Konu
:
Mutlu Aile İçin Dinlemek ve Anlamak
Tekil Mesaj gösterimi
12 September 2009, 02:29
Syst3m
Root Administrator
Kayıt Tarihi: 26 July 2008
Mesajlar:
Mutlu Aile İçin Dinlemek ve Anlamak
Hakim
yaşlı çifte sormuş;
- Bunca yıldan sonra niçin ayrılmak istiyorsunuz? Yaşlı kadın cevaplamış;
- Hakim bey
bir ay öncesine kadar aklımda böyle bir şey yoktu. Eşim bana bir mine çiçeği getirdi. Ben de çiçekleri çok severim. Bu çiçek de çok sulanması gereken bir çiçekmiş ve eşim
düzenli aralıklarla sulanmadığında öleceğini söyledi. Ben kemik rahatsızlıkları olan bir insanım. Geceleri uykumdan kalkıp çiçeği sulamam gerektiği halde
bir gün fark ettim ki
eşim bir kez olsun benim ağrıma rağmen gece kalkıp suladığım çiçeğimi sulamadı. Bunun üzerine ben de bu kadar düşüncesiz bir insanla yaşamamam gerektiğine karar verdim.
Hakim kadına hak vermiş; ama âdettendir diye bir de adama sormuş;
- Senin söyleyecek bir şeyin var mı? Yaşlı adam cevaplamış;
- Eşimin anlattığı her şey doğru
tek bir şey dışında. Mine çiçeği çok sulandığında ölür. Karımın kemik rahatsızlığı var ve iyileşmesi için düzenli egzersiz yapması gerekir; ama eşim bunu yapmadığı için ben bu yalanı buldum. Çiçeği ölmesin diye her gece kalkmak zorunda kaldı. O
her uyandığında ben de uyanık olurdum
işini bitirip uyuduğunda
gidip çiçeğin suyunu boşaltır
peçetelerle toprağını kuruturdum. Sonra da yatağa gelip
bana hayatı güzelleştiren
canımdan çok sevdiğim eşimi doyasıya sevdiğimi düşünürdüm.
Hikâyemizden yola çıkarak
kahramanlarımızın birbirlerini neden anlamadıklarını tahlil etmeye çalışalım. Bu anlatacaklarımız kendi ailemizle aramızdaki duygu farklılığının sebeplerini de daha kolay anlamamızı sağlayacaktır.
Çoğu eş
“ayrı dünyaların insanıyız” ifadesini kullanmıştır ya da aklından geçirmiştir. Peki neden bu kanıya varırız
gerçekten ayrı dünyaların insanı mıyız? Birbirimizi anlamak bu kadar mı zor
anlaşılmazlık hangimizde? Bu minval üzere devam eden soruları ve sorunları çoğaltmak mümkün.
Bunların altında yatan sebebi irdeleyecek olursak
kadınlarla erkeklerin duygu dünyası arasındaki farklılıkların olduğunu göreceğiz. Eğer eşler olarak
bu farklı duyguların neler olduğunu bilirsek
birbirimizi daha kolay anlar ve ayrı dünyaların insanları olsak da farklılığımızın tadını çıkarabiliriz.
Kadınlar
erkeklerden daha çok
daha farklılaşmış ve daha incelmiş duygulara sahiptir. Yani kadınlar
çok zengin duygu hazinesine sahiptirler.
Kadınlar bol miktarda duyguya sahiptir; ama duygusal zekâ bakımından erkeklerden daha zeki oldukları söylenemez. Doğal olarak duygular bol olunca
onların idaresi de zorlaşmaktadır.
Erkekler
kendilerini rahatça soyutlamayı ve başkalarını ustaca kullanmayı kadınlardan daha iyi bilirler. Fakat kadınlar
çevrelerindeki olumsuz duyguların etkisinden çok çabuk etkilenirler. Akıl süzgecini kullanmadan duygu fırtınalarına kapılmaları an meselesidir.
Araştırmalar
kadınların duygusal eğitime
erkeklerden daha çok önem verdikleri ve bu eğitimle daha çok uğraştıklarını göstermektedir. Kadınlar
beyin küresinin bir yanından diğerine geçiş yapmada erkeklerden daha başarılıdır. Bu yüzden kadınlar
olayları bir bütün olarak ve esnek bir şekilde değerlendirebilirler.
Kadınlar
başkalarının duygularını tanımak ve onlara uymak konusunda erkeklerden daha fazla ustalık kazanmışlardır. Maalesef ki aynı ustalığı kendi duygularını anlamakta gösterememektedirler.
Kadınlar daha çok sorun odaklı
erkekler ise daha çok çözüm odaklı tavırlar sergilerler. Sorun odaklı kadın
karşısındakini dinlerken
kendisinin de dinlenmesini ister. Fakat çözüm odaklı erkek
dinleme yerine çözüm sunmayı ister.
Kadınlar
beyinlerinin sağ lopunu erkeklerden daha iyi kullanıyorlar. Bu yüzden de kadınlar
ayrıntıları erkeklerden çok daha iyi fark ederler.
İşte tüm bu farlılıklara rağmen
unutulmaması gereken en önemli nokta
kadın ve erkek arasındaki bu duygusal farklılıkların bir sorun değil
nimet olduğudur.
“Zevkler
karşılıklı saygı görmedikçe hiçbir evlilik mutlulukla sonuçlanamaz. İki insanın aynı şeyleri düşünmesi
aynı görüş ve isteklere sahip olmasını beklemek doğru değildir. Bu durum istenmediği gibi
imkansızdır da
.” Andre Maurois
bu sözüyle eşler arasındaki saygının her şeyin üstesinden geleceğini vurgularken
“aynı olma”nın da imkansızlığını göstermektedir.
Aynısı olmak yerine
farklı olmanın tadını çıkarmak daha kolay ve akılcı değil mi? İnsanın birini değiştirmesi mi
yoksa kendini mi değiştirmesi daha zor? Ya da değiştirmeye harcanan çabanın yarısını uyum için kullanmak daha iyi değil mi? Bu soruların cevaplarını bir de bu yönde düşündüğümüzde
eşlerimizle ayrı dünyaların insanı olduğumuzu değil
birbirimizi tamamladığımızı anlayacağız. Unutmayın
her kapının mutlaka bir anahtarı vardır. Önemli olan
doğru anahtarı doğru kapı için kullanmaktır.
Syst3m
Açık Profil bilgileri
Syst3m nickli üyeye özel mesaj gönderin
Syst3m´nin Web Sitesini ziyaret edin
Syst3m nickli üyeye ait bütün mesajları arattır