![]() |
Hukuk Sözlüğü
A abideler ve asar-ı atika: anıt ve abideler abluka: bir devletin dışarı ile olan ilişkilerini zor kullanarak kesmek acele itiraz: verilen kararın tefhim yada tebliğinden itibaren belirli bir süre içerisinde ( genellikle bir hafta ) yapılması gereken[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kanunda açıkça sayılan itiraz türüdür. itiraz üzerine kararı veren makam değil itiraz mercii bir karar verir. (CMUK. 304) acenta: ticari mümessil ticari vekil[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] satış memuru veya müstahdem gibi bir sıfatı olmaksızın bir sözleşmeye dayanarak belirli bir bölge içinde daimi bir suretle ticari bir işletmeyi ilgilendiren akidlerde aracılık etmeyi veya bunları o işletme adına yapmayı meslek edinen kimse (TTK 116 vd.) acir: kiraya veren kimse aciz: bir şahsın borçlarını ödeyemeyecek durumda bulunması aciz vesikası: alacaklı alacağının tamamını alamamışsa kalan miktar için kendisine verilen vesika (İİK 143) açık artırma: bir malın[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] teklif veren kişiler arasında en yüksek bedeli öneren kimseye satılmasını sağlayan satış biçimi. ada: çevresi yollarla sınırlandırılmış bulunan[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] çeşitli parselleri kapsayan arsa parçası. adâd: adetler; sayılar adalet: haklılık; hakka uygunluk adem-i ifâ: yapmamak; yerine getirmemek; borcu ödememek adem-i iştirak: katılmamak adem-i selahiyet: yetkisizlik adem-i vüsuk: gercek olmamak adi kira: kiraya verenin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] belli bir ücret karşılığında bir şeyin kullanılmasını kiracıya bıraktığı sözleşme. adi şirket: iki veya daha çok kimsenin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ortak bir amaca ulaşmak için emeklerini ve mallarını birleştirmeyi kabul ettikleri sözleşme ile kurulan ortaklık. adlî kaza: cezai[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] hukuki[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ticari[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] nizalı[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] nizasız yargı adlî müzaharet: adli yardım ağlep: kuvvetli; büyük ahar: başkası; üçüncü kişi; yabancı ahde vefa: söze bağlılık[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] sözleşmeye bağlılık âhir: son; sondaki; en son; en sondaki ahit : söz verme ahkam: hükümler ahkâmı huzuriyye: hakim önünde yargılanmayla ilgili yöntem hükümleri ahkâmı mahsusa: özel hükümler ahkâmı müteferia: ayrıntılı hükümler ahkâmı mütehalife: aykırı değişik hükümler ahvâl: durumlar; haller; vaziyetler ahz: almak aile hukuku: Aile ilişkilerini düzeneleyen hukuk kurallarıdır. aile şirketi: bir ailenin bireylerinden oluşan ortaklık. aile yurdu: bir kimsenin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ailenin gereksiniminden büyük olmamak ve bizzat kendisinin veya ailesinin işletmesi ya da oturması koşuluyla[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] aile bireylerinin geçimi ve oturmasını sağlamak amacıyla ayırdığı taşınmaz ve ekleri. akar: taşınmaz mal; kiraya verilen ve gelir sağlayan şeyler akarâtı mevkufe: vakfedilmiş[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] gelir getiren mallar akdetmek: sözleşmek; kararlaştırmak; düzenlemek; bağlamak akd-i mebhusünanh: sözü geçen akit[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] anlaşma[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] sözleşme akd-i mezbur: sözü geçen akit[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] anlaşma[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] sözleşme akd-i muvazaa: karşılıklı ödün verilerek yapılan akit[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] anlaşma[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] sözleşme akd-i sahih: geçerli[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] doğru[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kusursuz akit[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] anlaşma[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] sözleşme âkideyn:her akitte akdi yapan iki taraf âkidîn: sözleşenler; sözleşme yapanlar âkit: bir işi karşılıklı olarak kararlaştırıp üstlerine alan taraflardan her biri; sözleşme veya mukavele yapan alâhilâf'ül-kanun: kanun hilafına; yasaya aykırı olarak alâkadar: ilgili; ilişkili alât: aletler; araçlar aledderecat: sırasıyla; derecesine göre alelhesap: hesaplaşmak üzere; hesaba sayarak; sayışılmak üzere; doğan kârdan bir bölümünün ileride tamamı üzerinde hesaplatılmak üzere önceden ödenmesi ale-l-ıtlak: genel olarak; rasgele; bir sınır ile bağlı olmayarak ale-l-umûm: genel olarak; umumi bir biçimde; bütün alelusul: usulüne uygun; aleniyet: açıklık alettakrib: takriben; yaklaşık olarak amade: bir işi yapmaya hazır; hazırlanmış amel: iş; edim; fiil amele: işçi; emekçi[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ırgat amelî: işe dayanan; iş üstünde; tatbikî; pratik; uygulamalı amenajman:doğal kaynakların işletilmesi âmil: yapan; etken; etmen; sebep; faktör âmir: emreden; buyuran; bir memurun vazife bakımından büyüğü; bir fiili yapmaya veya yapmamaya zorlayan[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] buna gücü yeten âmm:genel; umumi; herkese ait amme :kamu âmme hükmî şahsiyeti: kamu tüzel kişiliği amme intizamı : kamu düzeni anagayrimenkul: Kat mülkiyetine konu olan taşınmazın bütünü. anayapı: Kat mülkiyetine konu olan taşınmazın esas yapı kısmı. angaje: sözle veya yazılı olarak bağlanan; bağımlı ânif'ül-beyan: az önce beyan olunan[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bildirilen anmuhakemetin: muhakeme yaparak; yargılama yoluyla antrepo: gümrüklere gelen ticari eşyanın konulduğu[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] korunduğu yer; ardiye; ambar âra: reyler; oylar arazi mahlule: mutasarrıfın mirasçı bırakmadan ölümü ile mahlûl olan arazi-i emiriyye arazi-i emiriyye: beytülmâle ait olarak devlet tarafından kişilere dağıtılan yerler[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] topraklar; beylik arazi arâzi-i haraciyye: haraca bağlı arazi; arâzi-i memlûke: mülk; timar toprağı; mülkiyet yolu ile tasarruf olunan yerler arâzi-i metrûke: halkın gereksinimi ve kullanımı için terk edilen arazi arâzi-i mevât: hiç kimsenin tasarrufu altında olmayan ve halka terk ve tahsis edilmemiş bulunan[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]yüksek sesli bir kimsenin sesi işitilmeyecek derecede köy ve kasabalar gibi yerlerden uzak bulunan kıraç[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] taşlık[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] pırnallık gibi yerler arazi-i mevkufe: geliri belirli bir konuya tahsis olunan yer; vakıf olunmuş arazi arazi-i miriye: devlete ait arazi arâzi-i öşriye: ürününden onda bir Devlet payı alınan ve üzerinde her türlü mülkiyet tasarrufları bulunan arazi âri: boş; çıplak; soyut; arınmış; yüksüz âriyet: ödünç; eğreti; ödünç sözleşmesi arîz ve amîk: genişlik ve derinliğine; enine boyuna; arz: sunma; gösterme; bildirme; önüne koyma; anlatma (bir büyüğe) arsa payı: Kat mülkiyetinde arsanın[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kanunda belirtilen esasa göre bağımsız bölümlere ayrılan ortak mülkiyet payı. arsa: Belediye sınırları içinde[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] belediye tarafından parsellenerek üzerine inşaat yapmak için ayrılan arazi parçası. arzuhal: dilekçe asgarî: en az; en aşağı; en azından; en düşük; en küçük ashab-ı intikal: verasetin geçişinde hak sahipleri asrî: zamana uygun; çağdaş; modern ateh: bunama; bunaklık atıf: yollama; yöneltme; yükleme; bağlama; eğme; meylettirme; ilişkili bulma âtî: gelecek; gelen (kişi veya şey); gelecek zaman; istikbal avans: alacağına sayılmak üzere önceden yapılan ödeme; öndelik avârız: kazalar; belâlar; borçlanma ve hak kazanma yeterliliğini kısan veya yok eden haller avdet: dönüş; geri gelme; dönme ayn: para dışında[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kazanılabilen bütün servet öğeleri aynî: mala ilişkin; eşyaya bağlı; malın mülkiyeti ile ilgili; herkese karşı ileri sürülebilen ayni haklar: Eşya üzerinde doğrudan doğruya mutlak egemenlik yetkisi veren ve herkese karşı ileri sürülebilen haklar. âzâ: uzuvlar; üyeler; organlar âzâde: serbest; hür; özgür azamî: en çok; en büyük; en yüksek azimet: gidiş; yola çıkma azil: Verilen temsil yetkisinin ortadan kaldırılması |
Cvp: Hukuk Sözlüğü
B bâ tapu: tapulu; tapu ile tasarruf olunan bâ'de'l-isticar: kira sözleşmesinden sonra bâ'de'l-istirdad: geri aldıktan sonra ba'dehû: daha sonra bâb: kapı bâdî olmak: sebep olmak bağıt: akit bağımsız bölüm: Kat Mülkiyeti Kanunu'na göre[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ana gayrimenkulun ayrı ayrı ve başlı başına kullanılmaya müsait bağımsız mülkiyete konu olabilen bölümleri. bâhir: belli; besbelli; açık; apaçık bahri: denize ait bâ-husus: hele; özellikle; üstelik baîd: uzak; ırak bâîs olmak: sebep olmak; göndermek; gerektirmek baki: sürekli; daimî; artan; kalan; kalımlı; kalıcı; ölümsüz; saklı duran bakiye: artan bâlâ: yukarı; yüksek; üst; yüce bâligân-mâbelâğ: ziyadesiyle; bol bol baliğ: eren; varan; bulan; yetişen; toplam; büluğa; ergin; bariz: açık; göze çarpan; belirgin basiret : doğru görüş; uzağı görüş; önceden görüş; seziş; uyanıklık; anlayış; kavrayış; dikkat; sağgörü batıl : doğru ve haklı olmayan; çürük; bozuk; sakat; boş; hukuken geçersiz; dayanaksız; temelsiz; beyhude; hüküm ifade etmeyen bayi : bazı maddeleri satma izni olan kimse; satıcı; satış yeri becâ : yerine; uygun; bedava; karşılıksız; parasız; emeksiz bedâyî : sermayeler; anamallar; bedialar: göze güzel görünen şeyler; estetik bedel-i misil : emsaline uygun peşin para bedihî : açık olan; besbelli; apaçık; akla; kendiliğinden gelen bediî: güzellik ölçülerine uyan; güzel; güzellik beher: her biri belagat:iyi konuşma; sözle inandırma yeteneği; söz sanatlarını inceleyen bilgi dalı berât : rütbe[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] nişan ve imtiyaz verildiğini bildiren ferman beraat : aklanma berâyı tetkik: inceliyerek berhava : havaya gitmiş; kaybolmuş; uçurulmuş; yararsız; boş berî-üz-zimme : zimmetten kurtulmuş; aklanmış ber-mucib-i talep: talep mucibince; istem gibi ber-vech : olduğu gibi; olarak ber-vechi peşin: peşin olarak ber-vech-i bâlâ : yukarıda olduğu gibi beşerî : insanoğlu ile ilgili; insanî; insana mensup betekrar : tekraren; tekrarla bey ü şira : almak ve satmak bey'i bât: kesin satış bey'i bi-l vefâ: kararlaştırılan süre içinde satılanı geri almak koşulu ile yapılan satış sözleşmesi bey'i mukayaza: malı mal ile değiştirmek; trampa bey'i : satım; satma; satış; satılma; bey-i sarf: parayı paraya satmak; para bozmak beyn: ara beyn'en-nâs: halk arasında beytülmal : maliye hazinesi beyyine : bir olayın veya işlemin doğruluğunu ortaya koyabilmek için hakimi iknaya yönelik yöntem veya her türlü vasıta ; delil[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] şahit beyyine külfeti:mahkemede bir beyan ve iddiayı kanıtlama yükümlülüğü MK 6. madde bidâyet : başlama; başlangıç bidâyet mahkemesi: ilk mahkeme; davaları birinci derecede gören ve çözümleyen mercii bi-eyyi-hâl: herhalde; mutlaka; elbette bigüna: herhangi bir bi-hakkın: hakkıyle; hakkı olarak[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] gerçekten; tamamiyle bi-haseb-il verase: veraset nedeniyle; verasetten doğma bi-hükm'ül-kanun: kanun hükmü gereğince; yasa kuralı ile bila: ….sız bilâ kayd ü şart: kayıtsız ve şartsız bil-ahire: sonra; sonradan bilâkis: tersine olarak; tam tersine; aksine; sonunda bilâ-müddet: süresiz bilâ-sebeb: sebepsiz bililtizam: bile bile beyanname: Bir makama veya kamuoyuna yapılan açıklama belgesi. bilanço: Bir kuruluşun[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] belli bir tarihte[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] alacaklı ve borçlu bulunduğu değerleri gösteren özet muhasebe cetveli; işletmenin finansal durumu ve faaliyet sonuçlarını gösteren tablo. bilâtefrik: tefrik etmeksizin; ayırmaksızın bilbeyyine: delil ile; tanık ile; ispat ile bil-cümle: bütün; hepsi; tamamı bil-farz: tutalım ki; diyelim ki; sayalım ki; söz gelişi bilfiil: gerçekten; fiilen; hakiki olarak; iş olarak; iş edinerek bilistirdad: geri alarak; geri alınarak bilmuvafakat : razı olarak bilmüzakere: müzakere ederek; üzerinde görüşüp tartışarak bilmüzayede: artırma ile; artırarak bi-l-müzayede: müzayede ile bi-l-rü'ye: görerek; görülerek bî-ma'nâ: manasız; anlamsız binâberin: bundan dolayı; bunun üzerine; bu nedenle binâen-alâ-zâlik: bundan dolayı; bunun üzerine binâen-aleyh: bunun üzerine; dolayısıyla; bundan dolayı bi-n-netîce: netice olarak; sonuç olarak binniyabe: naip eliyle; vekillik ile; vekaleten bîtâp: bitkin; güçsüz; takatsız; yorgun bî-taraf: tarafsız bitarıkıl'evlâ: evveliyetle; öncelikle bi-t-tabi: tabiatiyle; doğal olarak bono: Bir kimsenin diğer bir kimseye veya onun emir ve havalesine[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] belirlenen vadede[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] belirli bir tutarı ödeme taahhüdünü içeren[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] özel biçim ve hükümlere tabi ticari senet; emre yazılı senet. borç ilişkisi: İki taraf arasında mevcut olup bir şeyin verilmesi[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]yapılması veya yapılmamasını öngören hukuki bağdır. butlan: geçersizlik bürûz: belirme; ortaya çıkma |
Cvp: Hukuk Sözlüğü
C câmi: cem eden;: içine alan; içinde bulunduran; taşıyan; toplayan câmia : topluluk; zümre cânî: cinayet işlemiş olan kimse canîb-i beytülmal : hazine tarafı canîb-i vakıf : vakıf tarafı canîp : yön; taraf; cihet; yan cari : uygulanan; yürürlükte olan cây-i teemmül : etraflıca düşünülmeye değer; düşünülmesi yerinde olur cebrî : zorla yapılan; zor kullanarak yaptırılan; zor altında; güç kullanarak cebri icra : kendi istekleriyle borçlarını ödemeyen borçluların[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] borçlarını Devlet kuvveti ile ödemelerinin sağlanması; ilgili icra dairelerinin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] (gereğinde) zor kullanarak[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] borçluyu borcunu ödemeye zorlamaları cebri satım: Malikinin isteğine bakılmaksızın[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] resmi makamlar tarafından yapılan satım celesat-ı âti: gelecekteki celseler[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] oturumlar celile: büyük; ulu celpname: yargılamada[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]davacı[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]davalı[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]tanı k[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]bilirkişi gibi kimseleri mahkemeye getirtmek için yapılan çağrı cemetmek: toplamak; bir araya getirmek cemi ezmân: bütün zamanlar; zamanların toplamı cereme: başkası tarafından yapılan veya kaza sonucu ortaya çıkan zararı ödeme; para cezası cerh ü iptal: çürütme ve yok sayma; geçersiz hale getirme cevâmi': camiler; mescitler; toplanılan yerler cevâz: izin; müsaade; caiz olma cevâz bahş: izin veren; müsaade eden cevher: maya; öz; değerli taş; elmas ceza: Suç işleyen kişilerin karşılaşacakları tepkidir[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]yani kanunun suç işleyen kimseye uygulanmasını öngördüğü müeyyidedir. ceza şartı: ceza koşulu; alacaklının zararını karşılama şartı cezrî: asıl ile ilgili; kökle ilgili; kökten; temelden cibâyet: alma; toplama; vergilerin ve başkaca devlet gelirlerinin tahsili cihet: yön; taraf; amaç cins tashihi: Tapu kütüğünde kayıtlı bir taşınmazın niteliğinin değiştirilerek kütüğe[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] başka bir nitelikte tescil edilmesi. ciro: Çifte yetki veren havale; ticari senedin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] arkasına yazılan yazı veya imza ile başkasına devri. cismanî : cisimle[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bedenle ilgili; bedensel cism-i câmid: cansız cisim cürmiyet : suç hali; suçluluk cürmü meşhut: suçüstü; göz önünde işlenen suç cürüm tasnii : bir kimse hakkında cürüm uydurmak cüz: bir bütünü oluşturan bölümlerden her biri; kısım; parça; bölük Çek: Ödeme aracı; kanun ile belirlenen şekilde düzenlenen[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] keşidecinin emrinde para bulunan banka üzerinden çekilebilen havalesi |
Cvp: Hukuk Sözlüğü
D dâfi: defi'de[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] savuda bulunan kimse Dahiliye Vekâleti: İçişleri Bakanlığı dâyin: borç veren; alacaklı deâvî: davalar def'aten: bir defada; birden def'i def: def'e karşı def'; savuya karşı savu defaât: kereler; kezler; yollar defâtir: defterler; birlikte dikilmiş kağıtlar defter-hâne: taşınmaz mallara ilişkin tasarrufların kayıt defter-i hakanî: eskiden taşınmaz mala ilişkin tasarruf işlemlerinin kayıt ve tescil edildiği defter defter-i hakanî idaresi: eskiden taşınmaz mala ilişkin tasarruf işlemlerinin kayıt ve tescil edildiği daire değer baha: bir malın iktisadi duruma göre kıymetini ifade eden fiyat delâlet: gösterme; yol gösterme; kılavuzluk; iz; işaret; aracılık delâlet-i bil'işare: işaret ederek[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] hatırlatarak gösterme delil: kanıt; tanıt; ipucu delil-i celî: aşikar delil; belli[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] apaçık kanıt demirbaş: Bir taşınmazın kiraya verilmesinde kiraya dahil olan[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kiralamanın sonunda aynı cins ve değerde iade edilen veya değer eksilmesi kiracı tarafından tazmin edilen eşya demokratik devlet: halkın devlet yönetimine katılması esasına dayanan devlettir. depozito: Bir sözleşmeden dolayı doğabilecek zararlara karşı verilen teminat; bir taahhüt sırasında yatırılan güvence parası. der-akap: hemen; arkasından derc etmek: araya sokmak; arasına sıkıştırmak derceb etmek: cebe atmak; kendine alıkoymak derç: sokma; arasına sıkıştırma; gazeteye yazma; toplama; biriktirme der-dest-i rü'yet: dava görülmek üzere ele alınan[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] eldeki dava der-kâr: malum; aşikar; bilinen; belli dermeyan etmek: ileri sürmek; öne sürmek; ortaya koymak; anlatmak der-piş: en önde; göz önünde bulunan; öngörü der-pîş etmek: öngörme; göz önünde bulundurma der-uhte: üstüne alma; yüklenme; üstlenme; sağlama desise : hile; oyun; entrika devair :daireler Devlet Şurası: Danıştay Devletler Özel Hukuku: Kişilerle devlet arasındaki bağı (tabiyeti)[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bir ülkede yabancıların sahip olduğu hakları ve çeşitli ülkelerde geçerli olan kanunların çatışması nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlıkları çözmeyi ve bunun için çeşitli bağlama kuralları getirmeyi konu alan hukuk dalı. devremülk hakkı: Mesken olarak kullanılmaya elverişli bir yapı veya bağımsız bölümün ortak maliklerinden her biri lehine[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bu yapı veya bağımsız bölümden yılın belli dönemlerinde istifade etmek üzere[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] müşterek mülkiyet payına bağlı olarak kurulan irtifak hakkı. deyn: borç disiplin cezaları : Belli bir statü içinde bulunan kimselere hizmet ve iç düzenle ilgili kurallara aykırı davranışta bulundukları zaman uygulanan cezalardır. Dîvân-ı Muhasebat: Sayıştay donatan : gemisini gemi ticaretinde kullanan gemi sahibidir dûçâr: tutulmuş; uğramış; yakalanmış dûn: aşağı; aşağılık; altta; aşağıda dûr: uzak düstûr: kanun; kaide; yasa; devlet yasalarını içine alan kitap; genel kural; başyasa; yasalar dergisi düzenleme: Bir sözleşmeyi veya işlemi yapan kimsenin iradesini dinledikten sonra[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] iki tanık önünde ve yöntemine uygun olarak noter tarafından baştan sona kadar yazılarak[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ilgililer ve hazır bulunanlar tarafından imzalanıp noter tarafından da onanan senet |
Cvp: Hukuk Sözlüğü
E ebniye: binalar; yapılar ecnebî: yabancı; bir devlete göre[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]kendi uyruğunda bulunmayan gerçek veya tüzel kişiler ecr-i müsemmâ: taraflar arasında belirlenen ücret ecrimisil: bir malın kullanılmasından doğan yararların para ölçüleriyle takdiri eda: edim; borçlanılan şey; borcun konusu eda davası: davalının bir iş yapmaya[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]bir ifada bulunmaya veya bir iş yapmamaya[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]bir ifada bulunmamaya mahkum edilmesinin istenildiği dava edeb: iyi terbiye; naziklik; usluluk ef'âl :eylemler; fiiller[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] işler; ameller efrâd: fertler; bireyler ehil: ehliyetli; hak sahibi; bir hukuki işlem yapabilme yeteneğine sahip ehl-i hibre: bilirkişi ehl-i vukûf: bilirkişi ekalliyet(akalliyet): azınlık ekser: daha ziyade; ençok; çoğu; çoğunca ekseriyet: çoğunluk ekseriyeti ara : oy çokluğu eklenti: Bir konutun veya bir binanın kullanılış amaçlarından herhangi birini tamamlayan ya da kolaylaştıran yapı. elfaz: kelimeler; sözler elîm: elemli; kederli acılı el-yevm: bugün; şimdi; halen emlâk-i sirfe: yeri ve üzerinde binalar ve ağaçları mülk olan taşınmaz mallar emlak vergisi: Konusu bina ve arazi olup[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bu bina veya arazi malikinin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] intifa hakkı sahibinin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] her ikisi de yoksa malik gibi tasarruf eden kimsenin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bina ve arazinin değeri esas alınarak kanunda belirtilen oranlara göre ödediği vergi. emr-i makzî: hükme bağlanmış iş emtea: ticaret konusu her türlü mal emval: mallar; mülkler emvâli menkule: taşınır mallar;taşınabilir mallar enfüsi: öznel; subjektif enkaz: bina yıkıntıları; yıkıntı; moloz; eski hayvanların bakiyeleri envai mesalih: işlerin çeşitliği erbaa: dört erbâb: ehil; becerikli; muktedir; yetenekler; sahipler; malikler erbâb-ı vukuf: bilirkişiler esbab-ı mucibe: gerekçe; gerektirici sebepler eshâb: sahipler; bir şeyin malikleri esham: pay senedi; hisse senedi eslem : en selâmetli; en emin; en doğru; en sağlam eşcar : ağaçlar esnaf : ister gezici[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ister bir dükkan veya bir sokağın belli bir yerinde sabit olsun[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] iktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleridir. eşhas : şahıslar; kişiler; kimseler eşkâl : biçimler; suretler; tarzlar evkaf : vakıflar evleviyet: tercihli; haydihaydi; öncelikle evrâk : yapraklar; kağıtlar; arşiv evrâkı müsbite: ispat edici belgeler; tesbit edici yazılar; tapu kütüğünü tamamlayan belgeler evsaf: nitelikler evsafı mümeyyize: belirgin nitelikler evvelâ :birinci olarak; herşeyden önce; ilk önce evvelemirde: herşeyden evvel; işin başlangıcında; ilk iş olarak ezcümle : özellikle; özet olarak; sözün kısası; toplucası ezmân : zamanlar[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] vakitler; anlar; çağlar fâhiş: aşırı; ağır; çok fazla |
Cvp: Hukuk Sözlüğü
F fariğ: bir şeyi veya hakkı başkasına devreden; ferağda bulunan; feragat eden; taşınmaz maldaki tasarruf hakkını başkasına bırakan kişi farz: zorunlu; baş koşul; boyun borcu; çok gerekli; varsayma fâsıl: ayıran; bölen fâsıla: aralık; ara fasl etme: halletme; neticelendirme fehime: anlayış fek: kaldırma; bir hukuki sınırlamanın kaldırılması; sona erdirme; bitirme fer' î: bağımlı; ekli; eklentili; ikinci derecede olan ferâgat: vazgeçme; el çekme; dinlenme ferağ: devir; devretme; bir hakkı birine geçirme; mirî veya vakıf arazinin yararlanma hakkının satışı ferd: tek; yalnız olan şey; eşi olmayan; tek olan sayı fesâd: karıştırıcı; arabozucu; karışıklık; bozukluk; dolan fesh: bozma; bozulma; dağılma; dağıtma; kapatma; kaldırma fesih: Devam etmekte olan bir hukuki ilişkiyi[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tek taraflı olarak ve ileriye dönük olmak üzere sonlandıran bozucu yenilik doğurucu irade beyanı. fevkinde: üstünde; aşan fıktan: yokluk fırka: insan kalabalığı grubu; parti fıtrî: tabii; yaradılışındaki; doğasındaki fi-i cârî: geçer değer fiil ehliyet: Bir kimsenin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kendi eylemleriyle haklar ve yükümlülükler yaratması yeteneği. fi-l-vâki filhakika: hakikatte; gerçekte; doğrusu fuhûş: haddini aşma; kötülük; namusa aykırı hareket fuzûlî: boşuna; yersiz; lüzumsuz; haksız; boşboğaz; erkek adı fuzûlî işgal: bir taşınmaz malı sahibinin izin ve rızası olmadan ele geçirmek fürûht: satma; satım; satış |
Cvp: Hukuk Sözlüğü
G gaî (gaiye): gaye[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] maksat ve netice ile ilgili; amaca ilişkin gaip: görünmeyen; hazır olmayan; yitik; yok olan kişi; kaybolan ve kendisinden uzun zaman haber alınamayan kişi galle: gelir; hasılat; yarar garaz: (garez)gizli düşmanlık; asıl maksat; erek; amaç; hınç gars: ağaç dikme gasıb: başkasının bir eşya[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] para yada kıymetli malını elinden veya tasarrufundan zorla haksız yere alan kimse gasp :başkasının bir eşya[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] para yada kıymetli malını elinden veya tasarrufundan zorla ve haksız alınması gaybubet: kaybolma; yokluk; göz önünde olmayış; yitiklik gayr (gayir): ayrı; başka; özge; artık; diğer; yabancı gayrimenkul: Bir yerden bir yere taşınması olanaksız (taşınmaz) mal. gayr-i melhûz: beklenmedik; imkansız; olanaksız gayr-i mümkün: olanaksız; imkansız gayrimenkul mükellefiyet: Bir taşınmaz malikinin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] sahip olduğu mülkü nedeniyle ve özellikle o taşınmaz (gayrimenkul) teminat olmak üzere[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] diğer bir kimse lehine bir şey yapmaya veya vermeye zorunlu tutulması. gayrimenkul tellallığı: Taraflar arasında (hiçbirine sürekli olarak bağlı olmaksızın)[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] taşınmaza ilişkin sözleşmelerin (kira[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] satım vb.) yapılması hususunda ücret karşılığında aracılık etme mesleği; emlakçılık. gayrı vazıh: kapalı geçici tescil: Halen varolup da uyuşmazlığa neden olan ayni hakların korunması amacıyla tapu kütüğüne yapılan tescil. geçit hakkı:Bir taşınmaz üzerinden başka bir taşınmaz malikinin geçebilmesi için kurulan bir ayni hak. genel idare: Bütün ülkeyi kapsayan idare olup "merkez teşkilatı" ve "taşra teşkilatı"ndan oluşur. genel vekaletname: Bir kimsenin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kendi adına her türlü işi yapması için başka bir kişiye vermiş olduğu vekillik belgesi. gerçek kişi: İnsanlar. gerçi: gerçekten; vakıa gıyâb: hazır ve mevcut olmama; göz önünde bulunmama; uzaklaşma; kaybolma; arka girift : dolaşık; karışık; bir birinin içine girgin; tutma; yakalama grev: işçilerin aralarında anlaşarak veya bir kurululun kararına uyarak topluca iş bırakmalarıdır. gûna (gûne): türlü; gidiş; tarz; yol; sıfat güzeran: geçici; geçen |
Cvp: Hukuk Sözlüğü
H hacet: gerek; gereklilik hâcir: hicret eden; bir yerden başka bir yere göçen; sayıklayan (hasta) haciz: Borçlunun[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] borcunu kendi arzusu ile ödememesi durumunda[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] alacaklının talebiyle[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] borçlunun (borca yetecek miktardaki) mal ve haklarına devlet aracılığıyla (icra dairesi tarafından) el konulması. hâdis: meydana gelen; çıkan; yeni çıkan hafiyyen : gizli olarak; saklı olarak; gizlice hafriyat : kazı; kazılar; toprak kazma; toprak çıkarma hail : duvar[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] çit[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] parmaklık[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tahta perde gibi taşınmazları birbirinden ayıran işaret ve engeller haiz : sahip; elde bulunduran; taşıyan hak: Hukuk düzeni tarafından şahıslara tanınmış olan yetkilerdir hakikiye: hakikate mensup; gerçek; sahici; doğru; gerçekten hakk: doğruluk ve insaf; bir insana ait olan şey; dava ve iddiada hakikate uygunluk; harcanmış emek; pay; hisse hakkaniyet: hak ve adalete uygunluk; doğruluk hak ehliyeti: Sağ doğmak şartıyla ana rahmine düştüğü andan ölüm anına kadar olan dönemde herkesin sahip olduğu medeni haklardan (evlenme[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] mülk edinme vb.) yararlanma yeteneği. hakk-ı mesil: su yolu hakkı hakk-ı mürûr: geçit hakkı hakk-ı şuf'a: önalım hakkı hakk-ı şürb: içme hakkı; sudan yararlanmada sıra hakkı haksız fiil: hukuk düzeninin izin vermediği[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] zarar verici eylemlerdir halel: bozma; bozukluk; eksiklik; zarar haleldar olmak: bozulmak; çiğnenmek hali sabıka irca: eski hale getirme halita: karışım harâc-ı mukaseme: arâzî-i hâriciyye mahsullerinden onda birden yarısına kadar alınan vergi harâc-ı muvazzaf: arâzî-i hâriciyye üzerine yerin tahammülüne göre[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]maktûiyet veçhile tayin olunan vergi Hariciye Vekâleti: Dışişleri Bakanlığı hârîm: başkasının giremeyeceği[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]girilmesine izin verilmeyen ev bölümü; harem harnup: keçi boynuzu hartama: pedavra; köknar ve lâdin ağaçlarından elde edilen[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] çatı örtüsü olarak kullanılan ince tahta; has: sıkıştırmadan bir yerin içine alma; hareketten menetme; etrafını çevirme; vakfetme hasârât: zararlar; ziyanlar; hasarlar hasb-el-kanun: kanun gereği hasb-el-memuriyye: memuriyet gereği hasebiyle: yüzünden; dolayısıyla; bu nedenle hasılat Kirası: Kiraya verenin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bir bedel karşılığında[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] hasılat veren bir malın veya hakkın kullanımını kiracıya bıraktığı sözleşme; ürün kirası. hasîm: iki düşmandan herbiri hâsim: hasmeden; kat'eden[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kesip atan hasren: muhasara ederek; etrafını çevirerek hâss: özgü hatîa: günah; kabahat; suç; yanlış; yanlışlık havale: Yollama ödeyicisinin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] para[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] değerli kağıtlar veya benzeri nesneleri[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yollayıcı hesabına yollama alıcısına ödemek ve yollama alıcısının da bunları kendi adına teslim almak üzere yetkili kılındığı sözleşme. hâvi: kapsar; kapsayan; içeren; içerir havza-i fahmiyye: kömür havzası; kömür bulunan bölge haylûlet: engel olma; araya girme; yolu kapama hayr (hayır): iyilik; iyi; faydalı iş; yarar hayrât: sevap kazanmak için yapılan hayırlı işler; sevap için kurulan müessese hazine: Devletten ayrı bir kişilik oluşturmamakla beraber[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bir taraftan bütçenin uygulanmasına ilişkin işlemleri[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] diğer taraftan da kamu gelir ve giderlerinin zaman olarak uygunluğunu sağlayan merkezi örgüt; Maliye Bakanlığı ve maliye dairelerinden oluşan örgüt; devlet kasası. heder olma: ziyan olma hedm: yıkma; harap etme hidematı amme: kamu hizmeti hıfz: saklama; koruma hibe: bağışlama hilafı: tersi; aksi; zıddı hilkat: yaratılma; yaratılış; tabiat himaye: koruma; korunma; birine arka çıkma hini dava: dava sırasında hini hacet: gerektiğinde hisse-i şayia: yaygın hisse; ortak pay hitâm: son; bitim; tükenme; nihayet hizmet sözleşmesi: İşçinin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] belirli veya belirsiz bir zaman süresi içinde iş görmeyi ve işverenin de ona bir ücret vermeyi üstlendiği sözleşme. hod-be-hod: kendi başına;kimseye danışmadan;kendiliğinden huda: aktarma hudûs : sonradan peyda olma hukuki işlem: Bir veya birden çok kişinin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] hukuksal bir sonuca yönelttiği irade açıklaması. hukukun şeklî kaynakları : Hukuk Kurallarının hangi şekillere bürünmüş olarak bize verildiğini ve nerelerde bulunduklarını göstere kaynaktır. hulâsa :özet hulûl : gelip çatma; girme; borcun vadesinin gelmesi hüsnü ceryan: iyi icra etmek husule gelmek: doğmak; ortaya çıkmak; meydana gelmek; oluşmak husûmet: hasım olma durumu; hasımlık; düşmanlık; (davada) karşı taraf olma husûsat: bakımlar; işler; şekiller; yollar; konular; meseleler; maddeler hususî: özel; kişiye ait hüccet :senet; delil; belge hükkâm: hakimler; yargıçlar hükmî şahsiyet: tüzel kişilik hükümsüzlük: bir hukuki işlemin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kanunun öngördüğü şekilde yapılamaması veya kanuna aykırı olarak yapılması halinde hukuki sonuç doğurmamasıdır. |
Cvp: Hukuk Sözlüğü
I-i ıskat: düşürme; hükümden düşürme; yok etme; iptal ıslah: düzeltme; davada tarafça düzeltme; iyileştirme; iyi bir hale getirme ıslahât: düzeltme veya iyileştirme işleri ıstılâh: terim ıtlâk: salıverme; koyuverme; boşamak; demek; denilmek; tabir ıttılâ: öğrenme; bilgilenme; haberdar olma; tanıma ızrar: zarar verme; zarara sokma ıztırâr: zorunluluk; çaresizlik iade : geri verme; geri çevirme; eski duruma getirme iade-i muhakeme : yargılamanın yenilenmesi iaşe :yaşatma; besleme; geçinme ibâre : deyiş; cümle; paragraf; bir bölüm söz ibhâm: kapalı bırakma; açıklamama; belli etmeme; gizli kapaklı tutma ibka : devamlı[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] sürekli kılma; yerinde bırakma ibra : aklanma; temize çıkma; aklama; temize çıkarma Alacaklının[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] borçlusunda bulunan alacağından tamamen veya kısmen vazgeçmesi ibraz: gösterme; meydana çıkarma; sunma ibtida: başlama; başlangıç; ilkin; en önce; başta icâb : gerekme; gerek; bir sözleşme için ilk söylenen söz icabet etme: uyma icbar: zorlamak icabı hal: durumun gereği icar: kiraya verme; kiraya verilme icâre-i müeccele: sonradan alınacak kira icareteynli vakıf: ivedili ve süreye bağlı kira sözleşmesi olan vakıf mallar icazet : izin; ruhsat[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] diploma icâzet-i lâhika: bir kimsenin izni olmadığı halde[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]yapıldıktan sonra bir şeyi kabul etmesi ve onaylaması: icbar etme: zorlama icmâl : kısaltma; özetleme; öz; özet genel toplamı icra tetkik mercii: İcra-İflas dairesinin üzerinde olup[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] icra-iflas işlemlerinin doğru ve kanuna uygun olup olmadığını denetleyen ve ayrıca kanunun kendisine verdiği dava ve işleri gören özel mahkeme. İcra Vekilleri Heyeti : Bakanlar Kurulu içtihad: özel görüş; anlayış; kavrayış içtima: toplanma; toplantı; bir araya gelme içtimaî: sosyal; toplumsal içtinap : kaçınma; çekinme idame : devam ettirme; sürdürme idâre-i husûsiyye : il özel idaresi ifa: ödeme; yerine getirme; bir işi yapma; edim ifadat: sözler ifade: anlatma; anlatış; anlatım ifham: anlatma; anlatılma; bildirme; bildirilme ifrağ: bir durumdan başka bir duruma sokma iflas: Borcunu ödemeyen veya ödemelerini tatil eden borçlu hakkında yapılan takip sonucunda[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] mahkeme kararı ile tespit ve ilan edilen durum. ifraz : arazinin parçalanması; bölünmesi; parsellere ayırma; araziyi imar açısından uygun parçalara bölme ifşasına müeddi: açıklanma gereği ihale: Artırma veya eksiltme biçimiyle yapılan ve en uygun fiyatı teklif edene (en çok artıran veya eksiltene) işin/malın verildiği sözleşme yöntemi. ihâta: bir şeyin etrafını çevirme; sarma; kuşatma; etrafı çevrilme; anlayış; geniş bilgi ihbar: haber verme; bildirme; bildirim ihdas: ortaya çıkarma; kurma; bir şeyi ilk kez ortaya koyma ihfa: saklama ihkak-ı hak: kendiliğinden hak alma ihlal etmek: zarar vermek; zedelemek; dokunmak; hakkını zedelemek; çiğnemek; bozmak ihmal: dikkatsizlikten ve özensizlikten kaynaklanan kusur; savsaklama; gerekli özeni göstermeme ihraç: çıkarma; dışarıya mal satma; dış satım ihraz: benimseme; sahipsiz bir malı sahiplenme ihtar : hatırlatma; dikkati çekme; uyarma; uyarım ihtarname: Bir kimseye[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bir hususu yerine getirmesi veya getirmemesi için yapılan yazılı uyarı; hatırlatma belgesi. ihticâc: delil veya tanık gösterme ihtilaf : anlaşmazlık; uyuşmazlık; çekişme; niza; görüş farklılığı ihtilat: karışma; katılma; bir araya gelme ihtimam: özen; bir şey[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] iş ya da kişiye özel dikkat gösterme ihtirâzi kayıt: çekince; önkoşul; belli hakları kullanma hakkının saklı tutulması ihtiva etmek: içermek; kapsamak; içine almak; içinde bulundurmak ihtiyati tedbir: Davacının[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] davasını kazanması durumunda[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] dava konusu şeye kavuşabilmesi için[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] davadan önce veya dava sırasında o şeyi garanti altına almasına yarayan önlem. ihtiyar etmek: seçmek; seçme hakkını kullanmak; tercih etmek; yeğlemek ihtiyarî: isteğe bağlı; seçmeli; istemli ihtiyat: sakınma; ihzâr: hazırlama; huzura getirme; ihzaren celb: sanığı veya tanığı[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kendi arzusu nedeniyle gelmediği için mahkeme önüne hakim kararı ile zorla getirtme ihzarî: hazırlayıcı; yetiştirici; hazırlık niteliğinde olan ika etmek: yapmak; etmek; oluşturmak ikâme: yerine koyma; yerine kullanma; dikme;yerine geçme; kaim olma; dava açma ikametgah: bir kimsenin yerleşme kast ve niyetiyle oturduğu yer ikamet etme: Bir yerde yerleşme iradesi ve niyetiyle oturma. ikmal: tamamlama; bitirme; devamlı olarak yiyecek içecek ve diğer gerekli malzemenin sağlanması ikrâh: korkutma; bir kimseyi yapmak istediği şeyi yapmamaya[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yapmamak istediği şeyi yapmaya korkutarak zorlamak ikrar : saklamayıp söyleme; bildirme; açıkça söyleme; kabul ikraz: borç verme; ödünç verme iktifâ : yeter bulma; yetinme iktirân: yakın varma; yanına gelme; yaklaşma; ulaşma; erişme iktisabî: kazanma ile ilgili; edinme ile ilgili iktisadi: ekonomik iktisap : kazanma; kazanım; edinme; bir şeyin mülkiyetini elde etme İktisat Vekâleti: Ekonomi Bakanlığı iktiza: gerekme; gerektirme; gereklilik; işe yarama ilâm yargı belgesi; mahkemenin verdiği nihaî (son ) kararın[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] iki taraftan her birine yöntemine göre verilen onamlı örnekleri; mahkeme kararı örneği (sureti) ila-nihâye: sonuna kadar i'lâmât : bir davanın mahkemece nasıl bir hükme bağlandığını gösteren resmi vesikalar; kararı bildiren belge ilamlı icra takibi: Para veya paradan başka bir şey içeren konularda[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] önce bir mahkeme ilamı alınıp[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ilamlara özgü icra takibi yapılması. ilamsız icra takibi: Elinde bir mahkeme ilamı bulunmayan veya bulunmasına rağmen ilamlı icra yoluna başvurmayan kişilerin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] alacaklarını elde etmek için başvurdukları icra yolu. ilga : ortadan kaldırma; yürürlükten kalkma; hükümden düşürme; geçersizleştirme illet: hastalık; sakatlık; bozukluk; neden; sebep illiyet bağı: nedensellik bağı; bir neden ile ortaya çıkan sonuç arasındaki ilişki ilmî: bilimsel ilmi içtihatler: Hukuk bilginlerinin hukuki sorunlarda ileri sunmuş oldukları görüş[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] düşünce ve kanaatlerdir. ilmühaber: belge; birinin herhangi bir durumunu (örneğin ikametgahını) gösteren durum belgesi iltibâs: karıştırılma; benzeşim; karışıklık iltihâk : katılma; karışma iltisâk : yapışma; bitişme; kavuşma iltizam : kendi için gerekli sayma; gerektirme iltizami muamele: bir kimsenin malvarlığının aktifinde yer alan kalemlere dokunmaksızın[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yalnızca pasifini artıran bir işlem yapması; taahhüt işlemi; borçlandırıcı işlem; ilzâm : susturma; bağlama imâl: yapma; yapılma; meydana getirme imâr : bayındırlık; bayındır duruma getirme; geliştirme imdi : buna göre; şu halde; o halde imha: yok etme; ortadan kaldırma; mahvetme imhâl : mühlet verilmesi; süre verilmesi; erteleme; yeni bir önel tanıma imlâ : doldurma; doldurulma; yazdırma; yazdırılma; bir dilin cümlelerini[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kelimelerini doğru yazma bilgisi imtina: kaçınma; çekinme imtisâl: gerekeni yapma; bir örneğe göre hareket etme; alınan emre boyun eğme imtiyaz: ayrıcalık; farklılık in'ikad : bağlama; kurulma; toplanma inbiâs: gönderilme; meydana çıkma; ileri gelme indinde: yanında ind-el-hâce: lâzım olduğu; gerektiği zaman ind-ettemyiz: temyiz sonunda; temyiz olunduğunda infâk: beslemek; geçindirmek; nafakalandırmak infisâh: fesh olunma; bozulma; hükümsüz kalma; dağılma; kendiliğinden ortadan kalkma inhisar: tekel; monopol; alımın veya satımın tek bir elde toplanması infisah: Ortadan kalkma; dağılma; fesholma. inkıta : kesilme; kesinti; ara verme inkılâp: değişme; bir halden başka bir hale dönme; devrim inkıyâd: boyun eğme; kendini teslim etme inkisâm: taksim olma; parçalanma; bölünme; ayrılma inkişaf : açılma; gelişme; gelişim; açınım inkiza: bitim; sona erme insicâm: bir düzeye gitme; düzgün söz; düzgünlük; tutarlık inşâî: inşaya[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yapıya ait inşaî hak: yenilik doğuran hak; bir hukuki durumun ortadan kaldırılması[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] değiştirilmesi veya yeni bir hukuki durumun yaratılması için kişinin kullandığı hak intac: sonuç verme; nitelendirilme; sonuçlandırılma; bitirme intifa: yararlanma; bir şeyden istifade etme intifa hakkı: yararlanma hakkı; başkasına ait bir malda[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kullanma ve ürünlerinden yararlanma yetkilerine sahip olmayı içeren irtifak hakkı çeşidi intifa hakkı: Başkasına ait bir mal (hak) üzerinde[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kullanma ve ürünlerinden yararlanma yetkilerine sahip olmayı içeren irtifak hakkı çeşidi. intikal: Bir mal üzerindeki tasarruf hakkının[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kanun ile belli kimselere geçmesi intihâb: seçme; seçilme; seçim intikal: geçme; geçirim; nakil; birinden diğerine geçme; yer değiştirme; el değiştirme bir mal üzerindeki tasarruf hakkının kanun ile belli kimselere geçmesi intikal: geçiş; göçüş; anlama; kavrama; yer değiştirme; el değiştirme intizâm: düzgünlük; çeki düzen; düzenlilik intizâr: bekleme; beklenilme; gözleme; gözlenilme inzibât: yolunda olma; genel emniyetin yolunda olması; sıkı düzen inzimâm: eklenme; katılma; ilave ipham: belirsizlik ipka: kalma; yerinde bırakma; görevinde bırakma; yenileme ipotek akit tablosu: İpoteğin kurulması sırasında tapu memuru tarafından düzenlenen ve ipoteğin durumunu gösteren resmi senet. ipotek belgesi: Tapu sicil müdürlüğü tarafından verilen ve ipotek akit tablosunun özetini içeren belge. ipotek: Hak sahibine[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] alacağını[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bir taşınmaz malın değerinden elde etme yetkisini veren sınırlı bir ayni hak. ipotekli borç Senedi: Taşınmaz rehni ile güvence altına alınmış kişisel bir hak nedeniyle[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yetkili tapu görevlilerince ilgili taşınmaza değer biçilerek[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] taşınmaz değerinin bağlandığı (sürümünün kolaylaştırıldığı) kıymetli evrak. iptal: hukuk kurallarına aykırı biçimde yapılmışbir idari işlemin yargı organının kararıyla ortadan kaldırılmasıdır İptidai itiraz: ilk itiraz îrâd: gelir; gelir getiren yapı; söyleme[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] getirme irae: tayin etme; gösterme irae edilmek: gösterilmek iras : yapma; etme; birine (zarar) verme[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] sebep olma irat Senedi: Bir alacak nedeniyle üzerinde gayrimenkul mükellefiyeti kurulan bir taşınmazın değerinin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] taşınmazdan ödenmesi gerekli bir para borcu biçiminde bağımsızlaştırılarak[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] sürümünü artırmak için bağlandığı kıymetli evrak. irca : eski duruma çevirme; geri döndürme; indirgeme irca olunma: eski duruma getirme; çevirme; döndürme irsen : irs yoluyla; miras yoluyla (geçerek) irtibat : bağlantı; ilişki; ilgili olma irtifak : hacet talep etme; ihtiyaç duyma; yükümlenim irtifak hakları: Bir taşınmaz üzerinde[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bir kullanma ve yararlanmaya rıza göstermeyi veya mülkiyete özgü bazı hakların kullanılmasından kaçınmayı gerektiren ve diğer bir taşınmaz veya kişi yararına ayni hak olarak tesis edilen hukuki işlem. irtihan : rehin olarak alma[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] alınma is'af : yerine getirme isâl : vardırma; vardırılma; ulaştırma; ulaştırılma isbât: şahit ve delil göstererek doğrusunu ortaya çıkarma iskan ruhsatı: Bir binada oturulabilmesi için[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yapının tamamlanmasından sonra ve İmar Kanunu'na göre[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] o yapının kullanılabileceğine ilişkin olarak verilen belge. isnad: bir şeyi veya bir işi[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] birisi için yaptı diyebilme; bir şeye dayandırma; yükleme isti'dâd: kabiliyet; akıllılık; anlayış; yetenek istiane : yardım isteme isticar :kira ile tutma; kiralama isticvap: sorguya çekme; sorguya çekilme istida : dilekçe; arzuhal; emanet bırakma; himaye (korunma) talep etme istidlâl: bir kanıta dayanarak[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bir nesneden sonuç çıkarma; kanıt ile anlama istifa: İsteğe bağlı olarak bir görevden ayrılma. istifade: yararlanma; faydalanma istiglâl : ipotek; ev[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] dükkân[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tarla ve bunlara benzer taşınmazların geliri[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] karşılık gösterilerek rehine koyma istihap: yanına almak istihdâf : hedef tutma; amaç edinme; amaçlama istihdâm: hizmete kabul etme; kullanma; çalıştırma istihkak : hak istemek; hak ediş; bir şey üzerinde hak iddiasında bulunma istihkak davası: taşınır veya taşınmaz bir mal üzerinde mülkiyet veya diğer bir aynî hak iddiasında bulunmayı konu alan dava istihlâk : tüketim; kullanarak bitirme istihrâç: çıkarma; çıkarılma; netice çıkarma; anlam çıkarma; anlama istihsal : üretim; üretme; elde etme istikraz : borç alma; ödünç alma istilzâm : gerektirmek istimâ : davada dinleme; yargıcın duruşmada iki taraf veya vekillerinin sözlü olarak ileri sürdükleri sav ve savunmaları ile[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]tanık ve bilirkişinin beyanlarını dinlemesi istimâl : kullanma istimlak: kamulaştırma; Devlet veya kamu tüzel kişilerinin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kamu yararının gerektirdiği durumlarda[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bedelin peşin ödemek şartıyla[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] özel mülkiyette bulunan taşınmazın tamamına veya bir kısmına kanunda gösterilen yöntemlere göre kamu yararına el koyması istimval : ilgililerin rızası olmasa bile yasa gereğince ve değer pahası karşılığında kişilerin mallarına el konulması istina : dayanak; dayanma istinâbe: davanın görülmekte olduğu mahkemeye gönderilmek için başka bir yerde bulunan bir tanığın oradaki mahkemece ifadesinin alınması istinad : dayanma; senet[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] delil sayma istinâd etmek: dayanmak; bir şeyi dayanak(mesned) olarak almak istinkâf : çekimser kalma; çekinme; geri durma; sakınma istinsah: suret çıkarma istirdâd : geri alma; alınma; geri isteme istisna : ayrı tutma; kural dışı sayma istisna sözleşmesi: Yüklenicinin (müteahhidin)[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ücret karşılığında[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] iş sahibi için eser ortaya çıkarmayı borçlandığı sözleşme; eser sözleşmesi. İstizah: açıklama istemek iş'âr : bildirme; yazı ile bildirme; gösterme işgal: Tapu kütüğüne göre sahipsiz mal durumuna geldiği anlaşılan taşınmaz malları edinme yolu. işhâd: şahit getirme; tanıklık ettirme; tanık gösterme işkâl : zorlaştırma; güçleştirme iştigal: meşgul olma; bir işle uğraşma iştirâ : alım hakkı; satın alma hakkı; hak sahibine istediği zamanda bir şeyin malikinden[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] o şeyin mülkiyetinin kendisine kararlaştırılan bedel karşılığında devrini isteme yetkisi veren hak iştira hakkı: Hak sahibine[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] istediği zamanda[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bir malın malik iştirâk: katılma; ortak olma; ortaklık iştirak halinde mülkiyet: Kanundan veya sözleşmeden ötürü birbirlerine ortaklık bağı ile bağlı bulunan kimselerin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bu ortaklıkları nedeniyle bir malın mülkiyetine elbirliğiyle sahip oldukları ve her birinin hakkının[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] o malın tamamını kapsadığı mülkiyet biçimi. ita : verme; ödeme itfa : söndürme; ödeme; bir borcu[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ödeme[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] takas[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] af gibi bir sebeple kapatma; sona erdirme itmam: tamamlama ittiba: uyma; itaat etme ittihâd: bir olma; birleşme; birlik ittihâz : edinme; edinilme; kabul etme; sayma; tutma; alma ittisâl : bitişme; kavuşma; yakınlık ivaz : karşılık; bedel; eder; karşı bedel; mukabil eda; fiyat izaa : kaybetme; yitirme izafe : zammetmek; katmak; karıştırmak izale: giderme; giderilme izale-i şüyuu: Herhangi bir malın kendisinin veya satılarak bedelinin paylaştırılması suretiyle[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bu mal üzerindeki ortaklığın (paydaşlığın) giderilmesi. izhâr : açıklama |
Cvp: Hukuk Sözlüğü
K kaanî : kanaat eden; yeter bulup fazlasını istemeyen; inanmış; kanmış kaasır : zorla işleten; kısa kabil : kabul eden; kabul edici; olan; olabilir kabl-el-işgal: işgalden önce kabz : alma; elde tutma; edinme kabzeylemek: almak; elde tutmak; edinmek kadastro :arazilerin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]arsaların yerini[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] alanını[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] sınırlarını ve sahiplerini belirtip plana bağlama işi; Kadastro: Arazilerin ve arsaların yerini[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] alanını[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] sınırlarını ve sahiplerini belirtip plana bağlama işi. kadîm : çok eski zaman; eski kâffe : hep; bütün; cümle kâfi : yeter; yeterli kagir: Taş veya tuğladan imal edilmiş yapı; kargir. kaide: kural; usul; ilke; prensip; esas; temel;yol; taban; ayaklık kaim : başka bir şeyin ya da kişinin yerine geçen kaime: kağıt para Kal' : koparma; sökme; çıkarma; çıkarılma; temelinden çekip alma kalbetme: değiştirme; çevirme kambiyo taahhüdü: Ticari bir senet üzerine imza koymak suretiyle doğan soyut borç. kambiyo senetleri: poliçe[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] çek ve bonodan ibarettir. kamu düzeni: Bir ülkedeki kurum ve kuralların[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] devletin güvenliğini[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kamu hizmetlerinin iyi işlemesini ve bireyler arasındaki ilişkilerde huzuru[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] hukuk ve ahlak kurallarına uygunluğu sağlamasıyla oluşan düzen. kamu haczi: Devletin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergi[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] resim[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] harç ve bunlara bağlı ceza[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] faiz ve zamlar ile kamu hizmetleri uygulamasından doğan ve ödenmeyen alacakları nedeniyle[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] borçlu durumundaki kişilerin mal ve haklarına el koyması. kamu hakları: şahıslar ile devlet arasındaki ilişkiyi düzenleyen hukuk kurallarından[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yani kamu hukukundan doğan haklardır. kamu hizmeti: Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri tarafından veya bunların gözetimi ve denetimi altındaki diğer kişilerce[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kamunun genel ve ortak gereksinimlerini sağlamaya yönelik olarak sürdürülen faaliyetler. kamu hukuku: Devletin örgütlenmesi[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] faaliyetleri[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yetki ve görevleri ile devletle kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk dalı. kamu malları: Özel mülkiyete konu olamayan ve doğrudan doğruya kamunun (halkın) yararlanmasına ayrılan mallar. kamu tüzel kişileri: Tamamen kamu yararının gerçekleşmesi için çalışan ve kamu gücü kullanan[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kanunla veya kanunun verdiği açık yetkiyle kurulan kamu idare ve kurumları. kamu Yararı: Kamunun[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ulusal birliğin ve devletin gereksinimleriyle ilgili ve bunlara uygun olan durum. kamulaştırma: Devlet veya kamu tüzel kişilerinin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kamu yararının gerektirdiği durumlarda ve karşılığını (bedelini) peşin ödemek koşuluyla[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kanunda gösterilen usullere göre mülk edinmesi. kanaatbahş: inandırıcı kanun: anayasanın yetkili kıldığı organ tarafından bir şekilde ve bu ad altında tespit edilmiş bulunangenel[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] sürekli ve soyut hukuk kurallarıdır. Kanun hükmünde kararnameler: TBMM' nin bir kanunla yetki vermesi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından belli konuları düzenlemek amacıyla çıkarılan yazılı hukuk kurallarıdır. kanun tasarısı : Nakanlar kurulunun hazırlayarak TBMM ' ne sunduğu kanun projeleridir. kanuni intifa hakkı: Kanun tarafından bazı kişilere tanınan ve hakkı doğuran olayın ortadan kalkmasıyla son bulan; hak sahibine[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] başkasına ait bir mal (hak) üzerinde kullanma ve ürünlerinden yararlanma yetkisi veren bir irtifak hakkı. kanuni ipotek hakkı: Kanunun öngördüğü bazı durumlarda[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bazı kişilerin (kanun gereği) sahip olduğu ipotek kurma hakkı. kanuni müşavir: Vesayet altına alınmasına gerek olmayan ancak fiil ehliyetinden kısmen mahrum edilmesi kendi yararına olan reşit kimseye[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bazı işler için görüşü alınmak üzere mahkemece atanan danışman. kanuni şuf'a hakkı: Kanundan (müşterek mülkiyet hakkından) doğan ve hissedarlık (paydaşlık) devam ettiği müddetçe varlığını koruyan[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] hak konusu şeyin bir üçüncü kişiye satılması halinde hak sahibine o şeyi öncelikle satın alma yetkisi veren hak. karabet: yakınlık karâr-gîr : kararlanmış; kararı verilmiş; karara bağlanmış kârine : ipucu; belirti; bilinen bir olgudan bilinmeyen bir olgunun (sonucun) çıkarılması karineyi hal: duruma göre karye : köy kat' : kesme; kesilme; karar verme; sona erdirme katibi adil: noter kat irtifakı: Yapılmakta veya ileride yapılacak olan bir binanın yapımı borcunu ve bina tamamlandığında da kat mülkiyeti kurulması yükümünü doğuran bir irtifak hakkı. kat maliki: Bağımsız bölümler üzerinde kurulan kat mülkiyeti hakkına sahip olan kişi. kat malikleri kurulu: Kat mülkiyetine konu taşınmazdaki bütün kat maliklerinin oluşturduğu kurul. kat mülkiyeti: Bir yapının bağımsız bölümleri üzerinde kurulan[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] arsa payı ve anagayrimenkuldeki ortak yerlerle bağlantılı özel bir mülkiyet hakkı. kâtib-i adil: noter katiyet kesbetmek: hale gelmek kavâid :kaideler; usuller; kurallar; yasalar kavi: kuvvetli kaynak hakkı: Hak sahibine[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bir başkasının arazisindeki kaynağın sularını almak ve kendi arazisine akıtmak (kullanmak) yetkisi veren bir irtifak hakkı. kazaî içtihatler: Mahkemelerde vermiş oldukları kararlarda bir sorunun çözümlenmesiyle ilgili olarak kabul edilmiş olan ilkelerdir kazaî karar:yargısal karar kaza-î merci: yargı organı; mahkeme kazaî tefsir : yargısal yorum kaziyye-i muhkeme: kesin hüküm ke-en-lem-yekün : sanki yokmuş; hiç yokmuş; hiç olmamış gibi kefalet : kefil olma; kefillik[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bir kimsenin alacaklısına karşı[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] o kimsenin borcunun yerine getirilmesini sağlamak yükümlülüğü altına girmek. keff-i yed : elçekme; vazgeçme; karışmama kemâl : olgunluk; tamlık; eksiksizlik kerhen: iğrenerek; istemiyerek; hoşlanmıyarak; zorla; zoraki kesb : çalışıp kazanma; edinme kesbetmek: kazanmak; edinmek; sağlamak ketmetmek : gizlemek; saklamak; sır tutmak keyfiyet : iş; durum; mesele kezailik: aynı şekilde kıstâs : ölçü; ölçüt kışlak :kışın hayvanların yayılıp otlamasına uygun yer. Bir veya birkaç köy ya da beldeye[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ayrı ayrı veya ortak olarak[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kış mevsiminde hayvanlarını barındırmaları ve otundan yararlanmaları için tahsis edilen veya öteden beri bu amaçla kullanıla gelen arazi. kıyâs : karşılaştırma; oranlama; örnekseme kifâyet: kâfi olma; yetme; yetişme; yeterli olma; yeterlilik kişisel haklar: kişinin maddi ve manevi tüm varlığı ile ilgili bulunan ve bu varlığın serbestçe geliştirilmesi amacına yönelik olan hak ve hürriyetlerdir kitab'ül-icare : icar kitabı; Mecelle'de kira bölümü (faslı) kollektif şirket : ticari bir işletmeyi ticari ünvan altında işletmek üzere hakiki şahıslar arasında kurulan ve ortaklardan hiçbirinin sorumluluğu sınırlanmamış olan ticari şirkettir. konkordato: Dürüst borçlunun önerip de en az üçte iki alacaklısının kabulü ve ticaret mahkemesinin onaması ile ortaya çıkan bir anlaşmayla[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] alacaklıların bir kısım alacaklarından vazgeçmesi ve borçlunun da bu anlaşmaya göre kabul edilen borcun belli yüzdesini[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tamamını ya da daha fazlasını[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kabul edilen vadede ödeyerek borcundan kurtulması. kontrat :mukavele; sözleşme kuru mülkiyet: Bir mal üzerinde[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] (malikin sahip olduğu ayrıcalık ve yetkilere zarar gelmemek üzere) bir başkasına tanınan intifa veya sükna gibi fiili kullanma hakkının varlığı durumunda malikin sahip olduğu mülkiyet hakkı. kuyûd :kayıtlar; bağlar; deftere geçirmeler kuvvei müsellaha: güvenlik kuvvetleri külfet :sıkıntı; zorluk; yük; zahmet; eziyet küsur :artık küşad :açma; işletmeye açmak kütüb :kitaplar |
Cvp: Hukuk Sözlüğü
L lâ-akall:en azından; daha aşağı olmaz lâfz (lafız):söz lâhik :yetişen; ulaşan; eklenen; sonradan tayin edilen; yenisi lâübâlî:ilişiksiz; kayıtsız; saygısız; senli benli lâ-yete gayyer:sabit; değişmez; bozulmaz layiha :dilekçe; yazılı dilek; istek; tasarı lede-l-hâce:hacet[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]ihtiyaç görüldüğü zaman ledelicap :icap ettiğinde levâzım :gerekli şeyler; malzeme; malzemeler livâ' :bayrak; mülkî idarede kazâ ile vilâyet arasında bir derece; sancak lokavt: İşveren tarafından kendi teşebbüsüyle veya bir işveren kuruluşun kararına uyarak işçilerin topluca işten uzaklaştırılmasıdır lükata:buluntu; sokakta bulunup alınan sahibi belli olmayan şey |
Cvp: Hukuk Sözlüğü
M maada: …başka maddi mal: Taşınır ve taşınmaz mallar gibi fiziksel varlığı olan[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] gözle görülüp elle tutulabilen mal. ma'dûd:sayılı; madde-i sabıka :yukardaki hükümler; geçen hükümler; daha önce anılan maddeler madrûb :dövülmüş; darbolunmuş; vurulmuş mafevk: üst mağsûb :gasbedilmiş; zorla alınmış mahal yer mahalli idareler: Köy[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kasaba ve şehir adı verilen belli yerleşim alanlarındaki mahalli ihtiyaçları gidermek üzere çeşitli kamu hizmetlerini yürütmekte olan kuruluşlardır mahcuz :haczedilen; hacizli; üzerine haciz konulmuş mahcur: Vesayet altına alınmış kişi; kısıtlı mahdut :sınırlanmış; tahdit edilmiş mahfuz :saklı; gizli mahiyet :nitelik; bir şeyin aslı[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] esası[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] içyüzü mahkumunbih: hüküm konusu mahlûl :hallolunmuş; çözülmüş; mirasçısı bulunmayan ve hükümete kalan mahrum: yoksun; dilediğini[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] istediğini elde edemeyen mahsulât:mahsuller; ürünler mahsup :hesap edilmiş; hesaba dahil edilmiş mahsus :özgü; özel; müstakil; özel olarak makable şâmil:geçmişe dokunan; geçmişe etkili olan; geçmişteki olayları da etkileyen makable teşmil:bir hükmün etkisinin geriye yürütülmesi makrûn :yakınlaştırılmış; yaklaştırılmış; yakın; ulaşmış maksûr :kasrolunmuş; kısıtlanmış; kısıtlı maktu :götürü; belirli; miktarda; değeri biçilmiş; pazarlıksız makule:çeşit; tür; soy mal birliği: Eşlerin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] (evlilik sözleşmesinde birliğe dahil olmayacaklarını belirttiği mallar istisna olmak üzere) evlenme zamanında her birinin malik olduğu ve evliliğin devamı süresince mülk edindiği bütün malların dahil olduğu birlik üzerinde kocanın (karının şahsi malları hariç olmak üzere) mülkiyet hakkına sahip olduğu mal rejimi. mal Ortaklığı: Eşlerin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ortaklığa girecek mal ve gelirleri sınırlandırmamış olduğu ve bunlar üzerindeki mülkiyet hakkını ortaklaşa kullanarak hiçbir payında bağımsızca tasarruf edemediği mal rejimi. malik: Mülkiyet hakkı sahibi; bir şeye sahip olan kişi. mamelek:malvarlığı mansub :atanmış; nasbolunmuş marifetiyle:yoluyla;aracılığıy la maruz :arzolunmuş; bir şeyin karşısında etki altında bulunan masarif:masraflar; giderler maslahat:emir; buyruk; madde; husus; dirlik düzenlik; iş masrûf :sarfedilmiş; harcanmış masarifi muhakeme: muhakeme masrafları matbu: Basılı; basılmış matlab :talep olunan; istenen şey matlubat:alacaklar; istenen şey matrah: Bir verginin miktarını belirtmek için esas alınan değer. matuf :yöneltilmiş; yönelik mazarrat:zarar; zararlar; zarar verici; zarar verme mazbata :tutanak mazbut vakıf:yönetimi devlet tarafından ele alınmış vakıf mazhar :erişen; bir şeyden yararlanma; ulaşma mazireti sahiha: gerçek engel mazmûn:ödenmesi gereken şey maznun :zanlı; sanık meail: sorunlar me'cur :kiraya verilen şey; kiralanan mebaliğ:meblağlar; tutarlar; ganimetler; paralar mebânî :binalar; yapılar mebde :evvel;başlangıç; prensip; ilk unsur mebi :satılan şey meblâğara tutarı; akçe mebnî :buna dayanan; ....den dolayı; ......den ötürü; bu sebeple; bu yüzden; üzerinde kurulu mecâri :su yolları; akıntı yerleri; su yatakları; mecralar meccanî.parasız; bedava mecmuu:tümü; tamamı; hepsi mecra :bir işin gidiş[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] oluş yolu; akarsu yatağı; su yolu meçhul:bilinmeyen; tanınmayan meçzum: anlaşılan medar :dayanak; yardım; elverişli medarı tatbik: uygulanabilir medlûl :delillendirilmiş; delil getirilmiş şey; bir kelimeden veya işaretten anlaşılan mefhumu muhalif:karşıt kavram mefruğunbih :devir konusu şey mefruğunleh :kendisine bir şey ya da hak devrolunan kimse mefruşat: Döşeme; ev eşyası. Mefsuh: feshedilmiş mehil :süre; önel melhuz:muhtemel; gerekebilecek; umulur; beklenir memalik: ülke memnu :menedilmiş; yasaklanmış; yasak memur: kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri yapmak üzere atanmış olan kişilerdir. men :yasak etme; bırakmama; durdurma; esirgeme; vermeme; önleme men etmek:engellemek; yasaklamak menafil: yararlar men'i muaraza davası:bir mal üzerinde;başka bir kimse tarafından ileri sürülen hak veya yapıların el atmanın önlenmesi isteğiyle açılan dava menâfi :menfaatler; yararlar; çıkarlar menba' :kaynaklar; çıkış yeri menfaati amme:kamu yararı menkul :taşınır; taşınır mal menkuz: bozulan menşe: kaynak; kök; başlangıç mera :bir veya birkaç köy veya beldeye ayrı ayrı veya ortak olarak[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]hayvanları otlatmaları ve otundan yararlanmaları için tahsis edilen veya öteden beri bu amaçla kullanılagelen arazi merbut:bağlı merhun:rehnedilen mal mer'i :yürürlükte; geçerli meriyet:yürürlük mersule: Gönderilen mesağ :izin; ruhsat; cevaz mesaha:ölçme; ölçümleme mesail: meseleler mesâkin:meskenler; oturulacak yerler meskûn :içinde insan oturan; oturulan; yerleşilmiş mesmu :dinlenen; dinlenebilir; karar için incelenebilir mesned :isnad edilen şey; dayanılan şey; dayanak; rütbe mesul :sorumlu meşfu :şuf'a (önalım) hakkının ilişkin olduğu mal meşhudat: şahitlik meşrut :şart koşulmuş; şartlı; şarta bağlı meşruta tevliyet davası: vakfeden kişinin mütevelliği kime şart kıldığı yolundaki uyuşmazlıkla ilgili dava mevdaddı mahsusa: özel hükümler mevaşi :koyun[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]keçi[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]öküz[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]inek gibi hayvanlar; geviş getiren hayvanlar; hayvan mevhûm:varsayılan; var olarak kabul edilen; kuruntuya dayanan mevkuf :vakfedilen şey mevrid :varacak yer mevsukiyet: sağlamlık mezkûr:zikredilen; sözü edilen; anılan mezrûât:ekilip biçilmiş tohumlar; ekinler mezun :izinli; yetkili; bir okulu (kursu) bitiren kişi mezuniyet:izin; yetki; bir okulu (kursu) bitirip diploma alma mikâp :bir şeyin küp olarak değeri (örneğin; metremikâp: metreküp) milk :kudret; tasarruf; mülk minval: şekil miras Şirketi: Mirasın açılmasından[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bölüştürülmesine kadar[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] mirasa dahil olan mal[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] hak ve borçların oluşturduğu topluluk. misillû :benzer; örnek gibi muaccel:ivedi; peşin; vadesi (eceli) gelmiş; ödenmesi gereken hale gelmiş. muacceliyet:borcun vadesinin gelmiş olması muaddel: değişik muaddün-li-l-istiglâl:kiraya verilmek üzere yapılmış şey; kiralık eşya muadil :denk; eşit muafiyet:affedilmiş olma; bağışıklık; yükümlülük dışında tutulmuş muâhede: antlaşma; karşılıklı ant içme muahhar :sonraya bırakılmış; tehir edilmiş; sonraki muallak :havada boşta duran; sürüncemede kalmış muamelat:muameleler; işlemler muaraza :çekişme; sataşma; birbirine karşı gelme; bir hak talebi; kavga muavin :yardımcı muayyen:belirli; belli; saptanmış muayyen mâ-adâ:başka; dışında mubayaa :satın alma mucibince:gereğince; uyarınca mucip :gerektiren; gerektirici; icapcı; öneri sahibi mucip sebepler:gerektirici sebepler; gerekçe mugayir :aykırı; zıt; ters muhakeme:yargılama muhammen:tahmin edilen muharrer :yazılı; yazılmış muhassas:tahsis olunmuş; tayin edilmiş; özgü muhatara :riziko; zarara uğrama tehlikesi; tehlike; zarar ve ziyan muhayyerlik:bir sözleşme ile[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]belirlenen edimin yerine bir başkasını geçirmek yetkisi; seçimlik hak muhdesat :sonradan yapılmış; sonradan meydana gelmiş şeyler; yeni şeyler muhik :haklı; geçerli; uygun; gerekli muhkem kaziye:kesin hüküm muhtar:özerk; bağımsız; köyde devlet işlerini gören köyün başı muhtelif:çeşitli; değişik; farklı mukabil:karşılık; karşı mukabeleihilmisil: karşılıklılık esası mukaddem: önce; önce gelen; daha öncede bulunan mukadderat:kader; yazgı; ölçülebilen[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]sayılabilen şeyler mukarrer :kararlaştırılmış mukarrerat:kararlar; kararlaştırılan şeyler mukataa: arazinin belli bir ücret karşılığında kiraya verilmesi; bağ[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]bahçe[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]arsa durumuna getirilen ekim toprağı için verilen vergi mukavele:sözleşme; akit; bağıt mukayyet :kayıtlı; sınırlı; kaydolunmuş; deftere geçirilmiş mukriz :ikraz eden; borç veren; ödünç veren muktazi.gerekli munkati :kesilmiş; ara verilmiş munkazi: bitmek munsifane: insaflı ölçüde muntafî: sönme; ortadan kalkma muntazır:bekleyen; gözetleyen murabaha: kanunun belirlediğinden fazla faiz alınması; tefecilik murakabe: denetleme; kontrol; gözetme muris: kazandıran; veren; miras bırakan[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ölümüyle[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] hakkında miras hukuku hükümlerinin uygulandığı kişi; miras bırakan. murtabit:bağlantılı musaddak:tasdikli; onaylı musakkaf :üstü tavanla örtülmüş; tavanı[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]damı olan; musakkafat.gelir getiren kapalı (damlı) binalar mutad :alışılmış; âdet olunmuş; normal mutalebe.talepte bulunma; istemde bulunma mutasarrıf:tasarruf eden; sancakların en büyük mülki amiri mutavassıt:aracı; aracılık eden; vasıta olan mutazammın:içine alan[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] üstüne alan; kefil olan; ödemeyi üstlenen mutazarrır :zarar gören kimse muteber :geçerli; itibarlı; hatırı sayılır; güvenilir; sağlam muteberiyet:geçerlik; geçerlilik muttali :öğrenme; haberdar olma; bilgilenme muvâcehe:yüzleştirme; yüz yüze gelme muvafakat :uygun görme; onama; razı olma; rızası olma muvafık :uygun; yerinde muvakkat:geçici; süreksiz muvâzaa :danışıklı işlem muvâzene:denge muzâf :izafe edilmiş; bağlı; bağlanmış; katılmış; yönelik mübâdele:bir şeyin başka bir şeyle değiştirilmesi; değiştirme; değiş-tokuş; değişim mübayaa :satın alma mübâyenet:birbirine zıt olan şeyler[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kaideler[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] iddialar[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] hükümler arasındaki görünüş mübâyin :zıt; aykırı; ters mübeyyin:gösterir mücâvir :komşu olan; yanında bulunan mücbir :zorlayıcı; zorlayan mücerred :soyut; genel mücmel :kısa ve öz olarak anlatılmış; açıklanmadıkça ne anlama geldiği anlaşılamayan ibare müctemian:topluca; toplu olarak müdafi :savunucu; savunan müdahalenin men'i: Taşınır veya taşınmaz bir mala karşı yapılan maddi elatma veya sataşmanın[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ayni hakka dayanılarak önlenmesi. müddea:davacının dava ettiği şey; dava konusu müddeaaleyh:davalı; hakkında dava açılan kişi müddeabih :dava konusu müddei .:davacı; iddia eden kişi müddei aleyh:davalı; hakkında dava açılan kişi müddei umumi:savcı müebbet :sonsuz; süresiz müeccel :vadeli; vadeye bağlanmış; zamanı henüz gelmemiş müeddî :tediye eden; eda eden; doğuran müesses:kurulmuş; kurulu; tesis edilmiş müessir :tesir eden; etkili; tesirli müeyyid :teyid eden; doğrulayan; kuvvetlendiren müeyyide:yaptırım; destek; hukuk kurallarının uygulanmasını sağlamak ve zorlamak için yasalara konulan hükümler; bir kuralın emir ve yasaklarına uyulmadığı zaman karşılaşılacak olan tepkidir. müflis :iflas eden kişi; mahkemelerce iflasına karar verilen kimsedir mühür: Bazı kişi ve kurumların[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yaptıkları işlemi veya koruma altına aldıkları eşyayı belgelendirmek için kullandıkları kazılı damga vb. araç. mükellef:yükümlü; ödevli; görevli mükellefiyet:yükümlülük; bir kimseye veya bir şeye yükletilen yüküm; görev müktesip :iktisap eden; kazanan; edinen mülâhaza :düşünce; görüş mülâhazât :düşünceler mülhak evkaf(vakıf):vakıf yöneticileri(mütevelliler) tarafından yönetilen ve Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından denetlenen vakıflar mülki :ülke ile ilgili; ülke yönetimine ilişkin mülkiyet hakkı:Kişiye[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kanunların öngördüğü sınırlar içinde[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] sahibi olduğu maldan ve malın hukuki ve doğal ürünlerinden yararlanma ve o mal üzerinde tasarruf etme yetkisi veren egemenlik hakkı. mültezem: gerekli görülen; kayırılan mülzem :bağlı mümâselet:benzeme; benzeyiş; andırma mümasil :örnek; misâl; benzeyen; andıran mümellek-ün-leh: kendisine bir şey temlik olunan kimse mümellik :temlik eden; mülk olarak veren kişi mümessil :temsil eden; temsilci mümeyyiz :sezgin; temyiz eden; iyiyi kötüden ayırma yeteneğine (temyiz gücüne) sahip kimse. mümtâz .:üstün; ayrıcalıklı; imtiyazlı mümteni :çekinen; imtina eden; olamaz; mün'akit olmak: bir sözleşmenin kurulması; akdin oluşması; üzerinde anlaşma yapılmak münâzaa :uyuşmazlık; çekişme; anlaşmazlık münaziünfih:niza konusu; uyuşmazlık konusu olan şey; dava konusu münbais: doğan; ileri gelen müncer: sonuçlanan; şu veya bu sonuca varan mündemic: içinde bulunan; (içinde)yatan münderecat:içerik; kapsam; içindekiler münferiden: tek tek; ayrı ayrı; tek başına münfesih: infisah etmiş; bozulmuş; dağılmış münhasır: ..ye özgü; ..ye ayrılmış; ..ye mahsus; sınırlanmış; ayrılmış münkasem: bölünmüş münkati: kesilen; kesilmiş; kesik; aralıklı münkir: inkar eden münselip: kaybetme[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] keybeden müntakil:intikal eden; geçen müntehî: nihayet bulan; sona eren; son; en son; bir şeyi tamamlayan mürâdif: eş anlam; aynı anlam mürafaa:murafaa) sözlü duruşma; genellikle Yargıtay'da veya İdare Mahkeme’lerinde yapılan duruşmaya verilen ad müraselât:gönderilen şeyler; mektuplar; yazışmalar mürettep: tertip edilmiş; düzenlenmiş mürtebit: bağlantılı; ilişkili; ilgili mürtefi: kaldırma kaldırılmış mürtehin:rehin alacaklısı; ipotek hakkına sahip mürur hakkı:geçit hakkı müruru zaman:zaman aşımı; bir davanın açılması veya hükmün yerine getirilmesi için kanunen belirli zamanın geçmesi müsaade: izin; yardım; uygun olma; serbestlik müsadere:zoralım; bir kimsenin taşınır veya taşınmaz bir malının[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kendi isteği olmaksızın devlet tarafından elinden alınması müsamaha:hoş görme; göz yumma; tolerans tanıma müsâvât :eşitlik müsavi :eşit; eş düzeyde; aynı seviyede müseccel:tescilli; yazılmış; kayıtlı; damgalanmış müstacel: ivedi; tez; hemen yapılması gerekli müstacelen:ivedi olarak; acele olarak müstaceliyet:ivedilik; acil olma hali müstagallât-ı mevkufe:hayır kurumlarına gerekli geliri sağlamak üzere vakfedilmiş mallar müstehak :hak eden müstehik :istihkak sahibi; hak kazanmış; haketmiş; layık müstelzim:gerektirici; doğurucu; sonuç doğurucu müsteniden:dayanarak; bir şeye dayanarak; delil göstererek müstesna :ayrık; istisna olan; kural dışı müşârtaklar arasında beraberce kullanıldığı halde paylara ayrılmamış şey; ortak mal müşâbehet:benzeyiş; benzeme müşâbih :benzeyiş; benzeme müşârün-ileyh:adı geçen; anılan; ilim ve resmi mevkii yüksek olan kimse müşkilât :zorluk; güçlük müştemilât:eklenti müşterâ :iştira edilmiş; satın alınmış müşterek mülkiyet: Birden çok kişinin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kanun veya hukuki işlem nedeniyle[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bir mala[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] fiilen bölüşmedikleri belirli paylar oranında malik olmaları. mütâlaa :görüş; irdeleme; düşünce müteaddit:birden fazla; çeşitli müteahhidünbih:taahüt edilen[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]yapılması istenilen şey müteahhit :taahhüt eden; yüklenici; belli bir inşaatı (eseri) yapmayı üstlenen müteallik :ilişkin; bir şeye dair; ilgili müteamel :alışılagelmiş mütebaki :geriye kalan; artan mütedâir :dair olan; ilişkin; değin mütedavil:elden ele geçen; dönen; dolaşan; tedavül eden müteferri :eklenti; eklenmiş; ekli; ilişkin; aynı kökten müteferriât:teferruat; ayrıntı müteferrik :dağınık; çeşitli; ayrı ayrı; türlü mütegayyib:kaybolmuş; yitmiş mütehammil:tahammüllü; dayanıklı mütehassıl :doğan; hasıl olan; meydana gelen mütehavvil :değişken; kararsız mütekabiliyet: karşılıklılık mütekabiliyet Esası: Bir devletin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] başka bir devletin vatandaşlarına uyguladığı hukuki veya fiili bir davranış biçimine karşılık[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] diğer devletin de aynı şekilde davranması. mütemâyil :eğilimli; taraflı görünen mütemerrid:temerrüde düşen (kimse); yapması gereken bir şeyi yapmamakta direnen mütemmim cüz:tamamlayıcı parça; mahalli örf ve adete göre[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bir nesnenin esaslı unsuru olan[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] o nesne yok edilmedikçe veya parçalanmadıkça yahut niteliği bozulmadıkça ondan ayrılması mümkün olmayan parçalar[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] o nesnenin tamamlayıcı parçasıdır. mütenakıs: çelişik mütenasip :uygun; denk müterâfik :beraber bulunan; karışık; birlikte müterettib :sıralanmış; ait olan; .....üstüne düşen; gereken; meydana gelen; dolayı; meydana gelen mütesarlülfesat: çabuk bozulan müteselsil :zincirleme; dayanışmalı; ardı ardına müteselsil Sorumluluk: Birden çok kimsenin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bir borcun veya zararın (tamamının) ödenmesinden[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] zincirleme olarak ve tek başına sorumlu olması. mütevakkıf :bağlı müteveffâ :vefat etmiş; miras bırakan mütevakkıf :bağlı müteveffâ :vefat etmiş; miras bırakan mütevelli :bir vakfın yönetiminin kendisine verildiği kişi; vakıf yönetim kurulu mütevellit :doğan; ileri gelen müttefik-un-aleyh: üzerine ittifak edilmiş; anlaşma sağlanmış müttehaz :verilen; ittihaz olunan; kabul edilen; yürürlükte bulunan müttehit: birleşik müvekkil: Kendisini vekil ile temsil ettiren kişi; vekil eden. Müvezzi: dağıtıcı müzaheret:yardım; koruma müzayede :artırma; açık artırma |
Cvp: Hukuk Sözlüğü
N nafaka yükümü: bir kimsenin kanunun öngördüğü yoksulluğa düşmüş olan yakınlarına yardım etmekle yükümlü olmasıdır. nâfıa: bayındırlık işleri nağahani: ansızın nahiye:bucak; bölge; kenar; kısım; çevre nail olmak:erişmek; kavuşmak naiplik:vekâlet nâkız :bozma; kaldırma; nâm-ı müstear:takma ad; eğreti ad nasb atama; tayin etme; dikme; saplama nâsıb :nasbeden; diken; tayin eden; atayan nâşî :neşet eden; ileri gelen; ötürü; dolayı; sebebiyle nâtık :bildiren; bildirici; gösterici; söyleyen; konuşan; idrak eden; düşünen nazara almak göz önüne almak navlun mukavelesi: deniz yoluyla eşya taşımak üzere yapılan sözleşmedir. nazarı dikkat: göz önüne almak nebât:bitki nef'î :çıkar ile ilgili; faydacı nema:büyüme; gelişme; kazanç; kâr; getiri; faiz neseben: soyla ilgili; soy bakımından neşet etmek:doğmak; ileri gelmek; kaynaklanmak nevi :çeşit; tür nez' :sökme; kaldırma; yoketme nezaret:denetim; gözetim; bakanlık nezetmek: kaldırmak; ayırmak; ilişiği koparmak nısf :yarım; yarı; yarısı nidâ :çağırma; bağırma; ünlem nisap:derece; istenilen had; asıl; esas; yeter sayı; bir kurulun toplanabilmesi veya karar alabilmesi için gerekli sayıda üyenin bir araya gelmiş olması niyâbet:vekillik; niza :ihtilaf; çekişme; uyuşmazlık nizâm-nâme:tüzük nizasız ve fasılasız:uyuşmazlık konusu olmadan ve hiç ara vermeden; ihtilâfsız ve arasız nokta-i nazar :görüş; bakış açısı nukud :nakitler; paralar nükûl :vazgeçme; cayma; kaçınma nümune:örnek |
Cvp: Hukuk Sözlüğü
O Olveche: o şekilde orta malları: Yollar[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] köprüler[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] camiler gibi herkesin kullanabileceği kamu malları. ortak Yerler: Kat mülkiyetine tabi anagayrimenkulün[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kat maliklerince ortaklaşa kullanılıp yararlanılan yerleri. otlak bkz. yaylak[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kışlak. ölüme bağlı tasarruf: Gerçek kişilerin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ölümünden sonra hukuki etki ve hükümler doğurmak üzere yapmış olduğu hukuki işlem. ölünceye Kadar bakma akdi: Taraflardan birinin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ölünceye dek bakma ve kendisini görüp gözetme koşuluyla[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] malvarlığını veya bir kısım malları öbürküne geçirme (intikal ettirme) borcu altına girdiği sözleşme. özel haklar: şahıslar ile şahıslar arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarından[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]yani özel hukukundan doğan haklardır. özel hukuk: Kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk dalı. |
Cvp: Hukuk Sözlüğü
P pafta: Kadastrosu yapılan yerlerin ada ve parsellerinin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] belli ölçülerle çizilmiş haritaları. parsel: İmar düzeni bakımından belli ölçüler gözönüne alınarak sınırlandırılmış arazi parçalarından her biri. paydaş: Bir bütünün belli bir kısmından (paydan) yararlanan; hissedar. pedavra:köknar ve lâdin ağaçlarından elde edilen[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] çatı örtüsü olarak kullanılan ince tahta; hartama. |
Cvp: Hukuk Sözlüğü
R râbıta :bağlantı; bağ; düzen; tertip râci :rücu eden; geri dönen; ilgisi olan rahin:rehin veren; rehneden rakabe:devri ve devir alınması olanaklı bulunan şeyin kendisi; örneğin tarla[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]köle gibi; mala(şeye) hakim olabilme kudreti; çıplak mülkiyet rapt :bağlama; bağlanma; iliştirme; bağlaç rayiç :sürüm değeri; geçerli olan rayiç Değer: Bir iktisadi kıymetin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] değerleme günündeki normal alım-satım değeri; piyasa değeri. ref etmek:kaldırmak; örneğin itirazın ref'i (kaldırılması) refik: arkadaş rehin: Bir borcun yerine getirilmemesi halinde[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] alacaklarının teminatı olmak üzere ve paraya çevirtme hakkıyla birlikte alacaklı lehine verilen taşınır veya taşınmaz mal güvencesi. Reisievvel: birinci reis resen :kendiliğinden; herhangi bir isteğe gerek olmadan; otomatikman resim: Devlet daire ve kurumlarında görülen hizmet ve yapılan giderlerin karşılığı olarak[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] sadece o işle ilgisi bulunan kişilerden alınan bir gelir. resmi gazete: Başbakanlık tarafından çıkarılan ve kanunların[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kanun hükmündeki kararnamelerin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tüzüklerin ve bazı yönetmeliklerin yürürlüğe girmesi için yayımladığı gazetedir. resmi Senet: Resmi bir makam ve görevlinin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] usulüne göre düzenlediği veya onayladığı belge. resülmâl :anamal; sermaye reşit :ergin; rüşt yaşını doldurmuş; onsekiz yaşını dolduran veya onsekiz yaşını doldurmamasına rağmen evlenen veya yasal olarak erginliğine mahkemece karar verilen kişi rücu :dönme; geri dönme; cayma; sözünden dönme; sözünü geri alma; bir ödemede bulunan kimsenin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bu bedeli[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] asıl ödeme yapması gereken kişiden istemesi; rüçhan: öncelik; üstünlük; imtiyaz rüsum :resimler; devlet dairelerinde ve diğer kamu kuruluşlarında görülen hizmet ve harcamaların karşılığı olarak alınan vergiler rûz-nâme:gündem; yevmiye defteri; takvim rü'yet :davanın bakılmakta olması. |
Cvp: Hukuk Sözlüğü
S sâdır olmak:çıkmak sahih :sıhhatli; gerçek; düzgün; doğru; legal; hukuka uygun sâkıt :susan; herhangi bir görüş bildirmeyen; düşen; düşücü; hükümsüz salâhiyet:yetki; bir davaya bakabilme sâlif-üz-zikr:zikri geçen; bildirilen salih :elverişli; uygun saniyen :ikinci olarak sarahat :açıklık; netlik; sarihlik; aydınlık sarfiyat :harcamalar; giderler sari :bulaşan; bulaşıcı satış vaadi : Bir kimsenin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] taşınmaz malını bir başkasına satmayı (ileride yapılacak satım akdini) taahhüt ettiği sözleşme. satış Vaadi : Bir kimsenin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] taşınmaz malını bir başkasına satmayı (ileride yapılacak satım akdini) taahhüt ettiği sözleşme. savcılık: Devlet adına kamu davasını açan makamdır. sây :emek; çalışma sebketmek:vâki olmak; yapılmak; olmak; ileri geçmek sehim: pay; hisse selb :zorla alma; kaldırma; giderme selef: önce gelen kimse semen:satış parası; satış sözleşmesinde[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] satana mal teslimine karşılık olarak ödenecek para semere:bir maldan elde edilen ürünler; Tabii Semere:Bir şeyin kendisinden oluşan ürün; Medeni Semere:tabii olmayan semere[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] hukuki işlemlerden doğan semere senedât:senetler sened-i hâkanî:tapu senedi senevî :senelik; yıllık serdetmek:ileri sürmek; öne sürmek; ortaya çıkmak; belirtmek seyrân-gâh:gezme yeri; dolaşma yeri sigorta primi : Sigorta ettirenin sigortacıya ödemekle yükümlü olduğu ücrettir. sin: yaşanılan süre sirayet :bulaşma; yayılma; geçme sirkat :hırsızlık; çalma; çalınma siyanet:koruma siyasi haklar: Herhangi bir biçimde devletin yönetimine ve siyasi kuruluşlarına katılmaya yönelik haklardır sosyal devlet: fertlerin sosyal durumlarıyla ilgilenen[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] onlara asgari bir hayat düzeyi sağlamayı[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] sosyal adaleti ve sosyal güvenliği gerçekleştirmeyi ödev bilen devlettir. sosyal ilişkiler: Şahısların birbirleriyle veya toplumla olan ilişkileridir. sosyal kurallar: sosyal ilişkileri düzenleyen din[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ahlak[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] görgü ve hukuk kurallarıdır. sosyal ve ekonomik haklar: Kişinin sosyal ve ekonomik faaliyetleriyle ilgili bulunan hak ve hürrriyetlerdir. sözleşme: İki veya daha çok kişinin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] aralarında bir hukuki bağ yaratmak[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bu bağı değiştirmek veya ortadan kaldırmak amacıyla[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] karşılıklı ve birbirine uygun iradelerini beyan ederek yaptığı hukuki işlem; akit. sözleşme: İki veya daha çok kişinin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] aralarında bir hukuki bağ yaratmak[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bu bağı değiştirmek veya ortadan kaldırmak amacıyla[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] karşılıklı ve birbirine uygun iradelerini beyan ederek yaptığı hukuki işlem; akit. sözleşmeden Dönme: Taraflardan birinin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] mevcut sözleşmeden cayması; sözleşmeden rücu. Sudur: verilen ; çıkan suiniyet:kötüniyet sukut :düşme; düşüş sureti mahsusa: özel olarak; özellikle; belli amaçla sureti mümtaze: öncelikli suveri müsaddakananmış örnek sübût :sabit olma; gerçekleşme; ispatlama; ispatlanma; kanıtlama sükna turma yeri; oturulacak yer; konut sükna hakkı:bir evde veya evin bir bölümünde oturma hakkı veren kişiye bağlı bir irtifak hakkı; oturma hakkı[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bir evde veya evin bir bölümünde oturma imkanı veren bir irtifak hakkı. sülüsân :üçte iki |
Cvp: Hukuk Sözlüğü
$ şagil :meşgul eden; meşgul olmayı gerektiren; işgal eden; bir mülkte oturan şahâdet:tanıklık şahbender: konsolos şahsi haklar: Ayni hakların aksine[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] herkese karşı ileri sürülemeyen haklar; kişisel haklar. şahsiyet hakları: şahısların maddi[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]manevi ve ekonomik bütünlüğü üzerindeki mutlak haktır. şahsı âhar (âher): başkası; üçüncü kişi şamil :içine alan; kapsayan; çevreleyen şâmil olmak:kapsamak; içine almak şârih :şerhçi; şerh eden; bir konuyu ayrıntılarıyla açıklayan şayi ay; hisse şâyi hissertak (müşterek) mülkiyette[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ortaklardan herbirine ait pay şayian rtaklaşa şefi :şufa (önalım) hakkı bulunan kişi; önalımcı şerait:şartlar; koşullar şerh :kişisel hakların[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] devir sınırlamalarının ve geçici tescilin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tapu siciline yazılmasını gösteren terim şerirtak; iştirakçi şerh: Şahsi hakları[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] temlik (devir) sınırlamalarını ve geçici tescilleri tapu kütüğünde belirten yazıların (kayıtların) genel adı. şibh (şibih):benzer; benzeme; benzeyiş şifahî beyan:sözlü açıklama şufa :önalım; öncelikli alım şufa hakkı:önalım hakkı; mükellefin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] hakkın konusu olan şeyi bir üçüncü kişiye satması durumunda[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] hak sahibine tek taraflı bir irade beyanı ile satılan şeyin mülkiyetinin kararlaştırılan bedel karşılığında öncelikle kendisine devrini isteme yetkisini veren haktır[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yenilik doğuran haklardandır. Şuhut: şahitler şümul :kapsam; içine alma; kapsama şüyu aydaşlık; hissedarlık |
Cvp: Hukuk Sözlüğü
T taaddüd: birden çok taahhütname: Kişinin kendi ad ve hesabına[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bir gerçek kişi veya tüzel kişiye karşı[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] sözleşmeli ya da sözleşmesiz olarak[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bir işin yapılmasını veya bir şeyin teslimini üstlendiğini gösterir belge. taalluk:ilişiği olma; asılma; ilgi taayyün:tayin olunma; belli olma; belirme tabiyet: kişi veya şeyleri devlete bağlayan siyasi ve hukuki bağ; vatandaşlık. yurttaşlık; bağımsızlık tacir :ticaretle uğraşan; bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimsedir. tadât :sayma; sayılma; sayım tadil :değiştirme; değişiklik tağyir:başkalaştırma; değiştirme; bozma tahakkuk gerçekleştirme; gerçekleşme tahaddüs: ortaya çıkmak tahassul:hasıl olma; sonuç olarak ortaya çıkma tahavvül :değişme; dönme tahdîdât :sınırlamalar; kısıntılar tahfif :hafifletme; azaltma tahkikat: soruşturma tahlif: yemin tahliye taahhütnamesi: Kiracının[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kiralananı belli bir tarihte boşaltacağına ilişkin yaptığı yazılı irade beyanı. tahliye: Boşaltma; salıverme; serbest bırakma. tahrir: yazım tahsin: beğenme tahsis: Emrine verme; özgüleme. tahşiye: çıkıntı yapmak takas: Vadesi gelmiş[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] aynı cinsten ve karşılıklı iki alacağın birbirine sayışılması. taksim: Ortak mülkiyette bulunan bir malın[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ortaklar arasında yapılan bir sözleşmeyle veya dava açmak suretiyle bölüştürülmesi. takyit: kısıtlama ta'lık :geciktirme; askıda bırakılma tahmil:yükleme tahrip :harabetme; yıkma; kırma; bozma tahrir :yazma; yazım tahriren:yazılı olarak taht :alt; aşağı tahtani:binanın alt kısmı tahtani fevkani.: altlı üstlü tahvil :değiştirme; değiştirilme; borç senedi tahvilat:tahviller takaddüm: önce gelme; önde gelme takarrür etmek: kararlaşmak; kararlaştırmak; istikrar kazanan kararlar takrîr :önerge; anlatma; anlatış; tapuda malını sattığını veya ipotek ettiğini söyleme takrir etmek:sağlamlaştırmak takyit :sınırlama; kayıtlama; şarta bağlama; kısıtlama talâk: islâm hukukunda boşanma talîmâtnâme:yönetmelik tapuyu misil :tarafsız bilirkişinin belirteceği tapu; bedel; değer baha tarik :yol; yöntem târik :terkeden; bırakan tariki âmm: herkesin geçebilmesi için bırakılan yol; kamunun yararlandığı yol; tasarruf: Bir şeyden yararlanabilme ve o şey üzerinde fiili veya hukuki işlem yapabilme gücü. tashih:düzeltme; resmi bir kütüğün[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bir hukuki işlemin düzeltilmesi tasrih etmek: açıklamak; belirtmek tasvib :doğru bulma; uygun görme; onaylama tatbika medar imza:uygulamaya elverişli imza tathir :temizleme tavassut:aracılık; ara bulma; aracı olma tavazzuh: aydınlanma tavzîh :açıklama tavzif: görevlendirme tazammun etmek:öngörmek; sonucu doğurmak; içine almak; kapsamak tazminat: Maddi veya manevi zarara karşılık ödenen bedel; zarar ödencesi;hukuka aykırı olarak başkalarına verilen zararların ödetilmesi biçiminde müeyyidedir. teadül :beraberlik; denklik; birbirine denk gelme teahhur(teehhür):gecikme; temerrüt teâmül :örf ve adet; öteden beri olagelen[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] insanlar arasında yapılagelen belli bir davranış. teati: karşılıklı gönderme tebaa :uyruk; bir devletin hükmü altında bulunan kimseler tebâdür:akla gelme; hatırlanma tebârüz ettirme:belirtme; ortaya koyma tebdil :değişme; değiştirilme tebeddül:değişiklik tebellüğ :bir tebliği alma; tebliğ edilen bir yazıyı imza ile teslim alma tebellür :netleşme; net olarak ortaya çıkma; aydınlanma tebeyyün etmek: saptanmak ; ortaya çıkmak; aydınlanmak tebligat: Bir hukuki işlemin yetkili makamca[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ilgili kişinin bilgisine sunulmak üzere[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kanun ve usule uygun olarak yazı veya ilanla bildirilmesi. tecdit :yenileme; tazeleme[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] açıkça anlaşılacak şekilde önceki borcun[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yeni bir borç kurarak ortadan kaldırılması; yenileme. tecezzî: bölünme; doğranma tecvîz :ceza verme; caiz görme tedabir:tedbirler önlemler tedarik :sağlama; temin etme tedavül :sürüm; elden ele gezme; dolaşma; kullanılma tebdil : değiştirmek tebeddül : değişiklikler tebeyyün rtaya çıkmak tediye :ödeme; bir borcun ödenmesi tedricen:azar azar; yavaş yavaş; aşamalı olarak tedvîn :hukuku birleştirmek amacıyla[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]hukukun bir dalı ile ilgili yasa halinde kurallar koyma teehhür:gecikme; sonraya kalma teemmül:düşünüp taşınma; etraflıca düşünme teessüs :kuruluş; kurulma; yapılma; yapılanma tefehhüm:anlamak; akıl erdirmek teferruat :ayrıntı; bölgesel töreye (örfe) veya malikin açık isteğine göre[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bir şeyin işletilmesi veya korunması veya ondan yararlanılması için sürekli olarak ona tahsis olunan ve kullanışta o şeye bağlı kılınan yada takılan veya onunla birleştirilen taşınır mallar[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] asıl şeyin teferruatıdır. teferruğ :satın alanın aldığı mülkün ferağ işlemini yaptırması[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tapu kaydını kendi üzerine çevirme teffiz :bkz. tefvîz tefhim:verilmiş olan kararın veya hükmün[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]duruşmada hazır bulunan taraflara yargıç tarafından sözle bildirilmesi tefrişat:döşeme araçları; bir yeri döşemek için kullanılan eşya tefvîz :ihale; sipariş etme; havale etme; dağıtım; ısmarlama; bir taşınmazı belli bedel karşılığında üçüncü kişinin üzerinde bırakma tehâlüf:yargıcın iki tarafa da yemin vermesi; birbirine zıt olma tehir erteleme; ara verme tek taraflı irade beyanı: Hukuki bir ilişkide taraflardan birinin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] o ilişki bakımından hüküm ve sonuç doğurmaya yetecek şekilde iradesini açıklaması. tekabül etmek:karşılamak; karşılık olmak tekaüd :emeklilik tekâyüd:birbirine hile yapma tekeffül :birine kefil olma; kefalet verme; garanti etme tekemmül:tamamlanma; olgunlaşma tekevvün etme: yaratılma; meydana gelme telâfi: zararı karşılama; giderme; eksikliği giderme telâhuk: birbirine katılma; yarışma; hakların yarışması telhîs: hülasa etme; özetleme; özet telif: yazma; uzlaştırma telif hakları : fikir ürünü eserler üzerinde yaratıcısının sahip bulunduğu haktır. telvis etmek: kirletmek temadi: sürüp gitme; süregelme; devamedegelme; sürme; uzama temellük:mülk edinme; kendine mal etme; sahip olma; sahiplenme; devralma temerrüd:direnme; borcun ifasında gecikme[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bir yükümlülüğün yerine getirilmesinde oluşan gecikme; direnme temettü: kâr; kazanç payı; yarar teminat: Belli bir hukuksal durumu (genellikle borcun ödenmesini) sağlamak için verilen garanti. teminat akçesi: bir sözleşmenin kurulması için taraflardan birinin diğerine vermek yükümlülüğünde bulunduğu para temlik: devir temlik: Bir malın veya hakkın[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bir hukuki işlemle başkasına devredilmesi; mülkiyetin nakli. temyiz Kudreti: İyiyi kötüden ayırma ve makul biçimde davranışta bulunma yeteneği. tenâküz: çelişki tenbih: uyarma; uyarı tenezzül: inme; alçalma; düşme; kendine aykırı gelen bir işi veya durumu kabul etme tenkis: indirme; azaltma; eksiltme tenmiye: nemalandırma; artırma; işletme tensip: uygun görme tenvîrât: aydınlatma; ışıklandırma tenzil: indirtme; azaltma terâküm: birikme; biriktirme tercihe şayan: üstün tutulan; yeğlenen; tercih edilen tereke (terike): miras bırakanın mirasçılarına geçen kalıtı; kalıt; mirasçılara kalan malvarlığı terekküp etmek: oluşmak teressübât :tortulanmalar; dibe çökmeler; durulmalar terettüp etmek: düşmek; doğmak; ait olmak; sırası gelmek; gerektirmek terhin :rehin olarak verme; emanet bırakma terkin :silme; çizme; resmi kütük veya defterde yazılı bulunan bir konunun (şerhin) çizilmesi termim: tamir etme; onarma; düzeltme; iyileştirme tersîmât: resmetmeler; resmini yapmalar; çizmeler tertip :sıra; düzen; düzenleme tesâhub: sahip çıkma; koruma tescil: Resmi kütük veya defterlere bir konunun (hakkın) yazılması[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kayıt düşülmesi. tesellüm :teslim alma tesmiye :ad koyma; isimlendirme; belirleme tesviye :sonuca bağlama; çözümleme; gereğini yapma; seviye; düzdüzeltme teşevvüş: karışıklık; kargaşalık teşmil :kapsamına alma; yayma tevakkuf: bağlı olma; durma tevarüs :bir kimseden miras kalma; mirasa konma; kalıtım yoluyla birinden diğerine geçme tevdi etmek: vermek; bırakmak; sunmak teveccüh :yönelme; yakınlık duyma; sevgi tevellüt: doğum; doğma tevessül etmek: başvurmak; kalkışmak; girişmek tevfik :uydurma; uygunlaştırma tevfikan: uyarınca; (ona) göre tevhid :birleştirme tevkil: Vekil olarak tayin edilmiş kimsenin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] vekillik yetkisini bir başkasına devretmesi. tevlit etmek: doğurmak tevliyet :vakfın işlerini yönetmek tevliyet davası: mütevellilik davası; vakfın işlerine bakma göreviyle ilgili dava tevsî' :genişleme tevsîk :belgelendirme tevzi :dağıtma tezâyüd: artış; çoğalma tezkere-i sâmiyye: sadrazamlık makamından yazılan tezkere tezyinat :süslemeler toplu iş sözleşmesi: işçi sendikaları ile işveren veya işveren sendikaları arasında yapılan ve iş şartlarını[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tarafların hak ve borçlarını düzenleyen yazılı bir anlaşmadır. trampa: Bir malın başka bir malla veya bir hakkın başka bir hakla değiştirilmesini konu alan sözleşme. tüzel Kişi: Kendisini oluşturan gerçek kişilerin üzerinde ve onlardan bağımsız bir varlığı ve belirli bir amacı bulunan. tüzük : Bir kanunun uygulamasını göstermek veya kanunun emrettiği işleri belirtmek üzere[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kanunlara aykırı olmamak şartıyla ve Danıştayın incelemesinden geçirtilerek Bakanlar Kurulu tarafından çıkartılan yazılı hukuk kurallarıdır |
Cvp: Hukuk Sözlüğü
U uhde :görev; birinin yapmakla yükümlü olduğu iş; bir işin yapılacağına söz verme uhdesinde: üzerinde; sorumluluğunda ulak :haberci; haber götürücü umran: bayındır umranî: bayındırlıkla ilgili; imarlı hale getirme umur :işler urup :arşının sekizde biri uyrukluk : Şahısları veya şeyleri devlete bağlayan hukuki ve siyasi bağdır. uygulama imar plânı : onaylı halihazır haritalar üzerinde[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] varsa kadastral durumu işlenmiş olarak[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] nazım imar plân esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bunların yoğunluk ve düzeni[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama plânlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntılarıyla gösteren plân uzatılmış mal ortaklığı: Evlilik birliğinin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] eşlerden birinin ölümüyle son bulması halinde[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] sağ kalan eşin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ölen eşin çocuklarıyla birlikte devam ettirdiği mal ortaklığı rejimi. üçüncü şahıs: Bir sözleşmenin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] davanın veya icra takibinin taraflarından olmayan kişi. üst hakkı: Taşınmaz malikinin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bir başkasına[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] arsasının üstünde ya da altında inşaat yapma veya mevcut inşaatı koruma (ona sahip olma) yetkisi verdiği irtifak hakkı. |
Cvp: Hukuk Sözlüğü
V vabeste :bağlı vakfiye :vakfedenin vakfa ilişkin bildirimini ve hakimin tescilini kapsayan belge vakıf :tesis; başlı başına bir varlığı bulunmak üzere bir malın belirli amaca tahsisi varaka: belge; yazılı kağıt varant :rehin senedi; umumi mağazaya tevdi edilen mallara ve tahıla ilişkin rehin hakkını gösteren ve bu mallar üzerinde herhangi bir alacaklı yararına bu hakkın yaratılmasını sağlayan senet varîd :gelen; vasıl olan; gerçek olan; varolan vâridât: gelirler; devlet(kamu)gelirleri vâris :mirasçı vasıl olmak :ulaşmak[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] erişmek vasi: Kanunun öngördüğü durumlarda[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] küçük veya kısıtlı kişilerin haklarını korumak üzere mahkeme tarafından atanan kanuni temsilci. vatandaşlık : Bir hakiki şahsı bir devlete bağlayan hukuki bağdır. vaz' :koyma; konulma (yürürlüğe koyma) vazıyed etme: bir şeye veya bir işe el koyma vaziyet :durum; hal vecîbe :borç veçhile bu) yönden; böylece; uyarınca vefa hakkı: hak sahibine[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] sattığı şeyin mülkiyetinin kararlaştırılan bedel karşılığında tekrar kendisine devrini[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tek taraflı irade beyanı ile isteme yetkisi veren hak vehle :öncesi; baş tarafı; dakika; an vehle-i ûlâ: ilk başlangıç; birdenbire vekalet Sözleşmesi: Kişinin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bedelli veya bedelsiz olarak[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bir işi yürütmeyi veya yerine getirmeyi başkası adına üstlendiği sözleşme. vekil: Vekalet sözleşmesi gereği[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] müvekkil tarafından ve onun adına işlem yapmakla yetkilendirilen kişi. velayet: Ana ve/veya babanın[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] reşit olmamış çocukları üzerindeki (kanundan doğan) eğitim ve terbiye hak ve yetkisi. velev olsa bile; hatta; ister; isterse veli: Velayet hakkına sahip bulunan ana ve/veya baba. verese: mirasçılar vergide adalet ilkesi: herkesin mali gücüne göre vergiye tabi tutulmasıdır vesayet: Küçük veya kısıtlıların haklarının korunması amacıyla özel hukuk tarafından düzenlenen ve bir kamu hizmeti niteliğini taşıyan kurum. vesait :vasıtalar; araçlar vezâif :vazifeler; görevler vicahî :yüze karşı; tarafın yüzüne karşı vikaye :koruma vuku bulmak: olmak; oluşmak; meydana gelmek vücut bulmak: doğmak; yapılmış olma |
Cvp: Hukuk Sözlüğü
Y yabancı : bir devletin ülkesinde oturan ve o devletin uyruğunu iddia etmek hakkı olmayan kimselerdir. yalamuk :çam ağacının reçineli kabuğu; soymuk yapı imar hukukunda) karada ve suda[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] sürekli veya geçici[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] resmî veya özel yeraltı ve yerüstü inşaatı ile bunların ilave[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] değişiklik ve tamirlerini içine alan sabit ve hareketli tesisler yapı alacaklısı ipoteği: bir yapıyı yapanların[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] o yapıdan doğan alacaklarını teminat altına almak için koydurdukları gayrimenkul rehni yapı kullanma izni :iskân belgesi yapı malikinin sorumluluğu:bir binanın veya diğer yapı eseri malikinin[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bunların çürük yapılmasından veya korunmasındaki kusurundan dolayı sorumlu tutulması yapı ruhsatı :inşaat izni; inşaat ruhsatı yargı: Hukuk kurallarının bağımsız ve tarafsız mahkemelerce belli bir olaya uygulanmasıdır. yayla :çevresi dik bayırlarla çevrili[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] düz ve yüksek yer; genellikle yüksek platolarda yer alan[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] insanların serinlemek ve hayvanlarını otlatmak için yaz aylarında gidip kaldıkları yer yaylak: : Bir veya birkaç köy ya da beldeye[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ayrı ayrı veya ortak olarak[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yaz mevsimini geçirmeleri ve hayvanlarını otlatmaları için tahsis edilen veya öteden beri bu amaçla kullanılagelen arazi. hayvanların yayılıp otlamasına uygun yer; otlak yed :el ;elinde bulundurma yed'i istirdat: mal üzerindeki yitirlmiş egemenliği[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tasarruf gücünü geri almak[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yeniden ele geçirmek yediemin :uyuşmazlık konusu şeyin saklanması ve idaresi kendisine verilen kişi; güvenilir kişi; yediadl yekûn :toplam yeni arazi teşekkülü: Kimsenin mülkiyetinde olmayan yerlerde birikme[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] dolma[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kayma ya da kamunun malı olan akarsuların yatak veya seviyelerinin değişmesi gibi olaylarla oluşan toprak parçası. yeniden değerleme: Vergi matrahının hesaplanmasıyla ilgili ekonomik kıymetlerin takdir ve tespiti; paranın değer kaybı gözönüne alınarak[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bilançolardaki stoklar[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] sabit varlıklar gibi kalemlerde düzeltmeler yapılması. yerleşme alanı: imar Plânı sınırı içindeki yerleşik ve gelişme alanlarının tümü yeşil alan :şehir imar plânlarında toplumun yararlanması için ayrılan ve üzerinde inşaat yapılması mümkün olmayan ve ileride veya şimdiden park[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] çocuk parkı vb. hizmet alanı olarak ayrılmış alan yönetim planı: Kat Mülkiyeti Kanunu'na göre anagayrimenkulün yönetimini düzenleyici hükümler içeren ve bütün kat maliklerini bağlayan sözleşme |
Saat: 05:55 |
Telif Hakları vBulletin® v3.8.9 Copyright ©2000 - 2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.