#61
|
|||
|
|||
Cvp: Atilla İlhan Şiirleri
KAPTAN -1 eflatun gözlerin olduğunu bilmiyordum
gece yarısını yaşamaktan yorgunum ayazın avucunda unutmuştun ellerini önünden geçtiğim halde beni tanımadın ben değiştim biliyorum hem sakal bıraktım şiirlerim kül rengi kumrular gibi uçuşuyorlar bakır çalığı göklere katiyyen tahammülüm yok hele paris’in gökleri aklımı başımdan alıyor bana seni senden evvelki poitiers’li kızı hatırlatıyor ayazın avucunda unutmuştun ellerini karanlığın arkasında kıvılcım gözlü orospular gölgelerine yaslanmış evliya gibi bekliyorlar ışıklar kırmızı yandığı zaman duracaksın ben değiştim biliyorum hem sakal bıraktım soğuk gözlerinde buğulanmıştı ölsen tanıyamazdın hatta ricardo bile hani vatansız ricardo burnumun dibinden geçti geçen gün beni tanıyamadı oysa au vieux chatalet’de akşam sabah beraberdik üçümüz viyana kahvesi ve sıcak rom içerdik üstelik o krapfen severdi güzel olurmuş rivayet neden ve nasıl sevdiğini anlayamadım gitti yalnızlıktan da kurtulup yalnız kalmak isterim montmarte metrosu civarında seni gözden kaybettim o zenci yine arkanda mıydı hiç dikkat etmedim ağzında yoksul bir ıslık ıslak bir cigara gibi sidney bichet’nin caz havalarını çiğneyip tüküren o saklasın varsın seni sevdigini biliyorum ben yüzünün renginden geliyor bütün üzüntüsü bir gazete aldım ama evde okuyacağım kahvelerden birine girip bir grog ısmarlasam seni öldürmek için çareler tasarlasam sükut bembeyaz buz tutsa bıyıklarımda ve türküm kaybolsa sessizliğin hırçın türküsü ve ben unutulsam yazdığım şiirler senin için yazdıklarım herkes için yazdıklarım eski padişahlar gibi unutulsa birer birer ve ben seni unutsam hiç hatırlamasam ellerim oldum olasıya seni unutsalar yarı gecenin içinden bir zenci sütbeyaz bakıyor rue lafatette’de dünden bugüne geçiyorum eflatun gözlerini bir grog kadehinde unuttum |
#62
|
|||
|
|||
Cvp: Atilla İlhan Şiirleri
YİRMİBEŞİNCİ KISIM Işıkları söndür suna su
Vapurları duyacağız ha Dün gece uykumda sıçradım Beni mi çağırdın suna su Nereye gideceğiz ha Yabancı değil ben kaptanım Aç kapıyı suna su Büyük yağmurda ıslandım Şarabın var mı suna su Sabahı bulacağız ha Kadehini dinleme çıldırırsın Elimden gelmeyen bir o Bütün trenleri kaçırdım Saatin kaç suna su Yarın öleceğiz ha |
#63
|
|||
|
|||
Cvp: Atilla İlhan Şiirleri
MUHALİF RÜZGAR bugün pazartesi
senin galiba beş dersin olacak yine salondaki aynada taradın saçlarını istemediğin bir şeyi yapmış olmanın öfkesi yine karartmış alnını fakat acele etmek lazım geç kalırsan tramvay kaçacak ve bir yasak levhası gibi asacak suratını o suratsız müdire hanım bugün pazartesi dün pazardı belki evde kalıp balerin resimleri yaptın kulağında uzak bir piyano sesi belki neşeliydin belki düşüncen vardı belki de yağmur gibi inerken hatıralar herhangi bir köşe başında bana rastladın ben senin hayatına muhalif bir rüzgar gibi girdim |
#64
|
|||
|
|||
Cvp: Atilla İlhan Şiirleri
VARSAĞI -2 Destur bre gökkuşağı
Hangi devin kılıcısın Sabah sabah kanın damlar Besbelli can alıcısın Akıl almaz bir kelepçe Anlaşılmaz hangi suça Kilitlenmiş gündüz gece Başımızda kalıcısın Öfkeyi sorduk sarından Korkuyu bildik morundan |
#65
|
|||
|
|||
Cvp: Atilla İlhan Şiirleri
İHTİYARLAR BALLADI onlara ün mü gelir bazı bir ses mi duyarlar
yumuşak bir kedere ufalır bakışları idam mahkûmlarıdır aslında ihtiyarlar ölüme koşullanmış bütün davranışları yorgun öksürükleri oturup kalkışları yaşayıp durmaktan gizlice utanırlar her gece artık gitmek vaktidir sanırlar geçmiş günlerinden bir destek aranırlar uysal bir gülümseme tek sızlanışları idam mahkûmlarıdır aslında ihtiyarlar ölüme koşullanmış bütün davranışları |
#66
|
|||
|
|||
Cvp: Atilla İlhan Şiirleri
BATAN BU KÖHNE ŞİLEB.. garson masa iyi manzarayı değiştir
sırası mı mehtabın yıldız yağmurunun bu gece yalnızım onlar gelmeyecek sapa bir yerindeyim umutsuzluğumun hava soğuk olmalı ağaçlar bütün duman eğer bulabilirsen ölü bir kar getir beyazlığı kalın bir su gibi uzayan bu gece yalnızım onlar gelmeyecek batan bu köhne şilebde ne işleri var çünkü battım kasa boş ne para ne çek çünkü bütün telefonlar ısrarla alacaklı bu gece yalnızım onlar gelmeyecek hani o sarışın kirpikleri saçaklı yanağını viski bardağıyla serinleten sonra nilay hani kafayı buldu mu ağlar cam yeşili yasemin cıgara dumanı nursen batan bu köhne şilebde ne işleri var garson masa iyi manzarayı değiştir büyük şimşek çakmalı gök gürültüsü filan şöyle dalları kıran şakırtılı bir yağmur köpek havlamaları bulut karanlığından zehir bulabilir misin çabucak öldürecek artık arsenik mi olur siyanür mü olur hangisi olursa olsun hepsi işime yarar yoksa bir tabanca bul bir avuç mermi getir bu gece yalnızım onlar gelmeyecek batan bu köhne şilebde ne işleri var |
#67
|
|||
|
|||
Cvp: Atilla İlhan Şiirleri
MUHAYYER önemli gizli boyutlarıyla yeryüzündeki yaşantımız
ne kadar azdır yaşadığımızdan yaşadığımızı sandığımız söylediklerimizle değil söylemediklerimizle varız o gün ki ölümün perdesine yapayalnız yansırız ne kadar azdır yaşadığımızdan yaşadığımızı sandığımız bir incesaz ki süreklidir yaprak döken korularda çılgınlıkları oluşturur en çapraşık duygularda büyük çıkmaz akla gelip de sorulmayan sorularda bazı insan içten içe düşünür hesaplar da ne kadar azdır yaşadığımızdan yaşadığımızı sandığımız üflediği sustuğumuz tutkuların düşlerimizi çokçadır çocukluktan çıktığımızı sanmak aslında çocukçadır gerçi gençlik bir uçta yaşlılık bir uçtadır birleştikleri gerçek o müthiş sonuçtadır ne kadar azdır yaşadığımızdan yaşadığımızı sandığımız |
#68
|
|||
|
|||
Cvp: Atilla İlhan Şiirleri
VARSAĞI-1 haçan demir dökende
ateş yiyesim gelir gök sofraya çökende doruktan sesim gelir dağdan yürek sökende kurşun dökesim gelir çatal şimşek çakanda yağmur perde çekende derya göğe çıkanda haçan ölesim gelir |
#69
|
|||
|
|||
Cvp: Atilla İlhan Şiirleri
VARSAĞI -3 doğarsın sorgudur başlar
doğmanın hesabı sorulur dünya bir bela sofrasıdır lokmanın hesabı sorulur acı bir dumandır köyleri çakaldır kurttur soyları gecenin kanlı beyleri dumanın hesabı sorulur kıvılcım çektiğin demirden canını oynadığın kumardan bıçağın oyduğu damardan akanın hesabı sorulur yürü attila ilhan yürü yaş da yanar yanarsa kuru günü gelir böyle doğru yazmanın hesabı sorulur !.. |
#70
|
|||
|
|||
Cvp: Atilla İlhan Şiirleri
TATYOSUN KAHRI son yolcunun adı attila ilhan’dı
miyoptu kısa boylu bir adamdı dostu yoktu yalnızlığı vardı yazı makinasıyla binmişti bizimle konuşmaktan çekinmişti gözlerini görseniz korkardınız polis’ten kaçıyordu derdiniz bir cinayet işlemişti derdiniz halbuki kendinden kaçıyordu tatyosyan’la arkadaş oldu güvertede birlikte gördük hırsızlama durduk dinledik ermeni sicim gibi ağlıyordu karısı marsilya’da kalmıştı çocuğu karısında kalmıştı anası istanbul’da bekliyordu palermo feneri parlıyordu tatyos’u iki polis getirdiler marsilya’daydık kıştı kıyametti rıhtıma kelepçeli getirdiler mistral zehir kusuyordu deniz bildiğiniz felaketti bölük pürçük akşam oluyordu tatyos’u göz hapsine koydular katiyen cigara içiyordu “dövülmüş süt gibi yorgunum geceleyin kapımı çalsalar öyle telaş telaş uyanıyorum iflahımı kesti fransızlar taşların üstünde yattım karımla konuşturmadılar üç günde bütün ihtiyarladım üç gün dua ettim küfrettim beni süreceklerdi biliyordum” tatyos’un camları kırılmıştı vapur ecel teri döküyordu gizli gizli şimşek çakıyordu haham levi dua ediyordu tatyos’un kahrını anlamıştı allah da anlasın istiyordu allah tatyos’u görmüyordu ellerini kana bulamıştı tatyos’un üç cigarası olursa ikisi mutlaka bizimdi iki göz gibi birbirimize yakındık aynı kahırla bakıyorduk aynı sancıyı çekiyorduk bindiğimiz bu gemi batsa çırpına çırpına boğulsak allah bilir ki sevinirdik yalnız çocuklardan utanırdık madem ki ölmemiz lazımdı “aşkale’de kel bir dağ vardı nefesimi keserdi tıkanırdım beni varlık vergisi yıktı üç sefer askerlik ettim gözüme kargalar konardı elimde değildi ne yapayım marsilya uzakta duruyordu macera beni çekiyordu istanbul’u sevmiyordum alıp başımı gidecektim” attila ilhan bir şiir yazacaktı herifin yüreği delinmişti içi taun gibi uğulduyordu tatyos’un kahrını yazacaktı sırılsıklam utanacaktık tatyos mutlaka mesut olmalıydı ömründe bir dakika olmalıydı o dakika mesut olmalıydı bunun çaresine bakmalıydık yoksa yüzümüz olmazdı doğru dürüst ölemezdik ölüler bizi ayıplardı |