ceyLin
21 January 2009, 21:36
BİR BİLGE[Only Registered Users Can See Links] bir gün öğrencilerine bir hayal şehrinde yaşayan üç tuhaf insan meselini anlattı. Adamlardan biri kör[Only Registered Users Can See Links] biri sağır[Only Registered Users Can See Links] diğeri de çıplaktı. Kör olan uzakları görür[Only Registered Users Can See Links] sağır olan çok iyi işitirdi.
Bir gün bu üçü bir aradayken[Only Registered Users Can See Links] kör:
“Bakın uzaklardan atlılar geliyor. Onların hangi kabileye mensup olduklarını ve kaç kişi olduklarını tek tek görüyorum” dedi.
Sağır:
“Evet evet[Only Registered Users Can See Links] ben de seslerini duydum ve ne dediklerini çok net anlıyorum” dedi.
Çıplak:
“Eğer buraya gelirlerse bizi soyarlar diye korkuyorum” dedi.
Kör:
“Bakın yaklaşıyorlar[Only Registered Users Can See Links] haydi onlar gelmeden[Only Registered Users Can See Links] bizi yakalayıp bir kötülük yapmadan buradan kaçalım” dedi.
Sağır:
“Davranın dostlar[Only Registered Users Can See Links] gürültü gittikçe yaklaşıyor[Only Registered Users Can See Links] onlar gelmeden kaçalım” dedi.
Böylece şehri bırakıp kaçtılar koşa koşa bir köye vardılar. O köyde çok semiz bir kuş buldular. Kuş o kadar besiliydi ki[Only Registered Users Can See Links] vücudunda zerre kadar et yoktu. Kemikleri bile incelmiş[Only Registered Users Can See Links] ipliğe dönmüştü.
Üç arkadaş o kuşu yediler[Only Registered Users Can See Links] karnı doymuş filler gibi şiştiler. O kadar doyup şiştiler ki[Only Registered Users Can See Links] âdeta âleme sığmaz oldular. Böylesine şişmiş olmalarına rağmen[Only Registered Users Can See Links] bir kapının çatlağından geçerek bir evden içeriye girdiler.
Bilge[Only Registered Users Can See Links] bu meseli anlattıktan sonra[Only Registered Users Can See Links] öğrencilerine şunu söyledi:
“ Sağır[Only Registered Users Can See Links] insanın içindeki istektir. Kör[Only Registered Users Can See Links] hırstır; halkın ayıbını bir kıl bile olsa görür[Only Registered Users Can See Links] kendi ayıbını ise zerre kadar görmez. Çıplak ise[Only Registered Users Can See Links] dünyaya kapılmaktır; dünyaya çıplak geldik[Only Registered Users Can See Links] çıplak gideceğiz...”
Bir gün bu üçü bir aradayken[Only Registered Users Can See Links] kör:
“Bakın uzaklardan atlılar geliyor. Onların hangi kabileye mensup olduklarını ve kaç kişi olduklarını tek tek görüyorum” dedi.
Sağır:
“Evet evet[Only Registered Users Can See Links] ben de seslerini duydum ve ne dediklerini çok net anlıyorum” dedi.
Çıplak:
“Eğer buraya gelirlerse bizi soyarlar diye korkuyorum” dedi.
Kör:
“Bakın yaklaşıyorlar[Only Registered Users Can See Links] haydi onlar gelmeden[Only Registered Users Can See Links] bizi yakalayıp bir kötülük yapmadan buradan kaçalım” dedi.
Sağır:
“Davranın dostlar[Only Registered Users Can See Links] gürültü gittikçe yaklaşıyor[Only Registered Users Can See Links] onlar gelmeden kaçalım” dedi.
Böylece şehri bırakıp kaçtılar koşa koşa bir köye vardılar. O köyde çok semiz bir kuş buldular. Kuş o kadar besiliydi ki[Only Registered Users Can See Links] vücudunda zerre kadar et yoktu. Kemikleri bile incelmiş[Only Registered Users Can See Links] ipliğe dönmüştü.
Üç arkadaş o kuşu yediler[Only Registered Users Can See Links] karnı doymuş filler gibi şiştiler. O kadar doyup şiştiler ki[Only Registered Users Can See Links] âdeta âleme sığmaz oldular. Böylesine şişmiş olmalarına rağmen[Only Registered Users Can See Links] bir kapının çatlağından geçerek bir evden içeriye girdiler.
Bilge[Only Registered Users Can See Links] bu meseli anlattıktan sonra[Only Registered Users Can See Links] öğrencilerine şunu söyledi:
“ Sağır[Only Registered Users Can See Links] insanın içindeki istektir. Kör[Only Registered Users Can See Links] hırstır; halkın ayıbını bir kıl bile olsa görür[Only Registered Users Can See Links] kendi ayıbını ise zerre kadar görmez. Çıplak ise[Only Registered Users Can See Links] dünyaya kapılmaktır; dünyaya çıplak geldik[Only Registered Users Can See Links] çıplak gideceğiz...”