Anksiyete Bozuklukları
Anksiyete,her insan tarafından bazı durumlarda yaşanan bir duygudur.Türkçe de"kaygı,bunaltı,iç sıkıntısı,stres"gibi sözcüklerle anlatılmaya çalışılmıştır;fakat"korku,endişe bunalım"gibi duyguları da kapsamaktadır. Anksiyetenin amacı,yaşamı uyumlu ve dengeli sürdürmektir;tehlikeli,bilinmeyen,yeni uyaranlardan organizmayı sakınmak,onlarla başa çıkmak,onlara karşı koymak ya da o uyarıdan kaçmaktır.İnsanın gerek bireysel gerekse toplumsal adaptasyonu için belli dozlarda anksiyete gereklidir.Anksiyete,ya içerel (intrapsişik) ya da dış çevreden kaynaklanan bir tehlike,tehlike ihtimali veya kişi tarafından tehlikeli olarak algılanan,yorumlanan herhangi bir durum karşısında yaşanan bir duygu durumudur. Kişi,kendini bir çeşit alarm durumunda ve sanki kötü bir şey olacakmış gibi bir duygu içinde hisseder.Bir yere kadar sağlıklı olan anksiyete,bir yerden sonra kişinin,aile ve sosyal aktivitelerini,kişiler arası ilişkilerinizi olumsuz etkilemeye başlar;kişide ruhsal problemler doğuran bir duygu olarak karşımıza çıkar.Anksiyete,birbiriyle uyumlu bir ilişki içinde ve bir bütün halinde çalışan bir çok alt sistemi etkilerken,yaklaşan tehlikeleri haber vererek,sinir sisteminin tüm birimlerini(santral,otonom, periferik sinir sistemlerini ve endokrin sistemi)en üst düzeyde uyarır,harekete geçirir ve böylece kişiye kendisini koruma fırsatı verir. Patolojik anksiyete: Normal anksiyetenin ötesinde,anksiyete"bir hastalık belirtisi" olarak karşımıza çıkabilir. Patolojik anksiyete,belli bir uyarana karşı,süresi ve şiddeti bakımından uygun olmayan bir yanıttır. Patolojik anksiyete."anksiyete bozuklukları"başlığı altında toplanan bozuklukların yanı sıra diğer pek çok psikolojik hastalıkta da bir belirti olarak bulunur .diğer yandan,santral sinir sistemini ya da diğer sistemleri etkileyen bir organik bozukluğun belirtisi de olabilir.Aksiyete belirtileri çoğu kez temporo limbik,hipotalamo-hipofizer tiroit arkının uyarılarak harekete geçirilmesi sonucu ortaya çıkarlar.Böylece,santral ve periferik sinir sistemi ile otonom sinir sistemi ve nörü-psikoendokrin sistemi bir bütün olarak,kendine yönelen tehdide karşı savunan ve de saldırı durumuna geçmiş olur.Bu sistemlerin harekete geçişinde başlıca nörotransmitterler(noradrenalin,serotonin.GABA ve muhtemelen diğerleri)rol oynar. Anksiyetenin oluş nedenleri: 1.Psikanalitik görüşe göre: Son yıllara kadar anksiyete bozuklukları Freudyen kuramlarla açıklanıyordu.Biyolojik çalışmalar ve diğer kuramlar ortaya atılınca psikanalitik açıklamalar yetersiz kaldı.Freud'a göre ,iç çatışma;benlik,alt benlik veya benlik,üst benlik arasında oluşmaktadır. Alt benliğe ait dürtü ve isteklere karşı denge kurmaya çalışan benlik bir nedenle zayıflar ya da bilinç dışı dürtülerin gücü artarsa benlik alt benlik arasında çatışma ortaya çıkar.çatışma, benliğin dürtüler karşısında çözüm bulamadığını,baş edemediğini gösterir;bir tehlike olarak algılanır.Bunaltı(aksiyete) benlikte bir tehlikenin habercisi,bir alarm işaretidir.Anksiyete,benliğin homeostatik işlevi olan ve tehlikeyi algılayan bir tepkisidir.psikolojik kuramda bilinç dışı dürtüler,yasak cinsel ya da saldırgan dürtülerdir Çatışma durumundaki anksiyeteye karşı benliğin savunma mekanizmaları harekete geçer.yer değiştirme mekanizması,anksiyetenin belli bir nesneye ya da duruma bağlanmasını sağlar;böylece fobi oluşur.kişi,fobik durumdan kaçınabildikçe kendini rahat hissedecektir. Psikanalitik açıdan ,bunaltıya karşı savunmalar yetersiz kalınca açık bunaltı görülür.Bunaltı kaynağına göre yedi türe ayırabilir. 1-Süperego anksiyetesi(Toplumsal değerler vs) 2-İğdişlik(kastrasyon) 3-Ayrılma(seperasyon) 4-İd bunaltısı(alt benlik) 5-Sevgiyi yitirme anksiyetesi. 6-Kötülük görme anksiyetesi. 7-Çözülme bunaltısı. 2-Öğrenme Kuramlarına göre Bu kurama göre,anksiyete,öğrenilmiş bir süreçtir ve açlık,cinsellik gibi biyolojik kökenli birincil dürtüler yanında,yine insanı güdüleyici bir güç olarak görev yapan ikincil bir dürtüdür Öğrenme kuramları,özellikele fobileri açıklamakta onay görmüştür."koşullu refleks teorisi"ne göre de,anksiete,"tehlikeli dış uyarılara karşı organizmanın şartsız cevabı"olarak açıklanmaktadır. 3Bilişsel(kognitif)yaklaşımlara göre: Bu yaklaşımda,anksiyete nedeni olayların kendisi değil,kişilerin beklentileridir,bu olayları nasıl ve ne şekilde algılayıp yorumladığıdır.kişiler bazı ipuçlarıyla karşılaştıklarında,zararı ve tehlikeyi beklemeyi öğrenebilirler.Bu öğrenme gözlemleyerek, bilgilendirilme ya da tepkisel koşullanma yoluyla gerçekleşir.Zarar beklentisiyle orantılı olarak aksiyete ortaya çıkar,Bu nedenle bireyin herhangi bir olayı ilk değerlendirmesi önemlidir.Bu değerlendirme tehlike ve zarar içeriyorsa,kişinin bununla başa çıkma konusunda gösterdiği başarıları,ortaya çıkarabilecek anksiyete konusunda olumlu ya da olumsuz rol oynamaktadır..Bu nedenle mantık dışı bilgiler,bilişler ya da korku uyandıran benlik yönergeleri anksiyete gelişiminde olumsuz rol oynarlar. Günlük yaşamımızda her birimiz çeşitli tehlikelerle yüz yüze kalırız.Ancak ne zaman ki kişi bu durumları diğerinden farklı ve olumsuz olarak algılar,işte o zaman anksiyete programı kendiliğinden işlemeye başlar: _Otonomik uyarılabilirlikte değişiklikler,kavga ya da kaçışa hazırlık durumu oluşur. _Kişinin olağan davranışı durur. _Kişi,muhtemel çevresel tehlikelere karşı tedbir alabilmek için çevreyi seçici olarak taramaya başlar. Bilişsel modelde iki ayrı düşünce bozukluğuna rastlanır: A)Olumsuz,negatif düşünceler: Örneğin;Bir toplumda konuştuğunda anksiyete yaşayan kişi"Acaba konuştuklarımdan sıkılıp can sıkıcı birisi olduğumu düşünürler mi?.ya da Anlattıklarımı beğenmez ve aptalca şeylerden bahsettiğimi düşünürler mi?şeklinde olumsuz düşünceler geliştirebilir. B)Disfonksiyonel varsayım: Kişiyi rahatsız eden kesin düşünce ve inançlardır. Anksiyete bozukluklarında gözlenen bilişsel çarpıtmalar dört ana başlıkla toplanabilir: a)Onaylama duygusuyla ilgili olanlar. b)Yetersizlik duygusuyla ilgili olanlar. c)Denetim duygusuyla ilgili olanlar. d)Anksiyete duygusuyla ilgili olanlar. 4.Varoluşçu yaklaşımlara göre: Varoluşçulara göre,"insan doğduğunun,yaşadığının ve öleceğinin farkında olan ve de farkında olduğunun farkında olan tek canlıdır;varoluşun dinamiği dünyaya gelmekle,dünyada olmakla başlar;varoluşa atıldığında bomboştur ve düşünerek kendini bulur,kendi varlığını yaratır;kendini nasıl anlıyorsa,kişiliğinin nasıl olmasını istiyorsa o olacaktır. İnsanın varoluşu onun hissettiği bir şeydir.o kendini bilen bir varoluştur.kendisi yoksa hiçbir şey yoktur. O zaman kişi şöyle düşünebilir:"Mademki farkına vardığım şey sadece bana aittir,öyleyse onun ne olacağı benim elimdedir,yani nasıl istersem öyle yaparım,Görüldüğü gibi,söz konusu olan sonsuz bir özgürlüktür.Dolayısıyla hayatın anlamını oluşturma sorumluluğu,gerçekte kişinin kendisine ait olan oluşumdur.yani yaşamın anlamı,bizim ona verdiğimiz anlamdır.işte özgür olma,kişiye yaşamın anlamını verme sorumluluğu getirir.Bunun farkına varma ise,jean paul sartre'a göre anksiyete demektir ve insanın varoluşunun temelinde bulunur. 5)Anksiyetenin biyolojik kökenleri: a)kalıtım: Anksiyete bozukluklarında kalıtım gittikçe önem kazanmaktadır.panik bozukluğu gibi anksiyetenin yoğun yaşandığı durumlarda birinci derece akrabalarda panik nöbetinin,majör depresyonun ve alkolizimin daha sık görüldüğü bilinmektedir.Eş zamanlı hastalanma oranının tek yumurta ikizlerinde % 4-9 arasından olduğu bilinmektedir.Birinci derece akrabalıklarda anksiyete bozukluğu olasılığı yüzde 15-18 arasında iken,ikinci derecede akrabalarda yüzde 6'dır.Anksiyete bozukluklarında aşırı bir otonom sinir sisteminin kalıtsal olarak geçtiği ve çevredeki koşullarda da hastalık belirtilerinin oluştuğu düşünülmektedir. b)Biyokimyasal nedenler: Son yıllarda anksiyete bozukluklarında depresyon giderici ilaçların,beta blokörlerin,diazem türü ilaçların,MAO inhibitörlerinin etkin olduğu görüldükçe bu alanda biyokimyasal araştırmalar hızlanmıştır. Spontan panik nöbetleri geçiren insanların,damar içi sodyum laktat verildiğinde deneysel olarak panik nöbetleri ortaya çıkarılabilmektedir. Panik nöbetleri geçirenlerde beynin para hippokampal bölgesinde,lokus seruleusta beta adrenerjik dizgenin etkilendiğinde kalıtımla gelen bir bozukluğun olduğu;merkezi kemo reseptörlerde aşırı bir duyarlığın varlığı öne sürülmüştür. Sonuç olarak;aksiyete bozukluklarının nedenlerini tek bir kuruma dayandırmak yanlış olur.Bütün kuramların biyolojik etkenlerle birlikte işlediği görüşü daha yaygınlaşmaktadır.fakat bazı hastalarda bazı etkenler daha baskın olabilmektedir. Psikolojik-somatik belirtileri: Tablo 1: Anksiyetenin başlıca semptomları Psikolojik
Tablo 2: Panik ataklar sırasında ortaya çıkabilecek semptomlar.
Yanlarında ilaç,su,tansiyon alet, vs,taşımaya başlarlar,işlerine gidemez,çalışamaz hale gelirler.Ciddi mesleki,sosyal fonksiyon kayıpları olur.Ekonomik zararlar ve zamanla depresyon gelişebilmektedir.Bu nedenle panik atakla psikiyatri dışı bir hekime başvuran hastanın fiziksel muayenesi ve tetikleri normal çıkıyorsa:"Bir şeyin yok,psikolojik takma kafana"lafını kesinlikle etmemek,"senin sorunun psikiyatrik"deyip yönlendirmek gerekmektedir. Tablo 3: Anksiyetenin görüldüğü psikiyatrik bozukluklar ve organik nedenli aksiyete sendromları: Psikiyatrik bozukluklar Toksik durumlar Depresyon Alkol ve ilaç kesilmesi(Zehirlenme durumları) Mani Amfetamin Şizofreni Kokain Atipik psikozlar Marijuana Pre_senil ve senildemnaslar Kannabis Akut kronik beyin sendromları Hallusinojenler İlaç ve alkol bağımlıkları Nikotin İlaç ve alkol yoksunluk durumları Kafein İlaç kötü kullanımı Teofilin (özellikle kafein ve amfetamin) Amly nitrite Solvent kötü kullanımı Antikolinerjikler NÖROLOJİK BOZUKLUKLAR Sempatomimetik ajanlar Serebral neoplazi Vazopresör ajanlar Serebral travma ve Antihipertansiflerin kesilmesi Post-tıravmatik sendromlar Sülfamidler Serebrovasküler hastalıklar Penisilin Subaraknoid hemoroji Aspirin intoleransı Migren Civa Meniere hastalığı Arsenik Ensefalit Fosfor Serebral sifilis Organik fosfatlar Multipl skleroz Karbon diülfid Wilson hastalığı Benzen Huntington hastalığı Epilepsi ENDOKRİN BOZUKLUKLAR Addison hastalığı KARDİVASKÜLER BOZUKLUKLAR Anemi Karsinoid sendromu Anjina Pektoris/Miyokard enfarktüsü Hipertiroidi Konjestif kalp yetmezliği Hipoparatiroidi Hiperaktif B_adrenerjik durumu Hipoglisemi Hipertansiyon Diabet Mitral valf prolapsı İnsulinoma Proksismal atrial taşikardi Feokromositoma Kardiyak distrimitler Menapozal Premenstrual Viriliz PULMONERBOZUKLUKLAR(AKCİĞER) VİTAMİN EKSİKLİKLERİ Astım B12 eksikliği Pulmoner emboli Niacin(nikotinik asit) eksikliği[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]allegra Pulmoner ödem DİĞER DURUMLAR Akut repiratuar distres Sistemik maliniteler Hiperventilasyon sendromu Sistemik enfeksiyonlar SİSTEMİK HİPOKSİT DURUMLAR Enfeksiyöz mononükleoz Kardiovasküler hastalıklar Anafilaksi Pulmoner yetmezlik Elektrolit denge bozukluğu Anemi Posthepatit sendromu ENFAMATUAR BOZUKLUKLAR Porfiri Sistemik lupus eritematosus Üremi Romatid artrit Poliarteritis nodoza Temporal arteriti Anksiyete bozukluklarında hangi hastalıklar yer alır?
Tedavide ilaç ve psikoterapi kullanılmaktadır.Bugün en etkin ve yaygın kullanılan ilaçlar antideprasanlardır.Tirisiklik antideprasanlar ve selektif serotonin geri alım inhibitörleri(SSRI) noradrenalin ve serotonin geri alım inhibitorleri(SNRI),NASSA gibi,MAO inhibtörleri yaygın olarak kullanılmaktadır. Kısa süre,yardımcı ilaç olarak;benzodiazepin gurubu ve betablokerler de tercih edilmektedir.Ayrıca davranışçı ve bilişsel terapiler bugün için en tercih edilen terapi şekilleridir. |
Saat: 00:10 |
Telif Hakları vBulletin® v3.8.9 Copyright ©2000 - 2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.