Syst3m
5 September 2009, 02:29
Ludwig Andreas Feuerbach[Only Registered Users Can See Links] (1804 - 1872) Alman filozof ve ahlakçı. Marx üzerindeki etkisi ve humanist ilahiyat görüşleri ile ünlenmiştir.
19. yüzyıl Alman materyalizminin ilk düşünürü olan Feuerbach'ın temel eseri Hıristiyanlığın Özü'dür. Felsefesi ya da karşı felsefesi[Only Registered Users Can See Links] bir hümanizm ve doğalcılık şeklinde gelişen[Only Registered Users Can See Links] dine ilişkin eleştirisi[Only Registered Users Can See Links] insanlıkla ilgili doğruların bilinçsizce yansıtılmasını ifade eden Feuerbach[Only Registered Users Can See Links] felsefeye önce Hegel'in nesnel idealizmini benimseyerek başlamış[Only Registered Users Can See Links] fakat daha sonra tinselcilik-maddecilik karşıtlığında[Only Registered Users Can See Links] maddeciliğin tarafında olmuştur.
28 Temmuz 1804’te Landshut[Only Registered Users Can See Links] Bavyera’da doğdu. 13 Eylül 1872’de[Only Registered Users Can See Links] Rechenberg’de öldü.
Hukukçu Paul von Feuerbach’ın dördüncü oğlu olan Ludwig Feuerbach’ın Berlin’deki 2 yıl süreyle Hegel’in yanında felsefe öğrenimi yapabilmek için ilahiyat çalışmalarını bıraktı. 1828’de Doğa bilimi öğrenimi yapabilmek için Erlangen’e gitti. 2 yıl sonra da "Gedanken über Tod und Unsterblichkeit" adlı ilk kitabını Hegel'in ölümünden bir yıl önce imzasız olarak yayınladı.
1839'da "Hrıstiyanlık Özü"nü yayınladı. O sıralar Alman düşünürleri Hegel'i tartışıyordu. Ruhçular onu ruhçuluk alanına[Only Registered Users Can See Links] maddeciler de maddecilik alanına çekiştiriyorlardı. O Kant'ın yasağını çiğnemiş mutlağın alanına girmişti. Düşüncenin doğadan önceliğini savunmuştu.
Maddeciler de mutlağın yani insan düşüncesinin uğraştığı ilk ve son gerçeğin[Only Registered Users Can See Links] doğanın üstünde değil[Only Registered Users Can See Links] doğanın içinde olduğunu söylemesine ilgi duydular. Herakleitos gibi diyalektikçiydi. Bu uzlaşmalar[Only Registered Users Can See Links] yeni karşıtlıklar ve yeni uzlaşmalarla[Only Registered Users Can See Links] gitgide varlığın bilincine erişecekti. Bu erişmeyse[Only Registered Users Can See Links] gerçek özgürlüğü doğuracak olan bir sonuçtu. Mutlak varlığın kendi bilincine erişmesiyle aydınlanacaktı.
Bütün sorunları çözdüklerini sanan felsefe sistemleri dağılıyordu. Kant'ın sınırladığı rasyon tekrar özgürleşiyordu. Küçümsenen us etkilediğinden etkilenmek yoluyla diyalektik metotla gerçeğe doğru yaklaşmaktaydı.
Feuerbach "Gelecek Felsefesinin İlkeleri" Hegel'den 13 yıl sonra yayınlandı."Temel doğadır. Doğanın dışında hiçbir şey yoktur. Her şey gibi[Only Registered Users Can See Links] düşünce de[Only Registered Users Can See Links] doğanın ürünüdür. Düşünce[Only Registered Users Can See Links] maddî bir organ olan beyinden çıkmaktadır. Bence maddecilik insanın varlık ve bilgi yapısının temelidir. Ama bir fizyolojistin[Only Registered Users Can See Links] bir naturalistin anladığı gibi[Only Registered Users Can See Links] varlık yapısının kendisi değildir. Maddecilikle geride beraberim ama[Only Registered Users Can See Links] ilerde beraber değilim."
O yıktığı dinlerin yerine aşk dini koymak ister. O temeli maddeye dayanan bir idealisttir. Aşkı[Only Registered Users Can See Links] maddi bir çekim olarak değil[Only Registered Users Can See Links] bir insanlık ideali olarak ele alır. Hegel gibi diyalektiği maddede değil düşüncede bulur. "İnsanlar sevişiniz[Only Registered Users Can See Links] gerçek din sizin bu sevgilerinizdedir. Varlığınız[Only Registered Users Can See Links] aşkınızla biçimlenecektir."
Ona göre dinin gerçeği aşktadır. Önceleri insanlar[Only Registered Users Can See Links] kendi niteliklerinin fantastik yansımaları olan tanrılar yaratmışlardı; ama tanrılar[Only Registered Users Can See Links] insanlık düzenini kurmaya yetmediler. Oysa Feuerbach'a göre[Only Registered Users Can See Links] bu düzeni kuracak olan[Only Registered Users Can See Links] insanın başka insanlara karşı duyduğu bağlılıktır. Bu bağlılık[Only Registered Users Can See Links] en yetkin biçimine aşkta ulaşır. Hele cinsel aşk[Only Registered Users Can See Links] bu duygusal insan bağlılığının en yoğunlaşmış biçimidir. Dostluk[Only Registered Users Can See Links] acıma[Only Registered Users Can See Links] vazgeçme[Only Registered Users Can See Links] coşkunluk gibi çeşitli eğilimler[Only Registered Users Can See Links] yetkinliğini cinsel aşkta beliren aşkın çeşitli görünüşleridir. İnsanlar arasındaki bütün sorunlar aşkın gücüyle çözülecektir. Aşkı kutsallaştırmak gerekir. İnsanlar[Only Registered Users Can See Links] böylelikle[Only Registered Users Can See Links] bütün acılarından kurtulacaklardır. Din[Only Registered Users Can See Links] Latince bağlamak anlamındaki (Religare) sözcüğünden gelir. Şu halde[Only Registered Users Can See Links] din sözcüğünün ilk anlamı bağdır. Bundan ötürü insanlar arasındaki her bağ[Only Registered Users Can See Links] bir dindir. Din sözcüğünün etimolojik anlamı gerçeği ortaya koymaktadır. Ama bu din[Only Registered Users Can See Links] ruhçu bir temele değil[Only Registered Users Can See Links] maddeci bir temele oturmaktadır. Temel doğadır. Her şey gibi[Only Registered Users Can See Links] din de[Only Registered Users Can See Links] doğanın ürünüdür. Varlık yapısının temeli maddedir ama[Only Registered Users Can See Links] kendisi düşüncedir. Varlık maddeden çıkıyor ama ruhla gelişiyor[Only Registered Users Can See Links] varlıklaşıyor. Maddelerin oyunu bitmiştir artık.
Feuerbach'a göre tanrı[Only Registered Users Can See Links] insan zihninin bir yansıtmasıdır. O'na göre[Only Registered Users Can See Links] duyu verilerine konu olan ve böylece dışımızda (bizden bağımsız bir şekilde) var olan nesnelerden farklı olarak dini inancın nesnesi olan Tanrı insanın içindedir.
Ona göre mutluluk eğilimi insan yapısının doğal bir eğilimidir. İnsan doğarken mutluluk eğilimini insan yapısının doğal bir eğilimidir. İnsan[Only Registered Users Can See Links] doğarken mutluluk eğilimiyle birlikte doğar. Mutluluk eğiliminin ahlakiliği bu yüzdendir. Yine bu yüzdendir ki her ahlakın temeli mutluluk eğilimi olmalıdır. Ama mutluluk eğilimi başı boş bırakılamaz elbet. Onu düzenleyen iki doğal kısıtlayıcı vardır:
Eylemlerimizin kendimizdeki sonuçları: Mutluluk eğilimimizi başı boş bırakıp[Only Registered Users Can See Links] örneğin içkiyi fazla kaçırırsak hastalanırız. Böylelikle de kendi eğilimimizi[Only Registered Users Can See Links] kendimizden dolayı[Only Registered Users Can See Links] kendimiz kısıtlarız.
Eylemlerimizin toplumdaki sonuçları: Mutluluk eğilimimizi başı boş bırakırsak başkalarını mutluluk eğilimlerinin sınırına gireriz. Bu halde başkaları[Only Registered Users Can See Links] kendi mutluluk eğilimlerimizi savunarak bizim mutluluk eğilimimizi bozarlar. Böylelikle de kendi eğilimimizi[Only Registered Users Can See Links] yine kendimizden dolayı[Only Registered Users Can See Links] kendimiz kısıtlarız.
Hem kendimiz[Only Registered Users Can See Links] hem de başkaları[Only Registered Users Can See Links] elbirliğiyle mutluluk eğilimimizi düzenlerler[Only Registered Users Can See Links] aşırılıklara engel olurlar. Bu iki sürümün dışında mutluluk eğilimimizin hiçbir engeli yoktur[Only Registered Users Can See Links] keyfince yol alabilir. Anlaşıldığına göre[Only Registered Users Can See Links] mutluluğumuzu[Only Registered Users Can See Links] yine kendi mutluluğumuz düzenlemektedir. Kendi mutluluğumuzu bozmadıktan sonra mutluluk eğilimimizin yöneldiği yer yol ahlakıdır. Toplumsal sonuçlar[Only Registered Users Can See Links] kendi mutluluğumuzun tadını kaçırdıklarından dolayı kısıtlayıcıdırlar.
İnsanın tanrıya tapmasını yasaklayan maddeci Feuerbach'ın karşısına dikilen[Only Registered Users Can See Links] insanın insana tapmasını emreden ruhçu Feuerbach.
Hıristiyanlığın özündeki görüşlerinin ürünü olarak tanrı insanın içedönük doğasının dışadönük bir izdüşümü haline geliyordu. Kitabının Marx'ı önemli ölçüde etkileyen ilk bölümünde Feuerbach dinin gerçek ya da antropolojik özünü çözümledi. Tanrıya yüklenen çeşitli nitelikleri tartışarak bunların insan doğasının farklı gereksinmelerinin karşılığı olduğunu ileri sürdü. 2. Bölümde dinin sahte ya da ilahiyata ilişkin özünü ele alarak tanrının insandan bağımsız bir varlığı olduğu görüşünün[Only Registered Users Can See Links] vahiy ve kutsal nesnelere inanmaya yol açtığını[Only Registered Users Can See Links] bunların da istenmeyen bir dinsel maddeciliğin parçaları olduğunu ileri sürdü.
Feuerbach ateist olmadığını söylemekle birlikte[Only Registered Users Can See Links] Hıristiyanlıktaki tanrının bir yanılsama olduğunu iddia etti. Din görüşlerini felsefi ve diğer disiplinlerle birlikte ele alması Hegel'in ilkelerini yarı-dinsel olarak görmesine ve Marx’ın daha sonra 1845’te "Thesen über Feuerbach"da eleştireceği bir tür materyalizmi benimsemesine yol açtı. 1848-1849 devrim[Only Registered Users Can See Links] karşıdevrim yıllarında dini tutuculuğa saldırıları yüzünden birçok devrimci tarafından kahraman olarak görüldü.
Feuerbach en çok Hıristiyanlığa karşı olan yazarları etkiledi. "Das Leben Jesu kritisch bearbeitet" adlı şüpheci eseri David Friedrich Strauss ve Feuerbach gibi doğalcılık adına Hegelcilik'ten vazgeçen Bruno Bauer bunların başlıcalarıydı. Bazı görüşleri de daha sonraları Almanya’da kilise ile devlet arasındaki mücadelede aşırı ucun temsilcileri ve kapitalizme karşı mücadelenin önderleri tarafından benimsendi. Daha sonraları ise Marx tarafından belirtildiği gibi (8. ve 11. tezler) toplumsal gelişim içindeki "özne"yi edilgen hale getirmesinden dolayı eleştirilmiştir.
Feuerbach'tan Seçme Sözler
- Dogma[Only Registered Users Can See Links] apaçık ki[Only Registered Users Can See Links] düşünme yasağından başka bir şey değildir.
- Ne kadar çok iyi kitapla tanışırsan[Only Registered Users Can See Links] birlikte olmaktan zevk aldığın kişilerin sayısı o kadar azalacaktır.
- Hiçbir şey olmamak ve hiç bir şeyi sevmemek[Only Registered Users Can See Links] aynı şeylerdir.
- İnsan dinin başlangıcı[Only Registered Users Can See Links] insan dinin ortası ve insan dinin sonudur.
- İncil'de yazdığı gibi[Only Registered Users Can See Links] tanrı insanı tasarlayıp yaratmadı. "Hıristiyanlığın esasları"nda gösterdiğim gibi[Only Registered Users Can See Links] insan tanrıyı tasarlayıp yaratmıştır.
19. yüzyıl Alman materyalizminin ilk düşünürü olan Feuerbach'ın temel eseri Hıristiyanlığın Özü'dür. Felsefesi ya da karşı felsefesi[Only Registered Users Can See Links] bir hümanizm ve doğalcılık şeklinde gelişen[Only Registered Users Can See Links] dine ilişkin eleştirisi[Only Registered Users Can See Links] insanlıkla ilgili doğruların bilinçsizce yansıtılmasını ifade eden Feuerbach[Only Registered Users Can See Links] felsefeye önce Hegel'in nesnel idealizmini benimseyerek başlamış[Only Registered Users Can See Links] fakat daha sonra tinselcilik-maddecilik karşıtlığında[Only Registered Users Can See Links] maddeciliğin tarafında olmuştur.
28 Temmuz 1804’te Landshut[Only Registered Users Can See Links] Bavyera’da doğdu. 13 Eylül 1872’de[Only Registered Users Can See Links] Rechenberg’de öldü.
Hukukçu Paul von Feuerbach’ın dördüncü oğlu olan Ludwig Feuerbach’ın Berlin’deki 2 yıl süreyle Hegel’in yanında felsefe öğrenimi yapabilmek için ilahiyat çalışmalarını bıraktı. 1828’de Doğa bilimi öğrenimi yapabilmek için Erlangen’e gitti. 2 yıl sonra da "Gedanken über Tod und Unsterblichkeit" adlı ilk kitabını Hegel'in ölümünden bir yıl önce imzasız olarak yayınladı.
1839'da "Hrıstiyanlık Özü"nü yayınladı. O sıralar Alman düşünürleri Hegel'i tartışıyordu. Ruhçular onu ruhçuluk alanına[Only Registered Users Can See Links] maddeciler de maddecilik alanına çekiştiriyorlardı. O Kant'ın yasağını çiğnemiş mutlağın alanına girmişti. Düşüncenin doğadan önceliğini savunmuştu.
Maddeciler de mutlağın yani insan düşüncesinin uğraştığı ilk ve son gerçeğin[Only Registered Users Can See Links] doğanın üstünde değil[Only Registered Users Can See Links] doğanın içinde olduğunu söylemesine ilgi duydular. Herakleitos gibi diyalektikçiydi. Bu uzlaşmalar[Only Registered Users Can See Links] yeni karşıtlıklar ve yeni uzlaşmalarla[Only Registered Users Can See Links] gitgide varlığın bilincine erişecekti. Bu erişmeyse[Only Registered Users Can See Links] gerçek özgürlüğü doğuracak olan bir sonuçtu. Mutlak varlığın kendi bilincine erişmesiyle aydınlanacaktı.
Bütün sorunları çözdüklerini sanan felsefe sistemleri dağılıyordu. Kant'ın sınırladığı rasyon tekrar özgürleşiyordu. Küçümsenen us etkilediğinden etkilenmek yoluyla diyalektik metotla gerçeğe doğru yaklaşmaktaydı.
Feuerbach "Gelecek Felsefesinin İlkeleri" Hegel'den 13 yıl sonra yayınlandı."Temel doğadır. Doğanın dışında hiçbir şey yoktur. Her şey gibi[Only Registered Users Can See Links] düşünce de[Only Registered Users Can See Links] doğanın ürünüdür. Düşünce[Only Registered Users Can See Links] maddî bir organ olan beyinden çıkmaktadır. Bence maddecilik insanın varlık ve bilgi yapısının temelidir. Ama bir fizyolojistin[Only Registered Users Can See Links] bir naturalistin anladığı gibi[Only Registered Users Can See Links] varlık yapısının kendisi değildir. Maddecilikle geride beraberim ama[Only Registered Users Can See Links] ilerde beraber değilim."
O yıktığı dinlerin yerine aşk dini koymak ister. O temeli maddeye dayanan bir idealisttir. Aşkı[Only Registered Users Can See Links] maddi bir çekim olarak değil[Only Registered Users Can See Links] bir insanlık ideali olarak ele alır. Hegel gibi diyalektiği maddede değil düşüncede bulur. "İnsanlar sevişiniz[Only Registered Users Can See Links] gerçek din sizin bu sevgilerinizdedir. Varlığınız[Only Registered Users Can See Links] aşkınızla biçimlenecektir."
Ona göre dinin gerçeği aşktadır. Önceleri insanlar[Only Registered Users Can See Links] kendi niteliklerinin fantastik yansımaları olan tanrılar yaratmışlardı; ama tanrılar[Only Registered Users Can See Links] insanlık düzenini kurmaya yetmediler. Oysa Feuerbach'a göre[Only Registered Users Can See Links] bu düzeni kuracak olan[Only Registered Users Can See Links] insanın başka insanlara karşı duyduğu bağlılıktır. Bu bağlılık[Only Registered Users Can See Links] en yetkin biçimine aşkta ulaşır. Hele cinsel aşk[Only Registered Users Can See Links] bu duygusal insan bağlılığının en yoğunlaşmış biçimidir. Dostluk[Only Registered Users Can See Links] acıma[Only Registered Users Can See Links] vazgeçme[Only Registered Users Can See Links] coşkunluk gibi çeşitli eğilimler[Only Registered Users Can See Links] yetkinliğini cinsel aşkta beliren aşkın çeşitli görünüşleridir. İnsanlar arasındaki bütün sorunlar aşkın gücüyle çözülecektir. Aşkı kutsallaştırmak gerekir. İnsanlar[Only Registered Users Can See Links] böylelikle[Only Registered Users Can See Links] bütün acılarından kurtulacaklardır. Din[Only Registered Users Can See Links] Latince bağlamak anlamındaki (Religare) sözcüğünden gelir. Şu halde[Only Registered Users Can See Links] din sözcüğünün ilk anlamı bağdır. Bundan ötürü insanlar arasındaki her bağ[Only Registered Users Can See Links] bir dindir. Din sözcüğünün etimolojik anlamı gerçeği ortaya koymaktadır. Ama bu din[Only Registered Users Can See Links] ruhçu bir temele değil[Only Registered Users Can See Links] maddeci bir temele oturmaktadır. Temel doğadır. Her şey gibi[Only Registered Users Can See Links] din de[Only Registered Users Can See Links] doğanın ürünüdür. Varlık yapısının temeli maddedir ama[Only Registered Users Can See Links] kendisi düşüncedir. Varlık maddeden çıkıyor ama ruhla gelişiyor[Only Registered Users Can See Links] varlıklaşıyor. Maddelerin oyunu bitmiştir artık.
Feuerbach'a göre tanrı[Only Registered Users Can See Links] insan zihninin bir yansıtmasıdır. O'na göre[Only Registered Users Can See Links] duyu verilerine konu olan ve böylece dışımızda (bizden bağımsız bir şekilde) var olan nesnelerden farklı olarak dini inancın nesnesi olan Tanrı insanın içindedir.
Ona göre mutluluk eğilimi insan yapısının doğal bir eğilimidir. İnsan doğarken mutluluk eğilimini insan yapısının doğal bir eğilimidir. İnsan[Only Registered Users Can See Links] doğarken mutluluk eğilimiyle birlikte doğar. Mutluluk eğiliminin ahlakiliği bu yüzdendir. Yine bu yüzdendir ki her ahlakın temeli mutluluk eğilimi olmalıdır. Ama mutluluk eğilimi başı boş bırakılamaz elbet. Onu düzenleyen iki doğal kısıtlayıcı vardır:
Eylemlerimizin kendimizdeki sonuçları: Mutluluk eğilimimizi başı boş bırakıp[Only Registered Users Can See Links] örneğin içkiyi fazla kaçırırsak hastalanırız. Böylelikle de kendi eğilimimizi[Only Registered Users Can See Links] kendimizden dolayı[Only Registered Users Can See Links] kendimiz kısıtlarız.
Eylemlerimizin toplumdaki sonuçları: Mutluluk eğilimimizi başı boş bırakırsak başkalarını mutluluk eğilimlerinin sınırına gireriz. Bu halde başkaları[Only Registered Users Can See Links] kendi mutluluk eğilimlerimizi savunarak bizim mutluluk eğilimimizi bozarlar. Böylelikle de kendi eğilimimizi[Only Registered Users Can See Links] yine kendimizden dolayı[Only Registered Users Can See Links] kendimiz kısıtlarız.
Hem kendimiz[Only Registered Users Can See Links] hem de başkaları[Only Registered Users Can See Links] elbirliğiyle mutluluk eğilimimizi düzenlerler[Only Registered Users Can See Links] aşırılıklara engel olurlar. Bu iki sürümün dışında mutluluk eğilimimizin hiçbir engeli yoktur[Only Registered Users Can See Links] keyfince yol alabilir. Anlaşıldığına göre[Only Registered Users Can See Links] mutluluğumuzu[Only Registered Users Can See Links] yine kendi mutluluğumuz düzenlemektedir. Kendi mutluluğumuzu bozmadıktan sonra mutluluk eğilimimizin yöneldiği yer yol ahlakıdır. Toplumsal sonuçlar[Only Registered Users Can See Links] kendi mutluluğumuzun tadını kaçırdıklarından dolayı kısıtlayıcıdırlar.
İnsanın tanrıya tapmasını yasaklayan maddeci Feuerbach'ın karşısına dikilen[Only Registered Users Can See Links] insanın insana tapmasını emreden ruhçu Feuerbach.
Hıristiyanlığın özündeki görüşlerinin ürünü olarak tanrı insanın içedönük doğasının dışadönük bir izdüşümü haline geliyordu. Kitabının Marx'ı önemli ölçüde etkileyen ilk bölümünde Feuerbach dinin gerçek ya da antropolojik özünü çözümledi. Tanrıya yüklenen çeşitli nitelikleri tartışarak bunların insan doğasının farklı gereksinmelerinin karşılığı olduğunu ileri sürdü. 2. Bölümde dinin sahte ya da ilahiyata ilişkin özünü ele alarak tanrının insandan bağımsız bir varlığı olduğu görüşünün[Only Registered Users Can See Links] vahiy ve kutsal nesnelere inanmaya yol açtığını[Only Registered Users Can See Links] bunların da istenmeyen bir dinsel maddeciliğin parçaları olduğunu ileri sürdü.
Feuerbach ateist olmadığını söylemekle birlikte[Only Registered Users Can See Links] Hıristiyanlıktaki tanrının bir yanılsama olduğunu iddia etti. Din görüşlerini felsefi ve diğer disiplinlerle birlikte ele alması Hegel'in ilkelerini yarı-dinsel olarak görmesine ve Marx’ın daha sonra 1845’te "Thesen über Feuerbach"da eleştireceği bir tür materyalizmi benimsemesine yol açtı. 1848-1849 devrim[Only Registered Users Can See Links] karşıdevrim yıllarında dini tutuculuğa saldırıları yüzünden birçok devrimci tarafından kahraman olarak görüldü.
Feuerbach en çok Hıristiyanlığa karşı olan yazarları etkiledi. "Das Leben Jesu kritisch bearbeitet" adlı şüpheci eseri David Friedrich Strauss ve Feuerbach gibi doğalcılık adına Hegelcilik'ten vazgeçen Bruno Bauer bunların başlıcalarıydı. Bazı görüşleri de daha sonraları Almanya’da kilise ile devlet arasındaki mücadelede aşırı ucun temsilcileri ve kapitalizme karşı mücadelenin önderleri tarafından benimsendi. Daha sonraları ise Marx tarafından belirtildiği gibi (8. ve 11. tezler) toplumsal gelişim içindeki "özne"yi edilgen hale getirmesinden dolayı eleştirilmiştir.
Feuerbach'tan Seçme Sözler
- Dogma[Only Registered Users Can See Links] apaçık ki[Only Registered Users Can See Links] düşünme yasağından başka bir şey değildir.
- Ne kadar çok iyi kitapla tanışırsan[Only Registered Users Can See Links] birlikte olmaktan zevk aldığın kişilerin sayısı o kadar azalacaktır.
- Hiçbir şey olmamak ve hiç bir şeyi sevmemek[Only Registered Users Can See Links] aynı şeylerdir.
- İnsan dinin başlangıcı[Only Registered Users Can See Links] insan dinin ortası ve insan dinin sonudur.
- İncil'de yazdığı gibi[Only Registered Users Can See Links] tanrı insanı tasarlayıp yaratmadı. "Hıristiyanlığın esasları"nda gösterdiğim gibi[Only Registered Users Can See Links] insan tanrıyı tasarlayıp yaratmıştır.