PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Jürgen Habermas Kimdir-Felsefesi-Sözleri-Eserleri


Syst3m
5 September 2009, 02:34
Jürgen Habermas (d. 18 Haziran 1929[Only Registered Users Can See Links] Düsseldorf) Alman felsefeci[Only Registered Users Can See Links] sosyolog ve siyaset bilimci. Eleştirel kuram ve Amerikan pragmatizmi geleneğine mensuptur. En çok kuramında temellendirdiği kamusal alan (public sphere) kavramı ve iletişimsel eylemin pragmatizmi ile tanınır. Çalışmaları bazen Yeni-Marksist olarak adlandırılır; sosyal kuramın temelleri ve epistomoloji; gelişmiş kapitalst endüstri toplumu ve demokrasi analizi; eleştirel sosyal evrimci içerikte yasaların hükmü; ve çağdaş –özellikle Alman—siyaseti üzerine odaklanır. Modern liberal kurumlar içinde gömülü akılcı-eleştirel iletişim ve insanların iletişim[Only Registered Users Can See Links] tartma ve akılcı çıkarlar peşine düşme yeteneklerinde aklın olabilirliğine[Only Registered Users Can See Links] özgürleştirilmesine yönelik kuramsal bir sistem geliştirmiştir.

1961 yılında Marburg'da doçent oldu. 1961-1964 yılları arasında Heidelberg'de felsefe dersleri verdi. 1964 yılında Frankfurt Üniversitesi'nde felsefe ve sosyoloji profesörü oldu. 1971-1981 yıllarında Starnberg'deki[Only Registered Users Can See Links] bilim-teknik dünyasının yaşam koşullarını araştıran Max Planck Enstitüsü'nün müdürlüğünü yaptı. 1981'de Berkeley Üniversitesi'nde konuk profesör olarak bulundu. 1982 yılında Frankfurt Üniversitesi'ne profesör olarak geri döndü. 1994 yılında buradan emekli oldu ve Northwestern University'de konuk profesör olarak seminerler verdi.

Kuramı

Habermas geniş çerçeveli bir sosyal kuram ve felsefeye son derece zengin düşüncelerle uğraşmıştır:

Immanuel Kant[Only Registered Users Can See Links] Friedrich Schelling[Only Registered Users Can See Links] Georg Hegel[Only Registered Users Can See Links] Wilhelm Dilthey[Only Registered Users Can See Links] Edmund Husserl[Only Registered Users Can See Links] ve Hans-Georg Gadamer’in Alman felsefi düşüncesi.

Marksist gelenek – hem Karl Marks’ın düşüncesi hem de Frankfurt Okulunun eleştirel yeni-Marksist kuramı[Only Registered Users Can See Links] Max Horkheimer[Only Registered Users Can See Links] Theodor Adorno[Only Registered Users Can See Links] ve Herbert Marcuse gibi.

Max Weber[Only Registered Users Can See Links] Émile Durkheim[Only Registered Users Can See Links] ve George Herbert Mead’in sosyolojik kuramları.

Ludwig Wittgenstein[Only Registered Users Can See Links] J.L. Austin[Only Registered Users Can See Links] ve John Searle’in dilbilimsel felsefe ve konuşma etkinliği (speech act) kuramları.

Charles Sanders[Only Registered Users Can See Links] Peirce ve John Dewey’in Amerikan pragmatiklik geleneği[Only Registered Users Can See Links] ve Talcott Parsons ve Niklas Luhmann’ın sosyolojik sistemler kuramı Yeni-Kantçı düşünce.

Jürgen Habermas[Only Registered Users Can See Links] kendi en büyük başarısı olarak iletişimsel akıl ya da iletişimsel rasyonalizm kuramı ve kavramını görür. Bu akılcı gelenekten akılcılığı kişilerarası dilbilimsel iletişim yapıları içine yerleştirmesiyle ayrılır[Only Registered Users Can See Links] kozmozun ya da bilme öznelinin yapılarına yerleştirmez. Bu sosyal kuram[Only Registered Users Can See Links] kapsayıcı bir evrensel ahlaki çerçeve oluştururken[Only Registered Users Can See Links] insan özgürleşmesi amaçlarına ilerler. Bu çerçeve evrensel pragmatiklik denilen –ki tüm konuşma eylemlerinin içsel bir telos’u (Yunanca amaç ya da hedef) vardır—karşılıklı anlayış hedefi[Only Registered Users Can See Links] ve insanoğlu böyle bir anlayış getirebilecek iletişimsel yeterliliğe sahiptir tartışmasına yaslanır. Habernas bu çerçeveyi[Only Registered Users Can See Links] Ludwig Wittgenstein[Only Registered Users Can See Links] J. L. Austin[Only Registered Users Can See Links] ve John Searle’nin konuşma-eylemi (speech-act) felsefesi[Only Registered Users Can See Links] George Herbert Mead’in zihin ve kendi’nin interaktif oluşumu sosyolojik kuramı[Only Registered Users Can See Links] Jean Piaget ve Lawrence Kohlberg’in ahlaki gelişim ve Heidelberg’in çalışma arkadaşı Karl-Otto Apel’ın ahlak tartımı (discourse ethics) kuramları üzerinden inşa etmiştir.

Habernas[Only Registered Users Can See Links] Kant’ın[Only Registered Users Can See Links] aydınlanma ve demokratik sosyalizmin geleneklerini ilerletir; vurguladığı dünyayı dönüştürme gizilgücüyle ve daha insanca[Only Registered Users Can See Links] adil ve eşitlikçi topluma insanın akli gizilgücünün gerçekleştirilmesiyle[Only Registered Users Can See Links] kısmen de ahlaki tartım (discourse ethics) yoluyla ulaşılmasıdır. Habernas aydınlanmamın bitmemiş bir süreç olduğunu teslim ederken[Only Registered Users Can See Links] düzeltilmesi ve tamamlanması gerektiğini tartışır[Only Registered Users Can See Links] atılmasını değil.

Sosyoloji için[Only Registered Users Can See Links] Habermas’ın en büyük katkısı toplumun evrimi ve modernizasyonu hakkındaki kapsamlı kuramıdır[Only Registered Users Can See Links] bir yandan iletişimsel akılcılık ve rasyonalizasyon arasındaki ayrıma ve diğer yandan stratejik/araçsal akılcılığa ve rasyonalizme odaklanır. Bu[Only Registered Users Can See Links] Talcott Parsons’un bir oğrencisi Niklas Luhmann’ın ayrım-bazlı sosyal sistemler kuramının[Only Registered Users Can See Links] iletişimsel duruş açılı bir eleştirisini içerir.

Modernite ve sivil toplumu savunusu pekçok başkaları için bir esin kaynağı olmuştur[Only Registered Users Can See Links] ve postyapısalcılık çeşitlemelerine karşı en önemli felsefi alternatif olarak adlandırılır. Ayrıca geç kapitalizm ile ilgili de etkili bir analiz de sunmuştur.

Habermasda toplumun akılcılaşması[Only Registered Users Can See Links] insanlaşması ve demokratikleşmesi görüşü[Only Registered Users Can See Links] salt insan türüne özgü iletişimsel yetkinliğinin doğasındaki akılcılık gizilgücünün kurumsallaştırılmasıdır. Habernas iletişim yetkinliğinin evrim sürecinde geliştiğine inanır[Only Registered Users Can See Links] fakat çağdaş toplumda çoğu zaman bastırılmış ya da zayıflatılmıştır; pazar[Only Registered Users Can See Links] devlet ve örgütler gibi sosyal yaşam ana alanlarında[Only Registered Users Can See Links] stratejik/araçsal akılsallık tarafından galebe çalınarak ve böylece yaşamdünyası yerine sistem mantığı geçirilerek.

Yorgun Yürek
5 September 2009, 02:35
Kamusal Alan

Jürgen Habermas[Only Registered Users Can See Links] kamusal alan (public sphere) kavramı üstüne yoğun olarak yazmıştır. 18’inci yüzyılda Fransa’daki "café"lerde (coffee houses) geçen diyalogları kullanmıştır. Politik sorunların akılcı tartışıldığı yer kamusal alandı ki[Only Registered Users Can See Links] burjuva kültürünün kahvehaneler[Only Registered Users Can See Links] entelektüel ve edebiyat salonları ve yazılı basın gibi merkezler etrafında gelişmesiyle parlamenter demokrasi mümkün olabilmişti. Bu da Aydınlanmanın eşitlik[Only Registered Users Can See Links] insan hakları ve adalet ideallerini ileri götürebilmişti. Halk alanında bir çeşit akılcı fikir alışverişi ve eleştirel tartışma normu kılavuzdu ve kişinin tartıştığı fikirlerin gücü kişinin kimliğinden daha önemliydi.

Habermas’a göre bu etkenlerin değişkenleri nihayetinde Aydınlanmanın burjuva halk alanının çürümesiyle sonuçlandı. En önemlisi[Only Registered Users Can See Links] yapısal güçler[Only Registered Users Can See Links] özellikle de ticari kitle medyası[Only Registered Users Can See Links] öyle bir durumla sonlandı ki medya daha çok bir emtia –mal[Only Registered Users Can See Links] tüketilecek bir şey oldu— halk tartışma alışveriş alanı aracı yerine.

Habermas bu alanı hem onu destekleyen gerçek bir içselyapısal hem de eleştirel politik tartımın yeşermesine yardım eden normlar ve pratikler olarak tanımlar. Kamusal alana bir kavram olarak bakmak ile tarihsel bir oluşum olarak bakmak arasında ayrım yapar. Görüşüne göre[Only Registered Users Can See Links] kamusal alan fikri şu tasarımı da içerir[Only Registered Users Can See Links] özel varloluşlar bir halk varoluşu olarak beraber gidecek ve akılcı mutaalalarla[Only Registered Users Can See Links] devleti etkileyecek karar alımlarıyla uğraşacaktır. Tarihi bir yapılanma olarak halk alanı[Only Registered Users Can See Links] aile yaşamından[Only Registered Users Can See Links] iş dünyasından ve devletten ayrı bir “uzam” içerir.

Baş eseri Theory of Communicative Action -İletişimsel Eylem Kuramı- (1984) kitabında ekonomik ve yönetimsel akılcılaşma güçlerinin yaptığı tek yanlı modernleşme sürecini eleştirmiştir. Habermas günlük yaşamımızda resmi sistemlerin artan müdahalelerini[Only Registered Users Can See Links] refah devleti[Only Registered Users Can See Links] tekelci büyük şirket kapitalizmi ve kitle tüketim kültürü gelişmeleri paralelinde işlemiştir. Bu zorlayıcı eğilimler halk yaşamının gitgide daha geniş sahalarını akılcılaştırmaktadır[Only Registered Users Can See Links] bunları etkililik ve denetimin genelleştirici mantığına indirgemektedir. Rutin politik partiler ve çıkar gurupları katılımcı demokrasinin yerini alırlar[Only Registered Users Can See Links] toplum gitgide artarak yurttaşların girdilerinden uzak düzlemlerde yönetilmektedir. Sonuç olarak[Only Registered Users Can See Links] halk (kamusal) ile özel[Only Registered Users Can See Links] birey ile toplum[Only Registered Users Can See Links] sistem ile yaşamdünyası arasındaki sınırlar bozuklaşmaktadır. Demokratik halk (kamu: public) yaşamı[Only Registered Users Can See Links] yurttaşlara halkca önemli sorunları tartışabilmelerine kurumların izin verdiği yerlerde gönenebilir. “İdeal konuşma durumu”nun ("ideal speech situation") ideal bir tipini tanımlar; aktörler eşit tartışım yetenekleriyle donatılmıştır[Only Registered Users Can See Links] birbirlerinin temel toplumsal eşitliğini tanırlar ve konuşma ideoloji ya da yanlış kabullerle çarpıtılmaz.

Habermas kamusal alanın yeniden canlandırılması konusunda iyimserdir. Ulus-devleti etnik ve kültürel benzerlikler temelinde aşmakta olan politik toplumun[Only Registered Users Can See Links] eşit haklar ve yükümlülüklü yurttaşların yasal koruma donatılı olması halinde[Only Registered Users Can See Links] yeni dönemdeki geleceği için ümitlidir. Demokrasinin bu değişkenlikli kuramı (discursive theory of democracy) öyle bi toplum gerektirir ki birlikte politik istem belirleyebilsin ve bunu yasama sistemi düzeyinde uygulayabilsin. Bu politik sistem eylemci bir kamusal alan gerektirir[Only Registered Users Can See Links] burada ortak çıkar sorunları ve siyasi konular tartışılabilir[Only Registered Users Can See Links] ve kamuoyunun gücü karar verme sürecini etkileyebilir.

Bazı önemli akademisyenler Habermas’ın kamusal alan görüşüyle ilgili çeşitli eleştiriler yapmışlardır. John Thompson[Only Registered Users Can See Links] University of Cambridge sosyoloji profesörü[Only Registered Users Can See Links] Habermas’ın kamusal alan görüşünün[Only Registered Users Can See Links] kitlesel-medya iletişimlerindeki katlanarak büyümeden dolayı modasının geçtiğini savunur. San Diego University of California’dan Michael Schudson[Only Registered Users Can See Links] daha genelde tartışır[Only Registered Users Can See Links] kamusal alan saf akılcı bağımsız tartışmanın hiçbir zaman varolmadığı bir yerdir.

Avrupa kamusal alanında laiklik ve dinin yerine dair görüşlerini dile getirdiği[Only Registered Users Can See Links] 2004’de yayımlanan Geçiş Zamanı adlı kitabında yer alan "Tanrı ve Dünya üzerine" başlıklı makalesinde geçen şu ifadesiyle takipçilerini şaşırtmıştır Habermas: "Batı uygarlığının dayandığı özgürlük[Only Registered Users Can See Links] vicdan[Only Registered Users Can See Links] insan hakları ve demokrasi kavramlarının temelinde Hıristiyanlık ve yalnızca Hıristiyanlık yatar." Ayrıca Habermas'a göre "bugün hâlâ bu temelden faydalanıyoruz - başka bir seçeneğimiz yoktur; geri kalan her şey postmodern zırvalamalardan ibarettir"

Habermas bir bilim adamı olduğu kadar halk aydını (public intellectual) olarak da ünlüdür[Only Registered Users Can See Links] en çok[Only Registered Users Can See Links] 1980’lerde populer basını tarihçilere (yani Ernst Nolte[Only Registered Users Can See Links] Michael Stürmer ve Andreas Hillgruber) saldırmakta kullanışıyla[Only Registered Users Can See Links] ki onlar tartışılır olarak Nazi yönetimini ve soykırımı (Holocaust) genel Alman tarihinden ayrı tutmuşlar[Only Registered Users Can See Links] Nazizmi Bolşevizme bir tepki olarak açıklamışlar[Only Registered Users Can See Links] ve Alman ordusu (Wehrmacht)’ın 2. Dunya Savaşındaki kötü ününü kısmen iyileştirmeye çalışmıştılar. Daha yeni olarak[Only Registered Users Can See Links] Habermas Amerikanın Irak işgaline karşı olduğunu açıklamıştır.

Başlıca eserleri


- Strukturwandel der Öffentlichkeit (1962[Only Registered Users Can See Links] "Kamusal Alanın Yapısal Dönüşümü");
- Erkenntnis und Interesse (1968[Only Registered Users Can See Links] "Bilgi ve İlgi");
- Technik und Wissenschaft als 'Ideologie' (1968[Only Registered Users Can See Links] "İdeoloji" Olarak Teknik ve Bilim);
- Zur Logik der Sozialwissenschaften (1970[Only Registered Users Can See Links] "Sosyal Bilimlerin Mantığı Üzerine");
- Theorie der Gesellschaft oder Sozialtechnologie. Was leistet die Systemforschung? (Niklas - Luhmann'la birlikte[Only Registered Users Can See Links] 1971[Only Registered Users Can See Links] "Toplum Kuramı ya da Sosyal Teknoloji. Sistem Araştırması Neye Yarar?");
- Zur Rekonstruktion des histo- rischen Materialismus (1976[Only Registered Users Can See Links] "Tarihsel Materyalizmin Yeniden İnşası Üzerine");
- Theorie des kommunikativen Handelns (1981[Only Registered Users Can See Links] "İletişimsel Eylem Kuramı");
- Der philosophische Diskurs der Moderne (1985[Only Registered Users Can See Links] "Modernin Felsefî Söylemi");
- Die nachholende Revolution (1990[Only Registered Users Can See Links] "Arkadan Yetişen Devrim");
- Faktizität und Geltung (1992[Only Registered Users Can See Links] "Olgular ve Normlar").