#1
|
|||
|
|||
![]()
Mü’minin kalbi Kâbe’den kıymetlidir
Mevlânâ Hâlid–i Bağdâdî Hazretleri Medine'deki günlerini tamamlayarak Mekke'ye geçer. Mekke'deki günlerini Kâbe'nin yanında ibadet yaparak geçirmeye gayret eder. Günün çok az bir zamanını uyku ve ihtiyaç gidermeye ayırmış ![]() Yine sabah namazından sonra Kâbe'nin daha çok tenha olduğu saatlerden bir saat Mescid–i Haram'da Delâil–i Hayrât okurken ![]() Mevlânâ Hâlid–i Bağdâdî Hazretleri bu adama bakarken adamla göz göze gelir. Sırtını Kâbe'ye dönen adamın hali pek hoşuna gitmemiştir. Ne var ki Medine'de aldığı nasihat ve terbiye ses çıkarmamasını gerektirir. Bu düşünceler içinde gayr–i ihtiyârî adama yaklaşır. O henüz bir şey demeden adam ona der ki: "Allah'ın indinde mü'minin kalbinin Kâbe'den daha kıymetli olduğunu bilmez misin? Hem Medine'de ki zatın sözlerini ne çabuk unuttun." Adam bu sözüyle Mevlânâ Hâlid Kuddise Sirruhu'yu can evinden vurur. Mevlânâ Hâlid Kuddise Sirruhu gayr–ı ihtiyârî bu adamın ayaklarına kapanır ve ondan kendisini irşad etmesini talep eder. Bunun üzerine adam ona şu cevabı verir: "Sizin irşadınıza dair işaretler Hindistan tarafından geliyor. O tarafa yönel." Aynen dediği gibi çıkar ve sebepler onu Hindistan'a götürür ve Abdullah Dehlevî Hazretleri'nin mânevî terbiyesine girer. BİR GÖRÜŞTE ÂŞIK OLDUM ![]() BİR DAHA GÖRMEDİM Zamanın birinde İstanbul'daki bir üst düzey toplantıda devrin keşif ehli zâtları ile bir araya gelerek sohbet etme fikri konuşulur. Bu düşünce üzerine orada bulunanlardan biri bir öneri getirir. Öneri şudur; bilinen Allah dostlarının isimlerini yazalım ve onları bir dahaki sohbete davet edelim. İsmi yazılıp davet edilecekler arasında Ahmed Hulusi Hazretleri de vardır. Ahmed Hulusi Efendi daveti alınca İstanbul'un yolunu tutar. Belirlenen zamanda bütün keşif ehli zâtlar belirlenen yerde toplanır. Toplantıya devrin üst düzey yöneticileri de katılmıştır. Toplantı başlar ![]() ![]() ![]() ![]() "Sizin düşüncelerini öğrenemeyecek miyiz?" Ahmed Hulusi Efendi der ki: "Ben ilmi olan biri değilim. Bu mecliste konuşmaya da hayâ ederim. İllâ da bir şey anlatmam gerekiyorsa başımdan geçen bir olayı nakledebilirim ![]() "Bir zamanlar saray burnunda deniz sahilinde gezerken ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Soruyu soran üst düzey memur ![]() "Anlattığınız hadise benim başımdan geçmişti. Siz o hadiseyi anlattıktan sonra içimde ne hicran kaldı ne de muhabbet ![]() ASIL SİZ DÜŞERSENİZ İŞ TEHLİKE OLACAK İmam–ı A'zam Ebû Hanife Hazretleri bir gün yolda yürürken çamur deryasının içinden bir çocuğun sendeleyerek yürüdüğünü görür. Gence seslenir: "Ey genç dikkat et çamura düşmeyesin." Genç cevap verir: "Benim düşmem önemli değil ![]() ![]() ![]() İmam bu gördüğü manzara karşısında şaşırır ![]() "Size bir mesele ![]() ![]() ![]() AVA ÇIKTIM AVLANDIM Mâverâünnehir meliki Sultan Abdullah Kazgan bir gün Buhara'ya gider. Buhara'da birkaç gün kalacaktır. Bir gün yanındakilere der ki: "Buralar da av çok olur ![]() ![]() Ava çıkan mahallede bir misafir daha vardır ![]() ![]() Bu mahalledeki mânâ sultanı Şâh–ı Nakşibendî Hazretleri'dir. Hep birlikte ava çıkarlar ve av başlar. Şâh–ı Nakşibendî Hazretleri bu av işinden pek hoşlanmamıştır. Herkes bir av peşinde koşarken ![]() ![]() "Allah Teâlâ'nın nice veli kulları vardır ki ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Ne işle meşgulsünüz?" Adam der ki: "Ben av ile meşgul oluyordum ![]() ![]() "Ben fakir bir dervişim. Bu köyde geçici bir süre için kalıyordum. Abdullah Kazgan köylüyü ava çıkartınca ben de onlarla birlikte mecburen ava çıktım. Av yapmayınca da burada oturdum." Adam der ki: "Efendim! Ben av yapayım derken ![]() Şâh–ı Nakşibendî Hazretleri onun Sultan Abdullah Kazgan olduğunu öğrenir ve Şâh–ı Nakşibendi Hazretlerinin sohbet halkasına katılır. Köpeklerle aynı işi yaparsam bir kıymeti olmaz Ebû Osman Hırrî Hazretleri anlatıyor: "Allah beni kırk yıldan bu yana hangi hal üzerine atmışsa en küçük bir hoşnutsuzluğum olmamıştır." Bu çok ciddi bir söz olup ![]() "Bende yiyecek bir şey yok geri dön." Bunun üzerine Ebû Osman Kuddise Sirruhu geri döner. Birkaç adım gitmişti ki adam tekrar seslenir: "Ey Şeyh Efendi geri gel ![]() "Bir yemek için ne kadar da acele davranıyorsun ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Sen ne biçim bir adamsın ki ![]() ![]() "Bu iş gayet kolaydır. Köpeklerin hâlide çok kolaydır ![]() Mümin kardeşinizin şeytanına yardımcı olmayın Bir zamanlar Şam ehlinden iktidar ![]() vardır. Bu adamın çok büyük bir kabahati ![]() ![]() ![]() "Ömer bin Abdülaziz'den falanca zata… Allah'ın selamı üzerine olsun. Kendisinden başka ilah olmayan Allah'a hamd olsun. O büyük hesap gününün sahibi ki ![]() ![]() ![]() Mektup adama ulaşır ![]() ![]() ![]() ![]() "Rabbim beni uyardı." Hulusi kalb ile güzelce bir tövbe eder ve ağzına bir daha içki koymaz. Bu haber Ömer bin Abdülaziz Radıyallahu Anh'a ulaşınca: "Mümin kardeşinizin ayağı kayar ![]() ![]() alıntı |
![]() |
|
|