#1
|
||||
|
||||
Atatürk ün geometri kitabı
ATATÜRK’ÜN GEOMETRI KITABI
Dr. M. Cemil UGURLU’ nun Bilim Teknik Dergisi’ndeki yazisindan alinti. Bugün kullandigimiz “Matematik Terimleri”nin büyük bir çogunu Atatürk dilimize kazandirmis ve icat etmistir. Ilkokullar da ögretildigi gibi Atatürk’ün ögretim hayatinda matematik dersiyle arasinin çok iyi oldugu, hatta matematik dersindeki üstün basarisindan dolay matematik ögretmeni tarafindan Kemal adinin verildigini biliriz. Mustafa Kemal, Selanik Askeri Rüstiyesindeyken, matematik ögretmeni yüzbasi Mustafa efendi sinifa gelmediginde de onun yerine birçok kez bu dersi vermistir(2). Atatürk, ölümünden yaklasik birbuçuk yil öncesine degin matematikle ne ölçüde ugrastigini bilmiyoruz. Bu konuda, Türk Dil Kurum Basuzmani A.Dilaçar’in 10.11.1971 tarihli bir yazisi(1) çok ilginç bilgiler vermektedir. Bu yazidan ögrendigimize göre, “Atatürk ölümünden birbuçuk yil kadar önce, üçüncü Türk Dil Kurultayindan (24-31 Agustos 1936) hemen sonra 1936-1937 yili kis aylarinda kendi eliyle Geometri adli bir kitap yazmistir”. Atatürk, bunu, birtakim Fransizca geometri kitaplarini okuduktan sonra hazirlamis ve yapit ilk kez 1937 yilinda “Geometri ögretenlerle, bu konuda kitap yazacaklara kilavuz olarak Kültür Bakanliginca yayinlanmistir”(3). Bu 44 sayfalik yapittaki boyut, uzay, yüzey, düzey, çap, yariçap, kesek kesit, yay, çember, teget, açi, açiortay, içters açi, disters açi, taban, egik, kirik, çekül, yatay, düsey, yöndes, konum, üçgen, dörtgen, besgen, kösegen, eskenar, ikizkenar, paralelkenar, yanal, yamuk, arti, eksi, çarp, bölü, esit, toplam, oran, oranti, türev, alan, varsayi, gerekçe gibi terimler Atatürk tarafindan türetilmistir (3). Yapittaki tanimlarin tümünü Atatürk yazmistir. Her tanim, ilgi kavrami tüm ögeleriyle eksiksiz ve açik biçimde anlatmakta, özel ve temelli nitelikleri içermektedir. Gerekli ve yeterli örnekler de verilmistir. Taninmis bilim tarihçisi Ord. Prof. Dr. Aydin Sayili, tam bir yetkiyle, bu Geometri kitabini, “küçük fakat anitsal bir yapit” diye nitelendirmistir(4). Atatürk, yasaminin önemli bir kesimini tarihin en büyük savaslarindan birinin içinde, ulusal ve evrensel sorumluluklar yüklenerek geçirdikten yillarca sonra, düzenli bir mantik ve bilgi disiplini kesinlikle gerektiren matematik alaninda, yeni türettigi terimlerle böylesine özlü bir yapiti yazmakla, dil ve matematikteki üstün yetenegini kanitlamistir. Atatürk’ün yasaminda çok belirgin bir örnegini izledigimiz gibi, aslinda dil ile matematiksel kültür arasinda siki baginti vardir. Atatürk’ün dehasinda, dil ve matematik gibi aklin degisik disiplinleri birbirini karsilikli olarak hep olumlu yönde etkilemis ve gelistirmistir. Atatürk, “Fen terimleri o suretle yapilmali ki anlamlari ancak istenilen seyi ifade edebilsin”(5) demis ve bunu, Osmanlica çok sayida terimin yerine öz Türkçe karsiliklarini türetirken üstün bir basariyla gerçeklestirmistir. Atatürk’ü, “Geometri” adli yapitini yazmaya zorlayan nedenleri, O’nun dil çalismalarini yakindan izlemek olanagini bulabilen taninmis dil uzmani A. Dilaçar söyle açikliyor: "... Atatürk hep matematikle ugrasirdi. Eski geometri terimleri çok agdali idi. Gen bile, uzun uzun bu terimleri okudugum halde, simdikiler Imisisinda güçlügünü daha iyi anliyorum. Pedagojide bir gerçek var: Fikir yolunun açik olmasi, bir ip ucunun bulunmasi lazimdir. Yoksa bir külçe gibi çöker. Müselles kelimesini ele alalim. Arapça okullarimizdan kaldirilmistir. Sülüs'ten müstak (türetilmis) bir kelime oldugunu ögrenin nasil bilsin? Arapça sogurucu bir dildir. Örnegin "müstesrik" "sark" kelimesinden gelmis bir kelimedir. Önüne, ortasina, arkasina birtakim heceler eklenmis. Bunun aslini bulmak bir Arapça gramer meselesidir, Okullarimizdan Arapça, Farsça kaldirilmis oldugundan, ögren id "müselles"i küde kelime olarak karsisinda görecektir. "Uç" aklina gelmeyecektir. Ama müselles yerine "üçgen" dersek, hir üç var. "Gen". Atatürk'e göre "genislikten" alinmistir. Bir ipucu var. "Dörtgen" dörtten gelmistir. Bir ipucu vardir. "Esit", denk anlaminda olan "es"ten gelmistir. Ama müsavi Arapça bir kelimedir. Bu sebeple Atatürk'ün prensipleri burada da dogru idi. On im için bu en agdali olan bu bilim dalini ele aldi ve kitabi örnek olarak birakti...” Atatürk'ün matematik terimlerini türetme ve bunlari ögretime yerlestirme çalismalari konusunda Prof. Dr. Vecibe Latipoglu, su bilgilen veriyor: "... Atatürk, matematigi iyi bildigi ve sevdigi için, terim devrimine matematikten baslamistir, denilebilir. Çünkü Türk Dili (Belleten)'in Subat 1937 tarihli yayinindan bir ay sonra, Atatürk, ceyb (sinüs) ve tece^b (kosmus)'m Türkçe karsiliklarinin bulunmasi için 29 Mart 1937 tarihli Ulus Gazetesine ilan verdirerek bir yarisma açtirmistir... Sonunda hazirlanan bütün terimler, Türk Dili (Belleten) dergisinin Ekim 1937 tarihli sayisinda yer almistir. Terimler, Türkçe-Osmanlica, Osmanlica-Türkçe, Fransizca-Türkçe olmak üzere siralanmis ve ön sirayi matematik terimleri almistir... Atatürk terim çalismalarinin ülkedeki etkisini ögrenmek için, 1937 yili sonbaharinda, Sivas'a giderek, vaktiyle Sivas Kongresini topladigi lise binasinda, dokuzuncu sinifin geometri dersine girmistir'"1'. Bu derste eski terimlerle ögrenimin zorlugunu birkez daha saptayan Atatürk, "Bu anlasilmaz terimlerle, ögrencilere bilgi verilemez" diyerek kitabi atmis ve sonra tahta basina geçip "dili" yerine "kenar", "müselles" yerine "üçgen", "müselles mütesaviyül adla" yerine "eskenar üçgen", "zaviye" yerine "açi" terimlerini kullanarak ünlü Pisagor teoremini ögrencilere anlatmistir"'. Atatürk, bu inceleme gezisinde yaninda bulunan Kültür Bakani Saffet Arikan'a tüm okul kitaplarinin yeni terimlerle, hemen yarilmasi emrini vermis ve Türkçelestirilmis terimlerle iki ayda hazirlanan kitaplar bütün okullara Kültür Bakanliginca gönderilmistir' . Atatürk'ün türettigi matematik terimleri ve yaptigi geometri tanimlarinin hemen hemen tümü bugüne degin degismeksizin kullanila gelmistir. O'nun türettiklerinden sadece birkaç terim sonradan küçük ölçüde degistirilmistir. Örnegin Fransizca "hypothese'in karsiligi olan Osmanlicidaki" faraziye'nin yerine Atatürk, Türkçe "varsayi" terimini türetmis ve sonradan bu terim varsayim" biçimini almistir. Ayni sekilde O'nun "tümey açi", "bütey açi" terimlerinin yerini "tümler açi", "bütünler açi" terimleri almistir. Çok az sayida ve sinirli olan bu terim degisikliklerini, Atatürk'ün dildeki temel ilkesinin dogrulugunun birer kaniti saymak gerekir. |
Benzer Konular |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Ortopedi hakkinda hersey | ceyLin | Sağlık | 14 | 23 December 2008 16:10 |
BiR GöZyAsII DAhAA BıRaKtmm | KaRdeLeN | Hikayeler | 1 | 20 November 2008 12:28 |