PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : SaĞir KÖr Dİlsİz Ve Topal Hanim


Yorgun Yürek
21 April 2009, 12:47
SAĞIR[Only Registered Users Can See Links] KÖR[Only Registered Users Can See Links] DİLSİZ VE TOPAL HANIM!

İmâm-ı A'zam'ın babası Sâbit[Only Registered Users Can See Links] daha bekar iken temiz ahlâklı[Only Registered Users Can See Links] takvâ ve verâ sâhibiydi. Zühdü[Only Registered Users Can See Links] salahı ve ilmi pekçoktu. Yüzünde bir nur vardı. Bir gün bir dere kenarında abdest alıyordu. Suda bir elma gördü. Elmayı alıp[Only Registered Users Can See Links] abdestten sonra elinde olmayarak dişledi. Fakat tükrüğünde kan gördü. Kendi kendine; "Şimdiye kadar bana böyle bir hal olmamıştı. Buna sebep ısırdığım elma olmalı." dedi ve buna pişman oldu. Elma sâhibini bulup helallaşmak için dere boyunca gitti. Nihâyet ısırdığı elmanın ağacını buldu. Ağacın sâhibini aradı. Onun cömerd ve ihsân sâhibi biri olduğunu öğrendi. Oradakiler; "Çok cömert ve ihsân sâhibidir. Elma ağacındaki bütün elmaları alsan[Only Registered Users Can See Links] alma demez. Bir tane elmadan ne çıkar." dediler. Sâbit aramalardan sonra[Only Registered Users Can See Links] bahçenin sâhibini buldu ve; "Ya elmanın parasını al[Only Registered Users Can See Links] yahut helâl et." dedi. Bahçe sâhibi onun haramlardan ve şüphelilerden sakınma husûsundaki gayretini görüp[Only Registered Users Can See Links] hareketinin doğru olup olmadığını kontrol etmek istedi. Sâbit'e; "Helâl etmem için ne vereceksin?" diye sordu. Sâbit; "Altın istersen altın[Only Registered Users Can See Links] gümüş istersen gümüş." dedi. Bahçe sâhibi; "Ben altın[Only Registered Users Can See Links] gümüş istemem. Kıyâmet gününde senden dâvâcı olmamamı istiyorsan[Only Registered Users Can See Links] bir teklifim var. Onu kabûl edersen hakkımı helâl ederim." dedi. Sâbit; "Teklifin nedir?" diye sordu. Bahçe sâhibi; "Benim bir kızım var; gözleri görmez[Only Registered Users Can See Links] kulakları duymaz[Only Registered Users Can See Links] dili söylemez[Only Registered Users Can See Links] ayakları yürümez. Bunu sana nikâh etmek istiyorum. Kabûl edersen elmayı sana helâl ederim. Yoksa[Only Registered Users Can See Links] yarın kıyâmet günü Allahü teâlânın huzûrunda seni mahcûb ederim." dedi. Sâbit kendi kendine; "Ey dîninde sâbit olan Sâbit! Kıyâmette tehlike ve sıkıntılara mâruz kalmaktansa buna dünyâda katlanmak daha iyidir." deyip kabûl etti. Bahçe sâhibi[Only Registered Users Can See Links] teklifinin kabûl edildiğini görünce[Only Registered Users Can See Links] böyle bir kimseye kızını vereceği için çok sevindi. Nikâhı yapıldı. Gece olunca Sâbit üzüntü ile nikâhlısının bulunduğu odaya girdi. Orada[Only Registered Users Can See Links] gâyet süslü[Only Registered Users Can See Links] güzel[Only Registered Users Can See Links] sağlam[Only Registered Users Can See Links] görür[Only Registered Users Can See Links] işitir[Only Registered Users Can See Links] konuşur[Only Registered Users Can See Links] yürür bir hanımla karşılaştı. Hanım efendi kalkıp Sâbit'i karşıladı. Saygı dolu ifâdelerle konuştu. Sâbit kendi kendine; "Yâ Rabbî! Bu ne iştir. Hayal mi yoksa rüyâ mı?" dedi. Hanımın kendi nikâhlısı olduğundan şüphelenip odadan geri çıkmak istedi. Hanımı; "Niye çıkıyorsun ey Allahü teâlânın sevgili kulu? Senin helâlin benim!" dedi. Sâbit ona; "Baban seni bana kötüledi. Kördür[Only Registered Users Can See Links] sağırdır[Only Registered Users Can See Links] dilsizdir[Only Registered Users Can See Links] kötürümdür." diye târif etti. Sen ise ne güzel yürüyorsun ve ne iyi konuşuyorsun. Niçin böyle söyledi. Şaştım doğrusu. Muhakkak bunda bir hikmet vardır." dedi. Nikâhlısı kız; "Bu bir sırdır[Only Registered Users Can See Links] izin ver açıklayayım. Babamın sözünde yalan yoktur. Dînini kayıran ve seven bir insandır. Seneler oluyor bu evden dışarı çıkmış değilim. Şimdiye kadar hiçbir yabancı[Only Registered Users Can See Links] yüzümü görmedi. Ben de bir yabancı yüz görmedim. Bu sebeple gözlerim harama kördür. Kulağım bir yabancı sözü duymamış ve günâh işlememiştir. Bunun için günâha karşı sağırdır. Ayaklarım günah yerlerine gitmez[Only Registered Users Can See Links] bunun için kötürümüm. Dilimden hiç kötü söz[Only Registered Users Can See Links] günâha sebeb olan bir kelime çıkmadı. Onun için dilsizim. Babamın sözlerindeki hikmet budur." dedi.

Bu sözleri duyan Sâbit bin Zûtâ Allahü teâlâya şükretti ve; "Yâ Rabbî! Sen her şeye gücü yetensin." dedi. Haramlardan ve şüphelilerden sakınma ve iffet esasları üzerine kurulan bu evlilikten; ilim[Only Registered Users Can See Links] irfân ve takvâ sâhibi olacak olan Nûmân isminde bir çocuk dünyâya geldi.