Syst3m
12 September 2009, 02:29
Hakim[Only Registered Users Can See Links] yaşlı çifte sormuş;
- Bunca yıldan sonra niçin ayrılmak istiyorsunuz? Yaşlı kadın cevaplamış;
- Hakim bey[Only Registered Users Can See Links] bir ay öncesine kadar aklımda böyle bir şey yoktu. Eşim bana bir mine çiçeği getirdi. Ben de çiçekleri çok severim. Bu çiçek de çok sulanması gereken bir çiçekmiş ve eşim[Only Registered Users Can See Links] düzenli aralıklarla sulanmadığında öleceğini söyledi. Ben kemik rahatsızlıkları olan bir insanım. Geceleri uykumdan kalkıp çiçeği sulamam gerektiği halde[Only Registered Users Can See Links] bir gün fark ettim ki[Only Registered Users Can See Links] eşim bir kez olsun benim ağrıma rağmen gece kalkıp suladığım çiçeğimi sulamadı. Bunun üzerine ben de bu kadar düşüncesiz bir insanla yaşamamam gerektiğine karar verdim.
Hakim kadına hak vermiş; ama âdettendir diye bir de adama sormuş;
- Senin söyleyecek bir şeyin var mı? Yaşlı adam cevaplamış;
- Eşimin anlattığı her şey doğru[Only Registered Users Can See Links] tek bir şey dışında. Mine çiçeği çok sulandığında ölür. Karımın kemik rahatsızlığı var ve iyileşmesi için düzenli egzersiz yapması gerekir; ama eşim bunu yapmadığı için ben bu yalanı buldum. Çiçeği ölmesin diye her gece kalkmak zorunda kaldı. O[Only Registered Users Can See Links] her uyandığında ben de uyanık olurdum[Only Registered Users Can See Links] işini bitirip uyuduğunda[Only Registered Users Can See Links] gidip çiçeğin suyunu boşaltır[Only Registered Users Can See Links] peçetelerle toprağını kuruturdum. Sonra da yatağa gelip[Only Registered Users Can See Links] bana hayatı güzelleştiren[Only Registered Users Can See Links] canımdan çok sevdiğim eşimi doyasıya sevdiğimi düşünürdüm.
Hikâyemizden yola çıkarak[Only Registered Users Can See Links] kahramanlarımızın birbirlerini neden anlamadıklarını tahlil etmeye çalışalım. Bu anlatacaklarımız kendi ailemizle aramızdaki duygu farklılığının sebeplerini de daha kolay anlamamızı sağlayacaktır.
Çoğu eş[Only Registered Users Can See Links] “ayrı dünyaların insanıyız” ifadesini kullanmıştır ya da aklından geçirmiştir. Peki neden bu kanıya varırız[Only Registered Users Can See Links] gerçekten ayrı dünyaların insanı mıyız? Birbirimizi anlamak bu kadar mı zor[Only Registered Users Can See Links] anlaşılmazlık hangimizde? Bu minval üzere devam eden soruları ve sorunları çoğaltmak mümkün.
Bunların altında yatan sebebi irdeleyecek olursak[Only Registered Users Can See Links] kadınlarla erkeklerin duygu dünyası arasındaki farklılıkların olduğunu göreceğiz. Eğer eşler olarak[Only Registered Users Can See Links] bu farklı duyguların neler olduğunu bilirsek[Only Registered Users Can See Links] birbirimizi daha kolay anlar ve ayrı dünyaların insanları olsak da farklılığımızın tadını çıkarabiliriz.
Kadınlar[Only Registered Users Can See Links] erkeklerden daha çok[Only Registered Users Can See Links] daha farklılaşmış ve daha incelmiş duygulara sahiptir. Yani kadınlar[Only Registered Users Can See Links] çok zengin duygu hazinesine sahiptirler.
Kadınlar bol miktarda duyguya sahiptir; ama duygusal zekâ bakımından erkeklerden daha zeki oldukları söylenemez. Doğal olarak duygular bol olunca[Only Registered Users Can See Links] onların idaresi de zorlaşmaktadır.
Erkekler[Only Registered Users Can See Links] kendilerini rahatça soyutlamayı ve başkalarını ustaca kullanmayı kadınlardan daha iyi bilirler. Fakat kadınlar[Only Registered Users Can See Links] çevrelerindeki olumsuz duyguların etkisinden çok çabuk etkilenirler. Akıl süzgecini kullanmadan duygu fırtınalarına kapılmaları an meselesidir.
Araştırmalar[Only Registered Users Can See Links] kadınların duygusal eğitime[Only Registered Users Can See Links] erkeklerden daha çok önem verdikleri ve bu eğitimle daha çok uğraştıklarını göstermektedir. Kadınlar[Only Registered Users Can See Links] beyin küresinin bir yanından diğerine geçiş yapmada erkeklerden daha başarılıdır. Bu yüzden kadınlar[Only Registered Users Can See Links] olayları bir bütün olarak ve esnek bir şekilde değerlendirebilirler.
Kadınlar[Only Registered Users Can See Links] başkalarının duygularını tanımak ve onlara uymak konusunda erkeklerden daha fazla ustalık kazanmışlardır. Maalesef ki aynı ustalığı kendi duygularını anlamakta gösterememektedirler.
Kadınlar daha çok sorun odaklı[Only Registered Users Can See Links] erkekler ise daha çok çözüm odaklı tavırlar sergilerler. Sorun odaklı kadın[Only Registered Users Can See Links] karşısındakini dinlerken[Only Registered Users Can See Links] kendisinin de dinlenmesini ister. Fakat çözüm odaklı erkek[Only Registered Users Can See Links] dinleme yerine çözüm sunmayı ister.
Kadınlar[Only Registered Users Can See Links] beyinlerinin sağ lopunu erkeklerden daha iyi kullanıyorlar. Bu yüzden de kadınlar[Only Registered Users Can See Links] ayrıntıları erkeklerden çok daha iyi fark ederler.
İşte tüm bu farlılıklara rağmen[Only Registered Users Can See Links] unutulmaması gereken en önemli nokta[Only Registered Users Can See Links] kadın ve erkek arasındaki bu duygusal farklılıkların bir sorun değil[Only Registered Users Can See Links] nimet olduğudur.
“Zevkler[Only Registered Users Can See Links] karşılıklı saygı görmedikçe hiçbir evlilik mutlulukla sonuçlanamaz. İki insanın aynı şeyleri düşünmesi[Only Registered Users Can See Links] aynı görüş ve isteklere sahip olmasını beklemek doğru değildir. Bu durum istenmediği gibi[Only Registered Users Can See Links] imkansızdır da[Only Registered Users Can See Links]; Andre Maurois[Only Registered Users Can See Links] bu sözüyle eşler arasındaki saygının her şeyin üstesinden geleceğini vurgularken[Only Registered Users Can See Links] “aynı olma”nın da imkansızlığını göstermektedir.
Aynısı olmak yerine[Only Registered Users Can See Links] farklı olmanın tadını çıkarmak daha kolay ve akılcı değil mi? İnsanın birini değiştirmesi mi[Only Registered Users Can See Links] yoksa kendini mi değiştirmesi daha zor? Ya da değiştirmeye harcanan çabanın yarısını uyum için kullanmak daha iyi değil mi? Bu soruların cevaplarını bir de bu yönde düşündüğümüzde[Only Registered Users Can See Links] eşlerimizle ayrı dünyaların insanı olduğumuzu değil[Only Registered Users Can See Links] birbirimizi tamamladığımızı anlayacağız. Unutmayın[Only Registered Users Can See Links] her kapının mutlaka bir anahtarı vardır. Önemli olan[Only Registered Users Can See Links] doğru anahtarı doğru kapı için kullanmaktır.
- Bunca yıldan sonra niçin ayrılmak istiyorsunuz? Yaşlı kadın cevaplamış;
- Hakim bey[Only Registered Users Can See Links] bir ay öncesine kadar aklımda böyle bir şey yoktu. Eşim bana bir mine çiçeği getirdi. Ben de çiçekleri çok severim. Bu çiçek de çok sulanması gereken bir çiçekmiş ve eşim[Only Registered Users Can See Links] düzenli aralıklarla sulanmadığında öleceğini söyledi. Ben kemik rahatsızlıkları olan bir insanım. Geceleri uykumdan kalkıp çiçeği sulamam gerektiği halde[Only Registered Users Can See Links] bir gün fark ettim ki[Only Registered Users Can See Links] eşim bir kez olsun benim ağrıma rağmen gece kalkıp suladığım çiçeğimi sulamadı. Bunun üzerine ben de bu kadar düşüncesiz bir insanla yaşamamam gerektiğine karar verdim.
Hakim kadına hak vermiş; ama âdettendir diye bir de adama sormuş;
- Senin söyleyecek bir şeyin var mı? Yaşlı adam cevaplamış;
- Eşimin anlattığı her şey doğru[Only Registered Users Can See Links] tek bir şey dışında. Mine çiçeği çok sulandığında ölür. Karımın kemik rahatsızlığı var ve iyileşmesi için düzenli egzersiz yapması gerekir; ama eşim bunu yapmadığı için ben bu yalanı buldum. Çiçeği ölmesin diye her gece kalkmak zorunda kaldı. O[Only Registered Users Can See Links] her uyandığında ben de uyanık olurdum[Only Registered Users Can See Links] işini bitirip uyuduğunda[Only Registered Users Can See Links] gidip çiçeğin suyunu boşaltır[Only Registered Users Can See Links] peçetelerle toprağını kuruturdum. Sonra da yatağa gelip[Only Registered Users Can See Links] bana hayatı güzelleştiren[Only Registered Users Can See Links] canımdan çok sevdiğim eşimi doyasıya sevdiğimi düşünürdüm.
Hikâyemizden yola çıkarak[Only Registered Users Can See Links] kahramanlarımızın birbirlerini neden anlamadıklarını tahlil etmeye çalışalım. Bu anlatacaklarımız kendi ailemizle aramızdaki duygu farklılığının sebeplerini de daha kolay anlamamızı sağlayacaktır.
Çoğu eş[Only Registered Users Can See Links] “ayrı dünyaların insanıyız” ifadesini kullanmıştır ya da aklından geçirmiştir. Peki neden bu kanıya varırız[Only Registered Users Can See Links] gerçekten ayrı dünyaların insanı mıyız? Birbirimizi anlamak bu kadar mı zor[Only Registered Users Can See Links] anlaşılmazlık hangimizde? Bu minval üzere devam eden soruları ve sorunları çoğaltmak mümkün.
Bunların altında yatan sebebi irdeleyecek olursak[Only Registered Users Can See Links] kadınlarla erkeklerin duygu dünyası arasındaki farklılıkların olduğunu göreceğiz. Eğer eşler olarak[Only Registered Users Can See Links] bu farklı duyguların neler olduğunu bilirsek[Only Registered Users Can See Links] birbirimizi daha kolay anlar ve ayrı dünyaların insanları olsak da farklılığımızın tadını çıkarabiliriz.
Kadınlar[Only Registered Users Can See Links] erkeklerden daha çok[Only Registered Users Can See Links] daha farklılaşmış ve daha incelmiş duygulara sahiptir. Yani kadınlar[Only Registered Users Can See Links] çok zengin duygu hazinesine sahiptirler.
Kadınlar bol miktarda duyguya sahiptir; ama duygusal zekâ bakımından erkeklerden daha zeki oldukları söylenemez. Doğal olarak duygular bol olunca[Only Registered Users Can See Links] onların idaresi de zorlaşmaktadır.
Erkekler[Only Registered Users Can See Links] kendilerini rahatça soyutlamayı ve başkalarını ustaca kullanmayı kadınlardan daha iyi bilirler. Fakat kadınlar[Only Registered Users Can See Links] çevrelerindeki olumsuz duyguların etkisinden çok çabuk etkilenirler. Akıl süzgecini kullanmadan duygu fırtınalarına kapılmaları an meselesidir.
Araştırmalar[Only Registered Users Can See Links] kadınların duygusal eğitime[Only Registered Users Can See Links] erkeklerden daha çok önem verdikleri ve bu eğitimle daha çok uğraştıklarını göstermektedir. Kadınlar[Only Registered Users Can See Links] beyin küresinin bir yanından diğerine geçiş yapmada erkeklerden daha başarılıdır. Bu yüzden kadınlar[Only Registered Users Can See Links] olayları bir bütün olarak ve esnek bir şekilde değerlendirebilirler.
Kadınlar[Only Registered Users Can See Links] başkalarının duygularını tanımak ve onlara uymak konusunda erkeklerden daha fazla ustalık kazanmışlardır. Maalesef ki aynı ustalığı kendi duygularını anlamakta gösterememektedirler.
Kadınlar daha çok sorun odaklı[Only Registered Users Can See Links] erkekler ise daha çok çözüm odaklı tavırlar sergilerler. Sorun odaklı kadın[Only Registered Users Can See Links] karşısındakini dinlerken[Only Registered Users Can See Links] kendisinin de dinlenmesini ister. Fakat çözüm odaklı erkek[Only Registered Users Can See Links] dinleme yerine çözüm sunmayı ister.
Kadınlar[Only Registered Users Can See Links] beyinlerinin sağ lopunu erkeklerden daha iyi kullanıyorlar. Bu yüzden de kadınlar[Only Registered Users Can See Links] ayrıntıları erkeklerden çok daha iyi fark ederler.
İşte tüm bu farlılıklara rağmen[Only Registered Users Can See Links] unutulmaması gereken en önemli nokta[Only Registered Users Can See Links] kadın ve erkek arasındaki bu duygusal farklılıkların bir sorun değil[Only Registered Users Can See Links] nimet olduğudur.
“Zevkler[Only Registered Users Can See Links] karşılıklı saygı görmedikçe hiçbir evlilik mutlulukla sonuçlanamaz. İki insanın aynı şeyleri düşünmesi[Only Registered Users Can See Links] aynı görüş ve isteklere sahip olmasını beklemek doğru değildir. Bu durum istenmediği gibi[Only Registered Users Can See Links] imkansızdır da[Only Registered Users Can See Links]; Andre Maurois[Only Registered Users Can See Links] bu sözüyle eşler arasındaki saygının her şeyin üstesinden geleceğini vurgularken[Only Registered Users Can See Links] “aynı olma”nın da imkansızlığını göstermektedir.
Aynısı olmak yerine[Only Registered Users Can See Links] farklı olmanın tadını çıkarmak daha kolay ve akılcı değil mi? İnsanın birini değiştirmesi mi[Only Registered Users Can See Links] yoksa kendini mi değiştirmesi daha zor? Ya da değiştirmeye harcanan çabanın yarısını uyum için kullanmak daha iyi değil mi? Bu soruların cevaplarını bir de bu yönde düşündüğümüzde[Only Registered Users Can See Links] eşlerimizle ayrı dünyaların insanı olduğumuzu değil[Only Registered Users Can See Links] birbirimizi tamamladığımızı anlayacağız. Unutmayın[Only Registered Users Can See Links] her kapının mutlaka bir anahtarı vardır. Önemli olan[Only Registered Users Can See Links] doğru anahtarı doğru kapı için kullanmaktır.