#1
|
||||
|
||||
Sibernetik Şeması
Sibernetik, insan beyninin tabiatını açıklama gayretiyle, sinir sistemi ve elektronik kompüterin (bilgi işlem makinesi) etüdüyle uğraşan bir ilim dalıdır.
İlim dünyasına, bu adıyla, 1948 yılında Dr. Norbert Wiener tarafından sunulan sibernetiğ’in bir ilim olarak kökü, “servo-mekanizm” teorisine dayanmaktadır. Teknikde “servo-mekanizm” teknik bir işlemin kontrolüne yaramaktadır. Watt regülatörü, termostat, rezervuar. v.s..den meydana gelmektedir. Servo-mekanizmin (hizmet mekanizması çalışmalarını) tekniğe, giderek genişleyen tatbiki, onların matematik bir analizini gerektirmiştir. Böylece servo-mekanizm, daha da yaygınlaşarak. otomatik kontrol teorisi adını almış bulunmaktadır. Buradaki kontrol deyiminin mânâsı şudur: Bir sistemi, önceden tesbit edilmiş standartlar arasında tutma gücüdür. “Sibernetiğin bânisi Wiener’in “Sibernetik hayvanlarda ve makinalarda kontrol ve komünikasyon işlemleri ilmidir” şeklindeki tarifinden de anlaşılacağı üzere, kontrol ve komünikasyon sibernetiğin iki temel taşını teşkil etmektedir. İnsan ve hayvan adalesinden gayri bir enerji kaynağı ile çalıştırılan bir makina kullanıldığında. makinanın işleyişini kontrol eden kısımları yine operatör (insan) idare etmektedir. İnsanın bu şekilde katkısına “input” (= girdi) ve bu input’a mukabil makinaııtıı îfa ettiği işlere “output” (= çıktı, hâsıla) denilir. Burada operatör, ya bizzat input’un hatalı oluşundan, yahut makinanın iç yapısındaki bir uygunsuzluktan, yahut da harici menfi tesirlerden dolayı onu kifayetsiz bulursa, talep olunan output elde edilinceye kadar input’u değiştirir, ki bu ameliye, makinayı sevk ve idare edecek aklın sağlanması işinin temelini teşkil eder. Unutmamalıdır ki, kontrol işinin başarı nisbeti, operatörün his organları vasıtasıyla output’u görme kabiliyetine ve zihnî faaliyetleri yardımıyla arzulanan output ile tahakkuk eden output’u mukayese kabiliyetine dayanır. Kontrol sistemleri başlıca ikiye ayrılmaktadır. Bunlardan ilki kapalı-halka kontrol sistemi olup yukarıda mahiyeti anlatılmıştı. Bunun karekteristiği “fîd bek”e (geriye bilgi) dir; meselâ: otomatik pilot mekanizması kapalı-halka (= feed back) kontrol sistemidir. İkincisi ise açık-halka sistemi olup, bundaki kontrol (murakabe) işi output’dan müstakildir. Otomatik tost makinesi misal olarak zikredilebilir; burada sistem dışında bir zaman ölçüsü (insan) tarafından kontrol sağlandığından (yani, kontrolün outputa-kızarma derecesine bağlı olmasından) açık-halka bir sistemdir; iyi kızarma için lüzumlu zaman süresi tost makinesinı kullanan (operatör) tarafından tahmin olunur. Yapı itibariyle kontrol sistemleri ise üç tipe ayrılmaktadır. 1. İnsan-yapısı (sun’î) kontrol sistemleri: Elektrik düğmesi elektrik akımını kontrol eder; düğmeyi çeviren insan veya alet bu kontrol sisteminin bir parçasıdır. Düğmenin çevrilmesi input’u teşkil eder, ki açıldığında output elektrik akımının geçmesi, kapandığında ise output cereyanın kesilmesi şeklinde tezahür eder. 2. Tabiî kontrol sistemleri: Terleme sistemi buna misal olabilir ve insanın veya hayvanın sıcaklığını kontrol eder. Muhit sıcaklığı çok yüksek olduğunda, ter bezleri fazla miktarda ter atarak derinin buharlaşma suretiyle serinlemesini sağlar; hava sıcaklığı azaldığında ise, ter de azalır. Bu sisteme konulan input rahat deri sıcaklığı, output ise gerçek deri sıcaklığıdır. 3. Sun’î ve tabiî (ikisi birlikte) kontrol sistemleri: Otomobil sürme de hem sunî, hem de tabiî bileşenler vardır. Sürücü arabayı yolun uygun şeridinde yürütmeye gayret eder; bunu sağlamak için de vasıtasının istikametinin yolunkine göre durumunu devamlı suretde kontrol eder. Burada input içinde bulunan şeridin iki yanındaki boyalı çizgilerle temsil olunan istikamet olup, output ise otomobilin gerçek istikametidir. Şoför bu output’u -gözleri ve dimağı ile devamlı şekilde ölçerek ve direksiyondaki elleriyle düzelterek- kontrol eder. Bu sistemin mürekkipleri (bileşenleri) şoförün elleri, gözleri, dimağı ve aracın kendisidir. Teknoloji ilerledikçe kontrol işi insandan makinaya kaymaktadır. İnsan tarafından yapılan işi kendi üzerine alan otomatik muameleler kombinasyonu olarak da tarif edilen otomasyon da, feed back kontrol sistemleri kullanılmaktadır. Aslında feed back prensibi, dünyada hayatın başladığından beri canlı organizmalar tarafından geniş ölçüde uygulana gelmiştir. Hususiyle canlılar arasında en mümtaz bir mevkie sahip olarak yaratılmış bulunan insan, vücudu :-):-):-):-)bolik işlemlerinin ve diğer amellerinin (fonksiyon) icraında pek çok sayıda feed back halkası kullanmaktadır. Meselâ, bir kimse iyice bildiği, sık sık geçtiği girintili çıkıntılı bir yoldan, bir kere de gözünü kapayıp geçmeye teşebbüs etse. bu iş İçin yalnız hafızasından ibaret bu açık-halka transmisyonunun (intikal, iletim); yani, beyin tarafından adaleleri hareket ettirmek için yollanan input’u nakleden sinirlere ait transmisyonu kâfi olmadığını anlar. Gözlerini açmak suretiyle halka kapandığında, dolay isiyle feed back prensibine uyulduğunda hareketlerinin output’unu müşahede edebilir ve beyninin gerekli ayarlamayı tahmin etmesini mümkün kılabilir. |