![]() |
![]() |
|
#1
|
|||
|
|||
![]() Mondros Mütarekesi Mondros Mütarekesi, Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında Limni adasının Mondros Limanında 30 Ekim1918'de imzalanan ateşkes anlaşması. Bulgaristan bir mütareke imzalayıp I. Dünya Savaşından çekilince, Osmanlı Devletinin Almanya ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile bağlantısı kesildi ve batı sınırı İtilaf devletlerinin tehdidi altına girdi. Bu şartları değerlendiren Osmanlı Devleti ateşkes istedi. Bunun üzerine İngiliz hükümeti de görüşmelere hazır olduğunu bildirdi. Osmanlı hükümeti de görüşmelerde bulunmak üzere Bahriye Nazırı Rauf Bey'in (Orbay) başkanlığındaki heyeti Heyeti Ege Denizinin kuzeyindeki Limni adasına gönderdi. Limni Adası'nın Mondros Limanı'nda Osmanlı Devleti temsilcisi Bahriye Nazırı Rauf Bey'in (Orbay) başkanlığını yaptığı Osmanlı Heyeti ile İngiliz Amiral Calthorp'un Başkanı olduğu İtilaf Devletleri Heyeti arasında 25 maddeden oluşan Mondros Mütarekesi imzalandı. Osmanlı Padişahı şartları ağır buldu.[kaynak belirtilmeli] Başbakan İzzet Paşa da Türk heyetinin iyi karşılanması sebebiyle Amiral Caltrop'a teşekkür mektubu gönderdi.[kaynak belirtilmeli] İki devlet arasındaki dostluk ilişkilerinin bir daha bozulmamasını diledi.[kaynak belirtilmeli]Yıldırım Orduları Grubu Komutanı Mustafa Kemal ise, bir yandan hükümeti uyarırken diğer taraftan ordunun takviye edilmesini istiyor ve ülkenin savunulmasında ısrar ediyordu. Tekliflerinin dikkate alınmadığını gören Mustafa Kemal, komutayı hemen teslim etmek üzere yerine görevlendirilecek kişinin süratle gönderilmesini talep etti ve müteakiben de İstanbul'a gitmek için yola çıktı. 25 Maddeden oluşan Mondros Mütarekesi, Osmanlı Devleti'nin devlet olma özelliğini ortadan kaldıran; Ordu bağımsızlığını yok eden; İtilaf Devletleri'ne Osmanlı topraklarım işgal hakkı sağlayan özelliklere sahipti.[kaynak belirtilmeli] Mütarekenin en önemli maddesi de, İtilaf Devletleri'ne ülkenin stratejik noktalarını işgal hakkı sağlayan 7 nci maddesi idi.[kaynak belirtilmeli] Nitekim 7 nci madde hükümlerine dayanarak Fransızlar; 7 Aralık 1918'de Antakya'yı, müteakiben İskenderun'u, 20 Aralık'da Adana'yı, 29 Aralık'da Tarsus'u işgal ettiler. İngilizler; 13 Ocak 1919'da Kilis, 15 Ocak'da Antep, daha sonra Urfa ve Maraş bölgelerini işgal ettiler. Ancak İngilizler, bu bölgeleri bilahare Fransızlar'a terk ettiler. İtalyanlar ise; 22 Mart 1919'da Antalya ve Burdur, 11 Mayıs'da Bodrum, 12 Mayıs'da Fethiye ve Marmaris'i işgal ettiler. Nihayet 15 Mayıs 1919'da da Yunanlılar İzmir'i işgal ederek ilk iki gün içinde 2. 000 civarında Türk'ü katlettiler. İtilaf Devletleri'nin işgalleri devam etti ve bir süre sonra tüm ülke genelinde yaygınlaştı. Nasuh Paşa Antlaşması Nasuh Paşa Antlaşması 20 Kasım 1612 tarihinde Osmanlı Devletiyle Safevi hanedanın yönettiği İran arasında imzalanmış bir antlaşmadır. Antlaşmanın bazı şartları şunlardır: 1. Nasuh Paşa Antlaşmasıyla osmanlı Ferhat Paşa Antlaşmasıyla aldıgı toprakları kaybetti. 2. Safevîler her yıl Osmanlı Padişahı’na iki yüz yük ipek haraç vereceklerdir. 3. Kanunî Sultan Süleyman zamanında Osmanlı Devleti ile Safevî Devleti arasında Amasya Barış Antlaşması (1555) ile belirlenen sınırlar geçerli olacaktır. 4. Osmanlı egemenliği altındaki yerler Osmanlılar’da kalacaktır. 5. Şehrizor eyaletini istila eden Hilev Han’a ve Seyyid Mübarek’e Safeviler tarafından yardım edilmeyecek 6. Şemhal ve Dağıstan üzerinde Osmanlı egemenliği devam edecek. 7. Osmanlıların, Ruslara karşı yapacakları her hangi bir seferde Safeviler, Osmanlılara yardım edecekler, engel olmayacaklardır. 8. İranlı Hacılar, Bağdat ve Basra yoluyla değil Halep-Şam üzerinden hacca gidip geleceklerdir. 9. Kanuni Sultan Süleyman zamanında belirlenen sınırlar çerçevesinde, Osmanlı-Safevi sınırlarını belirlemek için Osmanlı tarafını Bağdat Beylerbeyi Mahmut Paşa ve Van Beylerbeyi Mehmet Paşa temsil edecekler. Nasuh Paşa Antlaşması 3 yıl kadar yürürlükte kaldıktan sonra Osmanlılarla Safevilerin arası tekrar bozuldu. Şah I. Abbas antlaşma gereği olarak gönderilmesi gereken 2 yüz yük ipeği göndermekte direndi. Yapılan savaşlar ve sürtüşmeler sonucu ancak 1618 yılındaki Serav Antlaşmasıyla barış tekrar sağlandı. Osmanlı-Bizans Antlaşması (1420) Osmanlı-Bizans Antlaşması (1420) Osmanlı sultanı I. Mehmet'in Bizans İmparatorluğu'yla yaptığı bir antlaşmadır. Yıldırım Bayezid Ankara Savaşında Timur'a yenilerek esir düştüğünde oğlu Mustafa Çelebi de beraberinde Semerkand'a ***ürülmüştü. Timur ölünce Mustafa Çelebi serbest kaldı ve Anadolu'ya geri döndü. O sırada Fetret devri bitmiş, Yıldırım Bayezid'in diğer oğlu Mehmet Çelebi Osmanlı Devleti'nin başına geçmişti. Mustafa Çelebi tahta geçmek isteyince taraftarlar arasında savaş çıktı (Düzmece Mustafa isyanı). Mustafa Çelebi kardeşi Mehmet Çelebi'ye yenilerek Bizans İmparatorluğu'na sığındı. Mehmet Çelebi Bizanslılarla bir antlaşma yaptı. Bu antlaşmanın bazı şartları şunlardı: 1. Bizanslılar Mustafa Çelebi’yi tutsak tutmaya devam edecekler. 2. Osmanlılar buna karşılık Bizanslılara her yıl 100.000 akçe ödeyeceklerdi. Osmanlı-Venedik Antlaşması (1416) Osmanlı-Venedik Antlaşması (1416) Osmanlı Devletiyle Venedik Cumhuriyeti arasında 1416 yılında imzalanmış bir barış antlaşmasıdır. 1416 yılı Osmanlıların ilk deniz savaşına sahne oldu. 29 Mayis 1416 da Venedikliler Osmanlı gemilerine saldırınca Çalı bey komutasındaki Osmanlı donanmasıyla Venedik donanması arasında savaş yapıldı. Tecrübesiz ve zayıf olan Osmanlı donanması yenik düştü. Savaş sonunda yapılan barış antlaşmasının bazı şartları şunlardır: 1. Venedikliler Osmanlı topraklarında diğer milletlerden daha fazla ticaret yapacaklar. 2. Venedikliler buna karşılık Osmanlı gemilerine saldırmayacaklardı. Osmanlı-Venedik Antlaşması (1479) Osmanlı-Venedik Antlaşması (1479) Osmanlı Devletiyle Venedik Cumhuriyeti arasında 1479 yılında imzalanmış bir barış antlaşmasıdır. Osmanlıların Balkanlarda kazanmış oldukları topraklar Osmanlıları Venediklilerle komşu haline getirdi. Osmanlıların Ege adalarını geçirmeleri Venediklilerin işine gelmedi ve savaş patlak verdi. Bu savaşlar 16 yıl sürdü (1463-1479). Bu savaşlar boyunca Osmanlılar Eğriboz başta olmak üzere birçok adaları ellerine geçirdiler. Savaşın sonunda Osmanlılarla Venedikliler arasında barış yapıldı. Bu antlaşmanın bazı şartları şunlardır: 1. Venedikliler Osmanlı sularında ticaret yapma hakkını kazandılar. 2. Venedikliler İstanbul’da balyos (elçi) bulundurabileceklerdi. 3. Venedikliler Osmanlılara savaş tazminatı vereceklerdi. Antlaşmanın bir diğer şartına göre Venedik Cumhuriyeti en tecrübeli ressamlarından birini Fatih Sultan Mehmet'in tablosunu yapmak üzere İstanbul'a gönderecekti. Bu amaçla ressam Gentile Bellini İstanbul'a geldi ve İstanbul'da Fatih Sultan Mehmet'in ünlü tablosu başta olmak üzere birçok eserler yaptı. Paris Antlaşması (1856) Paris Antlaşması, 30 Mart 1856 tarihinde Rusya ile Kırım Savaşı'nı kazanan Osmanlı Devleti, İngiltere ve Fransa arasında imzalanmış bir barış antlaşmasıdır. Maddeleri Tamamı 34 madde olan Paris barış antlaşmasının getirdiği başlıca hususlar şunlardı : 1. Taraflar savaş sırasında işgal ettikleri toprakları iade edeceklerdir. 2. Osmanlı Devleti Avrupa devletler topluluğunun bir üyesi olacak, toprak bütünlüğü ve bağımsızlığı Avrupa devletlerinin ortak garantisi altına konacaktır. 3. Osmanlı Devleti ile antlaşmayı imzalayan devletlerden biri veya birkaçı arasında anlaşmazlık çıkarsa, taraflar kuvvet kullanmadan önce, diğer imzacı devletlerin aracılığını kabul edeceklerdir. 4. Osmanlı padişahının 28 Şubat 1856'da ilan ettiği "Islahat Fermanı" devletlere tebliğ edilecek ve devletler de bunu kabul edeceklerdir. Bu ferman, ilgili devletlere, Osmanlı Devleti'nin iç işlerine karışma hakkı vermeyecektir. 5. Boğazların kapalılığını öngören 1841 Boğazlar Sözleşmesi esaslarının devamlılığı kabul edilecektir. 6. Karadeniz tarafsız olacak ve askerlikten tecrit edilecektir. Karadeniz'deki tüm tersaneler yıkılacak ve hiçbir devletin donanması bulunmayacaktır. 7. Tuna'da ulaşım serbestisi yeniden kurulacak ve bunu sürekli kılmak için antlaşmayı imzalayan devletlerin temsilcilerinden bir "Tuna Komisyonu" kurulacaktır. 8. Eflak ve Boğdan'a muhtariyet verilecek ve muhtariyet devletlerin ortak garantisi altına alınacaktır. Her iki eyaletin de birer meclisi olacak ve hiçbir devlet Eflak ve Buğdan'ın iç işlerine karışmayacaktır. 9. Sırbistan'ın daha önce Osmanlı Devletlinden almış olduğu hak ve imtiyazlar devletlerin ortak garantisi altında olacak ve Osmanlı Devleti izinsiz olarak Sırbistan'a askeri müdahalede bulunmayacaktır. Sonuçları 1. Antlaşmanın Avrupa için önemi, Rusya tarafından bozulan uluslararası dengenin tekrar tesis edilmesidir. 2. Osmanlı Devleti açısından ise: Başlangıçta Rus tehlikesi bertaraf edildi; Osmanlı Devleti, devletler genel hak ve hukukundan faydalanma imkanı elde etti; Avrupa konseyine girme hakkını kazandı. Ancak, toprak bütünlüğü ve bekası Avrupa büyük devletlerinin kefilliği altına girdi. Karadeniz'de Rusya ile aynı muameleye tabi tutulması haksızlık olarak ortaya çıktı. Keza devletin tamamen bir iç meselesi olan Islahat Fermanı'na antlaşma metni içinde yer verilmesi, müteakip yıllarda iç işlerine müdahale zemini hazırladı. 3. İngiltere, Akdeniz ve Hindistan'a giden ticaret yollarını güvenceye aldı. Özellikle Rus Karadeniz donanmasının yok edilmesi, İngiltere'nin sömürgeleri ve Akdeniz ticareti için değerli bir garanti oldu. 4. Fransa'da İngiltere gibi ekonomik çıkarlar elde etti. Doğu Akdeniz'e yönelik Rus tehlikesi bertaraf edildi ve Napolyon döneminde Fransa'ya karşı kurulmuş olan devletler cephesi parçalanmış oldu. 5. Piyemonte, İtalya Birliği konusunu Avrupa siyasetinin gündem konusu olmasını sağladı. 6. Rusya, kuvvetli bir devlet olduğunu kanıtladı. Osmanlı Devleti konusunu ileri bir döneme erteledi. Paris Antlaşması ile yeniden kurulan uluslararası denge 1870'de Prusya'nın Fransa'yı mağlup etmesi ve Alman Milli Birliği'nin kurulmasına kadar devam etti. Bu tarihten itibaren Avrupa'da Alman üstünlüğü dönemi başladı. |
#2
|
|||
|
|||
![]() Pasarofça Antlaşması Pasarofça Antlaşması,1714-1717 Osmanlı-Avusturya-Venedik Harbine son veren, yukarı Sırbistan, Belgrad ve Banat yaylasının Avusturya'ya; Dalmaçya, Bosna ve Arnavutluk kıyılarının Venedik'e verilmesi, Mora Yarımadası Osmanlılarda kalması gibi maddeleri içeren 21 Temmuz 1718'de imzalanan antlaşma. Avusturya'nın, Karlofça Antlaşması gereğince Mora'nın Venediklilere geri verilmesini istemesi üzerine, Avusturya'ya da savaş açıldı. Sadrazam Silahdar Damat Ali Paşa, Osmanlı ordusu ile birlikte Macaristan'a girdi. Peter Varadin'de Savoy Prensi Eugen komutasındaki Avusturya ordusu Osmanlı kuvvetlerini bozguna uğrattı (5 Ağustos 1716) ve Sadrazam Silâhtar İbrâhim Efendi şehit düştü. Bu bozgundan sonra 18 Ağustos 1717 tarihinde Belgrad düşman eline geçti. Silahtar Ali Paşa'nın yerine sadrazamlığa getirilen Damat İbrahim Paşa barış teklif etti. Osmanlı sultanlarından III. Ahmed Han (1703-1730) zamanında, Mora-Tuna kavşağında Yugoslavya’nın Pasarofça kasabasında yapıldı. Osmanlı Devletini Şıkk-ı sânî Defterdarı (Mâliye Müsteşarı) Silâhtar İbrâhim Efendi başkanlığındaki heyet temsil etti. Pasarofça’da Kont Virmond başkanlığında Avusturya ve Carte Ruzigi başkanlığındaki Venedik heyetlerinden başka, Felemenk (Hollanda) ile İngiltere temsilcileri de vardı. İki ay kadar süren konferanstan sonra; Avusturya ile yirmi madde ve bir ilâve, Venediklilerle de 26 madde üzerinden, 21 Temmuz 1718 tarihinde antlaşma imzalandı. Antlaşmaya göre, * Avusturya ile Niş, Banat Dağları ve Transilvanya Alpleri hudut kesildi. * Mülteci Rakoçi, Ferenç ailesiyle beraber Osmanlı-Avusturya sınırında oturmak ve emniyeti sağlanmak şartıyla iade edilecekti. * Venedikliler, Mora Yarımadasını, Korintos ile çevresini, Egin Körfezindeki adaları, İyonya Adalarını, Aya Mavri Adasını ve Girit’te üç iskeleyi Osmanlı Devletine verecekti. Pasarofça Antlaşmasıyla, Osmanlı Devleti; Avusturya’ya toprak vermesine rağmen, Venedik’ten aldı. Avusturya’ya verdiği toprakları, daha sonraki antlaşmalarla Tamışvar hariç geri aldı. Pasarofça Antlaşması sonrasında Osmanlı Devleti, Lale Devri'ne girdi. Prut Antlaşması Prut Antlaşması 21 Temmuz 1711 tarihinde Osmanlı Devleti ile Rusya arasında yapılmış bir antlaşmadır. 1710 yılında Osmanlı Devleti Lale Devrini yaşamakta ve Sultan III. Ahmet tarafından yönetilmekteydi. Rusya'nın başında Çar Büyük Petro "Deli Petro", İsveç'in başında ise XII. Şarl "Demirbaş Şarl" bulunmaktaydı. Demirbaş Şarl'ın ordusu Poltava'da Deli Petro'nun ordusuna yenildi ve Osmanlı topraklarına sığındı. Bu arada Rusya'nın Lehistan'ın içişlerine karışması, Eflak ve Boğdan beylerini Osmanlılara karşı kışkırtması Osmanlı Devletini rahatsız ediyordu. Osmanlı Devleti Rusya'ya karşı savaş ilan etti. Sadrazam Baltacı Mehmet Paşa yönetimindeki ordu Kırım Hanlığı ordusunun desteğiyle Rusları Prut nehri kıyısında kıstırdılar ve yendiler. Prus Savaşı denilen bu savaşı Osmanlıların kazanması üzerine Prut Antlaşması imzalandı. Antlaşmanın koşulları şunlardır: 1. Azak Kalesi Osmanlılara geri verilecek. (Karadeniz tekrar Osmanlı gölü haline geldi.) 2. Ruslar İstanbul’da daimi elçi bulundurmayacaklar. 3. İsveç Kralı Şarl'ın serbestçe ülkesine dönmesine izin vereceklerdi 4. Ruslar Lehistan’ın içişlerine karışmayacaklardı. Serav Antlaşması Serav Antlaşması 26 Eylül 1618 tarihinde Osmanlı Devletiyle Safevi hanedanın yönettiği İran arasında imzalanmış bir antlaşmadır. Antlaşmanın bazı şartları şunlardır: 1. Kanuni Sultan Süleyman devrinde Amasya Antlaşması ile belirlenen sınırlar esas alınacaktır. 2. Kars ve Ahıska kaleleri Osmanlılar’da kalacaktır. 3. Osmanlı hâkimiyetinde bulunan Dağıstan beylerine saldırılmayacak. 4. Esirler karşılıklı olarak serbest bırakılacak. 5. Safevi Şahı, Osmanlı Padişahı’na her yıl haraç olarak 100 yük ipek, kumaş vs. kıymetli eşya gönderecektir. Serav Barış Antlaşması’nın 1612 yılında varılan Nasuh Paşa Barışı’ndan tek farkı 200 ipek haracının 100 yüke indirilmiş olmasıdır. Sevr Antlaşması Sevr Antlaşması, Birinci Dünya Savaşı sonrasında İtilâf Devletleri ile savaşta yenilmiş kabul edilen Osmanlı Devleti arasında 10 Ağustos 1920'de imzalanan barış antlaşmasıdır. Hiç uygulamaya girmemiştir. Dıbık İtilâf Devletleri Osmanlı Devleti ile hemen barış yapmaya yanaşmıyorlardı. Hazırlayacakları barış şartlarını Osmanlı Hükümetine kabul ettireceklerinden emindiler. Fakat mütarekeden sonra, aradan geçen iki sene içinde, Kurtuluş Savaşı Millî Kurtuluş hareketi başlamış, Ankara'da yeni bir Türk Hükümeti kurulmuştu. Bu sırada İtilâf Devletleri San Remo Konferansı'nda Osmanlı Devleti'ne teklif edecekleri barış şartlarını hazırladılar. 22 Nisan 1920'de Osmanlı Hükümetini Paris'te toplanacak barış konferansına davet ettiler. Padişah, eski Sadrazam Ahmet Tevfik Paşa'nın başkanlığında bir heyeti Paris'e gönderdi. 30 Nisan günü ise Mustafa Kemal, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin kurulduğunu bütün devletlerinin dışişleri bakanlıklarına bildirdi. Bu suretle, İstanbul Hükümetine kabul ettirecekleri barış şartlarını Türk Milletinin ve yeni hükümetin kabul etmeyeceğini haber vermek istemişti. Paris'e gelen Ahmet Tevfik Paşa'ya barış şartları bildirildiği zaman: "Barış şartları bağımsız bir devlet kavramı ile bağdaşamaz!" diyerek görüşmelere girmedi. Esasen İtilâf Devletleri arasında da bir birlik yoktu. Fransa, Güney Cephesinde Ankara Hükümeti ile mütareke yapmıştı. Müttefikler arasındaki bu anlaşmazlık barış görüşmelerini uzattı. İtilâf Devletleri, barış şartlarını diplomasi yoluyla kabul ettiremeyeceklerini anlayınca, Yunanlıların Anadolu içlerine doğru ilerlemelerine izin verdiler. Bir taraftan da İngilizler Mudanya ve Bandırma'ya asker çıkardılar. Ahmet Tevfik Paşa'nın barış görüşmelerini terk ederek geriye dönmesi üzerine İstanbul Hükümeti, Damat Ferit Paşa başkanlığında ikinci bir heyet gönderdi. Eski maarif nazırı (milli eğitim bakanı) Hadi Paşa, Şura-yı Devlet (Danıştay) eski reisi Filozof Rıza Tevfik, Bern Sefiri Reşat Halis'ten meydana gelen bu heyet Paris'e giderek, 10 Ağustos 1920'de Sevr Antlaşması'nı imzaladı. Büyük Millet Meclisi Hükümeti bu antlaşmayı tanımadı. Meclis "Misak-ı Millî"ye yemin ederek, Türk topraklarının parçalanmasına müsaade etmeyeceğini dünyaya ilân etti. Hükümleri 1. Osmanlı Devleti, İstanbul ve çevresi ile Anadolu'da küçük bir toprak parçasından ibaret olacak, fakat Osmanlılar, antlaşma hükümlerine saygı göstermezlerse ve uymazlarsa, İstanbul da ellerinden alınacak. Osmanlı sınırları, Trakya'da Midye'nin çok daha doğusundan başla***** Büyük Çekmece Gölü'ne inecek, bu hattın batısında kalan Trakya, Yunanistan'a verilecekti. Güney sınırı ise, İskenderun Körfezi ile Antalya Körfezi arasında bulunan Karataş Burnu'ndan başlamak suretiyle Antep, Urfa ve Mardin'i dışta bırakarak Irak sınırına varacak. 2. Boğazlar, savaş zamanında bile bütün devletlerin gemilerine açık bulundurulacak ve özel bir bayrağı ve bütçesi olan bir Avrupa komisyonu tarafından kontrol edilecek.Boğazlar komitesinin bir üyesi de bir Türk vatandaşı olacak 3. İngiliz, Fransız, İtalyan ve Japonlardan kurulacak bir komisyonun adli kapitülasyonların yerine geçmek üzere, koyacağı bir usulü Osmanlılar kabul edecekler. Kapitülasyonlardan bütün müttefik uyrukları yararlanacak. 4. İngiliz, Fransız, İtalyan ve Osmanlılardan kurulacak bir komisyon, Türkiye'nin servetini düzenleyecek, bütçe üzerinde son sözü söyleyecek, Türk parasının cins ve miktarını belirleyecek ve bu komisyonun onayı olmadıkça Osmanlı Devleti iç ve dış borç alamayacak. Yıllık gelir, bu komisyon tarafından, komisyonun ve işgal kuvvetlerinin masrafları, savaş sırasında zarar görmüş olan Müttefik Uyruklarının zararları için ayrıldıktan sonra geri kalan, Osmanlılar için harcanacak. Osmanlı Üyeleri, bu komisyonda yalnızca danışman olarak bulunacak. 5. Azınlıklar, her derecede okul açabilecekler. 6. Türkiye'nin askeri kuvveti, 10.000'i jandarma olmak üzere 50.000 olacak ve top bulunmayacak. Subayların %15'ini Müttefik veya tarafsız devletler subayları oluşturacak, zorunlu askerlik hizmeti olmayacak. 7. Osmanlı Donanması sınırlı olacak, askeri uçak bulunmayacak. Türk Silahlı Kuvvetleri, Müttefik komisyonlarının kontrolünde olacak. 8. Antlaşmanın uygulanmaya başlamasından bir süre sonra Kürtler Madde 62 ve Madde 64'e göre, Doğu Anadolu'da bağımsız bir kuruluş meydana getirmek isterlerse ve onların bu istekleri "Cemiyet-i Akvam" tarafından kabul edilip, Osmanlılara tavsiye edilirse Osmanlılar, bu tavsiyeyi yerine getireceklerdir. 9. Van, Erzurum, Bitlis ve Trabzon illerinin bulunduğu alanda, bir Ermenistan Devleti kurulacak, sınırlarının tayini Amerika Birleşik Devletleri Başkanı'nın hakemliğine bırakılacak. 10. Hicaz, bağımsız bir devlet olacak. Osmanlılar, Mısır üzerindeki bütün haklarından vazgeçecek, Suriye, Irak ve Filistin için alınan bütün kararları da kabul edecek. 11. Oniki Ada İtalyanlara, Akdeniz'deki diğer adalar da Yunanlılara bırakılacak. 12. İzmir, Türk Egemenliği'nde kalacak, fakat Osmanlı Devleti, egemenlik haklarını Yunanistan'a bırakacak, İzmir Kalelerinden birinde Türk Bayrağı dalgalanacak. Ayrıca Suriye Fransa'ya ve Irak İngiltere'ye veriliyordu. Sevr, ölü doğan bir antlaşma oldu. TBMM, bu antlaşmayı hiç dikkate almadan Türk Ulusu'nun bağımsızlığını ve Misak-ı Milli'yi silahının gücüyle kabul ettirmek için mücadelesine devam etti. Uşi Antlaşması Uşi (Ouchy) Antlaşması (18 Ekim 1912) İtalya ile Osmanlı Devleti arasında Trablusgarp Savaşı sonunda imzalanan antlaşmadır. Balkan Savaşı'nın çıkması üzerine, Osmanlı Devleti İtalya'dan barış istemek zorunda kaldı. Barış antlaşması, İsviçre'nin Lozan şehri yakınındaki Uşi (Ouchy) kasabasında imzalandı. Yapılan antlaşma gereğince, Trablusgarp ve Bingazi'ye tam bir özerklik tanındı. Osmanlı Devleti, buradaki askerlerini geri çekecekti. Bu İtalya'ya, Trablusgarp ve Bingazi'yi serbestçe işgal edebilme fırsatını veriyordu. Buna karşılık İtalya, elinde tuttuğu Rodos ve çevresindeki Oniki Ada'yı bir süre sonra Osmanlı Devletine geri verecekti. Ancak adaların Osmanlı Devleti'ne teslimi hiçbir zaman gerçekleşmedi. II. Dünya Savaşı'ndan sonra da adalar Yunanistan'a verildi. Uşi Antlaşmasının başlıca maddeleri şunlardı: 1. Trablusgarp ve Bingazi'ye tam bir özerklik tanındı. Trablusgarp ve Bingazi, yeni bir kanun ve özel düzenle yönetilecektir. 2. Trablusgarp ve Bingazi'de Osmanlı Devleti'nin çıkarlarını, padişah adına naibü's-sultan olarak tayin edilen bir görevli koruyacak, dini ve adli işler, padişah tarafından seçilecek kadılar eliyle yürütülecekti. Kadı ve Naibü's-Sultan'ın maaşları, Osmanlı maliyesince ödenecekti. 3. İtalya Oniki Ada'yı geçici olarak elinde tutacak, Osmanlı Devleti Balkan Savaşlarında bu adaları savunamayacaktı. Özellikle Yunanistan'ın adaları işgal edebileceğinden korkulmuştur. Fakat İtalya bir daha bu adaları geri vermemiştir. Faşist İtalya II. Dünya Savaşını kaybedince adaları 1947'de Yunanistan'a devretmiştir. Vasvar Antlaşması Vasvar Antlaşması 10 Ağustos 1664'te Osmanlı Devleti'yle Avusturya arasında imzalanmış bir barış antlaşmasıdır. 1658 yılında Erdel, Eflak ve Boğdan Beylikleri Avusturya'nın kışkırtmasıyla Osmanlı Devleti'ne karşı isyan ettiler. Bu nedenle Osmanlı Devleti'yle Avusturya arasında başlayan savaş Sultan IV. Mehmet döneminde 1658-1664 arasında 6 yıl devam etti. Köprülü Mehmet Paşa bu isyanları bastırdı. Köprülü Fazıl Ahmet Paşa Uyvar kalesini fethetti. Avusturya'nın isteği üzerine 1664 yılında Vasvar Antlaşması imzalandı. Bu antlaşmanın bazı şartları şunlardır: 1. Uyvar kalesi Osmanlılarda kalacak. 2. Erdel Osmanlı Devletine bağlı kalacak. 3. Avusturya savaş tazminatı ödeyecek. 4. Anlaşma 20 yıl geçerli olacaktır. Yaş Antlaşması Yaş Antlaşması 1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda, 10 Ocak 1792 tarihinde imzalanan Osmanlı-Rus Antlaşmasıdır. Osmanlı Devleti'nin, Kırım’ı geri almak gayesiyle, 19 Ağustos 1787’de, Rusya’ya açtığı savaş, Avusturya’nın da savaşa dahil olmasıyla aleyhte gelişti. Özi, Kili, İsmail, Anapa ve Soğucak gibi kaleler, Rusların eline geçti. Neticede, İngiltere, Prusya ve İspanya’nın arabuluculuğuyla, 18 Ağustos 1791 tarihinde, Osmanlı Devleti ile Rusya arasında, sekiz aylık bir süre için Kalas Mütarekesi imzalandı. Arkasından, Kasım 1791’de, Yaş kentinde barış görüşmelerine başlandı. Yaklaşık iki buçuk ay süren uzun ve çetin müzakerelerden sonra, 10 Ocak 1792 tarihinde, Osmanlı Devleti'yle Rusya arasında Yaş Barış Antlaşması imzalandı. Tamamı on üç madde olan bu antlaşmaya göre: 1. Küçük Kaynarca (1774), Aynalıkavak (1779), Ticaret (1783) ve 1784’te Kırım ile Taman’ın ilhakıyla Kuban Nehrinin hudut tayini hakkındaki antlaşmalar yine eskisi gibi kalıyordu. 2. Turla (Dinyester) Nehri hudut kesilerek, bunun sol tarafındaki arazi, yani Aksu ile Turla arasındaki Özi (bugün Ochakov)kalesi dahil Özi Kırı (yani Özi ve Hocabey sancakları), Ruslara terk edildi. Sağ tarafındaki memleketler, yani Bender, Akkerman, Kili, İsmail ve diğer tarafta Rusların işgalindeki kale ve şehirler Osmanlılara iade ediliyordu. 3. Boğdan Voyvodalığının borçları ve geride kalan vergileri iptal edilecek ve antlaşmadan sonraki iki yıl, her türlü vergiden muaf tutulacaktı. Af ilan edilip, isteyenler yine memleketlerine dönebileceklerdi. 4. Tiflis Hanlığına, Çıldır valileri veya beyleri tarafından taarruz olunmayacaktı. 5. Kuzey Afrika’daki Garb Ocakları, Rus ticaret gemilerine taarruzda bulunurlarsa, zarar tazmin edilecekti. 6. Anapa kalesi Osmanlılara geri verildi. Yaş Antlaşmasının imzalanmasıyla, 1787 yılında Osmanlı Devleti'yle Rusya arasında başlayan, sonra da Avusturya’nın katılmasıyla genişleyen savaş fiilen ve resmen sona ermiş oldu. Zitvatorok Antlaşması Zitvatorok Antlaşması 11 Kasım 1606 tarihinde Osmanlı Devleti ve Avusturya İmparatorluğu arasında imzalanmış bir barış antlaşmasıdır. Osmanlı Devleti ve Avusturya İmparatorluğu 15 yıl süren uzun bir savaştan sonra yorgun düşmüşlerdi. Sultan I. Ahmet ve Avusturya adına Arşidük Matthias arasında Estergon-Komorin arasında Zsitva suyunun Tuna Irmağına döküldüğü yerde imzalanan Zitvatorok Antlaşması'yla barış sağlandı. Antlaşmaya göre Eğri, Estergon, Kanije kaleleri Osmanlılarda , Rop ve Koman kaleleri Avusturyalılarda kalacaktı. Avusturya bir kereye mahsus olmak üzere 200.000 altın savaş tazminatı ödeyecekti. Osmanlı padişahı Avusturya İmparatoruna Roma İmparatoru(Cezar) unvanıyla hitap edecek, her üç yılda bir karşılıklı armağanlar gönderilecekti. Avusturya'nın Macaristan için ödemekte olduğu yıllık 30.000 altın vergi kaldırılacaktı. Zitvatorok Antlaşması Osmanlıların lehine gibi görünse de Osmanlı Devleti artık eski gücünde değildi. Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti'nin Avusturya karşısındaki üstünlüğü sona ermiş, siyasi dengeler Osmanlı aleyhine bozulmaya başlamıştır. Ziştovi Antlaşması Ziştovi Antlaşması 4 Ağustos 1791 tarihinde Avusturya Devletiyle Osmanlı Devleti arasında imzalanan bir antlaşmadır. 11 Temmuz 1789 tarihinde Osmanlı Devleti ile İsveç arasında bir dostluk antlaşması imzalanmıştı. Sultan III. Selim, Rusya ve Avusturya'nın kendileri için de bir tehlike olacağını düşünen Prusya Kralı ile bir ittifak antlaşması yaptı ( 31 Ocak 1790). Ancak bu antlaşmalar yürürlüğe girmedi. İçişlerinde meydana gelen karışıklıklar Avusturya'yı Osmanlılarla Ziştovi Antlaşmasını imzalatmaya mecbur bıraktı ( 4 Ağustos 1791). Ziştovi Antlaşmasıyla Avusturya, savaş sırasında aldığı toprakları Osmanlı Devleti'ne geri verdi. Orsova ile Unna suyu taraflarındaki küçük bir arazi ise Avusturya'ya bırakıldı. Avusturya, Rusya'ya açık ya da gizli hiçbir yardımda bulunmayacağını dair bir garanti verdi İstanbul Antlaşması (1533) İstanbul Antlaşması (1533) 22 Temmuz 1533 tarihinde Osmanlı Devleti ve Avusturya arasında imzalanmış bir barış antlaşmasıdır.1526 yılında Macaristan, Osmanlı ordusuyla yaptığı Mohaç Savaşını kaybedince bütünlüğünü kaybederek dağıldı. Bu durum Kanuni Sultan Süleyman'ın liderliğindeki Osmanlı Devletini Macaristan'ın egemenliği konusunda Avusturya ile karşı karşıya getirdi. O zamanlar Avusturya'nı başında Kutsal Roma Germen İmparatoru Şarlken'in kardeşi Arşidük Ferdinand bulunuyordu. Ferdinand kendisini Macaristan'ın kralı olarak ilan etmek istiyordu. Osmanlılar ise Macar asili Jan Zapolya'yı desteklediler. Macaristan için yapılan savaşlar hep başarısızlıkla sonuçlanınca Şarlken kardeşi Ferdinand'a Osmanlılar ile anlaşmasını tavsiye etti. O sırada Osmanlıların İran'daki Safevilerle ilişkileri bozulmuştu. Kanuni İran seferine çıkmak istiyordu. Macaristan seferleri Osmanlılara pahalıya mal olduğu için Avusturya ile anlaşmağa karar verdiler. Bu antlaşmanın şartları şunlardı 1. Avusturya arşidüğü protokol bakımından Osmanlı sadrazamına denk olacaktı. 2. Ferdinand, Zapolya’nın Macar kralı olmasını kabul etti. 3. Ferdinand, Osmanlılara yılda 30.000 duka altın vermeyi kabul etti. 4. Macaristan ikiye ayrıldı. Birinci kısım Osmanlı Devleti’nin korumasında Zapolya’ya, ikinci kısmı vergi vermek şartı ile Ferdinand’a bırakıldı. |
#3
|
|||
|
|||
![]() İstanbul Antlaşması (1700) İstanbul Antlaşması (1700) 14 Temmuz 1700 Osmanlı Devleti'yle Rusya arasında yapılan bir barış antlaşmasıdır. Rusya Deli Petro'nun liderliğinde güçlenmişti. 1695'deki saldırıda başarısız olmuş, fakat 1 yıl sonra Azak Kalesi'ni ele geçirmişti (6 Ağustos 1696). Osmanlı Devleti Papa'nın Avusturya, Lehistan, Rusya ve Venediklilerden oluşturduğu bir ittifakla uzun süre savaştı ama sonunda yorgun düştü. Avusturya'yla Karlofça Antlaşmasını imzaladıktan 1 yıl sonra da Rusya'yla 14 Temmuz 1700 tarihinde İstanbul Antlaşmasını imzaladı. Bu antlaşmanın hükümlerine göre Osmanlı Devleti Azak kalesini Rusya'ya bıraktı. Böylece Rusya Karadeniz'de kendisine sağlam bir yer yapmış oluyordu. İstanbul Antlaşması (1724) İstanbul Antlaşması (1724) Osmanlı Devleti ile Rusya arasında imzalanan bir barış anlaşmasıdır. Osmanlı ve Rusya İran'a saldırıp Kuzey İran'da karşı karşıya gelince İngiltere ve Hollanda'nın araya girmesi ile imzalanmıştır. İstanbul Antlaşması (1736) İstanbul Antlaşması (1736) 17 Ekim 1736 tarihinde Osmanlı Devleti ve İran arasında imzalanmış bir antlaşmadır. Bu antlaşmayla Osmanlılar Nadir Han'ı İran Şahı olarak kabul ettiler. İstanbul Antlaşması (1885) İstanbul Antlaşması (1885) Osmanlı Devleti ile İngiltere arasında Mısır konusunda imzalanmış bir antlaşmadır. İngiltere ve Fransa Mısır'daki nüfuzlarını arttırmak için çekişme halindeydiler. Bu arada Mısır'da Hidiv İsmail Paşa'ya karşı bir isyan çıktı. Bu durum İstanbul'da görüşülmekteyken İngilizler İskenderiye'yi topa tuttular ve Osmanlıların karşı çıkmasına rağmen Mısır'ı ele geçirdiler (1882). 1885 yılında Osmanlı Devleti ve İngiltere bir antlaşma yaparak Mısır'ın statüsünü resmi hale getirdiler. Bu antlaşmanın en önemli şartı Osmanlı ve İngiltere hükumetlerinin Mısır’a birer yüksek komiser göndermeleri ve bu komiserlerin hidive yardımcı olmalarıydı. Bu antlaşmayla İngiltere'nin Mısır'daki varlığı resmiyet kazanmış oldu. İstanbul Antlaşması (1897) İstanbul Antlaşması (1897) 20 Eylül 1897 tarihinde Osmanlı Devleti ve Yunanistan arasındaki savaşın sonunda imzalanmiş bir barış antlaşmasıdır. 1896 yılının sonlarında Osmanlı Devletine ait olan Girit adasındaki Rumlar isyan etti. 21 Ocak 1897'de Yunanlılar Girit'e çıkarak adayı Yunanistan'a bağlamak istediler. Ancak Yunanlılar Avrupalıların baskısıyla geri çekildiler. Yunanlılar bu sefer de karadan Epir ve Teselya'ya girdiler. Ethem Paşa'nın kumandanlığı altındaki Osmanlı ordusu Teselya'da Yunanlıları yenilgiye uğrattı. Epir'de Ahmet Hıfzı Paşa kumandanlığı altındaki Osmanlı ordusu da Yunanlıları yendi. 10 Eylül 1897'de Osmanlılar ve Yunanlılar arasında İstanbul'da bir barış antlaşması yapıldı. Bu antlaşmanın bazı şartları şunlardır: 1. Osmanlılar Teselya’yı boşaltacak. 2. Yunanistan savaş tazminatı verecek. 3. Girit Osmanlı yönetiminde kalacak ancak padişahın atayacağı Hristiyan bir vali tarafından yönetilecek. Bu antlaşmayla Girit özerk hale geldi. Daha sonra Yunanistan Girit’i tekrar işgal etti ve adayı Yunanistan’a bağladı. Balkan Savaşları sonunda imzalanan Atina Antlaşması ile Girit kesin olarak Yunanistan’a bağlandı. İstanbul Antlaşması (1913) İstanbul Antlaşması (1913) 29 Eylül 1913 tarihinde Osmanlı Devleti ve Bulgaristan arasında II. Balkan Savaşı sonunda yapılmış bir antlaşmadır. Bu antlaşmanın bazı şartları şunlardır: 1. Edirne, Dimetoka, Kırklareli Osmanlılarda kalacak. 2. Kavala ve Dedeağaç Bulgaristan’a bırakılacak. 3. Meriç nehri iki ülke arasında sınır kabul edilecek |
![]() |
|
|