ceyLin
16 November 2008, 18:40
Genetik olayların hücrede mo leküler düzeydeki temeli genetik materyal görevini üstlenen nükleik asitlerin yapı ve özelliklerine dayanır. Nükleik asitlerin iki türü olan deoksiribonükleik asit DNA ve ribonükleik asit RNA temelde aynı yapısal özelliklere sahiptir.
Genlerhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif DNA‘daki bazı kimyasal dizilimler olan nükleotidlerden meydana gelmiştir. Çoğunluk kromozomların içersinde bulunurlar. Ayrıca DNA molekülü prokaryotlarda (Bakteriler) kromozom dışı genetik sistemhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif olan plazmidlerdehttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif Ökaryotik hücrelerde genetik materyalin kromozomlar (Nukleus) dışında temel olarak (hayvan ve bitkilerde) mitokondri ve (sadece bitkilerde ve alglerde) kloroplastlarda bulunduğu bilinmektedir.
1953 yılında Watson ve Crick DNA molekülünün kendine has özelliklere sahip bir çift sarmal yapı halinde bulunduğunu ileri sürdüler. Bu araştırıcıların önerdikleri DNA yapısı o tarihlerde başka araştırıcılar tarafından ortaya konulan DNA ya ilişkin önemli bulgulara dayanmaktadır. Bunlardan birihttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif Wilkins ve Franklin tarafındanhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif izole edilmiş DNA fibrillerinin X-ray ışınlarını kırma özelliklerinin açıklanmasıdır. Elde edilen X ışını fotoğraflarıhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif DNA nın zincirlerindeki bazların diziliş sırasına bağlı olmaksızınhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif çok düzenli biçimde dönümler yapan bir molekül olduğunu göstermektedir. Ayrıca TMV (tütün Mozaik Virusu) üzerinde yapılan çalışmalar da DNA ile ilgili çalışmalarda ışık tutmuştur.
Bir başka önemli bulguda Chargaff tarafından saptanmıştır. Herhangi bir türe ait DNA nın nükleotidlerine parçalandığında serbest kalan nukleotidlerde adenin miktarının timinehttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif guanin miktarının da sitozine daima eşit olduğunun saptanmasıdır.. Yani Chargaff kuralı‘na göre doğal DNA moleküllerinde adeninin timine veya guaninin sitozine oranı daima 1’e eşittir. (A/T=1 ve G/C=1).
İşte Watson ve Crick bu bulguları değerlendirerek böyle özelliklere sahip DNA makro molekülünün sekonder yapısına ait bir model geliştirdiler. Bu modele görehttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif bir çok sorunun açıklanması yapılabildiğinden dolayı 1962 yılında bu iki bilim adamına Nobel Ödülü verildi.
Bu modele göre;
DNA molekülühttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif heliks (=sarmal) şeklinde kıvrılmışhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif iki kollu merdiven şeklindedir. Kollarınıhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif yani merdivenin kenarlarınıhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif şeker (deoksiriboz) ve fosfat molekülleri meydana getirir. Deoksiriboz ile fosfat grupları ester bağlarıyla birbirlerine bağlanmıştır. İki kolun arasındaki merdiven basamaklarında gelişigüzel bir sıralanma yoktur; her zaman Guanin (G)http://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif Sitozin’in (C ya da S); Adenin (A)http://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif Timin’in (T) karşısına gelir. Hem pürin (yani adenin ve guanin) ile pirimidin (yani sitozin ile timin) arasındaki hidrojen bağlarıhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif hemde diğer bağlarhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif meydana gelen heliksin düzgün olmasını sağlar. Pürin ve pirimidin bazlarıhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif yandaki şekerlere (Riboz)http://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif glikozidik bağlarla bağlanmıştır. Bazhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif şeker ve fosfat kombinasyonuhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif çekirdek asitlerinin temel birimleri olan nükleotidleri meydana getirmiştir. Dört çeşit nükleotid vardır. Bunlar taşıdıkları bazlara göre isimlendirilirler (Adeninhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif Guaninhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif Sitozinhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gifTimin).
DNA molekülü kendini oluşturan nukleotidlerin sayısına bağlı olarakhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif büyüklüğü türden türe değişenhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif uzun zincir şeklinde bir yapı gösterir. İnsanda bu zincirin uzunluğu açıldığında 2 metreye kadar varabilir. Bütün halinde eldesi zincirin hassas ve kırılgan yapısından ötürü çok güçtür.
İki polinükleotid zincirin şeker fosfat omurgalarıhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif ortak bir eksen çevresinde eşit çaplı ve sağ yöne doğru dönümler meydana getirir. Nükleotidlerin bazları molekülün omurgasının iç kısmında bulunur. Bazların konumları sarmalın eksenine 90 derece açı yapacak şekilde konumlanmıştır. Birbirine komşu baz çiftlerinin dönümleri arasındaki uzaklık 3http://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif4A dür. Ayrıca her baz çifti komşusuna 36 derecelik açı yapacak şekilde yerleşmiştir. Buna görehttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif yaklaşık 10 baz çifti 360 derecelik tam bir dönümü tamamlayacağındanhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif her dönümün boyu 34A dür.
İki polinükleotid zincirdeki nukleotidler karşılıklı olarak birbirlerine hidrojen bagları ile bağlanmıştır. Bu bağ fosfor bağları kadar kuvvetli olmadığı için pH değişikliğihttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif sıcaklık basınç gibi faktörlerde kolaylıkla birbirlerinden ayrılabilmektedir. DNA nın kendi kopyasını yapması ve gen anlatımıhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif nukleotidler arasındaki hidrojen bağlarının ayrılması ile gerçekleşmektedir.
Nükleotidler birbirlerine fosfat bağlarıyla bağlanarakhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif şeker ve fosfat kısımlarının birbirlerini izlediği serilerden oluşan bir omurgaya sahip uzun ve dallanmış polinükleotid zincirlerini meydana getirmiştir. Kovalent ester bağları veya fosfodiester bağları olarak da bilinen bu bağlar son derece kuvvetlidir. Fosfodiester bağlarının varlığı DNA molekülünün tek zincirli yapı halinde iken bile dayanıklı ve stabil yapıda olmasını sağlar. Genetik mühendisliğinin hedeflerinden biri olan klonlama çalışmalarıhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif doğal yolla gerçekleşmesi mümkün olmayan kovalent bağ kırılmalarını gerçekleştirerek yeni türler oluşturma çabalarını içerir.
Nukleotidlerin yapısı bazik olmasına karşın oımurgadaki PO4(fosforik asit) grubunun varlığı polinükleotid zincirlerin asit özellikte olmalarına yol açar ve nükleik asit terimi de bu özellikten kaynaklanır.
Hidrojen bağları daima bir pürin(Ahttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gifG) ile bir pirimidin (Thttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gifC) bazı arasından meydana gelir. A-T baz çiftinde 2 hidrojen bağıhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif G-C baz çiftleri arasında ise 3 hidrojen bağı bulunmaktadır. Hidrojen bağlarının özelleşmesi; anahtar kilit modelinini andıranhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif uygun nukleotid moleküllerinin karşılıklı gelerek birbirlerine yine uygun sayıda hidrojen bağları ile bağlanmasını sağlar. Böylece zincirin bir kolunda bulunan nukleotidlerin dizilişihttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gifkarşı kolda bulunan nukleotidlerin dizilişini bir çeşit dikte ve kontrol eder. Tesadüfe bırakmayan bir titizlikle molekül yapısı oluşturulur ve kontrol edilir.
DNA molekülünün en önemli özellik iki polinükleotid zincirin birbirinin tamamlayıcısı olmasıdır. Pozitif (+) ve negatif (–) iki polinukleotid zincirlerinin tamamlayıcılık özelliğihttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gifgenetik materyalin işlevlerini doğru biçimde nasıl yapabildiğinin açıklanması açısından DNA’nın en önemli temel özelliklerinin başında gelir.
DNA çift sarmalının dikkate değer ve önemli bir özelliğihttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif molekülü oluşturan zincirlerin birbirlerinden kolaylıkla ayrılabilmesi ve yeniden birleşebilmesidir. Protein sentezi ve Dna replikasyonu (kendi kopyasını oluşturması) bu özellik sayesinde meydana gelebilir. DNA’nın iki zincirihttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif birbirine sadece H bağları ve hidrofobik etkileşimlerle bağlı olmaları nedeni ilehttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif nükleotidleri arasındaki kovalent bağlardaki herhangi bir kopma olmaksızın çözülebilir (denatürasyon). Aynı şekilde çözülmüş molekülün zincirleri tamamlayıcı bazları arasında H bağlarının oluşumu ile birleşip sarmal yapıyı yeniden oluşturabilir (renatürasyon).
Nükleotidler arasındaki fosfor bağlarının kopması nedeniyle nükleotidlerin yerine başka nukleotid veya nukleotid dizisinin geçmesi mutasyonlara yol açar.Bu mutasyonların tek zincirli RNA molekülünde oluşma olasılığı çift zincirli DNA molekülüne göre daha fazladır.Mutasyonların neticeleri ölümcül olabilir. Evrimsel gelişim içinde mutasyonların menfi yada müspet etkileri gözardı edilemeyecek noktadadır. Günümüzde viral hastalıkların başında gelen AIDS’in önüne geçilememesinin en geçerli nedeni genomu tek zincirli RNA olan virusun sürekli mutasyonlar geçirerek kendini sürekli yenilemesi gösterilebilir.
Genlerhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif DNA‘daki bazı kimyasal dizilimler olan nükleotidlerden meydana gelmiştir. Çoğunluk kromozomların içersinde bulunurlar. Ayrıca DNA molekülü prokaryotlarda (Bakteriler) kromozom dışı genetik sistemhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif olan plazmidlerdehttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif Ökaryotik hücrelerde genetik materyalin kromozomlar (Nukleus) dışında temel olarak (hayvan ve bitkilerde) mitokondri ve (sadece bitkilerde ve alglerde) kloroplastlarda bulunduğu bilinmektedir.
1953 yılında Watson ve Crick DNA molekülünün kendine has özelliklere sahip bir çift sarmal yapı halinde bulunduğunu ileri sürdüler. Bu araştırıcıların önerdikleri DNA yapısı o tarihlerde başka araştırıcılar tarafından ortaya konulan DNA ya ilişkin önemli bulgulara dayanmaktadır. Bunlardan birihttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif Wilkins ve Franklin tarafındanhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif izole edilmiş DNA fibrillerinin X-ray ışınlarını kırma özelliklerinin açıklanmasıdır. Elde edilen X ışını fotoğraflarıhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif DNA nın zincirlerindeki bazların diziliş sırasına bağlı olmaksızınhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif çok düzenli biçimde dönümler yapan bir molekül olduğunu göstermektedir. Ayrıca TMV (tütün Mozaik Virusu) üzerinde yapılan çalışmalar da DNA ile ilgili çalışmalarda ışık tutmuştur.
Bir başka önemli bulguda Chargaff tarafından saptanmıştır. Herhangi bir türe ait DNA nın nükleotidlerine parçalandığında serbest kalan nukleotidlerde adenin miktarının timinehttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif guanin miktarının da sitozine daima eşit olduğunun saptanmasıdır.. Yani Chargaff kuralı‘na göre doğal DNA moleküllerinde adeninin timine veya guaninin sitozine oranı daima 1’e eşittir. (A/T=1 ve G/C=1).
İşte Watson ve Crick bu bulguları değerlendirerek böyle özelliklere sahip DNA makro molekülünün sekonder yapısına ait bir model geliştirdiler. Bu modele görehttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif bir çok sorunun açıklanması yapılabildiğinden dolayı 1962 yılında bu iki bilim adamına Nobel Ödülü verildi.
Bu modele göre;
DNA molekülühttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif heliks (=sarmal) şeklinde kıvrılmışhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif iki kollu merdiven şeklindedir. Kollarınıhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif yani merdivenin kenarlarınıhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif şeker (deoksiriboz) ve fosfat molekülleri meydana getirir. Deoksiriboz ile fosfat grupları ester bağlarıyla birbirlerine bağlanmıştır. İki kolun arasındaki merdiven basamaklarında gelişigüzel bir sıralanma yoktur; her zaman Guanin (G)http://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif Sitozin’in (C ya da S); Adenin (A)http://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif Timin’in (T) karşısına gelir. Hem pürin (yani adenin ve guanin) ile pirimidin (yani sitozin ile timin) arasındaki hidrojen bağlarıhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif hemde diğer bağlarhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif meydana gelen heliksin düzgün olmasını sağlar. Pürin ve pirimidin bazlarıhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif yandaki şekerlere (Riboz)http://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif glikozidik bağlarla bağlanmıştır. Bazhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif şeker ve fosfat kombinasyonuhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif çekirdek asitlerinin temel birimleri olan nükleotidleri meydana getirmiştir. Dört çeşit nükleotid vardır. Bunlar taşıdıkları bazlara göre isimlendirilirler (Adeninhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif Guaninhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif Sitozinhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gifTimin).
DNA molekülü kendini oluşturan nukleotidlerin sayısına bağlı olarakhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif büyüklüğü türden türe değişenhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif uzun zincir şeklinde bir yapı gösterir. İnsanda bu zincirin uzunluğu açıldığında 2 metreye kadar varabilir. Bütün halinde eldesi zincirin hassas ve kırılgan yapısından ötürü çok güçtür.
İki polinükleotid zincirin şeker fosfat omurgalarıhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif ortak bir eksen çevresinde eşit çaplı ve sağ yöne doğru dönümler meydana getirir. Nükleotidlerin bazları molekülün omurgasının iç kısmında bulunur. Bazların konumları sarmalın eksenine 90 derece açı yapacak şekilde konumlanmıştır. Birbirine komşu baz çiftlerinin dönümleri arasındaki uzaklık 3http://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif4A dür. Ayrıca her baz çifti komşusuna 36 derecelik açı yapacak şekilde yerleşmiştir. Buna görehttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif yaklaşık 10 baz çifti 360 derecelik tam bir dönümü tamamlayacağındanhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif her dönümün boyu 34A dür.
İki polinükleotid zincirdeki nukleotidler karşılıklı olarak birbirlerine hidrojen bagları ile bağlanmıştır. Bu bağ fosfor bağları kadar kuvvetli olmadığı için pH değişikliğihttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif sıcaklık basınç gibi faktörlerde kolaylıkla birbirlerinden ayrılabilmektedir. DNA nın kendi kopyasını yapması ve gen anlatımıhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif nukleotidler arasındaki hidrojen bağlarının ayrılması ile gerçekleşmektedir.
Nükleotidler birbirlerine fosfat bağlarıyla bağlanarakhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif şeker ve fosfat kısımlarının birbirlerini izlediği serilerden oluşan bir omurgaya sahip uzun ve dallanmış polinükleotid zincirlerini meydana getirmiştir. Kovalent ester bağları veya fosfodiester bağları olarak da bilinen bu bağlar son derece kuvvetlidir. Fosfodiester bağlarının varlığı DNA molekülünün tek zincirli yapı halinde iken bile dayanıklı ve stabil yapıda olmasını sağlar. Genetik mühendisliğinin hedeflerinden biri olan klonlama çalışmalarıhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif doğal yolla gerçekleşmesi mümkün olmayan kovalent bağ kırılmalarını gerçekleştirerek yeni türler oluşturma çabalarını içerir.
Nukleotidlerin yapısı bazik olmasına karşın oımurgadaki PO4(fosforik asit) grubunun varlığı polinükleotid zincirlerin asit özellikte olmalarına yol açar ve nükleik asit terimi de bu özellikten kaynaklanır.
Hidrojen bağları daima bir pürin(Ahttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gifG) ile bir pirimidin (Thttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gifC) bazı arasından meydana gelir. A-T baz çiftinde 2 hidrojen bağıhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif G-C baz çiftleri arasında ise 3 hidrojen bağı bulunmaktadır. Hidrojen bağlarının özelleşmesi; anahtar kilit modelinini andıranhttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif uygun nukleotid moleküllerinin karşılıklı gelerek birbirlerine yine uygun sayıda hidrojen bağları ile bağlanmasını sağlar. Böylece zincirin bir kolunda bulunan nukleotidlerin dizilişihttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gifkarşı kolda bulunan nukleotidlerin dizilişini bir çeşit dikte ve kontrol eder. Tesadüfe bırakmayan bir titizlikle molekül yapısı oluşturulur ve kontrol edilir.
DNA molekülünün en önemli özellik iki polinükleotid zincirin birbirinin tamamlayıcısı olmasıdır. Pozitif (+) ve negatif (–) iki polinukleotid zincirlerinin tamamlayıcılık özelliğihttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gifgenetik materyalin işlevlerini doğru biçimde nasıl yapabildiğinin açıklanması açısından DNA’nın en önemli temel özelliklerinin başında gelir.
DNA çift sarmalının dikkate değer ve önemli bir özelliğihttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif molekülü oluşturan zincirlerin birbirlerinden kolaylıkla ayrılabilmesi ve yeniden birleşebilmesidir. Protein sentezi ve Dna replikasyonu (kendi kopyasını oluşturması) bu özellik sayesinde meydana gelebilir. DNA’nın iki zincirihttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif birbirine sadece H bağları ve hidrofobik etkileşimlerle bağlı olmaları nedeni ilehttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif nükleotidleri arasındaki kovalent bağlardaki herhangi bir kopma olmaksızın çözülebilir (denatürasyon). Aynı şekilde çözülmüş molekülün zincirleri tamamlayıcı bazları arasında H bağlarının oluşumu ile birleşip sarmal yapıyı yeniden oluşturabilir (renatürasyon).
Nükleotidler arasındaki fosfor bağlarının kopması nedeniyle nükleotidlerin yerine başka nukleotid veya nukleotid dizisinin geçmesi mutasyonlara yol açar.Bu mutasyonların tek zincirli RNA molekülünde oluşma olasılığı çift zincirli DNA molekülüne göre daha fazladır.Mutasyonların neticeleri ölümcül olabilir. Evrimsel gelişim içinde mutasyonların menfi yada müspet etkileri gözardı edilemeyecek noktadadır. Günümüzde viral hastalıkların başında gelen AIDS’in önüne geçilememesinin en geçerli nedeni genomu tek zincirli RNA olan virusun sürekli mutasyonlar geçirerek kendini sürekli yenilemesi gösterilebilir.