AlpikE
19 April 2009, 04:43
Zeybeklik son dönemde bir yandan popüler bir nostaljik öğe haline gelmiş gibi görünmesine karşın[Only Registered Users Can See Links] diğer yandan da toplumu baskı altına almış olan bilgisizlik ve yüzeysellik akımı nedeniyle genel kabullenmeler ve yapıştırılma ya çalışılan yaftalardan da büyük zarar görmektedir. Bazı televizyon dizilerinin ve müzik eserlerinin[Only Registered Users Can See Links] zeybeklik olgusuna ve zeybek ezgilerine eskisine nazaran daha ağırlıklı olarak vurgu yaptığı hiç birimizin dikkatinden kaçmış olmasa gerektir.
Bu ilginin doğurduğu bir başka sonuç daha var ki[Only Registered Users Can See Links] bu kimsenin arzulamadığı bir çeşit yan etki. Efeliğin bu kadar tuttuğunu gören bazı fırsatçılar da kendilerine gün doğduğunu düşünüp bu “trend”den faydalanmayısısa çalışmaktalar. Bunların başında köşe dönmeci ve kolaycılar geliyor. İlk iş olarak Ege zeybek ve türkülerine el atarak bunları kendilerince[Only Registered Users Can See Links] “güncelleştirerek” piyasaya sürüyorlar. Bu sahtekarlık[Only Registered Users Can See Links] pek tutmasa da[Only Registered Users Can See Links] Ege kültürünün yozlaşması riskini artıran bir alışkanlık halini almıştır. Türkülerimizi hakkıyla yorumlayan yetkin sanatçılarımızın yanı sıra[Only Registered Users Can See Links] zeybekleri “bale” veya “opera” haline getirmeye çalışanlardan tutun da[Only Registered Users Can See Links] arabesk balçığı içine sokma ya çalışanlar da müzik piyasasında zeybekleri bizim kadar sevmektedir(!).
Bir başka tehlike[Only Registered Users Can See Links] bu popülariteden faydalanmak isteyen bir başka grup sahtekardan gelmektedir. Bunlar da cüz’i akıllarında bulunan birkaç kırıntıyla zeybekliğin tarihi gelişimini[Only Registered Users Can See Links] zeybek oyunlarının kökenini ve anlamını açıklayarak kendini satmayısısa çalışan budala tayfasıdır. Bunların en son örneğini Milliyet Gazetesinde çıkan bir haberde Dr. Alper Aksoy adındaki bir şahsın hezeyanlarında gördük. İstanbul’da bir zeybek ekibi kurarak yarışmalara katılan bu kişi[Only Registered Users Can See Links] yapılan söyleşide hem zeybek oyunlarının orijinal karakterini bozduğunu itiraf etmekte; hem de efelerin geçmişine dil uzatarak bu insanların Türklüğünden[Only Registered Users Can See Links] İslamlığından ve efeliğinden şüphe ile bahsetmektedir.
Efelerimizin ve zeybek türkülerinin bir sahipleneni olmadıkça bu saldırıların bitmesi beklenemez. Zeybeklerin sahibi[Only Registered Users Can See Links] en doğalıdır ki Aydınlılardır. Demek oluyor ki Aydınlılar[Only Registered Users Can See Links] çaba ve girişimleriyle zeybekliği ve zeybekleri her şeyiyle sahiplendiklerini göstereceklerdir.
Zeybeklik nedir?
Bu kapsamda zeybeklere değinmeden geçemeyeceğim. Zeybekliğin kökenlerini Eski Yunan’da veya Orta Asya’da aramanın manası yoktur. Çünkü zeybeklere ilk olarak Anadolu Selçuklularında rastlanmaktadır. Bu dönemde zeybek adının[Only Registered Users Can See Links] Aydın yöresinde yolların güvenliğini sağlayan bir çeşit asker anlamına geldiğini biliyoruz. Kelimenin anlamını araştırmak ta beyhude bir iştir. Kelimenin kökenine ilişkin bir tarihi kayıt bulunmamasının yanısıra bu kelimeyi Rumca’dan veya başka yabancı dillerden gelmiş gibi göstermeye çalışan sahtekar ve hainlerin varlığı[Only Registered Users Can See Links] bu bahisten tiksinerek geri adım atmamız için yeterlidir.
Zeybekliğin asıl kökeni 16.yüzyıl sonu ile 17.yüzyıl ortalarına tarihlenen Celali Ayaklanmalarına dayanır. Gerçek anlamını da burada bulur. Yenilgilerle bozulmayısısa yüz tutan merkezi idare ve halka zulümden başka bir şey getirmeyen yerel vali ve mültezimler ile birlikte köylüler üzerindeki mali yükün ağırlığı[Only Registered Users Can See Links] asker kaçakları ile birleşen isyancıların çığ gibi büyümesine yol açtı. Aydın[Only Registered Users Can See Links] bu sıkıntıları daha fazla hisseden bir vilayet olarak Celalilerin her zaman etkin olduğu bir yöre olageldi. Bu isyancıların faaliyetleri yoğun olarak Aydın’da hep devam etti. Buna karşın aynı sebeplerle dağa çıkan eşkıyanın gittikçe yöresel niteliklere bürünerek diğer eşkıyadan ayrıldığını ve bir çeşit toplumsal çete haline geldiğini görmekteyiz. Anlatılanlar bellidir; haksızlığa karşı çıkan köylü genci ve zenginden topladığını fakire dağıtan[Only Registered Users Can See Links] gençleri evlendiren[Only Registered Users Can See Links] köprüleri onaran gönlü tok eşkıya.
Sinanoğlu Örneği
Bu anlamdaki en eski zeybekleri Sinanoğlu ve arkadaşlarının olayında görüyoruz. Atça’nın Yağdere köyünden olan Sinanoğlu ve arkadaşları Koca Hasan ve Gök Hasanoğlu yine aynı sebeplerle dağa çıkarak etraflarında hatırı sayılır bir kuvvet toplayarak Aydın’ı ele geçirmişler ve Valiyi öldürmüşlerdir. 1828-1832 yılları arasında 5 yıla yakın Aydın Vilayetinde hüküm süren Sinanoğlu[Only Registered Users Can See Links] Aydın’a gelen iki orduyu yenmiş[Only Registered Users Can See Links] ancak daha sonra[Only Registered Users Can See Links] 8 bin kişilik bir Zeybek ordusuyla İzmir’i ele geçirmeye kalktığında[Only Registered Users Can See Links] üzerine gelen Vezir Tahir Paşa komutasındaki Osmanlı Ordusunca mağlup edilerek idam olunmuştur. Kendisi ve arkadaşlarının mezarları Atça-Nazilli arasında Tabanlı Çeşmesi denilen yerdedir.
Çoğu zeybeklerin akıbeti bu şekilde olmuş ve “su testisi su yolunda kırılır” atasözü boşa çıkmamıştır. Bunun yanında bir çok efe de devletle işbirliği yapmış[Only Registered Users Can See Links] teslim olmuş[Only Registered Users Can See Links] hatta eşkıya takibinde devlete yardımcı da olmuştur. Kırım Savaşına zeybeklerin katıldığını gösteren belge ve gravürler mevcuttur.
Efeler Savaşta
En son 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşına efelerden oluşan bir Zeybek Alayı katılmıştır. Bunların arasında meşhur Çakıcı Mehmet Efe’nin babası Çakırcalı Ahmet Efe de vardır. Zeybeklerin savaşlara katılmaları genelde kendilerine yapılan vaatler ve nasihatler sonucu olmuştur. Bu savaşta da Sultan II.Abdülhamit ile şahsen görüşen zeybekler[Only Registered Users Can See Links] kendilerine savaştan sonra verilecek özgürlük ve mal ile kandırılmıştır. Aydın’dan getirilen Zeybek Alayı İstanbul’da bir müddet eğitilmiştir. Hatta bu eğitim sırasında Beyoğlu’na inen palabıyıklı[Only Registered Users Can See Links] kulaklı kamalı zeybeklerden ürken halkın şikayetleri yabancı ülke sefirlerinin raporlarında da yer almıştır. Bu zeybeklerin çoğu[Only Registered Users Can See Links] gösterdikleri bir çok kahramanlıktan sonra Karadağ savaşlarından dönememiştir. Bu savaşlar sırasında Arnavutların çok hainliğini gören zeybekler[Only Registered Users Can See Links] bundan sonra Arnavut milletine karşı amansız bir hasım haline gelmişlerdir.
Zeybekler Kurtuluş Mücadelesinde
Son olarak zeybekleri[Only Registered Users Can See Links] Kurtuluş Savaşımızda görmekteyiz. Kurtuluş Savaşı’nın ilk başarılı mücadelesi efeler komutasında Aydın’da yapılmıştır. Milli Mücadelemizin ilk topu[Only Registered Users Can See Links] yine efeler komutasında Aydın’da patlatılmıştır. Yörük Ali Efe’nin komutasında kurulan Milli Aydın Alayı[Only Registered Users Can See Links] halen ordumuzda mevcudiyetini korumaktadır. Burada Kurtuluş Savaşı’nda efelerin neler yaptığını uzun uzun anlatmayısısacağız. Bu husus[Only Registered Users Can See Links] tarih kitaplarında bol bol incelenmiştir. Buna karşın[Only Registered Users Can See Links] bazı sahneleri anlatmadan geçemeyeceğim. Bu sahnelerin hepsi şu ya da bu şekilde efsaneleştirilerek halkımızın dimağında yer almıştır.
Unutulmaz Sahneler
Bunlardan ilki Yörük Ali Efe müfrezesini Yenipazar’a doğru giderken gören Rum işçilerin kaçmayısısa yeltenmesi ile başlar. Rumların kaçmalarına engel olan Efe[Only Registered Users Can See Links] onlara yolluk verir ve Sultanhisar’daki kumandanlarına giderek Yörük Ali’nin teslim olarak Yunanlılara katılmak istediğini[Only Registered Users Can See Links] bunun için ertesi gün Sultanhisar’a silahsız geleceğini söylemelerini tenbihler. Koşarak giden Rumların ardından bakakalan kızanlar[Only Registered Users Can See Links] Efelerinin hilesini anlayamazlar. Ancak ertesi gece sabah doğru Sultanhisar’ın Malgaç Köprüsündeki karakolu basmayısısa giderken bu kurnazlığı anlayacaklardır. Yunan Komutanı Sultanhisar’da hazırlık yaparak Efe’nin teslim olmasını bekleyedursun[Only Registered Users Can See Links] Malgaç’tan gelen silah sesleri[Only Registered Users Can See Links] Türk Kurtuluş Savaşı’nın başladığını[Only Registered Users Can See Links] Türk Milletinin ölmeden esareti kabul etmeyeceğini ilan etmektedir.
Bu ilginin doğurduğu bir başka sonuç daha var ki[Only Registered Users Can See Links] bu kimsenin arzulamadığı bir çeşit yan etki. Efeliğin bu kadar tuttuğunu gören bazı fırsatçılar da kendilerine gün doğduğunu düşünüp bu “trend”den faydalanmayısısa çalışmaktalar. Bunların başında köşe dönmeci ve kolaycılar geliyor. İlk iş olarak Ege zeybek ve türkülerine el atarak bunları kendilerince[Only Registered Users Can See Links] “güncelleştirerek” piyasaya sürüyorlar. Bu sahtekarlık[Only Registered Users Can See Links] pek tutmasa da[Only Registered Users Can See Links] Ege kültürünün yozlaşması riskini artıran bir alışkanlık halini almıştır. Türkülerimizi hakkıyla yorumlayan yetkin sanatçılarımızın yanı sıra[Only Registered Users Can See Links] zeybekleri “bale” veya “opera” haline getirmeye çalışanlardan tutun da[Only Registered Users Can See Links] arabesk balçığı içine sokma ya çalışanlar da müzik piyasasında zeybekleri bizim kadar sevmektedir(!).
Bir başka tehlike[Only Registered Users Can See Links] bu popülariteden faydalanmak isteyen bir başka grup sahtekardan gelmektedir. Bunlar da cüz’i akıllarında bulunan birkaç kırıntıyla zeybekliğin tarihi gelişimini[Only Registered Users Can See Links] zeybek oyunlarının kökenini ve anlamını açıklayarak kendini satmayısısa çalışan budala tayfasıdır. Bunların en son örneğini Milliyet Gazetesinde çıkan bir haberde Dr. Alper Aksoy adındaki bir şahsın hezeyanlarında gördük. İstanbul’da bir zeybek ekibi kurarak yarışmalara katılan bu kişi[Only Registered Users Can See Links] yapılan söyleşide hem zeybek oyunlarının orijinal karakterini bozduğunu itiraf etmekte; hem de efelerin geçmişine dil uzatarak bu insanların Türklüğünden[Only Registered Users Can See Links] İslamlığından ve efeliğinden şüphe ile bahsetmektedir.
Efelerimizin ve zeybek türkülerinin bir sahipleneni olmadıkça bu saldırıların bitmesi beklenemez. Zeybeklerin sahibi[Only Registered Users Can See Links] en doğalıdır ki Aydınlılardır. Demek oluyor ki Aydınlılar[Only Registered Users Can See Links] çaba ve girişimleriyle zeybekliği ve zeybekleri her şeyiyle sahiplendiklerini göstereceklerdir.
Zeybeklik nedir?
Bu kapsamda zeybeklere değinmeden geçemeyeceğim. Zeybekliğin kökenlerini Eski Yunan’da veya Orta Asya’da aramanın manası yoktur. Çünkü zeybeklere ilk olarak Anadolu Selçuklularında rastlanmaktadır. Bu dönemde zeybek adının[Only Registered Users Can See Links] Aydın yöresinde yolların güvenliğini sağlayan bir çeşit asker anlamına geldiğini biliyoruz. Kelimenin anlamını araştırmak ta beyhude bir iştir. Kelimenin kökenine ilişkin bir tarihi kayıt bulunmamasının yanısıra bu kelimeyi Rumca’dan veya başka yabancı dillerden gelmiş gibi göstermeye çalışan sahtekar ve hainlerin varlığı[Only Registered Users Can See Links] bu bahisten tiksinerek geri adım atmamız için yeterlidir.
Zeybekliğin asıl kökeni 16.yüzyıl sonu ile 17.yüzyıl ortalarına tarihlenen Celali Ayaklanmalarına dayanır. Gerçek anlamını da burada bulur. Yenilgilerle bozulmayısısa yüz tutan merkezi idare ve halka zulümden başka bir şey getirmeyen yerel vali ve mültezimler ile birlikte köylüler üzerindeki mali yükün ağırlığı[Only Registered Users Can See Links] asker kaçakları ile birleşen isyancıların çığ gibi büyümesine yol açtı. Aydın[Only Registered Users Can See Links] bu sıkıntıları daha fazla hisseden bir vilayet olarak Celalilerin her zaman etkin olduğu bir yöre olageldi. Bu isyancıların faaliyetleri yoğun olarak Aydın’da hep devam etti. Buna karşın aynı sebeplerle dağa çıkan eşkıyanın gittikçe yöresel niteliklere bürünerek diğer eşkıyadan ayrıldığını ve bir çeşit toplumsal çete haline geldiğini görmekteyiz. Anlatılanlar bellidir; haksızlığa karşı çıkan köylü genci ve zenginden topladığını fakire dağıtan[Only Registered Users Can See Links] gençleri evlendiren[Only Registered Users Can See Links] köprüleri onaran gönlü tok eşkıya.
Sinanoğlu Örneği
Bu anlamdaki en eski zeybekleri Sinanoğlu ve arkadaşlarının olayında görüyoruz. Atça’nın Yağdere köyünden olan Sinanoğlu ve arkadaşları Koca Hasan ve Gök Hasanoğlu yine aynı sebeplerle dağa çıkarak etraflarında hatırı sayılır bir kuvvet toplayarak Aydın’ı ele geçirmişler ve Valiyi öldürmüşlerdir. 1828-1832 yılları arasında 5 yıla yakın Aydın Vilayetinde hüküm süren Sinanoğlu[Only Registered Users Can See Links] Aydın’a gelen iki orduyu yenmiş[Only Registered Users Can See Links] ancak daha sonra[Only Registered Users Can See Links] 8 bin kişilik bir Zeybek ordusuyla İzmir’i ele geçirmeye kalktığında[Only Registered Users Can See Links] üzerine gelen Vezir Tahir Paşa komutasındaki Osmanlı Ordusunca mağlup edilerek idam olunmuştur. Kendisi ve arkadaşlarının mezarları Atça-Nazilli arasında Tabanlı Çeşmesi denilen yerdedir.
Çoğu zeybeklerin akıbeti bu şekilde olmuş ve “su testisi su yolunda kırılır” atasözü boşa çıkmamıştır. Bunun yanında bir çok efe de devletle işbirliği yapmış[Only Registered Users Can See Links] teslim olmuş[Only Registered Users Can See Links] hatta eşkıya takibinde devlete yardımcı da olmuştur. Kırım Savaşına zeybeklerin katıldığını gösteren belge ve gravürler mevcuttur.
Efeler Savaşta
En son 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşına efelerden oluşan bir Zeybek Alayı katılmıştır. Bunların arasında meşhur Çakıcı Mehmet Efe’nin babası Çakırcalı Ahmet Efe de vardır. Zeybeklerin savaşlara katılmaları genelde kendilerine yapılan vaatler ve nasihatler sonucu olmuştur. Bu savaşta da Sultan II.Abdülhamit ile şahsen görüşen zeybekler[Only Registered Users Can See Links] kendilerine savaştan sonra verilecek özgürlük ve mal ile kandırılmıştır. Aydın’dan getirilen Zeybek Alayı İstanbul’da bir müddet eğitilmiştir. Hatta bu eğitim sırasında Beyoğlu’na inen palabıyıklı[Only Registered Users Can See Links] kulaklı kamalı zeybeklerden ürken halkın şikayetleri yabancı ülke sefirlerinin raporlarında da yer almıştır. Bu zeybeklerin çoğu[Only Registered Users Can See Links] gösterdikleri bir çok kahramanlıktan sonra Karadağ savaşlarından dönememiştir. Bu savaşlar sırasında Arnavutların çok hainliğini gören zeybekler[Only Registered Users Can See Links] bundan sonra Arnavut milletine karşı amansız bir hasım haline gelmişlerdir.
Zeybekler Kurtuluş Mücadelesinde
Son olarak zeybekleri[Only Registered Users Can See Links] Kurtuluş Savaşımızda görmekteyiz. Kurtuluş Savaşı’nın ilk başarılı mücadelesi efeler komutasında Aydın’da yapılmıştır. Milli Mücadelemizin ilk topu[Only Registered Users Can See Links] yine efeler komutasında Aydın’da patlatılmıştır. Yörük Ali Efe’nin komutasında kurulan Milli Aydın Alayı[Only Registered Users Can See Links] halen ordumuzda mevcudiyetini korumaktadır. Burada Kurtuluş Savaşı’nda efelerin neler yaptığını uzun uzun anlatmayısısacağız. Bu husus[Only Registered Users Can See Links] tarih kitaplarında bol bol incelenmiştir. Buna karşın[Only Registered Users Can See Links] bazı sahneleri anlatmadan geçemeyeceğim. Bu sahnelerin hepsi şu ya da bu şekilde efsaneleştirilerek halkımızın dimağında yer almıştır.
Unutulmaz Sahneler
Bunlardan ilki Yörük Ali Efe müfrezesini Yenipazar’a doğru giderken gören Rum işçilerin kaçmayısısa yeltenmesi ile başlar. Rumların kaçmalarına engel olan Efe[Only Registered Users Can See Links] onlara yolluk verir ve Sultanhisar’daki kumandanlarına giderek Yörük Ali’nin teslim olarak Yunanlılara katılmak istediğini[Only Registered Users Can See Links] bunun için ertesi gün Sultanhisar’a silahsız geleceğini söylemelerini tenbihler. Koşarak giden Rumların ardından bakakalan kızanlar[Only Registered Users Can See Links] Efelerinin hilesini anlayamazlar. Ancak ertesi gece sabah doğru Sultanhisar’ın Malgaç Köprüsündeki karakolu basmayısısa giderken bu kurnazlığı anlayacaklardır. Yunan Komutanı Sultanhisar’da hazırlık yaparak Efe’nin teslim olmasını bekleyedursun[Only Registered Users Can See Links] Malgaç’tan gelen silah sesleri[Only Registered Users Can See Links] Türk Kurtuluş Savaşı’nın başladığını[Only Registered Users Can See Links] Türk Milletinin ölmeden esareti kabul etmeyeceğini ilan etmektedir.