Seversintabi.com Türkiye'nin En Büyük Forumu Bence Seversin Tabi
 

Go Back   Seversintabi.com Türkiye'nin En Büyük Forumu Bence Seversin Tabi > Genel Kültür > Türk Dünyası > Tarih Hakkında Herşey
Yardım Topluluk Takvim Bugünki Mesajlar Arama

gaziantep escort gaziantep escort
youtube beğeni hilesi
Cevapla

 

LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 18 June 2009, 13:04
Yorgun Yürek - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
♥ GüLerken AğLadığını,MutLu OLanLar BiLmez
 
Kayıt Tarihi: 3 March 2009
Mesajlar: 35,077
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Standart Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler...

YUNAN MİTOLOJİSİ

Eski Yunanlılar doğadaki herşeyi tanrı olarak görmüşler, etraflarında olan her olayı bir tanrıyla bağdaştırmışlardır. İnsan şeklinde olmalarına rağmen ölümsüz ve insanlardan çok daha güçlü olan bu tanrılar Yunan mitolojisiin temelini oluştururlar. Asırlar boyunca anlatılagelen ve "mythos" denilen hikayelerden oluşan Yunan mitolojisinin ana konuları dünyanın, tanrıların ve insanların oluşumu, tanrıların kendi aralarındaki veya insanlarla olan ilişkileri ve Troya Savaşı gibi gerçek olaylardır. Bu gibi gerçek olaylara, ağızdan ağıza anlatılırlarken çeşitli hayal ürünü hikayeler eklenmesi sonucu oluşan efsaneler aynı zamanda tarihsel değer de taşırlar.
Yunan mitolojisine göre başlangıçta, yani dünya oluşmadan önce Khaos (sonsuz boşluk) vardı. Sonra Khaos'tan Gaia, yani toprak ve daha da sonra çekici gücün sembolü Eros çıktı. Eros'un sayesinde Khaos ve Gaia'dan Erebos (yeraltı karanlığı) ve Nyks (gece), onlardan ise Arther (göğün üst tabakalarının ışığı) ve Hemere (gündüz) doğdu. Daha sonra Uranos (gök) ve Pontos'u (deniz) dünyaya getiren Gaia Uranos'la birleşerek erkek ve dişi titanları, tek gözlü devler olan Kyklop'ları ve Hekatonkheires adlı yüz kollu devleri doğurdu. En son doğan erkek titan olan Kronos babasını yenerek tüm evrenin kralı oldu. Krallığını kaybetmemek için kendisi gibi titan olan karısı Rhea'dan doğan çocuklarını yiyen Kronos , kendisinden kaçırılan oğlu Zeus tarafından yenilince mitolojide tanrılar devri başladı.


TANRILAR....

· ZEUS: Gök tanrısı olan Zeus annesi Rhea'nın yardımıyla babası Kronos'u tahtından indirerek Olympos'a yerleşmiştir. İnsanları ve tanrıları tiranlar ve devlere karşı korumuş ve onlara hükmetmiştir. Sık sık hayvan kılığına girip kadınları baştan çıkarır. Birçok sıfatı ve simgesi vardır.

· HERA: Analığın yüceliği ve evliliği simgeler. Kronos ve Rhea'nın kızı olan Hera kardeşi Zeus'la evlidir. Çoğunlukla kinci, kıskanç ve hırçın bir tanrıça olmasıyla tanınır.

· ATHENA: Evleri ve kentleri korur. Babası Zeus'un kafasından, tepeden tırnağa silahlı olarak doğmuştur. Aklın ve zekanın gücünü simgeler. Genellikle silahlı olarak canlandırılır.

· APOLLON: Güneş tanrısı olan Apollon, Zeus ve Leto'nun oğludur. Aynı zamanda müzik ve şiir tanrısıdır. Tanrıların en yakışıklısıdır.

· ARTEMİS: Av tanrıçası olan Artemis, Apollon';un kız kardeşidir. El değmemişliği simgeler. Ok ve yay taşır, bir dişi geyik ve köpeklerle dolaşır. Simgesi hilaldir.

· HERMES: Zeus ile Maia'nın oğlu olan Hermes yolları ve onların üzerinde seyreden habercileri gezginleri, satıcıları ve gerektiğinde de hırsızları korur. Becerikli ve kurnaz bir tanrıdır.

· HEPHAİSTOS: Ateş tanrısıdır. Demircilik ve madencilik ustasıdır. Hera'nın oğludur. Aphrodite ile evlenmiştir. İki ayağıda topal olan Hephaistos yer altında tanrılara silah yapar.

· ARES: Savaş tanrısıdır. Acımasız ve kavgacı bir tanrı olduğu için kimse tarafından sevilmez.

· APHRODITE: Aşk tanrıçasıdır. Hephaistos'un sadık olmayan eşidir. Anadolu'da büyük saygı görmüş adına kentler ve tapınaklar yapılmıştır.

· DEMETER: Bereket ve ekili topraklar tanrıçası, Kronos ve Rhea'nın kızıdır.

· POSEİDON: Denizler tanrısıdır. Denizciler iyi bir yolculuk için Poseidon'a yakarırlardı. Zeus'un erkek kardeşidir.

· HADES: Ölüler dünyasının ve yeraltının tanrısıdır. Kendisini görünmez yapan bir başlığı vardır.

· ASKLEPİOS: Asklepios sağlık ve hekimlik tanrısıdır. Yaygın kanıya göre Apollon ve nymphe (su perisi) Koronis'in oğludur. Genelde elinde yılanlı bir asa ile betimlenir. Zeus tarafından öldürülmüştür.

· DİONYSOS: Şarap, sarhoşluk ve bağcılık tanrısı olan Dionysos, Zeus ve Semele'nin oğludur.Simgesi çam ve sarmaşıktır. Genellikle elinde kantharos adı verilen testiyle canlandırılır.

· HESTİA: Ocak tanrıçası, evli kadın ve yeni doğmuş çocukların koruyucusu Hestia, Kronos ve Rhea'nın bakire kızıdır. Onuruna her sitenin prytaneionunda sürekli olarak kutsal ateş yakılırdı.

· THYKE: İyi ve kötü talih tanrıçası. Çoğunlukla taç ve elinde bereket boynuzuyla betimlenir.

· NEMESİS: Nyks'in kızıdır. Tanrısal öcü simgeler. Zeus'tan kurtulmak için kaza dönüşmüştür, fakat Zeus da bir kaza dönüşerek Helene ve Dioskurları doğurmasına sebep olmuştur.

· HYGİEİA: Sağlık tanrıçasıdır. Asklepios'la ilişkilendirilir. Hayvanı yılandır.

· HYPNOS: Uyku tanrısıdır. Erebos ve Nyks'in oğludur. Oğulları Morpheos, İcelos ve Phantasos düşleri yaratır. Yaşadığı mağaradan unutkanlık ve kayıtsızlık ırmağı Lethe'nin suları geçer.

· HYMENAİOS: Evlilik tanrısıdır. Genellikle Apollon ve Kalliope'nin oğlu olduğu kabul edilir.

· EROS: Aşkın ve üremenin tanrısıdır. Önceleri genç olarak betimlenen Eros daha sonra Hellenistik dönemde kalpleri ok ile yaralayan kanatlı bir çocuk olarak betimlenmeye başlanmıştır.

· PAN: Kırlar, çobanlar ve ormanların tanrısıdır. Keçi ayaklı, sakallı ve boynuzludur. Zevk düşkünü bir tanrıdır. Syrinks (pan flüt) çalar, tepelerde dolaşır ve sürüleri korurdu.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 18 June 2009, 13:05
Yorgun Yürek - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
♥ GüLerken AğLadığını,MutLu OLanLar BiLmez
 
Kayıt Tarihi: 3 March 2009
Mesajlar: 35,077
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Standart Cevap: Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler...

Mythos: Soylenen ve duyulan sozdur, masal, oyku, soylence ve efsane anlamina gelir...

Soylenceler;
gereksinim ve arzulari, umut ve korkulariyla insan dogasini, 'insanlik durumu'nu yansitirlar. Yaratilis soylenceleri, koken sahibi olma duygusuna yanit verir. Bereket soylenceleri, onceden sezinlenemeyen bir dunyada gereksinim duyulan ekonomik istikrar duygusunu tatmin eder. Karamanlik soylenceleri insanlara davranis modelleri saglar. Soylenceler, her zaman onemini koruyan sorulara verilen kulturel yanitlari yansitir: Ben kimim? Yasamimi nasi gecirmeliyim? Boylece soylenceler, insanlari birlestiren ortak konulara iliskin farkli yasam bicimlerini yansitirlar.

dunya soylencelerini incelyen kisi; bilgisini artitir, anlayisini ve baskalarini degerlendirme olanaklarini yansitir. Her kulturun ayirrt edici yonlerini yansitir. Insanlarin cografi daginikliklarina karsin, zaman icinde, ne kadar benzer olduklarini gorur.

Soylenceler, bir toplumun manevi degerlerini yansitan ciddi oykulerdir. Bu oykuler bir toplumun dunya gorusunu ve onemli inanclarini temsil ettikleri icin, o toplumun kulturu tarafindan deger verilen ve korunan insani deneyimlerin birer simgesidir.Soylenceler, kokenleri, dogal olaylari ve olumu konu edinebilir; ilahlarin ozellik ve islevlerin ozelliklerini betimleyebilir yada kahramanlik oykuleri anlatarak, kahramanca ve erdemli davranislara birer model olusturabilirler. Folklorik temalar kadar efsanevi oykuler de icerebilirler. Insanlari buyuk bir evrenin butunleyici parcasi olarak tanimlar ve yasamain icindeki gizemli ve gorkemli her sey icin bir ''husu'' duygusu verirler. Soylenceler, her kulturun gelismisliginin oteki kulturun tavir ve aksiyonlarina bagli oldugu bir donemde, kendi kendimizi ve baskalariyla olan iliskilerimizi anlamanin en onemli yollarindan biridir. Soylenceler, bireyler ve onlarin evrendeki yeriyle ilgilidir.


Dunya mitolojisinde gorulecegi uzere ortak konular vardir. Mesela ilk ana-baba genelde gokyuzu ve yeryuzu tanrilaridir. Yaratici tanri, ilk insani genellikle agac, kaya, bitki ve camur gibi yeryuzu elemanlarindan yaratir. Tanrilar, insanlara ait en az bir dunyayi bir tufanla yok ederler. dogada var olan dogum, olgunluk ve olum sonrasi yeniden dogum vardir. Mitiloji kahramanlari asina olunmayan bir sekilde dogar, olaganustu guclere sahiptir. Kendi ozel silahlariyla canavarlari olduren, cetin ve uzun yolculuklara cikan, belkide gorevleri geregi yeraltina inen ve gene alislamadik bir sekilde olen tanri cocuklaridir. Soylencelerin en ortak ozelligi birden cok tanrinin varligina inanilmasidir. Ve de bu tanrilarin insan gibi dusunmesi, davranmasi, konusmasi ve yiyip icmesi de ortak ozellik cercevesindedir. Tanrilari insandan ayirina iki temel ozellik vardir. Birincisi kesinlikle olumsuz olmalaridir. Ikincisi de olaganustu guclere sahip olmalari ve de dogayi yonetmeleridir.
Misir, Hint ve Kuzey amerika tanrilari gibi bazi tanrilar,insanlarin iyiligini takdir eden, odullendiren ve onlara sevecenlikle yar dim eden tanrilardir. Buna karsin Kuzey Avrupa, Sumer ve Babil tanrilari insanlarin kaderine karsi kayitsiz tanrilardir.



Soylencelerin Amaci Nedir?

Soylenceler, toplumda eglendirici, ogretici ciddi hikayeler olarak karsimiza cikmistir. Konularinin genisligi, onlarin yuzyillar bezan de binlerce yil yasamasini saglamistir. Bireyin kendi ve dunya kulturlerini tanimasina ve kendi kulturu icinde kendini ifade etmesine yardimci olur.
Kimi kulturler sadece kendi toplumlarinin kokenleriyle ilgilenir ve sadece kendi kuruluslarin vs. anlatirlar.
Soylencelerde tanri tarafindan yaratildigina inanilan insan mukemmel degildir. Soylencelerin tamaminda insanlarin yiyeceklerinden, tarim aletlerinden soz edilir. Kimi soylencelerde mesela, Hititlerin Telepinu ve Afrika'nin Dahomey soylencelrinde ofkelendirilmis ve de bu ofkesinin yatistirilmasi gereken tanrilar vardir.
Yunanlilarin Demeter ve Persophone soylencesi bir psikolojik karmasa saheseridir. Kimi soylencelerde, tarimsal yeteneklerin insanlara tanrilarca veildigine rastladigimiz sahneler vardir. Viracoka, Inka oncesi Insanlara uygar bir yasama bicimini ogretir.
Soylencelerideki kahraman unsurlar, icinde bulunduklari kulturun ogretici uyeleridir esasen. Ornek insan modelidir. insanlara kendilerine benzeme sansi vermislerdir. Kahramanlar, tum dunyada ayni ozellikleri tasimazlar. Akhilleus, Odysseus, Gilgamis ve Sigurd, bireylerin cok farkli yollardan un kazanabilecegi kulturlerden gelirler. Bu da onlara kendi kisiliklerini ifade etme olanagi saglar.
Buna karsin, Rama, Hindu kulturunun siyasal, ekonomik ve toplumsal alanlarda insandan bekledigi uygun ve durust davranis sekli olan ''dramayi'' her zaman aklinda tutmali ve izlemelidir.
Olaganustu yeteneklerine ragmen hicbir kahraman kusursuz degildir. Kaldi ki onlarin kahramanlik yanlari kadar insani yanlari da ogretici bir unsurdur. Bu baglamda, insanoglu kahramanlarda gordugu psikolojik ihtiyac ve celiskilerden yola cikarak kendini o kahramanla ozdeslestirebilcektir.



Kahramanlarin Toplumsal Icerikleri

Buyuk kahramanlarin cogu ölümlü olmayi kabul etmez. Mesela Gilgamis, olumden cok korktugu icin, olumsuzlugun sirrini aramaya koyulur. Ne var ki ciktigi uzun ve tehliklei yolculukta sadece, elde ettigi basarilarla yetinmeyi ogrenir. Akhilleus, onurlu bir olum ile siradan ve uzun bir yasam arasinda secim yapmak zorunda kalir.
Hektor ve Beowulf korkaklik lekesiyle yasayamayacaklarindan kahramanca olumu secmislerdir.
Diger kahramanlardan farkli olarak, Herakles, gorevlerini tamamladiginda, olumsuzluge kavusacagini bilir. Ancak, onun asil sorunu alcak bir kraldan emir almak istememesi dolayisiyla gorevlerini yerine getirmek istememesidir. Odysseus, hayatin suresinden cok niteligine deger verdiginden olumsuzluk firsatini geri teper. Kendi olumlu karisini ve kralliginin sorunlarini cok guzel bir tanricayla evlenip rutin bir yasam gecirmeye tarcih eder.
Kahramanlik soylenceleri, insanlarin kisisel isteklerini ve de topluma karsi olan sorumluluklari arasindaki iliskiyi inceler.
Secim, cogunlukla can alici ama basittir. Toplumu kurtarmak icin, olumu goze almali mi? Olumu goze alan kahraman, san ve seref sahibi olur. Ancak guvenligi secen bunlarin ikisini de kaybeder.
Bir onder kendi arzularini toplumun ihtiyaclarinin onunde tutarsa, hem birey hem de toplum aci ceker.
Kahramanlarin alismaladik dogum hikayesi olumsuz bir anne ve babadan doglamalari, insanlarin gene de onlari model olarak gormesini engel teskil etmemelidir. Mesela Herakles'in basarilarini Zeus'a baglayabiliriz. Belkide bizim toplumda basarili olarak gordugumuz insanlarin yetenek ve azmini gormeden once sansli olmasina baglamamiz da boyledir. Bu yaklasmin kimseye bir yarari da yoktur. Kahramanlar hala bir model olabilir bize. Basarmaktan korkutugumuz islere girismek ve cok zor tercihler yaparak unumuzu en onemlisi de kendimize olan saygimizi riske sokmak zorundayiz. Insan, kahramanlarda goruldugu gibi iyi anilmak, ve de yaptigi seylerle hatirlanmak ister...
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 18 June 2009, 13:06
Yorgun Yürek - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
♥ GüLerken AğLadığını,MutLu OLanLar BiLmez
 
Kayıt Tarihi: 3 March 2009
Mesajlar: 35,077
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Standart Cevap: Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler...

EVRENİN YARADILIŞI VE TANRILARIN DOĞUŞU


İsa'nın doğuşundan bin yıl önce; Homeros'un devrinde bile Yunan Tapınağı "mabedi" vardı. İlyada ve Odisse de yunanlıların inandıkları Tanrılar ve Tanrıçalar; efsaneleri ve özellikleri ile biliniyor, tanınıyordu.Fakat bu efsaneleri anlatan şair Homeros Tanrıların geçmişlerini ve nereden çıktıklarını hiç anlatmamıştır. O sadece Zeus'un Kronos'un oğlu olduğunu, Okeanos ile karısı Thetis'in bütün Tanrıların ve varlıkların sahibi olduğundan bahseder.

Sonraları Yunanlılar inandıkları Tanrıların tarihlerini, onların nasıl ve nereden çıktıklarını aramaya başladılar.

Eski Yunanlıların öğrenmek istedikleri ilk şey "Dünyanın yaradılışı" meselesidir. Onlar yerin, göğün, denizin, ışığın, suyun, havanın nasıl yaratıldığını bilmek istiyorlardı. Yeterli bilgileri olmadığından bütün bu şeyleri ve diğer tabiat olaylarını canlı birer varlık gibi hayal ederek, incelemeye koyuldular. Yeri, göğü, suları birer tanrı saydılar. Onlara kendi kafalarında birer insan şekli verdiler. Eski Yunanlılar, yeryüzünün yepyeni olduğu, daha kesin biçimini almadığı döneme Khaos adını takmışlardı. Khaos kelimesi büyük bir karmaşayı anlatmak için kullanılır, ve eski Yunanlılarda yeryüzünün ilk halini bir karmaşa, karışıklık olarak görüyorlardı. Efsanevi Tanrılar, işte bu el değmemiş karmaşık toprağa bir düzen getiriyorlardı.

Kargaşadan ilk çıkan Gaia yeryüzünün anası yada ana tanrıçasıydı. Gaia dünyaya bir çok tanrı ve tanrıça getirdi. Yunanistan'ın en yüce dağı, tanrıların mekanı sayılan Olympos'ta egemenlik kuran o büyük tanrılar ailesi Gaia'nın soyundan gelmedir. Gaia'nın çocukları eski çağ tanrılarının en güçlüleriydi, Yunanlılarda Romalılar da onları el üstünde tutarlardı.

Gaia ölümsüzlerin yeri olan ve yıldızlarla bezeli olan göğü yani Uranos'u yarattı. Ona, yani göğe kendisini de içine alsın kaplasın diye kendi büyüklüğünü verdi.. Ondan sonra Gaia yüksek dağları, ahenkli dalgaları bulunan Pontos'u, denizi meydana getirdi.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 18 June 2009, 13:07
Yorgun Yürek - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
♥ GüLerken AğLadığını,MutLu OLanLar BiLmez
 
Kayıt Tarihi: 3 March 2009
Mesajlar: 35,077
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Standart Cevap: Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler...

URANOS "GÖK" VE GAİA "YER"


Evren oluştuktan sonra, onun üstünde yaşayacak ve ömür sürdürecekleri meydana getirmek gerekiyordu. Bunun için Gaia kendi oğlu Uranos ile birlikte Titanlar yarattı. Altısı dişi altısı erkek olmak üzere oniki tane olan Titanlar şunlardır; Okeanos, Koios, Hyperion, İapetos, Kronos, Theia, Rhea, Mnemosyne, Phebe, Tethys, Themis.

Uranos ile Gaia, bundan sonra Kylops'ları dünyaya getirdiler. Tanrılara benzeyen ancak alınlarının ortasında tek gözleri bulunan Kylops'lar şunlardır; Brontes, Steropes, Arges.

Bunlardan başka omuzlarından bükülmez yüzer kolları sallanan ve sırtlarına ellişer baş dizilmiş olan; Kottos, Briareos, Gyges adındaki devler dünyaya geldi. Bunlara Hekatonehires yada Centimanes derler.

Uranos tuhaf bir biçimde çocuklarından korkuyor, doğdukça onları yerin derinliklerine atıyor, oraya hapsediyordu. Bu harekete Gaia çok kızdı ve ondan yaptıklarının öcünü almaya karar verdi. Göğsünden parlak çeliği çıkararak onunla keskin bir tırpan yaptı, sonra çocuklarına planlarını anlattı.

Ama çocukları bu plandan korktular, yalnız en son doğan oğlu Kronos annesine yardım edeceğini söyledi. Akşam olunca Uranos, Gaia'yı görmeye geldi. Konuştular biraz vakit geçirdiler; sonra yattılar. Hiç bir şeyden şüphelenmeyen Uranos, derin bir uykuya dalınca, Kronos geldi ve tırpanla babasını hiç acımadan biçip, vücudunun kanlı parçalarını denize attı. Babasına ilk tırpanı attığı zaman açılan büyük yaralardan sızan siyah kan damlaları yere damlayınca yenilmez Erinyes "Hiddet"ler, korkunç Geants "Dev" ler ve Meliades perileri doğdular. Dalgaların üstünde çalkalanan et parçalarına gelince; onlarda beyaz köpüklere dönüştüler. Sonra kanlı et parçalarının meydana getirdiği bu beyaz köpükten genç ve güzel bir tanrıça olan Aphrodite doğdu. Onu dalgalar bir sedef kabuğu içersinde çiçeklerle süsleyerek Kıbrıs adasına götürdüler
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 18 June 2009, 13:08
Yorgun Yürek - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
♥ GüLerken AğLadığını,MutLu OLanLar BiLmez
 
Kayıt Tarihi: 3 March 2009
Mesajlar: 35,077
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Standart Cevap: Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler...

KRONOS'UN SALTANATI

Uranos öldükten sonra Kronos kainatın tek hakimi oldu. İlk iş olarak kardeşleri Titanları yer altındaki zindanlarından çıkardı. Onun hükümdarlığı zamanında yaratılış devam etti. Khaos ile Erebos'un kızı olan Nyks, Moros "Baht"ı, Siyah Kere"Moire"yi, Thnatos"Ölümü", Hypnos "Uyku" ve "Düş" leri doğurdu. Sonra Momos "Alay", Oizys'I "Acı ve Şikayet";Okean'ın arkasında altın elmaları bekleyen "Hesperides"leri; doğumdan ölüme kadar, iyi ve kötü ömrümüzün ipliğini eğiren "Parkae"leri, Moir'ları; Klotho, Lakhesis,Atropos'ı dünyaya getirdi. Daha sonra fanilere dehşet veren Nemesis (Öc, hile,kızgınlık), Eris (Nifak) doğdular. Nifak'tan da Ponos (Izdırap), Algos(Fenalık), Loimos (Açlık), Apathe (Hile), Savaşlar, Adam öldürme, Şüphe, Zulüm, Ant doğdu.

Deniz-Pontos; Toprak-Gaia ile evlenerek, doğruyu sever hakikatli Nereus, "Kocaman" Thaumas ile Elktra'den İris; güzel saçlı Harpyi'ler doğdu. Phorkys güzel yanaklı "Keto" Çelik yürekli; Euyebie'nin doğmasına neden oldu.

Nereus ile Okeanos'un kızı Doris'ten Nereides'ler denilen elli kız doğdu Thaumas ve Elektra'den İris, güzel saçlı Harpyi'ler doğdu. Phorkys ile Kete'den "İğrenç İhtiyarlık" (Geras) dünyaya beyaz saçları ile gelen Okean'ın ötesinde Hesperides'ler ülkesinde yaşayan (Graiai)ler doğdu. Sıra Titan'lara gelmişti. Bir kısmı kendi akrabalarıyla, bir kısmı peri kızları ile evlendiler ve çocukları oldu.

Okeanos ile Thetis'ten bir erkek çocuk, ırmaklar ; üç bin kız, su perileri; sonra akıl ve hikmet Tanrıçası Metis, servet Tykhe, cehennem ırmağı Styks doğdu.

Hyperion ile Theia'dan Güneş- Helios, Ay-Selene, Şafak- Eos doğdular. Khaeos ile Phebe'den Leto, Asteria dünyaya geldiler. Krios ile Eurybia'dan Astreos, Pallas, Perseus doğdu. İapetos ile Okeanide, Klymene'den bazılarına göre Asie'den Atlas,Menoetios, Epimetheus, Prometheus doğdular. Sonradan Kronos Rhea ile evlendi.
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 18 June 2009, 13:09
Yorgun Yürek - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
♥ GüLerken AğLadığını,MutLu OLanLar BiLmez
 
Kayıt Tarihi: 3 March 2009
Mesajlar: 35,077
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Standart Cevap: Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler...

ZEUS'UN DOĞUŞU

Kronos ile Rhea'nın evliliklerinden Hestia, Demeter, Hera adlarında üç kızla, Hades, Poseidon, Zeus adlı üç erkek çocuk dünyaya geldi. Babasına yaptıklarını unutmayan Kronos kendisinin de oğullarından aynı karşılığı göreceğinden korkuyordu bu yüzden Karısının her yeni doğurduğu çocuğu yutup, karnında saklıyordu.

Rhea yalnız "Zeus"u onun elinden kurtarabildi. Tanrıça gecenin karanlığından faydalanarak çabucak koşup Girit adasında "İda" dağının tepesine çıktı. Çocuğunu da beraber götürmüştü. Gaia çocuğu aldı ve onu bir mağaranın dibine sakladı. Rhea bir kocaman taşı kundak bezlerine sarıp Kronos'a verdi. Kronos bu taşıda hemen yuttu, oğlunun dünyada yaşadığını bilmiyordu. Ve ilerleyen zaman içinde oğlu büyüyüp yenilmek nedir bilmeyecek, sıkıntı nedir duymayacak, gücü ve kuvveti ile babasını kendisine boyun eğdirecek, onun bütün imtiyazlarını, şan ve şerefini elinden alacak, onun yerine bütün ölmezlerin başı olacaktı. Gerçekten Zeus, ormanların sık dalları arasında büyüdü; keçi sütünü emdi; bağırmalarını babası duymasın diye Kuretoslar da onun başında kalkanlarını çarparak gürültüler çıkardılar. Olgunluk çağına gelince Zeus saklandığı mağaradan çıktı. Kronos'u yuttuğu tanrıları ve taşı çıkarmaya zorladı. Sonra onu gökten kovup dünyanın ta dibine, yerin ve denizin alt tabakasının daha da altına attı.

Zeus karısı Hera, çocukları, kardeşleri ve öbür tanrılarla birlikte Olympos dağına yerleşip saltanat sürmeye başladı. Fakat bu sefer de karşısına; Gaia ile Uranos'un Othrys dağına yerleşmiş oğulları Titan'lar çıktı. Her iki taraf ellerine kocaman kayalar alıp savaşmaya başladılar. Pelion dağlarını Ossa dağının üzerine yığarak Titan'lar Olympos'a tırmanmaya çalıştılar. Savaşın gürültüsünden gökler, yerler, denizler sarsıldı, Tartaros yani cehennem bile o yaygara ile çalkalandı. Fakat Zeus'un Tanrısal silahına, yıldırımına hiç bir şey dayanamadı. Bereketli toprak titreyerek yanıyor, her şey kaynıyordu. Yerler parçalandı, dağlar eridi ve Titan'lar yenilerek Tartoros'a atıldılar. Hepsi de zincirlere vuruldu ve üzerlerine üçyüz kaya yuvarlandı. Helland, Yunanistan toprağı, yüksek dağları, derin uçurumları ile karmakarışık bir manzaraya sahipti. Eski Yunanlılar bunu Zeus'un Titan'larla olan savaşına bağlar.

Bundan sonra ilk zamanlarda ki karışıklık sona erdi. Kainat düzen buldu. Tabiatın kaba, vahşi ve kör kuvvetleri; Tanrısal zeka tarafından yenilmiş ve emir altına alınmış oldu.
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 18 June 2009, 13:11
Yorgun Yürek - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
♥ GüLerken AğLadığını,MutLu OLanLar BiLmez
 
Kayıt Tarihi: 3 March 2009
Mesajlar: 35,077
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Standart Cevap: Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler...

İNSANIN YARATILIŞI


Titan İapetos'un dört oğlu olmuştu. Bunlardan Menoitios ve Atlas; Zeus'e başkaldıran Titan'larla beraber olduklarından cezalandırılmışlardı. Menoitios hainliğinden ve ölçüsüz cüretinden dolayıErebes'e daldırılmışrı. Atlas ise dünyanın öbür ucunda ve Hesperides'lerin önünde omuzlarına gök kubbesini yüklenerek ayakta beklemek cezasına çarptırılmıştı. Diğer iki kardeş Prometheus ve Epimetheus'un kaderleri daha farklı oldu. Her ikiside insanın yaratılışında önemli rol oynadılar.

Olympos tanrılarının kudretine ve kuvvetine karşılık Prometheus'ta kurnazlık ve zeka vardı. Titanların meşhur isyanları sırasında tarafsız davranan bir Titan olduğu halde baş tanrı kendisine başkaldırmadığı, tersine saygı gösterdiği için Prometheus'u Olympos'a ölmezler arasına kabul etmişti. Fakat kendi ırkını mahveden Zeus'a karşı içinde büyük bir kin ve öfke olan Prometheus, tanrılarını inkar edecek, onları hiçe sayacak ve işleyecekleri kötülüklerle en vahşi hayvanlara bile taş çıkartacak, dünyanın başına bela olacak bir mahluk'u, insanı yaratarak intikam almaya karar verdi.

Prometheus ilk insanı çamuru göz yaşlarıyla karıştırarak yarattı.Buna aslanın gücünü, tavusun kibrini, tilkinin kurnazlığını tavşan'ın ürkekliğini kattı. Fakat insan çıplaktı, kendisini koruyacak hiç bir şeye sahip değildi. Doğduğu günden itibaren acıları, üzüntüleri, ve bitmek bilmeyen ihtiyaçları başlıyordu. İlk insan çiğ meyvalarla, kanlı etlerle beslenip, elbise yerine bitkilerin yapraklarına sarılıyorlardı. Güneşin faydalarını bilmeden kendilerini karanlık oyuklarda saklıyorlardı. Yarattığı mahluklara acıyan Prometheus insanları daha iyi bir şekilde yaşatabilmek, vahşi hayvanlara karşı etkili silahlarla koruyabilmek, toprağı sürmeye yarayacak gerekli aletleri elde edebilmek için onlara madenleri işlemeyi ve ateşi vermeye karar verdi.

İçi baştan başa oyuk fakat yanabilir bir özle kaplı olan Ferule "Şeytantersi ağacı" denilen ağaçtan bir dal koparıp Lemnos adasına gitti. Hephaistos'un (Ateş Tanrısı) alevler fışkıran ocağına yaklaştı ve madenleri eriten kızgın ateşinden bir kıvılcım çaldı. Elindeki sopanın özünün içine sakladı ve onu ilahi bir armağan olarak insanlara götürdü.

O günden itibaren insanlar ateşin yardımıyla daha iyi yaşamaya başladılar. Yiyeceklerini pişiriyorlar, soğuk havada ısınıyorlar, karanlık mağaralarda çıralı odunları yakarak birbirlerinin yüzlerini görüyorlardı. Fakat bir süre sonra nerden geldiklerini unutarak kendilerini tanrılarla eşit tutmaya başladılar. Zeus onların böyle şımarık davranacaklarını önceden tahmin ettiği için onlara ateşi vermemişti. Kendi haberi olmaksızın insanlara ateşi hediye ettiği ve onları şımarttığı için Prometheus'a kızarak onu Kafkas dağlarının en yüksek tepesine gönderdi ve ateşin, sanayinin tanrısı Hephaistos'tan onu yalçın kayalara çakmasını istedi. İlahi demirci istemeyerk Zeus'un bu emirine boyun eğdi ve Prometheus'un kollarına ayaklarına kırılmaz zincirler geçirerek onları sıkıca kayalara çaktı. Prometheus'un cezası bununlada kalmadı..her sabah, kocaman bir kartal kanatlarını açarak süzülüyor ve gelip Prometheus'un ciğerlerini yiyordu. Bu vahşi hayvan sivri tırnaklarını Prometheus'un göğsüne batırıyor ve korkunç gagası ile ciğerini didikliyordu. Akşama kadar yediği ciğer, gece sabaha kadar tekrar bitiyor, çoğalıyor eski haline geliyordu. Bu işkence tam bin sene sürecekti. Fakat otuz sene sonra Zeus Prometheus'a acıdı ve onu affederek tekrar ölümsüzler arasına Olympos dağına aldı.
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 18 June 2009, 13:12
Yorgun Yürek - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
♥ GüLerken AğLadığını,MutLu OLanLar BiLmez
 
Kayıt Tarihi: 3 March 2009
Mesajlar: 35,077
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Standart Cevap: Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler...

İLK KADININ YARATILMASI


Prometheus'un kurnazlıkla çalarak insanlara verdiği akıl onları şımartınca Zeus o zamana kadar yalnız erkeklerden ibaret olan insan topluluğuna ceza vermek istedi ve onlara kadını gönderdi. Zeus , oldukça başarılı bir usta olan oğlu Hephaistos'tan kadını yaratmasını istedi. Hephaistos babasının isteği üzerine çamuru su ile yoğurdu ve görenleri şaşırtacak güzellikte bir kadın vücudu yarattı.

Olympos'ta oturan tanrıçaların en güzeli olan ve kendi karısı olan Aphrodite'in vücudunu model olarak kullanmıştı. Heykel bitince onun kalbine ruh yerine bir kıvılcım koydu. O zaman heykelin gözleri açıldı. Kolları bacakları kıpırdamaya ve dudakları konuşmaya başladı. Onu süslemek için bütün tanrılar ve tanrıçalar yardım ettiler. Herkes kendisinden ona bir şey armağan etti ve ona Rumca "bütün armağan" anlamına gelen Pndora adını taktılar. Athena ona güzel bir kemer, süslü elbiseler verdi. Letafet perileri Kharites beyaz göğsüne parlak altın gerdanlık taktılar. Aphrodite başına güzellikler saçtı. Güzel saçlı Horalar ilkbahar çiçekleriyle onu süslediler. Hermes Pandora'nın kalbine, hıyanet ve aldatıcı sözler yerleştirdi. Zeus da ona esrarlı bir kutu armağan etti ve ona dediki; Sakın verdiğim kutuyu açma, içindeki iyi şeyler uzaklara kaçar ve onların yerine fenalıklar gelir, seni rahatsız ederler. Bu kutuyu iyi sakla bütün insanların saadeti ve felaketi bu kutunun açılıp açılmamasına bağlıdır. Böyle dedikten sonra baş tanrı ilk kadını yeryüzüne indirdi ve Prometheus'un kardeşi Epimetheus'a gelin olarak gönderdi. Prometheus kardeşine Zeus'dan hiç bir şekilde hediye kabul etmemesini tembih ettiği halde Pandora'nın güzelliğine hayran kalan Epimetheus öğüdü tutmadı ve onunla evlendi.

Pandora da tıpkı tüm kadınlar gibi doğuştan meraklı olduğunda dünyaya gelir gelmez kutunun içinde ne olabileceğini düşünmeye başladı ve Zeus'un uyarısını unutarak kutuyu açtı. Kutunun içindeki hastalık, keder, ıstırap, yalan, riya gibi insanları rahatsız edecek ve onları felakete sürükleyecek ne kadar kötülük varsa hepsi açılan kutudan kuşlar gibi uçuştular. Pandora hatasını anlayarak biraz sonra kutuyu kapadı ancak kutuya kapatılan kötülüklerin arasında, insanları yaşatacak, teselli edecek "ümit" te vardı. Fakat ümit dışarı çıkamamış kutuda kalmıştı.. Böylece Zeus ilk kadını beraberinde kötülüklerle dolu bir kutuyla yeryüzüne yollayarak insanlardan intikam almıştı.
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 18 June 2009, 13:17
Yorgun Yürek - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
♥ GüLerken AğLadığını,MutLu OLanLar BiLmez
 
Kayıt Tarihi: 3 March 2009
Mesajlar: 35,077
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Standart Cevap: Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler...

TUFAN, DEUKALION VE PYRRHA


Kadını yaratarak insanları felakete ve ıstıraba sürüklenmesi Zeus'un öfkesini yatıştırmamıştı, üstelik Pandora'nın kutuyu açmasıyla tüm kötülükler yeryüzüne yayılmış, insanlar birbirleri ile kavga etmeye, savaşmaya, birbirlerini öldürmeye başlamışlardı bunun üzerine Zeus onlara çok daha büyük bir ceza vermeye karar verdi.Onları tamamiyle yok etmemek müthiş bir tufanın dalgaları arasında onları boğmak istedi.

Fakat Prometheus bu defa da insanların yardımına koştu ve Oğlu Deukalion'a Zeus'un planlarından bahsetti. Deukalion ve Epimetheus ile Pandora'nın kızı olan karısı Pyrrha Thessalia'da yaşıyorlardı. Deukalion Thessalia'nın kralıydı. Olacakları duyunca Babasının tavsiyesi ile üzeri kapalı bir kayık yaptı ve karısı ile onun içine girdi. Yağmurlar yağdı, sular kabardı, ortalık baştan başa deniz kesildi. Onlar dokuz gün dokuz gece boyunca dalagalar üzerinde çalkalanıp durdular. Onuncu gün sular alçalmaya başladı ancak ikisinden başka bütün insanlar boğulmuştu. Bu tufan felaketinden kurtula karı koca Othrys dağına yanaştılar ve karaya ayak bastılar.

Deukalion ve karısı daha sonra adalet tanrıçasının yanına gidip insan soyunun tekrar yaratılması için yardım istediler. Adalet tanrıçası onlara ,Yüce Ana'nın yani Gaia'nın kemiklerini omuzlarının üzerinden atmalarını söyledi. Deukalion ve karısı önce buna çok şaşırdılar. Ardından Deukalion Yüce ana'nın toprak olduğunu hatırladı, buna göre kemikleride kayalar, taşlar olmalıydı. Taşları omzunun üzerinden fırlattığında bu taşlar erkek haline dönüştü, Pyrrha da fırlattı taşları, onun fırlattıkları da kadına dönüştüler. Böylelikle insan soyu yeniden başlatılmış oldu.
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 18 June 2009, 13:17
Yorgun Yürek - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
♥ GüLerken AğLadığını,MutLu OLanLar BiLmez
 
Kayıt Tarihi: 3 March 2009
Mesajlar: 35,077
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Standart Cevap: Mitoloji Ve Mitolojik Efsaneler...

DANAE


Danae Argos şehrinin ünlü kralının kızıydı. Bu kralın erkek evladı olmadığından tahtının sahipsiz kalacağındn korkuyordu ve tanrılardan yardım istiyordu. Bir mucize eseri kızı Danae'den doğacak erkek çocuğuın tahtına oturacağını öğrendiğinde. Kral bundan çok korktu ve kızını tunç levhalarla kaplattığı bir yeraltı odasına kapattı. Böylece kızının evlenmeden hamile kalmasını engelleyebileceğini düşünmüştü. Odaya kimsenin girmesi yasaktı ve kapıda sürekli nöbet tutan adamlar vardı. Ama bunlar Zeus'u engelleyemediler.

Baş tanrı bir gece yağmur olup yağmaya başladı. Kudurmuş fırtınalar herşeyi altüst ederken o yerin içine sızarak Danae'nin kilitli bulunduğu odanın tavanı arasından bir delik bularak genç kızın göğsüne damladı. Bu ilahi yağmurdan hamile kalan Danae Perseus'u doğurdu.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla



Benzer Konular

Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Kendi Ağırlığının 850 Katını Taşıyabilen Canlı: Herkül Böceği haktan Hayvanlar Dünyası 0 10 January 2009 09:03
Europa KaRdeLeN Mitolojiler 0 20 November 2008 17:39
ßen GidemiYoRum...Sen Git işte eLanuR Aşk - Sevgi 1 17 October 2008 14:29


Saat: 10:27


Telif Hakları vBulletin® v3.8.9 Copyright ©2000 - 2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
gaziantep escort bayan gaziantep escort
antalya haber sex hikayeleri aresbet giriş vegasslotguncel.com herabetguncel.com ikili opsiyon bahis vegasslotyeniadresi.com vegasslotadresi.com vegasslotcanli.com getirbett.com getirbetgir.com
ankara escort ankara escort ankara escort bayan escort ankara ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort eryaman escort adana escort eryaman escort kızılay escort çankaya escort kızılay escort ankara eskort

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 PL2