![]() |
![]() |
|
#1
|
|||
|
|||
![]()
Mü'minun Suresi // Bismillahirrahmanirrahim
![]() ![]() 2 - Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler, 3 - Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler, 4 - Onlar ki, zekat (vazifelerini) yerine getirirler, 5 - Ve onlar ki, iffetlerini korurlar, 6 - Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu (cariyeleri) hariç. (Bunlarla ilişkilerinden dolayı) kınanmış değillerdir. 7 - Şu halde, kim bunun ötesine gitmeyi isterse, işte bunlar , haddi aşan kimselerdir. 8 - Yine onlar ki, emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler, 9 - Ve onlar ki, namazlarını muhafaza ederler, 10 - İşte asıl onlar varislerdir. 11 - Ki, Firdevs'e varis olan bu kimseler orada ebedî kalırlar. 12 - And olsun biz insanı, çamurdan, bir sülâleden (süzülüp çıkarılmış çamurdan) yarattık. 13 - Sonra onu emin ve sağlam bir karargahta (rahimde) nutfe (sperma) haline getirdik. 14 - Sonra nutfeyi bir alaka (embrio) yarattık, derken o alakayı bir mudga (bir çiğnem et parçası halinde) yarattık, derken o mudgayı bir takım kemik yarattık, derken o kemiklere bir et giydirdik, sonra onu diğer bir yaratık olarak teşekkül ettirdik. Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah, pek yücedir. 15 - Sonra siz bunun ardından, muhakkak ki öleceksiniz. 16 - Sonra da siz, şüphesiz, kıyamet gününde tekrar diriltileceksiniz. 17 - Andolsun biz, sizin üstünüzde yedi yol yarattık. Biz, yaratmaktan habersiz değiliz. 18 - Gökten uygun bir ölçüde yağmur indirip onu yerde durgunlaştırdık. Bizim onu gidermeye de elbet gücümüz yeter. 19 - Böylece onun (yağmurun) sayesinde sizin yararınıza hurma bahçeleri ve üzüm bağları meydana getirdik ki, bunlarda sizin için bir çok meyveler vardır ve siz onlardan yersiniz. 20 - Tûr-ı Sinâ'da (dahi) yetişen bir ağaç da meydana getirdik ki, bu ağaç, hem yağ, hem de yiyenlerin ekmeğine katık edecekleri (zeytin) verir. 21 - Hayvanlarda da sizin için elbette ibretler vardır. Onların karınlarındakilerden size içiririz. Onlarda sizin için birtakım faydalar daha vardır; ayrıca etlerini yersiniz. 22 - Hem onlara ve hem gemiye yüklenirsiniz. 23 - And olsun biz, Nûh'u kavmine gönderdik. "Ey kavmim dedi, Allah'a kulluk edin. O'ndan başka tanrınız yoktur. Hâlâ sakınmaz mısınız?" 24 - Bunun üzerine, kavminin içinden kâfir kodaman topluluğu "Bu, dediler, tıpkı sizin gibi bir beşer olmaktan başka bir şey değildir. Size üstün ve hakim olmak istiyor. Eğer Allah (peygamber göndermek) isteseydi, muhakkak ki bir melek gönderirdi. Biz geçmişteki atalarımızdan böyle bir şey duymadık." 25 - "Bu, yalnızca kendisinde delilik bulunan bir kimsedir. Öyle ise, bir süreye kadar ona katlanıp (durumu) gözetleyin bakalım." 26 - Nuh: "Rabbim! dedi, beni yalana çıkarmalarına karşı bana yardım et!" 27 - Bunun üzerine ona şöyle vahyettik: Bizim nezaretimiz altında ve vahyimizle gemiyi yap. Bizim emrimiz gelip de tandır kaynayınca, her cinsten eşler halinde iki tane ve bir de içlerinden, daha önce kendisi aleyhinde hüküm verilmiş olanların dışındaki aileni gemiye al. Zulmetmiş olanlar konusunda bana hiç yalvarma! Zira onlar kesinlikle boğulacaklardır! 28 - Sen, yanındakilerle beraber gemiye yerleştiğinde: "Bizi zalimler topluluğundan kurtaran Allah'a hamdolsun" de. 29 - Ve de ki: "Rabbim! Beni mübarek bir yere indir. Sen, konuklatanların en hayırlısısın." 30 - Şüphesiz bunda sizin için birtakım ibretler vardır. Çünkü biz, kullarımızı böyle denemişizdir. 31 - Sonra onların ardından bir başka nesil getirdik. 32 - Bunun üzerine, onlar arasından kendilerine, "Allah'a kulluk edin; çünkü sizin O'ndan başka bir tanrınız yoktur. Hâlâ Allah'tan korkmaz mısınız? (mesajını ileten) bir resul gönderdik. 33 - Onun kavminden, kâfir olup ahirete ulaşmayı yalanlayan ve dünya hayatında kendilerine refah verdiğimiz kodaman güruh dedi ki: "Bu dediler, sadece sizin gibi bir insandır; sizin yediğinizden yer, sizin içtiğinizden içer." 34 - "Gerçekten, tıpkı kendiniz gibi bir beşere itaat ederseniz herhalde ziyan edersiniz." 35 - "Size, öldüğünüz, toprak ve kemik yığını haline geldiğinizde, mutlak surette sizin (tekrar) meydana çıkarılacağınızı mı vaad ediyor?" 36 - "Heyhât o size vaad edilen şey ne kadar uzak!" 37 - "Dünya hayatından başka gerçek yoktur. (Kimimiz) ölürüz, (kimimiz) yaşarız; bir daha diriltilecek değiliz." 38 - "Bu adam, sadece Allah hakkında yalan uyduran bir kimsedir; biz ona inanmıyoruz." 39 - O Peygamber: "Rabbim, dedi, beni yalanlamalarına karşı bana yardımcı ol!" 40 - Allah şöyle buyurdu: "Pek yakında onlar pişman olacaklar!" 41 - Nitekim, Hak tarafından korkuç bir ses yakalayıverdi onları! Kendilerini hemen çepeçevre kuşattık. Zalimler topluluğunun canı cehenneme! 42 - Sonra onların ardından bir başka nesil getirdik. 43 - Hiçbir ümmet, ecelini ne öne alabilir, ne de erteleyebilir. 44 - Sonra biz peyderpey peygamberlerimizi gönderdik. Herhangi bir ümmete peygamberlerinin geldiği her defasında, onlar bu peygamberi yalanladılar; biz de onları birbiri ardından (yokluğa) yuvarladık ve onları efsâne yaptık. Artık iman etmeyen kavmin canı cehenneme! 45 - Sonra birtakım âyetlerimiz ve açık bir ferman ile Musa'yı ve kardeşi Harun'u gönderdik. 46 - Firavun'a ve ileri gelenlerine de (gönderdik). Bunun üzerine onlar kibire kapıldılar ve ululuk taslayan zorba bir kavim oldular. 47 - Onun için: Biz, dediler, "kavimleri bize kölelik ederken bizim benzerimiz olan bu iki adama inanacak mıyız?" 48 - Böylece onları yalanladılar, bu yüzden de helâk edilenlerden oldular. 49 - Andolsun biz Musa'ya belki onlar yola gelirler diye, o kitabı da verdik. 50 - Meryemoğlunu ve annesini de (kudretimize) bir alâmet kıldık; onları, yerleşmeye elverişli, sulu bir tepeye yerleştirdik. 51 - Ey peygamberler! Temiz ve helal olan şeylerden yiyin; güzel amel ve hareketlerde bulunun. Çünkü ben sizin yaptıklarınızı bilirim. 52 - "Ve işte bu sizin ümmetiniz bir tek ümmet ve ben de sizin Rabbinizim. Öyle ise benden sakının." (denildi). 53 - Derken insanlar kendi aralarındaki işlerini parça parça böldüler. Her grup, kendinde bulunan ile sevinip böbürlendi. 54 - Sen şimdi onları bir zamana kadar gaflet ve sapıklıkları ile başbaşa bırak! 55 - Sanıyorlar mı ki, onlara verdiğimiz servet ve oğullar ile, 56 - Kendilerine faydalar sağlamak için can atıyoruz. Hayır, onlar işin farkına varamıyorlar. 57 - Rablerine olan saygıdan dolayı titreyenler, 58 - Rablerinin âyetlerine inananlar, 59 - Rablerine ortak tanımayanlar, 60 - Ve, Rablerine dönecekleri için yapmakta oldukları işleri kalpleri titreyerek yapanlar; 61 - İşte onlar, iyiliklere koşuşurlar ve iyilik için yarışırlar. 62 - Biz hiç kimseyi, gücünün yettiğinden başkası ile yükümlü kılmayız. Nezdimizde hakkı söyleyen bir kitap vardır ve onlar haksızlığa uğratılmazlar. 63 - Hayır, onların kalpleri bu hususta cehalet içindedir. Ayrıca onların bundan öte birtakım kötü işleri vardır ki, onlar bu işleri yapar dururlar. 64 - Nihayet, refah ve bolluk içinde olanlarını sıkıntıya uğrattığımızda, bakarsın ki onlar feryadı basarlar. 65 - Boşuna feryad etmeyin bugün! Zira bizden yardım göremeyeceksiniz. 66 - Çünkü âyetlerimiz size okunurdu da, buna karşı siz arkanızı dönerdiniz. 67 - Kafa tutardınız ve geceleyin hezeyanlar savururdunuz. 68 - Onlar bu sözü (Kur'ân'ı) hiç düşünmediler mi? Yoksa kendilerine, daha önce geçmişteki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi? 69 - Yoksa peygamberlerini tanımadılar da bu yüzden mi onu inkâr ediyorlar? 70 - Yoksa onda bir delilik olduğunu mu söylüyorlar? Aksine o, kendilerine hakkı getirmiştir. Halbuki onlar haktan hoşlanmamaktadırlar. 71 - Eğer hak, onların kötü arzu ve isteklerine uysaydı, mutlaka gökler ve yer ile bunlarda bulunan kimseler bozulur giderdi. Hayır, biz onlara şan ve şereflerini getirdik; fakat onlar kendi şereflerine sırt çevirirler. 72 - (Resulüm!) Yoksa sen onlardan bir haraç mı istiyorsun? Rabbinin vergisi daha hayırlıdır. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır. 73 - Gerçek şu ki sen onları doğru bir yola çağırıyorsun. 74 - Fakat ahirete inanmayanlar ise, ısrarla yoldan çıkmaktadırlar. 75 - Eğer onlara acıyıp da için de bulundukları sıkıntıyı giderseydik, iyice körleşerek azgınlıklarında büsbütün direnirlerdi. 76 - Andolsun, biz onları sıkıntıya düşürdük de yine Rablerine boyun eğmediler, tazarru' ve niyazda da bulunmadılar. 77 - Nihayet üzerlerine, azabı çok şiddetli bir kapı açtığımız zaman, bir de bakarsın ki onlar orada şaşkın ve ümitsiz kalmışlardır! 78 - Halbuki sizin için o kulağı, o gözleri ve o gönülleri yaratan O'dur. Ne de az şükrediyorsunuz! 79 - Ve sizi yeryüzünde yaratıp türeden O'dur. Sırf O'nun huzuruna toplanacaksınız. 80 - Ve O, yaşatan ve öldürendir; gecenin ve gündüzün değişmesi O'nun eseridir. Hâlâ aklınızı kullanmaz mısınız? 81 - Hayır, öncekilerin söylediklerinin benzerini söylediler. 82 - Dediler ki: "Sahi biz, ölüp de bir toprak ve kemik yığını haline gelmişken, mutlaka yeniden diriltileceğiz öyle mi?" 83 - "Yemin ederiz ki, gerek bize, gerekse daha önce atalarımıza böyle bir vaadde bulunuldu; (fakat) bu geçmiştekilerin masallarından başka bir şey değildir!" 84 - (Resulüm!) de ki: "Eğer biliyorsanız (söyleyin bakalım), bu dünya ve onda bulunanlar kime aittir?" 85 - "Allah'a aittir" diyecekler. "Öyle ise siz hiç düşünüp taşınmaz mısınız?" de. 86 - "Yedi kat göklerin Rabbi, azametli Arş'ın Rabbi kimdir?" diye sor. 87 - "(Onlar da) Allah'ındır." diyecekler. "Şu halde siz Allah'tan korkmaz mısınız?" de. 88 - "Eğer biliyorsanız (söyleyin), her şeyin melekûtu (mülkiyeti ve yönetimi) kendisinin elinde olan, kendisi her şeyi koruyup kollayan; fakat kendisi korunmayan (buna muhtaç olmayan) kimdir?" diye sor. 89 - "(Bunlar da) Allah'ındır." diyecekler. "Öyle ise nasıl olur da büyülenirsiniz?" de. 90 - Doğrusu biz onlara hakkı getirdik; onlar ise cidden yalancıdırlar. 91 - Allah evlat edinmemiştir; O'nunla beraber hiçbir ilâh da yoktur. Aksi takdirde her ilâh kendi yarattığını sevk ve idare eder ve bir gün mutlaka onlardan biri diğerine galip gelirdi. Allah, onların yakıştırdıkları şeylerden münezzehtir. 92 - Allah, gaybı da, açık olanı da bilir. O, müşriklerin ortak koştukları şeylerden çok yüce ve münezzehtir. 93 - (Resulüm!) De ki: Rabbim! Eğer onlara yöneltilen tehdidi (dünyevî sıkıntıyı ve uhrevî azabı) mutlaka göstereceksen, 94 - Bu durumda beni, o zalimler topluluğunda bulundurma, Rabbim! 95 - Biz, onlara yönelttiğimiz tehdidi sana göstermeye elbette ki kadiriz. 96 - Sen, kötülüğü en güzel bir tutumla sav, çünkü biz onların yakıştırmakta oldukları şeyi çok iyi bilmekteyiz. 97 - Ve de ki: Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım! 98 - Onların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım. 99 - Nihayet onlardan (müşriklerden) birine ölüm gelip çattığında, "Rabbim, der, lütfen beni (dünyaya) geri gönder," 100 - "Ta ki, boşa geçirdiğim dünyada iyi iş (ve hareketler) yapayım." Hayır! Onun söylediği bu söz (boş) laftan ibarettir. Onların gerisinde ise, yeniden dirilecekleri güne kadar (süren) bir berzah vardır. 101 - Sûr'a üflendiği zaman aralarında artık ne soysop (çekişmesi) vardır, ne de birbirlerini soruşturacaklardır. 102 - Böylece kimlerin tartıları ağır basarsa, işte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir. 103 - Kimlerin de tartıları hafif gelirse, artık bunlar da kendilerine yazık etmişlerdir; (çünkü onlar) ebedî cehennemdedirler. 104 - Orada dişleri sırıtır halde iken ateş yüzlerini yalar. 105 - (Allah Teâlâ,) Size âyetlerim okunurdu da, siz onları yalanlardınız değil mi?... der. 106 - Derler ki: Rabbimiz! Azgınlığımız bizi altetti; biz, bir sapıklar topluluğu idik. 107 - Rabbimiz! Bizi buradan çıkar. Eğer bir daha (ettiklerimize) dönersek, artık belli ki biz zalim insanlarız. 108 - (Allah) buyurur ki: Alçaldıkça alçalın orada! Bana konuşmayın artık. 109 - Çünkü kullarımdan bir zümre "Rabbimiz! Biz iman ettik; öyle ise bizi bağışla, bize merhamet et, sen, merhametlilerin en iyisisin." diyorlardı. 110 - İşte siz onları alaya aldınız; sonunda bu davranışınız size beni yâd etmeyi unutturdu; çünkü siz onlara gülüyordunuz. 111 - Bugün ben onlara, sabrettiklerinin karşılığını verdim; onlar, hakikaten muradlarına erenlerdir. 112 - (Allah inkârcılara) "Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?" diye sorar. 113 - "Bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldık. İşte bilenlere sor." derler. 114 - (Allah) buyurur ki: Sadece az bir süre kaldınız; keşke siz (bunu) bilmiş olsaydınız! 115 - Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin hakikaten huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız? 116 - Mutlak hâkim ve hak olan Allah, çok yücedir. O'ndan başka ilâh yoktur. O, bereketli Arş'ın sahibidir. 117 - Her kim Allah ile birlikte diğer bir tanrıya taparsa -ki bu hususla ilgili hiçbir delili yoktur o kimsenin hesabı ancak Rabbinin nezdindedir. Şurası muhakkak ki, kâfirler kurtuluşa eremezler. 118 - Resulüm! De ki: "Rabbim, bağışla ve merhamet et! Sen merhametlilerin en iyisisin." |
#2
|
|||
|
|||
![]()
Tegabun Suresi // Bismillahirrahmanirrahim
![]() ![]() 2 - Sizi O yarattı. Kiminiz kâfirdir, kiminiz mümin. Allah yaptıklarınızı görmektedir. 3 - Zira gökleri ve yeri hak ile yarattı. Sizi şekillendirdi ve şekillerinizi de güzel yaptı. Dönüş ancak O'nadır. 4 - Göklerde ve yerde olanları, gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz şeyleri bilir. Allah, göğüslerin özünü bilir. 5 - Önceden inkâr edenlerin haberi size gelmedi mi? (Onlar) işlerinin vebalini tattılar ve onlar için acı bir azap vardır. 6 - Böyledir, çünkü onlara peygamberleri, açık deliller getirirlerdi, fakat onlar: "Bir insan mı bize yol gösterecek?" dediler ve yüz çevirdiler. Allah da muhtaç olmadığını gösterdi. Allah zengindir, övülmeye lâyıktır. 7 - İnkâr edenler, katiyyen diriltilmeyeceklerini sandılar. De ki: "Hayır! Rabbim hakkı için mutlaka diriltileceksiniz, sonra yaptıklarınız size haber verilecektir. Bu, Allah'a göre kolaydır". 8 - Artık Allah'a, Resulüne ve indirdiğimiz nura (Kur'ân'a) inanın. Allah yaptıklarınızdan haberdardır. 9 - Toplanma günü için sizi topladığı zaman var ya, işte o gün, kimin aldandığının açığa çıkacağı aldanma günüdür. Kim Allah'a inanır ve yararlı iş yaparsa, Allah onun kötülüklerini örter ve onu, içinde ebedi kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş budur. 10 - İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar cehennem ehlidirler. Orada ebedi kalacaklardır. Ne kötü gidilecek yerdir orası! 11 - Allah'ın izni olmayınca hiç bir musibet isabet etmez. Kim Allah'a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya götürür. Allah her şeyi bilendir. 12 - Allah'a itaat edin, Peygamber'e de itaat edin. Yüz çevirirseniz bilin ki, elçimize düşen apaçık bir duyurmadır. 13 - Allah ki O'ndan başka tanrı yoktur. Müminler Allah'a dayansınlar. 14 - Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlar da vardır. Onlardan sakının. Ama affeder, kusurlarını başlarına kakmaz, hoş görür ve bağışlarsanız, bilin ki Allah çok bağışlayan çok merhamet edendir. 15 - Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır. Büyük mükafat ise Allah'ın yanındadır. 16 - O halde gücünüzün yettiği kadar Allah'tan korkun, dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğinize olarak harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir. 17 - Eğer Allah'a güzel bir borç verirseniz, Allah onu sizin için kat kat yapar ve sizi bağışlar. Allah çok mükafat verendir, halimdir. 18 - Görünmeyeni ve görüneni bilendir. Üstündür, hikmet sahibidir. |
#3
|
|||
|
|||
![]()
Tegabun Suresi // Bismillahirrahmanirrahim
![]() ![]() 2 - Sizi O yarattı. Kiminiz kâfirdir, kiminiz mümin. Allah yaptıklarınızı görmektedir. 3 - Zira gökleri ve yeri hak ile yarattı. Sizi şekillendirdi ve şekillerinizi de güzel yaptı. Dönüş ancak O'nadır. 4 - Göklerde ve yerde olanları, gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz şeyleri bilir. Allah, göğüslerin özünü bilir. 5 - Önceden inkâr edenlerin haberi size gelmedi mi? (Onlar) işlerinin vebalini tattılar ve onlar için acı bir azap vardır. 6 - Böyledir, çünkü onlara peygamberleri, açık deliller getirirlerdi, fakat onlar: "Bir insan mı bize yol gösterecek?" dediler ve yüz çevirdiler. Allah da muhtaç olmadığını gösterdi. Allah zengindir, övülmeye lâyıktır. 7 - İnkâr edenler, katiyyen diriltilmeyeceklerini sandılar. De ki: "Hayır! Rabbim hakkı için mutlaka diriltileceksiniz, sonra yaptıklarınız size haber verilecektir. Bu, Allah'a göre kolaydır". 8 - Artık Allah'a, Resulüne ve indirdiğimiz nura (Kur'ân'a) inanın. Allah yaptıklarınızdan haberdardır. 9 - Toplanma günü için sizi topladığı zaman var ya, işte o gün, kimin aldandığının açığa çıkacağı aldanma günüdür. Kim Allah'a inanır ve yararlı iş yaparsa, Allah onun kötülüklerini örter ve onu, içinde ebedi kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş budur. 10 - İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar cehennem ehlidirler. Orada ebedi kalacaklardır. Ne kötü gidilecek yerdir orası! 11 - Allah'ın izni olmayınca hiç bir musibet isabet etmez. Kim Allah'a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya götürür. Allah her şeyi bilendir. 12 - Allah'a itaat edin, Peygamber'e de itaat edin. Yüz çevirirseniz bilin ki, elçimize düşen apaçık bir duyurmadır. 13 - Allah ki O'ndan başka tanrı yoktur. Müminler Allah'a dayansınlar. 14 - Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlar da vardır. Onlardan sakının. Ama affeder, kusurlarını başlarına kakmaz, hoş görür ve bağışlarsanız, bilin ki Allah çok bağışlayan çok merhamet edendir. 15 - Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır. Büyük mükafat ise Allah'ın yanındadır. 16 - O halde gücünüzün yettiği kadar Allah'tan korkun, dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğinize olarak harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir. 17 - Eğer Allah'a güzel bir borç verirseniz, Allah onu sizin için kat kat yapar ve sizi bağışlar. Allah çok mükafat verendir, halimdir. 18 - Görünmeyeni ve görüneni bilendir. Üstündür, hikmet sahibidir. |
#4
|
|||
|
|||
![]()
Mülk Suresi // Bismillahirrahmanirrahim
![]() ![]() 2 - O, hanginizin daha güzel iş yapacağınızı denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstündür, bağışlayandır. 3 - O, yedi göğü, birbiri üzerine yarattı. Rahmân'ın yaratmasında bir aykırılık, uygunsuzluk görmezsin. Gözünü döndür de bak, bir bozukluk görüyor musun? 4 - Sonra gözünü tekrar tekrar döndür (bak). Göz (aradığı bozukluğu bulmaktan) âciz ve bitkin halde sana dönecektir. 5 - Andolsun biz, en yakın göğü kandillerle donattık ve onları, şeytanlar için taşlamalar yaptık. Ve onlar için alevli ateş azabını hazırladık. 6 - Rablerini inkâr edenler için cehennem azabı vardır. Ne kötü gidilecek yerdir o! 7 - Oraya atıldıklarında, onun kaynarken çıkardığı uğultuyu işitirler. 8 - Az daha öfkeden çatlayacak. Her ne zaman oraya bir topluluk atılsa, onun bekçileri onlara: "Size korkutucu bir peygamber gelmemiş miydi?" diye sorarlar. 9 - Derler: "Evet, bize uyarıcı geldi ama biz yalanladık ve Allah hiçbir şey indirmedi, siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz." dedik. 10 - Ve derler ki: "Eğer biz dinleseydik, yahut düşünüp anlasaydık şu çılgın ateşin halkı arasında bulunmazdık!" 11 - Böylece günahlarını itiraf ederler. (Artık) o çılgın ateş halkı (Allah'ın rahmetinden) uzak olsunlar! 12 - Fakat daha görmeden Rablerinden korkanlar var ya, işte onlar için bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır. 13 - Sözünüzü ister gizleyin, ister açığa vurun; bilin ki, O, göğüslerin özünü bilir. 14 - Hiç yaratan bilmez mi? O, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır. 15 - O size yeri boyun eğer kıldı. Haydi onun omuzlarında (dağlarında, tepelerinde) yürüyün ve Allah'ın rızkından yeyin. Dönüş ancak O'nadır. 17 - Yoksa siz, gökte olanın üzerinize taş yağdıran bir kasırga göndermeyeceğinden emin misiniz? Tehdidim nasılmış bileceksiniz. 18 - Andolsun, onlardan öncekiler de yalanladılar. Ama beni inkâr nasıl oldu? 19 - Üstlerinde kanatlarını açıp yumarak uçan kuşları görmüyorlar mı? Onları Rahmân'dan başkası tutmuyor. Doğrusu O, her şeyi görmektedir. 20 - Rahmân olan Allah'a karşı şu size yardım edecek askerleriniz hani kimlerdir? İnkârcılar, ancak derin bir gaflet içinde bulunmaktadırlar. 21 - Allah size verdiği rızkı kesiverse, size rızık verecek olabilen kimdir? Hayır, onlar azgınlık ve nefrette direnip durmaktadırlar. 22 - Şimdi yüz üstü kapanarak yürüyen mi doğru gider, yoksa dosdoğru yolda yürüyen mi? 23 - De ki: "Sizi yaratan, size kulaklar gözler ve gönüller veren O'dur. Ne kadar az şükrediyorsunuz!" 24 - De ki: "Sizi yerden üreten O'dur ve O'na toplanıp götürüleceksiniz." 25 - (Onlar): "Doğru iseniz bu tehdit ne zaman olacak?" diyorlar 26 - De ki: "(O'na ait) bilgi, Allah'ın yanındadır. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım." 27 - Onu yakın görünce inkâr edenlerin yüzleri kötüleşti. Ve: "İşte çağırıp durduğunuz şey budur!" dendi. 28 - De ki: "Baksanıza, eğer Allah beni ve benimle beraber olanları öldürse, yahut bize merhamet etse, kâfirleri acı bir azabdan kim kurtarabilir? 29 - De ki: "O çok merhametlidir. O'na inanmış, O'na dayanmışızdır. Yakında kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu bileceksiniz." 30 - De ki: "Baksanıza, eğer suyunuz çekilse, size kim bir akarsu getirebilir?" |
#5
|
|||
|
|||
![]()
Nuh Suresi // Bismillahirrahmanirrahim
AÇIKLAMASIMekke'de nâzil olmuştur; 28 (yirmisekiz) âyettir. Hz. Nuh'un ilâhî elçi olarak gönderilişi ve mücadeleleri anlatıldığından sûre bu ismi almıştır.MEALİ1 - Gerçekten biz Nûh'u kavmine gönderdik, "kavmine acı bir azap gelmezden önce onları uyar" diye. 2 - Dedi ki, "ey kavmim! Gerçekten ben size açık bir uyarıcıyım". 3 - Şöyle ki, "Allah'a kulluk edin, ondan korkun ve bana itaat edin." 4 - "Günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir süreye kadar ertelesin. Kuşkusuz Allah'ın takdir ettiği süre gelince ertelenmez. Eğer bilseydiniz.." (inanırdınız). 5 - Nûh dedi ki: "Ey Rabbim! Ben kavmimi gece gündüz davet ettim." 6 - "Fakat benim çağırmam, onların sadece kaçmalarını artırdı." 7 - "Ben onları senin bağışlaman için her davet ettiğimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, ısrar ettiler, kibirlendikçe kibirlendiler." 8 - "Sonra ben onları açık açık çağırdım." 9 - "Sonra hem ilan ederek söyledim onlara, hem gizli gizli. " 10 - "Gelin, dedim, Rabbinizin sizi bağışlamasını isteyin. Çünkü o çok bağışlayıcıdır." 11 - "Üzerinize gökten bol yağmur yağdırsın." 12 - "Mallar ve oğullar vererek sizin imdadınıza koşsun. Sizin için bahçeler yapsın, ırmaklar yapsın." 13 - "Niçin siz Allah'a bir vakar yakıştıramıyorsunuz?" 14 - "Oysa o sizi aşama aşama yaratmıştır." 15 - "Görmediniz mi Allah yedi göğü uygun tabakalar halinde nasıl yaratmış?" 16 - Ve Ay'ı bunların içinde bir nur yapmış, güneşi de bir lamba kılmış. 17 - Allah sizi yerden bir bitki bitirir gibi bitirdi. 18 - Sonra sizi tekrar oraya geri çevirecek ve tekrar çıkaracaktır. 19 - Allah sizin için yeri bir yaygı yapmıştır. 20 - Ki, ondan açılan geniş geniş yollarda gidesiniz. 21 - Nûh dedi ki: "Ey Rabbim! Onlar bana isyan ettiler; malı ve çocuğu hüsrandan başka bir şeyini artırmayan kimsenin ardına düştüler." 22 - "Büyük büyük tuzaklar kurdular." 23 - Dediler ki: "Sakın tanrılarınızı bırakmayın, ne Vedd'i, ne Suva'ı ve ne de Yeğus'u, Yeûk'u ve Nesr'i." 24 - Çok kişiyi yoldan saptırdılar. Sen de o zalimlerin sadece şaşkınlıklarını artır. 25 - Hatalarından dolayı boğuldular, ateşe sokuldular, kendilerine Allah'a karşı yardımcılar da bulamadılar. 26 - Nûh dedi ki: "Yeryüzünde kafirlerden bir tek kişi bırakma." 27 - "Zira sen onları bırakırsan kullarını yoldan çıkarırlar ve sadece ahlâksız ve kâfir çocuklar doğururlar." 28 - "Ey Rabbim! Bana, babama, anama, mümin olarak evime girene ve bütün inanmış erkek ve kadınlara mağfiret buyur. Zalimlerin de sadece helakini artır." |
#6
|
|||
|
|||
![]()
Kadir Suresi // Bismillahirrahmanirrahim
![]() ![]() 2 - Kadir gecesinin ne olduğunu sen nereden bileceksin? 3 - Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. 4 - Melekler ve Ruh (Cebrail veya Ruh adındaki melek) o gece Rablerinin izniyle, her iş için inerler. 5 - O gece, tanyeri ağarıncaya kadar süren bir selâmettir. |
#7
|
|||
|
|||
![]()
Zilzal Suresi // Bismillahirrahmanirrahim
![]() ![]() 2 - Yer, içindeki ağırlıkları çıkarıp dışarı attığı, 3 - Ve insan: "Ona ne oluyor?" dediği zaman. 4-5 - O gün yer, Rabbinin ona vahyetmesiyle haberlerini anlatacaktır. 6 - O gün insanlar, amellerinin karşılığı kendilerine gösterilmek üzere bölük bölük çıkacaklardır. 7 - Her kim zerre kadar hayır işlemişse onu görecektir. 8 - Her kim, zerre kadar şer işlemişse onu görecektir. |
#8
|
|||
|
|||
![]()
Alak Suresi // Bismillahirrahmanirrahim
![]() ![]() 2 - O, insanı bir alekadan (embriyodan) yarattı. 3 - Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir. 4 - O Rab ki kalemle yazmayı öğretti. 5 - İnsana bilmediği şeyleri öğretti. 6 - Hayır! Doğrusu (kâfir) insan azgınlık eder. 7 - Kendisinin muhtaç olmadığını zannettiği için. 8 - Muhakkak ki dönüş mutlaka Rabbinedir. 9 - 10 - Namaz kıldığı zaman, bir kulu engelleyeni gördün mü? 11 - Gördün mü (ne dersin?), ya o (kul) doğru yolda olur, 12 - Veya kötülüklerden sakınmayı emrederse? 13 - Gördün mü, ya bu (adam, hakkı) yalanlar, yüzçevirirse, 14 - O adam, Allah'ın kendini gördüğünü hiç bilmiyor mu? 15 - 16 - Hayır, hayır! Eğer o, bu davranışından vazgeçmezse, and olsun ki biz, onu perçeminden, o günahkâr ve yalancı perçeminden tutup cehenneme sürükleriz. 17 - O zaman o taraftarlarını yardıma çağırsın. 18 - Biz de Zebanileri çağıracağız. |
![]() |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Müslüm gürses Foto | Siyah | Yerli Sanatçılar ve resimleri | 1 | 4 January 2009 13:02 |
Battal Gazİ Desatani Malatya | GeCeKuPa | A'dan Z'ye Türkiyemiz | 0 | 25 December 2008 11:58 |