Seversintabi.com Türkiye'nin En Büyük Forumu Bence Seversin Tabi

Seversintabi.com Türkiye'nin En Büyük Forumu Bence Seversin Tabi (https://seversintabi.com/)
-   Tarih Hakkında Herşey (https://seversintabi.com/tarih-hakkinda-hersey/)
-   -   Mehterin Tarihi (https://seversintabi.com/tarih-hakkinda-hersey/73687-mehterin-tarihi.html)

Syst3m 1 September 2009 13:18

Mehterin Tarihi
 
Osmanlılarda[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] askerî mûsikîyi icrâ eden topluluk. Farsçada mihter olarak geçen mehter kelimesi[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ekber (en büyük)[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] âzâm (pek ulu) mânâsında bir ism-i tafdildir. Kelime Türkçede mehter[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] çoğulu olarak da mehterân şeklinde kullanılmıştır. Mehter[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bölüklere ayrılır[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] aynı çalgı âletini çalanlar[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] alemdârlar birer bölük teşkil ederlerdi. Her bölüğün “ağa” tâbir edilen bir âmiri bulunurdu. Davulcubaşına ise “Baş Mehter Ağa” denirdi. Ayrıca bir de Mehterbaşı vardı. İkinci bir mehterbaşı daha vardır ki[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bundan ayrı olup[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] “Mehterân-ı Hayme” denilen Saray Çadırcılarının başıdır. Mehter teşkilatı[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] “emir-i alem”e tâbiydi. Türkiye Selçukluları sultanı İkinci Gıyaseddin Mesud 1284 yılında gönderdiği bir fermanla Osman Gâziye; Eskişehir’den Yenişehir’e kadar bütün Söğüt bölgesi ve havâlisini sancak olarak verdi. Fermanla birlikte Osman Gaziye emirlik alâmeti olan “tuğ”[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] “alem”[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] “tabl” ve “nakkâre” de gönderilmişti. Ferman[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Osman Gâziye Eskişehir’de bir ikindi vakti takdim edildi. Osman Gâzi ayakta durarak nevbet vurdurdu (çaldırdı). Fâtih Sultan Mehmed Han zamânına kadar nevbet vurulurken pâdişahların ayakta dinlemesi âdetti. Mehter teşkilâtına bağlı iki türlü mehterhâne vardı. Biri resmî teşkilata bağlı olan çalıcı mehterler[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] diğerleri esnaf mehterleriydi. Resmî mehter[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] padişah mehteriydi ki[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] buna “Mehterhâne-i Tabl-i Âlem-i Hassa” denirdi. Sonraları[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] mehter sâdece pâdişah ve orduya âit olmaktan çıktı. Her vezir dâiresinde bir mehterhâne bulundurulması âdet oldu. Fâtih devrindeki mehterhânede dokuz zilzen (zil çalan)[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] dokuz nakkârezen (kudum çalan)[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] dokuz boruzen (boru çalan)[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] dokuz tablzen (davul çalan)[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] dokuz çavuş ve bir iç oğlan vardı. Altmış dört kişilik mehterhane takımına “dokuz kat mehter” adı verilirdi. Pâdişahın mehterleri on iki kat olurdu. On iki kat mehterhânede her çalgıdan on ikişer adet bulunurdu. Pâdişah sefere çıktığı zaman mehter takımı on iki misline çıkarılırdı. Sefer ve harp esnâsında pâdişah mehterhânesi[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] saltanat sancaklarının altında durup[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] nevbet vururdu. Bundan başka ikindi vakti[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Otağ-ı Hümâyûn önünde nevbet vurmak âdetti. (Bkz. Nevbet) Hükümdâr mehterleri beş vakit vururlardı. Bundan başka pâdişah cüluslarında[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kılıç alaylarında[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] harplerde zafer haberi geldiği zaman ve arife dîvânlarında nevbet vurulurdu. Mehterler[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] harp meydanlarında gece karanlığında bile ordugâh nöbetçilerinin uyumaması için devamlı çalar ve aynı zamanda da “yektir Allah!” diye bağırırlardı. Harp esnâsında ise[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] pâdişahın veya seraskerin yanında durup[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] harp boyunca askerin cesâretini arttırmak ve düşmana dehşet vermek için çalardı. Vezir mehterleri[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ikindi ve yatsı namazları kılındıktan sonra olmak üzere[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] günde iki defâ vururdu. Bunlardan birincisi akşam yemeğinin ikincisi de uykunun işâretini verirdi. Sivil mehterler[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kendilerine mahsus nevbet yerlerinde yatsı namazından sonra ve sabahleyin nevbet vururlardı. Eski zamanlarda öğle yemeği[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] “kuşluk” nâmıyla öğle namazından evvel; akşam yemeği de ikindi namazından sonra yenilir ve yatsı namazından sonra uykuya yatılırdı.

Mehter duâsı: Allah Allah Celilü’l-Cebbâr[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Muînü’s-Settâr[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Hâliku’l-leyli ve’n-Nehâr[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Lâyezâl[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Zü’l-Celâl[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] birdir Allah! Ânın birliğine[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Resûl-ü Enbiyâ Peygamberimiz Cenâb-ı Ahmed-i Mahmûd-u Muhammed Mustafa (Bütün efrâd elleri göğsünde olmak üzere rükûa gelir gibi eğilirler[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] pâdişah geldiği zaman ise sâdece baş eğer[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] daha fazla eğilmezler.) Âl-i evlâd-ı Resûl-i Müctebâ imdâd-ı ruhâniyetine! Pîrân mürşidîn[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] âşıkîn[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] vâsilîn[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] hamele-i Kur’ân[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] güzeştegân[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ehl-i îmân ervâhına[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] avn-ü inâyetine! Halifetü’l-İslâm es-Sultân İbni’s-Sultan bil-cümle İslâmın necât ve seâdet ve selâmetine[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] pîrler[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] erenler[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] üçler[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yediler[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kırklar[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] göçenler[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] demine devrânına “Hû” diyelim “Huuu” denildikten sonra bütün mehter takımı[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] davul ve zilleri şiddetli vurarak dokuz defâ “Hû” çekerlerdi. Sonunda da üç defâ kös vururlardı. Mehterin kendine has bir yürüyüşü vardır. Üç adımda bir durur[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yarım sağa ve yarım sola dönerdi. Yürüyüş esnasında mehter efrâdı[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] hep bir ağızdan[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] “Rahim Allah[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Kerîm Allah” derlerdi. Mehter takımının yürüyüş nizamında merasime iştirak şöyle idi: Önde çorbacıbaşı ünvânını taşıyan ve başında “üskûf” bulunan mehterân bölüğü komutanı[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] onun arkasında sol tarafta zırhlı muhafızı ile birlikte yeşil sancak[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ortada istiklâl alâmeti olan ak sancak[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] sağ başta ise zırhlı muhafızı ile birlikte kırmızı sancak bulunurdu. Sancakların arkasında ise üçerli koldan üç sıra hâlinde dizilmiş dokuz tuğ gelirdi. Sağ tarafta kırmızı sancağın arkasında[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Yeniçerilerin taşıdığı “hücum tuğu” yer alırdı. Tuğlardan sonra ortada mehterbaşı bulunurdu. Mehterbaşından sonra ise sıra ile; mehterin iki katı adedince çevgenler (okuyucular)[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] zurnazenler[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] boruzenler[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] nakkârezenler[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] zilzenler ve davul çalanlar gelmekteydi. En arkada ise at sırtında taşınan kös bulunmaktaydı.

Yorgun Yürek 1 September 2009 13:19

Cevap: Mehterin Tarihi
 
Mehterin Avrupa’ya tesiri: Avrupalılarca[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] on sekizinci asırdan îtibâren “Yeniçeri müziği” diye adlandırılan müzik; evvela[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] benimsenmiş[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bilâhare Polonya[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] sonra Avusturya ve daha sonraları bütün Avrupa’da onların tâbiriyle Yeniçeri bandoları kurulmuştur. Bestekâr Mozart ve Hayd da[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] mehter mûsikîsinin tesirinde kalarak[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] meşhur bestelerini meydana getirmişlerdir. Alman besteci Beethoven[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] “Büyük Senfoni”sinin son bölümünü[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] mehterin kös[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] davul ve zurnasıyla seslendirmiştir. Beethoven[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] “Türk Marşı”nı mehterin bir cenk havasından adapte etti. Avusturyalı bestekâr Mozart’ın “Türk Marşı”[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Türk askerlerinin “Allah Allah” nidâlarının[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] nakarat olarak tekrarından müteşekkildir. Viyana Kraliyet orkestra Şefi Gluck bu yıllarda[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] sarayda verdiği konserlerinde[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] repertuvarına mehter bestelerini almış ve orkestrasında çaldırmıştır. Alman bestekâr Wagner[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] bir mehter konserini dinlerken heyecanlanmış[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kendini tutamayarak “İşte mûsikî buna derler!” demiştir. Mehter mûsikîsi gibi[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] mehter teşkilâtı da Avrupa’ya tesir etti. On sekizinci yüzyıl içinde önce Avusturyalılar[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] sonra Prusyalılar[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] daha sonra da Ruslar[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Almanlar ve Fransızlar mehter teşkilâtına benzer mızıka takımlarını kurdular. Osmanlı Devletinin ömrü boyunca[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] gittikçe mükemmelleşen mehter[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Yeniçeri ocağının lağvı ile beraber yerini “Mızıka-i Hümâyûna” bıraktı.

Günümüzde mehter: Mehter[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] 1911’de Ahmed Muhtar Paşa tarafından “Mehterhâne-i Hâkânî” adıyle yeniden kuruldu. 1914’te kuruluş tamamlandı. Birinci Dünyâ Harbinde Başkumandan Vekili Enver Paşanın emriyle teşkilât orduya tamîm edildi. İstiklâl Harbinde de mehterhâne hizmet verdi. Cumhûriyetin îlânından sonra[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Millî Savunma Bakanı[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] mehteri saltanat alâmeti sayarak lağvetti. 1950’den sonra[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Genelkurmay Başkanı Nuri Yamut’un direktif ve desteğiyle mehterin yeniden tesisi çalışmaları başladı. 1953’te yeniden tesis edildi.


Saat: 08:11

Telif Hakları vBulletin® v3.8.9 Copyright ©2000 - 2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.


Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 PL2