Seversintabi.com Türkiye'nin En Büyük Forumu Bence Seversin Tabi

Bir şahıs, Harem-i Şerîfin kapısında, Ey doğrulara yardım eden, haramlardan kaçınanları koruyan Allâhım![Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL][Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] diyerek hep aynı duâyı okuyordu[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Ona, Sen başka duâ bilmez misin? dediler[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] O şöyle açıkladı, bu duâyı tekrar etme sebebini:
Ben Beyt-i Şerîfi tavâf ederken ayağıma takılan bir şeyi eğilip aldım[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Bir de baktım ki, içinde bin altın bulunan bir kese[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Şeytanımla îmânım mücâdeleye tutuştular[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Bin altın çok para, senin bütün ihtiyaçlarını karşılar dedi şeytanım[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Îmânım ise, Bu haramdır, boşuna saklama; sahibini bul, teslim et! dedi[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Ben böyle mücâdele içinde iken, birinin sesi duyuldu:
Burada, içinde bin altınım bulunan kesem kaybolmuştur[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Kim buldu ise getirsin, ona otuz altın müjde vereyim!
Bin haramdan otuz helâl hayırlıdır, diyerek keseyi sahibine teslim ettim[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] O da bana otuz altın verdi[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Bunu alıp bakırcılar çarşısında gezerken, bir Arap kölenin bu paraya satıldığını görünce, hemen satın aldım[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Bir müddet sonra bu kölenin yanına bir kısım Araplar gelip gizlice konuşmayısa başladılar[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Köleden ne konuştuklarını sordum[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Saklamayısıp aynen anlattı:
Ben Mağrip sultânının oğluyum[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Babam, Habeş melikiyle cenk edip savaşı kaybetti[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Beni de esir alıp buralarda sattılar[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Babam bunları göndermiş, elli bin altın da vermiş ki, beni satın alıp götürsünler[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Sen bana çok iyilik ettin, kendi evlâdın gibi baktın[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Bundan dolayı memnun kaldım[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Bunlar beni satın alacaklar; sakın az altına râzı olma, elli bin altına sat beni[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]
Dediği gibi oldu[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Elli bin altına sattım köleyi[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Bu kadar büyük sermayıse ile bir kısım mallar alıp Bağdata gittim[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Orada açtığım dükkânda mallarımı satıyordum[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Bir tanıdığım gelip, Meşhur bir tüccar dostum vefât etti, ay gibi güzel kızcağızı yalnız kaldı[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Gel bunu sana alalım dedi[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Ben de kabul ettim[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Kızın, çehiz olarak getirdiği birtakım tabakların üzerinde içi altın dolu keseler vardı[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Hepsinin üzerinde de biner altın yazılı iken, birinde dokuz yüz yetmiş altın yazılı idi[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Bunun sebebini sorduğumda kızcağız dediki:
Babam bu keseyi Harem-i Şerifte kaybetmiş[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Bulan bir helâlzâde keseyi iâde edince, otuz altını ona müjde olarak vermiş, ondan geriye kalanlardır bu kesedeki altınlar[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]
Bunun üzerine ben Allâha hamd ve şükürlerde bulundum; bunlar hep doğruluğun, iyiliğin bereketi, diyerek hâdiseyi kızcağıza anlattım[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Sürur ve saâdetimiz daha da perçinlenmiş oldu![Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]