Seversintabi.com Türkiye'nin En Büyük Forumu Bence Seversin Tabi
 

Go Back   Seversintabi.com Türkiye'nin En Büyük Forumu Bence Seversin Tabi > Eğitim - Öğretim > edebiyat - turkçe - dilbilgisi
Yardım Topluluk Takvim Bugünki Mesajlar Arama

gaziantep escort gaziantep escort
youtube beğeni hilesi
Cevapla

 

LinkBack Seçenekler Stil
  #21  
Alt 27 November 2008, 16:23
Senior Member
 
Kayıt Tarihi: 21 September 2008
Mesajlar: 15,180
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Post Cvp: Önemli ŞairLerimiz

Aşık Şem'i ( 1783)- (1839)
Asıl adı Ahmet olan Aşık Şem'i 1783 yılında Konya'da Piresat mahallesinde dünyaya gelmiştir. Babası Konya'nın tanınmış helvacılarından Mehmet Ağa isminde bir zattır.

İrticalen şiir söyleme yatkın ve düşkün olması, belirli, bir tahsil görmemesine, hatta yirmi, yirmi beş yaşlarına kadar okur yazar olmamasına rağmen, ince düşüncesi, zekası, akranları arasında hazırcevaplığı, esprileri her konuda onları aydınlatması ve örnek davranışlarıyla kendisine büyükleri tarafından "Şem'i" mahlası verilmesine sebep olmuştur.

Onun yetişmesinde Konya'da o tarihlerde birisi türbe önünde, diğeri de' Buğday Pazarında bulunan kahvelerin önemi büyüktür. Her gece genç ve acemi aşıkların devam ettikleri ve yetiştirildikleri bir ocak, bir okul olarak hizmet veren bu kahvelerden Şem'i de payına düşeni almıştır.

Şem'i bade içen bir halk şairi olarak sadece hece ile değil aruzla da irticalen şiir söylemekte yetenekli biridir. 1839 Konya'da vefat eden Şem'i nin mezarı Mevlana Müzesinin hemen yanı başındadır.

Şiirlerinden örnekler :

Aceb kande gezer ol yüzü mahım
Anı görmiyeli çok zaman oldu
Enderundan çerağ olunca ahım
Yedi katgöklere dirahşan oldu

Uftade olalı bir afitaba
Hasret oldu iki dideler haba
Eşk-i çeşmim dökülünce türaba
Rüy-i zemin lal-i bedehşan oldu

Bana çok cevr-itti Haktan utanmaz
Kişi sevdiğine kem sanı sanmaz
Gözüm görmeyince gönlüm inanmaz
Bazı ahbab dir ki müslüman oldu

Kocaldın çeşmimin nüru döküldü
Ah-ide ah-ide ömrüm söküldü
Sakalım pir oldu kaddim büküldü
Sarardı gül benzim zağferan oldu

Ana dil vireli bu Şem'i kemter
İder lisanında ismini ezber
Bir kerre almadı vuslat müyesser
Bevhude dillere dasitan oldu


xxxx
Benden selam eylen nazlı dilbere
Gelip de karşımda dönüp durmasın
Ben güzel sevmeden doydum usandım
Anında hayali gelip durmasın

Benim güzel ile yoktur pazarım
Kaşların arası benim nazarım
Yol üstüne koyun benim mezarım
Yar gelip geçtikçe dönüp durmasın

Gelindi hüsnüne sitemin çoktur
Aradım cihanda akranın yoktur
Nazlı dilber göğsün düğmeler takdır
Esen rüzgar açıp açıp durmasın

Duyun da düşmanlar siz de sevinin
Dostlarım vah diyip varın yerinin
Şem'i ye, mahbublar düşte görünün
İntizarı sizde kalıp durmasın
Alıntı ile Cevapla
  #22  
Alt 27 November 2008, 16:24
Senior Member
 
Kayıt Tarihi: 21 September 2008
Mesajlar: 15,180
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Post Cvp: Önemli ŞairLerimiz

Bahattin Karakoç ( 1930)
1930 yılında Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde doğdu. İlköğrenimini memleketinde yaptı. Adana Düziçi Köy Enstitüsü'nde okudu. Hasanoğlan Köy Enstitüsü'nden mezun oldu. Kahramanmaraş'taki sağlık kuruluşlarında sağlık memuru olarak çalıştı. 1982'de emekli oldu. Çeşitli gazete ve dergilerde yazdı. K.Maraş'ta Dolunay dergisini çıkardı. Her yıl düzenlenen Dolunay Şiir Şölenlerini başlattı. Beyaz Dilekçe adlı şiiriyle Türkiye Diyanet Vakfı Münacaat Yarışmasında birincilik kazandı. Şairin bundan başka ödülleri de var.

ESERLERİ
Mevsimler ve Ötesi, Seyran, Sevgi Turnaları, Ay Şafağı Çok Çiçek, Kar Sesi, Zaman Bir Beyaz Türküdür, ilk Yazda, Bir Çift Beyaz Kartal, Menzil, Uzaklara Türkü, Beyaz Dilekçe, Leyl ü Nehar Aşk, Şiir Burcunda Çocuk ve Dolunay Şiir Güldestesi.

LEYL Ü NEHAR AŞK

Hiç bulut yoktu ortalıkta birden peydah oldular
Serinlikle birlikte içime bir korku düştü
Dedim, menzile ulaşacaksan geç kalma acele tut
Sonra sellerle kapaklanırsın yere yüzüstü

Hani hasat sonrası tarlalardan topladıkları başakları
Yuvalarına nasıl kımıl kımıl taşırlarsa karıncalar
Ben de senin sevgini taşıdım yüreğimin doruklarında
Damıtılmış bir ömür boyu leyl ü nehar

Vakit gurûp vaktidir rüzgârsa hoyrat esiyor
Bir vâha görünmüyor ıhtı ıhacak deven
Yıldızlara bakıp bakıp ahkâm kesiyor
Kendi dikenleriyle taçlanan yorgun keven

Sor şu yol kenarındaki meyvesiz karaağaçlara
Kaç yolcu geçmiştir bu yollardan senden önce
Şu çeşme, şu ören, şu döşek tanıklık etsin
Aşk nedir, edeb'i erkânı nice

Alazsız, dumansız bir yangının ortasındayım
Sesim daha içimdeyken kavrulup dökülüyor
Yakınından geçseler bütün kuşlar kül olur
Yanan binam ker*** ker*** sökülüyor

Seni sevdiğimi yine gururla haykırıyorum işte
Gemi azıya alarak kişneyip kaçan ufuklara
Alnınızdaki beyazlık, ayaklarınızdaki seki benim sevgimdir
Benim sevgilimdir yeni besteler yapan sonsuzluklara

GÜNDEM GÜNDEM GÜNDEM

Şiir Kurultayı

15. Geleneksel Dolunay Şiir Şöleni
Türk şiirinin ak sakal’ı Bahaeddin Karakoç’un 15 yıldır büyük fedakarlıklarla düzenlediği Geleneksel Dolunay Şiir Şöleni’nin 15 cisi Kahramanmaraş’ta gerçekleştirildi.Kahramanmaraş Sabancı Vakfı Kültür Sitesi’nde yapılan törende Bayram Bilge Tokel Bahattin Karakoç’tan bestelerinin de yer aldığı bir resital verdi. Türkiye’nin dört bir yanından 40’a yakın şair katıldı.Taşrada yapılan kültür ve sanat faaliyetleri içinde seçkin bir yer edinen Dolunay Şenliği giderek bir şiir kurultayı haline geliyor.
Alıntı ile Cevapla
  #23  
Alt 27 November 2008, 16:24
Senior Member
 
Kayıt Tarihi: 21 September 2008
Mesajlar: 15,180
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Post Cvp: Önemli ŞairLerimiz

Baki ( 06.11.1525)- (24.11.1599)
1526 yılında İstanbul'da doğdu. Asıl adı Mahmud Abdülbaki'dir. Çıraklık yaptı. Güçlü okuma isteği sonucu medrese öğrenimini tamamladı. Zamanının ünlü şair ve bilim adamlarıyla görüştü. Onlardan dersler aldı. Zâtî'nin dikkatini çekti. 18-19 yaşlarında iken artık ünlü bir şair olmuştu. Medrese öğrenimini bitirdikten sonra İstanbul medreselerinde müderrrislik yapmaya başladı. Kadılık yaptı. Anadolu ve Rumeli kazaskerliklerinde bulundu. Şeyhülislâm olmak arzusuna bir türlü ulaşamadı. Bâkî, klasik şiirimizin en büyük şairlerinden biridir. Osmanlı imparatorluğunun muhteşem devirlerine yakışan muhteşem bir şiirin şairi oldu. Şiirinde felsefî düşünüşlere de yer verdi. Sultanü'ş-Şu'ârâ (Şairlerin Sultanı) olarak anıldı. Çeviriler yaptı.1600 yılında öldü.

ESERİ
Bir Dîvân'ı vardır.
Alıntı ile Cevapla
  #24  
Alt 27 November 2008, 16:25
Senior Member
 
Kayıt Tarihi: 21 September 2008
Mesajlar: 15,180
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Post Cvp: Önemli ŞairLerimiz

Baki Süha Edipoğlu ( 1915)- (1972)

1915 yılında Antalya'da doğdu. İstanbul Hayriye Lisesi mezunu. İstanbul gazetelerinde, daha sonra da Ankara ve İstanbul radyolarında çeşitli görevlerde çalıştı. İlk şiiri Servet-i Fünûn-Uyanış dergisinde çıktı.1972 yılında öldü.

ESERLERİ
Cenup, Gece Yağmuru, işaret, Karanlıkta Geçen Gemiler adlı şiir kitapları vardır
Alıntı ile Cevapla
  #25  
Alt 27 November 2008, 16:25
Senior Member
 
Kayıt Tarihi: 21 September 2008
Mesajlar: 15,180
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Post Cvp: Önemli ŞairLerimiz

Bayburtlu Zihni ( 1798)- (1859)
Bayburtlu Zihni'nin doğum yılı kesin olarak bilinmiyor ama şiirlerinde kendinden söz ederken verdiği bilgilerden çıkarılan sonuca göre 1798-1799 yıllarında doğmuştur. Babasının adı Osman'dır.

Öğrenimini Erzurum ve Trabzon medreselerinde yapan 1816-17 yıllarında İstanbul'a gelerek Mustafa Reşit Paşa ile yakınlık kurar ve Divan-ı Hümayun kalemine girer. Bir süre İstanbul'da kaldıktan sonra yurduna dönen ozan, Türk-Rus savaşı ile, bu savaş sonunda yurdunun Rus işgali altına girmesinin (1828) bütün acılarını yaşar. İşgalden sonra Bayburt'tan ayrılır, işgal kaldırılınca yurduna döner.

Bir süre sonra Hacc'a, oradan da Mısır'a giden ozan 1840 yılına doğru İstanbul'a gelirse de burada pek kalmaz, çeşitli görevler alarak dolaşır: Donanma ile Akka'ya gider; Hopa, Karaağaç, Ünye, Erzurum, Erzincan v.b.yerlerde dolaşır.
Zihni, her gittiği yerde taşlanacak birini buluyordu: Kaymakam, kadı, ağa v.b... Bu yüzden de yerden yere vuruluyordu.
Elli beş yaşını geçtikten sonra Trabzon'a geldi ve burada hastalandı. Bu sırada yurt hasretiyle yanan Zihni, Bayburt'a doğru yola çıkar,Trabzon yakınlarında Holasan köyünde ölür (1859).

Divanı ile, başından geçen olayları anlatan Sergüzeşt-Name adlı eseri bulunan Zihni, daha çok divan şairi olmak kaygısı güderdi. Ama adını yine sayılan az olan, hece ile söylemiş koşmaları ile destanları yaşatmaktadır. Divanında divan şiirinin bütün şekilleri ile yazılmış şiirler vardır. Usta bir taşlamacı (hicivci) olan ozan, bu tür eserlerinde yer yer açık saçık ve kaba küfürlere de baş vurur.

Koşma
Vardım ki yurdumdan ayak *****ürmüş
Yavru gitmiş ıssız kalmış otağı
Camlar şikest olmuş meyler dökülmüş
Sakiler meclisten çekmiş ayağı

Kangı dağda bulsam ben o merali
Kangı yerde görsem çeşm-i gazal
Avcılardan kaçmış ceylan misali
Göçmüş dağdan dağa yoktur durağı

Laleyi sümbülü gülü har almış
Zevk u şavk ehlini ah ü zar almış
Süleyman tahtını sanki mar almış
Gama tebdil olmuş ülfetin çağı

Zihni dert elinden her zaman ağlar
Sordum ki bağ ağlar bağban ağlar
Sümbüller perişan güller kan ağlar
Şeyda bülbül terk edeli bu bağı
Alıntı ile Cevapla
  #26  
Alt 27 November 2008, 16:25
Senior Member
 
Kayıt Tarihi: 21 September 2008
Mesajlar: 15,180
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Post Cvp: Önemli ŞairLerimiz

Bayram Bilge Tokel ( 1956)
1956 yılında Yozgat-Boğazlıyan'da doğdu. G.Ü. Teknik Eğitim Fakültesi'ni bitirdi. Milli Eğitim Bakanlığı ve TRT'de çalıştı. Halen Kültür Bakanlığı Ankara Devlet Halk Müziği Topluluğu'nda sanatçı olarak çalışmaktadır. Şiirleri çeşitli dergilerde yayımlandı. Türkü derlemeleri yaptı. CD ve kaset çalışmaları yaptı.

ESERLERİ
Müzik çalışmaları devam eden şairin Bir Yer Üşür adlı bir şiir kitabı bulunmaktadır.
Alıntı ile Cevapla
  #27  
Alt 27 November 2008, 16:25
Senior Member
 
Kayıt Tarihi: 21 September 2008
Mesajlar: 15,180
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Post Cvp: Önemli ŞairLerimiz

Bayram İbrahim Rogovalı
Makedonya Türk Edebiyatı

Makedonya’da yayımlanan Sesler dergisi, 1965 sonrasında Bayram İbrahim Rogovalı, Mürteza Büşra, İskender Muzbeg, Arif Bozacı; geleneksel şiire çağdaş bir boyut kazandırarak insanı değişik yanlarıyla ele alan, insanî unsurları sıfıra indirgeyen zihniyeti, sırıtmayan bir mizahî yaklaşımla eleştiren Agim Rifat Yeşeren; Altay Suroy Recepoğlu, Zeynel Beksaç, gibi Kosova Türk şairlerinin yetişmesinde büyük katkıda bulunmuştur.
Alıntı ile Cevapla
  #28  
Alt 27 November 2008, 16:26
Senior Member
 
Kayıt Tarihi: 21 September 2008
Mesajlar: 15,180
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Post Cvp: Önemli ŞairLerimiz

Behçet Necatigil ( 16.04.1916)- (13.12.1979)
16 Nisan1916 tarihinde İstanbul’da doğdu. İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu’nu bitirdi (1940), Kars Lisesi’nde başladığı edebiyat öğretmenliğini İstanbul Eğitim Enstitüsü’nde (1960-Ekim 1972) sona erdirdi. 13 Aralık 1979 tarihinde öldü, Zincirlikuyu Mezarlığı’nda gömülü.İlk şiiri lisede öğrenciyken, Varlık dergisinde çıkmıştı (Ekim 1935). Şiirde kırk yılını, doğumundan ölümüne, orta halli bir vatandaşın, birey olarak başından geçecek durumları hatırlatmaya; ev-aile-yakın çevre üçgeninde, gerçek ve hayal yaşantılarını iletmeye, duyurmaya harcadı. Arada biçim yenileştirmelerinden ötürü yadırgandığı da oldu, ama genellikle, eleştirmenler, onun için, tutarlı ve özel bir dünyası olan bir şair dediler.

ESERLERİ
Şiir kitapları: Kapalı çarşı (1945), Çevre (1951), Evler (1953), Eski Toprak (1956), Arada (1958), Dar Çağ (1960), Yaz Dönemi (1963), Divançe (1965), İki Başına Yürümek (1968), En/Cam (1970), Zebra (1973), Kareler Aklar (1975), Beyler (1978), Söyleriz (1980).Sevgilerde (1976) son üç kitabı dışında, öncekikitaplarından seçmelerdir. Düzyazılarından bazılarını Bile/Yazdı (1979) kitabında topladı. Almancadan çevirileri de olan Necatigil radyo oyunları da yazdı, bu alandaki çabalarını Yıldızlara Bakmak (iki oyun, 1965), Gece Aşevi (beş oyun, 1967), Üç turunçlar (altı oyun, 1970), Pencere (dört oyun, 1975), kitaplarında topladı. Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (1960) ile 220 Türk yazarından 750 roman, hikaye kitabı ve oyunun konu özetlerini veren Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü (1979), onun, öğretmenlik mesleğine ilişkin, ek çalışmalarıdır. Eski Toprak ile 1957 Yeditepe Şiir Armağanı’nı Yaz Dönemi kitabıyla da Türk Dil Kurumu 1964 Şiir Ödülü’nü kazandı.Hilmi Yavuz ve Ali Tanyeri’nin hazırladığı Bütün Eserleri Cem yayınevi tarafından basıldı. (I, 1981; II-III, 1982; IV-V, 1983; VI, 1984; VII, 1985). Mektuplar’ı (1989) yayımlandı. Çeviri şiirleri Yalnızlık Bir Yağmura Benzer adlı kitapta toplandı (1984). Bütün eserleri Yapı Kredi Yayınlarınca yeniden yayınlanıyor.Ölümünden sonra ailesi tarafından konulan Necatigil Şiir Ödülü 1980’den beri verilmektedir
Alıntı ile Cevapla
  #29  
Alt 27 November 2008, 16:26
Senior Member
 
Kayıt Tarihi: 21 September 2008
Mesajlar: 15,180
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Post Cvp: Önemli ŞairLerimiz

Bejan Matur ( 14.09.1968)
14 Eylül 1968 tarihinde Maraş'ın Pazarcık ilçesi Maksutuşağı köyünde doğdu. Ortaokul ve liseyi Antep'te okudu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi.

Şiirleri Adam Sanat, Defter, Ekin Belleten ve Yazıt dergilerinde yayımlandı.

Mutsuz kraliçe

Etekleri buz tutmuş
O mutsuz kraliçe
Artık inanmıyor
Gözün büyüsüne

Günlerdir beklediği ses
Gizlenmiş tepelerin ötesine

Arasıra buluşup
Kervanların sığacağı darlıktaki
Sokaklardan sözeden adam artık yok
Anlayan yok
Baharat satılan hanların
Kokulu yalnızlığından

Bir ses bekliyor ısrarla
İnce parmaklı tütün kokusundan

Ormanda fısıldayan
Güz kadar yaşlı kralice
Dökülüyor
Buzdan ve siyah eteğiyle

Rüzgar Dolu Konaklar-Metis Edebiyat
Alıntı ile Cevapla
  #30  
Alt 27 November 2008, 16:27
Senior Member
 
Kayıt Tarihi: 21 September 2008
Mesajlar: 15,180
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Post Cvp: Önemli ŞairLerimiz

Bekir Sıtkı Çobanzade ( 1893)- (1939) Kırım Türk Edebiyatı

Kırım'da yetişen en büyük şairlerden olduğu gibi en iyi dil bilginlerinden biri olan Bekir Sıtkı Çobanzade (1893-1939), ilk ve orta tahsilini Karasupazar'da yaptıktan sonra 1909'da liseyi okumak için İstanbul'a gelir. Burada Arapça ve Fransızca'yı öğrenen Çobanzade, 1915'te Odesa'ya giderek Slav dillerini öğrenir. 1916'da Budapeşte Üniversitesi'ne giden alim, burada Codeks Cumanicus'u inceler ve 1920'de bu üniversitede doktor ünvanını alır.

1920'de Kırım'a dönen Bekir Sıtkı Çobanzade'nin değişik okullarda Kırım Türkçesi ve edebiyatı dersleriyle Türkçe'nin Mukayeseli Grameri konusunda verdiği dersler çok önemlidir. Bu dönemde "Yanı Çolban", "İleri" ve "Okuv İşleri" dergilerinde ilmi makaleler yazar. Değişik üniversitelerde profesör, dekan ve rektör olarak çalışan Çobanzade, 1926 yılında Baku'da toplanan I.Türkoloji Kongresi'nde "Türk Lehçeleri Arasında Karşılıklı İlişkiler" ve "Türk Tatar Dillerinde İlmi Terminoloji Meydana Getirme" konularında önemli tebliğler verir. Sovyetler Birliği Yeni Alfabeler Merkez Komitesi, Azerbaycan Terminoloji Komitesi gibi komisyonlarda çalışan Çobanzade'nin Türk lehçelerinin alfabesi, imlası ve terminolojisi konularında pek çok çalışmaları olmuştur.

Bu büyük Türkoloji aliminin Türk dili ve edebiyatı tarihi sahasında büyük yekun tutan çalışmaları bulunmaktadır. Almanca, Fransızca, Arapça, Macarca, Çekce ve Lehçe'yi çok iyi bilen Çobanzade, Türk şivelerinin hemen hepsiyle ilgili eserler vermiştir. "Rusya Tatarlarının Kültür Hayatının Gelişmesi Üzerinde Bir Deneme" (1915), Türk Edebiyatında Yeni Akımlar" (1916), "Kırım Tatarcası'nın Grameri Hakkında İlmi Bir Deneme" (1924), "Kumukların Dili ve Sözlü Edebiyatı Üzerine Etüdler" (1926), "Nevai'nin Dili Üzerine" (1926), "Türk Tatar Diyalektolojisi" (1927), "V. Tomsen" (1927), "Azerbeycan Türk Edebiyatı'nın Yeni Dönemi" (1930), "Azerbeycan Türk Dilinin İlmi Grameri" (1930), "Yabancı Dil Öğretiminin Temel Metodu Meseleleri" (1932), "Özbek Dilinin Öğretiminin Temel Metodu" (1932), "Karaçay Balkar Dili Üzerine Notlar" (1932), "İbni Mühenna'nın Türk Grameri" (1933), "Kitab-ı Dedem Korkut'un Edebi Lengüstik Tahlili" (1935) gibi eserleri bu gün hala ilmi değerini muhafaza etmektedir.

Büyük bir Türkolog olan Bekir Sıtkı Çobanzade, alimliği kadar şairliği ile de ün kazanmıştır. Onun "Yaz Akşamı Üy Altında", "Tuvdım Bir Üyde", "Oy Suvuk Şu Gurbet", "Ah Tabılsam", "Suv Anası", "Tunay Taşa", "Anam", "Bulutlar" gibi şiirlerinin de bulunduğu "Boran" isimli şiir kitabı 1927 yılında basılmıştır.

Şairin şiirlerinden bir kısmı, Abdullah Latifzade'nin şiirleriyle beraber bir kitap halinde Eşref Şemizade tarafından (1971) de neşredilmiştir.
Bekir Sıtkı Çobanzade de komünist sistemin kurulmuş çarkının işletilmeye başlamasıyla belli dönemlerde arkadaşlık yaptığı yazar ve şairler tarafından burjuva milliyetçisi olmakla suçlanmış ve dönemin acımasız zulmünden kurtulamayarak 1939' da gönderildiği sürgünde helak olmuştur.

*
Kırım'da daha hanlık döneminde başlayan din meselesi, bu dönemde de aydınların ilgilendiği konular arasında yer alır. Yerlileşme politikası sonucu mahalli şivenin ilmi tetkikine ve okuma yazma bilmeyenler arasında yayılmasına, Rusça ile beraber resmi dil olarak kullanılmasına destek verilir.

Sovyetler Birliği'nde ki Türk aydınları arasında alfabe reformu, imla ve telaffuz, yazılı dilin hangi ağız üzerine kurulacağı gibi tartışmalar bu dönemde önemli bir yer tutar. 1922 ile 1924 yılları arasında Sovyetler Birliği Merkezi Hükümeti tarafından dergilerde tartışmalar açılıp konferanslar verilmiş, komite ve komisyonlar kurulmuştur. 1924'de Kırımlılar arasında dil konusunda ve Arap alfabesinden Latin alfabesine geçiş konusunda şiddetli tartışmalar yapılmıştır. Bazı Kırım Türkleri, Merkezi Hükümetin desteklediği Latin alfabesin kabul ederken; Veli İbrahimov, Asan Sabri Ayvazov ve dil alimi Bekir Sıtkı Çobanzade gibi aydınlar, buna itiraz ederek şiddetle mücadele etmişlerdir. Merkezi Hükümetin de baskılarıyla 1929'da 31 harfli Latin alfabesinin kabulü bütün bu tartışmalara son verir.

1928'de Kırım Tatar Edebi Dilinin İmlası Üzerine Birinci İlmi Konferansı, Akmescit'te toplanarak step ve dağ bölgeleri arasında kalan şeridin, (Bahçesaray ağzının) yazı dili olmasına karar vermiştir. Daha sonra 1929'da ikinci, 1934'de üçünçü ilmi konferanslar toplanarak gramer, imla, telaffuz, terminoloji ve sözcüklerin düzenlenmesi konularında çalışmalarını sürdürürler. 1938'de Stalin döneminde bir kanunla bütün Slav olmayan (Ermenice ve Gürcüce hariç) dillerde olduğu gibi, Kırım Türkçesinde de Kiril alfabesi kullanılmaya başlanır.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla




Saat: 08:26


Telif Hakları vBulletin® v3.8.9 Copyright ©2000 - 2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
gaziantep escort bayan gaziantep escort
antalya haber sex hikayeleri aresbet giriş vegasslotguncel.com herabetguncel.com ikili opsiyon bahis vegasslotyeniadresi.com vegasslotadresi.com vegasslotcanli.com getirbett.com getirbetgir.com
ankara escort ankara escort ankara escort bayan escort ankara ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort eryaman escort adana escort eryaman escort kızılay escort çankaya escort kızılay escort ankara eskort

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 PL2