12 Eylül Darbesi
Genelkurmay başkanı
Kenan Evren'in
TRT'de darbe açıklaması
12 Eylül Darbesi veya
1980 İhtilali,
Türkiye'de,
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin
12 Eylül 1980 günü emir komuta zinciri içinde gerçekleştirdiği askeri müdahale.
27 Mayıs 1960 darbesi ve
12 Mart 1971 muhtırasının ardından
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde silahlı kuvvetlerin yönetime üçüncü açık müdahalesi.
[1] Bu müdahale ile 6.
Demirel hükümeti ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi feshedildi, sendika ve derneklerin faaliyetleri durduruldu ve genel sıkıyönetim ilan edildi.
1970 sonrasında değiştirilen
1961 Anayasası tamamen rafa kaldırıldı ve Türkiye siyasetinin yeniden tasarlandığı bir askeri dönem başladı. Bu dönem yaklaşık dokuz yıl sürdü.12 Eylül 1980 ardından partiler lağvedildi, parti liderleri önce askeri üslerde gözetim altında tutuldu, ardından yargılandı. Bu durum, siyasi partilerin sürekliliği konusunda tarihsel sorunlar yaşayan Türkiye'de siyasi temsilin demokratikleşmesi önünde yeni bir engel oluşturdu, siyasi gelenekler geçici de olsa alt-üst edildi.
12 Eylül 1980 askeri darbesinin gerekçeleri arasında ülkede yaygınlaşan siyasi cinayetler,
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin birçok tur ardından Cumhurbaşkanı'nı seçememesi ve
6 Eylül günü Konya'da
Necmettin Erbakan önderliğinde yapılan ve darbe liderlerinin
şerîat amaçlı bir kalkışma girişimi olarak nitelediği
Kudüs Mitingi gösterildi.
12 Eylül öncesi dönemin son Başbakanı
Süleyman Demirel'in "70 sente muhtacız" sözü ile özetlenen dış ticaret açığındaki artış ve döviz darboğazı ve işsizlik, kıtlık ve işyeri anlaşmazlıkları ile yoğunlaştı.
- Politik ve toplumsal şiddet olayları
Sağ - sol gerginliği bireysel ve kitlesel siyasi cinayetleri besledi.
Emniyet Teşkilatı bile mensupları arasında kurulmuş olan
Pol-Bir ve
Pol-Der dernekleri diye ikiye bölünmüştü. Sağ ve sol siyasi hareketin önde gelen temsilcileri ve tanınmış birçok kişi sağ ve sol gruplara mensup militanlar tarafından öldürüldü. Darbe öncesinde siyasi cinayetlerin sayısı her gün 30'a yaklaşıyordu.
NATO güney kanadının en önemli üyelerinden olan Türkiye'nin siyasi ve ekonomik iktidarsızlığı özellikle ABD tarafından gözleniyordu. 1979 yılında meydana gelen
İran İslam Devrimi, ardından aynı yıl içinde
Sovyetler Birliği'nin
Afganistan'ı
işgal etmesi üzerine Türkiye'nin ABD politikaları için istikrarlı hale gelmesi önem kazandı.
[2]
Darbe öncesi olan olayları
Darbe Öncesi Suikastları
1 Şubat 1979'da
Abdi İpekçi İstanbul
Teşvikiye'de,
10 Eylül'de
Türkiye İşçi Partisi Adana eski il başkanı
Ceyhun Can yazıhanesinde,
Çukurova Üniversitesi Rektör Vekili
Fikret Ünsal evinin önünde,
19 Eylül'de Malatya
Ülkü Ocakları eski başkanı
Mürsel Karataş İstanbul
Sultanahmet'te,
28 Eylül'de Adana Emniyet Müdürü
Cevat Yurdakul ,
19 Kasım'da eski Adalet Partisi İstanbul milletvekili
İlhan Darendelioğlu İstanbul
Beyazıt'ta,
20 Kasım'da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı
Ümit Doğançay İstanbul
Etiler Profesörler Sitesi'nde,
3 Aralık 1979'da, Fedai Dergisi sahibi yazar
Kemal Fedai Coşkuner İzmir Agora semtinde,
7 Aralık'ta İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyelerinden
Cavit Orhan Tütengil İstanbul Levent'te,
11 Nisan 1980'de TRT İstanbul Radyosu prodüktörlerinden
Ümit Kaftancıoğlu,
27 Mayıs'ta Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı
Gün Sazak Ankara'da,
24 Haziran'da Milliyetçi Hareket Partisi Gaziosmanpaşa İlçe Başkanı
Ali Rıza Altınok evinde eşi ve kızıyla birlikte,
15 Temmuz'da Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul milletvekili
Abdurrahman Köksaloğlu Şişli'deki işyerinde,
19 Temmuz'da Eski Başbakan
Nihat Erim İstanbul'da Dragos Deniz Kulübü'nden çıkarken,
22 Temmuz'da Maden-İş Sandikası genel Başkanı
Kemal Türkler İstanbul
Merter semtinde silahlı saldırı sonucu öldürülmüştür.
27 Aralık 1979'da Genelkurmay Başkanı Orgeneral
Kenan Evren, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral
Nurettin Ersin, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral
Bülent Ulusu, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral
Tahsin Şahinkaya ile Jandarma Genel Komutanı Orgeneral
Sedat Celasun'un imzasını taşıyan, ülkedeki iç karışıklıkla ilgili bir uyarı mektubu Cumhurbaşkanı
Fahri Korutürk'e gönderildi. 1 Ocak 1980'de Çankaya köşkünde Kenan Evren ve kuvvet komutanlarıyla bir görüşme yapıldı.
"Türk Silahlı Kuvvetleri ülkemizin bugünkü hayati sorunları karşısında siyasi partilerimizin bir an önce, milli menfaatlerimizi ön plana alarak, anayasamızın ilkeleri doğrultusunda ve Atatürkçü bir görüşle bir araya gelerek anarşi, terör ve bölücülük gibi devleti çökertmeye yönelik her türlü hareketlere karşı bütün önlemleri müştereken almalarını ve diğer anayasal kuruluşların da bu yönde yardımcı olmalarını ısrarla istemektedir."