#1
|
|||
|
|||
Reenkarnasyonu Belirleyen KoşuLLar
Dünya üzerindeki ilkel bir toplumda, mesela Afrika'daki orman klanlarının birinde yaşamını sürdüren bir varlığın ilkel olduğunu öne sürmek yanlıştır. Keza, ileri teknolojiye sahip uygar ülkelerde bedenlenen varlıkların da ileri seviyeden oldukları söylenemez. Çünkü burada, her iki örnekte de kriter tayini hatalıdır. Varlığın tekamül seviyesi, tatbikatında malzeme olarak kullanacağı fizik vasıtaların ve psişik tesirlerin nitelik ve niceliğiyle ortaya çıkar. Vasıtaların çeşitli ve kompleks bir yapıda olmaları ile tesirlerin çok yönlülüğü ve yoğunluk taşımaları, tekamül seviyesini belirleyen esas kriteri ortaya koyar.
Diğer yandan, bir toplumdaki insanların tekamül seviyesindeki ortak özellikler, o topluma enkarne olacak varlıkları belirlemekte önemli bir kriter sayılmalıdır. Mekanik bir açıklama gerekirse, toplumun ortak seviyesi astral bir vorteks meydana getirir ve bu vortekse sempatize olan varlıklar çekilerek o toplumda enkarne olurlar. Geri seviyeden varlıkların oluşturduğu bir toplumda, zaman zaman ortaya çıkan lider vasıflı yenilik getiren kişilerin enkarnasyonlarında, geri varlıkların böyle bir öncüye ihtiyaç duymaları ve aynı zamanda vortekse çekilen varlığın da tatbikatında böyle bir toplum içinde çalışma gereği söz konusudur. Reenkarnasyonda görülen sempatizasyon kanunu, buna benzer biçimlerde her yerde ortaya çıkar. Toplumlar gibi, küçük grupların, ailelerin de oluşturduğu vorteksler vardır. Vortekslere sempatize olabilmek için, enkarne varlığın o tesirlere ihtiyacı olması gerekir. Yani, bir anlamda, tencere yuvarlanır ve her seferinde kapağını bulur. Hiç bir varlık ihtiyacı olmayan bir ortamda enkarne olamaz. Keza, hiç bir toplumda gereksiz bir varlığın enkarne olduğunu göremezsiniz. Her şey birbirine uygun ve tamamlayıcı olarak ortaya çıkar. Buna da korespondans veya tetâbuk kanunu diyoruz. Burada çok basit olarak anlatmaya çalıştığımız enkarnasyon determinantları, uygulama alanında oldukça kompleks bir plana sahiptir. Doğduktan kısa bir süre sonra ölenler, doğduğu toplumda uzun bir süre yaşayıp sonra değişik bir topluma girenler, içinde bulundukları toplumu felakete sürükleyenler, bulundukları topluma uyum sağlayamayıp akıl hastası olan veya intihar edenler v.d. hepsi bu kompleks planın doğrultusundadırlar. Reenkarnasyonun ileri safhalarında, varlık eğer yeterli bir tekamül seviyesine ulaşmış ise, spatyum devresinde iken enkarne olacağı yer ve zamanı şartlarıyla birlikte bir ölçüde seçebilecek durumdadır. Bir bedene bağlı olmadığı için, o ana kadar idrak edebildiği kanunları serbest şuurunda değerlendirerek, tekamülü için ihtiyaç duyduğu şeyi kaba ölçüler içinde bilebilir. Yine de, hiç bir varlık kendi enkarnasyonunu tek başına tayin edecek seviyeye gelemez. Dünyaya enkarne olduktan sonra, varlık sadece tatbikatını yapacağı alana konsantre olmuştur. Bu durumda ortaya çıkan yakınmalar, intibaksızlık ve benzeri şikayetler varlığın idrak yetersizliğinden dolayıdır. Keza, çevresindekileri adam etmek gibi takınılan üstün tavırlar da aynı sebeptendir. Dünyada yaşanılan süre içinde, olayların akışı o varlığın kendi öz istekleriyle ne kadar aynı doğrultuda gidiyorsa, o kadar hızlı bir ilerleme var demektir. Bu ölçü ancak uzun bir yaşam süresi içinde gerçek değerine ulaşır. Varlık kendi asıl isteklerini bilebildiği oranda ihtiyacı olan şeyleri doğru olarak bulur. Kendisi için gerekli olanı bulduktan sonra da, uygulamada gerçekten öğrenmesi gereken şeyler üzerinde tatbikatını yoğunlaştırırsa, yaşamın terslikleri ve engelleri kendiliğinden ortadan kalkar. Bu ideal çizgiye ulaşabilenler yok denecek kadar azdır. Ayrıca, bu çizgiye ulaşmış bir varlığın yaşamını dışardan inceleyecek olursanız, size göre bazı terslikler ve engeller olduğunu görürsünüz. Ama, o varlık için bunlar aynı değeri taşımamaktadır. Bu bakımdan, bir insanın “doğru yol”da olup olmadığını dışardan gözleyerek tayin etmek mümkün değildir. |
Benzer Konular |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Veresiye | AlpikE | vyzwxq-0123456789 | 0 | 18 March 2009 19:49 |