![]() |
![]() |
#1
|
|||
|
|||
![]() Tanrı'nın yeryüzüne yıldız işlemeli siyah mendilini attığı vakit Juliet'in yürümekte olduğu dar sokak
![]() ![]() ![]() En sıkıcı olayı yoğun ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ansızın soğumaya başlayan hava ![]() Bir yandan yürürken bir yandan da gözleri kapalı binalara ![]() ![]() ![]() Yürümeye devam etti. Onu durmadan heyecanlandıran ve soluksuz bırakan o dürtüyle savaş veriyordu. Gitmeli miydi? Biraz daha yürüdükten sonra yirmiüç numaralı evin önünde durdu. Çekimser adımlarla biraz daha yaklaşıp evin penceresinden içeriye baktı. Evet! İşte! Oradaydılar! -Anne ![]() ![]() Loş ışıkta parlayan perdenin ardından iki kafa ona doğru çevrildi. İkisi de gelenin kim olduğunu anlayıp pencereye doğru koştular. -Hoşgeldin Kızım ![]() ![]() Ve işte o ev... Çocukluğunu geçirdiği ![]() -Sizi çok özledim anne ![]() -Biz de evladım.. -Anneciğim bak bana yıllar önce verdiğin o kurdeleyi saklıyorum hala! ![]() -Babacığım bak! seninle küçükken piyano başında yazdığımız o şarkının notalarını saçlarıma ördüm! Birbirleriyle güzel sohbetler edip ağlaşarak bir ![]() -Artık ben gitmek zorundayım ![]() -Korkmuyor musun? ![]() -Korkuyorum ![]() -Gitme o zaman ![]() -Ben artık oraya aidim anne... Babası ve annesiyle vedalaşıp bu tek gecelik uğrayışlarına kaldığı yerden devam etti. Güneş'in iki kollarını yana açarak esnemesine üç dört saat kala ışığın giderek yok olduğu sokağın sonlarına doğru yaklaşmaya başlamıştı. Ansızın ileriden salına salına yürüyerek gelen bir adam gördü. Gece geç saatlere kadar içmiş olmalıydı lakin tuhaf olan elinde içki şişeleri değil bir tomar kağıdın olmasıydı. Biraz daha yaklaşınca bu kişinin William olduğunu farketti. William Shakespeare.. -İyi geceler ![]() -Ah iyi geceler ![]() -Uzun hikaye... -Ah ![]() ![]() ![]() -Hala yazıyor musun? -Sen buralara uğradıkça.. William yanından geçip giderken Juliet kederli gülümsemesini sokağın ayaklarına doğru uzattı. Artık bu sokağa veda öpücüğünü verse iyi olacaktı. Sabah olmasına az kalmıştı. Adımlarını hızlılaştırarak yürümeye devam etti. Şimdi gerçekten ağlıyordu. Daha önce hiç olmadığı kadar. Sokak kapısına yaklaştı. Neredeyse tüm sokağı görüş mesafesi içine alacak şekilde arkasına dönüp haykırdı: -Hoşçakal düşler diyarım! -Hey... Bu ses gözlerinin fal taşı gibi açılmasına sebep olmuştu. Bu ses ona pişmanlığı ![]() ![]() ![]() ![]() -Uzun zamandır seni bekliyordum.. Juliet şaşkınlık içindeydi. Afallamıştı. Bunu hiç beklemiyordu. -Sen..? -Biliyorum ![]() Juliet'in yüzündeki şaşkınlık ifadesinin yerini mutluluk almıştı. -Yukarı gelmeyecek misin? ![]() -Hadi! -Ben... Ben artık gelemem..Üzgünüm.. . -Biliyorum gelemeyeceğini ![]() -Seni seviyorum...Adiu.. Bu sokak ve bu sokakta yaşanılanlar tamamen Juliet'in zihninde açılan kesiklerden oluk oluk akan hayallerdi. Oyuncakçı dükkanının sahibi o tatlı amca ölmemişti zira hiç varolmamıştı. Annesi ona hiç bir zaman mavi bir kurdele vermemişti. Babası onun için hiç piyanonun başına geçmemişti ![]() |
![]() |
|
|