#1
|
|||
|
|||
![]()
Hitit Heykel (Kabartma) Sanatı
Hitit sanatında heykelin çok büyük anlamı ve önemi vardı; çünkü tanrı heykelleri yurtlarının kutsal simgeleri olarak görülüyordu. Büyük Kral Muvatalli ülkenin başkentini Hattuşa’dan Adana civarındaki Dattaşşa’ya naklettiği zaman, tanrı heykellerini de oraya götürmüştü. Çünkü kendisi Mısır savaşıyla uğraşırken Kaşgaların Hattuşa’yı zaptetmelerinden ve tanrı heykellerini ellerine geçirmelerinden korkuyordu. Tanrı Heykelleri Boğazköy’de Büyük Tapınak’ta avlunun kuzeyinde doğudaki büyük odada Gök Tanrısı’nın heykeli bulunduğu biliniyordu. Onun batısındaki odada da büyük tanrıçanın heykeli bulunması lazım geldiğini ilk defa bu satırların yazarı saptamıştır (E.Akurgal, Die Kunst Anatoliens, München 1961, s.68). Bu iki heykelin dışında muhakkak ki başka eserler de vardı. Ancak onların nerede yer aldığını bilmiyoruz. Buna karşılık tanrı kabartmaları, aşağıda göreceğimiz gibi bollukla ele geçmiştir . Lugal Gal (Büyük Kral) Heykelleri Hititler kral ve büyük kral sözcüklerini Sümer dilinden almışlardır. Lu=Adam, Gal=Büyük, Lugal=Büyük Adam=Büyük Kral anlamına geliyor. Lugal Gal heykellerinden de birçok örnek mevcut olduğu şüphesizdir. Ancak bunlardan hiçbiri günümüze gelmemiştir. Yalnız Yazılıkaya’nın B Galerisi’nde Kral Tuthaliya’ya ait olduğunu sandığımız heykelin altlığı korunmuştur (bkz. E.Akurgal Anadolu Uygarlıkları, s.452). Lugal Gal kabartmalarına gelince aşağıda göreceğimiz gibi, onlardan birçok örnek ele geçmiştir (Resim 66, 67, 74, 83). Anadolu’da anıtsal heykel Hititlerle başlar. Yazılı kaynaklarda büyük boy heykellerden sıkça söz edilin Alaca’da ve Boğazköy’de gördüğümüz sfenks heykelleri günümüze değin gelmiş örneklerdir. Babil sanatından esinlenerek geliştirilmiş boynuzlarla süslü sivri külahlar Hitit sanatın da yeni bir anlam kazanmıştır. Boynuzlar bir tür rütbe işareti olmuştur. Küçük tanrıların sivri külahlarında boynuz sayısı az, büyük tanrılarda ise çoktur. Örneğin İştar’da ve on iki tanrının herbirinde birer boynuz, Hattuşa’nın Gök Tanrısı’nda yalnız ön cephede olmak üzere altı, Hatti Ülkesi’nin Gök Tanrısı’nda ise külahın önde altı ve arka yüzünde beş tane olmak üzere onbir boynuz bulunmaktadır. Baş tanrının külahı ayrıca elips biçimli beş tanrı hiyeroglifı ile süslüdür. Şarruma tek başına olduğu zaman daha görkemli bir külah ile görülmektedir. Babasının huzurunda ise saygılı olmak için, sadece külahının ön yüzünde boynuz taşımakta ve külahın ortasındaki tanrı ideogramlarından yoksun olarak tasvir edilmektedir. İkonografi, dediğimiz gibi hep aynı kalıp içinde olmakla birlikte stil ayrılıkları göze çarpmaktadır. Örneğin daha eski bir dönemde yapılmış olan Alacahöyük kabartmaları, Yazılıkaya tasvirlerinden ayrı bir stil açığa vururlar. Eflatunpınar, Fasıllar, Manisa ve Yesemek anıtları bir yana bırakılırsa Hitit kabartmalarında önden tasvir genellikle yapılmıyor, insan ve hayran figürleri hep yandan (profilden) gösteriliyordu. Böyle olmakla birlikte kralların aslında önden tasvir edilmiş olarak düşünülmeleri gerektiğini yukarıda anlatmıştık. Alacahöyük’ün bir kabartmasında aslan başının önden görünmesi Hititli sanatkârın bir becerisi değildir. O bu duruşu Şark kökenli bir örnekten aynen almış olmalıdır. Hititler çağdaş Mısır ve Mezopotamya’da olduğu gibi kabartmalardaki insan figürlerini gözleri ile gördükleri biçimde değil, kafalarında düşündüklerine göre tasvir ediyorlardı. Hellenler’in M.Ö. 475-450 sıralarında natüralist tasvir yöntemini bulmalarına değin bütün milletler, bugün fotoğraf makinesinin gösterdiği görüşü değil, bir insan görüntüsünü ideal biçimi ile ifade etmeye önem veriyorlardı. Bu tasavvura göre tasvirde insanın uzuvları en anlamlı olarak kabul edilen yönleri ile gösteriliyordu. Yüz her zaman profilden, buna karşılık profilden olan yüzde göz tam cepheden, göğüs ve vücudun üstü önden, bacaklar ise yandan tasvir ediliyordu. Bu tasvir yöntemi bir ilkellik beceriksizliği değil, tersine idealist bir düşünce biçimi idi. Çünkü istenilen ve gereken yerlerde, örneğin yazılıkaya figürlerinde gördüğümüz gibi bütün vücut profilden de tasvir edilebiliyordu. Anadolu Kültür Tarihi-Ekrem Akurgal- TÜBİTAK Yayınları |
![]() |
|
|