Syst3m
22 August 2009, 02:00
Fars asıllı olduğu tahmin edilen İslam felsefecisidir (Maveraünnehir).
Asıl adı "Muhammed bin Tahran bin Uzlug" olan ve Batı kaynaklarında "Alpharabius" adıyla anılan Farabi (Türkistan'ın Farab Otrar kentinde doğduğu için Farabi Farablı diye anılır) ilköğrenimini Farab'da[Only Registered Users Can See Links] medrese öğrenimini Rey ve Bağdat'ta gördükten sonra[Only Registered Users Can See Links] Harran'da felsefe araştırmaları yaptığı yıllarda tanıştığı Yuhanna bin Haylan'la birlikte Aristoteles'in yapıtlarını okuyarak gezimciler okulunun ilkelerini öğrendi.
Halep'te Hemedani hükümdarı Seyfüddevle'nin konuğu oldu. Arap ülkelerinde yaşamış[Only Registered Users Can See Links] Türk kimliğini ve Türk törelerini ölünceye kadar bırakmamış olan Farabi'yi anlatan kitaplar[Only Registered Users Can See Links] İslam aleminde Ebul Hasan el-Beyhaki[Only Registered Users Can See Links] İbn-el-Kıfti[Only Registered Users Can See Links] İbn Ebu Useybiye[Only Registered Users Can See Links] İbn el-Hallikan adlı yazarlar tarafından Farabi'nin ölümünden birkaç yüzyıl sonra gerçekleştirildi. Ama bu yapıtlar[Only Registered Users Can See Links] birer araştırma olmaktan çok[Only Registered Users Can See Links] Farabi'yle ilgili söylenceleri derliyor[Only Registered Users Can See Links] felsefeciyle değil[Only Registered Users Can See Links] bir ermişi açıklıyordu.
Aristotales'in ortaya attığı madde ve suret kavramını hiçbir değişiklik yapmadan benimseyen[Only Registered Users Can See Links] eşyanın oluşumunda[Only Registered Users Can See Links] yani yaradılışta madde ve sureti iki temel ilke olarak gören Farabi'nin fiziği de[Only Registered Users Can See Links] metafiziğe bağlıdır. Buna göre[Only Registered Users Can See Links] evrenin ve eşyanın özünü oluşturan dört öğe (toprak[Only Registered Users Can See Links] hava[Only Registered Users Can See Links] ateş[Only Registered Users Can See Links] su) ilk madde olan el-aklül-faalden çıkmıştır Söz konusu dört öğe[Only Registered Users Can See Links] birbirleriyle belli ölçülerde kaynaşır[Only Registered Users Can See Links] ayrışır ve içinde bulunduğumuz evreni (el-alem) oluştururlar.
Farabi[Only Registered Users Can See Links] ilimleri sınıflandırdı. Ona gelinceye kadar ilimler trivium (üçüzlü) ve quadrivium (dördüzlü) diye iki kısımda toplanıyordu. Nahiv[Only Registered Users Can See Links] mantık[Only Registered Users Can See Links] beyan üçüzlü ilimlere; matematik[Only Registered Users Can See Links] geometri[Only Registered Users Can See Links] musiki ve astronomi ise dördüzlü ilimler kısmına dahildi. Farabi ilimleri; fizik[Only Registered Users Can See Links] matematik[Only Registered Users Can See Links] metafizik ilimler diye üçe ayırdı. Onun bu metodu[Only Registered Users Can See Links] Avrupalı bilginler tarafından kabul edildi.
Hava titreşimlerinden ibaret olan ses olayının ilk mantıklı izahını Farabi yaptı. O[Only Registered Users Can See Links] titreşimlerin dalga uzunluğuna göre azalıp çoğaldığını deneyler yaparak tespit etti.Bu keşfiyle musiki aletlerinin yapımında gerekli olan kaideleri buldu. Aynı zamanda tıp alanında çalışmalar yapan Farabi[Only Registered Users Can See Links] bu konuda çeşitli ilaçlarla ilgili bir eser yazdı.
Farabi insanı tanımlarken "alem büyük insandır; insan küçük alemdir." Diyerek bu iki kavramı birleştirmiştir. İnsan ahlakının temeli[Only Registered Users Can See Links] ona göre bilgidir; akıl iyiyi kötüden ancak bilgiyle ayırır. İnsan için en yüksek en yüksek erdem olan bilgi[Only Registered Users Can See Links] insan beyninin çalışması sonucu elde edilemez; çünkü tanrısaldır[Only Registered Users Can See Links] doğuştandır (Vehbi). Bilimin ise üç kaynağı vardır: Duyu; akıl; nazar. Bilimler ikiye ayrılırlar: Kuramsal (nazari) bilimler; uygulamalı (ameli) bilimler. Ahlak[Only Registered Users Can See Links] siyaset[Only Registered Users Can See Links] müzik[Only Registered Users Can See Links] matematik uygulamalı bilimlere girer. Toplumlarda öz bakımından ikiye ayrılırlar: Erdemli toplumlar ve erdemsiz toplumlar. Bu toplumları yöneltecek en kusursuz devletse[Only Registered Users Can See Links] bütün insanlığı kapsayan dünya devletidir.
Ek Bilgiler
870-950 yılları arasında yaşamış olan İslam düşünürüdür.
Sistemi Aristoteles mantığına dayanan akılcı bir metafizikten oluşan[Only Registered Users Can See Links] Aristoteles'in sistemini Plotinos'un görüşleri yardımıyla[Only Registered Users Can See Links] İslam inancı ile uzlaştırmaya çalışan Farabi[Only Registered Users Can See Links] Tanrı'nın var oluşunu kanıtlarken[Only Registered Users Can See Links] Aristoteles'in akılyürütme çizgisini takip etmiştir. Ona göre[Only Registered Users Can See Links] bu dünyadaki nesneler hareket etmekte[Only Registered Users Can See Links] değişmektedirler. Dünyadaki nesneler hareketlerini bir ilk Hareket Ettiriciden almak durumundadırlar. Bu ilk Hareket Ettirici ise Tanrı'dır.
Farabi[Only Registered Users Can See Links] varlık anlayışında[Only Registered Users Can See Links] mümkün ya da olumsal varlıklar adını verdiği nesneler ile Tanrı arasındaki farklılık ve ayrılığı[Only Registered Users Can See Links] mümkün varlıkların Tanrı'dan[Only Registered Users Can See Links] ilk varlıktan sudur ettiklerini söyleyerek açıklamaya ve temellendirmeye çalışır. Farabi'ye göre[Only Registered Users Can See Links] ilk varlık[Only Registered Users Can See Links] Tanrı[Only Registered Users Can See Links] varlık taşkını yoluyla evrendeki bütün varlık düzenini 'doğal bir zorunlulukla' meydana getirir. Evren Tanrı'nın değerine hiçbir şey katmaz. Yetkin bir varlık olan Tanrı'nın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Tanrı'yla evren arasındaki ilişkiyi[Only Registered Users Can See Links] evrenin Tanrı'dan sudur[Only Registered Users Can See Links] türüm yoluyla ve zorunlulukla çıktığını söyleyerek açıklayan Farabi'ye göre[Only Registered Users Can See Links] evren aynı zamanda Tanrı'nın sonsuz cömertliğinin bir sonucudur. Tanrı[Only Registered Users Can See Links] Farabi'nin sisteminde her şeydir.
Asıl adı "Muhammed bin Tahran bin Uzlug" olan ve Batı kaynaklarında "Alpharabius" adıyla anılan Farabi (Türkistan'ın Farab Otrar kentinde doğduğu için Farabi Farablı diye anılır) ilköğrenimini Farab'da[Only Registered Users Can See Links] medrese öğrenimini Rey ve Bağdat'ta gördükten sonra[Only Registered Users Can See Links] Harran'da felsefe araştırmaları yaptığı yıllarda tanıştığı Yuhanna bin Haylan'la birlikte Aristoteles'in yapıtlarını okuyarak gezimciler okulunun ilkelerini öğrendi.
Halep'te Hemedani hükümdarı Seyfüddevle'nin konuğu oldu. Arap ülkelerinde yaşamış[Only Registered Users Can See Links] Türk kimliğini ve Türk törelerini ölünceye kadar bırakmamış olan Farabi'yi anlatan kitaplar[Only Registered Users Can See Links] İslam aleminde Ebul Hasan el-Beyhaki[Only Registered Users Can See Links] İbn-el-Kıfti[Only Registered Users Can See Links] İbn Ebu Useybiye[Only Registered Users Can See Links] İbn el-Hallikan adlı yazarlar tarafından Farabi'nin ölümünden birkaç yüzyıl sonra gerçekleştirildi. Ama bu yapıtlar[Only Registered Users Can See Links] birer araştırma olmaktan çok[Only Registered Users Can See Links] Farabi'yle ilgili söylenceleri derliyor[Only Registered Users Can See Links] felsefeciyle değil[Only Registered Users Can See Links] bir ermişi açıklıyordu.
Aristotales'in ortaya attığı madde ve suret kavramını hiçbir değişiklik yapmadan benimseyen[Only Registered Users Can See Links] eşyanın oluşumunda[Only Registered Users Can See Links] yani yaradılışta madde ve sureti iki temel ilke olarak gören Farabi'nin fiziği de[Only Registered Users Can See Links] metafiziğe bağlıdır. Buna göre[Only Registered Users Can See Links] evrenin ve eşyanın özünü oluşturan dört öğe (toprak[Only Registered Users Can See Links] hava[Only Registered Users Can See Links] ateş[Only Registered Users Can See Links] su) ilk madde olan el-aklül-faalden çıkmıştır Söz konusu dört öğe[Only Registered Users Can See Links] birbirleriyle belli ölçülerde kaynaşır[Only Registered Users Can See Links] ayrışır ve içinde bulunduğumuz evreni (el-alem) oluştururlar.
Farabi[Only Registered Users Can See Links] ilimleri sınıflandırdı. Ona gelinceye kadar ilimler trivium (üçüzlü) ve quadrivium (dördüzlü) diye iki kısımda toplanıyordu. Nahiv[Only Registered Users Can See Links] mantık[Only Registered Users Can See Links] beyan üçüzlü ilimlere; matematik[Only Registered Users Can See Links] geometri[Only Registered Users Can See Links] musiki ve astronomi ise dördüzlü ilimler kısmına dahildi. Farabi ilimleri; fizik[Only Registered Users Can See Links] matematik[Only Registered Users Can See Links] metafizik ilimler diye üçe ayırdı. Onun bu metodu[Only Registered Users Can See Links] Avrupalı bilginler tarafından kabul edildi.
Hava titreşimlerinden ibaret olan ses olayının ilk mantıklı izahını Farabi yaptı. O[Only Registered Users Can See Links] titreşimlerin dalga uzunluğuna göre azalıp çoğaldığını deneyler yaparak tespit etti.Bu keşfiyle musiki aletlerinin yapımında gerekli olan kaideleri buldu. Aynı zamanda tıp alanında çalışmalar yapan Farabi[Only Registered Users Can See Links] bu konuda çeşitli ilaçlarla ilgili bir eser yazdı.
Farabi insanı tanımlarken "alem büyük insandır; insan küçük alemdir." Diyerek bu iki kavramı birleştirmiştir. İnsan ahlakının temeli[Only Registered Users Can See Links] ona göre bilgidir; akıl iyiyi kötüden ancak bilgiyle ayırır. İnsan için en yüksek en yüksek erdem olan bilgi[Only Registered Users Can See Links] insan beyninin çalışması sonucu elde edilemez; çünkü tanrısaldır[Only Registered Users Can See Links] doğuştandır (Vehbi). Bilimin ise üç kaynağı vardır: Duyu; akıl; nazar. Bilimler ikiye ayrılırlar: Kuramsal (nazari) bilimler; uygulamalı (ameli) bilimler. Ahlak[Only Registered Users Can See Links] siyaset[Only Registered Users Can See Links] müzik[Only Registered Users Can See Links] matematik uygulamalı bilimlere girer. Toplumlarda öz bakımından ikiye ayrılırlar: Erdemli toplumlar ve erdemsiz toplumlar. Bu toplumları yöneltecek en kusursuz devletse[Only Registered Users Can See Links] bütün insanlığı kapsayan dünya devletidir.
Ek Bilgiler
870-950 yılları arasında yaşamış olan İslam düşünürüdür.
Sistemi Aristoteles mantığına dayanan akılcı bir metafizikten oluşan[Only Registered Users Can See Links] Aristoteles'in sistemini Plotinos'un görüşleri yardımıyla[Only Registered Users Can See Links] İslam inancı ile uzlaştırmaya çalışan Farabi[Only Registered Users Can See Links] Tanrı'nın var oluşunu kanıtlarken[Only Registered Users Can See Links] Aristoteles'in akılyürütme çizgisini takip etmiştir. Ona göre[Only Registered Users Can See Links] bu dünyadaki nesneler hareket etmekte[Only Registered Users Can See Links] değişmektedirler. Dünyadaki nesneler hareketlerini bir ilk Hareket Ettiriciden almak durumundadırlar. Bu ilk Hareket Ettirici ise Tanrı'dır.
Farabi[Only Registered Users Can See Links] varlık anlayışında[Only Registered Users Can See Links] mümkün ya da olumsal varlıklar adını verdiği nesneler ile Tanrı arasındaki farklılık ve ayrılığı[Only Registered Users Can See Links] mümkün varlıkların Tanrı'dan[Only Registered Users Can See Links] ilk varlıktan sudur ettiklerini söyleyerek açıklamaya ve temellendirmeye çalışır. Farabi'ye göre[Only Registered Users Can See Links] ilk varlık[Only Registered Users Can See Links] Tanrı[Only Registered Users Can See Links] varlık taşkını yoluyla evrendeki bütün varlık düzenini 'doğal bir zorunlulukla' meydana getirir. Evren Tanrı'nın değerine hiçbir şey katmaz. Yetkin bir varlık olan Tanrı'nın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Tanrı'yla evren arasındaki ilişkiyi[Only Registered Users Can See Links] evrenin Tanrı'dan sudur[Only Registered Users Can See Links] türüm yoluyla ve zorunlulukla çıktığını söyleyerek açıklayan Farabi'ye göre[Only Registered Users Can See Links] evren aynı zamanda Tanrı'nın sonsuz cömertliğinin bir sonucudur. Tanrı[Only Registered Users Can See Links] Farabi'nin sisteminde her şeydir.