Mevsim baharken ve nisan
binbir şirin kokuyla hücumdayken
biliyorum, acıların şairi olmak kötü
ağlamak kötü,
gözyaşlarımızı gizleyememek birbirimizden
kötü,
biliyorum.
Oysa,
penceremin önündeki ağaçta ötüşen kuşlar
cıvıltıları yeralmadığından bir şiirimde
aşağılıyorlardır beni mutlaka.
(Ah şu ötüşler, şu ötüşler)
Biliyorum,
çiçek açmış ağaçlarda
alıp bir şiirimin yüreğine oturtmadığımdan
böyle mahzun ve boynubükük.
Kime dargın olabilirler ki benden başka?
Kim daha suçlu olabilir bir şairden,
aşkı türkülememek babında?
Öyleyse baharın araladığı kapıdan
çiçeklerin kokusu, narinliği ve rengi
dünyanın dörtbucağındaki kardeşlerimin
akan kanlarıyla kolkola,
ve kuşların cıvıltısı
öksüzlerin iniltileriyle birlikte,
karışabilir şiirlerimdeki
kan rengi acıların arasına.
Yalnız acıların şairi değilim artık işte
binbir şirin kokuyla hücumdayken
biliyorum, acıların şairi olmak kötü
ağlamak kötü,
gözyaşlarımızı gizleyememek birbirimizden
kötü,
biliyorum.
Oysa,
penceremin önündeki ağaçta ötüşen kuşlar
cıvıltıları yeralmadığından bir şiirimde
aşağılıyorlardır beni mutlaka.
(Ah şu ötüşler, şu ötüşler)
Biliyorum,
çiçek açmış ağaçlarda
alıp bir şiirimin yüreğine oturtmadığımdan
böyle mahzun ve boynubükük.
Kime dargın olabilirler ki benden başka?
Kim daha suçlu olabilir bir şairden,
aşkı türkülememek babında?
Öyleyse baharın araladığı kapıdan
çiçeklerin kokusu, narinliği ve rengi
dünyanın dörtbucağındaki kardeşlerimin
akan kanlarıyla kolkola,
ve kuşların cıvıltısı
öksüzlerin iniltileriyle birlikte,
karışabilir şiirlerimdeki
kan rengi acıların arasına.
Yalnız acıların şairi değilim artık işte