra der ki:
"Ben Melik'im cebbarlar nerede? Buyukluk taslayanlar (mutekebbirler) nerede?". Sonra sol eliyle arzi durer, sonra: "Ben Melik'im, cebbarlar, mutekebbirler nerede der. Buhari, Tevhid 19; Muslim, Sifatul-Munafikun 24,
Ebu Davud, Sunne 21, (4736).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:18
HA-MÍM el-MU'MIN SURESI

771 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Her kim aksam olunca Ha-mim el-Mu'min suresini bastan, 3. (dahil) ayetine kadar ve ayete'l-Kursiyi okuyacak olursa bu iki Kur'an kiraati sayesinde sabaha kadar muhafaza olunur. Kim de ayni seyleri sabahleyin okursa onlar sayesinde aksama kadar muhafaza edilirler."
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 2, (2882).

772 - Ala Ibnu Ziyad'in anlattigina gore, cehennemi zikrederken bir adam kendisine:
"- Niye milleti umidsizlige sevkediyorsun?" diye mudahale etti. O da:
"- Allahu Teala: "Ey kendilerine kotuluk edip asiri giden kullarim! Allah'in rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Dogrusu Allah gunahlarin hepsini bagislar. Cunku O, bagislayandir, merhametlidir" (Zumer, 53) ve: "...Asiri gidenlerin ateslikler olduklarinda suphe yoktur" (Mu'min 43) buyurmus olunca, ben umidsizlige dusurebilirim. Ne var ki, siz kotu amellerinize ragmen cennetle mujdelenmekten hoslaniyorsunuz. Halbuki Allah, Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'i itaat edenler icin cennetle mujdelemek, isyan edenler icin de cehennemle korkutmak uzere gonderdi." dedi.
Buhari, Tefsir, Ha-mim el-Mu'min 1. Hadis muallaktir.

FUSSILET SURESI

773 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ka'be'nin yaninda ikisi Sakifli, biri de Kureysli veya ikisi Kureysli biri Sakifli uc kisi biraraya geldi. Bunlar gobek yaglari fazla, anlayislari kit kimselerdi. Birisi:
" Ne konustugumuzu Allah isitiyor mudur, ne dersiniz?" diye birlaf atti. Bir digeri:
Sesli konusursak isitir, gizli konusursak isitmez olmali" dedi. Ucuncu de:
Sesli konusmamizi isitiyorsa, gizli konusmamizi da isitiyordur" dedi. Bunun uzerine su ayet nazil oldu:
"Siz, ne kulaklariniz, ne gozleriniz, ne de derileriniz kendi aleyhinize sahidlik eder diye (dusunup) sakinmadiniz. Bilakis Allah yapmakta oduklarinizin bircogunu bilmez sandiniz. Rabbinize karsi besledig'iniz su zanniniz (yok mu?) Iste sizi o helak etti. Bu yuzden husrana dusenlerden oldunuz" (Fussilet, 22-23).
Buhari,Ha-mim Secde Fussilet 1, 2, Tevhid 41; Muslim, Sifatul-Munafikun 5; Tirmizi, Tefsir, Ha-mim es-Secde (Fussilet) (3245).

774 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Rabbimiz Allah'tir deyip de sonra dogru yolda gidenler var ya! Onlarin uzerlerine "Korkmayin tasalanmayin, vaadolundugunuz cennetle sevinin!" diye diye melekler inecektir.." (Fussilet, 30) mealindeki ayeti okudu ve soyle buyurdu: "Insanlar, bunu hep soylediler. Ancak, sonradan ekserisi kufre dustu, kim bu soz uzere olurse, o kimse istikaimeti dogru olanlardandir."
Tirmizi, Tefsir, Ha-Mim, Secde (Fussilet) (3247).

775 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Ne (her) iyilik, ne de (her) kotuluk bir olmaz. Sen (kotulugu) en guzel yol ne ise onunla onle. O zaman gorursun ki, seninle arasinda dusmanlik bulunan kimse bile, sanki yakin dost(un olmus)tur. Bu (en guzel haslete), sabredenlerden baskasi kavusturulmaz. Buna buyuk bir hisseye malik olandan gayrisi eristirilmez" (Fussilet,34-35) ayetiyle ilgili olarak su aciklamayi yapti: "(Ayette kastedilen en iyi yol) ofke anindaki sabir, kotuluge maruz kalindigi andaki aftir. Insanlar bunlari yaptiklari takdirde, Allah onlari korur, dusmanlari da kendilerine egilir. Sanki samimi dost olur."
Buhari, Tefsir, Ha-mim, es-Secde (Fussilet) 1.

HA-MIM AYN-SIN-KAF SURESI

776 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlattigina gore, kendisine: "Ey Muhammed de ki: "Ben sizden (teblig hizmetine) mukabil yakinlara sevgiden baska bir ucret istemem" (Ha-mim-Ayn-Sin Kaf (Sura, 23) ayetinde gecen "yakinlar" hususunda soruldu. Said Ibnu Cubeyr atilarak: "Al-i Muhammed'in yakinlari"diye cevap verdi. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Acele ettin, Kureys'in her koluna mutlaka Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in bir akrabaligi var, ondan maksad "Sizin, aramizdaki akrabaligin hakkini vermenizi dilerim" demesidir" der.
Buhari, Tefsir, Ha-Mim-Ayn-Sin-Kaf (Sura) 1; Tirmizi, Tefsir, Sura, (3248).

ZUHRUF SURESI

777 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Eger (butun) insanlar (kufre imrenecek) bir tek ummet haline gelmeyecek olsalardi o cok esirgeyen (Allah)'a kufreden kimselerin evlerinin tavanlarini, ustunden cikacaklari merdivenleri, odalarinin kapilarini, uzerine yaslanacaklari tahtlari hep gumusten yapardik!" (Zuhruf, 33-34) ayeti hakkinda su aciklamayi yapti: Yani: "Insanlarin tamamini kuffar kilmayacak olsam, kuffarin evlerine gumusten tavan, gumusten merdiven, gumusten tahtlar yapardim."
Buhari, Tefsir, Zuhruf 1. (Hadis muallaktir).

HA-MIM DUHAN SURESI

778 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim geceleyin Duhan suresini okursa, yetmis bin melek kendisine istigfar ettigi halde sabaha erer."
Tirmizi Sevabu'1-Kur'an 8, (2890).

779 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'nin bir diger rivayetinde soyle denir: "Ha-mim ed-Duhan suresini cum'a gecesinde kim okursa magfirete mazhar olur."
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 8, (2891).

780 - Mesruk (rahimehullah) anlatiyor: "Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh)'un yaninda oturuyorduk, o da aramizda yatmis vaziyette idi. Kendisine bir adam geldi ve:
"- Ey Ebu Abdirrahman! Bir kissaci (Kinde kapilari yaninda), Duhan mucizesi gelerek kafirlerin nefislerini alip goturecegini, mu'minlerin ondan nezle seklinde (cok hafif muteessir olarak) gecistirecegini anlatiyor" dedi. Bunun uzerine Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) kizarak oturdu ve sunlari soyledi:
"- Ey insanlar Allah'tan korkun. Icinizden bir seyler bilenler bildiklerini soylesin. Bilmeyenler de, "Allahu a'lem (Allah bilir)" desin. Zira birinizin bilmedigi bir sey icin "Allah bilir" demesi en buyuk ilimdir. Zira Allahu Teala Resul-i Ekrem (aleyhissalatu vesselam)'i icin soyle buyurmustur:
"Ben bu hizmetim icin sizden bir ucret istemiyorum, kendiliginden bir sey teklif edenlerden de degilim, de!" (Sad, 86).
Suphesiz, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), insanlarda bir gerileme gordugu zaman:
"Rabbim, Hz. Yusufun yedi (senesi) gibi yedi (kitlik) senesi ver"diye bedduada bulunmustu. Bu beddua uzerine Mekkeli musrikleri oyle bir kitlik yakalamisti ki her seyi silip supurmus, acliktan laselerin derilerini bile yemek zorunda kalmislardi. Onlardan biri semaya bakinca, duman gibi birseyler gorur olmustu. Bu durum karsisinda, (Mekkelilerin lideri olan Ebu Sufyan) Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e muracaat ederek:
"- Ey Muhammed, sen Allah'a taat ve yakinlarina yardim emrederek geldin. Kavmin helak oldu. Onlar icin Allah'a dua et!" dedi. Bunun uzerine Cenab-i Hakk su ayeti indirdi:
"Gogun, insanlari buruyecek ve gozle gorulecek bir duman cikaracagi gunu bekle. Bu can yakan bir azabtir. Insanlar: "Rabbimiz bu azabi bizden kaldir, dogrusu artik biz inananlariz" derler. Nerede onlarda ogut almak? Kendilerine gercegi aciklayan bir peygamber gelmisti ve ondan yuz cevirmisler "belletilmis bir deli" demislerdi. Biz sizden azabi az sure icin kaldiracagiz, siz yine de eski inkarciliginiza doneceksiniz" (Duhan,10-15).Abdullah Ibnu Mes'ud soyle dedi:
"- Haklarinda: "Onlari carptikca carpacagimiz gun intikamimizi mutlaka aliriz" (Duhan 16) buyurulanlardan hic ahiret azabi kaldirilir mi?" Ayette gecen batsa (carptikca carpma), Bedir Savasi' dir."
Buhari, Tefsir, Hà-mim ed-Duhan (Duhan) 1, Istiska 2,13, Tefsir, Yusuf 4, Rum, Sad; Muslim, Sifatu'l-Munafikun 39, (2798); Tirmizi, Tefsir, Duhan (3251).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:19
781 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir mu'min icin mutlaka (semadan) iki kapi vardir: Birinden ameli yukselir, digerinden de rizki iner. Bu mu'min olunce, her iki kapi da aglarlar. Su ayet bu duruma isaret eder: "Ne gok ne yer onlarin uzerine aglamadi..." (Duhan 29).
Tirmizi, Tefsir, Duhan, (3252).

782 - Ebu Sa'id (radiyallahu anh), "Dogrusu gunahkarlarin yiyeceg'i zakkum agacidir. Karinlarinda, suyun kaynamasi gibi kaynayan erimis maden gibidir" (Duhan, 43-46) ayetinde gecen muhl (erimis maden) tabiri hakkinda su aciklamayi yapti: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Bu (muhl) sivi yagin dibine coken tortu gibidir, adamin yuzune yaklastirilinca, yuzunun derisi derhal icine duser."
Tirmizi, Sifatu Cehennem 4, (2584-2587), Tefsir, Sail (Mearic) 3319).

AHKAF SURESI

783 - Yusuf Ibnu Mahik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Muaviye (radiyallahu anh) Mervan'i Hicaz'a vali tayin etmisti. Bu valiligi sirasinda hutbe okudu ve hutbede Yezid Ibnu Muaviye'nin ismini zikretmeye basladi. Maksadi, babasi (Hz. Muaviye)den sonra ona biat etmekti. Abdurrahman Ibnu Ebi Bekr, ona birseyler soyledi. (Bu soze kizan) Mervan: "Yakalayin sunu!" emretti. (Abdurrahman hemen kacip) Hz. Aise (radiyallahu anha)'nin odasina girdi. Boylece onu yakalayamadilar.
Bunun uzerine Mervan sunu soyledi: "Bu var ya, hakkinda su ayet inen kimsedir: (Mealen): "Ana ve babasina: "Of size, benden evvel nice nice nesiller gelip gectigi halde beni (tekrar diriltilip kabrimden) cikarilacagimla mi tehdid ediyorsunuz? diyen (adam yokmu) anasi, babasi Allah'a yalvarirlar. (Ona): "Yazik sana. Iman et. Allah'in va'di hic suphesiz haktir" (derler). O ise: "Bu (dediginiz) evvelkilerin masallarindan baskasi degildir" der." (Ahkaf,17).
Hz. Aise (radiyallahu anha) perde gerisinden Mervan'a su cevabi verdi: "Cenab-iHakk, Kur'an-i Kerim'de bizimle ilgili olarak, (munafiklarin iftirasindan) beraetimi haber veren Nur suresindeki ayetlerden baska hicbir sey inzal buyurmamistir."
Buhari, Tefsir, Ahkaf 1.

784 - Alkame anlatiyor: "Ibni Mes'ud (radiyallahu anh)'a dedim ki: "- Sizden kimse, cin gecesinde Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e refakat etti mi?"
"- Hayir, dedi, bizden kimse ona refakat etmedi. Ancak bir gece O'nunla (aleyhissalatu vesselam) beraberdik. Bir ara onu kaybettik. Kendisini vadilerde ve dag yollarinda aradik. Bulamayinca: "Yoksa ucurulmus veya kacirilmis olmasin?" dedik. Boylece, gecirilmesi mumkun en kotu bir gece gecirdik. Sabah olunca, bir de baktik ki Hira tarafindan geliyor.
"- Ey Allah'in Resulu, biz seni kaybettik, cok aradik ve bulamadik. Bu sebeple gecirilmesi mumkun en fena bir gece gecirdik" dedik.
"- Bana cinlerin davetcisi geldi. Beraber gittik. Onlara Kur'an-i Kerim'i okudum" buyurdular. Sonra bizi goturerek cinlerin izlerini, ateslerinin kalintilarini bize gosterdi. Cinler kendisine yiyeceklerini sormuslar. O da: "Elinize gecen, uzerine Allah'in ismi zikredilmis her kemik, olabildigi kadar bol etli olarak sizindir. Her deve ve at mayisi da hayvanlarinizin yemidir" buyurmuslar. Sonra Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize su tenbihte bulundu: "Sakin bu iki seyle (kemik ve kuru hayvan mayisi) abdest bozduktan sonra istinca etmeyiri, cunku onlar (cinni olan) din kardeslerinizin yiyecekleridir."
Muslim, Salat 150 (450); Tirmizi, Tefsir, Ahkaf, (3254); Ebu Davud, Tah ret 42, (85).

FETIH SURESI

785 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ey muhammed! Dogrusu biz sana apacik bir zafer saglamisizdir. Allah boylece senin gecmis ve gelecek gunahlarini bagislar, sana olan nimetini tamamlar, seni dogru yola eristirir" (Feth, 1-2) ayetleri Hudeybiye donusu Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e nazil oldu. Ayette gecen "apacik zafer (Feth-i Mubin)" Hudeybiye zaferidir.
Ayet inince: "Ey Allah'in Resulu, ne mutlu, kutlu olsun, saadetli olsun, Allah Teala hazretleri senin icin ne yapacagini sana acikladi. Acaba bize ne yapacak?" dediler. bunun uzerine su ayet indi:
"Iman eden erkek ve kadinlari, icinde ebedi kalacaklari, iclerinde irmaklar akan cennetlere koyar, onlarin kotuluklerini orter. Allah katinda buyuk kurtulus iste budur" (Feth, 5).
Buhari, Megazi 35, Tefsir, Feth 1; Muslim, Cihad 97 (1786); Tirmizi, Tefsir, Feth (3259).

786 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Sabah namazi sirasinda Ten'im dagindan seksen kisi Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in uzerine geldiler. Niyetleri onu oldurmekti. Yakalandilar. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) onlari serbest birakti. Bunun uzerine su ayet indi. (mealen): "Sizi onlara ustun kildiktan sonra, Mekke bolgesinde, onlarin ellerini sizden, sizin ellerinizi onlardan geri tutan, savasi onleyen O'dur..." (Feth, 24).
Muslim, Cihad 133 (1808); Tirmizi, Tefsir, Fetih (3260); Ebu Davud, Cihad 130, (2677).

787 - Ubey Ibnu Ka'b (radiyallahu anh), "Allah, peygamberine ve inananlara huzur indirdi. Onlarin takva sozunu tutmalarini sagladi" (Feth, 26) ayetinde gecen "takva sozu"nden, Lailahe illallah'in kastedildigini Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'den isittigini soylemistir.
Tirmizi, Tefsir, Feth, (3261).

HUCURAT SURESI

788 - Abdullah Ibnuz-Zubeyr (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Beni Temim kabilesinden binekli bir grup Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in yanina geldiler. Hz. Ebu Bekir: "Ka'ka' Ibnu Ma'bed (radiyallahu anhuma)'i bunlara emir tayin etmesini, Hz. Omer (radiyallahu anh) de Akra Ibnu'l-Habis'i emir tayin etmesini Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e soylediler. Hz. Ebu Bekir, Hz. Omer'e cikisti ve: "Senbana muhalefet etmek istiyorsun!" dedi. Hz. Omer (radiyallahu anh):
"Asla sana muhalefet etmeyi dusunmedim!" dedi. Aralarinda ithamlasma oldu ve sesleri yukseldi. Bunun uzerine su ayet nazil oldu. (Mealen):
"Ey iman edenler, Allah'in ve Resulu'nun huzurunda (sozde ve iste) one gecmeyin. Allah'tan korkun. Cunku Allah hakkiyla isiten, (her seyi) bilendir. Ey iman edenler, seslerinizi Peygamberin sesinden yuksek cikarmayin. Ona, sozle birbirinize bagirdiginiz gibi bagirmayin ki siz farkina varmadan amelleriniz bosa gidiverir" (Hucurat, 1-2).
Buhari, Tefsir, Hucurat 1, 2, Megaza 67, I'tisam 5; Tirmizi, Tefsir Hucurat (3262); Nesai, Kaza' 6, (8, 226).

789 - Bera (radiyallahu anh), "Hucrelerin arkasindan sana unleyenler, herhalde ekserisi akli ermiyenlerdir..." (Hucurat, 4) mealindeki ayetle ilgili olarak su aciklamayi yapti: "Bir adam kalkip: "Ya Resulallah, benim ovmem bir yuceltme yermem de alcaltmadir" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Boyle yapmak Allahaittir" cevabini verdi."
Tirmizi, Tefsir, Hucurat, (3264); Ebu Davud, Edeb 71,(4926).

790 - Ebu Nadra (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ebu Said el-Hudri (radiyallahu anh): "Bilin ki, icinizde Allah'in Peygamberi bulunmaktadir. Eger O, bircok islerde size uymus olsaydi suphesiz kotu duruma duserdiniz. Ama Allah size imani sevdirmis, onu gonullerinize guzel gostermis; kufru, fiski ve isyani da size igrenc gostermistir.." (Hucurat, 7- mealindeki ayeti okudu ve soyle soyledi:
" Iste bu kendisine vahyolunan peygamberinizdir (aleyhissalatu vesselam). Peygamberin uymasi melhuz olan kimseler de -ki ayette "size uymus olsaydi"diye zikredilenler- sizlerin en hayirli imamlariniz olan Ashab'dir. Dunku durum oyle olunca bugun haliniz nedir?"
Tirmizi, Tefsir, Hucura, (3265).

KaRdeLeN
10 January 2009, 01:19
791 - Ebu Cebire Ibnu'd-Dahhak (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir ayet, biz Beni Selime hakkinda nazil oldu. Soyle ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bize geldigi vakit herkesin mutlaka iki veya uc adi vardi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu adlarindan biriyle: "Ey falan!" diye bir kimseyi cagirinca kendisine:
"- Ey Allah'in Resulu! O, bu isimle cagirilinca, kizar" diye ikaz ediyorlardi. Iste bu durum uzerine su ayet indi:
"Ey iman edenler, bir kavm diger bir kavm ile alay etmesin. Olur ki (alay edilenler Allah indinde) kendilerinden (yani alay edenlerden) daha hayirlidir. Kadinlar da kadinlari (eglenceye almasin). Olur ki onlar (eglenceye alinanlar) kendilerinden daha
hayirlidir. Kendi kendinizi ayiplamayin. Birbirinizi kotu lakaplarla cagirmayin. Imandan sonra fasiklik ne kotu addir. Kim (Allah'in yasak ettigi seylerden) tevbe etmezse, onlar zalimlerin ta kendileridir" (Hucurat, 11).
Tirmizi, Tefsir, Hucurat (3264); Ebu Davud, Edeb 71, (4926).

792 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Ey insanlar! Dogrusu biz, sizleri bir erkekle bir kadindan yarattik. Sizi milletler ve kabileler haline koyduk ki, birbirinizi kolayca taniyasiniz.." (Hucurat, 13) ayetinde gecen suub'u "buyuk kabileler", kabail'i de kabilenin alt bolumu olan boylar olarak aciklamistir.

KAF SURESI

793 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Gecenin bir cuz'unde ve secdelerin arkalarinda da onu tesbih et" mealindeki ayette gecen "secdelerin arkalarinda" tabiriyle ilgili olarak: "Cenab-i Hakk, tesbihi, butun namazlarin ardindan yapmayi emretmektedir" demistir.
Buhari, Tefsir, Kaf 2.

ZARIYAT SURESI

794 - Hz. Enes (radiyallahu anh), "Onlar gecenin (ancak) az bir kisminda uyurlardi" (Zariyat, 17) mealindeki ayet hakkinda su aciklamayi yapti: "Onlar aksamla yatsi arasinda namaz kilarlardi."
Bir rivayette su ziyade var: "Boylece yanlari yataklarindan uzaklasir" (Secde,16).
Ebu Davud,Salat 312, (1322).

TUR SURESI

795 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'nin, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'den naklettigine gore, Resulullah Beytu'l-Ma'mur'a her gun yetmis bin melaikenin girdigini gormustur. "
Buhari, Bed'ul-Halk 6.

796 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'in rivayetine gore, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Gecenin bir kisminda ve yildizlarin batisindan sonra dahi tesbih et" (Tur, 49) ayetinde gecen "yildizlarin batisindan sonra" kilinacak namazin (idbare's-sucud), sabahin farzindan once kilinan iki rekat; (Kaf suresinde gecen) edbare's-sucud ile de aksamin farzindan sonra kilinan iki rek'at oldugunu soylemistir."
Tirmizi, Tefsir, Tur, (3271).

NECM SURESI

797 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh), Necm suresinde gecen, "Iki yay kadar, yahud daha yakin oldu"; keza, "Onun gordugunu kalb yalan cikarmadi"; keza, "Andolsun ki, O, Rabbinin en buyuk ayetlerinden bir kismini gormustur" (Necm, 9, 11, 1 ayetlerinde Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in Cibril (aleyhisselam)'i alti yuz kanadiyla gordugune isaret bulundugunu soylemistir.
Buhari, Tefsir, Necm 1, Bed'u'l-Halk 6; Muslim, Iman 280-282 (174); Tirmizi, Tefsir, Necm (3279).

798 - Muslim merhum bir rivayetinde: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Cebrail'i asli suretinde gordu" demistir.

799 - Tirmizi'nin Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'tan kaydettigi bir rivayette, Ibnu Abbas: "Muhammed Rabbini gordu" der. Ikrime (kendisine): "Allah, Kur'an-i Kerim'de (mealen): "Gozler onu idrak edemez" (En'am, 103) demiyor mu?" diye sorunca: "Amma da yaptin, bu gorme isi, Cenab-i Hakk kendi nuru ile tecelli ettigi zaman bunu goremez demektir. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ise Rabbini iki sefer gormustur" aciklamasini yapar."
Muslim, Iman 284, (176); Tirmizi, Tefsir, Necm (3275, 3276, 3277).

800 - Sa'bi anlatiyor: Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), Arafat'ta Ka'b'la karsilasti. Ka'b'a birseyle sordu. Bunun uzerine Ka'b oyle bir tekbir getirdi ki, daglarda yankilar yapti. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) dedi ki:
"- Biz Beni Hasim'deniz!"
Ka'b da: "- Allah ru'yeti ile kelamini Muhammed ile Musa (aleyhimasselat vesselam) arasinda taksim etti. Musa'ya Allah iki kere konustu. Muhammed (aleyhissalatu vesselam) de Mirac'ta Allah'i iki kere gordu."
Mesruk der ki: "Hz. Aise (radiyallahu anh)'nin yanina girdim ve "Muhammed Rabbini gordu mu?" diye sordum. Bana:
"- Oyle bir sey soyledin ki, (korkudan) tuylerim kabardi (diken diken oldu)" dedi.
"- Agir olun, (hemen reddetmeyin) deyip su mealdeki ayeti okudum: "Andolsun ki O, Rabbinin en buyuk ayetlerinden bir kismini gormustur" (Necm,1.
Buna su cevabi verdi: "-Bu ayet seni nereye goturmus`? (Ayeti anlamakta hata etmissin, ayette Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in gordugu belirtilen sey) Cibril (aleyhisselam)'dir. Sana kim: "Muhammed Rabbini gormustur" derse veya "Emredildigi tebligattan bir sey gizlemistir" derse veya "Allah'in gayb ilan ettigi su bes seyi bildigini soylerse: "Kiyametin ilmi suphesiz ki Allah'in nezdindedir. Yagmuru O indirir. Rahimlerde olani O bilir. Hicbir kimse yarin ne kazanacagini bilmez. Hicbir kimse hangi yerde olecegini bilmez..." (Lokman, 34) bilki en buyuk iftira ve yalanda bulunmustur. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in, ayette bahsedilen ru'yeti Cebrail'le ilgilidir. Efendimiz'in gordugiu sey, Cebrail'dir. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Cebrail (aleyhisselam)'i alti yuz kanadiyla fitri suretinde ancak iki defa gormustur: Bir defasinda Sidretu'l-Munteha'da, bir defesinda da (Mekke'nin asagisinda) Ciyad denilen yerde, ufku (her cihetiyle semayi) kaplamis vaziyette."
Tirmizi, Tefsir, Necm (3274); Buhari, Tefsir, Maide 7, Bed'ul-Halk 6, Tevhid 4; Muslim, Iman 287, (177).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:27
801 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Allah'i birakip taptiginiz Lat'in, Uzza'nin ve (bunlarin) ucuncusu olan diger Menat'in (herhangi bir sey hakkinda zerrece kudretleri var mi? Bize haber verin" (Necm, 19-20) mealindeki ayet hakkinda su ) aciklamayi yapti: "Lat (Ka'be'yi ziyarete gelen) hacilara (yag ile) sevik(denen yiyecegi) karip hazirlayan bir adamdi."
Buhari, Tefsir, Necm 2.

802 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'nin su rivayete temas ettigi seyden Lemem'e daha ziyade benziyenini gormedim: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Allah ademogluna zinadan nasibini yazmistir. Bu mutlaka ona ulasacaktir: "Gozlerin zinasi nazardir, dilin zinasi konusmaktir. Nefis de temenni eder ve istah duyar. Ferc de bunu tasdik veya tekzib eder."
Buhari, isti'zan 12, Kader 9; Muslim, Kader 20, (2657); Ebu Davud, Nikah 44, (2152).

803 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anh), "(O guzel hareket edenler), lemem haric olmak uzere gunahin buyuklerinden ve fuhuslardan kacinanlardir" (Necm, 32) mealindeki ayni ayet hakkinda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle buyurdugunu rivayet etmistir: "Ey Rabbim, sen affedicisin, hepsini affet, kucuk gunah islemeyen kulun yoktur."
Tirmizi, Tefsir, Necm, (3280).

KAMER SURESI

804 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Kureys musrikleri, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le kader mevzuunda tartismak icin geldiler. Bunun uzerine su ayet nazil oldu (mealen): "O gun onlar yuzlri ustunde suruklenirler. (Onlara) tadin cehennemin dokunusunu" (denilir). Suphesiz ki biz, herseyi bir takdir ile yarattik" (Kamer, 48-49).
Muslim, Kader 19, (2656); TirmizI, Kader 19, (2158) Tefsir, Kamer, (3286); Ibnu Mace, Mukaddime 10, (83).

RAHMAN SURESI

805 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun, Ashabinin huzuruna cikti ve Rahman suresini bastan sona okudu. Hepsi de sukut ettiler. Bunun uzerine:
"Ben bu sureyi cinlere de okudum, onlar sizden daha guzel karsilik verdiler. Soyle ki: "Cenab-i Hakk'in: "Rabbinizin hangi ni'metini tekzib edersiniz?" kavl-i seriflerini her okuyusumda soyle diyorlardi: "Ey Rabbimiz, biz ni'metlerinden hicbir seyi tekzib edemeyiz, butun hamdler sanadir."
Tirmizi, Tefsir, Rahman, (3287).

VAKIA SURESI

806 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle soyledi: "Kim her gece Vakia suresini okursa ona fakirlik gelmez. Musebbihat'da, (Sebbeha veya Yusebbihu ile basliyan surelerde) bir ayet vardir, (sevabca) bin ayete bedeldir. " Rezin'in ilavesidir.

807 - Ebu Said el-Hudri (radiyallahu anh), "(Sagcilar)... ve kadri yukseltilmis doseklerdedirler" (Vakia, 34) mealindeki ayet hakkinda, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sunu soyledigini nakleder:
"Bunlarin yuksekligi sema ile arz arasindaki mesafe kadardir. Ikisi arasindaki uzaklik ise bes yuz yillik yurume mesafesidir."
Tirmizi, Sifatu'l-Ceene 8, (2543).

808 - Hz.Enes (radiyallahu anh), "Biz ceylan gozluleri, defterleri sagindan verilenler icin yeniden yaratmisizdir. Onlari bakire, eslerine duskun ve hepsini bir yasta kilmisizdir" (Vakia, 35-3 mealindeki ayet hakkinda su aciklamayi yapti: "Ayette mevzubahis olan yeniden diriltilenler arasinda dunyada iken ihtiyarlayip, gozlerinin feri kacip capaklanmis pek yasli kadinlar da var."

809 - Abdullah Ibnu Ebi Bekr Ibni Amr Ibni Hazm (radiyallahu anh), "Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in Amr Ibnu Hazm (radiyallahu anh)'a yazdigi mektupta: "Kur'an'a sadece temiz olanlar dokunsun" emri de vardi."
Muvatta, Kur'an 1, (1,199).

810 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda halk yagmura kavustu. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Insanlar bugun iki grup halinde sabaha erdiler, bir grubu kafir, bir grubu mu'mindir" dedi. Ve soyle acikladi: "Bazilari: "Bu yagmur Allah'in bir rahmetidir" derken diger bazisi: "Falan falan yildizin uguru dogru cikti" dedi. Bunun uzerine su ayet nazil oldu:
"Hayir (hakikatler kafirlerin dedikleri gibi degildir). Iste yildizlarin dustugu yerlere and ediyorum ki, hakikaten bu, eger bilirseniz buyuk bir anddir. Muhakkak o, elbette cok serefli bir Kur'an'dir ki siyanet edilmis bir kitapta (yazili)dir. Ona tam bir surette temizlenmis olanlardan baskasi el suremez. O alemlerin Rabbinden indirilmedir. Simdi siz bu kela,mi mi hor goruculersiniz? Rizkiniza (sukur edeceginize) siz behemahal tekzibe mi kalkisirsiniz?" (Vakia, 75-82).
Muslim, Iman 127, (73).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:28
811 - Hz. Ali (radiyallahu anh), "Rizkiniza (sukredeceginize) siz behemahal tekzibe mi kalkisirsiniz?" (Vakia, 82) mealindeki ayetle ilgili olarak Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in soyle dedigini rivayet etmistir: "Siz Cenab-i Hakk'in size verdigi sukur makaminda, "falanca falanca yildizin batisi veya falanca falanca yildizin dogusu sayesinde yagmura kavustuk" diyorsunuz."
Tirmizi, Tefsir, Vaki'a, (3291).

HADID SURESI

812 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Musluman olmamizla Cenab-i Hakk'in bizi, "Iman edenlerin gonullerinin Allah'i zikretmek uzere yumusamasi ve ondan gelen hakikate baglanmasi zamani daha gelmedi mi? Onlar, daha evvel kendilerine kitap verilip de uzerlerinden uzun zaman gecmis, artik kalbleri kararmis bulunanlar gibi olmasinlar. Onlardan bircogu fasiklardi" (Hadid, 16) mealindeki ayetle azarlamasi arasinda dort yillik zaman mevcuttur."
Muslim, Tefsir 24, (3027).

813 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Yeryuzunu, oldukten sonra Allah'in tekrar dirilttigini bilin, akledersiniz diye size delillerimizi acikladik"(Hadid, 17) mealindeki ayetle ilgili olarak soyle buyurdu: "Allah kalbleri kasavet ve katiliktan sonra yumusatir, (tevhid hususunda) mutmain ve (Rabbine) yonelmis kilar. Olmus kalpleri ilimle, hikmetle diriltir (Ayet bu manayi ders vermektedir). Arzin yagmurla diriltilmesi zaten gozle gorulen bir durumdur."
Rezin'in ilavesidir. ed-Durru'l-Mensur Ibnu'1-Mubarek'in rivayeti olarak kaydetmektedir (6,175).

814 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) buyurdu ki: "Hz. Isa (aleyhisselam)'dan sonra bir kisim melikler Tevrat ve Incil'i tahrif ettiler. Aralarinda mu'min olanlar da vardi, bunlar Tevrat ve Incil'i okuyorlardi. (Muminlerin okuduklarindan rahatsiz olan) bazilari, meliklerine soyle dediler: "Bunlarin bize yaptigi hakaretten daha agir hakaret, savurduklari kufurden daha galiz kufur gormedik. Kitapta, "Allah'in indirdigi ile hukmetmeyenler kafirlerin ta kendisidirler"(Maide, 44) diye okuyup, kitaptan gosterdikleri ayetlerle bizi yaptigimiz islerden dolayi kiniyorlar (kafir, fasik oldunuz diyorlar.) Onlari cagirip uyarin, bizim okudugumuz gibi okusunlar, bizim inandigimiz gibi inansinlar."
Melik onlari cagirip topladi, ya olumu ya da tahrif edilmis haliyle Tevrat ve Incil'i okumaktan birini tercih etmelerini teklif etti: Onlar:
"- Istediginiz bu mu? bizi birakin (bir dusunelim)!" dediler. Sonra bunlardan bir kismi:
"- Bize bir kule insa edin, bizi icine tikin, yiyecek ve icecegimizi cekebilecegimiz (ip gibi) bir seyler de verin, boylece bizden size hakaret sayilacak bir sey ulasmamis olur" dedi. Diger bir kismi da:
"- Birakin bizi basimizi alip gidelim. Yeryuzunde dolasir, vahsi hayvanlar gibi yer iceriz. Bizi kendi memleketinizde (faaliyet yapar) bulursaniz oldurursunuz" dedi. Bir grup da:
"- Bize issiz bir arazinin ortasinda evler insa ediverin. Biz orada kendi basimiza kuyular acip ziraat yapalim, sizinle hic konusmayalim, sizlere ugramiyalim da!" dedi. Bunlarin her kabilede samimi yakinlari vardi. Isteklerini kabul ettiler (ve oldurmediler). Cenab-i Hakk (onlarin kalbine, su ayette temas buyurdugu) ruhbaniyeti inzal buyurdu:
"...Uzerlerine bizim gerekli kilmadigimiz fakat kendilerinin guya Allah'in rizasini kazanmak icin ortaya attiklari rahbaniyete bile geregi gibi riayet etmediler. Iclerinde inanmis olan kimselere ecirlerini verdik. Ama cogu yoldan cikmislardir" (Hadid, 27).
Geri kalanlar da soyle dediler: "- Falancalarin ibadet ettigi gibi biz de ibadet edelim. Falancalarin yeryuzunde dolastigi gibi biz de dolasalim, falancalarin edindigi gibi biz de evler edinelim."
Bunlar sirkleri uzerine devam eden kimselerdi. Bunlar kendilerine uyduklari (diger) kimselerin imanlarini da bilmiyorlardi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e nubuvvet geldigi zaman, bu ruhbanlardan pek az kimse kalmisti. Bu kisi, mabedinden indi, seyyah olup dolasan bir kisi seyahatinden dondu, bir kisi de manastirindan cikti. Bunlar gelip iman ettiler ve tasdikte bulundular. (Butun Ehl-i Kitap hakkinda) Cenab-i Hakk soyle buyurdu: "Ey iman edenler, Allah'tan korkun. Onun peygamberine de iman edin ki, (Allah) size rahmetinden iki kat nasib versin" (Hadid, 2.
Burada zikri gecen iki kat nasibden biri: Hz. Isa (aleyhisselam)'ya Incil'e ve Tevrat'a olan imanlari sebebiyledir, digeri de Hz. Muhammed aleyhissalatu vesselam)'e olan imanlari ve onu tasdikleri sebebiyledir.
(Ayet soyle devam ediyor): "Sizin icin yardimiyla yuruyeceginiz bir nur lutfetsin..." (Hadid, 2. Bu nurdan maksad Kur'an ve Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e ittiba etmeleridir.
Vahiy soyle devam ediyor: "...Ehl-i Kitap, hakikaten Allah'in fazl(u kerem)inden hicbir seye nail olamayacaklarini, muhakkak butun inayetin Allah'in elinde bulundugunu, onu (ancak) dileyecegi kimselere verecegini bilmedikleri icin mi (kufurde inad ediyorlar? Halbuki bunu pekala biliyorlar da). Allah buyuk fazl-u kerem sahibidir" (Hadid, 29).
Nesai, Kad12, (8, 231).

MUCADELE SURESI

815 - Hz. Aise (radiyallahu anha) buyurdu ki: "Hamd o Allah'adir ki, butun sesleri isitir. Israrci (mucadeleci) kadin Havle, Hz.Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'i evinin yaninda buldu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a birseyler soyluyordu. Azna ne soyledigini isitmiyordum. Cenab-i Hakk su ayeti indirdi:
"(Habibim) Zevci hakkinda seninle diresip duran (nihayet halinden) Allah'a sikayet etmekte olan (kadin)in sozunu umuldugu vechile Allah dinlemistir. Allah sizin konusmanizi zaten isitiyordu. Cunku Allah hakkiyla isitici, kemaliyle gorucudur" (Mucadele 1).
Buhari, Tevhid 9; Nesai, Talak 33, (6,168); Ibnu Mace, Talak 25, (2063).

816 - Havle bintu Malik Ibni Sa'lebe (radiyallahu anha) anlatiyor: "Kocam Evs Ibnu's-Samit bana ziharda bulunmustu. Derhal Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e sikayete geldim.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a durumu arzedince bana: "Allah'tan kork, o senin amcaoglundur" diye onun hakkinda beni iknaya calisiyordu. Ben israrima devam ettim. Derken ayet nazil oldu. "(Habibim) zevci hakkinda seninle diresip duran (nihayet halinden) Allah'asikayet etmekte olan kadinin sozunu umdugu vechile Allah dinlemistir..." (Mucadele,1).
Vahiy uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
" Kocan bir kole azad eder" buyurdu. Ben:
"- Onun kolesi yok!" dedim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
" Oyleyse ard arda iki ay oruc tutar" dedi. Ben tekrar:
"- Ey Allah'in Resulu, kocam cok yaslidir, oruca tahammul edemez!" dedim.
" Oyleyse,dedi, altmis fakir doyursun!"
"- Onun elinde, dedim, sadaka olarak verecek hicbir seyi yok, (nasil altmis fakir doyuracak?)"
" Oyleyse, dedi, ona ben yardim edeyim. Su bir arak hurmayi al gotur!"
"- Ey Allah'in Resulu, dedim, diger bir arak'i da ben verip ona yardim edeyim."
" Guzel soyledin, dedi, git bunlarla ona bedel altmis fakiri doyur. Sonra da (eski nikahinla) amcaogluna don!"
Ravi bir arakin altmis sa' miktarinda bir olcek oldugunu belirtti.
EbuDavud, Talak 17, (2214).

817 - Ali Ibnu Ebi Talib (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ey iman edenler, siz Peygambere mahrem bir sey arzetmek istediginiz vakit bu mahrem konusmanizdan evvel sadaka verin. Bu sizin icin daha hayirli, daha temizdir. Fakat bulamazsaniz Suphe yok ki Allah cok magfiret edici, cok esirgeyicidir" (Mucadele, 12) mealindeki ayet nazil oldugu zaman Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana:
" (Bu sadakanin) bir dinar olmasina ne dersin?" diye sordu. Ben:
"- Bu miktar coktur, takat getiremezler" dedim.
" Yarim dinara ne dersin?" dedi.
"- Ona da takat getiremezler" dedim.
" Oyleyse ne kadar o1sun?" dedi.
"- Bir kil (agirliginda altin) miktari" dedim.
" Sen de pek parasizsinl" dedi.
Bunun uzerine su ayet indi: "Mahrem konusmanizdan evvel sadakalar vereceginizden korktunuz mu? Cunku iste yapmadiniz. (Bununla beraber) Allah sizin tevbelerinizi kabul etti. O halde namazi kilin. Zekati verin. Allah ve Peygamberine (diger emirlerinde de) itaat edin. Allah ne yaparsaniz hakkiyla haberdardir" (Mucadele,13).
Hz. Ali (radiyallahu anh) der ki: "Allah, benim sebebimle bu ummetin mukellefiyetini hafifletti."
Tirmizi, Tefsir, Mucadele, (3297).

818 - Hz. Ali (radiyallahu anh) der ki: "Bu ayet ile benden baskasi amel etmedi."
Rezin'in ilavesidir. Ibnu Kesir kaydetmistir (4, 326).

HASR SURESI

819 - Ma'kil Ibnu Yesar (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim sabaha erdigi zaman uc kere "Euzubillahi's-semi'il-alim mines-seytani'r-racim" der ve Hasr suresinden uc ayet okursa, Allah onun icin yetmis bin melegi vekil tayin eder de onlar, aksam oluncaya kadar kendisine rahmet okurlar. Sayet o gun olecek olsa sehid olarak olur. Aksam vaktinde ayni sekilde okuyacak olsa, (keza sabaha kadar ayni seyler sozkonusudur).
Tirmizi, Fedailu'l-Kur'an 22,(2923).

820 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Beni Nadir'in hurmaligini yaktirdi ve kestirdi. Burasi (Medine'de Yahudilerin ikamet ettikleri yer olan) Buveyra (denen mevki) idi. Vak'auzerine su ayet indi: "Herhangi bir hurma agacini kestiniz, yahud kokleri ustunde dikili biraktinizsa (hep) Allah'in izniyledir. (Bu izin de) fasiklari rusvay edecegi icin (verilmis)tir" (Hasr, 5).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:28
821 - Ka'b (radiyallahu anh) anlatiyor: "...O, bunlarin yureklerine korku dusurdu. Oyle ki, evlerini hem kendi elleriyle hem mu'minlerin elleriyle harap ediyorlardi. Iste ey akil ve basiret sahipleri bundan ibret alin"(Hasr, 2) mealindeki ayet, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) tarafindan Medine'den surulen Yahudiler hakkinda naziloldu. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) mallarindan (silah haric), sadece develerinin tasiyabilecegi kadarini goturmelerine izin vermisti. Onlar, evlerinin esiklerinden, kapilarindan ve diger ahsap kisimlarindan tutup yikiyorlardi. Beni Nadir'in hurmaligi hassaten Resul-i Ekrem'in idi, O'na bunu Cen b-i Hakk tahsis etmisti."
Rezin'in ilavesidir. Bu rivayetin manasinda uzunca bir rivayeti, Ebu Davud tahric etmistir.
(Harac, 23, (3004).

822 - Ibnu Omer (radiyallahu anh): "Allah'in onlarin mallarindan Peygamberine verdigi fey'e gelince, siz bunun uzerine ne ata ne deveye binip kosmadiniz..." ayeti hakkinda sunu soyledi:
"Resulullah (aleyhissalatu vuesselam) Fedek ahalisi ve ismen belirttigi ancak su anda hatirlayamadigim koylerle sulh yapti. Bu esnada (Hayber'in geri kalan koylerinde yasayan) ahaliyi muhasara etmisti. Bu (muhasara altindaki)ler, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e sulh icin hey'et gonderdiler. Ayette gecen"Siz bunun uzerine ne ata ne de deveye binip kosmadiniz" demek, "Siz savasmadiniz" demektir.
Zuhri der ki: Benu'n Nadir munhasiran Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ait idi. Cunku orayi zorla fethetmediler, anlasarak fethettiler. Bu sebeple Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buradan elde edilen ganimeti sadece Muhacirler arasinda taksim etti. Ondan, Ensar'dan olanlara, ihtiyac sahibi iki kisi haric, kimseye bir sey vermedi."
Ebu Davud, Harac 19, (2971).

823 - Hz. Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Beni Nadir'in emvali, Cenab-i Hakk'in Resulune (aleyhissalatu vesselam) fey' kildigi, uzerine at ve deve kosulmayan (yani savassiz elde edilen) mallardandi. Ureyne koyleri, Fedek, tipki (Kureyza ve Nadir'in emvali gibi) sirf Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ait yerlerdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buralardan elde edilen gelirlerden ailesinin bir yillik nafakasini ayirirdi. Geri kalani da Allah yolunda hazirlik olmak uzere silah ve binek icin sarfederdi. (Nitekim ayette soyle buyrulmustur): "Allah'in (fethedilen diger kuffar) memleketleri ahalisinden Peygamberine verdigi fey'i, Allah'a, Peygamberine, hisimlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalanlara aittir. Ta ki bu mallar icinizden yalniz zenginler arasinda dolasan bir devlet olmasin..." (Hasr, 7). (Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e intikal eden) bu pay, bu sayilanlara ve ayrica "evlerinden ve mallarindan cikarilmis olan fakirlere, onlardan once (Medine'yi) yurt ve iman evi edinmis olan kimselere, kendilerinden sonra gelenlere aittir." Bu ayet, (kiyamete kadar gelecek) mu'minlerin tamamina samildir. Tek istisnayi kole olarak sahib olduklariniz teskil ediyor. Koleleriniz disindaki her Musluman bu payda hisse ve hak sahibidir."
Ebu Davud, Harac 19, (2965, 2966).

824 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh), "Kendilerinde fakirlik ve ihtiyac olsa bile (onlari, Muhacirleri) oz canlarindan daha ustun tutarlar.." (Hasr, 9) mealindeki ayetle ilgili olarak su aciklamayi yapti:
"Ensar'dan birinin evine misafir geldi ve geceyi yaninda gecirdi. Ev sahibinin evinde kendisinin ve cocuklarinin yiyecegnnden baska yiyecek bir sey yoktu. Hanimina: "Cocuklari uyut, isigi sondur ve mevcut yiyecegi misafire yaklastir" diye emretti. Bunun uzerine ayet indi.
Tirmizi, Tefsir,Hasr, (3301).

825 - Hz. Enes (radiyallahu anh), "Ehl-i Kitap'tan o kafiir kardeslerine: "Acidolsun, eger siz yurtlarinizdan cikarilirsaniz biz de muhakkak sizinle beraber cikariz, sizin aleyhinizde hicbir kimseye ebedi taat etmeyiniz. Eger sizinle harp ederlerse muhakkak ve muhakkak biz, size yardim ederiz" diyen o munafiklari gormedin mi? Halbuki Allah sahidlik eder ki, onlar hakikaten ve katiyyen yalancidirlar" (Hasr, 11), mealindeki ayette zikri gecen kimsenin munafiklarin basi Abdullah Ibnu Ubey oldugunu, bu sozu Beni Nadir Yahudilerini Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in Medine'den cikarmak istedigi zaman, onlari Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e karsi tahrik etmek icin soyledigini belirtir."
Rezin'in ilavesidir.

MUMTAHINE SURESI

826 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kadinlarla biati (elle musafaha etmeden) sozle yapiyor ve su ayette belirtilen sartlari kosuyordu:"Allah'a hicbir seyi es tutmamalari, hirsizlik yapmamalari, zina etmemeleri, evlatlarini oldurmemeleri, elleriyle ayaklari arasinda bir iftira duzup getirmeleri, (emredilecek) herhangi bir iyilik hususunda sana asi olmamalari.." (Mumtahine,12). Hz.Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in eli, malik olmadigin hicbir kadinin eline asla degmedi. Kadinlar, bu sartlari kendi sozleri ile ikrar edince, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Artik gidin, sizinle biat ettik" derdi (ve musafahada bulunmadan onlarla biatini tamamlardi). Hayir, Allah'a yemin olsun, asla onun eli hicbir kadinin eline degmedi. Fakat kadinlarla sozle biat akdi yapti."
Buhari, Tefsir, Mumtahine 2, Talak 20, Ahkam 49; Muslim, Imarat 88 (1866); Tirmizi, Tefsir, Mumtahine, (3303).

827 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), (kadinlar biatiyla ilgili ayette gecen), "Herhangi bir iyilik hususunda sana asi olmasinlar" sarti hakkinda sunu soylemistir: "Bu, Allah'in kadinlara kosmus bulundugu bir sarttir."
Buhari, Tefair, Mumtahine 3.)

SAFF SURESI

828 - Abdullah Ibnu Selam (radiyallahu anh) anlatiyor: "Kendi aralarinda muzakere eden bir grup Ashabin arasinda oturuyordum.
"Keske, diyorlardi Allah nazarinda hangi amelin daha muteber oldugunu bilsek de onu yapsak." Bunun uzerine su mealdeki ayet nazil oldu: "Goklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah'i tesbih ve tenzih etmektedir. O, galib-i mutlaktir, yegane hukum ve hikmet sahibidir. Ey iman edenler, yapamayacaginiz seyi nicin soylersiniz? Yapamayacaginizi soylemeniz, en siddetli bir bugzu (davet etmis olmak) bakimindan Allah indinde buyudu" (Saff, 1-3). Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanimiza gelerek vahyi okudu."
Tirmizi, Tefsir, (3306).

CUM'A SURESI

829 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le birlikte namaz kilarken yiyecek maddesi tasiyan bir kervan geldi. Cemaatte bulunanlar, (camiyi birakip) kervani karsilamaya kostular. Camide on iki kisi kaldi. Hz. Ebu Bekir ve Omer (radiyallahu anhuma) kalanlar arasindaydi. Bu durum uzerine su ayet nazil oldu. (mealen): "Onlar bir ticaret, yahud bir oyun, bir eglence gordukleri zaman ona yonelip dagildilar. Seni ayakta biraktilar. De ki: Allah nezdindeki (sevab, mu'minler icin) eglenceden de, ticaretten de hayirlidir. Allah, rizik verenlerin en hayirlisidir" (Cum'a, 11).
Buhari, Tefsir, Cum'a 2, Buyu 6, Cum'a 38; Muslim, Cum'a 36, (863); Tirmizi, Tefsir, Cum'a, (3308).

MUNAFIKUN SURESI

830 - Hz. Cabir (radiyallahu anh): "...Medine'ye donersek, serefli kimseler alcaklari and olsun ki, oradan cikaracaktir" (Munafikun, mealindeki ayet hakkinda su aciklamayi yapmistir: "Bunu soyleyen (meshur munafik) Abdullah Ibnu Ubey Ibni Selul'dur."
Buhari,Tefsir, Munafikun 5, 7; Muslim, Birr 62, (2584); Tirmizi, Tefsir, Munafikun, (2312).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:28
831 - Zeyd Ibnu Erkam (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir sefer esnasinda Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le beraber cikmistik. Bir ara butun askerler sikintiya dustu. Ubey Ibnu Selul (firsattan istifade) soyle dedi: "Resulullah'in yanindakilere infak etmeyin de etrafindan dagilsinlar." Ayrica sunu da ilave etti: "Hele Medine'ye bir donelim, aziz olanlar, zelil olanlari oradan surup cikaracaktir." Ben hemen gelip bu sozleri Hz. Peygamber'e haber verdim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ubey Ibnu Selul'e adam gondererek yanina cagirdi ve "Boyle mi soyledin?" diye sordu. Ibnu Selul, boyle bir davranisa yer vermedigine dair yemin etti. (Orada bulunanlar bu soze inanarak): "Zeyd, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a yalan soyledi" dediler. Bu sozlerine cok uzuldum. Oyle ki, Cenab-i Hakk beni tasdiken su vahyi indirdi: "(Ey Muhammed) munafiklar sana gelince, "Senin, suphesiz Allah'in peygamberi olduguna sehadet ederiz" derler. Allah, senin kendisinin peygamberi oldugunu bilir, bunun yaninda munafiklarin yalanci olduklarini da bilir..." (Munafikun,1).
(Zeyd) der ki: "Sonra Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), (onlara: "Ozur dileyin de) sizin icin Allah'tan magfiret taleb edeyim"dedi ise de baslarini cevirip gittiler."
Zeyd Ibnu Erkam (radiyallahu anh), "..Onlar tipki siralanmis kof kutuk gibidirler..." (Munafikun 4) mealindeki ayetle ilgili olarak da su aciklamayi yapti: "Munafiklar yakisikli kimselerdi."
Buhari, Tefsir, Munafikun 1, 2; Muslim, Sifatu'l-Munafikun 1, (2772); Tirmizi, Tefsir, Munafikun, (3309, 3310).

832 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) bir keresinde: "Kimin haccedecek kadar veya zekat farz olacak kadar mali olur da bu farzlari ifa etmezse, olum sirasinda geri donus (rec'a) taleb eder" buyurmustu.
Bir adam kendisine: "Ey Ibnu Abbas, Allah'tan kork, geri donusu kuffar taleb edecektir" dedi. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Ben size bu hususta ayet okuyayim" dedi ve su ayeti okudu:
"Ey iman edenler, sizi ne mallariniz, ne evlatlariniz Allah'in zikrinden alikoymasin. Kim bunu yaparsa iste onlar husrana ugrayanlarin ta kendileridir. Herhangi birinize olum gelip de: "Ey Rabbim, beni yakin bir muddete kadar geciktirseydin de sadaka verip dursaydim, iyi adamlardan olsaydim" diyeceginden evvel size rizik olarak verdigimizden (Allah yolunda) harcayin. Halbuki Allah hicbir kimseyi eceli gelince, asla geri birakmaz. Allah ne yaparsaniz, hakkiyla haberdardir" (Munafikun 9-11 )
Adam tekrar: "Zekat vermeyi gerekli kilan miktar nedir?" diye sordu. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Mal iki yuz (dirheme) ulasir ve gecerse." Adam: "Pekala, hacci gerekli kilan sey nedir`?" diye sordu. Ibnu Abbas:
"- Azik ve binek!" cevabini verdi.
Tirmizi, Tefsir, Munafikun, (3313).

TEGABUN SURESI

833 - Alkame hazretlerinin Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh)'dan naklettigine gore, Ibnu Mes'ud, "...Kim Allah'a iman ederse (Allah) onun kalbini dogruya goturur.." (Tegabun,11) mealindeki ayetle ilgili olarak su aciklamayi yapmistir: "Bunlar kisinin maruz kaldigi musibetlerdir. Inanan kisi, (Allah'in lutfu ve keremi ile) bu musibetlerin Allah'tan oldugunu bilir, Allah'in takdirine teslimiyet gosterip, razi olur (ve Sabreder)."
Buhari, Tefsir, Tegabun 1.

834 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Ey iman edenler, eslerinizin evlatlarinizin icinde hakikaten size dusman olanlar da vardir. O halde onlardan sakinin.." (Tegabun 14) mealindeki ayet hakkinda su aciklamayi yapti: "Bu hitaba maruz kalan kimseler bir kisim Mekkeli erkeklerdir. Bunlar, hicret ederek Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelmek isterler, fakat kadin ve cocuklari kendilerini terketmelerini istemeyerek hicretlerine mumanaat etmislerdir. Bu kimseler bilahare hicret edip gelince, halkin, din hususunda cok sey ogrenmis oldugunu gorurler. Bunun uzerine (kendilerinin onceden hicret etmelerine mani olan) zevce ve evlatlarini cezalandirmak istediler. Bu hal karsisinda Cenab-i Hakk mezkur ayeti inzal buyurdu."
Tirmizi, Tefsir" Tegabun, 3314).

TALAK SURESI

835 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'tan rivayet edildigine gore, "Ey Peygamber! Kadinlari bosayacaginizda, onlari, iddetlerini gozeterek bosayin.." (Talak 1) mealindeki ayeti, "...iddetlerinin onunde bosayin" diyerek kiraat etmistir (okumustur)"
Muvatta, Talak 79, (2; 587); Muslim, Talak 14, (1471).
Imam Malik der ki: "Bununla, her temizlik devresinde bir kere bosamasi gerektigini kastedmistir. "

TAHRIM SURESI

836 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bali ve tatli seyleri severdi. Ayrica, ikindi namazlarini kildiktan sonra (hergun) kadinlarini teker teker ziyaret eder, her birine yaklasir (sohbette bulunurdu.) Bu ziyaretlerinin birinde Hz. Hafsa (radiyallahu anha)'nin yanina girmisti. Bu defa onun yaninda, her zamanki kaldigi mutad muddetten fazla kaldi. Ben bunu kiskanarak sebebini (Resulullah'in diger hanimlarindan) sordum. Bana: "Yakinlarindan bir kadin Hafsa'ya bir okka (Taif) bali hediye etti, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ondan serbet yapip ikram etmis olmali, (o da serbet hatirina sohbetini biraz uzatmistir)" dediler. Ben:
"- Oyleyse, kasem olsun biz de ona mutlaka bir hile kurmaliyiz!" dedim. Sevde (radiyallahu anha)'ye:
"- (Hafsa'dan sonra sira senin) O girince sana yaklasacak. Sana yaklasinca O'na: "Ey Allah'in Resulu! Sen megafih mi yedin?" diyeceksin. (Ben biliyorum ki, o sana[Only Registered Users Can See Links] "Hayir!"diyecek. O zaman sen de:
"Oyleyse senden burnuma gelen bu koku da ne?" diyeceksin." Bir rivayette Hz. Aise su aciklamayi yapar: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kendisinde kotu bir koku hissedilmesine tahammul edemez, buna cok uzulurdu (Bu sebeple gercegi. itiraf ederek) muhakkak "Hafsa bana bal serbeti ikram etti" diyecek. O zaman sen kendisine "Demek ki ari, balini urfut agacindan almis" diyeceksin. (Senden sonra bana ugradigi zaman) ben de boyle hareket edip ayni seyleri soyleyecegim. Ey Safiyye, sana ugradigi zaman sen de ayni seyleri soyle! dedim."
Hz. Aise anlatmaya devam etti:
"Sevde (bilahere bana) dedi ki: "Kendinden baska ilah bulunmayan Allah'a kasem olsun, bana tenbih ettigin seyleri, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kapidan gorunur gorunmez, senden korktugum icin (unutmadan) hemen soylemek istedim." Ne ise, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kendisine yaklasinca Sevde: "Ey Allah'in Resulu megafir mi yediniz?" der:
"Hayir!" cevabini alir. Bunun uzerine aralarinda su konusma gecer:
"- Oyleyse bu koku da ne?"
" Hafsa bana bal serbeti ikram etti. "
"- Demek ki ari urfut yemis."
Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatmaya devam ediyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana ugrayinca ben de ayni seyleri soyledim. Keza, Safiyye (radiyallahu anha)'ye ugrayinca o da ayni seyleri soyledi.
Muteakiben Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hafsa (radiyallahu anha)'nin yanina girince:
"- Ey Allah'in Resulu sana o serbetten ikram edeyim mi?" diye sorar. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"- Hayir, ihtiyacim yok!" cevabini verir. (Bu durumu isittigi zaman) Sevde (radiyallahu anha):
"- Allah'a kasem olsun bali ona haram ettik!" dedi. Ben kendisine:
"- Sus, (sesini cikarma)" dedim."
Buhari, Talak 8, Nikah 103, Et'ime 32, Esribe 10, 15, Tib 4, Hiyel 5; Muslim, Talak 20, (1474); Ebu Davud, Esribe 11, (3715); Nesai, Talak 16, (6,151,152).

837 - Bir baska rivayette (Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Zeyneb Bintu Cahs'in yaninda bal serbeti ictim, artik bir daha onu icmeyecegim" der ve su ayet nazil olur:
"Ey Peygamber, sen zevcelerinin hosnudlugunu arayarak, Allah'in sana helal kildigi seyi nicin kendine haram ediyorsun? (Bununla beraber uzulme) Allah cok magfiret edici, cok esirgeyicidir. Allah, yeminlerinizin (keffaretle) cozulmesini size farz kilmistir. Allah sizin yardimcinizdir. Ve O, hakkiyle bilendir, tam hukum ve hikmet sahibidir.
Hani Peygamber, zevcelerinden birine gizli bir soz soylemisti. Bunun uzerine o (zevce) bunu haber verip de Allah da ona bunu aciklayinca (peygamber) bunun ancak bir kismini bildirmis, bir kismindan da vazgecmisti. Artik bunu kendisine soyleyince o (zevce) "Bunu sana kim haber verdi?"dedi. (Peygamber de), "Bana her seyi bilen, her seyden haberdar olan (Allah) haber verdi" dedi.
Eger her ikiniz de Allah'a tevbe ederseniz (ne ala, cunku) hakikaten sizin kalpleriniz kaymistir, (yok) onun aleyhinde birbirinize arka verirseniz, hic suphesiz Allah bizzat onun yardimcisidir, Cebrail de mu'minlerin salih olanlari da. Bunlarin ardindan butun melekler de (ona) yardimcidir..." (Tahrim 1-4).
(Ayet-i kerimede gecen[Only Registered Users Can See Links] "Eger her ikiniz de Allah'a tevbe ederseniz" ibaresinde kastedilen iki sahis Hz. Hafsa ve Hz. Aise (radiyallahu anhuma)'dir. (Yine ayet-i kerimede gecen[Only Registered Users Can See Links] "Hani Peygamber, zevcelerinen birine gizli bir soz soylemisti..." ibaresinde zikri gecen gizli soz, Resulullah'in: "Bal serbeti ictim, artik bir daha icmeyecegim, bu hususta yemin de ettim, ancak bunu bir baskasina acma" seklindeki sozleridir."

838 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in zaman zaman birlestigi bir cariyesi vardi. Hz. Aise ve Hz. Hafsa (radiyallahu anhuma) (cariyeye temasini onlemek icin) pesini birakmadilar. Sonunda Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu cariyeyi nefsine haram etti. Bunun uzerine: "Ey Peygamber, sen zevcelerinin hosnudlugunu arayarak, Allah'in sana helal kildigi seyi nicin kendine haram ediyorsun?..." diye baslayan Tahrim suresi nazil oldu."
Nesai, Isretu'n-Nisa, 4, (7, 71).

MULK SURESI

839 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kur'an-i Kerim'de otuz ayetlik (sani yuce) bir sure vardir. Bu sure (kendisini okuyan) kimseye (kiyamet gunu) sefaat eder ve Allah'in onu affetmesini saglar. Bu sure Tebarekellezi bi-Yedihi'l-Mulk'dur."
Ebu Davud, Salat 327, (1400) (veya Ramazan 10); Tirmizi Sevabu'l-Kur'an 9, (2893).
Ebu Davud'daki rivayette: "(Okumak suretiyle) arkadasligini kazanan kimseye sure sefaat eder" denilmistir.

840 - Tirmizi'de, Ibnu Abbas'tan gelen bir diger rivayette, Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle dedigini belirtir: "Bu sure (kabir azabina, veya kabir azabina sebep olan gunahlara karsi) engeldir, bu sure kurtulus sebebidir, kisiyi kabir azabindan kurtarir."
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 9, (2892).
Rezin sunu ilave etmistir: "Ibni Sihab demistir ki: "Humeyd Ibnu Abdirrahman'in bana haber verdigine gore, Resulullah soyle buyurmustur: "Mulk suresi, kabirde, arkadasi yerine mucadele eder (ve onu azabtan korur)."

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:29
NUN (KALEM) SURESI

841 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Pek kaba, bir de kulagi kesik" (Kalem 13) mealindeki ayet hakkinda su aciklamayi yapmistir: "Burada zikredilen kimse Kureys'ten bir adamdir, onun kulaginda, koyun kulagindaki kesiklik gibi bir kesiklik vardi."
Buhari, Tefsir, Nun ve'l-Kalem 1.

842 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim, "Baldirlarin acilacagi, kendilerinin secdeye davet edilecegi gun..." (Kalem 42) mealindeki ayetle ilgili olaraksoyle diyordu: "Rabbimiz baldirini acar, her mu'min erkek ve her mu'mine kadin O'na secde eder. Dunyada iken kendisine riya ve gosteris olarak secde edenler geri kalirlar. Onlar da secde etmeye kalkarlar, ancak sirtlari bukulmeyen yekpare bir tabakaya donusur (ve secde edemezler)."
Buhari, Tefsir, Nun ve'l-Kalem 2, Tefsir, Nisa 8, Tevhid 24; Muslim, Iman 302, (183).

NUH SURESI

843 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Nuh (aleyhisselam) kavminde mevcut olan putlar sonradan Araplara intikal etmistir.
Soyle ki: Vedd adindaki put Devmetu'l-Cendel'de idi ve Kelb kabilesine aitti. Suva' adindaki put Huzeyl'in idi. Yegus adindaki put Murad kabile sine aitti. Sonra Benu Gutayf'in oldu, Sebe'ye yakin Curf nam mevkideydi. Yeuk, Hamedan'a aitti. Nesr, Himyer'in, Al-i Zi'l-Kela'in idi. Bu put isimleri aslinda Nuh kavmindeki salih kimselere aitti. Seytan bu salihler olunce kavimlerine su telkini yapti: "Salih kisilerinizin oturmus olduklari yerlere (onlarin hatirasina dikitler dikin ve bunlara onlarin isimlerini verin". Halk bu telkine uyup, soyleneni yapti. Bidayette tapinma yoktu. Ancak ne zaman ki bunlar helak olup gittiler ve haklarindaki bilgi de unutuldu, bu putlara tapinmaya basladilar."
Buhari, Tefsir, Nuh 1.

CIN SURESI

844 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) soyle demistir: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), cinlere Kur'an okumadigi gibi, onlari gormedi de. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir grup ashabiyla Ukaz panayirina gitmek niyetiyle yola cikti. Bu esnada, seytanlarla, semadan gelen haber arasina engel konmus idi. (Bundan dolayi, mutad olarak semadan haber getiren) seytanlar uzerine sahablar gonderildi. Boylece seytanlar kavimlerine (eli bos ve habersiz) donduler. Kavmi:
"- Ne var, niye (bos) dondunuz?" diye sordular. Onlar:
"- Bizimle semavi haber arasina mania kondu, uzerimize sahablar gonderildi. (Biz de kacip geri geldik)" dediler.
"- Bu, dediler, yeni zuhur eden bir sey sebebiyle olmali, arzin dogusunu ve batisini dolasin, (bu engel hakkinda bir haber getirin)."
(Yeryuzunu taramak uzere gruplar halinde yola ciktilar. Bunlardan) Tihame tarafina giden bir grup, (Ukaz panayirina giderken yolda ashabiyla sabah namazi kilmakta olan Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e (Nehle denen yerde) rastladi. Kur'an-i Kerim'in tilavetini duyunca durup kulak kabarttilar.
"- Bizimle semavi haber arasina engel olan sey iste bu!" deyip kavimlerine donduler. Onlara soyle dediler:
"- Biz hakiki hayranlik veren bir Kur'an dinledik ki o, Hakk'a ve dogruya goturuyor. Bundan dolayi biz de ona iman ettik. Rabbimize (bundan sonra) hicbir seyi asla ortak tutmayacagiz.." (Cin 1-2)
Bunun uzerine Cenab-i Hakk Peygamberine (aleyhissalatu vesselam) vahyederek durumu bildirdi: "(Habibim) de ki: Bana su hakikatler vahyolunmustur: "Cinden bir zumre (benim Kur'an okuyusumu) dinlemis de (soyle) soylemisler: "Bize, hakiki hayranlik veren bir Kur'an dinledik ki o, Hakk'a ve dogruya goturuyor..." (Cin 1-Cin'in sozu 15. ayette biter).
Buhari, Tefsir, Cinn 1, Ezan 105; Muslim, Salat 149, (449); Tirmizi, Tefsir, Cinn, (3320).

MUZZEMMIL SURESI

845 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) Muzzemmil suresinde gecen: "Ey (esvabina) burunen (habibim), gecenin birazi haric olmak uzere kalk, yarisi miktarinca, yahud ondan birazini eksilt. Yahut (o yarinin) uzerine (ilave edip) artir. Kur'an'i da acik acik tane tane oku..." (Muzzemmil 1- 4) ayetleri hakkinda su aciklamayi yapti: Bu ayeti, ayni surede yer alan: "...O, buna sizin takat getiremiyeceg'inizi bildig'i icin size karsi (ruhsat canibine) dondu. Artik Kur'an'dan kolay geleni okuyun..."(Muzzemmil 20) muteakip bir ayet neshetti."
Ibnu Abbas (radiyallahu anh) devamla, surede gecen: "Suphesiz gece kalkisi daha te'sirli ve o zaman okumak daha elverislidir" (6. ayet) mealindeki ayette gecen, "gece kalkisi"ndan murad, gecenin evvelidir. Boylece mana su oluyor: "Gecenin evvelinde kalkmak, gece namazi olarak Allah'in size farz kildigi ibadeti yerine getirmenize daha elverislidir." Bunun sebebi sudur: Insan bir kere uyudu mu, ne zaman uyanacagini bilemez.
"Suphesiz gece kalkisi daha tesirli ve o zaman okumak daha elverislidir" ayetinde gecen "okumak daha elverislidir"den maksada gelince "Kur'an'i anlamak, Kur'an'da fikih sahibi olmak" demektir. Ibnu Abbas, "Gunduzleyin seni uzun uzun alikoyacak isler var" (7. ayet) mealindeki ayeti de, "Kur'an okumaktan cokca uzak kalmak" seklinde anlamistir.
Ebu Davud, Salat 306, (1304).

846 - Bir baska rivayette soyle denir: Muzzemmil suresinin bas tarafi indigi zaman mu'minler, Ramazan ayindaki kalkislari gibi geceleri kalkarlardi. Bu hal surenin (ruhsat getiren) son kismi nazil oluncaya kadar devam etti."
Ebu Davud, Salat 206, (1305); (Ebu Davud'un bazi tanzimlerinde bu hadisler Kiyamu'l-Leyl basligi altinda kaydedilmistir.)

MUDDESSIR SURESI

847 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), (Muddessir suresinin, "Onu sarp bir yokusa sardiracagim" mealindeki 17. ayetinde gecen (sarp yokus) kelimesini "Atesten bir dagdir, kafir ona yetmis yilda cikar, ciktiktan sonra tekrar yetmis yilda cehenneme geri iner. Boylece cehennemde ebediyyen azab ceker" diye aciklamistir."

848 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Yahudilerden bir kismi, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in bazi ashabina: "Peygamberiniz, cehennem bekcilerinin sayisini biliyor mu?" diye sordular. Onlar:
"- Simdilik bilmiyoruz, kendisinden soralim!" diye cevap verdiler. Iclerinden biri Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelerek:
"- Ey Muhammed! Bugun ashabina galebe calindi" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
" Ne ile, nasil galebe caldilar?" diye sordu.
"- Yahudiler, dedi, onlara: "Peygamberiniz cehennem bekcilerinin sayisini biliyor mu?" diye sordu.
" Peki ne cevap verdiler?"
"- Simdilik bilmiyoruz, peygamberimizden soralim" dediler. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
" Bir kavme bilmedigi sey sorulursa, onlar da: "Bilmiyoruz, peygamberimize soralim deseler bu onlara galebe calmak mi sayilir hic? Fakat Yahudiler peygamberlerine (olmayacak sey sormuslar): "Bize aciktan aciga Allah'i goster" demislerdi. O Allah dusmanlarini bana getirin. Ben de onlara cennetin beyaz topragindan sorayim." dedi.
Yahudiler geldiler ve:"- Ey Ebu'l-Kasim, cehennemin bekcileri kac tanedir?" dediler. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) parmaklariyla bir on, bir de dokuz gostererek "19" dedi.
"- Evet!" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da onlara:
" Pekala cennetin topragi nasildir?" diye sordu. Bir ara sustular. Sonra:
"- Ey Ebu'l-Kasim, bize sen soyle!" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"- Beyaz undan yapilmis ekmektir."
Tirmizi, Tefsir, Muddessir, (3324).

849 - Hz. Enes (radiyallahu anh), Muddessir suresinin 56. ayetinde gecen, "O kendisinden korkulmaya daha layik, bagislamaya daha ehildir" ifadesini Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in soyle tefsir ettigini belirtir: "Cenàb-i Hakk (burada) buyuruyor ki: "Ben korkulmaya layigim, kim benden korkarsa kendine bir baska ilah edinmesin, onu affetmeye de ben ehilim, (bir baskasi affedemez)".
Tirmizi, Tefsir, Muddessir, (3325); Ibnu Mace, Zuhd 35, (4299).

KIYAMET SURESI

850 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Ey Muhammed! Cebrail sana Kur'an okurken, unutmamak icin acele edip onunla beraber soyleme (sadece dinle)" (Kiyamet 16) mealindeki ayet hakkinda su aciklamayi yapti: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) vahiy geldigi zaman buyuk bir siddet (ve agirlik) hissederdi. Bunun tesiriyle dudaklarini kimildatirdi. Bunun uzerine su ayet indi. (mealen): "(Ey Muhammed, Cebrail sana Kur'an okurken acele edip onunla beraber soyleme (sadece dinle). Onu toplamak ve okutmak bize aittir" (Kiyamet 16).
Ibnu Abbas devamla der ki: "Ayette gecen "onun toplanmasi" tabirinden murad "(yeni nazil olan) ayetin Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in kalbinde toplanmasi, yerlesmesi, sonra da Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) tarafindan okunmasidir." "Biz vahyi okudugumuz zaman, sen onun kiraatine uy" (18. ayet) ayetinde de, "Dinle ve sus, sonra onu sana biz okuturuz" denmektedir.
Bu vahiyden sonra, Cibril (aleyhisselam) vahiyle gelince, sadece dinlerdi. Cibril gidince yeni gelen vahyi, kendisine nasil okunmus ise, oylece okurdu."
Buhari, Tefsir, Kiyamet 1, 2, Bed'u'l-Vahy 4, Fedailu'l-Kur'àn 28, Tevhid 43; Muslim, Salat 147, (448); Tirmizi, Tefsir, Kiyamet, (3326); Nesai, Salat 37, (2,149,159).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:29
MURSELAT SURESI

851 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), Murselat suresinde gecen: "O (ates), her biri sanki bir kasr (buyuklugunde) kivilcim atar" (32. ayet) mealindeki ayet hakkinda sunu soyledi: "Biz kis icin uc zira' boyunda veya daha kucuk odun toplar, bunlara: "kasr" derdik.
Ibnu Abbas: Muteakiben gelen ayetinde gecen kelimesini de "Gemi halatlaridir, (kuvvetli olmalari icin) insanlarin belleri kalinligina ulasacak kadar kat kat edilmis kalin halatlar" diye aciklamistir.
Buhari, Tefsir, Murselat 2.

AMME SURESI

852 - Ikrime (merhum), Amme suresinde gecen "(Muttakiler icin)... dolu kadehler (vardir)"(34. ayet) ayetini "mutemadiyen dolu kalan" diye aciklamistir.
Buhari, Menakibu'l-Ensar, 26.

ABESE

853 - Urve anlatiyor: "Hz. Aise (radiyallahu anha) buyurdu ki: Abese ve Tevella suresi ama olan Ibnu Umm-i Mektum hakkinda nazil oldu. Soyle ki: Bir gun Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in yanina geldi ve: "Ey Allah'in Resulu beni irsad et"diye talebde bulunmaya basladi. O sira Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yaninda musriklerin buyuklerinden biri vardi. Ibnu Umm-i Mektum'a cevap vermedi, o israr edince ondan yuzunu ceviriyor, oburune yoneliyor ve: "(Tevhid uzerine) soylediklerimde bir beis goruyor musun?" diye soruyordu. Musrik: "Hayir!" diye cevap vermisti. Iste sure bunun uzerine indi."
Tirmizi, Tefsir, Abese, (3328); Muvatta, Kur'an 4, (1, 203).

854 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizler kiyamet gunu ayakkabisiz, ciplak ve sunnetsiz olarak hasir meydaninda toplanacaksiniz. "
Bu aciklama uzerine bir kadin sordu:
"- (Bu durumda) birbirimizin avret yerlerini gormez miyiz?"
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (Abese suresinde gecen bir ayetle cevap verdi):
" Ey kadin! "O gun herkesin kendine yeter derdi vardir" (37. ayet).
Tirmizi, Tefsir, Abese, (3329).

KUVVIRET (TEKVIR) SURESI

855 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kiyameti gozuyle gorur gibi olmaktan hoslanan kimse (su sureleri okusun): "Ize's-Semsu Kuvviret'; "Ize's-Semau'n-fetarat'; "Ize's-Semau'n-Sakkat."
Tirmizi, Tefsir, Tekvir, (859).

856 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Cocuklari diri olarak topraga gomen de gomulen de atestedir."
Ebu Davud; Sunnet,18, (4717).

MUTAFFIFÍN SURESI

857 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Kul bir hata yaptigi zaman kalbinde siyah bir iz meydana gelir. Eger kisi, o hatadan nefsini uzaklastirir, af taleb eder ve tevbede bulunursa kalbi cilalanarak (leke silinir). Bilakis, ayni gunahi islemeye devam ederse, kalpteki leke artirilir. Hatta bir zaman gelir, kalbi tamamen kaplar. Iste bu durum Cenab-i Hakk'in: "Bilakis, onlarin irtikab edegeldikleri, kalplerini paslandirmistir" (Mutaffifin 14) mealindeki ayette zikrettigi pasdir."
Tirmizi, Tefsir, Mutaffifin (3331); Ibnu Mace, Zuhd 29, (4244).

INSIKAK SURESI

858 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), Insikak suresinin 19. ayetinde gecen, "Bir tabakadan diger tabakaya bineceksiniz" mealindeki, (ayetini biraz farkli okuyup): "Burada muhatap Peygamberiniz (aleyhissalatu vesselam)'dir, O'nun bir halden bir baska hale gececegini belirtmektedir" demistir.
Buhari, Tefsir, Iza's-Semau'n-Sakkat (Insikak) 2.

BURUC SURESI

859 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: (Buruc suresinin), "Iclerinde burclari bulunan semaya, vaadedilen gune, sahidlik edene ve sahidlik edilene andolsun.."ayetlerinde (1-3) gecen "vaadedilen gun" den maksad kiyamet gunudur; "sahidlik edilen gun"den maksad arefe gunudur; "sahidlik eden"den maksad da cuma gunudur." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) devamla buyurdular ki: "Gunes, cumadan daha hayirli bir gun uzerine ne dogdu ne de batti. Onda bir an vardir ki, hayir duasi o ana rastlayan bir kulun duasi, mutlaka kabul edilir, bir serden sakinma (istiaze) talebinde bulunan kimse de mutlaka ondan sakindirilir. "
Tirmizi, Tefsir, Buruc, (3336).

SEBBAHA (A'LA) SURESI

860 - Ebu Zerr (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mescidde iken huzuruna girdim. Bana:
"- Ey Ebu Zerr mescide tahiyye (selam vermek) gerekir" buyurdu. Ben:
"- Mescide verilecek selam nedir?" diye sorunca:
" (Girince) kilacagin iki rek'at namazdir" dedi. Ben:
"- Ey Allah'in Resulu, Hz. Ibrahim ve Hz. Musa'nin suhuf1arinda olanlardan herhangi bir sey size indirildi mi?" diye sordum, su cevabi verdi:
" Ey Ebu Zerr! (Evet, su mealdeki ayetler indi deyip okudu[Only Registered Users Can See Links]
"Suphesiz iyi temizlenen ve Rabbinin adini zikredip de namaz kilan kimse umduguna erismistir. Belki siz dunya hayatini (ahiretten) ustun tutarsiniz. Halbuki ahiret daha hayirli, daha sureklidir. Suphesiz ki bunlar evvelki sahifelerde, Ibrahim ile
Musa'nin sahifelerinde de vardir" (A'la,14-19).
Ben tekrar sordum: "- Ey Allah'in Resulu, Hz. Ibrahim ve Hz. Musa (aleyhimasselam)'nin suhuflarinda ne vardi?"
" Bunlarda, dedi, hep ibretli seyler vardi. (mesela soyle denmisti): "Olumu gorup bildigi halde gamsiz-kedersiz yasayana sasarim. Cehenneme kesinlikle inandigi halde gulene sasarim. Icinde yasayanlarla birlikte dunyanin devamli degistigini gorup de ondan tatmin bulana sasarim. Kadere inanip da (haram-helal ayirimi yapmadan hirsla mal pesinde) yorulana sasarim. Ahiret hesabina inanip da o maksadla calismayana sasarim."
Rezin ilavesidir, ed-Durru'l-Mensurda (6, 341) daha uzun olarak kaydedilmistir.

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:29
FECR SURESI

861 - Imran Ibnu'l-Husayn (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a (Fecr suresinin bas tarafinda gecen) "tek" ve "cift" tabiriyle ne kastedildigi sorulmustu, su cevabi verdi:
"Bunlar namazlardir. (Bildiginiz gibi) bazisi cifttir, bazisi da tektir."
Tirniizi, Tefsir, Fecr, (3339).

SEMS SURESI

862 - Abdullah Ibnu Zem'a (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ben birgun Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i bir hutbe sirasinda dinledim. (Sems suresinde zikri gecen) deveden ve onu bogazlayandan bahsediyordu. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz soyle demislerdir:
"(Ayette gecen)"En azgini ileri atildi" yani: "Deveyi oldurmek uzere kaba, guclu ve kavmi icinde Ebu Zem'a gibi destegi olan bir adam firlayip (deveyi oldurdu)."
Sonra Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in (bu meseleyi birakarak) kadinlarla ilgili seylerden bahsetmeye basladigini isitim. Buyurdular ki: "Sizden biri hangi dusunceyle hanimini kole dovercesine dovmeye tevessul eder? Aksam olunca ayni yatakta beraber yatmayacaklar mi?"
Ravi devamla der ki: "Sonra Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cemaate yonelerek seslice yellenen kimseye gulenlere nasihatte bulundu ve: "Onun bu yaptigina niye guluyorsunuz!" diyerek (gulmeyi yasakladi).
Buhari, Tefsir, Sems 1, Enbiya 17, Nikah 93, Edeb 43; Muslim, Cennet, (2855); Tirmizi, Tefsir, (3340).

DUHA SURESI

863 - Cundeb Ibnu Sufyan el-Beceli (radiyallahu anh) anlatiyor:
Resulullah (aleyhissalatu vessselam) hastalanmisti, bir veya iki gece kalkamadi. Bir kadin gelerek:
"- Ey Muhammed, umid ederim ki, seytanin seni terketmistir, zira iki veya uc gecedir sana geldigini gormedim" dedi. Bunun uzerine su ayet nazil oldu. (mealen): "Andolsun kusluk vaktine, (insanlarin) sukuna vardigi dem geceye ki, (Habibim) Rabbin seni terketmedi, sana darilmadi da" (Duha 1-3).

864 - Bir rivayette soyle gelmistir: "Cibril (aleyhisselam) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a vahiy getirmede gecikmisti. Musrikler:
"Muhammed'e artik veda edildi (ebediyyen terkedildi)" dediler. Bunun uzerine (Duha suresi) nazil oldu."
Buhari, Tefsir, Duha 2, Teheccud 4, Fedailu'l-Kur'an 1; Muslim, Cihad 114, (1797); Tirmizi, Tefsir, Duha, (3342).

IKRA' (ALAK) SURESI

865 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namaz kilarken Ebu Cehil gelip, hiddetle:
"Ben seni bundan yasaklamadim mi? Ben seni bundan yasaklamadim mi? Ben seni bundan yasaklamadim mi?" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) namazdan cikip, Ebu Cehil'i (davranisi sebebiyle) sertce azarladi. Bunun uzerine Ebu Cehil:
"Biliyorsun ki Mekke'de adami en cok olan benim (bana baskin cikmaya gucun yetmez)" dedi. Onun bu sozune mukabil Cenab-i Hakk su ayeti inzal buyurdu: "Haydi meclisini cagirsin, biz de zebanileri cagiririz" (Alak 17-18.)
Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) der ki: "Allah'a kasem olsun adamlarini cagirsaydi, herifi, Allah'in zebanileri aninda yakalayacaklardi."
Tirmizi, Tefsir, Ikra (Alak), (3346); Muslim, Sifatu'l-Munafikin 38 (2797).

KADR SURESI

866 - Imam Malik in Muvatta'da kaydina gore su rivayet kendine ulasmistir:
"Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e ummetinin omru gosterilmis. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), onceki ummetlerin omrune nisbetle kisa oldugu icin, amelde onlarin uzun omurde islediklerine yetisemezler diye bu omru kisa bulmus. Bunun uzerine Cenab-i Hakk bin aydan hayirli olan Kadir Gecesi'ni vermistir."
Muvatta, I'tikaf 15, (1, 321).

867 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a Kadir gecesi (Ramazan'in neresinde?) diye sorulmustu.
"O, Ramazan'in tamaminda!" diye cevap verdi."
Ebu Davud, Salat, 324, ( 1387).

868 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in ashabindan bazilarina (radiyallahu anhum), ruyalarinda, Kadir gecesinin Ramazan'in son yedisinde oldugu gosterildi. Ruyalari kendisine anlatilinca Efendimiz (aleyhissalatu vesselam): "Goruyorum ki, ruyaniz son yediye tetabuk etmektedir. Oyleyse, Kadir gecesini aramak isteyen son yedide arasin" buyurdu."
Buhari, Teheccud 21, Leyletu'l-Kadr 2; Muslim, Siyam 205, (1165); Muvatta, I'tikaf 14, (1, 321); (Tirmizi'de bulunamamistir).

869 - Buhari'nin Hz. Aise'den kaydettigi bir rivayette, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle demistir: "Kadir gecesini, Ramazan'in son onunda arayin".
Buhari, Leyletu'l-Kadr 3; Tirmizi, Savm 72, (792).

870 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kadir gecesi bana (bugun ruyamda) gosterildi, (su anda hangisi oldugunu unuttum). O gecenin sabahinda kendimi su ve toprak icinde secde eder buldum." Derken hava bozdu, yagmur basladi. Zaten mescid cardak seklindeydi (ustu agac dallariyla ortulu idi). Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in burnu (alni) uzerinde ve burun yumusaklarinda su ve toprak bulasigini gordum. O gun Ramazan'in yirmi birinci sabahiydi."
Buhari, Leyletu'l-Kadr 1, 13; Muslim, Siyam 215, (1165); Ebu Davud, Salat 320, (1382-1383) Veya Ramazan 3; Ibnu Mace Savm, 56, (1766); Muvatta, I'tikaf 9 (1, 319).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:30
871 - Abdurrahman Ibnu Ubeyd es-Sunabihi Hz. Bilal-i Habesi (radiyallahu anh)'den nakledilen su hadisi rivayet eder: Hz. Bilal, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in Kadir gecesi hakkinda soyle soyledigini isitmistir: "O, son ondan yedinin ilkidir: Yani yirmi ucuncu gece."
(Buhari'de bulunamamistir).

872 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Kadir gecesini (Ramazan'in) yirmi dordunde arayiniz" buyurdu.
Buhari, Leyletu'l-Kadr 3. (Muslim'de bulunamadi.).

873 - Zirr Ibnu Hubeys anlatiyor:
"Ubey Ibnu Ka'b (radiyallahu anh)'a dedim ki, "Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh): "Butun sene geceleri kalkan kimse Kadir gecesine tesaduf edebilir diyormus (ne dersiniz?)." Bana su cevabi verdi: "Kendisinden baska ilah olmayan Zat-i Zulcelal'e yemin olsun, Kadir gecesi Ramazan ayindadir. Ve o gece, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in bize kalkmamizi emrettigi gecedir, o da yirmi yedinci gecedir. Bunun emaresi, o gecenin sabahinda gunesin beyaz ve isinsiz olarak dogmasidir."
Muslim, Musafirin 179. (762).

874 - Yusuf Ibnu Sa'd anlatiyor:
"Hasan Ibnu Ali (radiyallahu anhuma), Hz. Muaviye'ye biat ettikten sonra, bir adam yanina gelip: "Mu'minlerin yuzunu kara ettin (veya: Ey mu'minlerin yuzunu karartan adam) (diye ofkesini) dile getirdi. Hz. Huseyin (radiyallahu anh) adama (tatlilikla mukabele etti):
"- Allah'in rahmetine banasica, niye boyle siddetli cikisiyorsun. Nitekim Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Beni Umeyye'yi (sagken ruyasinda, tek tek halife olup)minbere cikmis gordu. Bu onu uzmustu ki su ayetler indi: "Biz sana Kevser'i verdik" (Kevser 1).
"Biz onu sana Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin (o buyuk fazilet ve serefini) sana bildiren nedir? Kadir gecesi bin aydan hayirlidir (Bu gece senden sonra Beni Umeyye'nin saltanat surecegi) bin aydan hayirlidir."
Kasim Ibnu'l-Fadl (merhum der ki: "Beni Umeyye'nin iktidar muddetlerini ay olarak saydik, tam bin aydi, ne fazla ne eksik."
Tirmizi, Tefsir,Kadr, (3347).

ZELZELE (ZILZAL) SURESI

875 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor:
"Bir adam Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek, "Bana cami (ozlu) bir sure ogret" talebinde bulundu. Peygamberimiz (aleyhissalatu vesselam) de ona Iza Zulzilet suresini ogretti. (Tà'lim isi bitince) adam sunu soyledi:
"- Seni hakla gonderen Zat'a yemin olsun (buradaki ameller bana yeter), buna asla baska bir (amel) ilave etmeyecegim."
Adam ayrilir ayrilmaz Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Adamcagiz kurtuldu!" dedi ve bu sozu iki kere tekrar etti."
EbuDavud, Ramazan 9, Salat 326, (1399).

876 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
- "Iza Zulzilet" suresi Kur'an-i Kerim'in dortte birine denktir. "
Tirmizi, Fedailu'l-Kur'an 10, (2897).

877 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'dan rivayet edildigine gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustur:
"Iza Zulzilet suresi Kur'an-i Kerim'in yarisina denktir. Kul huvallahu ahad (Ihlas) suresi Kur'an-i Kerim'in ucte birine denktir. Kul ya eyyuhe'l Kafirun suresi de Kur'an-i Kerim'in dortte birine denktir."
Tirmizi, Fedailu'l-Kur'an 10, (2896).

878 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz: "(Arz) o gun Rabbinin ona vahyetmesiyle haberlerini anlatir" mealindeki ayeti okudu ve:
"Arzin anlatacagi haberleri nelerdir, biliyor musunuz?" diye sordu. Yanindakiler:
"Allah ve Resulu bilir!"diye cevap verdiler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) acikladi:
" Bu haber, kadin ve erkek her kulun arz uzerinde islemis olduklari amellere sahidlik etmesidir. Her kul icin arz: "Su ayda, su gunde, su su islemi yapti" diyecektir."
Tirmizi, Kiyamet 8, (2431), Tefsir, Zilzal, (3350).

TEKASUR SURESI

879 - Hz. Zubeyr (radiyallahu anh)'in anlattigina gore Tekasur suresinde gecen: "Andolsun o gun elbet ve elbet nimet(ler)den hesaba cekileceksiniz" (8. ayet), ayeti ile ilgili olarak Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e soyle demistir:
"Ey Allah'in Resulu! (yeyip ictigimiz) hurma ve su olan iki siyahtan ibaretken hangi nimetlerden hesaba cekilecegiz?"
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su cevabi verir:
"O, mutlaka olacak!"
Tirmizi, Tefsir, Tekasur, (3354); Ibnu Mace, Zuhd, 12 (4158).

880 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Kulun, kiyamet gunu, hesaba cekilecegi ilk sey (mazhar oldugu) nimettir. Kendisine: "Bedenine sihhat vermedik mi, soguk sudan icirmedik mi?" denecektir."
Tirmizi, Tesfir, (3355).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:30
ERAEYTE (MAUN) SURESI

881 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) demistir ki: "Biz, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda tencere, kova gibi esyalari ariyeten vermeyi (Maun suresinde zikri gecen) yardim (maun) addederdik."
EbuDavud, Zekat 32, (1657).

KEVSER SURESI

882 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun mescidde iken hafif bir uyku kestirmesi yapti, sonra gulerek basini kaldirdi. Kendisine:
"Ey Allah'in Resulu, nicin guluyorsunuz?" diye sorulunca:
" Bana az once su sure nazil oldu" deyip besmele cekti, sonuna kadar Kevser suresini okudu:
"Bismillahirrahmanirrahim, Ey Muhammed! Dogrusu sana pek cok nimet vermisizdir. Oyleyse Rabbin icin namaz kil, kurban kes. Dogrusu adi sani ortadan kalkacak olan, sana kin tutan kimsedir" (Kevser 1-3).
Resulullah kiraati tamamlayinca sordu:
"Kevser'in ne oldugunu biliyor musunuz?"
Biz: "- Allah ve Resulu bilir" dedik.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) acikladi: "Bu bir nehirdir. Rabbim onu bana vadetmistir. O nehir uzerinde pek cok hayirlar var. Bu bir havuzdur da. Kiyamet gunu ummetim onun basinda (su icmek uzere) toplanacak. Bu havuzdaki masrapalar gokteki yildizlar kadar coktur. Derken iclerinden bir kul cikarilip atilacak. Ben mudahale edip: "Ey Rabbim (onu niye atiyorsun) o benim ummetimdendir?" diyecegim. Ancak Cenab-i Hakk: "Bunlar senden sonra ne bid'atler islediler senin haberin yok" diyecek."
Buhari, Tefsir, Inna a'taynake'l-kevser 1, Rikak 53, Muslim, Salat 53, (400); Tirmizi,Tefsir, Kevser (3357), Ebu Davud, Sunnet 26, (4747, 4748); Nesai, Salat 21, (2,133,134).

883 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Kureys soyle dedikodu yapmisti: "Muhammed'in erkek evladi yok. Bir oldu mu arkasi kesildi demektir." Bunun uzerine Cenab-i Hakk, Kevser suresini (sonuncu ayet olan): "Asil arkasi kesik olan sana kin tutandir"a kadar inzal buyurdu."
Rezin'in ilavesidir.

NASR SURESI

884 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Iza cae nasrullahi ve'l-feth" suresi Kur'an-i Kerim'in dortte birine denktir."
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 10, (2897).

885 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh) beni Bedir seyhleri ile birlikte (sohbet ve istisare meclislerine) aliyordu. Bu hal, sanki, birilerinin agrina gitmisti: "Bunu niye bizimle birlikte cemaate aliyorsun, bizim onun kadar oglanlarimiz var?" diye Hz. Omer'e tarizde bulundu. Hz. Omer kendilerine: "Onun kimlerden oldugunu biliyorsunuz" diye cevap ver(ip gecistir)di.
Bir gun beni cagirip yine onlarla birlikte meclise aldi. Bu sefer, sirf beni(m liyakatimi) onlara gostermek icin beni cagirdigini anlamistim. Hz. Omer (radiyallahu anh): "Cenab-i Hakk'in Iza cae nasrullah ve'l-feth (Nasr 1) kavl-i serifi hakkinda ne dersiniz?" diye sordu. Cemaatten bazilari:
"- Yardima ve fethe mazhar oldugumuz zaman Allah'a hamdetmek ve istigfarda bulunmakla emrolunduk" diye cevap verdi. Bazilari hicbir sey soylemedi.
Hz.Omer (radiyallahu anh) bana yonelerek:
"Ey Ibnu Abbas, sen de mi boyle soyluyorsun?" dedi. Ben:
"Hayir" dedim ve sustum. Hz. Omer:
"Oyleyse soyle, sen ne diyorsun?" diye bana soz verdi.
Ben su aciklamayi yaptim:
"- Bu sure Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ecelidir, kendisine bu sure ile haber verilmistir. Bu surede Cenab-i Hakk (Resulune soyle demistir): "Allah'in nusreti ve fethi geldigi zaman, bil ki bu senin ecelinin artik yakinligina alamettir. Oyle ise hamdederek Rabbini tesbih et ve ona istigfàrda bulun. O tevbeleri kabul edicidir."
Bu yorumun uzerine Hz. Omer: "Bundan ben de senin soyledigini anliyorum" dedi.
Buhari, Tesfir 4, Menakib 25, Megazi 50, 85; Tirmizi, Tefsir, Feth (Nasr) 3359.

IHLAS SURESI

886 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (bir gun) ashabina: "Sizden biri bir gecede Kur'an-i Kerim'in uctebirini okumaktan aciz midir?" diye sordu.
" Buna hangimiz guc yetirebilir?" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
" Allahu Ahad, Allahu's-Samed (Ihlas suresi) Kur'an'in uctebiridir" buyurdu.
Buhari, Fedailu'l-Kur'an 13, Tevhid 1; Muslim, Musafirin 259, (811); Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 11, (2898); Nesai, Iftihah 69, (2,171); Muvatta, Kur'an 17, 19 (1, 208); Ebu Davud, Vitr 18, Salat 353, (1961); Ibnu Mace, Edeb 52, (3787, 3788, 3789).

887 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir kimse (ihlas suresini kastederek): "Ey Allah'in Resulu, ben bu sureyi seviyorum" dedi.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Onu sevmen seni cennete sokacaktir" dedi.
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 11, (2903).

888 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Kim Kul huvallahu ahad suresini gunde iki yuz sefer okursa, uzerindeki kul borcu haric, elli yillik gunah (amel defterinden) silinir."
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 10, (2900).

889 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim yataginda uyumak isteyince, sag tarafinin ustune yatar, sonra da Kul huvallahu ahad'i yuz kere okursa, Rab Teala kiyamet gunu kendisine: "Sagin uzerinde cennete gir" diyecektir.
Tirmizi, Sevabu'1-Kur'an 10, (2900).

890 - Ubey Ibnu Ka'b (radiyallahu anh) anlatiyor: "Musrikler, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e:
"Rabbini bize tavsif et (tanit)!" dediler. Bunun uzerine Ihlas suresi indi.
"De ki: O, Allah'dir, bir tekdir. O Allah'tir, sameddir (hicbir seye muhtac degil, her sey O'na muhtac). Dogurmamistir, dogurulmamistir. Hicbir sey O'nun dengi (ve benzeri) degildir" (1-4).
Ubey (radiyallahu anh) bu surede gecen bazi tabirleri soyle acikladi: "Samed, dogurmayan ve dogurulmayan demektir, cunku dogan her sey mutlaka olecektir. Olen her seye varis olunacaktir. Allah ise ne olur, ne de O'na varis olunur.
"Hicbir sey O'nun dengi (ve benzeri) deg'ildir" ayeti de O'na bir benzer, bir denk olmadigini, Allah'a benzeyen hicbir sey bulunmadigini ifade eder."
Tirmizi, Tefsir, Ihlas, 3361, 3362).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:30
891 - Ebu Vail (rahimehullah) demistir ki: "Samed, efendilikte son mertebeye ulasan efendidir."
Buhari, Tefsir, Ihlas 2.

892 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah Teala Hazretleri diyor ki:
"Ademoglu bana setmediyor (hakkimda munasib olmayan soz sarfediyor). Ancak bu ona yakismaz. Ademoglu beni tekzib ediyor, ancak beni tekzib etmek ona yakismaz. Bana ettigi setme gelince: "Bu, onun, bana evlad nisbet etmesidir. Tekzibine gelince, bu onun 'Allah, yarattigi gibi beni tekrar diriltmeyecek' demesidir. Halbuki, ikinci sefer tekrar diriltmek bana, yoktan var etmeye nazaran zor gelecek bir is degildir."
Buhari, Tefsir 1, Bed'u'l-Halk 1; Nesai, Cenaiz 117, (4,112).

893 - Yine Buhari ve Nesai'de kaydedilen bir diger rivayette: "Bana olan setmi: "Allah kendisine cocuk edindi" demesidir. Halbuki ben bir tekim, samedim, dogurmayan, dogurulmayan, hicbir misli bulunmayanim."

MUAVVIZETEYN SURELERI

894 - Ukbe Ibnu Amir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bu gece indirilen ayetler var ya, onlar gibisi hic gorulmemistir: Kul euzu bi-rabbi'l-felak ve Kul euzu bi-rabbi'n-nas sureleri".
Muslim, Misafirin 264, (814); Tirmizi, Sevabu'1-Kur'an 12, (2904), Tefsir, Muavvizateyn, (3364); Ebu Davud, Salat 354, (1462,1463); Nesai, Istiaze 1, (8, 251-254).

895 - Ukbe Ibnu Amir (radiyallahu anh) Tirmizi'de gelen bir rivayette der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bana, her namazin arkasindan Muavvizeteyn'i okumami emretti."
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 12 (2905).

896 - Abdullah Ibnu Hubeyb (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hafif bir yagmur ve karanliga maruz kalmistik. Bize namaz kildirsin diye Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i bekledik." (Ravi der ki; Abdullah Ibnu Hubeyb su manada birseyler daha soyledi: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cikti ve:
" Soyle !" dedi. Ben: "- Ne soyliyeyim?" diye sordum. Bunun uzerine;
" Aksama ve sabaha erince Kul huvallahu ahad ve Muavvizeteyn surelerini ucer kere oku. Bu sana, her seye karsi yeterlidir" dedi.
Nesai, Isti'aze 1, (8, 250-253).

897 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana: "Ey Cabir oku!" dedi. Ben:
"Annem babam sana kurban olsun, ne okuyayim?" diye sordum. Bunun uzerine:
" Kul euzu bi-rabbi'l-felak ve KuI euzu bi-rabbi'n-nas surelerini oku!" dedi. Ben de onlari okudum. Resulullah ilaveten:
" Bu iki sureyi oku, bunlar gibisini asla okuyamiyacaksin!"dedi.
Nesai, Istiaze 1, (8, 254).

898 - Zirr Ibnu Hubeys anlatiyor: "Ubey Ibnu Ka'b (radiyallahu anh)'a Muavvizeteyn hakkinda sorarak dedim ki:
"Ey Ebu'l-Munzir! Kardesim Ibnu Mes'ud soyle soyle diyor?"
Bana su cevabi verdi: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a sordum. Cevaben:
"Bana: "Soyle!" dendi, ben de soyledim" dedi. Biz Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyledigi sekilde soyluyoruz."
Buhari, Tefsir, Kul euzu bi-rabbi'l-felak 1.

899 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (bir gun) Ay'a bakarak: "Ey Aise, sunun serrinden Allah'a sigin. Bu, (ayet-i kerimede gecen) gasiktir. (Ayet): "Kayboldugu zaman Ay'in serrinden..." demektir."
Tirmizi, Tefsir, Muavvizateyn, (3363).

900 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Seytan insanoglunun kalbinin uzerinde tunemis vaziyette bekler. Allah'i zikredince siner, cekilir, gaflet etse vesvese verir."
Buhari, Tefsir, Kul euzu bi-rabbi'n-nas 1.

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:31
TILAVETE TESVIK

901 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Su Kur'an'i muhafazaya itina gosterin. Muhammed'in nefsini kudret elinde tutan Zat-i Zulcelal ‚ kasem olsun Kur'an-i Kerim'in (hafizalardan) kacmasi, develerin baglarindan bosanip kacmasindan daha kolaydir."
Buhari, Fedailu'1-Kur'an 23; Muslim, Salatu'l-Musafirin 231 (791).

902 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) Resulullah'in soyle soyledigini rivayet etmistir:
"Kur'an-i Kerim'i ezberlemis olan kimse, bagli devesi olan kimse gibidir, bu adam devesine itina gosterirse onu elinde tutar, saliverirse deve ceker gider."
Buhari, Fedailu'l-Kur'an 23; Muslim, Salatu'l-Musafirin 226, (789); Muvatta, Kur'an, 4, (1,202); Nesai,Salat 37, (2,154).

903 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Aramizda bedevi ve gayr-i Araplarin da bulundugu bir cemaatte Kur'an okuyorduk. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanimiza geldi.
"Okuyun, dedi. Her okuyus guzeldir. Oyle kimseler gelecek ki, onlar, Kur'an'in kelime ve lafizlarini, ok yapilacak cubugun duzlenmesi gibi duzleyecekler. Ondan elde edilecek ucreti ahirete birakmayip dunyada alacaklar."
Ebu Davud, Salat 139, (830).

TILAVET ADABI

904 - Bera (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdu:
"Kur'an-i Kerim'i sesinizle guzellestirin."
Ebu Davud, Salat 355, (1468); Nesai,Salat 83, (2,179,180); Ibnu Mace, Ikamet 176, (1342).
Derim ki: Buhari, bu rivayeti Sahih'inin sonunda bab basliginda (tercumede) kaydetmistir (Tevhid 52). "Kur'an'in sesle tezyininden maksad, kiraat sirasinda sesin yukseltilmesidir (Dogruyu Allah bilir).

905 - Huzeyfe (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Kur'an'i Arap lahn'i ve Arap sesleri uzere okuyun. Sakin ha ehl-i ask ve ehl-i kitabeyn'in lahn'i uzere okumayin. Bilesiniz, benden sonra bir kavm gelecek ki, onlar Kur'an'i okurken, sarki ve matem tercii gibi terci' ile okuyacaklar. Onlarin (imanlari laftadir) girtlaklarindan ote gecmez. KaIbleri fitne ve fesada ugramistir. Boylelerinden hoslanan kimselerin kalpleri de fitne ve fesad icindedir."
Rezin rivayet etmistir. (Suyuti, Camiu's-Sagirde kaydeder (Feyzu'l-Kadir 2, 65).

906 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mescidde i'tikaf'a girmisti. Cemaatin Kur'an'i cehri olarak okuduklarini isitti. Perdeyi aralayip soyle seslendi:
"Bilin ki, herkes Rabbine hususi sekilde munacaatta bulunuyor, bir birinizi (seslerinizle) rahatsiz etmeyin. Biriniz okurken (veya namazda iken) digerinin kiraatini bastirmasin."
Ebu Davud, Salat 315, (1332).

907 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Bir gece bir adam kalkip yuksek sesle Kur'an okudu. Sabah olunca, Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "(Su kimseye Allah rahmet buyursun) iskat etmis oldugum bir ayeti bana hatirlatmis oldu" dedi."
Buhari, Sehadat 11, Fedailu'l-Kur'an 26; Muslim, Musafirin 225, (788); Ebu Davud, Salat 315, (1331).

908 - Ummu Hani (radiyallahu anha) anlatiyor: "Ben evimin daminda otururken Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in kiraatini isitirdim."
Nesai, Iftihah 81, (2,179); Ibnu Mace, Ikamet 179, (1349).

909 - Abdullah Ibnu Ebi Kays anlatiyor: "Hz. Aise'ye, "Resulullah'in geceleyin kiraati nasildi? gizli mi okurdu, sesli mi okurdu?" diye sordum. Bana:
" Her iki sekilde de okurdu: Bazan gizli, bazan sesli!" diye cevap verdi. Ben: "Bu iste genislik yapan Allah'a hamdolsun" dedim..
Tirmizi, Salat 330, (449), Sevabu'l-Kur'an 23, (2925); Ebu Davud, Salat, 343, (1437); Nesai, Salatu'l-Leyl 23, (3, 224); Tirmizi hadise: "Hasen-sahih" demistir.

910 - Katade (merhum) anlatiyor: "Hz. Enes (radiyallahu anh)'e Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in kiraatindan sordum. Su cevabi verdi: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) medleri (uzun heceleri) uzatirdi." Sonra ornek olarak Bismillahirrahmanirrahim'i okudu ve uzatilacak yerleri belirgin sekilde uzatti: Bismillaahi'yi uzatti, er-rahmaan'i uzatti, er rahiim'i uzatti."
Buhari, Fedaili'1-Kur'an 42, 29; Ebu Davud, Salat 355, (1465).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:31
911 - Ummu Seleme (radiyallahu anha)'den, "Onun Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in kiraatini acik bir sekilde harf harf tavsif ettigi rivayet edilmistir."
Tirmizi, Sevabu'I-Kur'an 23, (2924); Ebu Davud, Salat 335, (1456); NesaI, Salat 83, (2,181).

912 - Abdullah Ibnu Mugaffel (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i devesinin ustunde Feth suresini okurken gordum. Sureyi terci' uzere okuyordu."
Buhari, Fedailu'l-Kur'an 24, 30, Megazi 48, Tefsir, Feth 1, Tevhid 50; Muslim, Musafirin 237, (794); Ebu Davud, Salat 355, (1467).

913 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anilatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Bismillahirrahmanirrahim, elhamdu lillahi rabbilalemin diye Fatiha suresini ayet ayet tertil uzere okurdu."
Rezin ilavesidir.

914 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana:
" Kur'an'i bana oku!" dedi. Ben (hayretle): "- Sana indirilmis bulunan Kur'an'i mi sana okuyayim?" diye sordum. Bana:
" Evet, ben onu kendimden baskasindan dinlemeyi seviyorum!" dedi.
Ben de ona Nisa suresini okumaya basladim. Ne zaman ki, "Her ummete her sahid getirdigimiz ve ey Muhammed, seni de bunlara sahid getirdigimiz vakit durumlari nasil olacak?" mealindeki ayete (41. ayet) geldim.
" Dur!"dedi. Durdum ve donup Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a baktim. Bir de ne goreyim, iki gozunden de yaslar akiyordu."
Buhari, Fedailu'l-Kur'an 32, 33, 35; Muslim, Musafirin 247, (700); Tirmizi, Tefsir, Nisa, (3027, 3028); Ebu Davud, Ilm 13, (3668).

915 - Esma (radiyallahu anha) anlatiyor: "Seleften hic kimse Kur'an-i Kerim'in tilaveti sirasinda bayilip dusmezdi. Onlar aglarlar ve urperirlerdi. Sonra bedenleri ve kalpleri zikrullah icin yumusardi."
Rezin ilavesidir. (Bagavi Tefsiri'nden alinmistir 7, 238).

916 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden kim Vettini ve'z-zeytuni suresini okuyup son ayeti olan: "Allah hakimlerin hakimi degil mi?" (8. ayet) ayetine gelince: "Evet, ben buna sehadet edenlerdenim" desin. Kim de La uksimu bi-yevmi'l-kiyame'yi okuyup son ayeti olan "(Butun bunlari yapan Allah) oluleri tekrar diriltmeye kadir degil midir?" (Kiyamet 40) ayetini de okudu mu: "Rabbimizin izzetine andolsun evet!" desin. Kim de Murselat suresini okuyup en sondaki, "Artik bundan sonra hangi soze inanacak onlar?" (50. ayet) ayetini de tamamladi mi: "Allahu Teala'ya inandik" desin."
(Ebu Davud, Salat 154, (887); Tirmizi, Tefsir, Tin, (3344), Hadis; Ebu Davud'da tam olarak, Tirmizi'de, "Ben buna sehadet edenlerdenim"e kadar olan kismi rivayet edilmistir.

917 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden biri geceleyin kalkinca Kur'an diline dolasip ne dedigini anlamamaya baslayinca hemen yatsin."
Muslim, Musafirin 223, (787); Ebu Davud, Salat 308, (1311).

918 - Huzeyfe (radiyallahu anh) soyle demistir: "Ey Kurra cemaati, dogru yolda gidin. Siz cok one gecmis kimselersiniz. Eger (dogru yoldan ayrilarak, ifrat ve tefritle), saga sola meyledecek olursaniz (kotulukte cok one gecmis bulunarak) buyuk bir dalalete dusmus olacaksiniz."
Buhari, I'tisam 2.

KUR'AN'I HIZB VE EVRAD KILMA

919 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As'in daha once zikri gecen: "Bana haber verildi ki sen gunduzleri oruc tutuyor, geceleri de namaz kiliyormussun, dogru mu?.." diye baslayan hadis bu konuya girer.

920 - Abdurrahman Ibnu Abdi'l-Kari (rahimehullah) anlatiyor: "Omer Ibnu'l-Hattab (radiyallahu anh)'in soyle soyledigini isittim: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Kim geceleyin hizbini veya hizbinden bir kismi okumadan uyursa bunu sabah namazi ile ogle namazi arasinda tamamlasin. Bu takdirde, sanki gece (mutad vaktinde) okumus gibi ayni Sevaba nail olur."
Muslim, Musafirin 142, (747); Muvatta, Kur'an 3, (1, 200); Tirmizi, Salat 20, (581); Ebu Davud, Salat 309, (1313).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:31
IHTILAFIN CEVAZI

921 - Omer Ibnu'l-Hattab (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hisam Ibnu Hakim Ibni Hizam'i, Furkan suresini farkli sekillerde okurken dinledim. Resulullah ( aleyhissalatu vesselam) bana bu sekillerden hicbiriyle okumamisti. Namazin icinde adamin uzerine atilacak oldum. Kendimi zorla zabtedip namazi bitirmesini bekledim. Selami verir vermez ridasindan tutup kendime dogru cektim ve: "Sana bu sureyi (boyle okumayi) kim ogretti?" diye sordum. Hisam: "Onu bana Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ogretti!" demez mi! (Tepem atti):
"- Yalan soyluyorsun, onu Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana da ogretti, ama senin okuduguna hic benzemiyor!" dedim. Adami derdest edip dogru Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a goturdum.
"- Ey Allah'in Resulu, dedim, bu adami Furkan suresini, bana hic okumadigin cok farkli sekillerde okuyor gordum!"
Resulullah, sukunetle: " Hele yakasini sal!" diye emretti ve ona donerek:
" Ey Hisam oku bakalim!" dedi. Hisam, kendisinden isittigim sekilde, sureyi yeniden okudu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana yonelerek:
" Evet, sure bu sekilde indirildi!" buyurdu. Sonra bana: " Ey Omer, dedi. Sen de oku!"
Ayni sureyi ben de, bana ogretmis oldugu sekilde okudum. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su aciklamayi yapti:
" Evet sure bu sekilde (de) nazil oldu. Biliniz ki, bu Kur'an yedi harf (sekil) uzere indirilmistir. Bunlardan hangisi kolayiniza gelirse onunla okuyun."
Buhari, Fedailu'l-Kur'an 5, 27, Husumat 4, Tevhid 53; Muslim, Musafirin 270, (818); Ebu Davud, Salat 357, (1475); TirmizI, Kira'at 2, (2944); NesaI, Salat 37, (2, 150-152); Muvatta, Kur'an 5, (1,102).

KUR'AN'IN TERTIBI BOLUMU KUR'AN'IN TERTIBI VE CEM'I

922 - Zeyd Ibnu Sabit (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh), (irtidad edenlere karsi yapilan) Yemame Savasi sirasinda beni cagirtti. Gittim. Yaninda Hz. Omer (radiyallahu anh) oturuyordu. Ebu Bekir bana:
"- Bak! Omer, bana gelip: "Kurra'nin da katilmis bulundugu Yemame savaslari siddetlendi. Ben her yerde kurralari tuketeceginden, onlarla birlikte Kur'an'in da cokca zayi olacagindan korkuyorum. Bu sebeple Kur'an'in cem'edilmesini emretmeni uygun goruyorum!" dedi. Ben kendisine:
"- Resulullah'in yapmadigi bir seyi nasil yaparim?" diye cevap verdim. Ancak Omer (radiyallahu anh):
"- Bunda hayir var!" diye israr etti. Ben her ne kadar bu meseleye yanasmak istemedi isem de Omer, taleb ve muracaatlarinin pesini birakmadi. Sonunda Allah, Omer'de aklini yatirdigi seye benim de aklimi yatirdi. Ben de meselenin geregine aynen Omer gibi inanmaya basladim."
Zeyd devamla der ki: "Ebu Bekir (radiyallahu anh) bana yonelerek sunu soyledi: "- Sen genc, akilli bir kimsesin, hic bir hususta sana karsi bir itimadsizligimiz yok. Ustelik sen Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a vahiy katipligi yaptin, nazil olan vahiyleri yazdin. Simdi Kur'an'in pesine dus ve onu cem'et!"
Zeyd (radiyallahu anh) der ki: "Allah'a yemin olsun, Ebu Bekir bana daglardan birini tasima vazifesi verse bu teklif ettigin isten daha agir gelmezdi. Kendisine itiraz ettim:
"- Siz, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yapmadigi bir seyi nasil yaparsiniz?" dedim. Ebu Bekir (radiyallahu anh) beni ikna icin:
"- Vallahi bu, hayirli bir istir!" dedi, taleb ve muracaatlarinin pesini birakmadi. Oyle ki, sonunda Allah, Hz. Ebu Bekr'in aklini yatirdigi gibi bu ise benim aklimi da yatirdi.
Artik Kur'an'in pesine dustum. Onu kumas parcalari, hurma yapraklari, duz tas parcalari ve ezberlemis olanlarin hafizalarindan toplamaya basladim. Tevbe suresinin son kismini Huzeyme -veya Ebu Huzeyme- el-Ensari'nin yaninda buldum. Bu kismi ondan baskasinin yaninda bulamamistim. (Cem ettigim) sahifeler Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'in yaninda idi. Vefat edinceye kadar da orada kaldi. Sonra Hz. Omer (radiyallahu anh)'e intikal etti. Allah ruhunu kabzedinceye kadar onun yaninda kaldi.
Sonra Resulullah'in zevce-i pakleri Hafsa Bintu Omer Ibni'l-Hattab (radiyallahu anhuma)'a intikal etti ve onun yaninda kaldi."
Buhari, Fedailu'1-Kur'an 3, 4, Tefsir, Tevbe 20, Ahkam 37; Tirmizi, Tefsir, Tevbe, (3102).

923 - Zuhri, Hz. Enes (radiyallahu anh)'ten rivayet ediyor: "Huzeyfe (radiyallahu anh) Hz. Osman (radiyallahu anh)'in yanina geldi ve:
"- Ey Emiru'l-Mu'minin! Yahudiler ve Hiristiyanlar gibi, kitaplari hakkinda ihtilafa dusmeden, bu ummetin imdadina yetis!" dedi. Hz. Osman (radiyallahu anh) derhal Hz. Hafsa (radiyallahu anha)'ya birisini yollayarak:
"- Sendeki Suhuf'u bize gonder, istinsah edip sana tekrar iade edecegiz" diye haber saldi. Hz. Hafsa (radiyallahu anha) da gonderdi. Hz. Osman (radiyallahu anh) Kur'an'in istinsahi icin Zeyd Ibnu Sabit, Abdullah Ibnu'z-Zubeyr, Said Ibnu'l-As ve Abdullah Ibnu'l-Haris Ibni Hisam (radiyallahu anhum ecmain)'a emretti: Onlar da bunu istinsah ettiler.
Hz. Osman Kureysli gruba: "Kur'an-i Kerim'le ilgili olarak herhangi bir hususta siz ve Zeyd Ibnu Sabit ihtilaf edecek olursaniz, onu Kureys lisanina uygun olarak yazin. Cunku Kur'an onlarin lisani uzere indi" dedi. Calisma esnasinda hey'et bu minval uzere hareket ettiler.
Suhuf'u mushaflar halinde ortaya koyma isi bitince, Hz. Osman (radiyallahu anh) her diyara bir mushaf gonderdi. Ayrica bunun haricinde kalan bir sahife veya mushafin yakilmasini emretti. Zeyd (radiyallahu anh) der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan isitmis oldugum, Ahzab suresine ait bir ayet(e ait yazili parca bana gelmemisti), eksikti. Onu arastirdim. Sonunda Huzeyme Ibnu Sabit el-Ensari (radiyallahu anh)'de cikti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onun sahitligini iki kisinin sahitligine denk tutmustu. Bu ayet su idi: (Mealen): "Mu'minlerden Allah'a verdigi ahdi yerine getiren kimseler vardir. Kimi, bu ugurda canini vermis, kimi de beklemektedir. Ahdlerini hic degistirmemislerdir" (Ahzab 23).
Buhari, Fedailu'l-Kur'an 2, 3, Menakib 3, Tirmizi, Tefsir, Tevbe, (3103).

924 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda Kur'an-i Kerim'i dort kisi cem'etmistir ve hepsi de Ensari'dir: Ubey Ibnu Ka'b, Muaz Ibnu Cebel, Zeyd Ibnu Sabit, Ebu Zeyd (radiyallahu anhum ecmain). "Enes'e: "Ebu Zeyd de kim?" diye Sorunca: "Amcalarimdan biri"dedi."
Buhari, Fedailu'l-Kur'an 8, Menakibu'l- Ensar 17; Muslim, Fedailu's-Sahabe 119, (2465); Tirmizi, Menakib, (3796).

925 - Buhari'nin bir diger rivayetinde Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda Muhkem'i cem'ettim" demistir. Yanindakiler kendisinden: "Muhkem'le neyi kastediyorsun?" diye sorunca: "Muhkem, mufassal (sureler)dir" diye cevap vermistir".
Buhari, Fedailu'I-Kur'an 25.

TEVBE

926 - Haris Ibnu Suveyd anlatiyor: "Abdullah Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) bize iki hadis rivayet etti. Bunlardan biri Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)' dendi, digeri de kendisinden. Dedi ki: "Mu'min gunahini soyle gorur: "O, sanki uzerine her an dusme tehlikesi olan bir dagin dibinde oturmaktadir. Dag duser mi diye korkar durur. Facir ise, gunahi burnunun uzerinden gecen bir sinek gibi gorur" Ibnu Mes'ud bunu soyledikten sonra eliyle, Soyle diyerek, burnundan sinek kovalar gibi yapmistir.
Sonra dedi ki: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini duydum: "Allah, mu'min kulunun tevbesinden, tipki su kimse gibi sevinir: "Bir adam hic bitki bulunmayan, issiz, tehlikeli bir colde, beraberinde yiyecegini ve icecegini uzerine yuklemis oldugu binegi ile birlikte seyahat etmektedir. Bir ara (yorgunluktan) basini yere koyup uyur. Uyandigi zaman gorur ki, hayvani basini alip gitmistir. Her tarafta arar ve fakat bulamaz. Sonunda ac, susuz, yorgun ve bitap dusup: "Hayvanimin kayboldugu yere donup orada olunceye kadar uyuyayim" der. Gelip olum uykusuna yatmak uzere kolunun uzerine basini koyup uzanir. Derken bir ara uyanir. Bir de ne gorsun! Basi ucunda hayvani durmaktadir, uzerinde de yiyecek ve icecekleri. Iste Allah'in, mu'min kulunun tevbesinden duydugu sevinc, kaybolan binegine azigiyla birlikte kavusan bu adamin sevincinden fazladir. "
Muslim'in bir rivayetinde su ziyade var: "(Sonra adam sevincinin siddetinden sasirarak soyle dedi: "Ey Allah'im, sen benim kulumsun, ben de senin Rabbinim."
Buhari, Da'avat 4; Muslim 3, (2744); Tirmizi, Kiyamet 50, (2499, 2500).

927 - Zirru'bnu Hubeys anlatiyor: "Saffan Ibnu Assal el-Muradi (radiyallahu anh) bize, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledig'ini rivayet etti:
"Magrib cihetinde bir kapi vardir. Bu kapinin genisligi -veya bunun genisligi binekli bir kimsenin yuruyusuyle- kirk veya yetmis senedir. Allah o kapiyi arz ve semalari yarattigi gun yaratti. Iste bu kapi, gunes batidan doguncaya kadar tevbe icin aciktir. "
Tirmizi, Da'avat 102, (3529).

928 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim gunes batidan dogmazdan evvel tevbe ederse Allah tevbesini kabul eder."
Muslim, Zikr 43, (2703).

929 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Son nefesini vermedikce Allah, kulun tevbesini kabul eder. "
Tirmizi, Da'avat 103, (3531); Ibnu Mace, Zuhd 30, (4253).

930 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Aziz ve Celil olan Allah, gunduz gunah isleyenlerin tevbesini kabul etmek icin geceleyin elini acar.
Gece gunah isleyenlerin tevbesini kabul etmek icin de gunduz elini acar, bu hal, gunes batidan doguncaya kadar devam edecektir. Burada "el", Allah'in ihsan ve fazlindan kinayedir.
Muslim, Tevbe 32, (2760).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:32
931 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden once yasayanlar arasinda doksan dokuz kisiyi olduren bir adam vardi. Bir ara yeryuzunun en bilgin kisisini sordu. Kendisine bir rahib tarifedildi. Ona kadar gidip, doksan dokuz kisi oldurdugunu, kendisi icin bir tevbe imkaninin olup olmadigini sordu. Rahib: "Hayir yoktur!" dedi. Herif onu da oldurup cinayetini yuze tamamladi.
Adamcagiz, yeryuzunun en bilginini sormaya devam etti. Kendisine alim bir kisi tarif edildi. Ona gelip, yuz kisi oldurdugunu, kendisi icin bir tevbe imkani olup olmadigini sordu. Alim: "Evet, vardir, seninle tevben arasina kim perde olabilir?" dedi. Ve ilave etti:
"Ancak, falan memlekete gitmelisin. Zira orada Allah'a ibadet eden kimseler var. Sen de onlarla Allah ibadet edeceksin ve bir daha kendi memleketine donmeyeceksin. Zira orasi kotu bir yer. "
Adam yola cikti. Giderken yari yola varir varmaz olum melegi gelip ruhunu kabzetti. Rahmet ve azab melekleri onun hakkinda ihtilafa dustuler. Rahmet melekleri: "Bu adam tevbekar olarak geldi. Kalben Allah yonelmisti" dediler. Azab melekleri de: "Bu adam hicbir hayir islemedi" dediler.
Onlar boyle cekisirken insan suretinde bir baska melek, yanlarina geldi. Melekler onu aralarinda hakem yaptilar. Hakem onlara: "Onun ciktigi yerle, gitmekte oldugu yer arasini olcun, hangi tarafa daha yakinsa ona teslim edin" dedi. Olctuler, gorduler ki, gitmeyi arzu ettigi (iyiler diyarina) bir karis daha yakin. Onu hemen rahmet melekleri aldilar."
Bir rivayette su ziyade var: "Bir miktar yol gidince, olum gelip catti. Adamcagiz yonunu salih koye dogru cevirdi. Boylece o koy ehlinden sayildi."
Buhari, Enbiya 50; Muslim, Tevbe 46, (2766); Ibnu Mace, Diyat 2, (2621).

932 - Bir diger rivayette (ayni hikaye ile ilgili olarak) soyle denmistir: "Allah Teala beriki koye adamdan uzaklasmayi, obur koye de yaklasmayi vahyetti, sonra da: "Adamin geldigi ve gitmekte oldugu koylere uzakliklarini olcup kiyaslayin" dedi."
Buhari, ayni bab.

933 - Hz.Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Insanoglunun herbiri hatakardir. Ancak hatakarlarin en hayirlisi tevbekar olanlaridir."
Tirmizi, Kiyamet 50, (2501); Ibnu Mace, Zuhd 30, (4251).

RUYA VE RUYA ADABINA DAIR HADISLER

934 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Zaman yaklasinca, mu'minin ruyasi, neredeyse yalan soylemeyecek. Esasen mu'minin ruyasi, peygamberligin kirk alti cuzunden bir cuzdur." Buhari'nin rivayetinde su ziyade var: "Peygamberlikten cuz olan sey yalan olamaz."
Buhari, Ta'bir 26; Muslim, Ruya 8, (2263); Tirmizi, Ruya 1, (2271); Ebu Davud, Edeb 96, (5019).

935 - Ebu Katade (radiyallahu anh)'nin anlattigina gore: Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isitmistir: "Ruya Allah'tandir. Hulm (sikintili ruya) seytandandir. Oyle ise, sizden biri, hosuna gitmeyen kotu bir ruya (hulm) gorecek olursa sol tarafina tukursun ve ondan Allaha istiaze etsin (siginsin). (Boyle yaparsa seytan) kendisine asla zarar edemiyecektir."
Buhari Tibb 39, Bed'u'l-Halk 11, Tà'bir 3, 4, 10,14, 46; Muslim, Ruya 5, (2262); Muvatta 1, (2, 957); Tirmizi, Ruya 4, (2288); Ebu Davud, Edeb 96, (5021).

936 - Buhari'nin bir rivayetinde Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurur: "Beni ruyada goren, gercekten beni gormustur, cunku seytan benim suretime giremez."
Buhari, Tabir 2, 10; Muslim, Ruya 10; (2266); Muvatta, Ruya 1, (2, 956).

937 - Ebu Rezin el-Ukeyli Lakit Ibnu Amir Ibni Sabire (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Mu'minin ruyasi, nubuvvetin kirk cuzunden bir cuzdur. Bu ruya, anlatilmadigi muddetce bir kusun ayaginda (takili vaziyette) durur. Anlatilacak olursa hemen duser."
Tirmizi, Ru'ya 6, (2279, 2280); Ebu Davud, Edeb 96, (5020).

938 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Mu'minin ruyasi, nubuvvetin kirk alti cuzunden bir cuzdur."
Buhari, Ta'bir 4, Muvaatta 1, (2, 956).

939 - Tirmizi'de Ebu Said'den su rivayet kaydedilmistir: "En sadik ruya seher vakitlerinde gorulen ruyadir."
Tirmizi, Ru'ya 3, (2275).

940 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle demisti: "Benden sonra, peygamberlikten sadece mubessirat (mujdeciler) kalacaktir!"Yanindakiler sordu:
"- Mubessirat da nedir`?" " Salih ruyadirl" diye cevap verdi."
Muvatta'nin rivayetinde su ziyade var: "Salih ruyayi salih kisi gorur veya ona gosterilir."
Buhari, Tabir, 5; Muvatta, Ruya 3, (2, 957); Ebu Davud, Edeb 96,(5017).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:32
TA'BIR EDILMIS RUYALAR
941 - Semure Ibnu Cundeb (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sik sik: "Sizden bir ruya goren yok mu?" diye sorardi. Gorenler de, O'na Allah'in diledigi kadar anlatirlardi. Bir sabah bize yine sordu:
" Sizden bir ruya goren yok mu ?"
Kendisine: "- Bizden kimse bir Sey gormedi!" dediler. Bunun uzerine:
" Ama ben gordum" dedi ve anlatti: "Bu gece bana iki kisi geldi.
Beni alip haydi yuru! dediler. Yurudum. Yatan bir adamin yanina geldik. Yanida biri, elinde bir kaya oldugu halde basucunda duruyordu. Bazan bu kayayi basina indirip onunla basini yariyordu, tas da saga sola yuvarlanip gidiyordu. Adam tasi takip ediyor ve tekrar aliyordu. Ama, basi eskisi gibi iyilesinceye kadar vurmuyordu. Iyilestikten sonra tekrar indiriyor, onceki yaptiklarini aynen yeniliyordu. Beni getirenlere:
- Subhanallah ! nedir bu ? dedim.
Dinlemeyip: - Yuru! Yuru! dediler. Yuruduk, sirtustu uzanmis birinin yanina geldik. Bunun da yaninda, elinde demir kancalar bulunan biri duruyordu. Adamin bir yuzune gelip, cengeli takip yuzunun yarisini ensesine kadar soyuyordu. Burnu, gozu enseye kadar soyuluyordu. Sonra obur tarafina gecip, ayni sekilde diger yuzunun derisini de ensesine kadar soyuyordu. Bu da, yuz derileri iyilesip eskisi gibi sihhate kavusuncaya kadar bekliyor, sonra tekrar once yaptiklarini yapmaya basliyordu.
Ben burada da: - Subhanallah, nedir bu? dedim. Cevap vermeyip: - Yuru ! Yuru ! dediler.
Beraberce yuruduk. Firin gibi bir yere geldik. Icinden birtakim gurultuler, sesler geliyordu. Gorduk ki, icinde bir kisim ciplak kadinlar ve erkekler var. Asagi taraflarindan bir alev yukselip onlari yaliyordu. Bu alev onlara ulasinca ciglik kopariyorlardi. Ben yine dayanamayip: - Bunlar kimdir? diye sordum. Bana cevap vermeyip: - Yuru ! Yuru ! dediler. Beraberce yuruduk. Kan gibi kirmizi bir nehir kenarina geldik. Nehirde yuzen bir adam vardi. Nehir kenarinda da yaninda bir cok tas bulunan bir adam duruyordu. Adam bir muddet yuzup kiyiya dogru yanasinca yaninda taslar bulunan kiyidaki adam geliyor, oburu agzini aciyor bu da ona bir tas atip kovaliyordu. Adam bir muddet yuzdukten sonra geri donup adama dogru yine yaklasiyordu. Her donusunde agzini aciyor, kiyidaki de ona bir tas atiyordu. Ben yine dayanamayip: - Bu nedir? diye sordum.
Cevap vermeyip yine: - Yuru ! Yuru ! dediler. Beraberce yuruduk. Cok cirkin gorunuslu bir adamin yanina geldik. Boylesi cirkin kimseyi gormemissindir. Bunun yaninda bir ates vardi. Adam atesi tutusturup etrafinda donuyordu. Ben yine: - Bu nedir? diye sordum. Cevap vermeyip: - Yuru ! Yuru ! dediler. Beraberce yuruduk.
Iri iri agaclari olan bir bahceye geldik. Icerisinde her cesit bahar cicekleri vardi. Bu bahcenin icinde cok uzun boylu bir adam vardi. Semaya yukselen basini neredeyse goremiyordum. Etrafinda cok sayida cocuklar vardi. Ben yine: - Bunlar kimdir? dedim. Cevap vermeyip: - Yuru ! Yuru ! dediler. Beraberce yuruduk. Ulu bir agacin yanina geldik. Ne bundan daha buyuk, ne de daha guzel bir agàc hic gormedim. Arkadaslarim: - Agaca cik ! dediler. Beraberce cikmaya basladik. Altun ve gumus tuglalarla yapilmis bir sehre dogru yukselmeye basladik. Derken sehrin kapisina geldik. Kapiyi calip acmalarini istedik. Actilar ve beraberce girdik. Bizi bir kisim insanlar karsiladi. Bunlar yaratilisca bir yarisi cok guzel, diger yarisi da cok cirkin kimselerdir. Sanki boylesine guzellik, boylesine cirkinlik gormemissindir. Arkadaslarim onlara: - Gidin su nehire banin! dediler.
Megerse orada acikta bir nehir varmis. Suyu sanki safi suttu, bembeyaz. . . Gidip icine banip ciktilar. Cirkinlikleri tamamen gitmis olark geri geldiler. Iki taraflari da en guzel sekli almisti. Beni dolastiran arkadaslarim acikladilar: - Bu gordugun, Adn cennetidir. Su da metin makamindir. Gozumu cevirip baktim. Bu bir saraydi, tipki beyaz bir bulut gibi.
- Beni gezdirin, icine bir gireyim! dedim.
- Simdilik hayir! Amma mutlaka gireceksin, dediler. Ben: - Geceden beri acaip seyler gordum, neydi bunlar?diye sordum.
- Sana anlatacagiz, dediler ve anlattilar: - Tasla basi yarilan, o ilk gordugun adam, Kur'an'i atip reddeden, farz namazlarda uyuyup kilmayan kimsedir. Ensesine kadar yuzunun derileri, burnu, gozu soyulan adam, evinden cikip yalanlar uydurup, etrafa yalan saran kimsedir. Firin gibi bir binanin icinde gordugun kadinli erkekli ciplak kimseler, zina yapan erkek ve kadinlardir. Kan nehrinde yuzup agzina tas atilan adam faiz yiyen adamdir. Atesin yaninda durup onu yakan ve etrafinda donen pis manzarali adam, cehennemin, atesin bekcisidir. Bahcede gordugun uzun boylu adam Ibrahim (aleyhissalatu vesselam)'di. Onun etrafindaki cocuklar ise, fitrat uzere (buluga ermeden) olen cocuklardir. "
Cemaatten biri hemen atilarak: "- Ey Allah'in Resulu! Musrik cocuklari da mi`?" diye sordu.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam): " Evet, dedi, musrik cocuklari da." ve anlatmaya devam etti:
" Yarisi guzel yarisi cirkin yaratilisli olan adamlara gelince, bunlar iyi amellerle kotu amelleri birbirine karistirip her ikisini de yapan kimselerdir. Allah onlari affetmistir."
Buhari, Tà'bir 48, Ezan (Sifatu's-Sal t) 156, Teheccut 12, Cenaiz 93, Buyu 2. Cihad 4, Bedul-Halk 6, Enbiya 8, Tefsir, Ber et 15, Edeb 69; Muslim 23, (2275); Tirmizi, Ru'ya 10, (2295).

942 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Biz one gecen sonunculariz. Ben uyurken bana arzin hazineleri getirildi. Elime altindan iki bilezik kondu. Bunlar benim nazarimda buyuduler ve beni kederlendirdiler. Bana:
"Bunlara ufle" diye vahyedildi. Ben de ufledim, derken ucup gittiler. Ben bunlari, cikacak olan ve aralarinda bulundugum iki yalanci olarak te'vil ettim: Birisi San 'a'nin lideri, digeri de Yemame'nin lideridir. "
Buhari, Ta'bir 40, 70; Muslim, Ruya,22, (2274), Tirmizi,10, (2293).

943 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ruyamda kendimi Mekke'den, hurma agaclari bulunan bir beldeye hicret ediyorum gordum. Ben bunu, hicretimin Yemame'ye veya Hacer'e olacagi seklinde tahmin etmistim, meger Yesrib Sehrine imis. Bu ruyamda kendimi bir kilinci salliyor gordum, kilincin basi kopmustu. Bu, Uhud Savasi'nda mu'minlerin maruz kaldiklari musibete delalet ediyormus. Sonra kilincimi tekrar salladim. Bu sefer, eskisinden daha iyi bir hal aldi. Bu da, Cenab-i Hakk'in fetih ve Muslumanlarin biraraya gelmeleri nevinden lutfettigi nimetlerine delalet etti. O ayni ruyamda sigirlar ve Allah'in (verdigi baska) hayrini gordum. Sigirlar Uhud gununde mu'minlerden bir cemaate cikti, (gordugum baska) hayir da Allah'in Bedir'den sonra (nasib ettigi fetihlerin) hayri ve bize Rabbimizin lutfettigi (Bedru'l-Mev'id) sidkinin sevabi olarak cikti."
Buhari, Ta'bir 39, 44, Menakib 25, Megazi 9, 26, Menakibu'l-Ensar 45; Muslim, Ru'ya 20,(2272).

944 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim:
"Ben bu gece, ru'yamda, kendimi Ukbe Ibnu Rafi'in evinde imisim gordum. Orada bana Ibnu Tab denen cinsten taze hurma getirildi. Ben bu ruyayi soyle te'vil ettim: "Yukselme dunyada bizimdir, ahirette de hayirli akibet bizimdir, dinimiz de tamamlanmistir."
Muslim, Ru'ya 18, (2270); Ebu Davud, Edeb 96, (5026).

945 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle demisti:
"Ben (ruyamda), saclari karma karisik siyah bir kadinin Medine'den cikip Mehyea'ya indigini gordum. Burasi Cuhfe'dir. Ben bunu, Medine' deki vebanin oraya nakledilmesine yordum.
Buhari, Tabir 41, 42, 43; Tirmizi, Ru'ya 10, (2291).

946 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda kisi, bir ruya gorecek olsa onu aleyhissalatu vesselam efendimize anlatirdi. O siralarda ben genc, bekar bir delikanliydim, mescidde yatip kalkiyordum. Bir gun ruyamda, iki melegin beni yakalayip cehennemin kenarina kadar getirdiklerini gordum. Cehennem kuyu cemberi gibi cemberlenmisti. Keza (kova takilan) kuyu diregi gibi iki de diregi vardi. Cehennemde bazi insanlar vardi ki onlari tanidim. Hemen istiazeye baslayip uc kere: "Atesten Allah'a siginirim" dedim. Derken beni getiren iki melegi ucuncu bir melek karsilayip, bana: "Niye korkuyorsun? (korkma)" dedi.
Ben bu ruyayi kizkardesim Hafsa (radiyallahu anha)'ya anlattim. Hafsa da Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a anlatmis. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"- Abdullah ne iyi insan, keske bir de gece namazi kilsa!" demis. Salim der ki: "Abdullah bundan sonra geceleri pek az uyur oldu!"
Buhari, Ta'bir, 35, 36, Salat 58, Teheccut 2, Fedailul-Ashab 19; Muslim, Fedailus-Sahabe 140, (2479).

947 - Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) bir baska rivayette soyle demektedir: "Ruyamda, avucumda seraka denen iyi cins ipekten bir parca gordum, cennette, her nereyi arzu etsem beni oraya ucuruyordu. Bu ruyami Hafsa (radiyallahu anha)'ya anlattim. O da Resulullah'a anlatmis. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Kardesin salih bir kimse" diye yormus."
Buhari, Ta'bir 25; Muslim, Fedailu's-Sahabe 139, (2478).

948 - Ebu Bekre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun:
" Sizden bir ruya goren var mi?" diye sual buyurdular. Cemaatten bir adam:
"- Evet ben (soyle bir ruya gordum): Sanki gokten inmis bir terazi vardi. Siz ve Ebu Bekir tartildiniz. Sen, Ebu Bekir'den agir geldin. Ebu Bekir'le Omer de tartildilar. Ebu Bekir agir geldi. Sonra Omer'le Osman tartildilar. Omer agir basti. Sonra terazi kaldirildi" dedi.
(Adam sozunu bitirince) Resulullah (aleyhissalatu vesselamin mubarek yuzlerinde memnuniyetsizlik gorduk."
Ebu Davud, Sunnet 9, (4634), Tirmizi, Ruya 10, (2288).

949 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Bir adam Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek su ruyayi anlatti:
"Bu gece ruyamda buluta benzer bir sey gordum, ondan yag ve bal yagiyordu. Insanlar da ellerini acip bu yagmurdan almaya calisiyorlardi. Azicik alan da vardi, cokca alabilen de. Derken arzdan semaya kadar uzanan bir ip gordum. Siz o ipe yapisip ciktiniz. Sizden sonra birisi ona tutunup o da cikti. Sonra bir digeri yukseldi, sonra bir digeri daha ipe tutundu, ama ip koptu. Ancak onun icin ipi eklediler, o da yukseldi."
Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) atilarak:
"- Ey Allah'in Resulu, Annem babam sana kurban olsun, musaade buyursaniz ben yorayim!" dedi. Resulullah da:
" Pekala, yor!" dedi. Hz. Ebu Bekir sunlari soyledi:
"- O bulutumsu golgelik, Islam bulutudur. Ondan yagan bal ve yag Kur'andir. Kur'an'in (bal gibi) halaveti ve (yag gibi) yumusakligidir. Insanlarin bundan avuc avuc almalari Kur'an'dan kiminin cok, kiminin az miktarda istifadeleridir. Arzdan semaya inen ip ise, senin getirdigin hakikattir. Sen buna yapismissin, Allah o sebeple seni yuceltecektir. Senden sonra bir adam daha ona yapisacak ve onunla yucelecek, ondan sonra biri daha ona yapisip o da yucelecek. Ondan sonra biri daha yapisir, fakat ip kopar, ancak onun icin ip ulanir o da yapisip yukselir. Ey Allah'in Rasulu, annem babam sana feda olsun, dogru te'vil edip etmedigimi haber ver ! "
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su cevabi verdi: " Bazi te'vilinde isabet ettin, bazi te'vilinde de hata ettin."
"- Oyleyse, Allah'a kasem olsun, hatalarimi soyleyeceksin!"
" Hayir, dedi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yemin verme!"
Buhari, Ta'bir 11, 47; Muslim, Ru'ya 17, (2269); Tirmizi, Ru'ya 10, (2294); Ebu Davud, Sunnet 9, (4632); Ibnu Mace, Ru'ya 10, (3918).

950 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Ruyamda hucreme uc ayin dustugunu gordum. Ruyami babam Ebu Bekir (radiyallahu anh)'e anlattim. Sukut etti, cevap vermedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) vefat edip de odama defnedilince Ebu Bekir:
"- Iste (ruyanda gordugun) uc aydan biri ve en hayirlisi!" dedi."
Muvatta, Cenaiz 10, (1, 232).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:32
951 - Yine Hz. Aise anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e Varaka Ibnu Nevfel hakkinda soruldu. Hz. Hatice (radiyallahu anha):
"- O seni tasdik etti ve sen peygamberligini izhar etmeden once vefat etti" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su cevabi verdi:
O bana ruyada gosterildi. Uzerinde beyaz bir elbise vardi. Sayet cehennemlik olsaydi, beyaz renkli olmayan bir elbise icerisinde olmasi gerekirdi. "
Tirmizi, Ru'ya 10, 2289).

952 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir bedevi Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelip:
"- Ruyamda basimin kesildigini, kendimin de onun pesine dustugunu gordum" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) adami azarlayip:
" Sakin ha! Seytanin, ruyanda seninle eglenmesini kimseye anlatma!" dedi.
Muslim, ftu'ya 12, (2268).

953 - Ummu'l-Ala el-Ensariyye (radiyallahu anha) anlatiyor:
"- Muharcirler geldigi zaman (kur'a cekildi), bize Osman Ibnu Maz'un'un agirlanmasi cikti. (Onu evimize yerlestirdik.) Hemen hastalandi. Tedavisi ile mesgul olduk. (Sifa bulamadi), vefat etti. Osman (radiyallahu anh)'i ruyamda gordum, akan bir cesmesi vardi. Dusumu Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e anlattim. Bana:
"Bu onun amelidir, onun icin akiyor" dedi.
Buhari, Tabir 13, 37, Cenaiz 3, Sahadat 30, Menakibu'l-Ensar 46.

IFLAS BOLUMU

954 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Bir kimse, iflas edenin yaninda malini aynen bulmus ise, bu mala o, herkesten daha ziyade hak sahibidir."
Buhari, Istikraz 14; Muslim, Musakat 22, ( 559); Muvatta, Buyu 42, (2, 678); Tirmizi, Buyu 36, (1262); Ebu Davud, Buyu 76, (3519-3520, 3522); Nesai, Buyu 95, (7, 311); Ibnu Mace, Ahkam 26, (2358, 2359).

955 - Ebu Said el-Hudri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda, bir adamin satin aldigi meyveyi afat vurdu. Bu yuzden adamin borcu artti ve if1as etti. (Kendisine dava arzedilince) Resulullah (aleyhissalatu vesselam) halka: "Kardesinize mal tasadduk (ederek yardim) edin" dedi. Bunun uzerine, halk ona tasaddukta bulundu, ama toplanan, borcunu odemeye kafi gelmedi. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz, bu sefer alacaklilara: "Bulduklarinizi alin, size bundan baska bir sey yok" buyurdu.
Muslim, Musakat 18, (1556); Tirmizi, Zekat 24, (655); Ebu Davud, Buyu' 60, (3469); Nesai, Buyu'30 (7, 265), 96, (7, 312); Ibnu Mace, Ahkam 25, (2356).

OLUMU TEMENNI

956 - Hz. Enes (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular:
"Sizden hic kimse, maruz kaldigi bir zarar sebebiyle olumu temenni etmesin. Mutlaka bunu yapmak mecburiyetini hissederse, bari soyle soylesin: "Rabbim, hakkimda hayat hayirli ise yasat, olum hayirli ise Canimi al!"
Buhari, Merda 19, Da'avat 30; Muslim, Zikr 10, (2680); Tirmizi, Cenaiz 3, (971); Ebu Davud, Cenaiz 13, (3108, 3109); Nesai, Cenaiz 1, (4, 3).

957 - Kays Ibnu Ebi Hazim anlayitor: "Habbab Ibnu Eret (radiyalahu anh)'in yanina girmistim. Karnindan yedi yeri daglatmisti. Bana:
"Eger Resulullah (aleyhissalatu vesselam) olumu taleb etmekten bizi men etmeseydi mutlaka onu taleb ederdim" dedi.
Nesai, Cenaiz 2, (4, 4); Buhari, Merda 19, Da'avat 30, Rikak 7, Temenni 6; Muslim Zikr 12, (2681).

TESEKKUR

958 - Usame Ibnu Zeyd (radiyalahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Kim, kendisine yapilan bir iylige karsi, bunu yapana: "Cezakellahu hayran (Allah sana hayirli mukafaat versin!)" derse tesekkuru en mukemmel sekilde yapmis olur."
Tirmizi, Birr 86, (2036).

959 - Hz.Cabir (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Kim bir ihsana mazhar olursa, buldugu takdirde karsiligini hemen versin, bulamazsa, verene senada bulunsun. Zira onu ovmekle, tesekkurunu yerine getirmis olur. Ketmeden (karsilik vermeyen) nankorluk etmis olur" dedi.
Tirmizi'nin rivayetinde su ziyade var: ". . . Kim de kendisine verilmeyenle suslenirse iki yalan elbisesi giyen gibi olur."
Tirmizi, Bir 86, (2035); Ebu Davud, Edeb 12, (4813, 4814).

960 - Ebu Said (radiyalahu anh)'den gelen bir rivayette, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustur: "Halka tesekkurde bulunmayan Allah'a da sukretmez."
Tirmizi, Bir 35, 1955); Ebu Davud, Edeb 12, (4811).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:32
961 - Hz. Enes (radiyalahu anh) anlatiyor: "Muharcirler hicretle Medine'ye gelip (Ensar'in yardimlarini gordukleri) vakit soyle dediler:
" Ey Allah 'in Rasulu ! Biz, cok maldan boylesine comertce veren, az maldan da yardimi boylesine guzel yapan aralarina inmis bulundugumuz su Medinelilerden baska bir kavmi hic gormedik! Bize bedel islerimizi yaptilar, hayatimizi duzene koymada yardimci oldular. Biz (hicret ve ibadetlerimizle kazandigimiz) sevaplarin hepsini onlar alacak diye korkuyoruz !"
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara su cevabi verdi: " Hayir! Onlar sizin dua ve tesekkurlerinizden hasil olan sevabi alacaklar. "
Tirmizi, Kiyamet 45, (2489); Ebu Davud, Edeb 12, (4812).

CIHAD VE MUCAHIDLERIN FAZILETI

962 - Hz. Osman (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim soyle diyordu:
"Allah yolunda bir gunluk ribat, diger menzillerde (Allah yolunda gecirilen) bir gunden daha hayirlidir."
Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 26; ( 1667, 1664, 1665); Buhari, Cihad 73; Muslim, Imaret 163; Ibnu Mace, Cihad 7, Nesai, Cihad 39, 6, 39).

963 - Fadale Ibnu Ubeyd (radiyalahu anh) anlatiyor: "Her olenin ameline son verilir, ancak Allah yolunda olen murabit mustesna. Cunku onun ameli kiyamet gunune kadar artirilir. Ayrica o, kabir azabina da ugratilmaz."
Tirmizi, Fedailu'1-Cihad 2,(1621); Ebu Davud, Cihad 16, (2500).

964 - Tirmizi'nin rivayetinde su ziyade mevcuttur: "Gercek mucahid, nefsiyle cihad edendir."
Fedaiiu'l-Cihad 2, (1621).

965 - Hz. Enes (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ogleden evvel veya ogleden sonra bir kerecik Allah yolunda yola cikis, dunya ve icindeki her seyden daha hayirlidir."
Buhari, Cihad 5, 6, 73, Rikak 2, 51; Muslim, Imaret 112- 115, (1880); Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 17, (1648, 1649, 1651); Nesai, Cihad 11, 12,(6,15); Ibnu Mace, Cihad 2,(2755-2757).

966 - Ebu Hureyre (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"(Musluman erkeklerden) kim, Allah yolunda, ila-yi kelimetullah icin, devenin iki sagimi arasinda gecen muddet kadar savasacak olsa cennet kendisine vacib olur."
Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 21, (1657); Ebu Davud, Cihad 42, (2541); Nesai,Cihad 25, (6, 26); Ibnu Mace, Cihad 15, (2792).

967 - Muaz Ibnu Cebel (radiyalahu anh) anlatiyor: "Icinden samimi sekilde Allah yolunda cihad yapmayi temenni eden bir kimse, bilahare olse de, oldurulse de sehid sevabi kazanir. Kim de Allah yolunda yara alsa veya Allah yolunda -dusmanin sebep olmadigi- bir musibetle bile yaralansa bu yara, kiyamet gunu, en buyuk hali icinde rengi zaferan renginde, kokusu da misk kokusunda olarak gelir. Kimin vucudunda, Allah yolunda iken cikan, iltihab gibi bir yara acilacak olsa bu da onun icin Sehidlik muhru olur."
Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 21, (1657); Ebu Davud, Cihad 42, (2541); Nesai, Cihad 25, (6, 26).

968 - Ebu Hureyre (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Allah yolunda yaralanan hicbir yarali yoktur ki, kiyamet gunu, yarasi kaniyor olarak gelmis olmasin, bu kanin rengi kan renginde, kokusu da misk kokusundadir."
Buhari, Cihad 10, Zebaih 31; Muslim, Imaret 103; Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 21, (1656); Nesai, Cenaiz 82, (4, 7, Cihad 27, (6,2; Muvatta, Cihad 29, (2, 461).

969 - Ebu Hureyre (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Allah Teala Hazretleri, Allah rizasi icin yola cikan kimse hakkinda:
"Bu kulum, benim yolumda cihad etmek uzere bana inanarak peygamberlerimi tasdik ederek yola cikmistir, artik onu ya cennetime koymak yahut da ucret veya ganimet elde etmis olarak, cikmis oldugu meskenine geri cevirmek hususunda garanti veriyorum" diyerek te'minat verir.
Muhammed'in nefsini kudret elinde tutan Zat-i Zulcelal'e yemin olsun ki, Allah yolunda yaralanmis hicbir yarali yoktur ki, kiyamet gunu, yaralandign ilk gunku manzarasiyla gelmis olmasin: (Yarasi taze) kan renginde, kokusu da misk kokusunda olarak.
Muhammed'in nefsini kudret elinde tutan Zat-i Zulcelal'e yemin ediyorum ki, Muslumanlar'a mesakkat vermeyecek olsam, Allah yolunda gazveye cikan hicbir seriyyeden asla geri kalmazdim. Ancak onlari hayvana bindirecek imkan bulamiyorum. Onlar da beni takibe imkan bulamiyorlar. Benden geri kalmak da onlara zor geliyor.
Muhammed'in nefsi kudret elinde olan Zat-i Zulcelal'e kasem olsun Allah yolunda gazaya cikip oldurulmeyi, sonra tekrar hayat bulup gazada tekrar oldurulmeyi, sonra tekrar gazaya cikip oldurulmeyi ne kadar isterim.
Buhari,Iman 25, Cihad 2,119, Hums 8, Tevhid 28, 30; Muslim, Imaret 103- 107, (18?6), (8, 119); Muvatta, Cihad 2, (2, 444), 40, (2, 465); Nesai, Cihad 14,(6, 16), Iman 24.

970 - Hz. Ebu Hureyre (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'tan bir gun sordular:
"- Ey Allah'in Resulu! Allah yolunda yapilan cihada hangi amel denk olur?"
" (Baska bir amelle) dedi, ona guc getiremezsiniz !"
Soruyu soranlar ikinci ve hatta ucuncu sefer tekrar sordular.
Resulullah her seferinde ayni cevabi verip:
" (Bir baska amelle) ona guc getiremezsiniz!" dedi ve sonra sunu ilave etti:
" Allah yolundaki mucahidin misali (gunduzleri ve geceleri hic ara vermeden oruc tutup, namaz kilan, Allah'in ayetlerine de itaatkar olan ve Allah yolundaki mucahid, cihaddan donunceye kadar namaz ve oructan hic gevsemeyen kimse gibidir. "
Buhari, Cihad 2; Muslim, Imaret 110, (1878); Tirmizi, Fed ilu'l-Cihad 1, (1619); Nesai, Cihad 17, (6,19); Muvatta, Cihad 1, (2, 443).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:33
971 - Ebu Said (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a:
"- Ey Allah'in Resulu! Insanlarin en efdali kimdir?" diye soruldu. Su cevabi verdi:
" Allah yolunda maliyla caniyla cihad eden mu'min kisi!"
"- Sonra kim? diye tekrar soruldu. Bu sefer:
" Tenhalardan bir tenhaya Allah korkusuyla cekilip, insanlari serrinden birakan kimsedir" diye cevap verdi."
Buhari, Cihad 2, Rikak 34; Muslim, Imaret 122, 123, 127, (1888); Ebu Davud, Cihad 5, (2485); Tirmizi, Fedauilu'l- Cihad 24, (1660); Nesai, Zekat 74, (5, 83), Cihad 7, (6,11); Ibnu Mace, Fiten 13, (3978).

972 - Ebu Saidi'l-Hudri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Size, insanlarin en hayirlisi ve en serlisini haber vereyim mi! Insanlarin en hayirlisi o kimsedir ki, kendi veya baskasinin ati sirtinda ya da yaya olarak, olunceye kadar Allah yolunda calisir. Insanlarin en serlisine gelince o da, Allah 'in Kitab 'ini okuyup (emir ve yasaklarina) riayet etmeyen kimsedir."
Nesai, Cihad 8, (6,11-12).

973 - Ibnu Abbas (radiyalahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Size insanlarin en hayirlisini haber vereyim mi! O, atinin yularindan Allah yolunda tutan kimsedir. (Hayirda) bunu takip edeni haber vereyim mi? O da koyunlarinin pesine takilip (insanlari) terkeden koyunlarda bulunan Allah'in hakkini da odeyen kimsedir.
Size insanlarin en kotusunu de haber vereyim mi! O da, Allah'tan isteyip, Allah adina vermeyendir."
Muvatta, Cihad 4, (2, 445); Tirmizi, Fedailu'I-Cihad 18, (1652); Nesai, Zekat 74, (5, 83-84).

974 - Ebu Umame (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular:
"Ummetimin seyahati Allah yolunda cihaddir."
Ebu Davud, Cihad 6, (2486).

975 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Allah korkusuyla goz yasi doken kimse, sut memeye geri donmedikce atese girmez. Bir kul uzerinde, Allah yolunda yapisan tozla, cehennemin dumani biraraya gelmez."
Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 8, (1633); Zuhd 37,(2372); Nesai, Cihad 8, (6,12).

976 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim:
"Iki goz vardir, onlara ates degemez: Allah icin aglayan goz ile, Allah yolunda uyanik sabahlayan goz."
(Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 7, (1632).

977 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Rasulullah buyurdu ki: "Kafir ile onu olduren ebediyyen cehennemde bir araya gelmezler, keza bir kulun karninda, Allah yolunda (yutulmus olan) tozla cehennem atesi bir araya gelmezler, keza, bir kulun kalbinde imanla hased bir araya gelmezler."
Muslim, Imaret 130, 131, (1891); Ebu Davud, Cihad 11, (2495); Nesai, Cihad 8, (6,12-14); Ibnu Mace, Cihad 9.

978 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun soyle dedi:
"Kim Rabb olarak Allah'tan, din olarak Islam'dan, peygamber olarak Muhammed'den razi ise ona cennet vacib olmustur." Bu soz hayretime gitti ve:
"- Ey Allah'in Resulu, bir kere daha tekrar eder misiniz?" dedim. Aynen tekrar etti ve arkadan da sunu soyledi.
" Bir baska sey daha var ki, Allah, onun sebebiyle, kulun cennetteki makamini yuz derece yuceltir. Bu derecelerden ikisi arasindaki uzaklik sema ile arz arasindaki mesafe gibidir. " Ben:
"- Oyleyse bu nedir`?" dedim. Su cevabi verdi:
" Allah yolunda cihad, Allah yolunda cihad, Allah yolunda cihad!"
Muslim, Imaret 116, (1884); Nesai, Cihad 18, (6,19-20).

979 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Allah iki kisi hakkinda guler: Bunlardan biri digerini oldurmus oldugu halde ikisi de cennete gider. Bunlardan digeri, Allah yolunda cihad eder ve sehid olur. Allah katile magfiretini ulastirir, o da Musluman olur, sonra Allah yolunda cihada katilir ve sehid olur (Boylece her ikisi de Cennette bulusurlar)."
Buhari, Cihad 28; Muslim, Imaret 128,129, (1890); Muvatta, Cihad 28, (2, 460); Nesai, Cihad 37, (2, 3; Ibnu Mace, Mukaddime 13, (191).

980 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Kim Allahiman ederek ve va'dini tasdik ederek, Allah yolunda (kullanmak uzere) bir at "tutarsa" bu atin yedigi, teri, gubresi, bevli kiyamet gunu terazisine girecektir, yani sahibine sevap olacaktir."
Buhari, Cihad 46; Nesai, Hayl 11.

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:33
981 - Ebu Mes'ud el-Bedri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a, yularlanmis bir deve getirerek: "Bu Allah yoluna bagisimdir" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) adama:
" Buna karsilik sana, kiyamet gunu, her biri yularlanmis yedi yuz deve vardir!" dedi.
Muslim, Imaret 132, (1892); Nesai, Cihad 46, (6, 49).

982 - Adiyy Ibnu Hatim (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a:
"- Sadakanin hangisi efdal (Allah nazarinda en kiymetli)dir?" diye sorulmustu, su cevabi verdi:
" Allah yolunda bir koleyi hizmete koymak veya Allah yolunda (askerler icin) bir cadir kurmak (bagislamak) veya dol alma yasina basan bir deveyi (hibe, iare veya karz suretinde) bagislamak. "
Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 5, (1626).

983 - Zeyd Ibnu Halid (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular:
"Kim Allah yolunda bir askerin techizatini temin ederse bizzat gaza yapmis olur. Kim, gazaya cikan bir askerin geride kalan ailesine hayirli himayede bulunursa gaza yapmis olur."
Buhari, Cihad 38; Muslim, Emaret 135,136, (1899); Ebu Davud, Cihad 21, (2509); Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 6, (1628); Nesai, Cih d 44, (6, 46).

984 - Ebu Eyyub (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalàtu vesselam)'i dinledim soyle demisti:
"Size bir cok memleketlerin fethi muyesser kilinacak. Oralarda (komsu kuffarla cihad icin) toplanmis askeri birlikler goreceksiniz. Size bu birliklerle sefere cikmak vazifesi verilecek. Bazilariniz onlarla (hasbi olarak) sefere cikmak istemiyerek, adamlarinin arasindan svisip gazveye (ucretsiz) katilmamanin yollarini arayacak. Arkadan da kendileriyle anlasacak kabileler arastirip, onlara: "Falanca orduya size bedel katilmam icin beni ucretle tutacak yok mu, falanca orduya size bedel katilmam icin beni ucretle tutacak yok mu?" diyecek. Bilesiniz, (hasbeten gazveye gitmekten kacan bu adam) bir ucretlidir, son damlasina kadar kanini akitsa da (gazi degildir, sehit sayilmaz, uhrevi ucretten mahrumdur)."
Ebu Davud, Cihad 30, (2525).

985 - Zeyd Ibnu Eslem anlatiyor: "Ebu Ubeyde, Hz. Omer (radiyallahu anhuma)'e yazarak Rum cemaatlerini ve bunlardan duydugu endiseyi belirtti. Hz. Omer (radiyallahu anh) kendisine su cevabi verdi: "Emma ba'd: Bil ki, mu'min bir kula nerede bir siddet inecek olsa Allah ondan sonra bir ferec (kurtulus) verir. Zira bir zorluk iki kolayliga asla galebe calamaz. Cenab-i Hakk da Kur'an-i Kerim'inde soyle buyurmustur: "Ey iman edenler, sabredin, dusmanlarinizdan daha sabirli olun, cihada hazir bulunun, Allah'tan da korkun ki basariya eresiniz" (Al-i Imran 200).
Muvatta, Cihad 6, (2, 446).

SEHADET VE SEHIDIN FAZILETI

986 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Cennete giren hic kimse dunyaya geri donmek istemez, yeryuzunde olan her sey orada vardir. Ancak sehid boyle degil. O, mazhar oldugu ikramlar sebebiyle yeryuzune donup on kere sehit olmayi temenni eder. "
Bir rivayette su ziyade mevcut: ".. Sehid haric, o, sehidlik sebebiyle mazhar oldugu ustunlukler ve kerametler sebebiyle. . . (donmek ister). "
Buhari, Cihad 5, 21; Muslim,Imaret 108, 109, (1877); TirmizI, Fedailu'l-Cihad 13, (1643);
Nesai, Cihad 30, 6, 32).

987 - Ibnu Ebi Umeyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Allah yolunda oldurulmem; bana butun evlerde ve cadirda yasayanlarin benim olmasindan daha sevgilidir."
Nesai, Cihad 30, (6, 33).

988 - Hz. Mugire (radiyallahu anh) dedi ki: "Peygamberimiz (aleyhissalatu vesselam), Rabbimizin risaletini getirmistir. Bir de bize bildirdi ki, bizden kim oldurulurse cennetlik olacaktir. Bu sebeple biz, olumu, sizin hayati sevdiginizden daha cok seviyoruz."
Buhari, Cizye 1, Tevhid 46, (Buhari, Kitabu't-Tevhid'de muallak olarak kaydetmistir. Rezin tam olarak kaydeder).

989 - Ebu Katade (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam sordu:
"- Ey Allah'in Resulu, Allah yolunda olduruldugum takdirde, butun hatalarim ortulecek mi?"
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) : " Evet, sen sabreder, mukafaat bekler, geri kacmadan ileri atilir vaziyette oldugun halde oldurulursen!" diye cevap verdi. Ve adama sordu:
" Nasil sormustun?" Adam sorusunu aynen yeniledi. Bunun uzerine aleyhissalatu vesselam Efendimiz sozlerini soyle tamamladi:
" Evet, (kul) borcu haric, butun gunahlarin affedilecek. Zira Cebrail bu hususu bana haber verdi!"
Muslim, Imaret 117, (1885); Muvatta, Cihad 31, (2, 461); Nesai, Cihad 32, (2, 33).

990 - Muslim, Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma)'dan sunu kaydeder:
"- Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular:
"Sehidin -borc haric- butun gunahlari affedilir."
Muslim, Imaret 118.

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:33
CIHADIN VACIB OLUSU VE CIHADA TESVIK EDEN HADISLER

1001 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Emiriniz, fazil veya facir her nasil olursa olsun, (onun emri altinda) cihad etmeniz size farzdir. Keza, namazi da fazil veya facir ve hatta kebair islemis bile olsa her Muslumanin, arkasinda kilmasi butun Muslumanlara farzdir."
Ebu Davud, Cihad 35, (2533).

1002 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Musriklere karsi mallarinizla, canlarinizla ve dillerinizle cihad edin."
Ebu Davud, Cihad 18, 2504); Nesai,Cihad 1, (6, 7).

1003 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam.) Mekke'nin fethi gunu buyurdular ki:
"Artik bu fetihten sonra hicret yoktur. Fakat cihad ve niyyet vardir. Oyleyse askere cagrildiginiz zaman hemen silah altina kosun!"
Buhari, Cihad 1, 27, 194, Cizye 22, Hacc 43, Cezau's-Sayd 10; Muslim, Imaret 85, (1353), Hacc 445, (1353); Tirmizi, Siyer 33, (1590); Nesai, Cihad 15, (7,146); Ebu Davud, Cihad 64, (2480).

1004 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim gazve yapmadan ve gaza yapmayi temenni etmeden olurse nifaktan bir sube uzerine olmus olur."
Ibnu'l-Mubarek der ki: "Biz bunun Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in sagligina has bir keyfiyet olduguna hukmetmistik."
Muslim, Imaret 158, (1910); Ebu Davud, Cihad 18, (2502); Nesai, Gihad 2, (6, .

1005 - Ebu Umame (radiyallahu anh) anlatiyor: "Kim bizzat gazveye katilmaz veya bir gaziyi techiz etmez veya bir gazinin ailesini hayirli bir sekilde himaye etmez ise, Allah kiyamet gununden once ona hic beklemedigi bir musibet ulastirir."
Ebu Davud, Cihad 18, (2503).

1006 - Ebu'n-Nadr merhum Abdullah Ibnu Ebi Evfa (radiyallahu anh)'dan naklen anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) dusmanla karsilastigi gunlerden birinde, gunesin meyletmesini bekledi. Sonra kalkip yanindakilere soyle dedi: "Ey insanlar, dusmanla karsilasmayi temenni etmeyin, Allah'tan afiyet dileyin. Ancak karsilasacak olursaniz sabredin, bilin ki cennet kiliclarin golgesindedir."
En sonda Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sozlerini soyle tamamladi:
"Ey Kitab'i indiren, bulutlari yuruten, (Hendek Savasi'nda dusman muttefikler olan) Ahzab'i hezimete ugratan Rabbimiz, bunlari da hezimete ugrat ve onlar karsisinda bize yardim et".
Buhari, Cihad 156, 22, 32,112, Temenni 8; Muslim, Cihad 20, (1742), Ebu Davud, Cihad 98, (2631).

1007 - Seleme Ibnu Nufeyl el-Kindi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Ummetimden bir grup, hak yolunda mucadeleye (hic ara vermeden) devam edecek, Allah da, onlar(la mucadele sebebi) ile bazi kavimlerin kalplerini saptiracak ve bunlardan (alinanlarla) onlarin rizkini saglayacaktir, bu hal kiyamet gunune, Allah'in va'dinin gelme anina kadar devam edecektir. Atin, kiyamete kadar alninda hayir baglidir. Rabbim bana, aranizda kalici degil, gidici oldugumu, ruhumu kabzedecegini, sizin de beni, (birbirinizin boynunu vuran gruplar olarak) takib edeceginizi bildirdi. Sakin birbirinizin boynunu vurmayin. Mu'minlerin (fitne sirasinda emniyette olacaklari) asil yerleri Sam'dir."
Nesai, Hayl 1, (6, 214-215).

CIHAD'IN ADABI

1008 - Hz.Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gazve yaptigi zaman:
"Ey Rabbim sen benim destekcim ve yardimcimsin. Senin sayende care dusunur, senin sayende saldirir, senin sayende mukatele ederim" derdi.
Tirmizi, Da'avat 132, (35, 781; Ebu Davud, Cihad 99, (2632).

1009 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ve askerleri (sefer sirasinda) tepeleri tirmandikca tekbir getirirler, inise gecince de tesbihte bulunurlardi. Namaz dahi buna gore vazedildi."
Ebu Davud, Cihad 78, (2595).

1010 - Seleme Ibnu'l-Ekva (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gazve sirasinda basimiza Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'i komutan tayin etti. Bu seferde musriklerden bir gruba gece baskini yaptik. Onlardan cokca olduruldu. Ben kendi elimle yedi kisi oldurdum. Bunlar, farkli ailelerdendi. O gun parolamiz: "Ey Mansur (yardim goren) oldur, oldur!" idi."
Ebu Davud, Cihad 78, (2596),102, (2638).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:34
1011 - Muhelleb Ibnu Ebi Sufre (rahimehullah) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinleyen birisinden, Efendimiz'in soyle soyledigini naklediyor: "Dusman size gece baskini yaparsa Ha-mim La yunsarun deyin."
Tirmizi, Cihad 11, (1682); Ebu Davud, Cihad 78, (2597).

1012 - Ka'b Ibnu Malik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gazveye cikmaya karar verdigi zaman, sasirtarak baska bir zan uyandirir ve: "Harb bir hiledir" derdi."
Ebu Davud Cihad 101, (2637); Buhari, Cihad 157; Muslim, Cihad 18, (1740).

1013 - Muaz Ibnu Cebel (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
Gazve iki cesittir: Birincisi kisinin Allah'in rizasini aramak icin yaptigi gazvedir. Bu maksadla gazve yapan imama da itaat eder, en kiymetli seyini harcar, ortagina kolaylik gosterir, fesaddan kacinir. Bunun uykusu da uyanikligi da tamamen kendisi icin ucret olur. Bir de ovunmek, riyakarlikta bulunmak ve kendini satmak icin savasan, imama isyan eden, arzda fesad cikaran kimse vardir. Boyle gazveden asgari ucreti bile elde edemez."
Ebu Davud, Cihad 25, (2515); Nesai, Cihad 46, (6, 49); Muvatta Cihad 18 (2, 466).

1014 - Kays Ibnu Abbad anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabi (radiyallahu anhum) savas sirasinda ses cikarmayi sevmezlerdi."
Ebu Davud, Cihad 112, (2656).

1015 - Ebu'd-Derda (radiyallahu anh)'nin anlattigina gore, cihada giderken, yola cikip, halkin gececegi yere durarak, herkese duyuracak sekilde soyle bagirirmis: "Ey insanlar: Kimin uzerinde bir borc oldugu halde, cihada katilir ve bilirse ki, oldugu takdirde bu borc odenmeyecektir, hemen geri donsun, sakin pesime takilmasin. Zira, o, bu haliyle cihadin karsiligini alamaz."
Rezin'in ilavesidir.

CIHADA NIYETTE SIDK VE IHLAS

1016 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e, secaat olsun diye veya hamiyyet (kavmi, ailesi,dostu) icin veya gosteris icin mukatele eden kimseler hakkinda sorularak bunlardan hangisi "Allah yolunda"dir? dendi. Resulullah: "Kim, Allah'in kelami yucelsin diye mukatele ederse, o Allah yolundadir" diye cevap verdi."
Buhari, Cihad 15, Hums 10, Ilm 35, Tevhid 28; Muslim, Imaret 149,(1904); Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 16, (1646); Ebu Davud, Cihad 26, (2517); Nesai, Cihad 21; Ibnu Mace, Cihad 13, (2783).

1017 - EbuHureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam gelerek Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e: "Ey Allah'in Resulu, bir kimse Allah yolunda cihad arzu ettigi halde bir de dunyalik isterse durumu nedir?" diye sordu. Su cevabi verdi: "Ona hicbir sevab yoktur!"Adam ayni soruyu uc sefer tekrar etti, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da her seferinde: "Ona sevab yoktur!" diye cevap verdi."
Ebu Davud, Cihad 25, (2516).

1018 - Seddad Ibnu'l-Had (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir bedevi gelerek Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a iman etti. Sonra da sordu: "Seninle hicret edeyim mi?" Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onu ashabindan birine teslim edip mesgul olmasini soyledi. Sonra yapilan gazvede Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bir miktar ganimet elde etmisti. Bunu taksim etti ve bedeviye de bir pay ayirdi. Bedevi: "Bu nedir?" diye sordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Bu payi sana ayirdim" dedi. Adam:"Ben bunun icin sana tabi olmus degilim, ben -eli ile bogazini gostererek- suraya bir ok atilip olmem ve cennete gitmem icin sana tabi oldum" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da: "Sen Allah'a sadik oldun mu o da sana sadik olur (diledigini verir)" dedi.
Askerler bir muddet durdular. Sonra dusmanla mukatele etmek uzere kalktilar. Adamcagizi, az sonra sirtlayip Hz.Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e getirdiler. Tam gosterdigi yere bir ok isabet etmis ve olmustu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Bu, o adam mi?" diye sordu: "Evet, odur!" dediler.
"Oyleyse o Allah'a dogru soyleyip sadakat gosterdi, Allah da ona sadakat gosterdi" dedi.
Adam, Resulullah (aleyhissalatu vessselam)'in cubbesi ile kefenlendi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cenazeyi one cikardi, uzerine namaz kildi. Okudugu duadan isitilenler arasinda su da vardi: "Ey Allahim, bu senin bir kulundur. Senin yolunda hicret etmek uzere memleketinden ayrildi. Sehid olarak olduruldu. Ben buna sahidlik ediyorum."
Nesai, Cenaiz 61, (4, 60, 61).

1019 - Abdurrahman Ibnu Ebi Ukbe, babasindan naklediyor. Babasi Iran asilli bir azadli idi. Der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte Uhud Savasi'na katildim. Musriklerden bir adama darbeyi indirdim ve: "Al, bu sana benden, ben Iranli bir koleden!" dedim. (Sozlerimi isitmis bulunan) Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana dogru bakti ve: "Niye, ben Ensari bir koleyim demedin? Bir kavmin kizkardeslerinin oglu o kavimden sayilir" dedi.
Ebu Davud, Edeb 121, 5/23; Ibnu Mace, Cihad 13, (2784).Bu hadisin son cumlesi yani,ibaresi diger kitaplarda da yer alir. Buhari, Feraiz 24, Tirmizi, Menakib 85, (3897); Nesai, Zekat 96, (5,106); Muslim, Zekat 133, (1059).

KITAL VE GAZVE AHKAMI

1020 - Bureyde (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir ordunun veya seriyyenin basina komutan tayin ettigi zaman, -hassaten komutana- Allah'a karsi muttaki olmasini, beraberindeki Muslumanlara da hayir tavsiye eder ve sonra sunlari soylerdi:
"Allah'in adiyla ve Allah'in rizasi icin savasin. Allah'i inkar eden kafirlerle carpisin. Gaza edin fakat ganimete hiyanet etmeyin, haksizlikda bulunmayin, olulerin vucudlarina satasip burun ve kulaklarini kesmeyin, (onunuze cikan) cocuklari oldurmeyin!
Musrik dusmanlarla karsilasinca onlari once uc seyden birine cagir: Bunlardan birine cevap verirlerse onlardan bunu kabul et ve artik dokunma!
Once Islam davet et. Icabet ederlerse hemen kabul et ve elini onlardan cek. Sonra onlari yurtlarindan muhacirler diyarina hicrete davet et.Ve onlara haber ver ki, eger bunu yapacak olurlarsa Muhcacirler‚ va'dedilen butun mukafaat ve vecibeler aynen onlara da terettup edecektir. Hicretten imtina edecek olurlarsa bilsinler ki, Musluman bedeviler hukmundedirler ve Allah'in mu'minler uzerine cari olan hukmu onlara icra edilecektir; ganimet ve fey'den kendilerine hicbir pay ayrilmayacaktir. Muslumanlara birlikte cihada katilirlarsa o haric, (o zaman ganimete istirak ederler.)
Bu sartlarda Musluman olma teklifini kabul etmezlerse, onlardan cizye iste, musbet cevap verirlerse hemen kabul et ve onlari serbest birak.
Budan da imtina ederlerse, onlara karsi Allah'tan yardim dile ve onlarla savas. Bu durumda bir kale ahalisini muhasara ettiginde onlar senden Allah ve Resulu'nun ahd ve emanini talep ederlerse kabul etme: onlar icin, kendine ve ashabina ait bir eman tani. Zira sizin kendi ahdinizi veya arkadaslarinizin ahdini bozmaniz, Allah'in ve Resulu'nun ahdini bozmaktan ehvendir.
Eger bir kale ahalisini kusattiginda onlar, senden Allah'in hukmunu tatbik etmeni isterlerse sakin onlara Allah'in hukmunu tatbik etme, lakinkendi hukmunu tatbik et. Zira Allah'in onlar hakkindaki hukmune isabet edip etmeyecegini bilemezsin."
Muslim, Cihad 3, (1731); Tirmizi, Siyer 48, (1617), Diyat,14, (1408); Ebu Davud, Cihad 90, (2612, 2613).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:35
1021 - Abdullah Ibnu Avn anlatiyor: "Nafi'ye yazarak savastan once (musrikleri Islam'a) davet etme hususunda sordum. Su cevabi verdi: "Bu Islam'in basinda idi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Beni Mustalik'e ani baskin yapti. Adamlari gafildi, hayvanlari su kenarinda sulanmakta idi. Savasabilecekleri oldurdu, kadin ve cocuklarini da esir etti. O gun Cuveyriye (radiyallahu anha) validemizi esir almisti.
Bunu bana Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) rivayet etti. Abdullah bu orduya asker olarak katilmisti."
Buhari, Itk 13; Muslim, Cihad 1, (1730); Ebu Davud, Cihad 100, (2633).

1022 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ashabindan birini herhangi bir is icin gonderince su tenbihte bulunurdu; "Mujdeleyin, nefret ettirmeyin; kolaylastirin zorlastirmayin."
Muslim, Cihad, (1732).

1023 - Semure Ibnu Cundeb (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Musriklerin yaslilarini oldurun, fakat tifillarina (serh) yani henuz tuyu cikmayanlara dokunmayin."
Ebu Davud, Cihad 121, (2670); Tirmizi, Siyer 28, ( 1583).

1024 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in katildigi gazvelerden birinde oldurulmus bir kadin bulundu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunun uzerine kadinlari ve cocuklari oldurmeyi yasakladi."
Buhari, Cihad 147,148; Muslim, Gihad 24, (1744); Muvatta 3, (2, 447); Tirmizi, Gihad 19, (1569); Ebu Davud, Gihad 34, (1667); Ibnu Mace, 30, (2841).

1025 - Nu'man Ibnu Mukarrin. (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile bircok gazvelere katildim. (Sunu gordum): Resulullah (aleyhissalatu vesselam), safak sokunce, gunes doguncaya kadar mukateleyi durdururdu. Gunes dogunca ogle vaktine kadar tekrar mukateleye gecerdi. Tam ogle vaktinde mukateleyi durdurur, gunes batiya meyledinceye kadar ara verirdi. Meyledince, ikindi vaktine kadar mukatele eder, ikindi vaktinde ikindi namazini kilincaya kadar ara verir, sonra tekrar mukateleye gecerdi. (Ashab) derdi ki: "Bu vakitte (yani gunesin zevali vaktinde) yardim ruzgarlari eser, mu'minler namazlarinda ordulari icin dua ederler."
Tirmizi, Siyer 46, (1612); Ebu Davud, Cihad 111, (2655); Buhari, Cizye 1.

1026 - Hz. Enes (radiyallahu anh): "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), sabah vakti baskin yapardi. (Yaklastigi yerlesim bolgesine) kulak kabartir, (ezan okunup okunmadigini kontrol eder) ezan sesi isitecek olursa durur, isitmezse saldiriya gecerdi."
Muslim, Salat 9, (382). Tirmizi, (Siyer 48, (1618); Ebu Davud, Cihad 100, (2634).

1027 - Isam el-Muzeni (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir ordu veya seriyye yola cikardigi zaman, askerlere sunu tenbihlerdi: "Bir mecsid gorur veya muezzini isitirseniz, orada kimseyi oldurmeyin."
Ebu Davud, Cihad 100, (2635); Tirmizi, Siyer 2, (1549).

1028 - El-Hariss Ibnu Muslim Ibni'l-.Haris babasindan Muslim Ibnu'l-Haris (radiyallahu anh)]'den naklediyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bizi bir seriyye ile gazveye gonderdi. Baskin mahalline vardigimiz zaman, atini hizlandirdim ve arkadaslarimi gectim. Koy halki beni imdat cigliklariyla karsiladi. Ben onlara: Lailahe illallah deyip kendinizi koruyun dedim. Oyle yaptilar. Arkadaslarim beni bu davranisim sebebiyle "Ganimeti bize haram ettin" diyerek ayipladilar. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yanina donunce, yaptigimi ona haber verdiler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) beni cagirtti. Yanina varinca davranisimdan dolayi takdir etti ve: "Bilesin, Allah (celle celaluhu) senin icin, o kurtardigin insanlardan her birisi sebebiyle su kadar sevab yazmistir" buyurdu. Sonra Resulullah (aleyhissalatu vessselam) bana: "Sana kendimden sonra bir tavsiye yazacagim"dedi ve yazip, uzerini muhurleyip bana verdi."
Ebu Davud Edeb 110, (5080).

1029 - Cundeb Ibnu Mekis (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) benim de katildigim bir seriyye gonderdi. Orduya Benu'l-Mulevvah kabilesine baskin yapilmasi talimatini verdi. Yola ciktik. Kedid nam mevkiye geldigimiz zaman el-Haris Ibnu'l-Bersa el-Leysi ile karsilastik. Onu yakaladik. Bize:
"- Ben Musluman olmak arzusuyla geliyordum. Memleketten de Resulullah ( aleyhissalatu vesselam)'a gitmek dusuncesiyle ayrilmistim" dedi. Kendisine:
"- Eger Muslumansan bizim sana bir gun bir gecelik bagimiz zarar vermez, dedigin gibi degilsen sana karsi tedbirimizi tam yapmis oluruz" dedik ve baglarini daha bir sikiladik."
Ebu Davud, Imaret 137, (1896).

1030 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Beni Lihyan kabilesine bir askeri birlik gondermeye karar vermisti: "Her iki kisiden biri atilsin, sevapta ortak olacaklar" buyurdu.
Muslim, Imaret,1896.

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:35
1031 - Ebu Said (radiyallahu anh)'in bu rivayeti bir bask vecihte soyledir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Beni Lihyan'a bir mufreze gonderdi. (Bunu tertiplerken) soyle demisti: "Her iki kisiden biri (orduya katilmak uzere) ciksin!"
Resulullah (aleyhissalatu vesselam), sonra oturanlara: "Sizden kim, gidenin ailesine ve malina iyi sekilde nezaret eder, hami olursa, ona gidenin sevabinin yarisi eksiksiz verilir" buyurdu.
Ebu Davud, Cihad 21, (2510).

1032 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Ben bir seriyyeye katilmistim. Askerler (bir ara) bir firarda bulundu, ben de onlar arasinda idim. Oradan uzaklasinca: "Simdi ne yapacagiz, cihaddan kactik, Allah'in gazabiyla donuyoruz" diye muzakere ettik. Sonunda: "Medine'ye girelim, bizi kimse gormez" diye dusunduk.
Ancak Medine'ye varinca: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gidip, kendimizi arzederek, bizim icin bir tevbe imkani varsa onu yerine getirsek, yoksa geri gitsek" diye kararlastirdik. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ugrayip "Biz firarileriz!" dedik. Bize yaklasarak:
" -Hayir siz, firariler degil, savasa tekrar donmek uzere manevra yapmis kisilersiniz" buyurdu. Kendisine yaklastik, mubarek ellerinden optuk. Bize: "Ben Muslumanlarin ilticagahiyim" dedi."
Ebu Davud, Cihad 106 (2647); Tirmizi, Cihad 36, (1716)].

1033 - Necdet Ibnu Amir el-Haruri'den rivayet edildigine gore, Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a yazarak bes haslet hakkinda sormustur.
- Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gazveye cikarken kadinlari da alir miydi?
- Kadinlara ganimetten pay ayirir miydi?
- Savas sirasinda cocuklari oldurur muydu?
- Yetimin yetimligi ne zaman kalkar?
- Hums (ganimetin beste biri) kimler icindi?
(Ravilerden Yezid Ibnu Hurmuz der ki[Only Registered Users Can See Links] Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), (mektubu yazarken soyle) dedi: "Bir ilmi gizleme durumuna dusmus olmasaydim asla cevap vermezdim." Sonra su cevabi yazdi: "Bana yazip "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in gazveye kadinlari da goturup goturmedigini" sordun. Evet, kadinlari gazveye gotururdu. Onlar yaralilari tedavi ederlerdi. Kendilerine de ganimetten bir seyler verilirdi.Hisseye gelince, kadinlara belli bir hisse ayrilmazdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gazve sirasinda cocuklari oldurmezdi. Oyle ise onlari sen de oldurme.
Yine sen bana yazip: "Yetimin yetimligi ne zaman kalkar?" diye soruyorsun. Kasem olsun kisi vardir, sakali ciktigi (buluga erdigi) halde hakkini almaktan hala acizdir.Oyle ise kendisi icin, baskalarinin aldiginin iyisinden alan kimseden yetimlik kalkar.
Yine sen bana yazip "humstan kimlere verilecegini" soruyorsun. Ben: "Bu bize aittir" demistim. Ancak kavmimiz bunu bize vermekten imtina etti."
Muslim, Cihad 137, (1812); Tirmizi, Siyer 8, (1556); Ebu Davud, Cihad 152, (2727 ,2728).

1034 - Ummu Atiyye (radiyallahu anha) anlatiyor: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte yedi ayri gazveye ciktim. Ordugahlarda ben geride kalir, askerlere yemek yapar, yaralilari tedavi eder, hastalara bakardim."
Muslim, Cihad 142, (1812).

1035 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bizi (bir tecziye vazifesi ile Mekke'ye) gonderdi ve (Kureys'ten iki kisinin ismini vererek): "Falanca ve falancayi yakalayabilirseniz onlari ateste yakin"dedi. (Hazirliklari bitirip) tam Medine'den ayrilacagimiz sirada (bizi cagirtarak): "Ben size falan ve falani yakmanizi emretmistim. (Sonra dusundum ki) atesle yakma cezasini vermek Allaha aittir. Onlari yakalarsaniz oldurun. "
Buhari, Cihad 149; Ebu Davud, Cihad 122,(2674); Tirmizi, Siyer 20, (1571).

1036 - Urve, Hz. Usame Ibnu Zeyd (radiyallahu anhuma)'den naklen anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana: "Ubna'ya sabahleyin baskin yap ve yak" dedi." Ebu Mushir'e soruldu. Ubna nedir?
"- Evet, haklisiniz dedi, bunu biz daha iyi biliriz. O, (bildigimiz) Filistin'deki Yubna'dir." Ubna veya Yubna, Filistin'de, Askalan ile Ramle arasinda bir yerin adidir."
Ebu Davud, Cihad 90, (2616).

1037 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Sizden iki kisi kavga edecek olursa, yuze vurmaktan kacinsinlar" buyurdu."
Buhari, Itk 20; Muslim Bir 117, (2613).

1038 - Ibnu Ya'la anlatiyor: "Abdurrahman Ibnu Halid Ibnu Velid ile birlikte gazveye ciktik. Bize, dusmandan, izbandut gibi dort tanesini yakalayip getirdiler.Derhal oldurulmelerini emretti ve hemen ok atilarak oldurulduler. Bu haber Ebu Eyyub el-Ensari (radiyallahu anh)'ye ulasti. O sunu soyledi: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu cesit oldurmeyi yasakladi. Nefsimi kudret elinde tutan Zat-i Zulcelal'e kasem olsun, (degil insan) bir tavuk bile olsa onu oldurucu atislar icin hedef kilmayiz." Ebu Eyyub'un bu sozu Abdurrahman'a ulasinca dort kole azad etti."
Ebu Davud, Cihad 129, (2687).

1039 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Oldurme hususunda insanlarin en iffetlisi iman ehlidir."
Ebu Davud, Cihad 120, (2666).

1040 - Abdullah Ibnu Yezid el-Ensari (radiyallahu anh) der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) nuhba (arsizlikla alma) ve musle'yi yasakladi."
Buhari, Mezalim 30, Zebaih 25.

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:35
1041 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Musrikler,Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) ve mu'minler karsisinda iki kisimdi. Ehl-i harb olan musrikler, ki Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kendileriyle savas halinde idi. Bir de ehl-i ahd yani aralarinda antlasma yapilmis olan musrikler vardi. Onlarla savasilmiyordu. Onlar da Resulullah aleyhissalatu vesselam)'a karsi savasmiyorlar. Ehl-i harb' ten bir kadin hicretle geldigi zaman, hayiz olup temizleninceye kadar evlenmek uzere istetilmiyordu. Temizlenince onun nikahlanmasi helal oluyordu. Sayet nikahtan once, kadinin kocasi da hicret ederek gelecek olsa, kadin kendisine veriliyordu. Ehl-i harbten bir kole veya cariye hicret edecek olsa bunlar hur olur ve Muhacirler'in butun haklarini elde ederler."
Sonra Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), -Mucahid'in rivayetinde oldugu sekilde- Ehl-i ahd'la ilgili olarak rivayete devam etti: "..kendileriyle antlasma yapilmis musriklere ait bir kole veya cariye hicret edecek olsa, bunlar da iade edilmezlerdi, ancak degerleri ne ise o odenirdi." Ibnu Abbas devamla der ki: "Kureybe Bintu Ebi Umeyye Hz. Omer'in yaninda idi, bosadi. Kadinla, Muaviye Ibnu Ebi Sufyan evlendi. Ummu'1-Hakem Bintu Ebi Sufyan da Iyaz Ibnu Ganem el-Fihri'nin nikahi altinda idi. O da bunu bosadi. Ummu'l-Hakem'le de Abdullah Ibnu Osman es-Sakafi evlendi."
Buhari, Talak 19.

CIHADA MUTEALLIK HADISLER

1042 - Abdullah Ibnu Amr Ibnu'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aeyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah yolunda cihada cikip gazve yapan selamete erip ganimetle donen her ordu ve her seriyye ahirette elde edecegi mukafaatin ucte ikisine dunyada kavusmus olur. Hicbir ganimet elde edemeyen, korku geciren ve musibetlere maruz kalan her ordu ve her seriyye ise (ahirette) tam ucrete erer. "
Muslim Imaret 153, (1906); Ebu Davud; Cihad 13, (2785); Nesai,15, (6,17,1; Ibnu Mace, Cihad 13,(2785).

1043 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz bir gazvede Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraberdik, bir ara soyle buyurdular: "Medine'de kalan oyleleri var ki, kateddiginiz her mesafe ve gectiginiz her vadide ayrica sizinle berabermis gibi sevabiniza eksiksiz ortak oluyorlar. Bunlar, (cihada katilmayi canu gonulden arzulayip da) ozurleri sebebiyle orada kalanlardir." Bu rivayeti Buhari ve Ebu Davud, Hz. Enes (radiyallahu anh)'ten tahric etmislerdir.
Muslim, Imaret 159, (1911).

1044 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i isittim soyle diyordu: "Zincirlere bagli olarak cennete sevkedilen bir zumrenin haline Rabbimiz taccub (hayret) etti."
Ebu Davud: "Harp esiri yakalanir, zincire vurulur sonra da Musluman olur" diyerek aciklamistir.
Buhari, Cihad 144; Ebu Davud, Cihad 124, (2677).

1045 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) hazretlerinin anlattigina gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustur: "Imam bir perdedir, onunla birlikte (dusmana karsi) savas yapilir."
Buhari, Cihad,109, Ahkam 1; Muslim, Imaret 43, 1841), Ebu Davud, Cihad 163, (2757); Nesai, Buyu 30, (7,155).

1046 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Eslem kabilesinden bir genc: "Ey Allah'in Resulu! Ben gazveye katilmak istiyorum, ancak gazve icin gerekli techizati temin edecek malim yok!" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Oyleyse falancaya git. O hazirlik yapmisti ama hastalandi (gelemeyecek)" dedi. Genc o adama gidip:
"- Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sana selami var, cihad icin hazirladigin techizati bana vermeni soyledi" dedi. Adam, ismen cagirarak hanimina:
"- Hanim! cihad icin hazirladigim techizati su gence ver, onlardan hicbir seyi alikoyup esirgeme, Allah'a kasem olsun, esirgemeden her ne verirsen hakkinda mubarek kilinir" dedi."
Muslim, Imaret 134, (1894); Ebu Davud, Cihad 177, (2780).

1047 - Semure Ibnu Cundeb (radiyallahu anh) (bir gun) dedi ki:"Emma ba'd, bilesiniz, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) atlarimiza "Allah'in atlari" diye isim verdi. Bize, korktugmuz zaman cemaat olmamizi, savastigimiz zaman da sabirli ve sakin olmamizi emrederdi."
Ebu Davud, Cihad 54, (2560).

1048 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "En hayirli arkadas (grubu) dort kisiliktir. En hayirli askeri birlik dort yuz kisiliktir. En hayirli ordu dort bin kisidir. On iki bin kisi, sayica az diye maglub edilemez."
Ebu Davud, Cihad 89, (2611); Tirmizi, Siyer 7, (1555); Ibnu Mace, Cihad 25, (2827).

1049 - Ebu Talha (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir kavme galebe calinca, (evler arasindaki) bos bir arsada uc gece ikamet ederdi."
Buhari, Cihad 185, Megazi 7; Muslim, Cennet 78, (2875); Tirmizi, Siyer 3, (1551); Ebu Davud, Cihad 131, (2695).

1050 - Imran Ibnu'l-Husayn (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Sakif, Beni Ukayl'in muttefiki idi. Sakifliler, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabindan iki kisiyi esir ettiler. Buna mukabil Muslumanlar da Beni Ukayl'dan bir kisiyi esir ettiler, adamla birlikte Adba adli deveyi de ele gecirdiler. Adam bagli halde iken Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanina geldi. Adam:
"- Ey Muhammed!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
" Ne istiyorsun?" diye sordu:
"- Beni niye yakaladiniz, hacilari gecene (yani Adba'ya) niye el koydunuz?" dedi:
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) meseleyi buyutmek icin:
"Seni muttefiklerin olan Sakifin cinayetinden dolayi yakaladim!" cevabini verdi, sonra oradan ayrilip gitti. Adam tekrar seslenerek:
"- Ey Muhammed! Ey Muhammed" dedi. Resululah (aleyhissalatu vesselam) merhametli ve nezaketli idi. Adama donerek:
" Ne istiyorsun?" dedi. Adam:
"- Ben Muslumanim!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"- Sen bunu, daha once, kendi umuruna malik iken soylemis olsaydin, tamamiyle kurtulurdun" dedi ve adamdan uzaklasti. Adam tekrar:
"- Ey Muhammed, ey Muhammed!" diye bagirdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) geri gelerek:
"- Ne istiyorsun?" dedi. Adam:
"- Acim, doyur beni, susadim, su ver bana!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"- Hacetin bu mu?" dedi. Adam obur iki kisiye mukabil fidye yapildi."
Ravi Imran sozune soyle devam etti: "Ensar'dan bir kadin esir edildi.Adba dahi ele gecirildi. Kadin baga vurulmustu. Halk develerini evlerinin onunde dinlendiriyorlardi.
Bir aksam bu kadin ipten bosanarak develerin yanina geldi. Kadin deveye yaklasti mi deve boguruyordu. O da birini birakip oburune yaklasiyordu. Sonunda Adba'ya yaklasti. Bu bogurmedi.
Ravi der ki: "Bu piskin bir deve idi" -bir rivayette: "O terbiyeden gecmis bir deve idi" denmistir. Ebu Davud'da: "Uysal bir deve" denmistir. Kadin devenin arkasina bindi, hayvani surup yola revan oldu.
Kadinin kactigini hissettiler, arayip taradilar, ama bulamadilar.Kadin, Allah kendisine kurtulma nasib ederse, deveyi Allah icin kurban etmeyi adadi. Medine'ye gelince, halk onun kurtuldugunu gorunce: "Adba, Resulullah (aleyhisssalatu vesselam)'in devesi!" diye bagristi. Kadin:
"- Ben nezretmisim. Allah beni kurtarirsa onu kurban edecegim diye!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelip bu durumu haber verdiler. O:
"- Subhanallah! Hayvancagiza ne kotu muhafaat vermis: Allah onu bunun uzerinde kurtarirsa o tutup bunu kesecek ha! Olacak sey mi? Hayir! Gunah olan bir nezre uyulmaz, sahsen sahip olmadigi bir sey uzerine yaptigi nezre de uymaz!" dedi."
Muslim, Nuzur 8, (1641); Ebu Davud, Eyman 28, (3316).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:36
1051 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Musrikler, bir musrikin cesedini parayla satin almak istediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunun para ile satilmasina karsi cikti."
Tirmizi, Cihad 35,(1715).

EMAN VE SULH

1052 - Osman Ibnu Ebi Hazim, babasi vasitasiyla dedesi Sahr (radiyallahu anh)'dan rivayet ediyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Taif'e karsi gazveye cikmisti. Sahr bunu isitir isitmez, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a imdad etmek uzere bir grup atliyla hareket etti. Ancak, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i fetih yapmadan geri donmus buldu. Sahr, o gun Allah'a yemin ederek: "Su Kasr, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)in hukmune boyun egmedikce kusatmayi kaldirmayacagim" dedi ve oradan ayrilmadi. Nihayet iceridekiler Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in hukmune boyun egdiler. Sahr, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a soyle yazarak durumu bildirdi: "Emmaba'd: Ey Allah'in Resulu! Sakif senin hukmune boyun egmistir. Ben, onlari suvariler arasinda getiriyorum."
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) "Es-salatu Camiatun" diye nida edilmesini emretti. Kahraman (yani Sahr) icin: "Rabbim, su kahramana atlarini, adamlarini mubarek kil!" diye on kere dua etti.
Derken halktan bir grup Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yanina geldi. Mugire Ibnu Su'be soz alip: "Ey Allah'in Resulu! Sahr, halami yakaladi. Halbuki halam Muslumanlarin girdigi seye (imana) girmisti" dedi. Resululah (aleyhissalatu vesselam) onlari cagirip:
"- Ey Sahr, bir kavm Musluman oldu mu, artik kanlarini da mallarini da korumus olurlar. Mugire'ye halasini iade et!" dedi. O da kadini ona iade etti.
Sahr, Beni Suleym'e ait olan bir suyu Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'den istedi. Beni Suleym, Islam'dan kacarak bu suyu terketmisti. Sahr: "Ey Allah'in Resulu, beni ve kavmimi oraya yerlestir!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Pekala!" dedi ve onu oraya yerlestirdi:
Sonra Suleymiler Musluman oldular ve Sahr'a gelip suyu kendilerine iade etmesini soylediler. Sahr, buna imtina edince Suleymiler, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a basvurdular:
"- Ey Allah'in Resulu, biz Musluman olduk, suyumuzu iade etmesi icin Sahrgeldik. O imtina edip vermedi" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Sahr'i cagirtti. Gelince:
" Ey Sahr, bir kavm Musluman olunca mallarini ve kanlarini korurlar, bunlara sularini geri ver!'' diye emretti. Sahr:
"- Basustune ey Allah'in Resulu!" dedi.
Ravi der ki: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yuzunun bu sirada suyu Sahr'dan geri almaktan duydugu haya sebebiyle genc kizin yuzu gibi kizardigini gordum."
Ebu Davud, Harac 36, (3067).

1053 - Zeyd Ibnu Abdillah anlatiyor: "Biz Basra'daMirbed denen yerde idik. Saclari daginik, bir adam geldi, elinde kirmizi renkli bir deri parcasi vardi. Kendisine: "- Koylusun galiba." dedik.
"- Evet!" dedi.
"- Elindeki su deri parcasini bize ver (de ne var bir bakalim)!" dedik.
Hemen alip icindekini okuduk. Su yazili idi: "Allah'in Resulu Muhammed'den Beni Zuheyr Ibnu Kays . Siz, sayet Allah'tan baska ilah olmadigina ve Muhammed'in Allah'in elcisi olduguna sehadet eder, namaz kilar, zekat verir, ganimetten beste biri, Peygamberin hissesini ve safiyy payi'ni eda ederseniz, sizler Allah ve Resulu'nun emaniyla emniyette olursunuz.
Biz: "Bu mektubu size kim yazdi?" diye sorduk. "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)!" dedi.
Ebu Davud, Harac 21, (2999); Nesai, Fey 1, (7,134).

1054 - Amir Ibnu Sehr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (peygamber olarak ortaya) ciktigi zaman, Hamdan kabilesi bana: "Gidip su adam hakkinda arastirip bize haber getirebilir misin? Sayet bizim adimiza memnun kalirsan biz de onu kabul ederiz, sayet begenmedigin bir husus olursa biz de reddederiz" dediler. Ben de: "Pekala!" dedim.
Yola cikip Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in yanina kadar geldim. (Gordum, inceledim ve) memnun kaldim. Kavmim de Musluman oldu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Umeyr Zi Merran'a su mektubu yazdi."
Ravi devamla der ki: Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Malik Ibnu Mirare er-Rehavi'yi Yemen'in tamamina (elci olarak) yolladi. Akk Zu Hayvan Musluman oldu."
Ravi devamla der ki: "Akk'a: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a git, koyun ve malin icin kendisinden eman al" dendi. O da hemen Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a geldi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kendisine su eman mektubunu yazdi:
"Bismillahirrahmanirrahim, Allah'in Resulu Muhammed'den Akk Zu Hayvan'a: "Eger arazisinde, malinda, kolesinde (Islam'a) sadik kalirsa, kendisine eman vardir, Allah'in ve Allah'in Resulu Muhammed'in garantisi vardir. Bu emani Halid Ibnu Said Ibni'1-As yazdi."
Ebu Davud, Harac 27, (3027).

1055 - Ka'b Ibn Malik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ka'b Ibnu'l-Esref, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in aleyhine hicviyeler duzuyor ve bunlarla Kureys kafirlerini, ona karsi tahrik ediyordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Medine'ye hicretle geldigi zaman, sehrin ahalisi kozmopolitti: Bir kismi Musluman, bir kismi putlara tapan musrik, bir kismi da Yahudi idi. Yahudiler, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ve ashabina rahatsizlik veriyorlardi. Cenab-i Hakk, Resulu'ne (aleyhissalatu vesselam) sabir ve af emrediyordu. Allah su ayeti onlar hakkinda inzal buyurmus idi. (mealen): "Hic suphesiz, sizden once kitap verilenlerden ve Allah'a es kosanlardan cok uzucu sozler isiteceksiniz. Sabreder ve Allah'a karsi gelmekten sakinirsaniz bilin ki, bu uzerinizde sebat edilecek islerdendir" (Al-i Imran 186).
Ka'b Ibnu'l-Esref, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e ceza vermekten bir turlu vazgecmiyordu. Sonunda Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Sa'd Ibnu Mu'az (radiyallahu anh)'a, onu oldurecek birini yollamasini emretti. Onu Muhammed Ibnu Mesleme (radiyallahu anh) oldurdu. Ka'b oldurulunce, Yahudiler ve musrikler cok korktular. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek: "Arkadasimizi geceleyin kapisini calarak oldurduler" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara Ka'bu'l-Esrefin gecmiste soylediklerini hatirlatti. Sonra da hepsini kendisiyle onlar arasinda yapilacak ve (serirlerin uyarak sikintilari) sona erdirecek bir antlasma imzalamaya cagirdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlarla kendisi ve butun Muslumanlar arasinda muteber olacak yazili bir antlasma yapti."
Ebu Davud, Harac 22, (3000).

1056 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Necranlilarla iki bin takim elbise uzerine sulh yapti. Yarisini Safer ayinda, yarisini da Recep ayinda Muslumanlara teslim edeceklerdi. Ayrica gazvede kullanmak uzere ariyeten otuz zirh, otuz at, otuz deve ve her cesit silahtan otuzar aded vereceklerdi. Muslumanlar, bunlari, Yemen'de ihanetli bir harb oldugu takdirde Necranlilardan alip kullanacaklar, sonra iade edeceklerdi. Buna mukabil Muslumanlar da Hiristiyan mabedlerini yikmayacaklar, dini-ilmi reislerine dokunmayacaklar, bir hadise cikarmayip yahut da faiz yemedikleri muddetce dinlerinde rahatsiz etmeyeceklerdi."
Ebu Davud, Harac 30, (3041).

1057 - Ziyad Ibnu Hudeyr anlatiyor: "Hz. Ali (radiyallahu anh) buyurdu ki: "Eger sag kalirsam, Beni Taglib Hiristiyanlarinin eli kilinc tutanlarini oldurup, cocuklarini esir edecegim. Cunku Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in onlarla yaptigi antlasmayi elimle bizzat yazdim: "Cocuklarini Hiristiyanlastirmayacaklari" sarti vardi. "
Ebu Davud, Harac (30, 40).

1058 - Irbaz Ibnu Sariye es-Sulemi (radiyallahu anh) anlatiyor:"Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la Hayber Kalesi'ne indik. Beraberinde baska bircok Musluman da vardi. Hayber'in sahibi (lideri) cebbar, mutekebbir birisi idi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek:
"- Ey Muhammed! Sizin eseklerimizi kesmeye, meyvelerimizi yemeye, kadinlarimizi dovmeye hakkiniz mi var?" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu sozlere ofkelenerek emretti:
"Ey Ibnu Avf merkebine bin ve soyle nida et: "Haberiniz olsun, cennet sadece mu'minlere helaldir, namaz kilmak uzere toplanin!"
Ravi, devamla, der ki: "Cemaat toplandi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara namaz kildirdi. Sonra da kalkip sunlari soyledi:
" Sizden biri, (rahat) koltuguna kurulup, Allah'in sadece su Kur' an'da yazdiklarini mi haram ettigini saniyor? Haberiniz olsun, vallahi ben (Allah'in yasaklarini) duyurdum, (Kur'an'da olmayan hayirlar) emrettim, bircok seylerden sizleri yasakladim; bunlar, Kur'an in bir misli kadar ve belki de daha coktur. Allah Teala hazretleri, Ehl-i Kitab'in evlerine izinsiz girmenizi helal kilmamistir. Kadinlari dovmenizi, borclarini (olan cizyeyi) verdikten sonra meyvelerini yemenizi de helal kilmamistir."
Ebu Davud, Harac 33, (3050).

1059 - Cuheyneli bir adam anlatmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki:
" Sizler muhtemelen bir kavimle savasip onlara galebe calacaksiniz. Onlar mallariyla kendilerini ve cocuklarini size karsi koruyacaklar. "
Said (Ibnu Mansur) rivayetinde der ki: "Sizinle belli sartlarla sulh yaparlar." (Bu cumleden sonra Musedded ve Said Ibnu Mansur su ifadede) ittifak ederler:
"..Artik onlardan (sulh sirasinda belirlenenden) baska bir sey alamazsiniz, zira bu size yakismaz."
Ebu Davud, Harac 33, (3051).

1060 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular:
"Muslumanlar arasinda, harami helal, helali de haram etmedikce sulh caizdir." Yine buyurdular ki: "Muslumanlar harami helal, helali de haram etmedikce kabul etmis bulunduklari sartlara uyarlar."
Ebu Davud,Akdiye 12, (3394); Tirmizi, Ahikam 17, (1352)

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:36
1061 - Ibnu'l-Museyyeb anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hayber Yahudilerine sunu soyledi:
"Mahsulat, sizinle bizim aramizda olmak Sartiyla sizi Allah'in biraktigi muddetce yerinizde birakiyorum. "
Resulllah (aleyhissalatu vesselam) Hayber'e (tahminci olarak) Abdullah Ibnu Revaha (radiyallahu anh)'yi gonderdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la Yahudiler arasinda, mahsulun miktarini tahmin ve takdir isini o yapmis, neticede, onlara: "Isterseniz siz alin, isterseniz bana kalsin"demisti. Yahudiler mahsulun kendilerine kalmasini tercih ettiler."
Muvatta, Musakat I, (2, 703).

1062 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hayber halki dediler ki: "Ey Muhammed, bizi birak, burada kalalim, araziyi islah edip isleyelim." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da her ekinin ve Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in uygun gorecegi. her bir seyin mahsulunun yarisi onlarin olmak sartiyla araziyi onlara birakti.
Abdullah Ibnu Revaha (radiyallahu anh), her yil oraya gelir, miktari tahmin eder ve yarisinin karsiligini onlardan alirdi. Yahudiler, Abdullah'i tahminde gosterdigi titizlik sebebiyle Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e sikayet ettiler. Hatta bir ara (lehlerine gevsek davranmasi icin) rusvet vermek istediler. Abdullah onlara:
"Bana haram mi yedirmek istiyorsunuz. Vallahi ben en ziyade sevdigim insanin yanindan geldim. Sizin topunuz bana maymunlar ve hinzirlardan daha menfurdur. Buna ragmen, benim size olan bugzum, size karsi adil olmama mani degildir." Yahudiler, Abdullah (radiyallahu anh)'i takdir edip:
"Iste bu adalet ve dogrulukla semavat ve arz nizam icinde ayakta durur" dediler.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam), her bir hanimina her yil seksen vask hurma, yirmi vask arpa veriyordu. Hz. Omer (radiyallahu anh) zamaninda, Yahudiler Muslumanlara hile yaptilar Ibnu Omer (radiyallahu anh)'i bir evin daminda uyurken geceleyin asagi attilar, el ve (ayak) bileklerini cikardilar. Hz. Omer Ibnu'l-Hattab: "Hayber'de hissesi olan hazirlansin, aralarinda taksim edelim" dedi. (Taksim edilecegi zaman) reisleri:
"Bizi buradan cikarma. Bizi Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ve Hz. Ebu Bekir'in yaptiklari gibi yerlerimizde birak" dedi. Hz. Omer (radiyallahu anh) ona: "(Kararimizda) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sozune ters dustugumuzu mu zannediyorsun?l) Binegin seni Suriye'ye dogru bir gun, sonra bir gun, sonra bir gun daha kosturmasina ne dersin?" diye cevap verdi.
Hz. Omer (radiyallahu anh), Hayber'i, Hudeybiye ashabindan Hayber Seferi'ne istirak etmis olanlar arasinda taksim etti.
Buhari, Megazi, 38; Ebu Davud, Cihad 24, (3006).

1063 - Ebu Bekir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim: "Kim (kendisine eman verilerek) antlasma yapilan bir kimseyi vakti disinda oldururse, Allah ona ceneti haram eder."
Ebu Davud, Cihad 165, (2760); Nesai, Kasame 14, (8, 24).

1064 - Safvan Ibnu Suleym, bircok sahabi evlatlarinin, babalarindan yapmis olduklari rivayetlere dayanarak, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle buyurmus oldugunu naklediyor:
"Kim antlasma yapilan bir kimseye zulmeder veya hakkini tenkis eder veya takatinin fevkinde emreder veya onun rizasi disinda bir seyini alirsa,kiyamet gunu aleyhine ben delil olacagim. "
Ebu Davud, Harac 33, (3052).

1065 - Ummu Hani (radiyallahu anha) anlatiyor: "Ben kocamin akrabalarindan iki kisiye civar (himaye) vermistim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) "Senin civar verdigine biz de civar verdik" buyurdu."
Buhari, Cizye 9, Salat 4, Edeb 94; Muslim, Hayz 70, (336), Musafirin 80; Muvatta, Sefer 27, (1,152); Tirmizi, Isti'zan 24, (2735); Ebu Davud, Salat 30, (1290); Cihad 167, (2763).

1066 - Ibnu Abas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Ahdine kim vefasizlik edip bozarsa, Allah mutlaka ona bir dusman musallat eder."
Muvatta, Cihad 12, (2, 449), 26 (2, 460). Imam Malik bunu belag (senetsiz) olarak rivayet etmistir.

CIZYE VE CIZYE ILE ILGILI HUKUMLER

1067 - Muaz Ibnu Cebel (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (Aleyhissalatu vesselam), kendisini Yemen'e gonderdigi zaman, ihtilam olan herkesten (vergi olarak) bir dinar veya -Yemen'de imal edilen bir kumas olan meafiri'den, bir dinara tekabul eden miktarda almasini emretti."
Ebu Davud, Harac 30, (3038, 3039); Tirmizi, Zekat 5, (623); NesaI, Zekat 8, (25-26).

1068 - Ca'fer Ibnu Muhammed babasindan naklediyor: "Omer Ibnu'1-Hattab (radiyallahu anh) Mecusileri mevzubahis ederek: "Onlar hakinda nasil hareket etmem gerektigini bilmiyorum" dedi. Abdurrahman Ibnu Avf(radiyallahu anh):
"Sana sehadet ederim ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyle dedigini isittim: "Onlara, Ehl-i Kitaba davrandiginiz gibi davranin".
Muvatta; Zekat 42 (1, 278).

1069 - Ibnu Sihab der ki: "Bana ulasti ki, "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Bahreyn Mecusilerinden cizye almistir, keza Hz. Omer (radiyallahu anh) Iran Mecusilerinden, Hz. Osman (radiyallahu anh) da Berberilerden cizye almistir."
Muvatta, Zekat 41, (1, 278).

1070 - Hz. Enes (radiyallahu anh)'in anlattigina gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Dumetli Ukeydir'den de cizye aldi

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:36
1071 - Harb Ibnu Ubeydillah, baba tarafindan dedesi Umeyr es-Sakafi (radiyallahu anh)'den nakleder: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Harac Yahudi ve Hiristiyanlardan alinan vergidir. Muslumanlara harac yoktur. " Bir rivayette "usur yoktur" buyurmustur."
Ebu Davud, Harac 33, (3046-3049).

1072 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "(Babam) Omer (radiyallahu anh) Nebat ahalisinden bugday ve zeytinyagindan osrun yarisi (yirmide bir nisbetinde) vergi alirdi. Bu davranisiyla kasdi Medine'ye bunlardan cokca gelmesini saglamakti. Kintiyye (denen bugday ve arpa disinda kalan, nohut, mercimek, bakla nevinden tahil) dan da osur aliyordu."
Muvatta, Zekat 46, (1, 281).

1073 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir yerde iki kiblenin varligi uygun olmaz. Musluman kimseye cizye yoktur."
Sufyan merhum der ki: "Bunun manasi sudur: "Bir zimmi, kendisine cizye vermesi gerektikten sonra (vergisini henuz odemeden) Musluman olursa, artik bu vergi ondan duser."
Ebu Davud, Harac 34, (3053); Tirmizi, Zekat 11, (633).

1074 - Hz. Muaz (radiyallahu anh) demistir ki: "Kim kendi boynuna cizye akdi yaparsa, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in gittigi yoldan (sunnetten) beri olmus olur."

1075 - Ebu'd Derda (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz buyurdular ki: "Kim bir araziyi haraci ile birlikte (satin) alirsa hicretinden rucu etmis demektir. Kim de bir kafirin boynundan zilleti kaldirip onu kendi boynuna koyarsa Islam'a sirtini donmus olur."
Sinan Ibnu Kays der ki: Halid Ibnu Ma'dan bu hadisi benden isitince bana: "Bunu sana Sebib mi rivayet etti?" dedi. "Evet" dedim. "Oyleyse dedi, gidince, soyle bu hadisi bana yazip gondersin."
Sinan Ibnu Kays devamla dedi ki: "(Sebib'e) soyledim, onun icin hadisi yaziverdi. Tekrar geldigim zaman Halid Ibnu Ma'dan kagidi sordu. Ben de verdim. Okuyup bu hadisi isitince sahip oldugu arazinin hepsini terketti."
Ebu Davud, Harac 38, (3082).

GANIMETLER VE FEY

1076 - Mucemmi' Ibnu Cariye el-Ensari (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte Hudeybiye sulhunde hazir bulunduk. (Sulh yapilip) oradan dondugumuz zaman, halk, develerini hizlandirarak (bir yere birikmeye) basladilar. Biz hayretle: "Bu insanlara ne oluyor, (nicin hayvanlarini hizlandirip bir yere ususuyorlar?)" diye sorduk.
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a vahiy gelmis" dediler. Biz de, halkla birlikte harekete gecip develeri hizlandirdik. Ilerleyince Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i Kura'u'l-Gamim denen (Mekke ile Medine arasinda Usfan'in onunde bulanan) yerde bulduk. Devesinin uzerinde duruyordu. Halk toplaninca bizesuresini tilavet buyurdular.
Askerlerden biri: "Yani bu sulh bir fetih midir?" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Evet!" deyip ilaveten: "Muhammed'in nefsini kudret elinde tutan Zat'a yemin ederim bu bir fetihtir" buyurdu. Sure-i celileyi okumaya devam eden Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Allah size, ele gecireceginiz bol bol ganimetler vaadetmistir. Iman edenler icin bir delil olmasi ve sizi dogru yola ulastirmasi icin bunlari size hemen vermis ve insanlarin size uzanan ellerini onlemistir"mealindeki ayete kadar (Fetih 20) okudu.
(Ayet-i kerimede isaret edilen acil ganimetle) Hayber kastediliyordu. Buradan ayrilinca Hayber'e gazveye ciktik. (Elde edilen ganimet) Hudeybiye'ye katilanlara taksim edildi. Bunlar bin bes yuz kisi idi. Bunlardan uc yuzu suvari idi. Ganimet on sekiz hisseye ayrildi. Suvari olana iki, yaya olana bir hisse verildi."
Ebu Davud, Cihad 155, (2736), Harac 24, (3015).

1077 - Sehl Ibnu Ebi Hasme (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hayber'i iki kisma ayirdi: Biri vukua gelecek hadiseler ve kendi ihtiyaci icindi, obur kismi da Muslumanlar arasinda taksim etti. Bu kismi on sekiz hisseye ayirdi."
Ebu Davud, Harac 24, (3010).

1078 - Ibnu Sihab der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hayber'i bese taksim edip beste birini aldiktan sonra geri kalani, Hudeybiye Seferi'ne katilanlardan Hayber'e istirak eden ve etmeyenler arasinda taksim etti."
Ebu Davud, Harac 24, (3019).

1079 - Ibnu'z Zubeyr (radiyallahu anhuma) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hayber (fethedildigi) sene, (babam) Zubeyr'e dort hisse ayirdi. Bir hisse Zubeyr icin, bir hisse zilkurba ya giren Abdulmuttalib'in kizi ve Zubeyr'in annesi olan Safiyye (radiyallahu anhuma)icin, iki hisse de ati icin."
Nesai, Hayl 17, (6, 228).

1080 - Hasrec Ibnu Ziyad'in babaannesinden (radiyallahu anha) anlattigina gore, babaannesi (Ummu Ziyad el-Esceiyye) Resullulah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte alti kadindan biri olarak Hayber Gazvesine katilir. Kadin der ki: "Bizim de istirak ettigimiz Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ulasinca Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bizi yanina cagirtti. Gittik. Yuzunde ofke okunuyordu. Bize: "Kiminle ciktiniz, kimin izniyle ciktiniz?" diye cikisti. Biz:
"Yun egirip onunla Allah yolunda yardimci oluruz. Oklari (toplar gazilere) veririz, diye ciktik. Ayrica yanimizda yaralilari tedavi icin ilac var, yemek de yapariz" dedik. Bunun uzerine: "Oyleyse kalin!" buyurdu.
Cenab-i Hakk Hayber'in fethini muyesser kilinca, bize de ganimetten, tipki erkeklere oldugu gibi pay ayirdi."
Hasrec der ki: "Ey babaannecigim, bu verilen ne idi?" diye sordum.
"Hurma idi" diye cevap verdi."
Ebu Davud, Cihad 152, (2729).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:37
1081 - Umeyr Mevla Abi'l-Lahm (radiyallahu anh) anlatiyor: "Efendilerimle birlikte Hayber Gazvesi'ne katildim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a benden bahsettiler ve benim kole oldugumu soylediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da bana kilic kusatmalarini emretti. Bana kilic kusatildi. (Acicak yasca kucuk olmam ve boyumun kisaligi sebebiyle) kilici yerde suruyordum. Sonra Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bana ev esyasi verilmesini emretti. Delileri tedavi icin okudugum bir rukyeyi (afsunlama duasi) (kontrol ettirmek icin) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a arzettim. Bir kismini atip, diger bir kismini muhafaza etmemi emretti."
Tirmizi, Siyer 9, (1557); Ebu Davud, Cihad, (2730).Ibnu Mace, Cihad 37, (2855).

1082 - Zuhri anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), kendisiyle birlikte savasmis olan Yahudilerden bir gruba, ganimetten pay ayirdi."
Tirniizi, Siyer 10, (1558).

1083 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hayber'in fethinden sona bir grup Es'ari ile Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yanina geldik. Ganimetten bize de pay vardi. Halbuki (Habesistan'dan donmus olan) gemi arkadaslarimiz Ca'fer (radiyallahu anh) ve arkadaslari haric, Hayber Gazvesi'ne filen istirak etmeyen kimseye pay ayirmamistir."
Ebu Davud, Cihad 151, (2725); Tirmizi, Siyer 10, (1559).

1084 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun -yani Bedir Savasi gunu kalkip soyle buyurdu:
"Muhakkak ki Osman Allah'in ve Resulu (aleyhissalatu vesselam)" nun rizasina uygun bir hizmet sebebiyle gelmistir. Ben onun adina bey'at akdediyorum." Sonra Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ganimetten hisse ayirdi. Savasa katilmayan onun disinda kimseye hisse vermedi."
Ebu Davud, Cihad 151, (2726).

1085 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hangi bir koye varir da orada ikamet ederseniz, hisseniz oradadir. Hangi bir belde de Allah ve Resulu'ne isyan ederse o beldenin beste biri Allah ve Resulu'ne aittir ve o (geri) kalan) da sizindir."
Muslim, Cihad 47, (1756); Ebu Davud, Harac 29, (3036).

1086 - Rafi' Ibnu Hadic (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ganimet taksiminde on keciyi bir deveye bedel tutardi."
Nesai, Dahaya 15, (7, 221).

1087 - Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gazveye gonderdigi kimselerden bazilarina, umumi ganimet taksiminden dusecek hisseden ayri olarak, sahislarina ait olmak uzere (bir nevi armagan olmak uzere) fazladan ganimet verirdi."
Buhari, Hums 15, Megazi 57; Muslim, Cihad 35, (1749); Muvatta, Cihad 15, (2, 450); Ebu Davud, Cihad 35, (2741-2746).

1088 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Bedir gunu, Ebu Gehl'in kilincini bana armagan etti. Ebu Cehl'i, Ibnu Mes'ud oldurmus idi."
Ebu Davud, Cihad 150, (2722).

1089 - Ebu'l-Cuveyriyye el-Cermi (rahimehullah) anlatiyor: "Rum diyarinda icinde dinar bulunan kirmizi bir kup ele gecirdim. Bu sirada emir, Hz. Muaviye (radiyallahu anh) idi. Basimizda da komutan olarak, Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabindan, Ma'n Ibnu Yezid (radiyallahu anh) adinda Beni Suleym'den biri vardi. Kupu ona getirdim. O altinlari Muslumanlara taksim etti. Bana da, oburlerine verdigi kadar bir pay verdi. Sonra da, "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in: 'Nefi (armagan) ancak hums'tan sonra olur" dedigini isitmemis olsaydim sana (daha fazla) verirdim" dedi. Sonra bana, kendi hissesinden bagista bulundu."
Ebu Davud, Cihad 160, (2753, 2754).

1090 - Sa'd Ibnu Ebi Vakkas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), ben yaninda otururken, bir grub insana ihsanda bulundu. Ancak onlardan benim daha cok hoslandigim birine hicbir sey vermedi. Ben: "Falanca ile aranizda ne var (ona niye vermedin)? Allah'a kasem olsun, ben onu mu'min goruyorum!" dedim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Musluman (goruyorum de!)" buyurdu. Sa'd (dayanamayip) bu kanaatini uc kere soyledi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da her seferinde ayni sekilde karsilikta bulundu. Sonuncu sefer sunu ekledi: "Ben, nazarimda daha sevgili olana hicbir sey vermezken, yuzu ustu atese duseceginden korktugum insani kurtarmak icin ona ihsanda bulunurum (ihsanda bulunmam sevgime olcu degildir)"
Buhari, Zekat 3, Iman 53; Muslim, Iman 236, (150), Ebu Davud, Sunnet 16, (4685); Nesai, Iman 7, (8,103,104).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:37
1091 - Rafi' Ibnu Hadic (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Huneyn gunu Ebu Sufyan Ibnu Harb, Savfan Ibnu Umeyye, Uyeyne Ibnu Hisn, Akra' Ibnu Habis ve Alkame Ibnu Ulase'den herbirine yuzer deve verdi. Abbas Ibnu Mirdas'a ise daha az verdi. Bunun uzerine (ayni zamanda sair olan) Abbas Ibnu Mirdas su manada bir siir duzdu:
"Benimle atim Ubeyd'in payini Uyeyne ile Akra' arasinda mi taksim ediyorsun? Ne Bedr ne de Habis, cemiyette, Mirdas'tan ustun degillerdir.
Ben de onlarin hicbirinden asagi degilim.
Ancak bugun sen, kimi alcaltirsan o bir daha yukselmez."
Rafi' der ki: "Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onun payini da yuz deveye yukseltti."
Muslim, Zekat 137, (1060).

1092 - Ebu Katade (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular:
"Savas sirasinda kim bir dusmani oldurur ve bunu isbatlarsa, maktulun seleb'i kendisinin olur."
Buhari, Hums 18, Buyu 37, Megazi 54, Ahkam 21; Muslim Cihad 46, (1571); Muvatta, Cihad 18, (2, 454); Tirmizi, Siyer 13, (1562); Ebu Davud, Cihad 147, (2717).

1093 - Seleme Ibnu'l-Ekva (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir seferde idi, musriklerden bir casus gelip, ashabinin yaninda bir muddet oturup konustu. Sonra sivisip gitti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "(O bir casustur, arayip bulun ve oldurun!" diye emretti. Ben (erken) bulup oldurdum. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) selebini bana bagisladi."
Buhari, Cihad 173; Muslim, Cihad 45, (1754); Ebu Davud, Cihad 110, (2653); Ibnu Mace, Cihad 29, (2836).

1094 - Avf Ibnu Malik ve Halid Ibnu Malik (radiyallahu anhuma) sunu soylemislerdir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) selebin katile ait olduguna hukmetti, selebi ganimet malina katarak besli taksime (humus) tabi kilmadi."
Ebu Davud, Cihad 149, (2721).

1095 - Abdullah Ibnu Ebi Evfa (radiyallahu anh)'nin anlattigina gore, kendisine: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda, gida maddelerini humus taksimine tabi tutar miydiniz?" diye sorulmustu, su cevabi verdi:
"Hayber gunu yiyecek maddeleri de ele gecirdik, kisi gelir, ihtiyaci kadar alir, sonra giderdi."
Ebu Davud, Cihad 138, (2704).

1096 - Hz. Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda bir ordu ganimet olarak yiyecek maddesi ve bal ele gecirdi. Ancak bundan humus alinmadi."
Ebu Davud, Cihad 137, (2701).

1097 - Amr Ibnu Abese (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kible istikametinde (sutre olarak) bir ganimet devesi bulundugu halde gerisinde bize namaz kildirdi. Namaz kilinca, hayvanin yan kismindan bir tutam yun aldi (elinde tutup gostererek): "Ganimetinizden humus disinda su kadari bile bana helal degildir. Humus da size iade edilecek (sizin maslahatlarinizda harcanacak)tir" dedi."
Ebu Davud, Cihad 161, (2755).

1098 - Cubeyr Ibnu Mut'im (radiyallahu anh) anlatiyor: "Humustan Beni Hasim ve Beni Muttalib'e ayrilan pay hakkinda konusmak uzere Osman Ibnu Affan (radiyallahu anh) ile birlikte Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gittik. Ben:
"Ey Allah'in Resulu, dedim, kardeslerimiz olan Beni Muttalib'e verdin, bize hicbir sey vermedin. Halbuki bizim de onlarin da (size) yakinligi birdir" dedim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Beni Muttalib ile Beni Hasim tek bir seydirler!" buyurdular.
Cubeyr der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ne Beni Abdu Sems'e, ne de Beni Nevfel'e: (Beni Hasim ve Beni Muttalib'e verdigi halde humustan) pay ayirmadi. Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) de humusu aynen Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gibi taksim etti. Ancak o, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yakinlarina, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in onlara verdigi kadar vermedi. Hz. Omer (radiyallahu anh) de onlara humustan verdi. Sonra da Osman (radiyallahu anh) verdi."
Buhari, Humus 17, Menakib 2, Megazi, 38; Ebu Davud, Harac 20, (2978. 2979, 2980); Nesai, Fey 1, (7,130,131).

1099 - Abdurrahman Ibnu Ebi Leyla anlatiyor: "Ali (radiyallahu anh)'yi dinledim, demisti ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yaninda ben, Abbas, Fatima ve Zeyd Ibnu Harise toplanmistik. Ben sunu soyledim:
"Ey Allah'in Resulu, Aziz ve Celil olan Allah'in kitabinda zikri gecen su humustaki hakkimizin taksimine beni vazifelendirseniz de hayatinizda bu isi ben bir yapsam! Ta ki sonradan kimse bu hususta bizimle ihtilafa dusmese!"
Ali (radiyallahu anh) devamla der ki: "Resulullah bu istegimi yerine getirdi. Hayati boyunca ben taksim ettim. Sonra buna, Hz. Ebu Bekir de beni vazifelendirdi. Ayni is, Hz. Omer (radiyallahu anh) devrinin son senesine kadar bende devam etti. O yil (fetihlerden dolayi) bol mal gelmisti. Bizim hakkimizi yine ayirdi ve bana gonderdi. Ben:
"Bu sene ihtiyacimiz yok, Muslumanlarin ihtiyaci var, onlara ver!" dedim. O da bu hisseyi Muslumanlara dagitti. Artik, Hz. Omer (radiyallahu anh)'den sonra kimse beni bu ise cagirmadi.
(Zaten o sene) Hz. Omer'in yanindan ciktiktan sonra Abbas (radiyallahu anh)'a rastladigimda (hayiflanarak) bana:
"Ey Ali, dun bize oyle bir seyi haram ettin ki, bundan sonra artik kimse bunu bize vermez!" demisti. (Meger ne kadar dogru soylemismis. Dedign aynen cikti). O ne dahi insan imis!"
Ebu Davud, Harac 20, (2983-2984).

1100 - Katade (rahimehullah) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gazveye bizzat istirak edince, onun sehm-i safiyy denen riyaset hissesi olurdu. Bu hisseyi, taksimden once kole, cariye, at gibi ganimete dahil mallardan dilediginden alirdi. Safiyye validemiz de iste bu hissedendi. Gazveye bizzat istirak etmedigi takdirde bu hisse giyabinda ayrilirdi, ancak bu durumda secme hakki yoktu (ne ayrilmissa onu kabul ederdi.)"
Ebu Davud, Harac 21, (2993).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:38
1101 - Malik Ibnu Evs Ibni Hadesan (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh) bana haber gonderdi. Ben de gun yukseldigi zaman ona gittim. Kendisini evinde bir sedirin uzerinde, deri yuzlu bir yastiga dayanmis vaziyette oturmus buldum. Sedirin orgu ipleri adalelerine gomulmus durumdaydi. Bana:
"Ey Malik, seni sunun icin cagirdim: Senin kavminden bir kac hane halki pes pese geldiler (ihtiyac arzettiler). Ben de kendilerine biraz bagista bulunulmasini soyledim. Iste! Albunu aralarinda dagitiver!" dedi. Ben:
"Bu isi benden baskasina soyleseniz daha iyi olur!" dedim. Ancak o israrla:
"Ey Malik al sunu!" dedi. Az sonra Hz. Omer'in azadlisi (kapici) Yerfe' geldi ve:
"Ey mu'minlerin emiri! Osman, Abdurrahman Ibnu Avf, Zubeyr ve Sa'd (radiyallahu anhum)'in girmelerine izin veriyor musunuz? (sizi gormek istiyorlar!) dedi. O da:
"Evet, buyursunlar!" diyerek izin verdi. onlar da girip selam vererek oturdular.
Az sonra Yerfe' tekrar gelip: "Abbas'la Ali (radiyallahu anhuma) icin de izin var mi?" dedi. Hz. Omer, onlara da izin verdi. Girdiler, selami verip oturdular. Abbas (radiyallahu anh) soz alarak:
"Ey mu'minlerin emiri! Benimle Ali arasinda hukmet!" dedi.
Bunlar bir meselede ihtilafa dusmus, birbirlerini dava ediyorlardi. Oradaki cemaat de:
"Evet ey mu'minlerin emiri, aralarinda hukmet, onlari rahatlat!" dediler. Hz. Omer (radiyallahu anh) (onceden gelenlere yonelerek):
"Soyle bir sakin olun!" deyip devam etti:
"Arzi ve semayi ayakta tutan Allah askina soruyorum. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyle soyledigini biliyor musunuz? "Bize mirasci olunmaz, ne birakmissak o sadakadir."
"Evet!" dediler. Sonra da Hz. Abbas ve Hz. Ali'ye yonelerek:
"Arz ve sema izniyle ayakta duran Zat'in askina size soruyorum, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in: "Bize mirasci olunmaz, her ne birakmissak sadakadir" dedigini biliyor musunuz?"
O ikisi de: "Evet" dediler. Hz. Omer de:
"Allahu Teala hazretleri, Resulu'ne (aleyhissalatu vesselam) bazi imtiyazlar bahsetmistir, bunlari ondan baska kimseye vermemistir. Soz gelimi, beldeler ahalisinden Allah'in fey kildigi seyler (hassaten) Allah ve Resulu'ne aittir. Allah Resulu (aleyhissalatu vesselam) Beni Nadir'in mallarini aranizda taksim etti. Allah'a kasem olsun, o iste, kendisini size tercih etmedi, sizi birakip, onu kendisi almadi. (Nitekim, onu aranizda dagitti.) Sadece su mal (kendisine) kaldi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bundan (ailesinin) yillik nafakasini alir, mutebakisini beytu'l-male koyardi" dedi."
Buhari, Feraiz 3, Humus 1, Cidad 80, Megazi 14, Tefsir, Hasr 3, Nafakat 3, I'tisam 5; Muslim, 48, (1757); Tirmizi, Siyer 44, (1619); Ebu Davud Harac 19, (2963, 2964, 2965, 2967); Nesai, Fey 1, (7,136,137).

1102 - (Yukaridaki vak'a ile alakali olan) bir rivayet soyledir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (yillik ihtiyacini aldiktan sonra) geri kalani Allah'in mali kilar (Beytu'l-male koyar) idi." Omer (radiyallahu anh) sonra (cemaate yonelerek) dedi ki:
"Arz ve semanin izniyle ayakta durdugu Zat askina sizden soruyorum, bunu biliyor musunuz?"
Onlar: "Evet!" dediler. Sonra Hz. Omer teker teker, Hz. Abbas ve Hz. Ali'ye yonelerek, obur cemaate yaptigi gibi, ayni sekilde yemin vererek bu hususu bilip bilmediklerini sordu. Her ikisi de: "Evet, biliyoruz!" dediler. Sonra Hz. Omer (radiyallahu anh) sozune devam etti:
"(Hatirlayin! Siz,) Resulullah (aleyhissalatu vesselam) vefat edince Ebu Bekir'e bu meseleyi goturdunuz. O, size: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in velisiyim, ikiniz bana ihtilafinizi getirdiniz, sen ey Abbas, kardesin oglunun mirasini taleb ediyorsun, sen de ey Ali, hanimin Fatima'nin babasindan olan mirasini taleb ediyorsun" dedi ve devamla: "Ebu Bekir (radiyallahu anh) size, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in su sozunu hatirlatti: "Bize varis olunmaz. Her ne birakti isek sadakadir." Siz ikiniz (onu ithamda) ittifak ettiniz. (Allah biliyor o, bu tatbikatta dogru, iyi, isabetli ve hakka uygun hareket ediyordu. Sonra Ebu Bekir (radiyallahu anh) vefat etti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ve Ebu Bekir'in velisi ben oldum, boylece o malin sorumlulugu bana gecti. Allah biliyor, bu iste ben de dogru, iyi, isabetli ve hakka uygun hareket ediyorum. Simdi (ey Abbas!) sen ve Ali bana geldiniz. Meseleniz ayni mesele. Bana: "(Beni Nadir'den kalan fey malini) bize ver!" diyorsunuz. Ben de su cevabi veriyorum: "Dilerseniz, bir sartla o mali size vereyim. O sart da sudur: "Bu mali, Resulullah (aleyhissalatu vesselam), (Ebu Bekir ve sorumlulugunu aldigim gunden beri ben) nasil kullandi isek sizin de oyle kullanacaginiza dair Allah'a soz vermenizdir. Onu bu sartla aldiniz mi? Tamam mi?" Onlar: "Evet!" dediler. Hz. Omer de: "Sonra siz bana aranizda (baska sekilde) hukmedeyim diye (mi)? geldiniz. Hayir, vallahi aranizda, kiyamet kopuncaya kadar, bundan baska bir hukum veremem. Bu sarti yerine getirmede aciz kalirsaniz, mali bana iade ediverin" dedi.
Buhari, Feraiz 3, Humus 1, Cidad 80, Megazi 14, Tefsir, Hasr 3, Nafakat 3, I'tisam 5; Muslim, 48, (1757); Tirmizi, Siyer 44, (1619); Ebu Davud Harac 19, (2963, 2964, 2965, 2967); Nesai, Fey 1, (7,136,137).

1103 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a Bahreyn'den bir mal getirildi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Bunu mescide dokun" dedi. Bu mal (simdiye kadar) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelenlerin en cok olani idi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namaza gitti ve mala hic nazar etmedi. Namaz bitince gelip malin yaninda durdu. Her gordugune ondan veriyordu. Derken amcasi Abbas (radiyallahu anh) geldi ve:
"Ey Allah'in Resulu, bana da ver. Zira ben hem kendimin, hem de Akil'in (esaretten kurtulus) fidyesini verdim!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da: "Al!" dedi.
Bunun uzerine o da torbasini iyice doldurdu. Sonra onu sirtlamaya calisti, ancak muvaffak olamadi.
"Ey Allah'in Resulu, birilerine soyle de sirtima kaldiriversin" dedi ise de: "Hayir" cevabini aldi. Bunun uzerine; Abbas:
"Oyleyse sen sirtima kaldiriver!" dedi. Yine: "Hayir!" cevabini aldi. Bunun uzerine Abbas, torbadan bir miktarini doktu, tekrar sirtlamaya calisti, yine kaldiramadi. Ve:
"Birilerine soyle sirtima kaldiriversin!" dedi. "Hayir!" cevabini alinca, yine: "Oyleyse sen kaldiriver" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buna da "Hayir!" deyince Abbas bir miktar daha bosaltti, sonra kaldirip omuzuna koyup cekip gitti.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Abbas (radiyallahu anh)'taki para hirsina taaccubunden, bize gorunmez oluncaya kadar gozleriyle onu takip etmisti.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) tek dirhem kalincaya kadar oradan ayrilmadi."
Buhari, Salat 42, Cizye 4, Cihad 172).

1104 - Avf Ibnu Malik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a fey mali gelince, hemen gununde dagitirdi. Evliye iki hisse, bekara bir hisse verirdi."
Ebu Davud Harac 14, (2953).

1105 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hayber mahsulunden her sene zevcelerine yuz vaskveriyordu. Bunun seksen vaski hurma, yirmi vaski arpa idi. Hz. Omer (radiyallahu anh) halife olunca, Hayber'den Yahudileri cikardigi zaman orayi taksim etti ve Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in zevcelerini muhayyer birakti. Dileyene arazi ve (sulama) suyu verecek, dileyene de eskiden oldugu sekilde belli miktardaki vaski verecekti. Bazilari arazi ve suyu tercih etti -ki Hz. Aise ve Hafsa (radiyallahu anhuma) bu gruptandi- bir kismi da kendilerine hurma verilmesini tercih etti."
Buhari, Hars 8, 9, 11, Icare 22, Sirket 11, Surut 5, Megazi 40; Muslim, Musakat 1,(1551); Ebu Davud, Harac 24, (3008); Ibnu Mace, Ruhun 14, (2467).

1106 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Peygamberlerden (aleyhimusselam) biri, gazveye cikti da kavmine: "Nikahla baglanip, gerdege girmek istedigi halde henuz gerdek yapmadigi kadini olan benimle gelmesin, keza bina yapip henuz catisi atilmamis inssaati olan da gelmesin, keza gebe koyun veya develer satin alip dogurmalarini bekleyeniniz varsa o da gelmesin" dedi. .
Gazveye cikti. Derken tam ikindi namazi sirasinda veya buna yakin bir zamanda (fethedecegi) beldeye yaklasti. Gunes'e: "Sen bir memursun, ancak ben de bir memurum" dedi ve Allah'a yonelerek: "Ey Rabbim, su gunesi bize durdur (da namazimiz gecmesin!)" diye dua etti. Gunes, o yerlerin fethini Allah muyesser kilincaya kadar durduruldu. Sonra elde edilen ganimetleri topladilar. Toplanan ganimetleri yemek uzere ates geldi. Fakat ates tatmadi bile. Bunun uzerine Peygamber:
"Icimizde ganimetten calan bir hirsiz var, her kabileden bir kisi bana biat etsin!" dedi. Bu suretle ona biat etmeye basladilar. Derken bir adamin eli peygamerin eline yapisip kaldi."Hirsiz bu kabilede. Kabilenin her ferdi bana teker teker biat etsin !" dedi.
Biat etmeye basladilar. Iki veya uc kisinin eli O'nun eline yapisti kaldi. "Ganimet hirsizi sizde" dedi.
Okuz basi kadar iri bir altin getirdiler. Ganimet yigininin icine o da atildi. Ates gelip ganimeti yedi.
Bilesiniz, bizden once hicbir ummete ganimet helal kilinmamistir. Ganimetleri Allah sadece bize helal kildi. Bu da, bizde gordugu aczimiz ve za'fimiz sebebiyledir.
Buhari, Humus 8, Nikah 58; Muslim, Cihad 32.

1107 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun kalkip gulul'u (yani ganimet malindan calma) hatirlatti, bunun kotulugunu, gunahinin buyuklugunu belirtti ve bu meyanda sunlari soyledi:
"Sakin sizden birini, kiyamet gunu, boynunda bogurmesi olan bir deve oldugu halde bana gelmis: "Ey Allah'in Resulu, bana yardim et!" diye yalvariyor ve kendimi de cevaben: "Senin icin hicbir sey yapamam, ben sana teblig etmistim" der bulmayayim..." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu tarzda hayvanlari ve diger ganimet mallarini teker teker zikretti."
Buhari, Cihad 189; Muslim, Imaret 24, (1831).

1108 - Semure Ibnu Cundeb (radiyallahu anh), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini haber verdi: "Kim ganimet hirsizini gizlerse bu da onun gibi olur."
Ebu Davud, Cihad 146, (2716).

1109 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'1- As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir ganimet ele gecirilince, Hz. Bilal (radiyallahu anh)'e emrederdi, o da halka yuksek sesle duyulur, askerler de ganimet olarak ne ele gecirmisse getirip teslim ederdi. Peygamberimiz (aleyhissalatu vesselam) de once beste birini (humus) alir, geri kalani taksim ederdi.
Bir gun, (Bilal'in) cagirmasindan sonra bir adam kildan mamul bir yular getirdi ve:
"Ey Allah'in Resulu, ganimet olarak biz de bunu ele gecirmistik!" dedi.
"Sen, dedi, uc kere bagirdigi vakit Bilal'i isitmedin mi? O zaman niye getirmedin ?"
Adam, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a (gecikmenin sebebiyle ilgili olarak kabul gormeyen) ozurler beyan etti. Ancak neticede su cevabi aldi:
"Hayir! Bunu senden kabul etmiyorum. Kiyamet gunu sen bununla birlikte geleceksin."
Ebu Davud, Cihad 144, (2712).

1110 - Yine Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in agirliklarinin basini bekleyen Kerkere denen bir zat vardi, derken vefat etti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"O cehennemdedir!" buyurdu. Bu soz uzerine adami gormeye gittiler. uzerinde, ganimetten calinmis bir aba buldular."
Buhari, Cihad 190; Ibnu Mace, Cihad 34, (2849).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:41
1111 - Zeyd Ibnu Halid (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hayber Savasi sirasinda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabindan biri oldurulmustu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a haber verildi.
"Arkadasiniz uzerine namaz kilniz!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sozu uzerine, halkin cehresi degismis, (bir sogukluk cokmustu). Resulullah (aleyhissalatu vesselam) acikladi:
"Arkadasimiz Allah icin cihad sirasinda ganimetten calmisti !"
Bunun uzerine, maktulun esyasini karistirdik. Yahudilere ait boncuk kolyelerden iki dirhem bile etmeyen bir kolyeyi calmis oldugunu gorduk."
Muvatta, Cihad 23, (2, 458); Ebu Davud, Cihad 143, (2710), Nesai, Cenaiz 66, (4, 64); Ibnu Mace, Cihad 34, (2848).

1112 - Salih Ibnu Muhammed Ibni Zaide anlatiyor: "Mesleme (radiyallahu anh) ile birlikte Rum diyarina girdik. Ganimetten calan bir adam getirildi. Mesleme, bu mesele hakkinda Salim'e sordu. Salim su cevabi verdi:
"Babam'i (Abdullah Ibnu Omer) (radiyallahu anhuma) dinledim, babasi Omer (radiyallahu anh)'den naklen Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in su sozunu rivayet etmisti:
"Kim ganimetten calarsa, (butun) esyasini yakin, kendisini de dovun."
Salih Ibnu Muhammed devamla der ki: "Adamin esyasi arasinda bir Mushafbulduk. Salim'e bunun hakkinda da sorduk (yakalim mi? diye).
"Onu satip, bedelini tasadduk edin!"buyurdu."
Tirmizi, Hudud 28, (1461); Ebu Davud, Cihad 145, (2713).

1113 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), Ebu Bekir ve Omer (radiyallahu anhuma), ganimet hirsizinin mallarini yaktilar ve kendisini de dovduler."
Ebu Davud, Cihad 145, (2715).

1114 - Asim Ibnu Kuleyb (rahimehullah) babasi (Kuleyb)'den o da ensari birinden naklederek anlatiyor: "Biz Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte bir sefere cikmistik. Sefer sirasinda siddetli bir kitlik ve sikintiya maruz kaldik. Derken, bir ganimet ele gecirdik. Askerler, onu hemen yagmalayiverdiler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), yaya olarak (teftis maksadiyla) yanimiza geldiginde tencerelerimiz kaynamaya baslamisti bile. Yayi ile tencereleri deviriverdi. Etleri de topraga buladi. (Hepsini boylece yenmeyecek hale getirdikten) sonra su aciklamayi yapti:
"Yagma mali, laseden daha helal degildir" veya (soyle demisti):
"Lase, yagma malindan daha helal degildir." (Rivayetin sonundaki) sek ravilerden Hennad'a aittir."
Ebu Davud Cihad 138, (2705).

1115 - Sa'b Ibnu Cessame anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Koruluk ittihazi sadece Allah ve Resulu'ne ait (bir hak)dir."
Buhari, Sirb 11, Cihad 146; Ebu Davud, Harac 39, (3083, 3084).

1116 - Bir rivayette, Sihabu'z-Zuhri soyle demistir: "Bize ulasan habere gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Nakii, Hz. Omer (radiyallahu anh) de Seref ve Rebeze'yi hima ilan etmislerdir."
Buhari, Sirb 11].

1117 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) buyurmustur ki: "Cahiliye devrinde taksim edilmis olan her mal, taksim edildigi sekil uzeredir. Islam doneminde yapilan taksimat, Islam'in taksim esasina goredir."
Ebu Davud, Feraiz 11, (2914); Ibnu Mace, Ruhun 21, (2485).

1118 - Imam Malik, Sevr Ibnu Zeyd ed-Dili'den mursel olarak rivayet ettigine gore ed-Dili demistir ki: "Bana Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigi ulasti: "Hangi ev veya arazi, cahiliye devrinde taksim edilmis ise, artik o, cahiliye taksimi uzerinedir. Ancak hangi ev veya arazi, taksim edilmeden Islam'a girmis ise, artik onun taksimi islam'a gore yapilir."
Muvatta, Akdiye 35, (2, 746)].

1119 - Nafi; Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'den anlatiyor: "Ibnu Omer'in bir kolesi kacarak Rum diyarina gecti. Bilahare, Halid Ibnu'l-Velid (radiyallahu anh) Rumlara galebe caldi. (Esirler arasinda, kacan bu kole de vardi) Halid koleyi Ibnu Omer'e iade etti. Onun kaybolan bir ati vardi. (Askerler) onu da ele gecirdiler. Halid ati da Ibnu Omer'e iade etti" (Bu rivayetin lafzi Buhari'nin rivayetine uygundur.)
Bir rivayette: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) zamaninda kacan bir at mevzubahistir."
Muvatta'nin bir rivayetinde, dusman tarafindan ganimet edildikten sonra ele gecirilen bir kole ve at mevzubahistir. Bunlar, taksimden once eski sahibine iade edilebilirler.
Ebu Davud, koleyi mevzubahis eder ve Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in taksime tabi tutmadan eski sahibine iade ettigini belirtir.
Buhari, Cihad 187; Muvatta, Cihad 17, (2, 452); Ebu Davud, Cihad 135, (2698, 2699); Ibnu Mace, Cihad 15, (2748).

1120 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Biz gazvelerimiz sirasinda, bal ve kuru uzum elde ederdik ve bunlari (taksim edilmek uzere, diger ganimet mallarinin yanina) kaldirmaz, yerdik."
Buhari, Humus 20).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:41
1121 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a icerisinde boncuk bulunan bir dagarcik getirildi. Boncuklari Resulullah (aleyhissalatu vesselam), hur ve cariye kadinlar arasinda dagitti." Hz. Aise devamla der ki: "Babam da (boncugu) hur kole ayirimi yapmadan kadinlara dagitirdi."
Ebu Davud, Harac 14, (1952).

1122 - El-Misver Ibnu Mhreme (radiyallahu anhuma)'ye Amr Ibnu Avf (radiyallahu anh) sunu anlatmistir: "Resulullah (aleyhissalam vesselam) Ebu Ubeyde (radiyallahu anh)'yi Bahreyn'e, oranin cizyesin getirmek uzere yolladi. Mallarla donunce Ensar geldigini isitti. Sabah namazini Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le kildilar. Namaz bitince, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in etrafini sardilar. Resulullah (aleyhissalàtu vesselam) tebessum buyurdular ve:"Oyle zannediyorum, Ebu Ubeyde'nin bir seyler getirdigini isittiniz" dedi. Hep birlikte: "Evet!" dediler. Bunun uzerine sunlari soyledi:
"Oyleyse sevinin ve sizi sevindiren seyi umid edin. Allah' a yemin olsun, sizler icin fakirlikten korkmuyorum. Ben size dunyanin genislemesinden korkuyorum. Sizden oncekilere dunya genislemisti de hemen dunya icin birbirleriyle bogusmaya basladilar ve helak oldular. Genisleyen dunyanin onlar gibi sizi de helak etmesinde korkuyorum."
Buhari Rikak 7, Cizye 1, Megazi 11; Muslim, Zuhd 6, (2961); Tirmizi, Kiyamet 29, (2464).

1123 - Sa'lebe Ibnu Ebi Malik anlatiyor: "Omer Ibnu'1-Hattab (radiyallahu anh), bir kisim burguyu Medineli kadinlar arasinda taksim etmisti, geriye guzel bir burgu kaldi. Yanindakilerden bazilari kendisine:
"Ey muminlerin emiri, bunu da senin yaninda bulunan Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in kizina ver" dediler. Bununla, Hz. Ali (radiyallahu anh)'in kizi Ummu Gulsum'u kastediyorlardi. Hz. Omer onlara:
"Ummu Selit, buna daha cok hak sahibidir. Zira o, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a biat etmisti ve Uhud Savasi'nda bize kirbalarla su tasiyordu" dedi.
Buhari, Megazi 22, Cihad 66.

SEHIDLER HAKKINDA

1124 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sordular:
"Icinizden kime sehid dersiniz?"
"Ey Allah'in Resulu, dediler, Allah yolunda oldurulen sehiddir."
"Oyleyse, dedi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam), ummetimin sehidleri azdir. "
"Peki, dediler, daha kimler sehiddir, Ey Allah'in Resulu?"
"Allah yolunda oldurulen sehiddir. Allah yolunda olen sehiddir. Taunda olen sehiddir. Karni sebebiyle olen sehiddir, bogularak olen sehiddir."
Mualim, Imaret 165, (1915); Muvatta, Salatu'l-Cema'a 6, (1, 131); Tirmizi, Cenaiz 65, (1063).

1125 - Imam Malik ve Tirmizi'nin kaydettikleri bir rivayette Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmaktadir:
"Su bes kisi sehiddir, (deyip onceki hadiste gecenleri saydiktan sonra): Yikinti altinda kalan da sehiddir" diye ilave etti.
Hz. Cabir (radiyallahu anh)'den gelen bir rivayette: "Karninda cocugu oldugu halde olen kadin da sehiddir" buyrulmustur.Abdullah Ibnu Amr Ibrnu'l-As (radiyallahu anhuma) tarafindan rivayet edilen bir diger sahih hadiste: "Malini mudafaa ederken oldurulen sehiddir" buyurulmustur.
Muvatta, Salatu'l-Cema'a 6, (1, 131); Tirmizi, Cenaiz 65, (1063).

1126 - Ummu Haram (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Deniz tutmasi sebebiyle (gemide) kusan kimseye sehid sevabi verilir. Bogularak olene de iki sehid sevabi vardir. "
Ebu Davud, Cihad 10, (2493).

1127 - Said Ibnu Zeyd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim soyle buyurdular:
"Kim malini mudafaa sirasinda oldurulurse sehiddir. Kim kanini mudafaa sirasinda oldurulurse sehiddir. Kim dinini mudafaa sirasinda oldurulurse sehiddir. Kim ailesini mudafaa sirasinda oldurulurse o da sehiddir."
Tirmizi, Diyat 22, (1418,1421); Ebu Davud, Sunnet 32, (4772); Nesai, Tahrim 22, (7,115,116); Ibnu Mace, Hudud 21, (2580).

1128 - Ebu Sellam, sahabeden birinden rivayet etmektedir: "Cuheyne'den bir mahalle uzerine baskin yaptik. Muslumanlardan biri, (teke tek vurusmak uzere) onlardan bir adam taleb etti. (Bir cengaver gelince) hemen kilinciyla saldiriya gecti. Ancak hata yapti ve kilinci kendisine isabet etti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Ey Muslumanlar, kardesinize (yardim edin)" diye bagirdi. Halk ona dogru kosustu. Ama olmustu.
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) onu elbisesi ve kani ile birlikte sardi, uzerine namaz kildi ve defnetti.
"Ey Allah'in Resulu, bu sehid midir?" diye sordular.
"Evet o sehiddir ve ben ona bu hususta sahidim" cevabini verdi."
Ebu Davud, 40, (2539).

1129 - Irbaz Ibn Sariye (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Sehidlerle yataklarinda olenler, taundan olenler hakkinda C'enab-i Hakk'abirbirlerini sikayet ederler. Sehidler:
"Onlar bizim kardeslerimizdir, onlar da bizim gibi oldurulduler!" derler. Yataklarinda olenler de:
"Onlar bizim kardeslerimizdir, bizim gibi olduler!" derler. Rabbimizonlara soyle seslenir:
"Yaralarina bakin, oldurulenlerin yaralarina benziyorlarsa onlardandirlar ve onlarla beraber olurlar!" Bakilir ve onlardaki yaranin, oburlerininki gibi oldugu gorulur. "
Nesai, Cihad 36, (6, 37-3.

1130 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "(Babam) Omer Ibnu'l-Hattab (radiyallahu anh) sehid oldugu halde yikandi, kefenlendi, uzerine namaz kilindi."
Muvatta, Cihad 36, (2, 463).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:42
1131 - Ebu Umame (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Bir kavm, icinde bulundugu hidayetten sonra sapitti ise bu, mutlaka cedel sebebiyle olmustur."
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunu soyledikten sonra, delil olarak) su ayeti okudu: "Onlar: "Bizim tanrimiz mi yoksa O mu daha iyidir?" dediler. Sana boyle soylemeleri, sirf tartismaya girismek icindir. Onlar suphesiz munakasaci bir millettir" (Zuhruf 5.
Tirmizi, Tefsir, Zuhruf, (3250); Ibnu Mace,Mukaddime 7.

1132 - Yine Ebu Umame (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Kim haksiz oldugu bir munakasayi terkederse kendisine cennetin kenarinda bir ev kurulur. Hakli oldugu bir munakasayi terkedene de cennetin ortasinda bir ev kurulur."
Tirmizi, Birr 58, (1994); Ebu Davud, Edeb 8, (4800); Ibnu Mace, Mukaddime 7, (51); Nesai, Edeb (6, 21).

1133 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) hazretleri anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Kur'an hakkinda munakasa kufurdur"
Ebu Davud, Sunnet 5, (4603).

1134 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah'in en ziyade bugzettigi erkek, siddetli dusmanlik yapan hasimdir."
Buhari, Ahkam 34, Mezalim 15, Tefsir, Bakara 37; Muslim, Ilm 5, (2668); Tirmizi, Tefsir, Bakara, (2980); Nesai, Kadat 33, (8, 247, 248).

1135 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz kader hususunda munakasa ederken Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cikageldi. Oylesine kizdi ki, ofkenin hasil ettigi kizilliktan, yuzunde sanki nar taneleri ortaya cikmisti. Bize soyle cikisti:
"Bununla mi emredildiniz, yoksa ben size bununicin mi gonderildim. Bilin ki, sizden oncekileri, dini meselelerdeki munakasalarini coklugu ve peygamberleri hakkinda dustukleri ihtilaflari helak etmistir."
Bir rivayette su ziyade mevcuttur: "Kader hususunda munakasa etmemeniz icin yemin verdim. "
Tirmizi, Kader 1, (2134); Ibnu Mace, Mukaddime 10, (85).

1136 - Ibnu'l-Museyyeb (rahimehullah) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ashabinin (radiyallahu anhum) arasinda otururken, bir adam Hz. Ebu Bekir'e hakaretamiz sozler sarfederek cefa verdi. Ancak Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) adama karsi sukut etti. Adam ikinci sefer ayni sekilde hakaret ederek eziyet verdi. O yine sukut etti. Adam ucuncu sefer de eziyet verince Hz. Ebu Bekir (adama hak ettigi cevabi vererek) intikamini aldi. Bunun uzerine Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) hemen kalkti. Hz. Ebu Bekir:
"Ey Allah'in Resulu, yoksa bana darildiniz mi?" diye sordu.
"Hayir"dedi. "Ancak semadan bir melek inmis, sana soylediklerini tekzib ediyordu. Sen intikamini alinca melek gitti, seytan oturdu. Bir yere seytan oturdu mu ben orada duramam. "
Ebu Davud, Edeb, 49 (4896, 4897).

1137 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) hazretleri soyle buyurmustur: "Kardesinle munakasa etme, zira munakasanin hikmeti anlasilmaz, sikintisi eksik olmaz, tutamayacagin bir vaadde de bulunma."
Rezin ilavesidir.

HACCIN FAZILETLERI

1138 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu, dedim, cihadi amellerin en faziletlisi goruyoruz, biz de cihad etmiyelim mi?" Su cevabi verdi:
"Ancak, cihadin en efdal ve en guzeli hacc-i mebrurdur. Sonra sehirde kalmaktir." Hz. Aise der ki: "Bunu isittikten sonra hacci hic birakmadim."
Buhari, Hacc 4, Cezau's-Sayd 26, Cihad 1; Nesai, Hacc 4, (5, 113). "Sonra sehirde kalmak" cumlesi Buhari'de yok.)

1139 - Sehl Ibnu Sa'd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Telbiyede bulunan hic bir Musluman yoktur ki, onun saginda ve solunda bulunan tas, agac, sert toprak onunla birlikte telbiyede bulunmasin, bu istirak (sag ve solunu gostererek) su ve su istikamette arzin son hududuna kadar devam eder."
Tirmizi, Hacc 14, (828).

1140 - Ibnu Abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Haccla umrenin arasini birlestirin. Zira bunlar gunhi, tipki korugun demirdeki pislikleri temizlemesi gibi temizler."
Nesai, Menasik 6, (5,115); Ibnu Mace, Menasik 3, (2886).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:42
1141 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir umre, diger umreye arada islenenler icin kefarettir. Hacc-i Mebrur'un karsiligi cennetten baska bir sey olamaz!"
Buhari, Umre 1; Muslim, Hacc 437, (1349); Tirmizi,Hacc 90, (933); Nesai, Menasik 3, (5,112), 5, (5,115); Ibnu Mace, Menasik 3, (2887); Muvatta, Hacc 65, (2, 346).

1142 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Beyt'i (Kabe-i Muazzama'yi) kim elli defa tavaf ederse, gunahlarindan cikar ve tipki annesinden dogdugu gundeki gibi olur."
Tirmizi, Hacc 41, (866).Buradaki tavaftan maksad, savtlar olmayip, elli tam tavaftir.

1143 - Ummu Seleme (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim, hacc veya umre icin Mescid-i Aksa'dan Mescid-i Haram'a (kadar) ihrama girerse, gecmis ve gelecek butun gunahlari affedilir veya cennet kendisinevazcib olur." -Ravi, Resulullah'in hangisini dedigi hususunda sekke dustu "
Ebu Davud, Menasik 9, (1741), Ibnu Mace, Menasik 49, (3001-3002).

1144 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Ensar'dan Ummu Sinan adindaki bir kadina:
"Bizimle haccetmekten seni ne alikoydu?" diye sordu. Kadin:
"Ebu fulanin (kocasini kasteder) sadece iki sulama devesi var. Biriyle o ve oglu haca gitti. Oburu (ile de ben kaldim) arazimizi suluyor(um)" dedi. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Oyleyse Ramazan'da (yapacagin) umre, (kacirdigin) bir haccin veya benimle (yapmis olacagin) bir haccin kazasidir. Ramazan gelince umre yap. Zira Ramazan'daki bir umre hacca muadil olur."
Buhari, Umre 4,Cezau's-Sayd 26; Muslim, Hacc 222; Nisai, Siyam 6, (4,130).

1145 - Ebu Bekr Ibnu Abdirrahman anlatiyor: "Bir kadin Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek:
"Ben haccetmek icin hazirlik yapmistim. Bana (bir mani) ariz oldune yapayim?"
"Ramazan'da umre yap, zira o ayda umre tipki hacc gibidir" buyurdu."
Muvatta, Hacc 66, (1, 347); Ebu Davud, Hacc 79, Tirmizi, Hacc 95, (939); Nesai, Siyam 6, (4,130); Ibnu Mace, Hacc (Menasik) 45, (2991-2995).

1146 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hic bir kul, kurban gunu, Allah indinde kan akitmaktan daha sevimli bir is yapamaz. Zira, kesilen hayvan, kiyamet gunu boynuzlariyla, kil1ariyla, sinnaklariyla gelecektir. Hayvanin kani yere dusmezden once Allah indinde yuce bir mevkiye ulasir. Oyle ise, onu gonul hoslugu ile ifa edin."
Tirmizi, Edahi 1, (1493); Ibnu Mace, Edahi 3, (3126).Rezin sunu ilave etmistir: "Kurban sahibine, hayvanin her bir tuyu icin sevap vardir. "

1147 - Ebu Bekri's-Siddik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a: "Hangi hacc daha efdaldir?" diye sorulmustu.
"Yuksek sesle telbiye getirilip, kurban kesilerek yapilan hacc!" diye cevap verdi."
Tirmizi, Hacc 14, (827), Tefsir, Al-i Imran (3001).

1148 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kucugun, buyugun, zyifin, kadinin cihadi hacc ve umredir."
Nesai, Hacc 4, (5,114); Ibnu Mace, Menasik 8, (2902).

HACCIN VUCUBU

1149 - Ebu Hureyre hazretleri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Birgun Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize soyle hitab etti:
"Ey insanlar, size hacc farz kilinmistir. Su halde hacci eda edin!"
Cemaatte bulunan bir adam: "Her sene mi, Ey Allah'in Resulu?" diye sordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cevap vermedi. Adam sorusunu uc kere tekrar etti. Bunun uzerine:
"Ben sizi biraktikca siz de beni birakin. (Madem ki sukut ettim, niye sormada israr ediyorsunuz?) Sayet (sorunuza) "Evet!" deseydim, her yil haccetmek vacib oluverirdi ve buna guc yetiremezdiniz. Sunu bilin ki, sizden oncekileri helak eden sey, cok sual sormalari ve peygamberleri hakkinda ihtilaflaridir. Size bir is emrettigim zaman, bunu gucunuz yettigince Ifa edin, bir yasaklamada bulundugum vakit de ondan kacinin (bu emir ve yasakla ilgili olarak akliniza gelen her seyi sormaya kalkmayin!)"
Buhari,Itisam 4; Muslim, Hacc 412, (1337), Fedail 130, (1337); Nesai, Hacc 1, (5,110-111).

1150 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz soyle buyurdular:
"Kim kendisini Beytullahi'1-haram'a ulastiracak kadar azik ve binege sahip oldugu halde haccetmemisse onun Yahudi veya Hiristiyan olarak olmesi arasinda fark yoktur. Zira, Cenab-i Hakk soyle buyurmustur: "Oraya yol bulabilen insana, Allah icin Kabe'yi haccetmesi gerekir" (Al-i Imran 97).
Tirmizi, Hacc 3, (812).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:42
1151 - Ibrzu Abbas (radiyallahu anhuma) hazretleri anlatiyor: "Akra' Ibnu'1-Habis (radiyallahu anh), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a:
"Hacc her sene midir, omurde bir kere midir?" diye sordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Bir keredir, fazla yapan nafile olarak yapmis olur!" diye cevap verdi."
Ebu Davud, Hacc 1, (1721); Nesai, Hacc 1, (5,111); Ibnu Mace, Menasik 2, (2886).

1152 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle dedigini rivayet etmistir: "Islam'da hacc yapmamak (saruret) yoktur."
Ebu Davud, Hacc 3, (1729).

1153 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in su sozunu rivayet etmistir: "Hacc yapmak isteyen acele davransin."
Ebu Davud, Menasik 6, (1732).

1154 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan: "Umre vacib midir?" diye sorulmustu, su cevabi verdi:
"Hayir! Ancak, umre yapmaniz faziletli bir ameldir. "
Tirmizi, Hacc 88. (931).

1155 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'in: "Umre vacibtir" dedigi rivayet olunmustur.
Tirmizi, Hacc 88, (931).

1156 - Yukaridaki rivayetin bir benzeri Ibnu Mes'ud'dan vapilmistir. Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) hazretleri Soyle kiraat ederdi: ve derdi ki: "Eger gunah olmasaydi -Resulullah (aleyhissalatu vesselàm)'dan bu mevzuda hic bir sey isitmemis olmama ragmen- umre vaciptir derdim."
Rezin ilavesi.

MIKATLAR

1157 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) dedi ki: "Hacc aylari Sevval, Zulkade ve Zilhicce'den de on gundur."
Buhari, Hacc 33 (Tercume yani bab basligi olarak senetsiz kaydetmistir.)

1158 - Hisam Ibnu Urve (merhum) anlatiyor: "Abdullah Ibnu Zubeyr (radiyallahu anhuma) Mekke'de dokuz yil ikamet etti. Bu esnada Zilhicce'nin hilali ile yuksek sesle telbiyeye basladi. (Kardesi) Urve de onunla ayni seyi yapardi"
Muvatta, Hacc 50, (1, 339).

1159 - Kasim Ibnu Muhammed anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh) Mekkelilere soyle hitab etti: "Ey Mekkeliler! Ne oluyor da uzak diyardan gelenler saclari daginik vaziyette iken sizler yaglaniyorsunuz? (Zilhicce) hilalini gorunce siz de telbiyedebulunun."
Muvatta, Hacc 49, (1, 339).

1160 - Ata'ya: "Mucavir (Mekke'de ikamet eden) hacc icin ne zaman telbiyede bulunur?" diye sorulmustu. Su cevabi verdi: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) mutemetti olarak gelince, terviye gunu, ogleyi kilip, devesine bindi mi hacc icin telbiyede bulunurdu."
Buhari, Hacc 82, (Tercume yani bab basligi olarak kaydedilmistir. Senetsizdir.)

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:43
1161 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) sunu soylemistir: "Hacc icin, sadece hacc aylarinda ihrama girmek sunnettendir."
Buhari, Hacc 33 (tercume yani bab basligi olarak kaydetmistir).

1162 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Medineliler Zulhuleyfe'de, Samlilar Cuhfe'de, Necidliler Karn'da ihrama girer, telbiyeye baslar."
Buhari, Hacc 8, 5, 10, Ilm 52, I'tisam 16; Muslim, Hacc 1347, (1182); Muvatta, Hacc 22, (1,330); Tirmizi, Hacc 17, (831); Ebu Davud, Menasik 9, (1737); Nesai, Hacc 17,18, 21, (5,122-125).

1163 - Bir rivayette Ibnu Omer der ki: "Bizzat isitmemekle beraber, bana soylendigine gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurmustur ki: "Yemenliler de Yelemlem'de ihrama girerler. "
Buhari, Hacc 8, Ilm 52, I'tisam 16; Muslim, Hacc 13-18 (1182).

1164 - Buhari'de gelen bir diger rivayette belirtildigi uzere, bir zat (Abdullah Ibnu Omer'e) gelerek: "Umre icin nerede ihrama girmem caiz olur?" diye sorunca: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mikat yerleri olarak Necidliler icin Karn'i, Medineliler icin Zulhuleyfe'yi, Samlilar icin Cuhfe'yi belirledi" demis, baska bir mikat yeri zikretmemistir."
Buhari, Hacc 3.

1165 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Medineliler icin Zulhuleyfe'yi,Samlilar icin Cuhfe'yi, Necidliler icin Karnu'l-Menazil'i Yemenliler icin Yelemlem'i mikat yerleri olarak ta'yin etmistir. Bu yerler, ora ahalileri ve oraya baska yerlerden hacc ve umre yapmak maksadiyla gelenler icin mikat yerleridir. Bu soylenen mikat yerlerinin berisinde (yani mikatlarla Mekke arasinda) bulunanlar icin mikat, bulundugu yerdir. Daha yakin yerde olanlar da boyledir. Nitekim Mekkeliler de Mekke'de ihrama girerler."
Buhari, Hacc 7, 9, 11, 12, Cezau's-Sayd 18; Muslim, Hacc 11, (2181); Ebu Davud, Menasik 9, (1737); Nesai, Hac 20, 23, (5,123-125).

1166 - Bir rivayette soyle denmistir: "Kim (mikatlerin) berisinde ise, (niyeti) baslattigi yerde ihram giyer, oyle ki, Mekkeliler Mekke'de (ihrama girerler).
Buhari, Hacc 7; Ebu Davud, Menasik 9, (1737).

1167 - Ebu z-Zubeyr anlatiyor: "Hz. Cabir (radiyallahu anh)'e ihrama girme yerinden sorulmustu. Su cevabi verdi: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in bu hususta soyle soyledigini isittim. "Medineliler'in ihrama girme yeri Zulhuleyfe'dir. Diger yol Cuhfe'dir. IrakIilar 'in ihrama girme yeri Zat-i Irk'dir. Necidliler'in ihrama girme yeri Karni'lMenazil'dir. Yemenliler'in ihrama girme yerleri Yelemlem'dir."
Muslim, Hacc 18, (1183).

1168 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Su iki memleket (Basra ve Kufe) fethedildigi zaman Hz. Omer (radiyallahu anh)'e halk gelip :
"Ey mu'minlerin emiri! Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Necidliler icin Karn'i (mikat olarak) tesbit etti. Orasi bizim yolumuza sapa duser. (Buradan) Karn'e gitmeye kalksak, bize zor olur!" dediler. Hz. Omer (radiyallahu anh) onlara:
"Oyleyse onun kendi yolunuzdaki hizasina bakin" dedi ve onlar icin Zat-i Irk'i tesbit etti."
Buhari, Hacc 13.

1169 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Iraklilar icin Zat-i Irk'i mikat kildi."
Ebu Davud, Menasik 9, (1739); Nesai, Hacc 22, (5,125).

1170 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mesrikliler icin Akik'i mikat kildi."
Ebu Davud, Menasik 9, (1740); Tirmizi, Hacc 17, (832).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:43
1171 - Imam Malik: "Bana ulastigina gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ci'rane'de umre icin ihrama girdi" demistir.
Muvatta, Hacc 27, (1, 331); Ebu Davud, Hacc 81, (1996); Tirmizi, Hacc 96, (935); Nesai, Hacc 104, (5, 199)

1172 - Yine Imam Malikin, nazarinda guvenilir (sika) bir kimseden rivayet ettigine gore, Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) Iliya'da hacc ihrami giymistir."
Muvatta, Hacc 26, (1, 331).

1173 - Hz. Osman (radiyallahu anh)'in: "Bir kimsenin Horasan veya Kirman'da ihrama girmesini mekruh addettigi" rivayet edilmistir.
Buhari, Hacc 33, (Bab basliginda, senetsiz olarak kaydedilmistir).

IHRAM VE HARAMLARI

1174 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) muhrimin giyecegi seylerden sorulmustu, su cevabi verdi: "Muhrim ne kamis (gomlek), ne sarik, ne burnus. ne salvar ne de vers veya zaferan bulasmis bir giysi tasimaz. Ayaginda da mest (ve benzeri ayakkabi) yoktur. Ancak nalin bulamazsa, mestlerin topuktan asagi kismini kesmelidir. "
Buhari'de su ziyade var: "Ihramli kadin yuzunu ortmez, eldiven de giymez."
Buhari,Hacc 21, Cezau's-Sayd 13,15, Ilm 53, Salat 9; Muslim, Hacc 1, (1177); Muvatta, Hacc 8, (1, 324-328); Tirmizi, Hacc 18, (833); Ebu Davud, Menasik 32, (1824, 1825,1826); Nesai, Hacc 28, (5,129).

1175 - Yine Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'den rivayete gore demistir ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kadinlari ihrama girdikleri vakit eldiven kullanmaktan, yuzlerini ortmekten ve vers ve za'feran degmis elbise giymekten yasakladi ve: "Buinlardan gayri, hosuna giden elbise cesitlerinden safranla boyanmis veya ipekli veya zinet veya sa1var veya kamis veya mest giysin" dedi."
Ebu Davud, Menasik 32, (1827).

1176 - Hz. Aise (radiyallahu anha)'den gelen bir rivayette: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ihramli iken mest giymede kadinlara ruhsat tanidi" denmistir.
Ebu Davud, Menasik 33, (1831).

1177 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) hazretleri anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hazretleri buyurdular ki: "Kim izar bulamazsa salvar giysin, kim de nalin bulamazsa mest giysin."
Buhari, Libas 14, 37, Hacc 132, Cezau's-Sayd 15, 16; Muslim, Hacc 4,(1178); Tirmizi, Hacc 19, (834); Ebu Davud, Hacc 32, (1829); Nesai, Hacc 32, (5,132).

1178 - Nafi'nin anlattigina gore, Eslem Mevla Omer'in, Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'e soyle soyledigini isitmistir: "Omer (radiyallahu anh), Hz. Talha (radiyallahu anh)'nin uzerinde, ihramli iken boyali bir giysi gormustu. "(Ey Talha) bu boyali giysi de ne?" diye sordu. (Talha cevaben): "Ey mu'minlerin emiri, bu kizil toprakla boyanmistir!" dedi. Omer (radiyallahu anh):
"Ey azizler, sizler halkin imamlarisiniz, halk sizlere uymaktadir. Eger cahil biri bu elbiseyi gorse: "Talha Ibnu Ubeydillah, ihramda boyali elbise giymis" diyecek. Ey azizler, bu boyali elbiselerden hicbirini giymeyin!" dedi"
Muvatta, Hac 10, (1, 326).

1179 - Urve anlatiyor: "Esma Bintu Ebi Bekr (radiyallahu anhuma), ihramli oldugnu halde, sari renkli giysiler giyerdi. Ancak bunlarda za'feran olmazdi."
Muvatta, Hacc 11, (1, 326).


1180- Ya'la: Ibnu Umeyye (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ciirrane'de iken, umre icin ihrama girmis bir adam geldi. Adamin sakal ve saclari sariya boyanmis, sirtinda da za'feran lekeleri bulunan bir cubbe vardi.
"Ey Allah'in Resulu, dedi, su gordugun vaziyette, umre icin ihrama girdim!"
Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Su cubbeyi cikar, sari boyayi da yika!" diye emretti."
Buhari, Umre 10, Cezau's-Sayd 16, 17, Megazi 56, Fedailu'l,Kur'an 2; Muslim, Hacc 6, (1180); Muvatta, Hacc 18, (1, 328-329); Tirmizi,Hacc 20, (835, 836); Ebu Davud, Menasik 31, (1819-1822);Nesai, Hacc 43, (5,142-143).
Bu metin, Sahiheyn'deki metindir. Ebu Davud'un rivayetinde su ziyade mevcuttur: "Umrede iken, hacda yaptigini yap. "

1180 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'in: "Ihramlinin mintika takmasini mekruh addettigi" rivayet edilmistir.
Muvatta, Hacc 12, (1, 326).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:43
1181 - Kasim Ibnu Muhammed anlatiyor: "Bana, el-Ferafisa Ibnu Umeyr el-Hanefi haber verdi ki, O, Hz.Osman (radiyallahu anh)'i, ihramli iken yuzunu orter gormus."
Muvatta, Hacc 13, (1, 327).

1182 - Nafi' anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Basin ceneden yukarisini ihramli kimse ortemez."
Muvatta, Hacc 13, (1, 327).

1183 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Biz (kadinlar) ihramli olarak Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la beraber iken, binekliler bize ugrardi. Onlar tam hizamiza gelince, herbirimiz cilbabini basindan yuzunun uzerine sarkitiverirdi. Bizi gectiler mi tekrar kaldirirdik."
Ebu Davud, Menasik 34, (1833).

1184 - Fatima Bintu'l-Munzir anlatiyor: "Biz, bir kisim kadinlar ihramli iken, yanimizda Esma Bintu Ebi Bekr (radiyallahu anhuma) oldugu halde, yuzlerimizi sikica ortuyorduk"
Muvatta, Hacc 16, (1, 328).

1185 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a, ihrama gir(ece)gi zaman (ihrami icin), keza ihramdan ciktigi zaman da Kabe'yi tavaftan once hill'i icin, icinde misk bulunan surunme maddesini su iki elimle surdum."
Buhari, Hacc 18, 143, Libas 73, 89, 91; Muslim, Hacc 31, 33, (1189); Muvatta, Hacc 17, (1, 328); Tirmizi, Hacc 77, (917); Ebu Davud, Menasik 11, (1745,1746); Nesai, Hacc, 41, (5,136-141).

1186 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vessalam)'a, ihrama gir(ece)gi zaman (ihram icin), keza ihramdan ciktigi zaman da Kabe'yi tavaftan once hill'i icin, icinde misk bulunan surunme maddesini su iki elimle surdum."
Buhari, Hacc 18. 143, Libas 73, 89, 91; Muslim, Hacc 31, 33, (1189); Muvvata, Hacc 17, (1, 328); Tirmizi, Hacc 77, (917);Ebu Davud, Menasik 11, (1745, 1746); Nesai, Hacc, 41,(15, 136-141)
Bir rivayette su ibare de var: "..Veda haccinda zerire denilen koku ile. . ."
Bir baska rivayette : ". . ihrama girmezden once, sonra ihrama girerdi. "
Bir diger rivayette: "..bulabildigim kokunun en iyisi ile basinda ve sakalinda koku maddesinin pariltisini gorunceye kadar (surerdim). "
Bir diger rivayette: "...Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ihramli iken (surulen) koku maddesinin sac ayirimlarindaki parlakligina (su anda) bakiyor gibiyim. "
Bir rivayette su ziyade var: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) zeytinyagiyla yaglanirdi. Bunu Ibrahim (Nehai)'ye zikretmistim, bana:
"Pekala, su rivayeti ne yapacaksin: "Esved, Hz. Aise (radiyallahu anha)' den onun soyle soyledigini rivayet etti: "...(Surulen koku maddesinin sac ayrimlarindaki parlakligina bakiyor gibiyim."
Bir rivayette de su ziyade var: "..Bu, ihram(a girmezden once surundugu) koku idi. "

1187 - Bir diger rivayette soyle gelmistir: "Once koku surunup sonra ihrama giren kimse hakkinda soruldu. Su cevabi verdi: "Ben (tib surunerek) ihrama girip koku nesretmeyi sevmem. Katrana bulanmam bunu yapmaktan daha iyidir." Hz. Aise (radiyallahu anha)'ye, Ibnu Omer'in, bu sozu haber verilince: "Ben, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ihrama (girecegi) sirada tib surdum. Bu halde hanimlarina ugradi. Sonra da ihrama girdi, koku nesrediyordu" dedi.
Buhari, Gusl 14; Muslim, Hacc 47, (1192); Nesai, Hacc 42, (5, 139), Gusl 13, (1, 203).

1188 - Nesai'nin kaydettigi bir diger rivayette soyle denir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), ihrama girmeyi arzu ettigi zaman bulabildigi en guzel yagla yaglanirdi. Oyle ki, yagin parlakligini basinda ve sakalinda gorurdum." (Ravi Hz. Aise'dir).
Nesai, Hacc 42, (5,139-140).

1189 - Yine Nesai'nin bir baska rivayetinde, Hz. Aise (radiyallahu anha) soyle buyurmustur: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ihrama girecegi zaman ihrami icin, seytan taslamasini yaptiktan sonra ve Beytullah'a yapacagi tavaf (-i ziyaret)ten once ihramdan cikinca da hill'i (ihramsiz hali) icin tibini surdum."
Nesai, Hacc 41, (5, 137).

1190 - Bir diger rivayette soyle denir: "Resulullah'in tib'i (surdugu koku) sizin su tibinize benzemez." Yani (sizin kullandiginiz tib), uzun muddet koku nesretmeye devam etmez, demektir.
Nesai, Hacc 41, (5, 137).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:44
1191 - Hz.Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Biz Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile (hacc ve umre icin ihrama girip) Mekke'ye giderdik. Ihram sirasinda alinlarimiza sukk denen bir tib surerdik. Birimiz terleyecek olsa, yuzune akardi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunu gordugu halde (bize) onu(n surulmesini) yasaklamazdi."
Ebu Davud, Menasik 32, (1830).

1192 - Salt Ibnu Zubeyd (rahimehullah), ailesinin bazi fertlerinden naklen sunu rivayet etmistir: "Hz. Omer (radiyallahu anh) Secere nam mevkide iken, bir tib kokusu hissetti.
"Bu koku kimden geliyor?" diye sordu: Kesir Ibnu's-Salt:
"Bendendir, (sacimin dagilmamasi icin) surundum ve tiras olmamaya karar verdim" dedi. Hz. Omer (radiyallahu anh):
"Su birikintilerinden birine git, basini koku gidinceye kadar ovustur!" diye emretti. Kesir Ibnu's-Salt oyle yapti."
Muvatta, Hacc 20, (1, 329).

1193 - Muvatta'nin bir diger rivayeti, Eslem Mevla Omer'den: "Omer (radiyallahu anh), bir tib kokusu hissetmisti.
"Bu koku kimden?" diye sordu. Muaviye Ibnu Ebi Sufyan (radiyallahu anh):
"Ey mu'minlerin emiri! Bendendir!"diye cevap verdi. (Hz. Omer kizgin bir eda ile):
"Allah Allah! Senden mi?" diye cikisti. Hz. Muaviye:
"Bana Ummu Habibe surdu, ey mu'minlerin emiri!" (diye ozur) beyan etti. Hz. Omer:
"Allah askina geri don ve su surdugun seyi yika!" diye emretti."
Muvatta, Hacc 19.

1194 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'den anlatildigina gore: "Ihramli iken Cuhfe'de olmus olan oglu Vakid'i kefenlemis, bu arada basini ve yuzunu orttukten sonra soyle demistir: "Eger ihramli olmasaydik, cenazeye tib de surerdik."
Muvatta, Hacc 14, (1, 327).

1195 - Nafi anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) ihram giyerek Mekke'ye muteveccihen yola ciktigi zaman, guzel kokusu olmayan bir yag ile yaglanirdi. Sonra Zulhuleyfe mecsidine gelir, orada (ihram icin iki rek'at) namaz kilar, sonra hayvanina binerdi. Devesi (ayaga kalkip) onu dogrultunca telbiyeye baslar ve soyle derdi: "Ben Resulullah'in boyle yaptigini gordum."
Buhari, Hacc 28; Muvatta, Hacc 32, (1, 333).

1196 - Tirmizi'nin bir rivayetinde soyle denir: "(Ibnu Omer) reyhanlanmamis bir yagla yaglanirdi." Yani kokulandirilmamis.
Tirmizi, Hacc 114, (962); Ibnu Mace, Menasik 88, (3083).

1197 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Ihramli reyhan koklayabilir, aynaya bakabilir. Yedigi zeytinyagi ve tereyagi ile tedavi olabilir."
Buhari, Hacc 18, (Bab basliginda, senetsiz olarak kaydetmistir).

1198 - Abdullah Ibnu Huneyn anlatiyor: "Ibnu Abbas ile Misver Ibnu Mahreme (radiyallahu anhuma) Ebva'da ihtilaf ettiler. Ibnu Abbas: "Muhrim basini yikar" dedi. Misver ise: "Hayir, yikayamaz!" dedi. Ibnu Abbas, beni Ebu Eyyub el-Ensari (radiyallahu anh)'ye gonderdi. Ben onu iki direk arasina gerilmis bir perde gerisinde yikaniyor buldum. Kendisine selam verdim.
"Kim o?" dedi. "Abdullah Ibnu Huneyn'im. Beni, size Ibnu Abbas gonderdi. Sizden, ihramli iken Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in basini nasil yikadigini soruyor" dedim. Bunun uzerine Ebu Eyyub (radiyallahu anh) elini perde (ipinin) uzerine koyup asagi dogru basti ve basi gorundu. Uzerine su doken birisine: "Dok!" dedi. O da doktu. Ebu Eyyub (radiyallahu anh) basini elleriyle ileri geri ovalayip:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i boyle yapar gordum" dedi."
Buhari, Cezais-Sayd 14; Muslim, Hacc 91, (1205); Muvatta, Hacc 4, (1, 323); Ebu Davud, Menaeik 38, (1840); Nesai, Hacc 27, (5,128-129); Ibnu Mace, Menaaik 22, (2934).
Muvatta disindaki rivayetlerde su ziyade mevcuttur: "Misver, Ibnu Abbas'a sunu soyledi: "Seninle bir daha munakasa etmiyecegim (ne dersen kabulum)."

1199 - Harice Ibnu Zeyd, babasi Zeyd (radiyallahu anh)'den naklediyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ihrama girmek cin soyundu ve yikandi."
Tirmizi, Hacc 16, (830).

1200 - Nafi anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) ihrama girmezden once ihram icin, Mekke'ye girmek icin, Arafat'ta vakfe icin yikanirdi."
Muvatta, Hacc 3, (1, 322); Buhari, Hacc 38.
Bir rivayette su ziyade vardir: "Ihrama girdi mi, basini sadece ihtilam oldugu zaman yikardi."

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:44
1201 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yikandigi su ile saclarini (dagilmayacak sekilde) tarayip nizama soktu."
Ebu Davud, Menasik 12,(1747, 1748) Nesai, Hacc 40, (5, 136); Buhari, Hacc 19; Muslim 21, (1184); Ibnu Mace, Menasik 72, (3047).

1202 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Ihramli kimse hamama girer."
Buhari, Cezau's-Sayd 14 (Tercume bab basligi olarak, senedsiz sekilde) kaydedilmistir.].

1203 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ihramli iken hacamat oldu (kan aldirdi)."
Buhari, Cezau's-Sayd 11, Tibb 12,15; Muslim, Hacc 88., (1203); Ebu Davud, Menasik 36, (1835-1836); Tirmizi, Hacc 22, (839); Nesai, Hacc 92, (5, 193); Ibnu Mace, Menasik 87, (3081).) Bu metin Sahiheyn'in metnidir.
Buhari merhumun bir diger rivayetinde: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)) oruclu iken hacamat oldu" denir. Yine Buhari'nin bir diger rivayetinde: "(Resulullah (aleyhissalatu vesselam)) ihramli iken cektigi agri sebebiyle basindan hacamat oldu" denir.
Bir diger rivayette: "Sakika denen (basinin on kismindaki) bir agri sebebiye, Lahyu Cemel adinda Mekke yolu uzerindeki bir su basinda, basinin ortasindan hacamat oldu" denir.

1204 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ihramli iken ayaginin sirtindan cektigi bir agri sebebiyle hacamat oldu."
Ebu Davud, Menasik 36, (1837); Nesai, Hacc 94, (5,194).
Nesai'nin rivayetinde "..Maruz kaldigi incinme sebebiyle (ayaginin sirtindan hacamat oldu)" denmistir.

1205 - Nafi anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) dedi ki: "Ihramli kimse kacinilmaz bir sebepten dolayi mecbur kalmadikca hacamat olamaz."
Muvatta, Hacc 75, (1, 350).

1206 - Nubeyh Ibnu vehb (rahimehullah) anlatiyor: "Omer IbnuUbeydillah Ibni Ma'mer, ihramli iken gozunden hastalandi.Bunun uzerine gozlerine surme cekmek istedi. Ancak Eban Ibnu Osman onu bundan men etti ve gozlerine sabir basmasini tavsiye etti. Ilaveten: Hz. Osman (radiyallahu anh)'in Resulullah'in boyle yaptigini rivayet ettigini soyledi."
Muslim, Hacc 89, (1204); Ebu Davud, Menasik 37, (1838); Tirmizi, Hacc 106, (952); Nesai, Hacc 45, (5,143).
Ebu Davud'un rivayetinde su ziyade var: "Eban hacc emiri idi."

1207 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'den rivayet edilmistir ki, ihramli iken, gozune gelen bir rahatsizlik sebebiyle aynaya bakmistir.
Muvatta, Hacc 93, (1, 358.)

1208 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Meymune validemizle (radiyallahu anha) ihramli iken tezevvuc buyurdular."
Buhari, Cezau's-Sayd 12, Megazi 43, Nikah 30; Muslim, Nikah 46, (1410); Ebu Davud, Menasik 39, (1844,1845); Tirmizi, Hacc 24, (842); Nesai, Hacc 90, (1,191,192).
Buhari'nin bir rivayetinde su ziyade var: "Umretu'l-kaza sirasinda ihramsiz olarak Meymune ile gerdek yapti. Meymune Serefte vefat etti."
Ebu Davud der ki: Ibnu Museyyeb demistir ki: "ihramli iken Resulullah'in Meymune ile evlenmesi meselesinde Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) vehme dusmustur."
Nesai'ye ait bir baska rivayette: "Ihramli iken Resilullah (aleyhissalatu vesselam) evlendi" denir. Meymune ile evlendigi zikredilmez.

1209 - Ebu Rafi' (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ihramsiz iken Meymune (radiyallahu anha) ile evlendi. Ihramsiz oldugu halde onunla gerdek yapti. Ikisinin evlenmesinde aralarinda ben elcilik yapmistim."
Tirmizi, Hacc 23, (841).

1210 - Meymune (radiyallahu anha) anlatiyor: "Her ikimiz de Serefte ihramsiz iken, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) benimle evlendi."
Muslim, Nikah 48, (1411); Ebu Davud, Menasik 39, (1843); Tirmizi, Hacc 24, (845).Bu metin Ebu Davud'dakidir.
Muslim'de soyle denmistir: "Kendisi ihramsiz oldugu halde O'nunla (Meymune) evlendi, Ravi -ki Yezid Ibnu'l-Esamm'dir- der ki: "Meymune hem benim teyzemdi, hem de Ibnu Abbas'in teyzesi idi."
Tirmizi'de su ziyade vardir: "Meymune (radiyallahu anha) ile gerdek yaptiginda ihramsiz idi. Meymune Serefte oldu. Onu, Resulullah'in kendisiyle gerdek yaptigi cadirda defnettik

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:44
1211 - Suleyman Ibnu Yesar anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), azadlisi Ebu Rafi'yi Ensar'dan bir baskasiyla birlikte (Meymune'ye) gonderdi. Onlar, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i Meymune bintu'l-Haris (radiyallahu anha) ile evlendirdiler. (O vakit) Resulullah (aleyhissalatu vesselam) henuz Medine'de idi (ve umretu'1-kaza icin yola) cikmamisti."
Muvatta, Hacc 69, (1, 348).

1212 - Hz. Osman (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ihramli ne evlenir, ne evlendirir, ne de dunur gonderir."
Muslim, Nikah 41, (1409); Muvatta, Hacc 70, (1, 348, 349); Ebu Davud, Menasik 37, (1841); Tirmizi, Hacc 23, (840); Nesai, Hacc 91, (5,192).

1213 - Nafi anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) soyle hukmetmistir: "Ihramli evlenmez, evlendirmez, ne kendisi icin kiz ister, ne de baskasi icin."
Muvatta, Hacc 72, (1, 349).

1214 - Ebu Gatafan el-Murri'nin anlattigina gore, babasi Tarif, ihramli iken bir kadinla evlenmis ise de Hz. Omer (radiyallahu anh) bu nikahi reddetmistir.
Muvatta, Hacc 71, (1, 349).

1215 - Ebu Katade (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hudeybiye Sulhu yapildigi sene, bir gun Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabindan bir grupla birlikte, Mekke yolu uzerinde bir yerde oturuyordum. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bizden ileride (konaklamis) idi. Ben haric herkes ihramliydi. Halk vahsi bir esek gordu, ben o sirada mesguldum, ayakkabimi tamir ediyordum. Gorduklerinden beni haberdar etmediler, onu kendiligimden gormus olmami istiyorlardi. Bir ara aralarinda bir gulusme oldu. Birden etrafima bakindim (ve bu esnada) hayvani gordum. Hemen (Cerade adindaki) atima gidip egerledim ve bindim. (Acelemden) kamciyi ve mizragi unutmustum. "Kamci ve mizragimi bana verin!" diye seslendim.
"Hayir, dediler, vallahi bu iste sana yardimci olmak istemeyiz." Ofkelendim. Inip onlari aldim. Tekrar binip, esege dogru hizla gittim, (yetisip) avladim. Beraberimde getirdim, olmustu. Arkadaslarim etinden yediler. Ancak sonradan ihramli iken yeyip yememe hususunda sekke dusup (yediklerine pisman oldular). Yuruduk, ben bir parca ayirdim. Resulullah'a kavusunca, bu meseleyi sorduk.
"Beraberinizde birseyler kaldi mi?" dedi. Ben: "Evet!" diyerek parcayi uzattim, ihramli oldugu halde, ondan yedi. Ve:
"Bu bir taamdir. Onunla Allah size ikramda bulunmustur!"dedi."
Buhari, Cezau s-Sayd 2, 3, 4, 5, Hibe 3, Cihad 46, 88, Megazi 35, Et ime 19, Zebaih 10, 11; Muslim, Hacc 56, (1196); Muvatta, Hacc 76, (1, 350); Tirmizi, Hacc 25, (847); Ebu Davud, Menasik 41, (1852); Nesai, Hacc 78, (5,182); Ibnu Mace, Menasik 93, (3093). Bunlarda gelen bir ziyade soyledir: "(Resulullah[Only Registered Users Can See Links] "O helaldir, yiyin (dedi)."
Bir diger rivayette: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara sunu soyledi: "Sizden biri (hayvani yakalamak uzere) saldirmasini emretmedi veya ona hayvani gostermedi mi?" Onlar: "Hayir!" diye cevap verince, (Resulullah[Only Registered Users Can See Links]
"Oyleyse yiyin!" buyurdu." Bir diger rivayette: "(Resulullah): Isaret ettiniz veya yardim ettiniz veya saldirmasini sagladiniz mi?" (diye sordu)."

1216 - Sa'b Ibnu Cessame (radiyallahu anh)'nin anlattigina gore, kendisi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a, Ebva veya Vehdan'da (canli) bir yaban esegi hediye etmistir. Ancak Resulullah bunu kendisine iade etmis, Sa'b'in uzuldugunu yuzunden anlayinca: "Bunu sana iade edisimizin sebebi ihramli olusumuzdur" demistir.
Buhari, Cezau's-Sayd 6, Hibe 5,17; Muslim, Hacc 50, (1193), Muvatta, Hacc 83, (1, 353); Tirmizi, Hacc 26, (849); Nesai, Hacc 79, (5,183-185); Ibnu Mace, Menasik 92, (3090).

1217 - Nesai'nin kaydettigi diger bir rivayette Ibnu Abbas (radiyallahu anh) soyle anlatmistir: "Sa'b Ibnu Cessame (radiyallahu anh), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a, ihramli iken, Kudeyd'de ucundan kan damlayan bir vahsi esek budu hediye etti. Resulullah, bu hediyeyi Sa'b'a iade etti (kabul etmedi)."
Nesai, Hacc 79, (5,183-185).

1218 - Hz.Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Siz ihramli iken, bizzat avlamamis iseniz veya (sizin arzunuzla) sizin icin avlanmamis ise kara av hayvanlari(nin eti) size helaldir."
Ebu Davud, Menasik 41, (1851); Tirmizi, Hacc 25, (846); Nesai, Hacc 81, (5,187).

1219 - Abdurrahman Ibnu Osman anlatiyor: "Biz ihramli iken Talha ile beraberdik. Bize bir kus hediye edildi. Bu sirada Talha yatiyordu. Kus etinden bazilarimiz yedi, bazilarimiz cekinip yemedi. Talha uyaninca yiyenleri.te'yid etti ve: "Biz Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la birlikte onu yedik" dedi."
Muslim, Hacc 65, (1197); Nesai, Hacc 78, (5,182).

1220 - Abdullah Ibnu Amir Ibni Rebia anlatiyor: "Hz. Osman (radiyallahu anh)'a Arc'ta iken bir av eti getirildi. Arkadaslarina:
"Yiyiniz!" dedi. Onlar: "Sen yemiyor musun?" diye sordular.
"Ben, dedi, sizin durumunuzda degilim, bu hayvan benim icin avlandi."
Muvatta, Hacc 84, (1, 354).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:45
1221 - Urve merhum anlatiyor: "Hz. Aise (radiyallahu anha)'ye: "Bir av hayvani benim icin avlanmamissa bu bana helal mi, haram mi?" diye sormustum, su cevabi verdi:
"Ey kizkardesimin oglu, o (ihram muddeti) on gundur. Icinde bir segrime (rahatsizlik, suphe) hissedersen birakiver (yeme)."
Muvatta, Hacc 85, (1, 354).

1222 - el-Behzi (radiyallahu anh) -ki ismi Zeyd Ibnu Ka'b'dir- anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mekke'ye gitmek dusuncesiyle ihramli olarak (Medine'den) cikti. Ravha nam mevkiye varinca orada kesilmis bir vahsi esekle karsilastilar. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bundan bahsedildi:
"Birakin onu, dedi, sahibi hemen gelebilir!"
Derken hayvanin sahibi Behzi geldi ve Resulullah (aleyhissalatu vesselam),i bularak:
"Ey Allah'in Resulu, bu esegi (size biraktim) dilediginiz gibi tasarruf edin!" dedi. Resulullah derhal Hz. Ebu Bekir'e emrederek, yol arkadaslari arasinda taksim etmesini" soyledi.
Sonra yola devam edip Isaye nam yere geldi. Burasi Ruveyse ile Arc arasinda bir yer idi. Sicak bir golgede kivrilip uyumakta olan bir ceylan vardi. -Ravi der ki- "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir sahsa, herkes gecinceye kadar orada bekleyip kimseye hayvani rahatsiz ettirmemesini emretti."
Muvatta, Hacc 79,1, (351); Nesai, Hacc 78, (5,182,183), Sayd 32, (7, 205).

1223 - Urve (rahimehullah) anlatiyor: "Zubeyr (radiyallahu anh) ihramli oldugu halde (yemek uzere yanina) guneste kurutulmus ceylan eti dizisini azik olarak aliyordu."
Muvatta, Hacc 77, (1, 350).

1224 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz, hacc veya umre icin Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le birlikte yola cikmistik. Yo1 esnasinda bir cekirge surusune rastladik. Kamci ve yaylarimizla vurmaya basladik. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Bunu yeyin, zira o deniz avindan (sayilir)" dedi."
Ebu Davud, Menasik 42, (1853); Tirmizi, Hacc 27, (850).

1225 - Ka'bu'l-Ahbar demistir ki: "Cekirge deniz avi(ndan sayilmis)dir."
Ebu Davud, Menasik 42, (1853); Muvatta, Hacc 82,(1,352).

1226 - Muvatta'da su ziyade var: Hz. Omer (radiyallahu anh) Ka'b'a sordu: "Nereden biliyorsun (ki cekirge deniz avidir)?" Ka'b su cevabi verdi:
"Ey mu'minlerin emiri, nefsimi yed-i kudretinde tutan Zat-i Zulcela1'e yemin ederim, bu (bir nevi) balik hapsirmasidir, her yil iki sefer hapsirir."
Muvatta, Hacc 82, (1, 352).

1227 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Esma Bintu Umeys, Muhammed Ibnu Ebi Bekir'in dogumu sebebiyle Secere nam nevkide nifas olmustu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Hz.Ebu Bekir (radi-yallahu anh)'i gorup, kadina yikanip ihrama girmesini emretmesini soyledi."
Muslim, Hacc 109, (1209); Ebu Davud, Menasik 35, (1834); Ibnu Mace, Menasik 12, (2911).

1228 - Esma Bintu Umeys (radiyallahu anha) Muhammed'i Beyda'da dogurdugunu soylemis, onceki hadisteki durumu aynen zikretmistir."
Muvatta, Hacc 1, (1, 322); Nesai, Hacc 26,(5,127.)
Muvatta'nin bir baska rivayetinde soyle denir: "(Esma..) Zulhuleyfe'de Muhammed'i dogurdu). Ebu Bekir (radiyallahu anh) ona yikanmasini sonra da ihrama girmesini emretti."
Nesai, bir baska rivayette su ziyadeyi ilave eder: "...sonra hacc icin ihrama girmesini, Ka'be'yi tavaf haric, herkesin yaptiklarini aynen yapmasini (emretti)."
Yine Nesai'nin bir baska rivayetinde (Esma) soyle demistir:
"Resulullah'a (birisini) gondererek: "Ne yapayim?" diye sordurdum. Bana: "Yikan, (kan gelen kisma) sargi bagla, sonra da ihrama gir" haberini gonderdi."

1229 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'den yapilan bir rivayete gore, hacc veya umre icin ihrama giren hayizli kadin hakkinda, "Kadin dilerse umre veya hacci icin ihrama girer, ancak Beytullah'i tavaf edemez, Safa ile Merve arasindaki sa'yi de yapamaz. Bunlar disindaki butun menasike insanlarla birliktekatilir. Temizleninceye kadar mescide yakin olmaz."
Muvvata, Hacc 45.

1230 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Nifasli ve hayizli kadinlar mikata gelince guslederek ihrama girerler ve Beytullah'a olan tavaf haric butun menasiki ifa ederler."
Ebu Davud, Menasik 10, (1744); Tirmizi,Hacc 100, (945).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:45
1231 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bes hayvan vardir, bunlarin oldurulmesi ihramliya gunah degildir: Karga, caylak,akrep, fare, kelb-i akur."
Buhari, Cezau's-Sayd 7; Muslim, Hacc 72, (1199); Muvatta, Hacc 88,(1, 356); Ebu Davud, Menasik40, (1846); Nesai, Hacc 82, 83, 84, 86, 87, 88, (5,187-190).
Bir rivayette soyle denmistir: "Bunlari, Harem'de ve ihramda iken oldurene gunah yoktur."
Ebu Davud ve Tirmizi'nin, Ebu Saidi'l-Hudri'den kaydettikleri bir rivayette: "Adi yirticilar" da denmistir. Bundan maksad insana saldirip yaralayandir.

1232 - Alkame Ibnu Ebi Alkame, annesinden rivayet etmistir ki: "Annesi, Hz. Aise (radiyallahu anha)'yi ihramli iken bedenini kasiyan kimse hakkinda soru sorulunca dinlemistir. Hz. Aise su cevabi verir: "Evet, kasinsin ve siddetle kasisin." Sonra Hz. Aise ilave eder: "Ellerimi baglasalar, (kasinmak icin ayaklarimdan baska bir imkanim olmasa) ayaklarimla kasinirim."
Muvatta, Hacc 93, (1, 358).

1233 - Esma Bintu Ebi Bekr (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hacc yapmak uzere Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le birlikte ciktik. Arc nam mevkiye kadar geldik. Orada Resulullah (aleyhissalatu vesselam) konakladi, biz de konakladik. Hz. Aise (radiyallahu anha) Resullullah (aleyhissalatu vesselam)'in yanina oturdu. Ben de babam Ebu Bekir'in yanina oturdum. Resulullah'in binek devesi ile, Hz.Ebu Bekir'in binek develeri tekdi ve o da Ebu Bekir'e ait bir kole ile birlikte (yolda) idi. Ebu Bekir (radiyallahu anh) oturup, koleningelmesini beklemeye basladi. Kole geldi ama beraberinde deve yoktu. Hz.Ebu Bekir (radiyallahu anh): "- Deven nerde?" diye sordu. Kole:
"- Sabahleyin onu kaybettim!" dedi. Ebu Bekir (radiyallahu anh):
"- Tek bir deveyi kayip mi ettin!" deyip koleye vurmaya basladi.
Resulullah bu sirada guluyor ve soyle diyordu:
" Su ihramliya bakin neler de yapiyor!"(Ibnu Ebi Rizme der ki: Resulullah: "Su ihramliya bakin neler de yapiyor?" deyip guluyor, (baska bir Sey soylemiyordu)."
Ebu Davud, Menasik 30, (1818); Ibnu Mace, Menasik 21, (2933).

1234 - Rebia Ibnu Abdillah: "Hz. Omer (radiyallahu anh)'i ihramli iken (Mekke ile Medine arasindaki Sukya koyunde) devesinin kurtlarini alip topraga atarken gordum."
Muvatta, Hac 92, (1, 357).

1235 - Nafi' anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma), ihramlinin, devesinden pire veya guve gibi hasereleri temizlemesini mekruh addederdi."
Muvatta, Hacc 95, (1, 358).

TELBIYE HAKKINDADIR

1236 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) sunu soyledi: "Sizin Beyda'niz, hakkinda Resulullah'a iftira ettiginiz surasidir. Ama, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sadece mescidin -yani Zulhuleyfe mescidininyaninda ihrama girip telbiye getirdi."
Buhari, Hacc 20; Muslim, Hacc 23, (1186); Muvatta, Hacc 30, (1, 332); Tirmizi, Hacc 8,(818); Ebu Davud, Hacc 21, (1771); Nesai, Hacc 56, (5,162-164); Ibnu Mace, Menasik 14, (2916).
Bir rivayette soyle denir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Secere nam mevkide devesine bindigi zaman telbiye getirdi."
Nesai'nin diger bir rivayetinde denir ki: "Ibnu Omer'e: "Seni deven kaldirdigi zaman telbiye ceker gordum" diye sorulmustu. Su cevabi verdi: "Cunku Resulullah boyle yapmisti."

1237 - Hz.Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam) ogleyi kildi. Sonra devesine bindi. Beyda tepesine ciktigi zaman telbiye getirdi."
Ebu Davud, Menasik 21, (1774); Nesaf, Hacc 25, (5,127), 56, (5,162).
Nesai, bir diger rivayette su ziyadeyi kaydetti: "Ogleyi kildigi zaman hacc ve umre icin ihrama girdi."

1238 - Ebu Cubeyr anlatiyor: "Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a dedim ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in, vacib kildigi zaman, getirdigi telbiye hususunda Ashab'in ihtilafina dogrusu hayret ediyorum!" Bana su cevabi verdi. "Bu meseleyi ben herkesten iyi biliyorum. Aslinda Resulullah (aleyhissalatu vesselam) tek bir hacc yapti. Butun ihtilaflar bununla ilgili.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hacc maksadiyla (Medine'den) yola cikti. Zulhuleyfe Mescidi'ne gelip iki rekatlik ihram namazini kilinca, hacci fiilen oldugu yerde baslatti. Namazi bitirince de hacc icin telbiyede bulundu. Iste bu telbiyeyi bir kisim insanlar isitti. Bunu kendisind en ben de (isittim ve) hatirimda tuttum. Sonra hayvanina bindi. Devesi onu yerden kaldirinca tekrar telbiye getirdi. Bu ikinci telbiyeyi de isitenler oldu. (Her seferinde telbiyeleri) farkli kimselerin isitmesi, insanlarin daginik ve hareket halinde olmalarindandi. Boylece, devesi onu kaldirdigi zaman cektigi telbiyesini de yeni insanlar isitti. Iste bunlar: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), devesi kaldirdigi zaman telbiye getirdi"dediler.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yoluna devam etti. Beyda tepesine cikinca da telbiye getirdi. Bu telbiyeyi de isiten baskalari vardi. Bunlar: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Beydaya cikinca telbiye getirdi" dediler. Allah'a kasem olsun! Resulullah namazgahinda hacci baslatti. Devesi kaldirdigi zaman telbiye getirdi, sonra Beyda tepesine cikinca orada da telbiye getirdi."
Said Ibnu Cubeyr sozune devamla dedi ki: "Ibnu Abbas'in sozunu esas alanlar (Zulhuleyfe 'deki) namazgahta iki rek 'atlik ihram namazini kilar kilmaz telbiye getirdi."
Ebu Davud, Menasik 21, (1770).

1239 - Nafi' diyor ki: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) Harem bolgesinin en yakin yerine geldi mi telbiyeyi artik birakirdi. Sonra zu Tuva nam mevkide geceyi gecirir, orada sabah namazini kilar, sonra yikanirdi ve derdi ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) boyle yapmisti."
Buhari, Hacc 38, 39; Muslim, Hacc 226, (1259); Muvatta, Hacc 32, (1, 333).

1240 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Mukim olanlar veya umre yapanlar, Hacer-i Esved'i istilam edinceye kadar telbiyeyi birakmazlar."
Ebu Davud, Menasik 29, (1817), Tirmizi, Hacc 79, (919).
Hadis, Tirmizi'de soyledir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), umrede iken, Hacer-i Esved'e istilam yapinca telbiyeyi birakirdi."

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:45
1241 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i telbiye cekerken -bir rivayette mulebbiyen degil, mulebbiden demistir- isittim soyle diyordu: "Lebbeyk Allahumme lebbeyk. Lebbeyk la serike leke lebbeyk. Inne'l-hamde ve'nni'mete leke ve'l-mulk,la serike leke." Bu kelimelere baska ilavede bulunmuyordu.
Buhari, Hacc 26, Libas 89; Muslim, Hacc 19 (1184); Muvatta, Hacc 28, (1, 331-332); Tirmizi, Hacc 13, (825); Ebu Davud, Menasik 27, (1812); Nesai, Hacc, 54, (5,159-160).

1242 - Bir rivayette su ziyade var: "Abdullah Ibnu Omer(radiyallahu anhuma) derdi ki: "(Babam) Omer Ibnu'l-Hattab (radiyallahu anh) bu kelimelerden ibaret olan Resulullah'in telbiyesi ile telbiyegetirir ve sunu soylerdi: "Lebbeyk Allahumme lebbeyk. Lebbeyk vesa'deyk ve'l-hayru fi yedeyk. Lebbeyk, ve'r-ragbau ileyk ve'lamel."
Nesai, Hacc 54, (5,161).

1243 - Ebu Davud'un diger bir rivayetinde Hz. Cabir (radiyallahu anh)'densu ziyade vardir: "Resulullah soyle telbiye getirirdi..." dedikten sonratipki Ibnu Omer'in hadisindeki gibi bir metin zikretti. Sonra Hz. Cabir'insunu ilave ettigini kaydetti: "Insanlar telbiyeye "...Zu'l-Mearic" ve benzeri kelimeler ilave ettiler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunlariisitti ancak hicbir mudahelede bulunmadi."
Zu'l-Mearic, Allah'in isimlerinden biri olup "yukselme yerlerinin sahibi" "yuksek dereceler sahibi" manasina gelir.

1244 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh): "Resulullah (aleyhissalatuvesselam)'in telbiyesinde "Lebbeyk Ilahe'l-Hakk (Buyur! Hak olanIlah!)" tabiri de vardi" demistir.
Nesai, Hacc 54, (5,161-162).

1245 - Saib Ibnu Hallad el-Ensaari (radiyallahu anh) anlatiyor:"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sunu soylediler: "Cibril (aleyhisselam) bana gelip, ashabima ve beraberimde olanlara telbiye -veya ihlal dedi- cekerken seslerini yukseltmelerini emretmemi emir buyurdu."
Muvatta, Hace 34, (1, 334); Ebu Davud, Menasik 27, (1814); Tirmizi, Hacc 15, (829); Nesai, Hacc 55, (5,162); Ibnu Mace, Menasik 16, (2922-2923).

1246 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Musrikler(haccederken su sekilde telbiyede bulunurlardi): "Lebbeyke la seri-ke leke: ' Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da: "Yazik size, yeter, yeter" buyururdu. Musrikler (telbiyelerinin devaminda): "Yalniz bir serik mustesna, o senin serikindir, sen ona da, onun malik oldugu seylere de maliksin" derlerdi. Onlar, bunu, Kabe'yi tavaf ederken soylerlerdi."
Muslim, Hacc 22, (1185).

IHRAMINI IFSAD EDENLER HAKKINDA

1247 - Imam Malik (rahimehumullah) anlatiyor: "Bana ulasti ki, Hz. Omer, Hz. Ali ve Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anhum ecmain)'ye haccetmek uzere ihrama girmis bulunan birisi hanimi ile cinsi temastabulunursa ne gerekir diye sual sorulmustu. Su cevabi verdiler: "Bunlar(basladiklari) hacci tamamlarlar. Sonra muteakip sene yeniden hacc yaparlar ve (ceza olarak da) kurban (hedy) keserler."
Hz. Ali (radiyallahu anh) sunu soylemistir: "Muteakip yil, bunlar hacc icin ihrama girince, hacci tamamlayincaya kadar birbirlerinden ayrilirlar."
Muvatta, Hac 151, (1,381-382).

1248 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a, Mina'da iken, ifazatavafindan once, hanimina cinsi temasta bulunan bir kimse hakkinda sorulmustu, bir bedene kesmesini emretti." Bir rivayette soyle demistir: "Ifazadan once ehline temas eden kimse(ceza olarak) yeni bir umre yapar ve bir de kurban (hedy) keser."
Muvatta,Hacc 159, (1, 384).

SAYD'IN CEZASI

1249 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh) sirtlan olduren icin bir koc, geyik olduren icin bir keci, tavsanolduren icin bir cebis (kucuk keci), Arap tavsani (denilen bir nevi tarla faresi) icin bir kuzuya hukmetti."
Muvatta, Hacc 235, (1, 416).

1250 - Yine Muvatta'da mursel (senetsiz) olarak Ebu'z-Zubeyr'den gelen rivayete gore, Hz. Omer, cekirge hakkinda: "Onu kim oldururse -iki hakemin hukmuyle- onun karsiligini oder" diye hukmetmistir. Soyle ki: Zeyd Ibnu Eslem'in rivayetine gore, bir adam gelerek Hz. Omer'e: "Ey mu'minlerin emiri, ben ihramli iken kamcimla birkac cekirge oldurdum,ne yapmam gerekir?)" diye sormus. Hz. Omer ona bir avuc kadar taamyedir (tasadduk et) cevabini vermistir."
Muvatta, Hacc 235, (1, 416).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:46
1251 - Muvatta'nin bir baska rivayetinde soyle gelmistir: "Biradam Hz. Omer (radiyallahu anh)'e, ihramda iken oldurdugu cekirge hakkinda sordu. Hz. Omer, (yaninda bulunan) Ka'bu'l-Ahbar'a: "Gel beraber hukmedelim" dedi. Ka'b: "Bir dirhem tasadduk etmesi gerekir" diye hukmetti. Hz. Omer ona: "Sen dirhemleri buluyorsun. Surasi muhakkak ki hurma, cekirgeden daha hayirlidir" dedi.

1252 - Ibnu Sirin (rahimehullah) anlatiyor: "Bir adam Hz. Omer (radiyallahu anh)'e gelerek: "Ben ve arkadasim ihramli oldugumuz haldeAkabe'deki bir tepeye dogru atlarimizla yaris yaptik ve bu esnada bir ceylan oldurduk. Bu fiilimize hukmunuz nedir?" diye sordu. Hz. Omer (radiyallahu anh), yaninda bulunan birine: "Gel beraber hukmedelim"dedi.
(Ibnu Sirin) der ki: "Ikisi birlikte bir keciye hukmettiler. Bununuzerine adam dondu ve (yanindakilere): "Omer'e bakin, mu'minlerin emiri ama, bir ceylan hakkinda hukum veremiyor, yardimci olarak bir adam cagiriyor!" dedi. (Bu sozu isiten) Hz.Omer (radiyallahu anh), adami cagirtip:
"Sen Maide suresini okudun mu?" diye sordu. Adam:
"Hayir!" deyince: "Pekiyi (hukum vermede yardimini istedigim) bu adami taniyor musun?" dedi. Adam bu soruya da:
"Hayir!" deyince Hz. Omer: "Eger, Maide suresini okudugunu soyleseydin dayakla canini yakacaktim" dedi ve ilave etti:
"Cenab-i Hakk Kitab-i Mubin'inde: "Ey iman edenler... Icinizden adalet sahibi iki adam hukum (ve takdir) edecektir..." (Maide 95) buyurmustur. Ve su da Abdurrahman Ibnu Avftir."
Muvatta, Hacc 231,(1,414).

1253 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Kim, haccin nusukunden farzlari disinda bir sey unutur veya terkederse bir kan (dem) akitsin."
Muvatta, Hacc 240, (1, 419).

HACC-I IFRAD

1254 - Hz. Aise (radiyallahu anha)'den rivayete gore, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) hacc-i ifrad yapmistir."
Muslim, Hacc 122,(1211); Muvatta, Hacc 38, (1,335); Tirmizi, Hacc 10, (820); Ebu Davud, Menasik 23,(1777); Nesai, Hacc 48, (5,145).

1255 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) buyurmustur ki: "Babam Omer (radiyallahu anh) dedi ki): "Haccinizla umrenizin arasini ayirin. Zira boyle yapmak, sizden birinin haccinin daha mukemmel olmasini saglar. Umrenizin mukemmel olmasi da, onu hacc aylari disinda yapmaya baglidir."
Muvatta, Hacc 67, (1, 347).

1256 - Hz. Muaviye (radiyallahu anh)'den yapilan rivayete gore soyle buyurmustur: "EyResulullah'in ashabi! Biliyor musunuz, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sunu sunu yapmayi yasakladi, kaplan derilerine oturmayi yasakladi?" Dinleyenler: "Evet (biliyoruz!)" dediler. Hz.Muaviye (radiyallahu anh) tekrar sordu: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in hacc ile umrenin arasini birlestirmenizi (hacc-i kiran yapmanizi) da yasakladigini biliyor musunuz?" Yanindakiler: "Hayir, bunu bilmiyoruz!" dediler. Hz. Muaviye (radiyallahu anh):
"Oyleyse bilin, bu da oburleriyle birlikte (yasaklar arasinda). Ne var ki, sizler unutmussunuz!" dedi.
Ebu Davud, Menasik 23, (1794).

1257 - Hz. Cabir ve Ebu Said el-Hudri (radiyallahu anhuma) soyle demislerdir: "Biz Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte hacc icin avazimizin ciktigi kadar yuksek sesle telbiye getirerek (Mekke'ye) geldik."
Muslim, Hacc 212, (1248).

HACC-I KIRAN

1258 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)"i hacc ve umre her ikisi icin de (ihrama girip) telbiye cekerken isittim." Bekr Ibnu Abdillah el-Muzeni demis ki: "Ben bunu Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'e soyledim. Bana: "Resulullah (aleyhissalatuvesselam) sadece hacc icin telbiye getirdi" diye cevap verdi.
Sonra tekrar Enes (radiyallahu anh)'le karsilastim ve Ibnu Omer'in sozunu kendisine aktardim. Bana (kizarak):
"Galiba bizi cocuk yerine koyuyorsunuz. Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i: "Umre ve hacc icin lebbeyk!" derken isittim"dedi."
Buhari, Taksiru s-Salat 5, Hacc 24, 25, 27,117,119, Cihad 104,126; Muslim, Hacc 185,(1232); Ebu Davud, Hacc 24, (1795); Tirmizi, Hacc 11, (821); Nesai, Hace 49, (5, 150);Ibnu Mace, Hacc 38, (2968, 2969).

1259 - Ebu Vail (radiyallahu anh) anlatiyor: "es-Subeyy Ibnu Ma'bed dedi ki: "Ben Hiristiyan bir bedevi idim. Sonradan Musluman oldum. Kabilemden Huzeym Ibnu Surmule adinda bir kimseye gelerek: "Hey adamim, ben cihad hususunda hirsliyim. Hacc ve umre yapmayi da uzerime vecibe buldum. Ben bu ikisini nasil birlestirebilirim?"diye sordum. Bana:
"Ikisini birlestir ve kolayina gelen bir kurban kes" dedi. Ben de ikisine birden (niyet edip) ihrama girdim. (Kufe'ye bir merhale mesafedeki) Uzeybe nam mevkiye geldigim zaman Selman Ibnu Rebia ve Zeyd Ibnu Suhan ile karsilastim. Ben hacc ve umre her ikisi icin ihramdaydim. Biri digerine benim hakkimda:
"Bu adam devesi kadar da bilgili degil" dedi. Bunu isitince tepeme dag yikildi zannettim. Dogru Omer Ibnu'1-Hattab (radiyallahu anh)'agittim. Ben, hac ve umre her ikisi icin de ihramimi devam ettirerek, hikayemi anlattim. Hz. Omer bana:
"Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) sunnetine irsad edilmissin" dedi."
Ebu Davud, Menasik 24, (1799); Nesai- Hacc 49, (5, 146, 147); Ibnu Mace,Menasik 38, (2970).

1260 - Cafer Ibnu Muhammed babasindan naklediyor: "Mikdad Ibnu'1-Esved, (Mekke yolu uzerindeki Sukya nam karyede) Hz. Ali (radiyallahu anh)'nin yanina girdi. Hz. Ali, bu sirada develerine un ve agac yapragi karisimi yemlerini veriyordu. Mikdad:
"Su Osman Ibnu Affan (radiyallahu anh) hacc ve umrenin arasini birlestirmeyi yasakliyor" dedi. Hz. Ali (radiyallahu anh), ellerinde un ve yaprak bulasigi oldugu halde disari cikti. -Kollarindaki un ve yaprak bulasigini hic unutmayacagim- dogru Hz. Osman'in yanina girdi.
"Sen, dedi haccla umrenin arasini birlestirmeyi yasakliyormussun, ogru mu?" Hz. Osman (radiyallahu anh) su cevabi verdi:
"Bu benim reyimdir!" Hz. Ali: "Umre ve hacc icin lebbeyk!" diyerek, ofkelenmis olarak cikti."
Muvatta, Hacc 40,(1, 336).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:46
1261 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hacc ve umreyi birlestirip, her ikisi icin de tek bir tavaf yapti."
Tirmizi, Hacc 102, (947); Nesai, Hacc 144, (5, 226); Ibnu Mace, Menasik 39, (2973).

1262 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Hac ile umreyi birlestiren kimseye tek bir tavaf yeterlidir. Ikisinin ihramindan birlikte cikar."
Buhari, Hacc 77,105, Muhsar 1,3, 4, Megazi 35; Muslim, Hacc 181, (1230); Tirmizi, Hacc 102, (947); Nesai, Hacc 144, (5, 225-226); Ibnu Mace, Menasik 39, (2975).

1263 - Tirmizi'de soyle gelmistir: "Kim hacc ve umre icin ihrama girerse, her ikisinin de ihramindan cikincaya kadar, tek tavaf, tek sa'y yeterlidir.
Tirmizi, Hacc 102, (948); Ibnu Mace, Menasik 39, (2975).

1264 - Nafi' alatiyor: "Haccac-i Zalim, Abdullah Ibnu Zubeyr (radiyallahu anh)'le savasmakuzere Mekke'ye indigi zaman, Abdullah Ibnu Abdillah ile Salim Ibnu Abdillah geldiler ve Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhum)'le konustular: Kendisine:
"Bu yil hacci terketmen sana bir zarar vermez. Zira biz, halk arasinda savas cikip seninle Beytullah arasina girileceginden korkmaktayiz"dediler. Abdullah onlara:
"Benimle Beytullah arasina girilerek engel cikarilirsa, ben de Kureys'in Hz. Peygamber'le Beytullah arasina girdigi zaman Resulullah'in davrandigi sekilde davranirim. Sahid olun, su anda umreye niyet ettim!"dedi ve derhal kalkip Zulhuleyfe'ye gitti. Umreye niyet ederek ihram giydi, telbiye getirdi.
Sonra sunu soyledi: "Yolumu serbest birakirlarsa umremi tamamlarim. Beytullah'la aramda engel olurlarsa Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yaptigi gibi yaparim." Ve su ayeti tilavet etti. (Mealen): 'Resulullah'ta sizler icin guzel ornek vardir" (Ahzab 21).
Sonra yoluna devam etti ve Beyda sirtina kadar geldi. Orada: "Bunlarin ikisinin hukmu de ayni. Eger benimle umrem arasina girip mani olurlarsa haccima da mani olmuslar demektir. Sizleri sahid kiliyorum, umre ile birlikte hacca da niyet ettim" dedi. Yoluna devam etti. Kadid'e geldigi zaman bir kurbanlik aldi. Sonra (Mekke'ye girip) hacc ve umre her ikisi icin tek bir tavafyapti."
Bir rivayette soyle denmistir: "Her ikisi icin de ihrama girdi ve boylece Mekke'ye geldi. Beytulah'i tavaf etti. Safa ve Merve arasinda sa'y etti, buna bir ilavede bulunmadi, ne kurban kesti, ne tras oldu, ne taksirde bulundu, ne de ihramla haram ettigi seylerden birini nefsine helal kildi. Kurban gunune kadar bu hal uzere devam etti. O gun kurban kesti, tras oldu. Ilk yaptigi tavafla hem haccin hem de umrenin tavafini yerine getirdigi kanaatinde idi.
Sonunda: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) boyle yapmisti" dedi."
Buhari, Hacc 77,105, Muhsar 1, 3, 4, Megazi 35; Muslim, Hacc 180-183, (1230); Muvatta, Hacc 42, (1, 337); Nesai, Hacc 53, (5,158),144, (5, 226).

HACC-I TEMETTU VE HACCIN FESHI

1265 - Abdullah Ibnu Sakik anlatiyor: "Hz. Osman (radiyallahu anh) hacc sirasinda temettuda bulunmayi yasakliyor, Hz. Ali de bunu emrediyordu. Hz. Osman, Hz. Ali (radiyallahu anhuma)'ye bir kelam soyledi. Hz. Ali (radiyallahu anh): "Sen de biliyorsun ki biz, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la birlikte haccederken temettu hacci yaptik" dedi. Hz. Osman da: "Evet, ama biz korkuyorduk" dedi."
Muslim, Hacc 158,(1223); Nesai, Hacc 50, (5,152).
Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah(aleyhissalatu vesselam), Hz. Ebu Bekir, Hz. Omer ve Hz. Osman (radiyallahu anhum ecmain) hacc-i temettu yaptilar. Bunu ilk yasaklayan Hz. Muaviye (radiyallahu anh) oldu."
Tirmizi, Hacc 12, (822); Nesai, Hacc 50, (5,153,154).

1266 - Sa'd Ibnu Ebi Vakkas (radiyallahu anh) demistir ki: "Biz Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile hacc-i temettu yaptigimiz zaman bu adam -ki Muaviye'yi kasteder- Urs'ta -ki Urs'la cahiliye devrndeki Mekke evlerini kasteder- kafirdi."
Muslim, Hacc 164, (1225); Muvatta, Hacc 60,(1, 344); Tirmizi, Hacc 12, (823); Nesai, Hacc 50, (5,152-153).

1267 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Veda haccinda umre ile hacca kadar temettuda bulundu ve kurban kesti. Kurbanini Zulhuleyfe'den itibaren beraberinde goturdu. Menasikin icrasina (umre icin niyetli) baslayip, umre telbiyesi getirdi. Sonra hacc icin telbiye getirdi. Beraberindeki ashabi da umre ile hacca kadar temettuda (istifade) bulundu. Hacc kafilesi icerisinde kurbani olanlar da vardi, olmayanlar da.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mekke'ye geldigi zaman halkahitaben: "Kimin kurbani varsa, haccini tamamlayincaya kadar ihramdan cikmasin, kimin kurbani yoksa tavaf ve sa'yini yapsin, sacini kisaltarak ihramdan ciksin. Sonra hacc icin tekrar ihrama girip kurbanini kessin, kim kurban bulamazsa hacc sirasinda uc gun, evine donunce de yedi gun olmak uzere (on gun) oruc tutsun" buyurdu."
Buhari, Hacc 104; Muslim, Hacc 174, (1227); Ebu Davud, Hacc 24, (1805); Nesai, Hacc 50, (5,151-152).

1268 - Ikrime anlatiyor: "Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a mut'atul-hacc'dan sorulmustu, su cevabi verdi: "Veda haccinda, Muhacirler, Ensariler ve Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in zevceleri hep ihrama girdiler, biz de girdik. Mekke'ye geldigimiz zaman Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Kurbanlik nisanliyanlar haric, herkes hacc icin giydigi ihrami umreye cevirsin" diye emretti. Biz de Beytullah'i tavaf etik. Safa ve Merve'de sa'y yaptik. (Ihramdan cikarak) kadinlarimiza geldik, elbiselerimizi giydik. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Sunu da soylemisti:
"Kim kurbanlik nisanlamissa, kurbanligi mahalline varincaya kadar ihramdan cikmasin!" Terviye aksaminda (yani Zilhicce'nin 8. gunu) bize hacc icin ihrama girmemizi emretti. (Harem bolgesinin disina cikarak ihramlarimizi giyerek hacca baslayip) menasiki tamamladigimiz zaman Mekke'ye geri gelip Beytullah'i, Safa ve Merve'yi tavaf ettik. Boylece haccimiz tamamlanmis, ayet-i kerimenin buyurdugu uzere (Mealen): "Hacci da umreyi de Allah icin tam yapin. Fakat (herhangi bir sebeple bunlardan) alikonursaniz, o.halde kolayiniza gelen kurban gonderin..." (Bakara 196) uzerimizde kurban borcu kalmisti."
Buhari, Hacc 37. (Buhari bunu bab basliginda ta'lik (senetsiz) olarak kaydetmistir.

1269 - Ebu Zer (radiyallahu anh) demistir ki: "Haccda mut'a sadece Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'in ashabina hastir."
Muslim Hacc 189, (1224); Ebu Davud, Menasik 25, (1808); Nesai, Hacc 77, (5, 179-180); Ibnu Mace, Hacc 42, (2984).

1270 - Ebu Davud'daki rivayette soyle denmektedir: "Ebu Zer (radiyallahu anh), hacca niyetle ihram giyip sonradan bunu umreye cevirenler hakkinda soyle diyordu: "Bu, sadece Hz. Peygamber'le haccedenlere has bir ruhsatti."
Ebu Davud, Menasik 25, (1807); Ibnu Mace, (Hacc 42, (2985).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:46
1271 - Ebu Cemre anlatiyor: "Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'amut'à'dan sordum; bana onu yapmami emretti, haccda kesilen kurbandan sordum. "Bu hususta, dedi, deve veya sigir veya davar veya kana ortak olmak imkanlari var (bunlarin hepsi mesrudur)."
Ebu Cemre der ki: "Insanlar mut'ayi mekruh addediyorlardi. (Eve gelip) uyudum. Ruyamda birisini gordum (bana gelip):"Makbul umre, mebrur hacc!" diye mujdeledi. Hemen Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a gelip haber verdim. Bana: "Allahu ekber! Ebu'l-Kasim (aleyhissalatu vesselam)'in sunneti!"dedi."
Buhari, Hacc 102; Muslim, Hacc 204, (1242).

1272 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Kim haccaylarinda umre yapar, sonra Mekke'de hacc zamani gelinceye kadar ikamet ederse bu kimse, hacc da yaparsa mutemettidir. Bu durumda kolayina gelen bir kurban kesmesi vacib olur. Eger kurban bulamazsa, uc gunu hacc sirasinda, yedi gunu de dondugu zaman olmak uzere (on gun) oruc tutar. "
Imam Malik der ki: "Bu hukum, o kimsenin hacc zamanina kadarorada ikamet etmesi ve ayni sene icinde hacc yapmasi halinde caridir."
Muvatta, Hacc 62, (1, 344).
Muvatta'nin bir diger rivayetinde der ki: "Allah'a yemin olsun, haccdan once umre yapip (bu sebeple) kurban kesmem, haccdan sonra Zilhicce ayinda umre yapmamdan daha sevimlidir."

1273 - Abdurrahman Ibnu Harmele el-Eslemi anlatiyor: "Biradam gelip Said Ibnu'l-Museyyib'e: "Haccdan once umre yapayim mi?"diye sormustu. Soyle cevap verdi:
"Evet, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) haccetmezden once umreyapti."
Muvatta, Hacc 57, (1, 343).

1274 - Ibnu'l-Museyyeb anlatiyor: "Omer Ibnu Ebi Seleme, Hz. Omer (radiyallahu anh)'den, Sevval ayinda umre yapmak icin izin istedi.O da izin verdi. Ibnu Ebi Seleme umre yapip ailesine dondu, haccetmedi."
Muvatta, Hacc 58, (1, 343).

1275 - Hz. Aise (radiyallahu anha) soyle demistir: "Oruc, umre yapip hacca kadar temettuda bulunup da hacc icin ihrama girmesinden arefe gunune kadar kurban bulamayan kimse icindir. Eger orucu tutmazsa, Mina gunlerinde tutar" Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) de boyle hukmediyordu.
Muvatta, Hacc 255, (1, 426).

1276 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "(Veda haccinda),Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ve ashabi (radiyallahu anhum), hacc icin ihrama girdikleri vakit, Resulullah ile Talha haric, hic kimsenin kurbanligi yoktu. O sirada Hz. Ali, beraberinde bir kurbanlik oldugu halde Yemen'den geldi. Ve derhal: "Ben de Resulullah'in niyet ettigi seye niyet ederek ihram giydim" deyip katildi.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ashabina bu hacclarini umreye cevirmelerini, tavaf yapmalarini, (sa'y yapmalarini), beraberinde kurbanligi olanlar haric saclarini kisa keserek ihramdan cikmalarini emretti.
Bir kismi itiraz ederek: "Yani henuz cenabetken Mina'ya mi gidecegiz?" dediler. Bu soz Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e ulasmisti: "Geride biraktigim islerimi tekrar bulsaydim kurban getirmezdim. Eger, beraberimde kurbanligim olmasaydi, ben de ihramdan cikardim" dedi.44)
Bu sirada Hz. Aise (radiyallahu anha) hayiz oldu. Beytullah'i tavaf haric, haccin butun menasikini yerine getirdi. Temizlenince de tavafi yapti. Dedi ki:
"Ey Allah'in Resulu! Sizler hem umre hem de hacc yapmis olarak burdan ayrilacaksiniz, ben ise sadece haccla ayrilacagim!"
Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam) oglan kardesi Abdurrahman Ibnu Ebi Bekr (radiyallahu anhuma)'e, Hz. Aise'yi (Harem bolgesinin disinda yer alan) Ten'im'e goturmesini emretti. (Hz. Aise adiyallahu anha) orada ihram giyerek) haccdan sonra umre yapti." 45)

1277 - Buhari'nin bir diger rivayetinde soyle gelmistir:"(Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Mekke'ye gelince ashabina:"Ihraminizdan cikin. Onceki niyetinizi mut'aya cevirin!" dedi. Ashab:
"Biz once "hac" diye ismen belirterek niyet etmisken, simdi nasil mut'aya cevirebiliriz?" diye itiraz ettiler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) :
"Ben size ne soyluyorsam onu yapin. Eger kurbanlik getirmemis olsaydim, size emretmis bulundugumu ben de yapardim. Ancak, kurbanim (Mina'daki kesim) mahalline ulasmadan ihramliya haram olan seylerdenhicbirisi bana helal olmaz!" dedi. Bunun uzerine Ashab-i Kiram Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in emrini yerine getirip ihramdan ciktilar."

1278 - Yine Buhari'nin bir baska rivayetinde su ziyade yer alir: "Biz Mekke'ye Zilhicce ayinin dordunde gelmistik. Muslim in bir rivayetinde su ibareye de yer verilmistir: "Bize ihramdan cikmamiz, hacc icin yaptigimiz niyyetin umreye cevrilmesi emredilmisti. Bu, bize cok imkansiz bir emir geldi ve hepimizin canini sikti. Memnuniyetsizligimiz Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ulastirildi. Ona semavi bir sey (haber) mi ulasti, insanlardan mi bir sey ulasti bilemiyoruz, her ne ise, bize su hitabda bulundu:
"Ey nas, ihramdan cikin. Eger beraberimde kurbanligim olmasaydi,ben de sizin gibi yapardim!" (Resulullah'in bu kesin emri uzerine) ihramdan ciktik. Hatta hanimlarimizla munasebet-i cinsiyede bile bulunduk. Ihrama girmemis olan bir kimsenin yaptigi her seyi yaptik. Bu hal terviye gunune (Zilhicce'nin sekizinci gunu) kadar devam etti. O gun gelip, Mekke'yi arkada biraktigimiz vakit, hacca niyet ederek ihrama girdik."

1279 - Muslim'in diger bir rivayetinde soyle denir: "Biz, hacc-i ifrad icin ihram giyip Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la birlikte ilerledik. Hz. Aise (radiyallahu anha) de umre icin ihrama girdi. Seref'e gelince Hz. Aise hayiz oldu. (Mekke'ye) gelince Kabe'yi, Safa ve Merve'yi tavaf ettik. Sonra, beraberinde kurbanlik olmayanlarin ihramdan cikmalari emredildi.
"Neleri nefsimize helal edecegiz?" diye sorduk. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"(Ihramliya yasak olan) her,seyi!" dedi. Bunun uzerine kadinlarimizla da yattik, kokular surunduk, elbiselerimizi giydik. (Bunlarin hepsini yaparken) bizimle arefe (yani hacc ihrami giyme) gunu arasinda sadece ve sadece dort gece vardi.
Sonra terviye gunu (Zilhicce'nin 8'i) tekrar ihrama girdik. Bir ara Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hz. Aise (radiyallahu anha)'nin yanina girmisti, onu agliyor buldu.
"Neyin var?" diye sordu.
"Hayiz oldum, herkes ihramdan cikti, ben cikamadim, tavafimi da yapamadim. Herkes artik (umresini tamamladi), hacc icin (Arafat'a)cikiyor!" diyerek yakindi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Bu hal, Cenab-i Hakk tarafindan Adem (aleyhisselam)'in kizlarina yazilmis bir kaderdir, (sana mahsus bir kusur degil). Sen de, (ihrama giren herkesin yaptigi gibi) yikani ve hacc icin ihrama gir' dedi. O da oyle yapti. (Mina, Arafat ve Muzdelife'deki) vakfelerin hepsine katildi. Hayizdan temizlenince de (ifaza) tavafini yapti. (Bunlar bittikten sonra Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hz. Aise (radiyallahu anha)'ye:
"Artik hem haccini hem de umreni yapmis, her ikisinin de ihramindan cikmis oldun!" dedi. Hz. Aise (radiyallahu anha):
"Ancak benim icimden Beytullah'i tavaf etmeden hacc yaptigim hissi geciyor" dedi. Bunun uzerine (oglan kardesine seslenerek):
"Ey Abdurrahman (kizkardesin) Aise yi Ten'im'e gotur, orada umre icin ihrama girsin!" dedi. Bu vak'a Hasbe gecesi cereyan etmisti Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mulayim bir insandi. Hz. Aise (radiyallahu anha) birsey arzu etti mi onun arkasini takip eder (yerine getirirdi)."

1280 - Muslim'in bir diger rivayetinde soyle denir: "... Deve ve sigirda ortak olmamiz emredildi. Bizden her yedi kisi bir deveye istirak edecekti."
Yine Muslim'in bir baska rivayetinde: "Ne Resulullah (aleyhissalatu vesselam), ne de Ashab (radiyallahu anhum), hic kimse, Safa ile Merve arasinda ilk tavafin disinda baska bir tavaf yapmadi" denmistir.

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:46
1281 - Ebu Davud ve Nesai'de su ziyade gelmistir: "Suraka Ibnu Malik (radiyallahu anh):
"Ey Allah'in Resulu, bu sene (hacc sirasinda) yaptigimiz temettu bu yila mi has, bundan sonra her haccda ebediyen yapilacak mi?" diye sormustu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Elbette, ebediyen yapilacaktir!"cevabini verdi" (4icon_cool.gif.
Buhari, Hacc 81,32, 34, 35, Umre 6, 15, Megazi 61, Temenni, 3, 27; Muslim, Hacc 1213-1216 arasindaki rivayetler); Ebu Davud, Menasik 23, (1785-1789 arasindaki rivayetler); Nesai, Hacc 77,(5,178-179).

1282 - Buhari, Muslim, Ebu Davud ve Nesai de kaydedilen bir rivayette Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "(Cahiliye Araplari) hacc aylarindaki umreyi yeryuzunde islenebilen gunahlarin en buyugu biliyorlardi. Keza Muharrem ayini da Safer diye isimlenirip: "Bere iyilesip eser kalmadigi ve Safer ayi ciktigi vakit umre yapmak isteyene umre helal olur" diyorlardi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ve Ashab-i Guzin (radiyallahu anhum)'i, hacc icin ihrama girmis olarak 4 Zilhicce sabahi (Mekke'ye) geldiler. (Gelir gelmez) Resulullah (aleyhissalatu vesselam), hacc niyetlerini umreye tahvil etmelerini emretti. Bu, Ashab nezdinde buyuk bir hadise oldu.
"- Ey Allah'in Resulu, neleri helal addedecegiz?" diye sordular."Butun (ihram haramlari) helal olacak!" diye cevap verdi."
Nesai'deki rivayette: Eser yerine veber (yun) denmistir. Mana: "Yun cogalinca" olur. Keza "Safer ayi cikinca" tabirinden sonra: "Veya soyle dedi: Safer ayi girince" tabiri ilave edilmistir.
(Buhari, Hacc 34, Menakibu'1-Ear 26; Muslim 198, (1240,1241); Ebu Davud, Hacc 80, (1987), Menaaik 23, (1792); Nesai, Hacc 77,108, (5,180,181, 201, 202.)

1283 - Muslim ve Tirmizi'de soyle gelmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Umre, kiyamete kadar hacca dahil oldu:Yani, umre ameli, hacc-i kiran yapmak isteyenin hacc ameline dahil oldu."
Muslim, Hacc 203, (1241); Tirmizi, Hacc 89, (932).

1284 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Biz hacc aylarinda, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la birlikte, hacc icin ihrama girmis olarak, hacc gecelerinde yola cikip Seref nam yere indik. Orada Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Kimin beraberinde kurbanligi yoksa, haccini umre yapmak isteyen umreye cevirsin. Beraberinde kurbanligi olan bunu yapmasin" dedi. Hz. Aise sozunde devamla der ki: "Ashab'tan bazisi umreye niyet etti, bazisi da terketti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile, gucu yerinde olan bazisinin yaninda kurbanligi vardi.
(Bir ara) Resulullah yanima gelince beni aglar buldu.
"Niye agliyorsun?" diye sordu.
"Ben ashabina soylediklerini isittim ve umre yapmaktan engel olundum!" dedim. Bunun uzerine:
"Neyin var?" diye tekrar sordu.
"Namaz kilamiyorum (hayiz oldum)" dedim.
"Bu sana zarar vermez. Sen Hz. Adem (aleyhisselam)'in kizlarindan bir kadinsin. Allah oburlerine yazdigi kaderi sana da takdir etti, bu bir kusur sayilmaz. Sen haccina devam et. Cenab-i Hakk insaallah, umreyi de sana nasib edecek" dedi.

1285 - Bir diger rivayette Hz. Aise (radiyallahu anha) soyle der: "Hayiz halim Arefe gunune kadar devam etti, o gun temizlendim. Ben de sadece umreye niyet etmistim. Resulullah sacimi cozup taramami, umreyi birakip, hacc niyetiyle ihrama girmemi emretti. Emrini yerine getirdim ve haccimi eda ettim."

1286 - Hz. Aise bir baska rivayette soyle der: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la birlikte ciktik, kurban gunu Mina'ya geldik. Ben (orada) temizlendim. Sonra Mina'dan ciktim. Beytullah'a kostum. Sonra, Resulullah'la birlikte nefr-i ahir (tesrik gunlerinin ucuncusu, yani bayramin dorduncu gunu = onuc Zilhicce) gunu ciktik, Muhassab'a indik. Abdurrahman (radiyallahu anh)'i cagirdi ve:
"Kizkardesini Harem bolgesinden cikar (Ten'm'e kadar gotur. Orada) umre icin ihram giysin. Umreyi yapinca buraya gelin, sizi donunceye kadar burada bekliyorum!"dedi. Ben ayrilip (Ten'im'e gidip ihram giydim, umre yaptim) tavaftan bosalinca, seherde yanina geldim. Yola cikma emri verdi. Herkes goc yukleyip Medine'ye muteveccihen hareket etti."

1287 - Bir baska rivayette soyle denmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Beytullah'a ugrayip sabah namazindan once tavaf etti, sonra Medine'ye hareket etti."

1288 - Bir baska rivayette soyle denmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte yola ciktik. Bazilarimiz umre niyetiyle ihrama girdi, bazilarimiz hem hacc hem de umre niyetiyle ihrama girdi, bazilarimiz da sadece hacc niyetiyle ihrama girdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da sadece hacc icin ihrama girmisti. Umre icin ihrama girenler, (Vemreyi yapinca) ihramdan ciktilar. Hacc icin ihrama girenler veya hacc ve umre icin ihrama girenler, yevm-i nahr'e (kurbanin birinci gunune) kadar ihramdan ckmadilar.
( Buhari, Umre 6, 8, 9, Hayz 1, 7, Hacc 3,33, 81, Edahi 3, 10; Muslim, Hacc 111-135, (1211-1212); Muvatta, Hacc 223-224, (1,410-412); Ebu Davud, Menasik 23, (1778-1783); Nesai, Hacc 77, (5, 177-178), Tirmizi, Hacc ,91, (934).

1289 - Ebu Davud'un bir rivayetinde soyle denir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Ey Abdurrahman! Kizkardesini devenin arkasina al, Ten im,den itibaren umre yaptir. Tepelikten inip oraya vardin mi ihrama girsin. Zira yapacagi, kabul gorecek bir umredir. "
Ebu Davud, Menasik 81, (1995).

1290 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Batha'da mola vermisken yanina ugradim. Bana:"Neye niyetle ihrama girdin?" diye sordu: Ben: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in niyeti ile niyetlendim" dedim. Ban:
"Kurbanligin var mi?" diye sordu. Ben: "Hayir!" dedim:
"Oyleyse, dedi Beytullah'i, Safa ve Merve'yi tavafet ve ihramdan cik!"
Resulullah'in bu soylediklerini yaptim. Ailemden bir kadina ugradim. Saclarimi tarayip, basimi yikayiverdi.
Ben Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'in halifeligi sirasinda, halka bu sekilde fetva veriyordum. O oldu, yerine Hz. Omer (radiyallahu anh) halife olu. Onun zamaninda, bir hacc mevsimiydi. Ben (hacc icin hazirliga) kalkmis oldugum sirada bir adam gelip:
"Fetvalarinda teennili ol. Emiru'1-mu'mininin hacc mevzuunda neler ihdas edecegini bilemezsin!" dedi. Ben de:
"Ey insanlar, ben, kime haccla ilgili bir fetva vermis idiysem, teennili olsun. Iste mu'minlerin emiri size geliyor. Onu imam edinin, ona uyun!" dedim. Hz. Omer (radiyallahu anh) gelince kendisine:
"Ey mu'minlerin emiri, kulagima gelen nedir"? Hacc menasikiylealakali yeni seyler mi ihdas ettiniz?" diye sordum. Bana:
"Eger Allah'in kitabiyla amel edeceksek, bak Allah'in kitabi ne diyor: "Hacci da, umreyi de Allah icin tam yapin..." (Bakara 196)emrediyor. Eger Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sunneti ile ameledeceksek. O: "Menasikinizi benden alin" diyor ve kurbanligi, yerine(Mina'ya) ulasincaya kadar ihramdan cikmiyor."
Buhari, Umre,11, Hacc 32,34125, Megazi 60, 77; Muslim, Hacc 154, (1221); Nesai, Hacc 5, (5,153).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:47
1291 - Muslim ve Nesai'de gelen bir diger rivayette soyle denir: "Ebu Musa hacc-i temettuya fetva veriyordu. Hz. Omer (radiyallahu anh) ona: "Biliyorum ki Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ve ashabi bunu yaptilar. Ancak ben, halkin Erak 51) denilen yerde kadinlarla cima ederek, sonra baslarindan su damlar bir halde hacc yapmaya gitmelerini uygun bulmadim" dedi."
Muslim, Hacc 157, (1222); Nesai, Hacc 50, (5,159).

1292 - Bera (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Hz. Ali'yi Yemen'e emir olarak gonderdigi zaman ben onun yaninda idim. Onunla beraber ben de (altin) kaplar elde ettim. Hz. Ali (radiyallahu anh), (Yemen'den) Resulullah'in yanina gelince, Hz.Fatima'nin, (boyali elbiseler giymis), evi de (hala kokmakta olan) bir tutsu ile tutsulemis oldugunu gordu. (Bu kiyafet ve bu tutsunun yasak oldugu hacc doneminde karsilastigi bu manzaraya Ali) kizdi. Hz. Fatima: Niye kiziyorsun? Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ashabina (ihramdan cikmalarini emir buyurdu, onlar da ihramdan ciktilar" dedi. (Bunun uzerine Hz. Ali, zevcesine: "Ben zaten Resulullah'in niyyeti ile ihrama girmistim" dedi ve) Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e ugradi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Sen ne yaptin ?" diye sordu. Hz. Ali:
"Resulullah'in niyeti ile niyetlendim"deyince Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Ben kurbanlik getirdim ve hacc-i kirana niyet ettim"diye aciklamada bulundu ve Hz. Ali (radiyallahu anh)'ye su emri verdi:
"Altmis yedi -veya altmis alti- deve kes. Develerden otuz uc -veya otuz dort- tanesini kendin icin ayir ve develerden her birinden bir parca da (benim icin) ayir."
Ebu Davud, Menasik 24, (1797).

1293 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Zulhuleyfe'de geceledi. Sabah olunca (devesine) bindi. Devesi onu Beyda'da havaya kaldirinca, Allah'a hamdetti, tesbih etti, tekbir getirdi, tahlil getirdi. Sonra hacc ve umre icin (niyet edip) telbiye getirdi. Halk da her ikisi icin (niyet edip) telbiye getirdi. (Mekke'ye) gelince halka emretti, onlar da ihramdan ciktilar. Bu hal terviye gunune (Zilhicce'nin 8'i) kadar devam etti. Terviye gunu hacc icin ihrama girip telbiye getirdiler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hacci ifa edince kendi eliyle ayakta oldugiu halde, yedi deve kesti."
Ebu Davud, Menasik 24,(1796); Nesai, Hacc 143, (5, 225).

1294 - Bilal Ibnu'1-Haris (radiyallahu anh)'in yaptigi bir rivayette su ibare mevcuttur: "Ey Allah'in Resulu, hacc (icin yapilan niyet)'i umreye cevirmek sadece bize mi hastir, yoksa bizden sonrakiler icin decaiz olacak midir?" diye sordum. Bana su cevabi verdi:
"Bu sadece size hastir. (Sizden sonraki Muslumanlara caiz degildir)."
Ebu Davud, Menasik 25, (1808); Nesai, Hacc 77, (5,179).
Nesai, Bilal Ibnu'l-Haris'ten sadece (sadedinde oldugumuz) feshu'l-hacc hadisini tahric etmistir. Feshu'l-hacc: Kisinin once hacca niyet etmesi, fakat sonradan bunu umreye cevirmesi, umre yapinca ihramdan cikmasi, tekrar hacc icin ihrama girmesidir.

1295 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) umre icin, ashabi da hacc icin ihrama girdi."
Ebu Davud, Menasik 24, (1804); Muslim,Hacc 196, (1239); Nesai, Hacc 77, (5,178).

1296 - Ikrime Ibnu Halid el-Mahzumi diyor ki: "Ibnu Omer (radiyallahu anh)'e haccdan once yapilan umre hakkinda (caiz mi, degil mi diye) sordum. Bana:
"Yapmakta bir beis yok. Bizzat Resulullah (aleyhissalatu vesselam)haccdan once umre yapmisti" cevabini verdi."
(Buhari, Umre 2.

1297 - Yine Buhari'nin, Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'tan kaydettigi bir rivayette soyle denir:"Resulullah (aleyhissalatu vesselam), insanlara (haccin Islam'a uygun olan) adabini ogretmesi ve Resulullah adina tebligatta bulunmasi icin Hz. Ebu Bekir'i hacc emiri olarak gonderdi. Hac kafilesi Arafat'a Zulmecaz cihetinden vasil olunca Kabe'ye yaklasmadi, fakat Zulmecaz'a dogru yoneldi. Boyle yapisi, hacca umre ile niyet etmemis olmasindan ileri geliyordu."

1298 - Ibnu'l-Museyyeb anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabindan bir adam, Hz. Omer (radiyallahu anh)'e gelerek, huzurunda, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in olmus bulundugu hastaligi sirasinda, haccdan once yapilan umreyi yasaklarken Resulullah'i isittigine dair sehadette bulundu."
Ebu Davud, Menasik 23, (1793.).

TAVAF VE SA'Y'IN MAHIYETI

1299 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ve ashabi (radiyallahu anhum) Mekke'ye, Yesrib hummasindan bitkin dusmus bir halde geldiler. Musrikler (sehirde menfi bir dedikodu yaparak): "Yarin buraya humma hastaligindan dermani kesilmis ve ondan cok izdirab cekmis bir kavim gelecek"dediler ve (Muslumanlar'in seyrine bakmak icin) Hicr'in arkasina oturdular. (Onlarin hainliginden vahyen haberdar olan) Resulullah (aleyhissalatu vesselam), celadetlerini musriklere gostermeleri icin, Muslumanlar'a tavafin ilk uc savtinda remel yapmalarini, iki kose arasinda da adi yuruyusle yurumelerini emretti.
Bu hali goren musrikler: "Bunlar mi hummanin bitkin dusurdugunu zannettiginiz insanlar, bunlar falan ve falandan daha saglammis " dediler.
Ibnu Abbas (radiyallahu anh) der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i ashabina (radiyallahu anhum) butun savtlarda remel yapmalarini emretmekten alikoyan sey onlara duydugu merhametti."
(Buhari,Hacc 55, Megazi 43; Muslim, Hacc 240, (1266); Tirmizi, Hacc 39, (863); Ebu Davud,Menasik 51, (1886,1889); Nesai,Hacc 155, (5, 230).
Buhari, bu rivayette su ziyadeyi kaydeder: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sulh antlasmasi yaptigi sene (umre icin) gelince musriklere kuvvetlerini gostermeleri icin "hizli yuruyun!" diye emretti. Musrikler bu sirada Kuaykian dagi tarafina oturmus (seyrediyor)lardi."

1300 - Bir diger rivayette (IbnuAbbas) soyle demistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Beytullah'in etrafinda, Safa ile Merve arasinda, musriklere kuvvetini gostermek icin sa'y etti."

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:47
1301 - Ebu Davud'un bir diger rivayetinde soyle denir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) izdiba yapti, istilamda bulundu, tekbir getirdi, sonra uc tavafta remel yapti. Muslumanlar Rukn-i Yemani'ye varinca Kureys'in nazarindan gizleniyor, gizlenince de normal yuruyuse geciyor, sonra tekrar karsilarina cikinca bu sefer yeniden remele geciyorlardi. Onlari boyle remel (yaparken canli ve kivrak) goren Kureys: "Bunlar ceylanlar gibiymis" diyorlardi.
Ibnu Abbas: "Remel sunnettir" demistir.
Ebu Davud, Menasik 51, (1889).

1302 - Ebu't-Tufeyl (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) dedim ki:
"Kabe'nin etrafinda (tavaf yaparken) ilk uc savtinda remel, son dort savtinda da normal yurume yapmak sunnet midir, degil midir? Senin kavmin buna sunnet diyorlar?"
Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) bana su cevabi verdi:
"Hem dogru soylemisler, hem de kizb etmisler."
"Yani hem dogru soylemisler, hem de kizb etmisler demekle neyi kastediyorsun?" diye aciklama istedim.
Anlatti: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mekke'ye (umretu'1-kaza icin) gelmisti. Musrikler: "Muhammed ve ashabi zayifliktan Kabe'yi tavaf edemez" dediler. Musrikler onu kiskaniyorlardi. Bunun uzerine Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) ashabina uc (savtta) remel yaparak, dort savtta da normal sekilde yurumelerini emretti."
Ben tekrar, Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a: "Bana Safa ile Merve arasindaki tavafi binerek yapmanin sunnet olup olmadigini haber ver. Zira senin kavmin bunun sunnet oldugunu soyluyorlar!" dedim. Bana su cevabi verdi: "Hem dogru soylemisler, hem de kizb etmisler."
"Hem dogru soylemeleleri, hem de kizb etmeleri ne demektir?" diye ben tekrar sorunca acikladi:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mekke'ye umre icin geldigi zaman (Mekkeli) ahali etrafini cokca sarmis: "Iste Muhammed! Iste Muhammed!" diye sikinti veriyorlardi. Hatta, genc kizlar bile evlerden cikmislardi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in huzurunda (yol acmak icin) halka vurulmazdi. Halk basina ususunce, bu sebeple o da hayvana bindi. Aslinda sa'yi yayan yapmak (binerek yapmaktan) efdaldir."
Muslim, Hacc 237, (1264); Ebu Davud, Menasik 51, (1885).
Ebu Davud'un rivayetinde Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) -Muslim'deki rivayete ziyade olarak- sunu soyler: "Hudeybiye muzakereleri sirasinda Kureysliler: "Muhammed'i ve arkadaslarini birakin, bocekler gibi olsunler" dediler. Muteakip sene umre yapmak sarti uzerine sulh antlasmasi yapilinca, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mekke'ye geldi.Musrikler de Kuaykian tepesi yonunden geldiler. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz ashabina: "Beytullah'i uc savtta remel yaparak tavaf edin"dedi. Bu (butun ummete samil) bir sunnet degildir.
Safa ile Merve arasindaki sa'y ile ilgili olarak (Ebu Davud'da gelen aciklama, (yukarida kaydedilen) Muslim rivayetindekinin aynidir.)
Ancak Ebu Davud'da su ziyade dahi yer alir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), halk, sozlerini daha iyi isitsin, yerini daha iyi gorsun ve elleri ona ulasmasin diye bir deveye bindi."

1303 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i, yedi savttan ucunu hizlica yaptigi ilk tavafta, Hacer-i Esved'e istilam buyururken gordum."
Buhari,Hacc 56; Muslim,Hacc 232, (1261); Muvatta, Hacc 108, (1,365); Ebu Davud, Menasik 51, (1891) 52, (1893); Nesai,Hacc 152, (5, 229),153, (5,230).
Bir rivayette soyle demistir: "Safa ile Merve arasinda sa'y ederken sel cukurunda kosuyordu."
Buhari ve Muslim'in bir rivayetinde soyle demistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Haceru'l-Esved'den Haceru'l-Esved'e uc tur remel yapti, dort tur da yurudu, sonra iki rekat namaz kildi, yani tavaftan sonra. Sonra da, hem haccda hem de umrede Safa ile Merve arasinda tavaf yapti."

1304 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mekke'ye geldi. Dogru Mescid-i Haram'a girdi ve Haceru'l-Esved'i istilam buyurdu. Sonra sag kolu uzerinde ilerleyerek uc tur remel yapti, dort tur da yurudu. Sonra Makam-i Ibrahim'e geldi ve "Siz de Ibrahim'in makamindan bir namazgah edinin..." (Bakara 125) ayetini okudu. Ardindan makam, Beytullah'la kendi arasinda olacak sekilde iki rek'at namaz kildi. Bu namazi bitirince tekrar Haceru'l-Esved'e geldi ve istilamda bulundu.
Sonra Safa ve Merve'ye gitti. Zannedersem orada: "Suphe yok ki Safa ve Merve Allah'in seairindendir" (Bakara 158) ayetini okudu."
Muslim, Hacc 147, (1218), 235 (1263); Muvatta, Hacc 107, (4, 364); Tirmizi, Hacc 33, (856), 34, (857); Nesai, Hacc 149, (5, 228);Ibnu Mace, Menasik 29, (2951).

1305 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ve ashabi (radiyallahu anhum) Ciirrane'den umre yaptilar. Bu umrede Beytullah'i remel yaparak tavaf ettiler. Bu tavafta ridalarinin bir ucunu sag koltuklarinin altina koymuslar, diger ucunu da sol omuzlarinin uzerine atarak (izdiba yapmislardi)."
Ebu Davud, Menasik 50, (1884), 50, (1891).

1306 - Urve (radiyallahu anh) anlatiyor: "Abdullah Ibnu'z-Zubeyr, umre maksadiyla Ten'im'de ihrama girdi. Sonra ben onu Beytullah'in etrafinda, uc savtta kosar gordum."
Muvatta, Hacc 34, (1, 365).

1307 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'den Nafi'in anlattigina gore, Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) Mekke'de ihrama girdigi zaman ne Beytullah'i tavaf eder, ne de Safa ve Merve arasinda sa'yde bulunurdu. Bunlari Mina donusu yapardi. Mekke'de ihrama girdigi zaman Beytullah'i tavafedecek olsa remel yapmazdi."
Muvatta, Hacc 34, (1, 365).

1308 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), ifaza tavafinin yedi savtinda da remelde bulunmamistir."
Ebu Davud, Menasik 83, (2001).

1309 - Eslem mevla Omer Ibnu'l-Hattab anlatiyor: "Omer Ibnu'l Hattab (radiyallahu anh)'i dinledim, diyordu ki: "Bugun Allah, Islam'i hakim ve guclu kilmis, kufru ve kafirleri de bertaraf etmis olduguna gore remel yapmanin ve omuzu acmanin (izdiba) ne geregi var. Ancak bununla beraber, bizler, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la birlikte yapmis oldugumuz seylerden hicbirini birakmayiz."
Ebu Davud, Menasik 51, (1887).

1310 - Ya'la Ibnu Umeyye (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir burde ile izdiba yapmis olarak tavaf etti."
(Ebu Davud, Menasik 50, (1983); Tirmizi, Hacc 36, (859).
Hadisin Ebu Davud'daki vechinde "yesil bir burde" denir. -Abdurrahman Ibnu Safvan (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i, ashabi ile birlikte Kabe'den cikarken gordum. Beytullah'i, kapisindan Hatim'e kadar istilam ettiler ve Beytullah'in uzerine yanaklarini koydular. Bu sirada Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ortalarinda idi."
Ebu Davud, Menasik 55, (1898).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:47
ISTILAM

1311 - Abis Ibnu Rebia (rahimehullah) anlatiyor: "Ben Hz. Omer (radiyallahu anh)'i Haceru'l-Esved'i operken gordum. Onu hem optu, hem de: "Biliyorum ki sen bir tassin, ne bir faydan ne de zararin vardir. Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i seni oper gormeseydim, seni asla opmezdim" dedi."
Buhari, Hacc 50, 57, 60; Muslim Hacc, 248, 120; Muvatta, Hacc 36, (1367); Tirmizi, Hacc 37, (860); Ebu Davud, Menasik 47, (1873); Nesai, Hacc 147, (5, 227); Ibnu Mace, Menasik, 27, (2943).

1312 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) soyle demistir: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i Kabe'den sadece iki ruknu operken gordum, bunlar da iki rukn-i Yemani'dir."
Buhari, Hacc 59; Muslim, Hacc 242, (1267); Ebu Davud, Menasik 48, (1874); Nesai, Hacc 156, (5, 231-232).

1313 - Bir rivayette, Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'in soyle dedigi belirtilmistir: "Ben, su iki Yemani rukne ve Haceru'l-Esved'e Resulullah'in istilam ettigini goreliden beri rahat halde de olsam, sikisik halde de olsam istilamda bulunmayi hic terketmedim."
Buhari, Hacc 60;Muslim, Hacc 245, (1268)(54).

1314 - Seyheynin (Buhari ve Muslimuma) bir diger rivayetinde Nafi der ki:"Ben Ibnu Omer (radiyallahu anh)'i (tavaf yaparken gordum. Haceu'l-Esved'i) eliyle istilam ediyor, sonra da elini opuyurdu."
Buhari, Hacc 60; Muslim, Hacc 246, (1268).

1315 - Ebu Davud ve Nesai'deki bir rivayet soyledir: "(Ibnu Omer) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), (tavafin) her savtinda rukn-i Yemani ve Haceru'l-Esved'i istilam etmeyi terketmezdi."
Ebu Davud, Menasik 48, (1876); Nesai, Hacc 156, (5, 231).

1316 - Buhari ve Nesai'de gelen bir diger rivayet soyle: "Bir adam Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'e Haceru'l-Esved'i istilam etme hususunda sormustu. Su cevabi aldi:
"Ben, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i, onu hem istilam eder hem de oper gordum..."
Adam tekrar sordu: "Pekala, sikisacak olsam, bana galebe calacak olsalar, (ne yapayimIbnu Omer (radiyallahu anhuma) kizgin bir eda ile: "Sorusu Yemen'de batasica, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i, onu hem istilam eder, hem oper gordum."
Buhari, Hacc 60; Nesai, Hacc 155, (5, 231).

1317 - Amr Ibnu Suayb babasi tarikiyle bildiriyor: "Abdullah'la -ki babasidir- tavafta bulundum. Kabe'nin arka kismina gelince:"istiazede (siginmada) bulunmuyor musun?" dedim.
"Atesten Allah'a siginirim!" dedi ve yurudu. Haceru'l-Esved'e kadar gelip istilamda bulundu. Rukn ile kapi arasinda (Multez m'de) durarak gogsunu, yuzunu, kollarini ve avuclarini soyle yamadi -onlari iyice acarak gosterdi- ve sonra:
"Iste Resulullah'i aynen boyle yaparken gordum!" dedi.
Ebu Davud,Menasik 55, (1899).

1318 - Ebu't-Tufeyl anlatiyor: "Ben Hz. Ibnu Abbas ve Hz. Muaviye (radiyallahu anhuma) ile birlikte idim. Muaviye (radiyallahu anh) hazretleri her rukne ugradikca istilamda bulunuyordu. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) kendisine:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sadece Haceru'l-Esved veruknu'l-Yemani'den baska yeri istilam etmezdi" dedi. Hz. Muaviye su cevabi verdi:
"Beytullah'tan hicbir sey ihmal edilmez."
Ibnu z-Zubeyr butun rukunlere (koselere) istilamda bulunurdu."
Buhari, Hacc 59; Muslim, Hacc 247, (1269); Tirmizi, Hacc 35, (858).

1319 - Hanzala (Ibnu Ebi Sufyan Ibni Abdirrahman) (rahimehumullah) anlatiyor: "Tavus merhumu (tavafyaparken) gordum. Rukne gelince (Haceru'l-Esved) uzerinde izdiham bulursa sikisiklik yapmaz, gecergiderdi; bos ve musait bulursa uc sefer operdi. Sonra sunu soyledi:
"Ben Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'i aynen boyle yaparken gordum." Ibnu Abbas da:
"Hz. Omer (radiyallahu anh)'i aynen boyle yaparken gordum" dedi.
Hz. Omer (radiyallahu anh) de: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i boyle yaparken gordum". dedi."
Nesai, Hacc 148, (5, 227).

1320 - Urve Ibnu'z-Zubeyr (rahimehullah) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ibnu Avf (radiyallahu anh)'a:"Ey Ebu Muhammed! Ruknu'l-Esved'i nasil istilam ettin?"diye sordu.
"Istilam ettim ve biraktim!" deyince, Resulullah (aleyhissalatu vesselam);
"Dogru yapmissin" dedi."
Muvatta, Hacc 113; (1, 366).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:48
1321 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Kendisine Hz. Aise (radiyallahu anha)'nin: "Hicr'in bir kismi Beytullah'tan degildir"dedigi haber verilince sunu soyledi:"Allah'a kasem olsun, sayet Aise bunu Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'tan isitmis ise, kanaatim o ki, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su iki ruknun istilamini, bunlar Beyt'in temelleri uzerinde olmadiklari icin terketmis olmalidir. Keza halk da bu sebeple tavafi Hicr'in gerisinden yapmaktadir."
Ebu Davud, Menasik 48, (1875).

1322 - Ubeyd Ibnu Umeyr anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) iki rukne geldigi zaman (opmek icin) bunlar uzerine abanir, sikisiklik yapardi. Kendisine: "Ey Ebu Abdirrahman, dedim, sen Resulullah'in diger ashabinin hicbirinde gormedigim sekilde bu rukunlere abanip sikisiklik yapiyorsun (sebebi nedir)?"
Bana su cevabi verdi: "Ben boyle yapiyorsam, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'tan sunu isittigim icindir: "Bu iki ruknu meshetmek gunahlara kefarettir." Keza Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'tan sunu da isittim: "Kim su Beytullah'i bir hafta boyu tavaf eder ve sayarsa bir kole azad etmek gibidir." Keza sunu da soyledigini isittim: "Kisi tavaf icin bir ayagini koyup digerini kaldirdikca her adimi sebebiyle Allah onun bir hatasini siler ve bir sevap yazar."
Tirmizi, Hacc 111, (959); Nesai, Hacc 134, (5, 221).

1323 - Abdullah Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Multezem, rukn ile kapi arasidir."
Muvatta, Hacc 81, (1, 424).

1324 - Abdurrahman Ibnu Avf (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adamin soyle soyledigini isittim: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Omer Ibnu'l-Hattab (radiyallahu anh)'a: "Ey Ebu Hafs, sende fazla kuvvet var. (Haceru'l-Esved'i opecegim diye) zayifa eziyet vermeyesin. Ruknu bos gorursen yanasarak istilam et, degilse tekbir getirip gec" dedi. Sonra adam sunu soyledi: "Hz. Omer (radiyallahu anh)'in bir adama sunu soyledigini isittim: "Insanlara fazla kuvvetinle eziyetverme."
Rezin'in ilavesidir. Bu rivayeti S'afii hazretleri Musned'inde (2, 43)kaydetmistir. Ahmed Ibnu Hanbel'in Musned'inde, hadisi bizzat Hz. Omer rivayet eder (1, 23).

1325 - Nafi' anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) her yedide iki rek'at namaz kilardi."
Buhari, Hacc 69; Muallak (senetsiz) o1arak kaydetmistir.)

1326 - Urve (rahimehullah) anlatiyor: "Ibnu'z-Zubeyr yedilerin arasini birlestirir ve yuruyusu hizlandirirdi ve Hz. Aise (radiyallahuanha)'nin de boyle yaptigini soylerdi. Ancak en sonda her yedi icin iki rek'at (tavaf) namazi kilardi."
Rezin'in ilavesidir.

1327 - Bir diger rivayette: "Ibnu Zubeyr'in "Fecirden sonra tavaf ta bulundugu, iki rek'at namaz kildigi, tavaf edince hizli yurudugu" belirtilir."
Rezin ilavesidir.

1328 - Hz. Aise'ye hizmet eden bir kadinin rivayetine gore: "Hz. Aise (radiyallahu anha) kendisiyle birlikte kesintisiz, yedili dort tavaf yapmis, her bir yedinin ardindan kilinmasi gereken iki rek'atlik tavaf namazlarini en sonda ard arda kilmistir. Hz. Aise (radiyallahu anha) ilaveten demistir ki: "Her bir savtin sonunda rukn-u istilam mustehabdir."
Rezin ilavesidir.

1329 - Abdurrahrman Ibnu Abdi'l-Kari anlatiyor: "Omer Ibnu'I-Hattab (radiyallahu anh) ile, sabah namazindan sonra tavaf ettik. Hz. Omer tavafi tamamlayinca gunese bakti ve (dogdugunu) goremedi. Devesine binip Zu-Tava nam mevkiye kadar geldi. Orada devesini durdurarak iki rek'at (tavaf sunnetini) kildi."
Muvatta, Hacc 38, (1, 369).

1330 - Ismail Ibnu Umeyye (merhum) anlatiyor: "Zuhri'ye, "Ata: "Farz namaz, iki rek'atlik tavaf namazinin yerini de tutar" diyor, (ne dersiniz)?" dedim. Su cevabi verdi: "Sunnete uymak daha iyidir. Resulullah (aleyhissalatu vesselam ) yedi savtlik bir tavaf yapti. Mutlaka onun icin iki rek'atlik bir tavaf namazi kilmistir."
Buhari,Hacc 69.

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:48
1331 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), iki rek'atlik tavaf namazinda iki Ihlas suresini yani: Kul ya eyyuhe'l-kafirun ve Kul huvallahu ehad surelerini okudu."
Tirmizi, Hacc 43, (869).

1332 - Kesir Ibnu Cemhan anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'i, sa'y mahallinde (mes'a) yururken gorup kendisine: "Kosma mahallinde yuruyor musun?" dedim. Bana:
"Kossaydim, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i kosuyor gormusum demektir. Yuruduysem Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i yurur gordum demektir. Simdi ben yasli bir insanim."
Tirmizi, Hacc 39, (864); Ebu Davud, Menasik 56, 1904); Nesai, Hacc 174, (5,241-242); Ibnu Mace Hacc 43, (2988).

1333 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselàm Safa'dan indigi zaman normal yururdu. Ayaklari vadinin tabanina degince de kosardi. Kosmasi vadi tabaninin bitimine kadar devam ederdi."
Muvatta, Hacc 42, (1, 374); Nesai, Hacc 178, (5, 243).

1334 - Yine Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i Mescid-i Haram'dan cikip Safa'ya yonelirken: "Allah'in basladigi ile baslayalim" deyip (sa'ye) Safa' dan basladigni gordum."
Muvatta, Hacc 42, (5, 374); Tirmizi, Hacc 38, (862); Nesai, Hacc, 163 (5l235), 168 (5l237). Bu manada Muslim'de de gelmistir: Hacc 147, (1218). Keza Ebu Davud'da Menasik 57, (1905); ibnu Mace, Menasik 84, (3074).
Rezin, Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'den naklen su ilavede bulundu: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Safa'ya cikinca oradan Beytullah'a bakti, ellerini kaldirip diledigi sekilde Allah'i zikretmeye koyuldu."

1335 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Safa ile Merve arasinda, vadinin dibinde kosmak sunnet degildir. Burada cahiliye ehli kosar ve soyle derdi: Batha'yi (vadinin dibini) biz ancak kosarak geceriz."
Buhari, Menakibu'l-Ensar 26.

1336 - Safiyye Bintu Seybe anlatiyor: "Bir kadin dedi ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselain)'i, Safa ve Merve tepeleri arasindaki vadinin dibinde "Vadi ancak kosularak katedilir" diyerek yururken gordum."
Neai, Hacc 177, (5, 242); Ibnu Mace, Menasik 43, (2987).

1337 - Zuhri (merhum) anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'e sordular:
"Sen Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i Safa ile Merve arasinda remel yaparken (hizli kosarken) gordun mu?"
"Evet, dedi. Insanlardan bir cemaatle birlikteydi. Hep birlikte kosuyorlardi. Ben onlari onun kosusuyla kosuyor goruyordum."
Nesai, Hacc,175, (5, 242).

TAVAF VE SA'YIN AHKAMI

1338 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Beytullah etrafindaki tavaf, namaz gibidir. Ancak bunda konusabilirsiniz. Oyle ise, kim tavafsirasinda konusursa sadece hayir konussun."
Tirmizi, Hacc 112, (960); Nesai, Hacc 136, (5, 222).

1339 - Nesai'nin bir baska rivayetinde soyle buyurulmustur: "Tavaf sirasinda az kelam edin. Zira sizler namazdasiniz."

1340 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Veda haccinda bir deve uzerinde tavaf yapti. Rukn'e bir bastonla istilam buyurdu."
Bir rivayette: "Rukn'e her gelisinde, ona elindeki bir seyle isaret buyurdu" denmistir.
Buhari, Hacc 58, 61, 62, 74, Salat 24, Muslim, Hacc 253, (1272);Ebu Davud, Menasik 49, (1877); Nesai, Hacc 15, (5, 233);Tirniizi, Hacc 40, (865); Ibnu Mace, Menasik 28, (2948).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:49
1341 - Ebu Davud'da gelen bir diger rivayette: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mekke'ye geldigi vakit hasta idi. Bu sebeple binegi uzerinde tavaf etti. Tavaf sirasinda Ruknun karsisina her geliste onu bastonu ile selamladi. Tavafini bitirince, devesini ihdi ve iki rek'at namaz kildi." denir.
Ebu Davud, Menasik 49, (1881).

1342 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) halk kendinden uzaklastirilir endisesiyle deve uzerinde tavaf etti ve Rukn'u istilam buyurdu."
Muslim, Hacc 256, (1274); Nesai, Hacc 140, (5, 224).

1343 - Muslim ve Ebu Davud'un Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'tan kaydettikleri bir diger rivayette soyle denir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam).Rukn'e beraberinde bulunan bir bastonla istilamda bulunuyor ve bastonu opuyordu."

1344 - Ummu Seleme (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a hasta oldugumu soyledim. Bana: " Oyleyse, insanlarin gerisinden, bir hayvan uzerinde tavafet" dedi. Ben, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Beytullah'in yan tarafinda namaz kilarken tavaf ettim. O namazda "Ve't-Tur ve Kitabi'n-Mestur" suresini okuyordu."
Buhari, Hacc 74, 64, 71, Salat 78; Muslim, Hacc 258, (1276); Muvatta, Hacc 40, (1, 371); Ebu Davud, Menasik 49, (1882); Nesai, Hac 138, (5, 223); Ibnu Mace, Menasik 34, (2961).

1345 - Vebre Ibnu Abdirrahman anlatiyor: "Bir adam, Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'e:
"Vakfe yerine gelmezden once Beytullah'i tavaf etmem uygun olur mu?" diye sordu. Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) cevaben:
"Evet!" deyince, adam:
"Ama Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Vakfe yapmadan Beytulah'i tavaf etme" dedi!" der. Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) de:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hacc yapti. O zaman, vakfe yapmadan Beytullah'i tavaf etti. Ve dahi, sayet sozunde sadik isen, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sozuyle amel mi daha dogrudur, Ibnu Abbas'in kavliyle amel mi?" der."
Muslim, Hacc,187, (1233); Nesaz, Hacc 141, (5,224).

1346 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (Veda haccinda) Mekke'ye geldi, tavafini yapti, Safa ve Merve arasinda sa'yetti. (Geldigi zaman yaptigi bu ilk) tavaftan sonra, Arafat'tan donunceye kadar Kabe'ye yaklasmadi."
Buhari, Hacc 70, 23,127.

1347 - Cubeyr Ibnu Mut'im (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ey Abdumenafogullari, sizden kim halki idarede bir sorumluluk deruhte ederse, Beytullah'i gunduz veya gece herhangi bir saatte ziyaret edip namaz kilani sakin menetmesin."
Tirmizi, Hacc 42, (868); Ebu Davud, Menasik 53, (1894); Nesai, Hacc137, (5, 223); Ibnu Mace, Ikametu's-Salat 149, (1254).

1348 - Ebuz-Zubeyr el Mekki anlatiyor: "Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'in ikindi namazindan sonra yedi kere tavaf edip hucresine cekildigini gordum. Artik orada ne yaptigini (tavaf namazi kilip kilmadigini) bilmiyorum."
Ebu'z-Zubeyr devamla dedi ki: "Ben Beytullah'in sabah namazindan sonra, gunes doguncaya kadar, ikindi namazindan sonra da gunes batincaya kadar bosaldigini, kimsenin tavaf etmedigini gordum."
Muvatta, Hacc 117, (1, 369).

ZIYARET TAVAFI

1349 - Ibnu Abbas ve Hz. Aise (radiyallahu anhum) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), yevm-i nahrde (Kurban'in birinci gunu) tavafi geceye te'hir etti."
Bir baska rivayette: "....Ziyaret tavafini" denmistir. "...Beyt-i Atik'i tavaf etsinler" (Hacc 29) ayetiyle emredilen tavaf bu tavaftir.
Ebu Davud, Menasik 83, (2000); Tirmizi, Hacc 80, (920); Ibniz Mace, Menasik 77, (3059). Bu hadisi Buhari, ta'lik olarak kaydetmistir (Hacc 129).

1350 - Nafi, Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'den naklen diyor ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yevm-i nahirde ifaza (ziyaret) tavafini yapti, sonra donup ogleyi Mina'da kildi."
Buhari, Hacc 129, Muslim,Hacc 335, (1308); Ebu Davud, Menasik 83, (1998).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:49
VEDA TAVAFI

1351 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Halk (haccin bitmesiyle) her tarafa dagiliyordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Sakin kimse, son vardigi yer Beytullah olmadikca bir yere gitmesin" buyurdu."
Muslim, Hacc 379, (1327); Ebu Davud, Menasik 84, (2002); Ibnu Mace, Menasik 82, (3070).

1352 - Muvatta'da geldigine gore, Hz. Omer (radiyallahu anh) soyle buyurmustur: "Hacc menasikinin en sonuncusu Beytullah'i tavaftir."
Muvatta'da kaydedilir ki, Hz. Omer (radiyallahu anh) veda tavafi yapmadan ayrilan birisini Merru'z-Zahran denen yerden veda tavafi yapmak uzere geri cevirdi."
Muvatta, Hacc 1, 369).

1353 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Kadin hayizli oldugu takdirde (veda tavafi yapmadan) yola cikmasina ruhsat verildi" demistir.
Buhari, Hayz 27, Hacc 144; Muslim, Hacc 380, (1328).

1354 - Bir rivayette soyle gelmistir: "Halka, son varacaklari yerin Beytullah olmasi emir buyuruldu. Ancak hayizli kadina ruhsat verildi."
Mualim, Hacc 380, (1328).

1355 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in zevcelerinden Safiyye Bintu Huyey (radiyallahu anha) hayiz oldu. Durum Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a haber verilmisti.
"O bizi burada hapis mi edecek!" dedi. Kendisine, Safiyye'nin tavaf-i ifazayi yapmis oldugu soylenince:
"Oyleyse hayir, (beklemenize gerek yok, yola cikiniz)" aciklamsinda bulundu."
Buhari, Hacc 129,145, Hayz 27, Megazi 77; Muslim, Hacc, 382, (1211); Muvatta, Hacc 225-228, (1, 412-413); Nesai, Hayz 23, (1, 194); Tirmizi, Hacc 99, (943); Ebu Davud, Menasik 85, (2003); Nesai, Hayz 23 (1,194); Ibnu Mace, Menasik 83, (3072). Bu metin Seyheyn (Buhari ve Muslim) metnidir.)

1356 - Amre merhum anlatiyor: "Hz. Aise (radiyallahu anha) beraberinde kadinlar oldugu halde haccetse, kadinlarin hayiz oluvermelerinden korkardi: Bu sebeple yevm-i nahirde (kurbanin birinci giunu) hemen onlara oncelik tanir ve derhal ifaza tavaflarini yaptirirdi. Ifaza tavaflarini yaptilar mi, artik onlari (temizlensinler de veda tavafi da yapsinlar diye) beklemez, kadinlar hayizli iken hemen (Medine'ye donmek uzere) yola cikardi."
Muvatta, Hacc 227, (1, 413).

ERKEKLERIN KADINLARLARLA KARISIK TAVAFLARI

1357 - Ibnu Cureyc anlatiyor: "Ata, bana Ibnu Hisam'in kadinlari erkeklerle karisik olarak tavaftan yasakladigi zaman dedi ki: "O bunu nasil yasaklar, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in zevceleri bile erkeklerle birlikte haccettiler!" Ben Ata'ya sordum:
"Onlarin beraber hacclari ortunme emrinden once miydi, sonra miydi?"
"(Evet, kasem olsun) buna, ben ortunme emrinden sonra sahid oldum!" diye cevap verdi. Ben tekrar sordum:
"Pekala erkeklere nasil karisirlardi?" Su cevabi verdi:
"Erkeklere karismazlardi, Hz. Aise (radiyallahu anha) erkeklerden ayri olarak tavaf ederdi, onlara karismazdi." Hatta bir kadin kendisine: "Ey mu'minlerin annesi, yuru (Haceru'l-Esved'e elimizi degerek) istilam edelim!" demisti de Hz. Aise ona:
"Sen diledigin sekilde git" deyip kendisi gitmekten imtina etmisti.Onlar geceleyin kim olduklari bilinmez halde cikarlar, (erkeklerle beraber tavaf yaparlardi. )
Beytullah'a girmek istedikleri zaman da, erkeklerin tamamen cikarilmis olmalarina kadar durup beklerler, sonra girerlerdi.
(Ata devamla): "Ben (Mekke kadisi) Ubeyd Ibnu Umeyr'le birlikte,Muzdelife'deki Sebir daginda mucavir (yani ikamet eder) olan Hz. Aise (radiyallahu anha)'nin yanina giderdim" dedi. Ben hemen sordum:
"Pekala Hz. Aise'nin ortusu ne idi`?"
"Keceden yapilmis kucuk bir Turk cadirinin icindeydi. Cadirin bir perdesi vardi. Aise (radiyallahu anha) ile bizim aramizda bu perdeden baska bir sey yoktu. Ben Hz. Aise'nin uzerinde gul renginde bir zibin gordum."
Buhari, Hacc 64.)

HICR'IN GERISINDE TAVAF

1358 - Ebu's-Sefer Said Ibnu Muhammed anlatiyor: "Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'i isittim, diyordu ki: "Ey insanlar, size soyleyecegimi benden dinleyin, (bilahare) soyleyeceklerinizi de bana dinletin." "Ibnu Abbas soyle dedi, Ibnu Abbas boyle dedi" diye kafadan atmayin. Beytullah'i kim tavaf edecekse Hicr'in gerisinden tavaf etsin. Oraya"Hatim" demeyin. Zira cahiliye devrinde kisi yemin edip kamcisini veya ayakkabisinin tekini yahut yayini atardi."
Buhari, Menakibu'l-Ensar 26.

SAFA VE MARVE ARASINDA SA'Y

1359 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ne Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ne de Ashab-i Kiram (radiyallahu anhum)'i Safa ile Merve arasinda birden fazla tavafda bulunmadi, bu da ilk defa yaptiklari tavaf idi."
Ebu Davud, Menasik 54, (1895); Nesai, Hacc 182, (5, 244); Muslim, Hacc 140, (1215) Ibnu Mace, Menasik (2972).

1360 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalàtu vesselam), Kabe'yi basina yular veya baska bir sey takilmis halde tavaf eden bir adam gormustu. Hemen yulari koparip atti."
Buhari, Hacc, 65, 66, Eyman ve'n-Nuzur 31; Ebu Davud, Eyman ve 'n-Nuzur 23,(3302); Nesai, Hacc 186, (5, 221-222), Eyman ve'n-Nuzur 30, (7,1icon_cool.gif.
Bir baska rivayette soyle denmistir ". . .burnuna gecirilmis bir halka ile birisini yeden bir adam gormustu, derhal halkayi kopardi ve adama: "elinden tutarak yed!" diye emretti.

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:49
1361 - Ibnu Ebi Muleyke anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh), Beytullah'i tavaf eden cuzzamli bir kadin gormustu, hemen:
"Ey Allah Teala'nin cariyesi, insanlara eza verme, sen evinde otursan kendin icin daha hayirli olurdu!" dedi. Kadin (soz tutup) evinde oturdu. Hz. Omer (radiyallahu anh)'in vefatindan sonra bir adam kadina ugrayarak:
"Seni haccdan yasaklayan kimse artik vefat etti, cik evinden!" dedi.Kadin adama soyle cevap verdi:
"Allah'a yemin olsun, ben ona sagken itaat edip, olunce isyan edecek kimse degilim."
Muvatta, Hacc 250, (1, 424).

1362 - Abdullah Ibnu's-Saib in anlattigina gore, (yaslanip gozlerini kaybettigi vakit) Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a (tavaf sirasinda) refakat edip, Haceru'1-Esved'i takip eden (Haceru'1-Esved ile) kapi arasindaki kisimda (multezem) durdurmus bu sirada Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) kendisine: "Bana soylendigine gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) iste burada namaz kilarmis" demistir. Abdullah Ibnu Saib de "evet" demis, bunun uzerine Ibnu Abbas, kalkip orada namaz kilmistir."
Ebu Davud, Menasik 55; Nesai, Hacc 133, (5, 221).

1363 - Imam Malik'e ulastigina gore, Sa'd Ibnu Ebi Vakkas (radiyallahu anh), murahik (yani zaman bakimindan daralmis, vakfeyi kacirma endisesine dusmus) olarak Mekke'ye gelince, Beytullah'la Safa ve Merve'yi tavaftan once, Arafat'a cikar, Arafat'tan dondukten sonra tavafini ifa ederdi."
Muvatta, Hacc 125, (1,371).

1364 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Beytullah'i tavaf etmek, Safa ve Merve arasinda sa'yetmek ve seytan taslamak Allah'i zikretmek icin emredilmistir."
Ebu Davud, Menasik 51, (1888); Tirmizi, Hacc 64, (902).

TAVAF VE SA'YDE DUA

1365 - Abdullah Ibnu Saib anlatiyor: "Safa ile Merve arasindaki tavaf sirasinda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle dua ettigini isittim:
"Rabbimiz bize dunyada hayir ver, ahirette de hayir ver ve bizi ates azabindan koru."
Ebu Davud, Menasik 52, (1892).

1366 - Nafi' (rahimehullah)'nin anlattigina gore, Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'i Safa tepesi uzerinde soyle dua ederken isitmistir:
"Ey Allah'im, Kitab-i Mubin'inde: "Bana dua edin size icabet edeyim!" (Gafir 60) diyorsun, sen sozunden donmezsin. Ben simdi senden istiyorum: Bana hidayet verip Islam'i nasib ettin, onu geri alma. Son nefesimi Musluman olarak vermemi nasib et" (Amin).
Muvatta,Hacc 128, (1,372-373).
Ya Rabb, ayni duayi biz de yapiyoruz, kabul et!
Rezin sunu ilave etmistir: "(Ibnu Omer), uc kere tekbir getirir ve soyle derdi: "Allah'tan baska ilah yoktur, O tekdir, O'nun ortagi yoktur, mulk O'nundur, butun hamdler O'na aittir, O her seye kadirdir." Bunu da yedi kere tekrarlardi.
Merve'de de, her savtta ayni seyleri tekrar ederdi.
Rezin'in bu ilavesi de Muvatta'nin ayni babindadir (127. hadis)

1367 - Rezin'in bir rivayetinde soyle denir: "Bu yirmi bir tekbir, yedi tehlil eder. Bunlar arasinda da dua eder, Allah'tan ister, sonra (tepeden inmeye baslar), vadinin tabanina (simdilerde Yesil Sutunlara) varinca kosmaya baslar, buradan cikincaya kadar kosar, Merve yamacina varinca normal yurumeye devam eder. Tepeye, zirveye cikar, orada durup, Safa'da yaptiklarini aynen tekrar ederdi.
Bunu yedi kere tekrarlar ve boylece sa'yini tamamlamis olurdu."

1368 - Hz.Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Safa tepesinde durdugu zaman uc kere tekbir getirip sonra: Allah'tan baska ilah yoktur. O tekdir, O'nun ortagi yoktur, mulk O'nundur, hamd O'na aittir, O herseye kadirdir" derdi. Ve bunu uc sefer tekrar eder, dua okurdu. Ayni seyi Merve tepesinde de yapardi."
Muvatta, Hacc 127, (1, 372); Muslim, Hacc 147, (1218); Ebu Davud, Menasik 57, (1908); Ibnu Mace, Menasik 84, (3074).

1369 - Ibnu Sihab anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'in tavaf sirasinda telbiye getirmemesi, bunun mesru olmamasindandir. Bu sebeple oglu Salim de tavafta telbiyeyi mekruh addetmistir. Ibnu Uyeyne der ki: "Kendisine ihtida edilip uyulanlardan Ata Ibnu's-Saib haric hic kimsenin Beytullah'in etrafinda telbiye getirdigini gormedim." Safii hazretleri ve Ahmed Ibnu Hanbel sessizce telbiye getirmeyi caiz bulmuslardir. Ancak Rebia tavaf edince telbiye getirirdi."
Hanefilere gore, telbiye, Zilhicce'nin 10'uncu gunu (yani bayramin birinci gunu) seytana ilk tasin atilmasina kadar devam eder, o zaman birakilir.

BEYTULLAH'A GIRIS

1370 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mesrur bir halde yanimdan cikmisti, sonra uzuntulu olarak geri dondu. Dedi ki:
"Kabe'ye girdim. Ancak pisman oldum, yaptigim bu isi geri getirebilseydim, girmezdim. Ummetime mesakkat vermis olmaktan korkuyorum: '

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:49
1371 - Tirmizi'de soyle denir: "...Yapmamis olmayi temenni ettim. Zira, kendimden sonra ummetimi yormus olmaktan korkuyorum."
Ebu Davud, Menasik 95, (2029); Tirniizi, Hacc 45, (873); Ibnu Mace, Menasik 79,(3063).

1372 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), beraberinde Usame Ibnu Zeyd, Bilal, Osman Ibnu Talha (radiyallahu anhuma) oldugnu halde hep beraber girip kapiyi kapadilar. Actiklari zaman iceri ilk giren ben oldum. Bilal'le karsilastim ve hemen Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in Kabe'nin icerisinde namaz kilip kilmadigini sordum.
"Evet" dedi, "iki Yemani direk arasinda." Kac rek'at kildigini sormayi unuttum."

1373 - Bir rivayette geldigine gore (Ibnu Omer) soyle demistir:"Ciktigi zaman Bilal (radiyallahu anh)'e sordum:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) icerde ne yapti?" Cevaben:
"Iki diregi sagina, birini de soluna aldi, uc diregi de arkasina aldi. -O zaman Beytullah'ta alti direk vardi- sonra namaz kildi."

1374 - Bir rivayette soyle gelmistir: "Beytullah'a girdigi zaman soluna gelen iki direk arasinda iki rek'at namaz kildi. Sonra cikti ve Kabe'nin onunde iki rek'at namaz kildi."

1375 - Muslim'in bir diger rivayetinde soyle gelmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Fetih senesi, devesi Kasva'nin uzerinde oldugii halde ilerledi, terkisinde de Usame (radiyallahu anh) vardi."

1376 - Bir diger rivayette soyle denmistir:
"...Usame'ye ait bir devenin uzerinde (gelip) Kabe'nin avlusunda deveyi ihdi. Sonra, Osman Ibnu Talha (radiyallahu anh)'yi cagirdi ve:
"Kabe'nin anahtarini bana ver!" dedi. Osman annesine kostu. Ancak kadin vermekten imtina etti. Osman (radiyallahu anh):
"Allah'a kasem olsun ya derhal verirsin veya su kilincim belimden hemen cikacaktir!"diye kukredi. Bunun uzerine kadin anahtari Osman'a hemen verdi, o da Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a getirip teslim etti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Kabe'yi acti..." Devamini onceki rivayetteki gibi zikretti.

1377 - Yine Muslim'de kaydedilen bir rivayette, Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) sunu soyler: "Sizler Kabe'yi tavafla emrolundunuz, icine girmekle degil." Ve der ki: "Usame (radiyallahu anh) bana, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in, Beytullah'a girdigi zaman her tarafinda dua ettigini, disari cikincaya kadar namaz kilmadigini, cikinca Beytullah'in onunde (kapisina yakin yerde) iki rek'at kilip: "Bu (Beyt), kibledir" dedignni haber verdi."

1378 - Buhari'nin bir diger rivayetinde soyle denmistir. "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Kabe'ye girdi. Iceride alti direk vardi. Her bir diregin yaninda bir miktar durdu, dua etti, ama namaz kilmadi."

1379 - Nesai'de soyle denmistir: "Kabe'ye girdi ve her tarafinda tesbihde bulundu. Namaz kilmadan cikti. Makam'in gerisinde iki rek'at namaz kildi."

1380 - Nesai'nin bir diger rivayeti soyle: "Resulullah (aleyhissalàtu vesselam)) Kabe'ye girdi, ilerledi. Kapiya yakin bulunan iki sutunun arasina gelince oturdu. Allah'a hamd ve senada bulundu. Sonra kalkip Kabe'nin arka cihetinden karsisina gelen kisma kadar yurudu. Alnini ve yanagini surdu. Allah'a hamd'u senada bulundu, dua ve istigfar etti. Sonra Kabe'nin her bir kosesine gitti ve her birini tekbir, tehlil, tesbih ve Allah Teala'ya sena, dua ve istigfarla karsiladi.Sonra cikip, Beytullah'in on yuzunde iki rek'at namaz kildi. Namazdan cikinca: "Bu (Beyt), kibledir" dedi."
Buhari, Hacc 51, 52, 54, Megazi 77, 48, Salat 30,81, 96, Teheccut 25, Cihad 127; Muslim, Hacc 388-397 (1329-1332); Muvatta, Hacc 193, (1, 398);Ebu Davud, Menasik 93, (2023); Nesai, Mesacid 5, (2, 33-34), Hacc 126,127,131,139 (5,216-221), Kible 6, (5, 217)

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:50
1381 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (Mekke'ye) geldigi vakit icerisinde put oldugu icin, Beytullah'a girmekten imtina etti (kacindi). Onlarin cikarilmalarini emretti. Hepsi de cikarildi. Hz. Ibrahim ve Hz. Ismail (aleyhimasselam)'in ellerinde fal oklari bulunan heykelleri de cikarildi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (bunu gorunce): "Allah canlarini alsin! Allah'a kasem olsun, onlar da bilirler ki, Hz. Ibrahim ve Hz. Ismail (aleyhimasselam) bu oklarla kismet aramadilar."
Buhari, Hacc 54 Enbiya 8, Megazi 48;Ebu Davud, Hacc, 93, (2027).

1382 - Eslemiyye (radiyallahu anha) anlatiyor: "Hz. Osman (radiyallahu anh)'a dedim ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) seni cagirdigi zaman sana ne soyledi."Bana su cevabi verdi:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana: "Sana iki boynuzu ortmeni soylemeyi unuttum. Zira Beytullah'da namaz kilan kimseyi mesgul edecek herhangi bir seyin bulunmasi dogru degildir" dedi. "
Ebu Davud, Menasik 95, (2030).

1383 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Ben Kabe'ye girip icinde namaz kilmayi cok arzu ediyordum. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ellerimden tutup beni Hicr'a soktu ve: "Beytullah'a girmek istiyorsan burada namaz kil. Zira burasi ondan bir parcadir. Senin kavmin Kabe'yi (tamir maksadiyla) yeniden insa ederken, insaati kisa tutup onu Beytullah'tan haric biraktilar"dedi."
Tirnizi, Hacc 48, (876); Ebu Davud,Menasik 94, (2028); Nesai, Hacc 129, (5, 219), Muvatta, Hacc 105, (1, 364). (Muvatta'nin rivayeti mana yonuyle mutabakat saglar).

1384 - Nesai'de gelen bir diger rivayet soyle: "(Hz. Aise der ki):"Ey Allah'in Resulu, dedim, Beytullah'a girmeyeyim mi?"
Bana su cevabi verdi: "- Hicr'a gir, cunku o da Beytullah'tan bir parcadir."
Nesai, Hacc 129.

1385 - Nafi 'anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma), Kabe'ye girdi mi, girince yuzu istikametinde yurur, kapiyi arkasinda tutar, karsi duvarla arasinda uc zira'lik mesafe kalincaya kadar duz yurur, (orada durup) namaz kilar, boyle davranmakla, Hz. Bilal (radiyallahu anh)'in, "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) burada kildi" diye haber verdigi yerde namaz kilmayi kastederdi. Ancak (Ibnu Omer) sunu da soyledi:
"- Kisinin, Beytullah'in icerisinde, diledigi noktada namaz kilmasinda bir beis yoktur!"
Buhari, Hacc 52, 51, Salat 30, 81, 96.

VAKFELER VE HUKUMLERI

1386 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Kureys ve onun dinine mensub olanlar, (cahiliye devrinde) Muzdelife'de vakfe yapiyorlardi ve kendilerine hums denilirdi. Diger Araplar ise Arafat'da vakfe yapiyorlardi. Islam dini gelince, Cenab-i Hakk, Peygamberine (aleyhissalatu vesselam), Arafat'a gidip orada vakfe yapmalarini, sonra da oradan topluca ayrilmalarini emretti. Su ayet bu hususu beyan eder: "Sonra, insanlarin toplu olarak akin ettigi yerden siz de akin edin..."(Bakara 199).
Buhari, Tefsir, Bakara 35, Hacc 91; Muslim, Hacc 152, (1219); Tirmizi, Hacc 53,(884); Ebu Davud, Menasik 58, (1910); Nesai, Hacc 202 (5, 255).

1387 - Bir diger rivayette Hz. Aise (radiyallahu anha) der ki:"Hums: Allahu Teala hazretlerinin, haklarinda: "Sonra, insanlarin toplu olarak akin ettigi yerden siz de akin edin" (Bakara 199) ayetini indirdigi kimselerdir."
Hz. Aise (radiyallahu anha) devamla su aciklamayi yapti: "Insanlar Arafat'ta (vakfe yaparak oradan) bosanirlardi. Hums olanlar ise, Muzdelife'de (vakfe yaparak oradan) bosanirlar ve: "Biz ancak Harem'den akin ederiz" derlerdi. Ancak, "Sonra, insanlarin toplu olarak akin ettigi yerden siz de akin edin" (Bakara 199) mealindeki ayet nazil olunca, onlar da, (vakfe icin) Arafat'a ciktilar."

1388 - Rezin de bir rivayet ilave etmistir: "Kureys ve onun dininde olanlar -ki bunlar Hums denen zumredir- Muzdelife'de vakfe yapiyorlar ve: "Biz, Allahu Teala'nin katiniyiz yani Beytullah'in komsulariyiz, biz O'nun Harem'inden disari cikmayiz" derlerdi. Ebu Seyare, Arabi, (semeresiz) bir Arap eseginin uzerinde Arafat'tan indirdi."

1389 - Cubeyr Ibnu Mut'im (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir devemi kaybetmistim. Arefe gunu aramaya ciktim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i Arafat'da herkesle vakfe yaparken gordum. (Hayretimden):
"-Vallahi bu hums'tan biri, burda ne isi var?" dedim. Kureysliler, hums'tan addedilirdi."
Buhari, Hacc 91; Muslim, Hacc 153, (1220); Nesai, Hacc 202,(5, 255).

1390 - Amr Ibnu Abdillah Ibni Safuanin Yezid Ibnu Seyban el-Ezdi (radiyallahu anh)'den naklettigine gore soyle anlatmistir: "Biz, vakfe mahallinde (Arafat'ta), Amr'in imamdan uzak tuttugu bir yerde vakfe yaparken, Ibnu Mirba' el-Ensar yanimiza gelerek:
"Ben Allah Resulu (aleyhissalatu vesselam)'nun size gonderdigi elciyim. Efendimiz hazretleri sizlere su emri gonderdiler:
"Mesairleriniz uzere olun. Zira sizler, babaniz ibrahim'in mirasi uzeresiniz."
Tirmizi, Hacc 53, (883); Ebu Davud, Menasik 63, (1919); Nesai,Hacc 202, (5, 255); Ibnu Mace, Menasik 55, (3011).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:50
1391 - Nubeyt Ibnu Serit el-Escai (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i arafe gunu, kizil bir devenin uzerinde hutbe verirken gordum."
Ebu Davud, Menasik 62, (1916); Nesai, Hacc 199(5, 253).

1392 - el-Adda Ibnu Halid Ibni Hevze el-Amiri (radiyallahu ,anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i, arafe gunu, bir devenin uzerinde uzengilere (basarak) dogrulmus, halka hutbe verirken gordum."
Ebu Davud, Menasik 62, (1917).

1393 - Zeyd Ibnu Eslem, Beni Damureli bir adamdan, o da babasi veya amcasindan sunu nakletmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i Arafat'ta bir minber uzerinde gordum."
Ebu Davud, Menasik 62,(1915).

1394 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) arefe gunu sabahi, sabah namazini kilinca Mina'dan hareket ederek Arafat'a geldi, Nemire'ye indi. Burasi, Arafat'a gelen umeranin indikleri yerdir. Ogle namazi vakti olunca Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sicakta Nemire'den yurudu. Ogle ile ikindiyi birlestirdi, sonra halka hitab etti. Sonra yuruyup Arafat'taki vakfe yerinde durdu."
Ebu Davud, Menasik 60, (1913).

1395 - Nafi' anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) ogleyi, ikindiyi, aksami, yatsiyi ve sabahi Mina'da kilar, sonra gunes dogunca Arafat'a hareket ederdi."
Muvatta, Hacc 195,11, 400.

1396 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah, terviye gunu, Mina'da bize ogleyi, ikindiyi, aksami, yatsiyi ve ertesi gunu (Zilhicce'nin dokuzu) sabahi kildirir, sonra Arafat'a hareket ederdi."
Tirmizi, Hacc 50, 879).

1397 - Ebu Davud'da yine Ibnu Abbas: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), terviye gunu ogleyi, arefe gunu de sabahi Mina'da kildirdi" demistir.
Ebu Davud, Hacc 59, (1911).

1398 - Urve Ibnu Mudarris et-Tai (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a Muzdelife'de namazi kildigi zaman geldim.
"Ey Allah'in Resulu, dedim, ben Tayy daglarindan geliyorum. Hayvanim da kendim de yorgunum ve bitkin dustuk. Allah'a kasem olsun, ey Allah'in Resulu, gelirken gectigim her dagin basinda mutlaka durdum. Benim icin hacc imkani var mi?"
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su cevabi verdi:
"Bizimle birlikte su namazi burada kilip, bizimle kalan, bundan once de Arafat'da geceleyin veya gunduzleyin kalmis olan, artik haccini tamamlamis, haramlardan kurtulmus olur."
Tirmizi, Hacc 57, (891); Ebu Davud,Menasik 69, (1950); Nesai, Hacc 211, (5, 263); Ibnu Mace, Menasik 57, (3016).

1399 - Abdurrahman Ibnu Ya'mur ed-Dili (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Arafat'da iken, munadisine (dellalina) soyle nida edip duyurmasini emretti: "Hacc Arafat'tir, kim Cem (Muzdelife) gecesi fecrin dogmasindan once (vakfeye) yetisirse, hacci idrak etmis demektir. Eyyam-i Mina uc gundur. Kim ilk iki gunde acele davranirsa, herhangi bir gunah terettup etmedigi gibi, te'hir edene de bir gunah terettup etmez."
Tirmizi, Hacc 57, (889); Ebu Davud, Menasik 69, (1949);Nesai, Hacc 211, (5, 264); Ibnu Mace, Menasik 37, (3015).

1400 - Hz.Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Kuzah'ta vakfe yapti ve: "Burasi Kuzah'tir, vakfe mahallidir, Cem'in (Muzdelife'nin) tamami vakfe mahallidir. Ben burada kurbani kestim. Mina'nin her yani kesim yeridir. Kurbanlarinizi evlerinizde kesin" buyurdu."
Ebu Davud, Menasik 65, (1935).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:50
1401 - Imam Malik (rahimehullah)'e ulastigina gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustur: "Arafat'in tamami vakfe yeridir. Urene vadisinden cikin (vakfe yeri degildir). Muzdelife'nin tamami vakfe yeridir, Muhassir vadisinden cikin (vakfe yeri degildir)."
Muvatta, Hacc 166 (1, 388); Muslim, Hacc 149.)

IFAZA HAKKINDADIR

1402 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Arafat'tan yola cikmisti, arkasindan birisinin (kosturmak icin) devesine siddetle bagirip, vurdugunu isitti. Bunun uzerine kamcisiyla (etrafindakilere kulak verin diye) isaret edip, soyle buyurdu:
"Sakin olun. (Allah'i razi edecek iyi davranis ve) birr acelede degildir."
Buhari, Hacc 94, Muslim, Hacc 268, (1282), 282, (1286); Ebu Davud, Menasik 64, (1920); NesaI, Hacc 204,(5, 257-258).

1403 - Usame Ibnu Zeyd (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gunes battigi zaman Arafat'tan (ifaza yaparak) yola cikti. Dag gecidine geldigi zaman deveden inip bevletti. Sonra abdest aldi. Abdesti bol su kullanarak degil, hafifce aldi. Ben:
"Namaz mi kilacagiz ey Allah'in Resulu`?" diye sordum.
"Hayir, namaz onumuzde!" dedi ve devesine bindi. Muzdelife'ye gelince hayvandan indi ve yeniden abdest aldi. Bu sefer bol su kullandi.Sonra namaz basladi. Aksam namazini kildi. Sonra herkes devesini ihdi.Yine namaza baslandi. Bu sefer de yatsiyi kildi. Ikisi arasinda baska bir namaz kilmadi."
Buhari, Vudu 6, 35, Hacc 93, 95; Muslim, Hacc 266, (1280). Muvatta, Hacc 19?, (1, 400-401); Ebu Davud, Menasik 64, (1925); Nesai, Mevakit 56 (1, 292), Hacc 206, (5, 259).

1404 - Urve'den yapilan bir rivayet soyledir: "Hz. Usame (radiyallahu anh)'ye :"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Veda haccindan, ifazadan (Arafat'tan ayrildiktan) sonra yolculugu nasil yapti?" diye sorulmustu. Su cevabi verdi:
"Hizli yururdu. Ancak yolda bir duzluge rastlarsa daha hizli yururdu."
Buhari, Hacc 92, Cihad 136, Megazi 77; Muslim, hacc 282, (1286); Muvatta, Hacc 176, (1, 392); Ebu Davud, Menasik 64, (1923); Nesai, Hacc 205, (5,259).

1405 -Fatima Bintu'l-Munzir anlatiyor: "Esma Bintu Ebi Bekr (radiyallahu anhuma) kendisi ve beraberindekilere Muzdelife'de sabah namazi kildiriverecek olan kimseye, safak soktugu zaman kildirmasini emredip, binegine atlar ve Mina'ya hareket eder (yolda da) durmazdi."
Muvatta, Hacc 175, (1, 392).

1406 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in Muzdelife gecesinde, ailesinden, erkenden taslamaya gonderdigi zayiflar grubu arasinda idim" demistir.
Buhari, Hacc 98;Muslim, Hacc 300, (1293); Tirmizi, Hacc 58, (892, 893); Ebu Davud, Menasik 66, (1939,1940); Nesai, Hacc 208, (5, 261, 271, 272); Ibnu Mace, Menasik 62, (3025).

1407 - Hz.Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Sevde (radiyallahu anha), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'tan Muzdelife'den geceleyin ifaza yapmak icin izin istedi. Sevde iri, agir yuruyen bir kadindi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona izin verdi."
Hz. Aise (radiyallahu anha): "Keske ben de onun gibi izin istemis olsaydim" diye hayiflanirdi. (Vaktiyle izin almamis oldugu icin) O, hep imamla birlikte ifazada bulunurdu."
Buhari, Hacc 98; Muslim, Hacc 293-296,(1290); Nesai Hacc 209, (5, 262), 214 (5, 266).

1408 - Yine Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam) Ummu Seleme'yi kurban gecesi (Mina'ya) gonderdi. Ummu Seleme, daha safak sokmeden seytan taslamasini yapti. Sonra gidip ifaza (tavafini) yapti."
Elbu Davud, Menasik 66, (1942); Nesai, Hacc 223, (5, 272).

1409 - Fatima Bintu'l-Munzir anlatiyor: "Esma Bintu Ebi Bekr (radiyallahu anhuma) kendisi ve beraberindekilere Muzdelife'de sabah namazi kildiriverecek olan kimseye, safak soktugu zaman kildirmasini emredip, binegine atlar ve Mina'ya hareket eder (yolda da) durmazdi."
Muvatta, Hacc 175, (1, 392).

ARAFAT VE MUZDELIFE'DE TELBIYE

1410 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Usame (radiyallahu anh) Arafat'tan Muzdelife'ye kadar Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in terkisinde idi. Sonra Muzdelife'den Mina'ya kadar da Fadl Ibnu Abbas'i terkisine aldi. Her ikisi de: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyuk seytani (Cemretu'1-Akabe) taslayincaya kadar telbiyeyi birakmadi" demistir."
Buhari, Hacc 86, Cihad 126; Muslim, Hacc 266, (1281); Tirmizi, Hacc 78, (918); Ebu Davud, Menasik 28, (1815); Nesai, Hacc 216, (5, 268), 229, (Buhari'de gosterilen bablarda rivayet mana yonuyle mevcuttur, lafzan degil).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:50
1411 - Said Ibnu Cubeyr anlatiyor: "Ben, Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) ile Arafat'ta beraberdim. Bir ara bana:"Niye halkin telbiyesini isitmiyorum?" diye sordu, ben kendisine:
"Muaviye (radiyallahu anh)'den korkuyorlar!" dedim. Bunun uzerine:
"Lebbeyk Allahumme lebbeyk, bu insanlar Ali'ye buguzlari sebebiyle sunneti terketmisler!" diyerek cadirindan cikti."
Nesai, Hacc 197 (5, 253).

1412 - Muhammed Ibnu Ebi Bekr es-Sakafi anlatiyor. Arafat'tan Mina'ya gelirken, beraberindeki Enes Ibnu Malik (radiyallahu anh)'e telbiyeden sorarak:"Siz Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile nasil yapiyordunuz?" dedim. Bana:
"Dileyen telbiye getirirdi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mudahale etmezdi. Dileyen tekbir getirirdi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)ona da mudahale etmezdi! Dileyen de tehlil getirirdi, ona da mudahale etmezdi. Bizden kimse, (farkli zikirler de bulundugu icin) arkadasini ayiplamazdi. "
Buhari, Hacc 86, Iydeyn 12; Muslim, Hacc 274, (1285); Nesai, Hacc 192, (5, 250).

1413 - Ca'fer Ibnu Muhammed babasindan naklen anlatiyor: "Hz. Ali (radiyallahu anh), haccda, arefe gunu gunesin zeval noktasina gelmesine kadar telbiyeye devam eder, ondan sonra keserdi."
Muvatta,Hacc 44, (1, 338).

1414 - Hz. Usame (radiyallahu anh) anlatiyor: "Arafat'da ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in devesinin terkisinde idim. Bir ara dua icin ellerini kaldirmisti. (O esnada) deve, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i egdi.Derken yulari dustu. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) yulari elinin biriyle tutup, diger elini kaldirarak duasina devam etti."
Nesai, Hacc 202, (5, 254).

REMYIN KEYFIYETI (TASLAMANIN NASIL YAPILDIGI)

1415 - Abdurrahman Ibnu Zeyd anlatiyor: "Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh), vadinin dibinden yedi cakil atarak buyuk seytani tasladi. Her tasi attikca tekbir getriyordu. Bu sirada Beytullah sol tarafinda, Mina da saginda olacak sekilde durmustu. Kendisine:
"Insanlar, taslari yukarisindan atiyorlar!" denince su cevabi verdi:
"Burasi, kendinden baska ilah olmayan Zat'akasem olsun, Bakara suresinin uzerine indigi makamdir.
Buhari, Hacc 135, 136, 137,138; Muslim, Hacc 305, (1296); Tirmizi, Hacc 64, (901); Ebu Davud, Menasik 78, (1974); Nesai. Hacc 226,(5,273).

1416 - Tirmizi ve Nesai'de soyle denmistir: "(Ibnu Mes'ud) Akabe cemresine geldi. Vadinin dibinde durdu, kibleye karsi yonelip, sag kasinin ust hizasindan yigina (taslari) atmaya basladi..."
Tirmizi, Hacc 64, (901).

1417 - Hz. Sad (radiyallahu anh) anlatiyor: "Veda haccindan Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la beraber donduk. (Yolda konusurken) bazilarimiz "Yedi tas attim" bazilarimiz da: "Alti tas attim" diyordu, kimse kimseyi bu sebeple kinamiyordu."
Nesai, Hacc 227, (5, 275).

1418 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Akabe (taslamasi) sabahi, bineginin uzerindeyken:
"Bana (tas) toplayiver!"dedi. Ben de (sehadet ve basparmaklarla atilabilecek buyuklukte) ufak taslardan onun icin topladim. Avucuna koydugum sirada:
"Iste bunlar gibi. Dinde asiriliktan sakinin. Sizden oncekileri, dinde asiriliklari helak etmistir!" dedi."
Nesai, Hacc 217, (5, 268).

TASLAMANIN (REMY) VAKTI

1419 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ben, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i yevm-i nahrde kusluk vakti tas atarken gordum. Ama bundan sonraki gunlerde, gunesin zevalinden (ogle vaktinden) sonra tas atti."
Muslim, Hacc 313, (1299); Tirmizi, Hacc 59, (894); Ebu Davud, Menasik 78, (1971j; Nesai, Hacc 221, (5, 270j. Bu hadisi Buhari, muallak olarak zikretmistir, Hacc 134.)

1420 - Nafi' anlatiyor: "Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'in zevcesi Safiyye Bintu Ebi Ubeyd'in oglan kardesinin kizi Muzdelife'de nifas oldu (dogum yapti). Bu yuzden o da, Safiyye de geri kaldilar ve Mina' ya yevm-i nahrde guries battiktan sonra geldiler. Hz. Abdulllah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) onlara geldikleri anda tas atmalarini emretti ve bu gecikmeden dolayi onlarin herhangi bir kefaret odemesine hukmetmedi."
Muvatta, Hacc 220, (1, 409).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:51
1421 - Ebu'l-Beddah Asim Ibnu Adiyy, babasi Adiyy (radiyallahu anh)'den naklediyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) develerin cobanina, yevm-i nahrde tas atmislarsa, ertesi gun tas atmayip develerle kalmaya, sonra da iki gunluk tas atmaya ve yevm-i nefrde atmaya ruhsat tanidi. "
Nafi' anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) soyle derdi: "Eyyam-i tesrikin ortasi gunu, gunes batmazdan once Mina'dan ayrilmayan kimse ertesi gunu taslari atmadan ayrilmasin."
Muvatta, Hacc 214, (1, 407).

BINEREK VE YURUYEREK TASLAMA

1422 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) taslari atacagi zaman yaya gider, yaya donerdi."
Ebu Davud, Menasik 78, (1969); Tirmizi, Hacc 63, (900).

1423 - Kasim Ibnu Muhammed anlatiyor: "Insanlar (yani sahabeler) taslamaya yayan gider, yayan donerdi. (Bu safhada) ilk binen Hz.Muaviye (radiyallahu anh) oldu."
Muvatta, Hacc 215, (1, 40?).

1424 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Yevm-i nahrde (kurban gununde) Resulullah (aleyhissalàtu vesselam)'i, taslamayi binerek yaparken gordum. Taslarini devesinin uzerinde iken atmis ve soyle demisti:
"Menasikinizi benden alin. Bilemiyorum, belki de bu haccdan sonra hatcc yapamam:"
Muslim; Hacc 310, (2197); Ebu Davud; 78 (1970); Neaai,Hacc 2220, (5, 270).

MUTEFERRIK HADISLER

1425 - Hz. Cabir anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz buyurdular ki: "(Taharet maksadiyla) tas kullanmak tektir. Seytana atilan tas tektir. Safa ile Merve arasinda sa'y tektir, tavaf da tektir. Oyle ise sizden biri (taharet icin) tas kullanacaksa bunu da tek kilsin."
Muslim, Hacc 315, (1300).

1426 - Ibnu Abbs (radiyallahu anhuma)'in (anlattigina gore)Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle demistir: "Atilan taslardan kabul edilenler kaldirilmasaydi, Sebir dagindan daha buyuk bir yigin ortaya cikardi."
Rezin'in ilavesidir. Hadis Munziri'nin et-Tergib ve't-Terhib'inde kaydedilmistir (2,131).

HALK VE TAKSIR HAKKINDA

1427 - Hz. Enes (radiyallahu anh): "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cemretu'1-Akabe'ye geldi, taslarini atti, sonra Mina'daki menziline (konakladigi yere) geldi ve kurbanini kesti. Sonra berbere: "Al!" dedi ve sag yanini isaret etti. Sonra sol tarafini isaret etti, sonra (kesilen saclari) halka vermeye basladi."Bir rivayette soyle denir: "Sag yandan kesileni sagindakilere, solyandan kesileni de Ummu Suleym'e verdi."
Buhari, Vudu 33; Muislim, Hacc 323, (1305); Tircnizi, Hacc 73, (912); Ebu Davud, Menasik 79, (1981).

1428 - Bir rivayette soyle denmistir: "Sol taraftan kesilenleri Ebu Talha'ya verdi ve ona: "Bunu halka dagit" diye emretti."

1429 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kadinin sacini tras etmesini yasakladi."
Tirmizi, Hacc 75,(914).
Rezin'in ilavesinde: "...Haccda da, umrede de" ziyadesi vardir. Buziyadeden sonra (Rezin ilaveten sunu) der: "Onlara sadece teksir (kisaltma) gereklidir."

1430 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Ey Allahim, tras olanlara rahmet et" diye dua etmisti. Yanindakiler:
"Kisaltanlara da ey Allahin Resulu!" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz: "Ey Allahim tras olanlara rahmet et!"diye duasini tekrar etti. Yanindakiler tekrar:
"Kisaltanlara da Ey Allah'in Resulu!" dediler, bu sefer:
"Kisaltanlara dal"buyurdu."
Buhari, Hacc 127; Muslim, Hacc 316, (1301);Muvatta, Hacc 184, (1, 395); Tirmizi, Hacc 74, (913); Ebu Davud, Menasik 79, (1979).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:51
1431 - Sahiheyn'in Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'den kaydettign bir rivayet soyledir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Ey Allahim,tras olanlara magfiret et!" demisti, yanindakiler: "Ey Allah'in Resulu! Kisaltanlar icin de (dua ediver!)" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yine: "Ey Allahim, tras olanlara magfiret et!" buyurdu. Yanindakiler: "Ey Allah'in Resulu! Kisaltanlar icin de (dua ediver!)" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Ey Allahim, tras olanlara magfiret et!" dedi.Yanindakiler: "Ey Allah'in Resulu! Kisaltanlara da (dua ediver)" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (bu ucuncu talebte): "Kisaltanlara da!" dedi."
Buhari, Hacc 127; Muslim, 320, (1302).

1432 - Muslim'de Ummu'1 Husayn (radiyallahu anha)'in bir rivayeti soyledir: "Veda haccinda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in, tras olanlara uc kere, kisaltanlara bir kere dua ettigini isittim."

IHRAMDAN CIKMA ( TAHALLUL)

1433 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Veda haccinda Mina'da, halkin meselelerini kendisine sormasi icin durmustu. Bir adam gelip:
"(Ben kurbanin trastan once olacagini) bilemedim ve kurbandan once tras oldum?" dedi. Resulullah (aleyhissalàtu vesselam):
"(Simdi de kurbanini) kes, burada bir beis yok" cevabini verdi. Bir baskasi daha gelip:
"(Tasi kurbandan once atmak gerektigini) bilemedim ve taslamayi yapmadan kurban kestim" dedi. Buna da:
"Simdi tasini at, bunda bir mahzur yok!" diye cevap verdi. O gun Resulullah (aleyhissalatu vesselàm)'a "Sunu once, yaptik"; "Bunu sonra yaptik" seklinde takdim te'hirle ilgili her ne soruldu ise hepsine: "Yap bunda bir mahzur yoktur!" diye cevap verdi."
Buhari, Hacc 131, Ilm. 23, 46,Eyman 15; Muslim, Hacc 327, (1306); Muvatta, Hacc 242, (1, 421); Tirmizi, Hacc 76,(916); Ebu Davud, Menasik 80, (2014); Ibnu Mace, Menasik 74, (3051).

1434 - Usame Ibnu Serik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la birlikte ben de hacca ciktim. Halk kendisine muracaat ediyordu. Gelenlerden bazisi:
"Ey Allah'in Resulu, tavaftan once sa'y yaptim, bazi seyleri vaktinden sonraya biraktim veya vaktinden once aldim (ne buyurursunuz, hukmu nedir?)" seklinde soruyordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da:
"Bunda bir gunah yok. Ancak bir kimse bir Muslumanin irzini makaslarsa (giybetini ederse) o zalimdir. Iste gunah isleyen ve kendini helake atan odur. " buyurdu.
Ebu Davud, Menasik 88, (2015).

1435 - Nafi' anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma), ifaza tavafini yapmis, fakat cehaletle henuz tras olmamis, kisaltma da yaptirmamis bir adama rastladi. Adama, donup tras olmasini veya sacini kisaltmasini, sonra da Beytullah'a yeniden ifaza tavafinda bulunmasini emretti."
Muvatta, Hacc 189, (1, 397).

IHRAMDAN CIKMA VAKTI

1436 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "(Babam) Hz. Omer (radiyallahu anh) buyurdu ki:
"Kim cemretu'1-Akabe'ye tasini atar, sonra tras olur veya kisaltir ve de -yaninda oldugu takdirde- kurbanini keserse, kendisine ihramli iken haram olanlardan -kadina temas ve koku haric- hepsi helal olur. Bunlarin haramligi Beytullah'a yapacagi ifaza tavafina kadar devam eder. Ifaza yapinca onlar da helal olur."
Muvatta, Hacc 221, (1, 410).

1437 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Bir kimse cemretu'1-Akabe'ye tasini atti mi kendisine -kadin disinda- haram olan her sey helal olur." Onun bu sozu uzerine:
"Ya koku? (o da mi helal olur?)" diye soruldu. Dedi ki:
"Gercekten ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i misk surunurken gordum. Yoksa o koku degil miydi?"
Nesai, Hacc,231, (5, 277); Ibnu Mace, Menasik 70, (3041).

1438 - Ummu Seleme (radiyallahu anha) anlatiyor: "(Veda haccinda) yevm-i nahrin gecesinde Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in beraber olma nobeti bende idi. O aksam, Vehb Ibnu Zem'ave beraberinde Ebu Umeyye ailesinden bir adam oldugu halde, kamislerini giymis o1arak yanimiza geldiler.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Vehb (radiyallahu anh)'e:
"Sen ifaza tavafini yaptin mi Ey Ebu Abdillah ?" diye sordu. Vehb:
"Hayir! Vallahi ey Allah'in Resulu, yapmadim!" deyince, Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Oyleyse su kamisi cikar!" dedi. Vehb, onu basindan cikardi. Arkadasi da kamisini basindan cikardi. Sonra Vehb sordu:
"Nicin (cikariyoruz) Ey Allah'in Resulu`?"
"Cunku bugun, cemreye tas attiginiz takdirde ihramdan cikmaniza, yani size haram edilen her Seyin -kadin haric- helal olmasina ruhsat tanindi. Eger siz, Beytullah'i tavafetmeden aksama girerseniz, cemretu'l-Akabeye tas atmazdan onceki gibi haram olursunuz, bu hal Beytullah'i tavafedinceye kadar devam eder" diye cevap verdi."
Ebu Davud, Menasik 83,(1999).

1439 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) soyle demistir: "Beytullah'i hacc maksadiyla olsun, baska maksadla olsun, her kim tavaf ederse tahallul etmis (ihram yasaklarindan cikmis) olur."(Ibnu Abbas'in bu sozunu nakleden) Ata'ya:
"Bunu neye dayanarak soyluyor?" diye soruldu. Su cevabi verdi:
"Cenab-i Hakk'in su sozune dayanarak:"Sonra varacaklari yer Beyt-i Atik'a muntehidir" (Hacc 33). Kendisine su cevap verildi:
"Ama bu, Arafat'ta vakfeye durulduktan sonra olacaktir."
Ata bu cevap uzerine acikladi: "Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) bunun Arafat vakfesinden once ve sonra olacagini soylerdi. Bu hukmu, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselain)'in Veda hacci sirasinda Ashab'a verdigi ihramdan cikma emrinden istinbat ediyordu."
Buhari, Megazi 77; Muslim, Hacc 206-208, (1244,1245).

1440 - Hz. Hafsa (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zevcelerine, Veda hacci senesinde ihramdan cikmalarini emretti. Ben:
"Siz niye ihramdan cikmiyorsunuz?" diye sordum.
"Ben basimi telbid ettim, kurbanligimi hazirladim, kurbanligimi kesmeden ihramdan cikamam"diye cevap verdi."
Buhari, Hacc 34, 107, 126,Megazi 77, Libas 89; Muslim,Hacc 186, (1229); Muvatta, Hacc 180 (1, 394); Ebu Davud,Menasik 24, (1806); Nesai, Hacc 40, (5,136) 67, (5,172); Ibnu Mace, Menasik 72, (3046).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:52
1441 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalàtu vesselam) (Veda haccinda) umre icin ihrama girdi. Ashabi ise (radiyallahu anhum ecmain) hacc icin ihrama girdi. (Mekke'ye varinca) ne Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ne de beraberinde kurbanliklari olanlar ihramdan cikmadilar. Geri kalanlar ihramdan ciktilar."
Muslim, Hacc 196, (1239).

1442 - Nafi' (rahimehullah) anlatiyor:
"Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) dedi ki: "Ihramli kadin, ihramdan cikinca, sac orgulerinin ucundan bir miktar kesmedikce taranmaz. Sayet kurbanligi varsa, kurbani kesilinceye kadar sacindan hicbir sey kesemez."
Muvatta, Hacc 163, (1, 387).

KURBANIN VACIB OLUSU VE SEBEPLERI

1443 - Mihnef Ibnu Suleym (radiyallahu anh) arlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i isittim soyle buyurmustu: "Ey insanlar, her aile sahibine her sene bir kurbanlik, bir de atire borc olmustur. Atire'nin ne oldugunu biliyor musunuz ? O, recebiye dediginiz seydir. "
Tirmizi, Edahi 18, (1518); Ebu Davud, Dahaya 1, (2788); Nesai, Akika 6, (7,167-168); Ibnu Mace, Menasik 2, (3125).

1444 - Abdullah Ibnu Amr Ibnu'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Kurban gununu bayram olarak kutlamakla emrolundum. Onu bu ummet icin Allah bayram kilmistir" buyurmustu. Bir adam kendisine:
"Ey Allah'in Resulu! Ben iareten verilmis bir hayvandan baska bir seye sahip degilsem, onu kesebilir miyim?" diye sordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Hayir, dedi, ancak sacini, tirnaklarini kisaltir, biyiklarindan alir, etek trasini olursun. Bu da sana Allah indinde bir kurban yerine gecer."
Ebu Davud, Edahi,1 (2789); Nesai, Dahaya 2, (7, 213).

1445 - Nafi' (rahimehullah) anlatiyor: "(Ailenin her ferdi icin kurban kesmek gerektigi gorusunde olan) Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma), anne karnindaki cocuk adina kurban kesmezdi."
Muvatta Dehaya 13, (2, 487).

KURBANIN KEMIYETI VE MIKTARI

1446 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte (Hudeybiye senesi) umrede temettu yaptik. O zaman yedi kisi adina bir sigir keserek istirak ettik. Keza deve de yedi kisi adina kesilmisti."
Muslim, Hacc 355, (1318); Muvatta, Dahaya 9, (2, 486); Timizi, Hacc 66, (904); Ebu Davud, Dahaya 7, (2807); Nesai, Dahaya 16, (7, 222).

1447 - Ibnu Abbass (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Biz, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte bir seferde iken Kurban Bayrami geldi. Kurban icin, sigirda yedi kisi, devede on kisi ortak olduk."
Tirmizi, Hacc 66, (905); Nesai, Dahaya (7, 222).

1448 - Huceyye Ibnu Adiyy anlatiyor: "Hz. Ali (radiyallahu anh): "Sigir yedi kisi adina kesilir" demisti. Kendisine:
"Ya dogurmussa?" diye soruldu.
"Oyleyse yavrusunu da beraber kes!" buyurdu. Kendisine:
"Ya topalsa?" diye soruldu.
"Kesim yerine ulasabildiyse tamam" dedi.
"Ya boynuzu kiriksa?" dendi.
"Zarar etmez. Biz goz ve kulaklarinin saglamligini kontrol etmekle emrolunduk!" diye cevap verdi."
Tirmizi, Edahi 9, (1503).

1449 - Nafi' (rahimehullah) anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) kurbanliklarin: "Tirnaklilar (yani sigirlar) hakkindaucuncu senesine girmis, veya gecmis, etli ayaklilar (develer) hakkinda da altinci yasina girmis veya gecmis olmasini" sart kosardi."
Muvatta,Hacc 147, (1, 380).

1450 - Ebu Eyyub (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bizden biri, kendisi ve ailesi halki icin tek bir koyun kurban eder, (etinden hem yerler hem de baskalarina yedirirlerdi). Sonra insanlar, ovunmeye basladilar ve (kurbanlar) bir ovunme vasitasi oldu."
Muvatta, Dahaya 10, (2, 486); Tirmizi, Dahaya 10, (1505); Ibnu Mace, Dahaya 10, (3147).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:52
1451 - Ibnu Sihab (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (Veda hacci sirasinda) kendisi ve aile halki icin sadece bir deve veya bir sigir kesmistir."
Muvatta, Dahaya 11, (2, 486).

1452 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Sigir, sadece (bir kimse icin kesilir, koyun da bir kimse icin kesilir, deve de bir kimse adina kesilir."
(Keza Ibnu Omer) derdi ki: "Ibadet icin kesilen hayvana cemaat istirak edemez. Istirak olsa olsa ayni aile halki arasinda olur."
Rezin ilave etmistir.

1453 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), ayakta oldugu halde yedi deveyi kendi eliyle kesti. Medine'de ise, boynuzlu ve alacali iki koyun kurban etti. Resulullah (aleyhissalàtu vesselam) keserken tekbir getiriyor, besmele cekiyor ve ayagini hayvanlarin boyunlarinin uzerine koyuyordu."
Buhari, Hacc 117, 119, Cihad 104,126; Muslim, Edahi 17, (1966); Tirmizi, Edahi 2, (1494); Ebu Davud, Edahi 4, (2793, 2794); Nesai, Dahaya 28-31, (7, 219-230); Ibnu Mace, Edahi 1, (3120).

1454 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) boynuzlu erkek bir kocu kurban etti. Koc siyahin icinde bakar, siyahin icinde yurur, siyahin icinde yerdi."
Tirmizi, Edahi 4, (1496);Ebu Davud, Dahaya 4, (2796); Nesai,Dahaya 14, (7, 221); Muslim, Edahi 19, (1967).

1455 - Ebu Umame (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kurbanligin en hayirlisi (boynuzlu) koctur. Kefenin en hayirlisi da takimdir."
Tirmizi, Edahi 18, (1517).

1456 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Veda haccinda, Muhammed ailesi icin tek bir sigir kesti"
Ebu Davud, Menasik 14, (1750).

1457 - Hanes (rahimehullah) anlatiyor: "Hz. Ali (radiyallahu anh)'yi gordum, iki koc kesmisti. Dedi ki:
"Biri kendim icin, digeri Resulullah (aleyhissalatu vesselam) icin"
Hz. Ali (radiyallahu anh) ilave etti:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam)) boyle emretti -veya soyle demisti: Boyle vasiyet etti- Ben (hayatta oldugum muddetce ebediyyen terketmeyecegim."
Tirmizi, Edahi 1, (1495); Ebu Davud, Dahaya 2, (2790).

1458 - Urve (rahimehullah)'den anlattigina gore, evladlarina soyle demistir: "Evlatlarim., sakin biriniz, bir buyuge hediye edince utanacagi bir seyi Allah icin kurban sunmasin. Zira Allah, buyuklerinin buyugudur ve O, en seckine herkesten ziyade layiktir."
Muvatta, Hacc 147, (1, 380).

KURBAN OLABILECEK HAYVANLAR

1459 - Hz.Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Yillanmis (yasini basini almis) hayvanlardan kurban kesin. Boylesini bulmakta zorluk cekerseniz o baska. Bu taktirde koyundari bir kuzu kesiverin"buyurdular."
Muslim, Hacc 13, (1963); Ebu Davud,Dahaya 5, (2797); Nesai, Dahaya 13, (7, 218).

1460 - Ukbe Ibnu Amir (radiyallahu anh)'in anlattigina gore:"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ashabi arasinda taksim edilmek uzere bir miktar davar vermisti. Dagitim yapilinca geriye bir oglak artti. Ukbe durumu Resulullah (aleyhissa1atu vesselam)'a haber verince:
"Onu da sen kurban et!" buyurdu."
Bir rivayette (artik Ukbe'ye kalan) bir ceze'dir. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "(Sen de) onu kurban et!" demistir.
Buhari,Edahi 7, 2;Vekalet 1, Sirket 12; Muslim, Edahi 15, (1965); Tirmizi, EdahI 7, (1500); Nesai, Dahaya 13, (7, 218); Ibnu Mace, Edahi 7, (3138).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:52
1461 - Asim Ibnu Kuleyb babasindan, o da Mucasi' es-Sulemi (radiyallahu anh)'den haber veriyor. Onun rivayeti uzere: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Koyunun kuzusu, keciden ikinci yasina basanin gordugu vazifeyi gorur" buyurmustur.
Ebu Davud, Dahaya 5, (2799); Nesai, Dahaya 13, (7,219); Ibnu Mace, Edahi 7, (3140).

KURBAN OLAMAYACAK HAYVANLAR

1462 - Hz.Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), (kurbanlik olarak kesecegimiz hayvanin) goz ve kulaklarina dikkat etmemizi, "Kulagi onden delinmisi veya arkadan delinmisi veya ortadan yarilmisi, veya yuvarlak delirimisi kurban yapmayin"diye emretti."
Tirmizi, Edahi 6, (1498); Ebu Davud, Dahaya 6, (2804, 2805, 2806), Nesai,Edahi 10, (7, 217); 11,12, Ibnu Mace, Edahi 8, (3142).

1463 - Ubeyd Ibnu Firuz, Bera (radiyallahu anh)'dan naklen, Reslullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini rivayet etmistir:
"Kurbanliklarda korlugu belli olan kor, hastaligi acikca belli olan hasta, (yurumeye mani olacak derecede) topalligi acik ola topal, iligi kurumus zayif hayvanin kurban edilmesi caiz degildir. "
Muvatta, Dahaya 1, (2,482); Tirmizi, Edahi, 5, (1497); Ebu Davud, Dahaya 6, (2802); Nesai, Dahaya 5,6, 7, (7,214, 215).

1464 - Yezid Zi-Misr anlatiyor: "Utbe Ibnu Abd essulemi'ye gelip:"Ey Ebu'l-Velid! Kurbanlik almak icin cikmistim, hosuma giden bir sey bulamadirn. Azilari dokulmus bir sey vardi, ona da gonlum razi olmadi. Siz ne dersiniz?" diye sordum.
"Onu bana getirmedin mi?" demesin mi.?
"Subhanallah, dedim, yani o, senin icin caiz de benim icin mi caiz degil?"
"Evet, oyledir, dedi..Sen suphe ediyorsun, ben etmiyorum. Bilesin ki, Resulullah (aleyhissalatu vesselàm) sunlari yasakladi: "Kulagi dibinden kesik, boynuzu dibinden cikmis, gozunun biri oyulmus, (zayifligi, dermansizlign sebebiyle suruden kalip) yatir olmus, ayagi kirilmis."
Ebu Davud, Dahaya 6, (2803).

KURBANLIGIN ISARETLENMESI

1465 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Zulhuleyfe'de ogle namazini kildi, sonra kurbanlik devesini getirip horgucunun sag yanina nisani vurdu, kan akitti (boynuna) iki tane nalin takti. Sonra binek devesine atladi. Beyda duzlugune ulasinca, hacca niyet ederek telbiye getirdi."
Muslim, Hacc 205 (1243); Tirmizi, Hacc 67, (906); Ebu Davud, Menasik 15, (1752); Nesai, Hacc 63, (5,170172); Ibnu Mace, Menasik 96, (3097).

1466 - Hz. Ayse (radiyallahu anha)'nin bir rivayetine gore, "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kurban olarak davar sevketti ve koyunlara isaret takti."
Buhari Hacc 110, Edahi 15; Muslim, Hacc 359, (1321); Tirmizi, Hacc 70, (909); Ebu Davud, Menasik 15, (1755); Nesai, Hacc 69, (5,173,174); Ibnu Mace; Menasik 95, (3096).

1467 - Veki' (rahimehullah): "Kurban olacak deveye nisan vurup, boynuna alamet takmak sunnettir" demisti. Ehl-i reyden birisi kendisine:
"Nehai'den, bunun musle (eziyet) oldugu rivayet edilmistir" dedi.Veki 'kizarak:
"Ben sana "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) devesine isaret vurdu, bu sunnettir" diyorum, sen bana: "Falandan rivayet edildi" diyorsun. Sen hapse tikilip su sozunden vazgecinceye kadar salinmamaya ne kadar layiksin!" der.
Tirmizi, Hacc 67, (906).

KURBAN KESMENIN YERI VE ZAMANI

1468 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Namazdan once kurban kesmis olan (bilsin ki, kestigi kurban degildir, ailesine et takdim etmistir), yeniden kessin!"buyurdu."
Buhari, Edahi 1, 4, 12, Iydeyn 5, 23; Muslim, Edahi 16, (1962); Nesai, Iydeyn 30, (3,193).

1469 - Bera (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ebu Burde Ibnu Niyar (radiyallahu anh) namazdan once kurbanini kesmisti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona:
"Kurbanini yenile!" dedi. Ebu Burde:
"Ey Allah'in Resulu, benim sadece bir oglagim var. Ancak nazarimda yillanmis olandan daha kiymetlidir!" deyince: "Oburunun yerine bunu kurban et. Ancak oglak senden sonra, kimseye kurban icin yeterli olmayacak!" dedi."
Buhari, Edahi 1, 8,11,12, Iydeyn 3, 5, 8,10,17, 23; Muslim, Edahi 4, (1961); Tirmizi, Edahi 12, (1508); Ebu Davud, Dahaya 5, (2800); Nesai, Dahaya 17, (7, 222, 223).

1470 - Imam Malik'e ulastigina gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Mina'da soyle demistir: "Iste kurban kesilen yer. Mina'nin her tarafi kesim yeridir."
Umre sirasinda da soyle buyurmustur: "Burasi kurban kesme yeridir." "Burasi" sozu ile Merve'yi kastedmistir. Mekke'nin butun gecit ve yollari kurban kesme yeridir."
Muvatta, Hacc 178, (1, 393); Ebu Davud, Menasik 65, (1937); Ibnu Mae, Menasik 73, (3048).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:53
1471 - Nafi' (rahimehullah) anlatiyor: "Kim bir bedene kesmeye nezrederse, artik devesine alamet olarak iki nalin takar, (horgucunu kanatarak) nisan vurur, sonra da onu Beytullah'in yaninda veya Mina'da yevm-i nahrde (bayramin birinci gunu) keser. Kurban icin bir baska kesim yeri yoktur. Kim de deve veya sigirdan cezur adamis ise onu diledigi yerde keser."
Muvatta, Hacc 182, (1, 394).

1472 - Yine Nafi'nin anlattigina gore Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) su aciklamayi yapmistir: "Kurban gunleri, yevm-i nahr'den sonra iki gundur."
Imam Malik der ki: "Bana, bunun aynisi Ali Ibnu Ebi Talib (radiyallahu anh)'den de ulasti."
Muvatta, Dahƒya 12, (2, 487).

KESMENIN ADABI

1473 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yevm-i nahr'de alacali, boynuzlu ve igdis edilmis iki koc kesti. Koclari kesmek uzere (yatirip kibleye) yoneltince: "Suphesiz ki ben, bir muvahhid (Allah'i bir taniyici) olarak yuzumu o gokleri ve yeri yaratmis olan Allah'a yonelttim. Ben musriklerden degilim" ve "Suphesiz benim namazim da, menasikim de, hayatim da, olumum de hicbir ortagi olmayan, alemlerin Rabbi Allah'indir. Ben boylece emrolundum. Ben (bu ummette) Musluman olanlarin ilkiyim" (En'am 162) (ayetlerini okudu ve[Only Registered Users Can See Links]
"Ey Rabbim (bu kurban bize) sendendir, senin rizan icin (kesiyoruz) ve sana (ulasacak)tir. Ey Rabbim, Muhammed ve ummetinden bunu kabul buyur. Bismillahi vallahu ekber!" deyip, sonra kocu kesti."
Ebu Davud, Dahaya 4, (2795); Tirmizi, Edahi 21, (1520); Ibnu Mace, Edahi 1, (3121).

1474 - Yine Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le musallada hazir bulundum. Hutbesini tamamlayinca minberinden indi. Kurbanlik kocuna gelip kendi eliyle kesti. Keserken: "Bismillahi vallahu ekber. Bu benim adima ve ummetimden kurban kesmeyenlerin adinadir!" dedi."
Tirmizi, Edahi 22, (1522).

1475 - Garafe Ibnu'l-Haris el-Kindi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Veda haccinda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a sahid oldum. Kendisine (kesmesi icin) bir deve getirilmisti.
"Bana Ebu'l-Hasan'i cagirin !" dedi. Hz. Ali (radiyallahu anh) cagirildi.
"Harbenin asagisindan tut!" dedi. Hz. Ali tuttu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da yukarisindan yakaladi. Ikisi birden deveye durttuler. Deve sol on ayagindan bagliydi. Diger ayaklarinin ustunde ayakta duruyordu. Deveyi kesip yere yikinca:
"Isteyen parca alsin!" dedi. Bu musahedem Mina'da yevm-i nahrde idi. Kesim isinden bosalinca, katirina bindi. Hz. Ali (radiyallahu anh)'yi de terkisine aldi."
Ebu Dƒvud, Menƒsik 19,1766.)

1476 - Yine Tirmizi'nin Abdullah Ibnu Gurt'tan kaydettigi rivayette soyle denir: ". . . Hayvan yere yikilinca:
"Dileyen parca alsin!" buyurdu."
Ebu Davud, Menasik 19, (1765).

1477 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) elleriyle otuz deve kesti. Geri kalani da bana soyledi, ben kestim. Bunlar yetmis taneydi."
Muvatta, Hacc 181, (1, 394); Ebu Davud Menasik 19, (1764).

1478 - Hz. Ebu Musa (radiyallahu anh)'dan rivayet edildig ne gore: Kizlarina, kurbanlarini kendi elleriyle kesmelerini, ayagini kurbanin boynuna basmayi, keserken tekbir getirip besmele cekmeyi tenbih etmistir. "
Rezin, ilavesidir. Buhari, senetsiz olarak bab basliginda kaydetmistir. (Edahi 10).

KURBANDAN YEMEYE DAIR

1479 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz kurbanlarimizin etinden uc gunden fazla yemezdik. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize ruhsat tanidi ve:
"Yiyin ve aziklanin da!" buyrdu."
Buhari, Hacc 124, Cihad 123, Et'ime 27 Edahi 16; Muslim, Edahi 29, (1972); Nesai, Edahi 36, (7, 233).

1480 - Abis Ibnu Rebia anlatiyor: "Hz.Aise'ye: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kurbanlarin etlerinden uc gunden fazla yenilmesini yasakladi mi?" diye sordum.
"Evet, fakat bunu insanlarin (kitlik cekip) aciktigi yilda yapti. Boylece zenginlerin fakirleri doyurmasini arzu etmisti. Biz koyunun pacasini kaldirip, on bes gece sonra yiyorduk" dedi. Ben:
"Sizi buna mecbur eden sey ne idi!" deyince guldu ve:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Allah'a kavusuncaya kadar, Muhammed ailesi uc gun ust uste doyuncaya kadar katikla ekmek yememistir" dedi."
Buhari, Et'ime 27, Edahi 16; Muslim,Edahi 28, (1971); Muvatta, Edahi 5; Tirmizi, Edahi 14, (1511); Ebu Davud, Edahi 10, (2812); Nesai, Edahi 37, (7, 235, 236).


window.google_render_ad();

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:53
1481 - Nubeyse (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Biz sizleri, kurbanlarin etinden uc gunden fazla yemenizi, bircogunuza kurban eti ulassin diye yasaklamistik. Simdi, Allah Teala bolluk verdi. Artik yiyin, biriktirin ve ucret isteyin. Haberiniz olsun, bu bayram gunleri yemek, icmek ve zikir gunleridir."
Ebu Davud, Edahi 10, (2813); Ibnu Mace, Edahi 16 (3160).

HELAK OLAN KURBANLIK HAKKINDA

1482 - Naciye el-Huzai (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hedy'ini Medine'den benimle gonderdi. Ben:
"Bunlardan yolda helak olan cikarsa ben ne yapacagim?" diye sordum.
"Hemen kesersin, nalinini kanina batirirsin, sonra onunla insanlar arasindan cekilirsin, yerler" dedi."
Muvatta, Hacc 148, (1, 380); Tirmizi, Hacc 72, (910); Ebu Davud, Menasik 19, (1762); Ibnu Mace, Menasik 101, (3105).

1483 - Ibnu'l-Museyyeb der ki: "Nafile olarak sevkedilen bir deve yolda helak olsa ve hemen kesilerek halka terkedilse, halk da bunu yese, bu nafile kurbanin sahibine bir sey gerekmez. Kendisi yese veya ondan yiyene emretse borclanir."
Muvatta, Hacc 149, (1, 381).

1484 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) der ki. "Kim Kabe'ye bir deve ihda eder, sonra (daha mahalline ulasip; kesilmeden) kaybederse veya hayvan olerse, sayet bu bir nezir idiyse, yerine yenisini alir. Nezir degil de tetavvu idiyse, dilerse yeniler, dilerse terkeder."
Muvatta, Hacc 150, (1,138).

KURBANLIK DEVEYE BINMEK

1485 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir deve sevkeden birisini gormustu ki:
"Binsene ona!" dedi. Adam: "O kurbanliktir!" dediyse de Resulullah (aleyhissalatu vesselam) emrini tekrarladi:
"Bin ona!" Adam tekrar: "O kurbanliktir" diye haykirdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Bin ona" diye tekrarladi ve ikinci veya ucuncu seferde:
"Yaziklar olsun sana!" diye ilavede bulundu.
Buhari, Hacc 103, 112, Vesaya 12, Edeb 95, Muslim, Hacc 371, (1322); Muvatta, Hacc 139, (1, 337); Ebu Davud, Menasik 18, (1760); Nesai, Hacc 74, (5,176); Ibnu Mace, Menasik 100, (3103).
Buhari'nin bir rivayetinde, Ebu Hureyre'den naklen su ziyade vardi: "(Ravi) der ki: "Ben o adami, deveye binmis Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la beraber yururken gordum, devenin boynunda nalin takili idi."

1486 - Hz. Cabir (radiyallahu anh)'e; kurbanliga binme hususunda sorulmustu, su cevabi verdi: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i isittim soyle demisti: "Kurbanliga, mecbur kaldiysan ma'ruf uzere bin. Bir baska sirt (binek) bulunca da in."
Muslim, Hacc 375, (1324); Ebu Davud, Menasik 18, (1761); Nesai, Hacc 76, (5,177).

KABE'YE KURBAN HEDIYE EDEN MUKIM IHRAM GIYER MI?

1487 - Hz. Ais (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Medine'de iken Kabe'ye kurban sunar, ben de kurbaninin boynuna takilacak nisanlarini hazirlardim. Bu sirada Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ihramlilarin sakindigi yasaklardan sakinmazdi."
Buhari, Hacc 110, Edahi 15; Muslim 359, (1321); Muvatta, Hacc 51, (1, 340); Tirmizi, Hacc 69 (908); Ebu Davud, Menasik 17, (1757, 1758, 1759); Nesai, Hacc 65, 66, 67, 68, 69, 72, (5,171,178); Ibnu Mace, Menasik 94, (3094).

1488 - Hz. Cabir (radiyallahu anh)'in anlattigina gore: "Ashab'tan Medine'de Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) ile kalanlardan bir kismi Kabe'ye kurbanliklar gondermis, bunlardan dileyen ihrama girmis, dileyen de girmemistir."
Nesai, Hacc 71, (5,174).

1489 - Rebia Ibnu Abdillah Ibni'l-Hudeyrin anlattigina gore: "Irak'ta elbiseden soyunmus bir adam gorur ve sebebini sorar. Kendisine, bu adamin Kabe'ye kurbanlik gonderdigi, bu sebeple elbiseleri attigi belirtilir.
Rebia der ki: "Sonra ben Abdullah Ibnu Zubeyr'le karsilastim ve bu durumu ona anlattim. Bana:
"Kabe'nin Rabbine kasem olsun bu bid'attir" dedi."
Muvatta, Hacc 53, (1, 341).

MUTEFERRIK HADISLER

1490 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Bedene (yolda) doguracak olursa, yavrusu da goturulup annesiyle birlikte kesilir. Yavruyu tasiyacak bir mahmel (tasiyici) bulunmazsa annesine yukletilir."
Muvatta, Hacc 143, (1, 378).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:53
1491 - Yine Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'in anlattigina gore: "Babasi Hz.Omer, necib (denen cok muteber cinsten bir deveyi) Kabe'ye kurban olarak bagislamisti. (O ara necibe) uc yuz dinar verdiler.Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gidip sordu:
"Ben necibi Kabe'ye bagislamistim. Bu ara bazilari gelip uc yuz dinar verip satin almak istediler. Bunu satip yerine bir baska deve alayim mi?" "Hayir, dedi. Baskasini degil, onu keseceksin!"
Ebu Davud, Menasik 16, (1756).

1492 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hudeybiye senesinde, Kabe'de kesilmek uzere bir cok deveyi kurban kildi. Bunlar arasinda (vaktiyle) Ebu Cehl'e ait olan, basinda gumusten -bazi raviler altindan der- mamul bir bure bulunan deve de vardi. Bununla, musrikleri ofkelendiriyordu."
Ebu Davud,Menasik 13, (1749).

1493 - Nafi' anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhua), kurbanlik devesine kabati ketenden, yunden mamul renkli kilimlerden, iki parcali takimlardan cul sarar, sonra bunu Kabe'ye yollardi. Bunlarla orada Kabe'ye orgu yapilirdi."
Muvatta, Hacc 146, (1, 379, 380).

1494 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor:"Resulullah (aleyhissalatu vesselam), (beni gondererek), kurbanlik develeriyle ilgilenmemi, onlarin etlerini, derilerini, cullarini tasadduk etmemi, bunlardan kasaba bir (ucret) vermememi tenbih etti."
Hz. Ali (radiyallahu anh) der ki: "Kasaba ucretini kendimizden oderdik."
Buhari, Hacc 122,112,120,122, Vekalet 1; Muslim, Hacc 348, (1317); Ebu Davud, Menasik 20, (1769); Ibnu Mace, Menasik 97, (3099).

1495 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kurbanligini (Mekke ile Medine arasinda bir mevki olan) Kudeyd'de satin almisti. Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) de aynen oyle yapti."
Tirmizi, Hacc 68, (907).

HASTALIK VE EZA SEBEBIYLE MAHSUR KALANLAR

1496 - Ka'b Ibnu Ucre (radiyallahu anh) anlatiyor: "(Biz Hudeybiye'de iken), Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanima geldi. O sirada ben tenceremin altini yakiyordum. Yuzumde de bitler kaynasiyordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana:
"Basindaki su bocekler seni rahàtsiz etmiyor mu ?" diye sordu. Ben:
"Evet! ediyor!" dedim.. Bana: "Oyleyse tras o1 ve uc gun oruc tut veya alti fakiri, her birine yarimsa' vermek suretiyle doyur veya bir kurban kes. (Bunlardan hangisini yaparsan olur)" dedi. Ancak bu saydiklarinin once hangisini zikretmisti bilmiyorum" diye cevap verdi. Tam o sirada su ayet nazil oldu:
"Artik icinizden kim hasta olur, yahud basindan bir eziyeti bulunursa ona oructan, ya sadakadan, yahud da kurbandan biriyle fidye vacib olur..." (Bakara 196).
Buhari, Muhsar 5, 6, 7, 8, Me-gazi 35, Tefsir, Bakara 32, Merda 16, Tibb 16; Muslim, Hac 80, (1201); Muvatta, Hacc 337,. (1,417); Ebu Davud, Menasik 43, (1856-1861); Tirmizi, Hacc 107 (953); Nesai, Hacc 96, (5, 194,195); Ibnu Mace, Menasik 91, (3079).

1497 - el-Haccac Ibriu Amr el-Ensari (radiyallahu anh) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim: "Kimin (bir bacagi) kirilir veya sakatlanirsa ihramdan cikar (ve memleketine doner ve muteakip sene yeniden hacc yapar. "
Tirmizi, Hacc 96, (940); Ebu Davud, Menasik 44 (1862); Nesai, Hacc 102, (5,198,199).

1498 - Ebu Esma Mevla Abdillah Ibni Ca'fer (rahimehullah)'in anlatigina gore: "Efendisi Abdullah Ibnu Ca'fer'le beraber Medine'den ciktilar. Sukya'da hasta olan Huseyin Ibnu Ali (radiyallahu anhuma)'ye ugradilar, Abdullah Ibnu Ga'fer, Hz. Huseyin'le ilgilenmek icin yaninda kaldi. Haccin fevte ugramasindan (o sene kacirmaktan) korkarak Medine'de mukim Hz. Ali ve (zevcesi) Esma Bintu Umeys (radiyallahu anhuma)'e haber gonderdi, bunlar derhal yanina geldiler. Hz. Huseyin (radiyallahu anh) (agridan sikayet ederek) basina isaret etti. Hz. Ali (radiyallahu anh) basinin tras edilmesini emretti. Sonra onun adina Sukya'da kurban kesilmesini emretti ve bir deve kesildi."
Yahya Ibnu Said der ki: "Bu seferinde Hz. Huseyin (hacc maksadiyla) Mekke'ye muteveccihen Hz. Osman (radiyallahu anh)'la birlikte yola cikmisti."
Muvatta, Hacc 165, (1, 388).

1499 - Amr Ibnu Said en-Nehai (rahimehullah)'nin anlattigina gore: "(Umre yapmak uzere ihrama girdikten sonra) Zatu's-Sukuk denen yere varinca orada kendisini yilan sokar. Arkadaslari, bu meseleyi sorabilecekleri bir kimseyle karsilasmak uzere, (herkesin gelip gectigi ana) yola cikarlar. Derken Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) karsilarina cikar. Onlara su fetvayi verir:
"Hemen bir hedy (kurbanlik) veya onun degeri miktarinca nakit parayi (Mekke'ye) gonderin. Onunla kendi araniza bir gunluk alamet koyun, hedy kesildi mi ihramdan ciksin. Ayrica, bu umreyi de bilahere kaza etmen gerekir."
Rezin tahric etmistir.

DUSMAN TARAFINDAN MANI OLUNAN KIMSE

1500 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam), (Hudeybiye'de) engellenmisti. Basini tras etti, kurbanini kesti, hanimlarina temasta bulundu, muteakip sene umresini yapti."
Buhari, Muhsar 1.

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:53
1501 - Naciye Ibnu Cundub (radiyallahu anh) anlatiyor: "(Hudeybiye'de) kurbanliklarin onu kesildigi zaman Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam,)'e gelerek:
"Ey Allah'in Resulu! Kurbanligi benimle gonder, onu Harem'de keseyim!" dedim. Bana:
"Bunu nasil yapacaksin ?" dedi. Ben:
"Onlarin goremeyecekleri yerlerden ve vadilerden gotururum" dedim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) musaade etti. Ben de onu goturup Harem'de kestim.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Harem'de kesilmesi icin benimle gondermisti. Cunku (Mekkeli musrikler) kendisine mani olmuslardi."
Rezin'in ilavesidir (Ibnu Hacer, bu rivayeti Nesai'den naklen Fethu'l-Bari'de kaydeder (4, 382).

1502 - Imam Malik (rahimehullah) demistir ki: "Kisi (haccda) dusman sebebiyle engellenirse, her nerede engele maruz kaldi ise, orada tras olup ihramdan cikar. Kendisine yeniden bunu kaza etmesi gerekmez. Zira Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ve Ashab'i (radiyallahu anhum), kurbanligi Hudeybiye'de kestiler. Beytullah'ta kesilmek uzere gonderilen kurbanliklar mahalline varmazdan ve tavaf yapmazdan once tras olup, her cesit ihram yasaklarindan ciktilar. Ve dahi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in birisine umre menasikinden) bir sey yapmasi veya (o anda yapmadigini) sonradan yapmasini emrettigi de sahih degilir."
Muvatta, Hacc 98, (1, 360); Buhari, Muhsar 4 (Bab basliginda).

MUDDETTE YANILANLAR VEYA YOLU KAYBEDENLER

1503 - Suleyman Ibnu Yesar anlatiyor: "Ebu Eyyub el-Ensari (radiyallahu anh) hacc yapmak uzere yola cikti. Mekke yolu uzerindeki Badiye'ye gelince develerini kaybetti. Yevm-i nahrde Hz. Omer (radiyallahu anh)'e gelerek, durumu ona anlatti. Hz. Omer (radiyallahu anh) kendisine:
"Once umre yapiyorsun gibi hareket et. Sonra ihramdan cik. Sonra muteakip senenin haccina yetisirsen hacc yap, kolayina giden bir de kurban kes"
Muvatta, Hacc, 153(1, 383).

1504 - Yine Suleyman Ibnu Yesar'dan rivayet edildigine gore: "Hebbar Ibnu'l-Esved, yevm-i nahrde kurban kesmekte olan Hz. Omer (radiyallahu anh)'e gelerek: "Ey mu'minlerin emiri, hesapta yanildik. Biz bugunu arefe gunu diye hesapliyorduk" dedi. Hz. Omer:
"Oyleyse Mekke'ye git, sen ve beraberindekiler tavaf edin, beraberinizde kurban getirdiyseniz bir kurban kesin. Sonra tras olun veya sacinizi kisa kesin ve (artik memleketinize) donun. Gelecek yil yeniden hacc yapin, kurban kesin. Kurbanlik bulamayan, uc gun hacc sirasinda, yedi gun de donuste olmak uzere (on gun) oruc tutsun."
Muvatta, Hacc 154, (1, 383).

MUTEFERRIK HADISLER

1505 - Hz. Ali ve Hz. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) demislerdir ki: "Ihsarliya ayet-i kerimede"...kolayiniza gelen kurbani..." ifadesiyle emredilmis bulunan kurbandan (Bakara 196) maksad bir koyundur."
Muvatta, Hacc 158).

1506 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'den rivayet edilmistir ki: "(Ihsarliya kolayina gelen bir hed terettup eder) ayetinden sorulmus, o da su cevabi vermistir: "Bundan maksad ya bir deve veya bir sigir veya yedi koyundur. Bir koyun kesmem, bana oruc tutmamdan veya bir deveye ortak olmamdan daha hos gelir."
Muvatta, Hacc 160. (Muvatta'da hadisin, "sigir" kelimesine kadar olan kismi mezkurdur. Geri kalan kismini Rezin zikretmistir).

1507 - Sadaka Ibnu Yesar el-Mekki anlatiyor: "Saclari ortulu Yemenli bir kimse Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'e gelip: "Ey Ebu Abdirrahman, ben mustakil bir umre yapmak uzere geldim" dedi. Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma):
"Ben seninle olsaydim da bana sormus bulunsaydin, sana hacc-i kiran yapmani emrederdim" dedi. Adam:
"Bu zaten oyleydi (ancak kacirdim)" dedi. Ibnu Omer (radiyallahu anhuma):
"Basindaki saclardan su ucusanlari al (kes) ve kurban kes!" dedi.
(Orada bulunan) Irakli bir kadin soze karisti:
"Kurbani da neymis ey Ebu Abdirrahman?"
"Kurbanidir!" Kadin tekrar sordu.
"Kurbani nedir?" Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) su cevabi verdi:
"Sadece bir koyun bulabilsem, onu kurban etmem bana oruc tutmadan daha hos gelir."
Muvatta, Hacc 162, (1, 386-387).

MEKKE'YE GIRIS, KONAKLAMA VE ORADAN CIKIS ADABI

1508 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Mekke'ye Keda'dan Batha'nin yanindaki yukari yoldan girdi ve asagi yoldan da cikti."
Buhari, Hacc 41,15; Muslim, Hacc 223 (1257); Ebu Davud, Menasik 45, (1866,1867); Nesaz,105, (5, 200); Ibnu Mace, Menasik 26, (2940).

1509 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'den anlatildigina gore: "O, iki dag yolu arasindaki Zu-Tuvnam mevkide geceyi gecirir, sonra Mekke'nin yukari yolundan sehre girerdi. Hacc veya umre yapmak niyetiyle Mekke'ye geldigi vakit, devesini dogruca Beytullah'in kapisinin yaninda ihdirirdi. Sonra (hayvandan iner) Mescid-i Haram'a girer, Haceru'1-Esved ruknune gelir, oradan baslayarak yedi kere Beyt'i tavaf eder ilk ucunde kosar, dordunde de yururdu. Sonra tavaftan cikar, evine donmezden once iki rek'at namaz kilar, Safa ile Merve arasinda da tavaf ta (sa'y) bulunurdu.
Hacc ve umreden ciktigi zaman, Zulhuleyfe'deki Batha'da devesini ihtirirdi. Orada Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da devesini ihtirirdi"
Buhari, Hacc 38, 29,148,149; Muslim, Hacc 226 (1259); Muvatta, Hacc 6, (1, 324); Ebu Davud, Menasik 45, (1865); Nesai, Hacc 103, (5,199).

1510 - Nafi' anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) Muhassab'da ogle, ikindi, aksam, yatsi namazlarini kilar, bir miktar uyurdu. Ibnu Omer (radiyallahu anhuma), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in boyle yaptigini soylerdi."
Buhari, Hacc 149; Muslim, Hacc 337, (1310); Muvatta, Hacc 207; Tirmizi, Hacc 81, (921); Ebu Davud, Menasik 87, (2012, 20I3).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:54
1511 - Muslim'in bir rivayetinde: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) tahsib'i (Muhassab'da konaklamayi) sunnet bilirdi" denir.

1512 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Tahsib (menasike dahil olan) bir sey degildir, o, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in konakladigi bir konaklama yeridir" derdi.
Buhari, Hacc 147; Muslim, Hacc 341, (1312); Tirmizi, Hacc 81, (921).

1513 - Yine ayni kaynaklar Hz. Aise'nin su sozunu kaydederler: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), oraya inmistir, cunku orasi, yola cikmaya daha uygundur."
Buhari, Hacc 147; Muslim, 339, (1311); Tirmizi, Hacc 82, (923); Ebu Davud, Menasik 87, (2008).

1514 - Ebu Rafi' (radiyallahu anh) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Mina'dan ayrildigi zaman Ebtah'a inmemi emretmedi. Fakat ben onceden gelip oraya bir cadir kurdum. Sonra O (aleyhissalatu vesselam) da gelip oraya indi."
Muslim, Hacc 342, (1313); Ebu Davud, Menasik 87, (2009).

1515 - Nafi' anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) Mekke' ye girmek icin guslederdi."
Tirmizi, Hacc 29, (852).

1516 - Bir rivayette: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mekke' ye girmek icin gusletti" denmistir.
Tirmizi, Hacc 29 (852).

1517 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma): "Mina gecelerinde, hicbir haci, Mina Akabesi'nin gerisinde geceyi gecirmemelidir."derdi.
Muvatta, Hacc 209, (1, 406).

1518 - Bir diger rivayet soyle: "Hz. Omer (radiyallahu anh), (eyyam-i Mina'da hususi) adamlar gondererek, halkin Akabe'nin gerisine (Mina cihetine) girmelerini saglardi."
Muvatta, Hacc 208, (1/406).

1519 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor:
"Hz. Abbas (radiyallahu anh) Kabe ile ilgili sikaye vazifesi, kendi sorumlulugunda oldugu icin, eyyam-i Mina'yi Mekke'de gecirmek icin izin istedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da ona izin verdi."
Buhari, Hacc 133, 75; Muslim, Hacc 346, (1315); Ebu Davud, Menasik 75, (1959).

1520 - Ala Ibnu'l-Hadrami (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Muhacir olanlar, menasiklerini tamamladiktan sonra Mekke'de uc gun kalirlar."
Buhari, Menakibu'1-Ensar 47; Muslim, Hacc 441,(1352); Tirmizi, Hacc 103, (949); Ebu Davd, Menasik 96, (2022); Nesai, Taksiru's-Salat 4, (3,122).
1521 - Hz. Cabir (radiyallahu anh)'den anlatildigina gore, kendisine: "Kisi Beytullah'i gorunce ellerini kaldirir mi." diye sorulunca su cevabi vermistir:
"Resulullah (aleyhissa1atu vesselam)'la haccettik. O zaman biz bunu yapardik."
Tirmizi, Hacc 32, (955). Bu metin Tirmizi'ye aittir. Mevzu uzerine, Ebu Davud ve Nesai'den gelen metin muteakip rivayettedir.

1522 - Ebu Davud ve Nesai'de bu rivayet su sekildedir: "Bu hususta soruldu, su cevabi verdi:
"Yahudilerden baska birisinin yaptigini gormedim. "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la birlikte haccettik, bunu yapmadik."
Ebu Davud, Menasik 46, (1870); Nesai, Hacc 122 (5, 212).

1523 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhisslatu vesselam) ilerledi, Mekke'ye girdi. (Dogru Beytullah'agiderek) Haceru'1-Esved'e geldi, (ilk is) onu istilam buyurdu. Sonra Beytullah'i (yedi savtta) tavaf etti. (Tavaf tamamlaninca) Safa tepesine geldi, oradan beytullah'a bakti. Ellerini kaldirip Allah'i (tekbir, tehlil, tahmid ve tevhitle zikretmeye basladi ve Allah'in zikretmesini diledigince zikretti, dua etti. Bu sirada Ensar (radiyallahu anhum) da onun asagisinda (ayni sekilde zikir ve duada bulunuyordu)."
Ebu Davud, Menasik 46 (1872).

1524 - Nafi' (rahimehullah) anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) Mekke'den (ayrilip Medine'ye) yonelmisti. Kudeyd'e gelmisti ki, kendisine Medine'den bir haber ulasti. Bunun uzerine, ihramsiz olarak Mekke'ye dondu."
Muvatta, Hacc 248 (1, 423).

HACCDA NIYABET

1525 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Fadl Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in terkisinde idi. Has'ame'den bir kadin birseyler sormak istiyordu. Fadl, kadina, kadin da Fadl'a bakmaya basladi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) eliyle Fadl'in basini obur istikamete cevirdi. Kadin:
"Ey Allah'in Resulu, Allah'in kullarina yazdigi hacc farizasi yasli ve ihtiyar babama ulasti. Ancak o, binegin uzerinde durabilecek halde bile degil. Ben ona bedel hacc yapabilir miyim?" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) :
"Evet!" dedi. Bu hadise, Veda haccinda cereyan etti."
Buhari, Hacc i, Cezau's-Sayd 23, 24, isti'zazi 2; Muslim, Hacc, 407, 408, (1334,1335); Muvatta, Hacc 97, (1, 359); Tirmizi, Hacc 85, (928); Ebu Davud, Menasik 26, (1809); Nesai, Hacc 9,11,12, (5,117,118).

1526 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor:
"Bir adam Resulullah (aleyhissalatu. vesselam)'a gelerek:
"Kizkardesim haccetmeye nezretti. Ancak bunu ifa etmeden oldu, (ne yapmak gerekmektedir?)" diye sordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Uzerinde baska borcu var miydi, sen bunu odeyiverdin mi?" buyurdu. Adam:
"Evet!" deyince:
"Oyleyse Allah'a olan borcunu da odeyiver. O, (celle sanuhu) borc odenmeye daha layiktir" dedi."
Buhari, Eyman 30, Cezau's-Sayd 22, Itisam 12; Nesai, Hacc 7, 8, (5,116); Muslim, Nezr 1, (1638).

1527 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'tan rivayet edildigine gore: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bir adamin:
"Subrume adina lebbeyk!" dedigini isitir.
"Subrume de kim?" diye sorar. Adam:
"Bir kardesim veya bir yakinim!" diye cevap verir. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) :
"Sen kendi hesabina hacc yapmis misin?" diye sorar. "Hayir!" cevabini alinca:
"Oyleyse once kendi adina hacc yap, sonra Subrume adina yaparsin!" der."
Ebu Davud, Menasik 26, (1811); Ibnu Mace, Menasik 9, (2903).

TESRIK GUNLERINDE TEKBIR

1528 - Yahya Ibnu Said anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh) yevm-i nahrin sabahinda gunduz biraz yukselince cikip tekbir getirdi. Onun tekbiriyle birlikte halk da tekbir getirdi. Ayni gun, gunduzun tamamen yukselmesinden sonra ikinci defa cikip tekbir getirdi, halk da onunla birlikte tekbir getirdi. Sonra gunesin zeval vaktinde cikip tekrar tekbir getirdi, halk da onunla birlikte tekbir getirdi. (Getirilen) bu tekbir Mescid-i Haram'a kadar ulasti ve halk: "Hz. Omer tekbir getirdi" deyip tekbir getirdiler."
Muvatta, Hacc 205, (1, 404).

1529 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'den anlatildigina gore, "O, cadirinin icinde tekbir getirirdi."
Buhari, Iydeyn 12. (Tercume'de muallak olarak kaydeder. Ancak Buhari, bunu Ibnu Omer'e degil, Hz. Omer'e nisbet eder.)

1530 - Meymune (radiyallahu anha)'dan anlatildigina gore, "Yevm-i nahrde tekbir getirir, kadinlar da Eban Ibnu Osman'in arkasindan tekbir getirirlerdi."
Buhari, Iydeyn 12.

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:54
HUTBE

1531 - Abdurrahman Ibnu Muaz (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz Mina'da iken Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize hitab etti. Kulaklarimiz oylesine acildi ki, sanki her ne soylese bulundugumuz yerden (rahat) isitiyorduk. Bir ara, halka menasikini ogretmeye basladi. Boylece taslama yerine kadar geldi. (Konusurken) sehadet ve orta parmagini (kulaklarina) koymustu. (Atilacak taslarin nohut buyuklugundeki) firlatma tasi oldugunu soyledi. Muhacirler'e emrederek Mescid'in on kisminda konaklamalarini, Ensar'a da Mescid'in arka kisminda konaklamalarini soyledi.",
Ravi der ki: "Iste bundan sonradir ki herkes (bineklerinden inip) yerlesti."
Ebu Davud, Menasik 70, (1951); Nesai, Hacc 189, (5, 249).

1532 - Rafi' Ibnu Amr el-Muzeni (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i Mina'da halka hitab ederken gordum, Vakit kaba kusluktu ve Efendimiz, boz bir disi katirin uzerindeydi. Hz. Ali (radiyallahu anh) de, Resulullah (aleyhissalatu vesselàm)'in sozlerini rahat isitebilecegi bir mesafede durup, eksiltip artirmadan halka tekrar ediyordu. Halkin kimisi ayakta idi, kimisi de oturuyordu."
Ebu Davud, Menasik 73, (1956).

COCUGUN HACCI

1533 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ravha'da bir grup yolcuya rastladi. Onlardan bir kadin kendisine bir cocugu kaldirip:
"Bunun icin de hacc caiz olur mu?" diye sordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) :
"Evet olur ve sana da sevab vardir"buyurdu."
Muslim, Hacc 409, (1336); Muvatta, Hacc 244, (1, 422); Ebu Davud, Menasik 8, (1736).

1534 - Saib Ibnu Yezid (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Babam (radiyallahu anh) bana, Veda hacci sirasinda Resulullah(aleyhissalatu vesselam)'la birlikte hacc yaptirdi. Ben o zaman yedi yasinda idim."
Buhari, Cezau's-Sayd 25; Tirmizi, Hacc 83, (925).

1535 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) diyor ki: "Biz, kadin ve cocuklara bedel, telbiye getiriyorduk."
Tirmizi, Hacc 84, (927); Ibnu Mace, Menasik 68, (3038).
Ilim adamlari, kadinin yerine baskasinin telbiye getiremeyecegn hususunda icma etmislerdir. .

SARTLI HACC

1536 - Hz.Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Subaa Binti'z-Zubeyr (radiyallahu anha)'in yanina girdi:
"Herhalde sen hacc yapmak istiyorsun ?" dedi. Subaa:
"Vallahi kendimi hasta buluyorum" diye cevap verince:
"Hacca cik, fakat sart kos ve de ki: "Ya Rabbi, beni nerede hapsedersen orasi (ihramdan cikip hacci birakma) yerimdir."
Buhari, Nikah 15; Muslim, Hacc 104, (1207); Nesai, Hacc 60, (5,168).

1537 - Tirmizi de der ki: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma), haccda sart kosmayi reddeder ve soyle derdi: "Size Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in sunneti kifayet etmiyor mu?" Nesai'nin rivayetinde su ziyade yer alir: "O, hicbir zaman sart kosmamistir. Eger sizden biri bir maniden dolayi haccini tamamlayamazsa, Beytullah'a giderek tavaf etsin, Safa ve Merve arasinda sa'yetsin, sonra tras olsun yahut sacini kisalttirsin. Boylece ihramdan cikmis olur ve gelecek sene hacc yapincaya kadar her sey kendisine helal olur."
Sarihler, bu hadisi Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'tan rivayet eden Tavus ile Said Ibnu Cubeyr in de bununla amel etmediklerini belirtirler.
Esasen hacci tamamlamaya mani bir engelle karsilasacak olanlarin tabi olacaklari ihsar ahkami varken, onceden kosulan sart, yeni bir hak getirmiyor.

HAREM'DE SILAH TASIMAK HAKKINDA

1538 - Ibnu Cureyc (rahimehullah) anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'in ayaginin cukuruna, Mina'da mizragin uc demiri isabet etti. Haccac, Ibnu Orner (radiyallahu anhuma)'e gecmis olsun ziyaretine geldi. Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'e:
"Keske sana bunu isabet ettireni bilseydik (de cezalandirsaydik)" dedi. Ibnu Omer:
"Bana onu sen isabet ettirdin" dedi. Oburu:
"Nasil olur?" deyince, Ibnu Omer:
"Silah tasinmasi yasak olan bir gunde sen silah tasidin. Harem'e silah soktun. Halbuki Harem'e silah sokulmaz" dedi."
Buhari, Iydeyn 9.

1539 - Bera Ibnu Azib (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hudeybiye'de Mekkelilerle, "Sehre, silahin sadece culubbanindan yani icindekileriyle dagarciktan baska bir sey sokmamak sartiyla anlastilar."
Buhari, Sulh 6, Umre 3, Cezau's-Sayd 17, Cizye 19, Megazi 48; Muslim, Cihad 90, (1783); Ebu Davud, Menasik 33, (1832).

ZEMZEM SUYU HAKKINDA

1540 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a zemzem suyu verdim, ayakta icti."
Buhari, Hacc 76, Esribe 16; Muslim, Esribe 117, (2027); Tirmizi, Esribe 12, (1883).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:55
1541 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (Hudeybiye Antlasmasi) sirasinda bir Kureysliye, Hudeybiye'ye zemzem suyu getirmesini soyledi. Adam getirdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onu Medine'ye goturdu"
Rezin'in ilavesidir.

MUTEFERRIK HADISLER

1542 - Hz.Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu, Mina'da, seni gunese karsi golgeleyecek bir bina yapmayalim mi?" demistim, bana:
"Hayir! dedi. Orasi oraya gelenlere develerini ihdirma yeridir!"
Ebu Davud, Menasik 90, (2019); Tirmizi, Hacc 51, (881); Ibnu Mace, Menasik 52, (3006, 3007).

1543 - Ebu Vakid el-Leysi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim. Veda haccinda zevcelerine soyle demistir:
"Size bu (farziniz !) bundan sonra hasirlarin arkalari!"
Ebu Davud, Menasik 1, (1722).

1544 - Ibrahim (rahimehullah) babasi tarikiyle dedesinden rivayet ediyor:
"Hz. Omer (radiyallahu anh), yatigi en son haccinda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in zevcelerine izin verdi. Onlarla birlikte Abdurrahman Ibnu Auf ve Osman Ibnu Affan (radiyallahu anhuma)'i gonderdi."
Buhari, Cezau's-Sayd 26.
Berkani der ki: "(Hadisi rivayet eden) Ibrahim'den maksad: IbrahimIbnu Abdirrahman Ibni Avftir."
Humeydi ise: "Bu aciklama isabetli gozukmuyor. Derim ki: O, Ibrahim Ibnu Abdirrahman Ibni Abdillah Ibni Ebi Rebia el-Mahzumi'dir." Dogruyu Allah bilir.

1545 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a: "Gercek haci kimdir?" diye soruldu da su cevabi verdi:
"Sacini duzenleyip yikamayi ve koku surunmeyi coktan terketmis kimsedir. . "
Kendisine tekrar: "Hangi hacc efdaldir?" diye sorulunca:
"Yuksek sesle telbiye getirilen ve kurban kesilen" dedi.
"(Haccla ilgili ayette gecen) sebil nedir?" diye soruldu.
"Zad (nafaka) ve rahile (binek)dir" cevabini verdi."
Tirmizi, Tefsir, Al-i Imran, (3001); Ibnu Mace, Menasik 6, (2896).

1546 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam:
"Ey Allah'in Resulu! Bana hacc farz oldu. Borcum da var (once hangisini odeyeyim?)" diye sordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Once borcunu ode!" dedi."
Rezin ilavesidir.

1547 - Sumame (rahimehumullah) anlatiyor:
"Hz.Enes (radiyallahu anh), cimri olmadigi halde havidli bir devenin uzerinde haccini yapti." (Hz. Enes (radiyallahu anh): "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da yol esyasini yukledigi. havidli bir deve uzerinde hacc yapti" demistir.
Buhari, Hacc 3 (Muallak senetsiz olarak kaydetmis.)

1548 - Ubeyd Ibnu Cureye anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'e:
"Seni dort sey yaparken goruyorum. Bunlari arkadaslarindan bir baskasinin yaptigini gormedim" dedim. Bana:
"Ey Ibnii Cureye, onlar nedir`?" diye sordu. Ben de saydim: "Sen Kabe'nin rukunlerinden sadece iki Yemani rukne (rukn-i Yemani. ve rukn-i Hacer) temasta bulunuyor, digerlerine temas etmiyorsun. Keza senin tuysuz deriden ma'mul nalin giydigini goruyorum. Keza senin (sac ve sakalini) sariya boyadigini goruyorum. Keza seni Mekke'de gordum, herkes (Zilhicce) hilalini gorunce ihrama girdikleri halde sen terviye gunu (8 Zilhicce) ihrama girdin!" Bana su aciklamayi yapti:
"Rukunlere temasa gelince; ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)' in, sadece iki rukne temas ettigini gordum. Tuyu yolunmus nalina gelince; ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in nalinlarinda hic tuy gormedim. Ayaklari onlarin icinde iken abdest alirdi. Ben onu giymeyi seviyorum. Sariya gelince; ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in onunla boyandigini gordum. Ben onunla boyanmayi seviyorum. Ihrama girmeye gelince, ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in devesi, onu yola koyuncaya kadar telbiye cektigini gormedim."
Buhari, vudu' 30; Muslim, Hacc 25, (1187); Muvatta, Hacc 31, (1, 333); Ebu Davud, Menasik 21, (1772).

HZ. PEYGAMBER'IN HACC VE UMRESI

1549 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam), (uc kere hacc yapti. Soyle ki): "Hicret etmezden once iki, hicretten sonra da bir hacc ve bununla birlikte bir umre yapti. Bu hacc sirasinda (Medine'den) altmis uc deve sevketti. O sirada Hz. Ali (radiyallahu anh) Yemen'den geldi, beraberinde, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in kestigi kurbanlaringeri kismi da vardi. Bunlar arasinda (Ebu Cehl'e ait olup Bedir Savasi'nda ganimet olarak alinan) burnunda gumus halka bulunan deve de vardi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hepsini kesti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) her deveden bir parca alinmasini emretti. Bunlar (bir kapta) pisirildi. Efendimiz suyundan icti."
Tirmizi, Hacc 6, (815) .

1550 - Urve Ibnu Zubeyr (rahimehullah) anlatiyor:
"Ben ve Ibnu Omer (radiyallahu anhuma), Hz. Aise'nin hucresine dayanmistik, (o icerde dislerini misvakliyordu. Bu esnada) misvaktan cikan sesleri isitiyordum. Ben, Ibnu Omer'e:
"Ey Ebu Abdirrahman! Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Receb ayinda umre yapti mi?) diye sordum.
"Evet!" dedi. Ben de, Hz. Aise (radiyallahu anha)'ye seslendim:
"Ey annecigim, Ebu Abdirrahman'i dinliyor musun ne soyluyor?"
"Ne soyuyor?" dedi.
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Receb'te umre yapti diyor" dedim. Hz. Aise (radiyallahu anha):
"Ebu Abdirrahman'a Allah magfiret etsin. Omrum hakki icin, Receb'de umre yapmadi. Hem O, nasil olur da yanilir, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in) yaptigi her umrede o da hazir bulunmustu" dedi. Ibnu Omer, Hz. Aise (radiyallahu anha)'nin bu sozlerini isittigi halde ne "evet!" ne de "hayir!" demedi, sukut etti."
Buhari, Umre 3; Muslim, Hacc 219, (1255); Tirmizi,Hacc 93, (936, 97); Ebu Davud, Menasik 80, (1991,1992).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:55
1551 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) dort umre yapti: 1- Hudeybiye umresi, 2-Muteakip sene Zilkade ayinda yaptigi umretu'1-kada, 3-Ciirrane'den yapti-gi umre, 4- (Veda hacci sirasinda) hacc ederken yaptigi umre."
Tirmizi, Hacc 7, (816); Ebu Davud, Menasik 80, (1993); Ibnu Mace, Menasik 50, (3003).

1552 - Hz.Urve (rahimehullah) demistir ki:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) uc umre yapti: Biri Sevval ayinda, ikisi de Zilkade ayindadir."
Muvatta, Hacc 56, (1, 342).

1553 - Imam Malik'e ulastigina gore: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) uc sefer umre yapmistir:1- Hudeybiye senesinde, 2- (Hudeybiye yilini takip eden) kaza senesinde, 3-C'urrane senesinde"
Muvatta, Hacc 5, (1, 342).

1554 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) aramizda oldugii halde biz Veda haccindan bahsederdik ve Veda haccinin ne oldugunu bilmezdik. (Veda haccinda Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Allah'a hamd ve sena edip sonra da Mesih Deccal'i mevzubahis etmisti, sozu onun hakkinda epeyce uzatip sunlari da soylemisti:
"Allah'in gonderdigi her peygamber, ummetini onunla korkuttu. Hz.Nuh (aleyhisselam) ve ondan sonra gelen butun peygamberler onunla korkuttular. Bilesiniz o, aranizdan cikacaktir. Onun se'ninden (yapacgi icraatler) hic bir sey size gizli kalmayacak. Cunku sizlere gizlemez. Rabbinizin gozu kor degildir. Halbuki onun sag gozu kordur. Onun gozu pertlek bir uzum gibidir.
Haberiniz olsun! Allah sizlere birbirinizin kanini, malini haram kildi, bunlar,su gunlerinizin, su beldenizdeki haramligi gibi haramdir.
Acaba teblig ettim mi?" (Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in bu sorusuna cemaat hep bir agizdan:
"Evet" diye cevap verdi. Bunun uzerine uc sefer:
"Ya Rab sahid ol! Ya Rab sahid ol! Ya Rab sahid ol!" dedi ve tekrar cemaate yonelerek:
"Vah size! -veya eyvah size!- Benden sonda donup birbirlerinizin boyunlarini vuran kafirler olmayin!" dedi."
Buhari, Hacc 132, Edeb 43, 95, Hud 9, Diyat 2, Fiten 8; Muslim, Iman 119, (66).

1555 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam), saclarini tarayip yagladiktan, rida ve izarini giydikten sonra Medine'den ashabiyla birlikte ayrildi. Rida ve izar cesitlerinden, vucudun cildine boyasi gecen za'feranla boyanmis olanlar disinda hic bir seyi yasaklamadi. Boylece Zulhuleyfe'ye geldi. Orada devesine bindi. Devesi onu Beyda sirtina cikarinca O (aleyhissalatu vesselam) da, Ashab'i (radiyallahu anhum) da telbiye getirdiler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kurbanligina takisini takip nisanladi. Bu is, Zilkade ayinin sondan besinci gununde cereyan etmisti. Mekke'ye Zilhicce'nin dordunde indi. (Ilk is) Beytullah'i tavaf etti, Safa ve Merve arasinda sa'yde bulundu. Kurbanligi sebebiyle ihramdan cikmadi. Cunku ona (kurbanlik alameti olan takiyi) takmisti. Sonra Mekke'nin Hacun yanindaki en yuksek yerine indi. Artik hacc icin telbiye getiriyordu. Kabe'ye onu tavaf ettikten sonra, Arafat'tandonunceye kadar hicyaklasmadi.Asabina ise, Kabe'yi tavaf etmelerini, Safa ile Merve arasindasa'yetmelerini emretti, sonra saclarini kisaltarak ihramdan cikmalarini emretti. Butun bu emirler, beraberinde kurbanlik olaraktakilanmis devesi olmayanlar icindi. Beraberinde hanimi bulunanlara, hanimlarida helaldi. Keza koku ve elbisede helaldi."
Buhari, Hacc,21,70,128

1556 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Arafat'ta vakfe yapti ve: "Burasi Arafat'tir, vakfe yeridir, Arafat'in her yeri vakfe yeridir" dedi.
Sonra gunes batar batmaz ifaza yapti. (Arafat'i terketti). Devesinin terkisine Usame Ibnu Zeyd (radiyallahu anhuma)'i bindirdi. Efendimiz (aleyhissalatu vesselam), -halk saginda ve solunda (develere telasla vururlarken) onlara donup bakmadan her zamanki sukun ve rifk halini koruyarak eliyle isaret edip: "Ey insanlar! Sakin olun" diyordu.
Sonra Cem'e (Muzdelife'ye) geldi. Orada iki namazi da (aksam ve yatsi) beraberce kildirdi. Sabah olunca Kuzah tepesine gelip uzerinde vakfe yapti.
"Burasi Kuzeh'dir, vakfe yeridir. Cem'in tamami vakfe yeridir!"dedi. Sonra oradan ayrildi, Muhassir vadisine geldi. Devesine vurdu. Deve dort nala kosarak vadiyi gecti. Orada durup, amcasi Abbas (radiyallahu anh)'in oglu Fazl'i devesinin terkisine aldi.
Oradan Cemretu'l-Akabe'ye geldi ve taslama yapti. Sonra menhara (kesim yerine) geldi:
"Burasi menhardir (kurbanlarimizi kesecegimiz yer), Mina'nin her tarafi menhardir" buyurdu. Has'am kabilesinden genc bir kadin gelerek:
"Ey Allah'in Resulu! Babam yaslanmis bir ihtiyardir, Allah'in hacc farizasi kendisine terettup etmektedir. Ben ona bedel hacc yapabilir miyim?" diye bir sual sordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselàm):
"Babana bedel hacc yap!"cevabini verdi. Bu sirada eliyle, devenin terkisinde bulunan Fazl'in basini buktu. Amcasi Abbas (radiyallahu anh):
"Ey Allah'in Resulu! Amcanin oglu Fazl'in basini niye buktun?" diye sordu.
"Ikisini de birer genc goruyorum. Onlar hakkinda seytanin serrinden emin degilim!" dedi. Derken bir adam daha gelip:
"Ey Allah'in Resulu, ben tras olmazdan once ifaza tavafini yaptim!" dedi.
"Tras da ol, bunda mahzur yok!" cevabini aldi. Derken bir baskasi daha gelip:
"Ey Allah'in Resulu, ben taslama yapmazdan once kurbanimi kesmis bulundum!" dedi.
"Taslarini da at, bunda bir mahzur yok!" cevabini aldi. Sonra Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Beytullah'a geldi, onu tavaf etti, sonra zemzem'e geldi ve:
"Ey Abdulmuttalibogullari, eger halk size bunun uzerine galebe etmeyecek olsa mutlaka cekerdim" dedi."
Tirmizi, Hacc 54, (885).

IRTIDAD VE YOL KESME HADDI

1557 - Zeyd Ibnu Eslem (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Dinini degistirenin boynunu vurun."
Imam Malik, bu hadisi Muvaffa'da Akdiye 15, (2, 736)kaydeder ve hadis hakkinda su aciklamayi sunar: "Bu hadisin manasi sudur: "Her kim Islam'dan cikarak zindiklik ve benzeri bir dine girecek olursa, kendisine galebe calindigi takdirde oldurulur. Oyle birine tevbe teklif edilmez. Zira gercekten tevbe edip etmedigi bilinemez. Cunku bunlar (galebeden once) kufurlerini gizleyip, Musluman olduklarini ilan ediyorlardi. Ben, boylelerinin kufru, delille subut buldugu takdirde tevbe etmeye cagirilmalarini uygun bulmam, (tevbe etse de kabul edilmemeli)." Devamla der ki: "Bizim nezdimizde, esas olan sudur: "Bir kimse irtidad ederse tevbeye cagirilir, (kendisine galebe calinmazdan once) tevbe ederse (hayati bagislanir), aksi takdirde oldurulur."
Imam Malik devamla der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in:"Dinini terkedeni oldurun" hadisinin manasi: "Kim Islam'dan cikip bir baska dine gecerse" demektir. "Islam'dan baska bir dinden cikarak bir diger dine gecerse..." demek degildir. Sozgelimi Yahudiligi terkederek Hiristiyanliga veya Mecusilige gecen kastedilmemistir. Binaenaleyh ehl-i zimmeden herhangi biri boyle bir din degistirmesi yapacak olsa ne tevbeye cagirilir, ne de oldurulur."

1558 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Abdullah Ibnu Sa'd Ibni Ebi s-Sarh Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e katiplik yapiyordu. Seytan ayagini kaydirdi; adam irtidad ederek kafirlere sigindi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Fetih gunu, onun oldurulmesini emretti. Ancak, Hz. Osman (radiyallahu anh) onu himayesi altina aldi. Resulullah da bu himayeyi tanidi."
Ebu Davud, Hudud 1, (4358); Nesai, Tahrimu'd-Dem 15, (7,107).
Bu hadis Tefsir bolumunde, Nahl suresinin tefsiri sirasinda Nesai rivayeti olarak daha uzun bir hadiste gecmistir.

1559 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ukl ve Ureyne kabilelerinden bir grup insan Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yanina gelip:
Ey Allah'in Resulu! Biz hayvancilikla ugrasip sutle beslenen (col) insanlariyiz, (cift-cubukla ugrasan) koyluler degiliz" dediler. Bu sozleriyle, Medine'nin havasinin kendilerine iyi gelmedigini ifàde ettiler. Resulullah, onlara (hazineye ait) develerin ve cobanin (bulundugu yeri) tavsiye etti. Kendilerine oraya gitmelerini, develerin sutlerinden ve bevillerinden icmelerini soyledi. Gittiler, Harra bolgesine varinca, Islam'dan irtidad ettiler. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in cobanini da oldurup develeri surduler. Haber, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e ulasti.
Resulullah, derhal arkadaslarindan takipci cikardi (yakalanip getirildiler). Gozlerinin oyulmasini, ellerinin kesilmesini ve Harra'nin bir kenarina atilmalarini ve o sekilde olume terkedilmelerini emretti. "
Buhari, Muharibin 16,17,18, Diyat 22, Vudu 66, Zekat 68, Cihad 152, Megazi 36, Tefsir, Maide 5, Tibb 5, 6, 29; Muslim, Kasame 9, (1671); Tirmizi, Taharet 55, (72), Et'ime 38, (1846); Ebu Davud, Hudud 3, (4364-4371); Nesai, Tahrimu'd-Dem 7, (7, 93-9icon_cool.gif; Ibnu Mace, Hudud 20, (2578).

1560 - Ebu'z-Zinad (merhum) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) develerini calanlarin (el ve ayaklarini) kestigi, gozlerini de atesle oydugu zaman, Allah zulcelal hazretleri, Hz. Peygamber'i itab etti ve mesele uzerine su ayeti inzal buyurdu: "Allah ve Resulu'ne harp acanlarin cezasi..:" (Maide 33).
Ebu Davud, Hudud 3, (4370); Nesai, Tahrimu'd-Dem 7, (7,100).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:56
ZINA HADDIYLE ILGILI HUKUMLER

1561 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh)'i hutbe verirken dinledim. Soyle demisti:
"Allah Teala hazretleri Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'i hak (din ile) gonderdi ve O'na Kitab'i indirdi. Bu indirilenler arasinda recm ayeti de vardi! Biz bu ayeti okuduk ve ezberledik. Ayrica, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zina yapana recm cezasini tatbik etti, ondan sonra da biz tatbik ettik. Ben su endiseyi tasiyorum: Aradan uzun zaman gecince, bazilari cikip: "Biz Kitabullah'da recm cezasini gormuyoruz (deyip inkara sapabilecek ve) Allah'in kitabinda indirdigi bir farzi terkederek dalalete dusebilecektir. Bilesiniz, recm, kadin ve erkekten muhsan olanlarin zinalari, -delil veya hamilelik veya itiraf yoluyla- sub–t buldugu takdirde, onlara tatbik edilmesi gereken Kitabullah'da mevcut bir haktir. Allah'a kasemle soyluyorum, eger insanlar: "Omer Allah Teala' nin kitabina ilavede bulundu" demeyecek olsalar, recm ayetini (Kitabullah'a) yazardim."
Buhari, Hudud 31, 30, Mezalim 19, Menakibu'l-Ensar 46, Megazi 21, I'tisam 16; Muslim, Hudud 15, (1691); Muvatta, Hudud 8, 10, (, 823, 824); Tirmizi, Hudud 7, (1431); Ebu Davud, Hudud 23, (4418).

1562 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Allahu Teala Kur'an-i Kerim'inde: "Kadinlarinizdan fuhsu irtikab edenlere karsi icinizden dort sahid getirin. Eger sehadet ederlerse onlari olum alip goturunceye, yahud Allah onlara bir yol acincaya kadar. kendilerini evlerde alikoyun (insanlarla ihtilattan menedin)" buyurdu. (Nisa 15).
Cenab-i Hakk, bu ayette (zina meselesinde) once kadini zikrettikten sonra, erkegi kadinla birlikte ele alarak soyle demistir: "Sizler-den fuhsu irtikab edenlerin her ikisini de (kinayarak) eziyete kosun. Eger tevbe edip (nefislerini) islah ederlerse artik onlara (eziyetten) vazgecin. cunku Allah tevbeleri cok kabul eden, en cok esirgeyendir" (Nisa 16). Cenab-i Hakk bu ayeti, celde ayetiyle neshederek soyle buyurdu: "Zina eden kadinla zina eden erkekten her birine yuzer deynek vurun. Eger Allah'a ve ahiret gunune inaniyorsaniz bunlara, Allah'in dinini tatbik hususunda, aciyacaginiz tutmasin. Mu'minlerden bir zumre de bunlarin azabina (bu cezalarina) sahid olsun" (Nur 2). Sonra Nur suresinde recm ayeti nazil oldu. Onceki (celdeyi emreden) vahiy bekar (zani) icindi. Sonra recm ayeti tilavetten kaldirildi, ancak hukmu baki kaldi."
Ebu Davud, Hudud 23, (4413).
Bu rivayetin "...yuzer deynek vurun"ibaresine kadar olan kisim Ebu Davud'a aittir, mutebakisini Rezin ilave etmistir.

1563 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Sa'd Ibnu Ubade (radiyallahu anh): "Ey Allah'in Resulu, ne buyurursunuz, zevcemi bir erkekle yakalarsam dort sahid getirmek icin bekleyecek miyim?" diye sordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"-Evet bekleyeceksin!" dedi."
Muslim, Lian 14, (1498); Muvatta,Hudud 7, (2,823); Ebu Davud, Diyat 12, (4532, 4533).
Muslim ve Ebu Davud'un bir diger rivayetinde: "Bir adam, karisinin yaninda bir yabanci yakalasa onu oldurebilir mi ne dersiniz?" diye sorar. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Hayir!" deyince, Sa'd: "Bilakis evet! Seni hak dinle sereflendiren Allah'a yemin ederim, firsati yakalarsam ondan once kilincimi isletirim" der. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Efendinizin ne soyledigine bakin!" buyurur.

1564 - Ebu Hureyre ve Zeyd Ibnu Halid (radiyallahu anhuma) sunu anlattilar: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a muhsan olmayan cariye zina yaparsa ne gerekir? diye sorulmustu, soyle cevap verdi:
"- Cariye zina yaparsa ona celde uygulayin, yine zina yaparsa yine celde uygulayin, yine zina yaparsa yine celde uygulayin ve sonra onu (kildan mamul adi) bir ipe mukabil de olsa satin gitsin."
Buhari, Buyu 66,110,17; Muslim, Hudud 30, (1703);Muvatta, Hudud 14, (826); Tirmizi, Hudud 13, (1440);Ebu Davud, Hudud 33, (4469, 4470, 4471).
Bir rivayette: "(Efendisi) ona celde tatbik etsin, bir de ayiplamasin" denmistir.

1565 - Ebu Abdirrahman es-Sulemi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz.Ali (radiyallahu anh) hutbede soyle buyurdu: "Ey insanlar, kolelerinize -ister muhsan olsunlar, ister olmasinlar- haddleri tatbik edin. Zira, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in bir cariyesi zina yapmisti, ona celde tatbik etmemi emretti. (Dovmek uzere) yanina geldim. Yeni nifas olmustu. Doversem oldururum diye korktum. Durumu Resulullah'a arzettim. Bana:" Iyi yapmissin, iyilesinceye kadar ona dokunma" dedi."
Muslim, Hudud 34, (1075); Tirmizi, Hudud 13, (1441); Ebu Davud, Hudud 34, (4473).

1566 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hur kimseye terettup eden haddin bolunebilen cesidinin yarisini koleye hukmetti. Sozgelimi zina yapan bakirenin haddi, iftira (gazf) haddi ve surbu'l-hamr (icki) haddi boyledir. (Bunlar bolunebilen haddlerdir, koleye hep yarisi tatbik edilir).
Rezin ilavesidir.

1567 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) hazretlerinden rivayete gore: Cariyelerinden birine hadd tatbik etmis, bu maksadla ayaklarina ve bacaklarina vurmaya baslamisti. Bunu goren Salim (rahimehullah) kendisine:
"- (Sen niye boyle yapiyorsun?) Cenab-i Hakk'in"Bunlara Allah'in dinini tatbik hususunda aciyacaginiz tutmasin..:" (Nur 2) sozu nerede kaldi?" der. Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) de:
"- Beni ona sefkatli davraniyor mu buldun? Her halde Cenab-i Hakk onu oldurmemi emretmedi" cevabini verir.
Rezin ilavesidir.

1568 - Vail Ibnu Hucr Ibni Rebia (radiyallahu anh) anlatiyor; "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sagliginda, namaz kilmak maksadiyla bir kadin evinden cikmisti. Yolda ona bir erkek rastladi. Kadina cullanip ihtiyacini giderdi. Kadin bagirdi, adam ise sivisti gitti.
(Cigligi uzerine) kadina bir erkek ugramisti. Ona basindan geceni anlatip, bir adam bana boyle boyle yapti dedi. Sonra, bir grup muhacire rastladi, basindan geceni onlara da anlatip: "Bir adam bana boyle yapti!" dedi. Hep beraber yuruyup, kadinin kendisine tecavuz ettigi kimseyi yakalayip kadina getirdiler. Kadin:
"- Evet bu odur?" dedi. Sonra adami Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in yanina goturduler. Resulullah adamin recmedilmesini emrettigi sirada, kadina tecavuz etmis olan kimse kalkip:
"- Ey Allah'in Resulu, suclu benim!" diye itirafta bulundu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kadina:
" Git. Allah gunahlarini affetti" dedi. Zan altinda kalmis olan kimseye de guzel sozler soyleyip (gonlunu aldi). Mutecavizin recmedilmesini emretti ve recmedildi.
Sonra Resulullah sunu soyledi: " Bu adam oyle bir tevbe ile tevbe etti ki, boyle bir tevbeyi Medine ahalisi yapsaydi kabul edilirdi."
Tirmizi, su ziyadede bulunmustur: "Vail (radiyallahu anh) Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in kadina mehir takdir edip etmedigini zikretmedi."
Tirmizi, Hudud 22, (1452); Ebu Davud, Hudud 7, (4379).

1569 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Omer'e, zina yapmis olan deli bir kadin getirildi. (Recm edilip edilemeyecegi hususunda) halkla istisare ederek recmedilmesine hukmetti. Kadina Hz. Ali (radiyallahu anh) ugradi. (Hazirligi gorunce):
"- Bunun hali nedir?" diye sordu. Kendisine: "Falanca kabileden deli bir kadindir, zina yapmistir. Hz. Omer (radiyallahu anh), recmedilmesine hukmetmistir" dediler. Hz. Ali (radiyallahu anh):
"- Kadini geri goturun!" dedi, sonra Hz. Omer'e ugrayip:
"- Ey mu'minlerin emiri! Bilirsin ki, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) :
"Kalem uc kisiden kaldirilmistir (artik onlar yaptiklarindan sorum1u degildirler): Buluga erinceye kadar cocuktan, uyanincaya kadar uyuyandan, sifa buluncaya kadar bunamistan." Bu bicare kadin falanca kabilenin bunagidir. Ona tecavuz eden, muhakkak ki akli noksanligi sirasinda tecevuz etmistir" dedi."
Ebu Davud Hudud 16. (4399.4400. 4401. 4402).

1570 - Habib Ibnu Salim (rahimehullah) anlatiyor: "Abdurrahman Ibnu Huneyn denen bir adam karisinin cariyesine temasta bulundu. Hadise, Kufe emiri Nu'man Ibnu Besir (radiyallahu anh)'e goturuldu.
"- Ben, dedi, hakkinizda, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in hukmuyle hukmedecegim: Eger zevcen, cariyeyi sana helal ederse, yuz deynek yiyeceksin, helal etmezse recmedileceksin.."
Sonra (tahkik etti) karisinin cariyeyi adama helal ettigini gorunce, emir yuz deynek vurdu."
Tirmizi, Hudud 21, (1451); Ebu Davud, Hudud 28, (4458, 4459); Nesai, Nikah 70, (6,124); Ibnu Mlace, Hudud 8, (2551).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:56
1571 - Seleme Ibnu Muhabbak (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), haniminin cariyesine temas eden bir adam hakkinda soyle hukmetti: "Eger, adam cariyeyi zorladi ise, cariye hurdur, adam, cariyenin efendisine (yani karisina) mislini borclanmistir, cariye riza gostermisse, cariye adamin olur, cariyenin efendisine, onun bir mislini borclanir."
Ebu Davud, Hudud 28, (4460, 4461); Nesai, Nikah 70, (1,124); Ibnu Mace, Hudud 8, (2553).

1572 - Bera Ibnu'l-Azib (radiyallahu anh) anlatiyor: "Dayim Ebu Burde Ibnu Niyar -beraberinde bir bayrak oldugu halde- bana ugradi. Kendisine nereye gidecegini sordum.
"- Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bana babasinin hanimiyla evlenen bir adamin kellesini getirmemi (ve malina da el koymami) emretti, Ona gidiyorum" diye Cevap verdi."
Tirmizi, Ahkam 25, (1362); Ebu Davud, Hudud:27, (4456, 4457); Nesai, Nikah 58, (6,109-110); Ibnu Mace, Hudud 35, (2607).

1573 - Hz. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle emretti: "Kim, nikahi haram olan bir akrabasina cinsi temasta bulunursa -veya soyle demisti; kim haram yakini ile evlenirse- onu oldurun."

1574 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: Bir adam, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ummu veledine temas etmekle itham edilmisti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Hz. Ali (radiyallahu anh)'ye : "Git boynunu vur!" diye emretti. Hz. Ali, adama geldigi vakit, onu bir kuyunun icinde (yikanip) serinliyor buldu.
"Cik disari!" diyerek elinden tutup kuyunun disina cikardi. Hz. Ali, adamin mecbub (burulmus) ve tenasul organindan mahrum oldugunu gordu. Artik ona dokunmayip, durumu Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e haber verdi. Resulullah, onu, davranisi sebebiyle takdir etti."
Bir rivayette su ziyade gelmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Sahid, gaibin gormedigini gorur" buyurdu".
Muslim, Tevbe 59, (2771).

1575 - Sehl Ibnu Sa'd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek ismini de verdigi bir kadinla zina yaptigini itiraf etti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kadina adam gondererek meseleyi sordurdu. Kadin, zina ettigini inkar etti. Bunun uzerine, adama hadd celdesi tatbik etti, kadina dokunmadi."
Ebu Davud, Hudud 31, (4466).

1576 - Ibnu Abbas hazretleri (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Bekr Ibnu Leys kabilesinden bir adam, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek, bir kadinla (itiraf ederek) dort kere zina yaptigini soyledi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona yuz sopa vurulmasina hukmetti. Zira adam bekardi. Sonra, kadin aleyhine beyyine sordu. Kadin:
"- Ey Allah'in Resulu! Vallahi yalan soyluyor" dedi. bunun uzerine, Resulullah, adami iftira (kazf) haddine, yani seksen sopaya mahkum etti."
Ebu Davud, Hudud 31, (4467).

RESULULLAH'IN HADD TATBIK ETTIKLERI KIMSELER

1577 - Hz. Bureyde (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a, Maiz Ibnu Malik el-Eslemi (radiyallahu anh) gelerek:
"- Ey Allah'in Resulu, ben nefsime zulmettim, zina fazihasini isledim, beni temizlemeni istiyorum" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onu reddetti (geri cevirip meselenin uzerine gitmedi). Ancak Maiz ertesi gun tekrar geldi. Yine:
"- Ey Allah'in Resulu, ben zina fazihasini irtikab ettim!" diye ikinci sefer itirafta bulundu. Adami ikinci sefer geri ceviren Resulullah (aleyhissalatu vesselam) adamin kavmine birisini yollayarak:
"Onun aklinda bir noksanlik biliyor musunuz, normal bulmadiginiz bir davranisina rastladiniz mi?"diye tahkik ettirdi. Ancak hep beraber:
"Biz onu gordugumuz kadariyla, aramizdaki salih kisilere denk akil (ve feraset) sahibi biliyoruz" dediler. Maiz ucuncu sefer muracaatta bulundu. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) onlara yine birini gondererek adam hakkinda sordurdu. Yine ne kendinde, ne aklinda bir kusur olmadigini soylediler.
Adam dorduncu sefer muracaat edince, ona bir cukur kazdirdi. Taslanmasini emretti ve taslandi.
Ravi der ki: Gamidiye adinda bir kadin da gelerek:
"Ey Allah'in Resulu, beni niye reddediyorsun. Goruyorum ki, beni de Maiz gibi geri cevirmek istiyorsun. Allah'a kasem olsun ben hamileyim de!" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Oyle ise hayir. Sen git ve cocugu dogurunca gel" dedi. Kadin gitti cocugu dogurunca, bir beze sarilmis olarak cocukla geldi.
"Iste cocuk, dogurdum!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Git, sutten kesinceye kadar emdir, sonra gel!" buyurdu. Kadin gitti, o cocugu sutten kesince cocukla birlikte geldi. Cocugun elinde bir ekmek parcasi vardi.
"Ey Allah'in Resulu, iste cocuk, sutten kestim, yemek de yedi" dedi.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cocugu alip, Muslumanlardan birine teslim etti. Sonra bir cukur kazilmasini emir buyurdu. Gogsune kadar derinlikte bir cukur kazildi. Bundan sonra halka taslamalarini emretti. Herkes tasladi. Halid Ibnu Velid (radiyallahu anh) elinde bir tas ilerledi, basina atti. Kan yuzune fiskirmisti, kadina kufretti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Halid'in kadina kufrettigini isitince:
"Ey Halid agir ol!" dedi ve ilave etti:
"Nefsimi kudret elinde tutan Zat-i Zulcelal'e kasem olsun, bu kadin oyle bir tevbe yapti ki, sayet alis-veriste sahtekarlik yapanlar ayni tevbe ile tevbe yapsalardi, onlarin bile magfiretine yeterdi !"
Sonra Resulullah (tekfin) emretti. Kadinin uzerine namaz kildirdi ve defnedildi."
Muslim, Hudud 22, (1695); Ebu Davud, Hudud 24, 25, (4434, 4441).

1578 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zina yapmis olan bir kimse icin celde ile hadd tatbik edilmesini emretti. Sonra, onun muhsan oldugu bildirildi. Bu sefer recmedilmesini emretti ve recmedildi."
Ebu Davud, Hudud 24, (4438, 4439).

1579 - Imran Ibnu'l-Husayn (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a Cuheyneli, zinadan hamile kalmis bir kadin geldi ve:
"- Ey Allah'in Resulu! Ben bir hadd curmu isledim, cezasini bana tatbik et" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da kadinin velisini cagirip:
" Buna iyi muamelede bulunun. Cocugu dogurunca kadini bana getirin!" buyurdu. Velisi oyle yapti. (Dogumdan sonra gelince) Resulullah kadinin elbisesini uzerine baglamalarini emretti. Sonra taslamalarini soyledi ve taslandi. Uzerine cenaze namazi kildirdi. (Bunu goren) Hz. Omer:
"- Bu zaniye kadina namaz mi kildiriyorsun?" dedi. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz:
" Bu oyle bir tevbe yapti ki, onun tevbesi Medine ahalisinden yetmis kisiye taksim edilseydi onlarin hepsini rahmete bandirirdi. Sen Allah icin canini vermekten daha efdal bir amel biliyor musun?" diye cevap verdi."
Muslim, Hudud 24, (1696); Tirmizi,Hudud 9, (1435); Ebu Davud, Hudud 25, (4440, 4441); Nesai, Cenaiz 64, (4, 63).

1580 - Ebu Hureyre ve Zeyd Ibnu Halid el-Cuheni (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Bir bedevi, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelerek:
"- Ey Allah'in Resulu, Allah askina, hakkimda Allah'in kitabiyla hukmet!" diye yemin verdi. Bundan daha fakih olan bir digeri de:
"- Evet aramizda Kitabullah'la hukmet, bana da izin ver!" talebinde bulundu. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz:
" Meramini soyle! (seni dinliyorum)" dedi. Adam:
"- Oglum bunun yaninda isci idi. Karisiyla zina yapti. Bana,"Oglun icin recm gerekir" dediler. Ben de hemen oglum namina yuz koyunla bir cariyeyi fidye verdim. Sonra bir de ilim adamlarina sordum. Bana: "Ogluna yuz deynek ve bir yil surgun cezasi gerekir; bu adamin karisina da recm cezasi icabeder" dediler" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"- Ruhumu kudret elinde tutan Zat'a yemin olsun ikinizin arasini Kitabullah uygun sekilde hukme baglayacagim: Cariye ve koyunlar sana geri verilecek. Ogluna yuz sopa ve bir yil surgun tatbik edilecek" buyurdu. Sonra, Eslemli bir adama seslendi:
" Ey Uneys! bu zatin hanimina git, eger zinayi itiraf ederse onu recmet gel!"
Uneys, kadina vardi. O sucunu itiraf etti. Resululluh (aleyhissalatu vesselam) emretti, kadin recmedildi."
Buhari, Muharibin 30, 32, 34, 38, 46, Vekalet 13, Sehadat 8, Sulh 5, Surut 9, Eyman 3, Ahkam 39, Haberu'I-Vahid I, I'tisam 2; Muslim, Hudud, 25, f1697,1698); Muvatta, Hudud 6, (2, 822); Tirmizi, Hudud 8, (1433); Ebu Davud, Hudud 25, (445); Nesai, Kudat 21, (8, 240, 241); Ibnu Mace, Hudud 7, (2549).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:56
1581 - Imam Malik diyor ki: "Bana ulastigina gore, Hz. Osman (radiyallahu anh)'a evliliginin altinci ayinda dogum yapan bir kadin getirildi. Derhal recmedilmesini emretti. Ancak Hz. Ali (radiyallahu anh):
"- Cenab-i Hakk, Kur'an-i Kerim'de "(Insanin anne karninda) tasinma ve sutten kesilmesi (muddeti) otuz ay. dir..:" (Ahkaf 15) buyuruyor. Keza bir baska ayette de: "Anneler cocuklarini iki tam yil emzirirler. (Bu hukum) emmeyi tamam yaptirmak isteyenler icindir.."( Bakara 233) buyurmaktadir. Bu durumda hamilelik muddeti alti aydir." Bu aciklama uzerine Hz.Osman (radiyallahu anh) kadinin geri gonderilmesini emretmisti, ancak kadin recmedilmis bulundu."
Muvatta, Hudud 11 (2, 825).

1582 - Ebu Ishak es-Seybani (rahimehullah) anlatiyor: "Ibnu Ebi Evfa (radiyallahu anh)'ya:
"- Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hic recm tatbik etti mi?" diye sordum. Bana: "Evet!" cevabini verdi. Ben tekrar:
"- Nur suresinin nuzulunden once mi, sonra mi?" diye sordum. "Bilmiyor'um!" dedi."
Buhari, Hudud, 21, 37; Muslim, Hudud 29, (1702).

1583 - Sa'bi (rahimehullah) anlatiyor: "Hz. Ali (radiyallahu anh), kadini remettigi zaman onu persembe gunu dovdu, cuma gunu de recmetti. Ve sunu soyledi: "Ona Kitabullah(in hukmu) ile celde, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sunneti ile de recm tatbik ettim."
Buhari, Hudud 21.

1584 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Yahudilerden bir kadinla bir erkek zina yaptilar. Birbirlerine: "Bizi su peygambere goturun. Cunku bir kisim hafifletmeler getiren bir peygamberdir. Bize recm disinda fetvalar verirse kabul eder, Allah indinde O'nun hukmunu kendimize delil kilariz ve: "Peygamberlerinden bir peygamberin bize verdigi fetvalar(la amel ettik, hevamiza uymadik) deriz" dediler.
Mescidde ashabiyla birlikte oturmakta olan Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelerek:
"- Ey Ebu'1-Kasim, zina yapan kadin ve erkek hakkinda kanaatin nedir?" dediler. O, onlara tek kelime soylemeden Beyt-i Midraslarina geldi. Kapida durarak:
"-Hz. Musa (aleyhisselam)'ya kitabi indiren Allah askina soyleyin, muhsan olan birisi zina yapacak olursa bunun Tevrat'taki hukmu nedir?" diye sordu.
"- Yuzu siyaha boyanir, esek uzerine ters bindirilir ve dayak atilir."
-Hadiste gecen tecbiye: Zanileri, enseleri birbirine bakacak sekilde bir esege bindirilip, bu halde sokaklarda dolastirilmasidir- Ravi devamla der ki: "Yahudilerden bir genc (bu cevaba katilmayap) susmustu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onun suskunlugunu gorunce sualinde israr etti. Bunun uzerine genc: "Madem ki sen bize Allah'in adina yemin veriyorsun (gercegi soyleyecegim): "Biz Tevrat'ta recm emrini goruyoruz" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"- Allah'in emrini hafifletmenizin baslangici nasil oldu?" diye sordu. (Genc) su cevabi verdi:
"- Krallarimizdan birinin bir yakin akrabasi zina yapti. Kralimiz, recmi ona tatbik etmedi. Sonra halka mensup bir aileden bir erkek zina yapti. Bunu recmetmek istedi. Ancak adamin kavmi buna mani olup:
"- Sen yakinini getirip recmetmedikce biz de adamimizin recmedilmesine musaade etmeyecegiz!" dediler. Bunun uzerine, aralarinda simdiki cezayi vermek uzere anlasip sulh yaptilar.
(Bu aciklama uzerine) Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"- Ben Tevrat'taki ayetle hukmediyorum!" dedi ve onlarin recmedilmelerini emretti ve recmedildiler. Zuhri (rahimehullah) der ki: "Bana ulastigina gore su ayet bunlar hakkinda nazil olmustur:
"Suphesiz ki Tevrat'i biz indirdik. Ki onda bir hidayet, bir nur vardir. Kendisini (Allah'a) teslim etmis olan (Israil) peygamberleri, Yahudilere ait (davalarda) onunla hukmederlerdi..." (Maide 44). Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlardan biri idi."
Ebu Davud, Hudud 26, (4450, 4451).

1585 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Yahudiler, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelip, kendilerinden bir erkekle kadinin zina yaptigini soylediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara:
" Recm hakkinda Tevrat'ta ne buluyorsunuz?" diye sordu. Onlar:
"- Teshir edip rezil ederiz ve dayak atariz" dediler. Abdullah Ibnu Selam (radiyallahu anh):
"- Yalan soyluyorsunuz. Zinanin Tevrat'taki cezasi recmdir" dedi. Hemen Tevrat'i getirip actilar. Iclerinden (Abdullah Ibnu Surya adinda) biri elini recm ayetinin uzerine koydu. Sonra, ayetten onceki kisimlardan okumaya baslayip (kapadigi kismi atlayarak arka kismini okumaya devam etti. Abdullah Ilbnu Selam (radiyallahu anh) mudahale edip:
"- Kaldir elini!" dedi. Adam elini cekti, tam orada recm ayeti mevcut idi. Bunun uzerine:
"- Ey Muhammed, Abdullah dogru soyledi. Tevrat'ta recm ayeti mevcuttur!" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) derhal o iki zaninin recmedilmesini emretti ve recmedildiler."
Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) der ki: "Erkegin, atilan taslara karsi korumak icin, kadinin uzerine egildigini gordum."
Buhari, Hudud 37, 24, Cenaiz 61, Menakib 26, Tefsir, Al-i Imran 6, I'tisam 16, Tevhid 51; Muslim, Hudud 26, (1699); Muvatta, Hudud 1, (2, 819); Tirmizi, Hudud 10; Ebu Davud, Hudud 26, (4446, 4449).

LIVATA (Homoseksualite) VE HAYVANA TEMASININ HADDI

1586 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Kimin Lut kavminin sapik isini yaptigini gorurseniz, faili de mef'ulu de oldurun."
Tirmizi, Hudud 24, (1456); Ebu Davud, Hudud 29, (4462, 4463).
Tirmizi, Ebu Hureyre'nin de boyle bir rivayette bulundugunu belirtir. Ebu Davud'da Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'tari yapilan bir rivayette: "Livata yaparken yakalanan bekar (yani muhsan olmayan kisi) de recmedilir" denmistir.

1587 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'in rivayetine gore, Hz. Ali, livata yapan cifti yaktirmistir. Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) uzerlerine bir duvari yiktirmistir."
Rezin ilavesidir.

1588 - Hz.Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Lut kavminin igrenc fiilini isleyen kimse mel'undur."
Rezin ilavesidir. (Munzir'de kaydedilen uzunca bir hadisin parcasidir).

1589 - Hz.Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Ummetim icin en ziyade korktugum sey Lut kavminin amelidir" buyurdular."
Tirmizi, Hudud 24, (1457); Ibnu M ce, Hudud 12, (2563).

1590 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Kadina duburunden temas eden mel'undur" buyurdular."
Ebu Davud, Nikah 46, (21.62).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:56
1591 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allahu Teala hazretleri, erkege temas edenveya kadinlara arka uzvundan temas eden erkege (kiyamet gunu rahmet nazariyla) bakmaz."
Tirmizi Rada 12, (1165).

1592 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Kim bir hayvana temas ederse onu oldurun, hayvani da beraber oldurun"buyurdu.
Ibnu Abbas'a: "Hayvanin gunahi ne (o nicin oldurulsun?)" diye soruldu. Su cevabi verdi: "(Bu hususta Resulullah'tan bir sey isitmedim). Tahminimce eti yenmesin veya ondan istifade edilmesin diyedir. Zira ona, bu muamele yapilmistir."
Ebu Davud, Hudud 30, (4464); Tirmizi, Hudud 23, (1454).
Ebu Davud ve Tirmizi'de su rivayet de gelmistir: "Hayvana temas edene bir hadd takdir edilmemistir."

KAZF (IFTIRA) HADDI

1593 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Maruz kaldigim iftiradan beni temize cikaran vahiy indigi zaman, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) minbere cikip, durumu hatirlatti ve ilgili ayeti (Nur 11-23) tilavet buyurdu. Minberden inince iki erkek ve bir kadina kazf haddi vurulmasini emretti. Ve derhal icra edildi. Burada hadd icra edilen sahislar Hassan Ibnu Sabit, Mistah Ibnu Usase ve Hamna Bintu Cahs (radiyallahu anhum) idi."
Ebu Davud, Hudud 35, (4474, 4475).

1594 - Ebu'z-Zinad (radiyallahu anh) anlatiyor: "Omer Ibnu Abdilaziz (radiyallahu anh) iftira sebebiyle bir koleye seksen sopa vurdu. Ebu'z-Zinad der ki: "Bu hukum hakkinda, Abdullah Ibnu Amir Ibni Rebia'ya sordum. Bana su cevabi verdi:
"- Ben, Osman Ibnu Affan ve arkadan gelen diger halifelerin zamanlarina yetistim, hic birisinin iftira sebebiyle koleye kirktan fazla vurdugunu gormedim."
Muvatta, Hudud 17, (2, 828).

1595 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir insan diger bir insana: "Ey Yahudi" diye hitab edecek olursa ona yirmi sopa vurun. "Ey muhannes (kadinlasmis)" diyecek olursa yine o kadar ceza verin. Nikahi haram olan birine, bunu bilerek muvakaa (ask-i memnu) yaparsa oldurun."
Tirmizi, Hudud 28, (1462).

HADD-I SIRKAT (HIRSIZLIK HADDI)

1596 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda, hirsizin eli, bir deri kalkanin degerinden daha dusuk bir esya icin kesilmezdi. Kalkan, turs veya hacefe diye iki cesitti, ikisinin de belli bir degeri vardi."
Buhari, Hudud 13; Muslim, Hudud 5, (1684); Muvatta, Hudud 24, (2, 832); Tirmizi, Hudud 16, (1445); Ebu Davud, Hudud 11, (4383); Nesai, Sarik 9, (8, 77-81).

1597 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) uc dirhem kiymetindeki bir kalkani calan hirsizin elini kesti."
Buhari, Hudud 13, Muslim, Hudud 6, (1684); Muvatta, Hudud 24, (2, 832); Tirmizi, Hudud 16, (1445); Ebu Davud, Hudud 11, (4484); Nesai, Sarik 9, (8,77-82).

1598 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Allah, bir yumurta calip da eli kesilen, bir ip calip da eli kesilen hirsiza lanet etsin."
A'mes der ki: "Buradaki yumurtadan maksadin demir topagi oldugu, bazi iplerin de uc ve daha fazla dirhem ettigi kanaatinde idiler."
Buhari, Hudud 13, 7; Muslim, Hudud ?, (1687); Nesai, Sarik 1, (7, 65).

1599 - Umeyye el-Mahzumi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir hirsiz getirildi. Sucunu itiraf etmisti. Ancak caldigi esya beraberinde bulunmadi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), (hadden kurtarmak maksadiyla): "Senin caldigini zannetmiyorum"dedi. Hirsiz: "Hayir caldim" diye te'yid etti. (Resulullah) sozlerini ayni sekilde iki veya uc kere tekrar etti.
Sonunda, elinin kesilmesini emretti ve kesildi. Sonra hirsiz Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a getirildi. Efendimiz:
" Allah tevbe ve istigfarda bulun!" diye nasihat etti. Adamcagiz:
"- Allah'a tevbe ediyor, O'ndan magfiret diliyorum" dedi. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da:
" Allahim, onu magfiret et!"diyerek uc kere duada bulundu."
Ebu Davud, Hudud 8, (4380); Nesai, Sarik 3, (8, 67).

1600 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Hirsizlik yapan Mahzumlu kadinin durumu Kureyslileri fazlasiyla uzdu.
"- Bu kadin hakkinda Resulullah (aleyhissalatu vesselam) nezdinde kim muessir bir sefaatte bulunabilir?" diye adam aradilar.
"- Bu ise, sadece Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in cok sevdigi Usame Ibnu Zeyd (radiyallahu anhuma) cur'et edebilir" dediler. Usame (huzura cikarak), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a sefaat talebinde bulundu. Efendimiz:
"Allah'in hududundan bir hadd hususunda sefaat mi taleb ediyorsun?" diye cikisti. Sonra kalkip cemaate su hitabede bulundu:
" Sizden oncekileri helak eden sey sudur: Iclerinden serefli birisi hirsizlik yapti mi onu terkedip (ceza vermezlerdi). Aralarinda kimsesiz zayif birisi hirsizlik yapinca derhal ona hadd tatbik ederlerdi. Allah'a yemin olsun! Muhammed'in kizi Fatima hirsizlik yapmis olsa mutlaka onun da elini keserdim."
Buhari, Hudud 11, 12, 14, Sehadat 8, Enbiya 50, Fedailu'1-Ashab 18, Megazi 52; Muslim, Hudud 8, 1688; Tirmizi, Hudud 9, (1430); Ebu Davud, Hudud 4, (4373, 4374); Nesai, Sarik 5, (8, 74, 75).
Ebu Davud ve Nesai'nin, Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'den kaydettikleri bir rivayette soyle denmistir: "Mahzum kabilesinden bir kadin, mal istiare ederdi."
Nesai'de su ziyade mevcuttur: "Mahzumlu kadin (taninmis komsularinin) diliyle bazi mallari ariyet olarak almisti."

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:57
1601 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a dalindaki meyveden sorulmustu. Su cevabi verdi:
"- Ihtiyac sahibi olmak kaydiyla, etegine almaksizin, sadece yiyene bir Sey gerekmez."
Tirmizi, Buyu 54, (1289); Ebu Davud, Hudud 12, (4390); Nesai, Sarik 11-12, (8, 84-86).
Ebu Davud ve Nesai'de su ziyade mevcuttur: "Kim agactan beraberinde meyve gotururse, aldiginin bedelini. iki katiyla borclanir ve ayrica ceza da ceker. Kim de kurutma yerine getirilmis olan meyveden bir seyler calar ve bunun miktari da bir kalkanin degerine ulasirsa kolunun kesilmesi gerekir. Kim de bu miktardan az calarsa aldigi miktarin iki misli borc oder ve ayrica ceza ceker."
Nesai'de su ziyade vardir: "Meradan calinan koyun icin el kesilmez. Eger bu hayvan agilda idiyse kalkan degerinde olani icin el kesilir.

1602 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hurma ozu icin, agacin basindaki meyve icin, dagda otlayan (agila girmemis) koyun icin, ihanet edilen emanet icin, yagmalanilan icin, kapip kacirilan icin el kesilmez."
Rezin ilavesidir.

1603 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor "Resulullah aleyhissalatu vesselam)'a bir hirsiz getirilmisti.
"-Oldurun onu!" diye emretti. Kendisine:
"-Ey Allah'in Resulu, bu adam sadece caldi" denildi. Bunun uzerine
"-Oyleyse (elini) kesin!" dedi ve derhal eli kesildi. Sonra ayni adam ikinci sefer getirildi. Yine:
"-Oldurun onu!" diye emretti. Kendisine:
"-Ey Allah'in Resulu, bu adam hirsizlik yapti" dendi. Bunun uzerine
"-Oyleyse kesinl" dedi ve derhal (sol ayagi) kesildi. Sonra ucuncu sefer getirildi ve hirsizlik yaptigi soylendi. Hz. Peygamber:
"-Oldurun onu!" diye emretti. Kendisine:
"Ey Allah'in Resulu, bu adam hirsizlik yapti" denildi. Bunun uzerine :
"-(Sol elini) kesin!" diye emretti. Sonra ayni adami dorduncu kere getirdiler.
"-Oldurun onu !" buyurdu. Kendisine:
"-Ey Allah'in Resulu, bu adam hirsizlik yapti" dediler. Bunun uzerine
"-(Sag ayagini da) kesin!" diye emir buyurdu. Ayni adam besinci sefer getiririldi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Oldurun onu" diye emretti. Hz. Cabir (radiyallahu anh) der ki: "Adami goturup oldurduk. Sonra suruyerek goturup bir kuyuya attik. Uzerini de tasla doldurduk."
Ebu Davud, Hudud 20, (4410); Nesai, Sarik 15, (890, 91)

1604 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resullah (aleyhissalatu vesselam): "Kole hirsizlik yaparsa, onu bir mangira da olsa satin gitsin"' buyurdular."
Ebu Davud, Hudud 22, (4412); Nesai, Sarik 16, (8,91).

1605 - Ezher Ibnu Abdillah el-Harazi anlatiyor: "(Yemenli) Kela' kabilesinden bir grubun mali calindi. Bunlar, bir kisim dokumacilari itham ettiler. Dokumacilari alarak Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in ashabindan olan Nu'man Ibnu Besir'e getirdiler. Nu'man onlari bir kac gun hapsetti, sonra saliverdi. (Sikayetciler), Nu'man'a gelip: "Sen onlari dayaksiz, azarsiz saliverdin, olur mu?" dediler. Nu'man onlara:
"-Ne istiyorsunuz? Onlari dovmemi istiyorsaniz doverim. Maliniz cikarsa alirsiniz. Ama dovdugum halde maliniz cikmazsa, onlara vurdugum kadar da size vururum" dedi.
"-Yani hukmun bu mu?" dediler. Nu'man (radiyallahu anh):
"-(Hayir bu benim degil), Allah ve Resulu'nun (aleyhissalatu vesselam)in hukmudur"' cevabini verdi."
Ebu Davud, Hudud 10, (4382); Nesai, Sarik 2, (8, 66).

1606 - Hz. Ebu Zerr (radiyallahu anh) anlatiyor: "(Bir gun) Resulullah (aleyhissalatu vesselam) beni cagirarak;
"-Insanlara (kitleler halinde) olum gelip, ev, yani kabir kole mukabilinde temin edilince halin ne olacak ?" buyurdu. Ben:
"-Allah ve Resulu bilir- veya Allah ve Resulu benim icin neyi (uygun bulup) secerlerse olur-" diye cevap verdim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"-Sana sabir tavsiye ederim -veya sabret-" buyurdu."
Hammad der ki: "Nebbasin (yani mezarlari acarak kefenleri calanlarin) eli kesilmelidir" diye hukmedenler bu hadisle amel ettiler. Cunku, nebbas olunun evine girmis olmaktadir".
Ebu Davud, Hudud 19 (4409).

1607 - Abdurrahman Ibnu Avf (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesslam) :"Hirsiz, kendisine hadd tatbik edildi ise borclandirilamaz" buyurdu".
Nesai, Sarik 17 (8, 93).

1608 - Useyd Ibnu Hudayr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle hukmetti: "Kisi calinan malini, hirsizlik ittihami yapilmayan kimsenin elinde gorunce dilerse malini hirsiza odemis oldugu bedeli ona odeyerek alir, dilerse, hirsizin pesine duser".
Hz. Ebu Bekir, Hz. Omer ve Hz. Osman (radiyallahu anhum) boyle hukmettiler."
Nesai, Buyu' 96 (7,313).

1609 - Cunade Ibnu Umeyye'den rivayete gore, Busr Ibnu Ertat (radiyallahu anh) demistir ki: "Resulullah (aleyissalatu vesselam)'i dinledim: "Seferde eller kesilmez" diyordu." Tirmizi deki rivayette "gazvede. . ." denmistir.
Tirmizi, Hudud 20, (1450), Ebu Davud, Hudud 18, (4408); Nesai, Sarik 16,(8,91).

1610 - Sa'bi (rahimehullah) anlatiyor: "Iki kisi, ucuncu bir sahsin hirsizlik yaptigina dair sahitlikte bulundular. Bunun uzerine Hz. Ali (radiyallahu anh) adamin kolunu kesti. Bu iki kisi gidip bir muddet sonra diger bir adami getirip: "Biz hata etmisiz, hirsizligi yapan o degilmis (bu imis)" dediler. Hz. Ali (radiyallahu anh) bunlarin sahidligini iptal ederek (getirdikleri bu sahis aleyhinde kabul etmedi. Ayrica) onlara, onceki adamin diyetini yukledi ve: "Bilsem ki siz bu isi bilerek yaptiniz, kollarinizi keserdim" dedi".
Buhari, Diyat 21 (Bab basliginda senetsiz olarak kaydedilmistir).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:57
HADDU'L-HAMR

1611 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resullullah (aleyhissalatu vesselam), hamr icin, hurma dallari ve nalinlarla hadd vurdu. Hz. Ebu Bekir radiyallahu anh kirk darbe le hadd vurdu".
Buhari, Hudud 2, 4; Muslim, Hudud 37, (1706); Tirmizi, Hudud 13, (1343); Ebu Davud, Hudud 26, (4479).

1612 - Sevr Ibnu Zeyd el-Dili anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh), hamr icin uygulanmasi gereken haddin miktari hususunda (Ashabla) istisarede bulundu. Hz. Ali (radiyallahu anh): "Seksen sopa vurulmasini uygun goruyorum" dedi. Cunku kisi, icince sarhos olur, sarhos olunca hezeyana duser (sacmalar), hezeyana dustu mu iftira atar. (Iftiranin cezasi ise 80 sopadir). Boylece Hz. Omer (radiyallahu anh) icki icenler icin haddi 80 sopa takdir etti."
Muvatta, Esribe 2, (2, 842).

1613 - Abdurrahman Ibnu Ezher (radiyallahu anh) anlatiyor: "Huneyn'de iken Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e Sarap icin bir adam getirildi. Resulullah (tahkiren) yuzune toprak sacti. Sonra Ashab'a emretti, ayakkabilariyla ve ellerinde bulunan (deynek, cubuk vs) baska seylerle adama "Yeter, cekin ellerinizi" deyinceye. kadar vurdular. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)in vefatindan sonra Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) de icki icenlere kirk darbe vurdurdu. Arkadan Hz. Omer (radiyallahu anh) de halifeliginin baslangicinda kirk sopa vurdurmaya devam etti. Ancak, hilafetinin sonunda (insanlar azip fisk artinca) seksen sopa vurdurdu.
Hz. Osman (radiyallahu anh) ise iki kere hadd uyguladi: Birini kirk digerini seksen yapti. Hz. Osman'dan sonra Hz. Muaviye (radiyallahu anh) haddi seksende sabit kildi."
Ebu Davud, Hudud 37, (4487, 4488).

1614 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Icki haddi icin, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kirk, Hz. Ebu Bekir kirk, Hz. Omer (radiyallahu anhuma) seksen sopa vurdular. Hepsi de sunnettir. (Bu bana daha hos geliyor)."
Muslim, Hudud 38, (1702); Ebu Davud, Hudud 36, (4480, 4481).

1615 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim (israrla) icki icerse dorduncu sefere kadar kamcilayin, sonra (devam ederse) oldurun."
Ebu Davud, Hudud 37, (4482); Tirmizi, Hudud 15, (1444).
Ebu Davud'un, Kabisa Ibnu Zueyb (radiyallahu anh)'den yaptigi bir rivayette soyle denmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a Sarap icmis bir adam getirildi. Hemen celde yapildi, sonra tekrar getirildi, yine celde yapildi, sonra tekrar getirildi, yine celde yapildi, sonra tekrar getirildi yine celde yapildi ve oldurme kaldirildi. Artik, olum cezasi bir ruhsat olarak kaldirilmisti."

1616 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hamr hususunda kesin bir hadd takdir etmedi. Bir adam icmis, sarhos olmustu. Caddede yalpa yaparken kendisine rastladi. Adami hemen tutup Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a getirmek icin harekete gectiler. Adam, Abbas (radiyallahu anh)'in evinin hizasina gelince bosanip kacti ve Abbas'in evine girerek ona iltica etti.Durum Resulullah (aleyhisalatu vessalam)'a anlatilmisti, guldu ve:"Yani o,bunlari (kacma, girme ve iltica) yapti mi?" dedi. Hakkinda her hangi bir emir vermedi."
Ebu Davud, Hudud, 36, (4476).

1617 - Umeyr Ibnu Said en-Nehai (rahimehullah) anlatiyor: "Hz. Ali (radiyallahu anh)'yi dinledim, sunu soylemisti: "Ben hadd vurdugum kimselerden biri olecek olsa, icimde uzuntu duymam, ancak icki sebebiyle hadd vurdugum olurse onun uzuntusunu hissederim. Cunku o olecek olsa (yakinlarina) diyet oderim. Zira Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) ickinin haddi ile ilgili (kesin bir miktari) sunnet kilmadi. Icki haddiyle ilgili miktari biz takdir ettik."
Buhari, Hudud 4; Muslim, Hudud 38 (1707); Ebu Davud, Hudud 36, (4486).

1618 - Ibnu Sihab (rahimehullah)'a:
"- Kole icki icecek olursa ona tatbik edilecek haddin miktari nedir?" diye sorulmustu, soyle cevap verdi:
"- Bana ulastigina gore, ona, hure verilen cezanin yarisini uygulamak gerekir. Hz. Omer, Hz. Osman ve Ibnu Omer (radiyallahu anhum ecmain) ickide, kolelerine, hurlere tatbik ettikleri haddin yarisini tatbi ederlerdi."
Muvatta, Esribe 3, (2, 842).

1619 - Said Ibnu'l-Museyyeb (rahimehullah.) anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh), icki sebebiyle Rebia Ibnu Umeyye'yi Hayber'e surdu. Oradan kacip Herakliyus'a giderek Hiristiyanliga gecti. Hz. Omer (radiyallahu anh) bu hadise uzerine: "Bundan boyle hicbir Muslumani surmeyecegim" dedi.
Nesai, Esribe 47, (8, 319).

1620 - Hz. Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Lakabi Himar olan bir adam vardi. Bu zat zaman zaman Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i guldururdu. Hz. Peygamber bu adami, icki sebebiyle dovdurmustu. Bir gun yine icki sucuyla getirildi. Resulullah emretti, celde uygulandi. Cemaatten birisi: "Allah'im su adama lanet et! Kac sefer icki sebebiyle getirildi, bir turlu islah olmuyor)" diye beddua etti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
" Ona lanet etmeyin. Allah'a yeminle soyluyorum, bu adam hakkinda bildigim bir sey varsa o da Allah ve Resulu'nu (samimiyetle) sevmis olmasidir" buyurdu."
Buhari, Hudud 5.
Ebu Davud'da, Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'den kaydedilen bir rivayette: "Boyle soylemeyin, fakat soyle deyin: "Ey Allahim, ona rahmet et, onun taksiratini affet!" buyurmustur.

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:57
HADDLERDE SEFAAT VE MUSAMAHA HAKKINDA

1621 - Yahya Ibnu Ebi Rasidin Ibnu Omer'den naklettigine gore, Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isitmistir: "Kim sefaat ederek, Allah'in haddlerinden birinin tatbik edilmesine mani olursa Aziz ve Celil olan Allah'a muhalefet etmis olur. Kim bilerek bati1 bir davayi kazanmaya calisirsa ondan vazgecinceye kadar Allah kendisine bugzeder. Kim mu'mine onda olmayan bir kotulugu nisbet ederse, bundan tevbe edinceye kadar cehennemliklerin vucudlarindan cikan irinlerden hasil olan cirkefin icine iskan eder. Kim haksiz bir davaya yardimci olursa, Allaah'in gazabini kazanmis olarak doner."
Ebu Davud, Akdiye 14, (3597, 3598).

1622 - Zubeyr Ibnu'l-Avvam (radiyallahu anh)'in anlattignna gore, hirsizi yakalayip sultana goturmekte olan bir adama rastlar. Zubeyr adami salivermesi icin lehinde sefaatte bulunur. Adam:"Hayir, sultana ulastirincaya kadar onu salmam" der. Zubeyr (radiyallahu anh) su aciklamayi yapar:
"Sefaat, sultana ulasmadan once caizdir. Sultana ulasti mi, ondan sonra sefaat yapan da, sefaati kabul eden de mel'undur."
Muvatta, Hudud 29, (2, 835).

1623 - Saffan Ibnu Umeyye (radiyallahu anh) anlatiyor: "Mescide uyumak uzere ridasini yastik yaparak uzanmisti. Uyurken bir hirsiz gelip ridasini aldi. Ama Saffan (uyanarak) hirsizi yakaladi, dogru Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e goturdu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) derhal elinin kesilmesini emretti. Saffan:
"Ey Allah'in Resulu, ben bunu istememistim, ridam ona sadaka olsun!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Onu bana getirmezden once niye yapmadin?" diyerek, teklif reddetti."
Ebu Davud, Hudud 14, (4394); Nesai, Sarik 4, (8, 6icon_cool.gif; Muvatta, Hudud 28, (2, 834).

1624 - Hz. Aise anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Elinizden geldikce hadd cezalarini Muslumanlardan defedin. (Muteber) bir ozru varsa hemen saliverin. Zira imamin yanlislikla affetmesi yanlislikla ceza vermesinden daha hayirlidir."
Tirmizi, Hudud 2, (1424).
Ebu Davud'da yine Hz. Aise'den gelen bir rivayette: "Hz. Peyganber (aleyhisalatu vessalam): "Itibarli kimsalerin hudud disindaki zellelerinden vazgecin" buyurmustur."
Ebu Davud, Hudud, 4, (4375).

1625 - Ibnu'l-Museyyeb (rahimehullah) anlatiyor: "Eslem kabilesinden Hezzal denen bir adam, bir baskasini Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a zina isnad ederek sikayet etti. Bu hadise:"Namuslu ve hur kadinlara (zina isnadiyla) iftira atan, sonra (bu babta) dort sahit getirmeyen kimselerin her birine de seksen deynek vurun" (Nur 4) ayetinin nuzulundan once idi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) adama: "Ey Hezzal, onu ridan ile ortseydin, senin icin daha hayirli idi" dedi."
Muvatta, Hudud 3, (2, 821); Ebu Davud, Hudud 6, (4377).

1626 - Hani' Ibnu Niyar (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Allah'in haddlerinden bir hadd olmadikca hic kimse on kirbactan fazla dayaga mahkum edilemez"buyurdu."
Buhari, Hudud 42; Muslim, Hudud 40, (1708); Ebu Davud, Hudud 39, (4491); Ibnu Mace, Hudud 32, (2601).

1627 - Hakim Ibnu Hizam (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mescidde kisas infazini, siir okunmasini ve haddlerin tatbik edilmesini yasakladi."
Ebu Davud, Hudud 38, (4490).

1628 - Ebu Umame Ibnu Sehl Ibni Huneyf, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in Ensari bazi sahabelerinden naklen anlatiyor: "Ensar'dan bir adam hastalandi ve coktu, oyleki bir kemik bir deriye dondu. Bir ara Ashab'dan birine ait bir cariye hastanin yanina girmisti. Adam, ona muncezib oldu ve temasta bulundu. Bu sirada, kavminden kendisine gecmis olsun ziyaretine gelenler oldu. Yaptigi isi onlara haber verdi ve:
"Benim icin Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a sorun, ben yanima giren bir cariyeye temasta bulundum" dedi. Durumu Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e anlattilar ve ilaveten:
"Hic kimsede hastaligin bu derece siddetlisini de gormedik. Adami sana getirmeye kalksak kemikleri kirilip dagilacaktir, bir kemik bir deriden baska bir sey degil!" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Yuz tane hurma cubugu alin, (bunlari tek bir sopa halinde baglayip) adama bir kere vurun!" diye emretti."
Ebu Davud, Hudud 34, (4472); Nesai, Kudat 22, (8, 242); Ibnu Mace, Hudud,18, (2574).

1629 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim bir hadd curmu isler de, cezasi dunyada verilirse, Allah'in adaleti kuluna ahirette ikinci sefer ceza vermeye musaade etmez. Kim de bir hadd curmu islemis, Allah da onun gunahini ortmus ve affetmis ise, Allàh'in keremi affettigi.seyden dolayi ona donup ceza vermeye musaade etmez."
Tirmizi, Iman 11, (2628).

1630 - Yine Hz. Ali (radiyallahu anh) arilatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: " Kalem uc kisiden kaldirilmistir: Uyanincaya kadar uyuyandan, ihtilam oluncaya kadar cocuktan, akli erinceye kadar mecnundan."
Ebu Davud, Hudud 16, (4398, 4403); Tirmizi, Hudud 7, (1423); Nesai, Talak 21, (6, 156);
Ebu Davud, diger bir rivayette su ziyadeyi kaydetmistir: ". .yas sebebiyle akli fesada ugrayandan. . ."

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:58
1631 - Amr Ibnu Suayb babasi vasitasiyla dedesinden (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir kadin gelerek:
"Bu cocuga karnim yuva, gogsum icecek, kucagim da kundak olmus iken, babasi beni bosadi ve onu da benden koparip almak istiyor!" diye sikayet etti. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Sen evlenmedikce, cocuga ehaksin!" cevabini verdi."
Ebu Davud, Talak 35, (2276).

1632 - Ebu Hureyre (radiyall hu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bir oglan cocugunu, baba veya annesini secmede muhayyer birakti. Cocuk annesini secti ve onun eliriden tuttu. Annesi de cocugu alip goturdu."
Tirmizi, Ahkam 21, (1357); Ebu Davud, Talak 35, (2277); Nesai, Talak 52, (6, 185, 186); Ibnu Mace, Ahkam 22, (2351). Yukaridaki metin Tirmizi'nin metidir.

1633 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Zeyd Ibnu Harise Mekke'ye gitmisti. (Uhud'da sehid dusen) Hz. Hamza'nin kizina ugradi. Ca'fer (radiyallahu anh): "Kizi yanima ben alacagim, ona ben ehakkim, o benim amcamin kizidir ve ustelik yanimda teyzesi var, teyze anne gibidir" dedi. Hz. Ali (radiyallahu anh) de: "Ona ben ehakkim. O amcamin kizidir. Yanimda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in kizi Fatima var. Fatima ona ehaktir" dedi. Zeyd Ibnu Harise (radiyallahu anh) atilarak:
"Ona ben ehakkim, o erkek kardesimin kizidir, ben onun icin yola ciktim ve yanina geldim" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), kizi Cafer (radiyallahu anh)'in yanina almasina hukmetti ve: "Muhakkak ki, teyze annedir!" buyurdu."
Ebu Davud., Talak 35, (2278-2280);.Buhari, Sulh 6, Megazi 43; Tirmizi, Bir 6.

HASEDLE ILGILI BOLUM

1634 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Su iki kisi disinda hic kimseye gibta etmek caiz degildir: Biri, Allah in kendisine verdigi hikmetle hukmeden ve bunu baskasina da ogreten hikmet sahibi kimse. Digeri de Allah'in kendisine verdigi mali hak yolda sarfeden zengin kimse."
Buhari, Ilm 15, Zekat 5 Ahkam 3, I'tisam 13; Muslim, Salatu'l-Musa irin 268, (816).

1635 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Iki kisiye karsi hased caizdir: Birincisi o kimsedir ki, Allah kendisine Kur'an-i Kerim'i nasib etmistir, o da onu, gece ve gunduz boyu ikame eder. Ikincisi de o kimsedir ki, Allah Teala ona mal vermistir de o da gece ve gunduz (hak yolda) infak eder."
Buhari, Fedailu'l-Kur'an 20, Tevliid 45; Muslim, Musafrin 266 (815); Tirmizi, Bir 24, (1937).

1636 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resululah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hasedden kacinin. Cunku o, atesin odunu -ravi dedi ki: Veya kuru otu- yiyip tukettigi gibi, butun hayirlari yer tuketir."
Ebu Davud, Edeb 52, (4903).

1637 - Hz. Zubeyr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Size umem-i kadime hastaligi sirayet etti: Bu, hased ve bugzdur. Bu kaziyicidir. Bilesiniz; kaziyici derken saci kazir demiyorum. O dini kaziyicidir. Nefsimi kudret elinde tutan Zat-i Zulcelal'e yemin ederim, sizler iman etmedikce cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikce de iman etmis olmazsiniz. Birbirinizi sevmeye yardimci olacak seyi haber vereyim mi: Aranizda selami yayginlastirin."
Tirmizi, Sifatu'1-Kiyame 57, (2512).

HIRS BOLUMU

1638 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ademoglu ihtiyarladikca onda iki sey genclesir: Mala karsi hirs ve hayata karsi hirs".
(Buhari, Rikak 5; Muslim, Zekat 115, (1047); Tirmizi, Zuhd 28. (2340), : Ibnu Mace, Zuhd 27, (4234).

1639 - Ka'b Ibnu Malik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resululullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir suruye salinan iki ac kurdun suruye verdigi zarar, kisinin ma1 ve seref hirsiyla dine verdigi zarardan daha fazla degildir."
Tirmizi, Zuhd, 43, (2377).
Manasi sudur: Kisinin mal ve seref icin gosterdigi hirs veya bu iki seye olan sevgisi dine fesad ve zarar getirir, tipki ac iki kurdun hicbir engelleme olmadan suruye salindigi zaman hasil edecekleri zarar gibi...

1640 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ademoglu icin iki vadi dolusu mal olsaydi, mutlaka bir ucuncuyu isterdi. Ademoglunun ic boslugunu ancak toprak doldurur. Allah tevbe edenleri affeder."
Buhari, Rikak 10; Muslim, Rikak 116, (1048); Tirmizi, Zuhd 27, (2338).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:58
HAYA BOLUMU

1641 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Allah'tan hakkiiyla haya edin!" buyurdular. Biz:
"Ey Allah'in Resulu, elhamdulillah, biz Allah'tan haya ediyoruz" dedik. Aricak O, su aciklamayi yapti.: "Soylemek istedigim bu (sizin anladiginiz haya) degil. Allah'tan hakkiyla haya etmek, basi ve onun tasidiklarini, batni ve onun ihtiva ettiklerini muhafaza etmen, olumu ve toprakta curumeyi hatirlamandir. Kim ahireti dilerse dunya hayatinin zinetini terketmeli, ahireti bu hayata tercih etmelidir. Kim bu soylenenleri yerine getirirse, Allah'tan hakkiyla haya etmis olur. "
Tirmizi, Kiyamet 25, (2460).

1642 - Ebu Saidi'l-Hudri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cadirdaki bakire kizdan daha cok haya sahibi idi. Hoslanmadigi bir sey gormusse biz bunu yuzunden hemen anlar'dik."
Buhari, Edeb 77, Menakib 23; Muslim, Fedailu'n-Nebi 67, (2.320).

1643 - Zeyd Ibnu Talha Ibnu Rukane (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Her bir dinin kendine has bir ahlaki vardir. Islam'in ahlaki hayadir."
Muvatta, Husnu'1-Hulk 9, (2, 905); Ibnu Mace, Zuhd 17, (4181, 4182).

1644 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Edebsizlik ve cirkin soz girdigi seyi cirkinlestirir. Haya ise girdign seyi guzellestirir."
Tirmizi, Bir 47, (1975);Ibnu Mace, Zuhd 17, (4185).

HULK (HUY) BOLUMU

1645 - Hz. Muaz Ibnu Cebel (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana: "Ey Muaz, insanlara karsi iyi ahlakli ol!" dedi."
Muvatta, Husnu'l-Hulk 1.

1646 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Mu'minler arasinda imanca en kamil olani, ahlakca en guzel olanidir. En hayirliniz da ailesine hayirli olandir."
Tirmizi, Rad11, (1162); Ebu Davud, Sunnet 16, (4682).

1647 - Hz. Ebu'd-Derda (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kiyamet gunu, mu'minin mizaninda guzel ahlaktan daha agir basan bir sey yoktur. Allah Teala hazretleri, cirkin dusuk soz ve davranis) sahiplerine bugzeder."
Tirmizi, Birr 62, (2003, 2004); Ebu Davud, Edeb 8, (4799);
Tirmizi'nin bir rivayetinde soyle denniistir: "Guzel ahlak sahibi, ahlaki sayesinde, namaz ve oruc sahibinin dereceisine ulasir."

1648 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bana en sevgili olaniniz, kiyamet gunu de bana mevkice en yakin bulunacak olaniniz, ahlakca en guzel olanlarinizdir. Bana en menfur olaniniz, kiyamet gunu de mevkice benden en uzak bulunacak olaniniz, gevezeler, bosbogazlar ve yuksekten atanlardir." (Cemaatte bulunan bazilari): "Ey Allah'in Resulu! Yuksekten atanlar kimlerdir`?" diye sordular. "Onlar mutekebbir (buyukluk taslayan) kimselerdir!" cevabini verdi."
Tirmizi, Birr '77, (2019).

1649 - Nevvas Ibnu Sem'an (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a iyilik (birr) ve gunah hakkinda sordum. Bana su cevabi verdi: "Iyilik (birr), guzel ahlaktir. Gunah da icini rahatsiz eden ve baskasinin muttali olmasindan korktugun seydir."
Muslim, Birr 15, (2553); Tirmizi, Zuhd 52, (2390).

KORKU BOLUMU

1650 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim korkarsa aksam karanliginda yol alir. Kim aksam karanliginda yol alirsa hedefine varir. Haberiniz olsun Allah in mali pahalidir, haberiniz olsun Allah'in mali cennettir."
Tirmizi, Kiyamet 19, (2452).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:58
1651 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) olmek uzere olan bir gencin yanina girmisti. Hemen sordu:
"Kendini nasil buluyorsun?"
"Ey Allah'in Resulu, Allah'tan umidim var, ancak gunahlarimdan korkuyorum" diye cevap verdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da su aciklamayi yapti: "Bu durumda olan bir kulun kalbinde (umit ve korku)birlesti mi Allah o kulun umid ettigi seyi mutlak verir ve korktugu seyden de onu emin kilar."
Tirmizi, Cenaiz 11, (983); Ibnu Mace, Zuhd 31, (4261).

1652 - Hz. Aise (radiyallahu anh ) diyor ki: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i ciddi bir sekilde, kucuk dili gorunecek derecede guldugunu gormedim. O, sadece tebessum ederdi."
Buhari, Tefsir, Ahkaf 2, Edeb 68; Muslim, Istiska 16, (899); Ebu Davud, Edeb 113, (5098, 5099); Trimizi, Tefsir, Ahkaf, (3254).
Buhari'in bir rivayetinde su ziyade mevcuttur: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir bulut gorecek olsa bu yuzunden bilinirdi. Ben (bir seferinde):
"Ey Allah'in Resulu, halk bir bulut gorecek olsa, yagmur getirebilir umidiyle sevinir, halbuki sen bir bulut gordugunde uzuldugunu yuzunden okuyorum, sebebi nedir?" diye sordum. Bana su cevabi verdi:
"Ey Aise! Bunda bir azab bulunmadigi hususunda bana kim te'minat verebilir? Nitekim gecmiste bir kavm ruzgarla azaba ugratilmistir. O kavim azabigordukleri vakit: "Bu gorduyumuz, bize yagmur getirecek bir buluttur" demislerdi."

1653 - Ebu Zerr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ben sizin gormediginizi gorur, isitmediginizi isitirim. Nitekim sema uguldadi, uguldamak da ona hak oldu. Semada dort parmak sigacak kadar bos bir yer yoktur, her tarafta Allah'a secde icin alnini koymus bir melek vardir. Allah'a yemin olsun, benim bildigimi siz bilse idiniz az guler, cok aglardiniz, yataklarda kadinlarla telezzuz etmezdiniz, yollara, collere dokulur, (belanizi defetmesi icin) Allah'a yalvar yakar olurdunuz."
Ebu Zerr (radiyallahu anh) ilave etti:"Keske sokulen bir agac olsaydim." Tirmizi, Zuhd 9, (2313); Ibnu Mace, Zuhd 19, (4190).

1654 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Mu'min, Allah indindeki ukubeti bilseydi, cennetten umidini keserdi. Eger kafir Allah'in rahmetini bilse idi, cennetten umidini kesmezdi. "
Rezin ilavesidir. Hadis'i Muslim tahric etmistir: Tevbe 23, (2755); Keza, Tirmizi de tahric etmistir: Da'avat 108, (3536).

1655 - Ebu Burde Amir Ibnu Ebi Misa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bana, Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma):
"Biliyor musun babam babana ne demis?" diye sordu. Ben: "Bilmiyorum" dedim. Bunun uzerine:
"Babam, senin babana: "Ey Ebu Musa! Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la olan Islamimiz, onunla olan hicretimiz, onunla olan butun amellerimiz bizim icin sabit ve devamli olsa, ondan sonra isledigimiz amellerin de herbirinden basa bas kurtulsak bu seni memnun eder mi?" dedi. Baban, babama su cevabi verdi:
"Vallahi hayir! Biz ondan sonra cihad yaptik, namaz kildik, oruc tuttuk, cok hayirlar isledik. Bizim elimizde cok insan Musluman oldu. Biz butun bunlarin ecrini umid ediyoruz." Babam tekrar dedi ki:
"Fakat ben, Omer'in ruhu yed-i kudretinde olan Zat-i Zulcelal'e kasem olsun, bunlarin bize sabit kalmasini, O'ndan sonra yaptiklarimizdan da basa bas kurtulmayi isterim."
Ben atilip: "Senin baban, vallahi benim babamdan daha hayirliymis" dedim."
Buhari, Menakibu'l-Ensar 45.

ALEMIN YARATILISI BOLUMU

1656 - Imran Ibnu Husayn (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Mescidde, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in huzuruna girmistim. (O sirada) Beni Temim kabilesinden bir grup insan geldi. Onlara:
"Ey Beni Temim, size mujde olsun!" diyerek soze baslamisti. Onlar hemen:
"Bize mujde verdin. Oyle ise (beytu'l-malden) iki kere bagis yap!" diye talepde bulundular. Onlarin bu cevabi karsisinda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yuzunden rengi atti. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in huzuruna (Hayber'in fethi sirasinda) Yemen halkindan bir grup (Es'ari) girmisti. Onlara:
"Ey Yemenliler! Beni Temim'in kabul etmedigi mujdeyi siz bari kabul edin!" dedi. Onlar:
"Kabul ettik ey Allah'in Resulu!" dediler ve arkadan ilave ettiler:
"Biz dinimizi ogrenmeye ve bu (yaratilis) isinin basi ne idi, onu senden sormaya geldik!" dediler. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam), mahlukatin ve Ars'in baslangicini anlatmaya basladi:
"Bidayette Allah vardi, O'ndan once baska bir sey yoktu. O'nun Ars'i suyun uzerinde bulunuyordu. Sonra gokleri ve yeri yaratti. Sonra zikr (denen kader defterinde ebede kadar cereyan edecek) her seyi yazdi."
Buhari, Megazi, 67, 74, Bed'u'l-Halk 1, Tevhid 22; Tirmizi, Menakib, 3946.

1657 - Ebu Rezin el-Ukeyli (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu, dedim, mahlukatini yaratmazdan once Rabbimiz nerede idi?" Bana su cevabi verdi:
"el-Ama'da idi. Ne altinda hava, ne de ustunde hava vardi. Arsini su uzerinde yaratti."Ahmed Ibnu Hanbel dedi ki: "Yezid sunu soyledi: el-Ama, yani "Allah'la birlikte baska bir sey yoktu" demektir."
Tirmizi, Tefsir, Hud (3108).

1658 - Tarik Ibnu Sihab (radiyallahu anh) anlatiyor: "Omer Ibnu'l-Hattab dedi ki: "(Birgun) Resulullah (aleyhissalatu vesselam) aramizdan dogrularak mahlukatin ilk yaratilisindan baslayarak (gecmis olan gelecek olan butun safalari) cennet ehlinin cennete, cehennem ehlinin cehennemegirmesine kadar anlatti. Bunu bir kismi ogrendi, bir kismi unuttu."
Buhari, Bed'ul-Halk 1.

1659 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh.) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri akli yarattigi zaman ona: "Gel!" dedi, o da geldi. Sonra "Geri don!" diye emretti. O da geri dondu. Bunun uzerine akla sunu soyledi: "Ben, kendime senden daha sevgili olan baska bir sey yaratmadim. Seni, nezdimde mahlukatin en sevgilisi olana bindirecegim."
Rezin ilavesi.

1660 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana: "Allah'in meleklerinden olan Ars'in tasiyicilarindan bir melek hakkinda rivayette bulunmam icin bana izin verildi" dedi ve ilave etti: "Onun kulak yumusagi. ile ensesi arasindaki uzaklik yedi yuz senelik mesafedir"
Ebu Davud, Sunnet 19, (4727).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:59
1661 - Hz.Abbas Ibnu Abdilmuttalib (radiyallahu anh) anlatiyor: "Batha nam mevkide, aralarinda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in da bulundugu bir grup insanla oturuyordum. Derken bir bulut gecti. Herkes ona bakti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Bunun ismi nedir bileniniz var mi?" diye sordu.
"Evet bu buluttur!" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Buna muzn de denir" dedi. Oradakiler:
"Evet muzn de denir" dediler. Bunun uzerine Resulullah(aleyhissalatu vesselam) :
"Anan da denir" buyurdu. Ashab da:
"Evet anan da denir" dediler. Sonra Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Biliyor musunuz, sema ile arz arasindaki uzaklik ne kadardir?" diye sordu.
"Hayir, vallahi bilmiyoruz!" diye cevapladilar.
"Oyleyse bilin, ikisi arasindaki uzaklik ya yetmis bir, ya yetmis iki veya yetmis uc senedir. Onun ustundeki sema(nin uzakligi da) boyledir."
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yedi semayi sayarak her biri arasinda bu sekilde uzaklik bulundugunu soyledi. Sonra ilave etti:
"Yedinci semanin otesinde bir deniz var. Bunun ust sathi ile dibi arasinda iki sema arasindaki mesafe kadar mesafe var. Bunun da gerisinde sekiz adet yabani keci (suretinde melek) var. Bunlarin sinnaklariile dizleri arasinda iki sema arasindaki mesafe gibi uzaklik var, sonra bunlarin sirtlarinin gerisiride Ars var, Ars'in da alt kismi ile ust kismi arasinda iki sema arasindaki uzaklik kadar mesafe var. Allah, butun bunlarin fevkindedir."
Tirmizi, Tefsir, Hakka, (3317); Ebu Davud, Sunnet 19, (4723); Ibnu Mave, Mukaddime 13, (193).
Bir rivayette su aciklama yer alir: "Bu hadisi Camiu'1-Usul sahibi, Kutub-i Sitte'ye dahil kitaplardan hicbirine nisbet etmemistir."
Katade ve Abdullah'dan yapilan bir rivayet soyle: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ashalbiyla birlikte otururken bir kisim bulutlar gecmisti:
"Bunun ne oldugunu biliyor musunuz? Bu, el-anan (denen buluttur), bu arzimizin sakasidir.Allah Teala bunu kendisine hic ibadet etmeyen bir kavme gondererek (su ihtiyaclarini gorur)" dedi. Bir muddet sonra devamla:
"Bu sema nedir biliyor musunuz? Durulmus bir dalga, korunmus bir tavandir. Bunun ustunde diger bir sema vardir" dedi ve boylece ust uste yedi semanin oldugunu soyledi. Sonra konusmasina devamla:
"Ikisi arasinda ne (kadar uzaklik) var biliyor musuziuz?" diye sorduktan sonra "Bes yuz yil!" dedi. Sonra tekrar:
"Bunun gerisinde ne oldugunu biliyor musunuz? Bunun gerisinde su var. Suyun gerisinde Ars var. Allah, Ars'in fevkindedir. Ademoglunun ef'alinden hicbiri O'na gizli kalmaz" buyurdu. Sonra tekrar:
"Bu arz nedir, biliyor musunuz? Bunun altinda bir diger arz var, ikisi arasinda bes yuz yil var. Boylece yedi arzin varligini birer birer saydi" hadisi zikretti."

1662 - Abdullah Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh)'dan yapilan rivayette, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)soyle buyurmustur: "Allah yedi semayi yaratti. Her birinin kalinligi bes yuz yil yurume mesafesidir. "
Derim ki: "Tirmizi'nin Cami'inde yer alan Katade hadisi, bazi takdim ve te'hirler, ziyade ve noksanlarla Hasan Basri an Ebi Hureyre tarikinden merfu olarak gelmistir.
Allahu a'lem.

1663 - Cubeyr Ibnu Mut'im (radiyallahu anh) anlatiyor. "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir bedevi gelerek:
"Ey Allah'in Resulu, (kurakliktan) insanlar mesakkate dustuler. Aile efradi zayiata ugradi. Hayvanlarimiz da helak oldular. Bizim icin Allah'a dua et, su gondersin. Zira biz Allah'a karsi senin sefaatini, sana karsi da Allah'in sefaatini taleb ediyoruz!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) adama su mukabelede bulundu:
"Yazik sana, soyledigin seyin idrakinde misin ? Subhanallah!"
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) subhanallahlari o kadar tekrar etti ki bunun tesiri Ashab'in yuzunden okunmaya basladi. Sonra Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sozune soyle devam etti:
"Yazik sana, mahlukatindan hic kimseye karsi Allah sefaatci kilinmaz. Allah'in sani boyle bir sey yapmaktan cok yucedir. Bak hele! Sen Allah'in (azametinin) ne oldugunu biliyor musun? O'nun Ars'i, semavatinin' soyle uzerindedir.-Parmaklariyla isaret ederek- tipki uzerinde bir kubbe gibi. Ars Zat-i Zulcelal sebebiyle inleyip ses cikarir, tipki suvarisi sebebiyle atin ses cikarmasi gibi. "
Ebu Davud, Sunnet 19, (4726).

1664 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun elimden tuttu ve su aciklamayi yapti:
"Allah topragi cumartesi gunu yaratti. Ondaki daglari pazar gunu yaratti; agaclari pazartesi gunu yaratti. Mekruhlari sali gunu yaratti. Nuru carsamba gunu yaratti ve onda hayvanlari persembe gunu yaydi. Hz.Adem (aleyhisselam)'i cuma gunu ikindi vaktinden sonra, ikindi ile gece arasindaki gunduz vaktinin en son saatinde en son mahluk olarak yaratti."
Muslim, Sifatu'1-Kiyame 27, (2789).

1665 - Hz. Ebu Zerr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Gunes batarken Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte mescidde idim. Bana:
"Ey Ebu Zerr, biliyor musun bu Gunes nereye gidiyor?" diye sordu. Ben:
"Allah ve Resulu daha iyi bilirler!" dedim.
"Ars'in altina secde yapmaya gider, bu maksadla izin ister, kendisine izin verilir. Secde edip kabul edilmeyecegi, izin isteyip, izin verilmeyecegi zamanin (kiyametin) gelmesi yakindir. O vakit kendisine: "Geldigin yere don!" denir. Boylece battigi yerden dogar. Bu durumu Cenab-i Hakk'in su sozu haber vermektedir. (Mealen): "Gunes, duracagi zamana dogru yuruyup gitmektedir. Bu aziz ve alim olan Allah'in takdiridir"(Yasin 3icon_cool.gif.
Buhari, Tefsir Ya-sin 1, Bed'u'1-Halk 4, Tevhid 22, 23; Muslim, Iman 250, (159); Tirmizi, Tefsir, Ya-sin, (4225).

1666 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki.: "Gunes ve Ay kiyamet gunu sarilirlar."
Buhari, Bed'ul-Halk 4.

1667 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Yahudiler, gok gurultusunun ne oldugunu Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'den sordular:
"Bulutlara muvekkel olan melektir. Beraberinde atesten kamcilar var. Bununla bulutlari Allah'in diledigi yere sevkeder"diye cevap verdi.
Onlar tekrar sordular: "Ya su isitilen ses, o nedir?"
"Bu, bulutlarin istenen yere gitmeleri icin onlara yapilan bir sevkdir" dedi. Yahudiler:
"Dogru soyledin. Simdi de Israil'in Yakub (aleyhisselam)kendisine haram kildigi sey nedir onu soyle?" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) :
"Hz. Yakub (irku'n-nesa denen) uyluk mafsalindan baslayip dize, topuga kadar inen. bir agridan muzdarib idi. Deve eti ve sutu disinda kendine uygun gelen (ne yiyecek, ne icecek) munasip bir sey yoktu. Bu sebeple o da bunlari haram etti" dedi. Yahudiler: "Dogru soyledin" dediler."
Tirmizi, Tefsir Ra,d, (3116).

1668 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Cehennem, Rabbine sikayet ederek dedi ki: "Ey Rabbim, bir kismim diger kismimi yiyor. " Bunun uzerine ona iki nefes, izin verdi: Bir nefes, kista, bir nefes de yazda. Iste bu (yaz nefesi), en siddetli sekilde hissettiginiz hararettir. Oburu de (kista) en siddetli buldugunuz soguktur."
Buhari, Bed'ul-Halk 10; Muslim, Mesacid 185, (617); Tirmizi, Sifatu Cehennem 9, (2595); Ibnu Mace, Zuhd 38, (4319); Muvatta, Yukutu's-Salat 27, (1,15).

1669 - Katade (rahimehullah) anlatiyor: "Bu yildizlar uc maksatla yaratildi:
1- Allah onlari semaya zinet (ve sus) kildi.
2- Seytanlara atilacak tas kildi.
3- Geceleri istikamet tayin etmede isaretler kildi. Kim yildizlar hakkinda bunlar disinda bir te'vil ileri surerse (kendi ilave ettigi) hissesinde hataya duser, nasibini kaybeder, manasiz bir yukun altina girer ve hakkinda bilgisi olmayan, peygamberler ve meleklerin bile bilmekte aciz kaldiklari bir seye burnunu sokmus olur. Allah'a yeminle soyluyorum: Allah hic kimsenin ne hayatini, ne rizkini, ne de olumunu herhangi bir yildizla irtibatli kilmamistir. (Aksini iddia edenler) Allah hakkinda yalan soyleyerek iftira ediyorlar..."
Rezin ilavesidir. Ancak, (hakkinda bilgisi olmayan) ibaresine kadar olan kismi, Buhari, Bed'ul-Halk'da (3. bab) senetsiz olarak kaydetmistir.

1670 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim, sunu soyledi: "Allah Teala hazret1eri, Adem'i, yeryuzunun butun (cuzler)inden almis oldugu bir avuc topraktan yaratti. Adem'in ogullari da arzin kisimlarina gore vucuda geldi. Bir kismi beyazdir, bir kismi kizildir, bir kismi siyahdir. Bunlar arasinda orta (renkliler) de var. Ayrica bir kismi uysaldir, bir kismi hasindir, bir kismi habis (kotu kalbli), bir kismi iyi kalblidir."
Ebu Davud, Sunnet 17, Tirmizi, Tefsir, Bakara, (2948).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:59
1671 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah Teala, Hz. Adem (aleyhisselam)'i yarattigi ve ruh ufledigi zaman, Adem hapsirdi ve elhamdulillah diyerek, izni ile Teala'ya hamdetti. Rabbi de ona:
"Ey Adem, yerhamukallah (Allah sana rahmet etsin), (mukarreb) meleklerden su oturan gruba git ve "Esselamu aleykum" de!" dedi. (Hz. Adem oyle yapti. Hitab ettigi melekler):
"Ve aleyke's-selamu ve rahmetullahi ve berekatuhu!" diye karsilik verdiler. Sonra Adem (aleyhisselam) Rabbine dondu. Rabbi ona:
"Bu cumle senin ve evladlarinin aralarindaki selamlasmadir" dedi.
Allah Teala hazretleri, elleri kapali oldugu halde Adem'e: "Diledigini sec!" dedi. Hz. Adem:
"Rabbimin sag elini sectim! Rabbimin iki eli de sagdir, mubarektir" dedi. Sonra Allahu Teala hazretleri sag elini acti. Icinde Hz. Adem ve onun zurriyeti(nin emsalleri) vardi. Hz. Adem (aleyhisselam):
"Ey Rabbim, bunlar nedir?" dedi. Rabb Teala: "Bunlar senin zurriyetindir" dedi. Her insanin iki gozunun arasinda omru yaziliydi. Aralarinda biri hepsinden daha parlak, daha nurlu idi. Hz. Adem:
"Ey Rabbim ! Bu kimdir?" dedi. Rabb Telala hazretleri:
"Bu senin oglun Davud'dur. Ben ona kirk yillik omur takdir ettim" dedi. Adem aleyhisselam:
"Ey Rabbim onun omrunu uzat!" talebinde bulundu. Rabb Teala:
"Bu ona takdir edilmis olandir!" deyince, Adem:
"Ey Rabbim, ben ona kendi omrumden altmis senesini verdim"diye israr etti. Bunun uzerine Rabb Teala:
"Sen ve bu (talebin berabersiniz)." buyurdu.
Sonra Adem cennete yerlestirildi. Allah'in diledigi kadar orada kaldi. Sonra cennetten (arza) indirildi. Adem burada kendi ecelini yil be-yil sayip hesapliyordu. Derken olum melegi geldi. Hz. Adem (aleyhisselam) ona:
"Acele ettin, erken geldin. Bana bin yil omur takdir edilmisti!" dedi.
Melek: "Iyi ama sen oglun Davud a altmis senesini verdin" dedi. Ne var ki O bunu inkar etti, zurriyeti de inkar etti; o unuttu, zurriyeti de unuttu. "
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ilave etti: "O gunderi itibaren yazma ve sahidlik emredildi."
Tirmizi, Tefsir, Muavvizateyn (3365). Bu hadis A'raf suresinin tefsirinde gecti. Orada son cumle yoktur.

1672 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Melekler nurdan yaratildilar, cinler dumanli bir alevden yaratildilar. Adem de size vasfi yapilandan yaratildi. "
Muslim, Zuhd 60, (2996).

1673 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hayir, Allah'a kasem olsun Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Hz. Isa'nin kizil cehreli oldugunu soylemedi. Ancak sunu soyledi: "Ben bir keresinde uyumustum. Ruyamda Beytullah'i tavafediyordum. O sirada duz sacli, kumral benizli, basindan su akar vaziyette iki kisiye dayanip ortalarinda gitmekte olan birisini gordum.
"Bu kim?" dedim.
"Meryem'in oglu!" dediler.
Bunun uzerine daha yakindan gormek icin ilerledim. Kizil, iri, kivircik sacli, sag gozu kor, gozu uzum gibi pertlek bir adam daha vardi.
"Bu kim?" dedim.
"Bu, Deccal !" dediler.
Insanlardan en cok ona benzeyeni Ibnu Katan'di."
Zuhri der ki: "Ibnu Katan, cahiliye devrinde vefat eden Huzaali bir kimseydi."
Buhari, Tabi 33, 11, Enbiya, 42, Libas 68, Fiten 26, Muslim, Imam 275,(169); Muvatta, Sifatu'n-Nebi 2, (2, 920).

1674 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bana gecmis peygamberler (aleyhimusselam) arzedildiler. Hz. Musa zayifca bir erkekti. Sanki Senue kabilesinden (uzun boylu) birine benziyordu. Hz. Isa (aleyhisselam)'yi da gordum, gorduklerim icinde ona en cok benzeyen Urve Ibnu Mes'ud idi. Hz. Ibrahim (aleyhisselam)'i de gordum, gorduklerim arasinda ona en cok benzeyen, arkadasinizdi -yani kendisini kastediyor- Hz. Cebrail (aleyhisselam)'i de gordum. Gorduklerimden ona en ziyade benzeyen Dihye Ibnu Halife idi."
Muslim, Imam 271, (167); Menakib 27, (3651).

1675 - Semure Ibnu Cundub (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Sam, Araplarin babasidir.Yafes, Rumlarin babasidir. Ham Habesilerin babasidir."
Tirmizi, Tefsir, Saffat, (3229), Menakib, (3927).

1676 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Zekeriyya (aleyhisselam) marangoz idi."
Muslim, Fedail 169, (2379).

HILAFET VE EMIRLIGIN AHKAMI IMAMLAR KUREYS'TENDIR

1677 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Insanlar hayirda da serde de Kureys'e tabidir."
Muslim, Imaret 3, (1819).

1678 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Insanlar bu iste Kureys'e tabidirler. Muslumanlari Musluman olanlarina, kafirleri kafir olanlarina tabidirler. Insanlar madenler gibidir. Cahiliyede hayirli olanlar fikhi ogrenirlerse Islam'da da hayirlidirlar. Bu ise en cok nefret edenleri insanlarin en hayirlisi bulacaksin. Onlar (rizalari hilafina) icine dusmedikce buna talib olmazlar."
Buhari, Menakib 1; Muslim, Imaret 2, (1818).

1679 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bu is (emirlik) insanlardan iki kisi baki kaldikca Kureys'te olmaya devam edecektir."
Buhari, Menakib 2, Ahkam 2, Enbiya 1; Muslim, Imaret 4, (1820).

1680 - Sefine (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Hilafet, ummetim arasinda otuz yil surecektir. Bundan sonra saltanat gelecektir." Said Ibnu Cumhan dedi ki:
"Sonra ilave etti: "Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'in hilafetine Hz. Omer'in hilafetini, Hz.Osman'in hilafetine Hz. Ali'nin hilafetini (radiyallahu anhum ecmain) ekle (parmaklarinla say) bak!" dedi. Bunlari (sayinca hakikaten) otuz yil bulduk."
Sefine'ye: "Emeviler, hilafetin kendilerinde (devam ettigini) zannederler"denmisti, su cevabi verdi: "Beni'z-Zerka yalan soyluyor. Onlar krallardir, hem de en kotu krallar."
Ebu Davud, Sunnet 9 (4648, 4647); Tirmizi,Fiten 48, (2227).

KaRdeLeN
10 January 2009, 20:59
1681 - Hz. Cabir Ibnu Semure (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Bu din, hepsi Kureys'ten gelecek olan on iki halifeye kadar aziz ve guclu olacaktir. "
Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a soruldu: "Sonra ne olacak?"
"Sonra herc (fitne ve kargasa) gelecek!" diye cevap verdi."
Buhari, Ahkam 51; Muslim, Imaret 5-9 (1821); Tirmizi, Fiten 46, (2224). Bu uc kitap, hadisin "Kureys'ten" kelimesine kadar kismini: "Ebu Davud da Medhi 1, (4279), 4280) tamamini tahric etmistir.

IMAMLIGI VE EMIRLIGI SAHIH OLANLAR

1682 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Iki halifeye birden biat edildi mi, onlardan ikincisini olduruverin."
Muslim, Imaret 61, (1852).

1683 - Arface Ibnu Sureyh (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Siz bir kisinin etrafinda birlik halinde iken, bir baskasi gelip, kuvvetinizi kirmak veya cemaatinizi bolmek isterse, onu olduruverin. "
Muslim, Imaret 60, ( 1852).

1684 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Beni Israil'i peygamberler (aleyhimusselam) idare ediyorlardi. Bir peygamber olunce onun yerine ikinci bir peygamber geciyordu. Ancak, benden sonra peygamber yok. Ama ardimdan halifeler gelecek ve cok olacaklar. "
Orada bulunanlar: "(Onlar hakkinda) bize ne emredersiniz?" diye sordular.
"Onceki biatiniza sadakat gosterin. Onlara haklarini veriin. . Onlar uzerindeki haklarinizi (eda etmedikleri taktirde, kendilerinden degil) Allah'tan isteyin.Zira Allah teala, idareleri altindakilerin hukukunu onlardan soracaktir" buyurdu."
Buhari, Enbiya 50;Muslim, Imaret 44, (1842).

1685 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Ibnu Ummi Mektum'u, iki defa kendi yerine Medine'de halef birakti."
Ebu Davud, Harac 3, (2931).

1686 - Ebu Bekre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'tan isitmis oldugum bir kelimenin Cemel Vak'asi sirasinda Allah'in izni ile faydasini gorduim. Soyle ki bir ara, neredeyse ashab-i Cemel'e katilarak onlarin yaninda yer alip savasmaya karar vermistim. Hemen, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in, "Iranlilarin basina Kisrac'nin kizi kralice oldu" diye haber geldigi zaman (soylemis oldugu sozu hatirladim ve onlara katilmaktan vazgectim. O zaman Efendimiz[Only Registered Users Can See Links] "Islerini kadina tevdi eden bir kavm felah bulmayacaktir" demis idi".
Buhari, Fiten 17, Megazi 82; Tirmizi, Fiten 75, (2263); Nesai, Kudat 8 (8, 227).
Tirmizi'de su ziyade gelmistir: "Hz. Aise Basra'ya geldigi zaman bunu hatirladim. Bu soz sayesinde Allah beni muhafaza etti".

IMAM VE EMIRIN VAZIFELERI

1687 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hepiniz cobansiniz ve hepiniz surunuzden mes'ulsunuz. Imam cobandir ve surusunden mes'uldur. Erkek ailesinin cobanidir ve surusunden mes'uldur. Kadin, kocasinin evinde cobandir, o da surusunden mes'uldur. Hizmetci, efendisinin malindan sorumludur ve surusunden mes'uldur."
Ibnu Omer der ki: "Bunlari Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'tan isitmistim. Zannediyorum ki soyle de demisti:"Kisi babasinin malinda cobandir, o da surusunden mes'uldur."
Buhari, Ahkam 1, Cum'a 11, Istikraz 20, Itk 17,19, Vesaya 9, Nikah 81, 90; Muslim, Imaret 20, (1829); Tirmizi, Cihad 27,1705; Ebu Davud, Imaret 1, (2928).

1688 - Ibnu Meryem el-Ezdi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Muaviye (radiyallahu anh)'nin yanina girmistim. Bana:
"Ey Ebu fulan, seni hangi ruzgar atti?" diyerek (ziyaretimden memnuniyeti izhar etti). Ben de: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'tan isitmis oldugum su hadisi, (size hatirlatmayi dusundum)" dedim: "Allah kime Muslumanlarin islerinden birseyler tevdi eder, o da onlarin ihtiyaclarina, isteklerine, darliklarina perde olur (giderirse), kiyamet gununde Allah da onun ihtiyac, istek ve darliklarina perde olur (giderir)."
Ravi der ki: "Bunun uzerine Hz. Muaviye (radiyallahu anh) insanlarin ihtiyaclariyla ilgilenmek uzere bir adam tayin etti."
Tirmizi, Ahkam 6, (1332,1333); Ebu Davud, Harac 13, (2948).

1689 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Adil olanlar, kiyamet gunu, Allah'in yaninda, nurdan minberler uzerine Rahman'in sag cihetinde olmak uzere yerlerini alirlar. -Allah'in her iki eli de sagdir Onlar hukumlerinde, aileleri ile velayeti altinda bulunanlar hakkinda hep adaleti gozetenlerdir."
Muslim, Imaret 18, (1827); Nesai, Adab 1, (8, 221).

1690 - Hasan el-Basri, Ma'kil Ibnu Yesar (radiyallahu anh)'dan naklediyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i isittim, demisti ki: "Allah bir kimseyi baskalari uzerine coban yapmis, o da idaresi altindakilere hile yapmis olarak olmus ise, Allah ona cennetini kesinlikle haram eder."
Buhari, Ahkam 8, Muslim, Iman 227, (142); Imaret 21, (142).
Muslim'in Hasan Basri'den kaydettigi diger bir rivayet soyledir:
"Aiz Ibnu Amr (radiyallahu anh), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in Ashab-i Guzin'inden biri idi. Ubeydillah Ibnu Ziyad'in yanina girdi ve hemen ona: "Ey ogulcugum, ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in: "Cobanlarin en kotusu hutame denen merhametsiz deve surucusudur, sakin onlardan olma"dedigini isittim" dedi. Ubeydullah: "Otur, sen muhakkak ki Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabinin kepegindensin" deyince: "Onlarin kepegi var miydi? Kepek onlardan sonra ve onlarin disindakiler arasinda zuhur etti" diye cevap verdi."

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:00
1691 - Adiyy Ibnu Amire el-Kindi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Bir ise me'mur tayin ettigimiz kimse, bizden bir igne veya ondan daha kucuk bir seyi gizlemis olsa, bu bir hiyanettir (gulul), kiyamet gunu onu getirecektir. "
Bunun uzerine, Ensar'dan bir zat kalkarak: "Ey Allah'in Resulu! Vazifeyi benden geri al!" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Sana ne oldu?" diye sordu: "Senin (az once sunu sunu) soyledigini isittim ya!" deyince Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Ben onu su anda tekrar ediyorum: "Kimi memur tayin edersek az veya cok ne varsa bize getirsin. Ondan kendisine ne verilirse alir, ne yasaklanirsa onu terkeder."
Muslim, Imaret 30, (1833).

1692 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Kiyamet gunu, insanlarin Allah'a en sevgi1i ve mekan olarak en yakin olani, adil imamdir. Kiyamet gunu, insanlarin Allah'a en menfuru O'ndan mekan olarak en uzak olani da zalim sultandir."
Tirmizi, Ahkam 4, (1329).

EMIR OLMANIN KOTULUGUGU

1693 - Mikdam Ibnu Ma'dikerib (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) omuzuma vurdu ve:
"Ey Kudeym (Mikdamcik)! Emir, katip, arif olmadan olursen kurtulusa erdin demektir!" dedi."
Ebu Davud, Harac 5, (2933).

1694 - Ebu Zerr (radiyallahu anh) anlatiyor:
"Ey Allah'in Resulu! dedim, beni memur ta'yin etmez misin?"
Bu sozum uzerine, elini omuzuma vurdu ve sonra da: "Ey Ebu Zerr, sen zayifsin, memurluk ise bir emanettir. (Hakkini veremedigin taktirde) kiyamet gunu rusvaylik ve pismanliktir. Ancak kim onu hakederek alir ve onun sebebiyle uzerine dusen vazifeleri eksiksiz eda ederse o haric" buyurdu."
Muslim" Imaret 17, (1826); Ebu Davud, Vesaya 4, (2868); Nesai, Vesaya 10, (6, 255).
Ebu Davud'un diger bir rivayetinde soyle gelmistir: "Ey Ebu Zerr, ben seni zayif goruyorum. Ben kendim icin istedigimi senin icin de isterim. Sakin iki kisi uzerine amir olma, yetim malina da velilik yapma."
Yine Ebu Davud'un bir diger rivayeti (Harac 5, (2934) soyle: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Ariflik haktir, halka ariflik gereklidir, ancak arifler atestedir. "

1695 - Abdurrahman Ibnu Semure (radiyallahu anh) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Ey Abdurrahman! Emirlik isteme. Eger senin talebin uzerine sana emirlik verilirse, istedigin seyin sorumlulugu sana yuklenir. Eger sen talibi olmadan sana emirlik verilirse, o iste yardim gorursun. Bir is icin yemin eder, sonra da aksini yapmakta hayir gorursen, daha hayirli gordugun ne ise onu yap, ettigin yemin icin de kefarette bulun."
Buhari, Ahkam 5, 6, Eyman 1; Muslim, Imaret 19, (1652); Ebu Davud, Harac 2, (2929); Tirmizi, Nuzur 5, (1529); Nesai, Adabu'l-Kudat 5, (8, 225).

1696 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Yanimda amcamin evlatlarindan iki kisi daha oldugu halde Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in huzuruna girdim. Yanimdakilerden biri:
"Ey Allah'in Resulu! Allah'in sana tevdi ettign islerden bazilari uzerine bizi emir tayin et" dedi. Digeri de ayni talepde bulundu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in onlara cevabi su oldu:
"Biz, -Allah'a kasem olsun- bu ise, onu taleb eden veya ona hirs gosteren hic kimseyi tayin etmeyiz!"
Buhari, Ahkam 7,12, Icare 8, Istitabe 2; Muslim, Imaret 7, (1733); Ebu Davud, Harac 2, (2930); Nesai, Adabu'1-Kudat 4, (8, 224).

IMAM VE EMIRE ITAATIN VACIB OLUSU

1697 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Dinleyin ve itaat edin! Hatta, ustunuze, basi kuru uzum danesi gibi siyah Habesli bir kole bile tayin edilmis olsa, aranizdaKitabullah'i tatbik ettikce. . . (itaatten ayrilmayin)."
Buhari, Ahkam 4, Ezan 54, 56.

1698 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Kim bana itaat etmisse mutlaka Allah'a itaat etmistir. Kim de banas isyan etmis ise, mutlaka Allah'a isyan etmistir. Kim emire itaat ederse mutlaka bana itaat etmis olur. Kim de emire isyan ederse mutlaka bana isyan etmis olur.
Buhari, Ahkam 1, Cihad 109; Muslim, Imaret 33, (1853); Nesai, Bey'at 27, (7,154).

1699 - Hz. Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Musluman kisiye, hosuna giden veya gitmeyen her hususta itaat etmesi gerekir. Ancak, masiyet (Allah'a isyan) emredilmisse o haric, eger masiyet emredilmisse, dinlemek de yok, itaat de yok."
Buhari, Ahkam 4, Cihad 108; Muslim, Imaret 38, (1839); Tirmizi, Cihad 29, (1708); Ebu Davud, Cihad 86, (2626); Nesai, Bey'at 34, (7,160).

1700 - Hz. Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Size emirlerinizin en hayirlilari kimlerdir, en serirleri kimlerdir haber vereyim mi? Onlarin en hayirlilari sizlerin sevgisine mazhar olanlar, sizleri sevenlerdir; lehlerinde hayirla dua edersiniz, onlar da size hayir dua ederler. Umeranizin serirleri de sizin bugzettiklerinizdir, onlar da size bugzederler, siz onlara lanet edersiniz, onlar da size lanet ederler"
Tirmzi, Fiten 77, (2265).

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:00
1701 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Kim itaatten disari cikar ve cemaatten ayrilir ve bu halde olurse, cahiliye olumu ile Olur."
Buhari, Ahkam 4; Muslim, Imaret 53, (1848); Nesai, Tahrim 28, (7,123); Ibnu Mace, Fiten 7, (3948).
Ebu Hureyre'nin bir rivayetinde soyle gelmistir: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Kim itaatten cikar, cematten ayrilir (ve bu halde olurse) cahiliye olumu ile olmus olur. Kim de korukorune cekilmis (ummiyye) bir bayrak altinda savasir, asabiyet (irkcilik) icin gadablanir veya asabiyete cagirir veya asabiyete yardim eder, bu esnada da oldurulurse bu olum de cahiliye olumudur. Kim ummetimin uzerine gelip iyi olana da, kotu olana da ayirim yapmadan vurur, mu'min olanlarina hurmet tanimaz, ahid sahibine verdigi sozu de yerine getirmezse o benden degildir, ben de ondan degilim. "
Muslim, Imaret 53, (1848); Nesai, Tahrim 28, (7,123); Ibnu Mace, Fiten 7, (3948).

1702 - Ebu Bekre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim Allah'in yeryuzundeki sultanini alcaltirsa, Allah da onu alcaltir. "
Tirmizi, Fiten 47, (2225).

IMAMLARIN VE EMIRLERIN YARDIMClLARI

1703 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Allah bir emir icin hayir diledi mi ona dogru sozlu bir vezir nasib eder. Bu, ona unutunca hatirlatir, hatirladigi zaman da yardim eder. Allah emire hayir dilemezse, kotu bir vezir musallat eder. Bu vezir, ona unuttugunu hatirlatmaz, hatirlayinca da yardimci olmaz."
Ebu Davud 'Harac 4, (2932); Nesai, Bey'at 33, (7,159).

1704 - Ebu Said ve Ebu Hureyre (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Allah bir peygamber gonderdigi veya onun yerine bir halife getirdigi zaman mutlaka onun iki tane de yakini olmustur: Biri ma'rufu emretmis ve ona tesvik etmis, digeri de serri emretmis ve serre tesvik etmistir. Ma'sum (yani kotulukten korunmus) olan, Allah'inkorudugu kimsedir."
Buhari, Ahkam 42; Nesai, Bey'at 32, (7,158).

1705 - Ka'b Ibnu Ucre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana sunu soyledi:
"Ey Ka'b Ibnu Ucre, seni, benden sonra gelecek umeraya karsi Allah'a sigindiririm. Kim onlarin kapilarina gider ve onlari, yalanlarinda tasdik eder, zulumlerinde onlara yardimci olursa, o benden degildir, ben de ondan degilim; ahirette havz-i kevserin basinda yanima da gelemez. Kim onlarin kapisina gitmez, yalanlarinda onlari tasdik etmez, zulumlerinde yardimci olmazsa o bendendir, ben de ondanim; o kimse, havzin basinda yanima gelecektir. Ey Ka'b Ibnu Ucre! Namaz burhandir. Oruc saglam bir kalkandir. Sadaka hatalari sondurur, tipki suyun atesi sondurdugu gibi. Ey Ka'b Ibnu Ucre ! Haramla biten bir ete mutlaka ates gerekir. "
Tirmizi, Salat 433. (614); Nesai, Bey'at 35, 36, (7,160).

1706 - Cubeyr Ibnu Nufeyr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Kesir Ibnu Murre, Amr Ibnu 'l-Esved ve el-Mikdam (radiyallahu anhum) dediler ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Emir, halka karsi suizanna duserse halki ifsad eder."
Ebu Davud, Edeb 44, (4989).

HULEFA-I RASIDIN VE ONLARIN SECIMLERI

1707 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Ali (radiyallahu anh), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i rahmeti Rahman'a kavusturan hastaligi sirasinda yanindan disari cikti. (Disarida bekleyen) halk:
"Ey Ebu'1-Hasan, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ne durumda?" diye sodular.
"Allah'a hamdolsun iyilesti!" dedi. Hz. Abbas (radiyallahu anh) elinden tuttu. Ve:
"Uc gun sonra Resulullah (aleyhissalatu vesselam) olecek, sen bir baskasina) me'mur olacaksin. Ben, vallahi Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in bu hastaligindan (kurtulamayip) vefat edecegini goruyorum. Zira ben, Abdulmuttalibogullarinin olum sirasinda aldign sekli biliyorum. Gel Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gidip bu "is" (hilafet) kimde kalacak onu soralim. Bizde kalacaksa (simdiden) bilmis oluruz. Bizden baskasina kalacaksa kendisiyle konusuruz, bizi (ona) tavsiye eder" dedi.
Ali (radiyallahu anh): "Eger, biz onu sorsak bunun uzerine (hilafeti) bize yasaklasa, halk ondan sonra onu asla bize vermez. Vallahi ben boyle bir sey soramam!"dedi."
Buhari, Istizan 29, Megazi 83.

1708 - Cubeyr Ibnu Mut'im (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir kadin, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek bir hususta kendi siyle konustu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), (kendisine) tekrar gelmesini emretti. Bunun uzerine kadin:
"Ya seni bulamazsam!" dedi. Kadin ( bu sozuyle) sanki olumu kasdetmisti, Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Eger beni bulamazsan, Ebu Bekir'e ugra!" diye cevap verdi."
Buhari Ahkam 57, Fedailu Ashabi'n-Nebi 5, I'tisam 24; Muslim, Fedailu's-Sahabe 10, (2386); Tirmizi, Menakib, (3677).

1709 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) vefat ettigi zaman, babam Ebu Bekir (radiyallahu anh), Mescid-i Nebi'den bir mil kadar uzaklikta olan) Sunh nam mevkide idi-ki Aliye (denen Medine'nin yuksek kismini ki burasi Hazrec'e mensup Beni'l-Harise'nin menzillerinin bulundugu mevki)yi kasdetmektedir-Hz. Omer (radiyallahu anh) kalkip :
"Vallahi Resulullah (aleyhissalatu vesselam) vefat etmedi. Allah mutlaka onu geri gonderecektir, o da (munafik) kimselerin ellerini ve ayaklarini kesecek. . ." diyordu. Derken Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) geldi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yuzunu acti ve optu.
"Annem babam sana feda olsun. Sagliginda hostun, olumunde de hossun! Nefsimi kudret elinde tutan Zat-i Zulcelal'e yemin olsun, Allah sana ebediyyen iki olum tattirmayacak!" dedi. Sonra disari cikip:
"(Hz. Omer'i kasdeterek): "Ey (Peygamber olmedi diye) yemin eden kisi, agir ol!" dedi. Hz. Ebu Bekir konusmaya baslayinca Hz. Omer (radiyallahu anhuma) oturdu. Hz. Ebu Bekir Allah'a hamd u sena ettikten sonra:
"Haberiniz olsun! Kim Muhammed'e tapiyor idiyse bilsin ki artik Muhammed olmustur. Kim de Allah'a tapiyor idiyse o da bilsin ki Allah hayydir, olumsuzdur!" dedi ve su ayeti okudu:"Ey Muhammed, suphesiz sen de oleceksin, onlar da olecekler" (Zumer 30). Su ayeti de okudu:
"Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan once de peygamberler gecmisti. Olur veya oldurulurse geriye mi doneceksiniz? Geriye donen, Allah'a hicbir zarar vermez. Allah, Surkederlerin mukafatini verecektir" (Al-i Imran 144).
Bu aciklama uzerine halk boguk boguk aglamaya" basladi. Ensar (radiyallahu anhum), Beni Saide yurdunda, Sa'd Ibnu Ubade'nin etrafinda toplandi. (Muhacir de oraya geldi. Ensariler):
"Bizden bir emir, sizden de bir emir!" dediler. Hz. Ebu Bekir, Hz. Omer, Hz. Ebu Ubeyde (radiyallahu anhum) de oraya geldiler. Hz. Omer konusmaya basladi ise de Hz. Ebu Bekir onu susturdu.Hz. Omer (bilahere) soyle diyordu:
"Vallahi, ben konusmayi su sebeple arzu etmistim: (Zihnimde) hosuma giden sozler hazirlamis, Ebu Bekir bunlara ulasamaz (onun hatirindan bunlar gecmeyebilir) diye endise etmistim. Ama, yemin olsun, Ebu Bekir oyle bir konustu ki, vallahi icimde hazirlamis oldugum guzel sozlerin hepsine isabet etti, (benim aklima gelmeyen daha da guzelini) belig sekilde ifade etti. Onun sozleri arasinda su da vardi:
"(Ey Ensar) biz (Kureysli)ler emirleriz, sizler de vezirlersiniz!" Bu soz uzerine Hubab Ibnu'1-Munzir ayaga kalkti ve :
"Hayir vallahi bunu yapmayiz. Bizden bir emir, sizden de bir emir olacak!" dedi. Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh): '
"Hayir! Olmaz bu. Bizler emirleriz, sizler de vezirlersiniz" dedi.
Rezin sunu ilave etti: "Hz. Ebu Bekir devamla sunu soyledi: "Bu "is" (hilafet), su Kureys cemaati icin mesru taninacaktir. Onlar, yer itibariyla Araplarin ortasindadir, serefce de (eskiden beri) en gozdeleridir. Oyleyse, Omer'e veya Ebu Ubeyde'ye biat edin!"
Hz. Omer atilarak: "Bilakis, biz sana biat ediyoruz. Sen bizim efendimizsin, en hayirlimizsin, ustelik Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a da en sevgili olanimizsin!" dedi ve Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'in elinden tutup ona biat etti. Hz. Omer (radiyallahu anh)'i muteakip halk da ona biat etti.
Bunun uzerine biri: "Sa'd Ibnu Ubade'yi katlettiniz!" diye bagirdi. Hz. Omer (radiyallahu anh) ofkeyle:
"Allah onu katletsin!" dedi. Hz. Aise (radiyallahu anha) devamla der ki: "Bu her iki konusmada gecen sozleri de Allah faideli kildi. Nitekim Hz. Omer'in konusmasi halki korkuttu. Aralarinda nifak vardi, onun konusmasiyla Cenab-i Hakk nifaki bertaraf etti. Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) de halkin nazarini Allah'a cevirip, uzerinde olduklari hakki (Islam'i) ogretti. Oradan su ayeti okuyarak ayrildilar. (Mealen): "Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan once de peygamberler gecmisti. Olur veya oldurulurse geriye mi doneceksiniz? Geriye donen, Allah'a hicbir zarar vermez.. Allah sukredenlerin mukafaatini Verecektir" (A1-i Imran 144).
Buhari, Fedailu'l-Ashab 5, Cenaiz 3, Megazi 83; Nesai, Cenaiz 11, (4,11). (Ibnu Deybe diyor ki[Only Registered Users Can See Links] "Derim ki: "Rezin sunu ilave etti" sozu, et-Tecrid'de ve Tecrid'in aslinda mevcuttur. Bu ziyade aynisiyla Sahih-i Buhari'de mevcuttur. Allahu a'lem."
Es-Sunuh (veya es-Sunh) avali'l-Medine'de bir yer adidir. Orada Beni'l-Haris Ibnu'l-Hazrec'in evleri vardir.
"Allah sana iki olumu tattirmasin" sozu, yani dunyada.. tattirmasin demektir. Hz. Ebu Bekir, bu sozu Hz. Omer (radiyallahu anhuma)'in su sozunu red maksadiyla soylemistir: "Allah, peygamberini geri gonderecek, O da (munafik) kimselerin ellerini ve ayaklarini kesecek." Sakife: Evin sofa (ustu kapali onu acik) kismi. Toroslarda evin bu kismina yazliktabir edilir.
Nesic: Aglayan kisinin hickirigini icine tikarak sessiz aglamasi.

1710 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor; "Ben, Muhacirler'den bir cogundan Kur'an ogreniyordum. Abdurrahman Ibnu Avf, onlardan biri idi. (Ben Mina'da onun menzilinde iken, o da, Hz. Omer'in son defa yapmis oldugu haccda onun yaninda idi. Abdurrahman yanima donuste[Only Registered Users Can See Links]
"Bugun Hz. Omer'in yanina gelen bir adami keske sen de gorseydin. Dedi ki: "Ey mu'minlerin emiri, bir adam gorsen ki sana: "Keske Omer olmus olsa da falancaya (Bezzar'in rivayetinde Talha Ibnu Ubeydillah'a) biat etsem. Vallahi Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'in biati cabucak oldu bitti" dese ne dersin?" dedi. Hz. Omer bu soze (daha once hic gormedigim kadar) ofkelendi ve:
"Insaallah bu aksam halka hitab edip, (ahd ve musaverede olmaksizin) idareyi gasbetmek isteyen bu heriflere karsi onlari uyaracagim" dedi.
Abdurrahman ilaveten dedi ki: "(Bunun uzerine) Hz. Omer'e: "Ey mu'minlerin emiri, dedim, boyle bir sey yapma. Zira hacc mevsiminde insanlarin cuhela ve serseri takimi biraraya gelir. Konusmak uzere halkin icinde dogruldugnun zaman bunlar olaki, etrafinda ekseriyeti teskil ederler. Korkum su ki, siz kalkar birseyler soylersiniz, o cahillerin her biri bir baska sey anlar, esas ifade etmek istediginiz maksad tamamen kaybolur. Su halde acele etmeyin, Medine'ye varin. Orasi daru'l-hicret ve sunnettir (hicretin yapildigi, sunnetin yasandigi mahaldir). Orada fikih ulemasi ve insanlarin esrafiyla basbasa kalir, dilediginizi rahatca soylersiniz. Alimler sozlerinizi eksiksiz ogrenirler ve maksadiniz ne ise onu anlarlar."
(Bu sozum uzerine) Hz. Omer (radiyallahu anh): "Pekala, vallahi insaallah Medine'ye vardigimda ilk firsatta bu toplantiyi aktedecegim!" dedi. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) devamla dedi ki:
"Zilhicce'nin sonlarinda Medine'ye geldik. Cuma gunu ogle olur olmaz camiye gitmede acele ettim."
Rezin su ilavede bulundu: "Ogle sicaginda ciktim." Sonra onceki hadisi anlatmaya (Ibnu Abbas) devam etti ve dedi ki:
"(Camiye gelince) Said Ibnu Zeyd Ibni Amr Ibni Nufeyl (radiyallahu anh)'i minberin kosesinde oturmus buldum. Dizim dizine degecek sekilde yanina oturdum. (Sagima soluma bakmaya) baslamadan Omer Ibnu'1- Hattab (yerinden minbere dogru) cikti. Onun gelmekte oldugunu gorunce yanimdaki Said Ibnu Zeyd Ibni Amr Ibni Nufeyl'e:
"Bu ogle, Omer, halife oldugu gunden beri hic yapmadigi bir konusma yapacak" dedim. Zeyd, soyledigimi hos karsilamadi ve:
"Daha once konusmadigi seyi konusmasi ne mumkun!" deyip beni reddetti.
Hz. Omer (radiyallahu anh) minbere oturdu. Muezzin ezanini tamamlayinca, dogruldu. Cenab-i Hakk'a layik oldugu hamd ve senada bulundu. Sonra sunlari soyledi:
"Emma ba'd. Ben simdi sizlere, Cenab-i Hakk'in soylememi takdir buyuracagi bir konusma yapacagim. Bilemiyorum, belki de ecelim yakindir, (bu son hutbem olur). Kim bu sozlerimi anlar ve hafizasina alabilirse bineginin goturdugu her yerde nakletsin. Kim de anlamis o1maktan korkarsa, hic kimseye hakkimda yalan soylemesini helal etmiyorum. Allah celle sanuhu, Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'i hakla gonderdi, kendisine kitap indirdi. Allah'in indirdikleri meyaninda recm ayeti de vardi. Biz onu okuduk, anladik ve ezberledik. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) recm cezasi verdi. O'ndan sonra da bizler verdik. Sahsen aradan fazla zaman gecince, bazilarinin cikip: "Allah'in kitabinda biz recm ayeti bulamiyoruz" diyerek Allah'in indirmis oldugu bir farzi terkedip sapitmalarindan korkuyorum, recm, Allah'in kitabinda muhsan yani balig, akil, sahih bir evlilikle evlenmis ve gerdek yapmis oldugu halde zina eden kadin ve erkeklere -isbatlayici beyyine veya hamilelik, veya itiraf oldugu takdirde-uygulanmasi gereken bir haktir."
Zina haddiyle ilgili babta zikri gecmis olan Ibnu Abbas hadisi zikrettikten sonra dedi ki:
"...Ve dahi bana ulasti ki, birileri soyle demis: "Omer olunce, (herkesle istisare, biat aramaksizin) falancaya biat edecegim." Sakin ha! Hic kimseyi, "Hz. Ebu Bekirin secimi de oldu bittiye geldi. (Biz de onun secilme tarzina uygun olarak birini secebiliriz)" gibi sozler aldatmasin. Haberiniz olsun, -evet onun secimi cabuk olmustur bu dogru- ancak, Allah (umumiyetle cabuk yapilan islerde bilahere karsilasilan) serlerden (bu ummeti) korumustur. Sizden hic kimseye, Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'e yapildigi sekilde (alaka gosterilerek) boyunlar koparcasina nazarlar cevrilip bas uzatilmaz. Oyle ise, Muslumanlarin istisare ve te'yidi tahakkuk etmeksizin kim bir baskasina biat ederse bilsin ki, ne biat edene, ne de edilene itibar edilmeyecektir. Boyle bir biat akdi, edeni de edileni de olume maruz birakacaktir. (Hz. Ebu Bekir'e yapilan biat boyle kit dusuncelilerin zannettigi gibi degildir. Ic yuzunu anlatayim[Only Registered Users Can See Links]
Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ruhunu Cenab-i Hakk kabzettigi vakit, haberimiz oldu ki, Ensar buyuk bir grup halinde bizden ayri olarak Beni Saide saki inde toplanmislar. Ali, Zubeyr ve bunlarla birlikte (Abbas gibi diger) bazilari bizden ayrilarak (cenazeyle mesgul olmak uzere) geride kaldilar. Muhacirler de Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'in etrafinda toplandilar. Hz. Ebu Bekir'e:
"Ey Ebu Bekir, haydi su Ensari kardeslerimizin yanlarina gidelim!" dedim. Onlara (bir an once yetismek uzere) yuruduk. Yakinlarina varinca, onlardan iki salih zatla karsilastik. Kavmin (Sa'd Ibnu Ubade'yi halife secme hususundaki) kararlarini zikrettiler, sonra da:
"Ey Muhacirler cemaati nereye gidiyorsunuz?" diye sordular. Biz: "Su Ensari kardeslerimize gidiyoruz!" dedik.
"Hayir, onlara yaklasmayin, hukumlerini versinler" dediler. Ben:
"Vallahi onlara gidecegiz" dedim ve yuruduk. Onlari Beni Saide sakifinde bulduk. Ortalarinda uzeri ortulu birisi vardi.
"Bu da kim?" dedim.
"Bu Sa'd Ibnu Ubade'dir!" dediler. Ben:
"Nesi var?" diye sordum.
"Titriyor!" dediler. Biraz oturmustu ki, hatipleri sehadet getirerek soze basladi. Cenab-i Hakk'a layik oldugu hamd ve senayi ifade ettikten sonra su konusmayi yapti:
"Emma ba'd! Biz Allah'in ensari ve Islam'in ordusuyuz. Siz ey Muhacirler, asil kavminden kopup gelmis (icimizde) az bir grupsunuz!"
(Anladik ki) bunlar, aslen mustehak oldugumuz fonksiyonumuzdan bizi koparmak, emirlikten uzak tutmak istiyorlardi.
Hatip sozlerini tamamlayinca konusmak arzu ettim. Bu esnada, icimden soyleyecek guzel sozler hazirlamistim, bunlar hosuma da gitmisti. Bunlari Ebu Bekir (radiyallahu anh)'in huzurunda soylemek istiyordum. Ben bazan onun hiddetini yatistiriyordum. Konusmak istedigim sirada Ebu Bekir:
"Acele etme!"dedi. Onu ofkelendirmek istemedim (ve konusmaktan vazgectim). Ebu Bekir (radiyall hu anh) konustu. O aslinda benden daha cok hilme sahip, daha vakur idi. Allah'a yeminle soyluyorum, icimde hazirladigim butun guzel sozleri eksiksiz ayni guzellikte ve hatta daha da guzel bir bicimde bu konusmasi esnasinda soyledi. Demisti ki:
"Hakkinizda soylediginiz hayir (ve fazilet ne varsa) hepsine layiksiniz. Ancak bu (emirlik) isi, Kureys kabilesine (mesru) taninir. Onlar, neseb yonuyle de, yurt yonuyle de Arab'in ortasinda yer alir. Ben sizin icin su iki sahistan birini uygun buldum, bunlardan hangisini isterseniz ona biat edin!"
Boyle deyip -benim ve Ebu Ubeyde Ibnu'l-Cerrah'in ellerimizden tuttu. Ebu Bekir, ikimizin arasinda oturuyordu. Onun (ikimizi imamliga teklif eden cumlesinden baska) butun soyledikleri hosuma gitti. Vallahi, Ebu Bekir'in bulundugu bir kavmin basina emir secilmektense, ortaya cikarilip boynumun vurulmasini gerektirecek bir gunah islemek bana daha sevgili gelirdi. Ancak, nefsimin bana olum aninda hos gosterdigi seyi simdi bulamiyorum. Derken Ensar'in (Hubab Ibnu'l-Munzir adindaki) bir sozcusu:
"Beni (hasta hayvanlarin kasinarak rahatladiklari) kasinma cubukcagizi, yaslandigi dikme ile ayakta duran hurma fidancigi kabul edin (ve fikrimi dinleyin. Diyorum ki):
"Sizden bir emir, bizden de bir emir olsun, ey Kureys cemaati!" dedi.
Bunun uzerine her kafadan bir soz cikmaya basladi, gurultu cogaldi. Oyle ki ihtilafcikacak diye korktum. Hz. Ebu Bekir'e:
"Ey Ebu Bekr, uzat elini!" dedim. Elini uzatti, ben ona biat ettim. Muhacirler de biat ettiler. Sonra da Ensar biat etti. Sa'd Ibnu Ubade (radiyallahu anh)'nin uzerine atildik. Derken onlardan biri:
"Sa'd Ibnu Ubade'yi oldurdunuz!" demez mi? Ben de: "Sa'd Ibnu Ubade'yi Allah oldursun!" dedim.
Hz. Omer (radiyallahu anh) der ki: "Vallahi biz, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in defni sirasinda, Hz. Ebu Bekir'in seciminden daha ehemmiyetli bir sey dusunemedik. Biat gerceklesmeden halki terketmemiz halinde, oradan ayrilinca, arkamizdan kendilerinden birini halife seciverecekler diye korktuk. Boyle bir durumda ya bize de razi olmaya olmaya biat edecek veya muhalefet edecek ikisi de fesad olacakti.
Bilesiniz, Muslumanlarla istisare etmeden kim bir baskasina biat ederse, ne biat edene, ne de kendisine biat edilene itibar edilmez, ikisinin de oldurulmesinden korkulur.
Buhari, Muharibin 30, 31, I'tisam 16, Mezalim 19, Menakibu'l-Ensar 46, Megazi 11; Muslim, Hudud 15, (1691) Muslim'de hadis muhtasar olarak kaydedilmistir.

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:00
1711 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Hz. Fatima ve Hz. Abbas (radiyallahu anhuma) Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'e ugrayip, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'tan kendilerine kalan mirasi sordular. Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) onlara:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in: "Bize kimse varis olamaz, biraktiklarimiz hep sadakadir. Ancak Al-i Muhammed bu maldan (ihtiyaci kadarini) yer" dedigini isittim. Allah'a yemin olsun Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yaptigini gordugum bir seyi terketmem, mutlaka onu yaparim. Ben O'nun emrinden bir sey terkedecek olsam sapitmaktan korkarim!" dedi.
Bunun uzerine Hz. Fatima, Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anhuma)'e kustu ve alti ay sonra olunceye kadar onunla konusmadi. Hz. Ali, onu geceleyin defnetti. Olumunu Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'e haber vermedi.
Hz. Ali, Fatima (radiyallahu anhuma) sagken halk nazarinda ayri bir makama, izzete sahipti. Hz. Fatima vefat edince, halkin alakasi ondan kesildi.
Bir adam Zuhri (rahimehullah)'ye: Ali, (Hz. Ebu Bekir'e) alti ay biat etmedi mi?" diye sordu.
"Hayir, vallahi hayir, Beni Hasim'den hic kimse geri kalmadi. Ali (radiyallahu anh), insanlarin nazarlarinin kendinden cevrildigini gorunce Hz. Ebu Bekir (radiyall hu anh)'le musalahaya mecbur kaldi. Ona haber salarak: "Yaninda kimse olmadan, yalniz olarak bize gel!" dedi. kendisine Hz. Omer'in gelmesini istemiyordu, cunku ondaki siddet ve hiddet halini biliyordu. Hz. Omer (radiyallahu anh):
"Onlara tek basina gitme!" dedi. Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh):
"Vallahi tek basima gidecegim. Bana ne yapabilirler ki?" dedi ve Ebu Bekir (radiyallahu anh) onlara gitti. Hz. Ali (radiyallahu anh)'nin yanina girdi. Beni Hasim, yaninda toplanmislar idi. (Hz. Ebu Bekir'i gorunce) kalkti. Allah'a hamd u senada bulundu. Sonra sunu soyledi:
"Emma ba'd! Ey Ebu Bekir, bizim sana biat etmemize mani olan sey senin faziletini inkarimiz degildir, sana karsi bir rekabet dusuncemiz de yok. Ancak, biz, bu "is"te bizim de bir hakkimiz olduguna inaniyorduk. Bize karsi mustebit davrandiniz!"
Sonra Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a olan yakinligini zikretti.
Ali bunlari zikrettikce Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anhuma) aglamaktan kendini alamiyordu. Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) sehadet getirdi, Allah Teala'ya hamdetti, senada bulundu. Sonra sunlari soyledi:
"Emma ba'd! Allah'a kasem olsun, surasi muhakkak ki, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in akrabalari bana, kendi akrabalarimdan daha yakin, daha sevgili. Ve ben, yeminle soyluyorum, benimle sizin aranizda olan bu mal meselesinde haktan ve hayirdan hic ayrilmis degilim. Zira, ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'tan sunu isittim:
"Bize kimse varis olamaz, biraktigimiz sadakadir. Al-i Muhammed bu maldan yer. " Vallahi ben, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yaptigini gordugum bir isi terketmem, Allah'in izniyle mutlaka yaparim" dedi. Hz. Ali (radiyallahu anh):
"Biat icin ogleden sonra bulusalim"dedi. Ebu Bekir (radiyallahu anh) ogleyi kilinca, cemaate yonelip Hz. Ali (radiyallahu anh)'nin (biati geciktirmedeki) beyan ettigi ozurleri halka anlatti. Sonra da Hz. Ali (radiyallahu anh) kalkip, Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'in hakkini tazim buyurdu, faziletlerini, Islam'a sebkat eden hizmetlerini zikretti. Sonra Ebu Bekir (radiyallahu anh)'e yaklasip biat etti. Halk, Hz. Ali (radiyallahu anh)'nin etrafini sarip:
"Isabet ettin, cok iyi bir davranista bulundun" diyerek takdir ettiler. Hz. Ali (radiyallahu anh) bu ma'ruf ise dondugu zaman halk (tekrar) kendisine yakinlik (ve alaka) gosterdi."
Buhari, Fedailu'l-Ashab 12; Muslim, Cihad 53, (1759). Metin Muslim'dendir. Hadis BuharI'de muhtasardir.

1712 - Kasim Ibnu Muhammed anlatiyor: "Hz. Aise (radiyallahu anha) bir gun hastalanmis:
"Vay basim, (oluyorum)!" demisti. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) (saka olsun diye):
"Keske bu ben sagken olsa, sana istigfàr eder, dua ediveririm!"dedi. Bunun uzerine Hz. Aise (radiyallahu anha) birden parladi:
"Vay basima gelen. Vallahi goruyorum ki olmemi istiyorsun. Ben olecegim, sen de aksama zevcelerinden biriyle basbasa kalacaksin ha!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (sozu degistirerek) dedi ki:
"Bilakis ben oluyorum, vay basim! Ebu Bekir'e ve ogluna birinzi gonderip (benden sonra hilafet hususunda "ben daha layigim" iddia veya temennisinde bulunacaklara karsi) yerime gececegi tesbit etmek istemistim. Sonradan (kendi kendime: "Boyle bir iddiayi Ebu Bekir disinda kim yaparsa) Allah kabul etmez, mu'min1er de reddederler" dedim (ve vasiyet yapmaktan vazgectim)."
Buhari, Ahkam 51, Merda 16; Muslim, Fedailu's-Sahabe 11, (2387).

1713 - Hz. Aise (radiyallahu anh ) anlatiyor:
"Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh), olum ani yaklasinca (muhtazar olunca), Hz. Omer'i cagirtti ve:
"Ey Omer, ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabi uzerine seni halife seciyorum. Mizani agir olan, hakka uymasi sebebiyle kiyamet gunu mizani agir basacak ve agirlik kendine olacak kimsedir. Sadece hakkin girdigi mizanin agir olmasi da hak olmustur.
Ey Omer! Mizani hafif olan da, batila uymasi sebebiyle, kiyamet gunu sevabi az ve hafif olan ve bu hafiflikle teraziye girecek olandir. Icerisine sadece batil giren mizanin hafif olmasi da haktir."
Ayrica, askerlerin komutanlarina da sunu yazdi: "Basiniza Omer'i sectim. Kendim icin de, Muslumanlar icin de hayri sectim."
Sonra Ebu Bekir (radiyallahu anh) vefat etti ve geceleyin defnedildi. Bilahere Hz.Omer (radiyallahu anh), ayaga kalkip hamd u sena ettikten sonra sunlari soyledi:
"Ey insanlar, ben size, hic bilmediginiz bir seyi kendimden uydurup ogretecek degilim. Ben Omer'im. Size emir olma hususunda hirsim yok. Ancak vefat eden Ebu Bekir (radiyallahu anh) bunu bana vasiyet etti. Bu isi ona Allah'in ilham ettigine inaniyorum. Imamligimi, ona ehil olmayan kimseye birakmam. Fakat onu, Muslumanlara saygi gostermeye gayret edenlere birakirim. Iste boyleleri, Muslumanlara emir olamya baskalarindan daha cok layiktir."
Muvatta'da bulunamamistir.

1714 - Ma'dan Ibnu Ebi Talha anlatiyor:
"Hz. Omer (radiyallahu anh), cuma gunu hutbe verdi. Once Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i hatirlatti, sonra Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'i andi. Sonra da sunlari soyledi:
"Ben ruyamda bir horoz gordum, bana uc gaga vurdu. Bunu, ecelim yaklasti diye yordum. Bazi kimseler, yerime birini secmemi soyluyorlar, Allah ne dini, ne hilafetini, ne de Resulu (aleyhissalatu vesselam) ile gonderdigi seyi zayi edecek degildir. Eger ecelim cabucak gelirse hilafet, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) olurken kendilerinden razi bulundugu su alti kisinin musaveresi ile belirlenecektir. Ben biliyorum ki, bazilari bu secime dil uzatacaklardir. Bunlar benim su elimle Islam'a kattigim kimselerdir. Eger bunu yaparlarsa bilin ki, onlar ancak Allah'in dusmanlaridir, kafirlerdir, sapiklardir.
Sonra sozune soyle devam etti:
"Ey Rabbim, seni Ensar'in umerasina sahid kiliyorum. (Bilin ki) ben onlari, adaletli olsunlar ve halka dinlerini, Peygamberlerinin (aleyhissalatu vesselam) sunnetini ogretsinler (zekati) aralarinda taksim etsinler, dini meselelerde muskilatla karsilasinca bana bildirsinler diye baslarina tayin ettim."
Hz. Omer (radiyallahu anh)'in bu hutbesinden bir cuma gecmisti ki hancerlendi. Yanina girmek icin once Muhacirler'e, sonra Ensar'a, sonra Medineliler'e, sonra Samlilar'a, sonra Iraklilar'a sirayla izin verdi. Biz huzura girenlerin sonuncusu idik. Siyah bir burde ile yarasi sarilmis, uzerinden kanlar akiyor vaziyette gorduk.
"Bize vasiyette bulun!" dedik. Ona bizden baska vasiyet talebinde bulunan olmadi.
"Size dedi, Allah'in Kitabi'ni vasiyet ediyorum. Zira ona uydugunuz muddetce asla sapitmazsiniz. Size Muhacirler'i de vasiyet ediyorum. Zira insanlar cogalirken onlar azaliyor. Size Ensar'i da vasiyet ediyorum. Zira onlar, imanin sigindigi melcedir. Size bedevileri de vasiyet ediyorum.
Zira onlar asliniz, dayanaginizdir."
Bir rivayette soyle denmistir: "...Zira onlar kardeslerinizdir, dusmaninizin dusmanidir. Size zimmileri de vasiyet ediyorum, zira onlar Peygamberimiz (aleyhissalatu vesselam)'in zimmeti ve ailenizin rizkidir. Beni terkedin artik."
Buhari, Ahkam 51, Muslim, Imaret 12, (1823); Tirmizi, Fiten 48, (2226); Ebu Davud, Harac 8, (2939).
Bir rivayette soyle gelmistir: "Hz. Omer (radiyallahu anh) hancerlendigi zaman kendisine: "Birini yerinize secseniz!" denilmisti. Su cevabi verdi:
"Yani isinizi sagken de, olmusken de ben mi sirtimda tasiyayim? Mamafih, birisini sececek olsam (bu caizdir, zira) benden daha hayirliolan Ebu Bekir secmistir. Secimi terkedecek olsam (bu da caizdir zira) benden daha hayirli olan Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da secimi terketti. Ben istedim ki, bundaki nasibim basa bas olsun, ne lehime ne dealeyhime"
Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) dedi ki: "(Omer'in bu sozu uzerine) anladim ki, yerine kimseyi tayin etmeyecektir." Oradakiler:
"Allah hayirli mukafaatlar versin. Sen su su hizmetleri yaptin" dediler. O da: "Uman ve korkan" diye cevap verdi."

1715 - Hz. Aise (radiyallahu anh ) anlatiyor:
"Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh), olum ani yaklasinca (muhtazar olunca), Hz. Omer'i cagirtti ve:
"Ey Omer, ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabi uzerine seni halife seciyorum. Mizani agir olan, hakka uymasi sebebiyle kiyamet gunu mizani agir basacak ve agirlik kendine olacak kimsedir. Sadece hakkin girdigi mizanin agir olmasi da hak olmustur.
Ey Omer! Mizani hafif olan da, batila uymasi sebebiyle, kiyamet gunu sevabi az ve hafif olan ve bu hafiflikle teraziye girecek olandir. Icerisine sadece batil giren mizanin hafif olmasi da haktir."
Ayrica, askerlerin komutanlarina da sunu yazdi: "Basiniza Omer'i sectim. Kendim icin de, Muslumanlar icin de hayri sectim."
Sonra Ebu Bekir (radiyallahu anh) vefat etti ve geceleyin defnedildi. Bilahere Hz.Omer (radiyallahu anh), ayaga kalkip hamd u sena ettikten sonra sunlari soyledi:
"Ey insanlar, ben size, hic bilmediginiz bir seyi kendimden uydurup ogretecek degilim. Ben Omer'im. Size emir olma hususunda hirsim yok. Ancak vefat eden Ebu Bekir (radiyallahu anh) bunu bana vasiyet etti. Bu isi ona Allah'in ilham ettigine inaniyorum. Imamligimi, ona ehil olmayan kimseye birakmam. Fakat onu, Muslumanlara saygi gostermeye gayret edenlere birakirim. Iste boyleleri, Muslumanlara emir olamya baskalarindan daha cok layiktir."
Muvatta'da bulunamamistir.

1716 - Ma'dan Ibnu Ebi Talha anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh), cuma gunu hutbe verdi. Once Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i hatirlatti, sonra Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'i andi. Sonra da sunlari soyledi:
"Ben ruyamda bir horoz gordum, bana uc gaga vurdu. Bunu, ecelim yaklasti diye yordum. Bazi kimseler, yerime birini secmemi soyluyorlar, Allah ne dini, ne hilafetini, ne de Resulu (aleyhissalatu vesselam) ile gonderdigi seyi zayi edecek degildir. Eger ecelim cabucak gelirse hilafet, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) olurken kendilerinden razi bulundugu su alti kisinin musaveresi ile belirlenecektir. Ben biliyorum ki, bazilari bu secime dil uzatacaklardir. Bunlar benim su elimle Islam'a kattigim kimselerdir. Eger bunu yaparlarsa bilin ki, onlar ancak Allah'in dusmanlaridir, kafirlerdir, sapiklardir.
Sonra sozune soyle devam etti: "Ey Rabbim, seni Ensar'in umerasina sahid kiliyorum. (Bilin ki) ben onlari, adaletli olsunlar ve halka dinlerini, Peygamberlerinin (aleyhissalatu vesselam) sunnetini ogretsinler (zekati) aralarinda taksim etsinler, dini meselelerde muskilatla karsilasinca bana bildirsinler diye baslarina tayin ettim."
Hz. Omer (radiyallahu anh)'in bu hutbesinden bir cuma gecmisti ki hancerlendi. Yanina girmek icin once Muhacirler'e, sonra Ensar'a, sonra Medineliler'e, sonra Samlilar'a, sonra Iraklilar'a sirayla izin verdi. Biz huzura girenlerin sonuncusu idik. Siyah bir burde ile yarasi sarilmis, uzerinden kanlar akiyor vaziyette gorduk.
"Bize vasiyette bulun!" dedik. Ona bizden baska vasiyet talebinde bulunan olmadi.
"Size dedi, Allah'in Kitabi'ni vasiyet ediyorum. Zira ona uydugunuz muddetce asla sapitmazsiniz. Size Muhacirler'i de vasiyet ediyorum. Zira insanlar cogalirken onlar azaliyor. Size Ensar'i da vasiyet ediyorum. Zira onlar, imanin sigindigi melcedir. Size bedevileri de vasiyet ediyorum.
Zira onlar asliniz, dayanaginizdir."
Bir rivayette soyle denmistir: "...Zira onlar kardeslerinizdir, dusmaninizin dusmanidir. Size zimmileri de vasiyet ediyorum, zira onlar Peygamberimiz (aleyhissalatu vesselam)'in zimmeti ve ailenizin rizkidir. Beni terkedin artik."
Buhari, Ahkam 51, Muslim, Imaret 12, (1823); Tirmizi, Fiten 48, (2226); Ebu Davud, Harac 8, (2939).
Bir rivayette soyle gelmistir: "Hz. Omer (radiyallahu anh) hancerlendigi zaman kendisine: "Birini yerinize secseniz!" denilmisti. Su cevabi verdi:
"Yani isinizi sagken de, olmusken de ben mi sirtimda tasiyayim? Mamafih, birisini sececek olsam (bu caizdir, zira) benden daha hayirliolan Ebu Bekir secmistir. Secimi terkedecek olsam (bu da caizdir zira) benden daha hayirli olan Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da secimi terketti. Ben istedim ki, bundaki nasibim basa bas olsun, ne lehime ne de aleyhime. . . "
Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) dedi ki: "(Omer'in bu sozu uzerine) anladim ki, yerine kimseyi tayin etmeyecektir." Oradakiler:
"Allah hayirli mukafaatlar versin. Sen su su hizmetleri yaptin" dediler. O da: "Uman ve korkan" diye cevap verdi."

1717 - Abdullah Ibnu Selam (radiyallahu anh) anlatiyor:
"Hz. Osman (radiyallahu anh) muhasara edildign zaman, namaz kildirma isine Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'yi tayin etti. Bazan Hz. Ibnu Abbas kildiriyordu. Sonra, Hz. Osman (isyancilara) elci yollayip, benden ne istiyorsunuz? diye sordu. Onlar: "Hilafetten ayrilmani istiyoruz" dediler. O da: "Allah'in bana giydirdigi bir kaftani cikarmam" diyerek reddetti.
"Onlar seni oldurecekler!" dediler. O:
"Beni oldurdugunuz takdirde, ebediyyen birbirinizi sevmeyecek, dusmanla elbirlik savasamayacaksiniz. Gore gore ihtilafa duseceksiniz. Ey kavm, bana karsi cikardignniz su ihtilaf sakin ola basiniza, sizden oncekilerin maruz kaldigi belayi dolamasin!" dedi. Ihtilalcilerin tazyikleri artinca, cuma gunune oruclu olarak girdi. Gun biraz ilerleyince uyudu.Uyaninca:
"Su anda ruyamda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i gordum. Bana: "Aksam yanimizda iftarini yapacaksin" buyurdu" dedi.
O gun olduruldu. Sonra Hz. Ali (radiyallahu anh) hutbe okumak uzere kalkti. Hamd u senadan sonra:
"Ey insanlar, dedi, bana yaklasin, gozlerinizi, kulaklarinizi dort acin. Sahsen ben ve sizler hepimizin fitnenin icine dusmemizden korkuyorum. Fitne sirasinda, hepimize gayret gerekecek." Devamla dedi ki:
"Allah bu ummeti iki edeble terbiye etti: Kitap ve Sunnet. Bunlarin (tatbiki hususunda), sultan nezdinde gevseklik olamaz. Oyle ise Allah'tan korkun, aranizdaki meseleleri halledin."
Hz. Ali (radiyallahu anh) bunlari soyleyip minberden indi ve beytu'l-maldan arta kalan servete yonelerek Muslumanlar arasinda taksim etti."
Rezin ilavesidir, kaynagi bulunamamistir.

1718 - Hasan Basri (rahimehullah) hazretleri anlatiyor:
"Hasan Ibnu Ali, vallahi Hz. Muaviye (radiyallahu anhuma)'yi daglar gibi buyuk askeri birliklerle karsiladi. Bunun uzerine Amr Ibnu'1-As, Hz. Muauiye ye:
"Ben vallahi, oyle askeri birlikler goruyorum ki, bunlar kendileri gibi (sayica ve keyfiyetce) akran olan birlikleri oldurmedikce geri donmezler" dedi. Muaviye de Amr (radiyallahu anh)'a -ki vallahi Hz. Muaviye bu iki adamin hayirlisidir- su cevabi verdi:
"Ey Amr, soyle bakalim! Sunlar (bizimkiler) oburlerini, oburleri de sunlari oldurseler Muslumanlarin islerini kim benim adima yurutecek, kim kadinlarinin, yetimlerinin bakimini benim adima uzerine alacak?"
Sulh yapmak icin, Kureys'in Beni Abdissems boyundan iki kisiyi yani Abdurrahman Ibnu Semure ve Abdullah Ibnu Amir'i, Hz. Hasan (radiyallahu anh)'a gonderdi. Bunlara:
"Haydi, su zata gidin, ona (sulh yapmak istedigimizi) soyleyin. (Hilafet arzusundan vazgecmesini) taleb edin, (buna mukabil ne isterlerse) verin!" dedi. Bunlar Hz. Hasan (radiyallahu anh)'in yanina gidip, huzuruna ciktilar. (Hz. Muaviye'nin tenbihine uygun olarak) konustular. (Hilafeti Hz. Muaviyeye birakmasi halinde ne isterse verecegini) soylediler. Hz. Hasan (radiyallahu anh) onlara:
"Bizler Abdulmuttalib'in ogullariyiz. Beytu'l-maldan bir hissemiz var. Bu ummet (ihtiyac karsisinda mal icin) kanini israf etmeye basladi. (Beytu'1-maldan bize ayrilacak hisse nedir?)" dedi. Onlar:
"Hz. Muaviye size sunlari teklif ediyor, hilafetten vazgecmenizi taleb ediyor, mukabilinde ne istediginizi soruyor" dediler. Hz. Hasan (radiyallahu anh):
"Sizin bu vaadlerinizi bize kim tekefful edecek?" dedi. Elciler:
"Sana biz tekefful ediyor, garanti veriyoruz!" dediler. Hz. Hasan her ne talebte bulundu ise hepsine:
"Biz tekefful ediyoruz!" diyerek teminat verdiler. Boylece Hz. Hasan, Hz. Muaviye (radiyallahu anhuma) ile sulh yapti.
Hasan Basri demistir ki: "Ben Ebu Bekir (radiyallahu anh)'i isittim soyle demisti: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i minberde gordum, yaninda Hz.Hasan Ibnu Ali vardi. Bazan halka yoneliyor, bazan Hasan'a yoneliyor ve: "Su oglum, seyyiddir. Umulur ki, Allah bununla iki muazzam Musluman orduyu sulha kavusturacak" diyordu."
Buhari, Sulh 9, Menakib 25, Fedailu'l-Ashab 22, Fiten 20.

HUL' BOLUMU

1719 - Sevban (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Ciddi bir sebep olmadan, kocasindan hul' yoluyla bosanan kadin, cennetin kokusunu alamaz."
Tirmizi,Talak 11, (1186,1187); Ebu Davud, Talak 18 (2226); Nesai, Talak 34, (6,168).
Ebu Davud'un bir rivayetinde soyle denmistir: "Hangi kadin zevcesinden bosanma taleb ederse..." Ebu Hureyre'nin Nesai'de gelen bir rivayetinde: "Kocasindan hul' suretiyle bosanan kadinlar (gunahca) munafiklar gibidir" buyurulmustur.

1720 - Ibnu Abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Sabit Ibnu Kays Ibni Semmas (radiyallahu anh)'in hanimi Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelerek:
"Ben Sabit'i ahlak ve diyanetinden dolayi itab etmiyorum. Ancak Islam'da kufre dusmekten korkuyorum -bu sozuyle nefret ettigini soylemek istedi-" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"(Mehir olarak aldigin) bahcesini iade eder misin?" diye sordu. Kadin:
"Evet!" deyince, Sabit'e:
"Bahceyi al ve onu bosa!" dedi.
Buhari, Talak 12; Nesai, Talak 34, (6,169); Ibnu Mace, Talak 22, (2056)

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:01
1721 - Nafi, Safiyye (radiyallahu anha)'nin bir azadlisindan rivayet etmistir: "Safiyye, kendine ait ne varsa hepsini vermek karsiliginda kocasindan ayrilmistir da Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) bunu yadirgamamistir."
Muvatta, Talak 32, (2, 565).

DUANIN FAZILETI VE VAKTI

1722 - Nu'man Ibnu Besir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Dua ibadetin kendisidir" buyurdular ve sonra su ayeti okudular. (Mealen): "Rabbiniz: ''Bana dua edin ki size icabet edeyim. Bana ibadet etmeyi kibirlerine yediremeyenler alcalmis olarak cehenneme gireceklerdir" buyurdu." (Gafir 60).
Tirmizi, Tefsir, Gafir, (2973); Ebu Davud, Salat 358, (1479). Metin Tirmizi'ye aittir.

1723 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kime dua kapisi acilmis ise ona rahmet kailari acilmis demektir. Allah'a taleb edilen (dunyevi seylerden) Allah'in en cok sevdigi afiyettir. Dua, inen ve henuz inmeyen her cesit (musibet) icin faydalidir. Kazayi sadece dua geri cevirir. Oyle ise sizlere dua etmek gerekir. "
Tirmizi, Daavat 112, (3542).

1724 - Ubade Ibn's-Samit (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Yeryuzunde, masiyet veya sila-i rahmi koparici olmamak kaydiyla Allah'tan bir talepte bulunan bir Musluman yoktur ki Allah ona diledigini vermek veya ondan onun mislince bir gunahi affetmek suretiyle icabet etmesin. "
Tirmizi, Daavat 126, (3568).

1725 - Ebu'd-Derda (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resul-i Ekrem (aleyhissalatu vesselam), (bir gun) sordu:
"En hayirli olan ve derecenizi en ziyade artiran, melikinizin yaninda en temiz, sizin icin gumus ve altin paralar bagislamaktan daha sevapli, dusmanla karsilasip boyunlarini vurmaniz veya boyunlarinizi vurmalarindan sizin icin daha hayirli olan amelinizin hangisi oldugunu haber vereyim mi ?"
"Evet! Ey Allah'in Resulu!" dediler.
"Allah'in zikridir!" buyurdu.
Tirmizi, Daavat 6, (3374); Muvatta, Kur'an 24.

1726 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Allahu Teala hazretleri soyle seslenir: "Beni bir gun zikreden veya bir makamda benden korkan kimseyi atesten cikarin!"
Tirmizi, Cehennem 9, (2597).

1727 - Hz. Muaz (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Aksamdan (abdestli olarak) temizlik uzere zikrederek uyuyan ve geceleyin de uyanip Allah'tan dunya ve ahiret icin hàyir taleb eden hic kimse yoktur ki Allah diledigini vermesin."
Ebu Davud, Edeb 105, (5042).

1728 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Bir kimse evine veya yatagina gir'ince hemen bir melek ve bir seytan alelacele gelirler. Melek:
"Hayirla ac!" der. Seytan da:
"Serle ac!" der. Adam, sayet (o sirada) Allah'i zikrederse melek Seytani kovar ve onu korumaya baslar. Adam uykusundan uyaninca, melek ve seytan ayni seyi yine soylerler. Adam, sayet: "Nefsimi, olumden sonra bana geri iade eden ve uykusunda oldurmeyen Allah hamdolsun. Izniyle yedi semayi arzin uzerine dusmekten alikoyan Allah'a hamdolsun"dese bu kimse yatagindan dusup olse sehit olur, kalkip namaz kilsa faziletler icinde namaz kilmis olur."
Rezin ilavesidir.

1729 - Hz.Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Allah'i zikreden bir cemaatle sabah namazi vaktinden gunes doguncaya kadar birlikte oturmam, bana Ismail'in ogullarindan dort tanesini azad etmemden daha sevgili gelir. Allah'i zikreden bir cemaatle ikindi namazi vaktinden gunes batimina kadar oturmam dort kisi azad etmemden daha sevgili gelir."
Ebu Davud, Ilm 13, (3667).

1730 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Her gece, Rabbimiz gecenin son ucte biri girince, dunya semasina iner ve;
"Kim bana dua ediyorsa ona icabet edeyim. Kim benden bir sey istemisse onu vereyim, kim bana istigfarda bulunursa ona magfirette bulunayim" der. "
Rivayetin Muslim'deki bir vechi soyle: "Allahu Teala gecenin ilk ucte biri gecinceye kadar muhlet verir. Ondan sonra yakin semaya inerek soyle der:
"Melik benim, Melik benim. Kim bana dua edecek?"
Buhari, Tevhid 35, Teheccud 14, Daavat 13, Muslim,Salatu'1-Musafirin 166, (758); Muvatta, Kur'an 30, (1,214); Tirmizi, Daavat 80, (3493); Ebu Davud, Salat 311, (1315).

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:01
1731 - Ebu Umame (radiyallahu anh) anlatiyor: "Derdi ki: "Ey Allah'in Resulu! En ziyade dinlenmeye (ve kabule) mazhar olan dua hangisidir?" "Gecenin sonunda yapilan dua ile farz namazlarin ardindan yapilan dualardir!" diye cevap verdi."
Tirmizi, Daavat 80.

1732 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Ezanla kaamet arasinda yapilan dua reddedilmez (mutlaka kabule mazhar olur.)"
"Oyleyse, dendi, "ey Allah'in Resulu, nasil dua edelim?"
"Allah'tan, dedi, dunya ve ahiret icin afiyet isteyin!"
Ebu Davud, Salat 35, (521); Tirmizi, Salat 46, (216), Daavat 138, (3588, 3589).

1733 - Sehl Ibnu Sa'd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Iki sey vardir, asla reddedilmezler: Ezan esnasinda yapilan dua ile, insanlar birbirine girdikleri savas sirasinda yapilan dua."
Muvatta, Nida 7, (1, 70); Ebu Davud, Cihad 41, (2540).

1734 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Kul Rabbine en ziyade secdede iken yakin olur, oyle ise (secdede) duayi cok yapin."
Muslim, Salat 215, (482); Ebu Davud, Salat 152, (875).

1735 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) anlatiyor:
"(Allah'in kabul ettigi) uc mustecab dua vardir, bunlarin icabete mazhariyetleri hususunda hic bir sekk yoktur. Mazlumun duasi, musafirin duasi, babanin evladina duasi."
Tirmizi, Birr 7, (1906); Cennet 2, (2528), Daavat 139, (3592); Ebu Davud, Salat 364, (1536); Ibnu Mace, Dua 11, (3862).

1736 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Icabete mazhar olmada gaib kimsenin gaib kimse hakkinda yaptigi duadan daha sur'atli olani yoktur."
Tirmizi, Birr 50, (1981), Ebu Davud, Salat 364, (1535); Muslim, Zikr 88, (2733); Buhari, Mezalim 9.

DUA EDENIN HEY'ETI (DIS GORUNUSU)

1737 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) hazretleri anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Duvalari ortmeyin. Kim kardesinin mektubuna, onun izni olmadan bakarsa, tipki atese bakmis gibi olur. Allah'tan avuclarimizin iciyle isteyin, sirtlariyla istemeyin; duayi tamamlayinca avucunuzu yuzlerinize surun."
Ebu Davud, Salat 358, (1489,1490,1491).

1738 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) dua ederken ellerini oyle kaldirdi ki, koltuk altlarinin beyazligini gordum."
Buhari, Istiska 21.

1739 - Hz. Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ellerini dua ederken kaldirinca, onlari yuzlerine surmedikce geri birakmazlardi."
Tirmizi, Daavat 11, (3383).

1740 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Adamin biri iki parmagi ile dua ediyordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Birle! Birle!" diye mudahale etti."
Tirmizi, Daavat 117, (3552); Nesai, Sehv 37,

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:01
1741 - Sehl Ibnu Sa'd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i ne minberde ne de bir baska sey uzerinde dua yaparken ellerini uzattigini gormedim. Bilakis soyle gordum" dedi ve bas ve orta parmaklarini kapayip sehadet parmagini acmis vaziyette isaret etti."
Ebu Davud, Salat 230, (1105).

1742 - Hz. Selman (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Rabbiniz hayiydir, kerimdir. Kulu dua ederek kendisine elini kaldirdigi zaman, O, ellerini bos cevirmekten istihya eder."
Tirmizi, Daavat 118, (3551); Ebu Davud, Salat 358, (1488).

1743 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resululla: (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Allah'a duayi, size icabet edeceginden emin olarak yapin. Sunu bilin ki Allah celle sanuhu (bu inancla olmayan ve) gafletle (baska mesguliyetlerle) oyalanan kalbin duasini kabul etmez."
Tirmizi, Daavat 66.(3474.)

DUANIN KEYFIYETI

1744 - Fadale Ibnu Ubeyd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) dua eden bir adamin, dua sirasinda Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e salat ve selam okumadigini gormustu. Hemen:
"Bu kimse acele etti" buyurdu. Sonra adami cagirip:
"Biriniz dua ederken, Allahu Teala'ya hamd u sena ederek baslasin, sonra Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e salat okusun, sonra da diledigini istesin" buyurdu."
Tirmizi, Daavat 66,(3473, 3475); Ebu Davud, Salat 358, (1481); Nesai, Sehv 48, (3, 44).

1745 - Hz. Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Dua sema ile arz arasinda durur. Bana salat okunmadikca, Allah'a yukselmez. (Beni hayvanina binen yolcunun masrabasi yerine tutmayin. Bana, duanizin basinda, ortasinda ve sonunda salat okuyun.)"
Tirmizi, Salat 352, (486).
Tirmizi, bunu Hz. Omer (radiyallahu anh)'e mevkuf olarak rivayet etmistir. Rezin ise merfu olarak rivayet etmistir.

1746 - Hz. Ibnu. Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Hz. Ebu Bekir, Hz. Omer (radiyallahu anhuma) beraber otururlarken ben namaz kiliyordum. (Namazi bitirip) oturunca, Allah'a sena ile zikretmeye basladim ve arkasindan Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a salat okuyarak devam ettim. Sanra kendim. icin duada bulundum. (Bu tarzimi begenmis olacak ki) Hz. Peygainber (aleyhissalatu vesselam);
"Iste!.Istedigin veriliyor. Iste! Istedigin veriliyor'' dedi."
Tirmizi, Cum'a 64, (593).

1747 - Hz. Ubeyy Ibnu Ka'b (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) birisine dua edecegi vakit once kendisine dua ederek baslardi."
Tirmizi, Daavat, 10, (3382).

1748 - Ebu Musabbih el-Makrai, Ebu Zuheyr en-Numeyri (radiyallahu anh)'den naklen anlatiyor: "Bir gece Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraber ciktik., Derken bir adama rastlatdik. Sual (ve Allah'tan talep) hususunda cok israrli idi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onu dinlemek uzere durakladi. Ve:
"Eger (duayi) sonlandirirsa vacib oldu!" buyurdu. Kendisine:
"Ne ile sonlandirirsa ey Allah'in Resulu!" denildi.
"Amin ile" dedi, uzaklasti. Adama:
"Ey fulan! duani aminle tamamla ve de gozun aydin olsun!" dedi."
Ebu Davud, Salat 172, (938).

1749 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Sizden biri dua edince "Ya Rabb! Dilersen beni affet! Ya Rabb dilersen bana rahmet et!" demesin. Bilakis, azimle (kesin bir uslubla) istesin, zira Allah Teala Hazretleri'ni kimse icbar edemez. "
Buhari, Daavat 21, Tevhid 31; Muslim, Zikr 7, (2678-79); Muvatta, Kur'an 28 (1, 213); Tirmizi, Daavat 79 (3492); Ebu Davud, Salat 358, (1483); Ibnu Mace, Dua 8, (3854).

1750 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir sefere (Hayber Seferi) cikmistik. Halk (yolda, bir ara) yuksek sesle tekbir getirmeye basladi. Bunun uzerine Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) (mudahele ederek):
"Nefislerinize karsi merhametli olun. Zira sizler, sagir birisine hitàb etmiyorsunuz, muhatabiniz gaib de degil. Sizler goren, isiten, (nerede olsaniz) sizinle olan bir Zat'a, Allah'a hitab ediyorsunuz. Dua ettiginiz Zat, her biririize, bineginin boynundan daha yakindir" dedi."
Buhari, Daavat 50, 67, Cihad 131, Megazi 38, Kader 7, Tevhid 9; Muslim, Zikr 44, (2704);Tirmizi, Daavat 3, 59, (3371, 3457); Ebu Davud, Salat 361. (1526,1527.1528).

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:02
1751 - Hz. Muaz (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bir kimsenin: "Ya Rabbi, senden nimetin kemalini taleb ediyorum" dedigini isitmisti. Sordu:
"Nimetin kemali nedir?"
"Bu bir duadir, onunla dua edip, onunla hayir (cok mal) umid ettim" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
"Sordum, zira, nimetin kemali cennete girmektir, atesten kurtulmaktir" dedi. Bir baskasinin da soyle dedigini isitti:
"Ey celal ve ikrab sahibi Rabbim!" hemen sunu soyledi:
"Duana icabet edilmistir, (ne arzu ediyorsan) durma iste" Derken ,bir baskasinin:
"Ya Rabbi senden sabir istiyorum!" dedigini isitmisti, ona da: "Allah'tan bela istedin, afiyet de iste!" dedi.
Tirmizi, Daavat 99, (3524).

1752 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ozlu dualari tercih eder, digerlerini birakirdi."
Ebu Davud, Salat 358, (1482).

1753 - Hz. Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) duayi uc kere yapmaktan, istigfari uc kere yapmaktan hoslanirdi."
Ebu Davud, Salat 361, (1524).

MUTEFERRIK HADISLER

1754 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyudular ki: "Acele etmedigi muddetce herbirinizin duasina icabet olunur. Ancak soyle diyerek acele eden var: "Ben Rabbime dua ettim duami kabul etmedi."
Buhari, Daavat 22; Mislim, Zikr 92, (2735); Muvatta, Kur'an 29 (1, 213); Tirmizi, Daavat 145, (3602, 3603); Ebu Davud, Salat 358, (1484).
Muslim'in diger bir rivayeti soyledir: "Kul, gunah taleb etmedikce veya sila-i rahmin kopmasini istemedikce duasi icabet gormeye (kabul edilmeye) devam eder."
Tirmizi'nin bir diger rivayetinde soyledir: "Allah'a dua eden herkese Allah icabet eder. Bu icabet, ya dunyada pesin olur, ya da ahirete saklanir, yahut da dua ettigi miktarca gunahindan hafifletilmek suretiyle olur, yeter ki gunah taleb etmemis veya sila-i rahmin kopmasini istememis olsun, ya da acele etmemis olsun."

1755 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Nefslerinizin aleyhine dua etmeyin, cocuklarinizin aleyhine de dua etmeyin, hizmetcilerinizin aleyhine de dua etmeyin. Mallarinizin aleyhine de dua etmeyin. Ola ki, Allah'in dualari kabul ettiyi saate rastgelir de, istediginiz kabul ediliverir."
Ebu Davud, Salat 362.(1532).

1756 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden herkes, ihtiyaclarinin tamamini Rabbinden istesin, hatta kopan ayakkabi bagina varincaya kadar istesin."
Tirmizi, Daavat 149, (3607, 3608).

1757 - Ebu Hureyre hazretleri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah Teala Hazretleri kendisinden istemeyene gadap eder."
Tirmizi, Daavat 3, (3370); Ibnu Mace, Dua 1, (3827).

1758 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) hazretleri anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allahu Teala Hazretleri'nin fazlindan isteyin. Zira Allah, kendisinden istenmesini sever. Ibadetin en efdali de (dua edip) kurtulusu beklemektir."
Tirmizi, Daavat 126 (3566).

1759 - Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir kadin: "Ey Allah'in Resulu, bana ve kocama dud ediver!" diye ricada bulunmustu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz:
"Allah sana da, kocana da rahmet etsin!" diye dua buyurdu."
Ebu Davud, Salat 363, (1533).

1760 - Ebu'd-Derda (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kardesinin giyabinda dua eden hicbir mu'min yoktur ki melek de: "Bir misli de sana olsun" demesin."
Muslim, Zikr 86, 88, (2732, 2783); Ebu Davud, Salat 364, (1534).
Ebu Davud'un rivayetinde su ziyade vardir: "Melekler: "Amin, bir misli de sana olsun!" derler."

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:02
1761 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Her kim, kendine zulmedene beddua ederse, ondan intikamini (dunyada) almis olur."
Tirmizi, Daavat 115, (3547).

ISM-I AZAM VEESMA-I HUSNA DUALARI

1762 - Hz. Bureyde (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bir adamin soyle soyledigini isitti: "Allah'im, sehadet ettigim su hususlar sebebiyle senden talep ediyorum: Sen, kendisinden baska ilah olmayan Allah'sin, birsin, samedsin (hicbir seye ihtiyacin yok, her sey sana muhtac), dogurmadin, dogmadin, bir esin ve benzerin yoktur."
Bunun uzerine Efendimiz (aleyhissalatu vesselam) buyurdular:
"Nefsimi kudret elinde tutan Zat'a yemin olsun, bu kimse, Allah'tan Ism-i Azàmi adina talepte bulundu. Sunu bilin ki, kim Ism-i Azamla dua ederse Allah ona icabet eder, kim onunla talepde bulunursa (Allah ona diledigini mutlaka) verir. "
Tirmizi, Daavat 65, (3471); Ebu Davud, Salat 358, (1493).

1763 - Mihcen Ibnu'l-Edra' (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir adamin: "Ey Allah'im, bir ve samed olan, dogurmayan ve dogurulmayan, esi ve benzeri de olmayan Allah adiy-la senden istiyorum. Gunahlarimi magfiret et, sen Gafursun, Rahimsin!" dedigini isitmisti, hemen sunu soyledi:
"O magfiret edildi. O magfiret edildi. O magfiret edildi!"
Ebu Davud, Salat 184, (985); Nesai, Sehv 57, (3, 52).

1764 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam soyle dua etmisti: "Ey Allah'im, hamdlerim sanadir, nimetleri veren sensin, senden baska ilah yoktur, Sen semavat ve arzin celal ve ikram sahibi yaraticisisin, Hayy ve Kayyumsun (kainati ayakta tutan hayat sahibisin.) Bu isimlerini sefaatci yaparak senden istiyorum!"
(Bu duayi isiten) Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sordu:
"Bu adam neyi vesile kilarak dua ediyor, biliyor musunuz?"
"Allah ve Resulu daha iyi bilir`?"
"Nefsimi kudret elinde tutan Zat'a yemin ederim ki, o Allah'a, Ism-i Azam'i ile dua etti. O Ism-i Azam ki, onunla dua edilirse Allah icabet eder, onunla istenirse verir."
Tirmizi, Daavat 109 (3538); Ebu Davud, Salat 358, (1495); Nesai, Sehv 57, (3, 52).

1765 - Esma Bintu Yezid (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah'in Ism-i Azam'i su iki ayettedir:
1- "Ilahiniz, tek olan ilahdir, ondan baska ilah yoktur. O Rahman ve Rahim'dir." (Bakara 163).
2- Al-i Imran suresinin bas kismi: Elif Lam-Mim. O Allah ki, O'ndan baska ilah yoktur, O Hayy ve Kayyumdur" (Al-i Imran 1-3).
Ebu Davud, Salat 358, (1496); Tirmizi Daavat 65, (3472).

1766 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resululah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah'in doksan dokuz ismi vardir. Kim bunlari ezberlerse cennete girer. Allah tektir, teki sever."
Bir rivayette: "Kim o isimleri sayarsa cenntete girer" buyurmustur. Buhari hadisi bu lafizla tahric etmistir. Muslim'de "tek" kelimesi yoktur.
Buhari, Daavat 68; Muslim, Zikr 5, (2677); Tirmizi, Daavat 87, (3502).
Tirmizi'nin rivayetinde Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Allah'in isimlerini soyle yazdi:
"O Allah ki O'nda baska ilah yoktur. Rahman'dir. Rahim'dir. E1-Meliku'l-Kuddusu, es-Selamu, el-Mu'minu, el-Muheyminu, el-Azizu, el-Cebbaru, el-Mutekebbiru, el-Haliku, el-Bariu, el-Musavviru, el-Gaffaru, el-Kahharu, el-Vehhabu, er-Rezzaku, el-Fettahu, el-Alimu, el-Kabizu, el-Basitu, el-Hafidu, er-Rafiu, el-Muizzu, el-Muzillu, es-Semiu, el-Basiru, el-Hakemu, el-Adlu, el-Latifu, el-Habiru, el-Halimu, el-Azimu, el-Gafuru, es-Sekuru, el-Aliyyu, eI-Kebiru, el-Hafizu, el-Mukitu, el-Hasibu, el-Celilu, el-Kerimu, er-Rakibu, el-Mucibu, el-Vasiu, el-Hakimu, el-Vedudu, el-Mecidu, el-Baisu, es-Sehidu, el-Hakku, el-Vekilu, el-Kaviyyu, el-Metinu, el-Veliyyu, el-Hamidu, el-Muhsi, el-Mubdiu, el-Muidu, el-Muhyi, el-Mumitu, el-Hayyu, el-Kayyumu, el-Vacidu, el-Macidu, el-Vahidu, el-Ahadu, es-Samedu, el-Kadiru, el-Muktediru, el-Muahhiru, el-Evvelu, el-Ahiru, ez-Zahiru, el-Batinu, el-Vali, el-Mute'ali, el-Berru, et-Tevvabu, el-Muntekimu, el-Afuvvu, er-Raufu, Maliku'l-Mulki, Zu'l-Celali ve'l-Ikram, el-Muksitu, el-Camiu, el-Ganiyyu, el-Mugni, el-Mani', ed-Darru, en-Nafiu,en-Nuru, el-Hadi, el-Bediu, el-Baki, el-Varisu, er-Residu es-Saburu."
Isimleri bu sekilde, sadece Tirmizi saymistir.

ALLAH'IN GUZEL ISIMLERI NIN SERHI

1767 - El - Kuddus: Ayiplardan temiz demektir.
es-Selam: Selam sahibi‚ yani her cesit ayiptan selamette‚ her turlu afetten beri demektir.
El-Mu'min: Kullarina va'dinde sadik olan demektir. Tasdik manasina olan imandan gelir. Yahut‚ kiyamet gunu kullarina‚ azabina karsi garanti veren‚ guven veren demektir‚ bu mana eman'dan gelir.
el-Muheyyim: Sahid olan (gorup, gozeten) demektir. Emin manasina geldigi de soylenmistir. Asli‚ mueymin'dir‚ ancak hemze‚ ha'ya kalbolmustur. Keza er-Rakib ve el-Hafiz manasina geldigi de soylenmistir.
el-Azizu: Kahreden‚ galebe calan demektir. "Izzet"‚ galebe calmak manasina gelir.
el Cebbar: Mahlukati mecbur eden; emir veya yasak her ne dilerse ona zorlayan demektir. Bu kelimenin‚ butun mahlukatinin fevkinde yucedir manasina geldigi de soylenmistir.
el-Mutekebbir: Mahlukata ait sifatlardan yuce‚ uzak manasina gelir. Ayrica "Mahlukatindan buyukluk taslayarak kendisiyle azamet yarisina kalkanlara buyuklugunu gosteren ve onlara haddini bildiren manasina geldigi de soylenmistir. Keza su manaya geldigi de belirtilmistir: "Mutekebbir" Allah'in azametini ifade eden kibriya kelmesinden gelir‚ tezyifi bir mana tasiyan kibir kelimesinden gelmez.
el-Bariu: Mahlukati‚ mevcut bir misale bakmaksizin‚ yoktan‚ orneksiz olarak yaratan manasina gelir. Bu kelime‚ oncelikle hayvanlar icin kullanilir‚ diger mahluklar icin pek kullanilmaz. Hayvanlar disindaki mahlukat hakkinda nadiren kullanilir.
el-Musavvir: Mahlukati farkli suretlerde yaratan" demektir. Tasvir lugat olarak hat ve sekil cizmek manasina gelir.
el-Gaffar: Kullarin gunahlarini tekrar tekrar affeden‚ manasina gelir. Gafr kelimesi‚ aslinda setr (ortmek) ve kapatmak manalarina gelir. Allah Teala kullarinin gunahlarini affedici‚ onlar icin cezayi terketmek suretiyle (gunahlari) ortucudur.
el-Fettah: Kullari arasinda hakim demektir. Araplar, hakim iki hasmin (davali-davaci) arasindaki ihtilafi cozdugu zaman: "Hakim iki hasmin arasini fethetti" derler. Hukmetti, cozume kavusturdu manasinda, hakime fatih dendigi de olmustur. Mamafih "Kullarina rizk ve rahmet kapilarini acan", riziklarindan kapanmis olanlari acan manasina da gelir.
el-Kabiz: Kullarinin rizkini lutfu ve hikmetiyle tutan manasina gelir.
el-Basit: Kullarina rizki acip cud ve rahmetiyle genisleten demektir. Boylece Cenab-i Hakk, hem ihsan sahibi, hem de onu men edici olmaktadir.
el-Hafid: Cebbarlari ve firavunlari alcaltan demektir. Yani onlari horlar ve degersiz kilar demektir.
er-Rafi': Velilerini, dostlarini yueltir. Aziz kilardemektir. Boylece Allah, hem zelil hem de aziz kilici olmaktadir.
el-Hakem: Hakim demektir. Bu da hakikati hukmetme yetkisi kendis ne verilen, ona gonderilen demek olur.
el-Adlu: Kendinde heva meyli olmayan, hukumde dogruluktan ayrilmayan cevre yer vermeyen manasina gelir. Aslinda masdardir. Ancak adil makaminda kullanilmistir. Adil'den daha beligdir, cunku musemma, fiilin kendisiyle isimlenmistir.
el-Latifu: Arzunu sana rifkla ulastiran demektir. "Mahiyeti, idrak edilemeyecek kadar latif" manasina geldigi de soylenmistir.
el-Habiru: Olani ve olacagi bilen kimseye denir.
el-Gafuru: Bagislamada mubalaga eden, cok bagislayan demektir.
es-Sekuru: Kullarini, salih fiilleri sebebiyle mukafatlandiran ve sevap veren demektir. Allah'in kullarina sukru, onlara magfireti ve ibadetlerini kabul etmesidir.
el-Kebiru: Cela1 (buyukluk) ve saninin yuceligi sifatlarini tasiyan kimsedir.
el-Mukitu: Muktedir demektir. Ayrica, mahlukata gidalarini veren manasina geldigi de soylenmistir.
el-Hasibu: el-Kafi demektir. Muf'il manasinda faildir, tipki mu'lim manasinda elim gibi, hasib'in muhasib manasinda kullanildigi da soylenmistir.
er-Rakibu: Kendisinden hicbir sey gaib olmayan hafiz (muhafiz) demektir.
el-Mucibu: Kullarinin duasini kabul edip, icabet eden zat demektir.
el-Vasiu: Zenginligi, butun fakrlar buruyen; rahmeti herseyi kusatan demektir.
el-Vedudu: el-Vedd (sevgi) kelimesinden mef'u1 manasinda feul'dur. Allah Teala Mevdud'dur. Cok sevilir. Yani velilerinin kalbinde sevgilidir. Veya fail manasinda feuldur. Yani Allah Teala salih kullarini sever, bu da "onlardan razi olur" demektir.
el-Mecidu: Keremi genis olan demektir. Serif manasini tasidigi da soylenmistir.
el-Baisu: Mahlukati, olumden sonra kiyamet gunu yeniden diriltir demektir.
es-Sehidu: Kendisinden hicbir sey gaib olmayan kimse demektir. Sahid ve sehid ayni manada kullanilir, tipki alim ve alim kelimeleri gibi. Mana soyledir: Allah, (her yerde) hazirdir. Esyayi musahede edip her an gorur.
el-Hakku: Varligi ve vucudu gercek olan demektir.
el-Vekilu: Kullarin riziklarina kefil demektir. Hakikat sudur: Kendisine tevkil edilmis olani isinde mustakil soz sahibi olmaktir. Bu hususta su ayet hatirlanabilir: "(Dediler ki) Allah bize yeter, O ne guzel vekildir" (A1-i Imran 173).
el-Kaviyyu: el-Kadir (guclu) demektir. Ayrica: "Kudreti ve kuvveti tam, O'nu hicbir sey aciz kilamaz" manasina da gelir.
el-Metinu: Sedid ve kavi olup, hicbir fiilinde mesakkatle karsilasmayan demektir.
el-Veliyyu: Nasir (yardimci) demektir. Ayrica: "Islerin kendisiyle yurudugu mutevelli, yetimin velisi gibi" diye de aciklanmistir.
el-Hamidu: Fiiliyle hamde hak kazanan mahmud kimsedir. Bu kelime mef'ul manasinda faildir.
el-Muhsi: Ilmiyle herseyi sayan, nazarindan buyuk veya kucuk hicbir sey kacmayan kimse demektir.
el-Mubdiu: Esyayi yoktan ilk defa var eden, yaratan demektir.
el-Muidu: Mahlukati hayattan sonra tekrar olume, oldukten sonra da tekrar hayata iade eden kimse demektir.
el-Vacidu: Fakirlige dusmeyen zengin demektir. Bu kelime, gina demek olan cide kokunden gelir.
el-Vahidu: Tek basina devam eden, yaninda bir baskasi olmayan ferd'dir. Ayrica, serik ve arkadasi olmayan kimse manas da mevcuttur.
El-Ahadu: Ferd demektir. Ahad ile vahid arasindaki farka gelince, ahad, kendisiyle bir baska adedin zikredilmesini men edecek bir yapiya sahiptir. Kelime hem muzekker, hem de muennestir. "Bana kimse (ahad) gelmedi derken, gelmeyen hem erkektir, hem de kadindir." Vahid'e gelince bu sayilarin ilki olarak vazedilmistir: "Bana halktan biri (vahid) geldi" denir ama, "Bana haktan kimse (ahad) geldi" denmez. Vahid, emsal ve naziri kabul etmeyen bir mana uzere bina edilmistir. Ahad ise ifrad ve arkadaslardan yalnizlik uzere bina edilmistir. Oyle ise, vahid, zat itibariyle munferiddir, ahad ise mana itibariyle munferiddir.
es-Samedu: Ihtiyaclarini temin etmek uzere, halkin kendisine basvurdugu efendidir. Yani halkin kendisine yoneldigi kimsedir.
el-Muktediru: Kudret kokunden mufteil babindandir. Kadir'den dahaote bir gucluluk ifade eder.
el-Mukaddimu: Esyayi takdim edip, yerli yerine koyan demektir.
el-Muahhiru: Esyayiyerlerine te'hir eden demektir. Kim takdime hak kazanirsa ona takdim eder, kim de te'hire hak kazanirsa ona da te'hir eder.
el-Evvelu: Butun esyadan once var olan demektir.
el-Ahiru: Butun esyadan sonra baki kalacak olan demektir.
ez-Zahiru: Herseyin ustunde zahir olan ve onlarin ustune cikan sey demektir.
el-Batinu: Mahlukatin nazarlarindan gizlenen demektir.
el-Vali: Esyanin maliki ve onlarda tasarruf eden demektir.
el-Muteali: Mahlukatin sifatlarindan munezzeh olan, bu sifatlarin biriyle muttasif olmaktan yuce ve ali olan.
el-Berru: Katindan gelen bir iyilik ve lutufla, kullarina karsi merhametli, sefkatli demektir.
el-Muntakimu: Diledigine ceza vermede siddetli davranan demektir. Nekame kokunden mufteil babinda bir kelimedir. Nekame, hosnudsuzlugun ofke ve nefret derecesine ulasmasidir.
el-Afuvvu: Afv'dan feul babinda bir kelimedir. Bu bab mubalaga ifade eder. Oyle ise mana: "Gunahlari cokca bagislayan" dcmek olur.
er-Raufu: Katindan gelen bir re'fetle (sefkatle) kullarina merhametli ve sefkatli olan demektir. Re'fetle rahmet arasindaki farka gelince; rahmet bazan maslahat geregi istemeyerek de olabilir. Re'fet isteksiz olmaz, isteyerek olur.
Zu'l-Celal: Celal, celil'in masdaridir. Celal, celalet, nihayet derecede buyukluk, azamet demektir. Zu'l-Celal buyukluk sahibi olan manasina gelir.
el-Muksidu: Hukmunde adil, demektir. Ef'àl babinda adaletli oldu manasina olan bu kelime, sulasi aslinda zulmetti manasina gelir. Nitekim kasit; cevreden, zalim demektir.
el-Camiu: Kiyamet gunu mahlukati toplayan demektir.
el-Maniu: Dostlarini, baskalarinin eziyetinden koruyan yardimci demektir.
en-Nuru: Korlugu olanlari nuruyla gorur kilan, dalalette olanlari da hidayetiyle irsad eden demektir.
el-Varisu: Mahlukatin yok olmasindan sonra da baki kalan demektir.
er-Residu: Mahlukata maslahatlarin gosteren demektir.
es-Saburu: Asilerden intikam almada acele etmeyen, cezalandirmayi belli bir muddet te'hir eden demektir. Allah'in sifati olarak sabur'un manasi halim'in manasina yakindir. Ancak ikisi arasinda soyle bir fark vardir: Sabur sifatinda cezanin mutlaka olacagini beklemeyebilirler. Ancak halim sifatiyla Allah'in cezasina kesin nazariyla bakarlar.
Allah inkarcilarin soylediklerinden munezzeh ve mukaddestir, uludur, yucedir.

NAMAZ DUALARI

1768 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namaz icin tahrime tekbirini alinca kiraate gecmezden once bir muddet sukut buyurmustur. Ben:
"Ey Allah'in Resulu, dedim, anam babam sana feda olsun, tekbir ile kiraat arasindaki sukut esnasinda ne okuyorsunuz?" Bana su cevabi verdi:
"Ey Allahim, beni hatalarimdan oyle temizle ki, kirden paklanan be-yaz elbise gibi olayim. Allahim beni, hatalarimdan su, kar ve dolu ile yika" diyorum."
Buhari, Ezan 89; Muslim, Mesacid 147, (598); Ebu Davud, Salat 123, (781); Nesai, Iftitah 15, (2,128,129).
Ebu Davud, Nesai (ve Buhari'nin) rivayetlerinin basinda su ziyade vardir: "Allahim, benimle hatalarimin arasini dogu ile batinin arasi gibi uzak kil,"

1769 - Ibnu Omer (radyallahu anhuma) anlatiyor: "Biz, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte namaz kilarken, cemaatten biri aniden:
"Allahu ekber kebira, velhamdu lillahi kesira, subhanallahi bukraten ve asila (Allah, buyukte buyuktur, Allah'a hamdimiz coktur, sabah aksam tesbihimiz Allah'adir!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz:
"Bu sozleri kim soyledi?" diye sordu. Soyleyen adam:
"Ben, ey Allah'in Resulu" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesellam) efendimiz:"
"O sozler hosuma gitti. Sema kapilari onlara acildi" buyurdu. Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) der ki: "Soyledigi gunden beri o zikri okumayi hic terketmedim."
Muslim, Mesacid 150, (601); Tirmizi, Daavat 137, (3586); Nesai Iftitah 8, (2,125).
Nesai, bir rivayette su ziyadede bulunmustur: "On iki adet melegin, bu sozleri (yukseltmek uzere) kosustuklarini gordum."

1770 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namaz kilarken nefes nefese bir adam geldi ve:
"Allahu ekber, Elhamdu lillahi hamden kesiran tayyiben mubareken fihi. (Allah buyuktur, cok temiz ve mubarek hamdler Allah'adir!)" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namazi bitirince:
"Su kelimeleri hanginiz soyledi?" diye sordu. Cemaat bir muddet sessiz kaldi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"(Kim soylediyse cekinmesin, benim desin), Zira fena bir sey soylemis degil)" dedi. Bunun uzerine adam:
"Ben, ey Allah'in Resulu!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da:
"Ben on iki melek gordum. Her biri, bu kelimeleri (Allah'in huzuruna) kendisi yukseltmek icin kosusmuslardi."
Muslim, Mesacid 149, (600); Ebu Davud, Salat 121, (763): Nesai, Iftitah 19, (2,132,133).

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:03
1771 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namaza baslarken tekbir getirir, sonra (bazan) sunu okurdu: "Inne salati ve nusuki ve mahyaye ve memati lillahi Rabbi'l-alemin. La serike lehu ve bi-zalike umirtu ve ene evvelu'l-muslimin. Allahummehdini li-ahseni'l a'mali ve ahseni'l-ahlaki. La yehdi li-ahseniha illa ente. Ve kini seyyie'l-a'mal ve seyyie'l-ahlak. La yaki seyyieha illa ente. (Namazim, ibadetim hayatim ve olumum alemlerin Seriksiz Rabbi Allah icindir. Ben bununla emrolundum. Ben bu emre teslim olanlarin ilkiyim. Ey Allah'im, beni amellerin ve ahlakin en iyisine sevket. Bunlarin en iyisine senden baska sevkeden yoktur. Beni kotu amellerden ve kotu ahlaktan koru, bunlarin kotulerinden ancak sen korursun."
Nesai, Iftitah 16, (2,129).

1772 - Muhammed Ibnu Mesleme (radiyallahu anh)anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) nafile namaz kilmak icin kalktigi vakit (bazan) sunu okurdu:
"Allahu ekber veccehtu vechiye li'llezi fatara's-Semavati ve'1-arza hani-fen muslimen ve ma ene mine'l-musrikin... (Allah buyuktur. Yuzumu Ha-nif ve Musluman olarak semavat ve arzi yaratan Allah a yonelttim. Ben musriklerden degilim). . . ")
Devamini Hz. Cabir (radiyallahu anh)'in rivayetinde oldugu sekilde zikretti. Sonra sunu okudu:
"Allahumme ente'l-Meliku. La ilahe illa ente subhaneke ve bihamdike Allahim (kainatin gercek) Meliki sensin. Senden baska ilah yoktur. Seni hamdinle takdis ederim]. " Sonra kiraata gecti."
Nesai, Iftitah 17, (2,131).

1773 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namaza (iftitah tekbiri ile) baslayinca sunu okurdu:
"Subhaneke Allahumme ve bi-hamdike ve tebarekesmuke ve teala cedduke ve la ilahe gayruke. (Allah'im seni her cesit noksan sifatlardan takdis ederim, hamdim sanadir. Senin ismin mubarek, azametin yucedir, senden baska ilah da yoktur)."
Tirmizi, Salat 179, (243); Ebu Davud, Salat 122, (776); Ibnu Mace, Ikameti's-Salat 1, (804).

RUKU VE SECDELERDE OKUNACAK DUALAR

1774 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Haberiniz olsun, ben ruku ue secde halinde Kur'an okumaktan men edildim. Oyleyse rukuda Rabb Teala'yi tazim edin, secdede ise dua etmeye gayret edin, (zira secdede iken yaptiginiz dua) icabet edilmeye Iayiktir."
Muslim, Salat 207 (479); Ebu Davud, Salat 152, (876); Nesai, Iftitah 98, (2,189).

1775 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) hazretleri anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), secdelerinde sunlari soylerdi: "Allahummagfirli zenbi kullehu, dikkahu ve cullehu, evvelehu ve ahirehu, sirrahu ve alaniyyetehu. (Allahim! Buyuk-kucuk birinci sonuncu, gizli-acik, butun gunahlarimi magfiret buyur. "
Muslim, Salat 216, (483); Ebu Davud, Salat 152, (878).

1776 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resullulah (aleyhissalatu vesselam) rukusunda ve secdelerinde su duayi cokca okurdu:
"Subhanekallahumme Rabbena ve bi-hamdike, Allahummagfirli. (Allah'im, seni takdis ve tenzih ederim. Rabbimiz! Takdisimiz hamdinledir. Ey Allahim, beni magfiret et.)" Bu duayi okumakla Kur'an'a yani Kur'an'in: "Rabbini hamd ile tesbih et" (Nasr 3) ayetineuyuyordu."
Buhari, Ezan 123, 139, Megazi 50, Tefsir, Izacae nasrullahi ve'l-Feth; Muslim, Salat 217, (484); Ebu Davud, Salat 152, (877); Nesai, Iftitah 153, (2, 219).
Muslim, Ebu Davud ve Nesai'de gelen bir rivayette soyle denir: "Resullullah (aleyhissalatu vesselam) ruku ve secdesinde soyle derdi: "Subbuhun kuddusun Rabbu'l-melaiketi ver-Ruhi, (Munezzehsin, mukaddessin, meleklerin ve Ruh'un Rabbisin)".

1777 - Muvatta, Tirmizi ve Ebu Davud'un bir rivayetinde soyle denir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i yatakta kaybettim ve arastirdim, derken elim ayaginin altina rastladi. Secdede idi ve: "Allahumme inni euzu bi-rizake min sahtike ve euzu bi-muafatike min ukubetike ve euzu bike minke La uhsi senaen aleyke. Ente kema esneyte ala nefsike. (Allahim! Senin rizani sefaatci kilarak ofkenden sana siginiyorum. Affini sefaatci yaparak cezandan sana siginiyorum. Senden de sana siginiyorum. Sana layik oldugun senayi yapamam. Sen kendini sena ettigin gibisin)" diyordu."

1778 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden biri ruku edince uc kere "Subhane rabbiyel azim (Buyuk Rabbim (her cesit kusurdan) munezzehdir" desin. Bu, en az miktardir. Secde yapinca da uc kere "Subhane Rabbiye'l a'la (Ulu Rabbim (her cesit kusurdan) munezzehdir" desin. Bu da en az miktardir."
Ebu Davud, Salat 154, (886); Tirmizi, Salat 194, (261).

1779 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), ruku yaptigi zaman: "AIIahumme Ieke reka'tu ve bike amentu ve leke eslemtu ve aleyke tevekkeltu ente Rabbiye, hasaa sem'i ve basari ve Iahmi ve demi ve izami IiIIahi Ràbbi'I-alemin. (Ey AIIahim sana ruku yapiyorum, sana inandim, sana teslim oldum, sana tevekkul ettim. Sen Rabbimsin, kulagim, gozum, etim, kanim ve kemiklerim AIemIerin Rabbi olan Allah onunde hasyette, tezeIIuIdedir."
Nesai, Iftitah 104, (2,192). Bu rivayet Muslim'de gelen uzun bir rivayetin bir parcasidir (Salatu'l-Musafirin) 201, (771).

1780 - Ibnu Ebi Evfa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sirtini rukudan kaldirdigi zaman: "SemiaIlahu Iimen hamideh, Allahumme Rabbena Ieke'I-hamdu mil'es-semavati ve miI'eI-arzi ve miI'e ma si'te min sey'in ba'du. (AIIah, kendisine hamd edeni isitir. Ey AIIahim, ey Rabbimiz, semalar dolusu, arz dolusu ve bunlardan baska istedigin her sey dolusu hamdler sana olsun"
Muslim, Salat 204, (476); Ebu Davud, Salat 144, (846).

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:03
1781 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) iki secde arasinda: "Allahumme'gfir li ve'rhamni, ve'cburni, ve'hdini ve'rzukni. (Allahim bana magfiret et, merhamet et, beni zengin kil, bana hidayet ver, bana rizik ver) derdi".
Ebu Davud, Salat 145, (850); Tirmizi, Salat 211, (284); Ibnu Mace, Salat 23, (898).

1782 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) secde ettigi vakit soyle dua okurdu: "Allahim sana secde ettim, sana inandim, sana teslim oldum. Yuzum de, kendisini yaratip sekillendiren, ona kulak, goz takan yaratanina secde etmistir. Yaratanlarin en guzeli olan Allah ne yucedir" (Hacc 14).
Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in tesehhudle selam arasinda okudugu en son duasi: "Allahummagfir Ii ma kaddemtu ve ma ahhartu ve ma esrertu ve ma a'Ientu ve maesreftu ve ma ente a'Iemu bihi minni ente'I-mukaddim ve ente'I-muahhir. La ilahe illa ente. (Allahim, gecmis omrumde yaptiklarimi, gelecekte yapacaklarimi, gizli islediklerimi, aleni yaptiklarimi, israflarimi, benim bilmedigim fakat senin bildigin kusurlarimi affet. Ilerleten sen, gerileten de sensin, senden baska ilah yoktur)".
Muslim, Salatul-Musafirin 201, (771), Tirmizi, Daavat 32, (3417, 3418, 3419); Ebu Davud, Salat 121, (760); Nesai, Iftitah 17, (2,130).

1783 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a, Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) gelerek:
"Bana namazda okuyacagim bir dua ogret" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona su duayi okumasini soyledi:
"Allahumme inni zalemtu nefsi zulmen kesiran ue la yagfiru z-zunube illa ente fà'gfir li magfireten min indike verhamni inneke ente'l-gàfuru'r-rahim. (Allahim ben nefsime cok zulmettim. Gunahlari ancak sen affedersin. Oyle ise beni, sanina layik bir magfiretIe bagisla, bana merhamet et. Sen affedici ve merhamet edicisin".
Buhari, Sifatu's-Salat 149, Daavat 17, Tevhid 9; Muslim, Zikr 48, (2705); Tirmizi, Daavat 98, (3521); Nesai, Sehiv 58, (3, 53).

TESEHHUDDEN SONRA OKUNACAK DUA

1784 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) hazretleri anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) tesehhudden sonra sunu okurdu: "Allahumme inni euzu bike min azabi cehennem ve euzu bike min azabi'I-kabri ve euzu bike min fitneti'd-Deccal ve euzu bike min fitneti'I-mahya ve'I-memat. (AIIahim, ben cehennem azabindan sana siginirim. Kabir azabindan da sana siginirim. Deccal fitnesinden de sana siginirim, hayat ve olum fitnesinden de sana siginirim)".
Ebu Davud, Salat 184, (984).

SELAMDAN SONRA OKUNACAK DUA

1785 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in geceleyin namazdan cikinca su duayi okudugunu isittim: "AlIahim! Senden, katindan verecegin oyIe bir rahmet istiyorum ki, onunla kalbime hidayet, islerime nizam, daginikligima tertip, icime kamil iman, disima amel-i salih, amellerime temizlik ve ihlas verir, rizana uygun istikameti ilham eder, ulfet edecegim dostumu lutfeder, beni her cesit kotuluklerden korursun.
Allahim, bana oyle bir iman, oyle bir yakin ver ki, artik bir daha kufur (ihtimali) kalmasin. Oyle bir rahmet ver ki, onunla, dunya ve ahirette senin nazarinda kiymetli olan bir mertebeye ulasayim.
Allahim! Hakkimizda verecegin hukumde lutfunIa kurtulus istiyorum, (kurbuna mazhàr olan) suhedaya has makamlari niyaz ediyorum, bahtiyar kullarin yasayisini diliyorum, dusmanlara karsi yardim taleb ediyorum!
Allahim! Anlayisim kit, amelim az da olsa (dunyevi ve uhrevi) ihtiyaclarimi senin kapina indiriyor (karsilanmasini senden taleb ediyorum). Ràhmetine muhtacim, halimi arzediyorum. (Ihtiyacim ve fakrim sebebiyledir ki) ey islere hukmedip yerine getiren, kalplerin ihtiyacini gorup sifayab kilan Rabbim! Denizlerin aralarini ayirdigin gibi benimle cehennem azabinin arasini da ayirmani, helake davetten, kabir azabindan korumani diliyorum.
Allahim! Kullarindan herhangi birine verdigin bir hayir veya mahlukatindan birine vaadettigin bir lutuf var da buna idrakim yetismemis, niyetim ulasamamis ve bu sebeple de istediklerimin disinda kalmis ise ey alemlerin Rabbi, onun husulu icin de sana yakariyor, bana onu da vermeni rahmetin hakkinda senden istiyorum.
Ey Allahim! Ey (Kur'an gibi, din gibi) kuvvetli ipin, (seriat gibi) dogru yolun sahibi! Kafirler icin cehennem vaadettigin kiyamet gununde, senden cehenneme karsi emniyet, arkadan baslayacak ebediyet gununde de huzur-i kibriyana ulasmis mukarrebin meleklerle, (dunyada iken cok) ruku ve secde yapanlar ve ahidlerini ifa edenlerle birlikte cennet istiyorum. Sen sinirsiz rahmet sahibisin, sen (seni dost edinenlere) hadsiz sevgi sahibisin, sen diledigini yaparsin. (Dilek sahipleri ne kadar cok, ne kadar buyuk seyler isteseler hepsini yerine getirirsin.)
Allahim! Bizi, sapitmayip, saptirmayan hidayete ermis hidayet rehberleri kil. Dostlarina sulh (vesilesi), dusmanlarina da dusman kil. Seni seveni (sana olan) sevgimiz sebebiyle seviyoruz. Sana muhalefet edene, senin ona olan adavetin sebebiyle adavet (dusmanlik) ediyoruz.
Allahim! Bu bizim duamizdir. Bunu fazlinla kabul etmek sana kalmistir. Bu, bizim gayretimizdir, dayanagimiz sensin.
Allahim! Kalbime bir nur, kabrime bir nur ver; onume bir nur, arkama bir nur ver; sagima bir nur, soluma bir nur ver; ustume bir nur, altima bir nur ver; kulagima bir nur, gozume bir nur ver; sacima bir nur, derime bir nur ver; etime bir nur, kanima bir nur ver; kemiklerime bir nur koy!
Allahim nurumu buyut, (soylediklerimin hepsine bedel olacak) bir nur ver, (soylenmiyenleri de kusatacak) bir nur daha ver!
Izzeti burunmus, onu kendine alem yapmis olan Zat munezzehtir. Buyuklugu burunmus ve bu sebeple kullarina ikrami bol yapmis olan Zat munezzehtir. Tesbih ve takdis sadece kendine layik olan Zat munezzehtir. Fazl ve nimetler sahibi Zàt munezzehtir. Azamet ve kerem sahibi Zat munezzehtir. Celal ve ikram sahibi Zat munezzehtir."
Tirmizi, Daavat 30, (3415).

1786 - Hz. Sevban (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) selam verip (namazdan cikinca) uc kere istigfarda bulunup: "Allahumme entes-selam ve minke's-seIam tebarekte ve tealeyte ya ze'l-celali ve'I-ikram. (Allahim sen selamsin. Selàmet de sendendir. Ey celal ve ikram sahibi sen munezzehsin, sen yucesin)" derdi."
Muslim, Mesacid 135, (591); Tirmizi, Salat 224, (300); Ebu Davud, Salat 360 (1513); Nesai, Sehv 80, (3, 6icon_cool.gif.

1787 - Kà'a Ibnu Ucre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) duyurdular ki: "Namazin takipcileri (muakkibat) var. Onlari her namazin pesinden soyleyenler -veya yapanlar- (cennet ve mukafaat hususunda) husrana ugramazlar. Bunlar otuz uc adet tesbih, otuz uc adet tahmid, otuzdort adet tekbir'dir".
Muslim, Mesacid 144, (596); Tirmizi Daavat 25, (3409); Nesai, 91, (3, 75).
Nesai'nin Zeyd Ibnu Sabit (radiyallahu anh)'ten yaptigi bir rivayette soyle denmektedir: "Bu emredildigi zaman Ensar'dan bir adam ruyasinda gorur ki bir kimse: "Bunu yirmi bes yapin, tehlili de ilave edin" demektedir. Sabah olunca bunu Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'aanlatti. Efendimiz : "Soylendigi sekilde yapin!" buyurdu".

1788 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim sabah namazinin arkasindan yuz kere tesbihde ve yuz kere tehlilde bulunursa, deniz kopugu gibi cok bile olsa gunahlari affedilir".
Nesai, Sehv 95, (3, 79).

1789 - Ukbe Ibnu Amir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) her namazin arkasindan muavvizati okumami emretti."
Ebu Davud, Salat 361, (1523); Nesai, Sehv (79, (3, 6icon_cool.gif.

TEHECCUD NAMAZI ESNASINDA DUA

1790 - Hz. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) teheccut namazi kilmak uzere geceleyin kalkinca su duayi okurdu: "AIIahim, Rabbimiz! Hamdler sanadir. Sen arz ve semavatin ve onlarda bulunanIarin kayyumu ve ayakta tutanisin, hamdler yalnizca senin icindir. Sen semavat ve arzin ve onlarda bulunanlarin nurusun, hamdler yalnizca sanadir. Sen haksin, va'din de haktir. Sana kavusmak haktir, sozun haktir. Cennet haktir, cehennem de haktir. Peygamberler hàktir, Muhammed (aleyhissalatu vesselam) de haktir. Kiyamet de haktir.
Allahim! Sana teslim oldum, sana inandim, sana tevekkul ettim. Sana yoneldim. Hasmina karsi senin (burhanin) iIe dava actim. Hakkimi aramada senin hakemligine basvurdum. Onden gonderdigim ve arkada biraktigim hatalarimi affet. Gizli isledigim, aleni yaptigim, benim bilmedigim, senin benden daha iyi bildigin hatalarimi da affet! Ilerleten sen, gerileten de sensin. Senden baska ilah yoktur".
Buhari, Teheccut 1, Daavat 10 Tevhid 8, 24, 35; Muslim, Salatu'l-Musafirin 199, (769); Muvatta, Kur'an 34, (1, 215, 216); Tirmizi, Daavat 29, (3414); Ebu Davud, Salat 121, (771); Nesai, Kiyamu'l-Leyl 9, (3, 209, 210).)

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:03
AKSAM VE SABAH YAPILACAK DUALAR

1791 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) aksam olunca su duayi okurdu:
"Elhamdulillah geceye erdik. Mulk de, Allah icin geceye erdi. AIlah'tan baska ilah yoktur. Tektir, ortagi yoktur. Mulk O'nundur, hamdler 0'nàdir, O, her seye kadirdir. Rabbim! Bu gecede olacak hayri, bundan sonra olacak hayri senden taleb ediyorum. Bu gecede olacak serden ve bundan sonra olacak serlerden sana siginiyorum. Ràbbim! TembeIlikten yasliligin kotuluklerinden sana siginiyorum. Rabbim! Cehennem azabindan, kabir azabindan sana siginiyorum!"
Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) devamla, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sabah olunca su duayi okudugunu soyledi:
"ElhamduIiIIah sabaha erdik. Mulk de AIIah icin sabaha erdi."
Muslim, Zikr 75, (2723); Tirmizi, Daavat 13, (3387); Ebu Davud, Edeb 110, (5071).

1792 - Ebu Selam, Hz. Enes (radiyallahu anh)'ten naklediyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim: "Kim aksama ve sabaha erdigi zaman: "Rabb olarak Allah, din olarak Islam'a, resul olarak Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'e razi olduk" derse onu razi etmek de Allah uzerine bir hak olmustur".
Rezin bu duaya: "Kiyamet gunu" ifadesini ilave etmistir.
Ebu Davud, Edeb 110, (5072) Ibnu Mace, Dua 14, (3870).

1793 - Abdullah Ibnu Gannam el-Beyazi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim sabaha erdigi zaman: "Allahim, benimle veya mahlukatindan herhangi biriyle hangi nimet sabaha ermisse bu sendendir. Sen birsin, ortagin yoktur, hamdler sanadir, sukur sanadir" derse, o gunku sukur borcunu odemistir. Kim de ayni seyler aksama erince soylerse o da o geceki sukur borcunu eda eder."
Ebu Davud, Edeb 110, (5073).

UYUMA VE UYANMA DUALARI

1794 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yatagina girdigi zaman su duayi okurdu: "Bize yedirip iciren, ihtiyaclarimiz gorup bizi barindiran AIIah'a hamdolsun. Ihtiyacini gorecek, barinak verecek kimsesi olmayan niceleri var!"
Muslim, Zikr 64, (2715); Tirmizi, Daavat 16, (3393); Ebu Davud, Edeb 107, (5053).

1795 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) yatagina girdigi zaman, ellerine ufleyip Muavvizeteyn'i ve Kul huvallahu ahad'i okur ellerini yuzune ve vucuduna surer ve bunu uc kere tekrar ederdi. Hastalandigi zaman ayni seyi kendisine yapmami emrederdi".
Buhari Fedailu'l-Kur'an 14, Tibb, 39, Daavat 12; Muslim, Selam 50, (2192); Muvatta, Ayn 15, (2, 942); Tirmizi, Daavat 21, (3399); Ebu Davud, Tibb 19, (3902).

1796 - Hz. Huzeyfe Ibnu'l-Yeman (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yatagina girince su duayi okurdu:
"Allahim! Senin adinla hayat bulur, senin adinla olurum". Sabah olunca da su duayi okurdu:
"Bizi oldurdukten sonra tekrar hayat veren AlIah'a hamdolsun!. Zaten donusumuz de O'nadir".
Buhari, Daavat 7, 8, 16, Tevhid 13; Tirmizi, Daavat 29, (3413); Ebu Davud, Edeb 177, (5049).

1797 - Hz. Bera (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Yatagina girdigin zaman su duayi oku: "Allahim nefsimi sana teslim ettim, yuzumu sana cevirdim, islerimi sana emanet ettim sirtimi sana dayadim. Senin rahmetinden umitvarim, gazabindan da korkuyorum. Senin ikabina karsi, senden baska ne melce var, ne de kurtarici. Indirdigin Kitab'a, gonderdigin Peygamber (aleyhissalatu uesselam)'e imàn ettim"
"Eger bunu okudugun gece olecek olursan fitrat uzere olmus olursun. Sayet sabaha erersen hayir bulursun."
Buhare, Daavat 7, 9; Tevhid 34; Muslim, Zikr 56, (2710); Tirmizi, Daavat 76, (3391); Ebu Davud, Edeb 107, (5046, 5047, 5048).
Tirmizi'nin bir rivayetinde soyle denmistir: "Resulullah (àleyhissalatu vesselam), uyumak isteyince sag yani uzerine dayanir ve soyle dua ederdi: "Allàhim! Kullarini topladigin -veya yeniden dirilttigin- gun, beni azabindan koru".

1798 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) geceleyin uyaninca su duayi okurdu: "Allahim! Seni hamdinle tenzih ederim, Senden baska ilah yoktur. Gunahim icin affini dilerim, rahmetini taleb ederim. Allahim ilmimi artir, bana hidayet verdikten sonra kalbimi saptirma. Katindan bana rahmet lutfet. Sen lutfedenlerin en comerdisin".
Ebu Davud, Edeb 108, (5061).

1799 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yatacagi sirada su duayi okurdu:
"Allahim, kerim olan Zat'in adina, eksigi olmayan kelimelerin adina, alinlarindan tutmus oldugun hayvanlarin serrinden sana siginirim. Allahim sen borcu giderir gunahi kaldirirsin. Allahim senin ordun maglub edilemez, và'dine muhalefet edilemez. Servet sahibine serveti fayda etmez, servet sendendir. Allahim seni hamdinle tesbih ederim".
Ebu Davud, Ebed 107, (5052).

1800 - Bureyde (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir gun, Halid Ibnu Velid el-Mahzumi (radiyallahu anh):
"Ey Allah'in Resulu, bu gece hic uyuyamadim" diye Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e yakindi.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona su tavsiyede bulundu:
"Yatagina girdinmi su duayi oku: "Ey yedi kat semanin ve onlarin golgelediklerinin Rabbi, ey arzlarin ve onlarin tasidiklarinin Rabbi, ey seytanlarin ve onlarin azdirdiklarinin Rabbi! Butun bu mahlukatinin serrine karsi, bana himayekar oI! 0l ki hic birisi, uzerime ani cullanmasin, saldirmàsin. Senin korudugun aziz olur. Senin ovgun yucedir, senden baska ilah da yoktur, ilah olarak sadece sen varsin."
Tirmizi, Daavat 96, (3518).

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:03
1801 - Imam Malik'ten rivayete gore, ona su haber ulasmistir: "Halid Ibnu'l-Velid (radiyallahu anh), Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e:
"Ben uykuda iken korkutuluyorum. (Ne yapmami tavsiye buyurursunuz?)" diye sordu. Ona su tavsiyede bulundu:
"Allah'in eksiksiz, tam olan kelimeleri ile O'nun gadabindan, ikabindan, kullarinin serrinden, seytanlarin vesveselerinden ve (beni kotuluge atan) beraberliklerinden AIlah'a siginirim! de!".
Muvatta, Si'r 9, (2, 950).

EVDEN CIKIS VE EVE GIRIS DUALARI

1802 - Ummu Seleme (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) evinden ciktigi zaman su duayi okurdu: "Allah'in adiyla Allah'atevekkul ettim. AIIahim! zillete dusmekten, dalalete dusmekten, zulme ugramaktan, cahillikten, hakkimizda cehalete dusulmus olmasindan sana siginiriz".
Tirmizi, Daavat 35, (3423); Ebu Davud, Edeb 112, (5094); Nesai Istiaze 30, (8,268); Ibnu Mace, Dua 18, (3884).

1803 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Evinden cikinca kim: "Allah'in adiyla, Allah'a tevekkul ettim, guc kuvvet Allah'tandir" derse kendisine: "Isine bak, sana hidayet verildi, kifayet edildi ve korundun da" denir, ondan seytan yuz cevirir".
Tirmizi, Daavat 34, (3422); Ebu Davud, Edeb 112, (5095); Nesai, Istiaze (8,268).

1804 - Ebu Malik eI-Es'àri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kisi evine girince su duayi okusun: "AIIahim! Senden hayirli girisler, hayirli cikislar istiyorum. AIIah'in adiyla girdik, AIIah'in adiyla ciktik, Rabbimiz AIIah'a tevekkul ettik". Bu duayi okuduktan sonra ailesine selam versin".
Ebu Davud, Edeb, 112, (5096).

OTURMA-KALKMA DUALARI

1805 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hazretleri buyurdular ki: "Kim, malayani konusmalarin cok oldugu bir yere oturur da, oradan kalkmazdan once su duayi okursa bu yerde oturmaktan hasil olan gunahindan arinmis olur:
Allahim! Seni hamdinle tesbih ederim. Senden baska ilah olmadigina sehadet ederim. Senden magfiret diliyorum, Sana tevbe ediyor (af taleb ediyorum)".
Tirmizi, Daavat 39, (2329).

1806 - Ibnu Omer hazretleri (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir cemaatte oturdugu zaman, ashabi icin su duayi okumadan nadiren kalkardi:
"Allahim! Bize korkundan oyle bir pay ayir ki, bu, sana karsi islenecek gunahlarla bizim aramizda bir engel olsun. Itaatinden oyle bir nasib ver ki, o bizi cennete ulastirsin. Yakininden oyle bir hisse lutfet ki dunyevi musibetlere tahammul kolaylassin.
Allahim! Sag oldugumuz muddetce kulaklarimizdan, gozlerimizden, kuvvetimizden istifade etmemizi nasib et. Ayni seyi bizden sonra gelecek olan neslimize de nasib et. Intikamimizi, bize zulmedenlerden almislardan kil (mazlumlardan degil). Bize tecavuz edenlere karsi bizi muzaffer kil. Bize, dini musibet verme. Dunyayi, ne asil gayemiz kil, ne de ilmimizin son hedefi. Bize merhametli olmayani bize musallat etme."
Tirmizi. Daavat 73, (3497).

SEFERDE OKUNACAK DUA

1807 - Imam Malik'e ulastigina gore Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) sefer arzusuyla ayagini bineginin ozengisine koydugu zaman su duayi okurdu:
"Bismillah! Allahim! Sen seferde arkadasim, ailemde vekilimsin. Allahim, bize arzi dur, seferi kolaylastir. Allahim, yolun mesakkatlerinden, uzuntulu donusten, mal ve ailede vukua gelecek kotu manzaralardan sana siginiyorum".
Muvatta, Isti'zan 34, (2, 977).

1808 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), seferden donerken, ugradigi her tumsekte uc kere tekbir getirir, arkadan da: "La ilahe iIlaIIahu vahdehu Ia serike Ieh, Iehu'I-mulku ve Iehu'I-hamdu ve huve aIa kulli sey'in kadir. (AIIah'tan baska ilah yoktur. O tekbir, ortagi yoktur, mulk O'nundur, hamd O'nadir. O herseye kadirdir) donuyoruz, tevbe ediyoruz, kulluk ediyoruz, secde ediyoruz, Rabbimize hamdediyoruz. AIIah va'dinde sadik oldu, kuluna yardim etti. (Hendek Harbi'nde) muttefik ordulari tek basina helak etti" derdi.
Buhari, Daavat 52, Omer 12, Cihad 133, 197, Megazi 29; Muslim, Hacc 428, (1344); Muvatta, Hacc 243, (1,421); Tirmizi, Hacc 104, (950); Ebu Davud, Cihad 170, (2770).

1809 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e:
"Ey Allah'in Resulu, ben sefere cikmak istiyorum bana tavsiyede bulun!" diye talepte bulundu. Efendimiz:
"Sana Allah'tan korkmani ve (yol boyu astigin) her tepeiiin basinda tekbir getirmeni tavsiye ediyorum!" buyurdu. Adam donecegi sirada su duada bulundu: "Allah'im! Ona uzakligi dur, yolculugu kolay kil."
Tirmizi Daavat 47, (3441).

1810 - Abdullah el-Hatmi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) birisiyle vedalasti mi soyle derdi: "Dininizi emanetinizi ve islerinizin akibetini Allah'in muhafazasina birakiyorum".
Ebu Davud, Cihad 80 (2600); Tirmizi, Daavat 45, (3439).

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:04
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) seferde iken gece olunca su duayi okurdu:
"Ey arz, benim de senin de Rabbimiz Allah'tir. Senin de, (sende bulunanlarin da sende yaratilmis olanlarin da, senin uzerinde yuruyenlerin de serrinden Allah'a siginirim. Arslanin, iri yilanin, yilanin, akrebin ve bu beldede ikamet eden (insilerin ve cinni)lerin, Iblis'in ve Iblis neslinin serrinden de Allah'a siginirim."
Ebu Davud, Cihad 80, (2603).

1812 - Havle Bintu Hàkim (radiyallahu anh ) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz buyurmuslardir ki: "Kim bir yerde konakladigi zaman su duayi okursa, oradan ayrilincaya kadar ona hicbir sey zarar vermez: "Euzu bi-kelimatillahi't-tammat min serri ma halaka. (Allah'in eksiksiz, mukemmel kelimeleri ile, yarattiklarinin serrinden AIlah'a siginiyorum.)"
Muslim, 54, (2708); Muvatta, Isti'zan 34 (2, 978); Tirmizi, Daavat 41, (3433).

UZUNTU VE TASA HALINDE DUA

1813 - Hz. Sa'd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Baligin karninda iken, Zu'n-Nun'un yaptigi dua su idi: La ilahe illa ente subhaneke inni kuntu mine'z-zalimin. (Allahim! Senden baska ilah yoktur, seni her cesit kusurlardan tenzih edirim. Ben nefsime zulmedenlerdenim.)" Bununla dua edip de icabet gormeyen yoktur."
Tirmizi, Daavat 85. (3500).

1814 - Hz. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) uzuntu sirasinda su duayi okurdu: "Halim ve azim. olan Allah'tan baska ilah yoktur. Buyuk Ars'in Rabbi olan Allah'tan baska ilah yoktur. Kiymetli Ars'in Rabbi, arzin Rabbi, Semavat'in Rabbi olan Allah'tan baska ilah yoktur."
Buhari, Daavat 27, Tevhid 22, 23; Muslim, Zikr 83, (2730); Tirmizi, Daavat 40, (8431); Ibnu Mace, Dua 17, (3883).

1815 - el-Hudri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun Mescid'e girdi. Orada Ensar'dan Ebu Umame (radiyallahu anh) denen kimse ile karsilasti. Ona:
"Ey Ebu Umame, nicin seni namaz vakti disinda Mescid'de oturmus goruyorum?" diye sordu.
"Pesimi birakmayan bir sikinti ve borclar sebebiyle ey Allah'in Resulu" diye cevap verdi. Bunun uzerine Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Sana bazi kelimeler ogreteyim mi? Bunlari okursan, Allah, senden sikintini giderir ve borcunu oder."
"Evet, ey Allah'in Resulu, ogret!" dedim.
"Oyleyse, dedi, aksama ciktin mi sabaha erdin mi su duayi oku: "AIlahim uzuntuden ve kederden sana siginirim. Aczden ve tembellikten sana siginirim, korkakliktan ve cimrilikten sana siginirim. Borcun galebe caImasindan ve insanlarin kahrindan sana siginirim."
(Ebu Umame) der ki: "Ben bu duayi yaptim, Allah benden gamimi giderdi, borcumu odedi."
Ebu Davud, Salat 367, (1555).

1816 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Fatima (radiyallahu anha) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek bir hizmetci taleb etmisti. Resulullah ona:
"Su duayi oku(man senin icin hizmetci edinmenden daha hayirli)" dedi:
"Allahim! Sen yedi semanin Rabbi, Ars-i Azam'in Rabbisin. Sen bizim Rabbimiz ve herseyin Rabbisin. Tevrat, Incil ve Furkan'i indiren, tohum ve cekirdekleri acansin. Her seyin serrinden sana siginiyorum. Her seyin alnindan yapismissin (dizginleri senin elindedir). Evvel sensin, senden once bir sey yoktur. Ahir sensin, senden sonra da bir sey kalmayacak. Sen zahirsin, senin ustunde bir sey mevcut degildir. Sen batinsin, senin disinda bir sey yoktur. Benim borcumu ode, beni fukaraliktan kurtar, zengin kil."
Tirmizi, Daavat 68, (3477); Ibnu Mace, Dua, 2 (3831).

1817 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i bir sey uzecek olsa su duayi okurdu: "Ya Hayyu ya Kayyum, birahmetike estagisu. (Ey diri olan, ey Kayyum olan Rabbim rahmetin adina yardimini talep ediyorum)."Ve keza soyle derdi: "Elizzu bi-ya-ze'l-celali ve'l-Ikram." (Ya ze'l-celali ve'l-ikram)i devamli soyleyin!
Tirmizi Daavat 99, (3522).

1818 - Esma Bintu Umeys (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana: "Sana sikinti zamaninda okuyacagin bir duayi ogreteyim mi?" diye sordu ve su duayi soyledi: "Allahu, Allahu Rabbi la usriku bihi sey'en. (Rabbim Allah'tir, Allah! Ben ona hicbir seyi ortak kosmam!)"
Ebu Davud, Salat 361, (1525), Ibnu Mace, Dua 17, (3882).

1819 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) demistir ki: "Kimin sikintisi artarsa su duayi okusun:
"Allahim ben senin kulunum, kulunun ogluyum, cariyenin ogluyum, senin avucunun icindeyim, alnim senin elinde. Hakkimdaki hukmun caridir. Kazan ne olursa hakkimda adalettir. Kendini tesmiye ettigin veya kitabinda indirdigin veya nezdinde mevcut gayb hazinesinden sectigin, sana ait her bir isim adina senden Kur'an'i kalbimin bahari, sikinti ve gamlarimin atilma vesilesi kilmani dilerim."
Bu duayi okuyan her kulun gam ve sikintisini Allah gidermis, yerine ferahlik vermistir."
Mecmau'z Zevaid'de (10, 136) mevcuttur. Hakim'in Mustedrek'inde de (1,509) kaydedilmis.

HAFIZAYI GUCLENDIRME DUALARI

1820 - Hz. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Ali Ibnu Ebi Talib (radiyallahu anh) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek: "Annem ve babam sana kurban olsun, su Kur'àn gogsumde durmayip gidiyor. Kendimi onu ezberleyecek gucte goremiyorum" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona su cevabi verdi: "Ey Ebul-Huseyin! (Bu meselede) Allah'in sana faydali kilacagi, ogrettigin takdirde ogrenen kimsenin de istifade edecegi, ogrendiklerini de gogsunde sabit kilacak kelimeleri ogreteyim mi?"
Hz. Ali (radiyallahu anh): "Evet, ey Allah'in Rasulu, ogret bana!" dedi. Bunun uzerine Hz. Peygamber su tavsiyede bulundu:
"Cuma gecesi (persembeyi cumaya baglayan gece) olunca, gecenin son ucte birinde kalkabilirsen kalk. Cunku o an (meleklerin de hazir bulundugu) meshud bir andir. O anda yapilan dua mustecabtir. Kardesim Yà'kub da evlatlarina soyle soyledi: "Sizin icin Rabbime istigfàr edecegim, hele cuma gecesi bir gelsin." Eger o vakitte kalkamazsan gecenin ortasinda kalk. Bunda da muvàffàk olamazsan gecenin evvelinde kalk. Dort rek'àt namaz kil. Birinci rek'atte, Fatiha ile Yà-sin suresini oku, ikinci rek'atte Fatiha ile Ha-mim, ed-Duhan suresini oku, ucuncu rek'atte Fatiha ile Eliflam-mim Tenzilu's-secde'yi oku, dorduncu rek'atte Fatiha ile Tebareke'l-Mufassal'i oku. Tesehhudden bosaldigin zaman Allah'a hamdet, Allah'a senayi da guzel yap, bana ve diger peygamberlere salat oku, guzel yap. Mu'min erkekler ve mu'min kadinlar ve senden once gelip gecen mu'min kardeslerin icin istigfar et. Sonra butun bu okudugun dualarin sonunda su duayi oku:
"Allahim, bana gunahlari, beni hayatta baki kildigin muddetce ebediyen terkettirerek merhamet eyle. Bana faydasi olmayan seylere tesebbusum sebebiyle bana aci. Seni benden razi kilacak seylere husn-i nazar etmemi bana nasib et. Ey semavat ve arzin yaraticisi olan celal, ikram ve dil uzatilamayan izzetin sahibi olan Allahim. Ey Allah! ey Rahman! celalin hakki icin, yuzun nuru hakki icin kitabini bana ogrettigin gibi hifzina da kalbimi icbar et. Seni benden razi kilacak sekilde okumami nasib et. Ey semavat ve arzin yaraticisi, celalin ve yuzun nuru hakki icin kitabinla gozlerimi nurlandirmani, onunla dilimi acmani, onunla kalbimi yarmani, gogsumu ferahlatmani, bedenimi yikamani istiyorum. Cunku, hakki bulmakta bana ancak sen yardim edersin, onu bana ancak sen nasib edersin. Herseye ulasmada guc ve kuvvet ancak buyuk ve yuce olan Allah'tandir. " Ey Ebu'l-Hasan, bu soyledigimi uc veya yedi cuma yapacaksin. Allah'in izniyle duana icabet edilecektir. Beni hak uzere gonderen Zat-i Zulcelal'e‚ yemin olsun bu duayi yapan hicbir mu'min icabetten mahrum kalmadi."
Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) der ki: "Allah'ayemin olsun, Ali (radiyallahu anh) bes veya yedi cuma gecti ki Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ayni onceki mecliste tekrar gelerek:
"Ey Allah'in Resulu! dedi, gecmiste dort bes ayet ancak ogrenebiliyordum. Kendi kendime okuyunca onlar da (aklimda durmayip) gidiyorlardi. Bugun ise, artik 40 kadar ayet ogrenebiliyorum ve onlari kendi kendime okuyunca Kitabullah sanki gozumun onunde duruyor gibi oluyor. Eskiden hadisi dinliyordum da arkadan bir tekrar etmek istedigimde aklimdan cikip gidiyordu. Bugun hadis dinleyip sonra onu bir baskasina istedigimde ondan tek bir harfi kacirmadan anlatabiliyorum.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu soz uzerine Hz. Ali (radiyallahu anh)'ye: "Ey Ebu'l-Hasan! Kabenin Rabbine yemin olsun sen mu'minsin!" dedi."
Tirmizi, Daavat 125, (3565).

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:04
1821 - Seddad Ibnu Evs (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namazda su duayi okumamizi ogretiyordu:
"Allàhim! Senden iste (dinde) sebat etmeyi, dogruluga da azmetmeyi istiyorum. Keza nimetine sukretmeyi, sana guzel ibadette bulunmayi taleb ediyor, dogruyu konusan bir dil, egriliklerden uzak bir kalb diliyorum. AIIahim, senin bildigin her cesit serden sana siginiyorum, bilmekte oldugun butun hayirlari senden istiyorum, bildigin gunahlarimdan sana istigfàr ediyorum!"

Tirmizi, Daavat 22, (3404); Nesai, Sehv 61.

GIYINME VE YEMEK DUALARI

1822 - el-Hudri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) elbiseyi yeniledigi zaman su duayi okurdu:
Allahim! Hamd sanadir. -(giydigi sey ne ise) ismen soyleyerek- Bunu bana sen giydirdin. Bunun hayirli olmasini, yapilis gayesine uygun olmasini diliyor, serrinden ve yapilis gayesine uygun olmamasindan da sana siginiyorum."
Ebu Davud, Libas 1, (4020); Tirmizi, Libas 29, (1767).

1823 - Ebu Umame (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) yeni bir elbise giymisti ve soyle dua etti: "Avretimi ortebilecegim ve hayatta guzellik saglayabilecegim bir elbise giydiren AIlah'a hamd olsun."
Sonra sunu soyledi: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim: "Kim yeni bir elbise giyer, boyle soyler, daha sonra da eskittigi elbiseyi tasadduk ederse, sagken de oldukten sonra da Allah'in himayesi, hifzi ve ortmesi altinda olur."
Tirmizi, Daavat 119, (3555); Ibnu Mace, Libas 2, (3557).

1824 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bir sey yeyip icti mi su duayi okurdu: "Bize yedirip iciren ve bizi Muslumanlardan kilan Allah'a hamdolsun."
Tirmizi, Daavat 75, (3453); Ebu Davud, Et'ime 53, (3850); Ibnu Mace, Et'ime 16, (3283).

1825 - Muaz Ibnu Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim bir sey yer ve: "Bana bu yiyecegi yediren ve tarafimdan hicbir guc ve kuvvet olmadan bunu bana rizik kilan Allah'a hamdolsun" derse gecmis gunahlari aff olunur" dedi."
Ebu Davud, Libas 1, (4023); Tirmizi, Da'avat 75, (3454); Ibnu Mace, Et'ime 16, (3285).
Ebu Davud'un rivayetinde su ziyade var: "Kim bir elbise giyer ve: "Bunu bana giydirip, tarafimdan bir guc ve kuvvet olmaksizin beni bununla riziklandiran Allah'a hamdolsun" derse gecmis ve gelecek gunahlari affedilir."

1826 - Muaz Ibnu Enes (radiyallahu anh) der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Muhakkak ki Allah, kulun bir sey yiyip hamdetmesinden veya bir sey icip hamdetmesinden razi olur."
Muslim, Zikr 89, (2734); Tirmizi, Et'ime 18, (1817).

1827 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Sa'd Ibnu Ubade'nin yaninda ekmek ve zeytinyagi yemisti. Sonunda soyle bir dua buyurdu:
"Yaninizda oruclular yemek yesin, yemeginizden ebrarlar yesin, uzerinize melekler dua etsin."
Ebu Davud, Et'ime 55, (3854).
Ebu Davud'un Hz. Cabir (radiyallahu anh)'den kaydettigi diger bir rivayette soyle denir:
"Ebu'l-Heysem bir yemek hazirladi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ve Ashabin'i (radiyallahu anhum) davet etti. Hz. Peygamber yemekten kalkinca: "Kardesinizi mukafaatlandirin!" buyurdu. Ashab: "Mukafaati da ne?" diye sordular. Efendimiz: "Kisinin evine girilip yemegi yendi, icecegi icildi mi ev sahibi icin dua edilir. Iste bu onun mukafaatidir" cevabini verdi."

KAZA-YI HACET DUASI

1828 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kazayi hacet icin helaya girdigi zaman su duayi okurdu:
"Allahumme inni euzu bike mine'lhubsi ve'l-habais. (Allahim, pislikten ve (cin ve seytan gibi) kotu yaratiklardan sana siginirm."
Buhari, Vudu 9, Da'avat 15; Muslim, Hayz 122, (375); Tirmizi, Taharet 4, (5); Ebu Davud Taharet 3, (4,5); Nesai, Taharet 18, (1, 20).

1829 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) heladan cikinca: "Gufraneke (affini taleb ediyorum) derdi."
Ebu Davud, Taharet 17, (30); Tirmizi, Taharet 5, (7); Ibnu Mace, Taharet 10, (300).
Tirmizi'nin Hz. Ali'den kaydettigi diger bir rivayette soyle denir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Helaya girdigi zaman insanoglunun avretleri ile cinnilerin gozleri arasindaki perde, kisinin "bismillah" demesidir."

MESCIDE GIRIS CIKIS DUALARI

1830 - Fatima Bintu'l-Huseyin Ibni Ali, buyukannesi Fatimatu'l-Kubra (radiyallahu anha)'dan naklen anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mescide girdigi zaman Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'e salat (dua) okur, sonra da: "Rabbim! gunahimi affet, rahmet kapilarini bana ac" derdi, Cikarken de yine Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'e salat okur, sonra da: "Rabbim! gunahimi affet, lutuf kapilarini benim icin ac" derdi".
Tirmizi, Salat 234, (314).

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:05
HILALI GORUNCE OKUNACAK DUALAR

1831 - Talha Ibnu Ubeydillah (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) hilali gorunce su duayi okurdu: "Allahim, Ay'in hilal devresini bize bereketli, imanli, selametli ve Islam uzere gecir. (Ey hilal) benim de senin de Rabbin Allah'tir."
Tirmizi, Daavat 52, (3447).

1832 - Katade (rahimehullah)'ye ulastigina gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hilali gorunce su duayi okurmus: "Hayirli ve istikametli bir ihtilaI (devresi diliyorum.)" bunu uc kere soyledikten sonra, "Seni yaratan AIIah'a inandim."
Bunu da uc kere tekrar ettikten sonra: ". . Ayini cikarip... Ayini getiren Allah'a hamdolsun" dermis."
Ebu Davud, Edeb 111 (5092).
Ebu Davud'un yine Katade'den kaydettigi bir diger rivayetinde:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam), hilali gorunce yuzunu ondan cevirirdi" denmektedir.

GOK GURLEYINCE, RUZGAR ESINCE, BULUT CIKINCA OKUNACAK DUA

1833 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gok gurleyip, simsek cakinca su duayi okurdu:
"Allah'im bizi gadabinla oldurme, azabinla da helak etme, bu (azabi)ndan once bize afiyet (icinde olum) ver."
Tirmizi, Daavat 51, (3446).

1834 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ufuk-i semada bir bulut belirtisi gordu mu isi terkeder, namazda idiyse kisa keser ve su duayi okurdu: "Allah'im, bunun serrinden sana siginirim." Yagmur baslarsa: "Allah'im, boI yagmur, faydali yagmur (ver)" derdi."
Ebu Davud, Edeb,113, (5099); Ibnu Mace, Dua 21, (3889).

1835 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ruzgar estigi zaman su duayi okurdu: "AIIah'im, senden bunun hayrini ve bunda olan (menfaatlarin da) hayrini ve bunun gonderilis maksadindaki hayri da istiyorum. Bunun serrinden, bunda olanin serrinden, burcunla gonderilen seyin serrinden de sana siginiyorum."
Buhari, Bed'ul-Halk 5, Tefsir, Ahkaf 2, Edeb, 68; Muslim, Istiska 14, (899); Tirmizi, Daavat 50, (3445).

1836 - Yine Tirmizi'de Ubey Ibnu Kà'b (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ruzgara kufretmeyin. Hosunuza gitmeyen bir ruzgar gorunce: "Allah'im, senden bunun hayrini taleb ediyorum" deyin. "
Tirmizi, Fiten 64, (2253).

AREFE GUNU VE KADIR GECESI DUASI

1837 - Amr Ibnu Suayb an Ebihi an Ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Dualarin en faziletlisi àrefe gunu yapilan duadir. Ben ve benden onceki peygamberlerin soyledikleri en faziletli soz, la ilahe illallahu vahdehu la serike leh lehu'l-mulku ve lehu'l-hamdu ve huve ala kulli sey'in kadir. (Allah'tan baska ilah yoktur, O tektir, O'nun ortagi yoktur, mulk O'nundur, hamd O'na aittir. O, herseye kadirdir) sozudur."
Muvatta, Kur'an 32, (1, 214, 215); Tirmizi, Da'avat 133, (3579).

1838 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu, dedim, sayet Kadir gecesine tevafuk edersem nasil dua edeyim?" Su duayi okumami soyledi:
"Allahumme inneke afuvvun, tuhibbu'l-afve fa'fu anni. (Allahim! Sen affeedicisin, affi seversin, beni affet."
Tirmizi, Da'avat 89, (3508).

HAPSIRANIN DUASI

1839 - Amir Ibnu Rebia (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)in arkasinda namaz kilan birisi, namazda hapsirdi ve su duayi okudu: "Mubarek (heyri boI), ihlasli ve cok hamdle Allah'a hamdederiz, ta Rabbimiz razi oluncaya kadar; dunya ve ahiret isindeki rizasindan sonra da (hamdimize devam ederiz)." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namazdan ciktiktan sonra: "Namazda dua okuyan kimdi?" diye sordu. Ancak okuyan kisi sukut etti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) tekrar sordu:
"Duayi kim okudu? Zira fena bir sey soylemedi." Bunun uzerine adam: "Bendim, bu dua ile sadece hayir murad ettim" dedi. Efendimiz:
"(Duaniz) Rahman'in Arsina kadar yukseldi" buyurdu."
Ebu Davud, Salat 121, (770, 774); Tirmizi, Salat 296, (404); Buhari, Ezan 115, (muhtasaran); Muvatta, Kur'àn 25, (1, 212); Nesai, Iftitah 112 (2,196).

1840 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden biri hapsirinca "Elhamdulillah ala kulli hal." (Her hal icin elhamdulillah) desin. Kardesi de yahut arkadasi da- ona "Yerhamukallah" diye cevap versin. (Kardesi bunu) kendisi icin soyleyince, hapsiran da Yehdikumullah ve yuslih balekum (Allah size de hidayet versin ve isinizi duzeltsin) desin."
Buhari, Edeb 126, Ebu Davud, Edeb 99, (5033).

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:05
HZ. DAVUD (aleyhisselam)'UN DUASI

1841 - Ebu'd-Derda (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hz. Davud (aleyhisselam)'un dualari arasinda su da vardir: "Allahim! Senden sevgini ve seni sevenlerin sevgisini ve senin sevgine beni ulastiracak ameli taleb ediyorum. Allah'im! Senin sevgini nefsimden, ailemden, malimdan, soguk sudan daha sevgili kil."
Ebu'd-Derda der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hz. Davud'u zikredince, onu "insanlarin en abidi (yani cok ve en ihlasli ibadet yapani)" olarak tavsif ederdi."
Tirmizi, Da'avat 74, (3485).

Hz. YUNUS (aleyhisselam) KAVMIN DUASI

1842 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) Resulullah'a ref ederek demistir ki: "Yunus kavminin dualari arasinda su da vardi: "Ey diri olan, ey (mahlukata) kiyam veren, ey hicbir hayat sahibinin olmadigi zamanda hayat sahibi olan, ey hayat veren, ey olum veren, ey celal ve ikram sahibi!"
Rezin ilavesidir.

BELAYA UGRAYANI GORUNCE OKUNACAK DUA

1843 - Hz. Omer ve Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anhuma) anlatiyorlar: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim bir belaya ugrayani gorunce su duayi okursa: "Seni imtihan ettigi seyde bana afiyet veren ve bircok yarattigindan beni ustun kilan Allah'a hamdolsun!" Artik yasadigi muddetce, bu bela ne olursa olsun ona maruz kalmaktan muaf kilinir."
Tirmizi, Da'avat 38, (3427, 3428); Ibnu Mace, Dua 22, (3892).
Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'nin bir rivayetinde sadece: "..Bu bela ona isabet etmez" denmistir.

SEBEBE VE VAKTE BAGLI OLMAYAN DUALAR

1844 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) dua ederken sunu soylerdi: "Allahim, dinimi dogru kil, o benim islerimin ismetidir. Dunyami da dogru kil, hayatim onda gecmektedir. Ahiretimi de dogru kil, donusum orayadir. Hayati benim icin her hayirda artma (vesilesi) kil. Olumu de her cesit serden (kurtularak) rahat(a kavusma) kil."
Muslim, Zikr 71, (2720).

1845 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah'in duasinin cogu: "Allahumme atina fi'd-dunya haseneten ve fi'l ahireti haseneten ve kina azabe'n-nar. (Allahim bize dunyada da bir hayir, ahirette de bir hayir ver, bizi cehennem azabindan koru" idi."
Buhari, Daavat 55, Tefsir, Bakara 36; Muslim, Zikr 26, (2690; Ebu Davud, Salat 381, (1.519).

1846 - Yine Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim cenneti uc kere isterse, cennet: "AIIah'im onu cennete koy" der. Kim AIIah'tan uc sefer atese karsi koruma taleb ederse, cehennem: "AIIah'im onu atesten koru" der."
Tirmizi, Cennet 27, (2575); Nesai, Isti'aze 56, (8, 279); Ibnu Mace, Zuhd 39, (4340).

1847 - Hz. AIi (radiyallahu anh)'nin anlattigina gore, "Bir mukateb ona gelerek: "Kitabet borcumu odemekten aciz kaldim, bana yardim et" dedi. Ona su cevabi verdi: "Sana, Resulullah (aleyhissalatu vesseIam)'in bana ogretmis bulundugu bir duayi ogreteyim. (Onu okudugun takdirde) Siyr dagi kadar borcun da olsa, Allah onu sana bedel oder. Soyle diyeceksin: "AIIah'im, yeterince helalinden vererek beni haramindan koru. Lutfunla ver, baskasina muhtac etme."
Tirmizi, Daavat 121, (3558).

ISTIAZE

1848 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle istiaze ederlerdi: "Allah'im! Aczden, tembellikten, korkakliktan, duskunluk derecesine varan ihtiyarliktan, cimrilikten sana siginirim. Keza, kabir azabindan sana siginirim. Haya ve olum fitinesinden sana siginirim."
Buhari, Daavat 38, 40, 42, Cihad 25; Muslim, Zikr 52, (2706); Tirmizi, Daavat 71, (3480, 3481); Ebu Davud, Salat 367, (1540, 1541); Huruf 1, (3972); Nesai, Istiaze 6, (8, 257, 258).

1849 - Yine Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) su duayi okurlardi: "Allah'im! Cuzzamdan, barastan (alaten), delilikten ve hastaliklarin kotusunden sana siginirim."
Ebu Davud, Salat 367, (1554); Nesai, Istiaze 36, (8, 271).

1850 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su duayi okurlardi: "AIlah'im, husu duymaz bir kalbten sana siginirim, dinlenmeyen bir duadan sana siginirim, doymak bilmeyen bir nefisten, faydasi olmayan bir ilimden, bu dort seyden sana siginirim."
Tirmizi, Daavat 69, (3478); Nesai, Istiaze 2, (8, 255).

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:06
1851 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Belanin ezmesinden, helakin gelmesinden, kotu kazadan, dusmanlarin samatasindan Allah'a istiaze edin."
Buhari, Kader 13, Daavat 28; Muslim, Zikr 53, (2707); Nesai, Istiaze 34, (8, 269, 270).

1852 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle dua ederdi: "Allahim, sikak ve nifaktan ve kotu ahlaktan sana siginirim."
Ebu Davud, Salat 367, (1546); Nesai, Istiaze 21, (8, 264).
Bir rivayette soyle denmistir: "Allahim! Acliktan sana siginirim, cunku o pek fena yatak arkadasidir. Hiyanetten de sana siginirim, cunku o ne kotu huydur."

1853 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Mirac gecesi cinlerden bir ifrit gordum. Elinde atesten bir sule oldugu halde beni takip ediyordu. Nazarimi her atisimda onu goruyordum. Cibril (aleyhisselam) bana: "Istersen sana bir dua ogreteyim, onu okursan, sulesi soner ve agzinin ustune duser" dedi." Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Pekala!" dedi. Cibril (aleyhisselam) de "Sunu oku!" buyurdu:
"Allah'in kerim olan rizàsi icin, eksiksiz, mukemmel kelimatullah hakki icin -ki hic kimse muttaki olsun, facir olsun onu asip daha guzelini soyleyemez- (bela olarak) semadan inen, semaya yukselen, (ve ceza gerektiren) serlerden, yeryuzunde yarattigi serden, yer(in altin)dan cikan serden, gece ve gunduz fitnelerinden, gece ve gunduz gelen musibetlerden AIIah'a siginirim. Ey Rahman, hayir getiren hadiseler haric."
Muvatta, Si'r 10, (2, 950, 951).

ISTIGFAR, TESBIH, TEHLIL, TEKBIR, TAHMID VE HAVKALE

1854 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Iki haslet veya iki hallet -vardir ki onlari Musluman bir kimse (devam uzere) soyleyecek olursa mutlaka cennete girer. Bu iki sey kolaydir. Kim onlarla amel ederse, azdir da... Her (farz) namazdan sonra on kere tesbih (subhanallah), on kere tahmid (elhamdulillah), on kere tekbir (Allahu ekber) soylemekten ibarettir."
(Abdullah der ki[Only Registered Users Can See Links] "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in bunlari soylerken parmaklariyla saydigini gordum. Resulullah devamla buyurdular: "Bunlar bes vakit itibariyle toplam olarak dilde yuzellidir. Mizanda bin bes yuzdur. "Ikinci haslet" ise yataga girince Allah'a yuz kere tesbih, tekbir ue tahmid'de bulunmanizdir. Bu da lisanda yuzdur, mizanda bindir. (Her ikisi toplam iki bin bes yuz eder.)"
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sozlerine soyle bir soru ile devam etti:
"Hanginiz bir gunde, gece ve gunduz iki bin bes yuz gunah isler?"
"Bunlari niye soylemiyelim ey Allah'in Resulu?" dediler. Su cevabi verdi:
"Seytan, namazda iken her birinize gelir: "Sunu sunu hatirla" der, ve namazdan cikincaya kadar devam eder. (Bu hatirlatmalarin neticesi olarak) kisi bu tesbihati terk bile eder. Kisi yatagina girince de seytan ona gelir, (zikir yapmasina imkan vermeden) uyutmaya calisir ve uyutur da."
Tirmizi Daavat 25, (3407); Ebu Davud, Edeb 209, (5065); Nesai, Sehv 90, (3, 74).

1855 - Ibnu Ebi Evfa (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Bir adam gelerek- "Ey Allah'in Resulu! dedi, ben Kur'àn'dan bir parca secip alamiyorum. Bana kifayet edecek bir seyi siz bana ogretseniz!"
"Oyleyse, buyurdu, Subhanallah velhamduIillah, ve lailahe illallah, vallahu ekber, vela havle vela kuvvete illa billah. (Allahim seni tenzih ederim, hamdler sana mahsustur. Allah'tan baska ilah yoktur, Allah en buyuktur, guc kuvvet Allah'tandir) de."
"Ey Allah'in Resulu! dedi, bu zikir Allah icindir. (O'nu senadir), kendim icin dua olarak ne soyleyeyim?"
"Soyle dua et: Allahim bana merhamet et, afiyet ver, hidayet ver, rizik ver!"
Adam (dinleyip, kalkinca) ellerini sikip gostererek: "Soyle (simsiki belledim!)" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bunun uzerine:
"Iste bu adam iki elini de hayirla doldurdu !.." buyurdu."
Ebu Davud, Salat 139, (832); Nesai, Iftitah 32, (2, 143); Hadis Ebu Davud'da tam olarak, Nesai'de kismi olarak rivayet edilmistir.

1856 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) olumunden once su dualari cok tekrar ederdi: "Subhanallahi ve bihamdihi, estagfirullahe ve etubu ileyh. (Allahim seni hamdinle tesbih ederim, màgfiretini diler, gunahlarima tevbe ederim.)" Ben kendisinden bunun sebebini sordum. Su aciklamayi yapti:
"Ràbbim bana bildirdi ki, ben ummetim hakkinda bir alamet gorecegim. Ben onu gorunce Subhanallahi ve bihamdihi, estagfirullahe ve etubu ileyh zikrini artirdim. Bu gordugum, Iza cae nàsrullahi ve'l-fethu..suresidir. "
Buhari, Tefsir, Nasr, Ezan 123,139; Megazi 50; Muslim, Salat 220, (484).

1857 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Subhanallahi, velhamdu lillahi, vela ilahe illallahu vallahu ekber (Allah'i tesbih ederim, hamdler Allah'adir, Allah'tan, baska ilah yoktur. Allah en buyuktur) demem, bana, uzerine gunesin dogdugu seyden (dunyadan) daha sevgilidir."
Muslim, Zikr 32, (2695); Tirmizi, Daavat 139, (3591).

1858 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Mirac sirasinda Ibrahim (aleyhisselam)'le karsilastim. Bana:
"Ey Muhammed, ummetine benden selam soyle. Ve haber ver ki: Cennetin topragi temiz, suyu tatlidir. Burasi (suyu tutacak sekilde) duz ve bostur. Oraya atilacak tohum da subhanallah, velhamdulillah, ve lailahe illallah, vallahu ekber cumlesidir."
Tirmizi, Daavat 60, (3458).

1859 - Hz. Ebu Bekri's-Siddikin azadlisi Yuseyre (radiyallahu anhuma) -ki ilk muhacirlerden idi- anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize dedi ki: "Size tesbih, tehlil, takdis, tekbir cekmenizi tavsiye ederim. Bunlari parmaklarla sayin. Zira parmaklar (Kiyamet gunu nelerde kullanildiklarindan) suale maruz kalacaklar ve konusturulacaklardir."
Tirmizi, Daavat 131, (3577); Ebu Davud, Salat 359, (1501).

1860 - Hz. Ebu Bekri's-Siddik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Istigfar eden kimse gunde yetmis kere de tevbesinden donse gunahta musir sayilmaz."
Tirmizi, Daavat 119, (3554); Ebu Davud, Salat 361, (1514).

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:07
1861 - el-Egarru'l-Muzeni (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Surasi muhakkak ki, bazan kalbime gaflet coker. Ancak ben Allah'a gunde yuz sefer istigfar eder (affimi dilerim)."
Muslim, Zikr 41, (2702); Ebu Davud, Salat 361, (1515).

1862 - Yine Egarru'l-Muzeni, Muslim'in bir rivayetinde Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle dedigini nakletmistir: "Ey insanlar! Rabbinize tevbe edin. AIIah kasem olsun ben Rabbim Tebarek ve Teala hazretlerine gunde yuz kere tevbe ederim."
Muslim, Zikr 42, (2702).

1863 - Buhari ve Tirmizi'de gelen bir rivayette Hz.Ebu Hureyre (radiyallahu anh) diyor ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i isittim, demisti ki: "AIIah'a kasem olsun, ben gunde Allah'a yetmis kere istigfar ediyorum tevbede bulunuyorum."
Buhari, Daavat 3; Tirmizi, Tefsir, Muhammed, (3255).

1864 - Esma Ibnu'I-Hakem el-Fezari (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hazreti Ali'yi dinledim, soyle demisti: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan bir hadis dinledim mi, Allah Teala hazretlerinin faydalanmami diledigi kadar ondan istifade ediyordum. Sayet bir adam O'ndan hadis rivayet edecek olsa (gercekten duydun mu diye) yemin ettiriyordum. Yemin edince onu tasdik edip rivayetini kabul ediyordum."
Hz. Ebu Bekri's-Siddik (radiyallahu anh) bana su hadisi rivayet etti ve bu rivayetinde Ebu Bekir dogru soyledi: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim, demisti ki: "Gunah isleyip arkasindan kalkip abdest alarak iki rekat namaz kilan sonra da AIIah Teala hazretlerine tevbe eden her insan mutlaka magfiret olunur." Sonra da su ayeti okudu. (Mealen): "Onlar fena bir sey yaptiklarinda veya kendilerine zulmettiklerinde Allah'i zikrederler, gunahlarinin bagislanmasini dilerler. Gunahlari Allah'tan baska bagislayan kim vardir? (Al-i Imran 135).
Tirmizi, Tefsir Al-i Imran, (3009); Ebu Davud, Salat 361, (1521) Ibnu Mace Ikametu's-Salat 193, (1395).

1865 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim: "La ilahe illallahu vahdehu la-serike leh, lehu'l mulku ve lehu'l-hamdu ve huve ala kulli sey'in kadir" duasini bir gunde yuz kere soylerse, kendisine on kole azad etmis gibi sevàb verilir, ayrica lehine yuz sevab yazilir ve yuz gunahi da silinir. Bu, ayrica uc gun aksama kadar onu seytana karsi muhafaza eder.
Bundan daha fazlasini okumayan hicbir kimse, o adaminkinden daha efdal bir amel de getiremez. Kim de bir gunde yuz kere "Subhanallahi ve bihàmdihi" derse hatalari dokulur, hatta denizin kopugu kadar (cok) olsa bile."
Buhari, Daavat 54, Bed'u'l-Halk 11; Muslim, Zikr 28, (2691); Muvatta, Kur'an 20, (1, 209); Timizi, Daavat 61, (3464).

1866 - Hz. Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissàlatu vesselam) buyurdular ki: "Kim carsiya girince La ilahe iIIalIahu vahdehu Ia serike Ieh, Iehu'I-mulku ve Iehu'I-hamdu yuhyi ve yumitu ve huve hayyun Ia yemutu bi-yedihi'I-hayr ve huve aIa kulli sey'in kadir. (AIlah'tan baska ilàh yoktur, tekdir, ortagi yoktur, mulk ve hamd ona aittir. Hayati o verir, olumu de o verir. Kendisi hayattardir, olumsuzdur. Hayirlar O'nun elindedir. O her seye kadirdir) duasini okursa AIIah ona bir milyon sevab yazar, bir milyon da gunah affeder ve mertebesini bir milyon derece yuceltir."
Bir rivayette, ucuncu mukafaata bedel, "Onun icin cennette bir kosk yapar" denmistir."
Tirmizi, Daavat 36, (3424).

1867 - Resulullah (aleyhissàlatu vesselam)'in zevcelerinden Cuveyriyye (radiyallahu anha)'nin anlattigina gore, "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz bir gun sabah namazini kilinca, daha kendisi namazgahinda iken, erkenden yanindan cikmis, gitmis, kusluktan sonra Cuveyriyye (ayni yerinde zikrederek) otururken geri gelmis ve: "Birakip gittigim halde duruyorsun (hic yerinden kimildamadin galiba?)" diye sormustur. "Evet" cevabi uzerine sunu soylemistir: "Ben senden ayrildiktan sonra dort kelime(Iik bir dua)yi uc kere okudum. Eger bunlardan hasil olan sevab tartilacak olsa, senin burada sabahtan beri okudugun dualarin sevabinin agirligina denk olur. O dua sudur: "Subhanallahi ve bihamdihi adede halkihi ve rida nefsihi ve zinete arsihi ve midade kelimatihi. (Allah'i mahlukati sayisinca, nefsinin rizasinca, arsinin agirIiginca, kelimelerinin adedince tesbih (noksanliklardan tenzih) ederim."
Muslim, Zikr 79, (2726); Tirmizi, Daavat 117, (3550); Ebu Davud, Salat 359, (1503); Nesai, Sehv, 93, (4, 77).

1868 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Iki kelime vardir, bunlar dile hafif, terazide agir, Rahman'ada sevgilidirler: Subhanallahi ve bihamdihi, Subhanallahi'l-azim. (Allahim seni hamdinle tesbih ederim, yuce Allahim seni tenzih ederim) kelimeleridir."
Buhari, Daavat 65, Eyman 19, Tevhid 58; Muslim, Zikr 31, (2694); Tirmizi, Daavat 61, (3463).

1869 - Yine Ebu Hureyre hazretleri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "La havle ve Ia kuvvete illa billah. (Guc de kuvuet de ancak AIIah'tandir) sozunu cok tekrar edin."
Mekhul dedi ki: "Kim bunu der ve sonra da: "Allah (in gazabin) dan ancak O (nun rahmeti)'na iltica etmekle kurtulusa erilebilir" derse, Allah ondan yetmis cesit zarari kaldirir ki bunlarin en hafifi fakirliktir."
Tirmizi, Daavat 141, (3596).

HZ. PEYGAMBER'E SALAVAT

1870 - Ebu Mes'ud el Bedri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz Sa'd Ibnu Ubade'nin meclisinde otururken Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanimiza geldi. Kendisine, Besir Ibnu Sa'd: "Ey Allah'in Resulu! Bize Allah Teala Hazretleri, sana salat okumamizi emretti. Sana nasil salat okuyabiliriz?" diye sordu. Efendimiz su cevabi verdi:
"Soyle soyleyin: "AIIahumme salli aIa Muhammedin ve aIa aI-i Muhammed, kema salleyte aIa Ibrahime ve barik aIa Muhammedin ve aIa aI-i Muhammedin kema barekte aIa aI-i Ibrahime inneke hamidun mecid. (AIIah'im! Muhammed'e ve Muhammed'in aline rahmet kiI, tipki Ibrahim'e rahmet kildigin gibi. Muhammed'i ve Muhammed'in alini mubarek kil. Tipki Ibrahim'in alini mubarek kildigin gibi." (ResuIullah ilaveten sunu soyledi): "Selam da bildiginiz gibi olacak."
Muslim,Salat 65, (405), Kasru's-Salat 67,(1,165,166); Tirmizi,Tefsir, Ahzab,(3218); Ebu Davut, Salat 183, (980,981); Nesai, Sehv 49, (3, 45, 46).
Tirmizi disindaki Kutub-i Sitte kitaplarinda, Ebu Humeyd es-Saidi (radiyallahu anh)'den gelen bir rivayet soyle:
"Ashab sordu: "Ey Allah'in Resulu sana nasil salat okuyalim?" Resulullah (aleyhissalatu vesselam): Soyle soyleyin, dedi: "AIIahumme salli aIa Muhammedin ve aIa ezvacihi ve zurriyyetihi kema salleyte aIa Ibrahime ve bàrik aIa Muhammedin ve aIaezvacihi ve zurriyyetihi kema barekte aIa Ibrahime inneke hamidun mecid. (AIIahim! Muhammed‚ zevcelerine ve zurriyetine rahmet kil, tipki Ibrahim'e rahmet kildigin gibi. Muhammed'i, zevcelerini ve zurriyetini mubarek kil, tipki Ibrahim'i mubarek kildigin gibi. Sen ovulmeye Iayiksin, Serefi yucesin)."
Buhari, Daavat 33, Enbiya 8; Muslim, Salat 69, (407); Muvatta, Kasru's-Salat 66, (1,165); Ebu Davut, Salat,183, (979); Nesai, Sehv 54, (3, 49).
Kà'b Ibnu Ucre'den gelen bir rivayet de soyle: "Resulullah (aleyhissaIatu vesselam) yanimiza gelmisti: "Ey Allah'in Resulu, dedik, sana nasil selam verecegimizi ogrendik. Ama, sana nasil salat okuyacagiz (bilmiyoruz)? " "Soyle soyleyin! dedi:
"AIIahumme salli aIa Muhammed'in ve ala aI-i Muhammedin kema salleyte aIa Ibrahime inneke hamidun mecid. AIIahumme barik aIa Muhàmmedin ve aIa aI-i Muhammed, kema barekte aIa aIi Ibrahime inneke hamidun mecid."
Buhari, Daavat 33: Muslim, Salat 66, (406); Ebu Davud, Salat 183, (976);Nesai, Sehv 51, (3, 47); Tirmizi Vitr,20, (483)

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:07
1871 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim bana (bir kere) salat okursa AIIah da ona on salat okur ve on gunahini affeder, (mertebesini) on derece yukseltir."
Nesai, Sehv 55, (3, 50).
Yine Nesaide Ebu Talha (radiyallahu anh)'dan gelen bir rivayet soyle: "Bir gun Resulullah (aleyhissalatu vesselam), yuzunde bir sevinc oldugu halde geldi. Kendisine:
"Yuzunuzde bir sevinc goruyoruz!" dedik.
"Bana melek geldi ve su mujdeyi verdi: "Ey Muhammed! Rabbin diyor ki: "Sana salavat okuyan herkese benim on rahmette bulunmam, selam okuyan herkese de benim on selam okumam sana (ikram olarak) yetmez mi?"
Nesai, Sehv 55, (3, 50).

1872 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kiyamet gunu bana insanlarin en yakini, bana en cok salavat okuyandir."
Tirmizi, Salat 357, (484).
Yine Tirmizi'de Hz. Ali (radiyallahu anh)'den kaydedilen bir rivayette soyle denir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Gercek cimri, yaninda zikrim gectigi halde bana salavat okumayandir."
Tirmizi, Daavat 110, (3540).

1873 - Hz. Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vessalam) buyurdular ki: "Yeryuzunde Allah'in seyyah melekleri vardir. Onlar ummetimin selamini (aninda) bana teblig ederler."
Nesai, Sehv 46. (3, 43).

NEFSIN (SAHSIN) DIYETI

1874 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki.: "Kim hataen oldurulurse, diyeti yuz devedir; bunlardan otuzu bintu mehaz (iki yasina girmis disi deve), otuzu bintu lebun (uc yasina girmis disi deve), otuzu hikka (dort yasina girmis disi deve), on tane de ibnu lebundur (uc yasina girmis erkek deve)."
Ebu Davud, Diyat 18, (4541); Tirmizi, Diyat 1, (1387); Nesai, Kasame 30, (8, 43).
Tirmizi'nin rivayetinde soyle denir: "Kim taammuden (kasitla) oldururse, oldurulenin velilerine teslim edilir, dilerlerse oldururler, dilerlerse diyet alirlar. Bu 30 hikka (dort yasina giren disi deve): 30 cezea (bes yasina girmis disi deve); 40 aded halife (hamile deve) dir. Ayrica ne uzerine sulh yaptiysalar bu da onlarindir. Bu, diyetin siddetini artirmaktir."

1875 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hataen oldurmede diyet olarak yirmi hikka, yirmi cezea, yirmi bintu mehaz, yirmi bintu lebun ve yirmi benu lebun vardir."
Ebu Davud, Diyat 18, (4545), Tirmizi, Diyat 1, (1386); Nesai, Kasame 32, (8, 43-44).

1876 - Hz. Ali (radiyallahu anh) demistir ki: "Sibhu'l amd'in diyeti uc kisimdir. 33 adet hikka, 33 adet cezea, 34 adet seniyye-bazil arasi devedir. (Seniyye alti yasina, bazil de dokuz yasina basmis deveye denir.)"
Yine Hz. Ali sunu da rivayet etmistir: "Hataen oldurmede diyet dort kisimdir: 25 hikka, 25 cezea, 25 bintu lebun, 25 bintu mehaz."
Ebu Davud, Diyat 19, (4551, 4553).
AbduIIah Ibnu Amr Ibni'I-As (radiyallahu anhuma)'in Ebu Davud ve Nesai de merfu olarak kaydedilen bir rivayetinde soyle denmistir: "(Curum sirasinda) kamci ve degnek kullanildigi muddetce hata, Sibhu'l amd'dir."
Ebu Davud, Diyat 19, 20, (4547; 4565); Nesai, Kasame 42 (8, 40); Ibnu Mace, Diyat 5, (2627).

1877 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kadinin diyeti, erkegin diyetine, diyetin ucte bir miktarina kadar esittir."
Nesai, Kasame 34, (8, 44, 45).

1878 - Hz. Ibnu Abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) oldurulen mukateb hakkinda, azad edilen miktarinca hur diyetine gore, geri kalan kismi icin de kole diyetine gore hesaplanmasina hukmetti."
Ebu Davud, Diyat 22, (4581); Nesai, Kasame 36, (8, 45, 46); Tirmizi, Buyu' 35, (1259). (Metin, Nesai'nin metnidir.)

1879 - Yine Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Muahedin diyeti hur kimsenin diyetinin yarisidir."
Ebu Davud, Diyat 23, (4583).

1880 - Hz. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Beni Amir'den iki kisinin diyetini, Muslumanlarin diyet miktarina gore odedi. (Muslumanlar tarafindan hataen oldurulen) bu iki kisi ile Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in muahedesi (antlasmasi) vardi."
Tirmizi, Diyat 12, (1404).

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:08
1881 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ehl-i zimmetin diyeti, Muslumanlarin diyetinin yarisidir. Ehl-i zimmet de Yahudi ve Hiristiyanlardir."
Nesai, Kasame 35, (8, 45).

1882 - Yine Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kafirin diyeti, mu'minin diyetinin yarisidir." 4Tirmizi, Diyat 17, (1413).

GOZ

1883 - Suleyman Ibnu Yesar (rahimehullah) anlatiyor: "Zeyd Ibnu Sabit (radiyallahu anh) derdi ki: "Goz yerinde kalir, fakat nuru sonerse diyeti yuz dinardir."
Muvatta, Ukul 9, (2, 857).

1884 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yerinde sabit kalarak kor olan goz hakkinda diyetin ucte birine hukmetti."
Ebu Davud, Diyat 20, (4563); Nesai, Kasame 41, (8,55, 56).
Nesai'nin rivayetinde soyledir: "Resulullah : "Yerinde sabit duran kor gozun kapanmasi halinde diyetinin ucte birine hukmeti."

1885 - Hadisin Nesai'deki vechinde su ziyade vardir: "Resulullah aleyhisselatu vesselam, yerinde sabit duran kor gozun kapanmasi (yani cisminin patlatilmasi) halinde diyetinin ucte birine, colak elin kesilmesi halinde diyetinin ucte birine, kararmis disin sokulmesi halinde diyetinin ucte birine hukmetti.

DIS

1886 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) "Dislerin diyeti beser dinardir." buyurdu.
Ebu Davud, Diyat 20, (4563); Nesai, Kasame 41, (8,55).

1887 - Ibnu'l- Museyyeb (rahimehullah) anlatiyor: "Omer Ibnu'l Hattab (radiyallahu anh) her azi dis icin bir deveye hukmetti. Hz. Muaviye (radiyallahu anh) ise her azi dis icin bes deveye hukmetti."
Muvatta, Ukul 7, (2,861).

PARMAKLAR

1888 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Su ve su -yani serce parmakla bas parmak- diyette esittirler."
Buhari, Diyat 20, Tirmizi, Diyat 4, (1391,1392); Ebu Davud, Diyat 20, (4558); Nesai, Kasame 42, (8, 56,57).
Tirmizi'nin rivayetinde su ziyade mevcuttur: "Iki elin parmaklariyla iki ayagin parmaklari da esittir. Her bir parmagin diyeti on devedir."
Nesai'deki ziyade soyledir: "Parmaklar hakkinda diyet, onar onardir."

YARALAMALAR

1889 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Muziha olan yaralarin diyeti beser devedir."
Tirmizi, Diyat 3, (1390); Ebu Davud, Diyat 20, (4566); Nesai, Kasame 43, (8, 57).

NEFIS VE UZUVLAR HAKKINDA MUSTEREK HADISLER

1890 - Abdullah Ibnu Ebi Bekr Ibni Muhammed Ibni Amr Ibni Hazm, babasindan naklen anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in Ibnu Hazm'a diyetler hakkinda yazdigi talimatta su hususlar da vardi: "Nefis icin (diyet olarak) yuz deve, burun tamamiyIe koparilacak olursa diyet-i kamile, me'mume (denen ve beyin zarina kadar ulasan yara) icin diyetin ucte biri, caife (denen karin veya basin bosluguna ulasan yara) icin de bunun kadar; goz icin elli, ayak icin de elli, vucudda bulunan her parmak icin on deve, her dis icin bes, muziha (denen ve kemige ulasan yara) icin bes deve (lik diyet vardir)."
Muvatta, Ukul 1, (2, 849); Nesai, Kasame 44, (8, 57, 60).
Nesai'nin bir rivayetinde su ibare yer alir: "Nefis icin diyet-i kamile; burun tamamen koparilmis ise diyet-i kamile, dil icin diyet-i kamile, iki dudak icin diyet-i kamile, sulb (bel kemiginin kirilip kisinin kamburlasmasi) icin diyet-i kamile iki yumurta (husye) icin diyet-i kamile, zeker (erkek tenasul uzvu) icin diyet-i kamile, sulb (bel kemiginin kirilip kisinin kamburlasmasi) icin diyet-i kamile, iki goz icin diyet-i kamile, bir ayak icin diyet-i kamilenin yarisi, me'mume (beyin zarina ulasan yara) icin diyet-i kamilenin ucte biri, caife (bas veya karin bosluguna ulasan yara) icin diyet-i kamilenin ucte biri, munekkile (kucuk kemik cikan yara) icin on bes deve, el veya ayak parmaklarindan her biri icin on deve, (her bir) dis icin bes deve, muziha (kemige ulasan yara) icin bes deve (diyet olarak verilir). Erkek, kadina karsi oldurulur, altini olanlardan (diyet-i kamile olarak) bin dinar alinir."

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:08
1891 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hatanin diyetini, koylerde yasayanlar icin dort yuz dinar olarak veya buna denk kiymette gumus olarak degerlendirir, bunu da develerin fiyatlarini esas alarak tesbit ederdi. (Soz gelimi) develer pahalaninca (diyetin dinar ve dirhem miktarinda) yukseltme yapar, develerin kiymeti dusunce de (diyetin dinar ve dirhem miktarinda) indirme yapardi. (Hataen islenince cinayetlerin diyeti Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda dort yuz dinarla sekiz yuz dinar arasina ulasti. Bunun gumus nev'inden muadili sekiz bin dirhem idi. Sigir besleyenlere (diyet olarak) iki yuz sigir hukmetti. Diyetini davar cinsinden vermek isteyene iki bin davara hukmetmistir. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Diyet, oldurulenin varisleri arasinda yakinlik derecelerine gore, (yani Kur'an'da belirtiIen nisbet uzere, diger tereke mallari gibi) taksim edilir. (Ashabu'I-feraiz'den) artan olursa asabe (denen akraba)ya gecer."
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) uzuvlar hakkinda, daha once gectigi sekilde hukmetti."
Ebu Davud, Diyat 20, (4564); Nesai, Kasame 30, (8, 42, 43).

1892 - Ibnu Abbas hazretleri (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Parmaklar diyette esit degerdedir. Disler de aralarinda esittirler. Kopek disi, azi disi esittir. Bunlar oburlerine diyet meselesinde denktirler."
Ebu Davud, Diyat 20, (4559, 4560, 4561).

1893 - Amr Ibnu Suàyb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor. "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yerinde sabit duran (bakar) kor gozun (cinayet sebebiyle) kapanmasi halinde, diyetinin, normal diyetinin ucte biri olacagina hukmetti. Keza sakat elin kesilmesi halinde, diyetinin normal diyetinin ucte biri kadar olacagina, siyahlasmis disin (cinayet sebebiyle) dusmesi halinde, normal diyetinin ucte biri olacagina hukmetti."
Ebu Davud -bu rivayetin sadece gozle ilgili kismini- onceki rivayetin ayni babinda), Nesai'de tam olarak tahric etmistir.

CENININ DIYETI

1894 - Ebu Hureyre hazretleri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Huzeyl kabilesinden iki kadin birbirleriyle kavga ettiler. Biri digerine bir tas atarak kadini da, karnindaki yavruyu da oldurdu. Dava Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e geldi. Efendimiz, ceninin diyetini bir gurre olarak hukme bagladi. Gurre kadin veya erkek bir kole demektir."
Ebu Davud'un bir rivayetinde su ziyade vardir: ".. veya katir veya ata hukmetti. Kadinin diyetini akilesi uzerine hukmetti. Kadina cocuklari ve onlarla birlikte olanlar varis oldular."
Buhari, Diyat 25, Tibb 46, Feraiz 11; Muslim, Kasame 34, (1681); Muvatta, Ukul 5, (2, 855); Tirmizi, Diyat 15, (1410); Ebu Davud, Diyat 21, (4568,4580); Nesai, Kasame 37, (8, 47, 4icon_cool.gif.

DIYETIN KIYMETI

1895 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda diyet-i kamilenin kiymeti sekiz bin dirhem idi. Ehli Kitab'in diyeti de o gun, Muslumanlarin diyetinin yarisina denkti. Bu durum Hz. Omer (radiyallahu anh)'in halife olmasina kadar devam etti. Halife olunca bir hutbesinde "Artik deve pahalandi" dedi ve diyeti altin sahiplerine bin dinar, gumus sahiplerine on iki bin dirhem, sigir sahiplerine iki yuz sigir, davar sahiplerine iki bin koyun, elbise sahiplerine de iki yuz takim elbise olarak tesbit etti. Ehl-i zimmetin diyetini, (Hz. Peygamber devrinde ne idiyse) oldugu gibi birakti, hicbir yukseltme yapmadi."
Ebu Davud, Diyat 18, (4542).

DIYETLERLE ILGILI HUKUMLER

1896 - Ziyad Ibnu Sa'd Ibni Dumeyre es-SulemI an ebihi an ceddihI (radiyallahu anh) -ki bunlar (Sa'd ve Dumeyre) Resulullah (Aleyhisslatu vesselam) ile birlikte Huneyn'e katilmislardi- anlatiyor: "Muhallem Ibnu Cessame el-Leysi, Musluman olduktan sonra Esca' kabilesinden birisini oldurmustu. Bu, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in hukum verdigi ilk diyet vak'asi oldu. Uyeyne oldurulen Escai'nin katli hususunda ileri geri konustu. Cunku (Uyeyne) kendisi de Gatafanli idi. Akra Ibnu Habis de Muhallem'in taraftari (olarak mudafaa icin) konustu, cunku o da Hindef'ten idi. Derken (munakasa ilerledi) sesler yukselmeye basladi, tartisma ve bagirip cagirmalar artti, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mudahale ederek, "Ey Uyeyne, diyet kabul etmez misin?" diye sordu.
"Hayir! Vallahi harb ve izdirabtan benim kadinlarima ulastirilan, onun kadinlarina ulasmadikca kabul etmiyorum!" cevabini verdi. Sonra bagirmalar yukseldi, tartisma ve bagirip cagirmalar artti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) tekrar araya girip: "Ey Uyeyne, diyet kabul etmez misin?" dedi. Uyeyne onceki sozlerini aynen tekrar etti. Bu hal, Beni Leys'ten uzerinde silah ve elinde de deriden mamul bir kalkan bulunan Mukeytil adinda birinin kalkip, "Ey Allahin Resulu! Bunun (Muhallem'in) Islam'in basinda yaptigi su cinayete misal olarak, su icmek uzere havuzun basina kosan koyun surusunu gosterebilecegim. Surunun ilk gelenlerine (oldurulmek veya uzaklastirilmak uzere tas veya ok) atilir, arkadan gelenler de korkarak kacarlar. Bugun hukum koy yarin degistir!" demesine kadar devam etti.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunun uzerine (Muhallem'e donup) hemen su hukmu verdi.
"Derhal huzurumuzda elli deve vereceksin, elli deve de Medine'ye donusumuzde vereceksin!"
Bu vak'a Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in seferlerinin birinde cereyan etmisti. Muhallem uzun boylu, esmer birisi idi, cemaatin kenarinda bulunuyordu. O olumden kurtuluncaya kadar halk oradan ayrilmadi. Resulullah'in (bu nihai hukmunden sonra) onune, iki gozunden de yaslar akar vaziyette oturdu ve:
"Ey Allah'in Resulu! Ben size ulasan cinayeti islemis bulunuyorum. Ben Allah'a tevbe ettim. Sen de benim icin ey Allah'in Resulu, Allah'tan magrifet dileyiver!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yuksek sesle:
"Sen onu Islàm'in basinda silahinla mi oldurdun! Allah'im, Muhallem'i magrifet etme!" dedi.
Ebu Seleme su ilavede bulunur: "Muhallem goz yaslarini ridasinin ucuyla silerek kalkti."
Ibnu Ishak der ki: "Muhallem'in kavmi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in daha sonra onun icin Allah'a istigfar ediverdigine inaniyorlardi."
Ebu Davud, Diyat 8, (4503).

1897 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Diyet aldiktan sonra (katili) olduren kimseyi asla affetmem."
Ebu Davud, Diyat 5, (4507).

1898 - Amr Ibnu Suayb'in rivayetine gore: "Beni Mudlic'ten Katade adinda bir adam, ogluna bir kilic firlatti. O da bacagina isabet etti. Yaradan fasilasiz kan kaybi oldu ve oglan oldu. Suraka Ibnu Cu'sum Hz. Omer (radiyallahu anh)'e gelip durumu haber verdi. Hz. Omer: "Kudeyd suyuna yuz yirmi deve hazirla, ben oraya gelecegim" dedi. Omer (radiyallahu anh) oraya gelince bu develerden otuz hikka (dort yasina giren disi deve), otuz cezea (bes yasina girmis disi deve) ve kirk halife (hamile deve) aldi. Ve sordu:
"Maktulun kardesi nerede?"
"Iste benim!" dedi.
"Al bunlari! Zira Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustu: "Katile (ne diyetten, ne mirastan) hic bir hisse yoktur."
Muvatta, Ukul 10, (2, 867).

1899 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Huzeyl kabilesinden iki kadin, biri digerini oldurmustu. Bunlardan her ikisinin kocasi ve birer oglu vardi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz maktulenin diyetini odeme isini, katilenin (olduren kadinin) akilesine yukledi, kocasini ve oglunu bu kulfetten uzak tuttu. Cunku bu ikisi Huzeyl'den degillerdi. Maktulenin akilesi, "olenin mirasi da bize aittir" dediler. Aleyhissalatu vesselam:
"Hayir! Mirasi, kocasina ve ogluna aittir!" buyurdu."
Ebu Davud, Diyat 21, (4575).

1900 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ebu Cehm Ibnu Huzeyfe'yi zekat tahsildari olarak gonderdi. Adamin biri sadaka odeme meselesinde onunla inatlasti. Ebu Cehm (radiyallahu anh) de adama vurup basindan yaraladi. Hemen Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelip:
"Ey Allah'in Resulu, kisas istiyoruz" dediler. Resulullah onlara:
"Size su su miktir diyet vereyim!" dedi ise de razi olmadilar. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) miktarini daha da artirarak:
"Size su su miktar diyet vereyim" dedi. Onlar yine razi olmadi. Hz. Peygamber (daha da artirarak):
"Size su su kadar diyet vereyim" dedi. Bu sefer razi oldular.
Bunun uzerine aleyhissalatu vesselam Efendimiz:
"Ben bu aksam halka konusup, onlara razi oldugunuzu bildirecegim!" dedi. "Pekala" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hitabesinde:
"Bu Leysliler bana kisas talebiyle geldiler. Ben onlara (kisasa bedel) su su miktar diyet teklif ettim, onlar da razi oldular, siz de razi misiniz?" diye sordu. Fakat berikiler:
"Hayir, razi degiliz!" dediler. Muhacirun onlara kizip uzerlerine yurudu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara dokunmamalarini emretti, Muhacirun da ileri gitmekten vazgecti. Sonra onlari cagirip, onlara verdigini artirdi ve sordu:
"Razi oldunuz mu?"
"Evet" dediler. Resulullah tekrar:
"Ben halka hitap edip, razi oldugunuzu bildirecegim" dedi. Onlar: "Pekala?" dediler. Resulullah halki cagirarak:
"Razi misin?" diye sordu.
"Evet raziyiz!" dediler."
Ebu Davud, Diyat 13, (4534); Nesai, Kasame 24, (8, 35).

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:08
1901 - Hilal Ibnu Sirac Ibni Muccaa an ebihi an ceddihi tarikinden anlattigina gore: "(Ceddi Muccaa) Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelerek Beni Zuhl kabilesine mensup Benu Sedus tarafindan oldurulmus olan kardesinin diyetini taleb etti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona:
"Eger ben bir musrik icin diyete hukmetseydim kardesin icin hukmederdim. Fakat ben sana (diyet degil, bunun yerini tutacak) bir bedel vereyim" dedi ve ona, aleyhissalatu vesselam, Beni Zuhl musriklerinden elde edilecek ilk humustan yuz deve verecegine dair (senet) yazdi.
(Muccaa bu yuz deveden) bir miktarini almisti. (Tamanini almadan) Beni Zuhl kabilesi Musluman oldu. Bilahare Muccaa geri kalan develeri Hz. Ebu Bekr (radiyallahu anh)'den taleb etmek uzere, ona geldi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in borc senedini gosterdi.
Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) kendisine Yemame'den gelecek zekattan odenmek uzere on iki bin sa', yani dort bin sa' bugday, dort bin sa' arpa, dort bin sa' hurma yazdi. Resulullah'in verdigi yazida (borc senedinde) sunlar yaziliydi: "Bismillahirrahmanirrahim. Bu Peygamber Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'den Beni Suleymli Muccaa Ibnu Murare'ye (verilmis bir borc) senedidir. Ben kendisine (oldurulen) kardesine bedel olarak, Beni Zulh musriklerinden gelecek ilk humustan yuz deve verecegim."
Ebu Davud, Harac 20, (2990).

1902 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) her kabileye bir diyet yazdi. Hicbir azadliya kendini azad edenden baska bir Muslumani kendine mevla ittihaz etmesi, asil azad edenin izni olmadan helal degildir."
Nesai, Kasame 38, (8, 52).

1903 - Ibnu Sihab (radiyallahu anh) anlatiyor: "(Diyete istirakte) tatbikat (sunnet) soyledir: Akile amden yapilan oldurmelerin diyetine (hukuken) istirak etmez. Gonul rizasiyla ederse o baska. Keza, akileye az da olsa cok da olsa kolenin bedelinden yuklenmez. Kolenin bedeli, ne miktara balig olursa olsun, ona, mali olarak tasarruf edenedir. Cunku o, su hadise binaen ticaret mallarindan bir ticaret malidir: Amden oldurenin diyetine sulhen tesbit edilen diyete; itiraf yoluyla subut bulan cinayete terettup eden (diyete); islenen bir cinayete terettup eden ers'e (diyete) ve kolenin bedeline akile istirak etmez, kendi arzusu ile istirak ederse o baska."
(Keza bir baska) tatbikat dahi soyledir: "Kisi hataen hanimini yaralarsa, diyet oder, fakat kisas yapilmaz. Ancak kadina amden ulasan (kotulugu sebebiyle) kisas yapilir."
Bana ulastigina gore, Hz. Omer (radiyallahu anh) buyurmustur ki:
"Kadin, nefsinin ucte birine ulasan ve asan yaralamalar amden oldugu takdirde, erkekten kisas isteyebilir."
Rezin ilavesidir.

1904 - Tarik Ibnu Sihab (radiyallahu anh) anlatiyor: "Buzaha heyeti Hz. Ebu Bekir es-Siddik (radiyallahu anh)'agelip sulh istediler. Hz. Ebu Bekir onlari yerlerinden yurtlarindan edecek harp ile, rezil rusvay edecek sulh arasinda muhayyer birakti. Heyet mensuplari:
"Yerden yurttan edecegi (mucliyyeyi) anladik, rezil-rusvay edecek (muhziye) ne demektir?" diye sordular.
"Sizden silahlari ve binekleri alacagiz. Sizin mal ve mulkunuzden elimize gecenleri ganimet yapacagiz, bizden ele gecirdiklerinizi bize iade edeceksiniz, bizden oldurduklerinizin (diyetini) borclanacaksiniz, sizin oluleriniz cehennemlik olacak (onlar icin herhangi. bir odeme yapmayacagiz). Allah Resulu'nun halifesine ve muhacirlerine sizi mazur kilmalarina sebep olacak bir durum (iyi hal) gosterinceye kadar kabileleri, develerin pesini takib etmeye birakacak (onlara karismayacak)siniz."
Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) bu soylediklerini heyet mensuplarina teklif olarak arzetti. Hz. Omer (radiyallahu anh) soz alip sunu soyledi: "Bahsettigin "yerden -yurttan edecek savas ve rezil- rusvay edecek sulh" sozun var ya! Ne guzel de soyledin. Ya su, "Sizden ele gecirdiklerimizi ganimet yapacagiz, bizden ele gecirdiklerinizi iade edeceksiniz!" sozun var ya! Ne guzel soyledin. "Bizden oldurdukleriniz icin borclanacaksiniz, sizin oluleriniz cehennemlik" sozune gelince, bizim olulerimiz Allah'in emri uzerine savastilar ve oldurulduler, onlarin ecirleri Allah'in uzerinedir, onlar icin diyet yoktur."
Heyet, Hz. Omer (radiyallahu anh)'in soyledigi sartlar uzere beyat yapti.
Derim ki: Bu rivayeti tam olarak Serefuddin el-Barizi zikretti. Rivayeti tahric edene nisbet etmedi. Bu rivayeti Camiul Kebir muellifi zikretmedi.
Ancak Buhari, rivayetten sadece Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'in su sozunu kaydetti: "A!lah Resulu'nun halifesine ve Muhacirlere sizi mazur kilmalarina sebep olacak bir durum gosterinceye kadar kabileleri develerin pesini takib etmeye birakacak, (onlara karismayacak)siniz." Bu kisim Kitabu'l Ahkam'in sonunda senetsiz olarak mevcuttur, gerisi yoktur.

BORC VE ODEME ADABI BOLUMU

1905 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "AIIahu Teala nazarinda, bir kulun Allah tarafindan yasaklanan kebirelerden sonra, beraberinde getirebilecegi en buyuk gunahlardan biri, kisinin odenecek karsilik birakmadan uzerinde borc oldugu halde olmesidir. "
Ebu Davud, Buyu 9, (3342).

1906 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim, odemek arzusu iIe insanlarin malini alir ise, Allah (onun borcunu) ona bedel eda eder. Kim de telef etmek niyetiyle halkin malini alirsa Allah onu telefeder."
Buhari, Istikraz 2.

1907 - Imran Ibnu Huzeyfe (rahimehullah) anlatiyor: "Meymune (radiyallahu anha) fazlaca borca giriyordu. Ailesi bu meselede mudahale edip ayipladilar. Su cevabi verdi: "Borcu birakmayacagim. Ben dostum ve can yoldasim aleyhissalatu vesselam'i soyle soylerken dinledim: "Bir borcla borclanan bir kimsenin odeme niyetinde oldugunu Allah bilince, onun borcunu Allah mutlaka dunyada iken oder."
Nesai, Buyu 99, (7, 315); Ibnu Mace, Sadakat 10, (2408).

1908 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki.: "Borcunu odeyebilecek durumda olan zengin kimsenin odemeyi geciktirmesi zulumdur. Biriniz bir zengine havale olunursa (havaleyi kabul etsin.)"
Buhari, Istikraz 12, Havalat 1, 2; Muslim, Musakat 33, (1564); Muvatta, Buyu 84, (2, 674); Ebu Davud, Buyu 10, (3345); Tirmizi, Buyu 68, (1308); Nesai, Buyu 101, (7, 317).

1909 - es-Serrid (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselàm) buyurdular ki: "Zenginin borcunu savsaklamasi, haysiyetinin ihlal edilmesini ve cezalandirilmasini helal kilar."
Ibnu'l-Mubàrek der ki: "Irzini helal kilar", kendisine kaba davranilir demektir. "Cezalandirilmasi" da, hapsedilmesidir."
Ebu Davud, Akdiye 29, (3628); Nesai, Buyu 100, (7, 316); Ibnu Mace, Sadakat 18, (2427); Buhari de bab basliginda kaydetmistir. Istikraz 13.

1910 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kapida yuksek sesle munakasa edenlerin gorultulerini isitti. Bunlardan biri, digerinden borc indirmesini taleb ediyor, bir hususta da merhametli olmasini istiyor. Oburu de:
"Vallahi yapmam!" diyordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanlarina gitti ve:
"Hanginiz, hayir yapmamak uzere Allah adina yemin etti?" dedi. Birisi:
"Benim ey Allah'in Resulu! (Borc indirimi ile, merhametli davranmadan) hangisini dilerse onun olsun (teklifini kabul ettim)" dedi."
Buhari, Sulh 10; Muslim, Musakat 19, (1557).

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:08
1911 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden once yasayanlardan bir tuccar vardi. Halka borc verirdi. BorcIulari arasinda fakir gorurse hizmetcilerine: "Onun borcundan vazgeciverin, boylece AIIah'in da bizim gunahIarimizdan vazgececegini umariz" derdi. Allah da onun gunahlarindan vazgecti."
Buhari, Sulh 10; Muslim, Musakaat 19, (1557); Nesai, Buyu 104, (7, 318).

1912 - Diger bir rivayette soyle gelmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir adam hic hayir amelde bulunmadi. Ancak halka borc verir ve borcunu toplayan elcisine: "Kolay odeyecekten (zenginden) al, zor odeyecekten (fakirden) alma, vazgec Ola ki Allah da bizim gunahlarimizdan vazgecer" derdi. Allahu Teala hazretleri bunun uzerine: "Haydi senin gunahlarindan vazgectim" buyurdu."
Buhari, Buyu 18, Enbiya 50; Muslim, Musakat 31, (1562); Nesai, Buyu 104, (7, 318).

1913 - Ebu Katade (radiyallahu anh)'nin anlattigina gore, Ebu Katade, bir boclusunu (para taleb etmek uzere) aramisti. O, kendisinden gizlendi. Bilahare adami buldu. Ancak:"Dardayim" dedi. Bunun uzerine:
"Allah'a yemin eder misin?" diye sordu. Borclu:
"Vallahi" diye yemin etti. Ebu Katade:
"Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in, "Kim Allah'in kendisini kiyamet gununun sikintisindan kurtarmasini isterse darda olana nefes aldirsin veya tamamen bagislayiversin" dedigini isittim" dedi."
Muslim, Kasame 32, (1563).

1914 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'da bir adamin (parasi odenmemis) bir devesi vardi. Borcunu istemeye geldi. Bu sirada kaba sozler sarfetti, hatta Ashab'tan bazilari haddini bildirmek istedi. Ancak Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buna meydan vermeyip:
"Birakin onu! Hak sahibinin konusma hakki vardir" buyurdu, sonra da:
"Devesini verin!" diye emretti, (ilgililer) devesini aradilarsa da bulamadilar. Fakat onunkinden daha degerli bir deve buldular. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz:
"Bunu verin" dedi. Adam: "Bana borcunu tam odedin, Allah da sana odesin" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"En hayirliniz, borcunu en iyi odeyendir!" buyurdu."
Buhari, Istikraz, 4, 6, 7,13, Vekalet 5, 6, Hibe 23, 25; Muslim, Musakat 118-122, (1600-1601), Timizi, Buyu 75, (1316, 1317 Nesai Buyu 64, (7, 291)

1915 - Ebu Katade (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a namazini kildirivermesi icin bir adam(in cenazesi) getirildi. Aleyhissalatu vesselam:
"Onun uzerinde borc var, arkadasinizin namazini siz kilin!" buyurdu. Ben:
"(Borc) benim uzerime olsun, ey Allah'in Resulu" dedim.
"Sadakatle mi ?" dedi.
"Sadakatle!" dedim. Bunun uzerine cenazenin namazini kildi."
Tirmizi, Cenaiz 69, (1069); Nesai, Cenaiz 67, (4, 65).

KITABU'Z-ZIKR

1916 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah'in, yollarda dolasip zikredenleri arastiran melekleri vardir. AIIahu Tealayi zikreden bir cemaate rastlarlarsa, birbirlerini "Aradiginiza gelin!" diye cagirirlar. (Hepsi gelip) onlari kanatlariyla kusatarak dunya semasina kadar arayi doldururlar. Allah, -onlari en iyi bilen oldugu halde- meleklere sorar:
"Kullarim ne diyorlar?"
"Seni tesbih ediyorlar, sana tekbir okuyorlar, sana tahmid okuyorlar.
Sana tazim (temcid) ediyorlar" derler. Rabb Teala sormaya devam eder:
"Onlar beni gorduler mi?"
"Hayir!" derler.
"Ya gorselerdi ne yaparlardi?"
"Eger seni gorselerdi ibadette cok daha ileri giderler; cok daha fazla ta'zim, cok daha fazla tesbihde bulunurlardi" derler. Allah tekrar sorar:
"Onlar ne istiyorlar?"
"Senden, derler, cennet istiyorlar."
"Cenneti gorduler mi?" der.
"Hayir ey Rabbimiz!" derler.
"Yagorselerdi ne yaparlardi?" der.
"Eger gorselerdi, derler, cennet icin daha cok hirs gosterirler, onu daha israrla isterler, ona daha cok ragbet gosterirlerdi." AIlah Teala sormaya devam eder:
"Neden istiaze ediyorlar?"
"Cehennemden istiaze ediyorlar" derler.
"Onu gorduler mi ?" der.
"Hàyir Rabbimiz, gormediler!" derler.
"Yagorselerdi ne yaparlardi?" der.
"Eger cehennemi gorselerdi ondan daha siddetli kacarlar, daha siddetli korkarlardi" derler. Bunun uzerini Rabb Teala sunu soyler:
"Sizi sahid kiliyorum, onlari affettim!"
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sozune devamla sunu anlatti:
"Onlardan bir melek der ki: "Bunlarin arasinda falanca gunahkar kul dahi var. Bu onlardan degil. O baska bir maksadla ugramisti, oturuverdi." Allah Teala.. "Onu da affettim, onlar oyle bir cemaat ki onlarla oturanlar da onlar sayesinde bedbaht olmazlar" buyurur."
Buhari, Daavat 66, Muslim, Zikr 25, (2689); Tirmizi, Daavat 140, (3595).

1917 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim bir yere oturur ve orada Allah'i zikretmez (ve hic zikretmeden kalkar) ise AIIah'tan ona bir noksanlik vardir. Kim bir yere yatar, orada AIIah'i zikretmezse, ona AIIah'tan bir noksanlik vardir. Kim bir muddet yurur ve bu esnada Allah'i zikretmese, Allah'tan ona bir noksanlik vardir."
Ebu Davud Edeb 31. (4856) 107,(5059); Tirmizi, Daavat 8, (3377); Hadisin metni Ebu Davud'a aittir. Sondaki ziyade Ibnu Hibban'in Mevarid'inden alinmadir (2319).

1918 - Ebu Muslim eI-Egarr (rahimehullah) diyor ki: "Ben sehadet ederim ki Ebu Hureyre ve Ebu Said (radiyallahu anhuma) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigine sehadet ettiler: "Bir cemaat oturup Allah'i zikrederse, mutlaka melekler etraflarini sarar, AIlah'in rahmeti onlari burur, ustlerine sekine iner ve Allah onlari yaninda bulunan (buyuk melek)lere anar."
Muslim, Zikr 39, (2700); Tirmizi, Daavat 7, (3375).

1919 - Hz. Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Icerisinde Allah zikredilen evlerin misali ile icerisinde AIIah zikredilmeyen evlerin misali, diri ile olunun misali gibidir."
Buhari, Daavat 66; Muslim, Salatu'l-Musafirin 211, (779).

1920 - Hz. Ebu Hureyre'nin rivayetinde soyle gelmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri diyor ki: "Kulum, hakkimda nasil bir zan yuruturse ben oyleyimdir. O, beni zikredince ben onunla beraberim. O beni icinden gecirirse, ben de onu icimden geciririm. O, beni bir cemaat icerisinde anarsa, ben de onu, onunkinden daha hayirli bir cemaatte anarim. O, bana bir karis yaklasirsa ben ona bir arsin yaklasirim. O bana bir arsin yaklasirsa, ben ona bir kulac yaklasirim. O bana yuruyerek gelirse ben ona kosarak giderim."
Buhari, Tevhid 50; Muslim, Zikr 2, (2675); Tirmizi, Daavat 142, (3598)

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:09
1921 - Ebu Umame (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim yatagina temiz (abdestli) olarak girer ue uyku bastirincaya kadar AIIah'i zikrederse gecenin herhangi bir saatinde uyanip da AIIah'tan dunya veya ahiret hayirlarindan bir sey isterse AIIah Teala, istedigini mutlaka ona verir."
Tirmizi, Daavat 100, (3525).

1922 - Hz. Muaz Ibnu Cebel (radiyallahu anh) anlatiyor: "Kul, kendini Allah'in azabindan kurtarmada zikrullahtan daha muessir bir ameli islememistir."
Muvatta, Kur'an 24, (1, 11); Tirmizi, Daavat 6, (3374); Ibnu Mace, Edeb 53, (3790).

KESIM ADABI VE YASAKLARI

1923 - Seddad Ibnu Evs (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "AIIah Teala hazretleri, her seyde iyiligi emretmistir. Oyleyse oldurdugunuz zaman oldurmeyi iyi yapin. Kesecek olursaniz kesmeyi iyi yapin. Bicagin agzini bileyin. Hayvana (zahmet vermeyin) rahat ettirin."
Muslim, Sayd 57, (1955); Tirmizi, Diyat 14, (1409); Ebu Davud, Edahi 12, (2815); Nesai, Dahaya 22, (7, 227); Ibnu Mace, Zebaih 3, (3170).

1924 - Ebu Hureyre ve Ibnu Abbas (radiyallahu anhum) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) seytan kurbanindan (serita) men etti." Dendi ki serita, bogazindan sadece deri kisminin kesilip, boyun damari kesilmeden olmeye terkedilen (kurbanlik) hayvandir."
Ebu Davud, Edahi 17, (2826).

1925 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "(Hayvani keserken) besmele cekmeyi bir kimse unutmussa bunun bir mahzuru yoktur. Ancak kasden terketmis ise, kesilen yenilmez."
Rezin'in ilavesidir.

1926 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor. "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Haksiz yere bir kus veya daha kucuk bir hayvan olduren insana Allah mutlaka onun hesabini soracaktir." Kendisine: "Onun hakki da nedir?" diye sorulunca:
"Onu keser ve yer. Basini kesip atmaz!" diye cevap verdi."
Nesai, Sayd 34, (7, 239).

1927 - Ebu Vakid (radiyallahu anh) anlatiyor: "ResuIuIIah (aleyhissalatu vesselam) Medineye geldigi zaman, Medineliler, (diri olan) devenin horgucunu kesiyorlar ve koyunlarin da kuyruklarini kopariyorlar ve bunIari yiyorlardi.
Bu durum uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Hayvan diri iken ondan her ne kesilmis ise, bu meyte (lase) hukmundedir, yenilmez" dedi."
Tirmizi, Et'ime 4, (1480); Ebu Davud, Sayd 3, (2858); Ibnu Mace, Sayd 8, (3216).

KESIS SEKLI VE YERI

1928 - Ebu'l- Usera Usame Ibnu Malik Ibnu Kahtam babasindan anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu, dedim, kesme isi sadece bogazdan ve girtlaktan (lebbe) degil midir, (hayvanin baska yerinden de olur mu?)"
Su cevabi verdi: "(Mizragini hayvanin) dizine saplarsan sana o da kifayet eder." Tirmizi: "Bu, zaruret haline mahsustur" der.
Ebu Davud da: "Bu, (yuksekten) dusen bir hayvanin kesimiyle ilgilidir" demistir.
Tirmizi, Et'ime 5, (1481); Ebu Davud, Edahi 16, (2825), Nesai, Dahaya 25, (7, 228).

1929 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) buyurdular ki: "Elinde (tasarrufunda) oldugu halde (normal kesisten) seni aciz birakan sey av gibidir."
(Yine Ibnu Abbas), kuyuya dusen bir deve hakkinda: "Neresinden gucun yeterse kes!" demistir. Hz. Ali, Ibnu Omer ve Hz. Aise (radiyallahu anhum) de bu goruste idiler.
Ibnu Abbas, Ibnu Omer ve Enes (radiyallahu anhum): "Bogazdan kesmeye baslayinca (acele sebebiyle) basi kopuverse bunda bir beis yok. Ancak, ense tarafindan kesilmisse yenmez, bas kopsa da kopmasa da farketmez" demistir.
Buhari, Zebaih 23, (Bir babin basliginda zikretmistir).

1930 - El-Hudri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a sorularak dendi ki: "Biz deve, sigir ve davari, karinlarinda cenin oldugu halde bogazliyoruz. Cenini yiyelim mi, atalim mi?"
Su cevabi verdi:
"Dilerseniz yiyin. Zira onlarin tezkiyesi (temiz ve helal olmalari) annelerinin tezkiyesine tabidir."
Ebu Davud, Edahi 18, (2827); Tirmizi, Et'ime 2, (1476).

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:09
1931 - Hz. Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) buyurmustur ki: "Bir deve kesildigi zaman karnindaki yavrunun tezkiyesi, devenin tezkiyesine tabidir, yeter ki yavrunun hilkati (butun uzuvlarinin cikmasiyla) tamamlanmis, tuyleri de bitmis olsun. Yavru annenin karnindan cikinca (yine de hemen) kesilir, ta ki icteki kan ciksin."
Muvatta, Zebaih 8, (2, 490).

KESME ALETI

1932 - Rafi' Ibnu Hadic (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir seferde Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte idik. (Bu esnada) bir deve huysuzluk edip kacti. Pesine dustuler. Ama takipcileri yordu. Bir adam deveye bir ok gonderdi. Derken Allah (c.c.) onu durdurdu. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz:
"Bu hayvanlarin kackinlari var, tipki vahsi kackinlar gibi. Onlardan biri size galebe calacak olursa, ona boyle davranin!" dedi. Ben:
"Ey Allah'in Resulu, biz yarin dusmanla karsilasacagiz, yanimizda (hayvan kesecek) bir bicagimiz yok. (Hin-i hacette) kamisla keselim mi?" diye sordum. Bana:
"Bolca kani akitilan ve uzerine Allah'in ismi zikredilenin etini yeyiniz. Dis ve tirnak(la kesmek caiz) degildir. Size (bunun sebebini) soyleyecegim; "Dis kemiktir, tirnak ise, Habeslilerin bicagidir."
Buhari, Sirket 3, 16, Cihad 191, Zebaih 15, 18, 20, 23, 36, 37; Muslim, Edahi 21, (1968); Tirmizi, Ahkam 5, (1491,1492); Ebu Davud, Edahi 15, (2821); Nesai, Dahaya 20, 21, 26, (7, 226, 227).

1933 - Nafi'nin anlattigina gore, Ka'b Ibnu Malik (radiyallahu anh)'in bir oglundan, Ibnu Omer'e anlatirken sunlari isitmistir: "Babasi kendisine haber vermistir ki: Davar guden cariyeleri, bir koyunun olmek uzere oldugunu gormus, derhal bir tas kirarak, onunla koyunu kesmistir. Babasi ailesine: "Ondan yemeyin. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a sorayim" demis ve sormustur. Resulullah(aleyhissalatu vesselam) yemelerini emretmistir."
Buhari, Zebaih 18,19, Vekalet 4; Muvatta, Zebaih 4, (2, 489).

1934 - Hz. Càbir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Kavmimden biri bir veya iki tavsan avladi. Bunlari tasla kesti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan soruncaya kadar asti. Efendimiz (aleyhissalatu vesselam) yemesini emretti."
Tirmizi, Zebaih 1, (1472).

1935 - Ata Ibnu Yesar, Beni Hariseli bir adamdan rivayet eder ki: "Bu zat bir sagmal deveyi gutmekte iken olmek uzere oldugunu farkeder. Beraberinde, hayvani kesebilecek bir sey de bulamaz. Eline gecirdigi bir kazigi devenin ummugune saplar, kanini akitir. Sonra durumu Resulullah(aleyhissalatu vesselam)'a haber verir. Efendimiz yemesini soyler."
Muvatta, Zebaih 3, (2, 489); Ebu Davud, Edahi 15, (1823); Nesai, Dahaya 19, (7, 226).

1936 - Zeyd Ibnu Sabit (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir kurt bir koyunu dislemisti, derhal keskin bir tasla kestiler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yenmesine ruhsat verdi."
Nesai, Dahaya 18, (7, 225).

YENMESI YASAK OLAN KESILMISLER

1937 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a soruldu: "Halk bize et getiriyor, kesilirken besmele cekilip cekilmedigini bilmiyoruz, ne yapalim?"
"Siz besmele cekin, yiyin!" cevabini verdi."
Buhari, Sayd 21, Buyu 5, Tevhid 13; Muvatta, Zebaih 1, (2, 488); Ebu Davud, Edahi 19, (2829); Nesai, Dahaya 39, (7, 237).

1938 - Ebu'd Derda (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mucesseme'nin yenmesini yasakladi. Mucesseme ok atislarinda hedef olarak kullanilan hayvandir. Keza halisanin yenmesini de yasakladi. Halisa, kurdun kacirdigi, fakat ondan kurtarilan hayvandir."
Tirmizi, Et'ime 1, (1473).
Bir rivayetin "Ok atislarina hedef olarak kullanilan hayvan" ibaresine kadar olan kismi Tirmizi'de gelmistir. Gerisi Rezin'in ilavesidir.

1939 - Zuhri (rahimehullah) diyor ki: "Arap Hiristiyanlarinin kestiklerini yemekte bir beis yoktur. Ancak, Allah'tan baska birisinin adini andigini isitirsen o zaman kestigini yeme. Isitmemis isen, (bu durumda vehimlenme), cunku Allah, onlarin kufrunu bildigi halde kestiklerini helal kilmistir."
Hz. Ali'den de bu manada rivayet yapilmistir.
Rezin ilavesidir. Bu ilave rivayet, Buhari'nin Kitabu'z-Zebaih'de bab basliginda kaydedilmistir.

DUNYANIN ZEMMI VE KOTULENMESI

1940 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) minbere oturdu, biz de etrafinda yerlerimizi aldik. Buyurdular ki:
"Sizin icin korktugum seylerden biri, dunyanin sus ve guzelliklerinin sizlere acilmasidir!"
Bir adam (araya girerek soze karisti ve):
"Yani (nail olacagimiz) hayir, ser mi getirecek?" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu soru uzerine sukut etti. (Adama: "Sana ne oluyor da Resulullah'in sozunu kesip, onunla konusmaya kalkiyorsun? O sana konusmuyor ki!.." diye payliyanlar oldu). Gorduk ki, kendisine vahiy gelmekte. Derken vahiy hali acilmis, yuzundeki terleri silmekte idi.
"Su soru soran nerede?" diye soze basladi. Ve sanki adami (sorusu sebebiyle) takdir ediyor gibiydi: Sozlerine soyle devam etti:
"Muhakkak ki, hayir, ser getirmez. Ancak derenin bitirdikleri arasinda, ya catlatarak olduren ya da olume yaklastiran bitki de var. Yalniz yesil ot yiyen hayvanlar mustesna. Zira bunlar yeyip bogurleri sisince gunese karsi dururlar. (Gevis getirirler), akitirlar ve rahatca defi hacet yaparlar, sonra tekrar donup yayilirlar.
Suphesiz ki, bu mal hostur, tatlidir. Ondan fakire, yetime ve yolcuya veren bu malin Musluman sahibi en iyi (insan)'dir. Bunu haketmeden alan, yedigi halde doymayan kimse gibidir. O mal, kiyamet gunu aleyhinde sahidlik yapacaktir."
Buhari, Zekat 47, Cum'a 28, Cihad 37, Rikak 7; Muslim Zekat 123, (1052); Nesai, Zekat 81, (5, 90).

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:10
1941 - Yine Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Dunya tatli ve hostur. AIIah sizi ona varis kilacak ve nasil hareket edeceginize bakacaktir. Oyleyse dunyadan sakinin, kadindan da sakinin! Zira Beni Israil'in iIk fitnesi kadin yuzunden cikmistir."
Muslim, Zikr 99, (2742); Tirmizi, Fiten 26, (2192); Ibnu Mace, Fiten 19, (4000).
Muslim'in bir rivayetinde: "Kendinden sonra erkeklere, kadindan daha zararli bir fitne birakmadim" buyurulmustur."

1942 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Dunya meI'undur, icindekiler de mel'undur, ancak zikrullah ve zikrullah'a yardimci olanlarla alim veya muteallim haric."
Tirnizi, Zuhd 14, (2323); Ibnu Mace, Zuhd 3, (4112).

1943 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Dunya, mu'mine hapishane, kafire cennettir."
Muslim, Zuhd 1, (2956); Tirmizi, Zuhd 16, (2325).

1944 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Dunya sevgisi her cesit hatali davranislarin basidir. Bir seye olan sevgin seni kor ve sagir yapar."
Rezin ilavesidir. Beyhaki Suabu'l-Iman'da kaydetmistir. Hadisin ikinci yarisi Ebu Davud'da tahric edilmistir. Edep 125, (5150).

1945 - Ibnu Mes'ud (radiyalllahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yanina girmistir. Onu bir hasir orgunun uzerinde uyumus buldum. Hasir, (vucudunun acik olan) yan taraflarinda izler birakmisti.
"Ey Allah'in Resulu dedim, sana bir yaygi te'min etsek de hasirin ustune sersek, onun sertligine karsi sizi korusa!"
"Ben kim, dunya kim. Dunya iIe benim misalim, bir agacin altinda golgelenip sonra terkedip giden yolcunun misali gibidir."
Tirmizi, Zuhd 44, (2378). Tirmizi hadisin sahih oldugunu soyledi..

1946 - Sehl Ibnu Sa'd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Eger dunya Allah nazarinda sivri sinegin kanadi kadar bir deger tasisaydi tek bir kafire ondan bir yudum su icirmezdi."
Tirmizi, Zuhd 13, (2321); Ibnu Mace, Zuhd 11, (2410).

1947 - Katade Ibnu Nu'man (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah bir kulu sevdi mi, onu dunyadan korur. Tipki sizden birinin hastasina suyu yasaklamasi gibi."
Tirmizi, Tibb 1, (2037).

1948 - Ali Ibnu Ebi Talib (radiyalllahu anh) buyurdular ki: "Dunya arkasini donmus gidiyor, ahiret ise yonelmis geliyor. Bunlardan her ikisinin de kendine has evlatlari var. Sizler ahiretin evlatlari olun. Sakin dunyanin evlatlari olmayin. Zira bugun amel var hesap yok, yarin ise hesap var amel yok."
Rezin tahric etmistik. Buhari, muallak (senetsiz) olarak kaydetmistir. (ftikak 4).

YERYUZUNDEKI BAZI YERLERIN ZEMMI

1949 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhisselatu vesselam) Hicr'a ugradigi zaman: "Nefislerine zulmedenlerin meskenlerine girerken onlarin maruz kaldigi musibetin size de gelmesi korkusuyla aglayarak girin!" dedi. Sonra basini (ridasiyla) ortup yuruyusunu hizlandirdi ve vadiyi gecinceye kadar bu hal uzere devam etti."
Buhari, Enbiya 7, Mesacid 53, Megazi 80, Tefsir, Hicr 2; Muslim, Zuhd 38-40, (2980).

1950 - Buhari ve Muslim'de yine Ibnu Omer anlatiyor: "Halk, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte Hicr'a Semud kavminin yurduna inince, kuyularindan su aldilar ve onunla hamurlari develere yem yapmalarini emretti. Ayrica, Hz. Salih'in devesinin su ictigi kuyudan su almalarini emretti."
Buhari, Enbiya 17; Muslim, Zuhd 40, (2981).

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:10
1951 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatayor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana: "Ey Enes, dedi, insanlar yurtlar ediniyor. Bu yurtlardan biri Basra ve Busayra diye tesmiye edilmektedir. Eger sen oraya ugrar veya ona girersen, oranin corak (tuzlu) arazisinden, gemilerin yanastigi limanindan, carsisindan, umerasinin kapilarindan sakinasin!
Sana oranin gunese acik yerlerini (daglari) tavsiye ederim. Zira orada hasf (yere batma), kazf ve zelzele olacak. Bir kavim de normal sekilde aksama erdigi halde, sabaha maymun ve hinzirlar olarak cikacak."
Ebu Davud, Melahim 10, (4307).

1952 - Imam Malik'e ulastigina gore, Hz. Omer (radiyallahu anh) Irak'a cikmak istemisti. Kà'bu'l-Ahbar kendisine dedi ki:
"Ey mu'minlerin emiri! cikma, zira sihrin -veya serrin- onda dokuzu oradadir. Cinlerin fasiklari da oradadir. Devasiz hastalik da oradadir." (Malik der ki):
"Bununla dini helaki kasteder."
Muvatta, Isti'zan 30, (2, 975); Imam Malik, bunu belag (senetsiz) olarak rivayet etmistir.

MERHAMETLI OLMAYA TESVIK

1953 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah, merhametli olanlara rahmetle muamele eder. Oyleyse, sizler yeryuzundekilere karsi merhametli olun ki, semada bulunanlar da size rahmet etsinler. Rahim (akrabalik bagi) Rahman'dan bir bagdir. Kim bunu korursa Allah onunla (rahmet bagi) kurar, kim de koparirsa, Allah da ondan (rahmet bagini) koparir."
Tirmizi, Birr 16, (1925); Ebu Davud, Edeb 66, (4941).

1954 - Hz. Cerir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah, insanlara merhamet etmeyene rahmette bulunmaz.
Buhari, Tevhid 2, Edeb 27; Muslim, Fedail 66, (2319); Tirmizi, Birr 16, (1923).

1955 - Ebu Davud ve Tirmizi'de Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'den gelen bir diger rivayette Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustur: "Merhamet; ancak saki'nin (ebedi husrana ugrayanin) kalbinden cikarilabilir."
Tirmizi, Birr 16, (1924); Ebu Davud, Edeb 66, (4942).

1956 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aIeyhissalatu vesselam) (bir gun), Hasan Ibnu Ali (radiyallahu anhuma)'yi opmus idi. Bu sirada yaninda bulunan Akra' Ibnu Habis, (sanki bunu tuhaf karsiladi ve[Only Registered Users Can See Links] "Benim on tane cocugum var. Fakat onlardan hicbirini opmedim" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona bakip:
"Merhamet etmeyene merhamet edilmez" buyurdu."
Buhari, Edeb 18, Muslim, Fedail 65, (2318); Tirmizi, Birr 12, (1912); Ebu Davud, Edeb 156, (5218).
Rezin ilave etti: "(Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sunu da soyledi:"Allah siz(in kalbiniz)den merhameti cikardi ise ben ne yapabilirim?"

ALLAH'IN RAHMETI

1957 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah celle sanuhu mahlukatin olmasina hukmettigi zaman -Muslim'in rivayetinde: "Allah mahlukati yarattigi zaman"- yaninda bulunan, Ars'in gerisindeki bir kitaba sunu yazdi: "Muhakkak ki rahmetim gazabima galebe calmistir."
Buhari, Tevhid 15, 22, 28, 55, Bedi'ul'-Halk 1; Muslim, Tevbe 14, (2751); Tirmizi, Daavat 109, (3537).)
Buhari nin bir diger rivayetinde: "Rahmetim gazabima galebe caldi" denmistir.
Buhari ve Muslim'in bir rivayetlerinde: "(Rahmetim) gazabimi gecti" denmistir.

1958 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhisselatu vesselam) buyurdular ki: "Allah rahmeti yuz parcaya boldu. Bundan doksandokuz parcayi kendine ayirdi. Yer yuzune geri kalan bir cuzu indirdi. (Bunu da -cin, insan ve hayvan mahlukati arasinda taksim etti.) Bu tek cuz(den nasibine dusen pay sebebiyledir ki mahlukat birbirlerine karsi merhametli davranir. At, (hayvan) yavrusuna basmamak endisesiyle ayagini bu sayede kaldirir."
Buhari, Edeb 19, Rikak 19, Muslim 17, (2752); Tirmizi, Daavat 107-108, (3535-3536).

1959 - Selmanu'l-Farisi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "AIlah'in yuz rahmeti var. Bunlardan biriyle mahlukat kendi aralarinda birbirlerine merhamet gosterirler. Doksandokuz rahmet de Kiyamet gunu icindir."
Muslim, Tevbe 20, (2753).

1960 - Yine Muslim'de gelen bir diger rivayette Resulullah (aleyhissalatu vesselam)]: "Allah, arz ve semayi yarattigi gun, yuz rahmet yaratti. Her bir rahmet goklerle yer arasini dolduracak kadardir. Ondan yeryuzune tek bir rahmet indirmistir. Iste anne, yavrusuna bununla sefkat eder. Vahsi hayvanlar ve kuslar birbirlerine bununla merhamet ederler. Kiyamet gunu geldigi vakit Allah, rahmetine bunu da ilave ederek (tekrar yuze) tamamlayacaktir."
Muslim, Tevbe 21, (2753).

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:10
1961 - Omer Ibnu'l-Hattab (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir grup esir getirilmisti. Iclerinde bir kadin vardi, gogusleri sutle dolu idi. Bu kadin (saga sola) kosuyor, esirler arasinda bir cocuk buldugu zaman onu yakalayip kucakliyor, gogsune bastiriyor ve emziriyordu. (Dikkatleri ceken bu manzara karsisinda), aleyhissalatu vesselam:
"Bu kadinin, cocugunu atese atacagina kanaatiniz olur mu?" dedi. Bizler:
"Hayir!" diye cevap verince:
"(Bilin ki), Allah'in kullarina olan rahmeti, bu kadinin cocuguna olan sefkatinden fazladir" buyurdu."
Buhari, Edeb 18; Muslim, Tevbe 22, (2754).

HAYVANLARA MERHAMET

1962 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir adam yolda, yururken susadi ve susuzlugu artti. Derken bir kuyuya rastladi. Icine inip susuzlugunu giderdi. Cikinca susuzluktan soluyup topragi yemekte olan bir kopek gordu. Adam kendi kendine: "Bu kopek de benim gibi susamis" deyip tekrar kuyuya inip, mestini su ile doldurup agziyla tutarak disari cikti ve kopegi suladi. Allah onun bu davranisindan memnun kaldi ve gunahlarini affetti."
Resulullah'in yanindakilerden bazilari:
"Ey Allah'in Resulu! Yani bize hayvanlar (a yaptigimiz iyilikler) icin de ucret mi var?" dediler. Aleyhissalatu vesselam:
"Evet! Her "yas ciger" (sahibi) icin bir ucret vardir" buyurdu."
Buhari, Sirb 9, Vudu 33, Mezalim 23, Edeb 27; Muslim, Selam 153, (2244); Muvatta, Sifatu'n Nebi 23, (2, 929-930); Ebu Davud, Cihad 47, (2550).

1963 - Bir diger rivayette soyle denmistir: "Fahise bir kadin, sicak bir gunde, bir kuyunun etrafinda donen bir kopek gordu, susuzluktan dilini cikarmis soluyordu. Kadincagiz mestini cikararak (onunla su cekip kopegi suladi). Bu sebeple kadin magfret olundu."
Muslim, Tevbe 155, (2245).

1964 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir kadin, eve hapsettigi bir kedi yuzunden cehenneme gitti. Kediyi hapsederek yiyecek vermemis, yeryuzunun haseratindan yemeye de salmamisti."
Buhari, Bed'u'l-Halk 17, Sirb 9, Enbiya 50; Muslim, Birr 151, (2242).

1965 - Abdullah Ibnu Cafer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah(aleyhissalatu vesselam)'in kaza-i hacet yaparken geri tarafindan istitar (perdelenme) icin en ziyade tercih ettigi sutre, bir bina veya bir hurma kumesi idi. Bir seferinde Ensardan bir zatin bahcesine girdi. Orada bir deve vardi. Deve Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i gorunce inledi ve gozlerinden yaslar akti. Aleyhissalatu vesselam deveye yaklasti ve gozyaslarini sildi. Hayvan sakinlesti.
"Bu devenin sahibi kim?" diye sorarak ilgi gosterdi. Ensar'dan bir genc:
"O bana aittir ey Allah'in Resulu!" deyip ortaya cikinca Hz. Peygamber onu payladi:
"Allah'in sana mulk kildigi bu deve hakkinda AIIah'tan korkmuyor musun? Bak! Bu bana sikayette bulundu. Sen bunu aciktiriyor ve fazla calistirarak da yoruyormussun."
Ebu Davud, Cihad 47, (2549).

1966 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hayvanlarinizin sirtini minberler yerine koymayin. Surasi muhakkak ki tek basiniza guclukle gidebileceginiz bir yere sizi goturmeleri icin AIIah onlari sizlere musahhar (hizmetci) kildi. Arzi da sizin (durma yeriniz) kildi, oyleyse ihtiyaclarinizi (duran hayvaninin sirtinda degil) arz uzerinde gorun."
Ebu Davud, Cihad 61, (2567).

1967 - Abdurrahman Ibnu Abdullah, babasi Abdurrahman (radiyallahu anh)'dan rivayet eder ki soyle demistir: "Biz bir seferde Resulullah(aleyhissalatu vesselam) ile beraber idik. Resulullah bir ara bir ihtiyaci icin yanimizdan ayrildi. O sirada hummara denen bir kus gorduk, iki tane de yavrusu vardi. (Kus kacti) yavrularini aldik. Kuscagiz etrafimiza yaklasip cirpinmaya, kanatlarini cirpip havada inip cikmaya basladi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz gelince:
"Kim bu zavallinin yavrusunu alip onu izdiraba atti? Yavrusunu geri verin!" diye emretti. Bir ara, atese verdigimiz bir karinca yuvasi gordu.
"Kim yakti bunu?" diye sordu.
"Biz!" dedik.
"Atesle azab vermek sadece atesin Rabbine hastir" buyurdu."
Ebu Davud, Cihad 122, (2675), Edeb,176, (5268).

1968 - Muhammed Ibnu Ishak kendisine Ebu Manzur denen Samli bir zattan naklediyor, bu da amcasindan, o da Hadir'in kardesi Amiru'r-Ram'dan nakletmistir. Amir der ki: "Bizim icin bayraklar ve sancaklar yukseltildigi zaman memleketimizde idik. Ben: "Bu nedir?" diye sordum.
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sancagi!" dediler. Yanina gittim. Bir agacin altinda oturuyordu. Ashabi da etrafini sarmisti. Ben de yanlarina oturdum. Bir ara Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hastaliklardan ve dertlerden bahsedip dedi ki:
"Mu'mine bir hastalik gelir, sonra da Allah ona sifa verirse, bu hastalik onun gecmis gunahlarina kefaret, geri kalan hayati icin de bir ogut olur. Sayet munafik hastalanir, sonra da afiyet verilirse o, sahibi tarafindan baglanip sonra da saliverilen fakat nicin baglandigini, nicin saliverildigini bilmeyen bir deve gibidir."
Aleyhissalatu vesselam'in etrafinda oturanlardan biri:
"Ey Allah'in ResuIu, eskam (hastaliklar) nedir? Ben asla hic hastalanmadim?" diye sordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Kalk! sen bizden degilsin" buyurdu."
Ebu Davud, Cenaiz 1, (3089).

1969 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Peygamberlerden birini bir karinca isirdi. O da (ofkelenerek) karincanin yuvasinin yakilmasini emretti ve yakildi. Allah Teala Hazretleri ona soyle vahyetti: "Seni bir karinca isirmisken, sen tesbih eden bir ummeti yaktin."
Buhari, Cihad 152, Bed'u'l-Halk 14; Muslim, Selam 148, (2241); Ebu Davud, Edeb 176, (5265); Nesai, Sayd 38, (7, 210, 211).

RIFK

1970 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Rifk bir seye girdimi onu mutlaka tezyin eder, bir seyden de cikarildi mi onu mutlaka kusurlu kilar."
Muslim, Birr 78, (2594); Ebu Davud, Cihad 1, (2578), Edeb 11 (4808).

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:11
1971 - Hz. Aise (radiyallahu anha) bir baska rivayette sunu soyler: "Kendisinde dikbaslilik olan bir deveye bindim. (Hircinlik etmeye baslayinca ileri-geri surmeye basladim. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Rifkla, tatlilikla davran! diye mudahale etti..."
Muslim, Birr 79, (2594).

1972 - Cerir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir kimse yumusak davranmaktan mahrum ise hayrin tamamindan mahrumdur."
Muslim, Birr 75, (2592).

1973 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) herhangi bir isi icin bir adam gonderse su tembihte bulunurdu: "Sevindirin, nefret ettirmeyin, kolaylastirin, zorlastirmayin."
Ebu Davud, Edep 20, (4835); Muslim, Cihad 6, (1737).

REHIN

1974 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Rehin (olarak birakilan hayvan)a, nafakasi mukabilinde binilir. Sagmal hayvan rehin birakilmissa sutu, nafakasi mukabilinde icilir. Nafaka, binen ve sutunu icen uzerinedir."
Buhari, Rehn 4, Tirmizi, Buyu 4, (1254); Ebu Davud, Buyu 78, (3526).

1975 - Ibnu'l-Museyyeb (rahimehullah) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Rehin kapanmaz."
Muvatta, Akdiye 13, (2, 728).

1976 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir yahudiden, veresiye yiyecek satin aldi. Rehin olarak zirhini verdi."
Buhari, Rehn 2, 5, Buyu 14, 33, 88, Silm 5, 6, Istikraz 1, Cihad 89, Megazi 85; Muslim, Musakat 124, (1603); Nesai, Buyu 58, 87, (7, 288, 303).

RIYA

1977 - Sufeyyu'l-Esmai, Hz. Ebu Hureyre'den naklediyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kiyamet gunu iIk cagrilacaklar, Kur'an-i ezberleyen biri, Allah yolunda oldurulen biri ve bir de cok mali olan biridir. Allah Teala Hazretleri Kur'an okuyana:
"Ben Resulume inzal buyurdugum seyi sana ogretmedim mi?" diye soracak. Adam:
"Evet ya Rabbi!" diyecek.
"Bildiklerinle ne amelde bulundun?" diye Rabb Teala tekrar soracak. Adam:
"Ben onu gunduz ve gece boyunca okurdum" diyecek. AlIahu Teala Hazretleri:
"Yalan soyluyorsun!" diyecek. Melekler de ona:
"Yalan soyluyorsun!" diye cikisacaklar. Allahu Teala Hazretleri ona:
"Bilakis sen, "Falanca Kur'an okuyor" densin diye okudun ve bu da soylendi" der.
Sonra, mal sahibi getirilir. Allah Teala Hazretleri:
"Ben sana bolca mal vermedim mi? Hatta o kadar bol verdim ki, kimseye muhtac olmadin?" der. Zengin adam, "Evet ya Rabbi" der.
"Sana verdigimle ne amelde bulundun?" diye Rabb Teala sorar. Adam:
"Sila-i rahimde bulunur ve tasadduk ederdim" der. Allahu Teala Hazretleri:
"Bilakis sen: "Falanca comerttir" desinler diye bunu yaptin ve bu da denildi" der.
Sonra Allah yolunda oldurulen getirilir. Allah Teala Hazretleri:
"Nicin olduruldun?" diye sorar. Adam:
"Senin yolunda cihadla emrolundum. Ben de oldurulunceye kadar savastim" der. Hakk Teala ona:
"Yalan soyluyorsun!" der. Ona melekler de:
"Yalan soyluyorsun!" diye cikisirlar. Allah Teala Hazretleri ona tekrar:
"Bilakis sen: "Falanca cesurdur" desinler diye dusundun ve bu da soylendi" buyurur. Sonra (Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ebu Hureyre'nin dizine vurup):
"Ey Ebu Hureyre! Bu uc kimse, Kiyamet gunu, cehennemin, aleyhlerinde kabaracagi Allah'in ilk uc mahlukudur!" dedi."
Sufey der ki: "Ben Ebu Hureyre'den aldigim bu hadisi, Hz. Muaviye'ye haber verdim.Bunun uzerine: "Boylelerine bu muamele yapilirsa, insanlarin geri kalanlarina neler yapilir?" dedi ve Hz. Muaviye Siddetli bir aglayisla aglamaya basladi, oyle ki helak olacagini zannettim. Derken bir muddet sonra kendine geldi, yuzundeki (gozyaslarini) sildi. Ve sunlari soyledi:
"Allah ve Onun Resulu dogru soylediler: "Dunya hayatini ve onun zinetini isteyenlere, orada islediklerinin karsiligini tastamam veririz. Onlar orada bir eksiklige de ugratilmazlar. Iste ahirette onlara atesten baska bir sey yoktur. Isledikleri seyler orada bosa gitmistir. Zaten yapmakta olduklari da batildir" (Hud 15-16).
Muslim, Imaret 152, (1905); Tirmizi, Zuhd 48, (2383); Nesai, Cihad 22, (6, 23, 24).

1978 - Ka'b Ibnu Malik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim: "Kim alim gecinmek, sefihlerle munazara yapmak ve halkin dikkatlerini kendine cekmek gibi maksadlarla ilim ogrenirse Allah o kimseyi cehenneme atar."
Tirmizi, Ilm 6, (2656).

1979 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun: "Huzun kuyusundan Allah'a siginin!" buyurdular. Oradakiler:
"Ey Allah'in Resulu! Huzun kuyusu da nedir?" diye sordular.
"O, dedi, cehennemde bir vadidir; cehennem, o vadiden her gun yuz kere AIIah (c.c)'a siginma taleb eder."
"Ey Allah'in Resulu! denildi, oraya kimler girecek?"
"Oraya dedi, amellerinde riya yapan kurralar girecektir!..."
Tirmizi, Zuhd 48, (2384).

1980 - Ebu Hureyre ve Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ahir zamanda, dinle dunyayi taleb eden insanlar zuhur edecek. Bunlar, insanlar(a iyi gorunup, onlari aldatmak) icin oyle bir yumusakliga burunurler ki koyun postu yanlarinda kaba kalir. Diller de baldan daha tatlidir. Ancak kalbleri kurtlarinkinden vahsidir. Cenab-i Hakk (bunlar icin) soyle diyecektir: "Beni aldatmaya mi calisiyorsunuz, yoksa bana karsi curete mi yelteniyorsunuz? Zat-i Akdesime yemin olsun, bunlar uzerine, kendilerinden cikacak oyle bir fitne gonderecegim ki, iclerinde halim olanlar bile saskina donecekler."
Tirmizi, Zuhd 60, (2406, 2407).

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:11
1981 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allahu Teala Hazretleri diyor ki: "Ben ortaklarin sirkten en mustagni olaniyim. Kim bir amel yapar, buna benden baskasini da ortak kilarsa, onu ortagiyla basbasa birakirim."
Muslim, Zuhd 46, (2985).

1982 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'den bir rivayete gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustur: "Kiyamet gununde, AIlah nazarinda en kotu olanlardan bir kismini da iki yuzlulerin teskil ettigini goreceksiniz. Bunlar bazilarina bir yuzle, diger bazilarina da baska bir yuzle giden insanlardir."
Buhari, Edeb 52; Muslim, Fedail 199, (2526); Muvatta, Kelam 21, (2, 991); Tirmizi, Birr 78, (2026); Ebu Davud, Edeb 39, (4872).

1983 - Ammar Ibnu Yasir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kimin dunyada iki yuzu varsa kiyamet gunu, atesten iki dili olacaktir."
Ebu Davud, Edeb 39, (4873).

1984 - Ebu Vail anlatiyor: "Hz. Usame (radiyallahu anh)'yi isittim diyordu ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kiyamet gunu bir adam getirilip atese atilir. Karnindaki barsaklari disari cikar. Onlari, esegin degirmen tasini donderdigi gibi donderir. Derken, cehennem ahalisi etrafinda toplanir ve: "Ey fulan, sen dunyada iken (bize) ma'rufu emderip, munkerden nehyetmiyor muydun?" derler. O: "Evet, ma'rufu emrederdim ama kendim yapmazdim, munkeri yasaklardim ama kendim yapardim" diye cevap verir."
Buhari, Bed'u'l-Halk 10, Fiten 17; Muslim, Zuhd 51, (2989).

ZEKATIN FARZIYYETI, TERKEDENIN GUNAHI

1985 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hz. Muaz (radiyallahu anh)'i Yemen'e gonderdi. (Giderken) ona dedi ki:
"Sen EhI-i Kitap bir kavme gidiyorsun. Onlari davet edecegin iIk sey AIIah'a ibadet olsun. AIIah'i tanidilar mi, kendilerine AIIah'in zekati farz kilmis oldugunu, zenginlerinden alinip fakirlerine dagitilacagini onlara haber ver. Onlar buna da ittaat ederlerse kendilerinden zekati aI. Zekat alirken halkin (nazarlarinda) kiymetli olan mallarindan sakin. Mazlumun bedduasini almaktan kork. Zira AIIah'la bu beddua arasinda perde mevcut degildir.
Buhari, Zekat 1, 41, Sadaka 1, 63, Mezalim 9, Megazi 60, Tevhid 1; Muslim, Iman 31, (19); Tirmizi, Zekat 6, (625); Ebu Davud, Zekat 4, (1584); Nesai, Zekat 46, (5, 55).

1986 - Hz. Ebu Hureyre ve Hz. Cabir (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Deve, sigir veya davar sahibi olup da, bunlardaki Allah'in hakkini eda etmeyen herkese Kiyamet gunu, bu mallar, oldugundan daha cok ve mumkun oldugunca iri ve sisman olarak geleceklerdir. Adam, onlar icin, duz ve genis bir yere oturtulacak, hayvanlar bacaklari ve tabanlariyla onun uzerinden gececekler. Gecis sirasinda boynuzlariyla tosluyacaklar ve ayaklariyla ezecekler. Iclerinde boynuzsuz veya boynuzu kirik biri bulunmayacak. Bu sekilde sonuncusu da onun uzerinden gecince, birincisi ayni gecise tekrar baslayacak. Mahlukatin hesabi tamamlanip hukum verilinceye kadar bu haI devam edecek.
Keza "kenz'‚ (hazine) sahip olup da ondaki (AIIah'in) hakkini odemeyen herkese, Kiyamet gunu hazinesi, dazlak basli bir yilan olarak gelecek, agzini acip pesine dusecektir. Yilan yaklastikca adam ondan kacacak. Sonunda yilan ona:
"Gizledigin hazineni aI! Ben ondan mustagniyim!" diye bagirir. Adam, neticede yilandan kacma caresinin olmadigini anlayinca, elini agzina sokar. Yilan da onu, aygirin (alafi) kemirmesi gibi kemiriverecek."
Buhari, Zekat 3, Tefsir, Al-i Imran 14, Beraet 6, Hiyel 3; Muslim, Zekat 26, (987); Muvatta, Cihad 3, (2, 444); Ebu Davud, Zekat 32, (1658,1659,1660); Nesai, Zekat 2, 6, (5,12-14).

1987 - Hz. Muaz (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim malinin zekatini sevab umarak verirse, ona sevap verilir. Kim de zekatini vermezse biz zekati ve malin yarisini (cezali olarak, zorla) aliriz. Bu, Rabbimizin kesin kararlarindan biridir. Al-i Muhammed'e ondan bir hak yoktur."
Rezin tahric etmistir. Ebu Davud, Zekat 4, (1575); Nesai, Zekat 4, (5,15,16).

1988 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) vefat edince, ondan sonra Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) halife secildi. Bunun uzerine bedevilerden bir kismi "irtidat" etti. (Hz. Ebu Bekir halife olarak onlarla savasmaya karar verince) Hz. Omer, "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Insanlar lailaheillallah deyinceye kadar onlarla savasmaya emrolundum. Bunu soylediler mi, benden mallarini ve nefislerini korurlar. (Islam'in) hakki haric artik hesaplari da Allah'a kalmistir!" demis iken, sen nasil insanlarla savasirsin?" dedi. Hz. Ebu Bekir: "Allah'ayemin olsun, namazla zekatin arasini ayiranlarla savasacagim. Zira zekat, malin hakkidir. Vallahi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a vermekte olduklari bir oglagi vermekten vazgecseler, onu almak icin onlarla savasacagim" dedi. Hz. Omer sonradan demistir ki: "Allah'a yemin ederim, anladim ki, Hz. Ebu Bekir'in bu gorusu, Allah'in savas meselesinde ona ilhamindan baska bir sey degildi. Iyice anladim ki, bu karar hakmis."
Buhari, I'tisam 2, Zekati, Istitabe 3; Muslim, Iman 32, (20); Muvatta, Zekat 30, (1, 269); Tirmizi, Iman 1, (2610); Ebu Davud, Zekat 1, (1556); Nesai, Zekat 3, (5,14).

MUSTEREK HADISLER

1989 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizi (ticari olmayan) atin ve kolenin zekatindan affettim. Oyle ise gumus paralarinizin zekatini verin. Bunun her kirk dirhemine bir dirhem vereceksiniz. Ancak yuz doksan dirheme zekat dusmez. Ikiyuz dirheme ulasti mi bes dirhem verilecektir."
Tirmizi, Zekat 3, (620); Ebu Davud, Zekat 4, (1574); Nesai, Zekat 18, (5, 37).

1990 - Hz. Enes (radiyallahu anh)'in anlattigina gore, Hz. Ebu Bekir es-Siddik (radiyallahu anh), kendisini Bahreyn'e gonderdigi zaman, ona su gelecek talimati yazili olarak vermis ve altini da Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in muhru ile muhurlemisti. Muhure naksedilen yazi uc satir halinde idi. Bir satirda Muhammed, bir satirda Resul, bir satirda da Allah yazili idi. Mektup soyle idi: "Bismillahirrahmanirrahim. Bu, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in muslumanlara farz kildigi ve Allah'in da Resulune emretmis oldugu zekat farizasidir. Muslumanlardan her kimden bu, usulunce taleb edilirse, derhal vermelidir. Kimden de belirtilenden fazlasi istenirse vermesin:
1) 24 ve daha asagi miktardaki deve icin koyun olarak vacib zekat, her bes devede bir koyundur.
2) 25'e ulasti mi, 35'e kadar, disi bir bintu mehaz (ikinci seneye basan disi deve); eger bintu mehaz yoksa, bir ibnu lebun (ikisine basan erkek deve).
3) 36'ya ulasti mi 45'e kadar, bir disi bintu lebun (uc yasina basan disi deve).
4) 46'ya ulasti mi 60'akadar, erkek devenin asacagi bir disi deve Tarukatu'l-fahl).
5) 61'e ulasti mi 75'e kadar, bir ceza'a(bes yasina basan bir deve).
6) 71'e ulasti mi 90'akadar iki bintu lebun.
7) 91'e ulasti mi 120'ye kadar, erkek devenin asacagi iki hikka (dordune basan deve).
icon_cool.gif 120'yi asinca, her kirk icin bir bintu lebun.
9) Her 50'de, bir hikka.
10) Sadece 4 devesi olana zekat dusmez, sahibi nafile olarak verirse o baska.
11) 5 devesi olana bir koyun duser.
12) Koyunun zekati saime olanlardan alinir. (Saime kirda otlatilan hayvana denir.) Saime koyun 40'a ulasti mi 120'ye kadar, bir koyun alinir.
13) 120'yi gecti mi 200'e kadar, iki koyun alinir.
14) 200'u gecti mi 300'e kadar, uc koyun alinir.
15) 300'u gecti mi her yuz koyunda bir koyun alinir.
16) Adamin saime koyunlari 40'tan bir eksik olsa ona zekat dusmez. Sahibi (nafile olarak) kendiliginden verirse o baska.
17) Zekat korkusuyla, muteferriklerin aralari birlestirilmez, birlesik olanlar da ayrilmazlar.
1icon_cool.gif Iki ortagin malindan alinan zekatta her ikisi de, adalet uzere birbirlerine muracaat ederler.
19) Zekat olarak cok yasli, ayipli ve (koc, teke gibi) dol hayvani verilmez, zekat memuru kabul ederse o baska.
20) (Iki yuz dirhemlik) gumuste, onda birin dortte biri (yani kirkta bir miktari) zekat vacibtir.
21) Gumus miktari 190 dirhemse, 200 dirhemden az olursa zekat yoktur. Sahibi verirse o baska.
22) Kimin deve sayisi, zekat olarak bir ceza'a vermeyi gerektiren miktari bulur ve fakat surusunde ceza'a olmaz da hikka olursa, bu kimseden hikka kabul edilir ve buna, adama kolay geldigi takdirde iki koyun eklenir veya yirmi dirhem eklenir.
23) Kimin zekat olarak hikka vermesi gerekir ve fakat surusunde hikka olmaz ceza'aolursa, adamdan ceza'a kabul edilir, zekat memuru ona yirmi dirhem veya iki koyun verir.
24) Kimin zekat olarak hikka vermesi gerekir, fakat surude hikka degil bintu lebun olursa adamdan bintu lebun kabul edilir, kendisine iki koyun veya yirmi dirhem verilir. 25) Kimin zekat olarak bintu lebun vermesi gerekir, ancak bintu lebun'u yok, hikka'si varsa kendisinden hikka kabul edilir, zekat memuru kendisine ayrica yirmi dirhem veya iki koyun oder.
26) Kimin zekat olarak bintu lebun odemesi gerekir, fakat bintu lebun'u olmaz, bintu mehaz'i olursa, ondan bintu mehaz kabul edilir, ancak yirmi dirhem veya iki koyun daha verir.
27) Kimin zekat olarak bintu mehaz vermesi gerekir, fakat bintu mehaz'i olmaz, bintu lebun'u olursa kendisinden bintu lebun kabul edilir, zekat memuru yirmi dirhem veya iki koyun verir.
2icon_cool.gif Eger adamin munasip sekilde bintu mehazi yoksa, ibnu lebun'u varsa, bu ondan kabul edilir, beraberinde bir odeme gerekmez."
Buhari, Zekat 33, 34, 35, 37, 38, 39, 40, Sirket 2, Hiyel 3; Ebu Davud, Zekat 4, (1567); Nesai, Zekat 5, (5,18-23)

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:11
HAYVANLARIN ZEKATI

1991 - Salim, babasi Abdullah Ibnu Omer'den naklen anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (mallardan alinmasi gereken) zekatlarini miktarini belirten bir kitap yazmisti. Amillerine gondermeden vefat etti. Resulullah onu kilincina yakin olarak asmisti. Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh), olunceye kadar onunla amel etti. Sonra Hz. Omer (radiyallahu anh) de olunceye kadar onunla amel etti. Bu kitapta sunlar yazili idi:
Develer
1) 5 devenin zekati 1 koyundur.
2) 10 devenin zekati 2 koyundur.
3) 15 devenin zekati 3 koyundur.
4) 20 devenin zekati 4 koyundur.
5) 25'e ulasti mi 35'e kadar, zekat bir bintu mehaz'dir.
6) 36'ya ulasti mi 45'e kadar, zekat bir ibnu lebun'dur.
7) 46'ya ulasti mi 60'a kadar, zekat bir hikka'dir.
icon_cool.gif 61'e ulasti mi 75'e kadar, zekat bir ceza'a'dir.
9) 76'ya ulasti mi 90'a kadar, zekat 2 ibnetu lebun'dur.
10) 91'e ulasti mi 120'ye kadar, zekat 2 hikka'dir.
11) Deve 120'den fazla ise zekat her elliye bir hikka; her kirka bir ibnetu lebun zekat gerekir.

Koyuna Gelince
12) 40'a ulasinca 120 koyuna kadar zekati 1 koyundur.
13) 121'e ulasinca 200 koyuna kadar zekati 2 koyundur.
14) 201'e ulasinca 300 koyuna kadar zekati 3 koyundur.
15) 300'u asti mi her 100 koyuna bir koyun zekat duser, yuzden asagida kalan kusurata zekat dusmez.
16) Zekat korkusuyla muctemi (birlesik) olanlar ayrilmaz, muteferrik (ayn) olanlar da birlestirilmez.
17) Iki ortagin malindan alinan zekatta, her ikisi de adalet uzere birbirlerine muracaat ederler.
1icon_cool.gif Zekat olarak, cok yasli ve ayipli olan hayvan alinmaz.
19) Zuhri der ki: "Zekati almak uzere memur geldigi vakit, koyunlar uc sinifa ayrilir: Ucte biri kotu, ucte biri iyi, ucte biri de vasat. Zekat memuru, zekat payini vasat kismindan alir." Zuhri, sigirdan bahsetmez."
Tirmizi, Zekat 4, (621); Ebu Davud, Zekat 4, (1568, 1569, 1570); Ibnu Mace, Zekat 9, (1798).

1992 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Her otuz sigir icin erkek veya disi bir tebi' zekat verilir. Her kirk sigir icin de bir musinne zekat verilir."
Tirmizi Zekat 5, (622).

1993 - Hz. Muaz (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) beni Yemen'e gonderdi ve bana: "Her otuz sigirdan bir erkek veya disi buzagi (tebi'a), her kirktan bir musinne, her bir buluga eren sahistan bir dinar veya o degerde muafiri (adindaki bir giyecek) almami" emretti."
Tirmizi, Zekat 5, (623); Ebu Davud, Zekat 4, (1576, 1577, 1578); Nesai, Zekat 8, (5, 25, 26). Metnin lafzi Tirmizi'ye aittir.

1994 - Sufyan Ibnu Abdillah es-Sakafi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh) kendisini zekat tahsildari olarak gondermisti. Gittigi yerde kuzulari halkin addedip, sayiya dahil etmedi. Kendisine: "Kuzulari bizden sayip, onlardan bir sey almiyor musun?" dediler. (Medine'ye geri donup) Hz. Omer (radiyallahu anh)'e ugrayinca, durumu ona anlatti. Hz. Omer: "Evet kuzuyu onlara iade edersin, coban onu goturur, tahsildar almaz. Ekule (denen hususi sekilde kesip, yemek icin beslenmis) olani, Rubba (denip sutu icin evde beslenmekte) olani, Mahiz (denen hamile) olani, (teke koc gibi) dol alinan davari zekat olarak almaz. Ceza'a'yi (bes yasina basmis deve), seniyye'yi (alti yasina basmis deve) alir. Bu, davarin iyisi ile dusugu arasinda orta halli olanidir."
Muvatta, Zekat 26, (1, 265).

1995 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi tarikiyle anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Zekatta ne ayaga getirtme, ne uzaga gitme vardir. Zekatlar evlerinde alinir."
Muhammed Ibnu Ishak bunu soyle aciklamistir: "Zekat mukellefi, zekatini tahsildarin ayagina getirmez. Tahsildar da mukellefin uzaktaki (tarla, agil, yayla vs. gibi) yerlerine gitmez. Zekatlar mukelleflerin ikamet mahallerinde alinir."
Ebu Davud, Zekat 8, (1591,1592).

1996 - Imran Ibnu Husayn (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Islam'da ne (zekati) ayaga getirme, ne (zekat icin uzaga gitme, ne de sigar (mehre bedel nikahlama) vardir."
Nesai, Nikah 60, (6,111).

ZINETLERIN ZEKATI

1997 - Amr Ibnu Suayb, an ebihi an ceddihi tarikinden anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir kadin, beraberinde bir kizi oldugu halde geldi. Kizin elinde, altindan kalin iki bilezik vardi.
"Bunlarin zekatini verdin mi?" diye (Resulullah aleyhissalatu vesselam) kadina sordu. Kadin:
"Hayir!" diye cevap verdi. Resulullah:
"Kiyamet gunu Allah'in, onlari sana atesten iki bilezik yapmasi seni memnun eder mi?" dedi. Bunun uzerine kadin, bilezikleri derhal cikarip Resulullah'in onune birakti ve: "Bunlar Allah ve Resulune aittir!" dedi."
Ebu Davud, Zekat 3, (1563); Nesai Zekat 19, (5,3icon_cool.gif; Tirmizi Zekat 12, (637).

1998 - Ata (rahimehullah) der ki: "Bana ulasti ki, Ummu Seleme (radiyallahu anha) soyle demistir: "Ben altindan zinetler takiniyordum. Bir gun: "Ey Allah'in Resulu! Bu, (Kur'àn'da yasaklanan) kenz sayilir mi?" diye sordum. Bana soyle cevap verdi:
"Zekati verilecek miktara ulasan seyin zekati verilirse kenz sayilmaz."
Ebu Davud, Zekat 3, (1564). Teysir, hadisi Muvatta kaynakli olarak zikretmistir. Bir galat yoksa, Muvatta'nin mutedavil olmayan bir nushasinda gorulmus olabilir.

1999 - Kasim Ibnu Muhammed anlatiyor: "Hz. Aise (radiyallahu anha) kardesi Muhammed'in yetim kizlarini terbiyesine almis, onlari hacr devrelerinde himaye ediyordu. Kizlarin (kendi mulkleri olan) zinetleri vardi. Hz. Aise bu zinetler icin zekat vermiyordu."
Muvatta, Zekat 10, (1, 250).

2000 - Nafi, Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'den anlatiyor: "Ibnu Omer, kizlarini ve cariyelerini altinla tezyin eder, fakat bu zinetler icin zekat vermezdi."
Muvatta, Zekat 11, (1, 250)

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:12
MEYVE VE SEBZELERIN ZEKATI

2001 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Nehir ve yagmur sularinin suladigi seylerden (zekat olarak) osur (onda bir) alinir. Hayvanla sulananlardan osrun yarisi (yirmide bir) zekat alinir."
Muslim, Zekat 7, (981); Ebu Davud, Zekat 11, (1597); Nesai, Zekat 25, (5, 42).

2002 - Hz. Muaz (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana, sema(dan inen suyun) suladigi mahsulden tam osur, aletle cikarilan suyun suladigi mahsulden yarim osur almami emretti."
Nesai, Zekat 25, (5, 42).

2003 - Attab Ibnu Useyd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize, hurmaya tahmin bictigimiz gibi, uzume de tahmin bicmemizi ve zekatini kuru uzum olarak almamizi emretti, tipki hurmanin zekatini kuru hurma olarak aldigimiz gibi."
Tirmizi, Zekat 17, (644); Ebu Davud, Zekat 13, (1603); Nesai, Zekat 100, (5,109); Ibnu Mace, Zekat 18, (1819).
"Hars" hazr, tahmin ve takdir demektir. Tirmizi, soyle aciklamistir: "Hars, bu isi anlayanin agaca bakip: "Bu uzumden su kadar mahsul, bu hurmadan su kadar hurma cikar" demesidir. Bunun zekati adamlara borc yazilir. Yahud takdirci bu mahsulun osrune bakar ve bunu sahiplerine borc olarak tesbit eder, sonra mal sahibi ile meyveyi basbasa birakir, onlar diledikleri tasarrufu yaparlar. Meyva olgunlasti mi onlardan osrunu alir."

2004 - Suleyman Ibnu Yesar anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), Abdullah Ibnu Revaha'yi Hayber'e yahudilerle kendi arasinda mahsulun takdiri icin gonderiyordu. Yahudiler, hanimlarinin zinetlerinden ona bazi takilar verip: "Bu sanadir (al, karsiliginda) bize yukumuzu hafiflet, taksimde lehimize olarak biraz goz yumuver!" dediler. Abdullah (radiyallahu anh) onlara su cevabi verdi:
"Ey yahudiler toplumu! Sizler, bana Allah Teala'nin en menfur mahluklarisiniz. Bu, beni size karsi zulme sevketmeyecektir. Bana teklif ettiginiz rusvete gelince, o haramdir ve biz bu harami yemeyiz." Yahudiler:
"Arz ve semavati ayakta tutan iste bu (durustluk)tur!" dediler."
Muvatta, Musakat 2, (2, 703, 704); Ebu Davud, Buyu 36, (3413, 3414).

MADEN VE DEFINELERIN ZEKATI

2005 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hayvan(in sebep oldugu magduriyet) hederdir, kuyu(nun sebep oldugu magduriyet) hederdir. Maden (in sebep oldugu magduriyet) hederdir. Defineye humus (beste bir nisbetinde zekat) vardir."
Buhari, Zekat 66, Sirb 3, Diyet 28, 39; Muslim, Hudud 45, (1710); Muvatta, Zekat 9; Tirmizi, Zekat 16, (642); Ahkam 37, (1377); Ebu Davud, Imaret 40, (3085); Nesai, Zekat 28, (5, 45); Ibnu Mace, Diyat 27, (2673-2676).

2006 - Malik (rahimehullah) der ki: "Bizim nazarimizda ihtilafsiz makbul olan ve ehl-i ilimden isitmis oldugumuz gorus (su)dur: Derler ki: "Rikaz, cahiliye devri insanlarinin gomduklerinden, bir mal sarfini gerektirmeden, nafaka harcamadan, fazla yorgunluk olmadan, yuk altina girmeden ele gecirilen seydir. Mal taleb edilen, cok fazla calismayi gerektiren, bazan rastlanip bazan rastlanmayan sey rikaz degildir."
Muvatta, Zekat 9.

2007 - Zuba'a Bintu'z-Zubeyr Ibnu Abdi'l-Muttalib -ki bu kadin el-Mikdad Ibnu Amr (radiyallahu anhuma)'in nikahi altinda idi- anlatiyor:"Mikdad, hacetini kaza etmek uzere Bakiu'I-Habhabe'ye gitti. Orada bir fare, bir delikten bir dinar cikariyordu. Sonra birer birer dinarlar cikarmaya devam etti. Tam on yedi dinar cikardi. Sonra da kirmizi bir bez cikardi. Bu, dinarlarin icine konmus oldugu bez olmaliydi. Bezin icinden bir dinar daha cikti. Tamami onsekiz dinardi. Mikdad bunlari Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a goturup durumu haber verdi ve: "Bunun sadakasini alin!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona sordu:
"Sen delige egildin mi?"
"Hayir."
"Oyleyse Allah bunu sana mubarek kilsin!" dedi."
Ebu Davud, Imaret 40, (3087); Ibnu Mace, Lukata 3, (2508).

2008 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) soyle demistir: "Anber, rikaz degildir. Bunu deniz atmistir."
Buhari, Zekat 36. Bab basliginda senetsiz gelmistir.

AT VE KOLELERIN ZEKATI

2009 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Musluman uzerine, ati ve kolesi icin zekat mukellefiyeti yoktur."
Buhari, Zekat 45, 46; Muslim, Zekat 10, (982); Muvatta, Zekat 37, (1, 277); Tirmizi, Zekat 8, (628); Ebu Davud, Zekat 10, (1594, 1595); Nesai Zekat 16, (5, 35).

2010 - Sahiheyn'de gelen diger bir rivayette soyle buyurulmustur: "(Kadin veya erkek kole icin) sadece sadaka-i fitr'dan baska bir zekat odenmez."

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:40
BALIN ZEKATI

2011 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Balda on tuluk icin bir tuluk zekat vardir."
Tirmizi, Zekat 9, (629).

YETIM MALININ ZEKATI

2012 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim, maI sahibi bir yetime veli olursa, bu malla ticaret yapsin, malin zekatini yiyip bitirmesine terketmesin."
Tirmizi, Zekat 15, (641).

ZEKATI VERMEDE ACELE ETMEK

2013 - Hz. Ali (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Abbas (radiyallahu anhum ), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a hayirda acele etmek maksadiyla daha senesi dolmadan, erken vakitte zekatin verilmesi hususunda sormustu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu hususta ona musaade etti."
Ebu Davud, Zekat 21, (1624); Tirmizi, Zekat 38, (678, 679).

2014 - Zubeyr'in azadlisi Muhammed Ibnu Ukbe'den yapilan rivayete gore, Kasim Ibnu Muhammed'e, mukatebe akdi yaptigi kole (sin)den aldigi para sebebiyle kendisine zekat dusup dusmeyecegini sormustu. Kasim, kendisine su cevabi verdi: "Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) uzerinden bir yil gecmeyen maldan zekat almazdi." Kasim ilaveten der ki: "Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh), halk kendisine bagislarda bulunurken onlardan her birine: "Sana zekati vacib kilacak miktarda malin var mi?" diye sorardi. Adam: "Evet!" derse, onun getirdigi bagistan, malina dusecek miktarda zekat alirdi. Adam: "Hayir!" diyecek olursa, bagisini adama teslim eder ve hicbir sey almazdi."
Muvatta, Zekat 4, (245).

ZEKATLA ILGILI MUTEFERRIK HUKUMLER

2015 - Hz. Muaz (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Yemen'e gonderirken kendisine demistir ki: "Zekat oIarak hububattan hububat aI, davardan koyun aI, deveden erkek veya disi bir deve (bair) aI, sigirdan da bir sigir aI."
Ebu Davud, Zekat 11, (1599); Ibnu Mace, Zekat 15, (1814).

2016 - Semure Ibnu Cundub (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) satmak uzere hazirladigimiz seyden zekat vermemizi emrederdi."
Ebu Davud, Zekat 2, (1562).

2017 - Said Ibnu Ebyaz, babasi Ebyaz Ibnu Hammal (radiyallahu anh)'dan naklettigine gore, "O (Ebyaz) kavminin, murahhasi olarak Hz. Peyamber (aleyhissalatu vesselam)'a geldigi vakit, Resulullah'la konusup Sebe halkindan zekat almamasini soylemistir. Hz. Peygamber, ona:
"Ey Sebe'nin kardesi, demistir, zekat sart."
"Ey Allah'in Resulu, bizim ektigimiz sey sadece pamuk. Sebe halki dagildi, onlardan halki dagildi, onlardan Me'rib'de az bir halk kaldi" dedi.
Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Me'rib'de kalan Sebeliler icin her yil, Meafiri kumasin degerine denk, yetmis takim kumas elbise vermeleri sartiyla sulh antlasmasi yapti. Onlar bu zekati, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) vefat edinceye kadar odemeye devam ettiler. Sonra Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) de hayati boyunca bu antlasmayi te'yid etti. Hz. Ebu Bekir vefat edince bu antlasma sona erdi, onlardan zekatin muktezasina gore vergi alindi."
Ebu Davud, Imaret 27, (3028).

2018 - Tavus (rahimehumullah) anlatiyor: "Hz. Muaz (radiyallahu anh), Yemen ahalisine dedi ki: "Bana arpa ve misir yerine size daha kolay gelen Medine'de Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in Ashabi icin de daha muvafik olan arz getirin, giyecek getirin."
Buhari, Zekat 33. Buhari, bu rivayeti senetsiz olarak, bab basliginda kaydeder.

FITIR SADAKASI

2019 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sadaka-i fitri muslumanlardan buyuk-kucuk, kadin-erkek, her bir hur ve kole uzerine bir sa' hurma veya bir sa' arpa olarak farz kildi."
Buhari, Zekat 70, 71, 73, 74, 76, 78; Muslim, Zekat 13, (984); Muvatta, Zekat 51, 53, 55, (1, 283); Tirmizi, Zekat, 35, (676); Ebu Davud, Zekat 19, (1611, 1612, 1613, 1614, 1615); Nesai, Zekat 30, 31, 32, 33, 34, 41, (5, 47); Ibnu Mace Zekat 21, (1926).

2020 - Bir baska rivayette de soyle gelmistir: "Halk (Hz. Muaviye'nin bir hitabesi uzerine) yarim sa' bugdayi bir sa' hurmaya denk kildilar. Ibnu Omer Hazretleri (radiyallahu anhuma) fitir sadakasini hurmadan verirdi. (Bir sene) Medine halki hurmaya muhtac oldu. Ibnu Omer (o yil) sadaka-i fitrini arpadan verdi."
Buhari, Zekat 77.

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:40
2021 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz sadaka-i fitri bir sa' yiyecek veya bir sa' arpa veya bir sa' hurma veya bir sa' ekit (denen yogurt kurusu) veya bir sa' kuru uzumden cikarirdik."
Buhari, Zekat 72, 73, 75, 76; Muslim, Zekat 18, (985); Muvatta, Zekat 53, (1, 284); Tirmizi, Zekat 35, (673); Ebu Davud, Zekat 19, (1616, 1617, 1618); Nesai, Zekat 37, 38, 39, 42, 43, (5, 51); Ibnu Mace, Zekat 21, (1829).

2022 - Amr Ibnu Suayb, an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) tarikinden anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mekke caddelerinde dellal cikararak soyle ilan ettirdi:
"Duyduk duymadik demeyin! Sadaka-i fitr her muslumana, erkek-kadin, hur-kole, kucuk-buyuk olsun vacibtir. Bu, ya iki mudd bugday veya onun disinda bir sa' yiyecektir."
Tirmizi, Zekat 35, (674).

2023 - Nafi (rahimehullah) anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) ramazan zekatini mudd-i Nebi (aleyhisselam) ile verirdi. Kefaret-i yemini de mudd-i Nebi ile oderdi."
Buhari, Keffaratu'l-Eyman 5.

2024 - Kays Ibnu Sa'd Ibnu Ubade anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), zekat emri gelmezden once, bize sadaka-i fitr'i emretmisti. Zekat farz kilininca, fitir sadakasini ne emretti ne de nehyetti. Biz onu yerine getirmeye devam ettik..."
Nesai, Zekat 35, (5, 49); Ibnu Mace, Zekat 21, (1828).

ZEKAT TAHSILDARININ HAK VE VAZIFELERI

2025 - Ebu Humeyd es-Saidi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zekat toplama isinde bir adam istihdam etti. -Bir rivayette "Beni Suleym'in zekatini toplama isinde" denmistir- Adam vazifeden donunce:
"Bu size aittir, su da bana hediye edilenler!" dedi. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (ofkeyle) minbere cikip, Allah'a hamd ve senada bulunduktan sonra sunlari soyledi:
"Emma ba'd, Ben sizden birini, Allah'in bana tevdi ettigi bir iste istihdam ederim. Sonra o gelir:
"Bu size aittir, su da bana hediye edilenler!" der. Bu adama, babasinin veya anasinin evinde otursaydi da, eger dogru sozluyse hediyesi ayagina gelseydi ya! Vallahi sizden kim haksiz bir sey alirsa mutlaka onu boynunda tasir oldugu halde Kiyamet gunu Allah'la karsilacaktir. Eger bu haksiz aldigi sey deve ise bogurecek, sigirsa moleyecek, koyunsa meleyecek!"
Sonra Resulullah ellerini kaldirdi, o kadar ki koltuk altindaki beyazlik gozuktu:
"Allah'im teblig ettim mi?" dedi ve bu sozunu uc kere tekrar etti."
Buhari, Hiyel 15, Cum'a 29, Zekat 67, HIbe 17, Eyman 3, Ahkam 24, 41; Muslim, Imaret 26, (1832); Ebu Davud, Imaret 11, (2946).

2026 - Besir Ibnu'l-Hasasiye (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu! dedik, zekat toplayanlar, bize haksizlik edip borcumuzdan fazlasini aliyorlar, biz malimizdan haksizliklari kadarini gizleyelim mi?"
"Hayir!" cevabini verdi."
Ebu Davud, Zekat 5, (1586,1587).

2027 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Zekatta haddi asan, vermeyen gibidir."
Ebu Davud, Zekat 4, (1585); Tirmizi, Zekat 19, (646); Ibnu Mace, Zekat 14, (1908).

2028 - C'abir Ibnu Atik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Size bir grup sevimsiz atlilar gelecek. Geldikleri zaman, onlari iyi karsilayin. Onlarla talep ettikleri seylerin arasindan cekilin. Adalet ederlerse bu kendi lehlerinedir. Zulmederlerse bu da onlarin aleyhlerindedir. Siz onlari razi edin. Zekatinizin kemali onlarin rizasina baglidir. (Oyle ise onlari razi edin ki) sizlere dua etsinler."
Ebu Davud, Zekat 5, (1588).

2029 - Rafi' Ibnu Hadic (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Zekati hakkaniyetle toplayan tahsildar, evine donunceye kadar, AIIah Teala yolunda cihad yapan asker gibidir."
Ebu Davud, Imaret 7, (2936); Tirmizi, Zekat 18, (645); Ibnu Mace, Zekat 14, (1809).

2030 - Abdullah Ibnu Ebi Evfa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Babam ashabu's-secereden idi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kendisine bir kavm zekatlarini getirince soyle dua buyururlardi:
"Allah'im Ebu Evfa'ya rahmet buyur" diye dua etti."
Buhari, Zekat 64, Megazi 35, Daavat 19, 33; Muslim Zekat 176, (1078); Ebu Davud, Zekat 6,(1590); Nesai Zekat 13, (5,31).

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:41
ZEKAT KIMLERE HARAM?

2031 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hasan Ibnu Ali (radiyallahu anhuma) zekat hurmasindan bir tanesini alip, hemen agzina atti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Hist, hist at onu! Bilmiyor musun, biz zekat yemiyoruz!" -veya: "Bize zekat helal degildir!-" diye mudahale etti."
Buhari, Zekat 60, 57, Cihad 188; Muslim, Zekat 161, (1069).

2032 - Yine Sahiheyn'de gelen bir diger rivayette soyle denmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ben bazan evime donuyor, yatagimda veya odamda yere dusmus bir hurma buluyorum. Onu yemek uzere kaldirdigim vakit, "bu, sadaka hurmasi olmasin?" diye aklima geliyor, korkup (tekrar yere) atiyorum."
Buhari, Lukata 6; Muslim, Zekat 162,163, (1070); Ebu Davud, Zekat 29, (1651,1652).

2033 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz, kendisine bir yiyecek getirilince, mahiyeti hakkinda sorardi. Eger "hediye oldugu" soylenirse ondan yerdi, "sadaka oldugu" soylenirse yemeyip Ashabina, "Siz yiyin!" derdi."
Buhari, Hibe 5; Muslim, Zekat 175, (1077); Tirmizi, Zekat 25, (656); Nesai, Zekat 98, (5, 107).

2034 - (Peygamberimizin azadlisi) Ebu Rafi' (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Beni Mahzum'dan bir adami zekat toplamak uzere gonderdi. Adam bana: "Benimle sen de gel, zekattan sana da bir pay dussun" dedi. Kendisine "Hele Resulullah'a bir sorayim" cevabini verdim ve sordum. Efendimiz: "Bir kavmin azadlisi o kavimden sayilir, bize sadaka helal degildir" buyurdu."
Tirmizi, Zekat 25, (657); Ebu Davud, Zekat 29, (1650); Nesai, Zekat 97, (5,107). Hadisin metni Ebu Davud ve Tirmizi'nin metnidir.
Ibnu'l-Esir der ki: "Butun mezheplerce meshur olan goruse gore, Beni Hasim ve Beni Muttalib'in azadlilarina zekat haram degildir. Bu meselede Safi mezhebinde iki gorus mevcuttur: Birine gore, Beni Hasim ve Beni Muttalib'e zekati haram kilan sebebin sona ermesi ve zekata bedel pay aldiklari humus hissesinin ortadan kalkmis olmasindan dolayi zekat haram olmaz.
Digerine gore, bu hadis sebebiyle haramdir.
Ortadaki bu ihtilafin -yani sadaka Beni Hasim ve Muttalib azadlilarina haram degil diyen gorusle haram oldugunu soyleyen bu hadisin te'lifine gelince: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu sozu, Ebu Rafi'e, tenzihen ve kendilerine benzemeye ve sunnetine uymaya tesviken soylemis olmalidir (gercek manada haram etmek ve kesin bir hukumle yasaklamak maksadiyla degil.)"

2035 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sadaka, ne zengine ne de sakatligi olmayan gucluye helal degildir."
Tirmizi, Zekat 23, (652); Ebu Davud, Zekat 23, (1634); Nesai, Zekat 90, (5, 99); Ibnu Mace, Zekat 26, (1839).

2036 - Ata Ibnu Yesar merhum anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sadaka su bes kisi disinda zengine helal degildir:
1- AIIah yolunda gazveye cihan,
2- Sadakayi toplamak icin calisan
3- Borclanan,
4- Sadaka malini kendi parasiyla satin alan,
5- Komsusu fakir olan kimse. Soyle ki: Bu fakire sadaka verilir, o da bundan zengin komsusuna hediyede bulunur."
Muvatta, Zekat 29, (1, 268); Ebu Davud, Zekat 22, (1635, 1636); Ibnu Mace, Zekat 27, (1841).

ZEKAT KIMLERE HELALDIR?

2037 - Ziyad Ibnu'l-Haris es-Sudai (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelip biat ettim. O sirada bir adam gelerek: "Bana sadakadan ver!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) adama: "Allah, sadakalar hususunda, ne herhangi bir peygambere ne de bir baskasina hukum verme yetkisi tanimadi, hukmu bizzat kendisi verdi. Ve, sadakalari sekiz hisseye ayirdi. Eger sen bunlardan birine girersen senin hakkini derhal sana veririm" buyurdu."
Ebu Davud, Zekat 23, (1630).

2038 - Ismi Nuseybe olan Ummu Atiyye (radiyallahu anha) anlatiyor: "Bana bir koyun tasadduk edilmisti. Hz. Aise (radiyallahu anha)'ye bir miktar et gonderdim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) o sirada Hz. Aise'ye:
"Yiyecek birseyler var mi?" diye sormus, Hz. Aise (radiyallahu anha) de:
"Hayir! Ancak, Nuseybe'nin su (kendisine tasadduk edilen) koyundan gonderdigi bir miktar et var" cevabini vermis. Resulullah:
"Getir onu, o koyun yerini bulmus (bize hediye olarak gelen zekat olmaktan cikmis)tir" demis."
Buhari, Zekat 31, 62, Hibe 5; Muslim, Zekat 174, (1076).

2039 - Yine Sahiheyn'de ve ayrica Ebu Davud ve Nesai'de Hz. Enes (radiyallahu anh)'den rivayet edilen bir hadiste denmistir ki:
"Berire (radiyallahu anha)'ye tasadduk edilen bir etten Resulullah'a ikram edilmisti. (Etin menseini ogrenen Resulullah: "Bu ona sadakadir, bize ise hediyedir" buyurdu."
Buhari, Zekat 62, Hibe 5; Muslim, Zekat 170, (1074); Ebu Davud, Zekat 30, (1655).

2040 - Besir Ibnu Yesar (rahimehullah)'dan nakledildigine gore, Sehl Ibnu Ebe Hasme denen Ensar'dan bir zat ona sunu haber vermistir:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam), kendisine (Sehl'e) zekat develerinden yuz tanesini diyet olarak odemistir. Yani, Hayber'de oldurulen Ensari'nin diyeti olarak."
Ebu Davud, Diyat 8, 9, (4521, 4523); Buhari, Diyat 22

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:41
2041 - Rezin'in kaydettigi bir rivayette, Ebu Las el-Huzai demistir ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), (bizi hacca giderken) sadaka develerine bindirdi."
Buhari, Zekat 49, Ahmed Ibnu Hanbel 4, 221. (Bu rivayeti Rezin ilave etmistir. Buhari muallak olarak kaydeder. Ahmed Ibnu Hanbel de Musned'de.

ZUHD VE FAKRIN MEDHI VE BUNLARA TESVIK

2042 - Sehl Ibnu Sa'd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ugradi. Efendimiz, yaninda bulunan bir zata: "Su gelen kimse hakkinda reyin nedir?" diye sordu. Adam: "O, halkin esrafindandir, bu vallahi bir kiza talib olsa hemen evlendirilmeye; birisi lehine sefaate bulunsa, sefaatinin yerine getirilmesine layiktir" dedi.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sukut buyurdular. Derken az sonra bir adam daha ugradi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanindakine: "Pekiyi bunun hakkinda reyin nedir?" dedi. Adam: "Ey Allah'in Resulu! Bu, muslumanlarin fakir takimindandir. Vallahi, bu bir kiza talib olsa evlendirilmemeye, sefaatte bulunsa itibar edilmemeye, bir sey soylese dinlenilmemeye layiktir?" cevabini verdi. Bunun uzerine Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Bu, onun gibilerin bir arz dolusundan daha hayirlidir?" buyurdu.
Buhari, Rikak 16, Nikah 15, Ibnu Mace, Zuhd 5, (4120).

2043 - Ebu Zerr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz buyurdular ki: "Dunyada zahidlik, helal olani haram etmek veya mali zivan etmekle olmaz. Gercek zahidlik, AIIah'in elinde olana, kendi elinde olandan daha cok guvenmen ve bir musibete dustugun zaman getirecegi sevabi sebebiyle, onun devamina ragbet gostermendir."
Tirmizi, Zuhd 29, (2341); Ibnu Mace, Zuhd 1, (4100).
Rezin sunu ilave etti: "Zira Allah Teala Hazretleri soyle buyurmustur: "Bu, kaybettiginize uzulmemeniz ve Allah'in size verdigi nimetlerle simarmamaniz icindir" (Hadid 23).

2044 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "(Ey Aise! Cernnette) benimle olman seni mesrur edecekse sana dunyadan bir yolcunun azigi kadari kifayet etmelidir. Sakin zenginlerle sohbet arkadasligi etme. Bir elbiseye yama vurmadan eskimis addetme."
Tirmizi, Libas 38, (1781).
Rezin sunu ilave etmistir: "Urve dedi ki: "Hz. Aise (radiyallahu anha), bir elbiseyi eskitip yamamadikca ve icini disina ters cevirip (bir zamanlar da oyle giyerek iyice eskitmedikce) yenilemezdi. Bir gun kendisine, Muaviye tarafindan gonderilmis olan seksenbin (dirhem) geldi. Bu paradan, aksama tek dirhem kalmadi (hepsini tasadduk etti). Cariyesi ona: "Bana ondan bir dirhemlik olsun et alsaydin ya!" dedi. Hz. Aise: "(Para varken) hatirlatmis olsaydin, istegini yapardim" dedi."

2045 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vessselam) soyle dua ederdi: "Allah'im, Al-i Muhammed'in rizkini belini dogrultacak kadar ver -Bir diger rivayette- "yetecek kadar ver" buyurmustur."
Buhari, Rikak 17; Muslim, Zekat 126, (1055); Tirmizi, Zuhd 38, (2362). 6

2046 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle dua etmisti: "AIIah'im, beni miskin olarak, yasat, miskin olarak ruhumu kabzet, kiyamet gunu de miskinler zumresiyle birlikte hasret."
Hz. Aise (radiyallahu anha) atilarak sordu: "Nicin ey Allah'in Resulu?"
"Cunku, dedi, onlar cennete, zenginlerden kirk bahar once girecekler. Ey Aise! fàkirleri sev ve onlari (rivayet meclisine) yaklastir, ta ki Kiyamet gunu AIIah da sana yaklassin."
Tirmizi, Zuhd (2353).
Diger bir hadiste: "Besyuz yil" tabiri vardir. Iki hadis soyle cem'edilir: "Kirktan maksad hirs sahibi fakirin, hirs sahibi zenginden one gececegi muddettir. Besyuzden maksad, zahid fakirin hirsli zenginden once girecegi muddettir. Boylece hirs hasibi fakir, zahid fakirin yirmibes derece ustunlugune nazaran iki derecelik bir ustunluge sahiptir. Bu kirkin besyuze nisbetidir. Bu ve benzeri takdirler Resulullah'in lisaninda mucazefe veya tesadufi olarak cereyan etmez. Bilakis idrak ettigi bir sir veya ilminin ihata ettigi bir nisbet sebebiyle soylenmistir. Zira o hevadan konusmaz."

2047 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Fukaralar, cennete zenginlerden besyuz yil once girerler. Bu (Allah'in indinde) yarim gundur."
Tirmizi, Zuhd 37, 2354).

2048 - Ebu Abdirrahman el-Hubuli anlatiyor: "Bir adam Abdullah Ibnu Amr (radiyallahu anh)'a sorarak dedi ki: "Biz muhacirlerin fakirlerinden degil miyiz?" Abdullah da ona sordu: "Kendisine sigindigin bir zevcen var mi?" Adam: "Evet" dedi. Abdullah: "Senin oturdugun bir meskenin var mi?' Adam: "Evet!" deyince Abdullah: "Sen zenginlerdensin!" dedi. Adam: "Benim bir de hizmetcim var!" diye ilave edince, Abdullah: "Oyleyse sen krallardansin!" dedi."
Muslim, Zuhd 37, (2979).

2049 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Muhacirlerin fakirlerinden bir grupla birlikte oturmustum. Bunlardan bir kismi, bir kismi (nin karaltisindan istifade) ile ciplakliktan korunuyordu. Bir kari de bize (Kur'an) okuyordu. Derken Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cikageldi ve uzerimizde dikildi. Resulullah'in yanimizda dikilmesi uzerine kari okumayi birakti. Resulullah da selam verdi ve:
"Ne yapiyorsunuz?" diye sordu.
"Ey Allah'in ResuIu! dedik, o karimizdir, bize (Kur'an) okuyor. Biz de AIIah Teala'nin kitabini dinliyoruz."
Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Ummetim arasinda, kendileriyle birlikte sabretmem emredilen kimseleri yaratan Allah'ima hamdolsun!" dedi.
Sonra, kendisini bizimle esitlemek uzere Resulullah, ortamiza oturdu.Ve eliyle isaret ederek: "Soyle (halka yapin)" dedi. Cemaat hemen etrafinda halka oldu, yuzleri ona dondu.
Ebu Said der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in onlar arasinda benden baska birini daha taniyor gormedim. (Herkes yeni bastan vaziyetini alinca) Resulullah su mujdeyi verdi:
"Ey yoksul muhacirler, size mujdeler olsun! Size Kiyamet gunundeki tam nuru mujde ediyorum. Sizler cennete, insanlarin zenginlerinden yarim gun once gireceksiniz. Bu yarim gun, (dunya gunleriyle) besyuz yiI eder."
Ebu Davud, Ilim 13, (3666); Tirmizi, Zuhd 37, (2352).

2050 - Usame Ibnu Zeyd (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "(Mirac sirasinda) cennetin kapisinda durup iceri baktim. Oraya girenlerin buyuk cogunIugunun miskinler oldugunu gordum. Dunyadaki imkan sahiplerinin cehennemlikleri atese gitmeye emrolunmuslardi, geri kalanlar da mahpus idiler. Cehennemin kapisinda da durdum. Oraya girenlerin buyuk cogunlugu da kadinlardi."
Buhari, Rikak 51, Muslim, Zuhd 93, (2736).

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:41
2051 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bana zayiflarinizi arayin. Zira sizler, zayiflariniz sebebiyle yardima ve rizka mazhar kiliniyorsunuz."
Ebu Davud, Cihad 77, (2594); Tirmizi, Cihad 24, (1702); Nesai, Cihad 43, (6, 45-46).

2052 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz buyurdular ki: "Allah hicbir peygamber gondermedi ki, koyun cobanligi yapmamis olsun."
"Sen de mi, Ey Allah'in Resulu?" diye sordular.
"Evet, dedi ben de bir miktar kirat mukabili Mekke ehline koyun guttum."
Buhari, Icare 2; Muvatta,18 (2, 971); Ibnu Mace, Ticarat 5, (2149).

2053 - Abdullah Ibnu Mugaffel (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam gelerek "Ey Allah'in Resulu! Ben seni seviyorum" dedi. Resulullah:
"Ne soyledigine dikkat et!" diye cevap verdi. Adam:
"Vallahi ben seni seviyorum!" deyip, bunu uc kere tekrar etti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam, bunun uzerine adama:
"Eger beni seviyorsan, fakirlik icin bir zirh hazirla. Cunku beni sevene
fakirlik, hedefine kosan selden daha suratli gelir."
Tirmizi, Zuhd 36, (2351).

2054 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte otururken uzaktan Mus'ab Ibnu Umeyr (radiyallahu anh) gorundu, bize dogru geliyordu. Uzerinde deri parcasi ile yamanmis bir burdesi vardi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onu gorunce, (Mekke'de iken giyim kusam yonunden yasadigi) bollugu dusunerek agladi. Sonra sunu soyledi:
"(Gun gelip, sizden biri, sabah bir elbise, aksam bir baska elbise giyse ve onune yemek tabakalarinin biri getirilip digeri kaldirilsa ve evlerinizi
de (halilar ve kilimler ile) Kà'be gibi ortseniz o zamanda nasil olursunuz?"
"O gun, dediler, biz bugunumuzden cok daha iyi oluruz. Cunku hayat kulfetimiz karsilanmis olacak, biz de ibadete daha cok vakit ayiracagiz."
"Hayir! buyurdu, bilakis siz bugun o gunden daha iyisinizdir."
Tirmizi, Kiyamet 36, (2478).

2055 - Ebu Umame Ibnu Sà'lebe el-Ensari (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yaninda dunyayi zikretmislerdi. Buyurdular ki:-
"Duymuyor musunuz, isitmiyor musunuz? Mutevazi giyinmek Imandandir, mutevazi giyinmek imandandir!"
Ebu Davud, Tereccul 1, (4161); Ibnu Mace, Zuhd 22, (4118).

2056 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yaninda bir adamin cok ibadet ettiginden, bir digerinin de vera sahibi oldugundan bahsedilmisti. Efendimiz:
"Vera'ya denk olacak onunla tartilabilecek bir sey yoktur!" buyurdu."
Tirmizi, Kiyamet 61,(2521)

2057 - Atiyye es-Sa'di (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kisi mahzurlu olan seyden korkarak mahzursuz olani terketmedikce gercek takvaya ulasamaz."
Tirmizi, Kiyamet 20, (2453).

HZ. PEYGAMBER (S.A.S.) VE ASHABININ YASAYISLARINDA FAKR

2058 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Bazi aylar olurdu, hic ates yakmazdik, yiyip ictigimiz sadece hurma ve su olurdu. Ancak, bize bir parcacik et getirilirse o haric."
Buhari, Et'ime 23, Rikak 17; Muslim, Zuhd 20-27, (2970-2973); Tirmizi, Zuhd 38, (2357, 2358), 35, (2473).
Diger bir rivayette: "Resulullah olunceye kadar Muhammed ailesi bugday ekmegini ust uste uc gun doyuncaya kadar yememistir" denmistir.
Bir diger rivayette: "Muhammed (aleyhisselam) bir gunde iki sefer yedi ise, biri mutlaka hurma idi" denmistir.

2059 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ve ailesi ust uste pek cok geceleri ac gecirirler ve aksam yemegi bulamazlardi. Ekmekleri cogunlukla arpa ekmegi idi."
Tirmizi, Zuhd 38, (2361).

2060 - Nu'man Ibnu Besir (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh) insanlarin nail olduklari dunyaliktan soz etti ve dedi ki: "Gercekten ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in butun gun acliktan kivrandigi halde, karnini doyurmaya adi hurma bile bulamadigini gordum."
Muslim, Zuhd 36, (2978).

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:42
2061 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Surasi muhakkak ki, Allah hakkinda benim korkutuldugum kadar kimse korkutulmamistir. Allah yolunda bana cektirilen eziyet kadar kimseye eziyet cektirilmemistir. Zaman olmustur, otuz gun ve otuz gecelik bir ay boyu, Bilal ile benim yiyecegim, Bilal'in koltugunun altina sikisacak miktari gecmemistir."
Tirmizi, Kiyamet 35, (2474).
Tirmizi, hadisin sahih oldugunu belirtir ve ilave eder: "Bu durum Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in (amcasi Ebu Talib oldugu zaman, Taif'te yeni bir hami bulmak umidiyle, musriklerden) kacarak Hz. Bilal'le Mekke'den ciktigi zamanla ilgilidir."

2062 - Yine Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a arpa ekmegi ile kokusu degismis erimis yag getirmistim. (Bir seferinde) soyle soyledigini isittim: "Muhammed ailesinde, dokuz kadin bulundugu bir zamanda, ne bir sa' hurma, ne de bir sa' hububat gecelememistir."
Buhari, Rehn 1, Buyu 14; Tirmizi, Buyu 7, (1215); Nesai, Buyu 50, (7, 288).

2063 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Evimden soguk bir gunde ciktim. Cok actim,(yiyecek) bir sey ariyordum. Bir yahudiye rastladim, bahcesinde cikrikla sulama yapiyordu. Duvardaki bir acikliktan adama baktim.
"Ne istiyorsun ey bedevi, kovasini bir hurmaya bana su ceker misin?" dedi. Ben de:
"Evet! ama kapiyi ac da gireyim!" dedim. Adam kapiyi acti, ben girdim, bir kova verdi. Su cekmeye basladim. Her kovada bir hurma verdi. Iki avucum hurma ile dolunca kovayi biraktim ve bu bana yeter deyip hurmalari yedim, sudan icip sonra mescide geldim."
Tirmizi, Kiyamet 35, (2475).

2064 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun (veya gece mutad olmayan bir saatte) mescide geldi. Orada Hz. Ebu Bekir ve Hz. Omer (radiyallahu anhuma)'e rastladi. Onlara (bu saatte) niye geldiklerini sordu.
"Bizi evden cikaran acliktir!" dediler. Resulullah da:
"Beni de evde cikaran acliktan baska bir sey degil!" buyurdu. Hep beraber Ebu'I-Heysem Ibnu'I Teyyihan'a gittiler. O, bunlar icin arpadan ekmek yapilmasini emretti. Ekmek yapildi. Sonra kalkip bir koyun kesti. Yanlarinda bir hurma agacinda asili olan tatli suyu indirdi. Derken yemek geldi, yediler ve o sudan ictiler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Su gunun nimetinden (Kiyamet gunu) hesap sorulacak! (Aclik sizi evinizden cikardi. Bu nimetlere nail olduktan sonra donuyorsunuz!" buyurdu."
Muslim, Esribe 140, (2038); Muvatta, Sifatu'n Nebi 28, (2, 932); Tirmizi, Zuhd 39, (2370).

2065 - Utbe Ibnu Gazvan (radiyallahu anh) anlatiyor: "Gercekten ben kendimi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte olan yedi kisiden yedincisi olarak gocmusumdur. Huble yapragindan baska yiyecegimiz yoktu. Oyle ki avurtlarimiz yara oldu."
Muslim, Zuhd 15, (2967).

2066 - Ebu Talha (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a acliktan sikayet ettik ve karinlarimizi acip gosterdik. Herkeste bir tas vardi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da karnini acti, O'nda iki tas vardi."
Tirmizi, Zuhd 39, (2372).

2067 - Fudale Ibnu Ubeyd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) halka namaz kildirirken, bazi kimseler aclik sebebiyle kiyam sirasinda yere yikilirlardi. Bunlar Ashab-i Suffe idi. (Medine'de misafireten bulunan) bedeviler, bunlara delirmis derlerdi. Efendimiz namazdan cikinca yanlarina ugrar ve:
"Eger (bu cektiginiz sikinti sebebiyIe) Allah indinde elde ettiginiz mukafaati bilseydiniz, fakirlik ve ihtiyac yonuyle daha da artmayi dilerdiniz" derdi."
Tirmizi, Zuhd 39, (2369).

TAKILAR HAKKINDA

2068 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (Iran Kisrasina gondermek icin) bir mektub yazmisti. Kendisine: "Onlar muhurlu olmayan mektubu okumazlar" denildi. Bunun uzerine gumus bir muhur yaptirdi. Uzerine Muhammed Resulullah cumlesini kazdirdi. Cemaate de:
"Ben bir muhur yaptirdim. Uzerine Muhammed Resulullah kazdirdim, kimse bunu yuzugune kazdirmasin" buyurdu."
Bir rivayette soyle gelmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sag (eli) ne gumus bir yuzuk takti. Kasi Habesi idi. Karsi avucunun icine geliyordu."
Buhari, Libas 46, 50, 51, 54, 55; Muslim, Mesacid 222, (640); Libas 55-63, (2092-2095); Ebu Davud, Hatim 1-2, (4214-4217, 4221); Tirmizi, Isti'zan 25, (2719), Libas 14-17, (1739-1748); Nesai, ZInet 48-82, (8,173-195); Ibnu Mace, Libas 39, (3639), 41, (3645).

2069 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kendisine altindan bir yuzuk yaptirdi. Bunun uzerine halk da altin yuzukler yaptirdi. Bilahare aleyhissalatu vesselam minbere cikip oturdu, yuzugu cikardi ve:
"Vallahi bunu ebediyen takmiyacagim!" dedi. Halk da yuzuklerini cikarip attilar."
Buhari, Libas 45, 46, 50, 53, Eyman 6, I'tisam 4; Muslim, Libas 53, 55, (2091); Muvatta, Sifatu'n-Nebi 37, (2, 936); Ebu Davud, Hatem 1-2, (4218, 4219, 4220); Tirmizi, Libas 16, (1741); Nesai, Zinet 43, 53, (8,165,178); Ibnu Mace, Libas 40, (3642-3644).
Bir rivayette su ziyadeyi yapti: "Yuzugu sag eline takmisti. "Bir digerinde de su ziyade vardir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gumusten bir muhur edindi, eline takmisti. Sonra Hz. Ebu Bekir'in eline intikal etti, sonra Hz. Omer'e, sonra da Hz. Osmana (radiyallahu anhum)'a intikal etti. Eris kuyusuna dusunceye kadar onun elinde kaldi. Uzerindeki yazi Muhammed Resulullah idi."

2070 - Bureyde (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yanina, parmaginda demir yuzuk bulunan bir adam ugramisti. (Yuzugu gorunce): "Niye bazilarinizin uzerinde ates ehlinin susunu goruyorum!" buyurdu. Adam derhal onu cikarip atti. Sonra parmaginda sari renkli (pirinc) yuzuk tasiyor oldugu halde geldi. Bu sefer.
"Niye sende putlarin kokusunu hissediyorum?" dedi Bilahare adam altin yuzuk takmis olarak geldi`? Bu sefer de:
"Sende niye cennet ehlinin susunu goruyorum?" dedi. Bunun uzerine adam:
"Oyleyse yuzugum neden olsun?" diye sordu.
"Gumusten dedi, ancak agirligi bir miskale ulasmasin."
Tirmizi, Libas 43, (1786); Ebu Davud, Hatem 4, (4223); Nesai, Zänet 47, (8,172).

KaRdeLeN
10 January 2009, 21:42
2071 - Ibnu Abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir adamin elinde altindan bir yuzuk gordu. Onu cikarip atti ve:
"Biriniz tutup atesten bir parcayi alip eline koyuyor!" buyurdu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gidince adama: "Yuzugunu al (baska surette) ondan faydalan" dediler. O:
"Hayir! Vallahi ebediyen almayacagim, onu Resulullah (aleyhissalatu vesselam) atti" dedi."
Muslim, Libas 52, (2090).

2072 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a Habes krali Necasi'den hediyeler geldi. Icerisinde Habesi kasli bir de altin yuzuk vardi. Resulullah onu bir cople veya tiksinerek bir parmagiyla aldi. Kizi Zeyneb'in kizi Umame Bintu Ebi'l-As'i cagirip: "Yavrucugum al sunu, takin!" dedi."
Ebu Davud, Hatem 8, (4235).

2073 - Said Ibnu'l-Museyyeb anlatiyor: "Hz. Omer, Suheyb (radiyallahu anhuma)'e: "Niye parmaginda altin yuzuk goruyorum?" dedi. Beriki: "Onu senden daha hayirli olan da gordu, ama ayiplamadi" deyince, Hz. Omer:
"O da kimmis?" dedi. Suheyb: "Resulullah!" cevabini verdi."
Nesai, Zinet 42, (8,164,165).

2074 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yuzugumu su parmaga koymami yasakladi -ve eliyle orta ve ondan sonra gelen (sehadet) parmagina isaret etti- buyurdu."
Muslim, Libas 64, (2078); Tirmizi, Libas 44, (1787); Nesai, Zinet 53, (8, 177); Ebu Davud, Hatem 4, (4225).

2075 - Yine Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah yuzugunu sag eline takardi."
Ebu Davud, Hatim 5, (4226); Nesai, Zinet 49, (8,175).

2076 - Cafer Ibnu Muhammed, babasindan naklen anlatiyor: "Hz. Hasan ve Hz. Huseyin (radiyallahu anhuma), yuzuklerini sol ellerine takarlardi."
Tirmizi, Libas 16, (1743).

2077 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yuzugu sol eline takardi ve kasini avucunun icine getirirdi. Ibnu Omer de boyle yapardi.
Ebu Davud, Hatem 5, (4227, 4228).

2078 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) helaya girdigi zaman yuzugunu cikarirdi."
Tirmizi, Libas 16, (1746); Nesai, Zinet 54, (8, 178).
Rezin su ilavede bulunmustur: "Yuzuk Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sol elinde idi.")

2079 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir kadin Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek sordu:
"Iki altin bilezik hakkinda ne dersiniz, (takayim mi?)"
"Atesten iki bileziktir, (takmayin!)" deyip cevap verdi. Kadin devamla:
"Pekala altin gerdanliga (ne dersiniz?)" diye sordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan yine:
"Atesten bir gerdanlik!" cevabini aldi. O, yine sordu:
"Bir cift altin kupeye ne dersiniz?"
"Atesten bir cift kupe!"
Kadinda bir cift altin bilezik vardi. Onlari cikarip atti ve:
"(Ey Allah'in Resulu), kadin kocasi icin suslenmezse, onun yaninda kiymeti duser" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Sizden birine, gumus kupeler takinmasindan, bunlari za'feran veya abir ile sarartmasindan kimse engel olmaz!" cevabini verdi."
Nesai, Zinet 39, (8,159).

2080 - Sevban (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yanina Fatima Bintu Hubeyre, elinde altindan iri yuzukler (Feth) oldugu halde gelmisti. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), kadinin ellerine vurmaya basladi. Fatima da hemen (oradan sivisip) Resulullah'in kerimeleri Fatimatu'z-Zehra (radiyallahu anha)'nin yanina girdi. Ona Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in kendisine olan davranisini anlatti. Bunun uzerine Hz. Fatima (radiyallahu anha) boynundaki altin zinciri cikarip: "Bunu bana Hasan'in babasi Hz. Ali (radiyallahu anhuma) hediye etti" dedi. Zincir daha elinde iken Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanlarina girdi ve sunu soyledi:
"Ey Fatima! Halkin: "Resulullah'in kizinin elinde atesten bir zincir var!" demesi seni memnun eder mi?" dedi ve boyle diyerek oturmadan geri donup gitti. Bunun uzerine Fatima (radiyallahu anha) zinciri carsiya gonderip sattirdi, parasiyla bir kole satin aldi ve onu azad etti.
Bu olanlar Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a anlatilinca: "Fatimayi atesten kurtaran Allah'a hamdolsun!" buyurdular."
Nesai, Zinet 39, (8,158).

KaRdeLeN
10 January 2009, 22:02
2081 - Huzeyfe'nin kiz kardesi (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ey kadinlar cemaati! Sus esyaniz gumusten olmalidir. Sizden hangi kadin altinla suslenir ve onu izhar eder (yabanciya gosterirse), mutlaka onunla azaba maruz kalir."
Ebu Davud. Hatem 8. (4237); Nesai. ZInet 39, (8.156.157).

2082 - Ukbe Ibnu Amir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ehline taki ve ipegi yasakladi ve: "Eger sizler cennet takilarini ve cennetin ipegini seviyorsaniz, bunlari dunyada takinip giymeyin" buyurdu."
Nesai, Zinet 39, (8,156).
Nesai'nin Ibnu Omer'den yaptigi bir diger rivayette: "Resulullah, altin takinmayi, mukatta yani az bir parca olmak kaydiyla tecviz etti" denilmistir.
Mukatta: Az bir sey demektir, kulagin ust kismina takilan kucuk halka, kadin yuzugu gibi. Israf, kibir ve zekat vermekten kacinmak gibi durumlari mekruh addetmistir.

2083 - Bunane Mevlatu Abdirrahman Ibnu Hayyan el-Ensari anlatiyor: "Hz. Aise'nin yanina, uzerinde ziller bulunan bir kiz getirildi. Kizin zilleri cingir cingir ses cikariyordu. Hz. Aise (radiyallahu anha): "Sakin ha! zillerini koparmadan onu yanima getirmeyin!" dedi ve ilave etti: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in: "Zil bulunan eve melaike girmez" buyurdugunu isittim."
Ebu Davud, Hatem 6, (4231).

2084 - Arfece Ibnu Es'ad (radiyallahu anh) anlatiyor: "Cahiliye devrinde cereyan eden Kulab savasinda burnum isabet almis, bu sebeple gumusten bir burun taktirmistim. Bilahare kokmaya basladi. (Durumu kendisine acinca), Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bana altindan bir burun yaptirmami soyledi."
Ebu Davud, Hatem 7, (4232, 4233, 4234); Tirmizi Libas 31, (1770); Nesai, Zinet 41, (8, 163, 164).

2085 - Hz. Enes (radiyallahu anh) bildiriyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselàm)'in kilincinin kabzasinin ust kismi (kabIa) gumustendi.
Nesai nin Enes'ten bir rivayetinde, "Resulullah'in kilincinin pabuc kismi gumustu, kabzasinin bas kismi (kabia) da gumustu. Bunlar arasinda gumus halkalar vardi" denmistir.
Ebu Davud, Cihad 71, (2583, 2584, 2585); Tirmizi, Cihad 16 (1691); Nesai, Zinet 121, (8, 219).

HIDAB (SAC BOYAMASI)

2086 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Yahudiler ve hiristiyanlar (saclarini) boyamazlar. Siz onlara muhalefet edin."
Buhari, Libas 67, Enbiya 50; Muslim, Libas 80, (2103); Ebu Davud, Tereccul 18, (4203); Nesai, Zinet 14, (8,137); Tirmizi, Libas 20, (1752).
Bu hadis Tirmizi'de "(Sacinizdaki) akliklarin rengini degistirin, yahudilere benzemeyin!" seklinde gelmistir.

2087 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "(Saclarina) kina yakmis bir adam gelmistir. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Bu ne guzel!" buyurup takdir etti. (Az sonra) kina ve ketem ile boyanmis biri geldi.
"Bu evvelkinden de guzel!" buyurdu. Sonra (saclarini) sariya boyamis biri daha gelmisti ki:
"Bu oburlerinden de guzel!" buyurdu."
Ebu Davud, Tereccul 19, (4211); Ibnu Mace, Libas 34, (3627).

2088 - Hz. Ibnu Omer (radiyallahu anh)'den rivayete gore, sakalini sufra denen sari boya ile boyar ve derdi ki: "Ben, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i gordum, sakalini bununla boyamisti, en cok sevdigi boya da bu idi. Bununla elbisesini boyadigi da olurdu."
Ebu Davud, Libas 18, (4064), Tereccul 19, (4210); Nesai, Zinet 17, (8,140).
Buhari ve Muslim'de, Hz. Enes'ten gelen bir rivayette soyle denir: "Resulullah hic sacini boyamadi. Cunku ondaki beyazlar cok azdi. Basindaki aklari saymak istesem sayabilirdim. Hz. Ebu Bekir ve Hz. Omer (radiyallahu anhuma) (saclarini) kina ve ketem ile boyarlardi."
Buhari, Libas 66, Menakib 23; Muslim, Fedail 100-105, (2341); Ebu Davud, Tereccul 18, (4209); Nesai, Zinet 17, (8,140, 141).

2089 - Kerime Bintu Humam anlatiyor: "Bir kadin, Hz. Aise'ye kina yakma hususunda sormustu, su cevabi aldi:
"Bunda bir beis yok (kina yakilabilir). Ancak ben bundan hoslanmam. Cunku sevdigim (aleyhissalatu vessellam), onun kokusunu sevmezdi."
Ebu Davud, Tereccul 4, (4164); Nesai, Zinet 19, (3,142).

2090 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Bir kadin, perde gerisinden Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a eliyle bir mektup uzatti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) elini derhal geri cekip:
"Ne bileyim, bu el kadin eli midir, erkek eli midir?" buyurdu. Kadincagiz:
"Kadin elidir!" deyince Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Sen kadin olsaydin, tirnaklarinin rengini degistirirdin" buyurdu. Bununla kina yakmayi kastetmisti."
Ebu Davud, Tereccul 4, (4166); Nesai, Zinet 18, (8,142).

KaRdeLeN
10 January 2009, 22:03
2091 - Yine Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Hint Bintu Utbe, Hz. Peygamber'e:
"Ey Allah'in Resulu, bana biat ver!" diye talepte bulunmustu. Kendisine:
"Hayir, su ellerini degistirmedikce senden biat almayacagim. EIIerin tipki vahsi hayvanlarin ayagi gibi!" cevabini verdi."
Ebu Davud, Tereccul 4, (4165).
Rivayette adi gecen Hint, Ebu Sufyan'in zevcesi ve Hz. Muaviye (radiyallahu anhum)'nin annesidir. Mekke'nin fethi sirasinda kocasi ile birlikte musluman olmustur. Hz. Peygamber eski nikahlari ile evliliklerini ikrar etmis, yeni bir nikahi gereksiz gormustur. Ancak, goruldugu uzere, ellerine kina vurmadan biat almamistir.
Alimler bu hadisten hareketle, erkeklerin kina yakmasini mekruh addetmislerdir. Kadinin elleri, kinasiz iken erkegin ellerine benzemektedir. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu benzemedeki keraheti ifade icin tesbihe basvurup, vahsi hayvanlarin ayaklarina tesbih etmistir.

2092 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a el ve ayaklarina kina yakmis bir muhannes getirdiler.
"Bunu niye getirdiniz, nesi var?" diye sordu. Kendisine:
"Kendisini kadinlara benzetmistir!" dediler. Bunun uzerine Efendimiz emretti ve Naki' nam mevkiye surgun edildi.
"Ey Allah'in Resulu, onu oldurmeyelim mi?" diye soranlar olmustu ki:
"Hayir! dedi, ben namaz kilanlari oldurmekten men edildim."
Ebu Davud, Edeb 61, (4928).

HALUK

2093 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), erkegin za'feran surmesini yasakladi."
Buhari, Libas 33; Muslim, Libas 77, (2101); Ebu Davud, Tereccul 7, (4179); Tirmizi, Edeb 51, (2816); Nesai, Zinet 74, (8,189).

2094 - Yine Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a uzerinde sarilik izi bulunan bir adam geldi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hoslanmadigi bir hususu, insanlarin yuzune nadiren vurdugu icin (sesini cikarmadi). Adam oradan kalkip gidince: "Keske bu adama, uzerindeki su seyi yikamasini soyleseydiniz" dedi."
Ebu Davud, Tereccul 8, (4182).

2095 - Ya'la Ibnu Murre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) haluk surunmus bir adam gormustu. ki:
"Git bunu yika, sonra gene yika, sonra bir daha (za'feran surunmeye) donme!" dedi."
Tirmizi, Edeb 51, (2817); Nesai, Zinet 34, (8,152,153).

2096 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "AIIah, bedeninde haluk'tan bir parca eser bulunan kimsenin namazini kabul etmez."
Ebu Davud, Tereccul, 8, (4178).

SAC VE BAKIMI:

2097 - Ebu Katade (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu dedim, benim omuzlarima kadar dokulen (gur) saclarim var, tarayip tanzim edeyim mi?"
"Evet dedi, ona ikramda bulun."
Ravi der ki: "Ebu Katade, "Evet, ona ikramda bulun!" sozu sebebiyle, gunde iki sefer (bakim yapar ve) saclarini yaglardi."
Muvatta, Sa'ar 6, (2, 949); Nesai, Zinet 60, (9183).

2098 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Kimin saci varsa, ona ikram etsin!" buyurdu."
Ebu Davud, Tereccul 3, (4163).

2099 - Ata Ibnu Yesar (rahimehullah) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a saci sakali karmakarisik bir adam gelmisti. Efendimiz, ona (eliyle) isaret buyurarak, sanki sacini islah etmesini emretmisti. Adam bunu yapip sonra tekrar geri geldi. Aleyhissalatu vesselam:
"Su hal, sizden birinizin tipki bir seytan gibi basi(ndaki saclar) karmakarisik vaziyette gelmesinden daha hayirli degil mi?" buyurdular."
Muvatta, Sa'ar 7, (2, 949).

2100 - Abdullah Ibnu Mugaffel (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sac bakimini gun asiri yapmayi emredip, fazlasini yasakladi."
Ebu Davud, Tereccul 1, C4159); Tirmizi, Libas 22, (1756); Nesai, Zinet 7, (8,131,132).

KaRdeLeN
10 January 2009, 22:04
TRAS

2101 - Nafi' (rahimehullah) Ibnu Omer (radiyallahu anh)'in su sozunu nakleder: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kaza'i (yani cocugun basinin bir kismini tras etmek) yasakladi" deyince,
"Kaza' nedir?" diye sordular. Soyle acikladi:
"Kisi cocugun basini tras eder, ancak surada burada bazi yerleri kesmez, oldugu gibi birakir."
Ravi, bunu soylerken alnina ve basinin iki yanina isaret etti."
Buhari, Libas 72; Muslim, Libas 113 (2120); Ebu Davud, Tereccul 14, (4193, 4194); Nesai, Zinet 5, (8,130); Ibnu Mace, Libas 38, (3637).

2102 - Abdullah Ibnu Ca'fer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Hz. Ca'fer (radiyallahu anh)'in olum haberi gelince, Cafer ailesini uc gun (matem yapmaya) terketti. Sonra yanlarina gelerek:
"Kardesimin uzerine artik bugunden sonra aglamayin!" dedi ve:
"Bana kardesimin ogullarini toplayin!" emretti.
Biz yanina getirildik, tipki civcivler gibiydik.
"Bana bir berber cagirin!" dedi. (Gelince) berbere emretti, o da baslarimizi tras etti."
Ebu Davud, Tereccul 13, (4192); Nesai, Zinet 58, (8,182).

2103 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kadinlarin baslarini tras etmelerini yasakladi."
Nesai, Zinet 4, (8,130); Tirmizi, Hacc 74, (914).

IGRETI SAC TAKMA

2104 - Hz. Esma (radiyallahu anha) anlatiyor: "Bir kadin Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek: "Kizim cicek hastaligina yakalandi ve saclari dokuldu. Ben onu evlendirdim, igreti sac takayim mi?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam:
"Allah takana da taktirana da lanet etmistir?" diye cevap verdi."
Buhari, Libas 83, 85; Muslim, Libas 115, (2122); Nesai, Zinet 71, (8,187,188).

2105 - Humeyd Ibnu Abdirrahman Ibnu Avf tarafindan rivayet edilen ve Kutub-i Sitte'nin herbirinde yer alan bir rivayet de soyle: "Hz. Muaviye (radiyallahu anh) hacc yapti. O zaman minbere cikarak halka bir hutbe irad etti. (Hutbe sirasinda), koruma polisinin elinde bulunan bir tutam saci alarak sunlari soyledi:
"Ey Medineliler! Alimleriniz nerede? Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i isittim, bu cesit seyleri yasaklamis ve soyle demisti:
"Israilogullarinin kadinlari ne zamanki bunu taktilar helak oldular."
Buhari, Libas 83, Enbiya 50; Muslim, Libas 122, (2127); Muvatta, Sa'ar 2, Ebui Davud, Tereccul 5, (4167); Tirmizi, Edeb 32, (2782); Nesai, Zinet 21, (8,144-147), 68, 69, (8,186, 187); Ibnu Mace, Nikah (1987).

SACI ALNA DOKME VE AYIRMA

2106 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: Ehl-i Kitap, saclarini alinlarina dokuyorlardi, musrikler de ayiriyorlardi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (vahiyle) emir gelmeyen hususlarda Ehl-i Kitab'a muvafakati severdi. Sacini alni uzerinde o da serbest birakti. Sonra (ortadan) ayirarak (sag ve sola) taradi."
Buhari, Libas 70; Muslim, Fedail 90, (2336); Ebu Davud, Tereccul 10, (4188); Nesai, Zinet 62, (8,164).

SACTAKI AKLARIN YOLUNMASI

2107 - Amr Ibnu Su'ayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sactaki aklari yolmayin. Zira bir kimse musluman iken tek bir kil bile agarmis olsa, bu Kiyamet gunu onun icin mutlaka bir nur olur."
Ebu Davud, Tereccul 17, (4202); Tirmizi, Edeb 56, (2822); Nesai, Zinet 13, (8, 136); Ibnu Mace, Edeb 25, (3721); Muslim, Fedail 100, (2341). Hadisin metni Ebu Davud'dan alinmadir.)
Bir rivayette soyle denmistir: "Allah ona bu sebeble sevap yazdi, onun sebebiyle ondan gunah affetti."

BIYIGIN KESILMESI

2108 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Biyiklari kaziyin, sakallari serbest birakin."
Buhari, Libas 64, 65; Muslim, Taharet 53, (259); Muvatta, Sa'ar 1, (2, 947); Ebu Davud, Tereccul 16, (4199); Tirmizi, Edeb 18, (2764); Nesai, Taharet 15, (1,16).
Sahiheyn'in bir rivayetinde soyle denmistir: "Su ameller fitrattandir: Kasik trasi, tirnaklarin kesilmesi, biyiklarin kesilmesi."
Bir diger rivayette: "Musriklere muhalefet edin, sakallarinizi uzatin, biyiklarinizi kesin" denir.

2109 - Zeyd Ibnu Erkam (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Biyigindan kim almazsa bizden degildir."
Tirmizi, Edeb 16, (2762); Nesai, Taharet 13, (1,15).

2110 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) biyigindan keser ve soyle derdi: "Halilu'r-rahman Ibrahim (aleyhisselam) de boyle yapardi."
Tirmizi, Edeb 16, (2761).

KaRdeLeN
10 January 2009, 22:04
2111 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhum ) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sakalindan enine ve boyuna alirdi."
Tirmizi, Edeb 17, (2763).

KOKU VE YAG

2112 - Hz. Enes (radiyrallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bana, (dunyanizdan) koku ue kadin sevdirildi. Gozumun nuru ise namazda kilindi."
Nesai, Isretu'n-Nisa 1, (7, 61).

2113 - Ibnu'l-Museyyeb (rahimehullah)'den rivayet edildigine gore demistir ki: "Allah Teala Hazretleri munezzehtir, (halde ve sozde) nezih olani sever; naziftir, nezafeti sever; kerimdir, keremi sever; comerttir, comertligi sever. Oyle ise avlularinizi temizleyin ve yahudilere benzemeyin."
Tirmizi, Edeb 41, (2800).
Bu hadisi bazi raviler, Amir Ibnu Sa'd'in babasi tarikiyle Hz. Peygamber'e ulastirip merfu olarak rivayet etmislerdir.

2114 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kime tib ikram edilirse onu reddetmesin. Cunku, o guzel koku verir ve tasimasi da kolaydir."
Muslim, Elfaz 20, (22 3); Ebu Davud, Tereccul 6, (4172); Nesai, Zinet 76, (8,189).

2115 - Ebu Osman en Nehdi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden birine reyhan sunuldugu takdirde onu reddetmesin, zira o cennetten cikmadir."
Tirmizi, Edeb 37, (2792).

2116 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor:"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Uc sey reddedilmez: Minder, yag ve koku."
Tirmizi, Edeb 37, (2791).

2117 - Nafi' merhum anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) buhur yaktigi zaman saf od ve kafurla karisik od kullanir ve sunu soylerdi: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da boyle yapardi."
Muslim, Elfaz 21, (2254); Nesai, Zinet 38, (8,156).

2118 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Erkegin tib'i (surunine maddesi) kou nesreder, rengi olmaz. Kadinin tib'i ise rengi olur, kokusu olmaz."
Tirmizi, Edeb 31, (2788); Nesai, Zinet 32, (8,151).

2119 - Hz. Aise (radiyallahu anha) sunu demistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) misk ve anber gibi, renksiz koku maddeleri surunurdu ve derdi ki: "Surunme maddelerinin en iyisi misktir."
Tirmizi, Cenaiz 16, (991); Nesai, Zinet 31, (8, 151, 152); Ebu Davud, Cenaiz 37, (3158).

2120 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Her goz zanidir. Surasi muhakkak ki, kadin koku surunur, sonra da (erkek) cemaate ugrarsa o da zaniyedir."
Tirmizi, Edeb 35, (2787); Ebu Davud, Tereccul 7, (4174, 4175); Nesai, Zinet 35, (8,153).

KaRdeLeN
10 January 2009, 22:05
2121 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kendisine buhur degen kadin sakin bizimle yatsi namazina katilmasin.
Muslim, Salat 143, (444); Ebu Davud, Tereccul 7, (4175); Nesai, Zinet 87, (8, 154).

ZINETLE ILGILI CESITLI MESELELER

2122 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Fitrat bestir: Sunnet olmak, etek trasi olmak, biyigi kesmek, tirnaklari kesmek, koltuk altini yolmak."
Buhari, Libas 63, 64, Isti'zan 51; Muslim, taharet 39, (257); Muvatta, Sifatu'n Nebiyy 3, (2, 921); Tirmizi, Edeb 14, (2757), Ebu Davud Tereccul 16, (4198); Nesai, Taharet 10,11, (1,14,15).

2123 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "On sey fitrattandir: Biyigin kesilmesi, sakalin uzatilmasi, misvak, istinsak (burna su cekmek), mazmaza (agza su cekmek), tirnaklari kesmek, parmak mafsallarini yikama, koltuk altini yolmak, etek trasi olmak, intikasu'l-ma yani istinca yapmak."
Muslim, 56 (261); Ebu Davud, Taharet 29, (53); Tirmizi, Edeb 14, (2758); Nesai, Zinet 1, (8,126,127).

2124 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bize biyigin makaslanip, tirnagin kesilmesini, koltuk altinin yolunup, etegin tras edilmesini kirk gun asmayacak sekilde vakitledi."
Muslim, Taharet 51, (258); Ebu Davud, Tereccul 16, (4200); Tirmizi, Edeb 15, (2759); Nesai, Taharet 13, 14, (1, 15, 16).

2125 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ibrahim (aleyhisselam) Kaddum nam -bazisi da seddesiz olarak Kadum demistir- mevkide seksen yasinda oldugu halde sunnet oldu."
Buhari, Isti'zan, 51, Enbiya 8; Muslim, Fedail 151, (2370).

2126 - Yahya Ibnu Said'in anlattigina gore, Said Ibnu'l Museyyeb (rahimehullah)'ten sunu isitmistir: "Hz. Ibrahim (aleyhisselam), misafir agirlayan ilk kimse idi. Keza o ilk sunnet olan kimseydi, biyigini kesenlerin ilki, sacinda aklik gorenlerin ilki de o idi. Ak saclari gorunce: "Ya Rabbi bu nedir?" diye sormus; Rabbi de: "Bu vakardir ey Ibrahim!" demis. O da: "Rabbim! Oyleyse vakarimi artir!" diyerek duada bulunmustur." Rezin sunu ilave etmistir. "Bu sirada Hz. Ibrahim 120 yasindaydi. Bundan sonra 80 yil daha yasadi."
Muvatta, Sifatu'n-Nebi 4, (2, 922).

2127 - Ibnu Cubeyr (rahimehullah) anlatiyor: "Hz. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ruhu kabzedildigi vakit sen ne kadardin?" diye sorulmustu su cevabi verdi: "O gun ben sunnetliydim... Ve, erkekleri idrak edinceye kadar sunnet etmezlerdi."
Buhari, Isti'zan 51.

2128 - Ummu Atiyye (radiyallahu anha) anlatiyor: "Bir kadin Medine'de kizlari sunnet ederdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (kadini cagirtarak) kendisine: "Derin kesme. Zira derin kesmemen kadin icin daha cok haz vesilesidir, koca icin de daha makbuldur" diye talimat verdi."
Ebu Davud, Edeb 179, (5271). Rezin'in rivayetinde Resulullah soyle buyurur:
"Kizlari sunnet ederken ustten kes, derin kesme, bu sekilde kesilmesi yuze daha cok parlaklik, kocaya daha cok haz verir."

2129 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular:
"Igreti sac takana da, taktirana da, bedene dovme yapana da, yaptirana da AIIah lanet etsin!"
Buhari, Libas 86, Tibb 36; Muslim, Libas 119, (2124); Nesai, Zinet 25, (8,148).

2130 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) dedi ki: "Igreti sac takan, taktiran; kaslari incelten, kaslarini incelttiren, dovme yapan ve dovme yaptiran lanetlenmistir."
Ebu Davud, Tereccul 5, (4170).

KaRdeLeN
11 January 2009, 19:56
2131 - Ebu'l-Husayn el-Heysem Ibnu Sefi anlatiyor: "Ben ve kunyesi Ebu Amir olan Meafirli bir arkadasim Iliya (da denen Kudus)'da namaz kilmak uzere beraberce yola ciktik. Onlara kissa anlatan buyukleri, Ezd kabilesine mensup Ebu Reyhane kunyesini tasiyan bir Sahabi idi.
Ebu'l-Husayn der ki: "Arkadasim benden once mescide vardi. Sonra da ben geldim ve yanina oturdum. Bana: "Ebu Reyhane'nin anlattigina yetistin mi?" dedi. "Hayir!" diye cevap verince: "Ben onun anlattigini dinledim, diyordu ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) on seyi yasakladi:
Disleri torpuleyip inceltmek, dovme yapmak, (erkeklerin sac ve sakallarindaki aklari, kadinlarin yuzlerindeki tuyleri) yolmasi, kadinin kadinla, erkegin erkekle ayni ortu altinda arada bir mania olmadan yatmasi, erkegin Acemler gibi elbisesinin alt kismina ipek serit ilave etmesi, yine Acemler gibi omuzlarina alem olarak (dort parmak genisliginden fazla) ipek koymasi, yagmacilik yapmasi; saltanat sahibi olmayanin (Acemlerin ziyyi (susu) durumunda olan) kaplan (derisinin) uzerine oturmasi ve yuzuk takmasi."
Ebu Davud, Libas 11, (4049); Nesai, Zinet 20, (8, 143); Ibnu Mace, Libas 47, (3655).

2132 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) on seyi sevmezdi: Sari yani haluk, yaslilikla ortaya cikan aklarin rengini degistirme, izarin (kibirle) yerde surunmesi, altin yuzuk takmak, teberruc (kadinlarin zinetlerini yersiz olarak gostermesi), zar atmak, Muavvizeteyn'den baska bir sey okuyarak rukye yapmak, akdu't-temaim (muska baglamak), suyu (meniyi) mahallinden baska yere atmak, cocugu ifsad etmek. Resulullah, bunlari) haram kilmaksizin mekruh sayardi."
Ebu Davud, 3, (4222); Nesai, Zinet 17, (8,141).

2133 - Hz. AIi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bana altin yuzuk takmayi, kissi elbise giymeyi, ruku ve secdede Kur'an okumayi, sariya boyanmis elbise giymeyi yasakladi."
Muslim, Libas 31, (2078); Muvatta, 28, (1, 80); Ebu Davud, Libas 11, (4044, 4045, 4046, 4050), Hatim 4, (4225); Tirmizi, Salat 195, (264); Nesai, 97, (2,188), Zinet 43, 44, 45, 96, 122, (8,165,169, 203, 219).
Tirmizi ve Nesai'nin rivayetlerinde su ziyade var: "...kizil meysereyi ve el-ciayi da yasakladi." Cia, Misir'da arpadan veya bugdaydan yapilan bir saraptir."
Ebu Davud'un rivayetinde Hz. Ali: "Bunlari size de yasakladi demiyorum" der.

2134 - Hz. Bera (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah bize yedi seyi yasakladi: Altin yuzukler altin ve gumus kaplar, ipekli eyer yaygilari, ipekli kissi kumaslar, istibrak denen kalin ipekli kumaslar, ibrisim kumaslar ve ipek kumaslar."
Buhari, Isti'zan 8, Cenaiz 2, Mezalim 5, Nikah 71, Esribe 28, Marza 4, Libas 28, 36, 45, Edeb 124, Eyman 9; Muslim 3, (2066); Tirmizi, Edeb 45, (2810); Nesai, Zinet 92, (8, 201).

2135 - Imran Ibnu Husayn (radiyallahu anhuma) anlatiyor:"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Erguvanin uzerine oturmam, sariya boyanmis olan elbiseyi, ipekten kenar cekilmis elbiseyi giymem." Ravi Husayn burada rivayeti keserek gomleginin cebine isaret etti (ve anlatmaya devam ederek) Resulullah'in geri kalan sozlerini tamamladi: "Haberiniz olsun erkegin tibi (surunme maddesi) kokuludur, rengi yoktur; kadinlarin tibi renklidir, kokusu yoktur."
Ravilerden biri demistir ki: "Bu yasak kadinin disari cikma durumuyla ilgilidir. (Evinde) kocanin yaninda oldugu takdirde istedigi kokuyu surunur."
Ebu Davud, Libas 11, (4048).

2136 - Ebu Eyyrub (radiyallahu anh) hazretleri anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kina yakma, koku surunme, misvak kullanma ve evlenme butun peygamberlerin tabi olageldikleri sunnetlerdendir."
Tirmizi, Nikah 1, (1080).

2137 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir adam gordu, saclari darmadaginikti.
"Bu adam saclarini duzeltip tertibe sokacak bir seyi bulamadi mi?" diye memnuniyetsizlik izhar etti. Derken, o sirada bir diger adam gordu, bunun da ustu basi kirliydi. Bunun hakkinda da: "Su adam elbisesini yikayacak bir sey bulamiyor mu?" diye soylendi."
Ebu Davud, Libas 17, (4062).

2138 - Rafi' Ibnu Hadic (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bineklerimizin uzerinde bazi torbalar gordu, torbalarda kirmizi yun hatlari vardi. "Bu kizilligin size galebe caldigini goruyorum" dedi. Resulullah'in bu sozu uzerine yerlerimizden firlayip kalktik, oyle ki develerimizden bir kismi (telasimizdan) urktu. Keseleri aldik, onlardaki kizil yunleri sokup attik."
Ebu Davud, Libas 20, (4070).

2139 - Abbad Ibnu Temim anlatiyor: "Ebu Besir el-Ensari (radiyallahu anh) kendisine bildirmistir ki, Ebu Besir bir seferde Resullullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraberdi. Efendimiz, o sirada tellalina emrederek su hususu ilan ettirdi: "Hicbir devenin boynunda kiristen mamul bir gerdanlik veya (herhangi) bir gerdanlik kalmasin, mutlaka kesilsin!"
Malik: "Zannederim bu yasak, nazar degmesine (karsi develerin boynuna asilan seyler) icin verilmis olmali demistir."
Buhari, Cihad 139; Muslim, Libas 105, (2115); Muvatta, Sifatu'n-Nebi 39, (2, 937); Ebu Davud, Cihad 49, (5552).

NAKISLAR, SURETLER VE ORTULER HAKKINDA RESSAMLARIN ZEMMI, RESIM VE ORTULERIN KERAHETI

2140 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Su resimleri yapanlar var ya, -bir rivayette: "Su resimlerin sahipleri var ya! Kiyamet gunu azab olunacaklar. Onlara: "Su yaptiklarinizi diriltin" denir."
Buhari, Libas 89, Tevhid 56, Muslim, Libas 103, (2018); Nesai, Zinet 114:, (8, 215).

KaRdeLeN
11 January 2009, 19:57
2141 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir seferden donmustu. (O yokken) ben, yuklugun onune, uzerinde resimler bulunan bir bez cekmistim. Resulullah perdeyi gorunce, cekip atti, (ofkeden) yuzu de renklenmisti. "Ey Aise! buyurdular, bil ki, Kiyamet gunu insanlarin en cok azab gorecek olani Allah'in yarattiklarini taklid edenlerdir."
Hz. Aise rivayetine devamla dedi ki: "Biz o bezi kestik bir veya iki minder yaptik."
Buhari, Libas 91, 95; Muslim, Libas 87, (2105); Muvatta, Isti'zan 8, (2, 966, 967); Nesai, Zinet 112, 113, (8, 213); Ibnu Mace, Libas 45, (3653).

2142 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'in anlattigina gore: "Kendisine bir adam gelip: "Ben ressamim, su resimleri yaptim. Bana bu hususta fetva ver!" dedi. Ibnu Abbas adama: "Bana yaklas!" emretti, adam yaklasinca: "Bana daha da yaklas!" dedi. Adam yaklasti. Ibnu Abbas elini basinin uzerine koydu ve: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim. Soyle diyordu: "Butun tasvirciler atestedir. Allah ressamin yaptigi her bir resim icin bir nefis koyar ve bu ona cehennemde azab verir." Ibnu Abbas devamla adama dedi ki: "Illa da resim yapacaksan agac yap, cani olmayısan seyin resmini yap."
Buhari, Buyu 104; Muslim, Libas 99, (2110); Nesai, Zinet 112, (8, 212, 214).

2143 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatuvesselam) buyurdular ki: "kim resim yaparsa, Allah onu Kiyamet gunu, yaptigi resim sebebiyle, onlara ruh ufleyinceye kadar azab eder. Hicbir zaman da ruh ufleyici degildir."
Buhari, Ta'bir 45, Tirmizi, Libas 19, (1751); Nesai, Zinet 114, (8, 215).

SURET VE PERDELERLE ILGILI KERAHET

2144 - Ebu Talha el-Ensari (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Melekler, icerisinde kopek ve timsaller bulunan eve girmezler. Buhari, Libas 92, 88, Bedu'l-Halk 6, 14, Megazi 11; Muslim, Libas 102, (2606); Ebu Davud, Libas 48, (4155); Tirmizi, Edeb 44, (2805); Nesai, Zinet 112, (8, 212, 213); Ibnu Mace, Libas 44, (3649).

2145 - Sefine (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Ali (radiyallahu anh), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i hazirladigi bir yemege davet etti. Efendimiz gelip, iceri girmek uzere elini kapinin kirisleri uzerine koyunca, evin bir kosesine gerilmis bir kiram gormustu ki hemen geri dondu. (Resulullah'a geri donusunun) sebebi sorulunca: "Bir peygambere tezyin edilip suslenmis bir eve girmek uygun olmaz" cevabini verdi."
Ebu Davud, Et'ime 8, (3755); Ibnu Mace, Et'ime 56, (3360).

2146 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bana Cibril (aleyhisselam) geldi ve: "Dun sana gelmistim (ama yanina girmedim)." Girmeyisimin sebebi de uzerinde timsaller bulunan perde bezi idi. Orada bir de kopek vardi, kapinin uzerinde de insan resimleri bulunuyordu. Timsallerin baslarinin koparilmasini emret ki agac sekline donsun. Ortuden ayak altina atilacak iki minder yapilmasini, kopegin de disari cikarilmasini soyle!" Bu soylenenler yapildi."
Muslim, Libas 102 (2112); Ebu Davud, Libas 48, (4158); Tirmizi, Edeb 44, (2807); Nesai, Zinet 113, (8, 216). Bu rivayet Ebu Davud ve Tirmizi'nin metnine mutabiktir.

2147 - Hz Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular k‹: "Icerisinde resim, cunub ve kopek bulunan eve (rahmet) melekleri girmez."
Ebu Davud, Taharet 90, (227); Libas 48, (4152); Nesai, Taharet 168, (1,141), Sayd 11, (7,185).

2148 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (Mekke'nin Fethi gunu), Beytullah'ta tasvirler gorunce, iceri girmedi. Once onlarin imhasini emretti ve imha edildiler. Iceride Hz. Ibrahim ve Hz. Ismail (aleyhimesselam)'in ellerinde kumar oklari bulunur vaziyetteki suretlerini gormustu. Soyle buyurdu: "Allah canlarini alsin. Vallahi onlar asla oklarla kismet aramadilar."
Buhari, Enbiya 8, Hacc 54, Megazi 48.

SEHAVET VE KEREM

2149 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sehavet sahibi Allah'a yakindir, insanlara yakindir, cennete yakindir, cehennemden uzaktir. Cimri ise AIlahtan uzaktir, insanlardan uzaktir, cennetten uzaktir, cehenneme yakindir. Cahil sehavet sahibini AIIah, cimri ibadet duskununden daha cok sever."
Tirmizi, Birr 40, (1962).

2150 - Yine Ebu Hureyre hazretleri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir hadis-i kudside, Allah Teala hazretlerinin soyle soyledigini haber verdi: "Sen infak et, ben de sana infak edeyim." Efendimiz devamla dedi ki: "Allah'in eli (yedullah) doludur. Gece ve gunduz (boyu yapilan) arkasi kesilmez infaklar onu azaltmaz. Arz ve semavatin yaratilasindan beri Allah'in infak ettiklerini dusunun! Bunlar, O'nun elindekinden hicbir sey eksiltmemistir. O'nun Ars'i suyun uzerindeydi. Elinde mizan da var, alcaltir, yukseltir."
Buhari, Tevhid 22, 35, Tefsir, Hud 2, Nafakat 1; Muslim, Zekat 37, (993); Tirmizi, Tefsir, (3048).

KaRdeLeN
11 January 2009, 19:57
2151 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yarin icin hicbir sey biriktirmezdi."
Tirmizi, Zuhd 38, (2363).

2152 - Cubeyr Ibnu Mut'im (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Huneyn donusu yol alirken bedeviler israrla (ganimetin taksimini) taleb ediyorlardi. Oyle ki bir ara, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i bir semure agacina dogru sikistirdilar ve ridasini kaptilar. Bunun uzerine durup sunu soyledi: "Ridami verin, su taslar sayisinca koyun olsa, ben yine de onu aranizda taksim ederdim. Ve sonra gorurdunuz ki, ben ne cimriyim, ne yalanciyim, ne de korkagim."
Buhari, Cihad 24, Humus 19.

2153 - Ukbe Ibnu'l-Haris (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize ikindi namazi kildirmis idi. (Selam verince) acele ile cemaati yarip evine girdi. Halk onun bu telasesinde hayrete dusmustu. Ancak geri donmesi gecikmedi. Gelince, (halkin merakini yuzlerinden anlayan Hz. Peygamber su aciklamayısi yapti): "Yanimda kalan birkisim altin vardi (namazda) onu hatirladim. Beni alikoyacagindan korktum ve hemen gidip dagittim."
Buhari, Ezan 155, Amel fi's-Salat 18, Zekat 20, Isti'zan 36; Nesai, 104 (3, 84).

2154 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Muhacirler Medine'ye geldikleri vakit ellerinde hicbir sey yoktu. Ensar ise arazi ve akar sahibi kimselerdi. Her yil mallarini, urunlerinin yarisini onlara vermek, bunlar da calisma ve bakim islerini uzerlerine almak sartiyla anlastilar. Enes'in annesi kendine ait olan bir hurmaligi Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a verdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hayberlilerle savasip orayi fethettikten sonra muhacirler, baglarini ensar'a iade ettiler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da zikri gecen hurmaligi Enes'in annesine iade etti."
Buhari, Hibe 35; Muslim, Cihad 70, (1771).

YOLA (SEFERE) CIKIS GUNU

2155 - Kab Ibnu Malik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hep persembe gunleri yola cikardi. Persembe disinda yola ciktigi nadirdi."
Ebu Davud, Cihad 84, (2605); Buhari, Cihad 103.

2156 - Sahr Ibnu Vedaa el-Gamidi (radiyallahu anh) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle dua ederdi: "Allah'im, ummetime erkenciligi mubarek kil." Nitekim, Aleyhissalatu Vesselam Efendimiz bir seriyye veya bir ordu gonderecegi zaman, onu gunun erken saatinde yola cikarirdi. Sahr tuccardi, o da ticarete gunun ilk saatinde cikardi. Boylece zengin oldu ve mali artti."
Ebu Davud, Cihad 85 (2606); Tirmizi, Buyu 6, (1212).

ARKADAS

2157 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Insanlar yalnizliktaki (mahzuru) benim kadar bilselerdi, hicbir atli tek basina bir gececik olsun yol yapmazdi."
Buhari, Cihad 135; Tirmizi, Cihad 4, (1673).

2158 - Said Ibnu'l- Museyyeb (rahimehullah) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Seytan tek basina olanla, iki kisi beraber olana sikinti verir. Eger uc kisi olurlarsa onlara sikinti veremez."
Muvatta, Isti'zan 36, (2, 978).

2159 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) tarikinden naklediyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir atli bir seytandir, iki atli iki seytandir, uc atli bir gruptur."
Muvatta, Isti'zan 25, (2, 978); Ebu Davud, Cihad 86, (2607); Tirmizi, Cihad 4, (1674).

2160 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir sefere uc kisi beraber cikinca birini emir (baskan) yapsinlar."
Ebu Davud, Cihad 87, (2609).

KaRdeLeN
11 January 2009, 19:58
YURUME VE KONAKLAMA

2161 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Munbit yerde sefer yaptiginiz zaman, deveye arzdaki hissesini verin. Corak yerde sefer yaptiginiz zaman da orada yurumeyi hizlandirin, ilikleri kurumasin. Mola verdiginiz zaman yoldan sakinin cunku orasi geceleyin haseratin siginagidir."
Muslim, Imaret 178, (1926); Tirmizi, Edeb 75, (2862); Ebu Davud, Cihad 63, (2529).
Ebu Davud'da "hissesini verin" dendikten sonra "mutad mola yerlerini (konaklamadan yuruyup) gecmeyin" ibaresini ilave etmistir.

2162 - Halid Ibnu Ma'dan -merfu olarak (yani Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in sozu olarak)- rivayet ediyor: "Resulullah buyurdular ki: "Allah refikdir, (yumusaklik, kolaylik, musamaha sahibi). Bu sebeple rifki sever, rifk sebebiyle razi olur, rifk (sahibin)'e mahsus bir yardimi vardir ki, siddet sahipleri bu yardimi goremez. Oyleyse bu, dili olmayısan hayvanlara bindiginiz zaman bunlara konaklama yerlerinde mola verin. Eger gectiginiz arazi coraksa, oradan hayvanin iligini kurutmadan cikin. Gece yuruyusunu tercih edin. Zira geceleyin arz, gunduzIeyin durulmeyecek sekilde durulur. Yol uzerine (geceleyin) konaklamaktan kacinin. Cunku o, hayvanlarin yolu, yilanlarin siginagidir."
Muvatta, Isti'zan 38, (2, 979).

2163 - Ebu Katade (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yolculuk sirasinda geceleyin uyumak uzere konaklayinca sagi uzerine yatardi. Sabah vaktine yakin konaklamis ise, (yastik yerine) kolunu diker, basini avucunun icine koyardi."
Muslim, Mesacid 313, (683).

2164 - Ebu Salebe el-Huseni (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sefer sirasinda konaklayinca yaninda bulunan halk vadilere ve dag gecitlerine dagilirdi. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Vadilere ve gecit1ere dagilmaniz seytan isidir" diye ikaz etti. Bundan sonra herhangi bir yere inilince birbirlerine yakin sekilde yerlesirlerdi. Oyle ki, "Uzerlerine bir yaygi atilsa hepsini orter" denirdi."
Ebu Davud, Cihad 97, (2628).

2165 - Sehl Ibnu Muaz el-Cuheni, babasi (Sehl)'den naklen anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gazve sirasinda bir yerde konaklamisti. Askerler konakladiklari yerleri birbirine pek yakin tutarak darliga sebep oldular ve yolu da kestiler. Bunun uzerine bir dellal cikararak halka sunu ilan ettirdi: "Konak yerini daraltip yolu kesenin cihadi yoktur."
Ebu Davud, Cihad 97, (2629, 2630).

ARKADASA YARDIM

2166 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kimin yaninda fazla hayvan varsa, onu hayvani olmayısana versin. Kimin de fazla azigi varsa onu azigi olmayısana versin."
Resulullah, bazi mal cesitlerini bu suretle saymayısa devam etti. Oyle ki, bizden hic kimsenin (yol sirasinda) herhangi bir fazlalikta hakki olmadigi dusunvesine vardik."
Muslim, Lukata 18, (1728); Ebu Davud, Zekat 32, (1663).

2167 - Hz.Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gazveye cikmak arzu etti ve: "Ey Muhacir ve Ensar topIulugu! Kardeslerinizden oyleleri var ki ne mallari var ne de asiretleri. Herbiriniz, iki veya uc kisiyi yanina alsin" dedi."
(Hz. Cabir devamla der ki): "Bu tamim uzerine ben iki veya uc kisiyi yanima aldim. (Yol boyu) devemde, digerlerinin sirasi gibi benim de bir (binme) siram vardi."

2168 - Yine Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yurume sirasinda geride kalir, (kafileye kavusturmak icin) zayif hayvani surer, uzerindekini terkisine alir ve onlara dua ederdi."
Ebu Davud, Cihad 103, (2639).

KADININ YOLCULUGU

2169 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allaha ve ahiret gunune inanan bir kadina, bir gece ve gunduz devam edecek bir mesafeye, yaninda bir mahremi olmadikca gitmesi helal degildir."
Buhari, Taksiru's-Salat 4; Muslim, Hacc 419, 422, (1339); Muvatta, Isti'zan 37, (2, 979); Ebu Davud, Menasik 2, (1723-1725); Tirmizi, Rada 15, (1170).

2170 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Bir erkek, yaninda mahremi bulunmayısan (yabanci) bir kadinla yalniz kalmasin!"
Bunun uzerine bir adam kalkarak: "Ey Allah'in Resulu, kadinim hacc icin yola cikti, ben ise falan falan gazvelere yazildim!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Oyleyse git hanimina yetis, onunla hacc yap!" diye emretti."
Buhari, Cezau's-Sayd 26, Cihad 140, 181, Nikah 111; Muslim, Hacc 424, (1341).

KaRdeLeN
11 January 2009, 19:59
YOLCUNUN YANINDA BULUNMASI MEKRUH OLAN SEYLER

2171 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "MeIekIer, icinde kopek ve can bulunan kafileye arkadaslik etmezler."
Muslim, Libas 103, (2113, 2114); Ebu Davud, Cihad (2555, 2556); Tirmizi, Cihad 25, (1703).
Bir diger rivayette soyle denmistir: "Can seytanin mizmarlari (calgilari)dir."
Ebu Davud'un bir diger rivayetinde: "MeIekIer, icerisinde kaplan derisi bulunan kafileye refakat etmez" buyurmustur.

SEFERDEN DONUS

2172 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Yolculuk azabtan bir parcadir, herbirinizin yiyecegine, icecegine, uykusuna mani olur. Oyleyse isini bitiren ailesirie donmede acele etsin.
Buhari, Umre 19, Cihad 136, Etime 30; Muslim, Imaret 179, (1927); Muvatta, Isti'zan 39, (2, 980).

2173 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Seferden donunce ailene gece vakti gelme, ta ki kocasini bekleyen kadincagiz usturasini kullansin, daginik saclarini tarasin. Sana keys gerekir."
Buhari, Nikah 120, Umre 16; Muslim, Imaret 183-184, (715); Ebu Davud, Cihad 175, (2776, 2777, 2778); Tirmizi, Rada 17, (1172) Isti'zan 19, (2713).

2174 - Bir diger rivayette soyle gelmistir: "Resulullah onlari (yolculuktan donenleri), kadinlari ihanet zanni altinda tutmus ve aciklarini aramis olmalari icin, evlerinin kapilarini geceleyin calmaktan nehyetti."

2175 - Bir diger rivayette soyle gelmistir: "(Resulullah[Only Registered Users Can See Links] "Kocasi gurbette olan (yabanci) kadinlarin yanina girmeyin. Zira seytan, herbirinizin icinde, vucudunuzda kanin dolastigi gibi, (kendisini hissettirmeden) dolasir" buyurdu. Biz atilip sorduk: "Sende de dolasir mi?" "Bende de (dolasir), ancak Allah bana yardim etti de (seytanim) musluman oldu."
Tirmizi, Rada 17, (1172).

2176 - Bir diger rivayette soyle gelmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bir gazveden -veya bir seferden- dondugu vakit Medine'ye gece ulasacak olsa girmez, sabahi beklerdi. Sabahtan once ulasacak olsa yine girmez, sabah vaktini beklerdi. Derdi ki: "Biraz muhlet taniyin da kokusunu surunmemis olan taransin, kocasi gurbette olan usturasini kullansin."
Buhari, Nikah 120, Umre 16; Muslim, Imaret 183-184, (715); Ebu Davud, Cihad 175, (2776, 2777, 2778); Tirmizi, Rada 17, (1172) Isti'zan 19, (2713).

2177 - Hz. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlari kadinlarin yanina geceleyin gelmeyi yasakladigi zaman, iki kisi (bu yasagi dinlemeyip), geceleyin evlerine geldi. Her ikisi de evinde haniminin yaninda bir yabanci erkek buldu."
Tirmizi, Isti'zan 19, (2713).

DENIZ YOLCULUGU

2178 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hacc veya umre veya Allah yolunda cihad maksadlari disinda gemiye binme. Zira denizin altinda ates, atesin altinda da deniz vardir."
Ebu Davud, Cihad 9, (2489).

2179 - Mutarrif der ki: "Denizde ticaret yapmada bir beis yok. Kur'an-i Kerim'de Cenab-i Hak ancak hakki zikreder" sonra da su ayeti okudu; "Allah'in lutfuyla rizik aramaniz icin gemilerin onu yararak gittigini gorursun..." (Fatir 12).
Rezin ilavesidir. Buhari, bunu bab basliginda kaydetmistir (Buyu, .

YOLCUYU KARSILAMA

2180 - Saib Ibnu Yezid (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Tebuk Gazvesi donusunde, biz cocuklarla birlikte, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i karsilamak uzere Seniyyetu'l Veda'ya gittik."
Buhari, Cihad 196, Megazi 82; Tirmizi, 38, (1718); Ebu Davud, Cihad 176, (2779).

KaRdeLeN
11 January 2009, 20:00
2181 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) odamda iken Zeyd Ibnu Harise geldi ve kapiyi vurdu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) uryan vaziyette uzerindeki ortusunu suruyerek kalkti. Allah'a yemin olsun, O'nu, daha once uryan olarak hic gormemistim, sonra da gormedim. Zeyd'i kucakladi ve optu."
Tirmizi, Isti'zan 32, (2733).

2182 - Sa'bi merhum anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Cafer Ibnu Ebi Talib'i karsiladi, kucakladi ve gozlerinin arasindan optu."
Ebu Davud, Edeb 157, (5220).

KUDUM (SEFERDEN DONUS) NAMAZI

2183 - Ibnu Omer ve Ka'b Ibnu Malik (radiyallahu anhum) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir seferden donunce once mescide ugrardi. Orada iki rekat namaz kilar, ondan sonra evine donerdi." Nafi: "Ibnu Omer de oyle yapardi" demistir."
Ebu Davud, Cihad 178, (2781, 2782).

MUSABAKA VE ATICILIKLA ILGILI HUKUMLER

2184 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Su uc seyde armagan vardir: Deve yarisi veya at yarisi veya ok yarisi."
Ebu Davud, Cihad 67, (2574); Tirmizi, Cihad 22, (1700); Nesai, Hayl 14, (6, 226, 227).

2185 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ati antremana tabi tutar, (sonra da) onunla yarisa katilirdi."
Ebu Davud, Cihad 67, (2577).

2186 - Yine Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) atlar arasinda yarisma yaptirdi. Hedefte, bes yasina basanlari tafdil etti."
Ebu Davud, Cihad 67, (2576).

2187 - Yine Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), antrenmanli ati el-Hafya'dan Seniyyetu'l-Veda'ya kadar kosturdu. Antrenmanli olmayısani da Seniyyetu'l-Veda'dan Beni Zurayk Mescidi'ne kadar kosturdu."
Buhari, Salat 41, Cihad 56, 57, 58, I'tisam 16, Muslim. Imaret 95, (1870); Muvatta, Cihad 45, (2, 467, 468); Ebu Davud, Cihad 67, (2575), Tirmizi, Cihad 22, (1699); Nesai, Hayl 13,(6, 226).

2188 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim, iki at arasina, gececeginden emin olunmayısan bir ucuncu at dahil ederse, bu kumar olmaz. Kim de gececeginden emin olunan ati dahil ederse bu kumar olur."
Ebu Davud, Cihad 69, (2579).

2189 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in Adba adinda bir devesi vardir. Bu butun yarislari kazanirdi. Bir gun binek devesi uzerinde bir bedevi geldi ve yarista Adba'yi gecti. Bu durum Ashab'in agrina gitti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), uzuntulerini yuzlerinden okuyunca su aciklamayısi yapti:
"Yeryuzunde, yukselttigi herseyi arkadan alcaltmak Allah uzerine bir haktir."
Buhari, Cihad 59, Rikak 38; Ebu Davud, Edeb 9, (4802); Nesai, Hayl 14, (6, 227).

2190 - Fukaym el-Lahmi anlatiyor: "Ukbe Ibnu Amir (radiyallahu anh)'e dedim ki: "Sen yaslanmis bir ihtiyar oldugun halde bu iki hedef arasinda gidip geliyorsun, artik bu sana mesakkat veriyor olmali."
Bana su cevabi verdi: "Eger Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan isittigim bir soz olmasaydi kendimi bu sikintiya atmazdim. Efendimizin soyle soyledigini isittim:
"Kim aticilik ogrenir ve sonra brakirsa o bizden degildir - ueya: asi olmustur."
Muslim, Imaret 169, (1919),

KaRdeLeN
11 January 2009, 20:01
2191 - Ukbe Ibnu Amir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Allah tek bir ok sebebiyle uc kisiyi cennete koyar:
1- Onu yapan; yeter ki bunu hayir maksadiyla yapsin.
2- Atan.
3- Atana ulastiran."
Ebu Davud, Cihad 24, (2513); Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 11, (1637); Nesai, Cihad 26, (6, 2, Sayl 8, (6, 222, 223).

2192 - Bir rivayette ise soyle buyurulmustur: "(Allah tek bir ok sebebiyle uc kisiyi cennete koyar: Yapan, yeterki hayir maksadiyla yapsin, atan) ve oku atana veren (munebbil). Atin, binin. Sizin (ok) atmanizi, ben binmenizde daha cok seviyorum. Her eglence batildir. Eglenceleriniz icinde sadece su uc sey (mubahtir), ovguye deger: Kisinin atini te'dib etmesi, hanimiyla mulatafede bulunmasi, yayla ok atip, atilan oklari toplamasi. Bunlar Hakk'tandir. Kim ogrendikten sonra atisi, nefretle terkederse bilsin ki, bir nimeti terketmistir -veya soyle dedi-: "Bu nimete karsi nankorluk etmistir."
Ebu Davud, Cihad 24, (2513).

2193 - Seleme Ibnu'l-Ekva' (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) carsida ok yarisi yapan Beni Eslem'den bir grupla karsilasmisti. Onlara: "Ey Ismailogullari atin, zira atalariniz atici idiler. Atin, ben falan kabileyi tutuyorum" dedi.
Bu soz uzerine bir grup atistan vazgecti. Efendimiz:
"Ne oldu, niye atmiyorsunuz?" diye sordu. Soyle cevap verdiler:
"Nasil atalim, siz obur tarafi tutuyorsunuz!" Bunun uzerine:
"Atin! dedi, ben hepinizi, her iki tarafi da tutuyorum."
Buhari, Cihad 78, Enbiya 12, Menakib 4.

ATIN VASIFLARI

2194 - Ebu Vehb el-Cusemi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Size alni sakar, ayaklari sekili kahverengi ati veya alni sakar ayaklari sekili kizil ati veya alni sakar, ayaklari sekili siyah ati tavsiye ederim."
Ebu Vehb'e: "Kizilin tafdil edilisinin sebebi nedir?" diye soruldu. Su cevabi verdi:
"Cunku, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bir seriyye gondermisti. Zafer haberini ilk getiren kizil atin sahibi idi."
Ebu Davud, Cihad 44, (2544); Nesai, Hayl 3, (6, 218, 219).
Nesai'de su ziyade vardir: "(Allah yolunda) at besleyin, alinlarindan ve arkalarindan oksayin. Boyunlarina taki baglayin fakat kiris baglamayin."
"Kiris baglamayin" ibaresi sunu ifade eder: Araplar cahiliye devrinde nazar degmnesine karsi atlarina kiris baglarlardi. Bu hadisle Resulullah bu isin, Allah'in kaderinden hicbirseyi geri ceviremeyecegini onlara bildirmis oldu. Mamafih bu ibarenin: "Atin uzerinde, cahiliye devrindeki gibi intikam almaya kalkmayin" manasini tasidigi da soylenmistir. (Zira evtar, "vitr" kelimesinin de cem'idir. Vitr, intikam demektir."

2195 - Hz. Ebu Katade (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Atlarin en hayirlisi alninda kucuk bir sakar, ust dudaginda beyaz benegi olan siyahtir. Bunun uc ayagi sekili, on sag ayagi sekisiz siyah takip eder. Eger siyah degilse aIacasi, boyle olan kahverengi hayirlidir."
Tirmizi, Cihad 20, (1696, 1697); Ibnu Mace, Cihad 14, (2789).

2196 - Hz. Ibnu Abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Atin bereketi kizilligindadir" buyurdu."
Ebu Davud, Cihad 44, (2545); Tirmizi, Cihad 20, (2454).

2197 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sikal attan hoslanmazdi. Bu, atin on sag ve arka sol ayaginda veya on sol, arka sag ayaginda (caprazlama) seki bulunmasidir. Ancak sikal icin soyle diyen de olmustur: "Atin uc ayaginin sekili, birinin sekisiz olmasidir veya ucunun sekisiz, birinin sekili olmasidir, sikal sadece arka ayakta olur. Su da soylenmistir: "Sikal, beyazli alaca ihtilafinin caprazlama olmasidir."
Muslim, Imaret 102, (1875); Ebu Davud, Cihad 46, (2547); Tirmizi, Cihad 21, (1698); Nesai, Hayl 4, (6, 219).

2198 - Urve Ibnu'l-Ca'd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Atin alnina hayir baglanmistir: "Bu hayir), sevap ve ganimettir. Bu hal kiyamete kadar bakidir."
Buhari, Cihad, 43, 44, Humus 8; Muslim, Imaret 98, (1873); Tirmizi, Cihad 19, (1694); Nesai, Hayl 7, (6, 222).

2199 - Utbe Ibnu Abdillah es-Sulemi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhisssalatu vesselam) buyurdular ki: "Atin alnindaki tuyleri kesmeyin (boynunun ustundeki) yeleleri de kesmeyin, kuyrugundaki tuyleri de. Cunku kuyrugu sinekleri vs. kovalar, yeleleri onu isitan elbisesidir, alni ise orada hayir baglidir."
Ebu Davud, Cihad 43, (2542).

2200 - Hz. Cerir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i atin alnindaki tuyleri parmaklariyla bukerken gordum. Bukuyor ve soyle diyordu: "Atin alnina Kiyamet gunune kadar hayir baglanmistir. Bu hayir sevap ve ganimettir."
Muslim, Imaret 97, (1872); Nesai, Hayl 7, (6, 221).

KaRdeLeN
11 January 2009, 20:02
2201 - Yahya Ibnu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ridasi ile atinin alnini oksadigi goruldu. Bunun sebebi sorulunca su cevabi verdi:
"Ben bu gece at mevzuunda azarlandim."
Muvatta, Cihad 47, (2, 468).

2202 - Hz. Ebu Zerr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hicbir Arabi at yoktur ki, her seher vaktinde su kelimelerle dua etmesine izin verilmesin: "Ya Rabbi, Beni insanoglundan diledigine temlik ettin, beni onun mali kildin. Oyleyse beni, ona onun en sevgili mali, en sevgili ehli kil" veya "Beni ona, onun en sevgili malindan ve ehlinden biri kil."
Nesai, Hayl 9, (6, 223).

2203 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) disi ata feres derdi."
Ebu Davud, Cihad 45, (2546).

2204 - Sehl Ibnu Sa'd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in bizim bahcemizde bir ati vardir, adi el-Lahif idi."
Buhari, Cihad 46.

2205 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir katir hediye edilmisti, ona bindi. Ben kendisine:
"Esekleri atlara asirtsak da bunun gibi katirlar elde etsek olmaz mi?" dedim. Soyle cevap verdi:
"Bunu (seriatin bu meseledeki hukmunu) bilmeyenler yapar."
Ebu Davud, Cihad 59, (2565); Nesai, Hayl 10, (6, 224).

SUAL

2206 - Hz. Ebu Hureyre anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ben sizi terkettikce siz de beni birakiniz. Zira, sizden oncekileri, suallerinin coklugu ve peygamberleri uzerindeki ihtilaflari helak etmistir. Oyle ise sizi birseyden nehiy mi ettim (nicin, neden? diye sormaya kalkmadan) ondan kacinin. Bir sey emrettigim zaman da onu elinizden geldigince yapmaya calisin, (soru sormayin)."
Buhari, I'tisam 2; Muslim, Hacc 412, (1337); Tirmizi, Ilm 17, (2681); Nesai, Hacc 1, (5,110).

2207 - Sa'd Ibnu Ebi Vakkas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Muslumanlar icinde, muslumanlara karsi en buyuk curum isleyen kimse odur ki, haram kilinmamis olan bir sey hakkinda soru sorar da bu suali sebebiyle o sey haram kiliniverir."
Buhari, I'tisam 3; Muslim, Fedail 132, (2358); Ebu Davud, Sunnet 7, (4610).

2208 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhisssalatu vesselam)buyurdular ki: "Insanlar sizlere ilimden sormaya devam ederken sunu demeye kadar gelirler: "Anladik, AIIah herseyin yaraticisidir, pekiyi AIIah'in yaraticisi kimdir?"
Buhari, Bed'u-l-Halk 11; Muslim, Iman 232, (135); Ebu Davud, Sunnet 19, (4721, 4722).
Ebu Hureyre, bir adamin elini tutarak ilave etti: "Allah ve Resulu dogru soyledi. Bana bunu iki kisi sordu; bu, ucuncusudur."

2209 - Ebu Davud'un diger bir rivayetinde soyle der: "Bunu soyledikleri zaman siz: "Allah birdir, Allah sameddir (ne bir yaraticiya ne de bir baska seye muhtac degildir), dogurmadi, dogurulmadi da. O'nun bir dengi de yoktur" deyin, sonra solunuza uc kere tukurup istiaze ile seytandan Allah'a siginin."
Ebu Davud, Sunnet 19, (4722).

2210 - Yine Hz. Ebu Hureyre anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Insanlarin serlileri, ulemaya (birsey ogrenmek icin degil), onlari yaniltmak icin zararli meselelerden soru soranlardir."
Rezin'in ilavesidir. Kaynagi bulunamamistir.

KaRdeLeN
11 January 2009, 20:03
2211 - Ebu Sa'lebe eI-Huseni (radiyallahu anh)anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah bir kisim farzlar koymustur, siz bunlari daraltmayısin. Bir kisim da sinirlar (yasaklar) koydu. Bunlara tecavuz etmeyin. Bazi seyleri de haram kildi, onlara yaklasmayısin. Bazi seyleri de (farz, sinir, haram diye tavsifetmeden mutlak) birakmistir. Bunlari, unutarak birakmis degildir. Oyle ise onlari (farz mi, haram mi.. vs. diye didikleyip) arastirmayısin."
Rezin ilavesidir. Bunu Darakutni, Sunen'inde Rada bahsinde (4, 184) tahric eder. ed-Durru'l Mensur'da Suyuti, baska rivayetler de kaydeder (4. 279).

SIHIR VE KEHANET

2212 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim (sihir maksadiyla) bir dugum vurur sonra da onu uflerse sihir yapmis olur. Kim sihir yaparsa sirke duser. Kim birsey asarsa, o astigi seye havale edilir."
Nesai, Tahrim 19, (7,112).

2213 - Safiyye Bintu Ebi Ubeyd, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in zevce-i paklerinden naklen anlatiyor: "Resululah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim bir arrafa (kahine) gelir, birseyler sorar ve soylediklerine de (inanip) onu tasdik ederse, kirk gun namazi kabul edilmez."
Muslim, Selam 125, (2230).

2214 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e (yahudiler tarafindan) sihir yapildi. Oyle ki, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yapmadigi bir seyi yaptim vehmine dusuyordu. Bir gun benim yanimda iken Allah'a dua etti, sonra tekrar dua etti. Ve dedi ki:
"Ey Aise, hissettin mi, sordugum hususta Allah bana fetva verdi?"
"Hangi hususta Ey Allah'in Resulu?" dedim.
"Iki kisi bana gelip, biri basucumda, digeri de ayak tarafimda oturdu. Biri digerine:
"Bu zatin rahatsizligi nedir?" dedi. Oburu:
"Buyudur!" dedi. Onceki tekrar sordu:
"Kim buyuledi?" Digeri:
"Lebid Ibnu'l-Asam adindaki Beni Zureykli bir yahudi" diye cevap verdi. Oburu:
"Buyuyu neye yapti?" dedi. Arkadasi:
"Bir tarakla sac dokuntusune ve bir de erkek hurma tomurcugunun icine!" cevabini verdi. Digeri:
"Pekala, simdi nerede?" diye sordu. Arkadasi:
"Zervan kuyusunda!" cevabini verdi."
Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ashabindan bir grupla birlikte (radiyallahu anhum) kuyuya gitti, ona bakti, kuyunun uzerinde bir hurma vardi. Sonra benim yanima donup:
"Ey Aise! AIIah'a yemin olsun, kuyunun suyu sanki kina islatilmis gibi (bulanik) ve (o kuyu iIe sulanan) hurma agaclarinin baslari da sanki seytanlarin basIari gibiydi!" dedi. Ben:
"Ey Allah'in Resulu! Onu (kuyudan) cikardin mi?" diye sordum.
"Hayir" dedi ve ilave etti:
"Bana gelince, Allah bana afiyet Iutfetti ve sifa verdi. Ben ondan halka bir ser gelmesine sebep olmaktan korktum!"
Resulullah onun gomulmesini emretti ve yere gomuldu"
Buhari, Tibb 47, 49, 50, Cizye 14, Edeb 56; Muslim, Selam 43, (2189).

2215 - Zeyd Ibnu Erkam (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a sihir yapildi. Bu yuzden gunlerce hasta dustu.
Sonunda Cebrail aleyhisselam gelerek:
"Seni yahudilerden bir adam sihirledi. Yaptigi sihir dugumunu falanca kuyuya atti" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hz. Ali (radiyallahu anh)'yi (bu maksadla oraya) gonderdi. Ali (radiyallahu anh) dugumu oradan cikarip cozdu. (Sihir cozulunce) Aleyhissalatu vesselam, bagdan kurtulmus gibi kendine geldi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunu, o yahudiye zikretmedi ve onun yuzunu de hic gormedi."
Nesai, Tahrim 20, (7,112-113).

AYAKTA ICMENIN HUKMU
CEIVAZ IFADE EDEN HADISLER

2216 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a zemzemden sundum, ayakta oldugu halde icti."
Buhari, Esribe 16, Hacc 76; Muslim, Esribe 120, (2027); Tirmizi, Esribe 12, (1883); Nesai, Hacc 165, (5, 237).
Bir rivayette: "Resulullah Beytullah'in yaninda iken su istedi, ben ona bir kova getirdim" denmistir.
Bir diger rivayette su ziyade gelmistir: "Ikrime o gun (Resulullah'in) deve uzerinde oldugu hususunda yemin etti."

2217 - Tirmizi ve Nesai'nin bir rivayetinde soyle denmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zemzemi ayakta icti."

2218 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Biz, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) devrinde yururken yer, ayakta iken icerdik."
Tirmizi, Esribe 11, (1881); Ibnu Mace, Et'ime 25, (3301).

2219 - Imam Malik'e ulastigina gore Hz. Omer, Hz. Osman ve Hz. Ali (radiyallahu anhum) ayakta olduklari halde (su) iciyorlardi."
Muvatta, Sifatu'n-Nebi 13, (2, 925).

AYAKTA ICMENIN HUKMU
AYAKTA YEYIP ICMEKTEN MEN EDEN HADISLER

2220 - Hz. Enes (radiyallahu anh): "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ayakta icmeyi yasakladi" demisti. Kendisine:
"Ya yemek? (Bu husustaki hukum nedir)" diye soruldu.
"Bu daha siddetle yasaktir!" dedi veya soyle dedi.
"Bu daha serli, daha kotu!"
Muslim, Esribe 113. (2024); Tirmizi, Esribe 11, (1880); Ebu Davud, Esribe 13, (3717).

KaRdeLeN
11 January 2009, 20:04
2221 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular:
"Sizden kimse sakin ayakta icmesin. Kim unutarak icerse hemen kussun."
Muslim, Esribe 116, (2026).

KAPLARIN AGZINDAN ICMEK
CEVAZ IFADE EDEN HADISLER

2222 - Kebsetu'l-Ensari (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanima girmisti. (Duvarda) asili olan bir kirbanin agzindan ayakta su icti. Ben hemen kirbaya gidip agzini kestim."
Tirmizi, Esribe 18, (1893); Ibnu Mace, Esribe 21, (3423).
Rezin su ziyadeyi ilave etmistir: "(Kestigim bu kismi) su icerken kullanmak uzere hususi bir masraba yaptim."

2223 - Ensardan bir zat olan Isa Ibnu Abdillah, babasindan naklen anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Uhud gunu bir su kabi istedi. (Kap gelince):
"Kabin agzini disa kivir!" dedi, ben de kivirdim. Sonra kabin agzindan su icti."
Ebu Davud, Esribe 15, (3721).

KAPLARIN AGZINDAN ICMEK
SU KABININ AGZINDAN ICMEYI YASAKLAYAN HADISLER

2224 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su kaplarinin agzindan icmek icin agizlarinin disa kivrilmalarini yasakladi."
Buhari, Esribe 23, Muslim, Esribe 111, (2Q23); Ebu Davud, Esribe 15, (3720); Tirmizi, Esribe 17, (1891).

ICERKEN NEFES ALIP VERMEK

2225 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhum ) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Suyu deve gibi bir solukta icmeyin. Iki-uc solukta (dinlene dinlene) icin. Su icerken besmele cekin. Bitirince de Allah'a hamdedin."
Tirmizi, Esribe 13, (1886).

2226 - Hz. Enes'ten Nesai disindaki imamlarin rivayetine gore: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), suyu uc solukta icerdi."
Muslim ve Tirmizi'nin rivayetlerinde su ziyade var: "Resulullah (uc solukta icer, boyle icmenin) daha doyurucu, (hastaliklara karsi) daha koruyucu ve daha afiyetli oldugunu soylerdi."
Buhari, Esribe 26; Muslim, Esribe 121, (2028); Tirmizi, Esribe 13, (1885); Ebu Davud, Esribe 19, (3727).

2227 - Ebu Katade (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Biriniz su icerken su kabina nefes etmesin."
Buhari, Esribe 25, Vudu 18, 19; Muslim, Taharet 64, (267); Esribe 121, (267); Tirmizi, Esribe 16, (1890); Nesai, Taharet 42, (1, 43, 44).

2228 - Ebu'l-Musenna el-Cuheni anlatiyor: "Ebu Said (radiyallahu anh) Mervan'in yanina girmistir. Mervan ona:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in kaplara solumayi yasakladigini isittin mi?" diye sordu. Ebu Said (radiyallahu anh):
"Evet!" dedi ve anlatti: "Adamin birisi: "ben bir nefeste su icince bir turlu suya kanamiyorum (ne tavsiye edersiniz)?" diye sormustu. Aleyhissalatu vesselam efendimiz:
"Kabi agzindan ayir, nefes al (sonra icmeye devam et)!" buyurdu. Adam:
"Kapta cer-cop gorursem?" diye sordu. Efendimiz:
"0 takdirde suyu dok!" diye emretti."
Muvatta, Sifatu'n-Nebi 12, (2, 925); Tirmizi, Esribe 15, (1888); Ebu Davud, Esribe 16, (3722); Ibnu Mace, Esribe 23, (3427).

ICENLERIN ONCELIK SIRASI

2229 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir bardak sut getirilmisti. Icerisine su katildi. Once kendisi icti. Solunda Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) vardi, saginda da bir bedevi. Sutten artan kismi bedevlye verdi ve:
"(Oncelik hakki) sagindir, sonra da onun sagi(ndan devam etsin)!" buyurdu."
Buhari, Hibe 4, Esribe 14, 18; Muslim, Esribe 124, (2029); Muvatta, Sifatu'n-Nebi 17, (2, 926); Tirmizi, Esribe 19, (1894); Ebu Davud, Esribe 19, (3726).

2230 - Sehl Ibnu Sa'd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir icecek getirilmisti. Ondan, once kendisi icti. Saginda bir oglan, solunda da yaslilar vardi. Oglana:
"Bardagi su yaslilara vermem icin bana izin verir misin?" dedi. Oglan da:
"Ey Allah'in Resulu, Allah'a yemin olsun bana sizden gelecek nasibime baskasini asla tercih edemem!" diye cevap verdi. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bardagn onun eline koydu."
Buhari, Esribe 19; Muslim, Esribe 127, (2030).
Rezin sunu ilave etti: "Zikri gecen oglan el-Fadl Ibnu Abbas idi."

KaRdeLeN
11 January 2009, 20:04
2231 - Ibnu Ebi Evfa ve Ebu Katade (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir cemaate icecek dagitan, en son icer."
Ebu Davud, Esribe 19, (3725); Tirmizi, Esribe 20, ( 1859). Hadisi Ebu Davud Ibnu Ebi Efa'dan Tirmizi de Ebu Katade 'den rivayet etmistir.

KAPLARIN AGIZLARININ ORTULMESI

2232 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kaplarin agizlarini ortun, dagarcik (ve tuluklarin) agzini baglayin."
Buhari, Esribe 22, Bed'u'l-Halk 11,14, Isti'zan 49, 50; Muslim, Esribe 96-99, (2012-2014); Ebu Davud, Esribe 22, (3731-3734).
Muslim'in bir rivayetinde su ziyade var: "Zira yilda bir gece vardir ki onda veba yagar. Sayet agzi acik kaba veya bagsiz dagarciga rastlarsa bu vebadan ona mutlaka iner."
el-Leys dedi ki: "Bizim yanimizdaki acemler bundan kanun-u evvel ayinda sakinirlar."

2233 - Yine Buhari ve Muslim'de gelen bir rivayette soyle denmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su istedi. Bir adam:
"Ya Resulullah sana nebiz (sira) sunmayalim mi?" diye sordu. Efendimiz.
"Evet, sun!" buyurdu."
Ravi der ki: "Adam hizla cikti ve icinde nebiz (sira) olan bir bardakla geri dondu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Agzini kapamadin mi, hatta uzerine gerecegin bir cople bile olsa?" dedi ve nebizi icti."
Muslim'de Ebu Humeyd'den gelen bir rivayette soyle buyurulmustur: "Biz, geceleyin dagarciklari baglamakla emrolunduk. Kapilarin da geceleyin ortulmesiyle emrolunduk."
Hadisin kaynagi onceki hadisin bablaridir. Rivayet Ebu Davud'da da gelmistir. Esribe 22, (3734).

MUTEFERRIK HADISLER

2234 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a es-Sukya kuyularindan tatli su getirilirdi."
Kuteybe der ki: "O (es-Sukya) Medine ile Mekke arasinda iki gunluk mesafe bulunan bir goze idi."
Ebu Davud, Esribe 22, (3735).

2235 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ensar'dan bir zatin bahcesine girdi. Bu sirada adam, bahceye su cevirmekte idi. Resullulah (aleyhissalatu vesselam):
"Yaninizda senne (eskimis tuluk) icerisinde aksamdan kalma suyunuz varsa (ver de icelim), yoksa, akan sudan agzimizla iceriz" buyurdu. Adam:
"Evet yanimda soguk su var!" deyip, kulubeye giderek bir bardaga su koydu, sonra da uzerine bir keciden sut sagdi. Efendimiz ondan icti."
Buhari, Esribe 14, 20; Ebu Davud, Esribe 18, (3724).

2236 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ummu Suleym'in bir bardagi vardi. (Bu bardakla ilgili olarak) derdi ki: "Ben bu bardakla Resulullah'a her cesit mesrubati sunmusum: "Su, bal (serbeti), sut, sira".
Nesai, Esribe 58, (8, 335).

HER SARHOS EDICI HARAMDIR

2237 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sarhosluk veren her icki haramdir."
Buhari, Esribe 4, Vudu 71; Muslim, Esribe 67-68, (2001); Muvatta, Esribe 9, (2, 845); Ebu Davud, Esribe 5, (3682, 3687); Tirmizi, Esribe 2, 3, (1864,1867); Nesai, Esribe 23, 8, (298).

2238 - Bir diger rivayette soyle gelmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bal serbetinden sunulmustu:
"Sarhosluk veren her icki haramdir!" diye cevap verdi."
Buhari, Esribe 4, Vudu 71; Muslim, Esribe 67-68, (2001); Muvatta, Esribe 9, (2, 845); Ebu Davud, Esribe 5, (3682, 3687); Tirmizi, Esribe 2, 3, (1864,1867); Nesai, Esribe 23, 8, (298).

2239 - Ebu Davud'da gelen diger bir rivayette (Resulullah'a aciklamasi soyledir): "Her sarhos edici sey haramdir. Bir farak (hup) icildigi takdirde sarhosluk veren bir seyin tek avucu da haramdir."
Tirmizi de gelen bir diger rivayette "tek yudumu haramdir" diye gelmistir.
Buhari, Esribe 4, Vudu 71; Muslim, Esribe 67-68, (2001); Muvatta, Esribe 9, (2, 845); Ebu Davud, Esribe 5, (3682, 3687); Tirmizi, Esribe 2, 3, (1864,1867); Nesai, Esribe 23, 8, (298).

2240 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah'a "Ey Allah'in Resulu, dedim, Yemen'de yapmakta oldugumuz su iki sarap hakkinda bize fetva ver: Bit'; bu baldandir, siddetleninceye kadar nebiz yapilir. Ikincisi mizr'dir, bu misirdan ve arpadan yapilir, bu da siddetleninceye kadar nebiz yapilir." Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Ben her sarhosluk veren seyi yasakliyorum" buyurdular."
Buhari, Megazi 60, Cihad 164, Edeb 80, Ahkam 22, Muslim, Cihad 7, (1733), Esribe 70; Ebu Davud, Esribe 5

KaRdeLeN
11 January 2009, 20:05
2241 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Bir adam Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a iceceklerden sormustu. Efendimiz:
"Kaynayan sarhos edicilerin hepsinden az da olsa cok da olsa kacin" cevabini verdi."
Nesai, Esribe 24, (8, 300), 48, (8, 324).

2242 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hamr'dan, kumardan, davuldan, misir sarabindan yasakladi ve dedi ki: "Her sarhos edici haramdir."
Ebu Davud, Esribe 5, (3685).

ALKOLLU ICKILERIN TAHRIMI, ICENLERIN ZEMMI

2243 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Her sarhos edici hamrdir. Ve her sarhos edici haramdir. Kim dunyada hamr icer ve tevbe etmeden, onun tiryakisi oldugu halde, olurse, ahirette sarab icemez."
Buhari, Esribe 1; Muslim, Esribe 73, (2003); Muvatta, Esribe 11, (2, 846); Ebu Davud, Esribe 5, (3679); Tirmizi, Esribe 1, (1862); Nesai, Esribe 22, 46, (8, 296, 297, 318).

2244 - Yine Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Omer (radiyallahu anh), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in minberinde su aciklamayi yapti: "Emma ba'd, Ey insanlar! Hamr'in haram oldugu hukmu inmistir. Bilesiniz ki hamr (gunumuzde ve cevremizde) bes seyden yapilmaktadir: Uzumden, hurmadan, baldan, bugdaydan, arpadan. Hamr, akli orten (her) seydir."
Buhari, Esribe 2, 5; Teysir, Maide 10; Muslim, Tefsir 32, (3032); Nesai, Esribe 20, (8, 295); Ebu Davud, Esribe 1, (3669); Tirmizi, Esribe 8, (1873).

2245 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) buyurdular ki: "Allah, sarhos ediciyi icen kimseye tinetu'l-habal icirmeye ahdetmistir."
"Tinetu'l-Habal nedir?" diye sorulunca:
"Cehennemliklerin (vucudlarindan, cikan) terleridir!" diye cevap verdi.
Muslim, Esribe 72, (2002); Nesai, Esribe 49, (8, 327).

2246 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hamrla ilgili olarak on kisiye lanet etti: "(Hammaddesinden sarap yapmak maksadiyla) sikana ve siktirana, icene ve sakilik yapana, (imalathaneden veya depodan, toptancidan perakendeciye veya mustehlike kadar) tasiyana ve tasitana, satana ve satin alana, bagislayana, bunun parasini yiyene."
Tirmizi, Buyu 59, (1295); Ibnu Mace, Esribe 6, (3381).

2247 - Ebu Musa (radiyallahu anh) demistir ki: "Bana gore, ha hamr icmisim, ha Allah'i birakarak su sutuna tapmisim, ikisi de birdir."
Nesai, Esribe 42, (8, 314).

HAMRIN TAHRIMI VE YAPILDIGI MADDELER

2248 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hamr ayni ile haram edilmistir, (bu sebeple) azi da haramdir, cogu da; keza her ickiden hasil olan sarhosluk da (haramdir)."
Nesai, Esribe 48, (8, 320, 321).

2249 - en-Numan Ibnu Besir (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Uzumden hamr yapilir, hurmadan hamr yapilir, baldan hamr yapilir, bugdaydan hamr yapilir, arpadan hamr yapilir. Ben sizi butun sarhos edicilerden yasakliyorum."
Ebu Davud, Esribe 4, (3676); Tirmizi, Esribe 8, (1873).

2250 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hamr su iki agactandir: Hurma ve asma."
Muslim, Esribe 13, (1985); Tirmizi, Esribe 8, (1876); Ebu Davud, Esribe 4, (3678); Nesai, Esribe 19, (8, 294).

KaRdeLeN
11 January 2009, 20:06
2251 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Hamr haram edildigi zaman Medine'de mevcut bes cesit icki arasinda uzumden yapilan sarap yoktu."
Buhari, Esribe 2, Teysir, Maide 10.

2252 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah Teala Hazretleri, hamri mevzubahis etmektedir. Muhtemelen onun hakkinda bir emir indirecektir. Su halde, kimin yaninda hamr varsa, onu satsin ve ondan istifade etsin."
Aradan cok gecmedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sunu soyledi:
"Allah Teala Hazretleri hamri haram kilmistir. Oyle ise, bu ayet kendisine ulasan herkes, yaninda hamr oldugu takdirde, onu ne satin alsin, ne satsin, ne de ondan istifade etsin."
Bu emirden sonra halk, hamr olarak evinde ne varsa Medine sokakIarina goturup doktuler."
Muslim, Musakat 67, (1578).

2253 - Hasan Ibnu Ali (radiyallahu anhuma) babasindan naklen anlatiyor: "Bedir savasi ganimetinden hisseme dusen yasli bir devem vardi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da humus'dan (o gun) bana yasli bir deve daha verdi. Develerim, Ensar'dan bir zatin hucresinde ihmis dururken (yanlarina) geldim. Bir de ne goreyim, develerimin horgucleri kesilmis, bogurleri oyulmus, cigerleri de sokulmustu. Bu manzarayi gorunce kendimi tutamayip, agladim.
"Bunu kim yapti?" diye sordum.
"Hamza yapti. Su anda, falanca evde, Ensardan birinin icki meclisindedir. Sarkici cariye ona sarki okumus, sarkisinda sunlari soylemisti" dediler:
"Ey Hamza! sisman yasli develere dikkat et,
Onlar avluda baglidirlar,
Bicagi onlarin sinesine vur,
Pirzola veya benzerini cabuk yap!"
Bu sarki uzerinde Hamza (radiyallahu anh) firlayip, kilici kapip develerin horguclerini kesmis, karinlarini yarmis, cigerlerini sokmus."
Hz. Ali (radiyallahu anh) devamla sunlari soyledi: "Ben hemen gidip Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in huzuruna ciktim. Yaninda Zeyd Ibnu Harise vardi. Beni gorunce, basimdan gecenleri yuzumden okudu.
"Neyin var?" diye sordu. Ben:
"Ey Allah'in Resulu! Bugunku gibi (dehsetli bir manzara) gormedim. Hamza iki deveme saldirip horguclerini kesmis, bogurlerini yarmis. Hemencecik surada, bir icki meclisinde!" dedim. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ridasini istedi, getirdiler, giyip yayan gitti. Biz de arkasina dustuk. Hamza'nin bulundugu eve kadar geldi.
Izin istedi, buyur ettiler. Girince bir icki meclisiyle karsilasti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) fiilinden dolayi Hamza'yi ayiplamaya basladi.
Hamza sarhostu, gozleri kizarmisti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bakti, sonra nazar edip asagidan dizlerine kadar suzdu, tekrar ayagindan baslayip beline kadar suzdu, sonra tekrar bakislariyla suzerek yuzune kadar geldi ve:
"Siz benim babamin kolelerinden baska bir sey misiniz?" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onun sarhos oldugunu anladi. Hemen izinin ustune geri dondu, cikip gitti. Pesinden biz de ciktik.
Bu vak'a hamr'in haram edilmesinden once idi."
Buhari, Hums 1, Buyu 28, Sirb 13, Megazi 11, Libas 7; Muslim, Esribe 2, (1979); Ebu Davud, Harac 20, (2986). Bu kaynaklarin hicbirinde siir tam olarak mevcut degildir, birinci beytin sadece yarisi mevcuttur.

HARAM VE HELAL OLAN SIRALAR

2254 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Kim Allah'in haram kildigini haram kilmaktan hoslanirsa nebiz'i haram kilsin" dedi."
Bir rivayette, Kays Ibnu vehb ona: "Benim bir kupcugum var, icerisine sira koyuyor, sira kaynayip durulunca iciyorum" dedi. (Ibnu Abbas) cevaben: "Bu soyledigin sey ne zamandan beri icecegini teskil etmekte?" diye sordu. Kays: "Yirmi yildan beri" deyince, Ibnu Abbas: "Oyleyse uzun zamandir, damarlarin su ihtiyacini pislikten gordu" dedi."
Nesai, Esribe 48, (8, 322-323).

2255 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) oruc tutuyordu. Orucunu acacagi vakti kolladim. Kabaktan mamul bir kap icerisinde yaptigim nebizi getirdim. Nebiz kaynayip kabariyordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Bunu su duvara cal. Zira artik bu, Allah'a ve ahirete inanmayanlarin ickisidir" buyurdu."
Ebu Davud, Ersibe 12, (3716); Nesai, Esribe 25, (8, 301).

2256 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Bir adam, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a icerisinde nebiz bulunan bir kadeh getirdi. Efendimiz bu sirada (Haceru'l-Esved) ruknunun yaninda idi. Bardagi ona sundu. Efendimiz, agzina kadar goturdu. Ancak nebizin (keskinlesip eksiliginin) siddetlendigini gordu ve bardagi sahibine geri cevirdi. (Cemaatten) bir adam:
"Bu haram midir ey Allah'in Resulu?" diye sordu. Hz. Peygamber:
"Bana adami cagirin!" dedi. Ondan bardagi tekrar aldi. Sonra su istedi sudan bardaga dokup, tekrar agzina goturdu (yine keskin bularak alnini burusturup) kaslarin catti. Tekrar yine su istedi ve nebize doktu. Sonra da:
"Bu kaplar, size keskinlesir ve kaynamaya baslayacak olursa, icindekinin sertligini su ile kirin!" buyurdu."
Nesai, esribe 82, (8, 323, 324). Imam Nesai, hadisi tahric ettikten sonra: "Bu hadis meshur degildir (fukahaca pek bilinmiyor), biz bununla ihticac (edip amel) etmeyiz" demistir.

2257 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Biz Resulullah (aleyhissalatu vesselam) icin sabahleyin tuluk icerisine nebiz kurardik, efendimiz onu aksamleyin icerdi, aksamdan kurardik sabahleyin icerdi."
Hz. Aise devamla der ki: "Biz su kabini, biri sabah, biri aksam olmak uzere gunde iki kere yikardik."
Ebu Davud, Esribe 10, (3711, 3712); Tirmizi, Esribe 7, (1872); Nesai, Esribe 48, (8, 320).

2258 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) icin kuru uzumden sira kurulunca, o gun, ertesi gun ve daha sonraki gun yani ucuncu gunun aksamina kadar onu icerdi. Sonra, kalaninin hizmetcilere icirilmesini veya dokulmesini emrederdi."
Muslim, Esribe 79, (2004); Ebu Davud, Esribe 10, (3713); Nesai, Esribe 56, (8, 333).

2259 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kuru uzumle hurmanin, taze hurma ile hurmanin karistirilmalarini yasakladi ve dedi ki:
"Kuru uzumle hurmayi, koruk hurma ile olgun hurmayi karistirarak birlikte nebiz kurmayin."
Buhari, Esribe 11, Muslim, Esribe 16, (1286); Ebu Davud, Esribe 8, (3703); Tirmizi, Esribe 9, (1877); Nesai, Esribe 8, (8, 290).

2260 - Ebu Katade (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Cagala hurma ile olgun hurmadan beraber nebiz yapmayin. Olgun hurma ile kuru uzumden de beraber nebiz yapmayin. Herbirinden ayri ayri nebiz yapin."
Muslim, Esribe 25, (1988); Muvatta, Esribe 7, (2, 844); Ebu Davud, Esribe 8, (3704); Nesai, Esribe 6, (8, 289); Buhari, Esribe 11

KaRdeLeN
11 January 2009, 20:07
2261 - Hz. Enes Ibnu Malik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cagala hurma ile olmus hurmanin karistirilip (nebiz yapilmasini) sonra da bunun icilmesini yasakladi. Sarap haram edildigi zaman (Araplarin) iceceklerinin tamamini nerdeyse bu teslkil ediyordu."
Muslim, Esribe 8, (1981); Nesai, Esribe 13, (8, 291, 292).

2262 - Cabir Ibnu Zeyd ve Ikrime (radiyallahu anhuma)'den rivayete gore, her ikisi de olgun hurmadan tek basina (da olsa yapilan nebizi) mekruh addediyorlardi ve bu hukmu Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'tan aliyorlardi.
Ibnu Abbas "Nebizin, Abdulkays'a yasaklanan muzza olmasindan korkuyorum" derdi. Ben, Katade'ye: "Muzza nedir?" diye sordum da bana "Hantem (sirli seramik) ve muzeffet (ziftlenmis) denen kaplarda kurulmus nebiz" diye cevap verdi."
Ebu Davud, Esribe 9, (3709).

2263 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Biz, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) icin kuru uzumden nebiz kurardik, icerisine de hurma atardik."
Ebu Davud, Esribe 8, (3707).

2264 - Bir diger rivayette soyle demistir: "Ben bir avuc kuru uzum, bir avuc da hurma aliyor, bunlari bir kaba koyuyor, parmaklarimla ovup sonra da (elde edilen sirayi) Resulullah'a iciriyordum."
Ebu Davud, Esribe 8, (3708).

2265 - Suveyd Ibnu Gafle (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Omer'in Ebu Musa (radiyallahu anhuma)'ya yazdigi mektubu okudum, diyordu ki: "Emma ba'd! Bilesin bana deve katrani gibi siyah, sert bir sarap tasiyan bir kervan Sam'dan geldi. Ben onlara bunun kaynatilarak ne kadarinin buharlastirilacagini sordum. Bana ucte ikisi ucuncaya kadar kaynatacaklarini soylediler, yani pis olan ucte ikisi gidiyor. Soyle ki ucte biri pis kokulu kisim, ucte biri bozuk kisim (geriye kalan ucte bir temiz kisim kaliyor). Sen yanindakilere, emret, bu kalan ucte biri icsinler."
Nesai, Esribe 53, (8, 328-330).

2266 - Yine Nesai'nin bir rivayetinde soyle gelmistir: "Abdullah Ibnu Yezid el-Hutami demistir ki: "Hz. Omer (radiyallahu anh) bize sunu yazdi: "Emma ba'd: Sarabinizi ondaki seytanin hissesi gidinceye kadar kaynatin. Zira onda seytanin iki, sizin de bir hisseniz vardir."
Nesai, Esribe 53, (8, 329).

2267 - Hz. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'in anlattigina gore, bir adam kendisine siradan sual etti. Ibnu Abbas: "Taze oldukca ic" dedi. Adam: "Ben onu kaynatiyorum, ancak yine de icimde bir suphe var" deyince, Ibnu Abbas: "Yani sen onu kaynatmadan once iciyor muydun?" diye sordu. Adam: "Hayir!" dedi. Ibnu Abbas:
"Ates, haram olan hicbirseyi helal kilmaz!" dedi."
Nesai, Esribe 54, (8, 331).

HARAM VE HELAL OLAN KAPLAR

2268 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), comlekte, kabak ve ziftli kaplarda yapilan nebizi(n icilmesini) yasakladi."
Muslim, Esribe 48, (1997); Muvatta, Esribe 5, (2, 843); Ebu Davud, Esribe 7, (3690, 3691); Tirmizi, Esribe 4, (1868, 1869); Nesai, Esribe 28, 33, 36, (8, 303, 306, 308).

2269 - Muslim'in bir rivayetinde soyle denmistir: "(Resulullah) hantemi yasakladi, bu (topraktan mamul her cesit) kuptur. Dubba'yi yasakladi. Bu su kabagidir. muzeffet'i yasakladi, bu ziftlenmis kaptir. Nakr'i yasakladi, bu kabugu soyulup, ici oyulmus hurma agacidir. Efendimiz, sirayi tuluklarda kurmamizi emretti."
Muslim, Esribe 57, (1997).

2270 - Hz. Bureyde (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ben size kaplari yasaklamis, sadece deri kaplardan (nebiz) icmenizi soylemistim. Artik her kaptan icebilirsiniz, yeter ki, sarhos edici icmeyin."
Muslim, Esribe 64, 65, 66; Ebu Davud, Esribe 7, (3698); Tirmizi, Esribe 6, (1870); Nesai, Esribe 40, 48.

KaRdeLeN
11 January 2009, 20:07
BAZI ILAVELER 2271 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hamr'dan sirke yapmayısi yasakladi."
Muslim, Esribe 11, (1983); Tirmizi, Buyu 59, (1294).

2272 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Miraca cikarildigim gece bana iki kadeh getiriIdi, birinde sarap digerinde de sut vardi. Ben sutu aldim. Melek: "Seni fitrata irsad eden Allah'a hamd olsun. Eger sarabi alsaydin ummetin azmisti" dedi."
Nesai, Esribe 41, (8, 312); Buhari, Esribe 1; Muslim, Iman 272, (168).

2273 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah'a iceceklerin en iyisi hangisi?" diye sorulmustur.
"Soguk olan tatli!" diye cevap verdi."
Tirmizi, Esribe 21, (1897).

SIRKETLER

2274 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allahu Zulcelal hazretleri buyurdu ki: "Biri digerine ihanet etmedigi muddetce iki ortagin ucuncusu ben olurum. Biri arkadasina ihanet etti mi ben aralarindan cekilirim."
Ebu Davud, Buyu 27, (3383).
Rezin sunu ilave etmistir: "... Seytan gelir."

2275 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ben, Ammar ve Sa'd, ucumuz Bedir'de nasibimize dusecek ganimette ortak olduk. Derken Sa'd, iki esirle geldi, Ammar ve ben ise hicbirsey getiremedik."
Ebu Davud, Buyu 30, (3388); Nesai, Buyu 109, (7, 319).

2276 - Zuhre Ibnu Ma'bed, ceddi Abdullah Ibnu Hisam'dan naklen anlatiyor: "Abdullah Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i gormus idi. Annesi Zeyneb Bintu Humeyd onu (Abdullah'i) Resulullah'a goturup soyle dedi:
"Ey Allah'in Resulu; bundan biat al!" Aleyhissalatu vesselam efendimiz:
"0 henuz kucuk!" deyip basini oksadi, bereketle dua etti.
Onu (Zuhre Ibnu Ma'bed'i) ceddi AbduIIah Ibnu Hisam carsiya cikarir, yiyecek satin alirdi. Bir gun, ona Ibnu Omer'le, Ibnu'z-Zubeyr (radiyallahu anhuma) rastladilar:
"(Satin aldiklarina) bizi de ortak kil, zira Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sana bereketle dua buyurdu!" dediler. O, (bu teklifi kabul ederek) onlari ortak yapti.
(Abdullah Ibnu Hisam o duanin bereketine) bazan bir deve yuku kar ederdi de oldugu gibi eve gonderirdi."
Buhari, Sirket 13, Daavat 31, Ahkam 46.

2277 - Saib Ibnu Ebi's-Saib (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a geldim. Beni O'na zikredip hakkimda medh u senada bulun(arak tanit)mayısa basladilar. Bunun uzerine Aleyhissalatu vesselam Efendimiz:
"Ben onu sizden iyi tanirim!" buyurdu. Ben (hemen atilip):
"Annem, babam sana kurban olsun dedim, dogru soyledin, zira sen benim ticaret ortagim idin, sen ne iyi ortaktin, ne itham gormustum, ne de munakasa yapmistik!"
Ebu Davud, Edeb 20, (4836); Ibnu Mace, Ticarat 63, (2287).

SIIR

2278 - Ubey Ibnu Ka'b (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Siirde hikmet vardir"
Buhari, Edeb 90; Ebu Davud, Edeb 95, (5010); Tirmizi, Edeb 69, (2847); Ibnu Mace, Edeb 41, (3755).

2279 - Ebu Davud'da Ibnu Abbas (radiyalahu anhuma)'dan yapilan bir rivayet soyledir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir bedevi geldi. (Dikkat cekici bir uslubla) konusmayısa basladi. Efendimiz (aleyhissalatu vesselam):
"Surasi muhakkak ki beyanda sihir vardir, surasi da muhakkak ki siirde de hikmetler vardir" buyurdu."
Ebu Davud, Edeb 95, (5011); Tirmizi, Edeb 63, (2848).

2280 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden birinin icine onu bozacak irin dolmasi, siir dolmasindan hayirlidir."
Buhari, Edeb, 92; Muslim, Siir 7, (2257); Ebu Davud, Edeb 95, (5009); Tirmizi, Edeb 71, (2855).
el-Hudri' den Muslim'in kaydettigi bir diger rivayette soyle denmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yurumekte iken karsisina siir insad eden bir sair cikti. Efendimiz: "Seytani tutun" veya "Seytani yakalayin" diye emretti

KaRdeLeN
11 January 2009, 20:08
2281 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sair Hassan Ibnu Sabit (radiyallahu anh) icin mescide hususi bir minber koymustu. Hassan, orada kurulup mufahara yapar veya Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i hasimlarina karsi mudafaa ederdi. Aleyhissalatu vesselam: "Allah (c.c.) Hassan'i, Resulullah'i mudafaa ettigi veya onun adina mufahara yaptigi muddetce Ruhu'l-Kudus'le takviye etmektedir" derdi."
Buhari, Edeb 91; Ebu Davud, Edeb 95, (5015); Tirmizi, Edeb 70, (2849).

2282 - Amr Ibnu's-Serrid, babasindan (Serrid'den naklen radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir gun ben Resulullah'in bineginin arkasina binmistim. Bir ara bana:
"Hafizanda Umeyye Ibnu Ebi's-Salt'in siirinden birseyler var mi?" diye sordu. Ben: "Evet!" deyince:
"Soyle!" dedi. Ben kendisine bir beyt okudum. O yine:
"Devam et!" dedi. Ben bir beyt daha okudum. O yine,
"Soyle!" emretti. Boylece kendisine yuz beyit okudum."
Muslim, Siir 1, (2255).

2283 - Cabir Ibnu Semure (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ben, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la yuz defadan fazla birlikte oturdum. Ashabi ona siirler okuyor, cahiliye devriyle ilgili hadiseleri zikrediyorlardi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da sakitane onlari dinlerdi. Bazan (anlatilanlara) onlarla birlikte tebessum buyurdugu olurdu."
Tirmizi, Edeb 70, (2854).

2284 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Umretu'l-kaza sirasinda Mekke'ye girdigi zaman sairi Abdullah Ibnu Ravaha, onunde yuruyor ve su Siiri okuyordu:
"Ey kafir cocuklari (Resulullah'a) yol acin!
Bugun ona gelen vahiy adina, size,
Oyle bir vururuz ki, tepenizi yerinden ucurur,
Ve dostu dostuna unutturur."
Bunu goren Hz. Omer: "Ey Ibnu Ravaha! Sen Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in onunde ve Allah'in Harem bolgesinde siir mi okuyorsun?" dedi. Ancak Resulullah:
"Ey Omer birak onu. Onun siirleri, Mekkeli kafirlere okdan daha cabuk tesir eder!" diyerek mudahale etti."

2285 - Yine Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in (kafilenin yuruyus temposunu ezgileriyle) canli tutan bir kolesi vardi, adi Encese idi. Bu zat guzel sesli birisiydi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona:
"Ey Encese agir ol! Siseleri kirma -veya siseleri sevkederken agir ol- dedi. Sise ile zayif kadinlari kastediyordu."
Buhari, Edeb 90, 95, 111, 116; Muslim, Fezail 70, (2323).

2286 - Heysem Ibnu Ebi Sinan'in anlattigina gore, bu zat, Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'yi Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i zikrettigi kissalarinda dinlemistir. (Bu kissalarin birinde) Ebu Hureyre, Efendimizin su sozunu nakletmistir:
"0 sizin bir kardesinizdir, uygunsuz bir soz soylemez." (Ravilerden Zuhri der ki), "Resulullah, burada Ibnu Ravaha'yi kastetmistir." (Abdullah Ibnu Ravaha, Efendimiz hakkinda su medhiyede bulunmustur[Only Registered Users Can See Links]
"Tan yeri agarip fecr-i sadik yukseldigi sirada Resulullah, bize Kitabini okuyarak geldi.
0 bize korlukten (dalaletten) sonra hidayeti gosterdi. Kalblerimiz onun soylediklerinin hak olduguna inanmistir. Kafirlere yataklari agirlik verirken, Resulumuz geceyi uyanik gecirir."
Buhari, Edeb 91, Teheccud 21.

2287 - Hz. Bera (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Kureyza gunu, (sairi) Hassan Ibnu Sabit'e:
"Musrikleri hicvet, zira Cebrail seninle beraberdir!" dedi."
Buhari, Edeb 91, Bed'u'l-Halk 6, Megazi 30; Muslim, Fezailu's-Sahabe 153, (2486).

2288 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Hassan Ibnu Sabit, (Mekkeli) musrikleri hicvetmek icin Hz. Peygamber (aleyhissalatu vessellam)'den izin istedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Benim nesebimi nasil haric tutacaksin?" dedi. Hassan (radiyallahu anh):
"Senin (nesebini) sade yagdan kiI ceker gibi, onlardan cekip cikaracagim!" Cevabini verdi."
Buhari, Edeb 91, Menakib 16, Megazi 33; Muslim, Fedailu's-Sahabe 156-157, (2489-2490).
Muslim'in bir rivayetinde su ziyade mevcuttur: "(Hassan) dedi ki: "Serefin en yuksegi Al-i Hasim'den Bintu Mahzumogullarindandir. Senin baban ise koledir."

2289 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim:
"Hassan onlari -yani musrikleri- hicvetti, hem sifa verdi, hem de sifa buldu."
Hassan (radiyallahu anh) buyurdu ki: "Sen Muhammed'i hicvettin, ben de onun adina cevap veriyorum.
Bu isimde Allah katinda mukafaat vardir.
Sen Muhammed'i nezih, muttaki,
Resulullah vefakar, ahlakli oldugu halde hicvettin. Sen O'na derik olmadigin halde O'nu hiciv mi ediyorsun?
Ikinizden hangisi kotu ise iyi olana feda olsun.
Muhakkak ki, babam, babasi ve irzim,
Muhammed'in irzini sizden korumak icin muhafizdir.
Kizcagizimi kaybedeyim, sayet siz atlarimizi
Keda'nin etrafini toz duman etmis goremezsiniz.
O atlar, uzerinize gemlerini cekerek gelirken,
Sirtlarinda ince mizraklar vardir.
Atlarimiz pek hizli kosarlarken,
Kadinlar basortuleriyle tozlarini alirlar.
Sayet bizden yuz cevirirseniz umre yapariz,
Fetih geldi mi; perde kalkar.
Aksi takdirde oyle bir gunun kavgasini bekleyin ki,
O gunde AIIah diledigini aziz kilacaktir.
Allah der ki: "Ben bir kul gonderdim,
O hakki soyler, kendisinde hicbir gizlilik yoktur."
Allah der ki: "Ben bir ordu hazirladim,
Bu ordum emeli cihad olan Ensardir."
Biz (Ensariler)e her gun Kureys'ten
Ya sovmek, ya kavga, ya da hiciv vardir
Oyle ise, sizden kim ResuIuIIah'i hicveder,
Veya over veya yardim ederse bizce birdir.
AIIah'in Resulu Cibril aramizdadir.
Ruhu'I-Kudus'un bir dengi yoktur."
Muslim, Fezailu's-Sahabe 157, (2490).

2290 - Ebu Hureyre anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir sairin soyledigi en dogru soz Lebid'in soyledigi su sozdur: "Haberiniz olsun, Allah'tan baska her sey batildir. Umeyye Ibnu Ebi's-Salt musluman olayazdi."
Buhari, Edeb 90, Menakibu'l-Ensar 20, Rikak 29; Muslim, Siir 3, (2256); Tirmizi, Edeb 70, (2853).

KaRdeLeN
11 January 2009, 20:09
2291 - Hz. Aise (radiyallahu anha)'nin anlattigina gore, kendisinden, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in siirden birseyler terennum edip etmedigi sorulmustur da su cevabi vermistir:
"Evet, Ibnu Ravaha'nin siirini terennum eder ve su misrai okurdu: "Kendisine azik vermedigin kimseler sana haber getirecek."
Tirmizi, Edeb 70, (2852).

2292 - Cundeb Ibnu AbdiIIah (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraber oldugumuz bir anda kendilerine bir tas isabet etti, kaydi ve parmagi kanadi. Bunun uzerine:
"(Parmagim ne sizlarsin?) Sen ancak kanayan bir parmak degil misin? (Bu kazaya da, bosa degil) Allah yolunda ugradin" buyurdu."
Buhara, Edeb 90, Cihad 9; Muslim, Cihad 112, (1796).

NAMAZIN FAZILETI

2293 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim:
"Sizden birinizin kapisinin onunden bir nehir aksa ve bu nehirde hergun bes kere yikansa, acaba uzerinde hic kir kalir mi, ne dersiniz?"
"Bu hal, dediler, onun kirlerinden hicbir sey birakmaz!" Aleyhissalatu vesselam:
"Iste bu, bes vakit namazin misalidir. Allah onlar sayesinde butun hatalari siler" buyurdu."
Buhari, Mevakit 6; Muslim, Mesacid 282, (666); Tirmizi, Emsal 5, (2872); Nesai, Salat 7, (1, 231); Muvatta, Sefer 91, (1,174).

2294 - Sa'd Ibnu Ebi Vakkas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Iki erkek kardes vardi. Bunlardan biri obur kardesinden kirk gun kadar once vefat etti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)in yaninda bunlardan birincinin faziletleri zikredildi. Bunun uzerine Efendimiz (aleyhissalatu vesselam):
"Digeri musluman degil miydi?" diye sordu.
"Evet, muslumandi ve fena da degildi!" dediler. Aleyhissalatu vesselam:
"Oldukten sonra, namazinin ona ne kazandirdigini biliyor musunuz? Namazin misali, sizden birinin kapisinin onunde akan ve her gun icine bes kere girip yikandigi suyu bol ve tatli bir nehir gibidir. Bu (nehrin) onun uzerinde kir biraktigini goremezsiniz. Oyleyse, siz ona namazinin neler ulastirdigini bilemezsiniz."
Muvatta, Kasru's-Salat 91, (1,174).

2295 - Ebu Umame (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraber mescidde idik. O esnada bir adam geldi ve:
"Ey Allah'in Resulu, ben bir hadd isledim, bana cezasini ver!" dedi, Resulullah adama cevap vermedi. Adam talebini tekrar etti. Aleyhissalatu vesselam yine sukut buyurdu. Derken (namaz vakti girdi ve) namaz kilindi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namazdan cikinca adam yine pesine dustu, ben de adami takip ettim. Ona ne cevap verecegini isitmek istiyordum. Efendimiz adama:
"Evinden cikinca abdest almis, abdestini de guzel yapmis miydin?" buyurdu. O:
"Evet ey Allah'in Resulu!" dedi. Efendimiz:
"Sonra da bizimle namaz kildin mi?" diye sordu. Adam:
"Evet ey Allah'in Resulu!" deyince, Efendimiz:
"Oyleyse Allah Teala hazretleri haddini -veya gunahini demisti- affetti" buyurdu."
Buhari, Hudud 27, Muslim, Tevbe 44, 45, (2764, 2765); Ebu Davud, Hudud 9, (4381).

2296 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yaninda idim. Bir adam huzuruna gelerek:
"Ey Allah'in Resulu, dedi, ben bir hadd (sucu) isledim, cezasini tatbik et!"
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) adama (birsey) sormadi. Derken namaz vakti girdi. Resulullah'la birlikte o da namaz kildi. Aleyhissalatu vesselam namazini tamamlayinca, adam yanina geldi ve:
"Ey Allah'in Resulu! dedi, ben hadd (cesidine giren bir suc) isledim. Bana Allah'in Kitabini tatbik et!"
Efendimiz: "Sen bizimle birlikte namazini eda etmedin mi?" diye sordu. Adam:
"Evet!" dedi. Efendimiz: "Oyleyse git. Zira Allah, senin gunahini affetti" veya -hadd'ini affetti" dedi."
Buhari, Hudud 17; Muslim, Tevbe 44, 45, (2764, 2765), Hudud 24, (1696).

2297 - Asim Ibnu Sufyan es-Sakafi (radiyallahu anh)'nin anlattigina gore, bunlar Selasil gazvesine gitmisler. Fakat fiilen gazveye istirak edememislerdi. Bunun uzerine kendilerini Allah yoluna verdiler. Sonra Hz. Muaviye (radiyallahu anh)'nin yanina donduler. Hz. Muaviye'nin yaninda Ebu Eyyub el-Ensari ve Ukbe Ibnu Amir vardi. Asim:
"Ey Ebu Eyyub! dedi. Bu sene gazveyi kacirdik. Bize, (bunun telafisi icin bir care) haber verildi. Buna gore, kim dort mescitte namaz kilarsa, gunahlari affedilirmis."
Ebu Eyyub: "Ey kardesimin oglu! dedi. Ben sana bundan daha kolayini haber vereyim. Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in su sozunu isittim: "kim emredildigi sekilde (mukemmel olarak) abdestini alir, emredildigi sekilde namazini kilarsa, onceden yapmis oldugu (kusurlu) ameli sebebiyle affolunur. " Ey Ukbe! (Resulullah'in tebsiri) boyleydi degil mi?"
Ukbe: "Evet!" dedi."
Nesai, Taharet 108, (1, 90-91).

2298 - Ukbe Ibnu Amir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim: "Rabbin, koyun guden bir cobanin, bir dagin zirvesine cikip namaz icin ezan okuyup sonra da namaz kilmasindan hoslanir ve AIIah Teala hazretleri soyle der:
"Benim su kuluma bakin! Ezan okuyor, namaz kiliyor, yani benden korkuyor. Kasem olsun, kulumu affettim ve onu cennetime dahil ettim."
Ebu Davud, Salat 272, (1203); Nesai, Ezan 26, (2, 20).
2299 - Imam Malik (radiyallahu anh)'e ulastigina gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustur: "Istikamet uzere olun. (Bunun sevabini) siz sayamazsiniz. Sunu bilin ki, en hayirli ameliniz namazdir. (Zahiri ue batini temizligi koruyarak) abdestli olmaya ancak mu'min riayet eder."
Muvatta, Taharet 36, (1, 34); Ibnu Mace, Taharet 4, (277).

2300 - Hz. Huzeyfe (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i herhangi bir sey uzecek olursa namaz kilardi."
Ebu Davud, Salat 312, (1319); Nesai, Mevakit 46, (1, 289).

KaRdeLeN
11 January 2009, 20:10
2301 - Abdullah Ibnu Selman, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabindan birisinden naklediyor: "Hayberin fethedildigii gun bir adam Hz. Peygamber'e gelerek:
"Ey Allah'in Resulu, bugun ben oyle bir kar ettim ki boyle bir kari su vadi ahalisinden hicbiri yapmamistir" dedi. Efendimiz:
"Bak hele! Neler de kazandin?" diye sordu. Adam:
"Ben alip satmaya ara vermeden devam ettim. Oyle ki ucyuz okiyye kar ettim dedi. Aleyhissalatu vesselam efendimiz:
"Sana karlarin en hayirlisini haber vereyim mi?" diye sordu. Adam:
"O nedir, ey Allah'in Resulu?" dedi. Efendimiz acikladi:
"(Farz) namazdan sonra, kilacagin iki rekattir."
Ebu Davud, Cihad 180, (2785).

2302 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bana kadin ve guzel koku sevdirildi, gozumun nuru namazda kilindi."
Nesai, Isretu'n-Nisa 1, (7, 61).

2303 - Rebi'a Ibnu Ka'b el-Eslemi anlatiyor: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraber gecelemistim, kendisine abdest suyunu ve baskaca ihtiyaclarini getirdim. Bana:
"Dile benden (ne dilersen)!" buyurdu. Ben:
"Senden cennette seninle beraberlik diliyorum!" dedim. Bana:
"Veya bundan baska birsey?" dedi. Ben:
"Hayir, sadece bunu istiyorum!" dedim.
"Oyleyse kendin icin cok secde ederek bana yardimci ol!" buyurdu."
Muslim, Salat 226, (489); Ebu Davud, Salat 312, (1320).

2304 - Ma'dan Ibnu Ebi Talha el-Ya'meri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in azadlisi Sevban (radiyallahu anh)'a rastladim. Kendisine:
"Bana bir amel soyle de onu yapayim. Allah da onun sayesinde beni cennetine koysun" dedim. -Veya soyle demisti: "Dedim ki: "..Allah nezdinde en hayirli ameli bana bildir."- Sevban sukut etti. Sonra ben tekrar ayni seyi sordum. O yine sukut etti. Ben ucuncu sefer sordum. Sonunda dedi ki:
"Ayni seyleri ben de Resulullah (aleyhissalatu vesselam)a sormustum. Bana su cevabi vermisti:
Cokca secde yapman gerekir. Zira sen secde ettikce, her secden sebebiyle Allah dereceni artirir, onun sebebiyle gunahini doker." Ma'dan der ki: "Sonra Ebu'd-Derda'ya geldim. Ayni seyi ona da sordum. O da Sevban'in bana soylediginin aynisini soyledi."
Muslim, Salat 225, 226, (488, 489). Nesai, Tatbik 81; Tirmizi, Salat 169, (388); Ibnu Mace, Ikamet 201, (1422-1424).

NAMAZIN EDA VE KAZASININ VUCUBU HAKKINDA

2305 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a: "Allah, kullarina kac vakit namazi farz kildi?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam:
"Allah, kullarIna bes vakit namazi farz kildi" diye cevap verdi. Adam tekrar sordu:
"Bunlardan once veya sonra baska bir sey var mi?"
"Allah kullarina bes vakti -farz kildi. " Bu cevap uzerine adam, bunlar uzerine hicbir ilavede bulunmayacagina, onlardan herhangi bir eksiltme de yapmayacagina dair yemin etti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Bu adam sozunde durursa mutlaka cennete girecektir!" buyurdu."
Muslim, Iman,10, (12); Tirmizi, Zekat 2, (619); Nesai, Salat 4, (1, 228, 229) Bu metin Nesai'dekidir.
Bu rivayeti, Muslim ve Tirmizi, Kitabu'I-Iman'da mezkur, uzun bir hadis zimninda tahric ederler.

2306 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a Mi'rac'a ciktigi gece elli vakit namaz farz kilindi. Sonra bu azaltilarak bese indirildi. Sonra da soyle hitap edildi:
"Ey Muhammed! Artik, nezdimde (hukum kesinlesmistir), bu soz degistirilmez. Bu bes vakit, (Rabbinin bir luftu olarak on misliyle kabul edilerek) senin icin elli vakit sayilacaktir."
Buhari, Bed'ul-Halk 6, Enbiya 22, 43, Menakibu'l-Ensar 42; Muslim, Iman 259, (162); Tirmizi, Salat 159, (213); Nesai, Salat 1, (1, 217-223).

2307 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Allah, namazi peygamberinizin diliyle hazerde dort, seferde iki, korku halinde de dort rek'at olarak farz kilmistir."
Muslim, Salat 5, (687); Ebu Davud, Salat 287, (1247); Nesai, Taksir 1, (3,118,119).

2308 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Allah namazi (ilk defa farz ettigi zaman iki rek'at olarak farz etmisti. Sonra onu hazer icin (dorde) tamamladi. Yolcu namazi ilk farz edildigi sekilde sabit tutuldu."
Buhari, Salat 1, Taksiru's-Salat 5, Menakibu'l-Ensar 47; Muslim, Salatu'-Musafari.n 2, (685); Muvatta, Kasru's-Salat 8, (1,146; Ebu Davud, Salat 270, (1198); Nesai, Salat 3, (1, 225).

2309 - Hz. Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Kurban bayraminda kilinan namaz iki rek'attir, Fitir (Ramazan) bayraminda kilinan namaz iki rek'attir, sefer namazi iki rek'attir, cum'a namazi da iki rek'attir. Bunlar Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in lisani uzere, tamamdir, kisaltma yoktur."
Nesai, Cum'a 37, (3,111), Taksir 1, (3,118), Ideyn 11, (3,183).

2310 - Abdullah Ibnu Fudale, babasi (Fudale'den) naklen anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in bana ogrettikleri arasinda: "Bes vakit namaza devam edin!" emri de vardi. Ben: "Bu bes vakit, benim mesguliyetlerimin bulundugu anlardir. Bana (bunlarin yerine gececek) cami (kapsamli) bir sey emret, oyle ki onu yaptim mi, benden bes vakit namaz borcunun yerine gecsin!" dedim. Bunun uzerine: "Oyleyse Asreyn'e devam et!" buyurdu. Bu kelime bizim dilimizde yoktu. Bu sebeple: "Asreyn nedir?" diye sordum. "Gunes dogmazdan onceki namazla gunes batmazdan onceki namaz" buyurdu."
Ebu Davud, Salat 9, (428).

KaRdeLeN
11 January 2009, 20:11
2311 - Sebretu' bnu Ma'bed (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Yedi yasina geldi mi cocuga namazi emredin, on yasina geldi mi kilmadigi takdirde dovun."
Ebu Davud, Salat 26, (494); Tirmizi, Salat 299, (407).
Tirmizi'nin rivayetinde "Cocuga namazi yedi yasinda ogretin, kilmadigi takdirde on yasinda dovun" seklindedir.

2312 - Amr Ibnu'l-As (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Cocuklariniza, onlar yedi yasinda iken namazi emredin. On yasinda olunca namaz(daki ihmalleri) sebebiyle onlari dovun, yataklarini da ayirin."
Ebu Davud, Salat 25, (495, 496).

2313 - Onun bir diger rivayetinde soyle denir: "Resulullah'a bundan (namazin cocuga ne zaman emredileceginden) sorulmustu:
"Cocuk sagini solundan ayirmasini bildi mi ona namazi emredin" buyurdu."
Ebu Davud, Salat 26, (497).

2314 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) beni Uhud savasi sirasinda teftis etti. O zaman ondort yasinda idim, savasa katilmama izin vermedi. Hendek savasi sirasinda da beni gordu, o zaman ben onbes yasinda idim, bu sefer bana (cihad) izni verdi."
Nafi' der ki: "Ben Omer Ibnu Abdilaziz'e ugradim, o zaman halife idi. Kendisine bu vak'ayi anlattim. Bana:
"Bu (onbes yas) cocukla buyugu ayiran hududdur" buyurdu. Valilerine yazarak, onbes yasina basanlari mukellef addetmelerini, daha kucukleri aile efradindan saymalarini emretti."
Buhari, Sehadat 18, Megazi 29, Muslim, Imaret 91, (1868); Tirmizi, Cihad 31, (1711); Ebu Davud, Hudud 17, (4406, 4407); Nesai, Talak 20, (6,155).

2315 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim bir namaz unutacak olursa hatirlayinca derhal kilsin. Unutulan namazin bundan baska kefareti yoktur."
Buhari, Mevakitu's-Salat 37; Muslim, Mesacid 314, (684); Tirmizi, Salat 131, (178); Ebu Davud, Salat 11, (442); Nesai, Mevakit 52, 53, (2, 293, 294).

2316 - Buhari ve Muslim'in bir diger rivayetinde soyle denmistir: "Sizden biriniz namaz sirasinda yatmis idiyse veya namaza karsi gaflet etmis (ve unutmus) ise, hatirlar hatirlamaz onu kilsin. Zira Allah Teala Hazretleri soyle buyurmustur: "Beni anmak icin namaz kil!" (Ta-ha 14).
Buhari, Mevakitu's-Salat 37; Muslim, Mesacid 314, (684); Tirmizi, Salat 131, (178); Ebu Davud, Salat 11, (442); Nesai, Mevakit 52, 53, (2, 293, 294).

2317 - Ebu Katade (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah'la beraber bir gece boyu yuruduk. Cemaatten bazilari:
"Ey Allah'in Resulu! Bize mola verseniz!" diye talepte bulundular. Efendimiz:
"Namaz vaktine uyuya kalmanizdan korkuyorum" buyurdu. Bunun uzerine Hz. Bilal: "Ben sizi uyandiririm!" dedi. Boylece Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mola verdi ve herkes yatti. Nobette kalan Bilal de sirtini devesine dayamisti ki gozleri kapaniverdi, o da uyuyakaldi.
Gunesin dogmasiyla Resulullah (aleyhissalatu vesselam) uyandi ve:
"Ey BiIaI! Sozun ne oldu?" diye seslendi ve Hz. Bilal: "Uzerime boyle bir uyku hic cokmedi" diyerek cevap verdi. Aleyhissalatu vesselam:
"Allah Teala Hazretleri, ruhlarinizi diledigi zaman kabzeder, diledigi zaman geri gonderir. Ey BiIaI! Halka namaz icin ezan oku" buyurdu. Sonra abdest aldi ve gunes yukselip beyazlasinca kalkti, kafileye cemaatle namaz kildirdi."
Buhari, Mevakit 35, Tevhid 31; Muslim, Mesacid 309-311; Muvatta, Vaktu's-Salat 25; Ebu Davud, Salat 11, (435-441); Tirmizi, Salat 130, (177), Tefsir, Ta-ha (3162); Nesai, Mevakit 53, 54, 55, (1, 294-298), Imamet 47, (2,106).

2318 - Bu hadis Ebu Davud'un bir rivayetinde soyle gelmistir: "Gunesin harareti onlari uyandirinca kalktilar, bir muddet yuruduler, sonra tekrar konaklayip abdest aldilar. Hz. Bilal (radiyallahu anh) ezan okudu. Sabahin iki rekatlik (sunnet) namazini kildilar, sonra da sabah namazini (kazaen) kildilar. Namazdan sonra hayvanlara binip yola koyuldular. Giderken birbirlerine: "Namazimizda ihmalkarlik ettik" diye yakiniyorlardi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Uyurken (vaki olan namaz kacmasi) ihmal sayilmaz, ihmal uyanikliktadir. Sizden biri, herhangi bir namazda gaflete duser kacirirsa, hatirlayinca onu hemen kilsin. Ertesi sabahin namazi da mutad vaktinde kilinir" buyurdu."
Buhari, Mevakit 35, Tevhid 31; Muslim, Mesacid 309-311; Muvatta, Vaktu's-Salat 25; Ebu Davud, Salat 11, (435-441); Tirmizi, Salat 130, (177), Tefsir, Ta-ha (3162); Nesai, Mevakit 53, 54, 55, (1, 294- 298), Imamet 47, (2,106).

2319 - Ebu Davud'un bir diger rivayetinde soyle gelmistir: "Namaz(in kacmis olmasin)dan korkarak kalktik, Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Agir olun, agir olun, bunda bir taksiriniz yok!" buyurdu. Gunes yukselince de:
"Sizden kim sabahin iki rekat sunnetini (mutad olarak) kiliyor idiyse yine kilsin" dedi. Bu emir uzerine kilan da, kilmayan da kalkip sunnetini kildi. Sonra Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namaz icin kamet emretti. Kamet getirildi. Efendimiz kalkti ve bize namaz kildirdi. Namaz bitince:
"Haberiniz olsun, AIIah'a hamdediyoruz ki, bizi namazimizdan, dunyevi islerimizden herhangi biri alikoymus degildir. Ancak ruhlarimiz AIlahu Teala'nin kabza-i tasarrufundadir, diledigi zaman onu salar. Sizden kim sabah namazina, sabahleyin mutad vaktinde kavusursa, sabah namaziyla birlikte bir mislini de kaza etsin!" dedi."
Buhari, Mevakit 35, Tevhid 31; Muslim, Mesacid 309-311; Muvatta, Vaktu's-Salat 25; Ebu Davud, Salat 11, (435-441); Tirmizi, Salat 130, (177), Tefsir, Ta-ha (3162); Nesai, Mevakit 53, 54, 55, (1, 294-298), Imamet 47, (2,106).

2320 - Ebu Davud, Tirmizi ve Nesai'nin bir diger rivayetinde soyle gelmistir: "Sunu bilin ki, uykuda ihmal sozkonusu degildir. Ihmal lyani taksir), diger bir namazin vakti girinceye kadar namazini kilmayan icin mevzubahistir."
Buhari, Mevakit 35, Tevhid 31; Muslim, Mesacid 309-311; Muvatta, Vaktu's-Salat 25; Ebu Davud, Salat 11, (435-441); Tirmizi, Salat 130, (177), Tefsir, Ta-ha (3162); Nesai, Mevakit 53, 54, 55, (1, 294-298), Imamet 47, (2,106).

KaRdeLeN
11 January 2009, 20:14
2321 - Muslim'in Ebu Hureyre'den kaydettigi bir diger rivayette soyle gelmistir: "...Gunes doguncaya kadar uyanmadi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Herkes bineginin basindan tutsun (ve burayi terketsin). Zira burasi bize seytanin musallat oldugu bir yerdir!" dedi. Biz de emri yerine getirdik."

Buhari, Mevakit 35, Tevhid 31; Muslim, Mesacid 309-311; Muvatta, Vaktu's-Salat 25; Ebu Davud, Salat 11, (435-441); Tirmizi, Salat 130, (177), Tefsir, Ta-ha (3162); Nesai, Mevakit 53, 54, 55, (1, 294- 298), Imamet 47, (2,106).

2322 - Ebu Davud'un Ebu Hureyre'den kaydettigi bir rivayette soyle denmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Size gaflet gelen bu yeri degistirin!" buyurdu.
Buhari, Mevakit 35, Tevhid 31; Muslim, Mesacid 309-311; Muvatta, Vaktu's-Salat 25; Ebu Davud, Salat 11, (435 - 441); Tirmizi, Salat 130, (177), Tefsir, Ta-ha (3162); Nesai, Mevakit 53, 54, 55, (1, 294-298), Imamet 47, (2,106).

2323 - Ibnu Abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gecenin evvelinde yurudu, sonuna dogru uyku molasi verdi. Ancak gunes doguncaya -veya bir kismi ufuktan cikincaya- kadar uyanamadi. (Uyaninca) namazi hemen kilmadi. Gunes yukselince namazi kildi. Iste bu orta namazdir (Salatu'l-Vusta)."
Nesai, Mevakit 55, (1, 299).

2324 - Imam Malik, Zeyd Ibnu Eslem'den naklen anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Muhakkak ki, Allah, ruhlarimizi kabzetmektedir. Dilerse onu, bize bundan baska bir vakitte iade eder."
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) boyle soyledikten sonra Hz. Ebu Bekri's-Siddik (radiyallahu anh)'a yonelerek:
"Seytan (bu gece) namaz kilmakta iken Bilal'e geldi ve onu yatirdi. Uyumasi icin bir cocuk nasil sallanarak avutulursa oylece onu da sallayarak uyuttu" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sonra Bilal'i cagirdi. Gelince Bilal, Resulullah'a onun Hz. Ebu Bekr'e anlattiginin tipkisini haber verdi. Hz. Ebu Bekr bu isittikleri karsisinda: "Sehadet ederim ki, sen Allah'in Resulusun!" demekten kendini alamadi."
Muvatta, vukutu's-Salat 26, ( 1.14-15).

2325 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Omer, Hendek savasi sirasinda bir keresinde gunes battiktan sonra geldi ve Kureys kafirlerine kufretmeye basladi ve bu meyanda: "Ey Allah'in Resulu dedi, gunes batmak uzereyken ikindi namazini (guc bela) kilabildim." Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Vallahi ikindiyi ben kilamadim!" dedi. Beraberce kalkip Butha'ya gittik. Orada Efendimiz abdest aldi, biz de abdest aldik. Gunes battiktan sonra ikindiyi kildi, sonra da aksami kildi."
Buhari, Mevakit 36, 38, Ezan 26, Salatu'l-Havf 4, Megazi 29; Muslim, Mesacid 209, (631); Tirmizi, Salat 132, (180); Nesai, Sehv 105, (3, 84, 85).

2326 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Musrikler Hendek gunu Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i fazlaca mesgul ederek dort vakit namazi kazaya biraktirdilar, geceden Allah'in diledigi bir muddet gecinceye kadar onlari kilamadi. Sonra Bilal (radiyallahu anh)'e emretti, o da ezan okudu. Sonra kamet getirdi. Resulullah ogleyi (kazaen) kildi. (Bilal tekrar) ikamet getirdi, Resulullah ikindiyi kildi. Sonra (Bilal tekrar) ikamet getirdi. Resulullah aksami kildi. Sonra (Bilal yatsi icin) kamet getirdi ve Resulullah yatsiyi kildi."
Tirmizi, Salat 132, (179); Nesai, Mevakit 55, (1, 297, 298).

2327 - Nafi' anlatiyor: "Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'e bayginlik gelmis ve akli gitmisti. (Bu esnada kilamadigi) namazi kaza etmedi."
Muvatta, Vukut 24, (1,13).
Imam Malik der ki: "Dogruyu Allah bilir ya, bana gore bu sundan ileri gelir: "Vakit cikmistir. Ama vakit icinde ayilan, o vaktin namazini kilar.."

2328 - Yine Nafi' anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) dedi ki: "Kim bir namazi unutur ve bunu imamin arkasinda namaz kilarken hatirlarsa, imam selami verince unutmus oldugu namazi hemen kilsin, sonra da obur namazi (kildigini yeniden) kilsin."
Muvatta, Kasru's-Salat 77, (1,168).

2329 - Hz. Cabir (radiyallahu anh)'in anlattigina gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isitmistir "Kisiyle sirk arasinda namazin terki vardir."
Muslim, Iman 134, (82); Ebu Davud, Sunnet 15, (4678); Tirmizi, Iman 9, (2622). Metin Muslim'in metnidir.
Tirmizinin metni soyledir: "Kufurle iman arasinda namazin terki vardir."

2330 - Tirmizi ve Ebu Davud'un bir diger rivayetinde: "Kulla kufur arasinda namazin terki vardir."
Tirmizi, Iman 9, (2622); Ebu Davud, Sunnet 15, (4678); Ibnu Mace, Salat 77, (1078).

KaRdeLeN
4 February 2009, 16:45
2331 - Hz. Bureyde (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Benimle onlar (munafiklar) arasindaki ahid (antlasma) namazdir. Kim onu terkederse kufre duser."
Tirmizi, Iman 9, (2623); Nesai, Salat 8, (1, 231, 232); Ibnu Mace, Salat 77, (1079).

2332 - Abdullah Ibnu Sakik merhum anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in Ashab'i ameller icerisinde sadece namazin terkinde kufur gorurledi."
Tirmizi, Iman 9, (2624).

2333 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ikindi namazini kaciran bir insanin (ugradigi zarar yonunden durumu), malini ve ehlini kaybeden kimsenin durumu gibidir."
Buhari, Mevakit 14; Muslim, Mesacid 200, (626); Muvatta, Vukutu's-Salat 21, (1,11,12); Ebu Davud, Salat 5, (414, 415); Tirmizi, Salat 128, (175); Nesai, Salat 17, (1, 238).

2334 - Ebu'l-Melih (rahimehumullah) anlatiyor: "Biz bulutlu bir gunde Bureyde (radiyallahu anh) ile bir gazvede beraberdik. Dedi ki: "Ikindi namazini erken kilin, zira Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Kim ikindi namazini terkederse ameli bosa gider" buyurdu."
Buhari, Mevakit 15, 34; Nesai, Salat 15, (1, 236).

NAMAZ VAKITLERI

2335 - Hz. Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir zat gelerek namaz vakitlerini sordu. Efendimiz ona hicbir cevap vermedi."
(Sabah vaktinde) safak sokunce, henuz kimse kimseyi taniyamayacak kadar ortalik karanlik iken Bilal'e emretti, sabah ezanini okudu.
Sonra, gunes tam tepe noktasindan batiya donme (zeval) aninda yine Bilal'e emretti, ogle ezanini okudu. Bu vakit icin, -oburlerinden daha iyi bilen- birisi: "Bu, gun ortasi (nisfu'n-Nehar)" demisti. Sonra, gunes henuz yuksekte oldugu zaman emretti, Bilal aksam narnazi icin ezan okudu. Sonra ufuktaki aydinlik (safak) kaybolunca yatsi icin emretti, Bila! yatsi ezanini okudu. Sonra ertesi gun, sabah namazini tehir etti. O kadar geciktirdi ki, kisinin, "sabah vakti cikti veya cikmak uzere" demesi aninda namazi tamamladi. Sonra ogleyi tehir etti, oyle ki, ogle namazini dun ikindiyi kildigimiz ana yakin bir vakitte kildi. Sonra ikindiyi tehir etti. Bir kimsenin, "Gunes (ikindi) kizilligina burundu" diyebilecegi bir vakitte namazdan cikti. Sonra aksami, nerdeyse ufuktan aydinligin (safak) kayboldugu ana kadar tehir etti."

2336 - Bir rivayette de soyle gelmistir: Aksami, ikinci gunde, ufuktaki aydinligin kaybolmasindan once kildi. Sonra yatsiyi, gecenin ilk ucte birine kadar tehir etti. Sonra sabah oldu ve soru sahibini cagirdi: "Iste namazin vakti bu iki hudud arasindadir" buyurdu.
Muslim, Mesacid 178, (614); Ebu Davud, Salat 2, (395); Nesai, Muvakit 15, (1, 260, 261). Metin Muslim'e aittir.

2337 - Ebu Davud'un bir rivayetinde soyle denmistir: "Sabah namazini kisi arkadasinin yuzunu taniyamayacak -veya kisi yanindakini tanimayacak- kadar (ortaligin karanlik oldugu) bir anda kildi. Sonra ikindiyi oylesine tehir etti ki, namazdan ciktigi zaman gunes sararmisti..."
Rivayetin sonunda Ebu Davud der ki: Bu hadisi rivayet edenlerden bazisi soyle dedi: "sonra yatsiyi gece yarisina kadar tehir ederek kildi."
Ebu Davud, Salat 2, (396).

2338 - Hz. Bureyde (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a namazlarin vaktinden sormustu. Ona:
"Su (onumuzdeki) iki gunde namazlari bizimle kil!"buyurdu. (O gun) gunes tam tepe noktasindan (batiyor) kayinca ezan icin Bilal'e emretti. O da ogle ezanini okudu. Sonra ogle icin kamet okumasini emretti. Sonra gunes yuksekte, beyaz parlak iken emretti ve ikindi icin kamet okudu. Sonra gunes batinca emretti, aksam icin kamet okudu. Sonra ufuktaki aydinlik kaybolunca emretti, yatsi icin kamet okudu. Sonra safak sokunce
emretti sabah icin kamet okudu. Ikinci gun olunca, Bilal'e ortaligin serinlemesini beklemeyi emretti. O da ogleyi, ortalik iyice serinleyinceye kadar geciktirdi. Ikindiyi, gunes yuksekten, dunku vakitten biraz sonra kildi. Aksami ufuktaki beyazlik kaybolmazdan az once kildi. Yatsiyi gecenin ucte biri gectikten sonra kildi. Sabahi ortalik iyice agarinca kildi. Sonra:
"Namaz vakitlerinden soran kimse nerede?" diye sordu. Soru sahibi:
"Benim ey Allah'in Resulu!" dedi.
"Namazlarinizin vakti dedi, gordugunuz (iki vakit) arasindadir."
Muslim, Mesacid 176, 177, (613); Tirmizi, Salat 115, (152); Nesai, Mevakit 12, (1, 258).

2339 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Cibril (aleyhisselam) bana, Beytullah'in yaninda, iki kere imamlik yapti. Bunlardan birincide ogleyi, golge ayakkabi bagi kadarken kildi. Sonra, ikindiyi her sey golgesi kadarken kildi. Sonra aksami gunes battigi ve oruclunun orucunu actigi zaman kildi. Sonra yatsiyi, ufuktaki aydinlik (safak) kaybolunca kildi. Sonra sabahi safak sokunce ve orucluya yemek haram olunca kildi. Ikinci sefer ogleyi, dunku ikindinin vaktinde herseyin golgesi kendisi kadar olunca kildi. Sonra ikindiyi, herseyin golgesi kendisinin iki misli olunca kildi. Sonra aksami, onceki vaktinde kildi. Sonra yatsiyi, gecenin ucte biri gidince kildi. Sonra sabahi, yeryuzu agarinca kildi.
Sonra Cibril (aleyhisselam) bana yonelip:
"Ey Muhammedl Bunlar senden onceki peygamberlerin (aleyhimussalatu vesselam) vaktidir. Namaz vakti de bu iki vakit arasinda kalan zamandir!" dedi. "
Tirmizi, Salat 1, (149); Ebu Davud, Salat 2, (393).

2340 - Nesai'nin Hz. Cabir (radiyallahu anh)'den yaptigi bir rivayette soyle denmistir: "Sonra O'na (Cibril), Fecr uzayip sabah olunca daha yildizlar parlak ve civil civil iken geldi. Dunku yaptigini aynen yapti, sabah namazini kildi. Sonra da: "Namaz vakti, iste gordugunuz bu iki namaz arasidir" dedi."
Nesai, Mevakit 10, (1, 256).

KaRdeLeN
4 February 2009, 16:46
2341 - Bir diger rivayette soyle denmistir: "...Ogleyi, gunes (tepeden batiya) meyledince kildi. (Bu sirada) golge ayakkabi bagi kadardi. Sonra ikindiyi, golge ayakkabi baginin misli ve adam boyu olunca kildi. Sonra aksami, gunes batinca kildi. Sonra yatsiyi, ufuktaki aydinlik kaybolunca kildi. Sonra, sabahi, safak sokunce kildi. Sonra ertesi gunun oglesini, golge, adam boyu olunca kildi. Sonra ikindiyi, kisinin golgesi iki misli olunca kildi. Sonra aksami, gunes batinca kildi. Sonra yatsiyi, gecenin ucte birine veya yarisina dogru kildi. Sonra sabahi kildi ve ortalik agardi."
Nesai, Mevakit I5, 7,10,17, (1, 251, 255, 261, 263).

2342 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bilesiniz, namazin bir ilk vakti bir de son vakti vardir. Ogle vaktinin evveli gunesin tepe noktasindan batiya meyil (zeval anidir. Son vakti de ikindinin girdigi andir. Ikindi vaktinin evveli, vaktinin girdigi andir. Vaktin sonu da gunesin sarardigi andir. Aksam vaktinin evveli, gunesin battigi andir. Vaktin sonu da ufuktaki aydinligin (safak) kayboldugu andir. Yatsi vaktinin evveli, ufugun kayboldugu andir. Vaktin sonu da gecenin yarisidir. Sabah vaktinin evveli fecrin (aydinligi) dogmasidir. Vaktin sonu da gunesin dogmasidir."
Tirmizi, Salat 114, (151); Muslim, Mevakit 6, (1, 249, 250).

2343 - Muvatta'da Abdullah Ibnu Rafi' Mevla Ummu Seleme'den kaydedilen bir rivayette soyle denmistir: "Abdullah Ibnu Rafi', Ebu Hureyre'ye namazlarin vaktini sormustu. Ebu Hureyre kendisine su aciklamayi yapti: "Ben sana haber vereyim: Golgen kendi mislin kadarken ogleyi kil. Ikindiyi golgen iki mislin olunca kil. Aksami gunes batinca kil. Yatsiyi seninle arana gecenin ucte biri girince kil. Sabahi da alaca karanilikta kil."
Muvatta, Vukutu's-Salat 9, (1, . 6

2344 - Imam Malik'in anlattigina gore, Hz. Omer valilerine soyle yazdi: "Nazarimda islerinizin en ehemmiyetlisi namazdir. Kim onu (farz, vacib, sunnet ve vaktine riayetle) korur ve (tam zamaninda kilmaya) devam ederse dinini korumus olur. Kim de onu(n zamanini tehir suretiyle) zayi ederse, onun disindakileri daha cok zayi eder."
Hz. Omer yazisina soyle devam etti: "Ogleyi golge bir ziraliktan birinizin golgesi misli oluncaya kadar kiliniz. Ikindiyi, gunes yuksekte, beyaz, parlak iken, hayvan binicisinin, gunes batmazdan once iki veya uc fersahlik yol alacagi muddet icerisinde; aksami gunes batinca; yatsiyi ufuktaki aydinlik battimi gecenin ucte birine kadar kiliniz. -Kim (yatsiyi kilmadan) uyursa gozune uyku dusmesin, kim (yatsiyi kilmadan) uyursa gozune uyku dusmesin, kim (yatsiyi kilmadan) uyursa gozune uyku dusmesin- Sabahi da yildizlar parlak ve civildarken kiliniz."
Muvatta, Mevakit 6, (1, 6-7).

2345 - Muvatta'nin diger bir rivayetinde soyle gelmistir: "Hz. Omer (radiyallahu anh), Ebu Musa el-Es'ari hazretlerine yazdigi bir mektupta ayni seyi hatirlatti ve (ilaveten) sunu yazdi: "Onda -yani sabah namazinda- mufassal surelerden iki uzun sure oku."
Muvatta, Mevakit 7, (1, 7).

2346 - Yine benzer bir diger rivayette su ifade mevcuttur: Hz. Omer, Ebu Musa (radiyallahu anhuma)'ya soyle yazdi: ". . .Yatsiyi seninle (aksam namaziyla) arana gecenin ucte biri girince kil. Geciktirirsen gecenin yarisina kadar olsun. Sakin gafillerden olma."
Muvatta, 8, (1, 7).

2347 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Oglenin (baslama) vakti, gunesin (tepe noktasindan batiya) meylettigi zamandir. Kisinin golgesi kendi uzunlugunda oldugu muddetce ogle vakti devam eder, yani ikindi vakti girmedikce. Ikindi vakti ise gunes sararmadikca devam eder. Aksam vakti ufuktaki aydinlik (safak) kaybolmadigi muddetce devam eder. Yatsi namazinin vakti orta uzunluktaki gecenin yarisina kadardir. Sabah namazinin vakti ise fecrin dogmasindan (yani safagin sokmesinden) baslar, gunes doguncaya kadar devam eder. Gunes dogdu mu namazdan vazgec. Cunku o, seytanin iki boynuzu arasindan dogar."
Muslim, Mesacid,173, (612); Ebu Davud, Salat 2, (396); Nesai, Mevakit 15, (1, 260).

2348 - Ebu'l-Minhal Seyyar Ibnu Selame (rahimehullah) anlatiyor: "Ben ve babam birlikte Ebu Berze el-Eslemi (radiyallahu anh)'nin yanina girdik. Babam ona: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) farz namazlari nasil kilardi?" diye sordu. Su cevabi verdi:
"Efendimiz sizin "el-Evvel" dediginiz ogle namazini gunes (tepe noktasindan) batiya kayinca kilardi. Birimiz ikindiyi kilinca, Medine'nin en uzak yerindeki evine donerdi de gunes hala canliligini korurdu.
Aksam namazi hakkinda ne soyledigini unuttum. Sizin atame dediginiz yatsiyi geciktirmeyi iyi bulurdu (mustehap addederdi). Yatsidan once uyumayi, sonra da konusmayi mekruh addederdi.
Kisi (yaninda beraber oturdugu) arkadasini taniyinca sabah namazindan ayrilirdi. Namazda altmis-yuz ayet miktarinca Kur'an okurdu."
Buhari, Mevakit 11, 13, 39, Ezan 104; Muslim, Mesacid 237, (647); Ebu Davud, Salat 3, (398); Nesai, Mevakit 2, (1, 246), 20, (1, 265).

2349 - Muhammed ibnu Amr Ibni'l-Hasen Ibni Ali Ibnu Ebi Talib (radiyallahu anh) anlatiyor: "Haccac, Medine'ye geldiginde namazi mutad vaktinden tehir ediyordu. Bunun uzerine Cabir Ibnu Abdillah (radiyallahu anh)'a (namazlarin vakti hakkinda) sorduk. Bize su aciklamayi yapti:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ogleyi hararetin siddetli oldugu zamanda (hacire vaktinde) kilardi. Ikindiyi de gunes parlakken kilardi. Aksami, gunes batinca; yatsiyi bazan geciktirir, bazen de one alirdi.
Halkin toplandigini gorunce tacil eder, onlari agir gorunce de tehir ederdi. Sabahi da alaca karanlikta kilardi.
Buhari, Mevakit 18, 21; Musiim, Mesacid 234, (646); Ebu Davud, Salat 3, (397); Nesai, Mevakit 18, (1, 264).

2350 - Nesai'nin Enes (radiyallahu anh)'ten yaptigi rivayette soyle denmistir: "Sabahi, goz(un gorme ufku) genisleyinceye kadar kilardi."
Nesai 29, (1, 278).

KaRdeLeN
4 February 2009, 16:46
2351 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ogle namazi kildigi zaman (golgenin) miktari, yazda uc ayaktan bes ayaga kadar idi. Kista da bes ayaktan yedi ayaga kadardi."
Ebu Davud, Salat 4, (400); Nesai, Mevakit 6, (1, 251).

2352 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Mu'min kadinlar Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la birlikte sabah namazlarini, burgulerine sarilmis olarak kilarlardi. Sonra, namazlarini kilinca evlerine donerlerdi de bu esnada karanliktan dolayi kimse de onlari taniyamazdi."
Buhari, Mevakit 13, 27, Ezan 162,165; Muslim, Mesacid 231, (645); Muvatta, Vukut 4, (1, 5); Ebu Davud, Salat 8, (423); Tirmizi, Salat 116, (153); Nesai, Mevakit 25, (1, 271).

2353 - Yine Hz. Aise anlatiyor: "Ben ogle namazini, ne Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kadar, ne de Ebu Bekr ve Omer kadar tacil edip geciktirmeyen bir baska insan tanimiyorum."
Tirmizi, Salat, 118.

2354 - Yine Tirmizi'de Ummu Seleme (radiyallahu anha)'den kaydedilen bir hadiste denmistir ki: "Ogleyi tacilde Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sizden daha titizdi. Siz de ikindiyi tacilde ondan daha titizsiniz."

2355 - Habbab (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a (secde edilen) yerin sicakligindan sikayet ettik, ancak sikayetimizi dinlemedi.
Zuheyr, Ebu Ishak'a: "Sikayetiniz ogle vaktinden miydi?" diye sordu. Oburu:
"Evet!" dedi. Ben:
"Vakit girer girmez, (yani ortalik cok sicakken) kilinmasindan mi?" diye sordum. O yine:
"Evet!" dedi."
Muslim, Mesacid 189, (619); Nesai, Mevakit 2, (1, 247).

2356 - Hz. Enes (radiyallahu anh): "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (yolculuk sirasinda) bir yere inecek olsa, ogleyi kilmadan orayi terketmezdi" demisti. Bir adam sordu:
"Yani gun ortasinda olsa da mi?"
"Evet, dedi, Enes, gun ortasinda olsa da!"
Ebu Davud, Salat 273, (1205); Nesai, Mevakit 3, (1, 248).

2357 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gunes odama vurdugu sirada ikindiyi kilardi."
Ebu Davud'un rivayetinde su ziyade var: "... (gunes) odamdan yukselmezden once..."
Buhari, Mevakit 13, Humus 4; Muslim, Mesacid 169, (611); Ebu Davud, Salat 5, (407); Tirmizi, Salat 120, (159); Nesai, Mevakit 8, (1, 252).

2358 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gunes yuksekte ve canli iken ikindiyi kilardi. Bu esnada kisi avali'ye (dis semtlere) gider, oraya varirdi ve hala gunes yuksekligini muhafaza ederdi. Gidilen bu avali'den bazilari Medine'ye dort mil uzaklikta idi."
Buhari, Mevakit 13, I'tisam 16; Muslim, Mesacid 192-197, (621-624); Muvatta, Vukut 11, (1, 8-9); Ebu Davud, Salat 5, (404-405); Nesai, Mevakit 8, (1, 252-254).

2359 - Bir diger rivayette soyle gelmistir: "Es'ad Ibnu Sehl Ibnu Huneyf der ki: "Biz Omer Ibnu Abdilaziz (rahimehullah) ile ogleyi kildik. Sonra cikip Hz. Enes Ibnu Malik (radiyallahu anh)'in yanina gittik. Varinca onu ikindiyi kiliyor bulduk. Ben kendisine:-
"Ey amcacigim! Kildigin bu namaz da ne?" diye sordum. Bana:
"Bu, ikindi namazidir. Ve bu Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'Ia beraber kildigimiz namazdir" dedi.
Buhari, Mevakit 13, I'tisam 16; Muslim, Mesacid 192-197, (621-624); Muvatta, Vukut 11, (1, 8-9); Ebu Davud, Salat 5, (404-405); Nesai, Mevakit 8, (1, 252-254).

2360 - Bir diger rivayette de soyle gelmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize ikindiyi kildirdi. Namazdan cikinca Efendimizin yanina Beni Seleme'den birisi geldi ve:
"Ey Allah'in Resulu! dedi. Biz, bir deve kesmek istiyor ve sizin de kesimde hazir bulunmanizi arzu ediyoruz."
Efendimiz "Pekala!" deyip gitti. Biz de onunla gittik. Varinca, devenin henuz kesilmedigini gorduk. Kestiler, parcaladirlar. Bir miktarini pisirdiler. Gunes batmadan o eti yedik."
Buhari, Mevakit 13, I'tisam 16; Muslim, Mesacid 192-197, (621-624); Muvatta, Vukut 11, (1, 8-9); Ebu Davud, Salat 5, (404-405); Nesai, Mevakit 8, (1, 252-254

KaRdeLeN
4 February 2009, 16:47
2361 - Seleme Ibnu'l-Ekva (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) aksami, gunes batip perdeye burununce kiliyordu."
Buhari, Mevakit 18; Muslim, Mesacid 216, (636); Ebu Davud, Salat 6, (417); Tirmizi, Salat 122, (164).
Ebu Davud'un bir rivayetinde soyle denir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) aksami, gunesin battigi vakitte, gunes (kursunun son) izi de ufukta kaybolunca kiliyordu."

2362 - Rafi Ibnu Hadic (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz aksami, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte kilinca, cemaatten ayrilip (ok atisi yapanimiz olurdu da) attigi okun dustugu yerleri rahat gorebilirdi."
Buhari, Mevakit 18; Muslim, Mesacid 217, (637).

2363 - Nesai nin bu hususta Eslem kabilesine mensup ashabtan bir kimseden kaydettigi beyan soyledir: "Onlar Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte aksami kilarlar, sonra da Medine'nin (Mescid'e) en uzak yerinde olan ailelerine donup ok atisi yaparlar ve de oklarinin dustugu yerleri gorurlerdi."
Nesai, Mevakit 13, (1, 259).

2364 - Mersed Ibnu Abdillah el-Muzeni (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ebu Eyyub, gazi (mucahid) olarak yanimiza geldi. Bu sirada Ukbe Ibnu Amir de Misir'da vali idi. Ukbe, aksam namazini tehir etti. Ebu Eyyub ona yonelerek:
"Ey Ukbe! dedi. Bu kildirdigin namaz ne namazidir?"
Ukbe, hatasini anlayarak:
"Mesguliyetimiz vardi" diye ozur beyan etti. Ebu Eyyub:
"Sen Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in su sozunu isitmedin mi? Buyurmustu ki:
"Ummetim, aksam namazini, yildizlar civildayana kadar geciktirmedikce hayir uzere -veya fitrat uzere demisti- olmaktan geri kalmaz. "

2365 - Hz. Ali Ibnu Ebi Talib (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana su tembihte bulundu:
"Ey Ali, uc sey vardir, sakin onlari geciktirme:
Vakti girince namaz, (hemen kil!)
Hazir olunca cenaze, (hemen defnet!)
Kendisine denk birini buldugun bekar kadin, (hemen evlendir!)"
Tirmizi, Salat 127, (171).

2366 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim sabah namazindan bir rek'ati gunes dogmazdan once kilabilirse, sabah namazina yetismis demektir. Kim ikindi namazindan bir rek'ati gunes batmadan once kilabiIirse ikindi namazina yetismis demektir."

2367 - Buhari ve Nesai'de gelen bir diger rivayette soyle denmistir: "Sizden kim, ikindi namazinin bir secdesini gunes batmazdan once kilabilirse, namazini tamamlasin, sabah namazinin da bir secdesini gunes dogmazdan once kilabilen, namazini tamamlasin."
Ancak Nesai (bir rivayetinde de) soyle der: ". . iIk rekatinde kilarsa. . . "
Buhari, Mevakit 28,17; Muslim, Mesacid 163, (608); Muvatta, Vukut 5, (1, 6); Tirmizi,
Salat 137, (186); Ebu Davud, Salat 5, (412); Nesai, Mevakit 11, (1, 257, 258), 28, (1, 273).

2368 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hararet siddetlenince namazi (vakit) biraz serinleyince kilin. Cunku, siddetli hararet cehennemden bir kabarmadir.
Buhari, Mevakit 9, Bed'u'l-Halk 10; Muslim, Mesacid 180, (615); Muvatta, Vukut 28, (1,16); Ebu Davud, Salat 4, (402); Tirmizi, Salat 7, (157); Ibnu Mace Salat 4, (677); Nesai, Mevakit 5 (1, 248-249).

2369 - Imam Malik in bir rivayetinde (Resulullah'in soyle buyurdugu rivayet edilmistir): "Cehennem, Rabbine (ey Rabbim! bir kismim, diger bir kismimi yiyor diye) sikayet etti. Bunun uzerine Rab Teala ona yilda iki kere teneffus etmesine izin verdi: Kista bir nefes, yazda bir nefes.
(Iste, hararetten en siddetli hissedilen ve soguktan en siddetli hissedilen sey bu soluklardir)."
Buhari, Mevakit 8; Muvatta, Vukut 27, (1,15).

2370 - Ebu Zerr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz bir sefer sirasinda Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraberdik. Muezzinimiz ogle namazi icin ezan okumak istedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona:
"Serinlemeyi bekle!" dedi. Bir muddet gecince muezzin ezan okumak istemisti, yine ikinci ve hatta ucuncu defa:
"Serinlemeyi bekle!" dedi. (Bekledik), hatta tumseklerin (dogu cihetindeki) golgelerini gorduk. O zaman aleyhissalatu vesselam:
"Siddetli hararet cehennemin bir kabarmasidir. Oyleyse, hararet siddetlenince ogle namazini (vakit) serinleyince kilin" dedi.
Buhari, Mevakit 9,10, Ezan 18; Bed'u'l-Halk 10; Muslim, Mesacid 184, (616); Ebu Davud, Salat 4, (401); Tirmizi, Salat 119

KaRdeLeN
4 February 2009, 16:47
2371 - Kasim Ibnu Muhammed anlatiyor: "Ben, Ashab'i ogle namazini asiyy'de kilar gordum."
Muvatta, Vukut 13, (1, 9).

2372 - Enes Ibnu Malik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hava sicaksa ogleyi serinleyince kiliyordu, hava serinse ta'cil (edip ilk vaktinde) kiliyordu."
Nesai, Mevakit 4, (1, 248).

2373 - Ali Ibnu Seyban (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yanina geldik. Ikindi namazini, gunes gokte beyaz ve (sariliktan ari ve) parlak oldugu muddetce tehir ediyordu."
Ebu Davud, Salat 5, (408).

2374 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Aksam yemegi hazirlanmis ise, yemege namazdan once baslayin. Yemeginizi aceleye de getirmeyin."
Buhari, Et'ime 58, Ezan 42; Muslim, Mesacid 64, (557); Tirmizi, Salat 262, (353); Nesai, Imamet 57, (2,111).

2375 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Namaz baslar ve aksam yemegi de hazir olursa aksam yemegiyle baslayin."
Buhari, Et'ime 58, Ezan 42; Muslim, Mesacid 65. (558).

2376 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Birinizin aksam yemegi konur, (bu sirada) namaz da baslarsa, siz aksam yemegi ile baslayin. Ondan bosalincaya kadar acele de etmeyin."
"Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) icin yemek konunca namazin basladigi olurdu. O, yemekten bosalmadikca namaza gelmezdi. Ancak o, imamin kiraatini dinlerdi."

2377 - Ebu Davud'un bir diger rivayetinde AbduIlah Ibnu Ubeyd Ibni Umeyr sunu anlatir: "Ibnu'z-Zubeyr zamaninda, ben Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'in yaninda babamla birlikte bulunuyordum. Abbad Ibnu Abdillah Ibni'z-Zubeyr sordu:
"Biz isittik ki, aksam yemegine namazdan once baslanirmis, (dogru mu?)"
Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) su cevabi verdi:
"Bak hele! Onlarin aksam yemekleri nasildi? Zanneder misin ki, bu, babanin aksam yemegi gibiydi?"
Buhari, Ezan 42; Muslim, Mesacid 66, (559); Muvatta Isti'zan 19, (2, 971); Ebu Davud, Et'ime 10, (3757, 3759); Tirmizi, Salat 262, (353, 354).

2378 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Yemek veya bir baska sey icin namazinizi tehir etmeyin."
Ebu Davud, Et'ime 10, (3758).

2379 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (bir gun) yatsiyi tehir etmisti. Omer (radiyallahu anh) cikip:
"Ey Allah'in Resulu, namazi kilalim. Kadinlar ve cocuklar yattilar" dedi. Aleyhissalatu vesselam basi su damliyor oldugu halde cikip:
"Ummetime mesakkat vermemis olsam yatsiyi bu vakitte kilmalarini emrederdim!" buyurdu."
Buhari, Mevakit 24; Muslim, Mesacid 225, (642); Nesai, Mevakit 20, (1, 265).

2380 - Hz. Enes (radiyallahu anh)'den rivayet edilir ki, kendisine: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yuzuk kullandi mi?" diye sorulmustur da su cevabi vermistir:
"Bir gece, yatsiyi gece yarisina kadar (satru'l-leyl) tehir etti. Sonra yuzu bize donmus olarak yanimiza geldi -sanki su anda yuzugunun pariltisini goruyor gibiyim- ve soyle dedi: "Insanlar namazlarini kildilar ve yattilar. Siz ise, namazi beklediginiz muddetce namaz kilma (sevabini almaktasiniz.
Buhari, Mevakit 25, 40, Ezan 36, 156, Libas 48; Muslim, Mesacid 223, (640); Nesai, Mevakit 21, (1, 268).

KaRdeLeN
4 February 2009, 16:47
2381 - Yine Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Yatsi namazi icin ikamet okunmustu ki bir adam: "Benim bir isim var!" diyerek araya girdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (farzi kildirmazdan once) kalkti, adamla hususi sekilde konusmaya basladi. Insanlar -veya bir kismi- uyuyuncaya kadar konusma uzadi. Namazi sonra kildilar."
Buhari, Ezan 27, 28, Istizan 48; Muslim, Hayz 126, (376); Ebu Davud, Salat 46, (542); Tirmizi, Salat 373, (517, 518); Nesai, Imamet 13, (2, 81).

2382 - Hz. Muaz Ibnu Cebel (radiyallahu anh) anlatiyor: "(Bir gece) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i yatsi namazi icin uzun muddet bekledik, ama gecikti. O kadar ki, bazilari (hane-i saadetinden) cikmayacagi zannina dustu. Icimizden: "Namazini (evinde) kilmistir" diyen bile oldu.
Iste biz bu hal uzere iken Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cikti ve kendisine onceden tahminen soylediklerini tekrar ettiler. Bunun uzerine:
"Geceye bu namazla girin. (Bilin ki) siz bu namaz sayesinde diger ummetlere ustun kilindiniz. Bunu sizden onceki ummetlerden hicbiri kilmadi" buyurdu."
Ebu Davud, Salat 7, (421).

2383 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun yatsi namazini geciktirdi. Hatta gecenin cogu gitti. Sonra cikti ve cemaate namazlarini kildirdi. Namazi bitirince Resulullah (aleyhissalatu vesselam) orada hazir bulunan cemaate:
"(Buradan ayrilmakta) acele etmeyin, size bir husus haber vereyim de sevinin: Bilesiniz, uzerinizdeki AIIah'in nimetlerinden biri de sudur: Su saatte namaz kilan sizden baska hic kimse yok -veya sizden baska kimse su saatte namaz kilmamistir.-" Bu iki sozden hangisini soylemisti bilemiyoruz."
Ebu Musa ilaveten dedi ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'tan isittiklerimize sevinerek evlerimize donduk.
Buhari, Mevakit 22; Muslim, Mesacid 224, (641).

2384 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Namazdan bir rekate yetisen namazin tamamina yetismis sayilir."
Buhari, Mevakit 28,17; Muslim, Mesacid 161, (607); Muvatta, Vukut 16, (1,10); Ebu Davud, Salat 241, (1121); Tirmizi, Salat 377, (524); Nesai, Mevakit 30, (1, 274); Ibnu Mace, Ikamet 91, (1122).

2385 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Namazlardan herhangi bir namazin bir rekatine yetisen, o namaza yetismis demektir. Ancak, kacirdigini kaza eder."
Nesai, Mevakit 30, (1, 275).

2386 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) olunceye kadar, hicbir namazi son vaktinde iki kere kilmis degildir."
Tirmizi, salat 127, (174).

2387 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Namazin ilk vaktinde Allah'in rizasi vardir. Son vaktinde de affi vardir."
Tirmizi Salat 127, (172).

2388 - Rafi' Ibnu Hadic (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sabah namazini aydinlikta kilin."
Tirmizi, Salat 117, (154); Ebu Davud, Salat 8, (424); Nesai, Mevakit 27, (1, 272).

2389 - Yahya Ibnu Said (radiyallahu anh) demistir ki: "Musalli, (farz) namazi vakti cikmis olan namazlari da kilar. Onun vaktinde kilamayip kacirdigi, ehlinden de malindan da daha muhim (bir kayip)dir."
Muvatta, Vukut 23, (1,12).

2390 - Ummu Ferve (radiyallahu anha) -ki Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a biat edenlerden biri idi- anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a, "Hangi amel efdaldir?" diye sorulmustu, su cevabi verdi:
"Ilk vaktinde kilinan namaz!"
Ebu Davud, Salat 9, (426); Tirmizi, Salat 127, (170); Muslim, Iman 137, (85) Buhari, Mevakit 5.

KaRdeLeN
4 February 2009, 16:48
MEKRUH VAKITLER

2391 - Ukbe Ibnu Amir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Uc vakit vardir ki, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bizi o vakitlerde namaz kilmaktan veya olulerimizi mezara gommekten nehyetti:
- Gunes dogmaya basladigi andan yukselinceye kadar.
- Ogleyin gunes tepe noktasina gelince, meyledinceye kadar.
- Gunes batmaya meyledip batincaya kadar."
Muslim, Musafirin 293, (831); Ebu Davud, Cenaiz 55, (3192); Tirmizi, Cenaiz 41, (1030); Nesai, Mevakit, 31, (1, 275, 26).

2392 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hic biriniz, gunesin dogmasi ve batmasi esnasinda namaz kilmaya kalkmasin."
Buhari, Mevakit 31, 30, Hacc 73; Muslim, Musafirin 289, (838); Muvatta, Kur'an 47, (1, 220); Nesai, Mevakit 33, (1, 277).

2393 - Abdullah es-Sunabihi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Gunes, beraberinde seytanin boynuzu oldugu halde dogar, yukselince ondan ayrilir. Bilahare istiva edince (tepe noktasina gelince) ona tekrar mukarenet (yakinlik) peydah eder. Zevalden sonra (tepe noktasindan ayrilip batiya meyletimi) ondan yine ayrilir. Batmaya yakin tekrar ona yakinlik peydah eder, batinca ondan ayrilir."
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) iste bu vakitlerde namaz kilmaktan men etti."
Muvatta, Kur'an 44, (1, 219); Nesai, Mevakit 31, (1, 275).

2394 - Amr Ibnu Abese es-Sulemi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir gun Resulullah aleyhissalatu vesselam'a:
"Ey Allah'in Resulu! dedim, Allah'a biri digerinden daha yakin olan bir saat var midir -veya- Allah'in zikri taleb edilen daha yakin bir saat var midir?"
"Evet, dedi, vardir. Allah'in kula en yakin oldugu zaman gecenin son kismidir. Eger bu saatte Aziz ve Celil olan Allah zikredenlerden olabilirsen ol. Zira o saatte kilinan namaz, gunes doguncaya kadar (meleklerin) beraberlik ve sehadetine mazhardir. Cunku gunes seytanin iki boynuzu arasindan dogar ve bu dogma ani kafirlerin ibadet vakitleridir. O esnada, gunes bir mizrak boyunu buluncaya ve (sari, zayif) isiklari kayboluncaya kadar namazi birak.
Bundan sonra namaz -gunes gun ortasinda mizragin tepesine gelinceye kadar- yine (meleklerin) beraberlik ve sehadetine mazhardir. Gunesin tepe noktasina gelme saati, cehennem kapilarinin acildigi ve cehennemin costuruldugu bir saattir; namazi (esyalarin golgesi) dogu tarafa sarkincaya kadar terkedin.
Bundan sonra namaz -gunes batincaya kadar- meleklerin beraberlik ve sehadetine mazhardir. Gunes, batarken de bu beraberlik ve sehadet kalmaz, cunku o, seytanin iki boynuzu arasinda kaybolur. O sirada yapilacak ibadet kafirlerin ibadetidir."
Ebu Davud, Salat 299, (1277); Nesai, Mevakit 35, (1, 279, 280); Muslim, Musafirin 294, (832).

2395 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sabah namazini kildiktan sonra gunes yukselinceye kadar artik namaz yoktur. Ikindiyi kildiktan sonra da gunes batincaya kadar namaz yoktur."
Buhari, Mevakit 31; Muslim, Musafirin 288, (827); Nesai, Mevakit 35, (1, 277, 278).

2396 - Kutub-i Sittenin bes kitabi tarafindan Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'dan kaydedilen bir rivayette soyle buyurulmustur: "Nazarimda pek degerli bircok kimse -ki bence onlarin en degerlisi Hz. Omer'di- su hususta sahidlik ettiler: "ResuIuIIah (aleyhissalatu vesselam), sabah namazindan sonra gunes doguncaya kadar, ikindi namazindan sonra da batincaya kadar namaz kilmayi yasakladi."
Buhari, Mevakit 330; Muslim, Musafirin 286, (826); Ebu Davud, Salat 299, (1276); Tirmizi, Salat 134, (183); Nesai, Mevakit 32, (1, 276, 277).

2397 - Nadr Ibnu Abdirrahman, ceddi Muaz (radiyallahu anh)'dan anlattigina gore, der ki: "Muaz Ibnu Afra ile birlikte tavafta bulundum (tavaftan sonra kilinan iki rekatlik tavaf namazini) kilmadi. Kendisine:
"Namaz kilmiyor musun?" diye sordum. Su cevabi verdi:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ikindi (namazi)ndan sonra gunes batincaya kadar namaz yoktur. Sabah (namazin)dan sonra da gunes doguncaya kadar namaz yoktur."
Nesai, Mevakit 11, (1, 258).

2398 - Hz. Aise (radiyallahu anha) dedi ki: "Omer vehme dustu (yanildi). Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Namaz kilmak icin gunesin batma ve dogma zamanini taharri etmeyin (arastirip secmeyin). Cunku o, seytanin iki boynuzu arasinda dogar" diye yasakladi."
Muslim, Musafirin 295, (833); Nesai, Mevakit 35, (1, 279).
Muslim, su ziyadede bulundu: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ikindiden sonraki iki rekati hic birakmadi."

2399 - Cundub Ibnu's-Seken el-Gifari'nin -ki bu zat Ebu Zerr (radiyallahu anh)'dir- anlattigina gore, Kabe'nin basamagina cikip soyle demistir.
"Beni bilen bilir, bilmeyen de bilsin ki, ben Cundub'um. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i, soyle soyler isittim: "Sabah (namazin)dan sonra gunes doguncaya kadar namaz yoktur. Ikindi namazindan sonra da gunes batincaya kadar; Mekke'de haric, Mekke'de haric, Mekke'de haric."
Rezin ilavesidir. Bu hadis, Ahmed Ibnu Hanbel'in Musned'inden tahric edilmistir (5,165).

2400 - Hz. Ali Ibnu Ebi Talib (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ikindi (namazi)ndan sonra, gunesin yuksekte olma halini istisna ederek, namaz kilmayi yasakladi."
Ebu Davud, Salat 299, (1274); Nesai, Mevakit 36, (1, 280).
Nesai nin rivayetinde (ibare, ifade bakimindan biraz farkla) soyle gelmistir: "...gunesin beyaz ve parlak halde olmasini istisna ederek..."

KaRdeLeN
4 February 2009, 16:48
2401 - Ebu Basra el-Gifari (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) el-Muhammas'ta ikindi namazi kildirdi. Ve dedi ki:
"Bu namaz, sizden oncekilere de arz olundu, ama onlar bunu zayi ettiler. Kim buna devam ederse ecri iki kere verilecek. Sahid doguncaya kadar; ondan sonra namaz mevcut degildir."
Muslim, Musafirin 292, (830); Nesai, Mevakit 14, (1, 259, 260).

2402 - es-Saib Ibnu Yezid (radiyallahu anh)'in anlattigina gore, "ikindiden sonra namaz kildigi icin el-Munkedir'i Hz. Omer (radiyallahu anh)'in dovdugunu gormustur."
Muvatta, Kur'an 50, (1, 221).

2403 - Ebu Katade (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cuma gunu haric, gun ortasinda (nisfu'n-nehar) namaz kilmayi mekruh addederdi ve derdi ki: "Cehennem, cuma disinda (her gun o vakitte) costurulur."
Ebu Davud, Salat 223, (1083).

2404 - Ala Ibnu Abdirrahman'in anlattigina gore, ogle namazindan cikinca, Basra'daki evinde Enes Ibnu Malik'e ugramisti. Zaten evi de mescidin bitisigindeydi. Der ki: "Huzuruna ciktigim zaman bana: "Ikindiyi kiIdiniz mi?" diye sordu. Ben: "Hayir, su anda ogle namazindan ciktik" dedim:
"Ikindiyi kilin!" dedi. Kalkip kildik. Namazdan cikinca:
"Ben, dedi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim: "Bu, munafiklarin namazidir, oturur, oturur seytanin iki boynuzu arasina girinceye kadar gunesi bekler, sonra kalkip dort rek'at gagalar. Namazda Allah'i pek az zikreder."
Muslim, Mesacid 195, (622); Muvatta, Kur'an 46, (1, 220); Ebu Davud, Salat 5, (413); Tirmizi, Salat 120, (160); Nesai, Mevakit 9, (1, 254).

2405 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i vakti disinda sadece iki namazi kilarken gordum: (Veda Hacci sirasinda) Muzdelife'de aksamla yatsiyi birlestirerek kildi. O gun, sabah namazini da (mutad) vaktinden once kildi."
Buhari, Hacc 97, 99; Muslim, Hacc 292, (1289).

2406 - Buhari'nin Abdurrahman Ibnu Yezid'den kaydettigi bir diger rivayet soyledir: "Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) haccetmisti. Yatsi ezani sirasinda veya buna yakin bir zamanda Muzdelife'ye geldik. Yanindaki bir adama soyledi, ezan ve arkasindan ikamet okudu. Sonra aksam namazini kildi. Arkasindan iki rekat (sunnetini) kildi. Sonra aksam yemegini istedi ve yedi. Arkadan bir adama emretti, ezan ve ikamet okudu, iki rekat olarak yatsiyi kildi.
Safak soktugu zaman: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su saatte bugun ve bu yer disinda su namazi hic kimse kilmamistir" dedi.
Abdullah (radiyallahu anh) dedi ki: "Iste su ikisi, vakti degistirilmis olan yegane iki namazdir. Biri aksam namazi- bu, halk Muzdelife'ye geldikten sonra kilinir; digeri sabah namazi, bu da safak soker sokmez kilinir."
Ibnu Mes'ud sozlerine devamla: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in bunu yaptigini, sonra ortalik agarincaya kadar kaldigini gordum" dedi. Sonra sozlerini soyle tamamladi:
"Eger, Emiru'l Mu'minin -yani Hz. Osman (radiyallahu anh)- su anda ifaza'da bulunsa (Mina'ya muteveccihen hareket etse) sunnete uygun hareket etmis olur."
(Hadisin ravisi Abdurrahman Ibnu Yezid der ki): "Bilemiyorum, Ibnu Mes'ud'un bu sozu mu once telaffuz edildi, Hz. Osman'in (Mina'ya) hareket emri mi. . . Derhal telbiye cekmeye basladi ve bu hal, yevm-i nahirde Buyuk Seytan'a tas atilincaya kadar devam etti."
Buhari, Hacc 99).

EZANIN FAZILETI

2407 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Insanlar, eger ezan okumak ile namazin ilk safinda yer almada ne (gibi bir hayir ve bereket) oldugunu bilseler, sonra da bunu elde etmek icin kur'a cekmekten baska care kalmasaydi, mutlaka kur'aya basvururlardi."
Buhari, Ezan 9, 32, Sehadat 30; Muslim, Salat 129, (437); Tirmizi, Salat 166, (225); Nesai, Mevakit 22, (1, 269), Ezan 31, (2, 23); Muvatta, Nida 3, (1, 6; Cemaat 6, (1,131).

2408 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Namaz icin ezan okundugu zaman seytan oradan sesli sesli yellenerek uzaklasir, ezani duyamayacagi yere kadar kacar. Ezan bitince geri gelir. Ikamete baslaninca yine uzaklasir, ikamet bitince geri donup kisi ile kalbinin arasina girer ve sunu hatirla, bunun dusun diye aklinda daha once hic olmayan seylerle vesvese verir. Oyle ki (buna kapilan) kisi kac rekat kildigini bilemeyecek hale gelir."
Buhari, Ezan 4, Amel fi's-Salat 18, Sehv 6, Bed'u'I-Halk 11; Muslim, Salat 19, (389), Mesacid 83, (389); Ebu Davud, Salat 31, (516); Muvatta, Nida 6, (1, 69); Nesai, Ezan 30, (2, 21).

2409 - Muslim'in diger bir rivayetinde soyle denmistir: "Seytan namaz icin okunan ezani isitti mi kacar. Muezzinin sesini isitmemek icin sesli sesli yellenir. (Ezan bitip muezzin) susunca geri doner ve vesvese verir. Ikameti isittigi zaman, muezzini duymamak icin gider, susunca geri doner ve vesvese verir."
Muslim, Salat 16, (389); Buhari, Ezan 4.

2410 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim: "Seytan namaz icin okunan ezani isitince Ravha nam yere kadar gider."
Muslim, Salat 15, (388).

KaRdeLeN
4 February 2009, 16:48
2411 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraberdik. Bilal (radiyallahu anh) kalkip ezan okudu. (Ezani bitirip) susunca, Aleyhissalatu Vesselam: "Kim bunun mislini kesin bir inancla soylerse cennete girer" buyurdu."
Nesai, Ezan 34, (2, 24).

2412 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-Amr As (radiyallahu anh)'in anlattigina gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isitmistir:
"Ezani isittiginiz zaman muezzinin soyledigini aynen (kelime kelime) tekrar edin. Sonra bana salat-u selam okuyun. Zira kim bana salat-u selam okursa Allah da ona on misliyle rahmet eder. Sonra benim icin el-vesile'yi taleb edin. Zira o, cennete bir makamdir ki, mutlaka AlIah'in kullarindan birinin olacaktir. Ona sahip olacak kimsenin ben olmami umid ediyorum. Kim benim icin Allah'tan el-Vesile'yi taleb ederse, sefaat kendisine vacib olur."
Muslim, Salat 11, (384); Ebu Davud, Salat 36, (522); Nesai, Ezan 33, (2, 23); Tirmizi, Salat 154, (208); Ibnu Mace, Ezan 4, (720). Hadisin ilk cumlesi Buhari'de de rivayet edilmistir (Ezan 7).

2413 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ezani isittigi zaman kim: "Allahumme Rabbe hazihi'd-da'veti't-tamme ve's-salati'I-kaime ati Muhammedeni'I-Vesilete ve'I-fadilete veb'ashu makamen mahmudeni'Ilezi va'adtehu. (Ey bu eksiksiz davetin ve kilinan namazin sahibi! Muhammed'e‚ Vesile'yi ve fazileti ver. O'nu, va'adettigin -bir rivayette va'adettigin uzere- makam-i Mahmud uzere ba's et (dirilt)" derse, ona Kiyamet gunu mutlaka sefaatim helal olur."
Buhari, Ezan 8; Ebu Davud, Salat 28, (529); Tirmizi, Salat 157, (211); Nesai, Ezan 38, (2, 26); Ibnu Mace, Ezari 4, (722).

2414 - Hz. Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Muezzin, "Allahu ekber Allahu ekber" deyince sizden kim samimiyetle, "Allahu ekber Allahu ekber" derse, sonra muezzin: "Eshedu en la ilahe illallah" deyince, "Eshedu en la ilahe illallah" derse; sonra muezzin: "Eshedu enne Muhammeden ResuIuIIah" deyince, "Eshedu enne Muhammeden ResuIuIIah" derse; sonra muezzin: "Hayye aIa's-salat" deyince "La havle vela kuvvete illa billah" derse; sonra muezzin: "hayye aIa'I-felah" deyince, "La havle vela kuvvete illa billah" derse; sonra muezzin: "AIIahu ekber Allahu ekber" deyince, "AIIahu ekber AIIahu ekber" derse; sonra muezzin: "Lailahe iIlaIIah" deyince "Lailahe iIlallah" derse cennete girer."
Muslim, Salat 12, (385); Ebu Davud, Salat 36, (527).

2415 - Sà'd Ibnu Ebi Vakkas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Muezzini isittigi zaman, kim: "Ben sehadet ederim ki, bir olan AIIah'tan baska ilah yoktur, 0'naserik de yoktur, Muhammed O'nun kulu ve Resuludur. Rabb olarak Allah'tan Resul olarak Muhammed'den -bir rivayette "...nebi = peygamber olarak Muhammed'den din olan Islàm'dan- raziyim" derse gunahi affedilir."
Muslim, Salat 13, (386); Ebu Davud, Salat 36, (525); Tirmizi, Salat 156, (210); Ibnu Mace, Ezan 4, (721); Nesai, Ezan 38, (2, 26).

2416 - Ebu Umame Es'ad Ibnu Sehl (radiyallahu anh) anlatiyor: "Mu'aviye Ibnu Ebi Sufyan (radiyallahu anh)'i minberde oturmus (hutbe vermek uzere bekliyorken) dinliyordum. (Ezan basladi.) Muezzin: "Allahu ekber Allahu ekber" deyince, Mu'aviye de: "Allahu ekber Allahu ekber" dedi; Muezzin: "Eshedu en Ia ilahe illallah!" dedi. Mu'aviye: "Ben de!" dedi; Muezzin: "Eshedu en la ilahe illallah!" dedi. Mu'aviye: "Ben de!" dedi. Muezzin: "Eshedu enne Muhammeden Resulullah!" dedi. Mu'aviye: "Ben de!" dedi. Muezzin: "Eshedu enne Muhammeden Resulullah!" dedi. Mu'aviye: "Ben de!" dedi. Ezan okuma isi bitince dedi ki: "Ey insanlar! Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i minberde iken isittim, O da, muezzin ezan okurken tipki sizin benden isittiginizi soyluyordu (bizzat isittim)."
Buhari, Cuma 23.

2417 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), muezzinin ezan okurken sehadet getirdigini isitince:
"Ben de! Ben de!" derdi."
Ebu Davud, Salat 36, (527).

2418 - Ebu Saidi'l-Hudri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ezani isittiginiz zaman, muezzinin soylediginin mislini tekrar edin!"
Buhari, Ezan 7; Muslim, Salat 10, (383); Ebu Davud, Salat 36, (522); Nesai, Ezan 33, (2, 23); Tirmizi, Salat 154, (208); Ibnu Mace, Ezan 4, (720).

2419 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim, yedi yil sevabina inanarak ezan okursa, Allah bunu, onun atesten kurtulmasina bir senet yapar."
Tirmizi, Salat 152, (206).

2420 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Muezzin, sesinin gittigi yer boyunca magfiret olunur. Yas ve kuru hersey onun lehinde sehadet eder, namaza katilan kimseye yirmibes kat namaz yazilir ve iki namaz arasindaki (gunahlari) affedilir."
Ebu Davud, Salat 31, (515); Nesai, Ezan 14, (2, 13); Ibnu Mace, Ezan 5, (724).

KaRdeLeN
4 February 2009, 16:48
2421 - Bera (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah ve melekleri namazda birinci safa rahmet ederler. Muezzin sesinin ulastigi yere kadar magfiret gorur. Yas ve kuru her ne, sesini isitirse, onu tasdik eder. Ona, beraberinde namaz kilanlarin ecrinin bir misli verilir."
Nesai, Ezan 14, (42,13).

2422 - Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Bir adam: "Ey Allah'in Resulu! Muezzinler (sevapca) bizden ustun oluyorlar. (Onlara yetismemiz icin ne tavsiye edersiniz?) diye sordu. Aleyhissalatu vesselam:
"Onlarin soylediklerini sen de tekrar et. Bitirip sona erince diledigini iste, sana da (ayni sevap) verilecektir" cevabini verdi. "
Ebu Davud, 36, (524).

2423 - Abdullah Ibnu Abdirrahman Ibni Ebi Sa'sa'a anlatiyor: "Ebu Said (radiyallahu anh) bana dedi ki:
"Seni, koyunlari ve kir hayatini seviyor goruyorum. Koyunlarinla birlikte veya kirda olunca namaz ezani okursan, ezan sirasinda sesini yukselt. Zira, muezzinin sesini insan, cin ve sair her ne isitirse en uzagi" bile Kiyamet gunu onun lehinde sehadet eder."
Ebu Said sozlerini soyle tamamladi: "Ben bunu Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan isittim"
Buhari, Ezan 5, Bed'u'l-Halk 112, (Menakib 25; Nesai, Ezan 14, (2,13); Muvatta, Nida 5, (1, 69).

2424 - Hz. Muaviye (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i: "Muezzinler Kiyamet gunu, boyun itibariyle insanlarin en uzunu olacaklardir" derken isittim."
Muslim, Salat 14, (387).

2425 - Asim Ibnu Behdele der ki: "Zirri'bnu Hubeys ezan okurken yanina bir adam ugradi ve:
"Ey Ebu Meryem, ezan mi okuyorsun? Ben ezan yuzunden senden nefret ediyorum" dedi. Zirr ona soyle cevap verdi:
"Fazilet sebebiyle benden nefret mi ediyorsun? Vallahi seninle konusmuyorum."
Rezin ilavesidir. (Kaynagi bulunamamistir).

EZANIN BASLANGICI

2426 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Muslumanlar Medine'ye geldikleri vakit toplaniyorlar ve namaz vakitlerini birbirlerine soruyorlardi. Namaz icin kimse nida etmiyordu. Bir gun bu hususta konustular. Bazilari:
"Hristiyanlarin cani gibi bir can edinin" dedi. Bazilari da:
"Yahudilerin boynuzu gibi bir boynuz edinerek (onu otturun!)" dedi. Hz. Omer (radiyallahu anh):
''Bir adam cikarsaniz da namazi ilan etse!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Ey BiIaI! Kalk! namazi ilan et!" dedi."
Buhari, Ezan 1; Muslim, Salat 1, (377); Tirmizi, Salat 139, (190); Nesai, Ezan 1, (2, 2-3).

2427 - Ebu Umeyr Ibnu Enes, Ensar'dan olan bir amcasindan naklen anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) halki namaza nasil toplayacagi meselesine egildi. Kendisine:
"Namaz vakti olunca bir bayrak dik, onu gorunce halk birbirine haber verir" dendi. Bu, Aleyhissalatu vesselam'in hosuna gitmedi. Bunun uzerine O'na, boynuz hatirlatildi. Bu, yahudilerin borazani idi. Onu bu da memnun etmedi ve hatta:
"Bu yahudi isidir!" dedi. Bunun uzerine buyuk can hatirlatildi. Efendimiz:
"Bu hristiyanlarin isidir" dedi. Bu (konusmalar)dan snnra Abdullah Ibnu Zeyd el-Ensari, Resulullah'in uzuntusune uzulerek ayrildi. Bunun uzerine ruyasinda ezan ogretildi."
Ebu Davud, Salat 27, (498).

2428 - Bir diger rivayette soyle denmistir: "Ensardan bir adam gelerek: "Ey Allah'in Resulu! Ben sizin uzuntunuzu gorup ayrildigim vakit (ruyamdan) bir adam gordum. Uzerinde yesil renkli iki giysi vardi. Kalkip mescidin uzerinde ezan okudu. Sonra bir miktar oturdu. Tekrar kalkip ayni soylediklerini bir kere daha tekrarladi. Ancak bu sefer bir de kad kameti's-salat (namaz baslamistir) cumlesini ilave etti. Eger halkin (bana yalanci diyeceginden korkum) olmasaydi ben "uykuda degildim, uyaniktim" diyecektim" dedi. Bunun uzerine Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Allah sana hayir gostermis. Bilal'e soyle (bu kelimeleri soyleyerek) ezan okusun!" dedi. Hz. Omer (radiyallahu anh) de atilarak:
"Onun gordugunu aynen ben de gordum, ancak o, anlatma isinde benden once davraninca, ben utandim (anlatamadim)" dedi.
"Adam anlattiklari arasinda sunlari da soyledi: "(Mescidin uzerine cikan adam) kibleye yoneldi ve dedi ki: "Allahu ekber Allahu akber Allahu ekber Allahu ekber, eshedu en la ilahe illallah, eshedu en la ilahe illallah. Eshedu enne Muhammeden Resulullah eshedu enne Muhammeden Resulullah, hayye ala's-salat -iki defa-, hayye ala'l-felah -iki defa- Allahu ekber Allahu ekber, lailahe illallah."
Sonra bir miktar durduruldu. Sonra adam tekrar kalkti, ayni seyleri yeniden soyledi. Ancak bu sefer Hayye ala'l-felah'tan sonra kad kameti's-salat kad kameti's-salat dedi. Ravi ilave etti: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Bunu Bilal'e ogret!" buyurdu. (Adam emri yerine getirdi) Bilal de onlari soyleyerek ezan okudu."
Ebu Davud, Salat 28, (505-507).

2429 - Abdullah Ibnu Zeyd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), halki namaz icin toplamak maksadiyla calinmak uzere bir can yapilmasini emrettigi zaman, ben uyurken yanima bir adam geldi. Elinde bir can vardi. Ben:
"Ey Allah'in kulu, bu cani bana satar misin?" dedim. Adam:
"Pekala, ama bunu ne yapacaksin?" dedi. Ben:
"Bununla insanlari namaza cagiracagim" dedim. Bana:
"Sana bu is icin daha hayirli bir soz gostereyim mi?" dedi. Ben de ona: "Elbette!" dedim.
"Oyleyse sunu soyle!" diyerek bana ogretti:
"Allahu ekber Allahu ekber Allahu ekber Allahu ekber.
Eshedu enne Muhammeden Resulullah, eshedu enne Muhammeden Resulullah.
Hayye ala's-salat, Hayye ala's-salat.
Hayye ala'l-felah, Hayye ala'l-felah.
Allahu ekber Allahu ekber Lailahe illallah."
Abdullah Ibnu Zeyd (radiyallahu anh) devamli dedi ki: "(Ruyamdaki bu zat) benden biraz uzaklasti sonra tekrar soze baslayip:
"Sonra namazi kilacagin zaman sunu soylersin" dedi ve ogretti:
"Allahu ekber Allahu ekber-Eshedu en la ilahe illallah, Eshedu enne Muhammeden Resulullah, Hayye ala's-salat, Hayye ala'l-felah, Kad kameti's-salat, kad kameti's-salat, Allahu ekber Allahu ekber Lailahe illallah."
Sabah olunca Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek (ruyamda) gorduklerimi haber verdim. Bana:
"Insallah bu hak bir ruyadir. Kalk ruyada ogrenmis oldugunu Bilal'e ogret. O bunlari soyleyerek ezan okusun. Zira o, sesce senden daha gur!" buyurdu. Ben de Bilal'le birlikte kalktim. Ona teker teker arzediyordum. 0 da bunlari yuksek sesle soyleyerek ezan okumaya basladi.
Bunu evinde olan Omer Ibnu'l-Hattab (radiyallahu anh) isitmisti. Hemen evden cikip ridasini cekerek geldi ve:
"Ey Allah'in Resulu! diyordu, seni hak ile gonderen Zat-i Zulcelal'e yemin olsun, onun gordugunun aynisini ben de gordum!"
Bunu isiten Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Elhamdulillah! Simdi bu daha saglam oldu!" dedi."
Ebu Davud, Salat 28, (499); Tirmizi, Salat 139, (189).
Bir diger rivayette soyle gelmistir: "(Bilal ezani okuyup sira ikamete gelince) Abdullah: "Onu ben gordum, ben okumak isterim!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da:
"Oyleyse sen de ikamet getir!" buyurdu."
Ebu Davud, Salat 30, (512).
Tirmizi'nin bir rivayetinde soyle gelmistir: "(Abdullah Ibnu Zeyd ezanla ilgili kissayi anlatirken elfazi ikiser ikiser zikretti, ikameti ise birer kere zikretti."
Tirmizi, Salat 139, (189).
Yine Tirmizi'nin bir rivayetinde denmistir ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ezani(nda elfaz) cift cift idi, ezanda da ikamette de."
Tirmizi, Salat 142, (194).

2430 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Insanlar cogalinca, herkesce bilinecek olan bir seyle namaz vaktinin duyurulmasinin gerektigini aralarinda konustular. (Bu meyanda bir ates yakilmasi veya bir can calinmasi teklif edildi).
Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Bilal'e emrederek ikiser kere soyleyerek de ikamet okumasini emretti."
Buhari, Ezan 2, 3, Enbiya 50; Muslim, Salat 3, (378); Ebu Davud, Salat 29, (508); Tirmizi, Salat 141, (193); Nesai, Ezan 2, (2, 3).

KaRdeLeN
4 February 2009, 16:49
2431 - Ebu Mahzura (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu, bana ezanin usulunu ogret" dedim. Bunun uzerine basimin on kismini meshederek:
"Allahu ekber, Allahu -ekber, Allahu ekber, Allahu ekber dersin ve bunlari derken sesini yukseltirsin. Sonra: "Eshedu en la ilahe illallah, eshedu en la ilahe illallah, eshedu enne Muhammeden Resulullah, eshedu enne Muhammeden Resulullah dersin ve bunlari soylerken sesini alcaltirsin, sonra sesini sehadette tekrar yukseltirsin: Eshedu en la ilahe illallah eshedu en la ilahe illallah.
Eshedu enne Muhammeden Resulullah, eshedu enne Muhammeden Resulullah.Hayye ala's-salati hayye ala's-salat.Hayye ala'l-felahi hayye ala'l-felah.
Eger okudugun ezan sabah ezani ise sunu da soylersen:
"es-Salatu hayrun mine'n-nevm, es-salatu hayrun mine'n nevm (Namaz uykudan hayirlidir). Allahu ekber Allahu ekber, Lailahe illallah."
Muslim, Salat 6, (379); Ebu Davud, Salat 28, (500-505); Tirmizi, Salat 140, (191); Nesai, Ezan 3, 4, 5, 6, (2, 4-icon_cool.gif.

2432 - Bir diger rivayette soyle gelmistir: "(Ebu Mahzura dedi ki): "Bana Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ikameti ikiser ikiser ogretti:
"Allahu ekber, Allahu ekber,
Eshedu en la ilahe illallah, Eshedu en la ilahe illallah.
Eshedu enne Muhammeden Resulullah, Eshedu enne Muhammeden Resulullah.
Hayye ala's-salat, Hayye ala's-salat.
Hayye ala'l-felah, Hayye ala'l-felah.
Allahu ekber, Allahu ekber.
Lailahe illallah.
Ebu Davud der ki: "Abdurrezzak rivayetinde de iki: "(Resulullah devamla): "Ikamet getirince iki sefer de sunu soyle: Kad kameti's-salat, kad kameti's-salat!" (Aleyhissalatu vesselam ayrica sordu):
"Duydun mu?" (Ebu Mahzura):
"Evet!" dedi. (Hadisi rivayet eden ravi Saib) der ki: "Ebu Mahzura alnindaki saci ne kestirir ne de ayirirdi. cunku oraya Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in elleri degmis idi."
Ebu Davud, Salat 28, (501).

2433 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Ezan Resulullah devrinde ikiser ikiser idi. Ikamet de birer birer. Ancak (muezzin), ayrica ikiser sefer olmak uzere kad kameti'-salat, kad kameti's-salat da derdi."
Ibnu Omer devam eder: "Biz, ikameti isittik mi abdest alir, namaza giderdik."
Ebu Davud, Salat 29, (510); Nesai, Ezan 2, (2, 3).

2434 - Imam Malik'e ulastigina gore: "Muezzin, sabah namazini haber vermek icin Hz. Omer (radiyallahu anh)'in yanina gider. Onu uyuyor bulunca:
"Essalatu hayrun mine'n-nevm (namaz uykudan hayirlidir)" der. Bunun uzerine Hz. Omer, o ibareyi sabah ezanina ilave etmesini emreder."
Muvatta, Salat 8, (1, 72).

2435 - Mucahid (rahimehullah) anlatiyor: "Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'le bir mescide girdim. Ezan coktan okunmustu. Biz namaz kilmak istiyorduk. Muezzin tesvibte bulundu (ikamet okudu). Abdullah mescidi terketti ve:
"Haydi bizi bu bid'atcinin yanindan cikar!" dedi ve orada namaz kilmadi."
Ebu Davud, Salat 45, (538); Tirmizi, Salat 145, (198).
Tirmizi der ki: "Ibnu Omer'den rivayet edildigine gore, sabah ezaninda es-salatu hayrun mine'n nevm derdi."

2436 - Ebu Davud'un bir rivayetinde soyle gelmistir: "Ben Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'le beraber idim, bir adam ogle veya ikindi namazinda tesvibte bulundu. Bunun uzerine (Ibnu Omer): "Bizi (buradan) cikar, zira su (yapilan tesvib) bid'attir" dedi."
Ebu Davud, Salat 45, (538).

2437 - Hz. Bilal (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana: "Sabah haric, sakin hicbir namazda tesvibte bulunma!" tembihini yapti."
Tirmizi, Salat 145, (198).

2438 - Yine Hz. Bilal (radiyallahu anh) der ki: "Ezanin sonu soyledir: "Allahu ekber, Allahu ekber, Lailahe illallah."
Nesai, Ezan 16, (2,14).

EZAN VE IKAMETLE ILGILI HUKUMLER

2439 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh)'in bir muezzini geceleyin ezan okumustu. Ezani iade etmisini emretti."
Ebu Davud, Salat 41, (532, 533); Tirmizi, Salat 149, (203).

2440 - Tirmizi'nin yine Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'dan kaydettigi bir diger rivayet soyledir: "Hz. Bilal gunes dogmazdan once ezan okumustu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona: "Haberiniz olsun kul uyudu" diye nida etmesini emretti."
Tirmizi, Salat 149, (203).

KaRdeLeN
4 February 2009, 16:49
2441 - Hz. Bilal (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Sabah vakti iyice belirinceye kadar ezan okuma!" dedi ve ellerini yanlara dogru acarak: "Soyle!" diye gosterdi."
Ebu Davud, Salat 41 (534).

2442 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir kimse, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a sabah namazinin vaktini sormustu. O da Hz. Bilal'e emretti. Safak sokerken ezan okudu. Ertesi gun ortalik agarincaya kadar sabah ezanini tehir etti. Sonra ikamet okumasini emretti ve namazi kildi. Sonra da adama:
"Iste bu, (sabah) namazinin vaktidir" dedi."
Nesai, Ezan 12, (2, 11, 12).

2443 - Ziyad Ibnu'l-Haris es-Sudai (radiyallahu anh) anlatiyor: "Sabah ezaninin ilk vakti girince, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana emretti, ben de ezan okudum ve:
"Ikamet de getireyim mi ey Allah'in Resulu?" diye sordum. (Soruma hemen cevap vermeyip) dogu tarafina, fecre bakmaya basladi ve:
"Hayir!" dedi. Ne zaman ki safak soktu Hz. Peygamber (bineginden) indi, abdest bozdu. Sonra bana dogru geldi. (Bu ara Ashabi da toplandi. Abdestini aldi. Bilal ikamet okumak istedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Suda'nin kardesi ezan okudu, ezani okuyan ikameti getirsin!" dedi. Ben de ikamet getirdim."
Ebu Davud, Salat 30, (514); Tirmizi, Salat 146, (199).

2444 - Simak Ibnu Harb anlatiyor: "Bilal, gunes (oglede, bati cihetine) kayinca ezan okurdu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) odasindan cikincaya kadar ikamet getirmezdi. Odasindan cikinca, O'nu gorur gormez ikamet getirirdi."
Muslim, Mesacid 160- (606); Tirmizi, Salat 148, (202); Ebu Davud,Salat 44, (537).

2445 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in iki muezzini vardi: Biri Bilal digeri Ibnu Ummi Mektum el-A'ma."
Muslim, Salat 7, (380); Ebu Davud, Salat 42, (535).

2446 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Bilal (radiyallahu anh)'e:
"Ezan okudugun zaman agir agir oku. Ikamet getirdigin zaman da pes pese seri oku. Ezanla ikametin arasina, yemek yiyenin yemeginden, icenini icmesinden, uzerine sikisarak helaya girmis olanin heladan farig olacagi bir zaman fasilasi koy" diye talimat verdi. Sunu da ilave etti: "Beni gorunceye kadar da (ikamet icin) kalkmayin."
Tirmizi; Salat 143, (195).

2447 - Beni Neccar'dan bir kadin demistir ki: "Benim evim, Mescid-i Nebevi'nin etrafindaki en uzun ev idi. Bilal (radiyallahu anh), sabah ezanini evimin daminda okurdu. Seher'den gelip, dama oturur vaktin girmesini gozetlerdi. Vaktin girdigini gorunce gerinir, sonra da:
"Allah'im sana hamdediyor, dinini (muslumanlarin) ikame etmeleri icin, Kureys'e karsi yardimini diliyorum" der, arkadan ezan okurdu."
Kadin devamla der ki: "Vallahi, onun bu duayi terkettigi tek gece bilmiyorum!"
Ebu Davud, Salat 33, (519).

2448 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Namaz icin ezani ancak abdestli olan okusun."
Tirmizi, Salat 147, (201).

2449 - Bir diger rivayette soyle buyrulmustur: "Ezani ancak abdestli olan okusun." Tirmizi der ki: "Onceki rivayet daha sahihtir."
Tirmizi, Salat 147, (200).

2450 - Osman Ibnu Ebi'l-As (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in bana en son vasiyetlerinden biri de, ezanina mukabil ucret almayan bir muezzin tutmamdi."
Ebu Davud, Salat 40, (531); Tirmizi, Salat 155, (209); Nesai; Ezan 32, (2, 23).

KaRdeLeN
4 February 2009, 16:49
2451 - Ebu Bekr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte sabah namazi icin beraber ciktik. Ugradigi her adama namaz icin sesleniyor veya ayagi ile durtuyordu."
Ebu Davud, Salat 293, (1264).

2452 - Ebu Umame (radiyallahu anh) veya Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in Ashabindan bir digeri tarafindan rivayet edildigine gore, (bir seferinde) Bilal (radiyallahu anh) ikamete baslamistir. Kad kameti's-salat deyince Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Allah onu (namazi) ikame etsin ve daim kilsin!" buyurdu. Ikametin geri kisminda, ezanin faziletleri bahsinden mezkur olan Hz. Omer hadisinde oldugu gibi (muezzinin soylediklerini tekrar seklinde) hareket ediyordu."
Ebu Davud, Salat 39, (528).

2453 - Nafi (rahimehullah) anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anh) sefer sirasinda ikamete sadece sabah namazindan hem ezan, hem de ikamet her ikisini okurdu. Derdi ki: "(Seferde ezana hacet yok, cunku) ezan, kendisine cemaat gelecek olan imama mahsustur."
Muvatta, Salat 11, (1, 73).

2454 - Ebu Cuhayfe (radiyallahu anh)'nin anlattigina gore, Hz. Bilal (radiyallahu anh)'i ezan okurken gormustur. Der ki: "Ben, ezan okurken, onun agzini su tarafa, bu tarafa (saga sola) donerken takibe koyuldum."
Tirmizi'nin rivayetinde su ziyade mevcuttur: "Iki parmagi kulaklarini uzerinde oldugu halde... Buhari, Ezan 18,19, Vudu 40, Salat 17, Sutre 90, 93, 94, Menakib 23, Libas 3, 42; Muslim,Salat 249, (503); Ebu Davud, Salat 34, (520); Tirmizi, Salat 144, (197); Nesai, Ezan 13, (2,12).

2455 - Ebu Davud'da su ifadeye yer verilmistir: "(Bilal), hayye ala's-salat, hayye ala'l-felah cumlesine gelince boynunu saga ve sola cevirdi, bizzat kendi donmedi."
Ebu Davud, Salat 34, (520).

ISTIKBALU'L-KIBLE

2456 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Dogu iIe bati arasinda tek bir kible vardir."
Tirmizi, Salat 256, (342, 343, 344).

2457 - Nafi (rahimehullah) anlatiyor: "Omer Ibnu'l-Hattab (radiyallahu anh) dedi ki: "Kisi Beytullah istikametine yoneldi mi dogu ile bati arasinda tek bir kible vardir."
Muvatta, Kible 8, (1,196).

NAMAZIN MAHIYETI VE RUKUNLERI

2458 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namaza kalktigi zaman, ellerini iki omuzunun hizasina kadar kaldirir sonra tekbir getirirdi. Ruku yapmak isteyince de (ellerini iki omuzu hizasina kaldirmak suretiyle) ayni seyi yapardi. Rukudan basini kaldirinca da ayni seyi yapardi. Ancak bunu, secdeden
basini kaldirirken yapmazdi."
Bir baska rivayette: "Bunu, secde ederken yapmazdi" denmistir.

2459 - Bir diger rivayette: "Basini rukudan kaldirinca, ellerini ayni sekilde kaldirir ve: "Semi allahu li-men hamideh, Rabbena ve leke'l-hamd. (Allah kendine hamdedeni isitir. Rabbimiz, hamd sanadir)" derdi" seklinde gelmistir. Bu ibarenin elfazi Sahiheyn'e aittir.

2460 - Buhari'nin diger bir rivayetinde soyle gelmistir: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) namaza girince tekbir getirir ve ellerini kaldirirdi."

KaRdeLeN
4 February 2009, 16:50
2461 - Muvatta ve Ebu Davud'da gelen bir rivayette de soyle denmistir: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) namaz icin iftitah tekbiri getirince (namaza baslayinca), ellerini iki omuzu hizasina kadar kaldirirdi, rukudan kalkinca daha asagi kaldirirdi."

2462 - Muvatta'nin bir diger rivayetinde soyle gelmistir: "(Ibnu Omer) egilip dogruldukca her seferinde tekbir getirirdi."
Ibnu Cureyc der ki: "Nafi'e (Yani Ibnu Omer ellerini) ilk kaldirmada oburlerinden daha mi yukari kaldiriyordu?" diye sordum. Bana:
"Hayir! esitti" dedi. Ben tekrar:
"Oyleyse bana isaret et (goster)" talebinde bulundum. Gogsune hatta daha asagiya isaret etti."

2463 - Ebu Davud'un bir rivayetinde soyle gelmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namaza kalktigi zaman ellerini iki omuzunun hizasina kadar kaldirirdi. Sonra eller o halde iken tekbir getirirdi, rukua giderdi. Sonra belini dogrultmak isteyince ellerini tekrar iki omuz hizasina kadar kaldirir ve, "Semi'allahu li-men hamideh" derdi.
Secdede ellerini kaldirmazdi. Rukudan once getirdigi her bir tekbirde ellerini kaldirirdi ve bu hal namazin bitimine kadar devam ederdi."
Yine Ebu Davud'un bir diger rivayetinde: "Rukudan dogrulunca, secdeye egilince (kaldirir), iki secde arasinda kaldirmazdi" denmistir.

2464 - Nesai'nin rivayetinde soyle gelmistir: "Resululah (aleyhissalatu vesselam) namaza girdigi zaman ellerini kaldirirdi. Rukuya gitmek istedigi zaman, basini rukudan kaldirdigi ve iki rek'at arasinda kalktigi zaman ayni sekilde ellerini iki omuzunun hizasina kaldirirdi."
Buhari, Ezan 83, 84, 85, 86; Muslim, Salat 22, (390); Muvatta, Salat 16, (1, 75, 76, 77); Ebu Davud, Salat 117, (721, 722, 741, 743); Tirmizi, Salat 190, (255); Nesai, Iftitah 1, 2,3, (2,121,122); Ibnu Mace, Ikamet 15, (858 - 868).

2465 - Alkame (rahimehullah) anlatiyor: "Size Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in namaziyla namaz kildirayim mi?" dedi ve namaz kildi. Bu namazda ellerini bir kere iftitah tekbiri sirasinda kaldirdi, baska kaldirmadi."

2466 - Bir diger rivayette soyle demistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) her egilip dogrulmalarda, kiyam ve oturmalarda tekbir getirirdi. Hz. Ebu Bekir ve Hz. Omer (radiyallahu anhuma) de ayni sekilde tekbir getirirlerdi."
Ebu Davud, Salat 119, (748); Tirmizi, Salat 191, (257), 188, (253); Nesai, Iftitah 110, (2,195),124, (1, 204), Sehv 70, (3, 62).

2467 - Bera (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i iftitah tekbiri alirken gordum. Ellerini kulaklarina yakin kaldirmisti. Sonra (namazdan cikincaya kadar) baska kaldirmadi."
Ebu Davud, Salat 119, (752).

2468 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'den yapilan rivayete gore, halka namaz kildirdigi zaman, her egilip dogrulmada tekbir getirirdi. Kendisine:
"Bu tekbirler de ne?" dendigi vakit:
"Bu, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in namazidir!" diye cevap verirdi."
Bu hadis, Sahiheyn'in rivayetine lafzen uygundur. Ebu Davud ve Tirmizi'nin bir rivayetinde: "(Ebu Hureyre) tekbir getirince parmaklarini acardi" denmistir.
Tirmizi'nin bir diger rivayetinde "O egilirken tekbir getirirdi" denmistir.

2469 - Ebu Davud'un bir diger rivayetinde: "Sayet Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in on cihetinde olsaydim koltuk altlarini gorurdum (kollarini oylesine yuksek kaldirirdi)."

2470 - Nesai'de gelen bir diger rivayette soyle denmistir: "Ebu Hureyre (radiyallahu anh) Beni Zureyk Mescidi'ne geldi ve dedi ki: "Uc sey var ki, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlari yapiyordu, halk ise terketmis durumda... Namazda ellerini uzatarak kaldirirdi, (Fatihayi okuyunca kiraate gecmezden once) bir miktar sukut buyurdu, secdeye varinca (ve secdeden kalkinca) tekbir getirirdi."
Buhari, Ezan 115; Muslim, Salat 27-32, (392); Muvatta, Salat 19, (1, 76); Ebu Davud, Salat 118,119, (746, 753); Tirmizi, Salat 177,198, (239, 254); Nesai, Iftitah 6, (2,124), 84, (2,181-182),184, (2, 235).

KaRdeLeN
4 February 2009, 16:50
2471 - Vail Ibnu Hucr (radiyallahu anh)'un anlattigina gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i, namaza girdigi sirada ellerini kaldirip tekbir getirirken gormustur.
Ravilerden Hemmam Resulullah'in ellerini kulaklarinin hizasina kadar kaldirdigini gosterdi.Sonra elbisesine gomuldu, sonra sag elini sol elinin ustune koydu. Rukuya gitmek isteyince, ellerini elbiseden cikardi. Sonra onlari kaldirdi, sonra tekbir getirdi ve rukuya gitti, semi'allahu li-men hamideh dedigi zaman ellerini kaldirdi, secdeye gittiginde ellerinin arasina secde etti."
Muslim, Salat 54, (401); Ebu Davud, Salat 117, (723-729, 736, 737); Nesai, Iftitah 107, (2, 194), 139, (2, 211),187, (2, 236), Sehv 29, (3, 34-35).

2472 - Ebu Davud'da gelen bir diger rivayette soyle denir: "...Sonra Medine'ye geldim, gordum ki (halk, namazi) uzerlerinde burnuz ve kisalar oldugu halde kiliyor ve namaza baslarken ellerini goguslerine kadar kaldiriyor."
Muslim, Salat 54, (401); Ebu Davud, Salat 117, (723-729, 736, 737); Nesai, Iftitah 107, (2, 194), 139, (2, 211),187, (2, 236), Sehv 29, (3, 34-35).

2473 - Bir diger rivayette der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'Ia birlikte namaz kildim. Tekbir getirdigi zaman ellerini kaldiriyor, sonra (elbisesine) gomuluyordu. Sonra sol elini sag eliyle tutuyor, ellerini elbisesine sokuyordu, ruku yapmak istedigi zaman ellerini cikarip sonra kaldiriyordu. Rukudan basini kaldirmak isteyince de ellerini kaldiriyor, sonra secde ediyordu. (Secdede) yuzunu elleri arasina koyuyor idi. Keza basini secdeden kaldirinca da ellerini kaldiriyordu. Namaz bitinceye kadar (her rek'atte boyle yapiyordu)."
Muslim, Salat 54, (401); Ebu Davud, Salat 117, (723-729, 736, 737); Nesai, Iftitah 107, (2, 194), 139, (2, 211),187, (2, 236), Sehv 29, (3, 34-35).

2474 - Bir diger rivayette soyle der: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ellerini, omuzlari hizasina kadar kaldirdi. Bas parmaklarini da kulaklariyla, hizaladi, sonra tekbir getirdi."
Muslim, Salat 54, (401); Ebu Davud, Salat 117, (723-729, 736, 737); Nesai, Iftitah 107, (2, 194), 139, (2, 211),187, (2, 236), Sehv 29, (3, 34-35).

2475 - Bir diger rivayette: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i iftitah tekbiriyle birlikte ellerini kaldirirken gormustur."
Muslim, Salat 54, (401); Ebu Davud, Salat 117, (723-729, 736, 737); Nesai, Iftitah 107, (2, 194), 139, (2, 211),187, (2, 236), Sehv 29, (3, 34-35).

2476 - Said Ibnu Haris el-Mualla (rahimehullah) anlatiyor: "Ebu Saidi'l-Hudri (radiyallahu anh) bize namaz kildirdi. Secdelerden basini kaldirirken, secdeye giderken, iki(nci) rek'atten kalkarken, tekbirlerini cehri (sesli) olarak getirdi ve sonunda:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i boyle yapar gordum!" diye aciklamada bulundu."
Buhari, Ezan 144.

2477 - Mutarrif Ibnu Abdillah (rahimehullah) anlatiyor: "Ali Ibnu Ebi Talib (radiyallahu anh)'in arkasinda ben ve Imran Ibnu Husayn beraber namaz kildik. Ali (radiyallahu anh) secde edince tekbir getiriyor, basini kaldirinca tekbir getiriyor, iki(nci) rek'atten kalkinca yine tekbir getiriyordu."
Buhari Ezan 144, 115,116; Muslim, Salat 33, (393); Ebu Davud, Salat 140, (835); Nesai, Sehv 1, (3, 2).
Nesai'nin rivayetinde soyle denmistir: "Her egilme ve her kalkmada tekbir getirir, rukuyu tamamlardi."

2478 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) farz namaza kalkinca tekbir getirir, ellerini omuzlarinin hizasina kadar kaldirirdi. Kiraatini tamamlayip rukuya gitmek isteyince ayni seyi yapardi. Rukudan kalkinca da ayni seyi yapardi. Oturur vaziyette iken ellerini hicbir surette kaldirmazdi. Iki(nci) secdeden de kalkinca ellerini ayni sekilde kaldirir ve tekbir getirirdi."
Ebu Davud, Salat 118, (744).

2479 - Ebu Kilabe anlatiyor: "Ibnu Huveyris (radiyallahu anh), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in (namaza baslarken) tekbir getirdigi, rukuya gittigi, rukudan basini kaldirdigi zaman, kulaginin ust kismina ulasincaya kadar ellerini kaldirdigini gormustur."
Buhari, Ezan 84; Muslim, Salat 24-26 (391); Ebu Davud, Salat 118, (745); Nesai 85, (2, 182); Ibnu Mace, Ikametu's-Salat; 15, (859).
Nesai, bir diger rivayette su ziyadeyi kaydeder: "...secde ettigi ve secdeden basini kaldirdigi (zaman da ellerini kaldirirdi)."

2480 - Nadr Ibnu Kesir es-Sa'di anlatiyor: "Abdullah Ibnu Tavus, Mescidu'l-Hayf'da yanibasimda namaz kildi. Ilk secdeyi yapip secdeden basini kaldirdigi zaman ellerini yuzunun hizasina kadar kaldirmisti. Ben bunu hos bulmadim ve Vuheyb Ibnu Halid'e soyledim. Vuheyb ona:
"Sen hic kimsede gormedigin birsey mi yapiyorsun?" dedi. Ancak Tavus cevaben:
"Babamin onu yaptigini gordum. Ustelik babam sunu da soylemisti:
"Ibnu Abbas (radiyallahu anh) boyle yaptigini gordum. Ustelik onun:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunu yapiyordu" demis olmasindan baska bir sey de bilmiyorum."
Ebu Davud, Salat 117, (740); Nesai, Iftitah 177, (2, 232).

KaRdeLeN
4 February 2009, 16:50
2481 - Meymun eI-Mekki, AbduIIah Ibnu Zubeyr (radiyallahu anh)'i gordugunu ve kendilerine namaz kildirdigini anlatmistir. Devamla der ki: "Abdullah namazda kiyam, ruku, secde ve secdeden kiyama kalkma esnalarinda elleriyle isaret yapiyordu (ellerini kaldiriyordu). Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a gittim. Ve:
"Ibnu Zubeyr'i hic kimsede gormedigim bir tarzda namaz kiliyor gordum" deyip onun namazda yaptigi isareti anlattim. Bana:
"Eger Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in namazini gormekten hoslanirsan, Abdullah Ibnu Zubeyr'in namazina uy!" dedi."
Ebu Davud, Salat 117, (739).

2482 - Imran Ibnu'l-Husayn (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Bende basur vardi. Namazi nasil kilacagim diye Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a sordum.
"Ayakta kil, muktedir olmazsan oturarak kil, buna da muktedir olmazsan yan uzeri (yatarak) kil" buyurdu."

2483 - Diger bir rivayette geldigine gore, Imran Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a kisinin oturarak kilacagi namaz hususunda sordu. Aleyhissalatu vesselam:
"Ayakta kilarsa bu efdaldir. Kim de oturarak kilarsa, ona ayakta kilanin ecrinin yarisi verilir. Kim de yatarak kilarsa ona da oturarak kilanin ecrinin yarisi verilir" buyurdu."
Buhari, Taksiru's-Salat 18, 17, 19; Ebu Davud, Salat 179, (951, 952); Tirmizi, Salat 274, (372); Nesai, Kiyamu'l-Leyl 21, (3, 223-224).

2484 - Abdullah Ibnu Sakik anlatiyor: "Hz. Aise (radiyallahu anha)'ye:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) oturarak namaz kilar miydi?" diye sordum. Bana su cevabi verdi:
"Evet! Halk -veya yas demisti- O'nun dermanini kesince (yani insanlarin meseleleriyle omrunu tuketince, dermandan kesilince demektir)."

2485 - Bir diger rivayette soyle denmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) oturarak namaz kilar, oturdugu halde kiraat buyurur, kiraatinden takriben otuz-kirk ayet kalinca kalkar, kiraatina ayakta devam eder, sonra rukuya ve secdeye giderdi. Ikinci rek'atte aynen bunun gibi yapardi. Namazi bitince, ben uyaniksam benimle konusurdu, uyuyor isem yatardi."

2486 - Nesai'de gelen bir rivayette soyle denmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam'i (oturarak namaz kilarken) bagdas kurma seklinde oturmus gordum."
Nesai der ki: "Bu hadisin hatali oldugu kanaatindeyim."
Buhari, Taksiru's-Salat 20, Teheccud 16; Muslim, Salatu'l-Musafirin 112,115, (731, 732); Muvatta, Cum'a 20, (1, 137, 138); Ebu Davud, Salat 179, (953-956); Tirmizi, Salat 257, (374, 375); Nesai, Kiyamu'I Leyl,18, 22, (3, 219-224).

2487 - Ummu Seleme (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in olumune yakin, farzlar disindaki namazlarinin cogu oturarak idi. Ona gore, amellerin en guzeli, az da olsa devamli olani idi."
Nesai, Kiyamul-Leyl 19, (3, 222).

2488 - Hz. Hafsa (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in, nafile namazlarini kilarken, olumune bir yil kalincaya kadar hic oturdugunu gormedim. Bundan sonra hep oturarak kildi. Namazda sureyi hep tertil uzere okurdu. Bundan dolayi o sure, aslinda ondan daha uzun olan sureden daha uzun gorunurdu."
Muslim, musafirin 118, (733); Muvatta, Cum'a 20, (1,137); Tirmizi, Salat 275, (373); Nesai, Kiyamu'l-Leyl 19, (3. 223).

2489 - Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Bana Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in: "Kisinin oturarak kildigi (nafile) namaz, normal sekilde kildigi namazin (sevapca) yarisina denktir" buyurdugu soylenmisti. (Kendisinden sormak uzere) derhal yanina gittim. Varinca, Efendimizi oturarak namaz kiliyor buldum. Elimi basinin uzerine koydum. Bana:
"Ey Abdullah Ibnu Amr! Meselen nedir?" dedi. Ben:
"Ey Allah'in Resulu, bana "Kisinin oturarak kildigi namaz, normal namazin yarisina denktir" buyurdugunuz soylendi. Halbuki siz de oturarak kiliyorsunuz?" dedim. Aleyhissalatu vesselam:
"Evet oyledir. Ancak ben sizlerden biri gibi degilim" cevabini verdi."
Muslim, Musafirin 120, (735); Muvatta, Salatu'l-Cema'a 20, (1, 136, 137); Ebu Davud, Salat 179, (950); Nesai, Kiyamu'l-Leyl 20, (3, 223).

2490 - Muharib Ibnu Disar (radiyallahu anh) anlatiyor: "Huzeyfe (radiyallahu anh), namaz kilmakta olan ve bu sirada belini tam dogrultamayan bir adam gormustu. Namazdan cikinca:
"Sirtinda bir rahatsizligin mi var?" diye adama sordu.
"Hayir!" cevabini alinca:
"Sayet, bu halin uzere olecek olsan Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sunnetine muhalefet uzere olursun" dedi."
Rezin ilavesidir. Derim ki: "Bu rivayet Buhari'de su sekilde gelmistir: "Huzeyfe, (namazda) ruku ve secdesini tamamlayan bir adam gormustu. Namazini kilip bitirince Huzeyfe (radiyallahu anh) ona:
"Sen namaz kilmadin. Eger olecek olsan, Allah'in Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'i, yarattigi fitrattan baska bir fitrat uzere olursun" dedi. Gercegi Allah, bilir."
Buhari, Ezan 119, 132.

KaRdeLeN
4 February 2009, 16:50
2491 - Ebu Hazim (rahimehullah) anlatiyor: "Sehl Ibnu Sa'd (radiyallahu anhuma) demisti ki: "Insanlara, namazda sag elini sol kolu uzerine koysun" diye emredilmisti. " Ebu Hazim devamla der ki: "Ben onun (Sehl'in), bu, hadisi Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a nisbet ettigini biliyorum."
Buhari Ezan 89; Muvatta, Kasru's-Salat 47, (1, 859).

2492 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh)'un anlattigina gore, namaz kilarken sol elini sag eline koymustur. Bunu goren Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (bizzat elleriyle tutarak) sag elini sol elinin uzerine koymustur."
Ebu Davud, Salat 120, (755); Nesai, Iftitah 10, (2, 126).

2493 - Vail Ibnu Hucr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i namazda kiyamda iken, sag eliyle sol elinin ustunden tutmus gordum."
Nesai, Iftitah 9, (2, 125, 126).

2494 - Ismail Ibnu Umeyye anlatiyor: "Nafi merhuma namazda ellerinin parmaklarini kenetleyen kimse hakkinda sormustum. Bana:
"Bu hususta Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anh)'i isittim: "Bu, Allah'in gadabina ugrayanlarin namazidir" demisti diye cevap verdi."
Ebu Davud, Salat 187, (993).
Rezin'in ilave ettigi bir rivayette de soyle denmistir: "Ibnu Omer (radiyallahu anh), namazda kuud halinde (otururken) sol elini kabasi uzerine dayanan bir adam gormustu, hemen mudahale ederek:
"Boyle oturma, zira azaba ugrayanlar bu sekilde otururlar!" dedi.
Ebu Davud, Salat 187, (994).

2495 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "(Namazin) sunnetlerinden biri namazda (sag) avucu (sol) avuc uzerine koyup, her ikisini birlikte gobegin altina yerlestirmektir."
Rezin ilavesidir. Ebu Davud, Salat 120, (756).

2496 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namazda ihtisari (elleri bogre koymayi) yasakladi."
Buhari, Amel fi's-Salat 17; Muslim, Mesacid 46, (545); Ebu Davud, Salat 176, (947); Tirmizi, Salat 281, (383); Nesai, Iftitah 12, (2,127).

2497 - Buhari de Hz. Aise'den yapilan bir diger rivayette geldigine gore: "Hz. Aise (radiyallahu anha), kisinin ellerini (ihtisar yaparak) bogrune koymasini mekruh addeder ve "Bunu yahudiler yapar" derdi."
Buhari, Enbiya 50.

2498 - Rezin'in rivayet ettigi diger bir hadiste: "Resulullah ihtisari (eli bogre koymayi) namazda ve namaz disinda yasakladi" demistir."

2499 - Ziyad Ibnu Subeyh eI-Hanefi anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anh)'in yani basinda namaz kildim. Ellerimi de bogurlerime koydum. Namazi bitirince: "Bu, namazda hac(a benzemek)dir, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunu yasaklamisti" buyurdu."
Ebu Davud, Salat 160, (903); Nesai, Iftitah 12 (2,127).

2500 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh)'dan nakledildigine gore, ayaklarinin arasini bitistirerek namaz kilan bir adam gormustu. Soyle soylendi:
"(Bu adam) sunnete muhalefet etti. Ayaklarini sirayla dinlendirse daha iyidir."
Nesai, Iftitah 13, (2,128).

KaRdeLeN
4 February 2009, 16:51
2501 - Ummu Kays Bintu Mihsan (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yaslanip biraz sismanlayinca, namaz kildigi yerde bir sutun bulundurdu namazda ona dayandi."
Ebu Davud, Salat 177 (948).

KIRAAT

2502 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kiraatini bismillahirrahmanirrahim ile baslatiyordu."
Tirmizi, Salat 181, (245).

2503 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ben, Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Hz. Ebu Bekr, Hz. Omer, Hz. Osman (radiyallahu anhum) ile birlikte namaz kildim. Onlardan hicbirinin bismillahirrahmanirrahim'i okuduklarini isitmedim."
Buhari, Ezan 89; Muslim, Salat 50, (399); Muvatta, Salat 30, (1, 81); Ebu Davud, Salat 124, (782); Tirmizi, Salat 182, (246); Nesai, Iftitah 21, 22, (2, 133-135); Ibnu Mace, Ikamet 4, (813- 815).

2504 - Ibnu Abdillah Ibnu Mugaffel (rahimehullah) anlatiyor: "Ben (namazda) bismillahirrahmanirrahim'i okumustum. Babam isitti. Bana: "Ogulcugum, (bu yaptigin) bir bid'attir. Bid'atten sakin!" dedi. Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabindan her kimle karsilasti isem, hepsinin de bid'atten nefret ettigi kadar bir baska seyden nefret etmedigini gordum. Babam sozlerine soyle devam etmisti:
"Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'Ia, Hz. Ebu Bekr'le, Hz. Omer'le, Hz. Osmanla (radiyallahu anhum) namaz kildim. Onlardan hic birinin bunu (besmelenin okunacagini) okuduklarini isitmedim. Onu sen de okuma. Sadece "Elhamdulillahi rabbi'l-alemin" de."
Tirmizi, Salat 180, (244); Nesai, Iftitah 22, (2,135).

2505 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ikinci rek'atten kalktigi zaman kiraati Elhamdu lillahi Rabil alemin ile baslatiyor ve sukut etmiyordu."
Muslim, Mesacid 148, (599).

2506 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim Fatiha-i serife suresini okumadan namaz kilarsa bilsin ki bu namaz nakistir -bu sozu uc kere tekrarladi- eksiktir."
Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'ye:
"Biz imamin arkasinda bulunuyorsak (ne yapalim)?" diye sorulmustu. Su cevabi verdi:
"Yine de icinden oku. Zira ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim:
"Allah Teala hazretleri (bir hadis-i kudside) buyurdu ki: "Ben kiraati kulumla kendi aramda iki kisma boldum, yarisi bana ait, yarisi da ona. Kuluma istedigi verilmistir: Kul: "EI-hamdulillahi Rabbi'I-alemin. (Hamd alemlerin Rabbine aittir)" deyince, Aziz ve Celil olan Allah: "Kulum bana hamdetti!" der. "er-Rahmanirrahim" deyince, Allah: "Kulum bana senada bulundu" der. "Maliki yevmiddin (ahiretin sahibi)" deyince,
Allah: "Kulum beni tebcil ve ta'ziz etti (buyukledi)" der. "Iyyakena'budu ve iyyakenestain (yalniz sana ibadet eder, yalniz senden yardim isteriz)" deyince, Allah: "Bu benimle kulum arasinda bir (taahhuddur). Kuluma istedigini verdim" der. "Ihdina s-sirata'I-mustakim siratallezine en amte aleyhim gayr'il-magdubi aleyhim ve Ia'ddallin. (Bizi dogru yola sevket, o yol ki kendilerine nimet verdigin kimselerin yoludur, gadaba ugrayanlarin ve dalalete dusenlerin degil)" dedigi zaman, Allah: "Bu da kulumundur, kuluma istedigi verilmistir" buyurur."

2507 - Ebu Davud'da gelen bir rivayette soyle denmistir: "...Bana Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Haydi git ve Medine'de ilan et ki: "Sadece Fatiha suresi de olsa, Kur'an'dan bir parca okumadika kildiginiz namaz namaz degildir" dedi ve baska bir sey ilave etmedi."

2508 - Rezin'in zikrettigi bir rivayette soyle gelmistir: "...Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kiraatsiz namaz sahih degildir." Bilesiniz, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize her ne duyurdu ise biz de size duyurduk. Bize gizli tuttugunu biz de size gizli tuttuk."
Bu aciklama uzerine bir zat ona:
"Ey Ebu Hureyre, Fatiha'ya herhangi bir ilavede bulunmazsam (yeterli midir) ne dersin?" diye sordu. Ebu Hureyre dedi ki:
"Bu sual Aleyhissalatu vesselam'a da sorulmustu, su cevabi verdi:
"Bununla iktifa edersen sana yeter, ilavede bulunursan senin icin daha hayirli ve efdal oliir."
Muslim, Salat 38, (395); Muvatta; Salat 39, (1, 84-85); Ebu Davud, Salat 136, (819, 820, 821); Tirmizi, Tefsir, Fatiha, (2954, 2955); Nesai, Iftitah 23, (2,135, 236).

2509 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "(Namazda) Fatiha suresi ile kolaya gelen bir miktar (Kur'an ayetin)i okumakla emrolunduk."
Ebu Davud, Salat 136, (818).

2510 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) demistir ki: "Kim Fatiha'yi okumadan bir rek'at namaz kilarsa, imamin arkasinda bulunmadigi takdirde, namaz kilmis sayilmaz."
Muvatta, Salat 38, (1, 84); Tirmizi, Salat 283, (313)

KaRdeLeN
4 February 2009, 16:52
2511 - Vail Ibnu Hucr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in gayri'l-magdubi aleyhim ve la'd-dallin'i okuyunca amin dedigini ve bunu soylerken sesini uzattigini isittim."
Bir baska rivayette soyle gelmistir. ". . .Bunu soylerken sesini yukselttigini isittim."
Ebu Davud, Salat 172, (932, 933); Tirmizi, Salat 184, (248).

2512 - Hz. Bilal (radiyallahu anh)'in soyledigine gore, Aleyhissalatu vesselam'a: "Ey Allah'in Resulu! amin'de beni geride birakma!" demistir."
Ebu Davud, Salat 172, (937).

AMIN DEMENIN FAZILETI

2513 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Imam amin deyince siz de amin deyin. Zira kimin amin'i meleklerin amin'ine tevafuk ederse gecmis gunahlari affedilir."
Ibnu Sihab der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) amin derdi."
Buhari Ezan 112; Muslim, Salat 72, (410); Muvatta, Salat 44, (1, 87); Ebu Davud, Salat 172, (936); Tirmizi, Salat 185 (250); Nesai, Iftitah 34, 35, (2,144); Ibnu Mace Ikamet 14, (851).

2514 - Buhari'de diger bir rivayette soyle gelmistir: "Kari (okuyucu) amin deyince siz de amin deyin. Zira melekler "amin" der. Kimin amin'i meleklerin amin'ine tevafuk ederse gecmis gunahlari affedilir.
Buhari, Da'avat 63.

NAMAZDA OKUNAN SURE

2515 - Ebu Burde (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sabah namazinda altmis-yuz arasinda ayet okurdu."
Nesai, Iftitah 112, (2,157); Buhari, Mevakit 11,13, 39, Ezan 104; Muslim, Mesacid 2, (1, 246),16, (1, 262).

2516 - Amr Ibnu Hureys (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sabah namazinda Iza's-semsu kuvviret suresini okudugunu isittim."
Muslim, Salat 164, (456); Ebu Davud, Salat 135, (817); Nesai, Iftitah 44, (2,157).

2517 - Abdullah Ibnu Saib (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize Mekke'de sabah namazi kildirdi. Mu'minun suresini kiraat buyurarak namaza basladi. Hz. Musa ve Harun'un zikrine gelince -veya Hz. Isa'nin zikrine, ravi burada tereddut etti. Resullullah (aleyhissalatu vesselam)'i bir oksuruk tuttu, hemen rukuya gitti."
Buhari, Ezan 106; Muslim, Salat 163, (455); Ebu Davud, Salat 89, (648, 649); Nesai, Iftitah 76, (2,176). Hadis Buhari'de muallak olmustur.

2518 - Cabir Ibnu Semure (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sabah namazinda Kaf ve'l-Kurani'l-Mecid ve benzeri bir sure okurdu. Aleyhissalatu vesselam diger namazlari hafif kildirirdi."
Muslim, Salat 168, (458).

2519 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cuma gunu, sabah namazinda Elif-lam-mim Tenzil es-Secde, ve Hel eta ala'l-insani hinun mine'd-dehr surelerini okurdu. Yine Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cuma namazinda Cuma ve Munafikun surelerini okurdu."
Muslim, Cuma 64, (879); Ebu Davud, Salat 218, (1074); Tirmizi, Salat 375, (520); Nesai, Cuma 38, (3,111), Iftitah 47, (2,159).

2520 - Urve (rahimehullah) anlatiyor: "Hz. Ebu Bekr es-Siddik (radiyallahu anh) sabah namazini kildirdi. Namazin her iki rek'atinde Bakara suresini okudu."
Muvatta, Salat 33