Tekil Mesaj gösterimi
  #1  
Alt 1 September 2009, 13:18
Syst3m - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Syst3m Syst3m isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Root Administrator
 
Kayıt Tarihi: 26 July 2008
Mesajlar: 3,557
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Standart Mehterin Tarihi

Osmanlılarda askerî mûsikîyi icrâ eden topluluk. Farsçada mihter olarak geçen mehter kelimesi ekber (en büyük) âzâm (pek ulu) mânâsında bir ism-i tafdildir. Kelime Türkçede mehter çoğulu olarak da mehterân şeklinde kullanılmıştır. Mehter bölüklere ayrılır aynı çalgı âletini çalanlar alemdârlar birer bölük teşkil ederlerdi. Her bölüğün “ağa” tâbir edilen bir âmiri bulunurdu. Davulcubaşına ise “Baş Mehter Ağa” denirdi. Ayrıca bir de Mehterbaşı vardı. İkinci bir mehterbaşı daha vardır ki bundan ayrı olup “Mehterân-ı Hayme” denilen Saray Çadırcılarının başıdır. Mehter teşkilatı “emir-i alem”e tâbiydi. Türkiye Selçukluları sultanı İkinci Gıyaseddin Mesud 1284 yılında gönderdiği bir fermanla Osman Gâziye; Eskişehir’den Yenişehir’e kadar bütün Söğüt bölgesi ve havâlisini sancak olarak verdi. Fermanla birlikte Osman Gaziye emirlik alâmeti olan “tuğ” “alem” “tabl” ve “nakkâre” de gönderilmişti. Ferman Osman Gâziye Eskişehir’de bir ikindi vakti takdim edildi. Osman Gâzi ayakta durarak nevbet vurdurdu (çaldırdı). Fâtih Sultan Mehmed Han zamânına kadar nevbet vurulurken pâdişahların ayakta dinlemesi âdetti. Mehter teşkilâtına bağlı iki türlü mehterhâne vardı. Biri resmî teşkilata bağlı olan çalıcı mehterler diğerleri esnaf mehterleriydi. Resmî mehter padişah mehteriydi ki buna “Mehterhâne-i Tabl-i Âlem-i Hassa” denirdi. Sonraları mehter sâdece pâdişah ve orduya âit olmaktan çıktı. Her vezir dâiresinde bir mehterhâne bulundurulması âdet oldu. Fâtih devrindeki mehterhânede dokuz zilzen (zil çalan) dokuz nakkârezen (kudum çalan) dokuz boruzen (boru çalan) dokuz tablzen (davul çalan) dokuz çavuş ve bir iç oğlan vardı. Altmış dört kişilik mehterhane takımına “dokuz kat mehter” adı verilirdi. Pâdişahın mehterleri on iki kat olurdu. On iki kat mehterhânede her çalgıdan on ikişer adet bulunurdu. Pâdişah sefere çıktığı zaman mehter takımı on iki misline çıkarılırdı. Sefer ve harp esnâsında pâdişah mehterhânesi saltanat sancaklarının altında durup nevbet vururdu. Bundan başka ikindi vakti Otağ-ı Hümâyûn önünde nevbet vurmak âdetti. (Bkz. Nevbet) Hükümdâr mehterleri beş vakit vururlardı. Bundan başka pâdişah cüluslarında kılıç alaylarında harplerde zafer haberi geldiği zaman ve arife dîvânlarında nevbet vurulurdu. Mehterler harp meydanlarında gece karanlığında bile ordugâh nöbetçilerinin uyumaması için devamlı çalar ve aynı zamanda da “yektir Allah!” diye bağırırlardı. Harp esnâsında ise pâdişahın veya seraskerin yanında durup harp boyunca askerin cesâretini arttırmak ve düşmana dehşet vermek için çalardı. Vezir mehterleri ikindi ve yatsı namazları kılındıktan sonra olmak üzere günde iki defâ vururdu. Bunlardan birincisi akşam yemeğinin ikincisi de uykunun işâretini verirdi. Sivil mehterler kendilerine mahsus nevbet yerlerinde yatsı namazından sonra ve sabahleyin nevbet vururlardı. Eski zamanlarda öğle yemeği “kuşluk” nâmıyla öğle namazından evvel; akşam yemeği de ikindi namazından sonra yenilir ve yatsı namazından sonra uykuya yatılırdı.

Mehter duâsı: Allah Allah Celilü’l-Cebbâr Muînü’s-Settâr Hâliku’l-leyli ve’n-Nehâr Lâyezâl Zü’l-Celâl birdir Allah! Ânın birliğine Resûl-ü Enbiyâ Peygamberimiz Cenâb-ı Ahmed-i Mahmûd-u Muhammed Mustafa (Bütün efrâd elleri göğsünde olmak üzere rükûa gelir gibi eğilirler pâdişah geldiği zaman ise sâdece baş eğer daha fazla eğilmezler.) Âl-i evlâd-ı Resûl-i Müctebâ imdâd-ı ruhâniyetine! Pîrân mürşidîn âşıkîn vâsilîn hamele-i Kur’ân güzeştegân ehl-i îmân ervâhına avn-ü inâyetine! Halifetü’l-İslâm es-Sultân İbni’s-Sultan bil-cümle İslâmın necât ve seâdet ve selâmetine pîrler erenler üçler yediler kırklar göçenler demine devrânına “Hû” diyelim “Huuu” denildikten sonra bütün mehter takımı davul ve zilleri şiddetli vurarak dokuz defâ “Hû” çekerlerdi. Sonunda da üç defâ kös vururlardı. Mehterin kendine has bir yürüyüşü vardır. Üç adımda bir durur yarım sağa ve yarım sola dönerdi. Yürüyüş esnasında mehter efrâdı hep bir ağızdan “Rahim Allah Kerîm Allah” derlerdi. Mehter takımının yürüyüş nizamında merasime iştirak şöyle idi: Önde çorbacıbaşı ünvânını taşıyan ve başında “üskûf” bulunan mehterân bölüğü komutanı onun arkasında sol tarafta zırhlı muhafızı ile birlikte yeşil sancak ortada istiklâl alâmeti olan ak sancak sağ başta ise zırhlı muhafızı ile birlikte kırmızı sancak bulunurdu. Sancakların arkasında ise üçerli koldan üç sıra hâlinde dizilmiş dokuz tuğ gelirdi. Sağ tarafta kırmızı sancağın arkasında Yeniçerilerin taşıdığı “hücum tuğu” yer alırdı. Tuğlardan sonra ortada mehterbaşı bulunurdu. Mehterbaşından sonra ise sıra ile; mehterin iki katı adedince çevgenler (okuyucular) zurnazenler boruzenler nakkârezenler zilzenler ve davul çalanlar gelmekteydi. En arkada ise at sırtında taşınan kös bulunmaktaydı.
Alıntı ile Cevapla