PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Kadın ve erkeklerdeki cinsel sorunlar


ceyLin
23 November 2008, 16:14
Sağlıklı bir cinsel birliktelik[Only Registered Users Can See Links] hem özel hem de sosyal yaşamın uyumlu bir biçimde sürdürülmesinde etkili rol oynuyor.


CİNSEL SORUNLARLA İLGİLİ BİLİNÇ DÜZEYİ
Çiftler ya da kadın ve erkekler cinsel fonksiyon bozukluklarını herhangi bir hastalık olarak görüp hekime başvurmalarının çok önemli olduğuna değinen Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu cinsel sorunlarla ilgili bilinç düzeyi konusunda şunları söyledi: “Cinsel fonkisyon bozukluğunu ülkemizde hangi oranda rastlanıyor.

Bu konuda bu çalışma var Türk Androloji Derneği olarak. 40 yaş üzerindeki erkeklerde cinsel fonksiyon bozukluğu oranının yüzde 70’e kadar çıktığını tespit ettik. Bunu üçe ayırdık hafif orta ağır olarak... Ağır derecede cinsel fonksiyon bozukluğundan yakınanlar doktora mutlaka başvuruyorlar. Çünkü bunların cinsel hayatını sürdürmesi için bir yardım almaları gerekiyor. Ama ikinci grup hafif ve orta derecede olan gruptaki insanları halen doktor yardımı alması söz konusu değil. Bu grupta sıkıntı şu..

Bu insanlar cinsel sorunları olduğunun farkında değil. Farkında olsalar bile belki de tedavi edilebileceğini bilmiyorlar. O yüzden biz Türk Andoloji Derneği olarak bu sene ciddi bir duyuru yapmayısı planlıyoruz. Ve cinsel fonksiyon bozukluğunun erkeklerde hafif ve orta da olsa bir şekilde tedavi edileceğini halka duyuracağız.”


Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu şöyle devam etti: “Kadınlarda ise Türkiye’de henüz bir çalışma yok. Ama dünyadaki rakamlar kadın cinsel fonkisyon bozukluğunun erkekten çok daha fazla gözüktüğü yönünde. Örneğin ortalama bir rakam vermek gerekirse erkekte cinsel fonksiyon bozukluğu oranı yüzde 31 iken kadında yüzde 43 oranında rastlanıyor. Demek ki kadının cinselliği[Only Registered Users Can See Links] cinsellik fizyolojisi çok daha komplike olduğu için bu ince ayar kadında erkekten çok daha çabuk bozuluyor. Dernek olarak yine kadında cinsel fonksiyon bozukluğunun yüzdesini saptamak üzere bir projemiz var.”

KADIN CİNSELLİĞİNİN FİZYOLOJİSİ
Cinselliğin fizyolojisiyle ilgili araştırmalar son yıllarda arttı. Bugüne kadar hep erkek cinselliği konuşuldu ve tartışıldı.

Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu kadın cinselliğinin fizyolojisini değerlendirerek erkeklerle benzeşen ve farklı olan noktalara değindi: “Kadın cinselliği üzerine çok az şey biliyoruz. En azından fizyoloji üzerine çok az şey biliyoruz. Ve bu konuda son iki-üç yıldır ciddi bir araştırma var. Bu araştırmayısı da genelde ürologlar yürütüyorlar. Ürologlar son 20 yılda erkek cinselliği konusunda bayağı bir yol aldılar. Ve erkek cinsel fonksiyon bozukluğu[Only Registered Users Can See Links] sertleşme sorunu[Only Registered Users Can See Links] artık ciddi şekilde tedavi edilmeye başlandı.

Ürologlar 20 yıl erkekleri tedavi ettikten sonra dönüp baktılar[Only Registered Users Can See Links] kadınlar ne durumda diye. Aslında kadınla ilgilenmesi gereken disiplinlerin bu konuda fazla araştırma yapmadıkları ortaya çıktı. Laboratuvarda ilk önce ürologlar[Only Registered Users Can See Links] deneklerdeki cinsi değiştirdiler. Yani erkek tavşanla yaptığı çalışmayısı kadın tavşana aktardılar. Ve kadın tavşandaki bulgulara baktılar. Sonra klinik çalışmalar başladı. Ve kadınla erkek arasında ciddi bir örtüşme olduğu ortaya çıktı. Şöyle bir bakarsak organlara[Only Registered Users Can See Links] erkekte penis var kadında klitoris var[Only Registered Users Can See Links] küçük bir penis. Kadında overler var[Only Registered Users Can See Links] yumurtalık dediğimiz. Erkekte testisler var. Bu organların çalışması ciddi bir şekilde birbirine benziyor.”


Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu[Only Registered Users Can See Links] konuyla ilgili olarak şöyle devam etti: “Cinsel faza baktığımız zaman dört ayırıyoruz. İstek fazı[Only Registered Users Can See Links] uyarılma fazı[Only Registered Users Can See Links] orgazm fazı[Only Registered Users Can See Links] daha sonra rahatlama fazı. Bu dört faz[Only Registered Users Can See Links] erkekte ve kadında tamamen örtüşüyor. İstek duyması gerekiyor[Only Registered Users Can See Links] erkek ve kadın için geçerli[Only Registered Users Can See Links] uyarılma olması gerekiyor. Uyarılma sırasında erkekte sertleşme oluyor. Kadında uyarılma sırasında yine bir sertleşme oluyor fakat bu sertleşme klitoriste oluyor. Kadında uyarılma sırasında vajinada kayganlık oluşuyor. Ve genital organlar dışında meme uçlarında sertleşme oluşuyor.

Kadında ve erkekte vücudun değişik bölgelerinde bir takım kızarıklıklara rastlıyoruz. Yani kadındaki ve erkekteki mekanizma tamamen örtüşüyor. Orgazm sırasında erkekte boşalma oluyor. Kadında boşalma yok. Bu konuda henüz bir konsensüs yok. Acaba kadında orgazm sırasında erkekteki meniye benzer bir sıvı geliyor mu sorusu daha cevaplandırılmadı. Bu konu lehine ve aleyhine bir takım yayınlar var. Bu konuda araştırmalar sürüyor. Demek ki orgazm fazı da aslında kadın ve erkekte benziyor. Yalnız bir cinsel ilişkide birden fazla orgazm yaşayabiliyor. Orgazm süresi biraz daha uzun kadında. Erkekte 5-15 saniye iken kadında 20 saniye kadar sürebiliyor. Ve birden fazla orgazm yaşıyor. Orgazm sonrası mutluluk duygusu kadında ve erkekte aynı. Çünkü bunu sağlayan hormon seratonin ve orgazmdan sonra bu mutluluk hormonu salgılayarak her iki cinste de bu cinselliği mutlu bir şekilde anımsamasını sağlıyor.”

CİNSEL İSTEKSİZLİK
Cinsel isteksizlik konusunda ise Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu[Only Registered Users Can See Links] şunları söyledi: “Cinsel isteksizliği ikiye ayırmak lazım. Biri psikolojik sebepleri iki organik sebepleri. Cinsel isteği sağlayan hormon kadında ve erkekte aynı testesteron[Only Registered Users Can See Links] erkeklik hormonu. Hem erkekte cinsel isteği yönlendiriyor. Kadında da erkeklik hormonu cinsel isteği yönlendiriyor. O yüzden testesteron düzeyine bakmakta yarar olabilir. Onun dışında psikolojik bir takım sebepleri olabilir. Çocukluğunda yaşadığı bir takım deneyimler. Cinsellikten tiksinme. Bir takım psikolojik sebepleri olabilir. Biz böyle bir hastaya ilk önce hormon testleri yapıyoruz. Ondan sonra eğer hormon testleri düşükse[Only Registered Users Can See Links] bu hastayı 6-8 hafta tedaviyle cinsel isteğini arttırmak mümkün olabilir. Eğer organik temeli yoksa[Only Registered Users Can See Links] o zaman bu kişinin psikiyatrlar tarafından sebebe yönelik tedaviyle değerlendirilmesi uygun olur.”

İLAÇLARIN YAN ETKİLERİ İLE SERTLEŞME SORUNU
Depresyonda veya panik atakta kullanılan ilaçların bir kısmının cinsel fonksiyon bozukluğuna[Only Registered Users Can See Links] sertleşme sorununa yolaçabileceğini belirten Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu konu ile ilgili olarak şunları söyledi: “İlaç değiştirilebilir. Eğer mutlaka bu ilaçta sebat etmek gerekiyorsa o zaman yardım alınabilir. Nasıl yardım alabilir. Bir takım oral ilaçlar var ağızdan alınan ilaçlar. Bu ilaçlar[Only Registered Users Can See Links] cinsel ilişkiden bir buçuk saat önce alınırsa cinsel fonksiyon bozukluğu restore edilebilir. Yani panik atağa geçinceye bir yardım almasında yarar var. Veya eğer psikiyatrı uygun görürse aldığı psikotik veya ilaçlar değiştirilmesi uygun olabilir.”

KADINLARDA GÖRÜLEN CİNSEL FONKSİYON BOZUKLUKLARI
Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu[Only Registered Users Can See Links] kadınlarda en sık görülen cinsel fonksiyon bozukluklarını şöyle açıkladı: “Kadında cinsel fonksiyon bozukluğunu dört safhaya ayırmak mümkün. İstek bozukluğu uyarılma bozukluğu orgazm bozukluğu ve ağrı bozukluğu... En sık gördüğümüz istek bozukluğu... Kadınlar[Only Registered Users Can See Links] hayatlarının bir döneminde bir şekilde cinsel isteksizlik yaşıyorlar. İkinci sırada uyarılma bozukluğu geliyor. Üçüncü sırada orgazm bozukluğu var. Orgazm konusu enteresan. Orgazm konusunda çok az şey biliyoruz. Kadınların yüzde 10’u Türkiye rakamları değil orgazmı hiç bilmiyorlar. Yüzde 25’inde ise cinsel fonksiyon bozukluğu olan kadınların yüzde 25’inde ise orgazm sorunu oluşuyor. Yani cinsel fonksiyon bozukluğu olan kadınların yüzde 10’unun orgazmı hiç bilmemesi son derece enteresan. Geriye kalan yüzde 15’inde de bir şekilde orgazm sorunuyla karşılaşılıyor. Üçüncü sırada ağrı bozuklukları... İlişkiden önce ilişki sırasında veya ilişkiden sonra olabilir. Bunun bir çok sebepleri var. Bu sebeplerini araştırıp ortaya konulmasında yarar var.”


Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu[Only Registered Users Can See Links] konuyla ilgili olarak şöyle devam etti: “Dediğiniz gibi kadınlar ikinci planda gibi ama bu konuda uğraşırken gördüğüm bir osmanlı minyatürü beni son derece heyecanlandırdı ve kadınların bu konuda erkeklerden çok daha fazla dirayetli olduğu[Only Registered Users Can See Links] sorunlar için doktora başvuracakları izlenimini uyandırdı bende. O minyatürde bir kadın cinsel fonksiyon bozukluğu olan erkeğini kadıya şikayet ediyor. Ve elinde suni penis var. Yani kadınlar aslında cinsellik konusunda Osmanlı imparatorluğundan beri geride değiller. Cinselliği bir hak olarak görüyorlar. Ve yaşamak istiyorlar. Yalnız bunun belki tabu olarak kabul edilmesi sonucunda bir baskı var. Ama dediğim o minyatür kadınlar aslında cinsel hayata son derece önem verdiklerini erkeğin cinsel hayatı sağlayamazsa bir takım suni araçlarla kendilerini tatmin ettiklerini bunun için hukuki yollara bile başvuracaklarının göstergesi. Dediğim gibi kadınlar konusunda beni son derece heyecanlandırdı.”

CİNSEL UYUŞMAZLIK
Eşi ile cinsel olarak uyuşmadığını belirten çiftlerle ilgili olarak ise Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu şu açıklamayısı yaptı: “Cinsellik bir kişi tarafından yaşanan bir hadise değil. Yani iki kişi tarafından yaşandığı için cinsel ilişkinin sonucunda her iki taraf ta bir şekilde doyuma ulaşmalı. Tabi ki tüm cinsel ilişkilerde bu geçerli değil. Tüm cinsel ilişkilerin hepsinde doyuma ulaşmak söz konusu olamaz. Ama sonuçta genel olarak cinsel ilişkiden her iki taraf da aylar içinde yıllar içinde tatmin olmalı. Eğer bir sorun varsa eşinde o zaman bu sorunun üstesinden gelinebileceğinin bilinmesi ve bir üroloğa başvurmasında yarar olduğu düşünüyorum.”

ORGAZM SORUNU OLAN KADINLAR
Orgazm problemi olan kadınlarla ilgili olarak Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu[Only Registered Users Can See Links] şu açıklamaları yaptı: “Kadında orgazm sorunu için bir kere o cinsel fazların tam olarak gerçekleşmesi lazım. Yani[Only Registered Users Can See Links] istek olmalı[Only Registered Users Can See Links] uyarılma olmalı ve orgazm olmalı. Orgazm bozukluğu olan kadınlarda şunlar değerlendirilebilir. Bir kere uyarılma fazı normaldir. Yani sertleşme vajina kayganlığı[Only Registered Users Can See Links] meme uçlarının sertleşmesi normaldir. Eğer normal değilse bu faza müdahale edilebilir.

Genellikle bu hastalarda uyarılma fazında bir takım sorunlar çıkıyor. Orgazm için ise şunlar yapılabilir. İlişkiden önce bir takım ilaçlar alınabilir. Yani[Only Registered Users Can See Links] erkekler için kullanılan ilaçlar var. İlişkiden bir buçuk saat önce alınan ilaç erkeklerde sertleşmeyi sağladığını biliyoruz. Kadında genital sistem erkekler gibi çalıştığına göre kadında da 1.5 saat önce alınan ilaç kadın orgazmını kolaylaştırabilir. Ayrıca başka bir cihazımız daha var. Vakum cihazı diyoruz. El kadar küçük bir negatif basınç yaratan cihaz. Kitorise belirli süre uygulanıyor. Belli protokollerle...

Erkeklere de vakum cinsi var. Tabi ki kadında kullandığımız vakum cihazı[Only Registered Users Can See Links] basınç yaratan cihaz biraz daha narin ve hassas. Belli protokollerle bu sorun çözülebilir. Cinsel fonksiyon bozukluğuyla uğraşan bir merkeze başvurmasında yarar var. Ama bu merkezin bu hastamıza çağdaş[Only Registered Users Can See Links] yeni yöntemleri de sunması önemli.

KADINLAR İÇİN TEDAVİ
Cinsel sorunlar nedeniyle kliniğe ulaşan kadınlar için uygulanan yöntemi Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu şöyle açıkladı: “Türkiye’de aslında dünya da aynı şekilde düşünüyor. Kadınlar kadınlara karşı sorunlarını daha rahat aktarıyorlar. Ürologlar kadın cinsel fonksiyon bozukluğuyla uğraşmayısa başladılar. Ürologların çoğu da erkek. Hatta Türkiye’de hiç kadın ürolog yok. O yüzden bir sürü model geliştirdik. Kadınların bulunduğu ortamda[Only Registered Users Can See Links] kadınlardan cinsel öyküyü almak. Bu konuda bir uzman hemşire yetiştirdik.

Uzman hemşire bizim bulunduğumuz ortamda kadınla konuşup[Only Registered Users Can See Links] ondan ilk öyküyü alıyor. Daha sonra biz müdahale ediyoruz cinsel öyküye. Ve kadınlar bu modelde son derece rahatlar. Yani dediğim gibi osmanlıdan beri aslında cinsel hakkını arayan kadın[Only Registered Users Can See Links] bu modelde son derece rahat ve Türkiye’de bu modelin öncü olacağını düşünüyoru. Yurt dışında ürologların çalışması şöyle: Onlar da kadının kadına sorunlarını daha rahat aktardığının bilincindeler. O nedenle kadın ürologlar istihdam ediyorlar. Ama ülkemizde kadın ürolog olmadığı için biz uzman bir hemşire tanımıyla cinsel öyküyü alıyoruz.”


Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu[Only Registered Users Can See Links] konuyla ilgili olarak şöyle devam etti: “Bir takım testler var. Cinsel öyküden sonra fizik muayene gerekiyor. Örneğin kadında yeni hastalık tipi tarif edildi. Klitorisin aynı peniste olduğu gibi klitorisi saran kılıfın derinin yeteri kadar genişleyememesi ve cinsel uyarılma fazında klitorisin bu deriden yeteri kadar dolmaması söz konusu. O fizik muayeneyi yapıyoruz. Ondan sonra kadının duyusal sistemini kontrol ediyoruz. Sonra kadının genital yollarının damarlarının haritasını çıkarıyoruz. Ondan sonra vajinanın basınç ve hacmini ölçmek mümkün. Bütün bunların hepsinde tabi ki uzman hemşire yeralıyor. En azından test sırasında orada mutlaka bulunuyor.”

ERKEKLERDE GÖRÜLEN CİNSEL SORUNLAR
Erkeklerde en sık görülen cinsel sorunlar hakkında ise Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu şunları söyledi: “Erkekte cinsel fonksiyon bozukluğunda en fazla karşılaşılan sorun sertleşme sorunu. Erkeklerin enteresan bir şekildeyüzde 95’i orgazm oluyor. Yani[Only Registered Users Can See Links] onlarda orgazm sorunu yok. Hatta bu yüzde 95’in üstünde de olabilir. O yüzden daha sık gözüken sorun sertleşme sorunu ve erken boşalma... Erken boşalmayısa yüzde 40-50 oranında rastlıyoruz. Sertleşme sorununda 40 yaş üzerinde yüzde 70’e kadar çıkıyor. Erkeklerde yaklaşımımız ilk önce bir değerlendirmek. Değerlendirmede iki şeye dikkat ediyoruz. Sorun psikolojik mi organik mi? Psikolojik ise tedavi edilebilir mi? Organ ise mutlak olarak tedavi edilebilir. Bu sorunun cevabını aramak için bir takım testler yapıyoruz. Sonra tedaviye geçiyoruz.”

DİABET
Diabetin kontrol[Only Registered Users Can See Links] süresinin çok önemli ve diabetin bir çok organı etkilediğini belirten Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu “penisi de etkiliyor” diyerek devam etti: “Penisin damarını etkiliyor sinirini etkiliyor[Only Registered Users Can See Links] düz kasını etkiliyor. Bizim 1994 yılında yaptığımız bir çalışma var. Cinsel fonksiyon bozukluğu olmayısan diabetik erkeklerde cinsel fonksiyonlara baktık. Yani[Only Registered Users Can See Links] bu erkeklerde cinsel fonksiyon bozukluğu yok. Herhangi bir şekilde doktora başvurmamışlar. Diabetiklerde cinsel fonksiyona baktık. Ve klinik öncesi dediğimiz bir takım bulgular elde ettik. Klinik öncesi patolojik bulgular. Yani[Only Registered Users Can See Links] bu diabetik grup çok önemli...Diabetik grupta biliyoruz ki sertleşme sorunu yüzde 75’e kadar çıkıyor. İşte bu diabetik grup aynen diğer organlarını kontrol ettirir gibi[Only Registered Users Can See Links] gözlerini[Only Registered Users Can See Links] böbreklerini[Only Registered Users Can See Links] mutlaka üroloğa başvurup[Only Registered Users Can See Links] bu kontrol üzerinde kalmalılar. Yani[Only Registered Users Can See Links] penisin diabetikten etkileneceği bilinmesi. Penisin bir takım testleri yapılması ve gerekirse klinik öncesi yani cinsel fonksiyon bozukluğu ortaya çıkmadan bu tedavi edilebilmeli. Bu konuda İtalyan bir arkadaşımızın bir protokolü var. Biz de bu protokolü uyguluyoruz. Penisi mümkün olduğu kadar çalıştırmak. Yani[Only Registered Users Can See Links] işleyen demir ışıldar meselesiyle antrenman yaptırıyoruz penise. Ve gece antrenmaları ve cinsel ilişki sırasında cinsel tekniği de geliştirerek penisin sürekli olarak çalışması söz konusu. Ve bu hastalar daha sonra cinsel fonksiyon bozukluğuyla karşılaşmıyorlar.”

ERKEN BOŞALMA
Erken boşalma sorunu ile ilgili olarak Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu[Only Registered Users Can See Links] şu açıklamaları yaptı: “Türkiye’deki erken boşalma oranını bilmiyoruz ama Güney Amerika’da yapılan bir çalışmada yüzde 40-50 arasında erken boşalma oranı. Erken boşalmayısa gelişimsel biyoloji içinde bakarsak[Only Registered Users Can See Links] aslında erken boşalma bir avantaj. Mesela bir kurt sürüsü düşünün. Bu kurt sürüsünde dişi kurtlar var[Only Registered Users Can See Links] erkek kurtlar var. Erkek kurt[Only Registered Users Can See Links] kısa sürede menisini dişi kurta aktarıp[Only Registered Users Can See Links] bu cinsel ilişkiyi çok kısa tutmak zorunda. Erken boşalma doğada bir avantaj. İnsanda ise cinsel hayatın başlamasıyla erken boşalma bir dezavantaj haline geçiyor. Belki 50 bin yıl sonra erkeklerde erken boşalma sorunu olmayısacak. Biz bu aşamada nasıl yardımcı olabiliriz[Only Registered Users Can See Links] erken boşalma sorunu olan hastalara. İkiye ayırıyoruz boşalmayısa. Bir penisi hassas olan erkekler[Only Registered Users Can See Links] penisi heyecanlı olan erkekler. Penisi hassas olan erkeklerde penis hassasiyetini giderici[Only Registered Users Can See Links] peniste heyecanlı olan erkeklerde de heyecanını giderici ilaçlar vermek mümkün. Ayrıca :-):-):-):-) teknikleri yine cinsel terapilerle erken boşalmayısı önlemek mümkün.”

ANATOMİK BOZUKLUKLAR
Anatomik bozukluklar[Only Registered Users Can See Links] şekil bozuklukları konusunun aslında son derece fazla merak edilen bir konu olduğuna değinen Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu[Only Registered Users Can See Links] şöyle devam etti: “Birincisi[Only Registered Users Can See Links] penis boyutu tam olarak ne olmalı? Penisteki bir takım şekil bozukluklarının cinsel fonksiyon etkisi ne? 9 cm.lik bir penis cinsel fonksiyon için yeterli. 9 cm hatta 7 cm altındaki penislere küçük penis diyoruz. Bu yüzden erken genç erkeklerin penis boyutuyla fazla ilgilenmemelerinde yarar var. Şöyle bir yanlış mit var. Penis boyutuyla yaşanılan hazzın arasında doğru bir orantı var. Bu doğru değil. Penisin boyutu genişliğiyle[Only Registered Users Can See Links] yaşanan hazzın arasında hem erkekte hem kadında doğru bir orantı yok. O yüzden penisin boyutlarından ziyade penisin fonksiyonu önemli. İyi fonksiyon eden yeterli boydaki bir penis cinsel ilişkide her iki tarafı da tatmin edebilir. İkincisi penisteki bozuklukları ikiye ayırıyoruz. Birincisi doğuştan karşılaşılan bozukluklar. İkincisi 50-55 yaşlarında ortaya çıkan peröni hastalığı. Peröni hastalığı konusunda Amerika’da yapılan bir çalışmada yüzde 1 oranında bulunmuş. Bu peröni hastalığı[Only Registered Users Can See Links] peniste şekilde bozukluğu[Only Registered Users Can See Links] elektron sırasında ağrı[Only Registered Users Can See Links] peniste ele gelen bir kitle ve cinsel fonksiyon bozukluğuyla karşımıza çıkıyor. Dediğim gibi Amerika’da oranı yüzde 1-2 arasında. Fakat İtalyanlar bir çalışma yaptılar. Peröni hastalığı oranını yüzde 7 buldular. Yani[Only Registered Users Can See Links] Amerika’dan İtalya’ya gelinceye kadar oran 7 kat arttı. Peröni hastalığının sebebinde biraz vahşi :-):-):-):-) dediğimiz sorun yatıyor. Yani[Only Registered Users Can See Links] cinsel ilişkiyi biraz sert yaşayan erkeklerde[Only Registered Users Can See Links] peniste küçük küçük travmalar oluşuyor. Ve ona bağlı olarak penisin içinde kanamalar oluşuyor ve penis bir şekilde o bölge taşlaşıyor[Only Registered Users Can See Links] taşlaşma olduğu tarafa doğru dönüyor. Türkiye’deki oranını bilmiyoruz ama İtalya’da yüzde 7 olduğuna göre bu oran[Only Registered Users Can See Links] genelde Türkler Akdeniz ülkesi ve İtalyanla da biraz olsa da benzerler. O yüzden bu civarda olduğunu düşünüyorum. Bu grupta eğilim derecesi önemli. 40 derecenin üzerindeki eğrilikleri cerrahi olarak tedavi ediyoruz. Ve tedavi protokolümüz[Only Registered Users Can See Links] bacaktan aldığımız bir damarı eğrilik bölgesine yamayısarak[Only Registered Users Can See Links] eğriliği ortadan kaldırmak.”

HEKİME BAŞVURMA SÜRESİ
Kadın ve erkekler için bir değerlendirme yapan Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu[Only Registered Users Can See Links] hekime başvurma zamanı ile ilgili bilgiler verdi: “Aslında Dünya Sağlık Örgütü’nün ve cinsel fonksiyon bozukluğuyla uğraşan derneklerin şeyi son derece açık. Altı aylık bir süreyle cinsel fonksiyon bozukluğu yaşayanlar[Only Registered Users Can See Links] doktora başvurmalılar. Hatta bu süreyi iki aya kadar düşürme eğilimi var. Yani[Only Registered Users Can See Links] iki aylık sürekli sebat eden bir cinsel fonksiyon bozukluğu yaşanıyorsa[Only Registered Users Can See Links] mutlaka hekime başvurulmalı ve tedavi seçeneklerinin geniş bir yelpazede olduğu bilinmeli. Ve tıbbın hastanın emrine sunduğu bu tedavi seçeneklerinden mutlaka yararlanılmalı