![]() |
AnTalya (:
|
Cvp: AnTalya (:
ANTALYA'nın Tarihçesi
Attalos Yurdu anlamına gelen Antalya, II. Attalos tarafından kurulmuştur. Bergama Krallığı’nın sona ermesiyle (M.Ö. 133) bir süre bağımsız kalan kent, daha sonra korsanların eline geçmiştir. M.Ö. 77’de Komutan Servilius Isauricus tarafından Roma topraklarına katılmıştır. M.Ö. 67’de Pompeius’un donanmasına üs olmuştur. M.S. 130’da Hadrianus’un Attaleia’yı ziyaret etmesi şehrin gelişmesini sağlamıştır. Bizans egemenliği sırasında piskoposluk merkezi olan ismi görülen Attaleia, Türklerin eline geçtikten sonra büyük bir gelişme göstermiştir. Modern şehir antik yerleşmenin üzerine kurulduğundan, Antalya'da antik çağ kalıntılarına çok az rastlanmaktadır. Görülebilen kalıntıların ilki, eski liman olarak nitelenen liman mendireğinin bir kısmı ve limanı çevreleyen surdur. Surların park dışındaki kısmında restorasyonu yapılan Hadrian Kapısı Antalya'nın en güzel antik eserlerinden biridir. Attaleia’da, bütün antik şehirlerde tapınak, agora, tiyatro gibi yapılar olduğu biliniyorsa da bugün bunların yerini saptamak imkansızdır Antalya Kaleiçi Büyük bir bölümü yıkılmış ve yok olmuş at nalı şeklinde içten ve dıştan surlarla çevrilidir. Surlar, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı devirleri ortak eseridir. Surların 80 burcu vardır. Surların içinde kiremit çatılı 3000 kadar ev bulunmaktadır. Evlerin karakteristik yapıları Antalya'nın sadece mimari tarihi hakkında fikir vermekle kalmaz, aynı zamanda bölgedeki yaşam tarzını, gelenek ve görenekleri en iyi şekilde yansıtır. 1972 yılında Antalya iç limanı ve Kaleiçi semti, özgün dokusu nedeniyle "Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu" tarafından "SİT bölgesi" olarak koruma altına alınmıştır. Turizm Bakanlığı'na "Antalya- Kaleiçi Kompleksi" restorasyon çalışmasından dolayı, 28 Nisan 1984’de FİJET (Uluslararası Turizm Yazarları Birliği) tarafından Altın Elma Turizm Oskarı ödülü verilmiştir. Günümüzde Kaleiçi otelleri, pansiyonları, restoranları ve barları ile eğlence merkezi haline gelmiştir. |
Cvp: AnTalya (:
ANTALYA İLÇELERİ
Akseki NÜFUSU : 22 Ekim 2000 Tarihinde yapılan Genel nüfus sayımında İlçe merkez nüfusu 10.563 dür. Beldelere göre nüfus dağılımı ise şu şekildedir. Akseki Merkez....................: 10.563 Cevizli Beldesi....................: 7.737 Kuyucak Beldesi.................: 4.841 Bademli Beldesi..................: 2.230 Yarpuz Beldesi....................: 3.200 Güçlüköy Beldesi................: 1.640 Süleymaniye Beldesi...........: 2.002 Diğer Köyler Toplamı.........: 10.254 TOPLAM NÜFUS...........: 42.467 TARİHİ : Batı Toroslar’ ın zirvesinde 1288 yılında kurulan Akseki İlçesi’nin tarihi, Roma İmparatorluğu dönemlerine kadar uzanmaktadır. O devirlerde Marla ( Marulya) gibi isimlerle adlandırılan İlçe, 1872’ ye kadar Akseki ismi ile Alanya’ ya bağlı iken daha sonra Antalya’ ya bağlanmıştır. Manavgat ve Seydişehir İlçelerinin kurulması sonucu birçok köy bu ilçelere bağlanmıştır. 1936 yılında Akseki’ye bağlı bir belde olan Gündoğmuş, 1990 yılında da İbradı ilçe yapılarak Akseki’ den ayrılmıştır. COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ: Manavgat Irmağı’nın oluşturduğu büyük bir vadi ile Toroslar’ ın genel yapısına uygun engebeli ve dağlık görünüm arz etmektedir. Doğusunda Gündoğmuş ve Bozkır, batısında Manavgat ve İbradı , kuzeyinde Beyşehir ve Seydişehir, güneyinde Manavgat ve Gündoğmuş ilçeleri yer alır. Arazinin büyük çoğunluğu sedir, çam ve köknar ağaçları ile kaplı olup, yer yer Akdeniz tipik bitki örtüsü olan maki türü bodur ağaçlara rastlanmaktadır. İlçenin rakımı 1050 metredir. Yüzölçümü 2.083 km² olup, genel arazi dağılımı ise şu şekildedir: Tarım Alanı..................................114.060 dekar Çayır-Mera Alanı.........................176.500 dekar Ormanlık ve Fundalık Alan.......1.309.020 dekar Su Yüzeyi..........................................5. 000 dekar Tarım Dışı Alan............................478.420 dekar TOPLAM YÜZEY.....................2.083.000 dekar İlçe Akdeniz İklimi ve karasal iklimin etkisindedir. Yaz aylarında ısı +28 / 34°C , ilkbaharda +14 / 19°C , kışın -18 / 19°C arasında değişir. Ortalama yıllık yağış miktarı 1068,2 mm’dir. Ancak bu miktardan yaz aylarına düşen pay oldukça azdır. Yağışta görülen bu düzensizlik ve ekilebilir alanların azlığı nedeniyle tarımsal faaliyetlere az rastlanmaktadır. İDARİ DURUMU : İlçede 41 köy ve 6 belde mevcut olup, nüfusun büyük çoğunluğu İlçe merkezinde ve beldelerde yaşamaktadır. Köylerdeki, nüfus oranı düşüş göstermekte ve genellikle köy nüfusu yaşlı kişilerden oluşmaktadır. SOSYAL YAPISI: Küçük aile yapısının görüldüğü İlçede ve köylerde akrabalık bağları kuvvetlidir. Halkın okuma - yazma oranı yüksek olup, okumayısa, kültüre önem verilmekte, liseyi bitiren geçler kazandıkları taktirde üniversiteye devam etmekte, kazanamayısanlar ise büyük şehirlerdeki akrabalarının yanlarına giderek ticaretle uğraşmaktadırlar. Merkezde ve köylerde kalanların çoğunluğu yaşlı nüfus olup, çiftçilikle uğraşmaktadır. Bunun yanında halkın dayanışma duygusu birleştirici rol oynamakta, her köyde mevcut bulunan yardımlaşma dernekleri, köylüler arasında dayanışmayısı arttırmaktadır. Derneklerin finansmanı ise İlçe dışında yaşayan işadamları tarafından sağlanmaktadır. |
Cvp: AnTalya (:
Demre
Nüfus: Kente giriş tabelalarında 13,900 yazar kent nüfüsunu. Ancak Demre Nüfusu 22-25 bin arasıdır. Toroslardan ve kırsal alandan seracılık yapmak için gelenler resmi nufusa yansımaz. Onlar köylerinde muhtar, kasabalarında belediye başkanı secmek için Demre de yazılmazlar. Doğal olarak Demre Belediyesinden hizmet isterler. Tabiki hizmetler aksamakta. Onların Demre nüfusuna yazılması, iller Bankasından gelen geliri düşürmekte. Ekonomik Yapı: Demre, adını ilçeden alan Demre Çayının denize döküldüğü bir delte ovası üstünde kurulmuştur. Kuzeyi, doğusu ve batısı Toros Dağları ile kaplı bu ova, Türkiye'de turfanda sebzeciliğin önemli merkezidir. Her mevsimde ilçeye gelen konukları iki renk karşılar ovada. Beyaz ve yeşil. Beyaz 10.000 dekarlık plastik ve cam seraların rengi. Yeşil ise 4635 dekarlık portakal bahçelerinin. Halkın geçim kaynağı turfanda sebzeciliktir ve narenciye üretimine dayalıdır. Üç tarafının dağlarla kaplı olması, turfanda sebze ve narenciye üretiminde büyük bir avantaj sağlıyor Demre'ye Özellikle biber üretim ve ihrac merkezi konumunda. Son yıllarda 10'a yakın biber türü üretilmektedir. Adını Demreden alan ''Demre Sivrisi'' adlı sivri biber ünlüdür Avrupa insanının damak tadına uygun Kapia, California Harikası, Macar Dolması, Carliston türü biberler Kale'de üretilmektedir. Özellikle Toros Dağlarının eteklerinde kurulan Köşkerler Köyünün Portakalı, Türkiye'nin en kaliteli portakalıdır. Baharın ilk günlerinde ister doğudan, ister batıdan gelin, sizi ilk karşılayan portakal ve limon çiçeklerinin kokusudur. Demre'de turizm, henüz günübirliktir. Özellikle azımsanmayacak bir grup Demreli, Çayağzı limanından Kekova'ya düzenlenen yat turlarından geçim sağlamaktadır. Ticaret küçük ölçeklidir. Sanayi tesisi yoktur. İlçe Merkezi ve Beymelek Beldesinde birer sebze ve meyve toptancı hali mevcuttur. Coğrafya: Demre İlçesi, Akdeniz Bölgesinde Antalya İline bağlı 4.sınıf bir ilçedir. Antalya körfezinin batısında Teke Yarımadasının güneyinde yer alan bir ilçe olup, doğusunda Finike İlçesi, batısında Kaş İlçesi, güneyinde ise Akdeniz ile sınırdır. Üç tarafı dağlarla çevrili bulunan ilçenin kurulduğu arazi Demre Çayının getirmiş olduğu verimli alivyonlu topraklardan meydana gelmiştir. Akdeniz ikliminin tipik karakteristik özelliklerinin görüldüğü Demre İlçesinde yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağmurlu geçer. İlçenin toplam olarak yüz ölçümü 47.322 hektar olup, tarım arazisi 5.350 hektar, çayır mera 50 hektar, orman arazisi 31.922 hektar, su yüzeyi 300 hektar, tarım dışı arazi ise 9.600 hektardır. Tarih: Finike ile Kaş arasında, Finike'ye 25, Kaş'a 48 km. uzaklıkta olan Demre Likya uygarlığının en önemli 6 kentinden birisi olup kuruluşu ilk kez M.Ö. V. yüzyılda yerleşim merkezi haline gelen Demre, önceleri deniz kıyısında iken Demre çayının getirdiği alüvyonlar sonucunda denizle olan bağlantısı kesilmiştir. M.S. IX. yüzyılda Arap akınları sonucu terk edilmiştir. Kaya Mezarları, Tiyatro ve St.Nicholas Kilisesi varlığını günümüze değin sürdürebilmiş yapılardan bazılarıdır. Hadrian tarafından yaptırılan içinde tahıl ambarı da bulunan Andriake limanının Demre ile bağlantısı vardır. Noel Baba olarak bilinen St.Nicholas (Aziz Nikola, Santa Claus, Heilige Nikolaus, Noel Baba) M.S. 245 yılında Fethiye yakınlarında Patara kentinde doğmuş, M.S. 363 yılına değin Anadolu'da yaşamış bir azizdir. Varlıklı bir ailenin çocuğu olarak iyi bir eğitim görmüş ve kendini insanlara adamıştır. Yaptığı yardımlarla çevresinde sevgi bağı oluşturan St.Nicholas, denizcilerin ve çocukların koruyucusu olarak Noel Baba adı ile bu güne değin yaşatılarak efsaneleştirilmiştir. Demre Piskoposu olarak çevresinde yaptığı dini ve sosyal çalışmalarla halkın sorunlarına insancıl çözümler getirmiştir. Öldükten sonra Demre'de gömülmüş ve adına bir kilise yaptırılmıştır. St. Nicholas'ın kemiklerinin bir kısmı 1080 yılında İtalyan tacirler tarafından Bari'ye kaçırılmıştır. Ancak acele ile götürülemediği anlaşılan bir kısım parçaları ise bugün Antalya Müzesi'nde sergilenmektedir. Hollanda'da Sinterkoas, Fransa'da Pere Noel, İngiltere'de Father Christmas, Amerika'da Santa Claus ve Almanya'da Heilige Nikolaus hikayelerinin aslı St. Nicholas'dır. Bugün pek çok ülkenin baş azizi olan St. Nicholas'ın ölüm tarihi olan 6 Aralık'ta törenler düzenlenir, çocuklara hediyeler verilir ve bu kutlamalar Noel Yortusuna değin uzayarak yeni bir yıl özelliği kazanır. İlki 5-7 Aralık 1983 yılında yapılan Noel Baba sempozyumu o günden beri değişik din ve eğitimlerden gelen insanların katılımlarıyla her yıl tekrarlamaktadır. Sempozyumlarda, Anadolu'lu St. Nicholas'ın insan sevgisinden yararlanarak, dini ve inancı değişik tüm insanlara barış, dostluk ve kardeşlik çağrısı yapılır. İklimi: Bahar yılda bir gelir Birkaç ay derler yalan Demremizde her saat Bir bahardır fışkıran. Demre'nin iklimini bu dizelerle özetlemek en güzeli. Her gün bahar, her gün yaz. Öğretmenler, sonbaharı anlatamaz öğrencilerine. Bir bakarsınız çiçek açar bademler Kasımda, Ocakta, bazen Aralıkta Akdeniz'i Demre'de yaşamak gerekir. İnsanları sıcak kanlılığını, sıcak iklimden alır. Kışı, kuzeydeki Torosları seyrederek yaşarsınız Demre'de Zaman zaman kış mevsiminde 3-5 gün soğuk olur. Bunuda doğanın turfanda sebze üreticisine verdiği ceza olarak kabuk edebilirsiniz. Bir cennettir sıcak bir iklim ve sıcak insanlar arayanlar için Demre. Turizm: İlçemiz tarihi geçmişi ve coğrafi konumu itibari ile turizm beldesidir. İlçemizde tarihten kalan Noel Baba Kilisesi, Myra Antik Kenti ve Tiyatrosu, Andreake Antik Kenti, Kaya Mezarları, Simena Antik Kenti turizm için cazibe oluşturmaktadır. Kekova adaları, Batık Kent'in tertemiz denizi ve iklimi ile de beldemiz coğrafi yönden de turizm açısından şanslı bir yerleşim yeridir, ilçemizin bütün bu özelliklerine rağmen turizmden yeterli derecede faydalandığı söylenemez. Bunun sebebi ulaşımın zorluğu, konaklama tesislerinin azlığı, bu yüzden hizmet sektörünün gelişmemesidir. Eğitimi: İlköğretim : İlçemizde Merkezde 7 , köy ve mahallelerde 5 olmak üzere toplam 12 İlköğretim okulumuz bulunmaktadır. Merkezdeki 7 İlköğretim okulundan 80. Yıl Cumhuriyet, Yunus Emre, Atatürk, Yusuf Özek ve Beymelek İlköğretim okullarında 2. kademe bulunmaktadır. Diğer okullarımızın fiziki kapasiteleri yeterli olmadığından dolayı 2. kademe eğitim verilememektedir. Merkezdeki 7 İlköğretim okulumuzda toplam 96 derslik ve 2.718 öğrenci mevcuttur. Köylerde bulunan 5 okulumuzda 26 derslik mevcuttur. 10 okulumuz taşımalı ilköğretim uygulamasına tabi olup, bunun 9'u İlçe merkezine, 1'i ise Kaş İlçesi Karadağ İlköğretim okuluna taşınmaktadır. Toplam taşınan öğrenci sayısı 412'dir. |
Cvp: AnTalya (:
Elmalı
Tarihçe ve Kaya Mezarları Antalya'nın eski yerleşim yerlerinden biri olan Elmalı, uzun ve zengin tarihi boyunca birçok medeniyete tanıklık etmiş, yörenin tarihi, M.Ö. 5. ve 4. yüzyıllarda yaşamış olan Likyalılar ile başlamıştır. Beldenin M.Ö. 2000-3000 yıllarına varan yaşantısı, hala tarihin karanlık örtüsü altındadır. Ancak bu devirlere ait mezarlarda yapılan kazılar ve incelemeler, Likyalıların bir Asya Kavimi olduğunı kabule imkan vermiştir. Likya olarak anılan bölge, Roma ve Bizans İmparatorluğu'nun, Selçuklu Devletini' nin, Teke Beyliği'nin, Osmanlı İmparatorluğu'nun yönetiminde kalmıştır. Özellikle Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde bölgenin en gelişmiş yöresi olarak kültür, sanat ve ticaret alanlarında çevresine örnek olmuş, Likya'nın kuzeyini temsil eden önemli şehirlerden biri olarak kabul edilmiştir. Bölgede yapılan arkeolojik kazılar sonucu yaşanan tarihe ve tanrıçalara ev sahipliği yapan birçok tarihi eser gün ışığına çıkartılmıştır. Bunlardan bazıları olan Kızılbeli Mezarları, Likya Yolu, Fildişi Çocuklu Kadın Heykeli, Gümüş Kral Heykeli, Semahöyük Küp Mezarları, Yapraklı Köyü Yazılı Kaya, Armutlu Köyü Kaya Mezarı, Söğle Yaylası Arı Serenleri tarihsel ve kültürel zenginliğin göstergeleridir. Bunlara ek olarak Elmalı'nın gelişimi, yörenin Yıldırım Beyazıt zamanında Osmanlı idaresine geçmesi, Osmanlı Devleti'nin ilk zamanlarında Anadolu Eyaletine bağlı olan Teke Livası'nın merkezi ve Teke Paşaları'nın ikametgahı olmasının ardından idare merkezinin Antalya'ya nakledilmesi üzerine yörenin kaza haline gelmesiyle özetlenebilir. İlçe sıra ile "Kabalı, Amelas, Elmalı" isimlerini almış, ancak bu isimlerin nereden kaynaklandığına dair kesin bir delil bulunamamıştır. Elmalı Sikkeleri M.Ö. V. yy.'da Persler'in Yunanistan'ı istila etmelerinden sonra Atina Şehir Devleti'nin önderliğinde Akdeniz Çevresi şehirlerinden oluşan bir birlik (Ati-Delos Deniz Birliği) kurulmuştu. Bu birliğin bir merkezi ve bütçesi vardı. Her ülke kendi bastığı gümüş sikkeden kendi gücü oranında bu birliğe katkıda bulunuyordu. İşte 1984 yılında Antalya'nın Elmalı ilçesinde kaçak kazılar sonucu bulunan yüzyılın definesi Elmalı Sikkeleri, o bölgede bulunna bütün şehir devletlerinin paralarını içeriyordu. Söz konusu sikkelere yüzyılın definesi denilmesinin en önemli nedeni de Yunanlılar'ın Persler'i yendikleri için bir anı parası çıkarma kararı almalı ve normal olarak o zamanın para birimi için en fazla 4 drahmi değeri biçilirken; anma neeniyle 10 drahmililk paranın çıkarılmış olmasıydı. (10 drahmi'lik para=Dekadrahmi) İnce işçiliği ve dünyadaki azlığıyla değeri artan dekadrahmiler, Elmalı Definesi'nin bulunmasıyla hem dünyada bilinen Dekadrahmi sayısı iki katına çıkmış hem de insanlık tarihinin bilinmeyen önemli bir bölümü aydınlatılmıştır. Çünkü 1984 yılına kadar tüm dünyada yalnızca 13 adet Dekadrahmi'nin varlığı bilinirken, Elmalı Definesi'nde bunlardan 14 adet bulunmuştur. Oldukça önem taşıyan böylesi değerli bir kültür mirası ne yazık ki önce kaçak kazılar sonucu yurt dışına kaçırılmıştır. Ardından geçen uzun süreler sonucunda tekrar ait olduğu Anadolu topraklarına geri dönebilmesi sağlanmıştır. Bugünlerde de Elmalı Hazineleri Müzesi'nde sergilenmeyi beklemektedir. Semahöyük Küp Mezarları Antalya İlinin Karain ve Beldibi gibi Prehistorik merkezlerinden sonra gelen, eski yerleşme merkezidir. Amerikan Bryn Mawr College tarafından yeri belirlenen ve Prof. Machteld Mellink tarafından 1963 yılında başlanan kazılarda, İ.Ö. 3. bin ortalarından 2. bin yılın başlarına tarihlenen Erken Bronz Çağı bir yerleşmenin varlığı belirlenmiştir. Hendeklerle çevrili dörtgen şeklinde bir saray ile çevresinde ev kalıntıları ve bunların batısında bugün Antalya Müzesi'nde sergilenen Küp Mezarlar (Pithos) ortaya çıkarılmıştır. Kazılarda çıkarılan diğer arkeolojik buluntular pithoslar, seramikler, bronz iğneler, aynalar, ağırşaklar, mühürler, genç kızlara ait bilezikler, gaga ağızlı testiler, kolyeler, mızrak uçları bugün Antalya Müzesi'nin en ilgi çeken eserlerini oluşturmaktadır. Bilinen iki anıt mezar vardır. Bunlardan ilki Karaburun, diğeri ise Kızılbel'dedir. Karataş kazısının hemen kuzeyinde Antalya- Elmalı yolu üzerindeki Karaburun Kral Mezarı Prof. Machteld Mellink tarafından kazılmış ve İ.Ö.5. yüzyıl ortalarına tarihlendirilmiştir. Mezar odasının duvarları av ve savaş sahnelerinden oluşan fresklerle süslüdür. Kızılbel mezar anıtı ise, kentin batısında Elmalı -Yuva köyü yolu üzerindedir. Kalker bloklardan oluşmuş bir odadan ibarettir. Muhtemelen antik dönemde içi boşaltılmış olan mezarda arkeolojik buluntuya rastlanılmamıştır. Bölgede yapılan arkeolojik kazılar sonucunda yapılan tarihe ve tanrıçalara ev sahipliği yapan birçok tarihi eser gün ışığına çıkartılmıştır. Bunlardan bazıları olan Kızılbeli Mezarları, Likya Yolu, Fildişi Çocuklu Kadın Heykeli, Gümüş Kral Heykeli, Semahöyük Küp Mezarları, Yapraklı Köyü Yazılı Kaya, Armutlu Köyü Kaya Mezarı, Söğle Yaylası Arı Serenleri tarihsel ve kültürel zenginliğin göstergesidir. |
Cvp: AnTalya (:
Finike
Tarihi: Finike ilçesi konum itibariyle günümüzde "Teke Yarımadası" eski çağda ise Likya olarak adlandırılan bölgede bulunmaktadır. Likya; doğuda Pamfilya, batıda Karya, kuzeyde ise Psidya ile çevrilidir. Teke Yarımadası'nın M.Ö. 3. bin yıldan beri iskan edildiği bilinmektedir. Fakat "bu bölgede yapılan arkeolojik araştırmalar 2. Bin yıldan eskiye giden bir iskanı henüz tespit etmemiştir." Dilbilim yönünden yapılan araştırmalarla yörede kullanılan yer adlarının, Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde görülen ve M.Ö. 3 bin yılla tarihlenen yer adlarıyla benzeşmesi Likya'da da M.Ö. 3 bin yıllarında yerleşmeler olduğu sonucunu vermektedir. Görüldüğü gibi, arkeolojik belgeler ve dilbilim verileri, Likya'da M.Ö. 3 bin yıllarında bir yerleşim olduğunu kanıtlayacak niteliktedir. Fakat elde edilen bulgular bu yerleşimlerin kimler tarafından meydana getirildiği sorusunun tam olarak açıklanmasına yetmemektedir. Likya ismi ve Likyalıların kökeni hakkında tarihçiler tarafından birçok görüş ileri sürülmüştür. Heredotos'a göre Likyalılar Girit'ten göç etmiş bir topluluktur. Oktay Akşit'e göre ise "Eski Şark ve Mısır kaynaklarının da gösterdiği gibi, Lukka'lar yani Likya'lılar en az M.Ö. 2. bin yıl ortasından beri Likya'da oturan bir kavimdir." Elmalı'ya 11 km olan Semahöyük köyünde yapılan kazılar erken bronz çağı yerleşimini ortaya çıkarmıştır. Finike ilçe sınırlarında ve yakın çevrede bir çok tarihi kalıntı bulunmasına rağmen bunların tarihi Semahöyük kadar eskiye gitmemektedir. Bu kalıntılarda yapılan arkeolojik araştırmalarda elde edilen bulguların en eskileri Likya uygarlığından kalanlardır. Likyalıların komşu devletlerle ittifak kurmaları deniz aşırı savaşlara katılmaları, onların bir devlet yapısına ve güçlü bir deniz filosuna sahip olduklarını kanıtlayacak delillerdir. Kolonizasyon devrinde ise Likya'nın doğusunda sadece bir şehirde yerleşme görülmesi Likyalıların kuvvetli durumlarını M.Ö. 1. yüzyılda da sürdürdüğünü göstermektedir. " Kolonizasyon devri ile Likya'nın Persler tarafından M.Ö. 6. asrın yarısındaki istilası arasında Likyalıların hürriyetlerine sahip, bağımsız oldukları anlaşılmaktadır. Bu sırada kuvvetli bir devlet olan Lidya'nın, Likyalıları da itaatleri altına alamayışları bunu göstermektedir." Doğu Akdeniz ticaretinin gelişmesi önce Persleri, daha sonra Büyük İskender'i Likya'ya çekmiş ve İskender M.Ö. 330 yılında bütün Likya'yı denetimi altına almıştır. Likyalılar bu istilaya karşı koymamışlar ve teslim olmuşlardır. Bunun nedeni, Pers baskısının İskender ile tamamen ortadan kalkacağını umut etmeleridir. Fakat aksine İskender'in Likya'ya gelmesinden sonra Likya'lılar tam bağımsızlıklarını bir daha kazanamamışlardır. "Büyük İskender'in ölümünden sonra denetimin zayıflaması, zaman zaman Suriye, Mısır ve Rodos'un Likya'da hegomonya kurmalarına yol açmış , bu kargaşalık, Likya Birliği'nin Limyra Beyi Perikles tarafından M.Ö. 2. asrın başlarına doğru kurulmasıyla yerini tekrar istikrara bırakmıştır. Daha sonraki yıllarda sahillerin tekrar korsan yatağı haline gelmesi üzerine "M.Ö. 67'de Pompeyüs büyük emir selahiyeti ile buralara gelip korsanlığı sona erdirmiş, M.S. 43'de de İmparator Cladius tarafından Likya ile Pamfilya birleştirilerek yeni eyaletin ismi Likya-Pamfilya " yapılmıştır. Erken Hristiyanlığın başlamasıyla Myra (Demre) bölgede yayılan Hristiyanlığın merkezi haline gelmiştir. Helenler ve Romalılar döneminde her türlü değerlerini kaybeden Likyalılar Bizans hakimiyeti ile eriyip gitmişlerdir. Bizans döneminde kısa dönemli Arap saldırı ve işgallerini yaşayan bölge, Bizans hakimiyetinden sonra 1207-1308 yılları arasında Anadolu Selçuklu hakimiyetinde kalmıştır. Anadolu Selçuklu Devleti döneminde yöreye Teke Boyu yerleştirilmiştir. Daha sonra Anadolu Selçuklu Devleti'nin yıkılması üzerine 1308-1361 yıllarında Teke Oğulları Beyliği'nin hakimiyetinde kalan yörede, Teke Oğulları Beyliği'nin Osmanlılar tarafından ortadan kaldırılmasıyla 1426 yılında Osmanlı idaresi başlamıştır. Osmanlı idaresinde Elmalı kazasına bağlı bir nahiye merkezi iken 1914 yılında kaza olan Finike I.Dünya Savaşı sonrasında 1919-1921 yılları arasında İtalyanların kısa süren işgaline uğramıştır. İklim: Finike’de yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı, tipik Akdeniz iklimi hüküm sürmektedir. Dağlık coğrafi yapı, iç kesimlerle kıyı arasında, doğal bir set oluşturmuştur. Bu set yüzünden, sahilde yer alan Finike ile iç kesimlerde (yaylada) yer alan komşu ilçeler Elmalı ve Korkuteli arasında, iklim, bitki örtüsü, yaşam şekilleri yönünden belirgin farklılıklar bulunmaktadır. Coğrafi Özellikler: Anadolu'nun güney-batısında yer alan 370 ile 350 derece enlem, 28 derece 46 ile 30 derece 48 boylam çizgileri arasında doğuda Antalya körfezi, batıda Fethiye körfezi arasında kalan ve güney yönünde Akdeniz'e doğru uzanmış bulunan yarımadaya antik çağda Likya, günümüzde ise Teke Yarımadası adı verilmiştir. Teke yöresi yüksek dağ kütlelerinin yoğun olduğu bir yöredir. "Yörede bulunan dağların çoğunun zirveleri denizden yalnızca 3-4 km kadar içeridedir ve bu durum kaydedilen yüksekliklerin kıyıya çok dik yamaçlarla indiğinin belirtileridir. Böylece kıyı ovaları dışında kalan alanlarda yüksekliklerin denize dik bir şekilde inmesi sonucu kıyı çok girintili ve çıkıntılı olmuş, tepelerin denizle birleştiği yerler yüksek kıyıları oluştururken akarsu vadilerinin denize ulaştığı yerlerde, boğulmalar sonucu, küçük, dar ve derin koylar oluşmuştur. Alçak kıyılara ve kumsallara ise geniş vadi ağızlarında ya da kıyı ovalarının kenarlarında rastlanır." Teke yarımadası yukarıda da belirtildiği yapısı itibariyle Batı Anadolu'nun en dağlık yöresidir. Eşen çayının doğusundan başlayarak sahil boyunca birdenbire yükselen dağlar çoğu zaman geçit vermezler. Finike ovası da üç taraftan, bu dağların uzantısı olan Beydağları tarafından çevrilmiştir. Yöreyi kuşatan dağlar, eski çağlardan beri çevreyle olan ulaşımda en büyük engeli oluşturmuştur. Ovaya dökülen en büyük iki akarsu olan Akçay ve Alakırçayı'nın meydana getirdiği vadiler kara ulaşımında en büyük kolaylığı sağlamışlardır. Akçay vadisi aracılığıyla Elmalı ilçesine ulaşılabilmekte, Alakırçayı vadisi aracılığıyla da Antalya'ya ulaşılabilmekteydi. Alakırçayı vadisi ulaşım açısından Akçay vadisine oranla daha az kullanışlıdır. Bu yüzden eski çağlardan beri yörenin iç bölgelerle olan kara ulaşımında tek çıkış noktası Akçay vadisi olmuştur. Bu doğal geçit Finike'nin iç bölgelerle olan bağlantısını sağladığı gibi Akdeniz'in ılık ve yağışlı ikliminin biraz daha içerilere sokulmasına imkan vermiştir. Bu doğal geçitlerin dışında Finike ovasının doğusunda ve batısında denize uzanan dağlar büyük güçlüklerle aşılarak Antalya ve Demre-Kaş-Muğla istikametlerine yollar açılmıştır. Coğrafi yapının dağlık oluşu ve bu dağların iç bölgelerle sahil kesimi arasında doğal bir set oluşturması Akdeniz'in ılık ve yağışlı etkisinin iç kesimlere sokulmasını engellemiştir. Bunun sonucunda kuzeyindeki komşu ilçeler Elmalı ve Korkuteli ile Finike arasında iklim, bitki örtüsü, yaşam şeklinde belirgin farklılıklar ortaya çıkmıştır. Yörenin en önemli dağı Beydağlarıdır. Geniş bir coğrafi alanı kaplayan Beydağları batıda Kaş-Demre sınırından başlayarak doğuda Antalya'nın kuzey batısına kadar ulaşır. Beydağları grubuna dahil dağlar dört bölüme ayrılır. 1.Tahtalıdağlar, 2.Bakırdağları, 3.Merkezi Beydağları, 4.Güneybatı Bölümü Beydağları. Yörenin en uzun ve debisi en yüksek akarsuyu Alakırçayı'dır. "Debisi 4.5m³ /sn olan bu çay, Beydağlarından susuz İmecik'in güneyindeki Erentepe ve Umurtepe'den çıkar. Soldan Gönen, sağdan Akpınar ve Karaağaç suyunu alarak ilerler. Uzunluğu 62km'dir." İkinci büyük akarsu ise Akçay'dır. Elmalı ovasında irili ufaklı sular Akçay ismini alarak Avlan gölüne dökülür. Avlan gölünün çevresindeki düdenler aracılığıyla yeraltına batar ve Avlan belinin aşağılarında değişik kaynaklardan çıkarak Akçay ismini alarak Finike ilçe merkezinden denize dökülür. Diğer akarsular ise Gavurçayı, Karaçay ve Göksu'dur. Tamamı dağlık olan ilçe topraklarının tek düzlüğü, ilçe merkezinin de batı kıyısında bulunduğu Finike ovasıdır. Ovanın yüzölçümü 80 km², Finike ilçe sınırları içinde kalan kısmı ise 56 km²'dir. Ovanın tamamında narenciye ve seracılık yapılmaktadır. |
Cvp: AnTalya (:
Gazipaşa
Gazipaşa, Torosların yeşili ile Akdeniz’ in turkuaz tonları muz bahçelerinin yeşil gerdanlığı arasına gizlenmiş bir cennetin adı. Antalya’ nın 180 km doğu sınırındaki en son ilçesi olan bu cennet doğal güzelliklerinin yanı sıra ilk çağdan günümüze çeşitli uygarlıklara yurt olmuş bir tarih zengini. Geçmişin gizemli mağaraları korsanlara sığınak olmuş. Sessiz Cennet Gazipaşa, yat limanı ve hava alanı ile geleceğin turizm yatırımcılarının keşfini bekliyor. Nephelis ( Muzkent Köyü) Bölgede ilk yerleşim MÖ 1800 yıllarda Luwilere aittir. Hititlere bağlı olarak MÖ 1800 yıllarında Trakheiya ( Dağlık Klikya ) bölgesinde yaşamışlardır. Hititler MÖ 1191 yılında deniz kavimleri tarafından yıkılınca bölgemizde yakılıp yıkılmıştır. MÖ 8 ve 7. yüzyıllarda İyonlar ve Samoslular koloni kurmuşlardır. Bölgemizdeki eski tarihi yerleşim yerlerinin temelleri bu dönemde atılmıştır. Bölgemiz MÖ 6. ve 4. yüzyıllar arasında Perslerin Anadolu Satrablığı ( Eyalet ) ‘ na bağlıydı. MÖ 333 yılından sonra bölgenin hakimiyeti Büyük iskender’ in komutanlarından Selevkos’ un egemenliğine girmiştir.MÖ 275 274 yıllarında Mısır’ da kurulan Ptolemaiosların egemenliğine girmiştir.Kısa süren Mısır egemenliğinden sonra bölgemiz merkezi Adıyaman da bulunan Kommagene Krallığına bağlanmıştır Antiocheia Ad Cragum ( nohut yeri ) şehri 4. Antarnikos ‘un adı verilmiştir. İotape(Aydap)’a kızının adı verilmiştir. Bölgemizin sık sık el değiştirmesi otorite boşluğuna neden olmuş, bölgeye korsanlar hakim olmuştur. MÖ 102 yılında Roma İmparatoru M. Antonia bir taraftan korsanlarla mücadele etmiş, diğer taraftan bölgeye hakim olmaya başlamıştır. Roma İmparatoru Octavionus ( Augustus ) MÖ 25-20 yıllarında tamamen bölgenin denetimini ele geçirmiştir. MS 117 yılında Roma İmparatoru Traianus Suriye seferinden dönüşünde Selinus’ a geldi. Burada hastalandı. Suriye Valisi olarak bıraktığı akrabası Publius Aelius Hadrianus’u evlat edindi. Kısa bir süre sonra burada öldü. Ölümünden sonra Selinus kentine onun adına Traianapolis adı verildi. Roma İmparatorluğu 395 yılında ikiye ayrılınca bölgemiz Bizansın egemenliğine girmiştir. Bizans egemenliği 1225 yılındaki Anadolu Selçuklu egemenliğine kadar devam etmiştir. Coğrafya Kuzeyde Batı Toroslar’a bağlı Akçalı Dağı’nın dik yamaçları, daha alçaklarda ormanlarla kaplı vadi, ilçe merkezindeki düz sahada birleşen çeşitli derelerin derin vadileri ve sert meyilli ormanlarla kaplı yamaçlarla çevrili bulunmaktadır. Ekonomi Gazipaşa’nın kıyı ovalarında modern tarım yöntemleri kullanılarak muz ve turfanda sebze gibi yüksek gelir getiren ürünler yetiştirilir. Ayrıca pamuk, turunçgiller ve yerfıstığı üretimi de yapılır. Yılda birkaç kez ürün alınan seralar geniş alanlara yayılır. İç kesimin başlıca ürünleri tahıl, elma ve üzümdür. Küçük çaplı balıkçılık ve turizm ilçe halkının öteki geçim kaynaklarını oluşturur. İlçe topraklarında bant ve kuvars yatakları da bulunmaktadır. Gazipaşa, bugüne dek ormancılık, hayvancılık ve meyveciliğe dayandıran ilçe ekonomisini yakın gelecekte turizme de açmaya çalışan harika plajlara sahip ilçedir. |
Cvp: AnTalya (:
Gündoğmuş
Gündoğmuş İlçesi Akdeniz bölgesinde bulunup Antalya sınırları içinde yer almaktadır. İlçenin yüz ölçümü 1323 km’dir. İlçenin sınırları kuzey doğuda Konya, batıda Manavgat, güneyde Alanya ve kuzey batıda Akseki ile çevrelenmiştir. Antalya’nın 153 km doğusunda ve iç kesimin de, Alanya’nın da 72 km kuzeybatısında yer almaktadır. İKLİM VE BİTKİ ÖRTÜSÜ: İlçede Akdeniz iklimi hakimdir, fakat kışları sahile oranla daha sert,yazları da serindir. Batı Torosların önemli kollarından biri olan Geyik dağı (2890 m) Gündoğmuş sınırları içindeki en büyük yükseltidir ve halk arasında Giyi Dağı olarak adlandırılır. İlçenin başlıca akarsuyu olan Alara Çayı geçtiği yörelerin iklimini yumuşatarak bu bölümlerde narenciye tarımına atölye bulunmaktadır.Yöre tarihsel zenginliğinin yanında dünyada nadir olarak yetişen bitkiler açısından da oldulça zengindir. Geyik dağının tepesinde yılın her ayında kar bulmak mümkündür. Dağlar binlerce çiçekli bitkilerle kaplıdır. Dünyaya yayılan bir şifalı bitki türlerinden Lale, Sümbül, Kırçiçeği, Nergiz, Yoğurt Çiçeği Geyik dağı eteklerinde yetişmektedir. Yine nadir bulunan KAPARİ (GEBELE /KEBERE)çok yılık otsu bitki bu bölgede çok miktarda yetişmektedir. Kuşburnu özel bir bakım gerektirmeden bahçelik alanlara da kendiliğinden yetişmektedir. IPAR çiçeğini barındıran IPAR TAŞI’da yaylalık bölgede bulunmaktadır. Onlarca kekik türü ve onlarca dağ çayı (adaçayı) çeşidi GÜNDOĞMUŞ ilçesinin yaylarında kendiliğinden yetişmektedir. Geyik dağı eteklerindeki arı kovanlarının dan alınan yayla balı donmayan ve şifa sayılan, çeşitli ödüller almış çok özel bir baldır. Geyik dağı eteklerinde Güvercinli, Arap, Gözlü, Elmalı Gıragan kar delikleri mevcut olup bu kar deliklerinden bütün yaz ayları boyunca tonlarca kar çıkartılarak sıcak bölgelere taşınmaktadır. Bölgede çatal boynuzlu geyik ve dağ keçisi yaşamakta ve koruma altına alınmıştır. Sayıları arttırılmaya çalışılan bu hayvanların koruması Batı Akdeniz Bölge Müdürlüğünce sağlanmaktadır. Ancak tam bir koruma yapılmadığı içi çatal boynuzlu geyikler ve dağ keçileri kaçak avcılar tarafından avlanmaktadır. Gündoğmuş ilçesi sınırları içerisinde her türlü av ve yabani hayvan yaşamaktadır. Bu av hayvanlarında ötüşü ve yaşama şekilleri bakımından diğer hemcinslerinden ayrı bir özellik gösteren ve ülkemizde nadir yerlerde yaşayan KINALI TAŞ KEKLİĞİ bu bölgede sürüler halinde yaşamaktadır. Göllerimiz etrafında her türlü su kuşları ve diğer yerlerde de yırtıcı kuşların bir çok çeşidi görülmektedir. Alara çayında iç göl balığı olan bir türlü balık yaşamaktadır. Kırmızı benekleri olan bu balık GÖKKUŞAĞI ALABALIĞI’ dır. İlçemizde son yıllar da seracılık ve bağcılık geliştirmeye alışılmaktadır. Bu konuda çalışmalar devam etmektedir. |
Cvp: AnTalya (:
İbradı
Tarihi Psidya sınırları içinde yer alan İbradı'nın kuruluş tarihi tam olarak bilinmiyor. Ancak, İbradı ve çevresinde bulunan kalıntılardan Roma devrine uzandığı tahmin ediliyor Örneğin, İbradı'ya 2 km. mesafede kurulu Ormana Belediyesi ile 7 km. mesafedeki Ürünlü Köyü' nün arasında Roma dönemi Erimna Antik Kenti'nin kalıntıları mevcuttur. Kentin nekropolü ise Ormana'yı çevreleyen kayalık sırtlardır. Yine Ormana'ya 11 km. uzaklıkta Çukurviran Köyü çevresinde Helenistik dönemlere ait kalıntılar görülmektedir. İbradı kervan yolunun Kesikbel mevkiinde bulunan Selçuklu Kervansarayı'ndan geriye sadece temel taşları kalmıştır. Evliya Çelebi, ünlü Seyahatname'sinde ibradı'nın 17. Asırda oldukça mamur ve mühim bir belde olduğunu yazar. Coğrafyası İlçe doğusunda Beratlı, Trabeza, Kurkur, Çuvallı, Aktepe; batısında Melik, Toka, Geçkar ve Çeçkar, Uluçukur. Kesik; kuzeyinde Zimbit, Obet, Gaydan, Uluçukur, Akpınar, Lök, Pınarcık, Enerli; güneyinde Katara, Karadağ, Akıncı, Kurtgediği dağları ile çevrilmiştir. Gembos ve Gemboğazı ovası İbradı'nın kuzeyinde Dereköy ile Göynem ve İbradı arasındadır. Rakamı 130 metredir. Dağlardan inen sularla dolar göl halini alır. En kuzey ucu Taşköprü, en güney ucun da Başpayam İbradı belidir. Ortası, Ortapayam ve Erilikli adıyla anılır. Kapladığı arazi aynı bir bademi andırır. Bu ovanın genişliği 2 km. uzunluğu 15 km'dir. Bir diğer ova olan Eynif Ovası Toka, Karadağ ve Cimriği Dağları arasındadır. Genişliği Gembos'a yakındır. Üzümcü Ovası ise Başlar Köyü yakınında olup, İbradı' nın Çukurviran Mahallesi yanındadır. Ekim ve meraya elverişli bir sahadır. Bu üç ovadan ilçede başka küçük çapta ovalar bulunmaktadır. Ancak İbradı'nın kendisi bir yayladır. Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat'ın İbradı'yı yazlık konaklama yeri olarak kullandığı söylenir. Denizden yüksekliği 950 metre olan İbradı'de yaz aylarında ortalama sıcaklık gündüz 30 derece gece ise 10 derecedir. Nem ise yok denecek kadar az olduğu için insan vücudunda terleme olmaz. Yöre halkından özellikle hayvancılıktan geçimini temin edenler ise 1200-1500 metre yüksekliğindeki ardıç, sedir ve çam ormanlarıyla kaplı Sütleğen, Söbüce, Sülek, Elmaağacı yaylarına çıkmakta, buraların doğa güzelliğinin yanısıra serin havası ve soğuk kaynak suları ile insanların ilgisini çekmektedir. Çadırlı olarak kamp yapmak için ideal yerler, İbradı - Beyşehir yolu üzerindeki yaylalardır. Bodamya'dan başlayarak Gümüşdamla'da (Zilan) İbradı konağı adındaki yerde çıkan pınarlardan meydana gelen ve Üzümdere önünden geçtikten sonra Unulla (Ürünlü) ile Menerye arasından geçerek, Manavgat'a inen Manavgat Çayı bölgenin en büyük ırmağıdır. Bu ırmak üzerinde Üzümdere Köyü civarında Gavuryolu denilen yerde başka bir pınar suyunu alarak İbradı Değirmeni yanında epeyce çoğalmış olur. Irmak kenarında zeytin, incir gibi iklime has bitkiler yetişmektedir ve özellikle turistlerin ilgisini çeken Alabalık bulunmaktadır. İlçde ayrıca turistik yönden önemli yere sahip olan Altınbeşik - Düdensuyu Mağarası vardır. Nüfusu 2000 yılında yapılan genel nüfus sayımına göre İbradi'nin merkez ilçe nüfusu 6.991, köyler nüfusu ise 3.835'dir. Ekonomisi İlçenin dağlık bir bölgede bulunuşu hayvancılık faaliyetlerini geliştirmiştir. En çok beslenen hayvan kıl keçisidir. Tarımsal faaliyetlerde pazara dönük bir üretim yapılmamaktadır. Tahıl ve meyvecilik başlıca yer tutmaktadır. Yüksek kesimlerdeki ormanlardan kesim ve dikim işçiliği yapılmaktadır. |
Cvp: AnTalya (:
Kaş
KAŞ ANTALYA İline bağlı 5 Belde ve 48 köyü ile 47.594 toplam nüfuslu şirin bir ilçedir.Antalya’ya 192 km.,Fethiye’ye 106 km. Mesafededir.İlçe batıda Eşen Çeyı ile Fethiye’ye, doğuda Demre’ye, kuzeyde Elmalı İlçesine komşu olup güneyinde ise Meis Adası ile karsı karşıyadır. İlçenin yüzölçümü 2231 Km2 ve sahil uzunluğu 70 km dir.Küçük bir turizm beldesi olan KAŞ’da yılın her günü turistlere rastlamak mümkündür. KAŞ ve yöresi elde edilen bilgi, belge ve arkeolojik bulgulara göre Likya dilinde Habessos yada Habesa diye anıldığı sanılan KAŞ‘ın ilk çağlardaki adı Antiphellos idi .Daha sonra Andifli olarak bilinen Kaş çevresinin dağlarla çevrili olması ve hemen önünde masmavi Akdeniz’in bulunması ve tam karşısında Meis adasının bulunması ona ayrı bir güzellik vermiş , bunun için buraya Kaş adı verilmiştir.Kaş unutulmaz bir tatil geçirebileceğiniz eşsiz bir yerdir. Likya,Yunan ve Roma dönemlerinden günümüze ulaşan kalıntıların en eskileri İ.Ö.VI.y.y.’a tarihlendirilmistir.Antik kent Antiphellos’tan günümüze ulaşan açık hava tiyatrosu Helenistik dönemden kalmadır. Tiyatro, 26 basamaklı olup denize bakan yamaca kuruludur.Agora, şehrin güney yamacında yer almıştır.Bazelika tiyatronun yanındadır. Bir zamanlar Antiphellos’u çevreleyen surlardan günümüze çok az bir bölümü ulaşabilmiştir. Bunlardan başka kentin kuzey- doğusundaki dağın yamacında Gotik tarzını andıran Likya yazıtları, kaya mezarları ve mezar taşları ile kentin arkasında yeralan yine Likya yazıtlı Aslanlı Lahit (Anıt Mezar) bir de Anfitiyatronun Kuzey -doğusundaki 24 kız figürlü kabartmanın süslediği 3,70 m.yüksekliğinde ev tipi bir mezar bulunmaktadır.Yaz ayları boyunca Kaş’ın çevresinde bulunan tarihi ve turistik yerlere tekneler ve Minibüslerle günübirlik turlar düzenlenmektedir.Ayrıca, 3 gün 3 gece süren Mavi Yolculuk yapılmaktadır. Son yıllarda önemli bir turizm merkezi olan Kalkan 26 km.dir.Eski adı KALAMAKİ’dir. Kalkan yolu üzerinde 18. km’de bulunan Mavi Mağara ve Kaputaş Plajları görülebilir. 45 km. Mesafede bulunan Kınık köyü yakınındaki XANTHOS antik şehri Likya uygarlığının en büyük başşehridir.Şehrin Likçe adı ARNAveya ARNNA olarak da bilinmektedir. Tarihte iki kez katliyama ve büyük bir yangına maruz kalmış talihsiz bir şehirdir.1838 yılında İngiliz Charles Fellows tarafından bulunan kentin bazı tarihi eserleri British Museum’a kaçırılmıştır. PATARA 43 km. mesafededir. Apollon ve Noel Baba’nın doğduğu yer olarak bilinir.Likya,Helenistik ve Roma çağlarını yaşayan Patara, Bizans döneminde Piskoposluk merkezi olmuştur. Patara limanı bugün kumlarla örtülüdür. Bir çok tarihi eser kumlar altında kalmış ve bugün yapılan kazılarla günışığına çıkarılmaktadır. Ayrıca18 km.uzunluğunda kumu plajı vardır. Kekova Adasına , Batıkşehir ve civarına günübirlik tekne turlarıyla gidilebilir. Kaleköy (Simena) ve Üçağız (Teimussa) buradadır. Ayrıca , Üçağız’a karayolu ile ulaşılabilinir.Teimussa en eski Likya şehridir. Kaya ve lahit tipi mezarlar vardır..Buradan Kekova adası tekne ile 10 dakika mesafededir.Ada üzerinde ve denizde çok sayıda mezar ve kalıntı bulunmaktadır.Batık şehir kalıntıları teknelerle gezilirken görülebilir. Hemen karşısında Kaleköy (Simena) bulunur. Ulaşımı sadece, deniz yolu ile yapılır. Eski Likya mezarlarıyla bugünkü köy evleri içiçe ve sırt sırtadırlar.Kalesi sapasağlam ayaktadır.İç kalede eski Likya kentlerinin en eskisi, enküçük anfisi,kaya içine oyulmuş vaziyette görülebilir. Demre yolu üzerinde bulunan Yavu Köyü yakınındaki Kyaneai eski yerlesim birimidir.Kale (Demre) 48km.mesafededir.Burada Noel Baba’nın kilisesi ve antik Myra şehri görülebilir. Kaya mezarları ve tiyatrosu ilgi çekicidir. Phellos, Apollonia, Aperlai,Isinda,Trysa antik diğer yerlerdir.60 km.mesafede bulunan Gömbe yaylası serin suları ve iklimiyle yaz aylarında turistlerin ilgisini çeker.Akdağ yamaçlarında bulunan Uçarsu ve Yeşilgöl gezilebilir.60 km. mesafede bulunan Gökçesu (Saklıkent) önemli bir gezi yeridir.Burada doğa harikası Kanyon turistlerin ençok gezdiği yerlerin başında gelir. EKONOMİSİ: Kaş halkı geçimini yaz aylarında turizm amaçlı pansiyon , otel, motel, vb. işletmeciliği yaparak sağlamaktadır.İlçe halkının çoğunun yayla köylerinde toprakları mevcuttur.Ova ve yaylalarda yurdumuzun önemli yaş sebze, meyve ve çiçek üretimi yapılmaktadır.Kış aylarında da üretim seralarda yapılarak içte ve dişta pazarlanmaktadır. Yine yüksek ve dağlık yerlerde elma üretimide önemli bir tarım girdisidir.Ayrıca balıkçılıkta önemli bir gelir kaynağıdır. İKLİMİ Kaş İlçesi, 36.12 N enlemi ile 29.39 E boylamı arasında yer almaktadır. Tekeli Yarımadasının güney ucundaki İlçenin sınırlarını Kuzeybatı – Güneydoğu yönünü kaplayan dağlar, Güneydoğu – Kuzeybatı yönünü kaplayan deniz belirler. BASINÇ Kaş’ ın Uzun yıllar ortalama basıncı ( 8 yıl) 994.9 mb’ dır. Yüksek değerlere ait bilgiler incelendiğinde en yüksek basınç 1010.1 mb, en düşük basınç 969.9 mb olarak kaydedilmiştir. SICAKLIK Kaş Meteoroloji İstasyonunun 22 Yıllık verilerine göre sıcaklığın yıllık ortalama değeri 19.6 C dir. En soğuk aylar Ocak, Şubat ve Mart aylarıdır. En sıcak aylar ise Temmuz ve Ağustos’ tur. Ekstrem Maksimum sıcaklık 13 Temmuz 2000 tarihinde 43.0 C, minimum sıcaklık 14 Şubat 2004 tarihinde -1.0 C olarak ölçülmüştür. KAŞ ORTALAMA SICAKLIKLAR TABLOSU Meteorolojik Elemanlar Rasat S. (YIL) I II III IV V VI VII VIII IX X XI XII YILLIK Ortalama Sıcaklık 22 12,4 12,3 13,7 16,9 21,0 24,9 27,8 28,0 25,5 21,4 17,1 13,8 19,6 Ortalama Yüksek Sıcaklık 22 16,3 16,2 17,8 21,0 25,2 29,0 32,1 32,2 30,0 26,0 21,4 17,6 23,7 Ortalama Düşük Sıcaklık 22 9,6 9,2 10,4 13,2 17,1 20,9 23,9 24,3 22,0 18,3 14,1 11,1 16,2 DONLU GÜNLER Minimum sıcaklığın -0,1 C ve daha düşük olduğu günlere donlu günler denir. Kaş’ ta 22 yıllık verilere göre ortalama donlu gün sayısı 0,1 dür. Donlu gün Şubat ayında yaşanmıştır. KIŞ GÜNLERİ Maksimum sıcaklığın -0,1 C ve daha düşük olduğu günlere kış günleri denilmektedir. Kaş’ ta 22 yıllık verilere göre kış günü yaşanmamıştır. YAZ GÜNLER Maksimum sıcaklığın 25 C ve daha fazla olduğu günlere yaz günü denilmektedir. Uzun yıllar yaz günleri ortalaması 166,1 gündür. Kaş yılın yaklaşık ½ sini yaz günü olarak geçirmektedir. TROPİK GÜNLER Maksimum sıcaklığın 30 C ve daha fazla olduğu günler tropikal günler olarak adlandırılır. Uzun yıllar ortalaması 85,9 gündür. En Tropikal ay 29,3 günle Ağustos ayıdır. TROPİK GECELER Minimum sıcaklığın 20 C daha fazla olduğu günlere tropikal geceler denir. Uzun yıllar ortalaması 121.1 gündür. Kaş yılın yaklaşık 1/3 ünü tropik gece olarak geçirmektedir. YAĞIŞLI GÜNLER Yağış miktarının 0,1 mm ve daha fazla olduğu günlere yağışlı günler denilmektedir. 21 yıllık ortalama yağışlı gün sayısı 66,0 gündür. Bu sayı yaklaşık olarak yılın 1/5 ine yakındır. Günlük en yüksek yağış miktarı 140,5 mm ile Aralık ayında olmuştur. Aylık ortalama değerler incelendiğinde en fazla yağışlı gün sayısının Ocak ve Aralık aylarında gerçekleştiği görülür. Yağışlı gün sayısının en az olduğu ay ise Temmuz ve Ağustos aylarıdır. YAĞIŞ Kaş’ ın ortalama yağış miktarı 782.9 mm dir. Bu değer Türkiye ortalamasına göre (Türkiye ortalaması 638.9mm) yüksek bir değerdir. Aylara göre dağılımında en fazla yağış 181.9 mm ile Aralık ayıdır. KAŞ ORTALAMA TOPLAM YAĞIŞ MİKTARI TABLOSU Meteorolojik Elemanlar Rasat S. (YIL) I II III IV V VI VII VIII IX X XI XII YILLIK Ortalama Toplam Yağış Miktarı (mm) 21 156,2 112,0 87,3 43,7 15,8 7,3 0,4 0,1 7,6 50,0 120,6 181,9 782,9 RÜZGAR Yıllık ortalamalara bakıldığında en çok esen rüzgarın WSW(Batı Güneybatı), NNE(Kuzey Kuzeydoğu) ve ENE(Doğu Kuzeydoğu) yönlerinden olduğu görülmektedir. Uzun yıllar ortalama rüzgar hızı 2.4 m/sec dir. Kaş İlçesinde ölçülen en kuvvetli rüzgar WSW(Batı Güneybatı) yönünden 29.6m/sec (106.6 km/saat) olarak kaydedilmiştir. FIRTINALI GÜNLER Meteorolojide rüzgar hızı bir gün içerisinde 17.1m/sec den daha büyük bir değere eriştiği zaman fırtınalı gün olarak kabul edilir. 8 yıllık fırtınalı günler ortalaması 25.8 gündür. Fırtınalı günün yaşanmadığı ay olmamıştır. En çok fırtına 5.4 günle Mart ayıdır. NEM 22 yıllık verilere göre, Kaş’ da ortalama nisbi nem %54 dür. Ekstrem olarak en düşük %2 olarak Aralık ayında kayıtlara geçirilmiştir. GÜNEŞLENME Meteorolojide kullanılan güneşlenme süresi, Güneşten gelen direk ışığın süresinin ölçülmesidir. Kaş’ ta 5 yıllık ortalama güneşlenme süresi 8.11 saattir. Yıllık maksimum güneşlenme süreleri arasında fazla farkın olmadığı bilinmekle beraber en fazla güneşlenme 11.51 saatlik güneşlenmeyle Temmuz ayıdır. DENİZ SUYU SICAKLIĞI 10 yıllık verilere göre, Kaş’ da ortalama deniz suyu sıcaklığı 21.3 dür. Deniz suyunun en yüksek olduğu ay Ağustos ayıdır. KAŞ ORTALAMA DENİZ SUYU SICAKLIK TABLOSU Meteorolojik Elemanlar Rasat S. (YIL) I II III IV V VI VII VIII IX X XI XII YILLIK Ortalama Deniz Suyu Sıcaklığı 10 17.3 16.7 16.8 17.5 19.6 22.9 25.9 27.9 26.5 24.3 21.6 19.0 21.3 Kaş İlçesi İklimi için şu sonuçları özetleyebiliriz.Batı Akdeniz’ de bulunan, yazları sıcak ve kurak, kışları ise ılık ve yağışlı geçen, kısacası karakteristik Akdeniz İklimi özelliklerini gösteren Kaş 1983- 2005 yılları arasında yıllık ortalama sıcaklıkları 12,3 C altına inmemiştir. Yağış dağılışında, yağışlı gün sayısının ve yağış miktarının Kasım ayından Mayıs ayına kadar olan devrede meydana gelir. 1997- 2005 yılları arasındaki ölçümlere göre Kaş İlçesinin hakim rüzgar yönü Batı Güneybatı (WSW) dır. |
Cvp: AnTalya (:
Kemer
İKLİMİ Kemer ilçesinin iklimi Akdeniz iklimi egemendir.Yazları kurak ve sıcak,kışları ılık ve yağışlı geçer.İlçenin kıyı şeridine kar yağmaz,kuzeyinin dağlarla kapalı oluşu,ılık ve güney rüzgarlarına açık bulunması,kış aylarında dahi en soğuk günlerın genellikle 1 derecenin altında düşmemesine neden olur.Deniz suyunun kış aylarında bile 15 derecenin altında düşmeyişi, çok yağışlı birkaç hafta dışında bütün bir yol denizden yararlanma olanağı sağlar. KONUMU Kemer, Antalya İl’in batısında,Batı Torosların eteklerinde bulunmaktadır.İlçe sırtını,dağlara dayanmıştır. Kıyıları ise oldukça girintili çıkıntılıdır.Yerleşim merkezi genellikle düzlük bölgelerdedir. Kemer(Merkez), Tekirova(17 km) Çayova(8 km), Aslanbucak(5 km), Beldibi(18 km),gibi yerleşim merkezlerini ile bir bütün oluşturmaktadır. EKONOMİ Kemer’in ekonomik yapısı genellikle turizme dayalıdır.Birinci derecede turizm alanı olduğundan kıyı boyunca çeşitli turistik tesisler yer almaktadır.Beş aileden birinin pansiyon veya otel gibi turizm kaynaklı uğraştıkları bılınmektedir.Yabancı sermaye ve yerli yatırımcılar turızme hitap edebilecek kapasitededir.Narenciye dalında başlıca ürünleri:Portakal,limon.mandalina ve çok meşhur ekşi narı sayabiliriz. KÜLTÜREL DEĞERLER Kemer ilçesi Kültür bakımdan çok zengin bir ilçedir.Kemer ilçesinde Kemer belediyesinin bünyesinde bulunan bir Tiyatro salonu bulunmaktadır.Ayrıca şehir merkezin içinde bir Kütüphanesi bulunmaktadır.Kemer’de her yıl Kemer Belediyesi tarafından düzenlenen ’Kemer Karnavalı’ Haziranın ikinci haftasında düzenlenmektedir.Bundan başka bir kültür merkezi,fuar,el sanatlar,halk inanışları,halk müziği ve halk edebiyatı değerler bulunmaktadır. TURİZM Kemer ilçesi turizm bakımdan çok zengindir.Turizm ilçede son zamanlarda önemli gelişmeler göstermiştir.Turizm amaçlı yatırımlar sayesinde Antalya İl’in yatak kapasitesi bakımdan önemli bır kısmını teşkıl eder.Kemer aynı zamanda modern bir kentleşmesinde örneğidir.Kemerde başta gelen çekiciklerinden birisi doğal güzeliğidir.Deniz,orman ve dağlar bır noktada bırleşmektedir.Örneğin deniz dalgaların çam ağaçlarına kadar uzanması ve çam ağaçların plajlarına gölgelık olarak kulanılması oldukça cazip gelmektedır.Denizin beraklığı,ormanın yeşiliği Kemer’dekı başka güzellıktır.Yakında tarihi yer olarak,Phaselis,Olımpos,gibi antik bölgelerın de bulunması başka bir çekicilıktır.Buralara karadan ve denız yoluyla ulaşmak mümkündür.Ayrıca yöredeki diğer çekıcıklerınde mağaralardır.Bu Mağaralar Beldıbı Mağarası Antalya’nın 27 km güneybatısında deniz kenarındadır.Burada tarih öncesı çağlara aıt kalıntılar bulunmuştur.Kemerde müze olarak yat lımanın arka tarafında bulunan ‘Yörük Çadırları’müzesı vardır.Yörüklerın yaşantısını anlatan bu müze görülmeye değer bır yerdır. |
Cvp: AnTalya (:
Korkuteli
NÜFUS : 22 Ekim 2000 yılı Genel Nüfus Sayımı kesin sonuçlarına göre Korkuteli İlçesinin Toplam Nüfusu 51.580 dir. Bunun 16.521’i İlçe Merkezinde oturmaktadır.İlçemizde geçici göç yoğun olarak görülmektedir.Şehirden kırsal alana (Yaylalara) ilkbahar aylarında, kırsal alandan şehire sonbahar aylarında bariz bir şekilde sürdürülmektedir. EKONOMİK DURUM: Korkuteli İlçesini 101.465 Ha.tarım alanı, 5.800 Ha. mera ve çayır, 100.337 Ha. Orman ve Fundalık alanlar, 351 Ha. Su Yüzeyleri, 403.13 Ha. Tarım dışı alanlar ve Meskun sahalar oluşturmaktadır.Tarım alanlarının 1.166 Ha.rı Orman sahası içerisinde yer almaktadır. İlçenin ekonomik yapısı daha çok tarıma, hayvancılığa ve yayla turizmine dayalıdır. Özellikle kırsal yörelerde küçük aile işletmeleri şeklinde tarım ürünleri ve hayvan besiciliği yapılmaktadır TARİHÇESİ 1-ETİLER ZAMANINDA PİSİTYA CUMHURİYETİ DEVRİ: Korkuteli Antalya’nın kuzey batısında ve Antalya’ya 60 Km.uzaklıkta bulunmaktadır.Evliya Çelebi’nin Istanoz hakkında yazdığı bilgiye göre burada İsinda adında bir kasaba vardı.İsinda Kasabası Pisidyalılar zamanında kurulmuştur.Alaaddin Kışla Mahallesinde İsinda kasabası Pisidyalılara ait şehir kalıntılarına rastlanmaktadır.Pisidya Cumhuriyeti Eti İmparatorluğuna bağlı,içişlerinde bağımsız bir devlet idi.Pamiiya Karyalıkya gibi diğer küçük devletlerle komşu bulunuyordu.Pisidya’ nın çevresinde bulunan diğer küçük devletlerden bazıları şunlardır.KOMABE (Garipçe),KRATOPOLİS (Kızılkaya),LEGOST (Büyükköy Yakası),POGLA (Çomaklı),SERGÜCİA (Bayat),TİMPRİANDA (İmrahor),VEBRE (Bozova),TERMESUS (Güllükdağı) gibi . Antalya Müzesi Müdürlüğündeki eski memur merhum Süleyman ERTEN’den alınan bilgiye göre ayrıca vilayet tarihinden edinilen bilgilere göre İsidya kasabası adına para basıldığı tesbit edilmiştir.İsidya halkının Pisidyalılardan olduğu tahmin edildiğine göre bunların Türk ırkından olduğu Etiler zamanında buralara gelip yerleştikleri anlaşılmaktadır. Pisidyalılarla Eti’lerin akraba oldukları çeşitli araştırmalar sonucu ortaya çıkmıştır.M.Ö.1295 te Etiler ile Mısırlılar arasında meydana gelen meşhur Kadeş savaşında Pisidokyanın Hitit İmparatorluğuna askeri yardımda bulunduğu tarihi bir olaydır.Şimdiye kadar çevremizde Etilere ait tarihi araştırma yapılmamış olması ve Eti Hyografi yazısının etraflıca çözümlenmemiş olması sebepleriyle yeterli bilgi toplanamamıştır. Büyük İskenderin yaptığı doğu seferinde Pisidyalıların kahramanca karşı koymaları bu bölgede yaşayanların çok cesur bir kavim olduklarını gösterir.Çok uzun süren kuşatma sonunda Termesusu almayan iskender “Bir kartal yuvası ile uğraşmam” diyerek daha sonra kuşatmadan vazgeçmiş ve buradan ayrılmıştır.Ne yazıkki İskender öfkeyle ayrılırken çevrede bulunan zeytinlikleri de ateşe vermiştir. Bu bölge sakinlerinin dini inançlarına gelince;taptıkları ZEUS’ tur.Mitolojiye göre Zeus tanrıların adını taşır.Termesus harebelerinde Zeus’un tasvir ettiği görülmektedir. Uygarlıkta ne kadar ileri gittikleri zamanımızda rastlanan kalıntılardan anlaşılmaktadır.Termesus şehri harebeleri,Kozağacı,Büyükköy Yaylasındaki kalıntılar İsidya uygarlığına ait birer belgedir. Tarihçilerin belirttiğine göre bölge uygarlığı Yunanistan’a kadar giderek Yunan Uygarlığının doğmasına sebep olmuştur. 2-ROMA BİZANS DEVRİ : Pisidya Cumhuriyeti M.Ö.395 Roma İmparatorluğu doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrılmıştır.Doğu Roma İmparatorluğunun bir ismi de Bizans’tır.Bölgenin uygarlıktaki inkişafı İskenderin ölümünden sonraki Helenistlik çağda başlar. Doğu kültürü ile batı kültürünün kaynaşması Roma’nın doğuya hakim olması buralarda kurulan medeniyetlerin birer örneğidir.Korkuteli (Istanoz) Romalılardan kalma eserler şunlardır. a) Keşiş Evi: Taş oymadan yapılmış olup Alaaddin kışla semtindeki cirim boğazı civarındadır. b) Eski Roma Mabedi: Şimdiki yerinde Hamitoğullarından kalma taş medrese vardır.Medresenin giriş kapısının sağ tarafındaki taş duvarında roma yazısı ile yazılmış kitabede olimpiyat müsabakalarına ait hatıralar vardır.İfade edildiğine göre çekişmeli geçen müsabakaların berabere kaldığı hatıra olarak yazılmıştır. 3- SELÇUKLULAR DEVRİ : İlçemiz Selçuklu hükümdarı Gıyaseddin KEYHÜSREV zamanında (1207) Bizanslılardan alınmıştır.Sultan Gıyaseddin KEYHÜSREV Alaşehir yakınında yapılan savaşda şehit olduğunda yerine oğlu 1.İzzettin KEYKAVUS geçmiştir.(1210-1219) Alaaddin KEYKUBAT’ın yaz mevsimi Korkuteli de kış mevsiminide Antalya’da geçirdiği bilinmektedir.Hükümdarlığı 1219-1237 yılları arasında geçmiştir.Ölümünden sonra yerine 11. Gıyaseddin KEYHÜSREV geçmiştir.1243 yılında Moğollarla yapılan Kösedağ savaşından sonra devletin zayıfladığı ve parçalanmaya yüz tuttuğu görüldü.Alaaddin KEYKUBAT zamanında bütün Akdeniz kıyıları Türk hakimiyeti altına girmiştir.İlçemiz “Alaaddin Mahallesi” isminin Sultan Alaaddin KEYKUBAT’a izafeten verildiği bilinmektedir. İlçemizde Selçuklulardan Kalma Eserler Şunlardır. a) Sultan Alaaddin Camii: (Alaaddin Kışla semtindedir.) Enkazından büyük bir eser olduğu anlaşılmaktadır.Alaaddin KEYKUBAT zamanında veya sonrasında ona izafeten yaptırıldığı sanılmaktadır. b) İmarethane: Hamitoğullarının-Hamit - Abatlıların yaptırmış olduğu taş medresenin bulunduğu yerde büyük bir imarethane mevcutmuş.Bu enkaz üzerinde sonradan Hamitoğulları şimdiki taş medreseyi inşaa etmişlerdir. c) Su Tüneli : Alaaddin kışla semtinin sulanmasında büyük fayda sağlamış olan bu eser kışla semtinin batısında bir yer altı tüneli iken; Şu anda Korkuteli Barajı altında kalmıştır. d) Porsuyu Kalıntıları: Korkuteli Sülekler köyündeki por (kireçli) suyunun o zamanlardan getirilmiş olduğu toprak altından çıkan su künklerinden anlaşılmaktadır. e) Hamamlar : Kışla semtinde 3 adet hamam kalıntısı ile kızılkahveler civarında kullanılmaz durumda bir hamam mevcuttur.Hamam 1990 yılında restore edilmiştir. f) Türbeler : Rivayete göre Selçuklular bu havaleyi fethederlerken beş büyük zat şehit düşmüştür.Bunlar YARANDEDE (Atatürk Orman Parkı Arkası),KURTBABA(İmrahor Köyü karşısı),ALİFAHRETTİNİ KEBİR ( Büyükköy),ALİFAHRETTİNİ SAĞİR (Küçükköy),KUREYŞ BABA (Gümüşlü Köyü),isimli zatlardır.Adı geçen semtlerde türbelerinin olduğu sanılmaktadır. 4-HAMİTOĞULLARI VE TEKE BEYLİKLERİ DEVRİ: Korkuteli ilçesinin Hamitoğulları ve Teke beyliği devrinide yaşadığını görürüz.Korkuteli Isparta’ da hükümet kuran Hamitoğulları tarafından Antalya’dan daha önce alınmıştır.Antalya Hamitoğulları tarafından 1321 de alınmıştır. Hamitoğlu İlyas beyin ölümünden sonra oğlu Yunus bey Antalya Teke Beyliğinin kurucusu olmuştur.Alaaddin mahallesinin kışla semtinde mevcut Hamitoğullarının Taş medresesinin 1319 tarihli kitabesinde Emir SİNANÜDDİN-ÇALIŞBİR-İLYASBİN HAMİT ismi mevcuttur.Tekeoğulları (1300-1423) Yunus beyin ölümünden sonra yerine oğulları Mahmut ve Hızır Bey Teke Beyi olmuşlardır.Yunus beyin diğer oğlu Sinanüddin Çalışbey Korkuteli Beyi idi.1393 tarihinde Teke Beyi Osman beyin elinden Osmanlı Devleti Hükümdarı Yıldırım BEYAZIT tarafından alınarak Osmanlı Devletinin eline geçmiştir. 1423 tarihinde Osman Beyin öldürülmesi ile Karahanlı Oğulları tarafından alınmak istenmiş isede Osmanlı Hükümdarı II.Murat Hamitoğulları ve Teke Beyliklerini ortadan kaldırmıştır.1423 yılında topraklarını kendi topraklarına katmıştır. Tekeoğulları 1300-1392 tarihine kadar 92 yıl,1392 den 1423 yılına kadar 31 yıl toplam 123 yıl iktidarda kalmıştır.Korkuteli bu tarihler içerisinde Teke Beyliğine 1402 den 1423’e kadar 21 yıl başkentlik yapmıştır. 5-OSMANLILAR DEVRİ : Antalya ve çevresi 1392 yılında Yıldırım BEYAZIT tarafından alınmış idaresi oğlu İsa ÇELEBİ’ye verilmiştir.1402 Ankara savaşından sonra Timur bu bölgeyi Hamitoğullarından alıp Tekebeyi Osman Beye vermiş isede Antalya da bulunan sancak beyi Hamza bey Korkuteli’de bulunan Osman beyin üzerine yürüyerek 1423 yılında ortadan kaldırmıştır.Yavuz Sultan SELİM zamanında Kardeşi Şehzade KORKUT Antalya’da sancak beyi idi.İki kardeşin arası açılınca öldürülmekten korkan Şehzade KORKUT Osmankalfalar köyü yakınındaki bir mağarada saklanmakta iken burada kardeşi tarafından boğdurulmuştur.Antalya Osmanlı İmparatorluğu zamanında Anadolu eyaletinin Teke Vilayeti iken 1864 de vilayet taksimatı yapılınca Konya Vilayetinin Teke Sancağına merkez olmuştur.Korkuteli 1879 tarihinde Teke Sancağına bağlı nahiye merkezi olmuştur.1915 yılı Temmuz ayında Antalya Mutasarrıflığına bağlı ilçe merkezi olmuş adı da Istanoz olarak söylene gelmiştir. Vilayet Meclisinin kararı ile Şehzade KORKUT’a izafeten ilçenin adı KORKUTELİ olarak kabul edilmiştir. COĞRAFİ DURUMU VE İKLİM: Korkuteli İlçesinin ilk temelini teşkil eden Alaaddin Mahallesi ilçemizin ilk yerleşim merkezidir.Korkuteli ilçesi Antalya iline bağlı Akdeniz bölgesi ilçelerindendir.Doğusunda Antalya Merkez ilçesi,Batısında Muğla Fethiye ilçesi ve Burdur Gölhisar ve Çavdır ilçesi,Güneyde Kumluca ve Elmalı İlçeleri ve Kuzeyde Burdur ili Bucak, Karamanlı ve Tefenni ilçeleri ile çevrilidir. Yüzölçümü 2531 Km2 dir. Deniz seviyesinden yüksekliği 1020 metre olup ¼ oranında Akdeniz iklimi,3/4 oranında göller bölgesi kara iklimi hüküm sürer.Soğuk hava göller bölgesinden,sıcak hava Akdeniz bölgesinden intikal etmektedir.Yılın dört mevsimi bariz olarak görülen ilçemizde hava sıcaklığı ortalaması kış aylarında genel olarak –5 derece ve yaz aylarında +25 derece olmaktadır. Torosların başlangıcını teşkil eden Bey dağlarının Akdenize bakan yüzünün arka kısmında oluşan düzlüklerin ve tepeciklerin hakim olduğu bir arazi yapısı mevcuttur. Doğal yapı olarak Bey dağlarının yamaçları ve etekleri çamlık fundalık ve ormanlarla kaplı olup,düz alanlar ise;tarım alanı olarak kullanılmaktadır. Korkuteli İlçesinin 101.465 hektarı tarım alanı, 5800 hektarı çayır-mera,100.339 hektarı orman ve fundalık, 351 hektarı su yüzeyi,40.313 hektarı tarım dışı ve meskun sahalardan oluşmaktadır.Tarım alanının 116 hektarı orman sahası içerisinde bulunmaktadır. |
Cvp: AnTalya (:
Kumluca
Nüfus 2000 yılı nüfus sayımı sonuçlarına göre, ilçe merkezinin 25.081, Beykonak Beldesi'nin 8.922, Çavuşköy Beldesi'nin 2.556, Mavikent Beldesi'nin 9.276, ve 24 köyün toplam 15.535 nüfusu ile birlikte ilçenin toplam nüfusu 61.370 dir. Coğrafi Özellikler Kumluca İlçesi, Batı Akdeniz bölümünün, Antalya Körfezi'nin batı kısmındaki Teke Yarımadası diye adlandırılan Antalya Körfezi ile Fethiye Körfezi hizasında Akdeniz'e doğru uzanan uzantı üzerinde ve Antalya’ya 90 km uzaklıktadır. İlçenin yüzölçümü 1253 km2'dir. İlçenin güneyinde Akdeniz, batısında Finike ilçesi, batı ve kuzeybatı yönünde Elmalı ilçesi bulunmaktadır. İlçe üç tarafı dağlarla çevrili, denizden kuzeye doğru uzanarak tatlık mevkiinde son bulan verimli bir ova üzerinde yer almaktadır. Bu ovanın doğuya doğru uzantısı üzerinde Mavikent beldesi bulunmaktadır. Ova üzerinde Mavikent'ten başka altı köy daha vardır. İlçenin kuzeyindeki dağlar gittikçe yükselerek Beydağları'na kadar uzanan engebeli bir arazi oluşturmuştur. İklim Kumluca'da yazları kurak ve sıcak, kışları ılık ve yağışlı geçen tipik bir Akdeniz İklimi hüküm sürer. İlçe merkezine hemen hemen hiç kar yağmaz. Fakat Altınyaka, Gölcük, Kuzca, Büyükalan ve Dereköy gibi yüksek yerlere kış aylarında kar yağar. Ekonomi İlçe ekonomisi büyük ölçüde tarıma dayanmaktadır. İç kesimlerde halk seracılıkla geçinmektedir. Türkiye’nin sebze ihtiyacının büyük bir oranı bölgedeki üretimle sağlanmaktadır. |
Cvp: AnTalya (:
Manavgat
Serik İklim ve Coğrafi Özellikleri: Serik İlçesi, Ülkemizin 36 - 37 derece enlem, 31-32 derece boylamları arasında yer almaktadır. Antalya - Mersin karayolu üzerinde, Antalya’ nın 38Km. doğusunda, Manavgat İlçesine 40 km. uzaklıktadır. Akdeniz’ de 22 km kıyı şeridine sahip olup; 8 Km. içeride, denizden 26 M. Yüksekliktedir. Kısmen dalgalı ovalık bir arazi üzerinde kurulmuştur. İlçenin yüzölçümü 1.550 Km2’ dir. Bunun 45,360 hektarı tarım arazisi, 65.764 hektarı da orman arazisi geri kalan kısmı da vasıfsız yerdir. Serik Antalya ovasının doğuya doğru uzanan bir parçasını teşkil eder. Dağlık kesimlerinde hayvancılık, ormancılık, ova kesimlerinde de ziraatçılık özellikle turfanda sebzecilik yapılmaktadır. Ticari hayatı Antalya şehir merkezine bağlıdır. İlçenin kuzeyinde batı Toros dağları yükselmeye başlar. Serik İlçesi batıda; Antalya Merkez İlçe, doğuda; Manavgat İlçesi, kuzeyde; Burdur İline bağlı Bucak ve Isparta İline bağlı Sütçüler İlçeleri, Güneyde; Akdeniz ile çevrilidir. SERİK İlçesinde ilk yerleşim yeri, M.S. II Yüzyılda Bergama Krallığına bağlı olarak bu günkü Yanköy Köyü yakınlarında bulunan “SİLLYON” (Koçhisar tepesinde) da ve Belkıs köyünde “ASPENDOS” olarak iki yerde kurulmuştur.1817 yıllarında yerleşim bölgelerinin çok aralıklı olması nedeni ile İlçe önceleri “SEYREK” diye anılmış, 1890 yıllarına doğru SERİK olarak adlandırılmıştır. 1900 Yılında bu günkü ilçe merkezinde KÖKEZ adı altında Bucak merkezi olmuştur,. 1926 Yılında da SERİK İlçe olmuştur. Batı Trakya Türkleri Balkan Savaşı sırasında Muhacir olarak; Girit savaşı sırasında da, Girit Türkleri Serik’e gelip yerleşmişlerdir. |
Cvp: AnTalya (:
Konyaaltı,
Antalya'nın batı ucunda yer alan bir semt ve aynı ada sahip plajın bulunduğu ilçedir. Bugün Konyaaltı olarak adlandırılan bölgenin, 20. yüzyıl sonlarına kadar, Antalya'nın falezler üzerinde yer almasından dolayı "Koyaltı" biçiminde anıldığı ve halk dilinde söylene söylene Konyaaltı'na dönüştüğü belirtilmektedir. Konyaaltı, Anadolu Uygarlıkları yerleşim haritasına göre, Likya sınırları içinde yer almaktadır. Likya, Pamphilya ile sınırdır. M.Ö. 30 yıl öncesine kadar uzandığı bilinen Likya uygarlığının, Konyaaltı bölgesinde yer alan kentinin adı ise Olbia'dır. Nüfusu 81.000'dir. 29 mahallesi vardır. |
Cvp: AnTalya (:
KONYAALTI RESİMLERİİİİ
Konyaaltı Plajı ve BeachPark http://www.geziantalya.com/images/ph...alti_plaji.jpg |
Cvp: AnTalya (:
Antalyammmmmm Benİmmmmmmmmmmmm :)))))))))))
|
Saat: 07:58 |
Telif Hakları vBulletin® v3.8.4 Copyright ©2000 - 2025, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Search Engine Optimisation provided by
DragonByte SEO v2.0.37 (Lite) -
vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.