#1
|
|||
|
|||
![]() Hukuk öğretimi tartışılmaz önemi dolayısıyla çok eski tarihlerden beri hep gündemde kalmıştır. Çünkü nerede toplum varsa orada hukuk vardır (ubi societas ibi jus). XIX. yüzyıl başlarında gündeme gelen kanunlaştırma hareketleri XX. yüzyıl sonlarına doğru yani ikiyüz yıl geçtikten sonra yeniden gündemde yerini almıştır. Örgütlenmiş her toplumun etnik
![]() ![]() ![]() Hukuk öğreniminin amacı hukuk teknisyeni yetiştirmek değildir. Hukuk kurallarının gelişiminin ![]() ![]() Osmanlı Devleti’nde hukukçular medreselerde yetiştiriliyorlardı. Medreselerde hukuk ![]() ![]() ![]() Fatih Sultan Mehmet döneminde iki kademeli Sahn Medreselerini bitirenler kadı ünvanını kazanıyorlardı. Kanuni Sultan döneminde üç kademeli Süleymaniye Medresesini bitirdikten sonra en üst kurum olan Dar-ül-hadis bölümünü tamamlayanlar müderris oluyorlardı. Süleymaniye medreselerinde müderrislik yapma hakkını kazananlar molla (hukuk hocası) sayılıyorlardı. Müderrislik görevinden ayrılmak isteyenler önemli şehirlerde kadılık yaparlardı. Kadılığın en önemli olanı İstanbul kadılığı idi. Bu makamdan Kazaskerliğe ve Şeyhülislamlığa gelinebilirdi. Kadılara islam hukuku kuralları yanında bazı örf kuralları da öğretilirdi. Ülkemizde Tanzimat döneminde 1854 yılında kadı yetiştirmek için bir okul açılmış ve medrese sisteminden vazgeçilmiştir. 1908 ve 1909 yıllarında açılan hukuk okullarında yalnızca islâm hukuku okutuluyordu. XIX. yüzyılda ülkemizde Fransız kanunlarından iktibaslar yapılmaya başlandı. Bu arada Fransa’dan iktibas edilen kanunları uygulamak üzere Nizamiye Mahkemeleri kuruldu. 1874 yılında modern manada ilk hukuk mektebi İstanbul’da açılmıştır. Bu mektebde okutulan dersler fıkıh ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ankara’da 1925 yılında Ankara Hukuk Mektebi (Ankara Hukuk Fakültesi) açıldı. Bu hukuk okulu laik öğretim yapmak amacıyla kurulmuştu. Mustafa Kemal Atatürk eski hukuku kökünden bertaraf etmek amacını taşıdığını ve bu teşebbüste duyduğu mutluluğu başka hiçbir girişimde yaşamadığını 1925 yılında açıklamıştı. Ankara Hukuk Mektebi ilk mezunlarını 1928 yılında vermiştir. Bu okulda erkek ve kadın öğrenciler bir arada eğitim görüyordu. 1940 yılında 3 yıl olan hukuk öğrenimi süresi 4 yıla çıkarılmıştır. Cumhuriyetin 1923 yılında kuruluşundan sonra kurulması düşünülen ilk yüksek öğretim kurumunun hukuk fakültesi olması tesadüfi değildir. Yeni bir toplumu yeni bir hukuk düzeni ile oluşturmak amacı dikkatle gözönünde bulundurulmuştur. Günümüzde hukuk fakülteleri ders programlarında yenileşmeyi ve modernleşmeyi sağlamak üzere seçimlik ders sayısını çoğaltmak eğilimi dikkati çekmektedir. Hem Avrupa’da hem Amerika’da hukuk fakültelerinde seçimlik derslere giderek önem ve ağırlık verilmektedir. Avrupa hukuku ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hukuk fakültelerinin kamu hukuku ve özel hukuk adıyla iki ayrı bölümde iki farklı diploma vermesi de tartışılmıştır. Ancak bunun yarardan çok zarara neden olacağı söylenebilir. Tek tip diploma hukuk öğreniminin amacına daha uygun düşmektedir. Öğrenci harçları üzerinde durulurken ![]() Lisans üstü ![]() ![]() Günümüzde başka ülkelerde olduğu gibi ayrıcalıklı özel üniversitelerin ![]() Klasik üniversite sisteminde fakültelere bu arada hukuk fakültelerine tüzel kişilik tanınmasının hukuk öğreniminin gelişmesi ve kalitesinin yükseltilmesi bakımından yararlı olacağı görülmektedir. Türkiye’nin deneyimlerinin bu doğrultuyu gösterdiği söylenebilir. Küreselleşen dünyada yabancı bilim adamlarının hukuk fakültelerinde ders vermelerinin sağlanması da hukuk öğretimini zenginleştirici bir faktör olarak değerlendirilmektedir. Ülkemizde hukuk öğrenimini en olumsuz şekilde etkileyen bir faktör sık sık çıkarılan öğrenci affı ile ilgili yasalardır. Bu tür yasaların normal durumdaki öğrenciyi olumsuz etkilediği ve öğretimin kalitesini düşürdüğü söylenebilir. Araştırma görevliliğinin başka bir deyimle asistanlığın çekici hale getirilmesinin bir zorunluluk haline geldiği dikkati çekmektedir. Çünkü öğretim üyesi olması öngörülen en iyi öğrenciler artık araştırma görevliliğini tercih etmemektedirler. Öğretim üyesinin anlatması ve öğrencinin dinlemesi temeline dayalı monolog yönteminin yerine ![]() Hukuk öğrencilerine öğrenimin ilk yıllarında psikoloji ![]() ![]() ![]() ![]() Yorum tekniğinin ve yorum metodlarının örnekler kullanılarak açıklanması ve öğrencinin bu alanda bilgilendirilmesi gereklilik kazanmıştır. Çünkü hukuk kuralının yorumu yalnızca hukuk bilgisini değil aynı zamanda geniş bir sosyal bilgiyi ![]() Bütün hukuk fakültelerinde aynı ders programının uygulanmasının zorunlu olmadığı söylenebilir. Farklı programlar hukuk öğrenimine zenginlik ve çeşitlilik kazandırabilir. Bu arada Ankara Hukuk Fakültesinde daha önce zorunlu olarak okutulan ![]() ![]() Hukuk öğreniminin süresinin uzatılmasının gerekli olup olmadığı üzerinde de durulabilir. Bazı hukuk öğreticileri öğrenim süresinin 5 yıla çıkarılmasının uygun olacağı görüşündedirler. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde de fakülteyi 4 yıllık yasal süre içinde bitirenlerin çok fazla olmadığı söylenebilir. Ancak bu konuda doyurucu bir sonuca ulaşmak için kapsamlı çalışmalar ve anketler yapılması da gerekmektedir. Yabancı Hukuk fakülteleri öğretim üyelerinin fakülteye davet edilerek ![]() ![]() ![]() Öğrencilerin sanatsal ![]() ![]() Tek taraflı anlatıma dayanan sistemin öğrenciye çalışma ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hukuk öğrencisinin iyi yetişmesi ![]() ![]() ![]() ![]() Fakülte hukuk kitaplıklarının yeni kitaplarla zenginleştirilmesinin de bir gerçeklik olduğu unutulmamalıdır. Yeni kitaplar ![]() ![]() Hukuk mesleğinde konuşmanın da önemli bir yere sahip olduğu oysa çok sayıda öğrenciye eğitim veren klasik hukuk fakültelerinde öğrencinin hiç sözlü sınava girmeden ![]() Öğrenciye devlet kavramı ile ilgili bilgi verilmemesi de bazı eleştirilere neden olmaktadır. Hukukun yalnızca hukuk kurallarından oluşmadığı hukuku meydana getiren ve uygulayan devlet kavramının da özellikle ilk yıl öğrencileri için büyük önem taşıdığı şüphenin dışındadır. Öğrenci sayısının çokluğu nedeniyle ![]() ![]() Öğretim üyelerinin tam gün çalışmalarının gerekli olup olmadığı da ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Genel anlamda eğitimin ve hukuk eğitiminin temeli olarak laiklik ilkesinin büyük önem taşıdığı unutulmamalıdır. Türkiye’de laiklik Amerika Birleşik Devletleri’nde görülen sekülarizmden (secularism) farklıdır. Cumhuriyetin kuruluşunda Amerikan sekülarizmi değil Fransız laisizmi temel alınmıştır. Sekülarizm dini ![]() ![]() Türkiye’de devlet ![]() ![]() ![]() |
![]() |
|
|