black_eagle06
8 September 2009, 04:37
Ankara. Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti ve İstanbul'dan sonra ikinci büyük şehridir. Eski adı Angora olan şehrin nüfusu 2005 verilerine göre 4.319.167 (il nüfusu 5.153.000) olup, rakımı 950 metredir.
M.Ö. 12. yüzyılda Hititler dönemindeki ismi Ankuwash olan şehir, Galat ve Roma İmparatorluğu döneminde Ancyra olarak anılmış, Hellenistik çağ ve Doğu Roma İmparatorluğu döneminde Ánkyra ismini almıştır. Şehrin kimliğine katkı yapan tarihi eserlerin başında otantik çevresi ile şehrin hemen her yerinden görülebilen Ankara Kalesi gelir.
Anadolu'nun merkezindeki İç Anadolu Bölgesi'nde bulunan bulunan Ankara Ankara ilinin de merkezidir. Ankara önemli bir endüstri ve ticaret şehridir. Türkiye devletinin merkezidir ve tüm yabancı ülke elçiliklerine ev sahipliği yapar.
Şehir Ankara keçisi ve bu keçiden üretilen tiftik, emsalsiz Ankara kedisi, balı, bölgeye özel üzümleri ve beyaz Ankara tavşanı ile ünlüdür.
Ankara, doğuda Kırşehir ve Kırıkkale; batıda Eskişehir; kuzeyde Çankırı; kuzeybatıda Bolu ve güneyde Konya ve Aksaray illeri ile çevrilidir.
Ankara, Orta Anadolu'nun kuzeybatısında bulunan Kızılırmak ve Sakarya nehirlerinin kollarının oluşturduğu ovalarla kaplı bir bölgedir. Bu bölgede orman alanları ile step ve bozkır alanlarını bir arada görmek mümkündür.
Akarsu boylarında sıralar halinde görülen iğde, söğüt ve kavak ağaçları step içerisinde yer alır. Ankara çevresinde plato üzerinde yükselen münferit dağlar ile kuzeydeki dağlık sahada ise yağışlardaki artış yüzünden orman örtüsü kendini belli etmeye başlar
Ankara yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti ([Only Registered Users Can See Links])'nin başkenti olduktan sonra, yeni gelişmeler şehri eski bölümlerin olduğu Ulus ve yeni kısmı olan Yenişehir olmak üzere böldü. Roma, Bizans ve Osmanlı tarihini anımsatan eski yapılar ve darca uzanan sokaklar eski bölümü temsil etmekteydi. Yeni kısım ise şimdiki Kızılay civarında olan bölüm, geniş caddeleri, otelleri, tiyatroları, alışveriş merkezleri ve yüksek binalarıyla daha modern görünüme sahip bir şehir yapısına sahipti. Hükümet binaları ve yabancı elçilikler ayrıca bu yeni kısımda bulunmaktaydı.
Ankara başşehir olmadan büyük şehir merkezine sahip dünyanın en eski başkentlerinden biridir, Londra ([Only Registered Users Can See Links]), Paris ([Only Registered Users Can See Links]) veya Madrid ([Only Registered Users Can See Links]); hatta İstanbul ([Only Registered Users Can See Links])'dan daha eski bir geçmişi vardır. Şimdiki İstanbul, ozamanlar Bizans ([Only Registered Users Can See Links])'ın Roma eyalet şehirlerinden biri olmakla birlikte, 324 yılında Roma İmparatorluğu ([Only Registered Users Can See Links])'nun yeni başkenti haline gelmişken, Ankara hala Türkiye'nin kuzey yarısının çoğuna hakim önemli bir yönetim merkezi olma konumundaydı.Tarih Öncesi Ankara [değiştir ([Only Registered Users Can See Links])]
[Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links] jpg) [Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links] jpg)
Anadolu Medeniyetleri Müzesi - Filgiller alt çene kemiği
[Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links] jpg) [Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links] jpg)
Anadolu Medeniyetleri Müzesi - Gergedangillere ait bir kemik
Anadolu ([Only Registered Users Can See Links])'daki insan karakterli ilk fosil ([Only Registered Users Can See Links]) primat ([Only Registered Users Can See Links]) kalıntıları Fikret Ozansoy ([Only Registered Users Can See Links]) tarafından Ankara'da bulunmuş ve Ankarapithecus meteai ([Only Registered Users Can See Links]) adı verilmiştir.[1] ([Only Registered Users Can See Links]_note-0)[2] ([Only Registered Users Can See Links]_note-1)
Ankara'nın bilinen tarihi Paleolitik Çağa ([Only Registered Users Can See Links])[3] ([Only Registered Users Can See Links]_note-2) kadar uzanmaktadır. Bu döneme ait çeşitli eserlere Gâvurkale, Ergazi, Lodumlu ve Maltepe'de rastlanmıştır.[4] ([Only Registered Users Can See Links]_note-3)
Eti Yokuşu'nda 1937 ([Only Registered Users Can See Links])'de Türk Tarih Kurumu ([Only Registered Users Can See Links]) tarafından yapılan ve Prof. Dr. Şevket Aziz Kansu ([Only Registered Users Can See Links]) tarafından idare edilen kazıların raporu Etiyokuşu hafriyatı raporu[5] ([Only Registered Users Can See Links]_note-4) adıyla 1937'de basılmıştır.Bu raporda buranın en az M.Ö. 3000 yıllarında iskan edildi belirtilmektedir. Raporda birinci kısımda graviye içinde elde edilen Paleolitk aletler, ikinci kısımda ise Kalkslitik yerleşim yerinde toplanan keramik ve diğer çeşitli kültür piyesleri ayrıntılı olarak incelenmiş ve envanterleri yayınlanmıştır.[6] ([Only Registered Users Can See Links]_note-5)
Ankara'nın eskiliği ile ilgili buluntular Anadolu Medeniyetleri Müzesi ([Only Registered Users Can See Links]) Çağlar boyu Ankara galerisinde sergilenmektedir. İlk basımı 1950 ([Only Registered Users Can See Links]) olan Avram Galanti ([Only Registered Users Can See Links])'ye ait Ankara Tarihi Kitabı II. bölümde buluntular gösterilmektedir.
Hititler Dönemi [değiştir ([Only Registered Users Can See Links])]
Hititler ([Only Registered Users Can See Links]) M.Ö. 2000'de Anadolu'daki ilk siyasi birliktir.Ankara şehir merkezi ve çevresindeki en eski kalıntılar Bronz çağında hüküm sürmüş olan Hatti ([Only Registered Users Can See Links]) uygarlığına aittir.Helenistik döneme kadar yazılı belgelerde Ankara hakkında bir bilgi bulunmadığından Hitit dönemi Ankarası hakkındaki bilgilere bu dönemi ve kültürü ortaya koyan Orta Anadolu'daki merkezler[7] ([Only Registered Users Can See Links]_note-6)ve Ankara çevresindeki aslan ve sfenks tasfirleri[8] ([Only Registered Users Can See Links]_note-7) aracılığı ile ulaşılmaktadır. Bilinen Ankara'nın bugünkü şehir sınırları içinde yerleşim olduğuna dair bir kanıt bulunamamıştır.
Hitit kenti olan Ankawa'nın bugünkü Ankara olmadığı görüşleri vardır[9] ([Only Registered Users Can See Links]_note-8).
[Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links])
Hitit Aslan rölyefi
[Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links] jpg)
[Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links])
Alacahöyük ([Only Registered Users Can See Links])
Frigler Dönemi [değiştir ([Only Registered Users Can See Links])]
[Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links]) [Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links])
Frigya'nın konumu - geleneksel bölge (sarı) - genişletilmiş krallık (turuncu)
M.Ö. XII. yüzyıl başlarında Boğazlar ([Only Registered Users Can See Links]) üzerinden Anadolu ([Only Registered Users Can See Links])'ya giren deniz kavimlerinin istilasıyla Hitit İmparatorluğunu ([Only Registered Users Can See Links]) ortadan kaldırılmıştır.[10] ([Only Registered Users Can See Links]_note-anamed-9) Ankara ve çevresine Frigler ([Only Registered Users Can See Links]) egemen olmuşlardır. Friglerin ilk kralı ülkenin başkenti Gordion ([Only Registered Users Can See Links])’a adını veren Gordias’tır. Tarihçi Arianos’a göre Gordias Thelmessos ([Only Registered Users Can See Links])’lu (Fethiye) bir kadınla evlenmiş ve Midas ([Only Registered Users Can See Links]) adını verdiği bir oğlu olmuştur. Geçmiş dönemlerine ait kesin bilgiler bulunmayan Friglerin en çok bilinen ve meşhur kralı Midasdır. Ancak yapılan bazı araştırmalara göre Frigyalıların bütün krallarına Midas adını verdiği de söylenmektedir.
Gordion şehri, bugünkü Ankara'ya 76 km uzaklıkta bulunan Polatlı ([Only Registered Users Can See Links]) ilçesinin sınırları içinde bulunmaktadır.
Ankara'nın kurulmasına dair anlatılanlar[11] ([Only Registered Users Can See Links]_note-10) arasında olan Frigya tradisyonunda, Kral Midas ([Only Registered Users Can See Links]) Ankara'nın kurulmasının önderi kabul edilir.
İkinci yüzyılın ortalarında yaşamış olan Lidya ([Only Registered Users Can See Links])’lı gezgin Pausanias ([Only Registered Users Can See Links]), Galatların ([Only Registered Users Can See Links]) Anadolu ([Only Registered Users Can See Links])’ya yerleşmeleri hakkında bilgi verirken, Ankara’dan da söz eder. Ankyra kentini Gordios’un oğlu Midas’ın kurduğunu ve Frig’lerin bir kenti olduğunu anlatır. Yunanca ([Only Registered Users Can See Links]) ve Latince ([Only Registered Users Can See Links]) gemi çapası demek olan kentin ismi için açıklama yapma gereğini duyan Pausanias, Midas’ın bulduğu gemi çapasının, kendi dönemine kadar Jüpiter (Zeus ([Only Registered Users Can See Links])) tapınağında saklandığını söyleyerek kentin isminin arkasındaki anlamı vermeye çalışır. Gene Pausanias, adı geçen metinde, Midas kaynağı adı ile bilinen ve üzerine öyküler yazılan su kaynağının, Ankyra kentinde olduğunu bildirir ve "İşte Galat’lar bu Ankyra kentini aldılar" der.[12] ([Only Registered Users Can See Links]_note-11)
Ankara'daki Frig varlığı bugünkü şehir sınırları içinde Ankara istasyonu ([Only Registered Users Can See Links]) civarında, belediye binası yanında, Çankırıkapı'da, Augustus Tapınağı ([Only Registered Users Can See Links])'nın ve Türk Tarih Kurumu ([Only Registered Users Can See Links]) binasının temellerinde bulunan kalıntılarla kendini göstermektedir.
Anıtkabir ([Only Registered Users Can See Links]) ile Atatürk Orman Çiftliği ([Only Registered Users Can See Links])[13] ([Only Registered Users Can See Links]_note-12) arasında bulunan 20 kadar tümülüs ([Only Registered Users Can See Links]) Frig dönemi nekropollerindendir.[10] ([Only Registered Users Can See Links]_note-anamed-9)
Lidyalılar ([Only Registered Users Can See Links]) Dönemi [değiştir ([Only Registered Users Can See Links])]
[Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links]) [Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links])
Croesus'un Lidya haritası, 6ncı yüzyıl M.Ö.
Ankara M.Ö. 7. yüzyılda ([Only Registered Users Can See Links]) Batı Anadolu ([Only Registered Users Can See Links])'da Gediz ([Only Registered Users Can See Links]) ve Küçük Menderes ([Only Registered Users Can See Links]) vadilerini kapsayan bölgeye egemen olan ve tarihte para ([Only Registered Users Can See Links]) basımını ilk kez gerçekleştiren kavim olarak bilinen Lidya ([Only Registered Users Can See Links])'lıların eline geçmiştir.
Pers İmparatorluğu ([Only Registered Users Can See Links]) Dönemi [değiştir ([Only Registered Users Can See Links])]
Pers İmparatorluğu ([Only Registered Users Can See Links])'nun egemenliği, Makedonya ([Only Registered Users Can See Links]) kralı Büyük İskender ([Only Registered Users Can See Links])'e yenilmelerine kadar devam etmiştir.
Hellenistik Süreç [değiştir ([Only Registered Users Can See Links])]
Ankara, Büyük İskender ([Only Registered Users Can See Links]) tarafından M. Ö 333 ([Only Registered Users Can See Links]) yılında fethedildi, İskender, Gordion ([Only Registered Users Can See Links]) şehrinden gelmişti ve kısa bir süre burada ikamet etti. Babil ([Only Registered Users Can See Links])'de ölümünden sonra (M.Ö 323) generalleri arasında bölüşülen imparatorlukta Ankara'ya Antigonus ([Only Registered Users Can See Links]) sahip oldu. Antik zamanda şehrin en büyük genişlemesini yaşadığı Frikya döneminin dışında, bir başka önemli genişleme Ankara'ya gelip şehri Kara Deniz limanları ve Kırım ile kuzey; Asur, Kıbrıs ve Lübnan ile güney; ve Gürcistan, Ermenistan ve Pers İmparatorluğu ([Only Registered Users Can See Links]) ile doğu arasında mal ticareti için merkez haline getiren Pontos ([Only Registered Users Can See Links]) Yunanlıları zamanında meydana geldi. O zamana kadar şehir (Türkler tarafından biraz değiştirilerek Ankara ([Only Registered Users Can See Links]) olarak kullanılmaktadır.) Á?????-Ànkyra (Yunanca ([Only Registered Users Can See Links])'da Çapa anlamına gelmektedir.) ismini almıştı [kaynak belirtilmeli ([Only Registered Users Can See Links])].
Galatyalılar dönemi [değiştir ([Only Registered Users Can See Links])]
[Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links]) [Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links])
Roma İmparatorluğu ([Only Registered Users Can See Links]) döneminde Galatlar ([Only Registered Users Can See Links])'ın başkenti Ancyra
M.Ö.278'de Orta Anadolu'nun geri kalan bölümüyle beraber Kelt ırkından Galatyalılar tarafından istila edildi.Bunlar Ankara'yı önde gelen kabilelerinden Tectosagelerin merkezi yaptılar. Diğer kabile merkezleri Trocmilerin merkezi Pessinos(Balhisar)ve Ankara'nın doğusunda Tolstibogiilerin merkezi Tavium idi. Kente o zaman Ankara deniyordu. Kelt unsuru belki de az sayıda,Frig dili konuşan köylüler üzerinde bir savaşçı aristokrasiden ibaretti. Yine de Kelt dili Galatia'da yüzyıllarca konuşulmaya devam etmiştir. M.S.IV.yüzyıl sonlarında Galatya'nın yerlisi olan St.Jerome Ankara çevresinde konuşulan dilin Roma İmparatorluğunun kuzeybatısında (Trier yakınları)konuşulan dile çok benzediğini yazmaktadır. Bu belki de daha eski Frig dili konuşan nüfusun Kelt işgalcilerin dilini benimsediğini göstermektedir.[kaynak belirtilmeli ([Only Registered Users Can See Links])]
Romalılar Dönemi [değiştir ([Only Registered Users Can See Links])]
[Only Registered Users Can See Links] BC.jpg/180px-Augustus_Tap%C4%B1na%C4%9F%C4%B1_Minyat%C3%BCr%C3% BC.jpg ([Only Registered Users Can See Links] Cr%C3%BC.jpg) [Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links] Cr%C3%BC.jpg)
Ankara Anıtı Anadolu Medeniyetleri Müzesi ([Only Registered Users Can See Links])'ndeki minyatürü
[Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links]) [Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links])
Res gestae Divi Augusti parçaları.
Şehir Augustus ([Only Registered Users Can See Links]) tarafından 25 BC ([Only Registered Users Can See Links]) yılında fethedilmiş ve Roma İmparatorluğu ([Only Registered Users Can See Links]) tarafından yönetilmeye başlanmıştır. Galatyanın Roman eyaletinin başşehri Ankara, büyük ticari öneme sahip bir merkez olma özelliğini de sürdürdü. Ankara aynı zamanda duvarlarında mermere kazınmış Res Gestae Divi Augusti ([Only Registered Users Can See Links]) diye bilinen kitabeyi bulunduran ve Augustus'un Faaliyetlerinin resmi kayıtlarını içeren Ankara Anıtı ([Only Registered Users Can See Links]) (Augustus ve Roma Tapınağı) ile de ünlüdür. Ankara kalıntıları bugün hala değerli yarım kabartmalar ([Only Registered Users Can See Links]), kitabeler ve diğer mimari parçalarla döşelidir.
Augustus Ankara'yı Orta Anadolunun üç yönetim merkezinden biri yapmaya karar verdi. Daha sonra şehre Frigyalılar ve Gal dili ve Keltçeye yakın bir dil konuşan Galatyanlar yerleştirildi. Ankara Tectosage diye bilinen kabilenin merkeziydi ve Augustus onları geliştirerek imparatorluğuna ana bir merkez haline getirdi. İki diğer Galatyan kabile merkezleri; Yozgat ([Only Registered Users Can See Links]) yakınlarındaki Tavium ([Only Registered Users Can See Links]) ve Batıda Sivrihisar yakınındaki Pessinus ([Only Registered Users Can See Links]) (Balhisar) Roma döneminin oldukça önemli yerleşkeleri olma durumlarını sürdürdüler fakat Ankara büyük bir metropol haline geldi.
Roma İmparatorluğunun iyi zamanlarında Ankara'da 200,000 kişi yaşadığı tahmin edilmektedir ve bu sayı Roma İmparatorluğunun düşüşünden onikinci yüzyılın başlarına kadar olan zamandan çok daha fazladır. Küçük bir nehir olan Ankara Çayı ([Only Registered Users Can See Links]) Roma şehirlerinin içerisinden doğru akmaktadır. Şimdi nehir çevrilmiş durumdadır fakat Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde eski kentlerin kuzey sınırlarını belirlemekteydi. Çankaya, şimdiki şehir merkezinin güneyinde görkemli tepelerin kenarında Roma şehirlerinin dışında bulunmaktaydı ve muhtemelen yazlık dinlenme yerleri olarak kullanılmaktaydı. 19. yüzyılda En az bir Roma villası veya köşkünün kalıntıları şuanki Çankaya Köşkünün çok fazla uzağında olmayan bir yerde bulunmaktaydı. Roma şehri batıda Tren İstasyonu ve Gençlik Parkının olduğu alana, tepelerin güneyinden doğru da şu anda Hacettepe Üniversitesinin ([Only Registered Users Can See Links]) kapladığı bölgenin aşağısına doğru uzanmaktaydı. Ankara tüm ölçütlerde büyüyebilen ve diğer Roma kentleri olan Gaul ([Only Registered Users Can See Links]) veya Britanya ([Only Registered Users Can See Links])'dan daha geniş bir şehirdi.
Gotlar ve Arapların Seferleri [değiştir ([Only Registered Users Can See Links])]
Ankara'nın önemi kuzey Anadoludaki yolların kuzeyden güneye ve doğudan batıya uzanarak bir kavşak noktası oluşturmasına dayanmaktadır. Büyük İmparatorluk yolları Ankara'dan geçerek dopuya doğru uzanıyordu ve imparatorların ve ordularının başarıları bu yoldan geçmekteydi. Maalesef ki bu yollar yalnızca Roma büyük şehirlerini bağlamakla kalmamış, aynı zamanda işgalciler için de kullanışlı bir güzergah olmuşlardır. 3. yüzyılın ikinci yarısında, Ankara batıdan gelen Gotların ([Only Registered Users Can See Links]) önlenemez başarılarıyla istila edildi (Kapadokyanın ([Only Registered Users Can See Links]) kalbine girerek esirler almışlar ve şehri talan etmişlerdir) ve daha sonra da Araplar ([Only Registered Users Can See Links]) geldi. 10 yıllık bir dönemde şehir antik dünyanın en görkemli kraliçelerinden birinin batı ileri karakollarından biri haline gelmişti. Suriye çöllerinden gelen Palmiralı ([Only Registered Users Can See Links]) Arap imparatoriçesi Zenobia ([Only Registered Users Can See Links]) Roma imparatorluğu içindeki zayıflık ve kargaşadan faydalandığı bir dönemde avantajı eline alarak kendine burada kısa ömürlü bir devlet kurmuştur.
Geç Roma Süreci [değiştir ([Only Registered Users Can See Links])]
Şehir 272 yılında İmparator Aurelian ([Only Registered Users Can See Links]) kontrolündeki Roma İmparatorluğuna tekrar bağlandı. Diocletian ([Only Registered Users Can See Links]) (284-305) tarafından çoklu (dörde kadar) yöneticilerin bulunduğu bir sistem olan tetrarşi ([Only Registered Users Can See Links]) yürürlüğe sokuldu ve önemli bir program olan yeniden yapılanma ve Ankara'nın batısına Germe ([Only Registered Users Can See Links]) ve Dorylaeum ([Only Registered Users Can See Links]) (şimdiki Eskişehir ([Only Registered Users Can See Links])) doğru yol yapım çalışmalarına girişildi.
Altınçağında Roma Ankarası büyük bir pazar ve ticaret merkezi olmasının yanında aynı zamanda büyük yönetim sarayları ve ofisleri olan şehrin resmi önemli kurallarının konduğu Praetoriumları barındıran büyük bir yönetim merkezi olarak da görev yapmaktaydı. 3.yüzyıl boyunca Ankara'da yaşam, tıpkı diğer Anadolu şehirlerinde olduğu gibi askeri olarak işgal girişimlerine karşı koyma ve şehrin ayakta durmasını sağlamaya yönelikti. Ankara ([Only Registered Users Can See Links])'nın tarihi Bronz Çağ ([Only Registered Users Can See Links])'da Hitit ([Only Registered Users Can See Links]) medeniyetine kadar götürülebilir ve sonra sırasıyla milattan önce 2.milenyumda Hititler ([Only Registered Users Can See Links]), M.Ö 10.yüzyılda Frigyalılar ([Only Registered Users Can See Links]), daha sonrasındaysa Lidya ([Only Registered Users Can See Links]), Persler ([Only Registered Users Can See Links]), Makedonya ([Only Registered Users Can See Links]), Galatya ([Only Registered Users Can See Links]), Romalılar ([Only Registered Users Can See Links]), Bizanslar ([Only Registered Users Can See Links]), Selçuklular ([Only Registered Users Can See Links] 9Fu&action=edit&redlink=1) ve Osmanlıların ([Only Registered Users Can See Links]) hakimiyetine girmiştir.
Hristiyan Ankara [değiştir ([Only Registered Users Can See Links])]
Ankara ([Only Registered Users Can See Links]) yakınlarındaki Kallippi'nin bilinmeyen bir köyünün yerlileri ,Proklos ve Hilarios'un da dahil olduğu o zamanların şehitleri İmparator Trajan ([Only Registered Users Can See Links]) (98-117)'ın büyük baskısına maruz kalmışlardı. M.S. 280'de biliyoruz ki güney Anadoludan bir mısır tüccarı olan Philumenos ve Eustathius yakalanmışlar ve Ankara'da şehit edilmişlerdir.
Diğer Roma şehirlerinde olduğu gibi, Diocletian ([Only Registered Users Can See Links]) devri Hristiyanlar üzerindeki baskının doruk noktasına ulaştığı dönemi göstermektedir. 303 yılında, Ankara İmparator yardımcısı Diocletian ([Only Registered Users Can See Links]) ve onun vekili Galerius ([Only Registered Users Can See Links])'un Hristiyan karşıtı zulümlere giriştiği şehirlerden biriydi. Ankara'daki ilk hedefleri ismi Clement olan kentin 38 yaşındaki piskoposuydu. Clement yaşamında, önce Romaya getirilmiş sonra ordan geri yollanmıştır ve o,kardeşi ve birçok yandaşı ölüme yollanmadan önce birçok sorgu ve cefaya katlanmak zorunda bırakılmışlardır. St. Clement kilisesinin kalıntıları bugün Ulus Meydanındaki Işıklar Caddesinde bulunabilir. Büyük ihtimalle Clement'in buralara gömüldüğü düşünülmektedir. Dört yıl sonra şehrin Plato isimli doktoru ve kardeşi Antiochus Galerius ([Only Registered Users Can See Links]) tarafından şehit edilmişlerdir. Sonradan Theodotus'a aziz olarak saygı gösterilmiştir.
Fakat zulümler başarısız olmuştur ve 314'te Ankara zulümler sonrası Hristiyan kilisesinin yeniden yapılanmasında dini hükümlerin belirlendiği kilisenin önemli bir merkezi olmuştur ve asıl olarak buraya 'lapsi'&mdash denilen baskı süresince teslim olmuş ve paganizmi benimsemiş olan Hristiyanlar yerleşmişlerdir. 4. yüzyıl boyunca Galatya'nın Asyadaki resmi başkentinde üç meclis toplanmıştır. İlki bir ortodoks genel kilise meclisi 314 yılında toplandı onların 25 disiplin kanunları Pişmanlık Ayinleri yönetiminin o zamandaki en önemli belgelerinden birini meydana getirmiştir. Onlardan dokuz tanesi lapsilerin barışlarıyla ilgili durumla alakalı, diğerleri ise evlilik, kilisenin özelliklerine yabancılaşma vb. konuları içermekteydi.
Clement zamanında Ankara'da Paganizm dini sendelemeye uğrasa da hala en yaygın inanç olma özelliğini sürdürmekteydi. Yirmi yıl sonra, Hristiyanlık ve tektanrıcılık ([Only Registered Users Can See Links]) onun yerini almış oldu. Ankara birdenbire günlük yaşamı keşişler,papazlar ve din kavgalarının sardığı bir Hristiyan şehrine dönmüştü. Şehir meclisi ve senatosu piskoposlara yerel temsilcilik görevi vermişlerdir. 4. yüzyılın ortaları boyunca Ankara Hristyanlığın doğasındaki karmaşık din kavgaları ve onun bir türü olan Aryanizm ([Only Registered Users Can See Links])'in doğuşuna bağlı tartışmalarla sarılmıştır.
358'de kilise meclisi Ankara Kralının ([Only Registered Users Can See Links]) yönettiği Yarı-Aryan bir meclisti. Bu meclis Aryan blasfemilerini mahkum etmişti çünkü onların kafir öğretileri İsa kavramı herşeyiyle Tanrısal olanlara benzer gibi görünmekte fakat gerçekte tamamen farklıydılar.
362-363 yıllarında, İmparator Mürtet Julian ([Only Registered Users Can See Links]) Persler ve Hristiyanlara karşı çıktığı talihsiz sefer dönüşünde Ankara'dan geçti çeşitli kutsal kişilere eziyetlerde bulundu. Ankara Kalesinin duvarlarının iç tarafının doğu yönüne hala görülebilen,üzerinde Julian'a ithafen 'İngiliz Okyanusundan barbar kavimlere kadar tüm dünyanın hakimi' yazılı bir kitabe bulunan taştan bir heykel inşa ettirdi. 362 yılında imparatorun şehri ziyareti onuruna dikilen Julian Anıtı bugün hala ayaktadır. 375'de , Aryan keşişleri Ankara'da toplandı ve aralarında St. Gregory ([Only Registered Users Can See Links])'nin de bulunduğu birçok keşişi azlettiler. Modern Ankara ([Only Registered Users Can See Links]) batıda, Asya bölgesindeki Galatya eyaletinin Roman Katolik yardımcı piskopos ([Only Registered Users Can See Links])'u olan Laodicea ([Only Registered Users Can See Links])'nın unvanı ([Only Registered Users Can See Links]) olan Angora olarak bilinmektedir.
Bizans Süreci [değiştir ([Only Registered Users Can See Links])]
4. yüzyılın ortalarında Ankara, imparatorluğun tatil mekanı haline geldi. Constantinople ([Only Registered Users Can See Links]) Doğu Roma ([Only Registered Users Can See Links])'nın merkezi olduktan sonra imparatorlar, 4. ve 5. yüzyıllarda dinlenmek üzere İstanbul Boğazı ([Only Registered Users Can See Links])'nın nemli havası yerine, Ankara'nın daha kuru dağlık atmosferini tercih etmişlerdir. II. Theodosius ([Only Registered Users Can See Links]) (408-450) yazları sarayını Ankara'ya taşımaktadır. Ankara'da çıkarılan kanunlar, onun orda geçirdiği zamanları kanıtlamaktadır.
Şehrin askeri, özellikle de lojistik önemi uzun Bizans devri ([Only Registered Users Can See Links]) boyunca sürdü. Ankara 6.yüzyıldan sonra birçok kez türlü Arap ordularının eline geçse de, 11.yüzyılın sonuna kadar Bizans İmparatorluğu'nun önemli bir yanyolu olmayı sürdürmüştür.
Selçuklu ve Osmanlı Süreci [değiştir ([Only Registered Users Can See Links])]
1071 yılında, Selçuklu ([Only Registered Users Can See Links]) Sultan'ı Alparslan ([Only Registered Users Can See Links]) Malazgirt ([Only Registered Users Can See Links]) zaferiyle Türklere Anadolunun ([Only Registered Users Can See Links]) kapılarını açmıştır. Daha sonra 1073'te önemli bir askeri geçiş güzergahı olan ve doğal kaynaklara sahip olan Ankara'yı ülkesine eklemiştir. Osmanlı İmparatorluğu ([Only Registered Users Can See Links])'nun ikinci sultanı Orhan Bey ([Only Registered Users Can See Links]), 1356 yılında şehri fethetti. Diğer bir Türk asıllı ([Only Registered Users Can See Links]) kumandan olan Timur ([Only Registered Users Can See Links]) 1402 yılında Ankara Savaşında ([Only Registered Users Can See Links]) Osmanlıları yenerek şehrin hakimiyetini ele geçirdi fakat 1403'te Ankara tekrar Osmanlı Devleti'nin kontrolü altına girmiştir.
Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı ([Only Registered Users Can See Links])'ndan yenik ayrılmasıyla, Osmanlı başkenti İstanbul ve Anadolu'nun büyük bir kısmı İtilaf Devletleri tarafından istila edildi ve Türklere merkez Asya Bölgesinde çok küçük bir alan bırakarak buraları İngiltere ([Only Registered Users Can See Links]), Fransa ([Only Registered Users Can See Links]), İtalya ([Only Registered Users Can See Links]) ve Yunanistan ([Only Registered Users Can See Links]) kendi aralarında paylaşmak istediler. Buna cevaben, Türk Milli Mücadelesi'nin lideri Kemal Atatürk ([Only Registered Users Can See Links]), 1920'de Ankara'da direniş hareketinin başlangıcını resmi olarak ilan etti. (Bkz. Sèvr Antlaşması ([Only Registered Users Can See Links]) ve Kurtuluş Savaşı ([Only Registered Users Can See Links])). Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasından sonra, Türk Milleti 29 Ekim ([Only Registered Users Can See Links]) 1923 ([Only Registered Users Can See Links])'te cumhuriyeti ilan ederek Osmanlı Devleti yerine Türkiye Cumhuriyeti ([Only Registered Users Can See Links])'ni kurmuştur. Bundan birkaç gün önce 13 Ekim ([Only Registered Users Can See Links]) 1923 ([Only Registered Users Can See Links])'te Ankara İstanbul'un yerine Türkiye'nin yeni başkenti olarak ilan edilmiştir.
M.Ö. 12. yüzyılda Hititler dönemindeki ismi Ankuwash olan şehir, Galat ve Roma İmparatorluğu döneminde Ancyra olarak anılmış, Hellenistik çağ ve Doğu Roma İmparatorluğu döneminde Ánkyra ismini almıştır. Şehrin kimliğine katkı yapan tarihi eserlerin başında otantik çevresi ile şehrin hemen her yerinden görülebilen Ankara Kalesi gelir.
Anadolu'nun merkezindeki İç Anadolu Bölgesi'nde bulunan bulunan Ankara Ankara ilinin de merkezidir. Ankara önemli bir endüstri ve ticaret şehridir. Türkiye devletinin merkezidir ve tüm yabancı ülke elçiliklerine ev sahipliği yapar.
Şehir Ankara keçisi ve bu keçiden üretilen tiftik, emsalsiz Ankara kedisi, balı, bölgeye özel üzümleri ve beyaz Ankara tavşanı ile ünlüdür.
Ankara, doğuda Kırşehir ve Kırıkkale; batıda Eskişehir; kuzeyde Çankırı; kuzeybatıda Bolu ve güneyde Konya ve Aksaray illeri ile çevrilidir.
Ankara, Orta Anadolu'nun kuzeybatısında bulunan Kızılırmak ve Sakarya nehirlerinin kollarının oluşturduğu ovalarla kaplı bir bölgedir. Bu bölgede orman alanları ile step ve bozkır alanlarını bir arada görmek mümkündür.
Akarsu boylarında sıralar halinde görülen iğde, söğüt ve kavak ağaçları step içerisinde yer alır. Ankara çevresinde plato üzerinde yükselen münferit dağlar ile kuzeydeki dağlık sahada ise yağışlardaki artış yüzünden orman örtüsü kendini belli etmeye başlar
Ankara yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti ([Only Registered Users Can See Links])'nin başkenti olduktan sonra, yeni gelişmeler şehri eski bölümlerin olduğu Ulus ve yeni kısmı olan Yenişehir olmak üzere böldü. Roma, Bizans ve Osmanlı tarihini anımsatan eski yapılar ve darca uzanan sokaklar eski bölümü temsil etmekteydi. Yeni kısım ise şimdiki Kızılay civarında olan bölüm, geniş caddeleri, otelleri, tiyatroları, alışveriş merkezleri ve yüksek binalarıyla daha modern görünüme sahip bir şehir yapısına sahipti. Hükümet binaları ve yabancı elçilikler ayrıca bu yeni kısımda bulunmaktaydı.
Ankara başşehir olmadan büyük şehir merkezine sahip dünyanın en eski başkentlerinden biridir, Londra ([Only Registered Users Can See Links]), Paris ([Only Registered Users Can See Links]) veya Madrid ([Only Registered Users Can See Links]); hatta İstanbul ([Only Registered Users Can See Links])'dan daha eski bir geçmişi vardır. Şimdiki İstanbul, ozamanlar Bizans ([Only Registered Users Can See Links])'ın Roma eyalet şehirlerinden biri olmakla birlikte, 324 yılında Roma İmparatorluğu ([Only Registered Users Can See Links])'nun yeni başkenti haline gelmişken, Ankara hala Türkiye'nin kuzey yarısının çoğuna hakim önemli bir yönetim merkezi olma konumundaydı.Tarih Öncesi Ankara [değiştir ([Only Registered Users Can See Links])]
[Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links] jpg) [Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links] jpg)
Anadolu Medeniyetleri Müzesi - Filgiller alt çene kemiği
[Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links] jpg) [Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links] jpg)
Anadolu Medeniyetleri Müzesi - Gergedangillere ait bir kemik
Anadolu ([Only Registered Users Can See Links])'daki insan karakterli ilk fosil ([Only Registered Users Can See Links]) primat ([Only Registered Users Can See Links]) kalıntıları Fikret Ozansoy ([Only Registered Users Can See Links]) tarafından Ankara'da bulunmuş ve Ankarapithecus meteai ([Only Registered Users Can See Links]) adı verilmiştir.[1] ([Only Registered Users Can See Links]_note-0)[2] ([Only Registered Users Can See Links]_note-1)
Ankara'nın bilinen tarihi Paleolitik Çağa ([Only Registered Users Can See Links])[3] ([Only Registered Users Can See Links]_note-2) kadar uzanmaktadır. Bu döneme ait çeşitli eserlere Gâvurkale, Ergazi, Lodumlu ve Maltepe'de rastlanmıştır.[4] ([Only Registered Users Can See Links]_note-3)
Eti Yokuşu'nda 1937 ([Only Registered Users Can See Links])'de Türk Tarih Kurumu ([Only Registered Users Can See Links]) tarafından yapılan ve Prof. Dr. Şevket Aziz Kansu ([Only Registered Users Can See Links]) tarafından idare edilen kazıların raporu Etiyokuşu hafriyatı raporu[5] ([Only Registered Users Can See Links]_note-4) adıyla 1937'de basılmıştır.Bu raporda buranın en az M.Ö. 3000 yıllarında iskan edildi belirtilmektedir. Raporda birinci kısımda graviye içinde elde edilen Paleolitk aletler, ikinci kısımda ise Kalkslitik yerleşim yerinde toplanan keramik ve diğer çeşitli kültür piyesleri ayrıntılı olarak incelenmiş ve envanterleri yayınlanmıştır.[6] ([Only Registered Users Can See Links]_note-5)
Ankara'nın eskiliği ile ilgili buluntular Anadolu Medeniyetleri Müzesi ([Only Registered Users Can See Links]) Çağlar boyu Ankara galerisinde sergilenmektedir. İlk basımı 1950 ([Only Registered Users Can See Links]) olan Avram Galanti ([Only Registered Users Can See Links])'ye ait Ankara Tarihi Kitabı II. bölümde buluntular gösterilmektedir.
Hititler Dönemi [değiştir ([Only Registered Users Can See Links])]
Hititler ([Only Registered Users Can See Links]) M.Ö. 2000'de Anadolu'daki ilk siyasi birliktir.Ankara şehir merkezi ve çevresindeki en eski kalıntılar Bronz çağında hüküm sürmüş olan Hatti ([Only Registered Users Can See Links]) uygarlığına aittir.Helenistik döneme kadar yazılı belgelerde Ankara hakkında bir bilgi bulunmadığından Hitit dönemi Ankarası hakkındaki bilgilere bu dönemi ve kültürü ortaya koyan Orta Anadolu'daki merkezler[7] ([Only Registered Users Can See Links]_note-6)ve Ankara çevresindeki aslan ve sfenks tasfirleri[8] ([Only Registered Users Can See Links]_note-7) aracılığı ile ulaşılmaktadır. Bilinen Ankara'nın bugünkü şehir sınırları içinde yerleşim olduğuna dair bir kanıt bulunamamıştır.
Hitit kenti olan Ankawa'nın bugünkü Ankara olmadığı görüşleri vardır[9] ([Only Registered Users Can See Links]_note-8).
[Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links])
Hitit Aslan rölyefi
[Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links] jpg)
[Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links])
Alacahöyük ([Only Registered Users Can See Links])
Frigler Dönemi [değiştir ([Only Registered Users Can See Links])]
[Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links]) [Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links])
Frigya'nın konumu - geleneksel bölge (sarı) - genişletilmiş krallık (turuncu)
M.Ö. XII. yüzyıl başlarında Boğazlar ([Only Registered Users Can See Links]) üzerinden Anadolu ([Only Registered Users Can See Links])'ya giren deniz kavimlerinin istilasıyla Hitit İmparatorluğunu ([Only Registered Users Can See Links]) ortadan kaldırılmıştır.[10] ([Only Registered Users Can See Links]_note-anamed-9) Ankara ve çevresine Frigler ([Only Registered Users Can See Links]) egemen olmuşlardır. Friglerin ilk kralı ülkenin başkenti Gordion ([Only Registered Users Can See Links])’a adını veren Gordias’tır. Tarihçi Arianos’a göre Gordias Thelmessos ([Only Registered Users Can See Links])’lu (Fethiye) bir kadınla evlenmiş ve Midas ([Only Registered Users Can See Links]) adını verdiği bir oğlu olmuştur. Geçmiş dönemlerine ait kesin bilgiler bulunmayan Friglerin en çok bilinen ve meşhur kralı Midasdır. Ancak yapılan bazı araştırmalara göre Frigyalıların bütün krallarına Midas adını verdiği de söylenmektedir.
Gordion şehri, bugünkü Ankara'ya 76 km uzaklıkta bulunan Polatlı ([Only Registered Users Can See Links]) ilçesinin sınırları içinde bulunmaktadır.
Ankara'nın kurulmasına dair anlatılanlar[11] ([Only Registered Users Can See Links]_note-10) arasında olan Frigya tradisyonunda, Kral Midas ([Only Registered Users Can See Links]) Ankara'nın kurulmasının önderi kabul edilir.
İkinci yüzyılın ortalarında yaşamış olan Lidya ([Only Registered Users Can See Links])’lı gezgin Pausanias ([Only Registered Users Can See Links]), Galatların ([Only Registered Users Can See Links]) Anadolu ([Only Registered Users Can See Links])’ya yerleşmeleri hakkında bilgi verirken, Ankara’dan da söz eder. Ankyra kentini Gordios’un oğlu Midas’ın kurduğunu ve Frig’lerin bir kenti olduğunu anlatır. Yunanca ([Only Registered Users Can See Links]) ve Latince ([Only Registered Users Can See Links]) gemi çapası demek olan kentin ismi için açıklama yapma gereğini duyan Pausanias, Midas’ın bulduğu gemi çapasının, kendi dönemine kadar Jüpiter (Zeus ([Only Registered Users Can See Links])) tapınağında saklandığını söyleyerek kentin isminin arkasındaki anlamı vermeye çalışır. Gene Pausanias, adı geçen metinde, Midas kaynağı adı ile bilinen ve üzerine öyküler yazılan su kaynağının, Ankyra kentinde olduğunu bildirir ve "İşte Galat’lar bu Ankyra kentini aldılar" der.[12] ([Only Registered Users Can See Links]_note-11)
Ankara'daki Frig varlığı bugünkü şehir sınırları içinde Ankara istasyonu ([Only Registered Users Can See Links]) civarında, belediye binası yanında, Çankırıkapı'da, Augustus Tapınağı ([Only Registered Users Can See Links])'nın ve Türk Tarih Kurumu ([Only Registered Users Can See Links]) binasının temellerinde bulunan kalıntılarla kendini göstermektedir.
Anıtkabir ([Only Registered Users Can See Links]) ile Atatürk Orman Çiftliği ([Only Registered Users Can See Links])[13] ([Only Registered Users Can See Links]_note-12) arasında bulunan 20 kadar tümülüs ([Only Registered Users Can See Links]) Frig dönemi nekropollerindendir.[10] ([Only Registered Users Can See Links]_note-anamed-9)
Lidyalılar ([Only Registered Users Can See Links]) Dönemi [değiştir ([Only Registered Users Can See Links])]
[Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links]) [Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links])
Croesus'un Lidya haritası, 6ncı yüzyıl M.Ö.
Ankara M.Ö. 7. yüzyılda ([Only Registered Users Can See Links]) Batı Anadolu ([Only Registered Users Can See Links])'da Gediz ([Only Registered Users Can See Links]) ve Küçük Menderes ([Only Registered Users Can See Links]) vadilerini kapsayan bölgeye egemen olan ve tarihte para ([Only Registered Users Can See Links]) basımını ilk kez gerçekleştiren kavim olarak bilinen Lidya ([Only Registered Users Can See Links])'lıların eline geçmiştir.
Pers İmparatorluğu ([Only Registered Users Can See Links]) Dönemi [değiştir ([Only Registered Users Can See Links])]
Pers İmparatorluğu ([Only Registered Users Can See Links])'nun egemenliği, Makedonya ([Only Registered Users Can See Links]) kralı Büyük İskender ([Only Registered Users Can See Links])'e yenilmelerine kadar devam etmiştir.
Hellenistik Süreç [değiştir ([Only Registered Users Can See Links])]
Ankara, Büyük İskender ([Only Registered Users Can See Links]) tarafından M. Ö 333 ([Only Registered Users Can See Links]) yılında fethedildi, İskender, Gordion ([Only Registered Users Can See Links]) şehrinden gelmişti ve kısa bir süre burada ikamet etti. Babil ([Only Registered Users Can See Links])'de ölümünden sonra (M.Ö 323) generalleri arasında bölüşülen imparatorlukta Ankara'ya Antigonus ([Only Registered Users Can See Links]) sahip oldu. Antik zamanda şehrin en büyük genişlemesini yaşadığı Frikya döneminin dışında, bir başka önemli genişleme Ankara'ya gelip şehri Kara Deniz limanları ve Kırım ile kuzey; Asur, Kıbrıs ve Lübnan ile güney; ve Gürcistan, Ermenistan ve Pers İmparatorluğu ([Only Registered Users Can See Links]) ile doğu arasında mal ticareti için merkez haline getiren Pontos ([Only Registered Users Can See Links]) Yunanlıları zamanında meydana geldi. O zamana kadar şehir (Türkler tarafından biraz değiştirilerek Ankara ([Only Registered Users Can See Links]) olarak kullanılmaktadır.) Á?????-Ànkyra (Yunanca ([Only Registered Users Can See Links])'da Çapa anlamına gelmektedir.) ismini almıştı [kaynak belirtilmeli ([Only Registered Users Can See Links])].
Galatyalılar dönemi [değiştir ([Only Registered Users Can See Links])]
[Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links]) [Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links])
Roma İmparatorluğu ([Only Registered Users Can See Links]) döneminde Galatlar ([Only Registered Users Can See Links])'ın başkenti Ancyra
M.Ö.278'de Orta Anadolu'nun geri kalan bölümüyle beraber Kelt ırkından Galatyalılar tarafından istila edildi.Bunlar Ankara'yı önde gelen kabilelerinden Tectosagelerin merkezi yaptılar. Diğer kabile merkezleri Trocmilerin merkezi Pessinos(Balhisar)ve Ankara'nın doğusunda Tolstibogiilerin merkezi Tavium idi. Kente o zaman Ankara deniyordu. Kelt unsuru belki de az sayıda,Frig dili konuşan köylüler üzerinde bir savaşçı aristokrasiden ibaretti. Yine de Kelt dili Galatia'da yüzyıllarca konuşulmaya devam etmiştir. M.S.IV.yüzyıl sonlarında Galatya'nın yerlisi olan St.Jerome Ankara çevresinde konuşulan dilin Roma İmparatorluğunun kuzeybatısında (Trier yakınları)konuşulan dile çok benzediğini yazmaktadır. Bu belki de daha eski Frig dili konuşan nüfusun Kelt işgalcilerin dilini benimsediğini göstermektedir.[kaynak belirtilmeli ([Only Registered Users Can See Links])]
Romalılar Dönemi [değiştir ([Only Registered Users Can See Links])]
[Only Registered Users Can See Links] BC.jpg/180px-Augustus_Tap%C4%B1na%C4%9F%C4%B1_Minyat%C3%BCr%C3% BC.jpg ([Only Registered Users Can See Links] Cr%C3%BC.jpg) [Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links] Cr%C3%BC.jpg)
Ankara Anıtı Anadolu Medeniyetleri Müzesi ([Only Registered Users Can See Links])'ndeki minyatürü
[Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links]) [Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links])
Res gestae Divi Augusti parçaları.
Şehir Augustus ([Only Registered Users Can See Links]) tarafından 25 BC ([Only Registered Users Can See Links]) yılında fethedilmiş ve Roma İmparatorluğu ([Only Registered Users Can See Links]) tarafından yönetilmeye başlanmıştır. Galatyanın Roman eyaletinin başşehri Ankara, büyük ticari öneme sahip bir merkez olma özelliğini de sürdürdü. Ankara aynı zamanda duvarlarında mermere kazınmış Res Gestae Divi Augusti ([Only Registered Users Can See Links]) diye bilinen kitabeyi bulunduran ve Augustus'un Faaliyetlerinin resmi kayıtlarını içeren Ankara Anıtı ([Only Registered Users Can See Links]) (Augustus ve Roma Tapınağı) ile de ünlüdür. Ankara kalıntıları bugün hala değerli yarım kabartmalar ([Only Registered Users Can See Links]), kitabeler ve diğer mimari parçalarla döşelidir.
Augustus Ankara'yı Orta Anadolunun üç yönetim merkezinden biri yapmaya karar verdi. Daha sonra şehre Frigyalılar ve Gal dili ve Keltçeye yakın bir dil konuşan Galatyanlar yerleştirildi. Ankara Tectosage diye bilinen kabilenin merkeziydi ve Augustus onları geliştirerek imparatorluğuna ana bir merkez haline getirdi. İki diğer Galatyan kabile merkezleri; Yozgat ([Only Registered Users Can See Links]) yakınlarındaki Tavium ([Only Registered Users Can See Links]) ve Batıda Sivrihisar yakınındaki Pessinus ([Only Registered Users Can See Links]) (Balhisar) Roma döneminin oldukça önemli yerleşkeleri olma durumlarını sürdürdüler fakat Ankara büyük bir metropol haline geldi.
Roma İmparatorluğunun iyi zamanlarında Ankara'da 200,000 kişi yaşadığı tahmin edilmektedir ve bu sayı Roma İmparatorluğunun düşüşünden onikinci yüzyılın başlarına kadar olan zamandan çok daha fazladır. Küçük bir nehir olan Ankara Çayı ([Only Registered Users Can See Links]) Roma şehirlerinin içerisinden doğru akmaktadır. Şimdi nehir çevrilmiş durumdadır fakat Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde eski kentlerin kuzey sınırlarını belirlemekteydi. Çankaya, şimdiki şehir merkezinin güneyinde görkemli tepelerin kenarında Roma şehirlerinin dışında bulunmaktaydı ve muhtemelen yazlık dinlenme yerleri olarak kullanılmaktaydı. 19. yüzyılda En az bir Roma villası veya köşkünün kalıntıları şuanki Çankaya Köşkünün çok fazla uzağında olmayan bir yerde bulunmaktaydı. Roma şehri batıda Tren İstasyonu ve Gençlik Parkının olduğu alana, tepelerin güneyinden doğru da şu anda Hacettepe Üniversitesinin ([Only Registered Users Can See Links]) kapladığı bölgenin aşağısına doğru uzanmaktaydı. Ankara tüm ölçütlerde büyüyebilen ve diğer Roma kentleri olan Gaul ([Only Registered Users Can See Links]) veya Britanya ([Only Registered Users Can See Links])'dan daha geniş bir şehirdi.
Gotlar ve Arapların Seferleri [değiştir ([Only Registered Users Can See Links])]
Ankara'nın önemi kuzey Anadoludaki yolların kuzeyden güneye ve doğudan batıya uzanarak bir kavşak noktası oluşturmasına dayanmaktadır. Büyük İmparatorluk yolları Ankara'dan geçerek dopuya doğru uzanıyordu ve imparatorların ve ordularının başarıları bu yoldan geçmekteydi. Maalesef ki bu yollar yalnızca Roma büyük şehirlerini bağlamakla kalmamış, aynı zamanda işgalciler için de kullanışlı bir güzergah olmuşlardır. 3. yüzyılın ikinci yarısında, Ankara batıdan gelen Gotların ([Only Registered Users Can See Links]) önlenemez başarılarıyla istila edildi (Kapadokyanın ([Only Registered Users Can See Links]) kalbine girerek esirler almışlar ve şehri talan etmişlerdir) ve daha sonra da Araplar ([Only Registered Users Can See Links]) geldi. 10 yıllık bir dönemde şehir antik dünyanın en görkemli kraliçelerinden birinin batı ileri karakollarından biri haline gelmişti. Suriye çöllerinden gelen Palmiralı ([Only Registered Users Can See Links]) Arap imparatoriçesi Zenobia ([Only Registered Users Can See Links]) Roma imparatorluğu içindeki zayıflık ve kargaşadan faydalandığı bir dönemde avantajı eline alarak kendine burada kısa ömürlü bir devlet kurmuştur.
Geç Roma Süreci [değiştir ([Only Registered Users Can See Links])]
Şehir 272 yılında İmparator Aurelian ([Only Registered Users Can See Links]) kontrolündeki Roma İmparatorluğuna tekrar bağlandı. Diocletian ([Only Registered Users Can See Links]) (284-305) tarafından çoklu (dörde kadar) yöneticilerin bulunduğu bir sistem olan tetrarşi ([Only Registered Users Can See Links]) yürürlüğe sokuldu ve önemli bir program olan yeniden yapılanma ve Ankara'nın batısına Germe ([Only Registered Users Can See Links]) ve Dorylaeum ([Only Registered Users Can See Links]) (şimdiki Eskişehir ([Only Registered Users Can See Links])) doğru yol yapım çalışmalarına girişildi.
Altınçağında Roma Ankarası büyük bir pazar ve ticaret merkezi olmasının yanında aynı zamanda büyük yönetim sarayları ve ofisleri olan şehrin resmi önemli kurallarının konduğu Praetoriumları barındıran büyük bir yönetim merkezi olarak da görev yapmaktaydı. 3.yüzyıl boyunca Ankara'da yaşam, tıpkı diğer Anadolu şehirlerinde olduğu gibi askeri olarak işgal girişimlerine karşı koyma ve şehrin ayakta durmasını sağlamaya yönelikti. Ankara ([Only Registered Users Can See Links])'nın tarihi Bronz Çağ ([Only Registered Users Can See Links])'da Hitit ([Only Registered Users Can See Links]) medeniyetine kadar götürülebilir ve sonra sırasıyla milattan önce 2.milenyumda Hititler ([Only Registered Users Can See Links]), M.Ö 10.yüzyılda Frigyalılar ([Only Registered Users Can See Links]), daha sonrasındaysa Lidya ([Only Registered Users Can See Links]), Persler ([Only Registered Users Can See Links]), Makedonya ([Only Registered Users Can See Links]), Galatya ([Only Registered Users Can See Links]), Romalılar ([Only Registered Users Can See Links]), Bizanslar ([Only Registered Users Can See Links]), Selçuklular ([Only Registered Users Can See Links] 9Fu&action=edit&redlink=1) ve Osmanlıların ([Only Registered Users Can See Links]) hakimiyetine girmiştir.
Hristiyan Ankara [değiştir ([Only Registered Users Can See Links])]
Ankara ([Only Registered Users Can See Links]) yakınlarındaki Kallippi'nin bilinmeyen bir köyünün yerlileri ,Proklos ve Hilarios'un da dahil olduğu o zamanların şehitleri İmparator Trajan ([Only Registered Users Can See Links]) (98-117)'ın büyük baskısına maruz kalmışlardı. M.S. 280'de biliyoruz ki güney Anadoludan bir mısır tüccarı olan Philumenos ve Eustathius yakalanmışlar ve Ankara'da şehit edilmişlerdir.
Diğer Roma şehirlerinde olduğu gibi, Diocletian ([Only Registered Users Can See Links]) devri Hristiyanlar üzerindeki baskının doruk noktasına ulaştığı dönemi göstermektedir. 303 yılında, Ankara İmparator yardımcısı Diocletian ([Only Registered Users Can See Links]) ve onun vekili Galerius ([Only Registered Users Can See Links])'un Hristiyan karşıtı zulümlere giriştiği şehirlerden biriydi. Ankara'daki ilk hedefleri ismi Clement olan kentin 38 yaşındaki piskoposuydu. Clement yaşamında, önce Romaya getirilmiş sonra ordan geri yollanmıştır ve o,kardeşi ve birçok yandaşı ölüme yollanmadan önce birçok sorgu ve cefaya katlanmak zorunda bırakılmışlardır. St. Clement kilisesinin kalıntıları bugün Ulus Meydanındaki Işıklar Caddesinde bulunabilir. Büyük ihtimalle Clement'in buralara gömüldüğü düşünülmektedir. Dört yıl sonra şehrin Plato isimli doktoru ve kardeşi Antiochus Galerius ([Only Registered Users Can See Links]) tarafından şehit edilmişlerdir. Sonradan Theodotus'a aziz olarak saygı gösterilmiştir.
Fakat zulümler başarısız olmuştur ve 314'te Ankara zulümler sonrası Hristiyan kilisesinin yeniden yapılanmasında dini hükümlerin belirlendiği kilisenin önemli bir merkezi olmuştur ve asıl olarak buraya 'lapsi'&mdash denilen baskı süresince teslim olmuş ve paganizmi benimsemiş olan Hristiyanlar yerleşmişlerdir. 4. yüzyıl boyunca Galatya'nın Asyadaki resmi başkentinde üç meclis toplanmıştır. İlki bir ortodoks genel kilise meclisi 314 yılında toplandı onların 25 disiplin kanunları Pişmanlık Ayinleri yönetiminin o zamandaki en önemli belgelerinden birini meydana getirmiştir. Onlardan dokuz tanesi lapsilerin barışlarıyla ilgili durumla alakalı, diğerleri ise evlilik, kilisenin özelliklerine yabancılaşma vb. konuları içermekteydi.
Clement zamanında Ankara'da Paganizm dini sendelemeye uğrasa da hala en yaygın inanç olma özelliğini sürdürmekteydi. Yirmi yıl sonra, Hristiyanlık ve tektanrıcılık ([Only Registered Users Can See Links]) onun yerini almış oldu. Ankara birdenbire günlük yaşamı keşişler,papazlar ve din kavgalarının sardığı bir Hristiyan şehrine dönmüştü. Şehir meclisi ve senatosu piskoposlara yerel temsilcilik görevi vermişlerdir. 4. yüzyılın ortaları boyunca Ankara Hristyanlığın doğasındaki karmaşık din kavgaları ve onun bir türü olan Aryanizm ([Only Registered Users Can See Links])'in doğuşuna bağlı tartışmalarla sarılmıştır.
358'de kilise meclisi Ankara Kralının ([Only Registered Users Can See Links]) yönettiği Yarı-Aryan bir meclisti. Bu meclis Aryan blasfemilerini mahkum etmişti çünkü onların kafir öğretileri İsa kavramı herşeyiyle Tanrısal olanlara benzer gibi görünmekte fakat gerçekte tamamen farklıydılar.
362-363 yıllarında, İmparator Mürtet Julian ([Only Registered Users Can See Links]) Persler ve Hristiyanlara karşı çıktığı talihsiz sefer dönüşünde Ankara'dan geçti çeşitli kutsal kişilere eziyetlerde bulundu. Ankara Kalesinin duvarlarının iç tarafının doğu yönüne hala görülebilen,üzerinde Julian'a ithafen 'İngiliz Okyanusundan barbar kavimlere kadar tüm dünyanın hakimi' yazılı bir kitabe bulunan taştan bir heykel inşa ettirdi. 362 yılında imparatorun şehri ziyareti onuruna dikilen Julian Anıtı bugün hala ayaktadır. 375'de , Aryan keşişleri Ankara'da toplandı ve aralarında St. Gregory ([Only Registered Users Can See Links])'nin de bulunduğu birçok keşişi azlettiler. Modern Ankara ([Only Registered Users Can See Links]) batıda, Asya bölgesindeki Galatya eyaletinin Roman Katolik yardımcı piskopos ([Only Registered Users Can See Links])'u olan Laodicea ([Only Registered Users Can See Links])'nın unvanı ([Only Registered Users Can See Links]) olan Angora olarak bilinmektedir.
Bizans Süreci [değiştir ([Only Registered Users Can See Links])]
4. yüzyılın ortalarında Ankara, imparatorluğun tatil mekanı haline geldi. Constantinople ([Only Registered Users Can See Links]) Doğu Roma ([Only Registered Users Can See Links])'nın merkezi olduktan sonra imparatorlar, 4. ve 5. yüzyıllarda dinlenmek üzere İstanbul Boğazı ([Only Registered Users Can See Links])'nın nemli havası yerine, Ankara'nın daha kuru dağlık atmosferini tercih etmişlerdir. II. Theodosius ([Only Registered Users Can See Links]) (408-450) yazları sarayını Ankara'ya taşımaktadır. Ankara'da çıkarılan kanunlar, onun orda geçirdiği zamanları kanıtlamaktadır.
Şehrin askeri, özellikle de lojistik önemi uzun Bizans devri ([Only Registered Users Can See Links]) boyunca sürdü. Ankara 6.yüzyıldan sonra birçok kez türlü Arap ordularının eline geçse de, 11.yüzyılın sonuna kadar Bizans İmparatorluğu'nun önemli bir yanyolu olmayı sürdürmüştür.
Selçuklu ve Osmanlı Süreci [değiştir ([Only Registered Users Can See Links])]
1071 yılında, Selçuklu ([Only Registered Users Can See Links]) Sultan'ı Alparslan ([Only Registered Users Can See Links]) Malazgirt ([Only Registered Users Can See Links]) zaferiyle Türklere Anadolunun ([Only Registered Users Can See Links]) kapılarını açmıştır. Daha sonra 1073'te önemli bir askeri geçiş güzergahı olan ve doğal kaynaklara sahip olan Ankara'yı ülkesine eklemiştir. Osmanlı İmparatorluğu ([Only Registered Users Can See Links])'nun ikinci sultanı Orhan Bey ([Only Registered Users Can See Links]), 1356 yılında şehri fethetti. Diğer bir Türk asıllı ([Only Registered Users Can See Links]) kumandan olan Timur ([Only Registered Users Can See Links]) 1402 yılında Ankara Savaşında ([Only Registered Users Can See Links]) Osmanlıları yenerek şehrin hakimiyetini ele geçirdi fakat 1403'te Ankara tekrar Osmanlı Devleti'nin kontrolü altına girmiştir.
Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı ([Only Registered Users Can See Links])'ndan yenik ayrılmasıyla, Osmanlı başkenti İstanbul ve Anadolu'nun büyük bir kısmı İtilaf Devletleri tarafından istila edildi ve Türklere merkez Asya Bölgesinde çok küçük bir alan bırakarak buraları İngiltere ([Only Registered Users Can See Links]), Fransa ([Only Registered Users Can See Links]), İtalya ([Only Registered Users Can See Links]) ve Yunanistan ([Only Registered Users Can See Links]) kendi aralarında paylaşmak istediler. Buna cevaben, Türk Milli Mücadelesi'nin lideri Kemal Atatürk ([Only Registered Users Can See Links]), 1920'de Ankara'da direniş hareketinin başlangıcını resmi olarak ilan etti. (Bkz. Sèvr Antlaşması ([Only Registered Users Can See Links]) ve Kurtuluş Savaşı ([Only Registered Users Can See Links])). Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasından sonra, Türk Milleti 29 Ekim ([Only Registered Users Can See Links]) 1923 ([Only Registered Users Can See Links])'te cumhuriyeti ilan ederek Osmanlı Devleti yerine Türkiye Cumhuriyeti ([Only Registered Users Can See Links])'ni kurmuştur. Bundan birkaç gün önce 13 Ekim ([Only Registered Users Can See Links]) 1923 ([Only Registered Users Can See Links])'te Ankara İstanbul'un yerine Türkiye'nin yeni başkenti olarak ilan edilmiştir.