Syst3m
22 August 2009, 02:19
20. yüzyılın ilk yansında Alman felsefesini oldukça etkileyen[Only Registered Users Can See Links] öğrencisi Takiyettin Mengüşoglu aracılığıyla Türkiye'deki felsefenin yol alışında da dolaylı etkileri bulunan[Only Registered Users Can See Links] "yeni varlıkbilgisi" akımı ve öğretisinin başlıca kurucusu Alman filozof Hartmann'ın çizdiği düşünsel yörünge daha ilk bakışta çağdaşı Heidegger'inkine yakından benzemektedir.
Nitekim işe öncelikle bilgi ile bilginin temelleri sorusuna yönelik Yeni Kantçı ilgilerine son vererek başlayan Hartmann[Only Registered Users Can See Links] daha sonra "varlıkbilgisi"[Only Registered Users Can See Links] yani varlıkların Varlığı sorununa yönelmiştir. Ama Heidegger'in tam tersine bu bağlamda insanlara ya da "Dasein"a herhangi bir öncelik tanımamıştır. "Eleştiricilik uykusundan uyanması" ile birlikte Hartmann[Only Registered Users Can See Links] aşkınsal idealizm[Only Registered Users Can See Links] aşkınsal ben[Only Registered Users Can See Links] pratik usun önceliği gibi pek çok Kantçı öğretiyi reddetmiştir.
Bilginin var olan bilgiyi üretmediğini[Only Registered Users Can See Links] bilinenleri de değiştiremeyeceğini gerekçe göstererek[Only Registered Users Can See Links] bilgi kuramının kimi Yeni Kantçılar'ın sandığı gibi felsefenin tek uğraş alanı olmadığını savunmuştur. Hartmann'a göre asıl araştırılması gereken varlık; bilinen nesneler ile o nesneleri bilenin varlığıdır. Yine de Hartmann'ın Kantçılığı bütünüyle en son anlamda reddetmediği aşağıdaki sözlerinden açıkça anlaşılmaktadır: "Filozoflar birtakım dizgeler kurmuşlar[Only Registered Users Can See Links] belli sorunlar üzerine kafa yormuşlardır; ama tam da seçtikleri dizgeden ötürü birtakım saçma sonuçlara ulaşmışlardır. Dizgeler reddedilmelidir; onlar geçmişte kalmış şeylerdir. Ancak sorunlar ölümsüzdürler filozoflar da önerdikleri çözümlerle bu sorunlara kalıcı katkılarda bulunmuşlardır. Bu katkılardan biri Kant'ın deneyimimizin kategorilerden oluştuğu yönündeki düşüncesidir. Kategorilerin öznel oldukları çıkarımında bulunan Kant[Only Registered Users Can See Links] deneyimimizin şeylerin kendilerine uygulanamaz olduğunu göstermiştir."
Kategorilerin hem bilişimizde hem de kendinde şeylerde bulunduklarını öne sürmesi Hartmann'ın Kant'tan ayrıldığı temel noktadır. Nitekim tam bu temel ayrılık noktasında Hartmann[Only Registered Users Can See Links] etkileri özellikle görüngübilim geleneğinde son derece yakından duyumsanacak yeni bir varlıkbilgisinin temellerini atmıştır.
Hartmann'a göre kendilikler aralarında bir düzeyler sıradüzeni oluşturmaktadır. En alt düzeyde uzay ile nedensellik kategorilerine konu fiziksel kendilikler bulunmaktadır. Bunların üstünde organik kategorilere konu bitkiler bulunmaktadır. Bitkilerden sonra gelen[Only Registered Users Can See Links] bilinç ya da amaç gibi kategorilere konu çeşitli hayvan yaşamı formlarıdır. En sonra da toplumsal ve kültürel yaratılarıyla[Only Registered Users Can See Links] Hegel'i alıntılayarak nitelendirdiği "nesnelleşmiş tin" olarak insanlar gelmektedir. Bu düzeyler ya da varlık katmanları çeşitli biçimlerde birbirleriyle ilintilidirler ama alttaki kendilikler hiçbir zaman için üsttekileri oluşturamazlar.
Bu anlamda sözgelimi salt maddeden oluşan kendilikler bir bitkinin[Only Registered Users Can See Links] hayvanın ya da insanın hiçbir bölümünde yer alamaz. Ne var ki bunun tam tersine yüksek bir varlık düzeyindeki kendilik daha aşağı düzeydeki bir kendilikte ya da ona karşılık gelen kategorilerde zorunlu olarak bulunmaktadır. Bu arı varlıkbilgisel ayrım doğrultusunda Hartmann[Only Registered Users Can See Links] değerler alanını nasıl temellendirilmesi gerektiği sorusuna yönelmiştir. Nitekim Hartmann'ın felsefeye yaptığı en büyük katkı hiç kuşkusuz "değer-bilgisi" alanında kendisini göstermektedir. Hartmann[Only Registered Users Can See Links] en genel anlamda söylenecek olursa[Only Registered Users Can See Links] değerlerin ne Kant'ın düşündüğü gibi ussal istencin yaşamasına dayalı olarak var olduklarını[Only Registered Users Can See Links] ne de herhangi bir biçimde ahlaksal "yapmalısın" buyruğunca temellendirilebilir olduklarını düşünmektedir.
Değerler[Only Registered Users Can See Links] aynı matematik ile mantık doğruları gibi nesnel bir özler alanı oluşturmaktadırlar; dahası aynı onlar gibi a priori olarak keşfedilmeleri olanaklıdır. Değerler bu anlamda Hartmann'a göre karmaşık sıradüzenli bir dizge oluşturmaktadır. Tıpkı varlıkbilgisinde olduğu gibi[Only Registered Users Can See Links] daha yüksek değerlerin gerçekleşimi[Only Registered Users Can See Links] daha düşük değerlerin[Only Registered Users Can See Links] yani öncelikle ahlâksal olmayan ya da en yalınkat olan değerlerin gerçekleşimine dayalıdır. Bu anlamda Hartmann'a göre ilişki önce aile değerlerine sahip çıkılmadan ya da toplum yaşamındaki ödevler yerine getirilmeden herhangi bir biçimde "aziz" olunması olanağı yoktur.
Bununla birlikte değerler kendi aralarında bir çatışma yaşayabilirler. Nitekim böyle özel durumlarla karşılaşıldığında doğru eylemin ne olduğunu belirlemek için yapılması gereken[Only Registered Users Can See Links] farklı değerlerle çoğunlukla birbiriyle çatışan erdemler arasında bir değer bileşimi oluşturmaktır. Değerlerin insan eylemleri olmadan gerçekleştirilmelerinin olanaklı olmadığını savunan Hartmann[Only Registered Users Can See Links] değerlerin en son gerçekleşimine kefil olabilecek insanüstü bir güç olmadığına inanmaktadır. Bu bağlamda insanın olmadığı bir dünyada değer ile anlamın varlığı da söz konusu değildir. Eğer bunun tersi gerçek olsaydı[Only Registered Users Can See Links] Hartmann'a göre insan özgürlüğü çok büyük ölçüde sınırlanmış olacaktı. Bu durumda önceden gerçekleştirilmiş değerleri gerçekleştiremeyeceğimiz gibi[Only Registered Users Can See Links] değerlerin en son anlamda gerçekleştirilmeleri de söz konusu edilemezdi; çünkü bengisel anlamda değerlerin gerçekleşmesi Tanrı'ya özgü bir yetiyi zorunlu kılacaktı.
Hartmann'ın felsefi düşünceleri ile 20. yüzyıl Alman düşünürleri arasında yakın benzerlikler söz konusudur. Sözgelimi[Only Registered Users Can See Links] bir yandan Scheler gibi nesnel değerlerin varlığına inanan Hartmann[Only Registered Users Can See Links] öte yandan Heidegger gibi varlığın bilgiden önce geldiğini düşünmektedir. Bununla birlikte aralarında birtakım ayrımlar da yok değildir. Scheler de Heidegger de kendilerini felsefenin akış yönünü değiştirme savıyla ortaya çıkmış birer devrimci olarak görmüşlerdir.
Buna karşı[Only Registered Users Can See Links] Hartmann'a göre felsefe açıkça demirbaş[Only Registered Users Can See Links] başsız sonsuz sorunların çözümüyle ilerlemektedir. Bu anlamda felsefe[Only Registered Users Can See Links] felsefe için yapılmak zorundadır; yoksa Heidegger'in belirttiği üzere yaşama ya da var oluşa yazılmış ya da yazılacak bir önsöz değildir felsefe. Bu açıdan bakıldığında[Only Registered Users Can See Links] Hartmann için herhangi bir özne tasarımına[Only Registered Users Can See Links] "Dasein"ın Heidegger felsefesinde taşıdığı öncelik gibi varlıkbilgisel bir öncelik tanınamaz. Heidegger düşüncelerinde yukarıdan aşağıya doğru ilerlerken[Only Registered Users Can See Links] Hartmann tam tersi yönde ilerlemeyi doğru görerek daha aşağıda olan varlık katmanlarından başlayarak giderek daha yukarıdakilere yönelen bir düşünme yordamını benimsemiştir. Sözgelişi "gerçek zaman"[Only Registered Users Can See Links] fiziksel nesneler ile olayların meydana geldiği birlik içinde akan zamandır.
Ek Bilgiler
Nicolai Hartmann (Niklāvs Hartmanis).
1882[Only Registered Users Can See Links] Riga[Only Registered Users Can See Links] Latvia - 1950. Ünlü Alman spekülatif metafizikçisi. Bilgi ve varlık öğretisi dışında[Only Registered Users Can See Links] insan ve insani değerleri ön plana çıkartan ahlak anlayışıyla da[Only Registered Users Can See Links] 20. yüzyıl felsefesinin en önemli düşünürlerinden biri olan Hartmann Batı felsefesi geleneğinin[Only Registered Users Can See Links] Descartes'tan beri[Only Registered Users Can See Links] düşünen özneden hareket ettiğini ve bunun da büyük bir yanlış olduğunu savunmuştur. Ona göre[Only Registered Users Can See Links] bağımsız bir gerçekliğe ilişkin bir kavrayış[Only Registered Users Can See Links] bene ilişkin kavrayış kadar doğrudan ve aracısızdır. Hartmann bu bağlamda tüm felsefi problemlerin ontolojik nitelikte problemler olduğunu söylemiştir; onlar[Only Registered Users Can See Links] bize verilen varlık türünü anlama yönündeki girişimlerdir. Hartmann'a göre[Only Registered Users Can See Links] bilgi[Only Registered Users Can See Links] her zaman bir nesnenin kavranmasıdır. Bu kavrayış da nesnelerin kendiliğinden bizim bilincimize düşmesiyle değil de[Only Registered Users Can See Links] tam tersine düşünen varlık olarak öznenin kendisini aşıp nesneleri kavramasıyla gerçekleşir. Bu ise[Only Registered Users Can See Links] bir tasarım yoluyla olur. Bilgi[Only Registered Users Can See Links] nesnenin bilinçteki yansıması olan tasarımlar yoluyla gerçekleşir. Hartmann'a göre[Only Registered Users Can See Links] tasarım her ne kadar bilginin nesnesi ile var olsa da[Only Registered Users Can See Links] nesnenin kendisi[Only Registered Users Can See Links] bilgi söz konusu olmadığı zaman bile var olmaya devam eder. Bundan dolayı[Only Registered Users Can See Links] Hartmann ontolojinin bilgi kuramına değil[Only Registered Users Can See Links] fakat bilgi kuramının ontolojiye dayandığını savunmuştur. Çünkü ona göre[Only Registered Users Can See Links] nesnenin bilgisinin söz konusu olabilmesi için[Only Registered Users Can See Links] önce nesnenin var olması gerekir.
Nitekim işe öncelikle bilgi ile bilginin temelleri sorusuna yönelik Yeni Kantçı ilgilerine son vererek başlayan Hartmann[Only Registered Users Can See Links] daha sonra "varlıkbilgisi"[Only Registered Users Can See Links] yani varlıkların Varlığı sorununa yönelmiştir. Ama Heidegger'in tam tersine bu bağlamda insanlara ya da "Dasein"a herhangi bir öncelik tanımamıştır. "Eleştiricilik uykusundan uyanması" ile birlikte Hartmann[Only Registered Users Can See Links] aşkınsal idealizm[Only Registered Users Can See Links] aşkınsal ben[Only Registered Users Can See Links] pratik usun önceliği gibi pek çok Kantçı öğretiyi reddetmiştir.
Bilginin var olan bilgiyi üretmediğini[Only Registered Users Can See Links] bilinenleri de değiştiremeyeceğini gerekçe göstererek[Only Registered Users Can See Links] bilgi kuramının kimi Yeni Kantçılar'ın sandığı gibi felsefenin tek uğraş alanı olmadığını savunmuştur. Hartmann'a göre asıl araştırılması gereken varlık; bilinen nesneler ile o nesneleri bilenin varlığıdır. Yine de Hartmann'ın Kantçılığı bütünüyle en son anlamda reddetmediği aşağıdaki sözlerinden açıkça anlaşılmaktadır: "Filozoflar birtakım dizgeler kurmuşlar[Only Registered Users Can See Links] belli sorunlar üzerine kafa yormuşlardır; ama tam da seçtikleri dizgeden ötürü birtakım saçma sonuçlara ulaşmışlardır. Dizgeler reddedilmelidir; onlar geçmişte kalmış şeylerdir. Ancak sorunlar ölümsüzdürler filozoflar da önerdikleri çözümlerle bu sorunlara kalıcı katkılarda bulunmuşlardır. Bu katkılardan biri Kant'ın deneyimimizin kategorilerden oluştuğu yönündeki düşüncesidir. Kategorilerin öznel oldukları çıkarımında bulunan Kant[Only Registered Users Can See Links] deneyimimizin şeylerin kendilerine uygulanamaz olduğunu göstermiştir."
Kategorilerin hem bilişimizde hem de kendinde şeylerde bulunduklarını öne sürmesi Hartmann'ın Kant'tan ayrıldığı temel noktadır. Nitekim tam bu temel ayrılık noktasında Hartmann[Only Registered Users Can See Links] etkileri özellikle görüngübilim geleneğinde son derece yakından duyumsanacak yeni bir varlıkbilgisinin temellerini atmıştır.
Hartmann'a göre kendilikler aralarında bir düzeyler sıradüzeni oluşturmaktadır. En alt düzeyde uzay ile nedensellik kategorilerine konu fiziksel kendilikler bulunmaktadır. Bunların üstünde organik kategorilere konu bitkiler bulunmaktadır. Bitkilerden sonra gelen[Only Registered Users Can See Links] bilinç ya da amaç gibi kategorilere konu çeşitli hayvan yaşamı formlarıdır. En sonra da toplumsal ve kültürel yaratılarıyla[Only Registered Users Can See Links] Hegel'i alıntılayarak nitelendirdiği "nesnelleşmiş tin" olarak insanlar gelmektedir. Bu düzeyler ya da varlık katmanları çeşitli biçimlerde birbirleriyle ilintilidirler ama alttaki kendilikler hiçbir zaman için üsttekileri oluşturamazlar.
Bu anlamda sözgelimi salt maddeden oluşan kendilikler bir bitkinin[Only Registered Users Can See Links] hayvanın ya da insanın hiçbir bölümünde yer alamaz. Ne var ki bunun tam tersine yüksek bir varlık düzeyindeki kendilik daha aşağı düzeydeki bir kendilikte ya da ona karşılık gelen kategorilerde zorunlu olarak bulunmaktadır. Bu arı varlıkbilgisel ayrım doğrultusunda Hartmann[Only Registered Users Can See Links] değerler alanını nasıl temellendirilmesi gerektiği sorusuna yönelmiştir. Nitekim Hartmann'ın felsefeye yaptığı en büyük katkı hiç kuşkusuz "değer-bilgisi" alanında kendisini göstermektedir. Hartmann[Only Registered Users Can See Links] en genel anlamda söylenecek olursa[Only Registered Users Can See Links] değerlerin ne Kant'ın düşündüğü gibi ussal istencin yaşamasına dayalı olarak var olduklarını[Only Registered Users Can See Links] ne de herhangi bir biçimde ahlaksal "yapmalısın" buyruğunca temellendirilebilir olduklarını düşünmektedir.
Değerler[Only Registered Users Can See Links] aynı matematik ile mantık doğruları gibi nesnel bir özler alanı oluşturmaktadırlar; dahası aynı onlar gibi a priori olarak keşfedilmeleri olanaklıdır. Değerler bu anlamda Hartmann'a göre karmaşık sıradüzenli bir dizge oluşturmaktadır. Tıpkı varlıkbilgisinde olduğu gibi[Only Registered Users Can See Links] daha yüksek değerlerin gerçekleşimi[Only Registered Users Can See Links] daha düşük değerlerin[Only Registered Users Can See Links] yani öncelikle ahlâksal olmayan ya da en yalınkat olan değerlerin gerçekleşimine dayalıdır. Bu anlamda Hartmann'a göre ilişki önce aile değerlerine sahip çıkılmadan ya da toplum yaşamındaki ödevler yerine getirilmeden herhangi bir biçimde "aziz" olunması olanağı yoktur.
Bununla birlikte değerler kendi aralarında bir çatışma yaşayabilirler. Nitekim böyle özel durumlarla karşılaşıldığında doğru eylemin ne olduğunu belirlemek için yapılması gereken[Only Registered Users Can See Links] farklı değerlerle çoğunlukla birbiriyle çatışan erdemler arasında bir değer bileşimi oluşturmaktır. Değerlerin insan eylemleri olmadan gerçekleştirilmelerinin olanaklı olmadığını savunan Hartmann[Only Registered Users Can See Links] değerlerin en son gerçekleşimine kefil olabilecek insanüstü bir güç olmadığına inanmaktadır. Bu bağlamda insanın olmadığı bir dünyada değer ile anlamın varlığı da söz konusu değildir. Eğer bunun tersi gerçek olsaydı[Only Registered Users Can See Links] Hartmann'a göre insan özgürlüğü çok büyük ölçüde sınırlanmış olacaktı. Bu durumda önceden gerçekleştirilmiş değerleri gerçekleştiremeyeceğimiz gibi[Only Registered Users Can See Links] değerlerin en son anlamda gerçekleştirilmeleri de söz konusu edilemezdi; çünkü bengisel anlamda değerlerin gerçekleşmesi Tanrı'ya özgü bir yetiyi zorunlu kılacaktı.
Hartmann'ın felsefi düşünceleri ile 20. yüzyıl Alman düşünürleri arasında yakın benzerlikler söz konusudur. Sözgelimi[Only Registered Users Can See Links] bir yandan Scheler gibi nesnel değerlerin varlığına inanan Hartmann[Only Registered Users Can See Links] öte yandan Heidegger gibi varlığın bilgiden önce geldiğini düşünmektedir. Bununla birlikte aralarında birtakım ayrımlar da yok değildir. Scheler de Heidegger de kendilerini felsefenin akış yönünü değiştirme savıyla ortaya çıkmış birer devrimci olarak görmüşlerdir.
Buna karşı[Only Registered Users Can See Links] Hartmann'a göre felsefe açıkça demirbaş[Only Registered Users Can See Links] başsız sonsuz sorunların çözümüyle ilerlemektedir. Bu anlamda felsefe[Only Registered Users Can See Links] felsefe için yapılmak zorundadır; yoksa Heidegger'in belirttiği üzere yaşama ya da var oluşa yazılmış ya da yazılacak bir önsöz değildir felsefe. Bu açıdan bakıldığında[Only Registered Users Can See Links] Hartmann için herhangi bir özne tasarımına[Only Registered Users Can See Links] "Dasein"ın Heidegger felsefesinde taşıdığı öncelik gibi varlıkbilgisel bir öncelik tanınamaz. Heidegger düşüncelerinde yukarıdan aşağıya doğru ilerlerken[Only Registered Users Can See Links] Hartmann tam tersi yönde ilerlemeyi doğru görerek daha aşağıda olan varlık katmanlarından başlayarak giderek daha yukarıdakilere yönelen bir düşünme yordamını benimsemiştir. Sözgelişi "gerçek zaman"[Only Registered Users Can See Links] fiziksel nesneler ile olayların meydana geldiği birlik içinde akan zamandır.
Ek Bilgiler
Nicolai Hartmann (Niklāvs Hartmanis).
1882[Only Registered Users Can See Links] Riga[Only Registered Users Can See Links] Latvia - 1950. Ünlü Alman spekülatif metafizikçisi. Bilgi ve varlık öğretisi dışında[Only Registered Users Can See Links] insan ve insani değerleri ön plana çıkartan ahlak anlayışıyla da[Only Registered Users Can See Links] 20. yüzyıl felsefesinin en önemli düşünürlerinden biri olan Hartmann Batı felsefesi geleneğinin[Only Registered Users Can See Links] Descartes'tan beri[Only Registered Users Can See Links] düşünen özneden hareket ettiğini ve bunun da büyük bir yanlış olduğunu savunmuştur. Ona göre[Only Registered Users Can See Links] bağımsız bir gerçekliğe ilişkin bir kavrayış[Only Registered Users Can See Links] bene ilişkin kavrayış kadar doğrudan ve aracısızdır. Hartmann bu bağlamda tüm felsefi problemlerin ontolojik nitelikte problemler olduğunu söylemiştir; onlar[Only Registered Users Can See Links] bize verilen varlık türünü anlama yönündeki girişimlerdir. Hartmann'a göre[Only Registered Users Can See Links] bilgi[Only Registered Users Can See Links] her zaman bir nesnenin kavranmasıdır. Bu kavrayış da nesnelerin kendiliğinden bizim bilincimize düşmesiyle değil de[Only Registered Users Can See Links] tam tersine düşünen varlık olarak öznenin kendisini aşıp nesneleri kavramasıyla gerçekleşir. Bu ise[Only Registered Users Can See Links] bir tasarım yoluyla olur. Bilgi[Only Registered Users Can See Links] nesnenin bilinçteki yansıması olan tasarımlar yoluyla gerçekleşir. Hartmann'a göre[Only Registered Users Can See Links] tasarım her ne kadar bilginin nesnesi ile var olsa da[Only Registered Users Can See Links] nesnenin kendisi[Only Registered Users Can See Links] bilgi söz konusu olmadığı zaman bile var olmaya devam eder. Bundan dolayı[Only Registered Users Can See Links] Hartmann ontolojinin bilgi kuramına değil[Only Registered Users Can See Links] fakat bilgi kuramının ontolojiye dayandığını savunmuştur. Çünkü ona göre[Only Registered Users Can See Links] nesnenin bilgisinin söz konusu olabilmesi için[Only Registered Users Can See Links] önce nesnenin var olması gerekir.