|
#1
|
|||
|
|||
Beyindeki Hedef Takip Sistemi
En ileri teknolojiye sahip kameralardan milyonlarca kez daha üstün özelliklere sahip olan gözler Yüce Allah’ın yaratma sanatına delil olan en detaylı organlardan biridir. Bilim dünyası gözü inceledikçe gözün çalışması ile ilgili daha pek çok ilginç nokta ortaya çıkmaktadır. Ancak gözün bütün mükemmel ayrıntıları ile var olması görmeye yetmez; beyin ve beyindeki görme merkezi olmasa, göz hiçbir işe yaramayan, anlamsız, su dolu bir top olarak kalırdı. Beyin ve görme merkezinin görme olayındaki kaçınılmaz rolleri dikkate alındığında, gözün bunlar olmadan tek başına hiç bir anlamı ve fonksiyonu olmayacağı daha iyi anlaşılır. Beynimiz, gözümüzden yani kameralardan gelen görüntüyü çok usta bir biçimde kaydeden bir kameraman gibidir. İçimizdeki usta kameramanın Yüce Allah tarafından yaratılmış üstün özelliklerinden biri de hedef takip sistemidir.
Hedef Takip Sisteminin Özellikleri Yoldan geçen bir arabaya baktığımızda, arabanın hareketi ile birlikte gözümüz otomatik olarak hareket eder. Bu sırada beynimizin ve gözümüzün farklı bölgelerinde pek çok işlem yapılır. Bu farklı işlemlerin hepsi de aynı hedefe yöneliktir, hareket eden cismi takip etmek. Gözümüzü hareket eden bir cisim olmadan yavaş yavaş hareket ettirmeye çalıştığımızda ise birkaç istisna dışında bunu asla başaramayız. Ne var ki hareket eden cisim görüş alanımıza girdiğinde Yüce Allah’ın bizim için özel olarak yarattığı hedef takip sistemi devreye girer. İnsanın doğumundan itibaren gördüğü her görüntü beynin içinde, karanlık ve ıslak bir ortamda bulunan görme merkezinde meydana gelir. Görme merkezinin toplam büyüklüğü ise 1.5 cm2'dir. İnsan hayatına ait herşey, çocukluğu, okuduğu okullar, evi, işi, ailesi, oturduğu semt, vatandaşı olduğu ülke, üzerinde yaşadığı dünya ve içinde bulunduğu evren, aynada gördüğü kendi vücuduna ait görüntü, hayat boyu gördüğü her ayrıntı, kısacası tüm hayatı, 1.5 cm2'lik et parçası üzerinde oluşur. Elbette kapkaranlık bir yerdeki 1.5 cm2’lik bu parçanın tüm bunları algılayabilmesi mantıken imkansızdır. O halde tüm bunları algılayan kimdir? Gören, duyan, hisseden, koklayan, tat alan beyin değilse nedir? İşte bu noktada karşımıza çıkan gerçek apaçıktır: İnsan bilinç sahibi, görebilen, hissedebilen, düşünebilen, muhakeme edebilen bir varlık olarak maddeyi oluşturan atomlardan, moleküllerden çok öte bir varlıktır. İnsanı insan yapan Yüce Allah'ın ona verdiği "ruh"tur. Aksi takdirde insanın bilincini ve diğer tüm insani yeteneklerini yaklaşık 1.5 kiloluk, üstelik de hayalden ibaret olan bir et parçasına vermek son derece akıl dışı olacaktır. "Ki O, yarattığı her şeyi en güzel yapan ve insanı yaratmaya bir çamurdan başlayandır. Sonra onun soyunu bir özden (sülale'den), basbayağı bir sudan yapmıştır. Sonra onu 'düzeltip bir biçime soktu' ve ona ruhundan üfledi. Sizin için de kulak, gözler ve gönüller var etti. Ne az şükrediyorsunuz?" (Secde Suresi, 7–9) Doğduğumuz andan itibaren bedenimizde var olan ve nasıl çalıştığını hiç düşünmediğimiz, belki de alışkanlık nedeniyle farkına bile varılmayan hedef takip sisteminin nasıl çalıştığını bilim adamları hala çözememişlerdir. Nasıl çalıştığı bilinmeyen bir sistemi elbette insanın kendi kendine yapabilmesi imkansızdır. Bir tek bu örnek bile insanın ve tüm kainatın Yüce Allah tarafından yaratıldığının kanıtıdır. Hedef Takip Sistemi Nasıl Çalışır? Uzmanlar gözümüzdeki sistemin bir benzeri olan hedef takip sistemini oluşturabilmek için “imge işleme” adı verilen son derece karmaşık matematiksel yöntemler kullanırlar. Bu yöntemler neticesinde hedeflenen cisim, görüntü içinde ayırt edilir, uzaydaki pozisyonu, hareket doğrultusu, hızı ve ivmesi gibi fiziksel birtakım değerler hesaplanır. Daha sonra bu değerler yorumlanarak görüntünün alındığı kamera ya da radarın motorlarına aktarılır. Böylece hedef, kamera ya da radarın görüntü alanı dışına çıkmamış olur. Buraya kadar anlatılan son derece karmaşık matematiksel işlemleri de içeren bu sistem, beynimizde biz hiç çaba sarf etmeden ve farkında olmadan işler. Kameramız olan gözlerin üzerine düşen görüntü beyinde işlenerek cismin uzaydaki pozisyonu, hareket doğrultusu ve hızı gibi bilgiler hesaplanır. Daha sonra bu bilgiler doğrultusunda gözlerimizi hareket ettirmeye yarayan 12 kas, tam da olması gerektiği ölçüde gözü çevirir. Bunun neticesinde gözümüz gerektiği yönde ve hızda döner. Bu kusursuz sistem elbette çok ince bir hesap gerektirir. Yüce Allah’ın üstün aklının bir eseri olan bu sistemin rastlantılar sonucu oluşamayacağı açıktır ve bu kusursuz sistemi tesadüflerle açıklamak da son derece mantıksızdır. Beynin Görmedeki Rolü Beynin görme ile ilgili yaptığı görevler incelendiğinde göz ile ne kadar uyumlu bir yapıda yaratıldığı daha iyi anlaşılır: Bu görüntülerin karşılaştırılarak derinliğin algılanması. Çizgi ve sınırların fark edilmesi. Görme merkezinde renk analizi. Beyinde parlaklığın algılanması. Beynin parlaklık düzeyini nasıl fark ettiği hakkında çok az şey bilinir. Ancak bunun, kısmen parlaklığın görme alanındaki çizgi, sınır, hareket eden cisimler ve zıt renklerin neden olduğu görme kontrastlarının şiddetini artırmasından ileri geldiği sanılmaktadır. Göz bebeği çapının kontrolü. Göz hareketlerinin kaslarla kontrolü. Retinadan gelen görüntünün parçalanıp tekrar birleştirilmesi ve görsel hafızayla tamamlanması. Görüntünün ters çevrilmesi. Kör noktaya düşen görüntünün, boşluk olarak kalmaması için doldurulması. Hareket eden cisimlerin takip edilmesi. Sonuç Beyinde yer alan hedef takip sistemi, başlı başına bir mucize olan görme olayının ne kadar detaylı ve ihtiyaca yönelik sistemlerle organize olarak çalıştığını bizlere gösterir. Tek bir parçası dahi tesadüflerle meydana gelmesi imkansız olan göz, ışığa duyarlı hücrelerden retinaya, mercekten görme sinirlerine, ışığı kimyasal yöntemlerle sinyale dönüştüren özel hücrelere, göz kapağı ve kirpiklere kadar her parçasıyla bir bütün olarak kusursuz bir düzene sahiptir. Üstelik göz ve göz kasları, hareket eden cisimleri takip etmek için beyinle iş birliği içinde çalışan sistemlere de sahiptir. Bu da 40 farklı parçasıyla gözü, ışığı, hareketi ve görmeyi yaratanın üstün kudret sahibi Yüce Allah olduğunu gösterir. Yüce Allah’ın yarattığı her detay gibi beynimizdeki bu yapı da Rabbimiz'in sonsuz aklının ve ilminin tecellilerindendir: "Allah, sizi annelerinizin karnından hiçbir şey bilmezken çıkardı ve umulur ki şükredersiniz diye işitme, görme (duyularını) ve gönüller verdi." (Nahl Suresi, 78) Lens tarafından retinada odaklanan görüntü elektrik sinyallerine dönüştürüldükten sonra saniyenin binde biri gibi bir zaman diliminde, optik sinirler aracılığıyla beyne ulaştırılır. Her iki gözden ayrı ayrı elde edilen sinyaller, bakılan cisme ait bütün özellikleri içerir. Beyin de iki gözden gelen görüntüleri tek bir görüntü halinde birleştirir. Nesnenin biçimini ve rengini ayırt eder, ne kadar uzakta olduğunu saptar ve hareket eden cismi takip eder. Kısacası nesneleri gören göz değil beyindir. |