Hayal Kırıklıklarımız
Hepimizin hayatında hayal kırıklıkları vardır... Yaşadığımız büyük hayal kırıklıkları... O korkunç gerçekle yüzleştiğimiz anlar… En çok da ilişkilerimizde yaşadığımız hayal kırıklıkları acıtır canımızı…
Ulaşmaya çalıştığın şeyin aslında o şey olmadığını, yıllarını boşa verdiğini anlamak gibi...
Bir şarkıyı söylerken birden artık o şarkıyı kimsenin hatırlamadığını anlamak gibi...
Hayaline dokunup onunla sevişememek gibi...
Bir gece uyanıp yanındaki adama tüylerin ürpererek bakmak gibi...
Ya da sen ona çok alıştığını farkettiğinde onun ‘büyü bitti’ demesi gibi...
Bir adım atabilsen herşey değişeceğini çözdüğün anda artık yürüyemediğini anlamak gibi...
Aniden herkesin içinde birine aşık olduğunu belli eden bir laf ettiğinde herkesle birlikte onunda gülmesi gibi...
Ya da hayatının aşkının gözünün ucunda bir damla olarak durması gibi..
Aşık olduğuna pişman olmak ama bir türlü tüketememek gibi...
Ya da yıllardır baktığın aynanın camının kırık olduğunu anlamak gibi...
Onurlu bir hayat yaşayım derken, bütün eğlenceyi kaçırdığını görmek gibi...
Ya da, onunla konuşmak için can atarken msn'de seni blokladığını anlamak gibi...
Kucağındaki kedinini aslında oyuncak olduğunu anlamak gibi...
Gece rüyada tuvalete gittiğini sanırken aslında uykuda yatağa işediğini anlamak gibi...
Yıllar aynı devam ediyor derken, elini attığında yüzünde kırışıklıkların varlığını hissedip yaşlandığını anlamak gibi...
Yediğin kuru ekmek içinde en sevdiğin şeyin olduğunu hayal ederken birinin ekmeğinin içinin boş olduğunu söylemesi gibi…
Kimseye kendini anlatamadığın için acı çekerken, kendimi anlatmak zorunda olduğum bu insanların yanında işim ne demek gibi...
Ya da için kan ağlarken gülmeye çalıştığın için aslında hiç üzülmediğini düşünmeleri gibi...
Tatlı uykunda tatlı yerlerde gezinirken karanlık bir odada yapayalnız uyanmak gibi...
Çok şey hissettiğin birinin ardından koşup yetişmeye çalışırken tam yetiştim dediğin anda onun başkasına sarıldığını görmek gibi...
Ya da başını çevirdiğinde hiç kimsenin seni dinlemediğini anlamak gibi...
Sevdiğin adamla konuşabilmek için onu aradığında telefonun hep meşgul çalması ve onun başka biriyle konuşarak mutlu olduğunu anlamak gibi...
Ya da hayatını verdiğin kişinin senin yüzüne gülerken aslında seni o anda aldattığını dakika dakika saniye saniye öğrenip yıkılmak gibi...
Bazı sabahlar uyandığında hala bazı şeyleri unutmamış ve aşamamış olduğunu anlamak gibi...
Ya da aldattığın kişinin, çaresiz sandığın ve ona istediğini yapabileceğinden emin olarak eve girdiğinde artık evde olmadığını anlamak gibi...
Ve yine unuttum sandım dediğin anda bir şeyin sana onu hatırlatması gibi...
Ya da ok sevdiğin hayranı olduğun bir şarkıcının konserine bilet alıp gittiğinde aslında konserin önceki gün olduğunu öğrenmek gibi...
Yıllarca beklediğin kişinin hiç gelmeyeceğinden emin olduğun an gibi...
Ya da eskiden çok üzgün ve kırgın gittiğin evine yıllar sonra ayakta ve dimdik gittiğinde artık bunu göstereceğin annen ve babanın olmadığını anladığın an gibi...
Çok yaşamak istediğin bir ilişkinin boğazında bir düğüm olarak kalması gibi...
(alıntı)