PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Felix Gouattari Kimdir-Felsefesi-Sözleri-Eserleri


Syst3m
22 August 2009, 02:13
Düşüncelerinde ruhsağaltımı ve siyaset konuları üzerinde etkin bir biçimde duran[Only Registered Users Can See Links] özellikle Gilles Deleuze ile birlikte yaptığı ortak çalışmalarıyla tanınan Fransız ruhsağaltımcı ve felsefecisidir.

Guattari'nin Deleuze'den bağımsız yaptığı felsefe çalışmaları hem sayıca yok denecek kadar azdır hem de Deleuze ile birlikte verdikleri özgün düşüncelerin yanında felsefeye çok önemli bir katkıları olduğu söylenemez. Bu nedenle Guattari'nin hemen bütün önemli düşünceleri Deleuze ile girdikleri üretken işbirliği sonucunda ortaya konmuş düşünceler olarak değerlendirmek olanaklıdır.

Burada Guattari'nin kendi düşünceleri olarak anılan her düşüncenin en az onun kadar Deleuze'ün de olduğunu anımsatmakta yarar vardır. Deleuze ile Guattari yeni düşünme[Only Registered Users Can See Links] yazma[Only Registered Users Can See Links] öznellik ve siyaset biçimleri yaratmak amacıyla birlikte post-modern düşünce serüvenleri yaşamışlardır. Her ne kadar post-modern söylemi[Only Registered Users Can See Links] bir tür bilinemezcilik ve tutuculuk konumu olarak gördüklerinden benimsememişlerse de kendi düşünme yordamları çoğunlukla post-modern söylemin ilk örneklerinden biri olarak gösterilmektedir.

Felsefe açısından bakıldığında[Only Registered Users Can See Links] Deleuze ile Guattari geleneksel felsefenin karşısında "gündelik yaşam felsefesi" diye adlandırılan felsefe konumunun önünü açmaları bakımından da son derece değerli düşünceler vermişlerdir. 1972 yılında yayımladıkları en çok ses getiren kitapları Anti-Oedipe (Karşı Oedipus)[Only Registered Users Can See Links] modernliğin egemen söylemlerinin[Only Registered Users Can See Links] arzuyu bastırmak yoluyla ortaya faşist öznellik biçimleri çıkararak devrimci hareketlerin önünü kesen kapitalist kuramların ve tasarımların kışkırtıcı bir eleştirisidir. Bu yerleşik kapitalist duruma karşı Deleuze ile Guattari[Only Registered Users Can See Links] bireylerin baskıcı modern kimliklerin üstesinden gelebilecek "arzulayan göçebeler" olarak konumlanacakları post-modern bir var oluş biçimini savunmaktadırlar.

Deleuze ile Guattari kapitalizmin salt birey ile ilgilendiği için[Only Registered Users Can See Links] buna bağlı olarak da kilise[Only Registered Users Can See Links] aile[Only Registered Users Can See Links] okul ve düşünülebilecek her türden toprağa bağlı grubun toplumsal düzenleme yoluyla dağıtılması. ya da "yurtsuzlaştırılması" amacı güttüğünden[Only Registered Users Can See Links] özü gereği şizofrenik bir dizge olduğunu ileri sürmüşlerdir. Ancak bununla beraber kapitalizm işleyebilmek[Only Registered Users Can See Links] kendi varlığını sürdürebilmek için birtakım toplumsal gruplaşmalara gereksinim duymaktadır. Bu nedenle yeni aile[Only Registered Users Can See Links] devlet gibi gruplaşma biçimlerine[Only Registered Users Can See Links] yani birtakım yeni toplumsallaşmaların yeniden gövdelenmesine[Only Registered Users Can See Links] yer yurt edinmesine belli ölçülerde izin vermektedir.

Bütün bu olaylar Deleuze ile Guattari'ye göre hepsi aynı anda ve hep birlikte olmaktadırlar. Bu anlamda bütün kültürlerin yaşamı bir yandan çökertilirken öbür yandan yeniden kapitalist bir biçimde yapılandırılmaktadır. Bu aynı anda olmaktalıkla kendisini açığa vuran ayrım[Only Registered Users Can See Links] Deleuze ile Guattari'ye diyalektiğin tarihsel bakımdan kaçınılmazlığını kabul etmeksizin toplumsal ve maddeci olabilecek Marxçılık sonrası bir çözümleme olanağı sunmaktadır. Deleuze ile Guattari'ye göre[Only Registered Users Can See Links] toplumsal yaşamı köklü bir biçimde yurtsuzlaştıran kapitalizm[Only Registered Users Can See Links] daha doğrusu "uygar kapitalist makine"[Only Registered Users Can See Links] bütün öğeleriyle tarihin sonuna gelindiğinin en temel göstergesidir. Kendi bedeninin[Only Registered Users Can See Links] emeğinin[Only Registered Users Can See Links] özel yaşamının tek sahibi olduğunu düşünerek yaşayan kapitalist bir birey icat edilmiştir. Söz konusu yurtsuzlaştırma işleminin tam anlamıyla gerçekleştirilebilmesi için[Only Registered Users Can See Links] kutsal olan ne varsa -kuttörenler[Only Registered Users Can See Links] gelenekler[Only Registered Users Can See Links] görenekler vb.- hepsi de yok edilmelidir.

Kapitalizmin şu ya da bu türden kutlu bir dizgeye[Only Registered Users Can See Links] hele de inanç dizgelenişine gereksinimi yoktur çünkü. Özerk birey ülküsünü bastıran her şeyin kafasını uçuran kapitalizm[Only Registered Users Can See Links] bu anlamda kendisine seçenek oluşturabilecek değerde bir başka dizgenin yaşamasına izin vermeyecek denli başlı başına "yetkin" ama savaşılması gereken bir dizgedir. Deleuze ile Guattari bu durum saptamasının ışığı altında[Only Registered Users Can See Links] kapitalizmin gerçekliğinin tarihte bilinen en büyük "arzu bastırma hareketi" olduğunun altını özellikle çizerek[Only Registered Users Can See Links] bunun böyle olmasının başlıca nedeninin kapitalizmin şizofrenik yapısında aranması gerektiğini savunmuşlardır. Yurtsuzlaştırma harekâtı aralıksız süren bir yeniden yurtlulaştırma ile birlikte yürütülürken[Only Registered Users Can See Links] eski yerleşik biçimlerin kodlarının acımasızca sökülmeleri söz konusudur.

Buna bağlı olarak devlet[Only Registered Users Can See Links] aile[Only Registered Users Can See Links] vatan hep başka biçimlerle yeniden yapılandırılmakta[Only Registered Users Can See Links] bütün bunlar yapılırken kapitalizmin genel bastırma taarruzu kurallarla meşru kılınmaktadır. Kapitalist dizgenin "normal" saydığı kişi[Only Registered Users Can See Links] bu açıdan bakıldığında[Only Registered Users Can See Links] toplumsal sınırlar içindeki kafeste tutulması başarılabilen "nevrotik kişilikli" bir insan olmak zorundadır. İnsanlar kendilerine çocukluklarından itibaren bir "ben"[Only Registered Users Can See Links] kapitalist dünyayı istenen ve izin verilen sınırlar içinde deneyimleyebilecekleri bir öznel konum edinmek zorundadırlar. Kız çocukları babalarını kazanmak için anneleriyle[Only Registered Users Can See Links] buna karşı erkek çocukları annelerini kazanmak için babalarıyla bir savaşım içinde olacaklardır. Son çözümlemede[Only Registered Users Can See Links] "Oedipus" ve "Elektra" kompleksleriyle biçimlenen çocuklar[Only Registered Users Can See Links] yapıntı ama sahte bir suçluluk duygusuyla kapitalizmin enkazları olarak dizgede kendilerine çok da bulunmayı istemedikleri bir yer bulmak zorunda kalmaktadırlar.

Deleuze ile Guattari kapitalist dünyaya ilişkin bu ilk belirlemelere dayanarak[Only Registered Users Can See Links] Lacancı ruhçözümleme düşüncesinin sağladığı ışıktan da yardım alarak[Only Registered Users Can See Links] Karşı Oedipus adlı çalışmalarında bütünüyle siyasal içerimleri gözetilerek oluşturulmuş bir arzu çözümlemesi sunmaktadırlar. Bu çözümlemeye göre[Only Registered Users Can See Links] arzu iki seçenek arasından ya birine ya da öbürüne yönelmiştir. Ya kendini sürekli olarak olurlamaktadır ya da temele iktidarı koyarak düzenin kurulup kollanmasını kendisine amaç edinmektedir. 68'lerin devrim girişimine ilişkin ayrıntılı çözümlemelerini ardalanda tutarak[Only Registered Users Can See Links] işçi sınıfının Marx'ın öndeyilediğinin tersine tarihsel misyonunu yerine getiremeyişi olgusu üzerine odaklanan Deleuze ile Guattari[Only Registered Users Can See Links] insanların anarşik anların sağladığı özgürlüğe yönelmek yerine[Only Registered Users Can See Links] öteden beri var olan baskıcı düzeni yeniden kurmayı yeğlemiş olmaları gerçeğine parmak basarlar. Söz konusu durum onlara göre bütünüyle Nietzsche'nin "efendi/köle (ahlâkı)" ilişkisi için verdiği açıklamayı doğrulamaktadır. Bu bağlamda[Only Registered Users Can See Links] hem Marx sonrası hem de Freud sonrası bir konum olarak baştan sona Nietzscheci düşüncede köklendirirler düşüncelerini. Bu yeni bakış açısından Deleuze ile Guattari[Only Registered Users Can See Links] "üretken arzu" diye yeni bir tasarım ortaya atarlar.

Yorgun Yürek
22 August 2009, 02:14
Marxçılığa göre hiçbir insan söylemi tek başına söylenecek son sözü söyleyemez[Only Registered Users Can See Links] bu nedenle üretim ile ideoloji arasında her zaman için bir karşıtlık bulunduğundan[Only Registered Users Can See Links] arzu konusunun da son çözümlemede üretim ilişkileri bağlamına yerleştirilmesi gerekmektedir. Öte yanda Freudculuğa göre bilincin her zaman dışardan[Only Registered Users Can See Links] yani bilinçdışından üretildiği için asla güvenilir olmayışı arzu için de aynen geçerlidir. Deleuze ile Guattari'nin "üretken arzu" tasarımları bu anlamda hem arzunun ilkece ideolojiye ait olduğunu ileri süren Marxçı anlayışı[Only Registered Users Can See Links] hem de arzunun bilinçdışı kaynaklı olduğunu vurgulayan Freudcu yaklaşımı bütünüyle reddetmektedir[Only Registered Users Can See Links] Söz konusu üretken arzu tasarımına en genel anlamda Nietzsche'nin "erk istenci " anlayışının bir uzanası olarak bakılabilir. Buna göre üretken arzunun erk isrenci "tepkici" bastırma arzusuyla[Only Registered Users Can See Links] yani köle zihniyetiyle dengede tutulur. Papazlardan ahlâkçılara[Only Registered Users Can See Links] gizemcilerden çilecilere değin bütün denetçiler üretken arzunun etkin güçlerini kendisine karşı yöneltmenin peşindedirler. Arzuyu arzunun kendisini denetlemek amacıyla kullanan denetçiler[Only Registered Users Can See Links] bunu yaparlarken her türden etkin arzunun dışavurumunun "suçluluk duygusu" olarak yaşanacağı bir ruh hastalığı yaratmaktadırlar. Burada önemle vurgulanması gereken[Only Registered Users Can See Links] şizofreninin insanın üretken arzusunu dışavurabilmesi için bir model olarak görülüyor olmasıdır. Dolayısıyla Deleuze ile Guattari'nin şizofreniden anladıkları tedavi gerektiren bir ruh hastalığı olmaktan çok arzunun üretkenliğini sürekli olurlayan etkin bir şizofrenik var oluştur. Buna göre Marxçılığın öngördüğü gibi sınıf savaşımı diye bir şey söz konusu değildir toplumda[Only Registered Users Can See Links] çünkü yalnızca er ya da geç herkesin bir köle olduğu tek bir sınıf vardır; o da kapitalizmin kölelerinden bazılarının öteki kölelere hükmettiği kölelik sınıfıdır. Böyle bir toplumsal durum içinde Deleuze ile Guattari'ye göre arzulayan hiçbir bireyin kendi başına arzusunu doyuma kavuşturmak gibi bir yetisi yoktur. Her birey iki kutup arasında bir yerlerde ama öyle ama böyle kendi bulunduğu yerin tutsaklığını yaşamaktadır.Bu iki kutuptan ilki devrimci ama toplum karşı olan "şizoid arzu'yken[Only Registered Users Can See Links] ötekiyse toplumsal olarak kodlanmış[Only Registered Users Can See Links] üstelik de kendi bastırılışına gönül rızası gösteren "paranoid arzu" dur. Açıkça görüleceği üzere Deleuze ile Guattari bu açıklamalarıyla Marxçıliğın ya da Freudculuğun açıklama yapılarında içerimlenen sınırlamalara düşmeden[Only Registered Users Can See Links] gerek kapitalist toplum gerekse ruhçözüınleme üstüne konuşabilmeye olanak tanıyan yepyeni bir sözdağarı doğrultusunda açılimları bir hayli fazla olan bir dil oluşturmuşlardır. Bu sözdağarının en önemli terimleri kısa tanımlarıyla şu biçimde ortaya konabilir: [Makiııeler] Lacancı özne tasarımından kaçınmak amacıyla tasarlanmış[Only Registered Users Can See Links] fiziksel[Only Registered Users Can See Links] düşünsel ya da duygusal akışın herhangi bir noktasında belli bir yapıyı terk eden ya da bu yapının içine giren şeyler. Sözgelimi bebeğin ağzı ağız makinesi iken annenin memesi meme makinesidir. Bu iki makine atasında hep bir akış söz konusudur. (Organları olmayan beden] Artaud'dan alınma bir deyiş. Hükümet ya da üniversite gibi her türden örgütlü yapıya verilen ad. Organları olmayan bedenler ile arzulama makineleri aynı şeyin iki farklı durumuna karşılık gelirler; her ikisi de akışı denetleyen örgütlü üretim dizgesinin parçalarıdır. Organları olmayan bedenler[Only Registered Users Can See Links] arzunun özgür dışavurumuna ket vuran güçlerdir. Arzulama Makineleri Organları olmayan bedenlerle bağlantılı[Only Registered Users Can See Links] kendisini üretken arzulara adamış olan makineler. [Paranoyak makine] Organları olmayan bedenler tarafından tanınmayan arzulama makinelerine verilen ad. [Kaydedici makine] Organları olmayan bedenlerin etkisindeki arzulama makinelerine verilen ad. [Sociur] Bir toplumu oluşturan organları olmayan beden: yabanıl toplumlardaki yeryüzünün bedeni[Only Registered Users Can See Links] barbar toplumlardaki despotun bedeni[Only Registered Users Can See Links] kapitalist toplumlardaki sermayenin bedeni gibi.

[Göçebe özne] Anlık kararlara[Only Registered Users Can See Links] anlara bağlı olarak yaşayan[Only Registered Users Can See Links] bir arzulama makinesi olarak olanaklarını sürekli değiştirme ve yerine yenilerini koyma yetisi taşıyan özne. Deleuze ile Guattari'nin oluşturdukları "göçebe düşünce"nin karşılığını[Only Registered Users Can See Links] yalnızca toplum ile siyaset konularında değil[Only Registered Users Can See Links] doğrudan yazın ile sanat alanlarına ilişkin düşüncelerinde de görmek olanaklıdır. Nitekim sanat yapıtları başlı başına bir "arzulayan makine" olduğunu ileri süren düşünürler[Only Registered Users Can See Links] ressam olsun yazar olsun bütün büyük sanatçıların[Only Registered Users Can See Links] içlerindeki arzu kımıltıları ile akışlarının ne pahasına olursa olsun peşine düşmekten kendilerini alıkoyamayan özel doğada insanlar olduklarını belirtmektedirler. Sanatta "biçem" diye adlandırılan da bu kımıltılar ile akışların peşinden nasıl gidildiğinden başka bir anlamı yoktur. Deleuze ile Guattari'ye göre başta yazın olmak üzere bütün sanatlar bu anlamda tıpkı şizofreni gibidirler; sanat deneyimi önceden belirlenmiş belli işlevleri ve amaçları olan ussal bir izlence doğrultusunda belli anları peş peşe yaşamak değil[Only Registered Users Can See Links] sonunda ne olacağı baştan kestirilemeyen serüvenlerle dolu bir süreçtir. Sanat[Only Registered Users Can See Links] geleneksel düşüncelerin savunduğunun tersine[Only Registered Users Can See Links] Deleuze ile Guattari'ye göre bir anlatım biçimi olmaktan çok arzunun önü alınamaz bir biçimde çoğalttığı[Only Registered Users Can See Links] üretken akışına dur denilemeyen bir üretim biçimleri çokluğudur. İki düşünürün "Kapitalizm ve Şizofreni" genel tasarısı altında ortaklaşa yaptıkları öteki önemli çalışmalar şunlardır: Kafka Minör Bir Yazına Doğru (Kafka: pour une litterature mineure[Only Registered Users Can See Links] 1975)[Only Registered Users Can See Links] Köksa p (Rhizome[Only Registered Users Can See Links] 1976)[Only Registered Users Can See Links] Bin Yayla (Mille Plateaux[Only Registered Users Can See Links] 1980)[Only Registered Users Can See Links] Felsefe Nedir? (Qu'est-ce que la Philosophie?[Only Registered Users Can See Links] 1991). Guattari'nin Deleuze'le tanışıp yola koyulmadan önceki başlica yapıtları arasında ise Prychanalyse et Transversalite (Ruhçözümleme ve Yoldan Çıkma [Only Registered Users Can See Links] 1972)[Only Registered Users Can See Links] La Revolution moleculaique (Moleküler Devrim[Only Registered Users Can See Links] 1977) L'Inconsıcient machiniqaı (Makineleşmiş Bilinçdışı[Only Registered Users Can See Links] 1979) sayılabilir.

KAYNAK

Felsefe Sözlüğü; A. Baki Güçlü; Erkan Uzun; Serkan Uzun; Ü. Hüsrev Yoksal; Bilim ve Sanat Yayınları