Seversintabi.com Türkiye'nin En Büyük Forumu Bence Seversin Tabi

Seversintabi.com Türkiye'nin En Büyük Forumu Bence Seversin Tabi (https://seversintabi.com/)
-   Filozoflar Ve Felsefi Sözleri (https://seversintabi.com/filozoflar-ve-felsefi-sozleri/)
-   -   Felix Gouattari Kimdir-Felsefesi-Sözleri-Eserleri (https://seversintabi.com/filozoflar-ve-felsefi-sozleri/71415-felix-gouattari-kimdir-felsefesi-sozleri-eserleri.html)

Syst3m 22 August 2009 02:13

Felix Gouattari Kimdir-Felsefesi-Sözleri-Eserleri
 
Düşüncelerinde ruhsağaltımı ve siyaset konuları üzerinde etkin bir biçimde duran[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] özellikle Gilles Deleuze ile birlikte yaptığı ortak çalışmalarıyla tanınan Fransız ruhsağaltımcı ve felsefecisidir.

Guattari'nin Deleuze'den bağımsız yaptığı felsefe çalışmaları hem sayıca yok denecek kadar azdır hem de Deleuze ile birlikte verdikleri özgün düşüncelerin yanında felsefeye çok önemli bir katkıları olduğu söylenemez. Bu nedenle Guattari'nin hemen bütün önemli düşünceleri Deleuze ile girdikleri üretken işbirliği sonucunda ortaya konmuş düşünceler olarak değerlendirmek olanaklıdır.

Burada Guattari'nin kendi düşünceleri olarak anılan her düşüncenin en az onun kadar Deleuze'ün de olduğunu anımsatmakta yarar vardır. Deleuze ile Guattari yeni düşünme[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yazma[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] öznellik ve siyaset biçimleri yaratmak amacıyla birlikte post-modern düşünce serüvenleri yaşamışlardır. Her ne kadar post-modern söylemi[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bir tür bilinemezcilik ve tutuculuk konumu olarak gördüklerinden benimsememişlerse de kendi düşünme yordamları çoğunlukla post-modern söylemin ilk örneklerinden biri olarak gösterilmektedir.

Felsefe açısından bakıldığında[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Deleuze ile Guattari geleneksel felsefenin karşısında "gündelik yaşam felsefesi" diye adlandırılan felsefe konumunun önünü açmaları bakımından da son derece değerli düşünceler vermişlerdir. 1972 yılında yayımladıkları en çok ses getiren kitapları Anti-Oedipe (Karşı Oedipus)[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] modernliğin egemen söylemlerinin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] arzuyu bastırmak yoluyla ortaya faşist öznellik biçimleri çıkararak devrimci hareketlerin önünü kesen kapitalist kuramların ve tasarımların kışkırtıcı bir eleştirisidir. Bu yerleşik kapitalist duruma karşı Deleuze ile Guattari[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bireylerin baskıcı modern kimliklerin üstesinden gelebilecek "arzulayan göçebeler" olarak konumlanacakları post-modern bir var oluş biçimini savunmaktadırlar.

Deleuze ile Guattari kapitalizmin salt birey ile ilgilendiği için[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] buna bağlı olarak da kilise[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] aile[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] okul ve düşünülebilecek her türden toprağa bağlı grubun toplumsal düzenleme yoluyla dağıtılması. ya da "yurtsuzlaştırılması" amacı güttüğünden[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] özü gereği şizofrenik bir dizge olduğunu ileri sürmüşlerdir. Ancak bununla beraber kapitalizm işleyebilmek[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kendi varlığını sürdürebilmek için birtakım toplumsal gruplaşmalara gereksinim duymaktadır. Bu nedenle yeni aile[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] devlet gibi gruplaşma biçimlerine[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yani birtakım yeni toplumsallaşmaların yeniden gövdelenmesine[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yer yurt edinmesine belli ölçülerde izin vermektedir.

Bütün bu olaylar Deleuze ile Guattari'ye göre hepsi aynı anda ve hep birlikte olmaktadırlar. Bu anlamda bütün kültürlerin yaşamı bir yandan çökertilirken öbür yandan yeniden kapitalist bir biçimde yapılandırılmaktadır. Bu aynı anda olmaktalıkla kendisini açığa vuran ayrım[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Deleuze ile Guattari'ye diyalektiğin tarihsel bakımdan kaçınılmazlığını kabul etmeksizin toplumsal ve maddeci olabilecek Marxçılık sonrası bir çözümleme olanağı sunmaktadır. Deleuze ile Guattari'ye göre[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] toplumsal yaşamı köklü bir biçimde yurtsuzlaştıran kapitalizm[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] daha doğrusu "uygar kapitalist makine"[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bütün öğeleriyle tarihin sonuna gelindiğinin en temel göstergesidir. Kendi bedeninin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] emeğinin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] özel yaşamının tek sahibi olduğunu düşünerek yaşayan kapitalist bir birey icat edilmiştir. Söz konusu yurtsuzlaştırma işleminin tam anlamıyla gerçekleştirilebilmesi için[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kutsal olan ne varsa -kuttörenler[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] gelenekler[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] görenekler vb.- hepsi de yok edilmelidir.

Kapitalizmin şu ya da bu türden kutlu bir dizgeye[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] hele de inanç dizgelenişine gereksinimi yoktur çünkü. Özerk birey ülküsünü bastıran her şeyin kafasını uçuran kapitalizm[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bu anlamda kendisine seçenek oluşturabilecek değerde bir başka dizgenin yaşamasına izin vermeyecek denli başlı başına "yetkin" ama savaşılması gereken bir dizgedir. Deleuze ile Guattari bu durum saptamasının ışığı altında[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kapitalizmin gerçekliğinin tarihte bilinen en büyük "arzu bastırma hareketi" olduğunun altını özellikle çizerek[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bunun böyle olmasının başlıca nedeninin kapitalizmin şizofrenik yapısında aranması gerektiğini savunmuşlardır. Yurtsuzlaştırma harekâtı aralıksız süren bir yeniden yurtlulaştırma ile birlikte yürütülürken[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] eski yerleşik biçimlerin kodlarının acımasızca sökülmeleri söz konusudur.

Buna bağlı olarak devlet[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] aile[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] vatan hep başka biçimlerle yeniden yapılandırılmakta[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bütün bunlar yapılırken kapitalizmin genel bastırma taarruzu kurallarla meşru kılınmaktadır. Kapitalist dizgenin "normal" saydığı kişi[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bu açıdan bakıldığında[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] toplumsal sınırlar içindeki kafeste tutulması başarılabilen "nevrotik kişilikli" bir insan olmak zorundadır. İnsanlar kendilerine çocukluklarından itibaren bir "ben"[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kapitalist dünyayı istenen ve izin verilen sınırlar içinde deneyimleyebilecekleri bir öznel konum edinmek zorundadırlar. Kız çocukları babalarını kazanmak için anneleriyle[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] buna karşı erkek çocukları annelerini kazanmak için babalarıyla bir savaşım içinde olacaklardır. Son çözümlemede[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] "Oedipus" ve "Elektra" kompleksleriyle biçimlenen çocuklar[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yapıntı ama sahte bir suçluluk duygusuyla kapitalizmin enkazları olarak dizgede kendilerine çok da bulunmayı istemedikleri bir yer bulmak zorunda kalmaktadırlar.

Deleuze ile Guattari kapitalist dünyaya ilişkin bu ilk belirlemelere dayanarak[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Lacancı ruhçözümleme düşüncesinin sağladığı ışıktan da yardım alarak[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Karşı Oedipus adlı çalışmalarında bütünüyle siyasal içerimleri gözetilerek oluşturulmuş bir arzu çözümlemesi sunmaktadırlar. Bu çözümlemeye göre[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] arzu iki seçenek arasından ya birine ya da öbürüne yönelmiştir. Ya kendini sürekli olarak olurlamaktadır ya da temele iktidarı koyarak düzenin kurulup kollanmasını kendisine amaç edinmektedir. 68'lerin devrim girişimine ilişkin ayrıntılı çözümlemelerini ardalanda tutarak[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] işçi sınıfının Marx'ın öndeyilediğinin tersine tarihsel misyonunu yerine getiremeyişi olgusu üzerine odaklanan Deleuze ile Guattari[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] insanların anarşik anların sağladığı özgürlüğe yönelmek yerine[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] öteden beri var olan baskıcı düzeni yeniden kurmayı yeğlemiş olmaları gerçeğine parmak basarlar. Söz konusu durum onlara göre bütünüyle Nietzsche'nin "efendi/köle (ahlâkı)" ilişkisi için verdiği açıklamayı doğrulamaktadır. Bu bağlamda[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] hem Marx sonrası hem de Freud sonrası bir konum olarak baştan sona Nietzscheci düşüncede köklendirirler düşüncelerini. Bu yeni bakış açısından Deleuze ile Guattari[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] "üretken arzu" diye yeni bir tasarım ortaya atarlar.

Yorgun Yürek 22 August 2009 02:14

Cevap: Felix Gouattari Kimdir-Felsefesi-Sözleri-Eserleri
 
Marxçılığa göre hiçbir insan söylemi tek başına söylenecek son sözü söyleyemez[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bu nedenle üretim ile ideoloji arasında her zaman için bir karşıtlık bulunduğundan[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] arzu konusunun da son çözümlemede üretim ilişkileri bağlamına yerleştirilmesi gerekmektedir. Öte yanda Freudculuğa göre bilincin her zaman dışardan[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yani bilinçdışından üretildiği için asla güvenilir olmayışı arzu için de aynen geçerlidir. Deleuze ile Guattari'nin "üretken arzu" tasarımları bu anlamda hem arzunun ilkece ideolojiye ait olduğunu ileri süren Marxçı anlayışı[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] hem de arzunun bilinçdışı kaynaklı olduğunu vurgulayan Freudcu yaklaşımı bütünüyle reddetmektedir[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Söz konusu üretken arzu tasarımına en genel anlamda Nietzsche'nin "erk istenci " anlayışının bir uzanası olarak bakılabilir. Buna göre üretken arzunun erk isrenci "tepkici" bastırma arzusuyla[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yani köle zihniyetiyle dengede tutulur. Papazlardan ahlâkçılara[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] gizemcilerden çilecilere değin bütün denetçiler üretken arzunun etkin güçlerini kendisine karşı yöneltmenin peşindedirler. Arzuyu arzunun kendisini denetlemek amacıyla kullanan denetçiler[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bunu yaparlarken her türden etkin arzunun dışavurumunun "suçluluk duygusu" olarak yaşanacağı bir ruh hastalığı yaratmaktadırlar. Burada önemle vurgulanması gereken[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] şizofreninin insanın üretken arzusunu dışavurabilmesi için bir model olarak görülüyor olmasıdır. Dolayısıyla Deleuze ile Guattari'nin şizofreniden anladıkları tedavi gerektiren bir ruh hastalığı olmaktan çok arzunun üretkenliğini sürekli olurlayan etkin bir şizofrenik var oluştur. Buna göre Marxçılığın öngördüğü gibi sınıf savaşımı diye bir şey söz konusu değildir toplumda[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] çünkü yalnızca er ya da geç herkesin bir köle olduğu tek bir sınıf vardır; o da kapitalizmin kölelerinden bazılarının öteki kölelere hükmettiği kölelik sınıfıdır. Böyle bir toplumsal durum içinde Deleuze ile Guattari'ye göre arzulayan hiçbir bireyin kendi başına arzusunu doyuma kavuşturmak gibi bir yetisi yoktur. Her birey iki kutup arasında bir yerlerde ama öyle ama böyle kendi bulunduğu yerin tutsaklığını yaşamaktadır.Bu iki kutuptan ilki devrimci ama toplum karşı olan "şizoid arzu'yken[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ötekiyse toplumsal olarak kodlanmış[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] üstelik de kendi bastırılışına gönül rızası gösteren "paranoid arzu" dur. Açıkça görüleceği üzere Deleuze ile Guattari bu açıklamalarıyla Marxçıliğın ya da Freudculuğun açıklama yapılarında içerimlenen sınırlamalara düşmeden[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] gerek kapitalist toplum gerekse ruhçözüınleme üstüne konuşabilmeye olanak tanıyan yepyeni bir sözdağarı doğrultusunda açılimları bir hayli fazla olan bir dil oluşturmuşlardır. Bu sözdağarının en önemli terimleri kısa tanımlarıyla şu biçimde ortaya konabilir: [Makiııeler] Lacancı özne tasarımından kaçınmak amacıyla tasarlanmış[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] fiziksel[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] düşünsel ya da duygusal akışın herhangi bir noktasında belli bir yapıyı terk eden ya da bu yapının içine giren şeyler. Sözgelimi bebeğin ağzı ağız makinesi iken annenin memesi meme makinesidir. Bu iki makine atasında hep bir akış söz konusudur. (Organları olmayan beden] Artaud'dan alınma bir deyiş. Hükümet ya da üniversite gibi her türden örgütlü yapıya verilen ad. Organları olmayan bedenler ile arzulama makineleri aynı şeyin iki farklı durumuna karşılık gelirler; her ikisi de akışı denetleyen örgütlü üretim dizgesinin parçalarıdır. Organları olmayan bedenler[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] arzunun özgür dışavurumuna ket vuran güçlerdir. Arzulama Makineleri Organları olmayan bedenlerle bağlantılı[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kendisini üretken arzulara adamış olan makineler. [Paranoyak makine] Organları olmayan bedenler tarafından tanınmayan arzulama makinelerine verilen ad. [Kaydedici makine] Organları olmayan bedenlerin etkisindeki arzulama makinelerine verilen ad. [Sociur] Bir toplumu oluşturan organları olmayan beden: yabanıl toplumlardaki yeryüzünün bedeni[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] barbar toplumlardaki despotun bedeni[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kapitalist toplumlardaki sermayenin bedeni gibi.

[Göçebe özne] Anlık kararlara[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] anlara bağlı olarak yaşayan[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bir arzulama makinesi olarak olanaklarını sürekli değiştirme ve yerine yenilerini koyma yetisi taşıyan özne. Deleuze ile Guattari'nin oluşturdukları "göçebe düşünce"nin karşılığını[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yalnızca toplum ile siyaset konularında değil[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] doğrudan yazın ile sanat alanlarına ilişkin düşüncelerinde de görmek olanaklıdır. Nitekim sanat yapıtları başlı başına bir "arzulayan makine" olduğunu ileri süren düşünürler[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ressam olsun yazar olsun bütün büyük sanatçıların[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] içlerindeki arzu kımıltıları ile akışlarının ne pahasına olursa olsun peşine düşmekten kendilerini alıkoyamayan özel doğada insanlar olduklarını belirtmektedirler. Sanatta "biçem" diye adlandırılan da bu kımıltılar ile akışların peşinden nasıl gidildiğinden başka bir anlamı yoktur. Deleuze ile Guattari'ye göre başta yazın olmak üzere bütün sanatlar bu anlamda tıpkı şizofreni gibidirler; sanat deneyimi önceden belirlenmiş belli işlevleri ve amaçları olan ussal bir izlence doğrultusunda belli anları peş peşe yaşamak değil[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] sonunda ne olacağı baştan kestirilemeyen serüvenlerle dolu bir süreçtir. Sanat[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] geleneksel düşüncelerin savunduğunun tersine[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Deleuze ile Guattari'ye göre bir anlatım biçimi olmaktan çok arzunun önü alınamaz bir biçimde çoğalttığı[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] üretken akışına dur denilemeyen bir üretim biçimleri çokluğudur. İki düşünürün "Kapitalizm ve Şizofreni" genel tasarısı altında ortaklaşa yaptıkları öteki önemli çalışmalar şunlardır: Kafka Minör Bir Yazına Doğru (Kafka: pour une litterature mineure[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] 1975)[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Köksa p (Rhizome[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] 1976)[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Bin Yayla (Mille Plateaux[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] 1980)[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Felsefe Nedir? (Qu'est-ce que la Philosophie?[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] 1991). Guattari'nin Deleuze'le tanışıp yola koyulmadan önceki başlica yapıtları arasında ise Prychanalyse et Transversalite (Ruhçözümleme ve Yoldan Çıkma [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] 1972)[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] La Revolution moleculaique (Moleküler Devrim[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] 1977) L'Inconsıcient machiniqaı (Makineleşmiş Bilinçdışı[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] 1979) sayılabilir.

KAYNAK

Felsefe Sözlüğü; A. Baki Güçlü; Erkan Uzun; Serkan Uzun; Ü. Hüsrev Yoksal; Bilim ve Sanat Yayınları


Saat: 00:09

Telif Hakları vBulletin® v3.8.9 Copyright ©2000 - 2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.


Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 PL2