#1
|
|||
|
|||
Hz. Muhammed (S.A.V.)
GÜL İKİNDİLERİ ~Tüm Güllerin Efendisi'ne~ «Ente şems'un, ente Bedr'un. Ente Nûr'un a'lâ Nûr...» adın bir mezcûpkâr ağıttır dudaklarımda. rûhum bir deli at; çıldırmanın son noktasında. her yanım sana uzak ve her yanım sana cehennem; çileyle doğurdu beni annem, sen açarken gözlerini gül tasında. adın okudu cinnîler, ninni diye kulaklarıma. adın bir goncâydı; açtı ha açtı dudaklarımda. kanattı bahçelerde rûhumu gül ve diken; ben bir derviş libâsında gökten ağıt isterken. adın içimde o gün geçtikçe büyüyen kutsanan ve sönen gözyaşı ırmaklarında. kapıları Besmele'yle işlenmiş bir kentten, girdim bin bir sırlı azîzler hülyâsına. bir anlık bir rûyetti aşk bana vaadedilen; seni el açtıran merhamet kapılarında. ayrılan sabır: etten ve kemikten... kaç ölünün işkencecisi, cevr ü cefâsında. tek bir nazâr, ölüm ve hayât üfleyen; bekleyenlere dirilmeyi İsrafil'in sûrunda. mahşer yerinden, sırat köprüsünden çalınma bu incecik vâveylâ...: seni el açtıran merhamet kapılarında; bir anlık bir rûyetti aşk bana vaadedilen. bir yanın batı ve bir yanın Asya. beklentisinde dirilişin bir kadın Asya. bir cân olur güle, toprakta ölen her damla, gün gelir gönlünde, gülün yine cân bulur. yanmasa pervane aşk yerine ışıkta, kurtulmaz gönlü gâmdan; savrulur, vîrân olur. el açtığın merhamet kapılarında, tek mübârek duân, ona artık terk-i cân olur. ödüldür yanmak yâr yerine âşığa: «yerin yok cehennemde, anla bir ân olur! » bir cân olur güle, toprakta ölen her damla... yine girer Medîne, gönüllere ihrâmla. nûrlanır arz ve sem'â, Mescid-i Harâm'la. gözlerin ki bir siyâh (*) taş, râhm cennetinden, bir Sidret'ül Müntehâ ki bakışların arasında. bir kez çağırsan beni, ismimi söylesen, ben bulsam kendimi Minâ'da taşların arasında. düşlerimdeki gibi sırtını dönmesen, kapansam eteğine yine gözyaşlarım arasında. bir kerecik gönül alsan, kelâm etsen... bir kerecik çağırsan beni... bir adın da Şemş ve bir adın Misbâh'üs-Süreyyâ. gönlümdeki pervâne, dile gelse, âh bir konuşsa! incitmesin gönlünü, incitmesin sakın bu vâveyla! haykıracak gökler seni, kelimeler sussa... seni el açtıran merhamet kapılarında; bir anlık bir rûyetti aşk bana vaadedilen... |