![]() |
![]() |
|
#1
|
|||
|
|||
![]() ![]() |
#2
|
|||
|
|||
![]() ![]() |
#3
|
|||
|
|||
![]() ![]() |
#4
|
|||
|
|||
![]() ![]() Bir sayı daha düşüyor sıfırlanmış ömrüme. Bir yıl daha büyüyorum kendime. Uçurumlara sürgün ediyorum düşsel kırıklarımı. Varlığımın üstünden bir yıl daha geçiriyor zaman. Yokluğuma bir adım daha yaklaşıyorum.Kendimden kilometrelerce uzağım. Kendime tam zıt yönde yabancı. Acı bir mutsuzluğun ortasından ellerim. Kurtaramıyorum. Ki kurtarmaya kalksam tüm acı mutsuzluklarda bulunur parmak izlerim.Yeni düşler büyütüyorum. Düşlerimi katledenlere inat. Masallarda büyüttüğüm düşlerime küçük gelenlere inat. Şimdi tüm masallardan kaçıyorum, aslımı oynamak için. Mutlu sonla bitmeyecek hikâyemi masalsı düşlerden gerçeğin içine hapsediyorum. Yine varlığım büyüdükçe yokluğumun sığınağına ilerliyorum. Yeni bir gün doğuyor penceremden içeriye. Bense hep beklenenlerin gelmeyeceği öğretisi ile acı damlatıyorum içime. Önceme ve sonrama ağıtlar yakıyorum harf diliyle. Yalnızlığımın çözülmesi zor denklemleri içinde boğuluyorum. Hayatımda, hep çok şey sandığım insanların “hiçbir şey” oluşunun yükünü taşıyorum.Yine doğuyorum. Ve yine sen olmuyorsun. Beni anlamıyorsun. Büyük düşlerime küçük geldin “anne”. Büyük düşlerimin altında ezildin. Baştan aşağı ölüme boyanmış bir doğumun failiyim. Doğdum mu öldüm mü anlayamadım. Sade bir susuş kadarım şimdi. Solmuş bir güz yaprağı kadar bitkin.“İyi ki doğdun”lara sığınmıyorum. İyi ki sini keşfedemedim henüz ömrün. Bir yıl daha büyüyorum. Bir yıl daha küçülüyor içimdeki neşe. Bir yıl daha satır arasına sıkıştırıyorum hayallerimi. Binlerce salisenin üstünden geçiyorum. Gidiyor giden, göz yumuyorum. Zincire bağlı özgürlüklerin yamacındayım. Bir ayağım kaysa düşeceğim mahkûm cesetler üstüne. Tutan olmayacak bedenimi. Yine doğduğum gün öldüm bileceğim. Yanlış hayatlardan doğru bir son yazacağım günlüğüme. Günümü pembe düşlerle boyayacağım. Kara kâbuslar üstümden geçecek biliyorum. Kara mürekkepler yüzüme sıçrayacak, tüm mutlulukları kara görmem için.Kurtarın asimile olacak dünyamı! Yine yabancı dünyaların içinde bulunuyor yerim. Yine yalnızım, yine… Tanıdık bir ses değil geçmişim. Rüyalarımda bile yer bulmayan, bana uzak yüzler. “anne” sen bile tanımadığımsın. Yüzün sisler içinde kalıp kayıpları oynuyor benim sahnemde. Sana düşen bir söz yok, susman için girdin dünyama. Terk etmek için çaldın kapımı. Yabancımsın. En tanıdığım olman gerekirken; en tanımadığımsın. Bu gün doğum günüm “anne”. Söylesene aklının bir yerlerinde var mıyım? Hayatına almadığın yabancı bir yüzü hatırlar mısın? Koyu bir unutkanlığın ellerini tutuyorum. Seni unutmanın eşiğindeyim. Bir yıl daha geçiriyor zaman üstümden ve bir kez daha düşüyorsun gözümden. Bir yıl daha üşüyorum yapayalnız. Bir kez daha doğduğumun ölüm yamaçlarında farkına varıyorum. Bu gün doğmuşum meğer diyorum. Bu gün doğmuşum meğer. Nice yıllara hüznüm. Bende olduğun müddetçe usanmadan büyüteceğim seni… |
#5
|
|||
|
|||
![]() ![]() Yar... bakma gözlerime öyle..Göremezsin orada savaştan öte bir şey.Okunmaz bende mutluluğun izi..Saçlarımdan süzülür ayrılığın tadı.Gitmeler yer tutmuştur yüreğimde, hasret delip geçmekte ruhumu.. Ve aklım terk etti beni, senin ardından.. Yar...susma bana öyle , bir şey de..gel de geleyim, git de gideyim.Ama batırma içime bu sessizliği.. şimdi hangi şehre sığınırım, hangi kapılarda bulurum izini… Hayat küsmüş, seninle basıyor üstüme, ölüm uzuyor içimdeki yollara. Ve ben yavaş yavaş düşüyorum gidişine astığın uçuruma… Şimdi ne okunur, ucuna kan bıraktığın dudağımda. Gözlerime yuva yapmış hüzün kırıkları, bata çıka yaşıyorum bu koca yalnızlığı…En keskin susmalarda öldürdün beni,harflerimi de adıma gömdün. Kara yazılarda okudum hikayemi.. Duvarlarda çürüdü parmak uçlarım.Soğuk bir hücre ayazına gömdüm, yüzümde açan gölgeni… Yar... durma öyle uzakta, öteden estirme ayrılık rüzgarını.Hazan değdirme yaralarıma.Şimdi yalvarışlar dizilmiştir gözlerime, yüzüme bir bıçak gibi bakma ! Vurma içime bu soğuk sabahı.Unut gecenin en derin yaralarını.Varlığınla ört yüreğimi, uykuma geçit ver.Solgun düşler derledim yarına, saklımda büyüttüm ismini.. Yokuşlara dayanmaz ömrüm,idam et bu ayrılığı. Yol ver gideyim, içimin en titrek yanına seni nöbet bileyim.hem daha mı çok benden kanayan yaraların?Bir yol ver,bir şey de ama susma ! İniltisinden durulmaz yoksa bu ayrılığın.Ve dokunmaz ellerim sana, sen aldırmasan da… Gözlerindeki kor acıtmasın yüreğimi, ben unuttururum varlığımı… Yar... yakma bu sonbahar düşkünü hayatımı,gömerim geçmişe adımı.Ama bitmesin bu ayrılığın son mısraları.Çünkü bu ;yarası içinde saklı bir bedenin son duaları… |
#6
|
|||
|
|||
![]()
Ağlat beni...
Sanada bu yakışır! İnsan bu elbet, buna da alışır... Bela oldu zaten başıma, Git... Gidişin aslında benim kurtuluşumdur!.. Hadi durma yine ağlat beni... Senin için hiç bir değeri olmayan o damlaları akıt yine... Ne gelir ki elinden başka?! Ne de güzel yakıştırırsın üstüne o ağır sözleri, o yürek burkan cümleleri, o çekip gitmeleri... Ardına bile dönüp bakmadan! Ağlat hadi... İlk kez yaptığın bir şey mi? Acıt yüreğimi, bedenimi, gözlerimi... Öylesine alıştım ki bu hallerine, öyle alıştırdın ki beni... Sanki tek gözlerim değilde, bütün bedenim ağlıyormuş gibi o an'larda sanki! Çok zor oldu kabullenmek başlarda, ölüm gibi soğuk ve keskindi tavrın, umursamazlığın! Sonra gittin... Ben yaşamam sandım... Gidişinin gözlerimde kalan resmi kabuslarım oldu, başımın belası kabuslar! Madem gittin, ne diye hayalini burda bıraktın? Onuda alsaydın ya! İliklerime kadar işleyen Sen'ide çekip çıkarıp öyle gitseydin ya! Bela mısın ya? Bela mısın başıma?! Gidişin bari adam gibi olsun... Ne varsa bıraktığın bende hepsini toplada git! Beni senden kurtarda git! Son bir iyilik yap bana ve bırakma geride hiçbirşey... Gidişin ölümüm değil, kurtuluşum olsun!.. ![]() Aradan günler, aylar geçmiş o günden sonra... "Kurtar beni, ben alışırım!" demişim sana! Ama hiç unuturum dememişim... Evet gittin ve alıştım... Kabuslar bitti, belki de bir köşeye sindi... Bilmiyorum... Bildiğim tek şey; Gittiğinde öyle çok acıdı ki canım... Ben bu acıyla yaşamaya alıştım... O acı sanki elim oldu, kolum oldu...!!! |
#7
|
|||
|
|||
![]() ![]() Sen böyle gitmeler içinde iken umutlarım suya değen kar taneleri gibi erir ben yok olurum Dudaklarımda söylenmemiş onca söz varken bıçak ağzı bir yalnızlıktır gidişin her dalışta yeni vurgunlar geceden sabaha hiç değişmeyen Tut ki gitmemişin tut ki hıdrellez gecesi gül ağacının altına gömülen dilekler gibi bırakmışım senli umutlarımı öpüşülmedik zamanlara inat dört bir yanını öperek De ki yetişirmiş umutlar gül dalında de ki uzanıp yatmışız toprağa yan yana Senin böyle zamansız gidişinle anılar renklerini yitirip kararan bulutlarla beraber çoktan tutmuşken göç yollarını düşerim yarıda kalır senli rüyalarıma pusu kurar erken doğan şafak Rüzgarın önünde savrulup tadına varılamamış günlerse Hayyam’ın neyine meze olur ıslak gece sessizliğinde Böyle sessiz karanlıklar içinde yalnız kalınca hüzün düşer yanaklarıma inceden Ellerim üşür yüreğim üşür ben üşürüm... ![]() |
![]() |
|
|