ceyLin
7 February 2009, 20:13
[Only Registered Users Can See Links]şık Saçan Canlılardaki İhtişam
Işık saçan canlıların en bilinenleri ateş böcekleridir. Bilimadamları yıllardır sürdürdükleri araştırmalar ve çalışmalarla ateş böceklerinin ürettikleri kadar verimli bir ışık üretmeye çalışmaktadırlar. Işıktan maksimum verim elde eden ve neredeyse hiç enerji kaybetmeyen ateş böcekleri[Only Registered Users Can See Links] bu özellikleri nedeniyle yıllardır araştırma konusu olmuşlardır.
Gerçekte bir canlının ışık üretmesi[Only Registered Users Can See Links] aynı zamanda da bu ışığın ısısından etkilenmemesi son derece şaşırtıcıdır. Çünkü bilindiği gibi[Only Registered Users Can See Links] günümüz teknolojisi ile gerçekleştirilen ışık üretiminde[Only Registered Users Can See Links] mutlaka bir sıcaklık açığa çıkar ve bu sıcaklık da dışarıya ısı enerjisi olarak verilir. Dolayısıyla bu durumda ışık üreten canlıların kendilerinin de bu yüksek ısıdan zarar görmeleri gerekmektedir. Oysa ışık üreten canlılar kendi ürettikleri sıcaklıktan hiç etkilenmezler. Çünkü genellikle bu canlılar ışık ürettikleri sırada çok fazla miktarda bir sıcaklık da açığa çıkmaz. Soğuk ışık denen bir tür ışık üretirler. Vücut sistemleri buna uygun olarak tasarlanmıştır.
Ateş böcekleri vücutlarının içinde gerçekleşen kimyasal reaksiyonlar sonucu yeşil-sarı ışıklar üreten böceklerdir. Haberleşmek ve çiftleşme mesajı verebilmek için bu ışıkları kullanan ateş böceklerinde türe göre ışıldama uzunluğu değişir. Ayrıca bazı türlerde[Only Registered Users Can See Links] dişiyi cezbetmek için önce erkek ateş böceği ışıldarken[Only Registered Users Can See Links] bir diğerinde çağrıyı dişi ateş böcekleri yapabilir. Bazı türler ise ışıklarını kendilerini düşmanlarına karşı savunmak için kullanırlar. Saçtıkları ışık aynı zamanda düşmanlarına tadlarının kötü olduğu mesajını da iletir.
Ateş böceklerinin yanısıra çeşitli deniz altı canlıları[Only Registered Users Can See Links] böcekler ve daha pek çok canlı türü de kendi ışıklarını kendileri üretirler. Her birinin ışığı üretim şekilleri[Only Registered Users Can See Links] kullanım alanları[Only Registered Users Can See Links] süreleri ve üretilen ışığın cinsi gibi özellikleri birbirinden çok farklıdır.
Bu canlılara kullanabilecekleri niteliklerde ışık üretebilecekleri sistemleri veren[Only Registered Users Can See Links] bu sistemlerin devamlılığını sağlayan ise elbette canlıların kendileri değildir. Tesadüfler sonucunda ışık üretebilecek ve bu üretimi yaparken canlının kendine hiçbir zarar vermeyecek kompleks organların ortaya çıkması da mümkün değildir. Işık saçan tüm canlılar Allah'ın üstün yaratma sanatının delillerindendir. Allah sonsuz bilgi[Only Registered Users Can See Links] akıl ve kudretinin delillerini[Only Registered Users Can See Links] yarattığı canlılar vasıtasıyla bizlere tanıtmaktadır.[Only Registered Users Can See Links]
25 ton toprak taşıyan solucan
Lumbricus terrestris isimli bir solucan türü[Only Registered Users Can See Links] toprak içinde 70 cm. kadar derinlere inerek çember veya elips kesitli yollar açar. Bir hektarlık alanda 25 ton'luk kütleyi yüzeye getirir; bu suretle toprağı 5 cm.'ye kadar kabartmış olur. Ağırlığı birkaç gram olan solucan[Only Registered Users Can See Links] kendisinin "50 ila 60" katı ağırlıktaki kütleyi de harekete geçirebilir. Bu[Only Registered Users Can See Links] 100 kg. ağırlığındaki bir sporcunun 5 ton'u hareket ettirebilmesi gibidir. Solucanın bu kadar güç bir işi başarması[Only Registered Users Can See Links] vücudunu saran enine ve boyuna kaslar sayesinde gerçekleşir. Hayvan vücudunun ön kısmındaki kasları büzerek incelir ve yoklayarak bulduğu küçük bir deliğe başını sokar. Sonra boylamasına kaslarını çalıştırarak vücudunun ön bölümünü şişirir ve böylece deliği genişletir. Bunları yaparken de sürekli karnını doyurur ve sürekli olarak ilerler.
Bilim ve Teknik[Only Registered Users Can See Links] Sayı[Only Registered Users Can See Links] s.58
Semender ve antifiriz
Sibirya semenderleri (Hynobias Keyserlingii)[Only Registered Users Can See Links] donmuş toprakların metrelerce derinliklerinde yıllarca kaldıktan sonra buzları çözülür ve normal yaşama dönerler. Bu canlıların -500C sıcaklıkta bile yaşayabildikleri saptanmıştır. Sibirya semenderlerinin tek problemleri ani donmadır. Bu canlıların soğuğa alışmak ve antifiriz maddelerini üretmek için zamana ihtiyaçları vardır. "Antifriz maddeleri" semenderin kanındaki hücrelerde bulunan suyun yerine geçerek[Only Registered Users Can See Links] dokuların keskin buz kristallerinden zarar görmesini önler. Bazı hayvanlar bu işlemleri yaparken donmamak için glikoz kullanırlar. Sibirya semenderinin bu mekanizmasının nasıl işlediği ise tam olarak bilinmemektedir.
New Scientist[Only Registered Users Can See Links] Cilt 139[Only Registered Users Can See Links] s.15
[Only Registered Users Can See Links] Vücutlarındaki Özel Soğutma Sistemi İnsanlar soğutma sistemlerini çok yakın bir dönemde keşfetmiş[Only Registered Users Can See Links] teknolojinin ilerlemesi ile birlikte de bugünkü modern haline getirebilmişlerdir. Ancak soğutma sistemlerini ilk keşfedenler insanlar değildir. Doğadaki sıcakkanlı her canlının vücudunda ısı kontrolü için gereken mekanizma zaten vardır. Bu canlılar vücutlarında bir soğutma sistemi ile birlikte yaratılmışlardır. Örnek olarak Afrika'nın hızlı koşan gazelini verebiliriz. Gazel yaşamını sürdürebilmek için düşmanlarından kaçmak zorundadır[Only Registered Users Can See Links] çünkü başka bir savunma aracı yoktur. Bu sürat koşusu gazelin vücut ısısını aşırı derecede yükseltir. Fakat gazelin hayatta kalabilmesi için beyninin vücudundan daha serin tutulması gerekir.
Gazelin beyninin serin tutulması için[Only Registered Users Can See Links] başının sağ tarafında[Only Registered Users Can See Links] kendine has bir soğutma sistemi vardır. Gazellerin ve benzer hayvanların[Only Registered Users Can See Links] soluk alma kanallarının ardında uzanan[Only Registered Users Can See Links] büyük kan birikintilerinin içerisinden yayılan yüzlerce küçük atardamar vardır. Soluklanmış hava buruna ait bu gölcüğü soğutur[Only Registered Users Can See Links] bu yüzden küçük atardamarların içerisinden geçen kan soğumuş olur.
Sonra küçük atardamarlar kanı beyne taşıyan tek bir kan damarın içerisinde biraraya gelir. Bu sayede gazel koşarken süratle artan vücut ısısından etkilenmez.
Burada dikkat çekici olan nokta[Only Registered Users Can See Links] bu kusursuz sistemin zaman içinde kendiliğinden ortaya çıkamayacağıdır. Çünkü beynin soğutulması için gereken bu sistemin var olmaması demek[Only Registered Users Can See Links] gazelin ilk koşusunu yapar yapmaz ölmesi demektir.
Gazellerdeki soğutma sistemi örneğinde de görüldüğü gibi canlılardaki tasarım[Only Registered Users Can See Links] evrimcilerin "kademe kademe gelişim" iddiasıyla açıklanamayacak bir kompleksliğe sahiptir. Yani bir canlının vücut sistemlerinin ve organlarının zaman içinde küçük değişimlerle ortaya çıkması imkansızdır. Canlı bedenleri[Only Registered Users Can See Links] gazellerdeki soğutma sistemi benzeri[Only Registered Users Can See Links] tek bir parçası bile eksik olsa hiçbir işe yaramayacak yapılarla doludur. Bu da bütün canlıların evrimcilerin iddia ettikleri gibi tesadüflerle zaman içinde var olmadıklarını[Only Registered Users Can See Links] aksine Allah tarafından bir anda kusursuzca yaratıldıklarını ispatlar. Bu[Only Registered Users Can See Links] düşünebilen ve aklını kullanabilen insanlar için çok açık bir gerçektir.[Only Registered Users Can See Links]
"Eğer aklınızı kullanabiliyorsanız[Only Registered Users Can See Links] O[Only Registered Users Can See Links] doğunun da[Only Registered Users Can See Links] batının da ve bunların arasında olan herşeyin de Rabbidir." dedi. (Şuara Suresi[Only Registered Users Can See Links] 28)
Işık saçan canlıların en bilinenleri ateş böcekleridir. Bilimadamları yıllardır sürdürdükleri araştırmalar ve çalışmalarla ateş böceklerinin ürettikleri kadar verimli bir ışık üretmeye çalışmaktadırlar. Işıktan maksimum verim elde eden ve neredeyse hiç enerji kaybetmeyen ateş böcekleri[Only Registered Users Can See Links] bu özellikleri nedeniyle yıllardır araştırma konusu olmuşlardır.
Gerçekte bir canlının ışık üretmesi[Only Registered Users Can See Links] aynı zamanda da bu ışığın ısısından etkilenmemesi son derece şaşırtıcıdır. Çünkü bilindiği gibi[Only Registered Users Can See Links] günümüz teknolojisi ile gerçekleştirilen ışık üretiminde[Only Registered Users Can See Links] mutlaka bir sıcaklık açığa çıkar ve bu sıcaklık da dışarıya ısı enerjisi olarak verilir. Dolayısıyla bu durumda ışık üreten canlıların kendilerinin de bu yüksek ısıdan zarar görmeleri gerekmektedir. Oysa ışık üreten canlılar kendi ürettikleri sıcaklıktan hiç etkilenmezler. Çünkü genellikle bu canlılar ışık ürettikleri sırada çok fazla miktarda bir sıcaklık da açığa çıkmaz. Soğuk ışık denen bir tür ışık üretirler. Vücut sistemleri buna uygun olarak tasarlanmıştır.
Ateş böcekleri vücutlarının içinde gerçekleşen kimyasal reaksiyonlar sonucu yeşil-sarı ışıklar üreten böceklerdir. Haberleşmek ve çiftleşme mesajı verebilmek için bu ışıkları kullanan ateş böceklerinde türe göre ışıldama uzunluğu değişir. Ayrıca bazı türlerde[Only Registered Users Can See Links] dişiyi cezbetmek için önce erkek ateş böceği ışıldarken[Only Registered Users Can See Links] bir diğerinde çağrıyı dişi ateş böcekleri yapabilir. Bazı türler ise ışıklarını kendilerini düşmanlarına karşı savunmak için kullanırlar. Saçtıkları ışık aynı zamanda düşmanlarına tadlarının kötü olduğu mesajını da iletir.
Ateş böceklerinin yanısıra çeşitli deniz altı canlıları[Only Registered Users Can See Links] böcekler ve daha pek çok canlı türü de kendi ışıklarını kendileri üretirler. Her birinin ışığı üretim şekilleri[Only Registered Users Can See Links] kullanım alanları[Only Registered Users Can See Links] süreleri ve üretilen ışığın cinsi gibi özellikleri birbirinden çok farklıdır.
Bu canlılara kullanabilecekleri niteliklerde ışık üretebilecekleri sistemleri veren[Only Registered Users Can See Links] bu sistemlerin devamlılığını sağlayan ise elbette canlıların kendileri değildir. Tesadüfler sonucunda ışık üretebilecek ve bu üretimi yaparken canlının kendine hiçbir zarar vermeyecek kompleks organların ortaya çıkması da mümkün değildir. Işık saçan tüm canlılar Allah'ın üstün yaratma sanatının delillerindendir. Allah sonsuz bilgi[Only Registered Users Can See Links] akıl ve kudretinin delillerini[Only Registered Users Can See Links] yarattığı canlılar vasıtasıyla bizlere tanıtmaktadır.[Only Registered Users Can See Links]
25 ton toprak taşıyan solucan
Lumbricus terrestris isimli bir solucan türü[Only Registered Users Can See Links] toprak içinde 70 cm. kadar derinlere inerek çember veya elips kesitli yollar açar. Bir hektarlık alanda 25 ton'luk kütleyi yüzeye getirir; bu suretle toprağı 5 cm.'ye kadar kabartmış olur. Ağırlığı birkaç gram olan solucan[Only Registered Users Can See Links] kendisinin "50 ila 60" katı ağırlıktaki kütleyi de harekete geçirebilir. Bu[Only Registered Users Can See Links] 100 kg. ağırlığındaki bir sporcunun 5 ton'u hareket ettirebilmesi gibidir. Solucanın bu kadar güç bir işi başarması[Only Registered Users Can See Links] vücudunu saran enine ve boyuna kaslar sayesinde gerçekleşir. Hayvan vücudunun ön kısmındaki kasları büzerek incelir ve yoklayarak bulduğu küçük bir deliğe başını sokar. Sonra boylamasına kaslarını çalıştırarak vücudunun ön bölümünü şişirir ve böylece deliği genişletir. Bunları yaparken de sürekli karnını doyurur ve sürekli olarak ilerler.
Bilim ve Teknik[Only Registered Users Can See Links] Sayı[Only Registered Users Can See Links] s.58
Semender ve antifiriz
Sibirya semenderleri (Hynobias Keyserlingii)[Only Registered Users Can See Links] donmuş toprakların metrelerce derinliklerinde yıllarca kaldıktan sonra buzları çözülür ve normal yaşama dönerler. Bu canlıların -500C sıcaklıkta bile yaşayabildikleri saptanmıştır. Sibirya semenderlerinin tek problemleri ani donmadır. Bu canlıların soğuğa alışmak ve antifiriz maddelerini üretmek için zamana ihtiyaçları vardır. "Antifriz maddeleri" semenderin kanındaki hücrelerde bulunan suyun yerine geçerek[Only Registered Users Can See Links] dokuların keskin buz kristallerinden zarar görmesini önler. Bazı hayvanlar bu işlemleri yaparken donmamak için glikoz kullanırlar. Sibirya semenderinin bu mekanizmasının nasıl işlediği ise tam olarak bilinmemektedir.
New Scientist[Only Registered Users Can See Links] Cilt 139[Only Registered Users Can See Links] s.15
[Only Registered Users Can See Links] Vücutlarındaki Özel Soğutma Sistemi İnsanlar soğutma sistemlerini çok yakın bir dönemde keşfetmiş[Only Registered Users Can See Links] teknolojinin ilerlemesi ile birlikte de bugünkü modern haline getirebilmişlerdir. Ancak soğutma sistemlerini ilk keşfedenler insanlar değildir. Doğadaki sıcakkanlı her canlının vücudunda ısı kontrolü için gereken mekanizma zaten vardır. Bu canlılar vücutlarında bir soğutma sistemi ile birlikte yaratılmışlardır. Örnek olarak Afrika'nın hızlı koşan gazelini verebiliriz. Gazel yaşamını sürdürebilmek için düşmanlarından kaçmak zorundadır[Only Registered Users Can See Links] çünkü başka bir savunma aracı yoktur. Bu sürat koşusu gazelin vücut ısısını aşırı derecede yükseltir. Fakat gazelin hayatta kalabilmesi için beyninin vücudundan daha serin tutulması gerekir.
Gazelin beyninin serin tutulması için[Only Registered Users Can See Links] başının sağ tarafında[Only Registered Users Can See Links] kendine has bir soğutma sistemi vardır. Gazellerin ve benzer hayvanların[Only Registered Users Can See Links] soluk alma kanallarının ardında uzanan[Only Registered Users Can See Links] büyük kan birikintilerinin içerisinden yayılan yüzlerce küçük atardamar vardır. Soluklanmış hava buruna ait bu gölcüğü soğutur[Only Registered Users Can See Links] bu yüzden küçük atardamarların içerisinden geçen kan soğumuş olur.
Sonra küçük atardamarlar kanı beyne taşıyan tek bir kan damarın içerisinde biraraya gelir. Bu sayede gazel koşarken süratle artan vücut ısısından etkilenmez.
Burada dikkat çekici olan nokta[Only Registered Users Can See Links] bu kusursuz sistemin zaman içinde kendiliğinden ortaya çıkamayacağıdır. Çünkü beynin soğutulması için gereken bu sistemin var olmaması demek[Only Registered Users Can See Links] gazelin ilk koşusunu yapar yapmaz ölmesi demektir.
Gazellerdeki soğutma sistemi örneğinde de görüldüğü gibi canlılardaki tasarım[Only Registered Users Can See Links] evrimcilerin "kademe kademe gelişim" iddiasıyla açıklanamayacak bir kompleksliğe sahiptir. Yani bir canlının vücut sistemlerinin ve organlarının zaman içinde küçük değişimlerle ortaya çıkması imkansızdır. Canlı bedenleri[Only Registered Users Can See Links] gazellerdeki soğutma sistemi benzeri[Only Registered Users Can See Links] tek bir parçası bile eksik olsa hiçbir işe yaramayacak yapılarla doludur. Bu da bütün canlıların evrimcilerin iddia ettikleri gibi tesadüflerle zaman içinde var olmadıklarını[Only Registered Users Can See Links] aksine Allah tarafından bir anda kusursuzca yaratıldıklarını ispatlar. Bu[Only Registered Users Can See Links] düşünebilen ve aklını kullanabilen insanlar için çok açık bir gerçektir.[Only Registered Users Can See Links]
"Eğer aklınızı kullanabiliyorsanız[Only Registered Users Can See Links] O[Only Registered Users Can See Links] doğunun da[Only Registered Users Can See Links] batının da ve bunların arasında olan herşeyin de Rabbidir." dedi. (Şuara Suresi[Only Registered Users Can See Links] 28)