#1
|
||||
|
||||
...::aŞk Gİder, Acisi Kalir... ::
Aşk için bahar.Tehlike her yerdedir...
Vuruluverirsin hiç ummadığın birine. Ama öyle çarpar ki kalbin, duracak gibi aldatır seni. Bahardan sonra yaz gelir... Hepimiz biliriz, sabun köpüğü gibidir yaz aşkları. Bence öyle basit değil. Henüz silinmedi hiçbirinin yarası benden. Aşk gitti ama acısını bıraktı, iz kaldı. Güz aşkları mevsimine dönünce dönence, pencereye sinmiş insanlar gelir gözümün önüne. Ve yavaş yavaş görünürler etrafta. Kimi yaza girerken terk ettiği aşkını, kimi yaz aşkını düşünür. Kimi ayrılık planlar ama hala yüreği yanar.Kimi terk edilmişliği sindirmeye çalışır. Çok azdır taze aşk yakalayan. Sanki bir doğum öncesi ölüm gibidir. Sonra kış gelir. Kimi yüzsüzler yazın hiç aldatmamış gibi eski sevgilisine döner;kimi sadıklar kavuşur... Kimi yalnızdır, kimi yorgun... O yorgunlar için kış uykusu başlar... Belki de taze baharlara, taze aşklara enerji depolarlar... Aşk dört mevsimdir herkesin sözlüğünde. Ama nedense bana bu anlattıklarımı çağrıştırmaz. Saçmaladım belki de bir paragraf boyu. Yalan attım.Aslında doğru olsalar bile yalanlardı çünkü, hissetmediklerimi yazdım. Ezbere konuştum. Aşk , kelimesi içimde gebe olduğum bir kelimedir. Her duyuşumda doğum sancısı çeker, doğuramam.Ama gözlerimin önüne o gelir. Sadece bir bakışına karın ağrıları, suyla yatışmalar. Bir tebessüme ömür bulmak.İtiraf.Saatler süren telefon konuşmaları. İlk duygular, çocuksu güzellikler. Ve sonra.....Nefessiz kalmacasına ağlamalar. Izdırap çığlıkları...Kış..Kış..Kış..... Azap....Ve sonunda doğan gün.... Hemen her mevsim aşık olmuşumdur birilerine....Hatta sonbaharda bile... Ama onca ufaklı büyüklü sevda içinde, böylesine derinde var olan, böyle yaktı mı iz bırakan, bu kadar çaresiz bırakan, bu kadar arzu illetine hasta eden, bu kadar dizginsiz, sorgusuz, başına buyruk, acımasız, bu kadar bugünsüz sevda görmedim. Ve işte hiç biri böyle koyup, böyle yıkıp gitmedi. Ondan önce hiç biri içimden bir şey götürmemişti. Ondan sonrası zaten götüremez çünkü, götürülecek bir şey kalmadı.. İşte o insan, beni aşka karşı böyle kelimesiz böyle hayretli, böyle çaresiz, isteksiz bırakıp gitti.. Şimdi ben nefretten bile aciz isem bana bir şeyler borçlu. İçimden söküp aldığı bir şeyleri. Bana beni borçlu.Herkesi seven o sersem yüreğimi.. Benden alıp kaçtığı o masum kızı borçlu.Bana bir dün, birde yarın borçlu. Benim ne günahım vardı da aşk için üç kelime etmekten aciz kalacaktım. Benim ne günahım vardı da her mevsim başka meyve yemek varken iştahsız kalacaktım. Yoktu elbet günahım..Onunda yoktu ya..Öfkem susmama engel... Ama ikimizin de suçu yoktu...Suçlu yoktu.. Benim mevsimim sonbaharsa, yaza, kışa, bahara dönmez... Benim gibilerin nasibi pencere önüne sinip, mazide yaşamak, kendinle kanlı bıçaklı düellolar yapmak...Kendinle savaşmak , hırpalamak... Yaptığının farkına varıp ,bir de üstüne onun için cezalandırmaktır. |