| 
		 
 | 
| 
		 
			 
			#1  
			
			
			
			
			
		 
		
	 | 
|||
		
		
  | 
|||
| 
		
	
		
		
			
			 
			
			Ashâb-ı kiramdan, Beşir bin Sa'd'ın kızı ve Nûman bin Beşir'in kız kardeşi (r. anhüm) anlatıyor: 
		
		
		
		
		
		
		
		
	
	'Annem Amre bint-i Revâha (r.a.), beni çağırdı. Eteğime iki avuç hurma koyduktan sonra, ' Kızcağızım! Git de, baban ile dayın Abdullah bin Revâha'nın gıdâlarını kendilerine ver, dedi. Giderken, Resûlüllah (s.a.v.)'a rastladım. Babamla dayımın nerede olduklarını sordum. O bana, ' Kızcağızım, beri gel, yanındaki nedir? diye sordu. ' Yâ Resûlellah, dedim, bu hurmadır. Annem bunu, yesinler diye, babam Beşir bin Sa'd ile dayım Abdullah bin Revâha'ya gönderdi. Resûlüllah sallallâhü aleyhi vesellem, ' Getir onu, buyurdu. Ben de onu, Resûlüllah'ın iki avucuna döktüm. Avuçlarını doldurmadı. Sonra, bir örtü getirilmesini emr etti. Örtü getirilip serildi. Hurmayı ona koyduktan sonra, örtünün üzerine yayıp dağıttı. Yanındakilere; '' Gıdâya, kumanyaya geliniz!' diyerek hendek halkına sesleniniz, buyurdu. Hendek halkı toplanıp ondan yemeğe koyuldular. Hurmalar yendikçe artmış, örtünün etrafından dökülüp taşmıştı. Kaynak: Fazilet Takvimi, 2000  | 
		
  | 
	
		
  |