Seversintabi.com Türkiye'nin En Büyük Forumu Bence Seversin Tabi
 

Go Back   Seversintabi.com Türkiye'nin En Büyük Forumu Bence Seversin Tabi > Yaşamın İçinden > Parapsikoloji > Paranormal Olaylar
Yardım Topluluk Takvim Bugünki Mesajlar Arama

gaziantep escort gaziantep escort
youtube beğeni hilesi
Cevapla

 

LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 23 February 2009, 11:53
Banned
 
Kayıt Tarihi: 29 July 2008
Mesajlar: 0
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Arrow Metafizik Dünyalar





Kuran ayetleri incelendiğinde Allah'ın dilemesiyle cinlerle insanların görüşebilecekleri, hatta cinlerin insanların emrine girebilecekleri anlaşılmaktadır. Allah Hz. Süleyman'ın emrine cinleri vermiş Hz. Süleyman da onları çeşitli işlerde görevlendirmiştir.

İnsanoğlunun içinde yaşadığı ve gördüğü dünya üç boyutlu bir mekandır. Dolayısıyla bir insanın gördüğü nesneler, duyduğu sesler ve hissettiği diğer tüm algılar da bu üç boyutlu dünya ile sınırlı kalmaktadır. Ancak günümüzde birçok ünlü bilim adamı evrenin on bir boyutlu olduğunu savunmaktadırlar. Bu son teoriye göre insan sınırlı bir algıya sahiptir ve bu nedenle üç boyutlu evren dışında geriye kalan sekiz boyutlu evrenin hiçbir zaman farkına varamaz. Bu konuya basit bir örnek vererek daha iyi açıklayabiliriz. İki boyutlu evren, şu anda okuduğunuz sayfadan koparılan bir kağıt parçasının yüzeyine benzetilebilir. Şimdi yırttığınız bu paçayı yuvarlayıp silindir şekline sokacak olursanız elinizdeki kağıt üç boyutlu bir model olacaktır. Eğer bu üç boyutlu silindirin üstünde yürüyen bir örümcek olsa örümcek üzerinde yürüdüğü bu kağıdın silindir olduğunu fark etmeyecektir. Büyük bir ihtimalle yürümeye başladığı yere geri dönmüş olduğunun farkına bile varmayacaktır. Kısacası örümcek için bu silindir hala iki boyutludur. Ancak belirli bir uzaklıktan bakıldığı zaman, kağıt boru sadece bir boyutu olan bir çubuk gibi görünecektir. Bu örneğe benzer şekilde yaşadığımız evren de üçten fazla boyuta sahip olabilir ve biz bunun farkına varamıyor olabiliriz.


Yukarıda vermiş olduğumuz örneği daha geniş kapsamlı düşündüğümüzde aklımıza çok önemli başka bir soru gelmektedir. Eğer on bir boyutlu bir evrende yaşıyorsak ve biz bunu ancak üç boyutlu olarak algılayabiliyorsak bu evrende bizden farklı, bizim göremediğimiz ve hissedemediğiz varlıklar yaşıyor olabilir mi?

Allah, bu sorunun yanıtını Kuran-ı Kerim'de bizlere asırlar öncesinde vermiştir. Ve birçok ayette bize insandan daha farklı yapıya sahip varlıkları da yarattığını haber vermiştir. Bu varlıklardan bir tanesi de cinlerdir. Cinler ateşten yaratılmışlardır ve insandan daha farklı bir boyutta yaşamakta, ancak insanları görüp izleyebilmekte, konuşmalarını dinleyebilmektedirler. Allah Kuran'da cinlerin şeklini bir ayette şöyle tarif etmiştir:

“Cann'ı(cinni) da yalın dumansız bir ateşten ' yarattı.” (Rahman Suresi, 15)

Ayrıca Kuran'da bize cinlerin çok hızlı hareket eden varlıklar oldukları ve bir maddeyi kolaylıkla başka bir yere iletebildikleri de bildirilmektedir. Hatta Kuran'da adı geçen ve Hz Süleyman'ın emrine verilmiş cinlerden biri olan İfrit, Hz. Süleyman'a o daha makamından kalkmadan, Sebe Melikesi'nin tahtını getirebileceğini söylemiş ve ayette haber verildiği üzere, . ben gerçekten buna karşı kesin olarak bir güce sahibim.” (Neml Suresi,39) diye belirtmiştir.

Kuran ayetleri incelendiğinde cinlerin de aynı insan toplulukları gibi bir hayatlarının olduğu anlaşılmaktadır. Ayetlerde cinlerin de gelmiş ve geçmiş ümmetleri olduğundan bahsedilmektedir. Ve onların da soylarının, atalarının bulunduğu belirtilmektedir. Cinler de insanlar gibi Allah'a ibadet etmekle sorumludurlar. Onlar da elçiler ve elçilere indirilen kitaplar vasıtasıyla uyarılıp korkutulmakta, dünya hayatında nasıl davranışlarda bulunacaklarıyla denenmekte ve bunun sonucunda Allah'tan bir karşılık bulmaktadırlar. Allah bu gerçeği Cin Suresi'nde şu şekilde bildirir:

“De ki: Bana gerçekten şu vahyolundu: Cinlerden bir grup dinleyip de şöyle demişler: Doğrusu biz(büyük) hayranlık uyandıran bir Kur'an dinledik. O(Kur'an) gerçeğe ve doğruya ' yöneltip-iletiyor. Bu yüzden ona iman ettik. Bundan böyle Rabbimize hiç kimseyi ortak koşmayacağız. Elbette Rabbimizin şanı yücedir. O ne bir eş edinmiştir, ne de bir çocuk.” (Cin Suresi, 1–3)

Ayetlerden de anlaşıldığı gibi cinler de Allah'ın indirdiği hak kitap olan Kuran-ı Kerim'e uymakla sorumludurlar ve bu varlıklar da kendi dünyalarında denenmektedirler.

Cinlerle İnsanların Görüşmesi

Kuran ayetleri incelendiğinde Allah'ın dilemesiyle cinlerle insanların görüşebilecekleri, hatta cinlerin insanların emrine girebilecekleri anlaşılmaktadır. Allah Hz. Süleyman'ın emrine cinleri vermiş böylece Hz. Süleyman onları türlü işlerde kullanmıştır.

Burada vurgulanması gereken önemli bir konu da insanların cinlerle ne şekilde görüşebileceğidir. Her ne kadar tam olarak açıklığa kavuşmuş olmasa da, günümüzde "cin çağırma" insanlar arasında yaygın bir uygulamadır. Çoğu insan hayatında bir ya da birkaç kez cin çağırmıştır. Özellikle gençler arasında bu, çok uygulanan bir yöntemdir. Bazı kişiler buna "kalp çağırma", bazıları da "ruh çağırma" gibi isimler verse de, aslında bu tarz ortamlarda gelenler hep cinlerdir. (Bazı durumlarda da ortamda bir cin olmamasına rağmen insanlar kendi kendilerini buna inandırırlar.)

Ancak bu cinler çoğunlukla iman etmemiş, dinsiz cinlerdir. Dinsiz cinlerin bunu yaparken amaçları ise muhtemelen insanları oyalamak ve onların boş vakit geçirmelerine sebep olmaktır. İnsanlar da bu cinlere aldanarak kendilerinin bir kazanç sağlayabileceğini, gayba dair haberler alabileceklerini zannetmektedirler. Oysa cinlerin -Allah'ın dilemesi dışında- insanlara gaybtan haber vermeleri mümkün değildir. Nitekim ". Artık o, yere yıkılıp-düşünce, açıkça ortaya çıktı ki, şayet cinler gaybı bilmiş olsalardı böylesine aşağılatıcı bir azab içinde kalıp-yaşamazlardı." (Sebe Suresi, 14) ayetinde haber verildiği gibi, Hz. Süleyman'ın ölümünden sonradan haberdar olmaları bunun bir delilidir. Ayrıca unutulmamalıdır ki, Rahman Suresi'nde cin ve insan topluluklarının Allah'ın ilhamıyla hareket eden aciz varlıklar oldukları hatırlatılmaktadır. Allah'ın ayetlerini inkar edip, isyan ettikleri takdirde hiçbir şekilde bir başarı elde edemeyecekleri, çünkü yerlerin ve göklerin tek hakiminin alemlerin Rabbi olan Allah olduğu bildirilmektedir. Ayette şöyle buyrulmaktadır:

“Ey cin ve ins toplulukları, eğer göklerin ve yerin bucaklarından aşıp-geçmeye güç yetirebilirseniz, hemen aşın; ancak 'üstün bir güç (sultan)' olmaksızın aşamazsınız.” (Rahman Suresi, 33)

Böyle bir girişimde bulunanların alacakları karşılık ise Kuran'da, "İkinizin de üzerine ateşten yalın bir alev ve (bakır gibi erimiş) kıpkızıl bir duman salıverilir de 'kurtulup-başaramazsınız.'" (Rahman Suresi, 35) hükmüyle bildirilir. Nitekim Müslüman cinler bu gerçeği bilmektedirler ve "Biz, şüphesiz Allah'ı yeryüzünde asla aciz bırakamayacağımızı kaçmak suretiyle de O'nu hiçbir şekilde aciz bırakamayacağımızı anladık." (Cin Suresi, 12) ayetinde de belirtildiği gibi acizliklerinin farkındadırlar.

Cinleri Allah'a Ortak Koşanlar

Bazı insanlar cinlerin kendilerine ait bir güçleri olduğuna inanmaktadırlar. Oysa bu çok büyük bir yanılgıdır. Çünkü cinleri yaratan Allah'tır ve onların kendilerine ait hiçbir güçleri yoktur. Allah dilemedikçe onların herhangi bir kişiye zarar vermeleri ya da fayda sağlamaları mümkün değildir. Ancak buna rağmen insanların bir bölümü cinlerden medet umar, onları veli kabul ederler. Bir Kuran ayetinde Allah, insanların cinlerle temas kurmak suretiyle saptıklarını şöyle haber verir:

"Bir de şu gerçek var: İnsanlardan bazı adamlar cinlerden bazı adamlara sığınırlardı. Öyle ki onların azgınlıklarını arttırırlardı." (Cin Suresi, 6)

Ayetlerde cinlerin insanlar için bir yol gösterici olmadıkları, hatta insanları doğru yoldan saptırmak için onlara süslü sözler fısıldadıkları bildirilir. Ancak unutulmamalıdır ki, cinlerin Allah dilemedikçe insanlar üzerinde bir etkilerinin olması mümkün değildir. Onları Allah yaratmıştır ve onlar da kainattaki tüm canlılar gibi Allah'ın emriyle hareket etmektedirler. Hem insanları yoldan saptıran cinler, hem de cinleri Allah'a şirk koşanlar; bu yaptıklarına karşılık olarak Allah onları sonsuz cehennem azabıyla cezalandıracaktır. Dünya hayatlarında cinlerin yaldızlı sözlerine kananlar ahirette çok büyük bir yanılgıya düştüklerini anlayacaklardır. Çünkü o gün tüm şirk koştukları kimseler kendilerinden uzaklaşacak, Allah'ın karşısında yapayalnız, tek başlarına olduklarını kavrayacaklardır.

Cinler Teknolojiyi Kullanıyor Olabilirler mi?

Hz. Süleyman, emrine verilen cin ve şeytanları ordusunda, sanatsal çalışmalarında, inşa faaliyetlerinde ve istihbarat alanında türlü görevler vererek kullanmıştır. Şüphesiz Hz. Süleyman ' ın emrine şeytanların ve cinlerin verilmesi, ona Allah ' tan çok büyük bir lütuftur. Çünkü şeytanlar ve cinler yeryüzünün pek çok ilmine, dünya üzerinde gerçekleşen olayların gizli veya açık bilgilerine sahip olan varlıklardır. Böyle bir ilme sahip olan varlıkları emrinde bulundurmak, Hz. Süleyman ' a hem diğer ülkelerle olan ilişkilerinde, hem de kendi ülkesini yönlendirmesinde çok büyük kolaylıklar sağlamış olabilir. (En doğrusunu Allah bilir) Allah bir ayette Hz. Süleyman için çalışan şeytanları şöyle tarif etmektedir:

“Onun için denizde dalgıçlık yapan ve bundan başka iş(ler) de gören şeytanlardan kimseleri de (emrine verdik). Biz onların koruyucuları idik.” (Enbiya Suresi, 82)

Hz. Süleyman bu dalgıç şeytanları çok farklı görevlerde istihdam etmiş olabilir. Şeytanlar istihbarat ya da askeri amaçlı görevler almış olabilecekleri gibi, bilimsel görevler de yapmış olabilirler. Örneğin Hz. Süleyman onları deniz altındaki zenginliklerin işlenerek insanların hizmetine sokulması için gerekli araştırmaların yapılması gibi görevlerde kullanmış olabilir.

Bu ayetten sadece toprak üstünün değil, deniz altının da işlenmesinin önemi anlaşılmaktadır. Ancak deniz altındaki petrol, altın gibi kıymetli madenlerin çıkarılıp işlenmesi, insanlara faydalı ve kullanılır hale getirilmesi için çok yüksek bir teknoloji gerekmektedir. Geçmişte şeytanlar Hz. Süleyman'a bu teknik desteği ve insan gücünü sağlamış olabilirler.

Bir başka Kuran ayetinde ise Hz. Süleyman ' ın emrindeki cinlerin yaptığı işler şöyle tarif edilmektedir:

“Ona dilediği şekilde kaleler, heykeller, havuz büyüklüğünde çanaklar ve yerinden sökülmeyen kazanlar yaparlardı.” (Sebe Suresi, 13)

Bu ayette bahsi geçen cinlerin yaptığı havuz büyüklüğündeki çanaklar ve yerinden sökülmeyen kazanlar ile kastedilmek istenen de cinlerin o dönemde uydu alıcıları, çanak antenler ya da elektrik santralleri gibi bir teknolojiyi kullanması olabilir. (En doğrusunu Allah bilir)

Sonuç

Kuran'da bize cinler, şeytanlar ve melekler gibi metafizik varlıklardan kesin olarak bahsedilmektedir. Ancak bu varlıkları görmek ya da onlarla bir şekilde iletişim kurmak yalnızca Allah ' ın dilemesiyle gerçekleşebilir. Bu varlıkların çoğu da bizim bilmediğimiz ilimlere ve bilgilere sahip olabilirler. Bu varlıkların Kuran ' da haber verilen yaşantıları dikkatle incelendiğinde, o dönemlerde insanlığın büyük bir gelişim sürecine girdiği kesin bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Hz. Süleyman döneminde pek çok işte cinlerin kullanılması bu konuda bir örnektir.

Kuran, Allah'ın kıyamete kadar tüm insanlar için geçerli kıldığı kitabıdır. Dolayısıyla Hz. Süleyman kıssasında anlatılan olayların benzerleri ahir zamanda (kıyamete yakın bir vakitte Kuran ahlakının tüm dünya üzerinde hakim olacağı ve insanlar arasında yaygın olarak yaşanacağı dönem) da yaşanacak olabilir. (En doğrusunu Allah bilir.)

Alıntı ile Cevapla
Cevapla




Saat: 19:18


Telif Hakları vBulletin® v3.8.9 Copyright ©2000 - 2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
gaziantep escort bayan gaziantep escort
antalya haber sex hikayeleri aresbet giriş vegasslotguncel.com herabetguncel.com ikili opsiyon bahis vegasslotyeniadresi.com vegasslotadresi.com vegasslotcanli.com getirbett.com getirbetgir.com
ankara escort ankara escort ankara escort bayan escort ankara ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort eryaman escort adana escort eryaman escort kızılay escort çankaya escort kızılay escort ankara eskort

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 PL2