1 (Zamanda ve yerde) Az bir ara ile ayrılmış olan.
"Kadın, doktora en yakın iskemleye oturdu." - [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]
Akşama yakın bir saatte. 2 Küçük, önemsiz değişikliklerle birbirinden ayrılan.
Buna yakın bir söz söyledi. 3 Aralarında sıkı ilgi bulunan.
"Bizde gazete fıkrası başlangıçta edebiyata daha yakındı." - [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]
Akşama yakın bir saatte. 4 Benzeyen, andıran.
Kırmızıya yakın bir pembe. 5 Erişmesi, olması zaman bakımından yaklaşmış olan.
Yaşı seksene yakın. 6 Uzak olmayan yer.
Yakınımızda otururlar. 7 Aralarında sıkı ilişki olan arkadaş, dost ya da akraba.
Bir ay önce yakınlarını kaybettiler. 8 Uzak olmayarak.
Kapıya yakın oturdu.
"Kadın, doktora en yakın iskemleye oturdu." - [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]
Akşama yakın bir saatte. 2 Küçük, önemsiz değişikliklerle birbirinden ayrılan.
Buna yakın bir söz söyledi. 3 Aralarında sıkı ilgi bulunan.
"Bizde gazete fıkrası başlangıçta edebiyata daha yakındı." - [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]
Akşama yakın bir saatte. 4 Benzeyen, andıran.
Kırmızıya yakın bir pembe. 5 Erişmesi, olması zaman bakımından yaklaşmış olan.
Yaşı seksene yakın. 6 Uzak olmayan yer.
Yakınımızda otururlar. 7 Aralarında sıkı ilişki olan arkadaş, dost ya da akraba.
Bir ay önce yakınlarını kaybettiler. 8 Uzak olmayarak.
Kapıya yakın oturdu.